KUR'AN VE TÜRKÇE ÇEVİRİSİ

1. BÖLÜM: SURE NUMARALARI, SURE İSİMLERİ, ANLAMLARI VE AYET ADETLERİ

2. BÖLÜM : ARAPÇA ( LATİN HARFLİ ) VE TÜRKÇE ÇEVİRİ

3. BÖLÜM : DİZİN

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


1. BÖLÜM: SURE NUMARALARI, SURE İSİMLERİ, ANLAMLARI VE AYET ADETLERİ

1 - FATİHA ( فَاتِحَةِ ) - Açılış - 7

2 - BAKARA ( بَقَرَةِ ) - Sığır, Yarmak, Delmek - 286

3 - AL’İ İMRAN ( اٰلِ عِمْرٰنَ ) - İmran Ailesi - 200

4 - NİSA ( نِّسَاءِ ) – Kadınlar - 176

5 - MAİDE ( مَائِدَةِ ) - Ziyafet Sofrası - 120

6 - EN'AM ( اَنْعَامِ ) – Canlılar, Hayvanlar -  165

7 - A’RAF ( اعراف ) - Yüksek Mevki - 206

8 – ENFAL ( انفال ) – Ganimetler - 75

9 – TEVBE ( تَوْبَة ) - Pişmanlıkla Af Dileme - 129

10 – YUNUS ( يُونُسَ ) – Yunus - 109

11 – HUD ( هُودٍ ) - Ad Kavmi Habercisinin İsmi - 123

12 – YUSUF ( يوسف ) - Haberci İsmi, İnleyen Ah Eden - 111

13 - RA'D ( رَّعْدِ ) - Gök Gürültüsü - 43

14 - İBRAHİM ( اِبْرٰه۪يمَ ) - İbrahim; Merhametli Baba - 52

15 - HİCR ( حِجْر ) – Ayrılış - 99

16 – NAHL ( نَّحْلِ ) - Bal Arısı; Hurma Ağacı - 128

17 - İSRA ( اسرا ) - Geri Döndürmek, Göndermek, Seyirtmek - 111

18 – KEHF ( كَهْف ) – Mağara - 110

19 - MERYEM ( حِجْر ) - İmran kızı; Haberci İsa’nın Annesi, İsyan - 98

20 – TAHA ( طٰهٰ ) - Yayılmış Serilmiş, Temizlenmiş - 135

21 – ENBİYA ( انبيا ) – Haberciler - 112

22 – HACC ( حاجّ ) - Kasdetmek, Galip Gelme, Tartışma, Mücadele, Ziyaret - 78

23 - MU’MİNUN ( مُؤْمِنُونَ ) – İnananlar - 118

24 – NUR ( نور ) – Aydınlık - 64

25 - FURKAN ( فرقان ) - Farklılaştıran, Ayıran - 77

26 – ŞUARA ( شُّعَرَاءِ ) - Şairler - 227

27 – NEML ( نَّمْلِ ) – Karınca - 93

28 – KASAS ( قَصَصِ ) – Hikayeler - 88

29 – ANKEBUT ( عَنْكَبُوتِ ) - Örümcek  69

30 – RUM ( رُوم )  – Rum - 60

31 – LUKMAN ( لقمان ) - Bilge Kişi - 34

32 – SECDE ( سَجْدَة ) – Yere Kapanma - 30

33 – AHZAB ( اَحْزَابِ )  – Gruplar - 73

34 – SEBE ( سبأ ) - Güney Arabistan’da Bir Uygarlık - 54

35 – FATİR ( فَاطِرٍ ) - Yoktan Vareden, Yaratan - 45

36 – YASİN ( يس ) - Yasin, Yas, Matem - 83

37 – SAFFAT ( صَّاۤفَّاتِ ) – Saflar, Sıralar, Diziler, Saf Saf Dizilenler - 182

38 – SAD ( صۤ ) - Arap Alfabesinde Bir Harf - 88

39 – ZUMER ( زُّمَرِ ) – Gruplar - 75

40 - MU’MİN ( مؤمن ) – İnanan - 85

41 – FUSSİLET ( فُصِّلَتْ ) – Ayrıntılandırılmış - 54

42- ŞURA ( شُّورٰى ) – Heyet - 53

43 – ZUHRUF ( زُّخْرُفِ ) - Süs, Zinet, Altın - 89

44 – DUHAN ( دخان ) – Duman - 59

45 – CASİYE ( جَاسِيَة ) - Diz Çökenler - 37

46 – AHKAF ( اَحْقَافِ ) - Kum Yığınları; Ad Ülkesi - 35

47 – MUHAMMED ( محمد ) - Muhammed; Övülmüş - 38

48 – FETİH ( فتح ) – Açılış - 29

49 - HUCURAT ( حُجُرَاتِ ) - Hücreler, Odalar - 18

50 – KAF ( قۤ ) - Ufuk, Arapçada Bir Harf, Dağ Adı, Ayağı Sert Basmak - 45

51 – ZARİYAT ( ذَّارِيَاتِ ) – Rüzgarlar - 60

52 – TUR ( طُّورِ ) - Dağ, Kule - 49

53 – NECM ( نَّجْمِ ) – Yıldız - 62

54 – KAMER ( قمر ) – Ay - 55

55 – RAHMAN ( رَّحْمٰنِ ) - Merhametli, Koruyan - 78

56 – VAKİA ( وَاقِعَةِ ) - Büyük Olay - 96

57 – HADİD ( حَد۪يدِ ) – Demir - 29

58 – MUCADELE ( مُجَادَلَةِ ) – Uğraş - 22

59 – HAŞR ( حَشْرِ ) – Toplanma - 24

60 – MUMTEHİNE ( مُمْتَحِنَةِ ) - İmtihan Edilen Kadınlar - 13

61 – SAFF ( صَّفِّ ) - Sıra, Dizi - 14

62 – CUMA ( جمعه ) – Toplanma - 11

63 – MUNAFİKUN ( مُنَافِقُونَ ) – İkiyüzlüler - 11

64 – TEGABUN ( تَّغَابُنِ ) - Kar Zarar, Karşılıklı Aldatma - 18

65 – TALAK ( طَّلَاقِ ) - Boşama, Ayırma, Çözme - 12

66 – TAHRİM ( تَّحْر۪يمِ ) - Haram Kılma, Yasaklama - 12

67 – MULK ( مُلْكِ ) - Malik Olunan, Hükümdarlık - 30

68 – KALEM ( قَلَمِ ) - Kalem, Çeşit, Tür - 52

69 – HAKKA ( حَاقَّةِ )  – Gerçekleşen - 52

70 – MEARİC ( مَعَارِجِ ) - Yükselecek yerler, Merdivenler, Dereceler, Makamlar - 44

71 – NUH ( نُوحٍ ) – Nuh - 28

72 – CİNN ( جِنِّ ) – Cin - 28

73 - MUZEMMİL ( مُزَّمِّلِ ) - Örtünüp Bürünen - 20

74 – MUDDESSİR ( مُدَّثِّرِ ) - Örtüsüne Bürünen - 56

75 – KIYAMET ( قِيٰمَةِ ) - Ayağa Kalkış - 40

76 İNSAN ( اِنْسَانِ ) – İnsan - 31

77 – MURSELAT ( مُرْسَلَاتِ ) – Gönderilenler - 50

78 – NEBE ( نَّبَأِ ) – Haber - 40

79 – NAZİAT ( نَّازِعَاتِ ) - Çekip Söküp Çıkaranlar - 46

80 – ABESE ( عَبَسَ ) - Çehre Çatış - 42

81 – TEKVİR ( تَّكْو۪يرِ ) – Dürülüş - 29

82 – İNFİTAR ( اِنْفِطَارِ ) – Yarılış - 19

83 – MUTAFFİFİN ( مُطَفِّف۪ينَ ) - Ölçüde Tartıda Hile Yapan - 36

84 – İNŞİKAK ( اِنْشِقَاقِ ) - Parçalanma, Çatlama, Yarılma - 25

85 – BURUC ( بُرُوجِ ) - Burç, Yıldız Kümeleri, Hisar - 22

86 – TARIK ( طَّارِقِ ) - Sabah Yıldızı, Yol - 17

87 - A’LA ( اَعْلٰى ) – Yüce, Yüksek, Ulu - 19

88 – ĞAŞİYE ( غَاشِيَةِ ) - Örten, Bürüyen, Kaplayan - 26

89 – FECR ( فَجْرِ ) - Tanyerinin Ağarma Vakti - 30

90 – BELED ( بَلَدِ ) – Belde - 20

91 – ŞEMS ( شَّمْسِ ) – Güneş - 15

92 - LEYL ( لَّيْلِ ) - Gece - 21

93 – DUHA ( ضُّحٰى ) - Kuşluk Vakti, Öğleden Önce - 11

94 - İNŞİRAH ( اِنْشِرَاحِ ) - Açılış, Genişleme - 8

95 - TİN ( تّ۪ينِ ) - İncir, Balçık - 8

96 - ALAK ( عَلَقِ ) - Kan Pıhtısı, Asılı Duran, Yapışık olan - 19

97 - KADİR ( قَدْرِ ) - Gücü yeten, Kudretli - 5

98 – BEYYİNE ( بَيِّنَةِ ) – Delil - 8

99 – ZİLZAL ( زِّلْزَالِ ) – Zelzele, Sarsıntı, Deprem - 8

100 – ADİYAT ( عَادِيَاتِ ) - Hızla Koşanlar - 11

101 - KARİA ( قَارِعَةِ ) - Ansızın Gelen Bela - 11

102 - TEKASUR ( تَّكَاثُرِ ) - Çoklama, Çokluk, Çokla Övünme, Çoğalma - 8

103 - ASR ( عَصْرِ ) - Devrelik Zaman, Dönem, Çağ - 3

104 - HUMEZE ( هُمَزَةِ ) - Arkadan Çekiştiren - 9

105 - FİL ( ف۪يلِ ) - Fil, Seven ( Yunanca Köken ) - 5

106 - KUREYŞ ( قُرَيْشٍ ) - Haberci Muhammed’in Kabilesi, Kişi İsmi - 4

107 - MAUN ( مَاعُونِ ) - İhtiyaç, Gereksinim - 7

108 – KEVSER ( كَوْثَرِ ) - Çokluk, Bolluk, Bereket - 3

109 – KAFİRUN ( كَافِرُونَ ) – İnkarcılar - 6

110 - NASR ( نَّصْرِ ) - Yardım - 3

111 – TEBBET ( تَبَّتْ ) - Kahrolsun, Kurusun, Zarar, Ziyan, Hasar, Kayıp - 5

112 – İHLAS ( اِخْلَاصِ ) – Samimiyet - 4

113 – FELAK ( فَلَقِ ) - Tan Zamanında Gün Ağarması - 5

114 - NAS ( نَّاسِ ) – İnsanlar - 6 


-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


2. BÖLÜM : ARAPÇA ( LATİN HARFLİ ) VE TÜRKÇE ÇEVİRİ

FATİHA 1/1 Bismillahir rahmanir rahim

( Şefkatli, merhametli Allah'ın ismi ile, )

1/2 El hamdu lillahi rabbil alemin

( Övgü alemlerin Rab’bi Allah içindir.  )

1/3 Er rahmanir rahim

( Şefkatli, merhametli, )

1/4 Maliki yevmid din

( Din gününün maliki, )

1/5 İyyake na’budu ve iyyake nestein

( Ancak sana kulluk ederiz ve ancak sana istekte bulunuruz. )

1/6 İhdinas siratel mustakim

( Bizi doğru yola yönlendir. )

1/7 Siratallezine en’amte aleyhim gayril magdubi aleyhim ve lad dallin

( O üzerlerine nimet verdiklerinin yoluna, üzerlerine öfke inmemişlerinkine ve sapmamışlarınkine. )

BAKARA 2/1 Elif lam mim

( Elif lam mim )

2/2 Zalikel kitabu la raybe fih huden lil muttekin

( Bu, o hakkında şüphe olmayan, sakınanlar için yönlendirme olan kitaptır. )

2/3 Ellezine yu’minune bil gaybi ve yukimunes salate ve min ma razaknahum yunfikun

( O gayba inananlar, duaya kalkanlar ve o rızıklandırdıklarımızdan harcayanlar. )

2/4 Vellezine yu’minune bima unzile ileyke ve ma unzile min kablik ve bil ahireti hum yukinun

( Ve o sana indirilene ve senden öncekilere indirilene inananlar ve ahirete kananlar. )

2/5 Ulaike ala huden min rabbihim ve ulaike humul muflihun

( İşte onlar Rab’lerinden yönlendirme üzerindedirler. İşte onlar, onlar iflah olanlardır. )

2/6 İnnellezine keferu sevaun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum la yu’minun

( O inkar edenleri uyarsan da uyarmasan da kesinlikle onlara eştir. İnanmazlar. )

2/7 Hatemallahu ala kulubihim ve ala sem’ihim ve ala ebsarihim ğişaveh ve lehum azabun azim

( Allah’ın mühürü onların kalplerinin ve kulaklarının üzerindedir ve gözlerinde de perde vardır. Büyük azap onlaradır. )

2/8 Ve minen nasi men yekulu amenna billahi ve bil yevmil ahiri ve ma hum bi mu’minin

( Ve insanlardan kimileri Allah’a ve sonraki güne inandık derler de onlar inananlar değillerdir. )

2/9 Yuhadiunallahe vellezine amenu ve ma yahdeune illa enfusehum ve ma yeş’urun

( Allah’ı ve o inananları aldatmaya çalışırlar da nefislerinden, kendilerinden başkasını aldatmazlar ve farketmezler. )

2/10 Fi kulubihim meradun fe zadehumullahu merada ve lehum azabun elimun bima kanu yekzibun

( Kalplerinde hastalık vardır. Böylece Allah onlara hastalığı artırır ve yalanlamış olduklarından dolayı elim azap onlaradır. )

2/11 Ve iza kile lehum la tufsidu fil ardi kalu innema nahnu muslihun

( Ve onlara "Yerde bozgun yapmayın." denildiğinde, "Kesinlikle bizler iyileştirenleriz." derler. )

2/12 E la innehum humul mufsidune ve lakin la yeş’urun

( İyi bilin ki kesinlikle onlar bozgunculardır ve lakin farketmezler.  )

2/13 Ve iza kile lehum aminu kema amenen nasu kalu e nu’minu kema amenes sufehau e la innehum humus sufehau ve lakin la ya’lemun

( Ve onlara o inanan insanlar gibi inanın denildiğinde "O akılsızların inandığı gibi mi inanacağız?" derler. İyi bilin ki kesinlikle onlar, onlar akılsızlardır ve lakin bilmezler. )

2/14 Ve iza lekullezine amenu kalu amenna ve iza halev ila şeyatinihim kalu inna meakum  innema nahnu mustehziun

( O inananlara rastladıklarında "İnandık." derler. Şeytanları ile yalnız kaldıklarında ise "Kesinlikle biz sizinle birlikteyiz, bizler kesinlikle alay edenleriz." derler. )

2/15 Allahu yestehziu bihim ve yemudduhum fi tuğyanihim ya'mehun

( Allah onlarla alay eder. Onlara azgınlıklarının içinde bocalamalarına müddet ve destek verir. )

2/16 Ulaikellezineşteravud dalalete bil huda fe ma rabihat ticaratuhum ve ma kanu muhtedin

( İşte onlar yönlendirme karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri fayda sağlamadı. Yönlendirilenlerden de değillerdi. )

2/17 Meseluhum ke meselillezistevkade nara fe lemma edaet ma havlehu zehebellahu bi nurihim ve terakehum fi zulumatin la yubsirun

( Onların misali o ateş yakmayı isteyenin misali gibidir. Yakıp da çevresindekileri aydınlattığında Allah aydınlıklarını giderir ve onları karanlıkların içinde terkeder de onlar görmezler.  )

2/18 Summun bukmun umyun fe hum la yarciun

( Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık onlar dönmezler. )

2/19 Ev ke sayyibin mines semai fihi zulumatun ve ra'dun ve berk yec'alune esabiahum fi azanihim mines savaiki hazeral mevt vallahu muhiytun bil kafirin

( Veya içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek olan gökten yağmur bulutu gibidir. Ölüm korkusuyla, yıldırımlardan dolayı parmaklarını kulaklarının içine götürürler. Allah inkarcıları kuşatandır. )

2/20 Yekadul berku yahtafu ebsarahum kullema edae lehum meşev fihi ve iza azleme aleyhim kamu ve lev şaellahu le zehebe bi sem'ihim ve ebsarihim innellahe ala kulli şey'in kadir

( Şimşek gözlerini kapıverecek gibi oldu. Onlara her çaktığında, onun içinde yürürler, üzerlerine karanlıklar verdiğinde ayakta dururlar. Şayet Allah dilerse kulaklarını gözlerini giderir. Kesinlikle Allah her şeye gücü yetendir. )

2/21 Ya eyyuhen nasu'budu rabbekumullezi halekakum vellezine min kablikum leallekum tettekun

( Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rab’binize kulluk edin. Umulur ki sakınırsınız. )

2/22 Ellezi ceale lekumul erda firaşen ves semae binaa ve enzele mines semai maen fe ahrece bihi mines semerati rizkan lekum fe la tec'alu lillahi endaden ve entum ta'lemun

( O size yeri döşek ve göğü bina yaptı. Gökten su indirdi de onunla size faydalısından meyveler, ürünler rızıklar çıkardı. O halde bile bile Allah için eşler oluşturmayın.  )

2/23 Ve in kuntum fi raybin min ma nezzelna ala abdina fe'tu bi suratin min mislih ved'u şuhedaekum min dunillahi in kuntum sadikin

( Ve eğer o kulumuza indirdiğimizden şüphe içindeyseniz haydi aynısından bir sure getirin. Eğer doğrular iseniz Allah’tan başka olan şahitlerinizi de çağırın. )

2/24 Fe in lem tef'alu ve len tef'alu fettekun naralleti vekuduhen nasu vel hicarah uiddet lil kafirin

( Eğer yapamazsanız ki asla yapamazsınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan ve inkarcılar için hazırlanmış olan ateşten sakının. )

2/25 Ve beşşirillezine amenu ve amilus salihati enne lehum cennatin tecri min tahtihel enhar kullema ruziku minha min semeratin rizkan kalu hazellezi ruzikna min kablu ve utu bihi muteşabiha ve lehum fiha ezvacun mutahheratun ve hum fiha halidun

( Ve o inananları, iyilikler yapanları altlarından nehirler akan bahçelerin kesinlikle onlara olduğu ile müjdele. Onların hepsi oranın meyvelerinden, ürünlerinden rızıklanırlar. "Bunlar o önceden rızıklandırıldıklarımızdır." derler. Benzeşenlerinden verilmişlerdir. Orada temiz eşler de onlaradır. Onlar orada ebedidirler. )

2/26 İnnellahe la yestahyi en yadribe meselen ma beudaten fe ma fevkaha fe emmellezine amenu fe ya'lemune ennehul hakku min rabbihim ve emmellezine keferu fe yekulune maza eradellahu bi haza mesela yudillu bihi kesiran ve yehdi bihi kesira ve ma yudillu bihi illel fasikin

( Kesinlikle Allah o sivrisineğin veya daha üstününün misalini beyan etmekten çekinmez. Böylece o inananlar onun Rab’lerinden kesin gerçek olduğunu bilirler. O inkar edenler ise "Allah bu misal ile ne istedi?" derler. Onunla birçoğunu saptırır ve birçoğunu yönlendirir. O saptırdıkları ancak günahkarlardır. )

2/27 Ellezine yenkudune ahdellahi min ba'di misakih ve yaktaune ma emerallahu bihi en yusale ve yufsidune fil ard ulaike humul hasirun

( O verdikleri sözleri sonrasında Allah’a  olan ahdini bozanlar ve Allah’ın birleştirilmesini emrettiğini kesip ayıranlar ve yerde bozgun yapanlar, işte onlar hasarlananlardır. )

2/28 Keyfe tekfurune billahi ve kuntum emvaten fe ahyakum summe yumitukum summe yuhyikum summe ileyhi turceun

( Allah’ı nasıl inkar edersiniz? Ve ölülerdiniz de sizi diriltti. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

2/29 Huvellezi haleka lekum ma fil erdi cemian summesteva iles semai fe sevvahunne seb'a semavat ve huve bi kulli şey'in alim

( O size yerde olanları topluca yaratandır. Sonra göğe seviyelendi ve onu yedi gökler olarak düzenleyip seviyelendirdi. O her şeyi bilendir. )

2/30 Ve iz kale rabbuke lil melaiketi inni cailun fil erdi halifeh kalu e tec'alu fiha men yufsidu fiha ve yesfikud dima ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek kale inni a'lemu ma la ta'lemun

( Ve zamanında Rab’bin meleklere "Kesinlikle ben yerde halife oluşturacağım." dedi. "Biz seni övgünle överken ve seni kutsarken orada bozgun yapan ve kanlar, gözyaşı döken birini mi oluşturacaksın?" dediler. "Kesinlikle ben sizin bilmediğinizi bilirim." dedi. )

2/31 Ve alleme ademel esmae kulleha summe aradahum alel melaiketi fe kale enbiuni bi esmai haulai in kuntum sadikin

( Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere arzedip sundu. "O halde, eğer doğrular iseniz, bunları bana isimleriyle haber verin." dedi. )

2/32 Kalu subhaneke la ilme lena illa ma alemtena inneke entel alimul hakim

( "Yücesin sen. O bize öğrettiğinin haricinde bize ilim yoktur. Kesinlikle sen bilensin hakimsin." dediler. )

2/33 Kale ya ademu enbi'hum bi esmaihim fe lemma enbeehum bi esmaihim kale e lem ekul lekum inni a'lemu ğaybes semavati vel erdi ve a'lemu ma tubdune ve ma kuntum tektumun

( "Ey Adem, onlara onları isimleri ile haber ver." dedi. Böylece onlara onları isimleri ile haber verdiğinde "Size göklerin ve yerin gaybını kesinlikle ben bilirim demedim mi? O açıkladığınızı ve o gizlemiş olduğunuzu da bilirim." dedi. )

2/34 Ve iz kulna lil melaiketiscudu li ademe fe secedu illa iblis eba vestekbera ve kane minel kafirin

( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik. Böylece İblis haricinde yere kapandılar. O diretti ve kibirlendi ve inkarcılardan oldu.  )

2/35 Ve kulna ya ademuskun ente ve zevcukel cennete ve kula minha rağaden haysu şi'tuma ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimin

( Ve "Ey Adem, sen ve eşin cennette iskan edin. Oradan her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )

2/36 Fe ezellehumeş şeytanu anha fe ahracehuma min ma kana fih ve kulnehbitu ba'dukum li ba'din aduvv ve lekum fil erdi mustekarrun ve metaun ila hiyn

( Böylece şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde olduklarından çıkardı. "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve maddi fayda vardır." dedik. )

2/37 Fe telekka ademu min rabbihi kelimatin fe tabe aleyh innehu huvet tevvabur rahim

( Böylece Adem Rab’binden kelimeler aldı da O'nun üzerine tevbe eyledi. Kesinlikle O, O tevbeyi kabul edendir merhametlidir. )

2/38 Kulnehbitu minha cemia fe imma ye'tiyennekum minni huden fe men tebia hudaye fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenun

( "Oradan topluca inin. Eğer benden size kesinlikle yönlendirme gelirse, artık kimler yönlendirmeme tabi olurlarsa, artık onların üzerine korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler." dedik. )

2/39 Vellezine keferu ve kezzebu bi ayatina ulaike ashabun nar hum fiha halidun
( Ve o inkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar ateşin sahipleridir. Onlar onun içinde ebedidirler.  )

2/40 Ya beni israilezkuru ni'metiyelleti en'amtu aleykum ve evfu bi ahdi ufi bi ahdikum ve iyyaye ferhebun

( Ey İsrailoğulları, o üzerinize verdiğim nimetimi hatırlayın ve ahdime vefa edin ki ben de ahdinize vefa edeyim. Ve ancak benden korkun. )

2/41 Ve aminu bima enzeltu musaddikan li ma meakum  ve la tekunu evvele kafirin bih ve la teşteru bi ayati semenen kalilen ve iyyaye fettekun

( Ve o sizinle birlikte olanı doğrulayıcı olarak indirdiğime inanın. Onu inkar edenlerin ilki olmayın. Ayetlerimi az değere değiştirip satmayın. Ve sadece benden sakının. )

2/42 Ve la telbisul hakka bil batili ve tektumul hakka ve entum ta'lemun

( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin.  )

2/43 Ve ekimus salate ve atuz zekate verkeu mear rakiin

( Ve duaya kalkın, zekatı verin ve eğilenlerle birlikte eğilin.  )

2/44 E te'murunen nase bil birri ve tensevne enfusekum ve entum tetlunel kitab e fe la ta'kilun

( Kitabı okuduğunuz halde, insanlara iyiliği emredersiniz de nefislerinizi unutur musunuz? O halde akıl etmez misiniz? )

2/45 Vesteinu bis sabri ves salah ve inneha le kebiratun illa alel haşiin

( Ve sabırla ve duayla isteyin. Kesinlikle o, saygı ve sevgi dolu korku duyanların, ürperenlerin, ürkenlerin haricindekilere büyük, ağır gelir. )

2/46 Ellezine yezunnune ennehum mulaku rabbihim ve ennehum ileyhi raciun

( Onlar kesinlikle Rab’lerine kavuşacaklarını ve kesinlikle onlar O'na döneceklerini sezerler. )

2/47 Ya beni israilezkuru ni'metiyelleti en'amtu aleykum ve enni faddaltukum alel alemin

( Ey İsrailoğulları, o üzerinize verdiğim nimetimi ve sizi alemlerin üzerine üstün kıldığımı hatırlayın. )

2/48 Vetteku yevmen la teczi nefsun an nefsin şey'en ve la yukbelu minha şefaatun ve la yu'hazu minha adlun ve la hum yunsarun

( Ve nefsin nefse hiçbir şeye karşılık veremediği ve ondan af için vesile olmasının kabul edilmediği ve ondan fidye alınmadığı ve onlara yardım edilmediği o günden sakının. )

2/49 Ve iz necceynakum min ali fir'avne yesumunekum suel azabi yuzebbihune ebnaekum ve yestahyune nisaekum ve fi zalikum belaun min rabbikum azim

( Ve zamanında sizi, size azabın en kötüsünü değer gören, oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı sağ bırakan Firavun ailesinden kurtardık. Bunda size Rab’binizden büyük sınav vardır. )

2/50 Ve iz ferakna bikumul bahra fe enceynakum ve ağrakna ale fir'avne ve entum tenzurun

( Ve zamanında size denizi ayırdık da sizi kurtardık. Firavun’un ailesini boğduk da sizler bakıyordunuz. )
2/51 Ve iz vaadna musa erbeine leyleten summettehaztumul icle min ba'dihi ve entum zalimun

( Ve zamanında Musa’ya kırk gece vaad ettik. Sonra onun ardından dişi buzağıyı edindiniz. Sizler zalimlersiniz. )

2/52 Summe afevna ankum min ba'di zalike leallekum teşkurun

( Sonra, bunun ardından sizi affettik. Umulurdu ki şükredesiniz. )

2/53 Ve iz ateyna musel kitabe vel furkane leallekum tehtedun

( Ve zamanında Musa’ya kitabı ve fark yaratanı verdik. Umulurdu ki yönlenesiniz. )

2/54 Ve iz kale musa li kavmihi ya kavmi innekum zalemtum enfusekum bittihazikumul icle fe tubu ila bariikum faktulu enfusekum zalikum hayrun lekum inde bariikum fe tabe aleykum innehu huvet tevvabur rahim

( Ve zamanında Musa kavmine "Ey kavmim siz dişi buzağıyı kendinize edinerek kesinlikle nefislerinize zulmettiniz. O halde tevbe edip güzel yaratanınıza tabi olun da nefislerinizi öldürün. Bu, güzel yaratanınızın indinde size hayırlıdır." dedi. Böylece üzerinize tevbe eyledi. Kesinlikle O, O tevbeyi kabul edendir merhametlidir. )

2/55 Ve iz kultum ya musa len nu'mine leke hatta nerallahe cehraten fe ehazetkumus saikatu ve entum tenzurun

( Ve zamanında "Ey Musa, Allah’ı açıkça görene kadar sana asla inanmayız." dediniz de sizler bakarken sizi yıldırım yakaladı. )

2/56 Summe beasnakum min ba'di mevtikum leallekum teşkurun

( Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik. Umulurdu ki şükredesiniz. )

2/57 Ve zallelna aleykumul ğamame ve enzelna aleykumul menne ves selva kulu min tayyibati ma razaknakum ve ma zalemuna ve lakin kanu enfusehum yazlimun

( Ve bulutu üzerinize gölgeledik. Üzerinize helva ve bıldırcın indirdik. O sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden yiyin. Bize zulmetmediler. Ve lakin nefislerine zulmetmekteydiler. )

2/58 Ve iz kulnedhulu hazihil karyete fe kulu minha haysu şi'tum rağaden vedhulul babe succeden ve kulu hittatun nağfir lekum hatayakum ve se nezidul muhsinin

( Ve zamanında "İşte şu şehire girin." dedik. O halde oradan her nereden dilerseniz bolca yiyin ve kapıdan yere kapanarak girin. "Hıtta günahlarımız bağışlansın." deyin ki size hatalarınızı af eyleyelim. İyilik yapanlara artıracağız.  )

2/59 Fe beddelellezine zalemu kavlen ğayrallezi kile lehum fe enzelna alellezine zalemu riczen mines semai bima kanu yefsukun

( Böylece o zulmedenler sözü onlara söylenenden başkasına değiştirdiler. Böylece günah işlemiş olmalarından dolayı o zulmedenlerin üzerine gökten pislik, azab indirdik. )

2/60 Ve izisteska musa li kavmihi fe kulnadrib bi asakel hacer fenfecerat minhusneta aşrate ayna kad alime kulli unasin meşrabehum kulu veşrabu min rizkillahi ve la ta'sev fil erdi mufsidin

( Ve zamanında Musa kavmi için su istedi de "Asan ile taşa vur." dedik. Böylece ondan on iki pınar fışkırıp aktı. Tüm insanlar içecekleri yeri bildiler. Allah'ın rızıklarından yiyin ve için. Yerde bozgun yaparak asileşmeyin.  )

2/61 Ve iz kultum ya musa len nasbira ala taamin vahidin fed'u lena rabbeke yuhric lena min ma tunbitul erdu min bakliha ve kissaiha ve fumiha ve adesiha ve besaliha kale e testebdilunellezi huve edna billezi huve hayr ihbitu misran fe inne lekum ma seeltum ve duribet aleyhimuz zilletu vel meskenetu ve bau bi ğadabin minellah zalike bi ennehum kanu yekfurune bi ayatillahi ve yaktulunen nebiyyine bi ğayril hakk zalike bima asav ve kanu ya'tedun

( Ve zamanında "Ey Musa tek yiyeceğe asla sabretmeyeceğiz. Haydi bize Rab’bini çağır ki bize o yerin bitirip yetiştirdiği bakliyatından ve kabağından ve sarmısağından ve mercimeğinden ve soğanından versin." dediniz. "O alçak olanı o hayırlı olanla değişmeyi mi istersiniz? Ülkede konaklayın. O sual ettiğiniz kesinlikle sizedir." dedi. Üzerlerine zillet ve yoksulluk vuruldu. Allah’tan öfkeye maruz kaldılar. Bu, kesinlikle onların Allah’ın ayetlerini inkar etmiş olmalarından ve habercileri haksızca öldürmelerindendir. Bu, o asiliklerinden ve hududu aşmış olmalarındandır.  )

2/62 İnnellezine amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiine min amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe lehum ecruhum inde rabbihim ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenun

( Allah’a ve sonraki güne inananlardan ve iyilikler yapanlardan olan o inanan Yahudilere, Nasıralılara ve Sabiilere, artık onlara Rab’lerinin indinde kesinlikle ödülleri vardır. Onlara korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler. )

2/63 Ve iz ehazna misakakum ve rafa'na fevkakumut tur huzu ma ateynakum bi kuvvetin vezkuru ma fihi leallekum tettekun

( Ve zamanında sözünüzü aldık ve dağı üstünüze yükselttik. Size o verdiğimizi kuvvetlice alıp tutun ve onun içindekini hatırlayın. Umulur ki sakınırsınız.  )

2/64 Summe tevelleytum min ba'di zalik fe lev la fadlullahi aleykum ve rahmetuhu lekuntum minel hasirin

( Sonra, bunun ardından yüz çevirdiniz. Şayet Allah’ın üstünlüğü ve rahmeti üzerinize olmasaydı hasarlananlardan olurdunuz. )

2/65 Ve lekad alimtumullezina'tedev minkum fis sebti fe kulna lehum kunu kiradeten hasiin

( Ve sizlerden yedinci gün içinde hududu aşanları bildiniz. Böylece onlara, "Kovulup reddedilmiş maymunlar olun." dedik.  )

2/66 Fe cealnaha nekalen li ma beyne yedeyha ve ma halfeha ve mev'izaten lil muttekin

( Böylece onu ondan öncekiler ve ondan sonrakiler için şiddetli ibret azabı ve sakınanlar için öğüt kıldık )
2/67 Ve iz kale musa li kavmihi innellahe ye'murukum en tezbehu bekarah kalu e tettehizuna huzuva kale euzu billahi en ekune minel cahilin

( Ve zamanında Musa kavmine, "Kesinlikle Allah size dişi sığırı boğazlamanızı emrediyor." dedi. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. "Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım." dedi. )

2/68 Kalud'u lena rabbeke yubeyyin lena ma hiy kale innehu yekulu inneha bekaratun la faridun ve la bikr avanun beyne zalik fef'alu ma tu'merun

( "Çağır bize Rab’bini de onun ne olduğunu bize açıklasın." dediler. "Kesinlikle O der ki "Kesinlikle o yaşlı ve bakir dişi sığır değildir. Bunların arasında orta yaşlıdır." Böylece ne emrolunduysanız yapın." dedi. )

2/69 Kalud'u lena rabbeke yubeyyin lena ma levnuha kale innehu yekulu inneha bekaratun safrau fakiun levnuha tesurrun nazirin

( Çağır bize Rab’bini de onun renginin ne olduğunu bize açıklasın. dediler. "Kesinlikle O der ki kesinlikle o sarı, rengi parlak sığırdır. Bakanları sevindirir." dedi. )

2/70 Kalud'u lena rabbeke yubeyyin lena ma hiye innel bekara teşabehe aleyna ve inna in şaellahu le muhtedun

( "Çağır bize Rab’bini de onun ne olduğunu bize açıklasın." dediler. "Kesinlikle sığıra benzer geldi bize ve eğer Allah dilerse kesinlikle biz yönlendirilenler oluruz."  )

2/71 Kale innehu yekulu inneha bekaratun la zelulun tusirul erda ve la teskil hars musellemetun la şiyete fiha kalul ane ci'te bil hakk fe zebehuha ve ma kadu yef'alun

( "Kesinlikle o boyun eğmeyen, yumuşak huylu olmayan, toprak sürmeyen ve ekin sulamayan, salınmış, alacası olmayan dişi sığırdır der." dedi. "Şimdi gerçeği getirdin." dediler. Böylece onu boğazlayıp kestiler ve neredeyse yapmayacaklardı. )

2/72 Ve iz kateltum nefsen feddara'tum fiha vallahu muhricun ma kuntum tektumun

( Ve zamanında bir nefsi öldürdünüz de onun hakkında kapıştınız. Allah o gizlemiş olduğunuzu çıkarandır. )

2/73 Fe kulnadribuhu bi ba'diha kezalike yuhyillahul mevta ve yurikum ayatihi leallekum ta'kilun

( Böylece "Ona onun bir parçasıyla vurun." dedik. İşte Allah ölüleri böyle diriltir ve ayetlerini gösterir. Umulur ki akıl edersiniz. )

2/74 Summe kaset kulubukum min ba'di zalike fe hiye kel hicarati ev eşeddu kasveh ve inne minel hicarati lema yetefecceru minhul enhar ve inne minha lema yeşşekkaku fe yahrucu minhul ma ve inne minha lema yehbitu min haşyetillah ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( Sonra, bunun ardından kalpleriniz katılaştı da onun katılığı o taşlar gibidir veya daha şiddetlidir. Kesinlikle taşlardan öylesi vardır ki onlardan nehirler fışkırır. Kesinlikle onlardan öylesi vardır ki çatlar da onlardan su çıkar. Kesinlikle onlardan öylesi vardır ki Allah korkusundan yuvarlanıp eğilir. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir. )

2/75 E fe tatmeune en yu'minu lekum ve kad kane ferikun minhum yesmeune kelamellahi summe yuharrifunehu min ba'di ma akaluhu ve hum ya'lemun

( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ın kelamını işitip akılları erdikten sonra bile bile onu tahrif ettiler. )

2/76 Ve iza lekullezine amenu kalu amenna ve iza hala ba'duhum ila ba'din kalu e tuhaddisunehum bima fetehallahu aleykum li yuhaccukum bihi inde rabbikum e fe la ta'kilun

( Ve o inananlara rastladıklarında "İnandık." derler. Birbirleriyle yalnız kaldıklarında ise "Rab’binizin indinde onunla delillendirip sizinle tartışsınlar, mücadele etsinler diye Allah'ın o size açtığını onlara mı söylüyorsunuz? Artık akıl etmez misiniz?" derler. )

2/77 E ve la ya'lemune ennellahe ya'lemu ma yusirrune ve ma yu'linun

( Allah’ın, gizlediklerini de açıkladıklarını da kesinlikle bildiğini bilmezler mi? )

2/78 Ve minhum ummiyyune la ya'lemunel kitabe illa emaniyye ve in hum illa yezunnun

( Onlardan okuma yazma bilmeyenler, kitabı kuruntuları, saplantılı istekleri haricinde bilmezler. Kesinlikle onlar ancak zannederler.  )

2/79 Fe veylun lillezine yektubunel kitabe bi eydihim summe yekulune haza min indillahi li yeşteru bihi semenen kalila fe veylun lehum min ma ketebet eydihim ve veylun lehum min ma yeksibun

( Vay o kitabı elleriyle yazanlar ve sonra onu az değere satmak için "Bu Allah’ın indindendir." diyenler için. Vay onlara o elleriyle yazdıklarından ve vay onlara o kazandıklarından.  )

2/80 Ve kalu len temessenen naru illa eyyamen ma'dudeh kul ettehaztum indellahi ahden fe len yuhlifellahu ahdehu em tekulune alellahi ma la ta'lemun

( "Ateş bize adedi belirli günlerin haricinde asla dokunmaz." dediler. De ki: "Allah’ın indinde ahd mi edindiniz? Allah ahdine asla ihtilaf etmez. Allah’a  o bilmediklerinizi mi söylüyorsunuz?" )

2/81 Bela men kesebe seyyieten ve ehatat bihi hatiy'etuhu fe ulaike ashabun nar hum fiha halidun

( Evet. Kim kötülük kazanırsa ve hataları her tarafını onunla kuşatırsa, işte onlar ateşin sahipleridir. Onlar orada ebedidirler.  )

2/82 Vellezine amenu ve amilus salihati ulaike ashabul cenneh hum fiha halidun

( O inananlar ve iyilikler yapanlar, işte onlar cennetin sahipleridirler onlar onun içinde ebedidirler.  )

2/83 Ve iz ehazna misaka beni israile la ta'budune illellah ve bil valideyni ihsanen ve zil kurba vel yetama vel mesakini ve kulu lin nasi husnen ve ekimus salate ve atuz zekah summe tevelleytum illa kalilen minkum ve entum mu'ridun

( Ve zamanında İsrailoğullarının sözlerini aldık. Allah’ın haricindekilere kulluk etmeyin, ana babaya, yakınlığı olanlara, yetimlere ve yoksullara iyilik edin ve insanlara güzelini söyleyin ve duaya kalkın ve zekatı verin. Sonra sizlerden azınız haricinde yüz çevirdiniz. Sizler yüz çevirip dönenlersiniz. )

2/84 Ve iz ehazna misakakum la tesfikune dimaekum ve la tuhricune enfusekum min diyarikum summe akrartum ve entum teşhedun

( Ve zamanında sözünüzü aldık. Kanlarınızı akıtmayın ve nefislerinizi yurtlarınızdan çıkarmayın. Sonra kabul ettiniz ve sizler şahit oldunuz.  )

2/85 Summe entum haulai taktulune enfusekum ve tuhricune ferikan minkum min diyarihim tezaherune aleyhim bil ismi vel udvan ve in ye'tukum usara tufaduhum ve huve muharramun aleykum ihracuhum e fe tu'minune bi ba’dil kitabi ve tekfurune bi ba'd fe ma cezau men yef'alu zalike minkum illa hizyun fil hayatid dunya ve yevmel kiyameti yuraddune ila eşeddil azab ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( Sonra sizler öylesiniz ki nefislerinizi öldürüyorsunuz ve sizlerden bir kısmınızı yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onların üzerine günah ve düşmanlıkta dayanışma halinde oluyorsunuz. Eğer size esirler olarak gelirlerse fidyelerini veriyorsunuz. O çıkarılmaları üzerinize haram kılınandı. O halde kitabın bazı kısımlarına inanıyor da bazı kısımlarını inkar mı ediyorsunuz? O sizlerden bunu yapanlar, dünya hayatında zilletin haricinde karşılık almazlar. Ayağa kalkış gününde azabın en şiddetlisine geri döndürülürler. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir. )

2/86 Ulaikellezineşteravul hayated dunya bil ahirati fe la yuhaffefu anhumul azabu ve la hum yunsarun

( Bunlar ahiret karşılığında dünya hayatını satın alanlardır. Böylece azap onlardan hafifletilmez ve onlara yardım edilmez. )

2/87 Ve lekad ateyna musel kitabe ve kaffeyna min ba'dihi bir rusuli ve ateyna iysebne meryemel beyyinati ve eyyednahu bi ruhil kudus e fe kullema caekum rasulun bima la tehva enfusukumustekbartum fe ferikan kezzebtum ve ferikan taktulun

( Musa’ya kitabı verdik ve O'ndan sonra resuller gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya deliller verdik ve O'nu kutsal ruh ile destekleyip kuvvetlendirdik. O halde resul size o nefislerinizin hoşlanmadığı ile her geldiğinde kibirlenecek de bir kısmını yalanlayacak ve bir kısmını da öldürecek misiniz? )

2/88 Ve kalu kulubuna ğulf bel leanehumullahu bi kufrihim fe kalilen ma yu'minun

( Ve "Bizim kalplerimiz kılıflıdır." dediler. Bilakis Allah onları inkarlarından dolayı lanetledi. Artık çok azı inanır.  )

2/89 Ve lemma caehum kitabun min indillahi musaddikun li ma meahum  ve kanu min kablu yesteftihune alellezine keferu fe lemma caehum ma arafu keferu bihi fe la'netullahi alel kafirin

( Ve onlara Allah’ın indinden, onlarla birlikte olanı doğrulayan kitap geldiğinde, öncesinde o inkar edenlere karşı açılış isteyenler o bildikleri onlara geldiğinde onu inkar ettiler. Allah’ın laneti inkarcıların üzerinedir. )

2/90 Bi'se meşterav bihi enfusehum en yekfuru bima enzelellahu bağyen en yunezzilellahu min fadlihi ala men yeşau min ibadih fe bau bi ğadabin ala ğadab ve lil kafirine azabun muhin

( Allah’ın indirdiğini azgınlıkla inkar etsinler diye o nefislerini sattıkları ne kötüdür. Allah kullarından dilediği kimselere üstünlüğünden lütfundan indirmişti. Böylece öfke üstüne öfkeye maruz kaldılar. Alçaltıcı hakir eden azap inkarcılar içindir. )

2/91 Ve iza kile lehum aminu bima enzelellahu kalu nu'minu bima unzile aleyna ve yekfurune bima veraehu ve huvel hakku musaddikan li ma meahum  kul fe lime taktulune enbiyaellahi min kablu in kuntum mu'minin

( Ve onlara "O Allah’ın indirdiğine inanın." denildiğinde, "O üzerimize indirilene inanırız." derler. Onun arkasından inkar ederler. O, onlarla birlikte olanı doğrulayıcı olarak gerçektir. De ki: "Eğer inananlarsanız, o halde neden önceden Allah’ın habercilerini öldürüyordunuz." )

2/92 Ve lekad caekum musa bil beyyinati summettehaztumul icle min ba'dihi ve entum zalimun

( Ve Musa size deliller ile geldi. Sonra, bunun ardından dişi buzağıyı edindiniz. Sizler zalimlersiniz.  )

2/93 Ve iz ehazna misakakum ve rafa'na fevkakumut tur huzu ma ateynakum bi kuvvetin vesmeu kalu semi'na ve asayna ve uşribu fi kulubihimul icle bi kufrihim kul bi'se ma ye'murukum bihi imanukum in kuntum mu'minin

( Ve zamanında sözünüzü aldık ve dağı üstünüze yükselttik. O size verdiğimizi kuvvetlice alıp tutun ve onu duyun. "Duyduk ve isyan ettik" dediler. Dişi buzağıyı kalplerinin içinde inkarlarıyla içirip beslediler. De ki: "Eğer inananlarsanız, ona inanmanız için o size emrettiği ne kötüdür." )

2/94 Kul in kanet lekumud darul ahiratu indellahi halisaten min dunin nasi fe temennevul mevte in kuntum sadikin

( De ki: "Eğer Allah'ın indinde, ahiret yurdu insanların dışında size halis kılınmışsa, o halde, eğer doğrularsanız ölümü temenni edin." )

2/95 Ve len yetemennevhu ebeden bima kaddemet eydihim vallahu alimun biz zalimin

( Ve o ellerinin sunduğundan dolayı, onu asla ebediyen temenni edemeyecekler. Allah zalimleri bilendir.  )

2/96 Ve le tecidennehum ahrasan nasi ala hayah ve minellezine eşraku yeveddu ehaduhum lev yuammeru elfe seneh ve ma huve bi muzahzihihi minel azabi en yuammer vallahu besirun bima ya'melun

( Ve kesinlikle onları hayatta insanların en hırslıları olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan her biri bin sene ömür sürmeyi arzular. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )

2/97 Kul men kane aduvven li cibrile fe innehu nezzelehu ala kalbike bi iznillahi musaddikan li ma beyne yedeyhi ve huden ve buşra lil mu'minin

( De ki: “Kim Cibril’e düşman ise, inananlara müjde, yönlendirme ve ondan öncekileri doğrulayıcı olarak onu kalbinin üzerine Allah’ın izni ile kesinlikle O indirdi."  )

2/98 Men kane aduvven lillahi ve melaiketihi ve rusulihi ve cibrile ve mikale fe innellahe aduvvun lil kafirin

( Kim Allah’a, O’nun meleklerine, O’nun resullerine, Cibril’e, Mikail’e düşman olursa, artık kesinlikle Allah inkarcılara düşmandır.  )

2/99 Ve lekad enzelna ileyke ayatin beyyinat ve ma yekfuru biha illel fasikun

( Ve sana açık deliller olan ayetler indirdik. Onları günahkarların haricindekiler inkar etmezler. )

2/100 E ve kullema ahedu ahden nebezehu ferikun minhum bel ekseruhum la yu'minun

( Ahd olarak her ahdettiklerinde onlardan bir kısmı onu bozar atar. Bilakis onların çoğunluğu inanmazlar. )

2/101 Ve lemma caehum rasulun min indillahi musaddikun li ma meahum  nebeze ferikun minellezine utul kitab kitabellahi verae zuhurihim ke ennehum la ya'lemun

( Ve Allah’ın indinden onlara, onlarla birlikte olanı doğrulayıcı olarak resul geldiğinde, o kitap verilenlerden bir kısmı sanki kesinlikle onlar bilmiyorlarmış gibi Allah’ın kitabını sırtlarının arkasına attılar.  )

2/102 Vettebeu ma tetluş şeyatinu ala mulki suleyman ve ma kefera suleymanu ve lakinneş şeyatine keferu yuallimunen nasas sihra ve ma unzile alel melekeyni bi babile harute ve marut ve ma yuallimani min ehadin hatta yekula innema nahnu fitnetun fe la tekfur fe yeteallemune minhuma ma yuferrikune bihi beynel mer'i ve zevcih ve ma hum bi darrine bihi min ehadin illa bi iznillah ve yeteallemune ma yedurruhum ve la yenfeuhum ve lekad alimu men işterahu ma lehu fil ahirati min halakin ve le bi'se ma şerav bihi enfusehum lev kanu ya'lemun

( Ve o Süleyman'ın mülkünün ve hükümdarlığının üzerine o şeytanların okuduğuna tabi oldular. Süleyman inkar etmedi ve lakin şeytanlar inkar ettiler. İnsanlara sihiri ve Babil’de iki melek olan Harut ve Marut’un üzerine indirileni öğretiyorlardı. "Kesinlikle biz sınavız. O halde inkar etmeyin." diyene kadar ikisi kimseye öğretmezlerdi. Onlardan erkeğin ve eşinin arasını neyin ayırdığını öğrenirlerdi. Onlar onunla Allah’ın izni olmadıkça kimseye zarar veremezlerdi. Onlara ne zarar verebilir ne fayda vermez öğrenirlerdi. Onu satana ahirette nasip olmadığını bilirlerdi. O nefislerini sattıkları ne kötüdür. Keşke bilmiş olsalardı. )

2/103 Ve lev ennehum amenu vettekav le mesubetun min indillahi hayr lev kanu ya'lemun

( Ve şayet kesinlikle onlar inansalardı ve sakınsalardı, Allah’ın indinden musibetleri hayır olacaktı. Keşke bilmiş olsalardı. )

2/104 Ya eyyuhellezine amenu la tekulu raina ve kul unzurna vesmeu ve lil kafirine azabun elim

( Ey o inananlar, "Bizi gör." demeyin ve "Bize bak." deyin ve dinleyin. Elim azap inkarcılar içindir. )

2/105 Ma yeveddullezine keferu min ehlil kitabi ve lel muşrikine en yunezzele aleykum min hayrin min rabbikum vallahu yehtessu bi rahmetihi men yeşa vallahu zul fadlil azim

( O kitap sahiplerinden inkarcı ve ortak koşan olanlar, Rab’binizden üzerinize hayırlı olandan indirilmesini sevmezler, arzulamazlar. Allah rahmetini dilediği kimseye tahsis eder. Allah büyük üstünlük sahibidir. )

2/106 Ma nensah min ayetin ev nunsiha ne'ti bi hayrin minha ev misliha e lem ta'lem ennellahe ala kulli şey'in kadir

( Ayetlerden neyi hükümsüz bırakırsak veya unutturursak, ondan daha hayırlısını veya onun aynısını getiririz. Allah'ın kesinlikle her şeye gücü yeten olduğunu bilmez misin? )

2/107 E lem ta'lem ennellahe lehu mulkus semavati vel ard ve ma lekum min dunillahi min veliyyin ve la nasir

( Bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkü kesinlikle O’nadır Allah’adır ve size Allah’tan başka dost ve yardımcı yoktur. )

2/108 Em turidune en tes'elu rasulekum kema suile musa min kabl ve men yetebeddelil kufra bil imani fe kad dalle sevaes sebil

( O önceden Musa’ya sual edildiği gibi resulünüze sual etmeyi mi istiyorsunuz? Ve kim inkarı inanca değişirse böylece düz yolda sapmış oluverir. )

2/109 Vedde kesirun min ehlil kitabi lev yeruddunekum min ba'di imanikum kuffara haseden min indi enfusihim min ba'di ma tebeyyene lehumul hakk fa'fu vasfehu hatta ye'tiyellahu bi emrih innellahe ala kulli şey'in kadir

( Kitap sahiplerinden çoğu inancınız sonrasında sizi inkarcılara döndürmeyi arzular. Gerçeğin onlara açıklanıp beyan olmasından sonraki kıskançlık nefislerinin indindendir. O halde affedin, Allah emri ile yetene kadar hoşgörün. Kesinlikle Allah her şeye gücü yetendir. )

2/110 Ve ekimus salate ve atuz zekah ve ma tukaddimu li enfusikum min hayrin teciduhu indellah innellahe bima ta'melune besir

( Ve duaya kalkın ve zekatı verin ve nefisleriniz için hayırlısından ne yaparsanız onu Allah’ın indinde bulursunuz. Kesinlikle Allah ne yaptığınızı görendir. )

2/111 Ve kalu len yedhulel cennete illa men kane huden ev nesar tilke emaniyyuhum kul hatu burhanekum in kuntum sadikin

( Ve "O Yahudi olanların veya Nasıralıların haricindekiler cennete giremezler." dediler. Bu onların kuruntuları, saplantılı istekleridir. De ki: "Eğer doğrular iseniz delilinizi getirin." )

2/112 Bela men esleme vechehu lillahi ve huve muhsinun fe lehu ecruhu inde rabbihi ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenun

( Bilakis. Kim yüzünü Allah’a teslim ederse ve o iyilik yapan olursa böylece Rab’binin indinde ödülü onadır ve üzerlerine korku yoktur ve onlar hüzünlenmezler. )

2/113 Ve kaletil yehudu leysetin nesar ala şey'in ve kaletin nesara leysetil yehudu ala şey'in ve hum yetlunel kitab kezalike kalellezine la ya'lemune misle kavlihim fallahu yahkumu beynehum yevmel kiyameti fima kanu fihi yahtelifun

( Ve Yahudiler, "Nasıralılar bir şeyin üzerinde değiller." dediler ve Nasıralılar, "Yahudiler bir şeyin üzerinde değiller." dediler. Onlar kitabı da okurlar. İşte o bilmeyenler onların sözlerinin aynısını dediler. Böylece Allah ayağa kalkış gününde o hakkında ihtilafa düşmüş oldukları hakkında aralarında hüküm verir. )

2/114 Ve men azlemu min men menea mesacidellahi en yuzkera fihesmuhu ve sea fi harabiha ulaike ma kane lehum en yedhuluha illa haifin lehum fid dunya hizyun ve lehum fil ahirati azabun azim

( Ve o Allah’ın mescidlerinde O’nun isminin hatırlanmasını menedenlerden daha zalim kimdir? Ve onun harap olmasına çabalarlar. Onlar oraya korkmadan giremezler. Dünyada zillet ve ahirette büyük azap onlaradır.  )

2/115 Ve lillahil meşriku vel mağribu fe eynema tuvellu fe semme vechullah innallahe vasiun alim

( Ve doğuda olan da batıda olan da Allah içindir. Böylece her nereye yüz çevirirseniz orada Allah’ın yüzü vardır. Kesinlikle Allah geniştir bilendir.  )

2/116 Ve kaluttehazellahu veleden subhaneh bel lehu ma fis semavati vel ard kullun lehu kanitun

( Ve "Allah çocuk edindi." dediler. O ondan yücedir. Bilakis göklerin ve yerin içinde ne varsa O'nadır . Hepsi O'na saygılı durup itaat ederler. )

2/117 Bedius semavati vel ard ve iza kada emran fe innema yekulu lehu kun fe yekun

( O gökleri ve yeri yaratandır. Bir işe hükmettiğinde, kesinlikle ona "Ol." der de o olur.  )

2/118 Ve kalellezine la ya'lemune lev la yukellimunellahu ev te'tina ayeh kezalike kalellezine min kablihim misle kavlihim teşabehet kulubuhum kad beyyennel ayati li kavmin yukinun

( Ve o bilmeyenler, "Allah keşke bize kelam edip söz söylese veya bize ayet getirse." derler. Onlardan öncekiler de onların sözlerinin aynısını işte böyle dediler. Onların kalpleri benzeşikti. Kani olan kavim için ayetleri açıkladık. )

2/119 İnna erselnake bil hakki beşiran ve neziran ve la tus'elu an ashabil cehim

( Kesinlikle biz seni gerçek ile müjdeci ve uyarıcı olarak biz gönderdik. Cehennemin sahiplerinden sual edilmezsin. )

2/120 Ve len terda ankel yehudu ve len nesara hatta tettebia milletehum kul inne hudellahi huvel huda ve le in itteba'te ehvaehum ba'dellezi caeke minel ilmi ma leke min allahi min veliyyin ve la nasir

( Ve Yahudiler ve Nasıralılar, sen onların milletine tabi olana kadar senden asla hoşlanmazlar. De ki: "Yönlendirme kesinlikle o Allah’ın yönlendirmesidir." Eğer sen, ilimden sana o getirdiklerimiz sonrasında onların heveslerine tabi olursan Allah’tan sana dost ve yardımcı yoktur. )

2/121 Ellezine ateynahumul kitabe yetlunehu hakka tilavetih ulaike yu'minune bih ve men yekfur bihi fe ulaike humul hasirun

( O kendilerine kitap verdiklerimiz onu gerçekten tilaveti ile okurlar. İşte onlar ona inanırlar. Kim onu inkar ederse işte onlar hasarlanırlar. )

2/122 Ya beni israilezkuru ni'metiyelleti en'amtu aleykum ve enni faddaltukum alel alemin

( Ey İsrailoğulları, üzerinize nimet verdiğim o nimeti hatırlayın. Kesinlikle ben sizleri alemlerin üzerine üstün kıldım. )

2/123 Vetteku yevmen la teczi nefsun an nefsin şey'en ve la yukbelu minha adlun ve la tenfeuha şefaatun ve la hum yunsarun

( Nefsin nefse hiçbir şeye karşılık veremediği ve ondan fidye kabul edilmediği ve af için vesile olmasının fayda vermediği ve onlara yardım da edilmediği o günden sakının. )

2/124 Ve iz ibtela ibrahime rabbuhu bi kelimatin fe etemmehunn kale inni cailuke lin nasi imama kale ve min zurriyyeti kale la yenalu ahdiz zalimin

( Ve zamanında Rab’bi İbrahim’i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve soyumdan da." dedi. "Zalimler ahdime erişemezler." dedi.  )

2/125 Ve iz cealnel beyte mesabeten lin nasi ve emna vettehizu min mekami ibrahime musalla ve ahidna ila ibrahime ve ismaiyle en tahhira beytiye lit taifine vel akifine ver rukkeis sucud

( Ve zamanında evi insanlar için güvenli ve sevap yeri kıldık. İbrahim’in makamından dua yeri edinin. Tavaf edenler, kullukta sebatkarlar ve eğilip yere kapananlar için İbrahim’e ve İsmail’e evimi temizlemeyi ahdettik. )

2/126 Ve iz kale ibrahimu rabbic'al haza beleden aminen verzuk ehlehu mines semerati min amene minhum billahi vel yevmil ahir kale ve men kefera fe umettiuhu kalilen summe adtarruhu ila azabin nar ve bi'sel mesir

( Ve zamanında İbrahim, "Rab’bim işte şu beldeyi güvenli kıl ve onun Allah’a ve sonraki güne inananlardan olan sahiplerini, onun meyvelerinden, ürünlerinden rızıklandır." dedi. “Kim inkar ederse, onu azıcık faydalandırıp nimetlendiririm. Sonra onu azabın ateşine mecbur ederim. Ne kötü varış yeridir.” dedi. )

2/127 Ve iz yerfeu ibrahimul kavaide minel beyti ve ismaiyl rabbena tekabbel minna inneke entes semiul alim

( Ve zamanında İbrahim ve İsmail evden temelleri yükselttiler. "Rab’bimiz bizden kabul et. Kesinlikle sen duyansın bilensin." )

2/128 Rabbena vec'alna muslimeyni leke ve min zurriyyetina ummeten muslimeten leke ve erina menasikena ve tub aleyna inneke entet tevvabur rahim

( Rab’bimiz bizi sana iki teslim olan ve soyumuzdan topluluğu da sana teslim olanlardan kıl. İbadet usülümüzü bize göster. Üzerimize tevbe eyle. Kesinlikle sen tevbeyi kabul edensin merhametlisin. )

2/129 Rabbena veb'as fihim rasulen minhum yetlu aleyhim ayatike ve yuallimuhumul kitabe vel hikmete ve yuzekkihim inneke entel azizul hakim

( Rab’bimiz onların içlerine onlardan resul gönder ki senin ayetlerini onlara okusun, onlara kitabı ve sırrı öğretsin, onları temizlesin. Kesinlikle sen yücesin hakimsin. )

2/130 Ve men yerğabu an milleti ibrahime illa men sefihe nefseh ve lekad istafeynahu fid dunya ve innehu fil ahirati le mines salihin

( Ve İbrahim’in milletinden nefsini akılsız kılan haricinde kim yüz çevirir? O'nu dünyada seçkin kıldık ve kesinlikle o ahirette de iyilerden olacaktır. )

2/131 İz kale lehu rabbuhu eslim kale eslemtu li rabbil alemin

( Zamanında Rab’bi O'na "Teslim ol." dedi. "Alemlerin Rab’bine teslim oldum." dedi. )

2/132 Ve vassa biha ibrahimu benihi ve ya'kub ya beniyye innellahestafa lekumud dine fe la temutunne illa ve entum muslimun

( Ve İbrahim onu oğullarına vasiyet etti. Yakub da. "Ey oğullarım size dini kesinlikle Allah seçti. Teslim olanlar olmadan ölmeyin." )

2/133 Em kuntum şuhedae iz hadara ya'kubel mevtu iz kale li benihi ma ta'budune min ba'di kalu na'budu ilaheke ve ilahe abaike ibrahime ve ismaiyle ve ishaka ilahen vahida ve nahnu lehu muslimun

( Yoksa ölüm Yakub’a geldiğinde şahitler mi oldunuz? Zamanında oğullarına "Benden sonra neye kulluk edersiniz?" dedi. "Senin ilahına ve senin babaların İbrahim’in ve İsmail’in ve İshak’ın ilahına tek ilah olarak kulluk ederiz. Bizler O'na teslim olanlarız." dediler. )

2/134 Tilke ummetun kad halet leha ma kesebet ve lekum ma kesebtum ve la tus'elune an ma kanu ya'melun

( Bunlar halleri gelip geçen topluluktu. Ne kazandılarsa onlara ve size de ne kazandıysanız. O yaptıklarından sual edilmezsiniz.  )

2/135 Ve kalu kunu huden ev nesara tehtedu kul bel millete ibrahime hanifa ve ma kane minel muşrikin

( Ve "Yahudi veya Nasıralı olun ki yönleneseniz." dediler. De ki: "Bilakis İbrahim’in milleti birleyip doğruluğa yönelendir. Ortak koşanlardan değillerdir." )

2/136 Kulu amenna billahi ve ma unzile ileyna ve ma unzile ila ibrahime ve ismaiyle ve ishaka ve ya'kube vel esbati ve ma utiye musa ve iysa ve ma utiyen nebiyyune min rabbihim la nuferriku beyne ehadin minhum ve nahnu lehu muslimun

( "Allah’a  ve o bize indirdiğine ve o İbrahim’e ve İsmail’e ve İshak’a ve Yakub’a ve torunlarına indirdiğine, o Musa’ya ve İsa’ya verilene ve Rab’lerinden o habercilere verilene inandık. Aralarında onlardan hiçbirini ayırmayız ve bizler O'na teslim olanlarız." deyin. )

2/137 Fe in amenu bi misli ma amentum bihi fe kadihteden ve in tevellev fe innema hum fi şikak fe seyekfikehumullah ve huves semiul alim

( Böylece eğer ona o inanmanızın aynısı gibi inanırlarsa yönlenirler. Eğer yüz çevirirlerse kesinlikle onlar ayrılık, kopukluk içindedirler. Böylece Allah onlara karşı sana kafi olacaktır. O duyandır, bilendir. )
2/138 Sibğatellah ve men ahsenu minellahi sibğaten ve nahnu lehu abidun

( Allah’ın boyası ve kim boya olarak Allah’tan daha güzeldir. Bizler O'na kulluk ederiz. )

2/139 Kul etuhaccunena fillahi ve huve rabbuna ve rabbukum ve lena a'maluna ve lekum a'malukum ve nahnu lehu muhlisun

( De ki: "O Rab’bimiz ve Rab’binizken Allah hakkında bizimle tartışıp mücadele mi edeceksiniz? Bize çalışmalarımız ve size çalışmalarınız ve bizler O'na samimileriz." )

2/140 Em tekulune inne ibrahime ve ismaiyle ve ishaka ve ya'kube vel esbata kanu huden ev nesara kul e entum a'lemu emillah ve men azlemu min men keteme şehadeten indehu minellah ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( Yoksa "Kesinlikle İbrahim ve İsmail ve İshak ve Yakub ve torunları Yahudiydiler veya Nasıralıydılar." mı diyorsunuz? De ki: "Siz mi bilirsiniz Allah’mı?" O’nun indinde şahitliğini Allah’tan gizleyenden daha zalim kimdir? Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir. )

2/141 Tilke ummetun kad halet leha ma kesebet ve lekum ma kesebtum ve la tus'elune an ma kanu ya'melun

( Bunlar topluluktu ki halleri gelip geçti. Onlara ne kazandılarsa ve size ne kazandıysanız ve o yapmış olduklarından sual edilmezsiniz. )

2/142 Se yekulus sufehau minen nasi ma vellahum an kibletihimulleti kanu aleyha kul lillahil meşriku vel mağrib yehdi men yeşau ila siratin mustekim

( İnsanlardan akılsızlar, "Onları üzerinde oldukları kıblelerinden döndüren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğuda olan da batıda olan da Allah içindir.” Dilediği kimseyi doğru yola yönlendirir. )

2/143 Ve kezalike cealnakum ummeten vesetan li tekunu şuhedae alen nasi ve yekuner rasulu aleykum şehida ve ma cealnel kibletelleti kunte aleyha illa li na'leme men yettebiur rasule min men yenkalibu ala akibeyh ve in kanet le kebiraten illa alellezine hedellah ve ma kanellahu li yudiy'a imanekum innellahe bin nasi le raufun rahim

( Ve insanların üzerine şahitler olmanız, resulün de üzerinize şahit olması için sizi işte böyle orta yolda olan topluluk kıldık. O üzerinde olduğun kıbleyi, o topukları üzerinde dönenlerden resule tabi olanları bilmemiz amacının haricinde oluşturmadık. Kesinlikle Allah’ın üzerlerine yönlendirme verdiklerinin haricindekiler kibirlenmekteydiler. Allah inancınızı yitirtmek için değildir. Kesinlikle Allah insanlara esirgeyendir merhametlidir. )

2/144 Kad nera tekallube vechike fis semai fe lenuvelliyenneke kibleten terdaha fe velli vecheke şatral mescidil haram ve haysu ma kuntum fe vellu vucuhekum şatrah ve innellezine utul kitabe le ya'lemune ennehul hakku min rabbihim ve mallahu bi ğafilin an ma ya'melun

( Yüzünün göğe döndüğünü gördük. Böylece yüzünü kesinlikle hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. O halde yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Her nerede iseniz yüzünüzü onun tarafına çevirin. O kitap verilenler onun Rab’lerinden kesin gerçek olduğunu kesinlikle bilirler. Allah o yaptıklarından habersiz değildir. )

2/145 Ve le in eteytellezine utul kitabe bi kulli ayetin ma tebiu kibletek ve ma ba'duhum bi tabiin kiblete ba'd ve le in itteba'te ehvaehum min ba'di ma caeke minel ilmi inneke izen le minez zalimin
( Ve o kitap verilenlere ayetlerin hepsini versen bile kıblene tabi olmazlar. Onlar birbirlerinin kıblelerine de tabi değillerdir. Eğer sen, ilimden sana o getirdiklerimizden sonra onların heveslerine tabi olursan o zaman kesinlikle sen zalimlerden olursun. )

2/146 Ellezine ateynahumul kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehum ve inne ferikan minhum le yektumunel hakka ve hum ya'lemun

( O kitap verdiklerimiz, onu oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kesinlikle onlardan bir kısmı bile bile gerçeği gizlerler. )

2/147 El hakku min rabbike fe la tekunenne minel mumterin

( O Rab’binden gerçektir. O halde kesinlikle şüphe edenlerden olma. )

2/148 Ve li kullin vichetun huve muvelliha festebikul hayrat eyne ma tekunu ye'ti bikumullahu cemia innellahe ala kulli şey'in kadir

( Ve hepsi için cihet vardır. O ona yüz çevirir. O halde hayırlara ilerleyin. Allah her nerede olursanız sizleri kesinlikle bir araya getirir. Kesinlikle Allah her şeye gücü yetendir. )

2/149 Ve min haysu haracte fe velli vecheke şatral mescidil haram ve innehu lel hakku min rabbik ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( Ve her nereden çıkarsan yüzünü Mescid-i Haram’ın tarafına çevir. Kesinlikle o Rab’binden gerçektir. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir. )

2/150 Ve min haysu haracte fe velli vecheke şatral mescidil haram ve haysu ma kuntum fe vellu vucuhekum şatrahu li en la yekune lin nasi aleykum hucceh illellezine zalemu minhum fe la tahşevhum vahşevni ve li utimme ni'meti aleykum ve leallekum tehtedun

( Ve her nereden çıkarsan yüzünü Mescid-i Haram’ın tarafına çevir. Her nerede olursanız, o zulmedenler haricinde insanlar için üzerinize delil olmasın diye yüzünüzü onun tarafına çevirin. Üzerinize nimetimi tamamlamam için onlardan korkmayın ve benden korkun. Umulur ki yönlenirsiniz. )

2/151 Kema erselna fikum rasulen minkum yetlu aleykum ayatina ve yuzekkikum ve yuallimukumul kitabe vel hikmete ve yuallimukum ma lem tekunu ta'lemun

( O üzerinize ayetlerimizi okuyan, sizi temizleyen, sizlere kitabı ve sırrı öğreten ve sizlere o bilmiyor olduklarınızı öğreten içinize gönderdiğimiz resul gibi.  )

2/152 Fezkuruni ezkurkum veşkuru li ve la tekfurun
( O halde beni hatırlayın ki sizi hatırlayayım. Bana şükredin de inkar etmeyin. )

2/153 Ya eyyuhellezine amenusteinu bis sabri ves salah innellahe meas sabirin

( Ey o inananlar, sabırla ve duayla isteyin. Kesinlikle Allah sabredenlerle birliktedir. )

2/154 Ve la tekulu li men yuktelu fi sebilillahi emvat bel ahyaun ve lakin la teş'urun

( Ve Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyin. Bilakis diridirler ve lakin farkedemezsiniz. )

2/155 Ve le nebluvennekum bi şey'in minel havfi vel cui ve naksin minel emvali vel enfusi ves semerat ve beşşiris sabirin

( Ve kesinlikle sizi, korkudan, açlıktan, malların, nefislerin ve meyvelerin, ürünlerin noksanlığından gibi şeylerle sınayacağız. Sabredenleri müjdele. )

2/156 Ellezine iza esabethum musibetun kalu inna lillahi ve inna ileyhi raciun

( Onlar onlara musibet isabet ettiğinde, "Kesinlikle biz Allah içiniz ve kesinlikle biz O'na döneceğiz." derler. )

2/157 Ulaike aleyhim salevatun min rabbihim ve rahmetun ve ulaike humul muhtedun

( İşte onlar, onların üzerine Rab’lerinden dualar ve rahmet vardır. İşte onlar yönlendirilenlerdir. )

2/158 İnnes safa vel mervete min şeairillah fe men haccel beyte evi'temera fe la cunaha aleyhi en yettavvefe bihima ve men tetavvea hayran fe innellahe şakirun alim

( Safa ve Merve Allah’ın işaretlerindendir. O halde kim evi hac veya umre olarak ziyaret ederse, onun onları tavaf etmesinde üzerine günah yoktur. Kim isteyerek hayır yaparsa, kesinlikle Allah şükredendir, bilendir. )

2/159 İnnellezine yektumune ma enzelna minel beyyinati vel huda min ba'di ma beyyennahu lin nasi fil kitabi ulaike yel'anuhumullahu ve yel'anuhumul lainun

( O kitabın içindekileri insanlara açıklamamızdan sonra, açık delillerden ve yönlendirmeden o indirdiklerimizi gizleyenler, işte onlar, Allah onlara kesinlikle lanet eder. Onlara lanetleyenler de lanet ederler. )

2/160 İllellezine tabu ve aslehu ve beyyenu fe ulaike etubu aleyhim ve enet tevvabur rahim

( Ancak o tevbe edenlere, iyileşenlere ve delilleri açıklayanlara, işte onlar, onların üzerine tevbe eylerim. Ben tevbeleri kabul edenim, merhametliyim.  )

2/161 İnnellezine keferu ve matu ve hum kuffarun ulaike aleyhim la'netullahi vel melaiketi ven nasi ecmein

( Kesinlikle o inkar eden olarak ölen o inkar edenler, işte onlar, Allah, melekler ve tüm insanlar topluca onlara lanet ederler. )

2/162 Halidine fiha la yuhaffefu anhumul azabu ve la hum yunzarun

( Onun içinde ebedidirler. Azap onlardan hafifletilmez ve onlar gözetilip bakılmazlar. )

2/163 Ve ilahukum ilahun vahid la ilahe illa huver rahmanur rahim

( Ve ilahınız tek ilahtır. Şefkatli ve merhametli olan O’nun haricinde ilah yoktur.  )

2/164 İnne fi halkis semavati vel erdi vahtilafil leyli ven nehari vel fulkilleti tecri fil bahri bima yenfeun nase ve ma enzelellahu mines semai min main fe ahya bihil erda ba'de mevtiha ve besse fiha min kulli dabbetin ve tasrifir riyahi ves sehabil musahhari beynes semai vel erdi le ayatin li kavmin ya'kilun

( Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün ihtilafında, insanlara faydalı olmalarından dolayı denizde akan o gemilerde, Allah’ın gökten indirdiği suda, onunla yeri ölümünün sonrasında diriltmesinde, içine debelenenlerin hepsinden göndermesinde, gök ile yer arasında buyruğa alınmış bulutları ve rüzgarları yönlendirip idare etmesinde akıl eden kavim için ayetler vardır. )

2/165 Ve minen nasi men yettehizu min dunillahi endaden yuhibbunehum ke hubbillah vellezine amenu eşeddu hubben lillah ve lev yerallezine zalemu iz yeravnel azabe ennel kuvvete lillahi cemian ve ennellahe şedidul azab

( Ve insanlardan kimi Allah’tan başkasını eşi benzeri olarak edinir. Onları Allah sevgisi gibi severler. O inananların Allah için sevgileri daha şiddetlidir. O zulmedenler azabı gördükleri zaman kuvvetin tümüyle Allah için olduğunu keşke anlasalardı. Allah’ın azabı kesinlikle şiddetlidir. )

2/166 İz teberraellezinettubiu minellezinettebeu ve raevul azabe ve tekattaat bihimul esbab

( Zamanında o tabi olunanlar o tabi olanlardan uzak durdular. Azabı gördüler ve onların sebep bağları kesildi. )

2/167 Ve kalellezinettebeu lev enne lena kerraten fe neteberrae minhum kema teberrau minna kezalike yurihimullahu a'malehum haseratin aleyhim ve ma hum bi haricine minen nar

( Ve o tabi olanlar, "Şayet kesinlikle bize bir kere daha tekrar olsaydı, onlardan, bizden uzak durdukları gibi uzak dururduk." derler. Allah onlara, çalışmalarını hasretle iç çekmeler olarak işte böyle gösterir. Onlar ateşten çıkanlar olamazlar. )

2/168 Ya eyyuhen nasu kulu min ma fil erdi halalen tayyiben ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu lekum aduvvun mubin

( Ey insanlar o yerde olanlardan helal ve temiz olarak yiyin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o size apaçık düşmandır. )

2/169 İnnema ye'murukum bis sui vel fahşai ve en tekulu alellahi ma la ta'lemun

( O size kesinlikle kötülüğü ve ahlaksızlığı ve Allah’a  o bilmediklerinizi söylemenizi emreder. )

2/170 Ve iza kile lehumuttebiu ma enzellellahu kalu bel nettebiu ma elfeyna aleyhi abaena e ve lev kane abauhum la ya'kilune şey'en ve la yehtedun

( Ve onlara o Allah’ın indirdiğine tabi olun denildiğinde, "Bilakis babalarımızı o üzerinde bulduklarımıza tabi oluruz." derler. Ya babaları hiçbir şeyi akıl edemeyenler ve yönlendirilmemiş olanlar idiyseler. )

2/171 Ve meselullezine keferu ke meselillezi yen'iku bima la yesmeu illa duaen ve nidaa summun bukmun umyun fe hum la ya'kilun

( Ve o inkar edenlerin misali, çağrı ve bağırma haricindekini duymamasından dolayı  o haykıranın misali gibidir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar akıl etmezler. )

2/172 Ya eyyuhellezine amenu kulu min tayyibati ma razaknakum veşkuru lillahi in kuntum iyyahu ta'budun

( Ey o inananlar, o sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden yiyin ve Allah’a  şükredin, eğer sadece O'na kulluk etmekteyseniz. )

2/173 İnnema harrame aleykumul meytete ved deme ve lahmel hinziri ve ma uhille bihi li ğayrillah fe men idturra ğayra bağin ve la adin fe la isme aleyh innellahe ğafurun rahim

( Kesinlikle ölüyü, kanı, domuz etini ve o Allah’tan başkası için kesilmiş olanı size haram kıldı. Ancak, kim zorda olup mecbur kalır da, ölçüyü kaçırmazsa ve hududu aşmazsa ona günah yoktur. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

2/174 İnnellezine yektumune ma enzelellahu minel kitabi ve yeşterune bihi semenen kalilen ulaike ma ye'kulune fi butunihim illen nara ve la yukellimuhumullahu yevmel kiyameti ve la yuzekkihim ve lehum azabun elim

( Kesinlikle o kitaptan o Allah’ın indirdiğini gizleyenler ve onu az değere satanlar, işte onlar karınlarına ateşin haricinde yemezler. Allah ayağa kalkış gününde onlara kelam edip söz söylemez ve onları temizlemez. Elim azap onlaradır. )

2/175 Ulaikellezineşteravud dalalete bil huda vel azabe bil mağfirah fe ma asberahum alen nar

( İşte onlar yönlendirmeye karşı sapıklığı ve affedilmeye karşı azabı satın alırlar. Böylece onlar ateşe sabredemezler.  )

2/176 Zalike bi ennellahe nezzelel kitabe bil hakk ve innellezinahtelefu fil kitabi le fi şikakin beiyd

( Kesinlikle kitabı gerçek ile Allah indirdi. Kitap hakkında o ihtilafa düşenler uzak derin ayrılık, kopukluk içinde olurlar.  )

2/177 Leysel birra en tuvellu vucuhekum kibelel meşriki vel mağribi ve lakinnel birra men amene billahi vel yevmil ahiri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyin ve atel male ala hubbihi zevil kurba vel yetama vel mesakine vebnes sebili ves sailine ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirine fil be'sai ved darrai ve hiynel be's ulaikellezine sadeku ve ulaike humul muttekun

( Yüzünüzü doğu ve batı yönüne, doğrultusuna çevirmenizde iyilik yoktur. Lakin iyilik, o Allah’a, sonraki güne, meleklere, kitaba, habercilere inananlara, sevdiklerine, yakınlarına, yetimlere, yoksula, yolda kalmışa, dilenenlere, boyunduruk içindekilere sevgiyle mal verenlere, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, ahdettiklerinde ahdlerini ifa edenlere, zorlukta, sıkıntıda, darlıkta ve zor savaş zamanında sabredenleredir. İşte onlar doğrudurlar ve işte onlar sakınırlar.  )

2/178 Ya eyyuhellezine amenu kutibe aleykumul kisasu fil katla el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsa bil unsa fe men ufiye lehu min ehiyhi şey'un fettibaun bil ma'rufi ve edaun ileyhi bi ihsan zalike tahfifun min rabbikum ve rahmeh fe meni'teda ba'de zalike fe lehu azabun elim

( Ey o inananlar, öldürme hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hüre hür, kula kul, kadına kadın. Kime kardeşinden bir şey vefa edilip bağışlanırsa, artık o iyilikle, bilinen şekilde tabi olmalı ve ona iyiliği yerine getirmelidir. Bu Rab’binizden hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra kim hududu aşarsa elim azap onadır. )

2/179 Ve lekum fil kisasi hayatun ya ulil elbabi leallekum tettekun

( Ve size kısas içinde hayat vardır. Ey akılları olanlar umulur ki sakınırsınız. )

2/180 Kutibe aleykum iza hadara ehadekumul mevtu in terake hayra el vasiyyetu lil valideyni vel akrabine bil ma'ruf hakkan alel muttekin

( Sizden birine ölüm geldiğinde ana babasına ve yakınlarına hayırı iyilikle, bilinen şekilde vasiyet edip bırakması, sakınanların üzerine gerçek olarak, üzerinize yazılmıştır.  )

2/181 Fe men beddelehu ba'de ma semiahu fe innema ismuhu alellezine yubeddiluneh innellahe semiun alim

( Kim o duyduğunun sonrasında, onu değiştirirse onun günahı onu değiştirenlerin üzerinedir. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir.  )

2/182 Fe men hafe min musin cenefen ev ismen fe asleha beynehum fe la isme aleyh innellahe ğafurun rahim

( Kim, vasiyet edenden, hata eder veya günah işler diye korkarsa onların arasını iyileştirsin. Bu durumda onun üzerine günah yoktur. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

2/183 Ya eyyuhellezine amenu kutibe aleykumus siyamu kema kutibe alellezine min kablikum leallekum tettekun

( Ey o inananlar, oruç o sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Umulur ki sakınırsınız.  )

2/184 Eyyamen ma'dudat fe men kane minkum meridan ev ala seferin fe iddetun min eyyamin uhar ve alellezine yutiykuneh fidyetun taamu miskin fe men tetavvea hayran fe huve hayrun leh ve en tesumu hayrun lekum in kuntum ta'lemun

( Adedi belirli günlerdir. O halde sizlerden kim hasta veya seferde olursa sonraki günlerden müddeti doldursun. Yoksulları beslemek, ona dayanıp gücü olanların üzerine fidyedir. İsteyerek hayır yapan kimse için o ona hayırlıdır. Eğer bilmiş olursanız oruç tutmanız size daha hayırlıdır. )

2/185 Şehru ramedanellezi unzile fihil kur'anu huden lin nasi ve beyyinatin minel huda vel furkan fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh ve men kane meridan ev ala seferin fe iddetum min eyyamin uhar yuridullahu bikumul yusra ve la yuridu bikumul usr ve li tukmilul iddete ve li tukebbirullahe ala ma hedakum ve leallekum teşkurun

( Kur'an o Ramazan ayı içinde, insanlar için yönlendirme, yönlendirmeden açık deliller ve fark yaratan olarak indirildi. Sizden kim bu aya şahit olursa oruç tutsun. Kim hasta veya seferde olursa sonraki günlerden müddeti doldursun. Allah, müddeti tamamlamanız ve sizi yönlendirmesine karşılık Allah’ı yüceltmeniz için size kolaylık verip yardım etmeyi ister ve zorluğu istemez. Umulur ki şükredersiniz. )

2/186 Ve iza seeleke ibadi anni fe inni karib ucibu da'veted dai iza deani fel yestecibu li vel yu'minu bi leallehum yarşudun

( Ve kullarım sana benden sual ettiklerinde kesinlikle ben yakınımdır. Beni çağırdığında çağıranın çağrısını kabul ederim. O halde beni kabul etsinler ve bana inansınlar. Umulur ki onlar doğru olurlar. )

2/187 Uhille lekum leyletes siyamin rafesu ila nisaikum hunne libasun lekum ve entum libasun lehunn alimellahu ennekum kuntum tahtaune enfusekum fe tabe aleykum ve afa ankum fel ane başiruhunne vebteğu ma ketebellahu lekum ve kulu veşrabu hatta yetebeyyene lekumul huytul ebyadu minel haytil esvedi minel fecri summe etimmus siyame ilel leyl ve la tubaşiruhunne ve entum akifune fil mesacid tilke hududullahi fe la takrabuha kezalike yubeyyinullahu ayatihi lin nasi leallehum yettekun

( Oruç gecesinde kadınlarınız ile cinsel ilişkide bulunmanız size helal kılınmıştır. Onlar size örtüdür ve sizler de onlara örtüsünüz. Allah sizin nefislerinizin altında kalanlar olduğunuzu bilir. Böylece üzerinize tevbe eyler ve sizi affeder. O halde şimdi onlara müjdeleyin ve Allah’ın o size yazdığını arayın. Beyaz iplik tanyerindeki siyah iplikten size açık görünür olana kadar yiyin ve için. Sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Sizler mescidin içinde ibadette sebatkar iken o kadınlara müjdelemeyin. Bunlar Allah’ın hudutlarıdır. O halde onlara yaklaşmayın. Allah ayetlerini insanlara işte böyle açıklar. Umulur ki sakınırlar.  )

2/188 Ve la te'kulu emvalekum beynekum bil batili ve tudlu biha ilel hukkami li te'kulu ferikan min emvalin nasi bil ismi ve entum ta'lemun

( Ve mallarınızı aranızda batıl ile boşuna yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını, sizler bile bile günah ile yemek için onlarla hakimlere fidye vermeyin. )

2/189 Yes'eluneke anil ehilleh kul hiye mevakiytu lin nasi vel hacc ve leysel birru bi en te'tul buyute min zuhuriha ve lakinnel birra men itteka ve'tul buyute min ebvabiha vettekullahe leallekum tuflihun

( Sana hilalleri hakkında sual ederler. De ki: "Onlar insanlar için ve hac için vakitlerdir. İyilik evlere arkalarından gelmek değildir. Lakin iyilik kişinin sakınmasıdır. Evlere kapılarından gelin ve Allah’tan sakının. Umulur ki iflah olursunuz." )

2/190 Ve katilu fi sebilillahillizine yukatilunekum ve la ta'tedu innellahe la yuhibbul mu’tedin

( Ve sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın. Ve hududu aşmayın. Kesinlikle Allah hudutları aşanları sevmez.  )

2/191 Vaktuluhum haysu sekiftumuhum ve ahricuhum min haysu ahracukum vel fitnetu eşeddu minel katl ve la tukatiluhum indel mescidil harami hatta yukatilukum fih fe in katelukum faktuluhum kezalike cezaul kafirin

( Ve onları her nerede bulursanız, onları öldürün. Onları sizi çıkardıkları yerden çıkarın. Fitne öldürmekten daha şiddetlidir. Onlar Mescid-i Haram’ın indinde, onun içinde sizinle savaşana kadar onlarla savaşmayın. Eğer sizinle savaşırlarsa onları öldürün. İşte inkarcıların karşılıkları böyledir.  )

2/192 Fe in intehev fe innellahe ğafurun rahim

( Eğer onlar vazgeçerlerse, kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

2/193 Ve katiluhum hatta la tekune fitnetun ve yekuned dinu lillah fe in intehev fe la udvane illa alez zalimin

( Ve fitne kalmayana ve din Allah için olana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, zalimlerin üzerine olması haricinde düşmanlık yoktur. )

2/194 Eş şehrul haramu biş şehril harami vel hurumatu kisas fe meni'teda aleykum fa'tedu aleyhi bi misli ma'teda aleykum vettekullahe va'lemu ennellahe meal muttekin

( Hürmet ayları hürmet aylarınadır. Hürmetler kısas olup karşılıklıdır. Kim size hududu aşarsa, o size hududu aşmasının aynısı ile ona hududu aşın. Allah’tan sakının ve bilin ki kesinlikle Allah sakınanlarla birliktedir. )

2/195 Ve enfiku fi sebilillahi ve la tulku bi eydikum ilet tehluketi ve ahsinu innellahe yuhibbul muhsinin

( Allah yolunda harcayın. Ellerinizle tehlikeye atmayın ve iyilik, güzellik yapın. Kesinlikle Allah iyilik, güzellik yapanları sever. )

2/196 Ve etimmul hacce vel umrate lillah fe in uhsirtum fe mesteysera minel hedy ve la tahliku ruusekum hatta yebluğal hedyu mehilleh fe men kane minkum meridan ev bihi ezen min ra'sihi fe fidyetun min siyamin ev sadekatin ev nusuk fe iza emintum fe men temettea bil umrati ilel hacci fe mesteysera minel hedy fe men lem yecid fe siyamu selaseti eyyamin fil hacci ve seb'atin iza raca'tum tilke aşeratun kamileh zalike li men lem yekun ehluhu hadiril mescidil haram vettekullahe va'lemu ennellahe şedidul ikab

( Ve haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer zorluğa düşüp hasret bırakılırsanız, hediyeden kolay olanı gönderin. Hediye yerine ulaşana kadar başlarınızı traş etmeyin. Sizlerden kim hasta olursa veya ona başından eziyet olursa, oruçtan, sadakadan veya ibadetten fidye verin. Emin olduğunuzda, umre ve hacca kadar kim faydalanırsa hediyeden gönderin. Kim bulamazsa, hac içinde üç ve döndüklerinde de yedi gün oruç tutsun. Bunlar ona tamamlanırlar. Bunlar, o aileleri, aşireti Mescid-i Haram’da oturmayanlar içindir. Allah’tan sakının ve bilin ki kesinlikle Allah’ın azabı  şiddetlidir.  )

2/197 El haccu eşhurun ma'lumat fe men ferada fihinnel hacce fe la rafese ve la fusuka ve la cidale fil hacc ve ma tef'alu min hayrin ya'lemhullah ve tezevvedu fe inne hayraz zadit takva vettekuni ya ulil elbab

( Hac bilinen aylardadır. Kim onun içinde haccı farz ederse, hacda cinsel ilişki, günahkarlık, tartışma mücadele yoktur. Allah, hayırdan ne yaparsanız onu bilir. O halde azıklanın. Sakınmanın çokluğu kesinlikle hayırlıdır. Ey akılları olanlar benden sakının. )

2/198 Leyse aleykum cunahun en tebteğu fadlen min rabbikum fe iza efadtum min arafatin fezkurullahe indel meş'aril haram vezkuruhu kema hedakum ve in kuntum min kablihi le mined dallin

( Eğer Rab’binizden üstünlüğü lütfu isterseniz üzerinize günah yoktur. Arafat’tan geldiğinizde, haram yerinin indinde Allah’ı hatırlayın. O'nu, o sizi yönlendirdiği gibi hatırlayın. Kesinlikle ondan önce sapmışlardan olmuştunuz. )

2/199 Summe efidu min haysu efadan nasu vestağfirullah innellahe ğafurun rahim

( Sonra insanların geldikleri yerden gelin ve Allah’tan af isteyin. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

2/200 Fe iza kadaytum menasikekum fezkurullahe ke zikrikum abekum ev eşedde zikra fe minen nasi men yekulu rabbena atina fid dunya ve ma lehu fil ahirati min halak

( İbadetlerinizi tamamladığınızda Allah’ı, babalarınızı hatırladığınız gibi veya daha şiddetli hatırlayın. İnsanlardan kim "Rab’bimiz bize dünyada ver." derse, ona ahirette nasip yoktur.  )

2/201 Ve minhum men yekulu rabbena atina fid dunya haseneten ve fil ahirati haseneten ve kina azaben nar

( Ve onlardan kimi "Rab’bimiz bize dünyada güzellik ve ahirette güzellik ver ve bizi ateş azabından koru." der.  )

2/202 Ulaike lehum nasibun min ma kesebu vallahu seriul hisab

( İşte onlar, onlara o kazandıklarından nasip vardır. Allah hızlı hesaplayandır. )

2/203 Vezkurullahe fi eyyamin ma'dudat fe men teaccele fi yevmeyni fe la isme aleyh ve men teahhara fe la isme aleyh li men itteka vettekullahe va'lemu ennekum ileyhi tuhşerun

( Adedi belirli günlerde Allah’ı hatırlayın. Kim iki gün içinde acele ederse, ona günah yoktur. Kim ertelerse ona günah yoktur. Bu sakınan kimse içindir. Allah’tan sakının. Bilin ki kesinlikle siz O'na toplanacaksınız. )

2/204 Ve minen nasi men yu'cibuke kavluhu fil hayatid dunya ve yuşhidullahe ala ma fi kalbih ve huve eleddul hisam

( Ve dünya hayatında insanlardan kiminin sözleri senin hoşuna gider. O kalbinin içindekine Allah’ı şahit eder. O, düşmanların en sertidir inatçısıdır. )

2/205 Ve iza tevella sea fil erdi li yufside fiha ve yuhlikel harse ven nesl vallahu la yuhibbul fesada

( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez.  )

2/206 Ve iza kile lehuttekillahe ehazethul izzetu bil ismi fe hasbuhu cehennem ve le bi'sel mihad

( Ona "Allah’tan sakın." denildiğinde, saygınlık üstün kudret onu günaha haiz kılar. Artık onun gereği cehennemdir. Ne kötü döşektir. )

2/207 Ve minen nasi men yeşri nefsehubtiğae merdatillah vallahu raufun bil ibad

( Ve insanlardan kimi nefsini Allah rızasını, hoşnutluğunu aramaya feda eder. Allah kullarına esirgeyendir. )

2/208 Ya eyyuhellezine amenudhulu fis silmi kaffeh ve la tettebiu hutuvatuş şeytan innehu lekum aduvvun mubin

( Ey o inananlar, hepiniz topluca barışın içine girin. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o sizlere apaçık düşmandır. )

2/209 Fe in zeleltum min ba'di ma caetkumul beyyinatu fa'lemu ennellahe azizun hakim

( Eğer size açık deliller olarak o gelenden sonra kayarsanız, bilin ki kesinlikle Allah yücedir hakimdir.  )

2/210 Hel yenzurune illa en ye'tiyehumullahu fi zulelin minel ğamami vel melaiketu ve kudiyel emr ve ilellahi turceul umur

( Onlar, ille de Allah ve melekler onlara buluttan gölgeliklerin içinde gelsin de iş yapılsın diye mi bakarlar? Ve işler Allah’a döndürülür. )

2/211 Sel beni israile kem ateynahum min ayetin beyyineh ve men yubeddil ni'metellahi min ba'di ma caethu fe innellahe şedidul ikab

( İsrailoğullarına, onlara açık delil olarak ayetlerden ne kadar verdiğimizi sual et. Kim, ona o getirilenlerden sonra, Allah’ın nimetini değiştirirse, kesinlikle Allah azabı şiddetli olandır. )

2/212 Zuyyine lillezine keferul hayatud dunya ve yesharune minellezine amenu vellezinettekav fevkahum yevmel kiyameh vallahu yerzuku men yeşau bi ğayri hisab

( Dünya hayatı o inkar edenler için süslendi. O inananlardan alay edinirler. Ayağa kalkış gününde o sakınanlar onların üstlerindedirler. Allah dilediği kimseyi hesapsızca rızıklandırır. )

2/213 Kanen nasu ummeten vahideten fe beasellahum nebiyyine mubeşşirine ve munzirine ve enzele meahumul kitabe bil hakki li yahkume beynen nasi fimahtelefu fih ve mahtelefe fihi illellezine utuhu min ba'di ma caethumul beyyinatu bağyen beynehum fe hedellahullezine amenu limahtelefu fihi minel hakki bi iznih vallahu yehdi men yeşau ila siratin mustekim

( İnsanlar tek topluluktular. Allah onlara müjdeleyen ve uyaran haberciler gönderdi. O ihtilaf ettikleri hakkında insanlar arasında hükmetmeleri için onlarla birlikte gerçek olarak kitabı indirdi. Onlara açık deliller olarak o getirilenden sonra, sadece onu alanlar aralarında azgınlıkla ihtilaf ettiler. Böylece Allah o inananları, kendi izni ile, hakkında  ihtilaf ettikleri gerçeğe yönlendirdi. Allah dilediğini doğru yola yönlendirir.  )

2/214 Em hasibtum en tedhulul cennete ve lemma ye'tikum meselullezine halev min kablikum messethumul be'sau ved darrau ve zulzilu hatta yekuler rasulu vellezine amenu mea hu meta nasrullah e la inne nasrallahi karib

( Yoksa o sizden önce gelip geçenlerin misali size yetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara kötülük ve darlık dokundu da sarsıldılar. Nihayet resul ve o onunla birlikte inananlar "Allah’ın yardımı ne zamandır?" dediler. İyi bilin ki Allah’ın yardımı kesinlikle yakındır.  )

2/215 Yes'eluneke maza yunfikun kul ma enfaktum min hayrin fe lil valideyni vel akrabine vel yetama vel mesakini vebnis sebil ve ma tef'alu min hayrin fe innellahe bihi alim

( Sana, neyi harcasınlar, ne harcanmalı diye sual ederler. De ki: "O hayırlısından harcadıklarınız ana baba, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar içindir. Hayırlısından ne yaparsanız kesinlikle Allah onu bilendir." )

2/216 Kutibe aleykumul kitalu ve huve kurhun lekum ve asa en tekrahu şey'en ve huve hayrun lekum ve asa en tuhibbu şey'en ve huve şerrun lekum vallahu ya'lemu ve entum la ta'lemun

( Savaş üzerinize yazıldı. O size hoş olmayandır, zorlanmadır.  Ve ola ki siz bir şeyi istemezsiniz, bir şeyden hoşlanmazsınız, o size hayırlı olabilir. Ola ki siz bir şeyi seversiniz, o size kötü olabilir. Allah bilir de sizler bilmezsiniz. )

2/217 Yes'eluneke aniş şehril harami kitalin fih kul kitalun fihi kebir ve saddun an sebilillahi ve kufran bihi vel mescidil harami ve ihracu ehlihi minhu ekberu indellah vel fitnetu ekberu minel katl ve la yezalune yukatilunekum hatta yeruddukum an dinikum inistetau ve men yertedid minkum an dinihi fe yemut ve huve kafirun fe ulaike habitat a'maluhum fid dunya vel ahirah ve ulaike ashabun nar hum fiha halidun

( Sana savaşın, içinde haram olduğu aydan sual ederler. De ki: "Onun içinde savaşmak büyük günahtır. Allah yolunda engellemek, O'nu ve Mescid-i Haram’ı inkar etmek, sahiplerini ondan çıkarmak Allah’ın indinde daha büyük günahtır. Fitne öldürmekten daha büyük günahtır." Eğer istidatları olsa, sizi dininizden döndürene kadar savaşmaktan geri durmazlar. Sizden kim dininden dönerse ve inkarcı olarak ölürse işte onlar, onların çalışmaları dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. İşte onlar ateşin sahipleridirler. Onlar onun içinde ebedidirler. )

2/218 İnnellezine amenu vellezine haceru ve cahedu fi sebilillahi ulaike yercune rahmetellah vallahu ğafurun rahim

( O inananlar, göç edip ayrılanlar, Allah yolunda cihad edenler, işte kesinlikle onlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah affedendir merhametlidir. )

2/219 Yes'eluneke anil hamri vel meysir kul fihima ismun kebirun ve menafiu lin nasi ve ismuhuma ekberu min nef'ihima ve yes'eluneke maza yunfikun kulil afv kezalike yubeyyinullahu lekumul ayati leallekum tetefekkerun

( Sana şaraptan ve kumardan sual ederler. De ki: "Onlarda insanlar için büyük günah ve faydalar vardır. Onların günahları faydalarından daha büyüktür." Sana neyi harcayacaklarını sual ederler. De ki: "Fazlasını ve iyisini." İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki düşünürsünüz.  )

2/220 Fid dunya vel ahirah ve yes'eluneke anil yetama kul islahul lehum hayr ve in tuhalituhum fe ihvanukum vallahu ya'lemul mufside minel muslih ve lev şaellahu lea'netekum innellahe azizun hakim

( Dünyada ve ahirette ve sana yetimlerden sual ederler. De ki: "Onların iyileştirilmesi hayırlıdır. Eğer onlara karışıp, ortak olursanız onlar kardeşlerinizdir. Allah bozguncuyu, iyileştirenden bilir. Şayet Allah dileseydi sizi lanetlerdi. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir." )

2/221 Ve la tenkihul muşrikati hatta yu'minn ve le emetun mu'minetun hayrun min muşriketin ve lev a'cebetkum ve la tunkihul muşrikine hatta yu'minu ve le abdun mu'minun hayrun min muşrikin ve lev a'cebekum ulaike yed'une ilen nar vallahu yed'u ilel cenneti vel mağfirati bi iznih ve yubeyyinu ayatihi lin nasi leallehum yetezekkerun

( Ve ortak koşan kadınları onlar inanana kadar nikahlamayın. İnanan cariye, hoşunuza gitse bile ortak koşan kadından daha hayırlıdır. Ortak koşan kadını inanana kadar nikahlamayın. İnanan kul, şayet hoşunuza gitse bile ortak koşandan daha hayırlıdır. İşte onlar ateşe çağırırlar. Allah cennete ve kendi izni ile affa çağırır. Ayetlerini insanlara açıklar. Umulur ki onlar hatırlarlar. )

2/222 Ve yes'eluneke anil mehiyd kul huve ezen fa'tezilun nisae fil mehiydi ve la takrabuhunne hatta yathurn fe iza tetahherne fe'tuhunne min haysu emerakumullah innellahe yuhibbut tevvabine ve yuhibbul mutetahhirin

( Ve sana aybaşından sual ederler. De ki: "O eziyettir." O halde aybaşı içindelerken kadınlardan uzaklaşın. Onlar temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendiklerinde, onlara Allah’ın size emrettiği yerden yetin. Kesinlikle Allah tevbekarları ve temizlenenleri sever.  )

2/223 Nisaukum harsun lekum fe'tu harsekum enna şi'tum ve kaddimu li enfusikum vettekullahe va'lemu ennekum mulakuh ve beşşiril mu'minin

( Kadınlarınız size ekin tarlasıdır. O halde nasıl dilerseniz ekin tarlanıza yetin. Nefisleriniz için yapın. Allah’tan sakının. Bilin ki sizler kesinlikle O'na kavuşursunuz. İnananları müjdele. )

2/224 Ve la tec'alullahe urdaten li eymanikum en teberru ve tetteku ve tuslihu beynen nas vallahu semiun alim

( Ve bağışlamaya, sakınmaya ve insanların arasını iyileştirmeye, Allah’ı yeminleriniz için hedef kılmayın. Allah duyandır, bilendir. )

2/225 La yuahizukumullahu bil lağvi fi eymanikum ve lakin yuahizukum bima kesebet kulubukum vallahu ğafurun halim

( Allah sizi yeminlerinizdeki yanlış boş sözlerinizden dolayı sorgulamaz. Lakin o kalplerinizin kazandığından dolayı sorgular. Allah affedendir yumuşaktır. )

2/226 Lillezine yu'lune min nisaihim terabbusu erbeati eşhur fe in fau fe innellahe ğafurun rahim

( O kadınlarından uzak duranlar için beklemeleri dört aydır. Böylece eğer yanlış yaparlarsa kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

2/227 Ve in azemut talaka fe innellahe semiun alim

( Ve eğer boşamaya azmetmişlerse kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )

2/228 Vel mutallekatu yeterabbasne bi enfusihinne selasete kuru ve la yehillu lehunne en yektumune ma halekallahu fi erhamihinne in kunne yu'minne billahi vel yevmil ahir ve buuletuhunne ehakku bi raddihinne fi zalike in eradu islaha ve lehunne mislullezi aleyhinne bil ma’rufi ve lir ricali aleyhinne deraceh vallahu azizun hakim

( Ve boşanan kadınlar nefisleri için üç adet süresi beklerler. Eğer Allah’a ve sonraki güne inanıyorlarsa, Allah’ın rahimlerinin içinde o yarattığını gizlemeleri onlara helal olmaz. Eğer iyileştirmeyi isterlerse, kocalarının onları eş yapıp geri almaları bu konuda onların menfaatine daha gerçektir. Onlara olanın aynısı iyilikle onların da üzerinedir. Erkekler için o kadınların üzerine derece vardır. Allah yücedir hakimdir. )

2/229 Et talaku merratani fe imsakum bi ma'rufin ev tesrihum bi ihsan ve la yehillu lekum en te'huzu min ma ateytumuhunne şey'en illa en yehafa en la yukima hududellah fe in hiftum en la yukima hududellahi fe la cunaha aleyhime fi meftedet bih tilke hududullahi fe la ta’teduha ve men yeteadde hududellahi fe ulaike humuz zalimun

( Boşamak iki keredir. Böylece onları iyilikle, bilinen şekilde tutmak veya salmaktır. Eğer, Allah’ın hududunda durmamalarından korkmaları haricinde, onlara o verdiklerinizden bir şeyler alırsanız size helal olmaz. Eğer Allah’ın hududunda durmamalarından korkarsanız, o verdiğinde onların üzerlerine günah yoktur. Bunlar Allah’ın hudutlarıdır. O halde hudutları aşmayın. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa, artık onlar zalimlerdir. )

2/230 Fe in tallekaha fe la tehillu lehu min ba'du hatta tenkiha zevcen ğayrah fe in tallekaha fe la cunaha aleyhima en yeteracea in zanna en yukima hududellah ve tilke hududullahi yubeyyinuha li kavmin ya'lemun

( Eğer onu boşarsa, ondan sonra başka eş ile nikahlanana kadar ona helal olmaz. Eğer onu boşar da Allah’ın hududunda duracaklarını zannederlerse, birbirlerine geri dönmelerinde onlara günah yoktur. Bunlar Allah’ın hudutlarıdır. Onları bilen kavim için açıklar. )

2/231 Ve iza tallaktumun nisae fe belağne ecelehunne fe emsikuhunne bi ma'rufin ev serrihuhunne bi ma'rufin ve la tumsikuhunne diraran li ta'tedu ve men yef'al zalike fe kad zaleme nefseh ve la tettehizu ayatillahi huzuven vezkuru ni'metellahi aleykum ve ma enzele aleykum minel kitabi vel hikmeti yeizukum bih vettekullahe va'lemu ennellahe bi kulli şey'in alim

( Ve kadınları boşadığınızda, vadelerine eriştiklerinde onları iyilikle, bilinen şekilde tutun veya iyilikle, bilinen şekilde salın. Azıp da hududu aşmak için onları zarar vererek tutmayın. Kim böyle yaparsa, nefsine zulmeder. Allah’ın ayetlerini alay edinmeyin. Allah’ın üzerinize olan nimetini, kitaptan o size indirdiğini, size öğüt verdiği sırrı hatırlayın. Allah’tan sakının ve bilin ki kesinlikle Allah her şeyi bilendir. )

2/232 Ve iza tallaktumun nisae fe belağne ecelehunne fe la ta'duluhunne en yenkihne ezvacehunne iza teradav beynehum bil ma'ruf zalike yuazu bihi men kane minkum yu'minu billahi vel yevmil ahir zalikum ezka lekum ve ather vallahu ya'lemu ve entum la ta'lemun

( Ve kadınları boşadığınızda, vadelerine eriştiklerinde, aralarında iyilikle rızalaştıklarında eşleri ile nikahlanırlar diye onlara zarar vermeyin. Bu, o sizlerden Allah’a ve sonraki güne inananlara öğüttür. Bu size en zekice ve en temiz olandır. Allah bilir de sizler bilmezsiniz. )

2/233 Vel validatu yurdi'ne evladehunne havleyni kamileyni li men erade en yutimmer radaah ve alel mevludi lehu rizkuhunne ve kisvetuhunne bil ma'ruf la tukellefu nefsun illa vus'aha la tudarra validetun bi velediha ve la mevludun lehu bi veledihi ve alel varisi mislu zalik fe in erada fisalen an teradin minhuma ve teşavurin fe la cunaha aleyhima ve in eradtum en testerdiu evladekum fe la cunaha aleykum iza sellemtum ma ateytum bil ma'ruf vettekullahe va'lemu ennellahe bima ta'melune basir

( Ve anneler, emzirilmesinin tamamlanmasını isteyenler için, çocuklarını tam olarak iki sene emzirirler. O kadının rızkı ve giyeceği, iyilikle, bilinen şekilde çocuğu olan kimseyedir. Nefsi genişliği haricinde kefil yapmayın. Anne ve çocuğu olan kişi çocuğundan dolayı darlıkta kalıp zarar görmesin. Bunun aynısı da varisin üzerinedir. Eğer birbirlerine danışıp, rızalaşarak emzirmeden ayırmak isterlerse onlara günah yoktur. Eğer çocuklarınızın emzirilmesini isterseniz, o verdiklerinizi iyilikle, bilinen şekilde teslim ettiğinizde size günah yoktur. Allah’tan sakının ve bilin ki kesinlikle Allah ne yaptığınızı görendir. )

2/234 Vellezine yuteveffevne minkum ve yezerune ezvacen yeterabbasne bi enfusihinne erbeate eşhurin ve aşra fe iza belağne ecelehunne fe la cunaha aleykum fima fealne fi enfusihinne bil ma'ruf vallahu bima ta'melune habir

( Ve o sizlerden vefat edip de eşler bırakanların kadınları, nefislerine dört ay on gün beklerler. Vadelerine ulaştıklarında, nefisleri hakkında o iyilikle yaptıklarından üzerinize günah yoktur. Allah ne yaptığınızdan haberdardır.  )

2/235 Ve la cunaha aleykum fima arradtum bihi min hitbetin nisai ev eknentum fi enfusikum alimellahu ennekum se tezkurunehunne ve lakin la tuvaiduhunne sirran illa en tekulu kavlen ma'rufa ve la ta'zimu ukdeten nikahi hatta yebluğal kitabu eceleh va'lemu ennellahe ya'lemu ma fi enfusikum fahzeruh va'lemu ennellahe ğafurun halim

( Ve o nikahlanma söyleminizden kadınlara sunduğunuz veya nefislerinizde gizleyip sakladığınız hakkında üzerinize günah yoktur. Allah onları hatırlayacağınızı kesinlikle bilir. Lakin iyi, bilinen söz söylemenin haricinde onlarla gizlice vaadleşmeyin. Yazılmış vadesine ulaşana kadar nikah akdine azmetmeyin. Bilin ki Allah o nefislerinizin içinde olanı kesinlikle bilir. O halde O’ndan çekinin, korkun. Bilin ki kesinlikle Allah affedendir yumuşaktı.  )

2/236 La cunaha aleykum in talaktumun nisae ma lem temessuhunne ev tefridu lehunne feridah ve mettiuhunn alel musii kaderuhu ve alel muktiri kaderuh metaan bil ma'ruf hakkan alel muhsinin

( Eğer onlara dokunmadan veya onlara farz ve takdir edileni farz kılmadan, takdir etmeden kadınları boşarsanız, üzerinize günah yoktur. Geniş olan kendi ölçüsü ile ve dar olan kendi ölçüsü ile, iyilikle fayda olarak faydalandırsın. Bu iyilik yapanlar üzerine gerçektir. )

2/237 Ve in tallaktumuhunne min kabli en temessuhunne ve kad feradtum lehunne feridaten fe nisfu ma feradtum illa en ya'fune ev ya'fuvellezi bi yedihi ukdetun nikah ve en ta'fu akrabu lit takva ve la tensevul fadle beynekum innellahe bima ta'melune basir

( Ve eğer onlara dokunmadan ve farz olanı farz kılmadan kadınları boşarsanız borç, nikah akdi elinde olanın veya kadınların bağışlamaları haricinde o gönderdiğinizin yarısıdır. Eğer erkekler, siz bağışlarsanız sakınmaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü unutmayın. Kesinlikle Allah ne yaptığınızı görendir. )

2/238 Hafizu ales salevati ves salatil vusta ve kumu lillahi kanitin

( Duaları ve orta duayı gözetip koruyun. Allah için saygılı durup itaat ederek ayağa kalkın. )

2/239 Fe in hiftum fe ricalen ev rukbana fe iza emintum fezkurullahe ke ma allemekum ma lem tekunu ta'lemun

( Eğer korkarsanız, ayakta veya binmiş iken, güvende olduğunuzda, Allah’ı, o bilmiyor olduklarınızı size öğrettiği gibi hatırlayın. )

2/240 Vellezine yuteveffevne minkum ve yezerune ezvaca vesiyyeten li ezvacihim metaan ilel havli ğayra ihrac fe in haracne fe la cunaha aleykum fi ma fealne fi enfusihinne min ma'ruf vallahu azizun hakim

( Ve o sizden vefat edip de eşler bırakanlar, eşlerine evden çıkmadan bir sene yetecek kadar fayda vasiyet ederler. Eğer çıkarlarsa nefislerine o iyisinden, bilineninden yaptıkları hakkında üzerinize günah yoktur. Allah yücedir hakimdir. )

2/241 Ve lil mutallekati metaun bil ma'ruf hakkan alel muttekin

( Ve boşanmış kadınlar için iyilikle, bilinen şekilde faydalandırma sakınanların üzerine gerçektir. )

2/242 Kezalike yubeyyinullahu lekum ayatihi leallekum ta'kilun

( Allah ayetlerini sizlere işte böyle açıklar. Umulur ki akıl edersiniz. )

2/243 E lem tera ilellezine haracu min diyarihim ve hum ulufun hazeral mevti fe kale lehumullahu mutu summe ahyahum innellahe le zu fadlin alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkurun

( O yurtlarından çıkanları görmez misiniz? Onlar binlerceydiler. Ölümden korkarlardı. Allah onlara “Ölün.” dedi. Sonra onları diriltti. Kesinlikle Allah insanlar üzerine üstünlük, lütuf sahibidir. Lakin insanların çoğunluğu şükretmezler. )

2/244 Ve katilu fi sebilillah va'lemu ennellahe semiun alim

( Ve Allah yolunda savaşın. Bilin ki kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )

2/245 Menzellezi yukridullahe kardan hasenen fe yudaifehu lehu ad'afen kesirah vallahu yakbidu ve yebsut ve ileyhi turceun

( Kim Allah’a  güzel borcu borç verirse, ona kat kat çokça artırır. Allah daraltıp meşakkat verir ve genişlik verir ve O'na döndürülürsünüz. )

2/246 E lem tera ilel melei min beni israile min ba'di musa iz kalu li nebiyyin lehumub'as lena meliken nukatil fi sebilillah kale hel aseytum in kutibe aleykumul kitalu en la tukatilu kalu ve ma lena en la nukatile fi sebilillahi ve kad uhricna min diyarina ve ebnaina fe lemma kutibe aleyhimul kitalu tevellev illa kalilen minhum vallahu alimun biz zalimin

( Musa’dan sonra İsrailoğullarından ileri gelenleri görmedin mi? "Onlara karşı bize hükümdar gönder de Allah yolunda savaşalım." dediler. "Asilik mi edersiniz? Eğer üzerinize savaş yazıldıysa savaşmaz mısınız?" dedi. "Ne oluyor bize ki, yurtlarımızdan ve çocuklarımızdan çıkarılmışken Allah yolunda savaşmayalım?" dediler. Üzerlerine savaş yazıldığında ise onlardan azı haricinde yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilendir. )

2/247 Ve kale lehum nebiyyuhum innellahe kad bease lekum talute melika kalu enna yekunu lehul mulku aleyna ve nahnu ehakku bil mulki minhu ve lem yu'te seaten minel mal kale innellahestafahu aleykum ve zadehu bestaten fil ilmi vel cism vallahu yu'ti mulkehu men yeşa vallahu vasiun alim

( Ve habercileri onlara, "Kesinlikle Allah size Talut’u hükümdar olarak gönderdi." dedi. "O'na bizim üzerimize mülkiyet, hükümdarlık nasıl olur? Bizler mülk olarak O'ndan daha gerçeğiz ve maldan genişlik de verilmemiştir." dediler. "O'nu üzerinize kesinlikle Allah seçti ve O'nu ilimde ve cisimde ziyade kıldı." dedi. Allah mülkünü dilediğine verir. Allah geniştir bilendir. )

2/248 Ve kale lehum nebiyyuhum inne ayete mulkihi en ye'tiyekumut tabutu fihi sekinetun min rabbikum ve bekiyyetun min ma terake alu musa ve alu harune tahmiluhul melaikeh inne fi zalike le ayeten lekum in kuntum mu'minin

( Ve habercileri onlara, "O'nun mülkünün, hükümdarlığının ayeti, size içinde Rab’binizden sükunet olan, Musa’nın ve Harun’un ailesinin terkettiklerinden bakiye olan tabutla gelmesidir. Onu melekler taşıyacaktır. Eğer inananlarsanız, bunun içinde kesinlikle size ayet vardır." dedi. )

2/249 Fe lemma fesale talutu bil cunudi kale innellahe mubtelikum bi neher fe men şeribe minhu fe leyse minni ve men lem yat'amhu fe innehu minni illa men iğterafe gurfeten bi yedih fe şeribu minhu illa kalilen minhum fe lemma cavezehu huve vellezine amenu mea hu kalu la takate lenel yevme bi calute ve cunudih kalellezine yezunnune ennehum mulakullahi kem min fietin kaliletin ğalebet fieten kesiraten bi iznillah vallahu meas sabirin

( Talut ordusu, askerleri ile ayrıldığında, "Kesinlikle Allah sizi nehirle sınar. Ondan kim içerse benden değildir. Onu yemeyen kimse, o eliyle avuç ölçeği su alanın haricindeki kesinlikle bendendir." dedi. Ondan onlardan ancak azı içtiler. O ve O'nunla birlikte inananlar onu geçtiklerinde, "Bugün Calut’a ve ordusuna asla takatimiz yoktur." dediler. Kesinlikle o Allah’a kavuşacaklarını zannedenler "O az olan topluluklar, Allah’ın izni ile nice çok olan toplulukları yendiler. Allah sabredenlerle birliktedir." dediler. )
2/250 Ve lemma berazu li calute ve cunudihi kalu rabbena efriğ aleyna sabran ve sebbit akdamena vensurna alel kavmil kafirin

( Ve Calut ve ordusu için meydana çıktıklarında, "Rab’bimiz, üzerimize sabır dök, ayaklarımızı, adımlarımızı sabitle ve inkarcılar kavmine karşı bize yardım et." dediler. )

2/251 Fe hezemuhum bi iznillahi ve katele davudu calute ve atahullahul mulke vel hikmete ve allemehu min ma yeşa ve lev la def'ullahin nase ba'dahum bi ba'dil le fesedetil erdu ve lakinnellahe zu fadlin alel alemin

( Böylece Allah’ın izni ile onları hezimete uğrattılar. Davud Calut’la savaştı. Allah O'na mülkü, hükümdarlığı ve sırrı verdi. O'na o dilediğinden öğretti. Şayet Allah insanları birbirleriyle savmasaydı yer bozguna bulanırdı. Lakin kesinlikle Allah alemlerin üzerine üstünlük ve lütuf sahibidir. )

2/252 Tilke ayatullahi netluha aleyke bil hakk ve inneke le minel murselin

( Bunlar, senin üzerine gerçek ile okuduğumuz Allah’ın ayetleridir. Kesinlikle sen gönderilenlerdensin. )

2/253 Tilker rusulu faddalna ba'dahum ala ba'd minhum men kellemellahe ve rafea ba'dahum deracat ve ateyna iysebne meryemel beyyinati ve eyyednahu bi ruhil kudus ve lev şaellahu maktetelellezine min ba'dihim min ba'di ma caethumul beyyinatu ve lakinihtelefu fe minhum men amene ve minhum men kefar ve lev şaellahu maktetelu ve lakinnellahe yef'alu ma yurid

( İşte o resulleri, bazılarını bazılarına üstün kıldık. Allah onlardan kimiyle konuştu ve bazılarını derecelerle yükseltti. Meryem oğlu İsa’ya açık deliller verdik. O'nu kutsal ruh ile destekleyip kuvvetlendirdik. Şayet Allah dileseydi, onlardan sonrakiler, onlara getirdiğimiz açık delillerden sonra savaşmazlardı. Lakin ihtilafa düştüler. Böylece onlardan kimi inandı, kimi de inkar etti. Şayet Allah dileseydi savaşmazlardı. Lakin kesinlikle Allah ne isterse yapar. )

2/254 Ya eyyuhellezine amenu enfiku min ma rezaknakum min kabli en ye'tiye yevmun la bey'un fihi ve la hulletun ve la şefaah vel kafirune humuz zalimun

( Ey o inananlar, içinde karşılıklı alışveriş, dostluk ve af için vesile olmayan o gün yetmeden önce o sizi rızıklandırdıklarımızdan harcayın. İnkarcılar onlar zalimlerdir. )

2/255 Allahu la ilahe illa huvel hayyul kayyum la te'huzuhu sinetun ve la nevm lehu ma fis semavati ve ma fil ard men zellezi yeşfeu indehu illa bi iznih ya'lemu ma beyne eydihim ve ma halfehum ve la yuhiytune bi şey'in min ilmihi illa bima şa vesia kursiyyuhus semavati vel ard ve la yeuduhu hifzuhuma ve huvel aliyyul azim

( Haricinde ilah olmayan Allah diridir daimdir. O'nu uyuklama ve uyku almaz. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. O’nun izni haricinde O’nun indinde af için vesile olacak kimdir? Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa bilir. O diledikleri dışındakiler, O’nun ilminden bir şeyi kuşatıp kavrayamamışlardır. Kürsüsünün genişliği yeri ve gökleri kapsamıştır. Onların korunması, gözetimi O’nu zora sokmaz. O uludur yücedir. )

2/256 La ikrahe fid dini kad tebeyyener ruşdu minel ğayy fe men yekfur bit tağuti ve yu'min billahi fe kad istemseke bil urvetil vuska lenfisame leha vallahu semiun alim

( Dinde zorlama yoktur. Doğru yanlıştan açığa çıkmıştır. Kim azgını inkar ederse ve Allah’a  inanırsa artık sağlam kulba tutunmuştur. O ona asla kopmaz. Allah duyandır, bilendir. )

2/257 Allahu veliyyullezine amenu yuhricuhum minez zulumati ilen nur vellezine keferu evliyauhumut tağutu yuhricunehum minen nuri ilez zulumati ulaike ashabun nar hum fiha halidun

( Allah o inananların dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. O inkar edenler, onların dostları azgındır ki onları aydınlıktan karanlıklara çıkarır. Onlar ateşin sahipleridirler. Onlar onun içinde ebedidirler. )

2/258 E lem tera ilellezi hacce ibrahime fi rabbihi en atahullahul mulk iz kale ibrahimu rabbiyellezi yuhyi ve yumitu kale ene uhyi ve umit kale ibrahimu fe innellahe ye'ti biş şemsi minel meşriki fe'ti biha minel mağribi fe buhitellezi kefer vallahu la yehdil kavmez zalimin

( Allah kendisine mülkü, hükümdarlığı verdi diye, İbrahim’le Rab’binin hakkında o tartışıp mücadele edeni görmedin mi? Zamanında İbrahim "O Rab'bim ki diriltir ve öldürür." dedi. "Ben de diriltirim ve öldürürüm." dedi. "Kesinlikle Allah Güneş’i doğudan getirir, o halde onu batıdan getir." dedi. Böylece o inkar eden şaşırdı. Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )

2/259 Ev kellezi merra ala karyetin ve hiye haviyetun ala uruşiha kale enna yuhyi hazihillahu ba'de mevtiha fe ematehullahu miete amin summe beaseh kale kem lebist kale lebistu yevmen ev ba’da yevm kale bel lebiste miete amin fenzur ila taamike ve şerabike lem yetesenneh venzur ila himarike ve li nec'aleke ayeten lin nasi venzur ilel izami keyfe nunşizuha summe neksuha lahma fe lemma tebeyyene lehu kale a'lemu ennellahe ala kulli şey'in kadir

( Veya tavanları üzerine çökmüş ıssız, boş yatan şehire o rastlayan, uğrayan gibisini. "Allah bunu ölümünden sonra nasıl diriltir?" dedi. Böylece Allah onu gerçekten yüz sene öldürdü. Sonra onu diriltti. "Ne kadar kaldın?" dedi. "Bir gün veya günün bazısı, bir bölümü kadar kaldım." dedi. "Bilakis gerçekten yüz sene kaldın. Yemeğine ve içeceğine bak, bozulmamış. Eşeğine bak. Seni insanlar için ayet kılmak için. Kemiklere bak. Onları nasıl üst üste inşa edip yükseltiyoruz. Sonra ona et giydiriyoruz." Böylece ona açıklandığında, "Kesinlikle Allah'ın her şeye gücü yeten olduğunu biliyorum." dedi. )

2/260 Ve iz kale ibrahimu rabbi erini keyfe tuhyil mevta kale e ve lem tu'min kale bela ve lakin li yatmeinne kalbi kale fe huz erbeaten minet tayri fe surhunne ileyke summec'al ala kulli cebelin minhunne cuz'en summed'uhunne ye'tineke sa'ya va'lem ennellahe azizun hakim

( Ve zamanında İbrahim, "Rab’bim ölüleri nasıl diriltirsin bana göster." dedi. "İnanmıyor musun?" dedi. "Bilakis ve lakin kalbimi tatmin etmek için." dedi. "O halde kuşlardan dördünü al da onları kendine döndürüp alıştır. Sonra her dağın üzerine onlardan parçalar oluştur. Sonra onları çağır. Çabalayıp koşarak sana gelirler. Bil ki kesinlikle Allah yücedir hakimdir." dedi. )

2/261 Meselullezine yunfikune emvalehum fi sebilillahi ke meseli habbetin enbetet seb'a senabile fi kulli sunbuletin mietu habbeh vallahu yudaifu li men yeşa vallahu vasiun alim

( O mallarını Allah yolunda harcayanların misali, yedi başağın içinde bitirip yetiştirdiği tohum tanesi gibidir. Her başağın içinde yüz tohum tanesi vardır. Allah dilediği kimseye kat kat verir. Allah geniştir bilendir. )
2/262 Ellezine yunfikune emvalehum fi sebilillahi summe la yutbiune ma enfeku mennen ve la ezen lehum ecruhum inde rabbihim ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenun

( O mallarını Allah yolunda harcayanlar, sonra o harcadıklarını başa kakmazlar. Onlara eziyet vermezler. Onların, Rab’lerinin indinde ödülleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar hüzünlenmezler. )

2/263 Kavlun ma'rufun ve mağfiratun hayrun min sadekatin yetbeuha eza vallahu ğaniyyun halim

( İyi söz ve af, kendisini sıkıntının, eziyetin takip ettiği sadakadan daha hayırlıdır. Allah ganidir yumuşaktır. )

2/264 Ya eyyuhellezine amenu la tubtilu sadekatikum bil menni vel eza kellezi yunfiku malehu riaen nasi ve la yu'minu billahi vel yevmil ahir fe meseluhu ke meseli safvanin aleyhi turabun fe esabehu vabilun fe terakehu salda la yakdirune ala şey'in min ma kesebu vallahu la yehdil kavmel kafirin

( Ey o inananlar, sadakalarınızı, o malını insanlara gösteriş olarak harcayan, Allah’a ve sonraki güne inanmayan gibi başa kakarak ve eziyetle batıl kılmayın. Onun misali, üzerinde toprak olan kayanın misali gibidir. Ona sağanak yağmur isabet eder de onu kaya olarak terkeder. O kazandıklarından hiçbir şeye muktedir olamaz, ölçüp değer biçemezler. Allah inkarcılar kavmini yönlendirmez. )

2/265 Ve meselullezine yunfikune emvalehumubtiğae merdatillahi ve tesbiten min enfusihim ke meseli cennetin bi rabvetin esabeha vabilun fe atet ukuleha di'feyn fe in lem yusibha vabilun fe tall vallahu bima ta'melune basir

( Ve o mallarını Allah’ın rızasını arayarak ve nefislerinden sabitleyerek harcayanların misali yüksek yerdeki bahçenin misali gibidir. Ona sağanak yağmur isabet etmiştir de yemişlerini iki kat vermiştir. Eğer yağmur isabet etmeseydi, çisinti olurdu. Allah ne yaptığınızı görendir. )

2/266 E yeveddu ehadukum en tekune lehu cennetun min nehiylin ve a'nabin tecri min tahtihel enharu lehu fiha min kullis semerati ve esabehul kiberu ve lehu zurriyyetun duafau fe esabeha i'sarun fihi narin fahterakat kezalike yubeyyinullahu lekumul ayati leallekum tetefekkerun

( Sizden biri kendisine, altından nehirler akan, hurmalardan ve üzümlerden bahçe olmasını, ona onun içinde meyvelerin, ürünlerin hepsinden olmasını, ona yaşlılığın isabet etmesini, zayıf soyun ona olmasını, içinde ateş olan zorluğun kasırganın ona isabet edip de yanmasını sever mi, arzular mı? İşte Allah ayetlerini sizlere böyle açıklar. Umulur ki fikredersiniz. )

2/267 Ya eyyuhellezine amenu enfiku min tayyibati ma kesebtum ve min ma ahracna lekum minel ard ve la teyemmemul habise minhu tunfikune ve lestum bi ahizihi illa en tuğmidu fih va'lemu ennellahe ğaniyyun hamid

( Ey o inananlar, o kazandıklarınızın ve size yerden çıkardıklarımızın temizlerinden harcayın. Onlardan, hakkında övgüler söylemenizin haricinde gözü kapalı alıcısı olmayacağınız kötüsünü harcamaya niyetlenmeyin. Bilin ki kesinlikle Allah ganidir övülesidir. )

2/268 Eş şeytanu yeidukumul fakra ve ye'murukum bil fahşa vallahu yeidukum mağfiraten minhu ve fadla vallahu vasiun alim

( Şeytan size fakirliği, yoksulluğu vaad eder ve size ahlaksızlığı emreder. Allah size kendisinden ve üstünlüğünden affı vaad eder. Allah geniştir bilendir. )

2/269 Yu'til hikmete men yeşa’ve men yu'tel hikmete fe kad utiye hayran kesira ve ma yezzekkeru illa ulul elbab

( Sırrı dilediği kimseye verir. Sır kime verilirse ona çokça hayır verilmiştir. Onu akılları olanların haricindekiler hatırlamazlar. )

2/270 Ve ma enfaktum min nefekatin ev nezertum min nezrin fe innellahe ya'lemuh ve ma liz zalimine min ensar

( Ve harcanacaklardan ne harcadınızsa ve adaklardan ne adadınızsa, kesinlikle Allah onu bilir. Zalimlere yardımcılardan yoktur. )

2/271 İn tubdus sadekati fe niimma hi ve in tuhfuha ve tu'tuhel fukarae fe huve hayrun lekum ve yukeffiru ankum min seyyiatikum vallahu bima ta'melune habir

( Eğer sadakaları ortaya çıkarır verirseniz, o nimettir. Eğer onu gizlerseniz ve onu fakirlere verirseniz o size daha hayırlıdır ve size kötülüklerinizi örter. Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )

2/272 Leyse aleyke hudahum ve lakinnellahe yehdi men yeşa ve ma tunfiku min hayrin fe li enfusikum ve ma tunfikune illebtiğae vechillah ve ma tunfiku min hayrin yuveffe ileykum ve entum la tuzlemun

( Onların yönlendirilmesi senin üzerine değildir. Lakin kesinlikle Allah dilediği kimseyi yönlendirir. Hayırlısından ne harcarsanız nefisleriniz içindir. Allah’ın yüzünü aramanın haricinde harcamazsınız. Hayırlısından ne harcarsanız, size vefa edilir. Sizler zulmedilmezsiniz. )

2/273 Lil fukaraillezine uhsiru fi sebilillahi la yesteti'une darben fil erdi yahsebuhumul cahilun ağniyae minet teaffuf ta'rifuhum bi simahum la yes'elunen nase ilhafa ve ma tunfiku min hayrin fe innellahe bihi alim

( O yerde gezmeye istidatları olmayan, Allah yolunda mahsur kalmış fakirleri, iffetli namuslu olduklarından dolayı cahiller onları zengin sanarlar. Onları simalarından tanırsın. İsrarla isteyerek insanlara sual etmezler. Hayırlısından ne harcarsanız kesinlikle Allah onu bilendir. )

2/274 Ellezine yunfikune emvalehum bil leyli ven nehari sirran ve alaniyeten fe lehum ecruhum inde rabbihim ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenun

( O mallarını gecede ve gündüzde, gizlice ve açıkça harcayanlar, onlara Rab’lerinin indinde ödülleri vardır. Onların üzerlerine korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler. )

2/275 Ellezine ye'kuluner riba la yekumune illa kema yekumullezi yetehabbetuhuş şeytanu minel mess zalike bi ennehum kalu innemel bey'u mislur riba ve ehallellahul bey'a ve harramer riba fe min caehu mevizatun min rabbihi fenteha fe lehu ma selef ve emruhu ilellah ve men ade fe ulaike ashabun nar hum fiha halidun

( O prim yiyenler, onlara şeytanın dokunuştan çarptığı ayağa kalkanlar gibi olmasının haricinde ayağa kalkmazlar. Bu kesinlikle onların, "Alışveriş kesinlikle primin aynısıdır." demelerindendir. Allah alışverişi helal kıldı, primi haram kıldı. Kendisine Rab’lerinden öğüt gelip de ondan vazgeçene, geçmişte olanlar ona ve işi Allah’a dır. Kim adetine geri dönerse, işte onlar ateşin sahipleridirler. Onlar onun içinde ebedidirler. )

2/276 Yemhakullahur riba ve yurbis sadekat vallahu la yuhibbu kulle keffarin esim

( Allah primi imha eder, mahveder. Sadakaları bereketlendirir. Allah günahkar inkarcıların hiçbirini sevmez. )

2/277 İnnellezine amenu ve amilus salihati ve ekamus salate ve atevuz zekate lehum ecruhum inde rabbihim ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenun

( O inananlara, iyilikler yapanlara, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, Rab’lerinin indinde onlara kesinlikle ödülleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar hüzünlenmezler. )

2/278 Ya eyyuhellezine amenuttekullahe ve zeru ma bekiye miner riba in kuntum mu'minin

( Ey o inananlar, Allah’tan sakının. Ve eğer inananlarsanız, primden ne bakiye kaldıysa bırakın. )

2/279 Fe in lem tef'alu fe'zenu bi harbin min allahi ve rasulih ve in tubtum fe lekum ruusu emvalikum la tazlimune ve la tuzlemun

( Eğer yapmazsanız, artık Allah’tan ve resulünden harbi sezin. Eğer tevbe ederseniz, mallarınızın başları sizedir. Zulmetmezsiniz ve zulmedilmezsiniz. )

2/280 Ve in kane zu usretin fe neziratun ila meyserah ve en tesaddeku hayrun lekum in kuntum ta'lemun

( Ve eğer zorlukta, darlıkta ise, kolaylığına kadar süre verip gözetin. Eğer bilirseniz, sadaka etmeniz size daha hayırlıdır. )

2/281 Vetteku yevmen turceune fihi ilellahi summe tuveffa kulli nefsin ma kesebet ve hum la yuzlemun

( İçinde Allah’a  döndürüleceğiniz günden sakının. Sonra tüm nefislere ne kazandılarsa vefa edilir. Onlara zulmedilmez. )

2/282 Ya eyyuhellezine amenu iza tedayentum bi deynin ila ecelin musemmen fektubuh vel yektub beynekum katibun bil adli ve la ye'be katibun en yektube kema allemehullahu fel yektub vel yumlilillezi aleyhil hakku vel yettekillahe rabbehu ve la yebhas minhu şey'a fe in kanellezi aleyhil hakku sefihen ev daiyfen ev la yesteti'u en yumille huve fel yumlil veliyyuhu bil adl vesteşhidu şehideyni min ricalikum fe in lem yekuna raculeyni fe raculun vemraetani min men terdavne mineş şuhedai en tedille ihdahuma fe tuzekkira ihdahumel uhra ve la ye'beş şuhedau iza ma duu ve la tes'emu en tektubuhu sağiran ev kebiran ila ecelih zalikum aksetu indellahi ve akvemu liş şehadeti ve edna en la tertabu illa en tekune ticaraten hadiraten tudiruneha beynekum fe leyse aleykum cunahun en la tektubuha ve eşhidu iza tebaya'tum ve la yudarra katibun ve la şehid ve in tef'alu fe innehu fusukun bikum vettekullah ve yuallimukumullah vallahu bi kulli şey'in alim

( Ey o inananlar, isimlendirimiş belirli vadeye kadar borç alışverişi yaptığınızda, o kıymetli şeyi, onu yazın. Aranızdan yazıcı olan adalet ile yazsın. Yazıcı Allah’ın o ona öğrettiği gibi yazmaktan kaçınıp diretmesin de yazsın. Üzerinde gerçek olan, Rab’bi Allah’tan sakınan, ondan bir şeyi kaçırıp, eksiltmesin de yazsın. O üzerinde gerçek olan akılsız veya zayıf küçük çocuk veya onu yazmaya istidatı olmayan ise, o halde onun dostu adaletle yazsın. Erkeklerinizden iki şahit yapın. Eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadın. Şahitlerden, doğruluktan sapmak hoşuna giden birine, doğruluğu onlardan bir diğeri hatırlatsın. O çağrıldıklarında, şahitler kaçınıp, diretmesinler. Onu küçük veya büyük vadesine kadar yazmaktan usanmayın. Bu Allah’ın indinde en adili en doğrusu, şahitlik için en sağlamı ve şüphelenmemeniz için de en yakınıdır. İdare edeceğiniz hazırda ticaret olması haricinde, onu  aranızda döndürün. Bu durumda onu yazmamanızda size günah yoktur. Alışveriş yaptığınızda, şahitlik yaptırın da ne yazan ne de şahit zarar görmesin. Eğer yaparsanız kesinlikle o size günah olur. Allah’tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi bilendir.  )

2/283 Ve in kuntum ala seferin ve lem tecidu katiben fe rihanun makbudah fe in emine ba'dukum ba'dan fel yueddillezi tumine emanetehu vel yettekillahe rabbeh ve la tektumuş şehadeh ve men yektumha fe innehu asimun kalbuh vallahu bima ta'melune alim

( Eğer seferdeyseniz ve yazıcı bulamazsanız, rehin alma onun belgesi olur. Eğer birbirinizden eminseniz, emin addedilen emanetini ödesin ve Rab’bi Allah’tan sakınsın. Şahitliği gizlemeyin. Onu gizleyen kimse, kesinlikle o kalbi günahkar olandır. Allah ne yaptığınızı bilendir. )

2/284 Lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve in tubdu ma fi enfusikum ev tuhfuhu yuhasibkum bihillah fe yağfiru li men yeşau ve yuazzibu men yeşa vallahu ala kulli şey'in kadir

( Göklerde ve yerde ne varsa Allah içindir. Eğer nefislerinizin içindekini açıklarsanız veya gizlerseniz, Allah sizi onunla hesaba çeker. Dilediği kimseye af eyler ve dilediği kimseye azap eder. Allah her şeye gücü yetendir. )

2/285 Amener rasulu bima unzile ileyhi min rabbihi vel mu'minun kullun amene billahi ve melaiketihi ve kutubihi ve rusulih la nuferriku beyne ehadin min rusulih ve kalu semi'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masir

( Resul kendisine Rab’binden o indirilene inandı. İnananların hepsi Allah’a, meleklerine, kitabına, resullerine inandılar. "Resullerinden hiçbirini aralarında ayırmayız. Duyduk ve itaat ettik. Rab’bimiz senin affını dileriz ve varış yeri sanadır." dediler. )

2/286 La yukellifullahu nefsen illa vus'aha leha ma kesebet ve aleyha mektesebet rabbena la tuahizna in nesina ev ahta'na rabbena ve la tahmil aleyna isran kema hameltehu alellezine min kablina rabbena ve la tuhammilna ma la takate lena bih va'fu anna vağfir lena verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil kafirin

( Allah nefisleri genişliklerinin haricinde kefil tutmaz. Ne kazandılarsa onlaradır. Kazanmış oldukları onların üzerlerinedir. "Rab’bimiz eğer unutursak veya hata edersek Rab’bimiz bizi sorumlu tutup sorgulama. O bizden öncekilerin üzerine yükleyip taşıttığın gibi, üzerimize ağırlık yükleme Rab’bimiz. O takatımız olmayanı bize yükleme. Bizi affet ve bize af ve bize rahmet eyle. Sen dostumuzsun. İnkarcılar kavmine karşı bize yardım et." )

AL’İ İMRAN 3/1 Elif lam mim

( Elif lam mim  )

3/2 Allahu la ilahe illa huvel hayyul kayyum

( Haricinde ilah olmayan Allah diridir daimdir. )

3/3 Nezzele aleykel kitabe bil hakki musaddikan li ma beyne yedeyhi ve enzelet tevrate vel incil

( Sana kitabı, kendinden öncekileri gerçek ile doğrulayıcı olarak indirdi. Tevrat’ı ve İncil’i indirdi. )

3/4 Min kablu huden lin nasi ve enzelel furkan innellezine keferu bi ayatillahi lehum azabun şedid vallahu azizun zuntikam

( İnsanlar için öncekilerden yönlendirmedir. Fark yaratanı indirdi. Kesinlikle o Allah’ın ayetlerini inkar edenler, şiddetli azap onlaradır. Allah yücedir, intikam alandır. )

3/5 İnnellahe la yahfa aleyhi şey'un fil erdi ve la fis sema'

( Kesinlikle Allah’a, yerde ve gökte, ona hiçbir şey gizli kalmaz. )

3/6 Huvellezi yusavvirukum fil erhami keyfe yeşa la ilahe illa huvel azizul hakim

( O sizi rahimlerin içinde nasıl dilerse şekillendirir. Yüce hakim olan O’nun haricinde ilah yoktur.  )

3/7 Huvellezi enzele aleykel kitabe minhu ayatun muhkematun hunne ummul kitabi ve uharu muteşabihat fe emmellezine fi kulubihim zeyğun fe yettebiune ma teşabehe minhubtiğael fitneti vebtiğae te'vilih ve ma ya'lemu te'vilehu illellah ver rasihune fil ilmi yekulune amenna bihi kullun min indi rabbina ve ma yezzekkeru illa ulul elbab

( Kitabı sana indiren O'dur. Onda kitabın anası olan açık anlamlı, sağlam ayetler vardır. Diğerleri benzetmelidirler. Ama o kalplerinin içinde şüphe, vesvese, eğrilik, ayrılık olanlar, onlardan fitneyi aramak ve kendi yorumlarını aramak  için o benzetilmiş olanlara tabi olurlar. Onun yorumunu Allah haricinde kimse bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar "Ona inandık. Hepsi Rab’bimizin indindendir." derler. Akılları olanlar haricindekiler hatırlamaz. )

3/8 Rabbena la tuziğ kulubena ba'de iz hedeytena ve heb lena min ledunke rahmeh inneke entel vehhab

( Rab’bimiz, bizi yönlendirdikten sonra kalplerimizi saptırma. Bize indinden rahmet bahşet. Kesinlikle sen, sen bahşedensin. )

3/9 Rabbena inneke camiun nasi li yevmin la raybe fih innellahe la yuhliful miad

( Rab’bimiz, kesinlikle sen insanları hakkında şüphe olmayan günde toplayansın. Allah vaade, vadeye kesinlikle ihtilaf etmez. )

3/10 İnnellezine keferu len tuğniye anhum emvaluhum ve la evladuhum minellahi şey'a ve ulaike hum vekudun nar

( Kesinlikle o inkar edenlere, onlara, malları ve çocukları Allah’tan hiçbir şeye fayda vermez. İşte onlar ateşin yakıtıdırlar. )

3/11 Ke de'bi ali fir'avne vellezine min kablihim kezzebu bi ayatina fe ehazehumullahu bi zunubihim vallahu şedidul ikab

( Gidişatları, Firavun’un ailesininki ve onlardan önce ayetlerimizi yalanlayanlarınki gibidir. Allah onları günahlarından dolayı yakaladı. Allah azabı şiddetli olandır. )

3/12 Kul lillezine keferu se tuğlebune ve tuhşerune ila cehennem ve bi'sel mihad

( O inkar edenlere de ki: "Yenileceksiniz ve cehenneme toplanacaksınız. Ne kötü döşektir." )

3/13 Kad kane lekum ayetun fi fieteynil tekata fietun tukatilu fi sebilillahi ve uhra kafiratun yeravnehum misleyhim ra'yel ayn vallahu yueyyidu bi nasrihi men yeşa inne fi zalike le ibraten li ulil ebsar

( Kesişip karşılaşan iki toplulukta size ayetler vardı. Bir topluluk Allah yolunda savaşırken diğeri inkarcılardı. Göz görüşü ile onları kendilerinin iki misli görürlerdi. Allah, yardımı ile dilediği kimseyi destekler. Bunda, gözleri olanlar için kesinlikle ibretler vardır. )

3/14 Zuyyine lin nasi hubbuş şehevati minen nisai vel benine vel kanatiril mukantarati minez zeheb vel fiddati vel haylil musevvemeti vel en'ami vel hars zalike metaul hayatid dunya vallahu indehu husnul meab

( Kadınlardan, oğullardan, kantarlarca biriktirilmiş altından ve gümüşten, salınmış işaretli atlardan, hayvanlardan,  ekinlerden şehvetle sevilenler insanlar için süslenmiştir. Bunlar dünya hayatının faydasıdır. Allah ki varış yerinin güzeli O’nun indindedir. )

3/15 Kul e unebbiukum bi hayrin min zalikum lillezinettekav inde rabbihim cennatun tecri min tahtihel enharu halidine fiha ve ezvacun mutahheratun ve ridvanun minellah vallahu basirun bil ibad

( De ki: "Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? O sakınanlar için, Rab’lerinin indinde, içinde ebedi olacakları, altlarından nehirler akan bahçeler ve temiz eşler vardır. Allah’tan rızadır. Allah kullarını görendir." )
3/16 Ellezine yekulune rabbena innena amenna fağfir lena zunubena vekina azaben nar

( O, "Rab’bimiz kesinlikle biz inandık, o halde bize günahlarımızı affet ve bizi ateşin azabından koru." diyenler. )

3/17 Es sabirine ves sadikine vel kanitine vel munfikine vel mustağfirine bil eshar

( Sabredenler, doğru olanlar, saygılı durup itaat edenler, harcayanlar ve seher vakitlerinde af isteyenler. )

3/18 Şehidellahu ennehu la ilahe illa huve vel melaiketu ve ulul ilmi kaimen bil kist la ilahe illa huvel azizul hakim

( Allah, melekleri ve ölçüde, adalette kaim olan ilmi olanlar şahittir ki kesinlikle O, O’nun haricinde ilah olmayandır. Yüce hakim olan O’nun haricinde ilah yoktur. )

3/19 İnned dine indellahil islam ve mahtelefellezine utul kitabe illa min ba'di ma caehumul ilmu bağyen beynehum ve men yekfur bi ayatillahi fe innellahe seriul hisab

( Allah’ın indinde din kesinlikle islamdır, teslimiyettir. O, kendilerine ilim geldikten sonra aralarında azgınlık yapanların haricindeki kitap verilenler ihtilaf etmezler. Kim Allah’ın ayetlerini inkar ederse kesinlikle Allah hızlı hesaplayandır. )

3/20 Fe in haccuke fe kul eslemtu vechiye lillahi ve men ittebean ve kul lillezine utul kitabe vel ummiyyine e eslemtum fe in eslemu fe kadihteden ve in tevellev fe innema aleykel belağ vallahu besirun bil ibad

( Eğer seninle tartışıp mücadele ederlerse, De ki: "Ben yüzümü Allah’a  teslim ettim ve o bana tabi olanlar da." O kitap verilenler ve okuma yazma bilmeyenler için "Teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa yönlendirilmiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, senin üzerine olan kesinlikle ulaştırmadır. Allah kullarını görendir. )

3/21 İnnellezine yekfurune bi ayatillahi ve yaktulunen nebiyyine bi ğayri hakkin ve yaktulunellezine ye'murune bil kisti minen nasi fe beşşirhum bi azabin elim

( O Allah’ın ayetlerini inkar edenleri, habercileri haksızca öldürenleri ve insanlardan o ölçüyle, adaletle emredenleri öldürenleri kesinlikle elim azap ile müjdele. )

3/22 Ulaikellezine habitat a'maluhum fid dunya vel ahirah e ma lehum min nasirin

( İşte onlar, onların çalışmaları dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. Onlara ne yardımcı olabilir? )

3/23 E lem tera ilellezine utu nasiben minel kitabi yud'avne ila kitabillahi li yahkume beynehum summe yetevella ferikun minhum ve hum mu'ridun

( Kitaptan nasip verilenleri görmedin mi? Aralarında hüküm vermesi için Allah’ın kitabına çağrıldılar. Sonra onlardan bir kısmı yüz çevirdiler ve onlar dönenlerdir. )

3/24 Zalike bi ennehum kalu len temessenen naru illa eyyamen ma'dudat ve ğarrahum fi dinihim ma kanu yefterun

( Bu, kesinlikle onların, "Bize adedi belirli günlerin haricinde asla ateş dokunmaz." demelerindendir. O uydurmuş oldukları onları dinleri hakkında aldatmaktadır. )

3/25 Fe keyfe iza cema'nahum li yevmin la raybe fihi ve vuffiyet kulli nefsin ma kesebet ve hum la yuzlemun

( O halde onları hakkında şüphe olmayan günde topladığımızda, nefislerin hepsine ne kazandılarsa vefa edildiğinde ve onlara zulmedilmediğinde nasıl olur? )

3/26 Kulillahumme malikel mulki tu'til mulke men teşau ve tenziul mulke min men teşa ve tuizzu men teşau ve tuzillu men teşa bi yedikel hayr inneke ala kulli şey'in kadir

( De ki: "O mülkün maliki Allah’tır. Mülkü dilediği kimseye verirsin ve mülkü dilediğin kimseden azaltırsın. Dilediğin kimseyi aziz edersin ve dilediğin kimseyi zelil edersin. Hayır senin elindedir. Kesinlikle sen her şeye gücü yetensin." )

3/27 Tulicul leyle fin nehari ve tulicun nehara fil leyl ve tuhricul hayye minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy ve terzuku men teşau bi ğayri hisab

( Geceyi gündüze sokarsın ve gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın ve diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğin kimseyi hesapsızca rızıklandırırsın. )

3/28 La yettehizil mu'minunel kafirine evliyae min dunil mu'minin ve men yef'al zalike fe leyse min allahi fi şey'in illa en tetteku minhum tukah ve yuhazzirukumullahu nefseh ve ilellahil masir

( İnananlar, inananlar haricinde inkarcıları dostlar edinmesinler. İşte kim böyle yaparsa, onlardan korunarak sakınmanız haricinde, Allah’tan hiçbir şey yoktur. Allah sizi kendinden uyarır. Varış yeri Allah’a dır. )

3/29 Kul in tuhfu ma fi sudurikum ev tubduhu ya'lemhullah ve ya'lemu ma fis semavati ve ma fil ard vallahu ala kulli şey'in kadir

( De ki: “Eğer o göğsünüzün içindekini gizlerseniz veya açıklarsanız Allah onu bilir. Göklerde ve yerde ne varsa bilir. Allah her şeye gücü yetendir.” )

3/30 Yevme tecidu kulli nefsin ma amilet min hayrin muhdaran ve ma amilet min su teveddu lev enne beyneha ve beynehu emeden beiyda ve yuhazzirukumullahu nefseh vallahu raufun bil ibad

( O gün her nefis hayırlısından ve kötüsünden ne yaptıysa sahifeleri hazırlanmış olarak bulur. Keşke kesinlikle kendisi ile onun arasında uzak mesafe olsaydı ister. Allah sizleri kendinden sakındırır. Allah kullarına esirgeyendir. )

3/31 Kul in kuntum tuhibbunellahe fettebiuni yuhbibkumullahu ve yağfir lekum zunubekum vallahu ğafurun rahim

( De ki: "Eğer Allah’ı sevenler iseniz, bana tabi olun ki Allah sizleri sevsin ve size günahlarınızı af eylesin. Allah affedendir merhametlidir." )

3/32 Kul eti’ullahe ver rasul fe in tevellev fe innellahe la yuhibbul kafirin

( De ki: "Allah’a  ve resule itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz kesinlikle Allah inkarcıları sevmez." )

3/33 İnnellahestafa ademe ve nuhan ve ale ibrahime ve ale imrane alel alemin

( Kesinlikle Allah, Adem’i, Nuh’u ve İbrahim’in ailesini ve İmran’ın ailesini alemlerin üzerine seçti. )

3/34 Zurriyyeten ba'duha min ba'd vallahu semiun alim

( Onlar birbirlerinin soylarındandır. Allah duyandır, bilendir. )

3/35 İz kalet imraetu imrane rabbi inni nezertu leke ma fi batni muharranan fe tekabbel minni inneke entes semiul alim

( Zamanında İmran’ın karısı, "Rab’bim kesinlikle ben o karnımdakini hür olarak sana adadım. Artık benden kabul et. Kesinlikle sen duyansın bilensin." dedi. )

3/36 Fe lemma vedaatha kalet rabbi inni veda'tuha unsa vallahu a'lemu bima vedaat ve leysez zekeru kel unsa ve inni semmeytuha meryeme ve inni uiyzuha bike ve zurriyyeteha mineş şeytanir racim

( Böylece onu doğurduğunda, "Rab’bim kesinlikle ben onu kız doğurdum." dedi. Allah ne doğurduğunu bilirdi. Erkek kız gibi değildir. Kesinlikle ben onu Meryem olarak isimlendirdim. Ben onu ve soyunu, kovulmuş şeytandan sana sığındırırım." dedi. )

3/37 Fe tekabbeleha rabbuha bi kabulin hasenin ve enbeteha nebaten hasenen ve keffeleha zekeriyya kullema dehale aleyha zekeriyyel mihrabe vecede indeha rizka kale ya meryemu enna leki haza kalet huve min indillah innellahe yerzuku men yeşau bi ğayri hisab

( Böylece Rab’bi O'nu, kabulün en güzeli ile kabul etti. O'nu bitki gibi güzel yetiştirme ile yetiştirdi. Zekeriya’yı O'na kefil kıldı. Zekeriya mihraba, O'nun yanına her girdiğinde, onun içinde rızık bulurdu. "Ey Meryem bu sana nasıl olur?" derdi. "O Allah’ın indindendir. Kesinlikle Allah dilediği kimseyi hesapsızca rızıklandırır." derdi. )

3/38 Hunalike dea zekeriyya rabbeh kale rabbi heb li min ledunke zurriyyeten tayyibeh inneke semiud dua'

( Zekeriya orada Rab’bine dua etti. "Rab’bim bana indinden temiz soy bağışla. Kesinlikle sen duayı, çağrıyı duyansın." dedi. )

3/39 Fe nadethul melaiketu ve huve kaimun yusalli fil mihrabi ennellahe yubeşşiruke bi yahya musaddikan bi kelimetin minellahi ve seyyiden ve hasuran ve nebiyyen mines salihin

( Böylece o mihrabın içinde ayakta dua ederken melekler O'na seslendiler. "Kesinlikle Allah sana, Allah’tan kelimeyi doğrulayıcı, nefsine hakim, temiz ve fazilet sahibi, sır saklayıp tasa çeken ve iyilerden haberci olarak Yahya’yı müjdeliyor."  )

3/40 Kale rabbi enna yekunu li ğulamun ve kad beleğaniyel kiberu vemraeti akir kale kezalikellahu yef'alu ma yeşa

( Rab’bim, "Bana yaşlılık ermişken ve kadınım da kısırken bana nasıl genç, çocuk olur?" dedi. "Allah işte böyle dilediğini yapar." dedi. )

3/41 Kale rabbic'al li ayeh kale ayetuke en la tukellimen nase selasete eyyamin illa ramza vezkur rabbeke kesiran ve sebbih bil aşiyyi vel ibkar

( "Rab’bim bana ayet oluştur." dedi. "Senin ayetin, işaret haricinde, insanlara üç gün kelam edemeyip söz söyleyememendir. Rab’bini çokça hatırla, akşamları ve sabahları O’nu övgü sözleri ile öv." dedi. )

3/42 Ve iz kaletil melaiketu ya meryemu innellahestafaki ve tahheraki vastafaki ala nisail alemin

( Ve zamanında melekler, "Ey Meryem, kesinlikle Allah seni seçti ve temizledi. Seni alemlerin kadınlarının üzerine seçti." dediler. )

3/43 Ya meryemuknuti li rabbike vescudi verkeiy mear rakiin

( Ey Meryem, Rab’bin için saygılı durup itaat et ve yere kapan ve eğilenlerle birlikte eğil. )

3/44 Zalike min enbail ğaybi nuhiyhi ileyk ve ma kunte ledeyhim iz yulkune aklamehum eyyuhum yekfulu meryeme ve ma kunte ledeyhim iz yahtesimun

( Bu sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Sen, onların hangisi Meryem’e kefil olacak diye kalemlerini attıkları zaman onların yanında değildin. Tartışıp hasımlaşarak çekiştikleri zaman da onların yanında değildin. )

3/45 İz kaletil melaiketu ya meryemu innellahe yubeşşiruke bi kelimetin minhu ismuhul mesihu iysebnu meryeme vecihen fid dunya vel ahirati ve minel mukarrabin

( Zamanında melekler, "Ey Meryem, kesinlikle Allah sana kendinden kelimeyi müjdeliyor ki onun ismi Meryemoğlu mesih İsa’dır. Dünyada ve ahirette saygındır ve yakınlaşanlardandır." dediler. )

3/46 Ve yukellimun nase fil mehdi ve kehlen ve mines salihin

( Ve beşikte ve erişkinlikte insanlara kelam edip söz söyleyecektir. İyilerdendir. )

3/47 Kalet rabbi enna yekunu li veledun ve lem yemsesni beşer kale kezalikillahu yahluku ma yeşa iza kada emran fe innema yekulu lehu kun fe yekun

( Rab’bim "Bana nasıl çocuk olur ve bana insan dokunmadı." dedi. "Allah ne dilerse işte böyle yaratır. Bir işe hükmettiğinde, kesinlikle ona "Ol." der de o olur." dedi. )

3/48 Ve yuallimuhul kitabe vel hikmete vet tevrate vel incil

( Ve O'na kitabı ve sırrı ve Tevrat’ı ve İncil’i öğretti. )

3/49 Ve rasulen ila beni israile enni kad ci'tukum bi ayetin min rabbikum enni ahluku lekum minet tiyni ke hey'etit tayri fe enfuhu fihi fe yekunu tayran bi iznillah ve ubriul ekmehe vel ebrasa ve uhyil mevta bi iznillah ve unebbiukum bima te'kulune ve ma teddehirune fi buyutikum inne fi zalike le ayeten lekum in kuntum mu'minin

( Ve İsrailoğullarına resul olarak "Kesinlikle ben size Rab’binizden ayet getirdim. Kesinlikle ben size, çamurdan kuşun şekli gibi olanı yaratırım. Böylece onun içine üflerim de o Allah’ın izni ile kuş olur. Doğuştan körü, alacalıyı iyileştiririm. Allah’ın izni ile ölüyü diriltirim. O yediklerinizi, o evlerinizin içinde biriktirdiklerinizi size haber veririm. Eğer inananlarsanız, kesinlikle bunda size ayetler vardır." )

3/50 Ve musaddikan li ma beyne yedeyye minet tevrati ve li uhille lekum ba'dallezi hurrime aleykum ve ci'tukum bi ayetin min rabbikum fettekullahe ve eti’un

( "Ve bana Tevrat’tan benden önce gelenleri doğrulayıcı olarak ve o size haram kılınanlardan sonra size helal kılmak için size Rab’binizden ayet getirdim. O halde Allah’tan sakının ve bana itaat edin." )

3/51 İnnellahe rabbi ve rabbukum fa'buduh haza siratun mustekim

( Kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’na kulluk edin. Bu doğru yoldur. )

3/52 Fe lemma ehasse iysa minhumul kufra kale men ensari ilellah kalel havariyyune nahnu ensarullah amenna billah veşhed bi enna muslimun

( Böylece İsa onlardan inkarlar hissettiğinde, "Allah’a  yardımcılarım kimlerdir?" dedi. Havariler, "Allah’ın yardımcıları bizleriz. Allah’a  inanırız ve kesinlikle bizim teslim olanlar olduğumuza şahit ol." dediler. )

3/53 Rabbena amenna bima enzelte vetteba'ner rasule fektubna meaş şahidin

( Rab’bimiz, o indirdiğine inandık ve resule tabi olduk. O halde, bizi şahitlerle birlikte yaz. )

3/54 Ve mekeru ve mekerallah vallahu hayrul makirin

( Ve tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. )

3/55 İz kalellahu ya iysa inni muteveffike ve rafiuke ileyye ve mutahhiruke minellezine keferu ve cailullezinettebeuke fevkallezine keferu ila yevmil kiyameh summe ileyye merciukum fe ahkumu beynekum fima kuntum fihi tahtelifun

( Zamanında Allah, "Ey İsa kesinlikle ben seni vefat ettireceğim ve seni kendime yükselteceğim ve seni o inkar edenlerden temizleyeceğim ve o sana tabi olanları ayağa kalkış gününe kadar o inkar edenlerin üstünde kılacağım. Sonra dönüşünüz banadır. Böylece o ihtilafa düşmüş olduğunuz hakkında aranızda hükmederim." dedi. )

3/56 Fe emmellezine keferu fe uazzibuhum azaben şediden fid dunya vel ahirah ve ma lehum min nasirin

( Böylece o inkar edenlere, dünyada ve ahirette, onlara şiddetli azap ile azap ederim. Onlara yardımcılardan yoktur. )

3/57 Ve emmellezine amenu ve amilus salihati fe yuveffihim ucurahum vallahu la yuhibbuz zalimin

( Ve o inananlara, iyilikler yapanlara, onlara ödüllerini vefa ederim. Ve Allah zalimleri sevmez. )

3/58 Zalike netluhu aleyke minel ayati vez zikril hakim

( Bu sana okuduğumuz ayetlerdendir ve hakim olan hatırlamadır. )

3/59 İnne mesele iysa indellahi ke meseli adem halekahu min turabin summe kale lehu kun fe yekun

( Kesinlikle İsa’nın misali Allah’ın indinde Adem’in misali gibidir. O'nu topraktan yarattı ve sonra O'na "Ol." dedi de O oldu. )

3/60 El hakku min rabbike fe la tekun minel mumterin

( Gerçek senin Rab’bindendir. O halde şüphecilerden olma. )

3/61 Fe men hacceke fihi min ba'di ma caeke minel ilmi fe kul tealev ned'u ebnaena ve ebnaekum ve nisaena ve nisaekum ve enfusena ve enfusekum summe nebtehil fe nec'al la'netellahi alel kazibin

( O sana ilimden getirdiğimizden sonra, kim onun hakkında seninle tartışıp mücadele ederse, de ki: "Geliniz oğullarımızı ve oğullarınızı ve kadınlarımızı ve kadınlarınızı ve kendilerimizi ve kendilerinizi çağıralım ve sonra dua edelim de Allah’ın lanetini yalancıların üzerine kılalım."  )

3/62 İnne haza le huvel kasasul hakk ve ma min ilahin illellah ve innellahe le huvel azizul hakim

( Kesinlikle bu onlara gerçek hikaye oldu. Allah’ın haricinde ilah yoktur. Kesinlikle ki Allah, o yücedir hakimdir. )

3/63 Fe in tevellev fe innellahe alimun bil mufsidin

( Eğer yüz çevirirlerse, kesinlikle Allah bozguncuları bilendir.  )

3/64 Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beynekum en la na'bude illellahe ve la nuşrike bihi şey'en ve la yettehize ba'duna ba'dan erbaben min dunillah fe in tevellev fe kul uşhedu bi enna muslimun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. Allah’ın haricindekine  kulluk etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazılarımız bazılarını Allah’tan başka Rabler edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, “Şahit olun. Kesinlikle biz teslim olanlarız.” deyin." )

3/65 Ya ehlel kitabi lime tuhaccune fi ibrahime ve ma unziletit tevratu vel incilu illa min ba'dih e fe la ta'kilun

( Ey kitap sahipleri, İbrahim hakkında neden tartışıp mücadele ediyorsunuz? Tevrat ve İncil ancak O'ndan sonra indirildi. O halde akıl etmez misiniz? )

3/66 Ha entum haulai hacectum fima lekum bihi ilmun fe lime tuhaccune fima leyse lekum bihi ilm vallahu ya'lemu ve entum la ta'lemun

( İşte sizler böylesiniz, size ilminden olan hakkında tartışırsınız da size ilminden olmayan hakkında neden tartışırsınız? Ve Allah bilir de sizler bilmezsiniz. )

3/67 Ma kane ibrahimu yehuddiyyen ve la nasraniyyen ve lakin kane hanifen muslima ve ma kane minel muşrikin

( İbrahim Yahudi değildi, Nasıralı da değildi. Lakin birleyip doğruluğa yönelen teslim olandı ve ortak koşanlardan değildi. )

3/68 İnne evlen nasi bi ibrahime lellezinettebeuhu ve hazen nebiyyu vellezine amenu vallahu veliyyul mu'minin

( İbrahim’e en yakın insanlar kesinlikle O'na tabi olanlar, bu haberci ve o inananlardır. Allah inananların dostudur. )

3/69 Veddet taifetun min ehlil kitabi lev yudillunekum ve ma yudillune illa enfusehum ve ma yeş'urun

( Kitap sahiplerinden bir grubunuz sizi saptırmayı arzuladılar da nefisleri haricindekini saptırmazlar ve farketmezler. )

3/70 Ya ehlel kitabi lime tekfurune bi ayatillahi ve entum teşhedun

( Ey kitap sahipleri, şahit olmanıza rağmen, Allah’ın ayetlerini neden örtersiniz, inkar edersiniz? )

3/71 Ya ehlel kitabi lime telbisunel hakka bil batili ve tektumunel hakka ve entum ta'lemun

( Ey kitap sahipleri, neden gerçeği batıl ile örtersiniz de gerçeği bile bile gizlersiniz? )

3/72 Ve kalet taifetun min ehlil kitabi aminu billezi unzile alellezine amenu vechen nehari vekfuru ahirahu leallehum yarciun

( Ve kitap sahiplerinden bir grubunuz, "O inananlara indirilene günün başında inanın, sonrasında onu inkar edin." dediler. Umulur ki dönerler. )

3/73 Ve la tu'minu illa li men tebia dinekum kul innel huda hudellahi en yu'ta ehadun misle ma utitum ev yuhaccukum inde rabbikum kul innel fadle bi yedillah yu'tihi men yeşa vallahu vasiun alim

( Ve o dininize tabi olanların haricindekilere inanmayın. De ki: "Kesinlikle yönlenme, Allah'ın yönlendirmesidir. Size verilenin aynısı birine verilir veya Rab’binizin huzurunda sizinle tartışıp mücadele ederler diye mi?" De ki: "Kesinlikle üstünlük Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah geniştir bilendir." )

3/74 Yahtessu bi rahmetihi men yeşa vallahu zul fadlil azim

( Rahmetini dilediğine tahsis eder. Allah üstünlük sahibidir yücedir. )

3/75 Ve min ehlil kitabi men in te'menhu bi kintarin yueddihi ileyk ve minhum men inte'menhu bi dinarin la yueddihi ileyke illa ma dumte aleyhi kaima zalike bi ennehum kalu leyse aleyna fil ummiyyine sebil ve yekulune alellahil kezibe ve hum ya'lemun

( Ve kitap sahiplerinden kime kantarlarca yüklerle emanet edersen, onu sana iade eder. Bir dinarı onlardan kime emanet edersen, onun tepesinde sürekli dikilmeden onu sana döndürüp, iade etmez. Bu kesinlikle onların, "Okuma yazma bilmeyenler hakkında bize asla yol yok." demelerindendir. Onlar bile bile Allah’a  yalan söylerler. )

3/76 Bela men evfa bi ahdihi vetteka fe innellahe yuhibbul muttekin

( Bilakis kim ahdine vefa ederse ve sakınırsa, kesinlikle Allah sakınanları sever. )

3/77 İnnellezine yeşterune bi ahdillahi ve eymanihim semenen kalilen ulaike la halak lehum fil ahirati ve la yukellimuhumullahu ve la yenzuru ileyhim yevmel kiyameti ve la yuzekkihim ve lehum azabun elim

( O Allah’a  olan ahdlerini ve yeminlerini az değere satanlar, işte kesinlikle onlara ahirette nasip yoktur. Ayağa kalkış gününde Allah onlara kelam edip söz söylemez, onlara bakmaz ve onları temizlemez. Elim azap onlaradır. )

3/78 Ve inne minhum le ferikan yelvune elsinetehum bil kitabi li tahsebuhu minel kitabi ve ma huve minel kitab ve yekulune huve min indillahi ve ma huve min indillah ve yekulune alellahil kezibe ve hum ya'lemun

( Ve kesinlikle onlardan bölükler, gruplar vardır ki, onu kitaptan sanmanız için dillerini kitaba doğru bükerler. O kitaptan değildir. "O Allah’ın indindendir." derler de o Allah’ın indinden değildir. Onlar bile bile Allah üzerine yalan söylerler. )

3/79 Ma kane li beşerin en yu'tiyehullahul kitabe vel hukme ven nubuvvete summe yekule lin nasi kun ibaden li min dunillahi ve lakin kunu rabbaniyyine bima kuntum tuallimunel kitabe ve bima kuntum tedrusun

( Allah'ın, kitabı, hükmü ve haberciliği verdiği insanın, insanlar için "Allah’tan başkasına kul olun." demesi olmaz. Lakin o öğretmiş olduğunuz ve ders aldığınız kitaptan dolayı Rab’be adanmışlar olun. )

3/80 Ve la ye'murakum en tettehizul melaikete ve nebiyyine erbaba e ye'murukum bil kufri ba'de iz entum muslimun

( Ve size, melekleri ve habercileri Rabler edinmenizi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

3/81 Ve iz ehazellahu misakan nebiyyine lema ateytukum min kitabin ve hikmetin summe caekum rasulun musaddikun li ma meakum  le tu'minunne bihi ve le tensurunneh kale e akrartum ve ehaztum ala zalikum isri kalu akrarna kale feşhedu ve ene meakum  mineş şahidin

( Ve zamanında Allah, habercilerin sözünü aldı. "Size o kitaptan ve sırdan verdim. Sonra, sizinle birlikte olanı doğrulayıcı olarak size resul geldi. Ona inanacaksınız ve ona yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz mi ve bunlar üzerine ağır olan ahdimi aldınız mı?" dedi. "Kabul ettik." dediler. "O halde şahit olun ve ben de sizinle birlikte şahitlerdenim." dedi. )

3/82 Fe men tevella ba'de zalike fe ulaike humul fasikun

( Artık bundan sonra kim yüz çevirirse, işte onlar onlar günahkarlardır.  )

3/83 E fe ğayra dinillahi yebğune ve lehu esleme men fis semavati vel erdi tav'an ve kerhen ve ileyhi yurceun

( Yani, göklerdeki ve yerdeki kimseler isteyerek veya istemeyip zorlanarak O’na teslim olmuşken, Allah’ın dininden başkasını mı ararlar? Ve O'na döndürülürler. )

3/84 Kul amenna billahi ve ma unzile aleyna ve ma unzile ala ibrahime ve ismaiyle ve ishaka ve ya'kube vel esbati ve ma utiy musa ve iysa ven nebiyyune min rabbihim la nuferriku beyne ehadin minhum ve nahnu lehu muslimun

( De ki: "Allah’a  ve bize indirilene, o İbrahim’e ve İsmail’e , İshak’a , Yakub’a ve torunlarına indirilene, o Musa’ya, İsa’ya ve habercilere Rab’lerinden verilene inandık. Aralarında onlardan hiçbirini ayırmayız ve bizler O’na teslim olanlarız." )

3/85 Ve men yebteği ğayral islami dinen fe len yukbele minh ve huve fil ahirati minel hasirin

( Ve kim teslimiyetten başkasını din olarak ararsa, ondan kabul edilmez ve o ahirette hasarlananlardandır. )

3/86 Keyfe yehdillahu kavmen keferu ba'de imanihim ve şehidu enner rasule hakkun ve caehumul beyyinat vallahu la yehdil kavmez zalimin

( İnançlarından ve kesinlikle resulün gerçek olduğuna şahit olmalarından ve onlara açık deliller gelmesinden sonra inkar eden kavmi Allah nasıl yönlendirir? Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )

3/87 Ulaike cezauhum enne aleyhim la'netellahi vel melaiketi ven nasi ecmein

( İşte onlar, onların karşılıkları, Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların lanetinin kesinlikle onların üzerlerine olmasıdır. )

3/88 Halidine fiha la yuhaffefu anhumul azabu ve la hum yunzarun

( Onun içinde ebedidirler. Azap onlardan hafifletilmez ve onlar gözetilmezler, bakılmazlar. )

3/89 İllellezine tabu min ba'di zalike ve aslehu fe innellahe ğafurun rahim

( Bundan sonra, o tabi olanların ve iyileşenlerin haricinde. Kesinlikle Allah affedendir, merhametlidir. )

3/90 İnnellezine keferu ba'de imanihim summezdadu kufran len tukbele tevbetuhum ve ulaike humud dallun

( O inançlarından sonra inkar edenler, sonra da inkarlarını artıranlar, onların tevbeleri kesinlikle kabul edilmez. İşte onlar sapıklardır. )

3/91 İnnellezine keferu ve matu ve hum kuffarun fe len yukbele min ehadihim mil'ul erdi zeheben ve levifteda bih ulaike lehum azabun elimun ve ma lehum min nasirin

( O inkar edenler ve inkarcı olarak ölenler, onların hiçbirinden yer dolusu altın, şayet onları fidye verseler dahi, kabul edilmez. İşte onlar, elim azap onlaradır. Onlara yardımcılardan yoktur. )

3/92 Len tenalul birra hatta tunfiku min ma tuhibbun ve ma tunfiku min şey'in fe innellahe bihi alim

( O sevdiğinizden harcayana kadar iyiliğe erişemezsiniz. Eşyadan ne harcarsanız, kesinlikle Allah onu bilendir. )

3/93 Kullut taami kane hillen li beni israile illa ma harrame israilu ala nefsihi min kabli en tunezzelet tevrah kul fe'tu bit tevrati fetluha in kuntum sadikin

( Tevrat’ın indirilmesinden önce, İsrail’in nefsine o haram kıldıkları haricinde İsrailoğulları için yiyeceklerin hepsi helaldi. De ki: "O halde, eğer doğrular iseniz, Tevrat’ı getirin de onu okuyun." )

3/94 Fe meniftera alellahil kezibe min ba'di zalike fe ulaike humuz zalimun

( Bundan sonra kim Allah’a  yalan uydurursa, işte onlar zalimlerdir. )

3/95 Kul sadekallahu fettebiu millete ibrahime hanifa ve ma kane minel muşrikin

( De ki: "Allah doğrudur. O halde birleyip doğruluğa yönelen İbrahim’in milletine tabi olun. Ortak koşanlardan olmayın." )
3/96 İnne evvele beytin vudia lin nasi lellezi bi bekkete mubaraken ve huden lil alemin

( Kesinlikle insanlar için kurulan ve alemler için yönlendirme olan ilk ev bereketli Mekke’dekidir. )

3/97 Fihi ayatun beyyinatun mekamu ibrahim ve men dehalehu kane amina ve lillahi alen nasi hiccul beyti men istetaa ileyhi sebila ve men kefera fe innellahe ğaniyyun anil alemin

( Onun içinde açık deliller olan ayetler, İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse güvende olur. Ona yol bulmaya istidatı olan kimseler için, evin hacedilmesi Allah için insanların üzerinedir. Kim inkar ederse, kesinlikle Allah alemlerin üzerine ganidir. )

3/98 Kul ya ehlel kitabi lime tekfurune bi ayatillahi vallahu şehidun ala ma ta'melun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, Allah’ın ayetlerini neden inkar ediyorsunuz? Ve Allah ne yaptığınıza şahittir." )

3/99 Kul ya ehlel kitabi lime tesuddune an sebilillahi men amene tebğuneha ivecen ve entum şuheda ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, şahit olmanıza rağmen, onu eğriltmeyi arayarak, neden o inananları Allah yolundan döndürüyorsunuz. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir." )

3/100 Ya eyyuhellezine amenu in tuti’u ferikan minellezine utul kitabe yeruddukum ba'de imanikum kafirin

( Ey o inananlar, kitap verilenlerden bir kısmına itaat ederseniz, sizi inancınızdan sonra inkarcılara döndürürler. )

3/101 Ve keyfe tekfurune ve entum tutla aleykum ayatullahi ve fikum rasuluh ve men ya'tesim billahi fe kad hudiye ila siratin mustekim

( Ve Allah’ın ayetleri üzerinize okunurken ve O’nun resulü içinizdeyken nasıl inkar edersiniz? Kim Allah’a  bağlanırsa, doğru yola yönlendirilmiştir. )

3/102 Ya eyyuhellezine amenuttekullahe hakka tukatihi ve la temutunne illa ve entum muslimun

( Ey o inananlar, Allah’tan, gerçekten sakınılması gerektiği gibi sakının. Ve kesinlikle teslim olanlar olmadan ölmeyin. )

3/103 Va'tesumu bi hablillahi cemian ve la teferraku vezkuru ni'metellahi aleykum iz kuntum a'daen fe ellefe beyne kulubikum fe asbahtum bi ni'metihi ihvana ve kuntum ala şefahufratin minen nari fe enkazekum minha kezalike yubeyyinullahu lekum ayatihi leallekum tehtedun

( Ve Allah’ın ipine topluca sarılıp bağlanın. Ayrışmayın ve Allah’ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da kalplerinizin arasını birleştirdi. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun kenarındaydınız da sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )

3/104 Vel tekun minkum ummetun yed'une ilel hayri ve ye'murune bil ma'rufi ve yenhevne anil munker ve ulaike humul muflihun

( Sizlerden, hayıra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten meneden topluluk olsun. İşte onlar iflah olanlardır. )

3/105 Ve la tekunu kellezine teferraku vahtelefu min ba'di ma caehumul beyyinat ve ulaike lehum azabun azim

( Ve onlara gelen o açık delillerden sonra, o kısımlara ayrılanlar ve ihtilafa düşenler gibi olmayın. Büyük azap işte onlaradır. )

3/106 Yevme tebyaddu vucuhun ve tesveddu vucuh fe emmellezinesveddet vucuhuhum e kefartum ba'de imanikum fe zukul azabe bima kuntum tekfurun

( O gün yüzleri ağarır ve yüzleri kararır. O yüzleri kararanlar, inancınız sonrasında inkar mı ettiniz ? O halde o inkar etmiş olmanızdan dolayı azabı tadın. )

3/107 Ve emmellezinebyaddat vucuhuhum fe fi rahmetillah hum fiha halidun

( Ve o yüzleri ağaranlar, artık Allah’ın rahmetinin içindedirler. Onlar onun içinde ebedidirler. )

3/108 Tilke ayatullahi netluha aleyke bil hakk ve mallahu yuridu zulmen lil alemin

( Bunlar sana gerçekten okunan Allah’ın ayetleridir. Allah alemler için zulmü istemez. )
3/109 Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve ilellahi turceul umur
( Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah içindir. İşler Allah’a döndürülür. )
3/110 Kuntum hayra ummetin uhricet lin nasi te'murune bil ma'rufi ve tenhevne anil munkeri ve tu'minune billah ve lev amene ehlul kitabi le kane hayran lehum minhumul mu'minune ve ekseruhumul fasikun
( İnsanlar için çıkarılan en hayırlı topluluk oldunuz. İyiliği emredersiniz de kötülükten menedersiniz ve Allah’a  inanırsınız. Şayet kitap sahipleri inansalardı onlara daha hayırlı olurdu. Onlardan inananlar vardır da onların çoğunluğu günahkarlardır. )
3/111 Len yedurrukum illa eza ve in yukatilukum yuvellukumul edbara summe la yunsarun
( Size eziyet haricinde zarar veremezler. Eğer sizinle savaşırlarsa size arkalarını dönerler. Sonra onlara yardım edilmez. )
3/112 Duribet aleyhimuz zilletu eyne ma sukifu illa bi hablin minellahi ve hablin minen nasi ve bau bi ğadabin minellahi ve duribet aleyhimul meskeneh zalike bi ennehum kanu yekfurune bi ayatillahi ve yaktulunel enbiyae bi gayri hakk zalike bima asav ve kanu ya'tedun
( Onların üzerine zilletlik vurulmuştur. Her nerede olurlarsa ancak Allah’tan ipe ve insanlardan ipe tutunsunlar. Allah’tan öfkeye uğradılar da onların üzerine yoksulluk vuruldu. Bu kesinlikle onların Allah’ın ayetlerini inkar etmiş olmalarından ve habercileri haksızca öldürmelerinden dolayıdır. Bu, o isyan etmelerinden ve hududu aşmalarından dolayıdır. )
3/113 Leysu sevaa min ehlil kitabi ummetun kaimetun yetlune ayatillahi anaen leyli ve hum yescudun
( Kitap sahiplerinden olanlar eşit değillerdir. Ayakta duran, doğru topluluk vardır ki, Allah’ın ayetlerini gecenin geç vakitlerinde, yere kapanarak okurlar. )
3/114 Yu'minune billahi vel yevmil ahiri ve ye'murune bil ma'rufi ve yenhevne anil munkeri ve yusariune fil hayrat ve ulaike mines salihin
( Allah’a ve sonraki güne inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten menederler ve hayırlarda koşarak ilerlerler. İşte onlar iyilerdendirler. )
3/115 Ve ma yef'alu min hayrin fe len yukferuh vallahu alimun bil muttekin
( Ve hayırlısından ne yaparlarsa inkar edilmezler. Allah sakınanları bilendir. )
3/116 İnnellezine keferu len tuğniye anhum emvaluhum ve la evladuhum minellahi şey'a ve ulaike ashabun nar hum fiha halidun
( O inkar edenlere, malları ve çocukları onlara Allah’a  karşı kesinlikle hiçbir şeye fayda vermez. İşte onlar ateşin sahipleridirler. Onlar onun içinde ebedidirler. )
3/117 Meselu ma yunfikune fi hazihil hayatid dunya ke meseli rihin fiha sirrun esebet harse kavmin zalemu enfusehum fe ehleketh ve ma zalemehumullahu ve lakin enfusehum yazlimun
( Bu dünya hayatında harcadıklarının misali, içinde şiddetli kavurucu soğuk olan rüzgarın misali gibidir. Nefislerine zulmeden kavmin ekinlerine isabet eder de onları helak eder. Allah onlara zulmetmez ve lakin nefisleri zulmeder. )
3/118 Ya eyyuhellezine amenu la tettehizu bitaneten min dunikum la ye'lunekum habala veddu ma anittum kad bedetil bağdau min efvahihim ve ma tuhfi suduruhum ekber kad beyyenna lekumul ayati in kuntum ta'kilun
( Ey o inananlar, sizin dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Sizden sıkıntıyı, düzensizliği eksik etmezler. O sizi meşakkatle helak edeni severler, arzularlar. Ağızlarından kin, öfke, çirkinlik ortaya açığa çıkar. O göğüslerinin gizlediği ise daha büyüktür. Eğer sizler akıl etmekteyseniz, sizlere ayetleri açıkladık. )
3/119 Ha entum ulai tuhibbunehum ve la yuhibbunekum ve tu'minune bil kitabi kullih ve iza lekukum kalu amenna ve iza halev addu aleykumul enamile minel ğayz kul mutu bi ğayzikum innellahe alimun bi zatis sudur
( Ha sizler öylesiniz ki, kitabın hepsine inanmanıza rağmen onları seversiniz de onlar sizi sevmezler. Size rastladıklarında, "İnandık." derler. Yalnız kaldıklarında ise, kinden, öfkeden üzerinize parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kininizle, öfkenizle ölün." Kesinlikle Allah göğüslerin özünü bilendir. )
3/120 İn temseskum hasenetun tesu'hum ve in tusibkum seyyietun yefrahu biha ve in tasbiru ve tetteku la yedurrukum keyduhum şey'a innellahe bima ya'melune muhiyt
( Size güzellik ve iyilik dokunması, onları üzer, kederlendirir. Eğer, size kötülük isabet ederse, onunla ferahlayıp sevinirler. Eğer sabrederseniz ve sakınırsanız, onların hileleri size şey kadar bile zarar veremez. Kesinlikle Allah o yaptıklarını kuşatandır. )
3/121 Ve iz ğadevte min ehlike tubevviul mu'minine mekaide lil kital vallahu semiun alim
( Ve zamanında, inananları savaş için oturma, durma yerlerine yerleştirmek üzere ailenden sabah erkenden ayrıldın. Allah duyandır, bilendir. )
3/122 İz hemmet taifetani minkum en tefşela vallahu veliyyuhuma ve alellahi fel yetevekkelil mu'minun
( Zamanında sizden iki grup korkaklığa taammüd etti, meyletti. Allah onların dostudur. O halde inananlar Allah’a  dayanıp sığınsınlar. )
3/123 Ve lekad nesarekumullahu bi bedrin ve entum ezilleh fettekullahe leallekum teşkurun
( Ve sizler güç ve zelil durumdayken, Allah size Bedir’de yardım etti. O halde, Allah’tan sakının. Umulur ki şükredersiniz. )
3/124 İz tekulu lil mu'minine e len yekfiyekum en yumiddekum rabbukum bi selaseti alafin minel melaiketi munzelin
( Zamanında inananlara, "Rab’binizin, indirilen üçbin melek ile size yardım etmesi size kafi değil mi?" diyordun. )
3/125 Bela in tasbiru ve tetteku ve ye'tukum min fevrihim haza yumdidkum rabbukum bi hamseti alafin minel melaiketi musevvimin
( Evet. Eğer sabrederseniz ve sakınırsanız, onlar size aniden yetip gelirler. Rab’biniz size beş bin işaretli melek ile yardım eder. )
3/126 Ve ma cealehullahu illa buşra lekum ve li tatmeinne kulubukum bih ve men nasru illa min indillahil azizil hakim
( Ve Allah’ın, kalplerinizi onunla tatmin etmek için size o oluşturduğu, müjde haricindeki değildir. Yardım, yüce ve hakim Allah’ın indinden olmasının haricinde olamaz. )
3/127 Li yaktaa tarafen minellezine keferu ev yekbitehum fe yenkalibu haibin
( O inkar edenlerden bir kısmını ayırması veya mahvetmesi içindir ki ümitsizce dönüp gitsinler. )
3/128 Leyse leke minel emri şey'un ev yetube aleyhim ev yuazzibehum fe innehum zalimun
( Sana işten asla bir şey yoktur. Veya onların üzerine tevbe eyler veya onlara azap eder. O halde kesinlikle onlar zalimlerdir. )
3/129 Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard yağfiru li men yeşau ve yuazzibu men yeşa vallahu ğafurun rahim
( Ve göklerde ve yerde ne varsa, Allah içindir. Dilediği kimseyi affeder ve dilediği kimseye azap eder. Allah affedendir merhametlidir. )
3/130 Ya eyyuhellezine amenu la te'kulur riba ad'afen mudaafeten vettekullahe leallekum tuflihun
( Ey o inananlar, kat kat artırılmış prim yemeyin. Allah’tan sakının. Umulur ki iflah olursunuz. )
3/131 Vettekun naralleti uiddet lil kafirin
( Ve inkarcılar için hazırlanmış olan o ateşten sakının. )
3/132 Ve eti’ullahe ver rasule leallekum turhamun
( Ve Allah’a  ve resulüne itaat edin. Umulur ki merhamet edilirsiniz. )
3/133 Ve sariu ila mağfiratin min rabbikum ve cennetin arduhes semavatu vel erdu uiddet lil muttekin
( Ve Rab’binizden affa ve sakınanlar için hazırlanmış, genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun. )
3/134 Ellezine yunfikune fis serrai ved darrai vel kaziminel ğayza vel afine anin nas vallahu yuhibbul muhsinin
( Onlar bollukta ve darlıkta harcarlar, kinlerini öfkelerini açığa vurmazlar, insanları affederler. Allah iyilik yapanları sever. )
3/135 Vellezine iza fealu fahişeten ev zalemu enfusehum zekerullahe festağferu li zunubihim ve men yağfiruz zunube illellah ve lem yusirru ala ma fealu ve hum ya'lemun
( Ve onlar ahlaksızlık yaptıklarında veya nefislerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlarlar da günahları için af isterler. Allah’ın haricinde günahları kim affeder? Ve onlar o yaptıklarında bile bile ısrar etmezler. )
3/136 Ulaike cezauhum mağfiratun min rabbihim ve cennatun tecri min tahtihel enharu halidine fiha ve ni'me ecrul amilin
( İşte onların karşılıkları, Rab’lerinden af ve içinde ebedi olacakları, altlarından nehirler akan bahçelerdir. Çalışanların ödülleri ne güzeldir. )
3/137 Kad halet min kablikum sunenun fe siru fil erdi fenzuru keyfe kane akibetul mukezzibin
( Sizden önce de adetler, usüller geldi geçti. O halde, yerde gezin de yalanlayanların sonu nasıl oldu bakın. )
3/138 Haza beyanun lin nasi ve huden ve mev'izatun lil muttekin
( İşte insanlar için beyan, sakınanlar için yönlendirme ve öğüt budur.  )
3/139 Ve la tehinu ve la tahzenu ve entumul a'levne in kuntum mu'minin
( Ve gevşemeyin ve hüzünlenmeyin. Eğer inananlarsanız sizler üstünsünüz. )
3/140 İn yemseskum karhun fe kad messel kavme karhun misluh ve tilkel eyyamu nudaviluha beynen nas ve li ya'lemellahullezine amenu ve yettehize minkum şuheda vallahu la yuhibbuz zalimin
( Eğer size zorluk sıkıntı dokunursa, o kavime de onun aynısı gibi zorluk sıkıntı dokunmuştu. İnsanlar arasında aralıksız devam ettirdiğimiz bu günler, Allah’ın o inananları bilmesi ve sizlerden şahitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez. )
3/141 Ve li yumehhisallahullezine amenu ve yemhakal kafirin
( Ve Allah’ın o inananları temizleyip seçmesi ve inkarcıları imha etmesi, helak etmesi için. )
3/142 Em hasibtum en tedhulul cennete ve lemma ya'lemillahullezine cahedu minkum ve ya'lemes sabirin
( Allah sizlerden o cihad edenleri bilirken ve sabredenleri bilirken, cennete gireceğinizi mi sandınız? )
3/143 Ve lekad kuntum temennevnel mevte min kabli en telkavhu fe kad raeytumuhu ve entum tenzurun
( Ve sizler, ona kavuşmanız öncesinde ölümü temenni edip arzulayanlar oldunuz. Halbuki, onu gördünüz de hala bakıyorsunuz. )
3/144 Ve ma muhammedun illa rasul kad halet min kablihir rusul e fe in mate ev kutilenkalebtum ala a'kabikum ve men yenkalib ala akibeyhi fe len yedurrallahe şey'a ve seyeczillahuş şakirin
( Ve Muhammed resulün haricindeki değildir. O'ndan öncede resuller geldi geçti. O halde, eğer ölürse veya öldürülürse, topuklarınızın üzerinde geriye mi döneceksiniz? Ve kim topuklarının üzerinde, geriye öncesine dönerse, Allah’a  şey kadar bile zarar veremez. Allah şükredenleri karşılıklandıracaktır. )
3/145 Ve ma kane li nefsin en temute illa bi iznillahi kitaben mueccela ve men yurid sevabed dunya nu'tihi minha ve men yurid sevabel ahirati nu'tihi minha ve senecziş şakirin
( Ve nefis için Allah’ın izni haricinde ölmek olmaz. Vadesi yazılıdır. Kim dünyanın sevabını isterse, ona ondan veririz. Kim ahiretin sevabını hayırını isterse ona ondan veririz. Şükredenleri karşılıklandıracağız. )
3/146 Ve ke eyyin min nebiyyin katele mea hu ribbiyyune kesir fe ma vehenu li ma esabehum fi sebilillahi ve ma daufu ve mestekanu vallahu yuhibbus sabirin
( Ve kendini Rab’be adamış olanların birçoğunun birlikte savaştıkları öyle haberciler vardı ki. Allah yolunda, onlara o isabet edenlerden dolayı gevşemediler ve zayıflamadılar ve endişelenip boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.  )
3/147 Ve ma kane kavlehum illa en kalu rabbenağfir lena zunubena ve israfena fi emrina ve sebbit akdamena vensurna alel kavmil kafirin
( Ve onların sözleri "Rab’bimiz bize günahlarımızı ve işimizde israfımızı affet ve ayaklarımızı, adımlarımızı sabitle ve inkarcılar kavmine karşı bize yardım et." haricindeki olmadı. )
3/148 Fe atahumullahu sevabed dunya ve husne sevabil ahirah vallahu yuhibbul muhsinin
( Böylece Allah onlara dünya sevabını ve ahiretin güzel sevabını verdi. Allah iyilik yapanları sever. )
3/149 Ya eyyuhellezine amenu in tutiy'ullezine keferu yeruddukum ala a'kabikum fe tenkalibu hasirin
( Ey o inananlar eğer o inkar edenlere itaat ederseniz, sizi topuklarınızın üzerinde döndürürler de hasarlananlara dönüşürsünüz. )
3/150 Belillahu mevlakum ve huve hayrun nasirin
( Bilakis Allah dostunuz ve o yardım edenlerin en hayırlısıdır. )
3/151 Senulkiy fi kulubillezine keferur ru'be bima eşraku billahi ma lem yunezzil bihi sultana ve me'vahumun nar ve bi'se mesvez zalimin
( O onlarla delil indirilmemiş olanları Allah’a  ortak koşmalarından dolayı, o inkar edenlerin kalplerine korku atacağız. Onların mekanları ateştir. Zalimlerin meskenleri ne kötüdür. )
3/152 Ve lekad sadekakumullahu va'dehu iz tehussunehum bi iznih hatta iza feşitum ve tenaza'tum fil emri ve asaytum min ba'di ma erakum ma tuhibbun minkum men yuridud dunya ve minkum men yuridul ahirah summe sarafekum anhum li yebteliyekum ve lekad afa ankum vallahu zu fadlin alel mu'minin
( Siz O’nun izni ile onları öldürürken, Allah size vaadini doğruladı. Nihayet, o size sevdiklerinizin gösterilmesinden sonra, korktunuz, iş hakkında tartıştınız ve isyan ettiniz. Sizlerden kimi dünyayı istedi, sizlerden kimi ahireti istedi. Sonra sizi sınamak için sizi onlardan ayırdı. Üzerinize af eyledi. Allah inananlar üzerine üstünlük, lütuf sahibidir. )
3/153 İz tus'idune ve la telvune ala ehadin ver rasulu yed'ukum fi uhrakum fe esabekum ğammen bi ğammin li keyla tahzenu ala ma fatekum ve la ma esabekum vallahu habirun bima ta'melun
( Zamanında, resul sizi arkanızdan çağırırken uzaklaşıyordunuz ve hiçbir kimseye yüz çevirmiyordunuz. Böylece, o kaybedip yitirdiklerinize ve o size isabet edene hüzünlenmemeniz için size gam üstüne gam isabet etti. Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
3/154 Summe enzele aleykum min ba'dil ğammi emeneten nuasen yağşa taifeten minkum ve taifetun kad ehemmethum enfusuhum yezunnune billahi ğayral hakki zannel cahiliyyeh yekulune hel lena minel emri min şey kul innel emra kullehu lillah yuhfune fi enfusihim ma la yubdune lek yekulune lev kane lena minel emri şey'un ma kutilna hahuna kul lev kuntum fi buyutikum le berazellezine kutibe aleyhimul katlu ila medaciihim ve li yebteliyellahu ma fi sudurikum ve li yumehhisa ma fi kulubikum vallahu alimun bi zatis sudur
( Sonra gamın ardından üzerinize güvenli uyku indi. Sizlerden bir grubunuzu örterdi. Bir grup da, kendi nefislerine ehemmiyet vererek dikkat ederdi. Haksızca Allah’a  zan içindeydiler. Cahiliyenin zannı. De ki: "Bize işten bir şey var mı ki?" diyorlardı. "İşlerin hepsi kesinlikle Allah içindir." O sana açıklamadıklarını nefislerinde gizlerler. "Şayet bize işten bir şey olsa, burada öldürülmezdik." derler. "Şayet evlerinizin içinde olsaydınız bile, üzerine ölüm yazılanlar yataklarına ibraz olunacaklardı." dedi. Allah o göğüslerinizin içinde olanı sınamak ve o kalplerinizin içinde olanı temizlemek için yaptı. Allah göğüslerin özünü bilendir. )
3/155 İnnellezine tevellev minkum yevmel tekal cem'ani innemestezellehumuş şeytanu bi ba'di ma kesebu ve lekad afallahu anhum innellahe ğafurun halim
( İki topluluğun karşılaştığı gün, o sizlerden yüz çevirenler. Kesinlikle şeytan, o kazandıklarından sonra onların ayaklarını kaydırmak istedi. Allah onları affetti. Kesinlikle Allah affedendir yumuşaktır. )
3/156 Ya eyyuhellezine amenu la tekunu kellezine keferu ve kalu li ihvanihim iza darabu fil erdi ev kanu ğuzzen lev kanu indena ma matu ve ma kutilu li yec'alellahu zalike hasraten fi kulubihim vallahu yuhyi ve yumit vallahu bima ta'melune basir
( Ey o inananlar, o inkar edenler ve yerde sefere çıktıklarında veya savaş halinde olduklarında kardeşlerine "Yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi." diyenler gibi olmayın. Allah bunu kalplerine hasret olarak getirdi. Allah diriltir ve öldürür. Allah ne yaptığınızı görendir.  )
3/157 Ve lein kutiltum fi sebilillahi ev muttum le mağfiratun minellahi ve rahmetun hayrun min ma yecmeun
( Ve eğer Allah yolunda öldürülürseniz veya ölürseniz, Allah’tan af ve rahmet, o toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. )
3/158 Ve lein muttum ev kutiltum le ilellahi tuhşerun
( Ve eğer ölürseniz veya öldürülürseniz Allah’a  toplanacaksınız. )
3/159 Fe bima rahmetin minellahi linte lehum ve lev kunte fezzan ğaliyzal kalbi lenfeddu min havlike fa'fu anhum vestağfir lehum ve şavirhum fil emr fe iza azemte fe tevekkel alellah innellahe yuhibbul mutevekkilin
( Böylece, o Allah’tan olan rahmetten dolayı onlara yumuşaktın. Şayet kaba ve katı kalpli olsaydın, çevrenden dağılacaklardı. O halde, onları affet ve onlara af iste. Onlara işler hakkında danış. Azmettiğinde ise Allah’a  dayanıp sığın. Kesinlikle Allah dayanıp sığınanları sever. )
3/160 İn yensurkumullahu fe la ğalibe lekum ve in yahzulkum fe men zellezi yensurukum min ba'dih ve alellahi fel yetevekkelil mu'minun
( Eğer Allah size yardım ederse size galip yoktur. Eğer sizi rezil ederse, ondan sonra o size yardım edecek olan kimdir? Ve o halde inananlar Allah’a  dayanıp sığınsınlar. )
3/161 Ve ma kane li nebiyyin en yeğull ve men yağlul ye'ti bima ğalle yevmel kiyameh summe tuveffa kulli nefsin ma kesebet ve hum la yuzlemun
( Ve haberci için ganimeti aşırıp gizlemesi olmaz. Kim ganimete hıyanet ederse, ayağa kalkış gününde o aşırıp gizlediği ile gelir. Sonra tüm nefislere, ne kazandılarsa vefa edilir. Onlar zulmedilmezler. )
3/162 E fe men ittebea ridvanellahi ke men bae bi sehatin minellahi ve me'vahu cehennem ve bi'sel mesir
( O halde Allah'ın rızasına tabi olan kimse o Allah’tan öfkeye maruz kalan kimse gibi midir? Ve onun mekanı cehennemdir. Ne kötü varış yeridir. )
3/163 Hum deracatun indellah vallahu besirun bima ya'melun
( Allah’ın indinde onların dereceleri vardır. Allah ne yaptıklarını görendir. )
3/164 Lekad mennellahu alel mu'minine iz bease fihim rasulen min enfusihim yetlu aleyhim ayatihi ve yuzekkihim ve yuallimuhumul kitabe vel hikmeh ve in kanu min kablu le fi dalalin mubin
( Allah inananların üzerine lütufla nimet verdi. Zamanında onlara kendilerinden resul gönderdi. Onlara ayetlerini okur, onları temizler, onlara kitabı ve sırrı, hükmü öğretirdi. Önceden kesinlikle apaçık sapıklık içindeydiler. )
3/165 E ve lemma esabetkum musibetun kad esabtum misleyha kultum enna haza kul huve min indi enfusikum innellahe ala kulli şey'in kadir
( Size isabet eden musibetin aynısı isabet ettiğinde mi "Bu neredendir?" dediniz. De ki: "O nefislerinizin indindendir." Kesinlikle Allah her şeye gücü yetendir. )
3/166 Ve ma esabekum yevmeltekal cem'ani fe bi iznillahi ve li ya'lemel mu’minin
( Ve o size iki topluluğun karşılaştığı günde isabet eden Allah’ın izni iledir ve inananları bilmesi içindir.  )
3/167 Ve li ya'lemellezine nefeku ve kile lehum tealev katilu fi sebilillahi evidfeu kalu lev na'lemu kitalen letteba'nakum hum lil kufri yevmeizin akrabu minhum lil iman yekulune bi efvahihim ma leyse fi kulubihim vallahu a'lemu bima yektumun
( Ve o ikiyüzlülük yapanları bilmesi içindir. Onlara "Allah yolunda savaşa gelin veya müdafaya geçin." denildi. "Şayet savaşmayı bilseydik, size tabi olurduk." dediler. Onlar o gün, inanç yerine inkara onlardan daha yakındırlar. O kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylerler. Allah neyi gizlediklerini bilir. )
3/168 Ellezine kalu li ihvanihim ve kaadu lev etauna ma kutilu kul fedrau an enfusekumul mevte in kuntum sadikin
( O oturanlar, kardeşleri için "Şayet bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi." dediler. De ki: "Eğer doğrular iseniz, o halde nefislerinizden ölümü uzaklaştırın." )
3/169 Ve la tahsebennellezine kutilu fi sebilillahi emvate bel ahyaun inde rabbihim yurzekun
( Ve kesinlikle o Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Bilakis diridirler, Rab’lerinin indinde rızıklanırlar. )
3/170 Ferihine bima atahumullahu min fadlihi ve yestebşirune billezine lem yelhaku bihim min halfihim en la havfun aleyhim ve la hum yahzenun
( Allah’ın onlara üstünlüğünden lütfundan verdiklerinden dolayı sevinirler. O arkalarında kalıp onlara katılamamış olanlara, üzerlerine korku olmadığını, hüzünlenmeyeceklerini müjdelemeyi isterler. )
3/171 Yestebşirune bi ni'metin minellahi ve fadlin ve ennellahe la yudiy'u ecral mu'minin
( Allah’tan nimeti, O’nun üstünlüğünü lütfunu müjdelemeyi isterler. Kesinlikle Allah inananların ödülünü yitirmez. )
3/172 Ellezinestecabu lillahi ver rasuli min ba'di ma esabehumul karhu lillezine ahsenu minhum vettekav ecrun azim
( O, zorluktan onlara isabet edenden sonra, Allah’ı ve resulü kabul etmek isteyenler, onlardan iyi olanlar ve sakınanlar için büyük ödül vardır. )
3/173 Ellezine kale lehumun nasu innen nase kad cemeu lekum fahşevhum fe zadehum imana ve kalu hasbunellahu ve ni'mel vekil
( İnsanların, "İnsanlar size karşı kesinlikle toplandılar, o halde onlardan korkun." dedikleri o kimselerin inancını artırdı. "Allah bize yeter ve ne güzel vekildir." dediler. )
3/174 Fenkalebu bi ni'metin minellahi ve fadlin lem yemseshum suun vettebeu ridvanellah vallahu zu fadlin azim
( Böylece, Allah’tan nimet ve üstünlük ile döndüler. Onlara kötülük dokunmadı. Allah rızasına, hoşnutluğuna tabi oldular. Allah büyük üstünlük, lütuf sahibidir. )
3/175 İnnema zalikumuş şeytanu yuhavvifu evliyaehu fe la tehafuhum ve hafuni in kuntum mu'minin
( Kesinlikle bu size şeytandır. Dostlarını korkutur. O halde, eğer inananlar iseniz, onlardan korkmayın da benden korkun. )
3/176 Ve la yahzunkellezine yusariune fil kufr innehum len yedurrullahe şey'a yuridullahu en la yec'ale lehum hazzan fil ahirah ve lehum azabun azim
( Ve o inkarda koşarak ilerleyenler seni üzmesinler. Onlar Allah’a  şey kadar bile zarar veremezler. Allah, ahirette onlara pay vermemeyi ister. Büyük azap onlaradır. )
3/177 İnnellezineşteravul kufra bil imani len yedurrullahe şey'a ve lehum azabun elim
( Kesinlikle o, inanç ile inkarı satın alanlar Allah’a  şey kadar bile zarar veremezler. Büyük azap onlaradır. )
3/178 Ve la yahsebennellezine keferu ennema numli lehum hayrun li enfusihim innema numli lehum li yezdadu isma ve lehum azabun muhin
( Ve kesinlikle o inkar edenler nefisleri için onlara hayırlısından süre verdiğimizi sanmasınlar. Kesinlikle, onlara günahları artırmaları için süre veriyoruz. Alçaltıcı hakir eden azap onlaradır. )
3/179 Ma kanellahu li yezeral mu'minine ala ma entum aleyhi hatta yemizel habise minet tayyib ve ma kanellahu li yutliakum alel ğaybi ve lakinnellahe yectebi min rusulihi men yeşau fe aminu billahi ve rusulih ve in tu'minu ve tetteku fe lekum ecrun azim
( Allah inananları sizlerin üzerinde olduğunuzda bırakacak değildir. Nihayetinde kötüyü, pisi, iyiden, temizden ayırır. Allah size gaybı okuyacak değildir. Lakin kesinlikle Allah resullerinden dilediği kimseyi kabul edip seçer. O halde Allah’a  ve resulüne inanın. Eğer inanırsanız ve sakınırsanız, artık büyük ödül sizedir. )
3/180 Ve la yahsebennellezine yebhalune bima atahumullahu min fadlihi huve hayran lehum bel huve şerrun lehum seyutavvekune ma behilu bihi yevmel kiyameh ve lillah mirasus semavati vel ard vallahu bima ta'melune habir
( Ve o cimrilik edenler, o Allah’ın onlara üstünlüğünden lütfundan verdiklerinden dolayı o onlara hayırlıdır sanmasınlar. Bilakis o onlara kötüdür. O cimrilik ettikleri, ayağa kalkış gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah içindir. Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
3/181 Lekad semiallahu kavlellezine kalu innellahe fekirun ve nahnu ağniya senektubu ma kalu ve katlehumul enbiyae bi ğayri hakkin ve nekulu zuku azabel harik
( Kesinlikle "Allah fakirdir ve bizler zenginiz." diyenlerin sözlerini Allah duydu. O dediklerini ve habercileri haksızca öldürmelerini yazacağız. "Yakıcı azabı tadın." diyeceğiz. )
3/182 Zalike bima kaddemet eydikum ve ennellahe leyse bi zallamin lil abid
( Bu ellerinizin sunduğundan dolayıdır. Kesinlikle Allah kullarına zalim değildir. )
3/183 Ellezine kalu innellahe ahide ileyna en la nu'mine li rasulin hatta ye'tiyena bi kurbanin te'kuluhun nar kul kad caekum rusulun min kabli bil beyyinati ve billezi kultum fe lime kateltumuhum in kuntum sadikin
( O "Kesinlikle Allah bize, resul bize ateşin yediği kurban ile gelene kadar inanmayacağımıza ahd verdi." diyenlere de ki: "Benden önce resuller size açık deliller ve o söylediklerinizle geldiler. O halde eğer doğrular iseniz, neden onları öldürdünüz?" )
3/184 Fe in kezzebuke fe kad kuzzibe rusulun min kablike cau bil beyyinati vez zuburi vel kitabil munir
( Eğer seni yalanlarsa, senden önce açık delillerle, yazıtlarla ve aydınlatıcı kitapla gelen resulleri de yalanladılar. )
3/185 Kulli nefsin zaikatul mevt ve innema tuveffevne ucurakum yevmel kiyameh fe men zuhziha anin nari ve udhilel cennete fe kad faz ve mel hayatud dunya illa metaul ğurur
( Tüm nefisler ölümü tadar. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı maddi fayda haricindeki değildir. )
3/186 Le tublevunne fi emvalikum ve enfusikum ve le tesmeunne minellezine utul kitabe min kablikum ve minellezine eşraku ezen kesira ve in tasbiru ve tetteku fe inne zalike min azmil umur
( Mallarınız ve nefisleriniz hakkında sınanacaksınız. O sizden önce kitap verilenlerden ve ortak koşanlardan eziyet verici çok şey duyacaksınız. Eğer sabrederseniz ve sakınırsanız, kesinlikle bu büyük ve azimli işlerdendir. )
3/187 Ve iz ehazellahu misakallezine utul kitabe le tubeyyinunnehu lin nasi ve la tektumuneh fe nebezuhu verae zuhurihim veşterav bihi semenen kalila fe bi'se ma yeşterun
( Ve zamanında Allah, onu insanlara açıkça beyan edecekler ve onu gizlemeyecekler diye o kitap verilenlerin sözlerini aldı. Ama onu sırtlarının arkasına bıraktılar ve onu az değere sattılar. O satmaları ne kötüdür. )
3/188 La tahsebennellezine yefrahune bima eten ve yuhibbune en yuhmedu bima lem yef'alu fe la tahsebennehum bi mefaziten minel azab ve lehum azabun elim
( O yaptıklarından dolayı ferahlayıp sevinenleri ve o yapmadıklarıyla övülmeyi sevenleri hesaba alma. Kesinlikle onları azaptan kurtulanlar sanma. Elim azap onlaradır. )
3/189 Ve lillahi mulkus semavati vel ard vallahu ala kulli şey'in kadir
( Ve göklerin ve yerin mülkü Allah içindir. Allah her şeye gücü yetendir. )
3/190 İnne fi halkis semavati vel erdi vahtilafil leyli ven nehari le ayatin li ulil elbab
( Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün ihtilafında akılları olanlar için kesinlikle ayetler vardır. )
3/191 Ellezine yezkurunellahe kiyamen ve kuuden ve ala cunubihim ve yetefekkerune fi halkis semavati vel ard rabbena ma halakte haza batila subhaneke fe kina azaben nar
( Onlar ayaktayken, otururlarken ve yanlarının üzerindelerken Allah’ı hatırlarlar. Göklerin ve yerin yaratılışları hakkında fikrederler. "Rab’bimiz, bunu batılına, boşuna yaratmadın. Sen yücesin. Bizi ateşin azabından koru." )
3/192 Rabbena inneke men tudhilin nara fe kad ahzeyteh ve ma liz zalimine min ensar
( Rab’bimiz, kesinlikle sen kimi ateşe soktuysan, onu rezil etmişsindir, hüzünlendirmişsindir. Zalimler için yardımcılardan yoktur. )
3/193 Rabbena innena semi'na munadiyen yunadi lil imani en aminu bi rabbikum fe amenna rabbena fağfir lena zunubena ve keffir anna seyyiatina ve teveffena meal ebrar
( Rab’bimiz kesinlikle biz, Rab’binize inanın." diyerek inanç için seslenen sesleniciyi duyduk. Rab’bimiz inandık. Bize günahlarımızı affet ve kötülüklerimizi ört. Bizi iyilerle birlikte vefat ettir." )
3/194 Rabbena ve atina ma veadtena ala rusulike ve la tuhzina yevmel kiyameh inneke la tuhliful miad
( Rab’bimiz, resullerin üzerine o bize vaad ettiğini bize ver. Ayağa kalkış gününde bizi rezil etme. Kesinlikle sen vaade, vadeye ihtilaf etmezsin. )
3/195 Festecabe lehum rabbuhum enni la udiy'u amele amilin minkum min zekerin ev unsa ba'dukum min ba'd fellezine haceru ve uhricu min diyarihim ve uzu fi sebili ve katelu ve kutilu le ukeffiranne anhum seyyiatihim ve le udhilennehum cennatin tecri min tahtihel enhar sevaben min indillah vallahu indehu husnus sevab
( Böylece Rab’leri onlara cevap verip kabul etti. "Ben birbirinizden olan, sizlerden erkeklerden ve kadınlardan çalışanların çalışmalarını heba etmeyeceğim, yitirmeyeceğim. Böylece, o göç edip ayrılanlara, yurtlarından çıkarılanlara, yolumda eziyet edilenlere, savaşanlara ve öldürülenlere, onlara kötülüklerini örteceğim. Kesinlikle onları, Allah’ın indinden sevap olarak, altlarından nehirler akan bahçelere sokacağım." Ve o güzel sevap Allah’ın indindedir. )
3/196 La yeğurranneke tekallubullezine keferu fil bilad
( O inkar edenlerin, beldelerin içinde dönüp dolaşmaları seni kesinlikle aldatmasın. )
3/197 Metaun kalilun summe me'vahum cehennem ve bi'sel mihad
( Az faydadır. Sonra onların mekanı cehennemdir. Ne kötü döşektir. )
3/198 Lakinillezinettekav rabbehum lehum cennatun tecri min tahtihel enharu halidine fiha nuzulen min indillah ve ma indellahi hayrun lil ebrar
( Lakin o Rab’lerinden sakınanlar, onlara, Allah’ın indinden ağırlama, ikram olarak, içinde ebedi olacakları, altlarından nehirler akan bahçeler vardır. O Allah’ın indindeki iyiler için hayırlıdır. )
3/199 Ve inne min ehlil kitabi le men yu'minu billahi ve ma unzile ileykum ve ma unzile ileyhim haşiine lillahi la yeşterune bi ayatillahi semenen kalila ulaike lehum ecruhum inde rabbihim innellahe seriul hisab
( Ve kesinlikle kitap sahiplerinden kimi, Allah’a , o sizlere indirilene ve o onlara indirilene, Allah’a  saygı ve sevgi dolu korku duyarak, ürpererek, ürkerek inanır. Allah’ın ayetlerini az değere satmasın. İşte onlara ödülleri Rab’lerinin indindedir. Kesinlikle Allah hızlı hesaplayandır. )
3/200 Ya eyyuhellezine amenusbiru ve sabiru ve rabitu vettekullahe leallekum tuflihun
( Ey o inananlar, sabredin ve sabır gösterin ve bağlanın ve Allah’tan sakının. Umulur ki iflah olursunuz. )
NİSA 4/1 Ya eyyuhen nasutteku rabbekumullezi halekakum min nefsin vahidetin ve haleka minha zevceha ve besse minhuma ricalen kesiran ve nisaa vettekullahellezi tesaelune bihi vel erham innellahe kane aleykum rakiba
( Ey insanlar sizi tek nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve onlardan çokça erkek ve kadın diriltip gönderen Rab’binizden sakının. O'nunla sual ettiğiniz Allah’tan ve akrabalıktan sakının. Kesinlikle Allah üzerinize gözetleyendir. )
4/2 Ve atul yetama emvalehum ve la tetebeddelul habise bit tayyibi ve la te'kulu emvalehum ila emvalikum innehu kane huben kebira
( Ve yetimlere mallarını verin. Pisi, kötüyü, temizle, iyiyle değiştirmeyin. Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin. Kesinlikle o büyük günahtır.  )
4/3 Ve in hiftum en la tuksitu fil yetama fenkihu ma tabe lekum minen nisai mesna ve sulase ve ruba’fe in hiftum en la ta'dilu fe vahideten ev ma meleket eymanukum zalike edna en la teulu
( Ve eğer yetimler hakkında adil olmamaktan korkarsanız, o halde o hoşunuza giden kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın. Ancak, adil olmamaktan korkarsanız, teki veya o ellerinizin malik olduğu olmalıdır. Bu doğruluk haricinde olmamaya en yakındır. )
4/4 Ve atun nisae sadukatihinne nihleh fe in tibne lekum an şey'in minhu nefsen fe kuluhu heniyen meria
( Ve kadınlara sadakalarını gönülden verin. Eğer ondan bir şeyi size nefislerince, hoşnutça bağışlayıp verirlerse, onu afiyetle güzelce yiyin. )
4/5 Ve la tu'tus sufehae emvalekumulleti cealellahu lekum kiyamen verzukuhum fiha veksuhum ve kulu lehum kavlen ma'rufa
( Ve Allah’ın size devamlı kıldığı o mallarınızı akılsızlara vermeyin. Onları onlardan rızıklandırın, onları giydirin ve onlara iyi söz söyleyin. )
4/6 Vebtelul yetama hatta iza beleğun nikah fe in anestum minhum ruşden fedfeu ileyhim emvalehum ve la te'kuluha israfen ve bidaran en yekberu ve men kane ğaniyyen fel yesta'fif ve men kane fekiran fel ye'kul bil ma'ruf fe iza defa'tum ileyhim emvalehum fe eşhidu aleyhim ve kefa billahi hasiba
( Ve nikah zamanına erişene kadar yetimleri deneyin. Eğer onlardan doğru düşünenleri görürseniz, artık onlara mallarını teslim edin. Büyüyerek sahip olurlar diye onu israf ederek aceleyle yemeyin. Kim zenginse çekinsin ve kim fakir ise iyilikle, bilinen şekilde yesin. Onlara mallarını verdiğinizde onların üzerine şahit tutun. Allah hesap eden olarak kafidir. )
4/7 Lir ricali nasibun min ma terakel validani vel akrabune ve lin nisai nasibun min ma terakel validani vel akrabune min ma kalle minhu ev kesur nasiben mefruda
( Ana babanın ve yakınların o bıraktıklarından erkekler için nasip vardır. Ana babanın ve yakınların o bıraktıklarından kadınlar için nasip vardır. Ondan o az veya çok olanlardan farz kılınmış, belirli nasip vardır.  )
4/8 Ve iza hadaral kismete ulul kurba vel yetama vel mesakinu ferzukuhum minhu ve kulu lehum kavlen ma'rufa
( Ve hazır olunduğunda, yakınlığı olanları, yetimleri ve yoksulları paylandırın. Onları ondan rızıklandırın ve onlara iyi söz söyleyin. )
4/9 Vel yahşellezine lev teraku min halfihim zurriyyeten diafen hafu aleyhim fel yettekullahe vel yekulu kavlen sedida
( Ve şayet arkalarında zayıf soylar bıraksalardı onların üzerine korkarlardı. O halde Allah’tan sakının ve doğru söz söyleyin. )
4/10 İnnellezine ye'kulune emvalel yetama zulmen innema ye'kulune fi butunihim nara ve seyaslevne seira
( Kesinlikle o yetimlerin mallarını zulümle yiyenler, karınlarının içine ateşi yerler. Ateşe yaslanacaklardır. )
4/11 Yusiykumullahu fi evladikum liz zekeri mislu hazzil unseyeyn fe in kunne nisaen fevkasneteyni fe lehunne sulusa ma terak ve in kanet vahideten fe lehan nisf ve li ebeveyhi li kulli vahidun minhumes sudusu min ma terake in kane lehu veled fe in lem yekun lehu veledun ve verisehu ebevahu fe li ummihis sulus fe in kane lehu ihvetun fe li ummihis sudus min ba'di vesiyyetin yusiy biha ev deyn abaukum ve ebnaukum la tedrune eyyuhum akrabu lekum nef'a feridaten minellah innellahe kane alimen hakima
( Allah size çocuklarınız hakkında vasiyet eder. Erkek için iki kadının payının aynısı kadardır. Eğer kadınlar ikiden fazla ise, o bırakılanın üçte ikisi onlaradır. Eğer tek ise, yarısı onadır. Eğer çocuğu varsa, ana babaları için, her biri için onlardan o bırakılanın altıda biridir. Onun çocuğu yoksa ve onun varisi ana babası ise bu durumda annesi için üçte birdir. Şayet onun kardeşleri varsa bu durumda annesi için vasiyet edilen vasiyetten veya borcundan sonra altıda birdir. Babanızın ve çocuklarınızın hangisinin size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah’tan farzlardır. Kesinlikle Allah bilendir hakimdir.  )
4/12 Ve lekum nisfu ma terake ezvacukum in lem yekun lehunne veled fe in kane lehunne veledun fe lekumur rubuu min ma terakne min ba'di vesiyyetin yusiyne biha ev deyn ve lehunner rubuu min ma teraktum in len yekun lekum veled fe in kane lekum veledun fe lehunnes sumunu min ma teraktum min ba’di vesiyyetin tusune biha ev deyn ve in kane raculun yurasu kelaleten ev imraetun ve lehu ehun ev uhtun fe li kulli vahidin minhumes sudus fe in kanu eksera min zalike fe hum şurakau fis sulusi min ba'di vesiyyetin yusa biha ev deynin ğayra mudarr vesiyyeten minellah vellahu alimun halim
( Çocuğu yoksa, eşinizin o bıraktığından size yarısıdır. Eğer çocuğu varsa, onlara o terkedilip bırakılandan, vasiyet edilen vasiyetten veya borcundan sonra size dörtte biridir. Çocuğunuz yoksa, o terkedip bıraktığınızdan onlara dörtte biridir. Eğer çocuğunuz varsa o terkedip bıraktığınızdan onlara vasiyet edilen vasiyetten veya borcundan sonra sekizde biridir. Eğer kelaleten ana babası ve çocuğu olmadan miras bırakan erkek veya kadın ise  ve erkek kardeşi veya kızkardeşi varsa, bu durumda her biri için onlardan altıda biridir. Eğer bundan daha çok iseler, onlar vasiyet edilen vasiyetten veya borcundan sonra darlık olmadan üçte birini paylaşırlar. Allah’tan vasiyettir. Allah bilendir yumuşaktır.  )
4/13 Tilke hududullah ve men yutiillahe ve rasulehu yudhilhu cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ve zalikel fevzul azim
( Bunlar Allah’ın hudutlarıdır. Kim Allah’a  ve O'nun resulüne itaat ederse, onu içinde ebedi olacağı, altlarından nehirler akan bahçelere sokar. İşte bu büyük kurtuluştur. )
4/14 Ve men ya'sillahe ve rasulehu ve yeteadde hududehu yudhilhu naran haliden fiha ve lehu azabun muhin
( Ve kim Allah’a  ve O'nun resulüne isyan ederse ve onun hududunu aşarsa onu, içinde ebedi olacağı ateşe sokar. Alçaltıcı hakir eden azap onadır. )
4/15 Vellati ye'tinel fahişete min nisaikum festeşhidu aleyhinne erbeaten minkum fe in şehidu fe emsikuhunne fil buyuti hatta yeteveffahunnel mevtu ev yec'alellahu lehunne sebila
( Ve sizlerden dördünüz, o kadınlarınızdan ahlaksızlığı getirenlere şahitlik etsinler. Eğer şahitlik yaparlarsa, ölüm onları vefat ettirene veya Allah onlara yol verene kadar onları evlerinin içinde tutun.  )
4/16 Vellezani ye'tiyaniha minkum fe azuhuma fe in taba ve asleha fe a'ridu anhuma innellahe kane tevvaber rahima
( Ve sizlerden onu getiren ikisine eziyet edin. Eğer tevbe ederlerse ve iyileşirlerse artık onlardan vazgeçin. Kesinlikle Allah tevbeleri kabul edendir merhametlidir.  )
4/17 İnnemet tevbetu alellahi lillezine ya'melunes sue bi cehaletin summe yetubune min karibin fe ulaike yetubullahu aleyhim ve kanellahu alimen hakima
( Kesinlikle tevbe o cehaletle kötülük yapanlar için Allah’ın üzerinedir. Sonra hemen ardından tevbe ederler. Böylece Allah işte onların üzerine tevbe eyler. Allah bilendir hakimdir.  )
4/18 Ve leysetit tevbetu lillezine ya'melunes seyyiat hatta iza hadara ehadehumul mevtu kale inni tubtul ane ve lellezine yemutune ve hum kuffar ulaike a'tedna lehum azaben elima
( Ve o kötülük yapanların tevbesi asla kabul edilmez. Nihayet onlardan birine ölüm geldiğinde "Kesinlikle ben şimdi tevbe ettim." der. O inkarcı olarak ölenler için, işte onlara elim azap hazırladık. )
4/19 Ya eyyuhellezine amenu la yehillu lekum en terisun nisae kerha ve la ta'duluhunne li tezhebu bi ba'di ma ateytumuhunne illa en ye'tine bi fahişetin mubeyyineh ve aşiruhunne bil ma'ruf fe in kerihtumuhunne fe asa en tekrahu şey’en ve yec'alellahu fihi hayran kesira
( Ey o inananlar, zorlayarak kadınlara varis olmanız size helal değildir. Açıkça ahlaksızlığı getirmeleri haricinde, onlara verdiklerinizin bazılarını ayırmak için onları sıkıştırıp zarar vermeyin. Onlarla iyi geçinip yardımcı olun. Eğer onları istemezseniz, onlardan hoşlanmazsanız, ola ki bir şeyi istemezsiniz, bir şeyden hoşlanmazsınız Allah onun içinde çok hayır kılar. )
4/20 Ve in eradtumustibdale zevcin mekane zevcin ve ateytum ihdahunne kintaran fe la te'huzu minhu şey'a e te'huzunehu buhtanen ve ismen mubina
( Ve eğer eşi eşin yerine değiştirmek isterseniz ve onlardan birine yükler ölçüsünde verirseniz, ondan hiçbir şeyi almayın. Onu uydurma, iftira olarak ve apaçık günah olarak mı alıyorsunuz? )
4/21 Ve keyfe te'huzunehu ve kad efda ba’dukum ila ba'din ve ehazne minkum misakan ğaliyza
( Ve sizler birbirlerinize kaynaşmışken onu nasıl alırsınız? Ve sizlerden sağlam söz aldılar. )
4/22 Ve la tenkihu ma nekeha abaukum minen nisai illa ma kad selef innehu kane fahişeten ve makta ve sae sebila
( Ve o önceden oluverenin haricinde, o kadınlardan babalarınızın nikahladıklarını nikahlamayın. Kesinlikle o ahlaksızcaydı, iğrençti ve kötü yoldu. )
4/23 Hurrimet aleykum ummehatukum ve benatukum ve ehavatukum ve ammatukum ve halatukum ve benatul ehi ve benatul uhti ve ummehatukumullati erda'nekum ve ehavatukum miner radaati ve ummehatu nisaikum ve rabaibukumullati fi hucurikum min nisaikumullati dehaltum bihinne fe in lem tekunu dehaltum bihinne fe la cunaha aleykum ve halailu ebnaikumullezine min aslabikum ve en tecmeu beynel uhteyni illa ma kad selef innellahe kane ğafurar rahima
( Anneleriniz, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kızkardeşlerinizin kızları, o sizi emziren anneleriniz, gayrımeşru kızkardeşleriniz ve kadınlarınızın anneleri ve o içine girdiğiniz kadınlarınızdan olan odalarınızdaki üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlara girmiş olmadınızsa üzerinize günah yoktur. Soyunuzdan olan oğullarınızın nikahlı kadınları ve o önceden oluverenin haricinde toplayıp iki kızkardeşi nikahlamanız. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
4/24 Vel muhsanatu minen nisai illa ma meleket eymanukum kitabellahi aleykum ve uhille lekum ma verae zalikum en tebteğu bi emvalikum muhsinine ğayra musafihin fe mestemta'tum bihi minhunne fe atuhunne ucurahunne feridah ve la cunaha aleykum fima teradaytum bihi min ba'dil feridah innellahe kane alimen hakima
( Ve kadınlardan o ellerinizin malik oldukları haricindeki temiz ve namuslu kadınlar. Allah üzerinize yazmıştır. İşte o bunlardan başkalarını, iyilikle, namussuz olmadan mallarınızla aramanızı size helal kılmıştır. O halde onlardan olanlardan faydalanın da onlara ödüllerini farz olarak verin. O farzı yerine getirdikten, kesinleştirdikten sonra onu isteyip kabullenmenizde üzerinize günah yoktur. Kesinlikle Allah bilendir hakimdir. )
4/25 Ve men lem yesteti’minkum tavlen en yenkihal muhsanatil mu'minati fe min ma meleket eymanukum min feteyatikumul mu'minat vellahu a'lemu bi imanikum ba'dukum min ba'd fenkihuhunne bi izni ehlihinne ve atuhunne ucurahunne bil ma'rufi muhsanatin ğayra musafihatin ve la muttehizati ahdan fe iza uhsinne fe in eteyne bi fahişetin fe aleyhinne nisfu ma alel muhsanati minel azab zalike li men haşiyel anete minkum ve en tasbiru hayrun lekum vellahu ğafurun rahim
( Ve sizlerden kimin inanan temiz ve namuslu kadınları zenginlikle bollukla nikahlamaya istidatı yoksa, o halde o ellerinizin malik olduğu inanan genç kadınlarınızdan. Allah inancınızı bilir. Sizler birbirinizdensiniz. O halde ailelerinin, sahiplerinin izni ile onları nikahlayın ve namussuz olmayan, ahd ile dost edinmeyen kadınlara, onlara ödüllerini iyilikle, bilinen şekilde verin. Artık temiz ve namuslu olarak evlendiklerinde, eğer ahlaksızlığı getirirlerse, onlara o temiz ve namuslu kadınlara olan azabın yarısıdır. Bu sizlerden o günahtan korkup ürperenler, ürkenler içindir. Sabretmeniz size daha hayırlıdır. Allah affedendir merhametlidir.  )
4/26 Yuridullahu li yubeyyine lekum ve yehdiyekum sunenellezine min kablikum ve yetube aleykum vellahu alimun hakim
( Allah size açıklamayı, sizi o sizden öncekilerin adetlerine, usüllerine yönlendirmeyi ve üzerinize tevbe eylemeyi ister. Allah bilendir hakimdir. )
4/27 Vallahu yuridu en yetube aleykum ve yuridullezine yettebiuneş şehevati en temilu meylen azima
( Ve Allah üzerinize tevbe eylemeyi ister. O şehvetlere tabi olanlar büyük meyille meyletmenizi isterler. )
4/28 Yuridullahu en yuhaffife ankum ve hulikal insanu daiyfa
( Allah sizi hafifletmeyi ister. İnsan zayıf yaratılmıştır. )
4/29 Ya eyyuhellezine amenu la te'kulu emvalekum beynekum bil batili illa en tekune ticaraten an teradin minkum ve la taktulu enfusekum innellahe kane bikum rahima
( Ey o inananlar, isteğinizle ticarette olmanızın haricinde, mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin. Kendinizi, kendinizden olanları öldürmeyin. Kesinlikle Allah size merhametlidir.  )
4/30 Ve men yef'al zalike udvanen ve zulmen fe sevfe nuslihi nara ve kane zalike alellahi yesira
( Ve kim bunu düşmanlıkla ve zulümle yaparsa, artık onu yakında ateşe yaslayacağız. Bu Allah’a  kolaydır. )
4/31 İn tectenibu kebaira ma tunhevne anhu nukeffir ankum seyyiatikum ve nudhilkum mudhalen kerima
( Eğer o yasaklandığınızın, menedildiğinizin büyüklerinden sakınırsanız, size kötülüklerinizi örteriz. Sizi dahil olunacağın faydalısına sokarız. )
4/32 Ve la tetemennev ma faddalellahu bihi ba'dakum ala ba'd lir ricali nasibun min mektesebu ve lin nisai nasibun min mektesebn ves'elullahe min fadlih innellahe kane bi kulli şey'in alima
( Ve Allah’ın bazınızı bazınıza o üstün kıldığını temenni etmeyin. Erkekler için o kazandıklarından nasiptir ve kadınlar için o kazandıklarından nasiptir. Allah’a  üstünlüğünden lütfundan sual edin. Kesinlikle Allah her şeyi bilendir. )
4/33 Ve li kullin cealna mevaliye min ma terakel validani vel akrabun vellezine akadet eymanukum fe atuhum nasibehum innellahe kane ala kulli şey'in şehida
( Ve o ana babaların, yakınların bıraktıklarından ve o ellerinizin akdettiğinden hepsi için mirasçılar kıldık. O halde onlara nasiplerini verin. Kesinlikle Allah her şeye şahittir. )
4/34 El ricalu kavvamune alen nisai bima faddalellahu ba'dahum ala ba'din ve bima enfeku min emvalihim fes salihatu kanitatun hafizatun lil ğaybi bima hafizallah vellati tehafune nuşuzehunne fe izuhunne vehcuruhunne fil medacii vadribuhunne fe in eta'nekum fe la tebğu aleyhinne sebila innellahe kane aliyyen kebira
( Allah’ın bazılarını bazılarına üstün kılmasından ve mallarından harcamalarından dolayı erkekler kadınlar üzerinde koruyan ve gözetendirler. İyileri, saygılı durup itaat edenler, Allah’ın korumasından dolayı gaybı, gizli olanı koruyanlardır. O geçimsizliklerinden korktuklarınıza, onlara öğüt verin. Onları yataklardan ayırın ve onları uzaklaştırın, onlara beyan edin. Eğer size itaat ederlerse onların üzerine yol aramayın. Kesinlikle Allah uludur, büyüktür. )
4/35 Ve in hiftum şikaka beynihima feb'asu hakemen min ehlihi ve hakemen min ehliha in yurida islahan yuveffikillahu beynehuma innellahe kane alimen habira
( Ve eğer onların aralarında ayrılıktan korkarsanız, o erkeğin ailesinden ve o kadının ailesinden hakem gönderin. Eğer iyileştirmeyi isterse, Allah onların aralarında muvaffakiyet verir. Kesinlikle Allah bilendir haberdardır. )
4/36 Va'budullahe ve la tuşriku bihi şey'en ve bil valideyni ihsanen ve bi zil kurba vel yetama vel mesakini vel cari zil kurba vel caril cunubi ves sahibi bil cenbi vebnis sebili ve ma meleket eymanukum innellahe la yuhibbu men kane muhtalen fehura
( Ve Allah’a  kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara, yakın komşulara, uzak komşulara, yoldaşlara, kovularak yolda kalmışlara ve o ellerinizin malik olduklarına iyilik yapın. Kesinlikle Allah  şımaran, övünen kimseyi sevmez. )
4/37 Ellezine yebhalune ve ye'murunen nase bil buhli ve yektumune ma atahumullahu min fadlih ve a'tedna lil kafirine azaben muhina
( O cimrilik edenler ve insanlara cimriliği emredenler ve Allah’ın onlara üstünlüğünden lütfundan verdiğini gizleyenler. İnkarcılar için alçaltıcı hakir eden azap hazırladık. )
4/38 Vellezine yunfikune emvalehum riaen nasi ve la yu'minune billahi ve la bil yevmil ahir ve men yekuniş şeytanu lehu karinen fe sae karina
( Ve o mallarını insanlara gösteriş olarak harcayanlar Allah’a ve sonraki güne inanmazlar. Kim ki şeytan ona arkadaş olur, o kötü arkadaştır. )
4/39 Ve maza aleyhim lev amenu billahi vel yevmil ahiri ve enfeku min ma razekahumullah ve kanellahu bihim alima
( Ve ne olurdu onlara ki, Allah’a ve sonraki güne inansalardı ve Allah’ın onları rızıklandırdıklarından harcasalardı. Allah onları bilendir. )
4/40 İnnellahe la yazlimu miskale zerrah ve in teku haseneten yudaifha ve yu'ti min ledunhu ecran azima
( Kesinlikle Allah zerre ağırlığı ölçüsünde dahi zulmetmez. Eğer iyilik olursa onu kat kat artırır ve indinden büyük ödül verir. )
4/41 Fe keyfe iza ci'na min kulli ummetin bi şehidin ve ci'na bike ala haulai şehida
( O halde, her topluluktan şahitler getirdiğimizde ve seni bunların üzerine şahit kıldığımızda nasıl olur? )
4/42 Yevmeizin yeveddullezine keferu ve asavur rasule lev tusevva bihimul ard ve la yuktumunellahe hadisa
( O gün olduğunda o inkar edenler ve resule isyan edenler, yerin onlara müsavi olmasını, yerle bir olmayı arzularlar. Allah’tan sözü gizleyemezler. )
4/43 Ya eyyuhellezine amenu la takrabus salate ve entum sukara hatta ta'lemu ma tekulune ve la cunuben illa abiri sebilin hatta tağtesilun ve in kuntum merda ev ala seferin ev cae ehadun minkum minel ğaiti ev lamestumun nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saiyden tayyiben femsehu bi vucuhikum ve eydikum innellahe kane afuvven ğafura
( Ey o inananlar, sizler sarhoşken ne söylediğinizi bilene kadar ve yolcu olmanızın haricinde, pisken yıkanıncaya kadar duaya yaklaşmayın. Eğer hastaysanız veya seferdeyseniz veya sizlerden biriniz dışkısından getirirse veya kadınlara dokunup da su bulamazsanız temiz toprağa niyet edin. Böylece yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Kesinlikle Allah affedendir bağışlayandır. )
4/44 E lem tera ilellezine utu nasiben minel kitabi yeşteruned dalalete ve yuridune en tedillus sebil
( O kitaptan nasip verilenleri görmez misiniz? Sapıklığı satın alırlar ve yolu sapıtmanızı isterler. )
4/45 Vallahu a’lemu bi a'daikum ve kefa billahi veliyyen ve kefa billahi nasira
( Ve Allah düşmanlarınızı bilir. Allah dost olarak kafidir. Allah yardımcı olarak kafidir. )
4/46 Minellezine hadu yuharrifunel kelime an mevadiihi ve yekulune semi'na ve asayna vesma’ğayra musmein ve raina leyyen bi elsinetihim ve ta'nen fid din ve lev ennehum kalu semi'na ve eta'na vesma’venzurna le kane hayran lehum ve akveme ve lakin leanehumullahu bi kufrihim fe la yu'minune illa kalila
( O Yahudilerden kelimeyi yerinden değiştirenler, dillerini dürüp eğerek ve din hakkında saldırganlaşarak "Duyduk ve isyan ettik, duy duymaz olası ve bizi gör." derler. Şayet kesinlikle onlar "Duyduk ve itaat ettik, duy ve bize bak." deselerdi onlara daha hayırlı ve daha kuvvetli, sağlam olurdu. Lakin Allah onları inkarları ile lanetler de azı hariç inanmazlar. )
4/47 Ya eyyuhellezine utul kitabe aminu bima nezzelna musaddikan li ma meakum  min kabli en natmise vucuhen fe neruddeha ala edbariha ev nel'anehum ke ma leanna ashabes sebt ve kane emrullahi mef'ula
( Ey o kitap verilenler, yüzleri silip yok edip de onları arkalarına çevirmemizden veya onları o yedinci gün sahiplerini lanetlediğimiz gibi lanetlememizden önce, o sizinle birlikte olanı doğrulayıcı olarak indirdiğimize inanın. Allah’ın işi yapılasıdır. )
4/48 İnnellahe la yağfiru en yuşrake bihi ve yağfiru ma dune zalike li men yeşa’ve men yuşrik billahi fe kad iftera ismen azima
( Kesinlikle Allah, O'na ortak koşulmasını affetmez. İşte o bundan başkasını dilediği kimseler için affeder. Kim Allah’a  ortak koşarsa büyük günah uydurur. )
4/49 E lem tera ilellezine yuzekkune enfusehum belillahu yuzekki men yeşau ve la yuzlemune fetila
( O nefislerini temize çıkaranları görmez misiniz? Bilakis, Allah dilediği kimseyi temizler ve fitil kadar zulmetmez. )
4/50 Unzur keyfe yefterune alellahul kezib ve kefa bihi ismen mubina
( Bak, nasıl da Allah’a  yalan uydururlar. O apaçık günah olarak kafidir. )
4/51 E lem tera ilellezine utu nasiben minel kitabi yu'minune bil cibti vet tağuti ve yekulune lillezine keferu haulai ehda minellezine amenu sebila
( O kitaptan nasip verilenleri görmez misiniz? Puta ve azgına inanırlar. O inkar edenler için, "Bunlar yol olarak o inananlardan daha yönlenmişlerdir." derler.  )
4/52 Ulaikellezine leanehumullah ve men yel'anillahu fe len tecide lehu nesira
( İşte onlar, Allah'ın lanetledikleridir. Allah kimi lanetlerse, artık ona yardımcı bulamazsın. )
4/53 Em lehum nesibun minel mulki fe izen la yu'tunen nase nekira
( Onlara mülkten nasip mi var? Öyle olsa insanlara çekirdekteki çukuru bile vermezler. )
4/54 Em yahsudunen nase ala ma atahumullahu min fadlih fe kad ateyna ale ibrahimel kitabe vel hikmete ve ateynahum mulken azima
( Allah’ın üzerlerine üstünlüğünden lütfundan verdiği insanları mı kıskanırlar? Halbuki İbrahim’e kitabı ve sırrı verdik. Onlara büyük mülk verdik. )
4/55 Fe minhum men amene bihi ve minhum men saddeanh ve kefa bi cehenneme seira
( Artık onlardan ona inanan kimseler ve onlardan ondan engelleyen kimseler. Onlara da cehennemdeki ateş kafidir. )
4/56 İnnellezine keferu bi ayatina sevfe nuslihim nara kullema nedicet culuduhum beddelnahum culuden ğayraha li yezukul azab innellahe kane azizen hakima
( O ayetlerimizi inkar edenleri, yakında onları kesinlikle ateşe yaslarız. Derileri her piştiğinde azabı tatmaları için, onları deri olarak başkalarıyla değiştireceğiz. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )
4/57 Vellezine amenu ve amilus salihati senudhiluhum cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ebeda lehum fiha ezvacun mutahheratun ve nudhiluhum zillen zalila
( Ve o inananları, iyilikler yapanları, onları altlarından nehirler akan, içinde ebediyen daim olacakları bahçelere sokacağız. Onlara orada temiz eşler vardır. Onları koyu gölgelere sokarız. )
4/58 İnnellahe ye'murukum en tueddul emanati ila ehliha ve iza hakemtum beynen nasi en tahkumu bil adl innellahe niimma yeizukum bih innellahe kane semian basira
( Kesinlikle Allah size emanetleri sahibine vermeyi emreder. İnsanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmeyi emreder. Kesinlikle Allah size onunla nimetli öğüt verir. Kesinlikle Allah duyandır, görendir. )
4/59 Ya eyyuhellezine amenu eti’ullahe ve eti’ur rasule ve ulil emri minkum fe in tenaze'tum fi şey'in fe rudduhu ilellahi ver rasuli in kuntum tu'minune billahi vel yevmil ahir zalike hayrun ve ahsenu te'vila
( Ey o inananlar Allah’a  itaat edin. Resule ve sizlerden işi olana itaat edin. Eğer bir şey hakkında anlaşmazlığa düşer tartışırsanız onu Allah’a  ve resule döndürün. Eğer Allah’a ve sonraki güne inanmakta olursanız, bu daha hayırlıdır ve yorumlanmaya daha güzeldir. )
4/60 E lem tera ilellezine yez'umune ennehum amenu bima unzile ileyke ve ma unzile min kablike yuridune en yetehakemu ilet tağuti ve kad umiru en yekfuru bih ve yuriduş şeytanu en yudillehum dalalen beiyda
( O sana ve o senden öncekilere indirilene kesinlikle inandıklarını ileri sürenleri görmez misiniz? İnkar etmekle emrolundukları azgını hakem kılmayı isterler. Şeytan onları uzak, derin sapıklığa saptırmayı ister. )
4/61 Ve iza kile lehum tealev ila ma enzelellahu ve iler rasuli raeytel munafikine yesuddune anke sududa
( Ve onlara o Allah’ın indirdiğine ve resule gelin denildiğinde ikiyüzlülerin senden uzaklaştıklarını, döndüklerini görürsün. )
4/62 Fe keyfe iza esabethum musibetun bima kaddemet eydihim summe cauke yahlifune billahi in eradna illa ihsanen ve tevfika
( O halde o ellerinin sunduğundan dolayı onlara musibet isabet ettiğinde nasıl olur? Sonra Allah’a  yemin ederek sana gelirler. "Kesinlikle biz iyiliği ve ara bulmayı istedik." )
4/63 Ulaikellezine ya'lemullahu ma fi kulubihim fe a'rid anhum veizhum ve kul lehum fi enfusihim kavlen beliğa
( İşte onlar, Allah onların kalplerinde ne varsa bilir. O halde onlara doğru yüz çevir ve onlara öğüt ver. Onlara nefisleri hakkında güzel ve eksiksiz sözler söyle. )
4/64 Ve ma erselna min rasulin illa li yutaa bi iznillah ve lev ennehum iz zalemu enfusehum cauke festağferullahe vestağfera lehumur rasulu le vecedullahe tevvaber rahima
( Ve Allah’ın izniyle itaat edilmesinin haricinde resulden göndermedik. Şayet kesinlikle onlar nefislerine zulmettiklerinde sana gelip de Allah’tan af isteseler ve resul onlara af istese, Allah’ı tevbe kabul edici ve merhametli bulurlardı. )
4/65 Fe la ve rabbike la yu'minune hatta yuhakkimuke fima şecera beynehum summe la yecidu fi enfusihim haracen min ma kadayte ve yusellimu teslima
( Ama hayır ve Rab’bin. Seni o aralarında çekiştikleri, birbirlerine girdikleri işler hakkında hakem yapıp, sonra o hükmettiğinden dolayı nefislerinde sıkıntı zorluk bulmayıp da sağlamca teslim olana kadar inanmazlar. )
4/66 Ve lev enna ketebna aleyhim en iktulu enfusekum ev ihrucu min diyarikum ma fealuhu illa kalilun minhum ve lev ennehum fealu ma yuazune bihi le kane hayran lehum ve eşedde tesbita
( Ve şayet kesinlikle biz onların üzerine nefislerinizi öldürün veya yurtlarınızdan çıkarın diye yazsaydık, onu onlardan azı haricindekiler yapmazdı. Şayet kesinlikle onlar o öğütleneni yapsalardı, onlara daha hayırlı olurdu ve daha şiddetli sabitlenirdi. )
4/67 Ve izen le ateynahum min ledunna ecran azima
( Ve o zaman onlara indimizden büyük ödül verirdik. )
4/68 Ve le hedeynahum siratan mustekima
( Ve onları doğru yola yönlendirirdik. )
4/69 Ve men yutillahe ver rasule fe ulaike meallezine en'amellahu aleyhim minen nebiyyine ves siddikine veş şuhedai ves salihin ve hasune ulaike rafika
( Ve kim Allah’a  ve resule itaat ederse işte onlar, habercilerden, doğrulardan, şahitlerden, iyilerden ve güzellerden Allah’ın üzerlerine nimet verdikleriyle birliktedirler. İşte onlar refakatçi yoldaşlardır. )
4/70 Zalikel fadlu minellah ve kefa billahi alima
( Bu Allah’tan üstünlüktür lütuftur. Allah bilen olarak kafidir. )
4/71 Ya eyyuhellezine amenu huzu hizrakum fenfiru subatin ev infiru cemia
( Ey o inananlar hazırlıklarınızı alın da bölükler olarak savaş için seferber olup hareket edin veya topluca savaş için seferber olup hareket edin. )
4/72 Ve inne minkum le men leyubettienn fe in esabetkum musibetun kale kad en'amellahu aleyye iz lem ekun meahum  şehida
( Ve kesinlikle sizlerden kim kesinlikle ağır davranır da size musibet isabet ederse, "Allah üzerime nimet verdi, zamanında onlarla birlikte şahit olmadım." der. )
4/73 Ve lein esabekum fadlun minellahi le yekulenne ke en lem tekun beynekum ve beynehu meveddetun ya leyteni kuntu meahum  fe efuze fevzen azima
( Ve eğer size Allah’tan üstünlük ve lütuf isabet ederse, kesinlikle sanki sizin ve onun arasında sevgi olmamış gibi, "Ey keşke ben onlarla birlikte olsaydım da büyük kurtuluş ile kurtulsaydım." der. )
4/74 Fel yukatil fi sebilillahillezine yeşrunel hayated dunya bil ahirah ve men yukatil fi sebilillahi fe yuktel ev yağlib fe sevfe nu'tihi ecran azima
( O halde o dünya hayatını ahirete satıp değiştirenler Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya yenerse ona yakında büyük ödül veririz. )
4/75 Ve ma lekum la tukatilune fi sebilillahi vel mustad'afine miner ricali ven nisai vel vildanillezine yekulune rabbena ahricna min hazihil karyetiz zalimi ehluha vec'al lena min ledunke veliyya vec'al lena min ledunke nesira
( Ve erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılanlar "Rab’bimiz bizi sahipleri zalimler olan bu şehirden çıkar ve bize indinden dost getir. Bize indinden yardım getir." derlerken, ne oldu size de Allah yolunda savaşmıyorsunuz? )
4/76 Ellezine amenu yukatilune fi sebilillah vellezine keferu yukatilune fi sebilit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş şeytani kane daiyfa
( O inananlar Allah yolunda savaşırlar ve o inkar edenler azgının yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın. Şeytanın tuzağı kesinlikle zayıftır. )
4/77 E lem tera ilellezine kile lehum kuffu eydiyekum ve ekimus salet ve atuz zekah fe lemma kutibe aleyhimul kitalu iza ferikun minhum yahşevnen nase ke haşyetillahi ev eşedde haşyeh ve kalu rabbena lime ketebte aleynel kital lev la ehhartena ila ecelin karib kul metaud dunya kalil vel ahiratu hayrun li men itteka ve la tuzlemune fetila
( O kendilerine "Ellerinizi çekin, duaya kalkın ve zekatı verin." denilenleri görmedin mi? Onların üzerine savaş yazıldığı zaman onlardan bir kısmı, insanlardan, Allah’tan korktukları gibi veya O’nun korkusundan daha şiddetli korkarlar. "Rab’bimiz, neden üzerimize savaşı yazdın, keşke bizi yakın vadeye kadar erteleseydin." derler. De ki: "Dünyanın faydası azdır ve sakınan kimseler için ahiret daha hayırlıdır ve onlara fitil kadar zulmedilmez." )
4/78 Eynema tekunu yudrikumul mevtu ve lev kuntum fi burucin muşeyyedeh ve in tusibhum hasenetun yekulu hazihi min indillah ve in tusibhum seyyietun yekulu hazihi min indik kul kullun min indillah fe ma li haulail kavmi la yekadune yefkahune hadisa
( Ölüm sizi, her nerede olursanız yakalar. Şayet sizler yüksek sağlam burçların kalelerin içinde bile olsanız. Eğer onlara güzellik isabet ederse "Bu Allah’ın indindendir." derler. Eğer onlara kötülük isabet ederse "Bu senin indindendir." derler. De ki: "Hepsi Allah’ın indindendir. O halde ne oluyor bu kavime de sözü anlamaya yanaşmıyorlar." )
4/79 Ma esabeke min hasenetin fe minellah ve ma esabeke min seyyietin fe min nefsik ve erselnake lin nasi rasula ve kefa billahi şehida
( Sana güzelinden ne isabet ederse Allah’tandır. Sana kötüsünden ne isabet ederse nefsindendir. Seni insanlar için resul olarak gönderdik. Allah şahit olarak kafidir. )
4/80 Men yutiir rasule fe kad etaallah ve men tevella fe ma erselnake aleyhim hafiyza
( Kim resule itaat ederse böylece Allah’a  itaat eder. Kim yüz çevirirse, seni onların üzerine koruyucu, gözetici olarak göndermedik. )
4/81 Ve yekulune taatun fe iza berazu min indike beyyete taifetun minhum ğayrallezi tekul vallahu yektubu ma yubeyyitun fe a'rid anhum ve tevekkel alellah ve kefa billahi vekila
( Ve "İtaat ettik." derler. Senin yanından meydana çıktıklarında, onlardan bir grup, söylediklerinin haricindekini kurarlar, tasarlarlar. Allah ne kurarlarsa, ne tasarlarlarsa yazar. O halde onlardan yüz çevirip dön. Allah’a  dayanıp sığın. Allah vekil olarak kafidir. )
4/82 E fe la yetedebberunel kur'an ve lev kane min indi ğayrullahi le vecedu fihihtilafen kesira
( Peki Kur'an’ı düşünmezler mi? Ve şayet Allah’tan başkasının indinden olsaydı onun içinde bir çok çelişki bulurlardı. )
4/83 Ve iza caehum emrun minel emni evil havfi ezau bih ve lev radduhu iler rasuli ve ila ulil emri minhum le alimehullezine yestenbitunehu minhum ve lev la fadlullahi aleykum ve rahmetuhu letteba'tumuş şeytane illa kalila
( Ve onlara güvenden veya korkudan iş geldiğinde, onu bildirirler. Şayet onu resule ve onlardan işi olanlara geri döndürselerdi, onlardan sonuç çıkarabilenler onu bilirlerdi. Şayet Allah'ın üstünlüğü, lütfu ve rahmeti üzerinize olmasa azınız hariç şeytana tabi olursunuz. )
4/84 Fe katil fi sebilillah la tukellefu illa nefseke ve harridil mu'minin asellahu en yekuffe be'sellezine keferu vallahu eşeddu be'sen ve eşeddu tenkila
( O halde Allah yolunda savaş. Sen nefsin haricinde mükellef değilsin. İnananları teşvik edip kızıştır. Allah'ın o inkar edenlerin güçlerini çekmesi, kifayetsiz kılması umulur. Allah güç olarak daha şiddetlidir ve ceza verme olarak da daha şiddetlidir. )
4/85 Men yeşfa şefaaten haseneten yekun lehu nesibun minha ve men yeşfa şefaaten seyyieten yekun lehu kiflun minha ve kanellahu ala kulli şey'in mukiyta
( Kim güzelliğe vesile olursa, ona ondan nasip olur. Kim kötülüğe vesile olursa ona ondan pay olur. Allah her şeye gıda rızık verendir, önem verip koruyandır, gözetendir. )
4/86 Ve iza huyyitum bi tehiyyetin fe hayyu bi ahsene minha ev rudduha innellahe kane ala kulli şey'in hasiba
( Ve selam ile selamlandığınızda, ondan daha güzeliyle selamlayın veya onu döndürüp iade edin. Kesinlikle Allah her şey üzerinde hesaplayandır. )
4/87 Allahu la ilahe illa hu le yecmeannekum ila yevmil kiyameti la raybe fih ve men asdeku minellahi hadisa
( Allah, O'nun haricinde ilah yoktur. Kesinlikle sizleri ayağa kalkış gününde toplayacaktır. Onun hakkında şüphe yoktur. Kim söz olarak Allah’tan daha doğrudur? )
4/88 Fe ma lekum fil munafikine fieteyni vallahu erkesehum bima kesebu e turidune en tehdu men edallellah ve men yudlilillahu fe len tecide lehu sebila
( O halde size ne oluyor da ikiyüzlüler hakkında iki topluluğa ayrılıyorsunuz. Allah o kazandıklarından dolayı onları tersine döndürür. O Allah’ın saptırdığını yönlendirmeyi mi istersiniz? Ve Allah kimi saptırırsa artık ona yol bulamazsın. )
4/89 Veddu lev tekfurune kema keferu fe tekunune sevaen fe la tettehizu minhum evliyae hatta yuhaciru fi sebilillah fe in tevellev fe huzuhum vaktuluhum haysu vecedtumuhum ve la tettehizu minhum veliyyen ve la nesira
( Onlar o inkar edenler gibi inkar etmenizi ve böylece onlarla eşit olmanızı arzularlar. O halde onlar, Allah yolunda hicret edip ayrılana kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları her nerede bulursanız yakalayın ve onları öldürün. Onlardan dost ve yardımcı edinmeyin. )
4/90 İllellezine yesilune ila kavmin beynekum ve beynehum misakun ev caukum hasirat suduruhum en yukatilukum ev yukatilu kavmehum ve lev şaellahu le selletahum aleykum fe le katelukum fe ini'tezelukum fe lem yukatilukum ve elkav ileykumus selem fe ma cealellahu lekum aleyhim sebila
( Sizin ve onlar arasında söz olan kavime ulaşıp sığınanlar veya sizlerle savaşmanın veya onların kavimleriyle savaşmanın göğüslerine hasar verdiği size gelenler hariç. Şayet Allah dileseydi onları üzerinize musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. O halde sizden uzak durur da sizinle savaşmazlar ve sizlere selam atarlarsa, Allah size onların üzerine yol vermemiştir. )
4/91 Setecidune aharine yuridune en ye'menukum ve ye'menu kavmehum kullema ruddu ilel fitneti urkisu fiha fe in lem ya'tezilukum ve yulku ileykumus selem ve yekuffu eydiyehum fe huzuhum vaktuluhum haysu sekiftumuhum ve ulaikum cealna lekum aleyhim sultanen mubina
( Diğerlerini sizden emin olmayı ve kavimlerinden emin olmayı ister bulacaksınız. Her fitneye döndürüldüklerinde, onun içine dönerler. Eğer sizi bırakıp, uzaklaşmazlarsa ve ellerini çekip de sizlere selam atmazlarsa, onları her nerede bulursanız yakalayın ve onları öldürün. Bunları size, onların üzerine apaçık kuvvet, delil kıldık. )
4/92 Ve ma kane li mu'minin en yaktule mu'minen illa hataa ve men katele mu'mine hataen fe tahriru rakabetin mu'minetin ve diyetun musellemetun ila ehlihi illa en yessaddeku fe in kane min kavmin aduvvin lekum ve huve mu'minun fe tahriru rakabetin mu'mineh ve in kane min kavmin beynekum ve beynehum misakun fediyetun musellemetun ila ehlihi ve tahriru rakabetin mu'mineh fe men lem yecid fe siyamu şehreyni mutetabiayni tevbeten minellah ve kanellahu alimen hakima
( Ve inanan için bir inananı hatanın haricinde öldürmek olmaz. Kim hatalı olarak bir inananı öldürürse inanan köleyi hür kılar ve onun doğrulayıp bağışlaması haricinde ailesine teslim edilmek üzere diyet verir. Eğer size düşman kavimden ise ve inanansa, inanan köleyi hür kılar ve eğer sizinle arasında söz olan kavimden ise onun ailesine teslim edilmek üzere fidye verir ve inanan köleyi hür kılar. Kim imkan bulamazsa ve gücü yetmezse, Allah’tan tevbesinin kabulü için iki ay ard arda oruç tutar. Allah bilendir hakimdir. )
4/93 Ve men yaktul mu'minen muteammiden fe cezauhu cehennemu haliden fiha ve ğadibellahu aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azaben azima
( Ve kim bir inananı taammüden öldürürse onun karşılığı, içinde ebedi olacağı cehennemdir. Allah onun üzerine öfke eylemiştir ve onu lanetlemiştir ve ona büyük azap hazırlamıştır. )
4/94 Ya eyyuhellezine amenu iza darabtum fi sebilillahi fe tebeyyenu ve la tekulu li men elka ileykumus selame leste mu'mina tebteğune aradal hayatid dunya fe indellahi meğanimu kesirah kezalike kuntum min kablu fe mennellahu aleykum fe tebeyyenu innellahe kane bima ta'melune habira
( Ey o inananlar, Allah yolunda seyirtip gezdiğinizde, araştırıp delillendirin. Dünya hayatının menfaatini arayarak o sizlere selam verene "Asla sen inanan değilsin." demeyin. Allah’ın indinde bir çok ganimet vardır. İşte sizler önceden böyle oldunuz da Allah üzerinize nimet verdi. O halde araştırıp delillendirin. Kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
4/95 La yestevil kaidune minel mu'minine ğayru ulid darari vel mucahidune fi sebilillahi bi emvalihim ve enfusihim feddalellahul mucahidine bi emvalihim ve enfusihim alel kaidine deraceh ve kullen veadellahul husna ve feddalellahul mucahidine alel kaidine ecran azima
( İnananlardan, özürü olmaksızın oturanlar ve Allah yolunda malları ve nefisleri ile cihad edenler eşit olamazlar. Allah malları ve nefisleri ile mücahit olanları, oturanların üzerine derece olarak üstün kıldı. Allah hepsine güzelliği vaad etti. Allah mücahitleri oturanların üzerine büyük ödül olarak üstün kıldı. )
4/96 Deracatin minhu ve mağfiraten ve rahmeh ve kanellahu ğafurar rahima
( O’ndan dereceler, af ve rahmet. Allah affedendir merhametlidir. )
4/97 İnnellezine teveffahumul melaiketu zalimi enfusihim kalu fima kuntum kalu kunna mustad'afine fil ard kalu e lem tekun erdullahi vasiaten fe tuhaciru fiha fe ulaike me'vahum cehennem ve saet mesira
( O meleklerin vefat ettirdikleri kesinlikle nefislerine zulmederler. "İçinde ne oldunuz?" derler. "Bizler yerin içinde zayıf bırakılanlar olduk." derler. "Allah’ın yeri geniş değil miydi? Orada hicret edip ayrılsaydınız ya." derler. İşte onlar, onların mekanları cehennemdir. Ne kötü varış yeridir. )
4/98 İllel mustad'afine miner ricali ven nisai vel vildani la yesteti'une hiyleten ve la yehtedune sebila
( Erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan zayıf bırakılanlar, çare bulmaya istidatı olmayanlar ve yola yönlenemeyenler hariç. )
4/99 Fe ulaike asellahu en ya'fuve anhum ve kanellahu afuvven ğafura
( İşte onlar, Allah’ın onları affetmesi umulur. Allah affedendir bağışlayandır.  )
4/100 Ve men yuhacir fi sebilillahi yecid fil erdi murağamen kesiran veseah ve men yahruc min beytihi muhaciran ilellahi ve rasulihi summe yudrikhul mevtu fe kad vekaa ecruhu alellah ve kanellahu ğafurar rahima
( Ve kim yerde, Allah yolunda hicret edip ayrılırsa gidilecek çok ve geniş yer bulur. Kim muhacir olarak Allah’a  ve O’nun resulüne doğru evinden hicret edip ayrılırsa ve sonra ölüm onu yakalarsa onun ödülü Allah’ın üzerine vakidir. Allah affedendir merhametlidir. )
4/101 Ve iza darabtum fil erdi fe leyse aleykum cunahun en taksuru mines salah in hiftum en yeftinekumullezine keferu innel kafirune kanu lekum aduvven mubina
( Ve yerde gezdiğinizde inkarcılar size kötülük yaparlar diye korkarsanız duadan kısaltmanızda üzerinize günah yoktur. İnkarcılar kesinlikle sizlere apaçık düşman olmuşlardır. )
4/102 Ve iza kunte fihim fe ekamte lehumus salate feltekum taifetun minhum meake vel ye'huzu eslihatehum fe iza secedu fel yekunu min veraikum vel te'ti taifetun uhra lem yusallu fel yusallu meake vel ye'huzu hizrahum ve eslihatehum veddellezine keferu lev tağfulune an eslihatikum ve emtiatikum fe yemilune aleykum meyleten vahideh ve la cunaha aleykum in kane bikum ezen min metarin ev kuntum merda en tedau eslihatekum ve huzu hizrakum innellahe eadde lil kafirine azaben muhina
( Ve onların içinde olup da onlara duaya kalktığında, o halde onlardan gruplar da seninle birlikte ayağa kalksınlar ve silahlarını da alsınlar. Yere kapandıklarında arkanızda olsunlar. Dua etmemiş olan diğer gruplar gelsinler de seninle birlikte dua etsinler ve hazırlıklarını ve silahlarını alsınlar. O inkar edenler, silahlarınızdan, emtialarınızdan habersiz olmanızı ve üzerinize bir baskınla meyletmeyi arzularlar. Eğer size yağmur gibisinden eziyet olursa veya sizler hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda üzerinize günah yoktur. Hazırlığınızı alın. Kesinlikle Allah inkarcılar için alçaltıcı hakir eden azap hazırlamıştır. )
4/103 Fe iza kadaytumus salate fezkurullahe kiyamen ve kuuden ve ala cunubikum fe iz atme'nentum fe ekimus salah innes salate kanet alel mu'minine kitaben mevkuta
( O halde duayı tamamladığınızda, ayakta, oturarak ve yanlarınızın üzerinde Allah’ı hatırlayın. Tatmin olduğunuzda, huzur bulduğunuzda duaya kalkın. Dua kesinlikle inananların üzerine vakti belli olarak yazılmıştır. )
4/104 Ve la tehinu fibtiğail kavm in tekunu te'lemune fe innehum ye'lemune kema te'lemune ve tercune minellahi mala yercun ve kanellahi alimen hakima
( Ve kavmi araştırma gayesinde gevşemeyin. Eğer elemli oluyorsanız, kesinlikle onlar da o elemli olduğunuz gibi elemlidirler. Allah’tan o ümit etmediklerini ümit ediyorsunuz. Allah bilendir hakimdir. )
4/105 İnna enzelna ileykel kitabe bil hakki li tahkume beynen nasi bima erakellah ve la tekun lil hainine hasima
( Kesinlikle biz kitabı sana, insanlar arasında o Allah'ın sana gösterdiği ile hükmetmen için gerçek olarak indirdik. Hainler için savunucu olma. )
4/106 Vestağfirillah innellahe kane ğafurun rahima
( Ve Allah’tan af iste. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir.   )
4/107 Ve la tucadil anillezine yahtanune enfusehum innellahe la yuhibbu men kane havvanen esima
( Ve nefislerine hainlik edenler hakkında mücadele etme. Kesinlikle Allah hain günahkar olan kimseleri sevmez. )
4/108 Yestahfune minen nasi ve la yestahfune minellahi ve huve meahum  iz yubeyyitune ma la yerda minel kavl ve kanellahu bima ya'melune muhiyta
( İnsanlardan gizleyebilirler ve Allah’tan gizleyemezler. Onlar sözden o istemediğini kurarlarken, tasarlarlarken O onlarla birliktedir. Allah o yaptıklarını kuşatandır. )
4/109 Ha entum haulai cadeltum anhum fil hayatid dunya fe men yucadilullahe anhum yevmel kiyameti em men yekunu aleyhim vekila
( Ha sizler onlar hakkında dünya hayatında işte böyle mücadele ettiniz. Peki ayağa kalkış gününde, Allah’ın huzurunda onlar hakkında kim mücadele eder? Ve kim onların üzerine vekil olur? )
4/110 Ve men ya'mel suen ev yazlim nefsehu summe yestağfirillahe yecidillahe ğafurar rahima
( Ve kim kötülük yapar veya nefsine zulmeder, sonra da Allah’tan af isterse, Allah’ı affedici merhametli bulur. )
4/111 Ve men yeksib ismen fe innema yeksibuhu ala nefsih ve kanellahu alimen hakima
( Ve kim günah kazanırsa, kesinlikle onu nefsi üzerine kazanır. Allah bilendir hakimdir. )
4/112 Ve men yeksib hatiy'eten ev ismen summe yermi bihi berien fe kadihtemele buhtanen ve ismen mubina
( Ve kim hata veya günah kazanır, sonra da onu kusursuz, beri olana atarsa, iftira ve apaçık günah yüklenmiş olur. )
4/113 Ve lev la fadlullahi aleyke ve rahmetuhu lehemmet taifetun minhum en yudilluk ve ma yudillune illa enfusehum ve ma yedurruneke min şey’ve enzellellahu aleykel kitabe vel hikmete ve allemeke ma lem tekun ta'lem ve kane fadlullahi aleyke azima
( Ve şayet Allah’ın sana lütfu ve merhameti olmasaydı, onlardan gruplar seni saptırmaya çalışırdı. Halbuki onlar, ancak nefislerini saptırırlar, sana hiçbir şeyde zarar veremezler. Allah sana kitabı ve sırrı indirdi ve sana bilmiyor olduklarını öğretti. Allah’ın senin üzerindeki lütfu büyüktür. )
4/114 La hayra fi kesirin min necvahum illa men emera bi sadekatin ev ma'rufin ev islahin beynen nas ve men yef'al zalikebtiğae merdatillahi fe sevfe nu'tihi ecran azima
( Doğruluğu veya iyiliği veya insanların arasını iyileştirmeyi emredeninki hariç, onların gizli fısıltılarının çoğunda hayır yoktur. Kim bunları Allah’ın rızasını aramak için yaparsa, yakında ona büyük ödül veririz. )
4/115 Ve men yuşakikir rasule min ba'di ma tebeyyene lehul huda ve yettebi’ğayra sebilil mu'minine nuvellihi ma tevella ve nuslihi cehennem ve saet mesira
( Ve kim kendisine yönlendirme beyan edildikten sonra resule karşı çıkar da inananların yolundan başkasına tabi olursa, onu o yüz çevirdiğine çeviririz ve onu cehenneme yaslarız. Ne kötü yerdir.  )
4/116 İnnellahe la yağfiru en yuşrake bihi ve yağfiru ma dune zalike li men yeşa ve men yuşrik billahi fe kad dalle dalalen beiyda
( Kesinlikle Allah, O’na ortak koşulmasını affetmez. Bunun haricindekini dilediği kimse için affeder. Allah’a  ortak koşan kimse, uzak, derin sapıklığa sapmıştır. )
4/117 İn yed'une min dunihi illa inasa ve in yed'une illa şeytanen merida
( Kesinlikle onlar, O’nun haricinde ancak kadınları çağırırlar. Kesinlikle ancak asi inatçı şeytanı çağırırlar. )
4/118 Leanehullah ve kale le ettehizenne min ibadike nasiben mefruda
( Allah ona lanet etti. "Kesinlikle kullarından belirli nasip alacağım." dedi. )
4/119 Ve le udillennehum ve le umenniyennehum ve le amurannehum fe le yubettikunne azanel en'ami ve le amurannehum fe le yuğayyirunne halkallah ve men yettehiziş şeytane veliyyen min dunillahi fe kad hasira husranen mubina
( Ve kesinlikle onları saptıracağım, kesinlikle onları saplantılara, kuruntulara sokacağım. Kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını kesecekler. Kesinlikle onlara emredeceğim de Allah’ın yaratışını değiştirecekler. Kim Allah’ın haricinde şeytanı dost edinirse, apaçık hüsran ile hasarlanmış olur.  )
4/120 Yeiduhum ve yumennihim ve ma yeiduhumuş şeytanu illa ğurura
( Onlara vaad eder ve onları saplantılara, kuruntulara sokar. Şeytan onlara aldatma haricindekini vaad etmez. )
4/121 Ulaike me'vahum cehennemu ve la yecidune anha mehiysa
( İşte onların mekanları cehennemdir ve ondan kaçacak yer bulamazlar.  )
4/122 Vellezine amenu ve amilus salihati se nudhiluhum cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ebeda va'dellahi hakka ve men asdeku minellahi kiyla
( Ve o inananları ve iyilikler yapanları altlarından nehirler akan, içinde ebediyen daim olacakları bahçelere sokacağız. Allah’ın vaadi gerçektir. Kim sözde Allah’tan daha doğrudur? )
4/123 Leyse bi emaniyyikum ve la emaniyyi ehlil kitab men ya'mel suen yucze bihi ve la yecid lehu min dunillahi veliyyen ve la nesira
( Sizin kuruntularınıza, saplantılı isteklerinize ve kitap sahiplerinin kuruntularına, saplantılı isteklerine göre değildir. Kötülük yapan kimse, onunla karşılığını alır. Kendisine Allah’tan başka dost ve yardımcı bulamaz. )
4/124 Ve men ya'mel mines salihati min zekerin ev unsa ve huve mu'minun fe ulaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune nekira
( Ve inananlar olan erkeklerden veya kadınlardan iyilikler yapan kimseler, işte onlar cennete girerler. Çekirdekteki çukur kadar zulmedilmezler. )
4/125 Ve men ahsenu dinen min men esleme vechehu lillahi ve huve muhsinun vettebea millete ibrahime hanifa vetettehazellahu ibrahime halila
( Ve din olarak, iyilik yapan ve birleyip doğruluğa yönelen olarak İbrahim’in milletine tabi olarak yüzünü Allah’a teslim edenden daha güzel kimdir? Ve Allah İbrahim’i sadık samimi dost edinmişti. )
4/126 Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kanellahu bi kulli şey'in muhiyta
( Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah içindir. Allah, her şeyi kuşatandır.  )
4/127 Ve yesteftuneke fin nisa’kulillahu yuftikum fihinne ve ma yutla aleykum fil kitabi fi yetamen nisaillati la tu'tunehunne ma kutibe lehunne ve terğabune en tenkihuhunne vel mustad'afine minel vildani ve en tekumu lil yetama bil kist ve ma tef'alu min hayrin fe innellahe kane bihi alima
( Ve kadınlar hakkında senden fetva isterler. De ki: "Onlar hakkında ve üzerlerine o yazılmış olanı kendilerine vermediğiniz ve onları nikahlanmaya rağbet etmediğiniz yetim kadınlara ve çocuklardan zayıf bırakılanlara ve yetimlere adaletle davranmanız hakkında kitapta size okunan ayetler hakkında Allah size fetva verir. Hayırlısından ne yaparsanız, Kesinlikle Allah onu bilendir." )
4/128 Ve in imraetun hafet min ba'liha nuşuzen ev i'radan fe la cunaha aleyhima en yusliha beynehuma sulha ves sulhu hayr ve uhdiratil enfusuş şuhh ve in tuhsinu ve tetteku fe innellahe kane bima ta'melune habira
( Eğer kadın kocasının geçimsizliğinden veya yüz çevirip dönmesinden korkar endişe ederse, aralarını barış ile iyileştirmelerinde onlar üzerine günah yoktur. Barış hayırlıdır. Nefisler işveye hazırdır. Eğer iyilik yaparsanız ve sakınırsanız, kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır.  )
4/129 Ve len testetiy'u en ta'dilu beynen nisai ve lev harastum fe la temilu kullel meyli fe tezeruha kel mualekah ve in tuslihu ve tetteku fe innellahe kane ğafurar rahima
( Ve kadınlar arasında adil olmaya asla istidatınız olmaz. Şayet arzulayıp iştahlanır da kapılırsanız, tam meyil ile meyl etmeyin de diğerini muallakta gibi bırakmayın. Eğer iyileştirirseniz ve sakınırsanız, kesinlikle Allah affedendir merhametlidir.  )
4/130 Ve in yeteferraka yuğnillahu kullen min seatih ve kanellahu vasian hakima
( Ve eğer ayrılırlarsa Allah hepsini genişliğinden faydalandırır. Allah geniştir hakimdir.  )
4/131 Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve lekad vessaynellezine utul kitabe min kablikum ve iyyakum en ittekullah ve in tekfuru fe inne lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kanellahu ğaniyyen hamida
( Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah içindir. O sizden önce kitap verilenlere ve size ancak "Allah’tan sakının." diye emrettik. Eğer inkar ederseniz, göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah içindir. Allah ganidir övülesidir. )
4/132 Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekila
( Ve göklerin ve yerin içinde ne varsa Allah içindir. Allah vekil olarak kafidir. )
4/133 İn yeşe’yuzhibkum eyyuhen nasu ve ye’ti bi aharin ve kanellahu ala zalike kadir
( Eğer dilerse sizi giderir ey insanlar. Ve diğerlerini getirir. Allah, buna gücü yetendir. )
4/134 Men kane yuridu sevabed dunya fe indellahi sevabud dunya vel ahirah ve kanellahu semian besira
( Kim dünya sevabını isterse, dünyanın ve ahiretin sevabı Allah’ın indindedir. Allah duyandır, görendir. )
4/135 Ya eyyuhellezine amenu kunu kavvamine bil kisti şuhedae lillahi ve lev ala enfusikum evil valideyni vel akrabin in yekun ğaniyyen ev fekiran fellahu evla bihima fe la tettebiul heva en ta'dilu ve in telvu ev tu'ridu fe innellahe kane bima ta'melune habira
( Ey o inananlar, adaleti koruyanlar, gözetenler ve kendiniz, ana babanız ve yakınınız üzerine de olsa, Allah için şahitlik edenler olunuz. Zengin de olsa, fakir de olsa, Allah onlara evvel gelir, daha yakındır. O halde, adil olurken hevese tabi olmayın. Eğer dilinizi eğip bükerseniz veya dönerseniz, kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır.  )
4/136 Ya eyyuhellezine amenu aminu billahi ve rasulihi vel kitabillezi nezzele ala rasulihi vel kitabillezi enzele min kabl ve men yekfur billahi ve melaiketihi ve kutubihi ve rusulihi vel yevmil ahiri fe kad dalle dalalen beiyda
( Ey o inananlar, Allah’a , O’nun resulüne, resulüne indirdiği o kitaba ve daha önce indirdiği o kitaba inanın. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, resullerini ve sonraki günü inkar eden kimse uzak, derin sapıklığa sapmıştır. )
4/137 İnnellezine amenu summe keferu summe amenu summe keferu summezdadu kufran lem yekunillahu li yağfira lehum ve la li yehdiyehum sebila
( O inanıp sonra inkar eden, sonra inanıp sonra inkar eden, sonra da inkarlarını artıranlara Allah kesinlikle af eylemeyecek ve onları yola yönlendirmeyecektir. )
4/138 Beşşiril munafikine bi enne lehum azaben elima
( İkiyüzlüleri, elim azabın kesinlikle onlara olduğu ile müjdele. )
4/139 Ellezine yettehizunel kafirine evliyae min dunil mu'minin e yebteğune indehumul izzete fe innel izzete lillahi cemia
( Onlar, inananların dışında inkarcıları dostlar edinirler. Onların indinde saygınlık üstün kudret mi ararlar? Oysa kesinlikle tüm üstün kudret Allah içindir. )
4/140 Ve kad nezzele aleykum fil kitabi en iza semi'tum ayatillahi yukferu biha ve yustehzeu biha fe la tak'udu meahum  hatta yehudu fi hadisin ğayrihi innekum izen misluhum innellahe camiul munafikine vel kafirine fi cehenneme cemia
( Ve Allah size kitapta "Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini duyduğunuz zaman, ondan başka söze yönlenene kadar, o inkarcılarla oturmayın. Aksi halde kesinlikle siz de onların aynısı gibi olursunuz." diye hüküm indirdi. Kesinlikle Allah, ikiyüzlülerin ve inkarcıların hepsini cehennemde toplayacaktır.  )
4/141 Ellezine yeterabbesune bikum fe in kane lekum fethun minellahi kalu e lem nekun meakum  ve in kane lil kafirine nasibun kalu e lem nestahviz aleykum ve nemna'kum minel mu'minin fellahu yahkumu beynekum yevmel kiyameh ve len yec'alellahu lil kafirine alel mu'minine sebila
( Onlar sizi gözetleyip dururlar. Eğer Allah’tan size açılış olursa "Biz sizinle beraber değil miydik?" derler. Eğer inkarcılara nasip olursa "Size üstünlük sağlayarak sizi inananlardan güvende tutmadık mı?" derler. Allah, ayağa kalkış gününde aranızda hükmeder. Allah inkarcılara, inananların üzerine yol oluşturmaz. )
4/142 İnnel munafikine yuhadiunellahe ve huve hadiuhum ve iza kamu iles salati kamu kusala yuraunen nase ve la yezkurunellahe illa kalila
( Kesinlikle ikiyüzlüler, Allah’ı aldatmaya çalışırlar da O onları aldatır. Onlar duaya kalktıklarında üşenerek kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı, çok az haricinde hatırlamazlar. )
4/143 Muzebzebine beyne zalike la ila haulai ve la ila haula ve men yudlilillahu fe len tecide lehu sebila
( Bunların arasında bocalayanlardır. Ne bunlara ne şunlara. Allah’ın saptırdığı kimseye, artık sen ona yol bulamazsın.  )
4/144 Ya eyyuhellezine amenu la tettehizul kafirine evliyae min dunil mu'minin e turidune en tec'alu lillahi aleykum sultanen mubina
( Ey o inananlar, inananları bırakıp da inkarcıları dostlar edinmeyin. Kendi üzerinize, Allah’a  apaçık delil mi oluşturmak istiyorsunuz?  )
4/145 İnnel munafikine fid derkil esfeli minen nar ve len tecide lehum nesira
( Kesinlikle ikiyüzlüler, ateşin en aşağı katındadırlar. Sen onlara yardımcı bulamazsın.  )
4/146 İllellezine tabu ve aslehu va'tesamu billahi va ahlesu dinehum lillahi fe ulaike meal mu'minin ve sevfe yu'tillahul mu'minine ecran azima
( O tevbe edenler, iyileşenler ve Allah’a  sarılanlar ve Allah için dinlerinde samimi olanlar haricinde. Bunlar inananlarla beraberdirler. Yakında Allah, inananlara büyük ödül verir.  )
4/147 Ma yef'alullahu bi azabikum in şekartum ve amentum ve kanellahu şakiran alima
( Eğer şükrederseniz ve inanırsanız Allah azabınızı ne yapar? Allah şükredendir, bilendir.  )
4/148 La yuhibbullahul cehra bis sui minel kavli illa men zulim ve kanellahu semian alima
( Allah, zulmedilenlerin haricinde, sözden kötü olanın açığa çıkmasını sevmez. Allah duyandır, bilendir. )
4/149 İn tubdu hayran ev tuhfuhu ev ta'fu an suin fe innellahe kane afuvven kadira
( Eğer hayırı açıklar veya gizlerseniz veya kötülüğü affederseniz, kesinlikle Allah affedendir gücü yetendir. )
4/150 İnnellezine yekfurune billahi ve rusulihi ve yuridune en yuferriku beynellahi ve rusulihi ve yekulune nu'minu bi ba'din ve nekfuru bi ba'din ve yuridune en yettehizu beyne zalike sebila
( O Allah’ı ve O’nun resullerini inkar edenler, Allah ile resullerinin arasını kesinlikle ayırmak isterler. "Bazısına inanırız, bazısını inkar ederiz." derler. Bunların arasında yol tutmak isterler. )
4/151 Ulaike humul kafirune hakka ve a'tedna lil kafirine azaben muhina
( İşte onlar gerçek inkarcılardır. Biz inkarcılar için alçaltıcı hakir eden azap hazırladık.  )
4/152 Vellezine amenu billahi ve rusulihi ve lem yuferriku beyne ehadin minhum ulaike sevfe yu'tihim ucurahum ve kanellahu ğafurar rahima
( Ve o Allah’a  ve O’nun resullerine inananlar ve aralarında onlardan hiçbirini ayırmayanlara yakında ödülleri verilir. Allah affedendir, merhametlidir.  )
4/153 Yes'eluke ehlul kitabi en tunezzile aleyhim kitaben mines semai fe kad seelu musa ekbera min zalike fe kalu erinellah cehraten fe ehazethumus saikatu bi zulmihim summettehazul icle min ba'di ma caethumul beyyinatu fe afevna an zalik ve ateyna musa sultanen mubina
( Kitap sahipleri, sana, kendilerine gökten kitap indirmeni sual ederler. Musa’ya bundan daha da büyüğünü sual etmişlerdi de "Allah’ı bize açıkça göster." demişlerdi. Böylece zulümlerinden dolayı onları yıldırım yakaladı. Sonra, o kendilerine gelen açık delillerin ardından dişi buzağıyı edindiler de onları bundan affettik. Musa’ya açık delil verdik.  )
4/154 Ve rafa'na fevkahumut tura bi misakihim ve kulna lehumudhulul babe succeden ve kulna lehum la ta'du fis sebti ve ehazna minhum misakan ğaliyza
( Ve sözlerinin ardından Tur dağını üzerlerine yükselttik. Onlara "Kapıdan yere kapanarak girin." dedik. Onlara "Yedinci gün içinde hududu aşmayın." dedik. Onlardan sağlam söz aldık.  )
4/155 Fe bima nakdihim misakahum ve kufrihim bi ayatillahi ve katlihimul enbiyae bi ğayri hakkin ve kavlihim kulubuna ğulf bel tabeallahu aleyha bi kufrihim fe la yu'minune illa kalila
( Sözlerini bozmaları, yok saymaları, Allah’ın ayetlerini inkar etmeleri, habercileri haksızca öldürmeleri ve "Kalplerimiz kılıflıdır." sözlerinden dolayı. Bilakis Allah, inkarları sebebiyle onların üzerine mühür bastı da pek azı hariç inanmazlar.  )
4/156 Ve bi kufrihim ve kavlihim ala meryeme buhtanen azima
( Ve inkarları ve Meryem'e büyük uydurma sözlerinden dolayı. )
4/157 Ve kavlihim inna katelnel mesiha iysebne meryeme rasulellah ve ma kateluhu ve ma salebuhu ve lakin şubbihe lehum ve innellezinahtelefu fihi le fi şekkin minh ma lehum bihi min ilmin illettibaaz zann ve ma kateluhu yekina
( Ve "Kesinlikle biz Allah’ın resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı öldürdük." sözlerinden dolayı. Oysa O'nu öldürmediler ve asmadılar. Lakin onlara benzetildi. Kesinlikle O'nun hakkında ihtilaf edenler, O'ndan şüphe içindedirler. Onlara onun ilminden yoktur. Ancak zanna tabi olurlar. Doğrusu O'nu öldürmediler.  )
4/158 Bel rafeahullahu ileyh ve kanellahu azizen hakima
( Bilakis Allah O'nu kendisine yükseltti. Allah yücedir, hakimdir.  )
4/159 Ve in min ehlil kitabi illa le yu'minenne bihi kable mevtih ve yevmel kiyameti yekunu aleyhim şehida
( Ve kesinlikle kitap sahiplerinden olanlar ölümlerinden önce mutlaka O'na inanacaklardır. Ayağa kalkış gününde O, onlara şahit olur. )
4/160 Fe bi zulmin minellezine hadu harramna aleyhim tayyibatin uhillet lehum ve bi saddihim an sebilillahi kesira
( O Yahudilerden olanların zulümlerinden ve onların birçoğunu Allah yolunda engelleyip men etmelerinden dolayı onlara helal kılınan temiz şeyleri onlara haram kıldık. )
4/161 Ve ahzihimur riba ve kad nuhu anhu ve eklihim emvalen nasi bil ba'til ve a'tedna lil kafirine minhum azaben elima
( Ve yasaklandıkları, menedildikleri halde prim almaları ve insanların mallarını batıl yere yemelerinden dolayı onlardan inkarcı olanlara elim azap hazırladık. )
4/162 Lakinir rasihune fil ilmi minhum vel mu'minune yu'minune bima unzile ileyke ve ma unzile min kablike vel mukimines salate vel mu'tunez zekate vel mu'minune billahi vel yevmil ahir ulaike se nu'tihim ecran azima
( Lakin onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve inananlar, sana indirilene ve senden önce indirilenlere inanırlar. Onlar, duaya kalkan, zekatı veren, Allah’a ve sonraki güne inananlardir. İşte onlara büyük ödül vereceğiz.  )
4/163 İnna evhayna ileyke kema evhayna ila nuhin ven nebiyyine min ba'dih ve evhayna ila ibrahime ve ismaiyle ve ishaka ve ya'kube vel esbati ve iysa ve eyyube ve yunuse ve harune ve suleyman ve ateyna davude zebura
( Kesinlikle biz, Nuh'a ve O'ndan sonra gelen habercilere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.  )
4/164 Ve rusulen kad kasasnahum aleyke min kablu ve rusulen lem naksushum aleyk ve kellemellahu musa teklima
( Ve önceden sana anlattığımız resullere ve sana anlatmadığımız resullere de. Allah Musa’ya kelam edip, söz söyledi. )
4/165 Rusulen mubeşşirine ve munzirine li en la yekune lin nasi alellahi huccetun ba'der rusul ve kanellahu azizen hakima
( Resullerden sonra, insanlar için Allah’a  karşı mücadele olmaması için resuller, müjdeciler ve uyarıcılar oldular. Allah yücedir hakimdir. )
4/166 Lakinillahu yeşhedu bima enzele ileyke enzelehu bi ilmih vel melaiketu yeşhedun ve kefa billahi şehida
( Lakin Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. Melekler de buna şahitlik ederler. Allah şahit olarak kafidir.  )
4/167 İnnellezine keferu ve saddu an sebilillahi kad dallu dalalen beiyda
( O inkar edip, Allah yolundan engelleyip döndürenler uzak, derin sapıklığa sapmışlardır.  )
4/168 İnnellezine keferu ve zalemu lem yekunillahu li yağfira lehum ve la li yehdiyehum tarika
( Kesinlikle o inkar edenlere ve zulmedenlere, Allah onlara affeden ve onları yola yönlendiren olmayacaktır. )
4/169 İlla tarika cehenneme halidine fiha ebeda ve kane zalike alellahi yesira
( Cehennemin yolu hariç, orada ebediyen daimdirler. Bu Allah’a  kolaydır.  )
4/170 Ya eyyuhen nasu kad caekumur rasulu bil hakki min rabbikum fe aminu hayran lekum ve in tekfuru fe inne lillahi ma fis semavati vel ard ve kanellahu alimen hakima
( Ey insanlar, resul size, Rab’binizden gerçek ile geldi. Kendi hayrınıza ona inanın. Eğer inkar ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa kesinlikle Allah içindir. Allah bilendir, hakimdir. )
4/171 Ya ehlel kitabi la tağlu fi dinikum ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesihu iysebnu meryeme rasulullahi ve kelimetuh elkaha ila meryeme ve ruhun minhu fe aminu billahi ve rusulih ve la tekulu selaseh intehu hayran lekum innemellahu ilahun vahid subhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekila
( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, kesinlikle Allah’ın resulü, Meryem'e attığı kelimesi ve O’ndan ruhtur. O halde, Allah’a  ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )
4/172 Len yestenkifel mesihu en yekune abden lillahi ve lel melaiketul mukarrabun ve men yestenkif an ibadetihi ve yestekbir fe seyahşuruhum ileyhi cemia
( Mesih ve yakınlaşmış melekler Allah için kul olmaktan çekinmezler. Kim O’na kulluk etmekten çekinir ve kibirlenirse, onların hepsini kendine toplayacaktır.  )
4/173 Fe emmellezine amenu ve amilus salihati fe yuveffihim ucurahum ve yeziduhum min fadlih ve emmellezinestenkefu vestekberu fe yuazzibuhum azaben elimen ve la yecidune lehum min dunillahi veliyyen ve la nesira
( Ama inanıp iyilikler yapanlar, onların ödüllerine vefa eder ve onlara lütfundan artırır. O çekinip kibirlenenlere elim azap ile azap eder. Onlar kendilerine Allah’tan başka ne dost, ne de yardımcı bulamazlar. )
4/174 Ya eyyuhen nasu kad caekum burhanun min rabbikum ve enzelna ileykum nuran mubina
( Ey insanlar Size Rab’binizden delil geldi. Size apaçık aydınlık indirdik.  )
4/175 Fe emmellezine amenu billahi va'tesamu bihi fe seyudhiluhum fi rahmetin minhu ve fadlin ve yehdihim ileyhi siratan mustekima
( Allah’a  inanıp O'na sarılanları, kendisinden rahmet ve lutfa sokacak ve onları kendisine varan doğru yola yönlendirecektir. )
4/176 Yesteftunek kulillahu yuftikum fil kelaleh in imruun heleke leyse lehu veledun ve lehu uhtun fe leha nisfu ma terak ve huve yerisuha in lem yekun leha veled fe in kanetesneteyni fe lehumes sulusani min ma terak ve in kanu ihveter ricalen ve nisaen fe liz zekeri mislu hazzil unseyeyn yubeyyinullahu lekum en tedillu vallahu bi kulli şey'in alim
( Senden fetva isterler. De ki: "Allah size ana babasız ve çocuksuz kişinin mirası hakkında fetva verir. Eğer çocuğu olmayan ve kızkardeşi olan kimse helak olursa, o bıraktığının yarısı onundur. Eğer çocuğu olmayan kızkardeş ölürse, erkek kardeş ona varis olur. Eğer iki kızkardeşi varsa, o bıraktığının üçte ikisi onlaradır. Eğer kardeşler erkek ve kız iseler erkek için, iki kızın aldığının aynısı kadardır. Sapmamanız için Allah size açıklar. Allah, her şeyi bilendir." )
MAİDE 5/1 Ya eyyuhellezine amenu evfu bil ukud uhillet lekum behimetul en'ami illa ma yutla aleykum ğayra muhillis saydi ve entum hurum innellahe yahkumu ma yurid
( Ey o inananlar, akidlere vefa edin. İhramlı iken avlanma helal olmayacak şekilde, üzerinize okunanlar haricinde, dört ayaklı hayvanlar size helal kılındı. Kesinlikle Allah istediği hükmü verir. )
5/2 Ya eyyuhellezine amenu la tuhillu şeairallahi ve leş şehral harame ve lel hedye ve lel kalaide ve la amminel beytel harame yebteğune fadlen min rabbihim ve ridvana ve iza haleltum fastadu ve la yecrimennekum şeneanu kavmin en saddukum anil mescidil harami en ta'tedu ve teavenu alel birri vet takva ve la teavenu alel ismi vel udvani vettekullah innellahe şedidul ikab
( Ey o inananlar, Allah’ın işaretlerine, hürmet ayına, hediyelere, gerdanlıklarına ve Rab’lerinden lutuf ve rıza bekleyerek hürmet evine yönelenlere saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan engelliyorlar, döndürüyorlar diye bir kavime olan kininiz, kesinlikle sizi azdırıp suça itmesin. İyilik ve sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah azabı şiddetli olandır. )
5/3 Hurrimet aleykumul meytetu demu ve lahmul hinziri ve ma uhille li ğayrillahi bihi vel munhanikatu vel mevkuzetu vel muteraddiyetu ven netiyhatu ve ma ekeles sebuu illa ma zekkeytum ve ma zubiha alen nusubi ve en testaksimu bil ezlam zalikum fisk el yevme yeissellezine keferu min dinikum fe la tahşevhum vahşevni el yevme ekmeltu lekum dinekum ve etmentu aleykum ni'meti ve radiytu lekumul islame dina fe men idturra fi mahmesatin ğayra mutecanifin li ismin fe innellahe ğafurun rahim
( Ölü, kan, domuz eti, o Allah’tan başkası için kesilmiş, boğulmuş, vurulmuş, yukarıdan düşmüş, boynuzlanmış, canavarın yiyip yırttığı o diri iken kesmedikleriniz, dikilitaşlar üzerine o boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar günahkarlıktır. Bugün inkarcılar, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. O halde, onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size, dininizi kemale erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım. Size din olarak islamı, teslimiyeti istedim. Günaha istekle yönelme haricinde, açlıktan zorda olup mecbur kalana kesinlikle Allah affedendir, merhametlidir. )
5/4 Yes'eluneke maza uhille lehum kul uhille lekumut tayyibatu ve ma alemtum minel cevarihi mukellibine tuallimunehunne min ma allemekumullah fe kulu min ma emsekne aleykum vezkurusmellahi aleyhi vettekullah innellahe seriul hisab
( Sana, onlara neyin helal kılındığını sual ederler. De ki: "Size temizler helal kılındı." Allah’ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların size tuttuklarından yiyin. Üzerine Allah’ın ismini hatırlayın ve Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah, hızlı hesaplayandır.  )
5/5 El yevme uhille lekumut tayyibat ve taamullezine utul kitabe hillun lekum ve taamukum hillun lehum vel muhsanatu minel mu'minati vel muhsanatu minellezine utul kitabe min kablikum iza ateytumuhunne ucurahunne muhsinine ğayra musafihine ve la muttehizi ahdan ve men yekfur bil imani fe kad habita ameluhu ve huve fil ahirati minel hasirin
( Bugün size temizler helal kılındı. O kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helaldir. Sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan temiz ve namuslu olanlar ve o sizden önce kendilerine kitap verilenlerden hür namuslu olanlar, namussuzluk etmeden, zina etmeden ve ahd ile dost edinmeden iyilikle ödüllerini verdiğinizde size helaldir. Kim inancı inkar ederse, çalışmaları boşa gitmiş olur ve o, ahirette hasarlananlardandır. )
5/6 Ya eyyuhellezine amenu iza kuntum iles salati fağsilu vucuhekum ve eydiyekum ilel merafiki vemsehu bi ruusikum ve erculekum ilel ka'beyn ve in kuntum cunuben fettahheru ve in kuntum merda ev ala seferin ev cae ehadun minkum minel ğaiti ev lamestumun nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saiydan tayyiben femsehu bi vucuhikum ve eydikum minh ma yuridullahu li yec'ale aleykum min haracin ve lakin yuridu li yutahhirakum ve li yutimme ni'metehu aleykum leallekum teşkurun
( Ey o inananlar, dua edecek olduğunuzda, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı ve iki topuğa kadar da ayaklarınızı meshedin. Eğer pis iseniz temizlenin. Eğer hasta iseniz veya seferde, yolculukta iseniz veya sizden biriniz dışkısını getirdiyse veya kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, o halde temiz toprağa niyet edin. Böylece yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah üzerinize güçlüğü istemez ve lakin sizi temizlemeyi ve üzerinize olan nimetini tamamlamayı ister. Umulur ki şükredersiniz. )
5/7 Vezkuru ni'metellahi aleykum ve misakahullezi vasekakum bihi iz kultum semi'na ve eta'na vettekullah innellahe alimun bi zatis sudur
( Ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve "Duyduk, itaat ettik." dediğinizde sizi bağladığı o sözünü hatırlayın. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah göğüslerin özünü bilendir. )
5/8 Ya eyyuhellezine amenu kunu kavvamine lillahi şuhedae bil kisti ve la yecrimennekum şeneanu kavmin ala en la ta'dilu i'dilu huve akrabu lit takva vettekullah innellahe habirun bima ta'melun
( Ey o inananlar, Allah için adaleti koruyan gözeten şahitler olunuz. Bir kavime olan kininiz, size adil olmamayı icra ettirmesin. Adil olun, o sakınmaya daha yakındır. Allah’tan sakının, kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır.  )
5/9 Veadellahullezine amenu ve amilus salihati lehum mağfiratun ve ecrun azim
( Allah, o inananlara ve iyilikler yapanlara, onlara af ve büyük ödül vaad etmiştir. )
5/10 Vellezine keferu ve kezzebu bi ayatina ulaike ashabul cehim
( Ve o inkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cehennemin sahipleridirler. )
5/11 Ya eyyuhellezine amenuzkuru ni'metellahi aleykum iz hemme kavmun en yebsutu ileykum eydiyehum fe keffe eydiyehum ankum vettekullah ve alellahi fel yetevekkelil mu'minun
( Ey o inananlar, Allah’ın size nimetini hatırlayın. Zamanında bir kavim size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, o onların ellerini sizden çekmişti. Allah’tan sakının ve artık inananlar Allah’a  dayanıp sığınsınlar. )
5/12 Ve lekad ehazellahu misaka beni israil ve beasna minhumusneyuaşera nekiba ve kalellahu inni meakum  lein ekamtumus salate ve ateytumuz zekate ve amentum bi rusuli ve azzertumuhum ve akradtumullahe kardan hasenen le ukeffiranne ankum seyyiatikum ve le udhilennekum cennatin tecri min tahtihel enhar fe men kefera ba'de zalike minkum fe kad dalle sevaes sebil
( Ve Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. Onlardan on iki müfettiş göndermiştik. Allah " Kesinlikle ben sizinle beraberim. Eğer duaya kalkarsanız, zekatı verirseniz, resullerime inanırsanız, saygı gösterirseniz, Allah’a  güzel borç verirseniz, günahlarınızı kesinlikle örteceğim ve sizi altlarından nehirler akan bahçelere sokacağım. Artık bundan sonra sizden kim inkar ederse, düz yolda sapmıştır." dedi.  )
5/13 Fe bima nakdihim misakahum leannahum ve cealna kulubehum kasiyeh yuharrifunel kelime an mevadiihi ve nesu hazzan min ma zukkiru bih ve la tezalu tettaliu ala hainetin minhum illa kalilen minhum fa'fu anhum vasfah innellahe yuhibbul muhsinin
( Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. Kelimeyi tahrif edip yerinden değiştirirler. O hatırlatıldıklarından paylanmayı, nasiplenmeyi unuttular. Onlardan azı hariç, onlardan hainlik görmeyi gideremezsin. Ancak yine de onları affet ve hoşgör. Kesinlikle Allah iyilik yapanları sever. )
5/14 Ve minellezine kalu inna nesara ehazna misakahum fe nesu hazzan min ma zukkiru bihi fe ağrayna beynehumul adavete vel bağdae ila yevmil kiyameh ve sevfe yunebbiuhumullahu bima kanu yasneun
( Ve o "Biz kesinlikle Nasıralıyız." diyenlerden sözlerini almıştık. Ama o hatırlatıldıklarından paylanmayı, nasiplenmeyi unuttular. Böylece aralarına ayağa kalkış gününe kadar düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah üretmiş olduklarını onlara haber verecektir.  )
5/15 Ya ehlel kitabi kad caekum rasuluna yubeyyinu lekum kesiran min ma kuntum tuhfune minel kitabi ve ya'fu an kesir kad caekum minellahi nurun ve kitabun mubin
( Ey kitap sahipleri, kitaptan gizlemiş olduklarınızın çoğunu açıklayan ve çoğundan vazgeçen habercimiz size geldi. Size, Allah’tan aydınlık ve apaçık kitap geldi.  )
5/16 Yehdi bihillahu men ittebea ridvanehu subules selami ve yuhricuhum minez zulumati ilen nuri bi iznihi ve yehdihim ila siratin mustekim
( Allah onunla rızasına tabi olanları selamet yollarına yönlendirir. Onları, izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola yönlendirir. )
5/17 Lekad keferallezine kalu innellahe huvel mesihubnu meryem kul fe men yemliku minellahi şey'en in erade en yuhlikel mesihabne meryeme ve ummehu ve men fil erdi cemia ve lillahi mulkus semavati vel erdi ve ma beynehuma yahluku ma yeşa’vallahu ala kulli şey'in kadir
( Kesinlikle Allah Meryemoğlu Mesih’tir. diyenler inkarcı olmuşlardır. De ki: "Meryemoğlu Mesih İsa'yı, anasını ve yerdeki kimseleri topluca helak etmek istese, Allah’tan bir şeye kim malik olabilir?" Göklerin, yerin ve o onların aralarındakilerinin mülkiyeti Allah içindir. Dilediğini yaratır. Allah her şeye gücü yetendir. )
5/18 Ve kaletil yehudu ven nesara nahnu ebnaullahi ve ehibbauh kul fe lime yuazzibukum bi zunubikum bel entum beşerun min men halak yağfiru li men yeşau ve yuazzibu men yeşa’ve lillahi mulkus semavati vel erdi ve ma beynehuma ve ileyhil mesir
( Ve Yahudiler ve Nasıralılar, "Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz." dediler. De ki: "O halde niçin günahlarınızdan ötürü size azap ediyor? Bilakis, siz de O’nun yarattıklarından birer insansınız. O dilediği kimseye af eyler ve dilediği kimseye azap eder. Göklerin, yerin ve o aralarındakilerin mülkü Allah içindir. Dönüş O’nadır." )
5/19 Ya ehlel kitabi kad caekum rasuluna yubeyyinu lekum ala fetratin miner rusuli en tekulu ma caena min beşirin ve la nezirin fe kad caekum beşirun ve nezir vallahu ala kulli şey'in kadir
( Ey kitap sahipleri, "Bize müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi." dersiniz diye, resullerin arasının kesilmesi üzerine, size açıklayan resulümüz size geldi. Artık müjdeleyici ve uyarıcı geldi. Allah her şeye gücü yetendir. )
5/20 Ve iz kale musa li kavmihi ya kavmizkuru ni'metellahi aleykum iz ceale fikum enbiyae ve cealekum muluken ve atakum ma lem yu'ti ehaden minel alemin
( Ve zamanında Musa kavmine "Ey kavmim Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Zamanında içinizden haberciler oluşturdu. Sizi hükümdarlar kıldı. Alemlerden hiçbirine vermediğini size verdi." dedi. )
5/21 Ya kavmidhulul erdal mukaddesetelleti ketebellahu lekum ve la terteddu ala edbarikum fe tenkalibu hasirin
( Ey kavmim, Allah’ın size yazdığı kutsal toprağa girin ve arkanıza dönmeyin. Yoksa hasarlananlara dönüşürsünüz. )
5/22 Kalu ya musa inne fiha kavmen cebbarine ve inna len nedhuleha hatta yahrucu minha fe in yahrucu minha fe inna dahilun
( "Ey Musa, kesinlikle orada zorbalar kavmi var. Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya kesinlikle giremeyiz. Eğer oradan çıkarlarsa, kesinlikle gireriz." dediler.  )
5/23 Kale raculani minellezine yehafune en'amellahu aleyhimedhulu aleyhimul bab fe iza dehaltumuhu fe innekum ğalibune ve alellahi fe tevekkelu in kuntum mu'minin
( O korkanlardan, Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam "Onların üzerlerine kapıdan girin. Oraya girdiğinizde kesinlikle siz galiplersiniz. Eğer inananlarsanız Allah’a  dayanıp sığının." dediler. )
5/24 Kalu ya musa inna len nedhuleha ebeden ma damu fiha fezheb ente ve rabbuke fe katila inna hahuna kaidun
( "Ey Musa, onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rab’bin gidin de savaşın. Kesinlikle biz burada oturuyoruz." dediler.  )
5/25 Kale rabbi inni la emliku illa nefsi ve ehiy fefruk beynena ve beynel kavmil fasikin
( "Rab’bim, kesinlikle ben kendim ve kardeşim haricindekilere malik olup hükmedemiyorum. Artık bizimle günahkarlar kavminin arasını ayır." dedi.  )
5/26 Kale fe inneha muharrametun aleyhim erbeine seneh yetihune fil erdi fe la te'se alel kavmil fasikin
( "Kesinlikle orası, kırk sene onlara haram kılınandı. Yerde dolaşırlar. Günahkarlar kavmi üzerine tasalanma." dedi. )
5/27 Vetlu aleyhim nebeebney ademe bil hakk iz karraba kurbanen fe tukubbile min ehadihima ve lem yutekabbel minel ahar kale le aktulennek kale innema yetekabbelullahu minel muttekin
( Ve onlara Adem'in iki oğluyla ilgili haberi gerçekten oku. Zamanında kurban sunmuşlardı da onların birinden kabul edilmiş ve diğerinden kabul edilmemişti. " Seni kesinlikle öldüreceğim." dedi. Diğeri de "Kesinlikle Allah, sakınanlardan kabul eder." dedi. )
5/28 Lein besatte ileyye yedeke li taktuleni ma ene bi basitin yediye ileyke li aktulek inni ehafullahe rabbel alemin
( Eğer sen beni öldürmek için bana el uzatırsan, ben seni öldürmek için sana el uzatmam. Kesinlikle ben alemlerin Rab’bi Allah’tan korkarım. )
5/29 İnni uridu en tebue bi ismi ve ismike fe tekune min ashabin nar ve zalike cezauz zalimin
( Kesinlikle ben günahımla ve günahınla yüklenip de ateş sahiplerinden olasın isterim. Zalimlerin karşılığı budur. )
5/30 Fe tavveat lehu nefsuhu katle ehiyhi fe katelehu fe asbeha minel hasirin
( Böylece, nefsi ona kardeşini öldürmeyi istetti de onu öldürdü. Böylece hasarlananlardan oldu. )
5/31 Fe beasellahu ğuraben yebhasu fil erdi li yuriyehu keyfe yuvari sev'ete ehiyh kale ya veyleta eaceztu en ekune misle hazel ğurabi fe uvariye sev'ete ehiy fe asbeha minen nadimin
( Böylece Allah karga gönderdi, ona kardeşinin gövdesini nasıl gizleyip örteceğini göstermek için yeri eşeliyordu. "Vay bana, şu karganın aynısı gibi olup da kardeşimin gövdesini gömmekten aciz miyim?" dedi de pişmanlardan oldu.  )
5/32 Min ecli zalike ketebna ala beni israile ennehu men katel nefsen bi ğayri nefsin ev fesadin fil erdi fe ke ennema katelen nase cemia ve men ahyaha fe ke ennema ahyan nase cemia ve lekad caethum rusuluna bil beyyinati summe inne kesiran minhum ba'de zalike fil erdi le musrifun
( Bu sebepten, İsrailoğulları'na "Kesinlikle ki kim, nefise karşılık olmayan veya yerde bozgun yapmayan nefsi öldürürse, kesinlikle tüm insanları topluca öldürmüş gibi olur. Kim onu yaşatırsa, insanları topluca yaşatmış gibi olur." diye yazdık. Onlara resullerimiz açık delillerle geldiler. Sonra, bunun ardından, kesinlikle birçoğu yerde müsrifler olurlar. )
5/33 İnnema cezaullezine yuharribunellahe ve rasulehu ve yes'avne fil erdi fesaden en yukattelu ev yusallebu ev tukattaa eydihim ve erculuhum min hilafin ev yunfev minel ard zalike lehum hizyun fid dunya ve lehum fil ahirati azabun azim
( Kesinlikle ki Allah ve O’nun resulü ile harp eden ve yerde bozgun yaparak asileşenlerin karşılığı, öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının karşıtlamasına kesilmesi veya yerde sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için zillettir. Ahirette büyük azap onlaradır. )
5/34 İllellezine tabu min kabli en takdiru aleyhim fa'lemu ennellahe ğafurun rahim
( O üzerlerine kudret uygulanmasından, ele geçirilmelerinden önce tevbe edenler hariç. Artık bilin ki kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
5/35 Ya eyyuhellezine amenuttekullahe vebteğu ileyhil vesilete ve cahidu fi sebilihi leallekum tuflihun
( Ey o inananlar, Allah’tan sakının. O’na vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki iflah olursunuz. )
5/36 İnnellezine keferu lev enne lehum ma fil erdi cemian ve mislehu mea hu li yeftedu bihi min azabi yevmil kiyameti ma tukubbile minhum ve lehum azabun elim
( Kesinlikle o inkar edenler; şayet yerde ne varsa hepsi ve onunla birlikte aynısı onlara olsa, ayağa kalkış gününün azabından kurtulmak için bunları fidye verseler onlardan kabul edilmez. Elim azap onlaradır. )
5/37 Yuridune en yahrucu minen nari ve ma hum bi haricine minha ve lehum azabun mukim
( Ateşten çıkmayı isterler. Ama oradan çıkacak değillerdir. Onlara sürekli azap vardır. )
5/38 Ves sariku ves sarikatu faktau eydiyehuma cezaen bima keseba nekalen minellah vallahu azizun hakim
( Ve hırsızlık eden erkeğin ve kadının, o kazandıklarına karşılık, Allah’tan şiddetli ibret azabı olarak artık ellerini kesip ayırın. Allah yücedir hakimdir. )
5/39 Fe men tabe min ba'di zulmihi ve asleha fe innellahe yetubu aleyh innellahe ğafurun rahim
( Artık kim zulmünden sonra tevbe eder ve iyileşirse, kesinlikle Allah, ona tevbe eyler. Kesinlikle Allah affedendir, merhamet edendir.  )
5/40 E lem ta'lem ennellahe lehu mulkus semavati vel erdi yuazzibu men yeşau ve yağfiru li men yeşa’vallahu ala kulli şey'in kadir
( Göklerin ve yerin mülkünün kesinlikle Allah’a  ait olduğunu, dilediği kimseye azap edip, dilediği kimse için af eylediğini bilmez misin? Ve Allah her şeye gücü yetendir. )
5/41 Ya eyyuher rasulu la yahzunkellezine yusariune fil kufri minellezine kalu amenna bi efvahihim ve lem tu'min kulubuhum ve minellezine hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharine lem ye'tuk yuharrifunel kelime min ba'di mevadiih yekulune in utitum haza fe huzuhu ve in lem tu'tevhu fahzeru ve men yuridillahu fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey'a ulaikellezine lem yuridillahu en yutahhira kulubehum lehum fid dunya hizyun ve lehum fil ahirati azabun azim
( Ey resul, ağızlarıyla "İnandık." deyip, kalpleriyle inanmamış olanlardan ve Yahudilerden inkarda koşarak ilerleyenler seni hüzünlendirmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer kavime kulak verirler. Yerine konduktan sonra, kelimeyi tahrif ederler, yerini değiştirirler. "Eğer size bu verilirse onu alın, bu verilmezse çekinin, korkun." derler. Allah kimi fitnelemek isterse, sen ona Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın, hükmedemezsin. İşte onlar, Allah onların kalplerini temizlemek istemez. Onlara dünyada zillet ve onlara ahirette büyük azap vardır.  )
5/42 Semmaune lil kezibi ekkalune lis suht fe in cauke fahkum beynehum ev a'rid anhum ve in tu'rid anhum fe len yedurruke şey'a ve in hakemte fahkum beynehum bil kist innellahe yuhibbul muksitin
( Onlar, yalana kulak verirler ve haram yerler. O halde eğer sana gelirlerse, aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana şey kadar bile zarar veremezler. Eğer hükmedersen, aralarında adaletle hükmet. Kesinlikle Allah adil olanları sever.  )
5/43 Ve keyfe yuhakkimuneke ve indehumut tevratu fiha hukmullahi summe yetevellevne min ba'di zalik ve ma ulaike bil mu'minin
( Ve içinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarındayken seni nasıl hakem yaparlar da sonra, bunun ardından yüz çevirirler? Ve onlar inananlar değillerdir.  )
5/44 İnna enzelnet tevrate fiha huden ve nur yahkumu bihen nebiyyunellezine eslemu lillezine hadu ver rabbaniyyune vel ahbaru bi mestuhfizu min kitabillahi ve kanu aleyhi şuheda’fe la tahşevun nase vahşevni ve la teşteru bi ayati semenen kalila ve men lem yahkum bima enzelellahu fe ulaike humul kafirun
( İçinde yönlendirme ve aydınlık bulunan Tevrat’ı, kesinlikle biz indirdik. Teslim olan haberciler, Yahudiler için onunla hükmederler. Rab’be adanmışlar ve bilginler, Allah’ın kitabını korumalarından dolayı, onun üzerine şahitler olurlardı. O halde, insanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az değere satmayın. Kim Allah’ın o indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar inkarcılardır. )
5/45 Ve ketebna aleyhim fiha ennen nefse bin nefsi vel ayne bil ayni vel enfe bil enfi vel uzune bil uzuni ves sinne bis sinni vel curuha kisas fe men tesaddeka bihi fe huve keffaratun leh ve men lem yahkum bima enzelellahu fe ulaike humuz zalimun
( Ve biz onların üzerine onun içinde, nefise nefis, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara kısas yazdık. Artık kim onu bağışlarsa, o ona günahlarına keffarettir. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerdir. )
5/46 Ve kaffeyna ala asarihim bi iysebni meryeme musaddikan li ma beyne yedeyhi minet tevrati ve ateynahul incile fihi huden ve nurun ve musaddikan li ma beyne yedeyhi minet tevrati ve huden ve mev'izaten lil muttekin
( Ve onların izleri üzerine, yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik. O'na, içinde yönlendirme ve aydınlık olan ve ondan önce Tevrat’tan olanı doğrulayan ve sakınanlar için yönlendirme ve öğüt olan İncil’i verdik.  )
5/47 Vel yahkum ehlul incili bima enzelellahu fih ve men lem yahkum bima enzelellahu fe ulaike humul fasikun
( Ve İncil sahipleri, Allah’ın onun içinde indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar günahkarlardır. )
5/48 Ve enzelna ileykel kitabe bil hakki musaddikan li ma beyne yedeyhi minel kitabi ve muhayminen aleyhi fahkum beynehum bima enzelellahu ve la tettebi’ehvaehum an ma caeke minel hakk li kullin cealna minkum şir'aten ve minhaca ve lev şaellahu le cealekum ummeten vahideten ve lakin li yebluvekum fi ma atakum festebikul hayrat ilellahi merciukum cemian fe yunebbiukum bima kuntum fihi tahtelifun
( Ve sana da, kitaplardan o ondan öncekileri doğrulayan ve onları kollayan kitabı gerçek ile indirdik. O halde, onların aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana o gerçekten gelen üzerine onların heveslerine tabi olma. Biz, sizlerden herkes için yol ve usül oluşturduk. Şayet Allah dileseydi sizi tek topluluk kılardı. Lakin o size verdikleri hakkında sizi sınamak içindi. Öyleyse hayırlara ilerleyin. Hepinizin dönüşü Allah’a dır. Artık, o hakkında ihtilafa düştüklerinizi size o haber verir.  )
5/49 Ve enihkum beynehum bima enzelellahu ve la tettebi’ehvaehum vahzerhum en yeftinuke an ba'di ma enzelellahu ileyk fe in tevellev fa'lem ennema yuridullahu en yusibehum bi ba'di zunubihim ve inne kesiran minen nasi le fasikun
( Ve aralarında o Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Onların heveslerine tabi olma. Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırıp fitnelerler diye kork. Eğer yüzçevirirlerse, bil ki kesinlikle Allah, bazı günahları sebebiyle onlara musibet vermek ister. Kesinlikle insanlardan çoğu günahkarlardır. )
5/50 E fe hukmel cahiliyyeti yebğun ve men ahsenu minellahi hukmen li kavmin yukinun
( Yoksa cahiliye hükmünü mü ararlar? Ve kani olan kavim için, kim hükmen Allah’tan daha güzeldir?  )
5/51 Ya eyyuhellezine amenu la tettehizul yehude ven nesara evliya ba'duhum evliyau ba'd ve men yetevellehum minkum fe innehu minhum innellahe la yehdil kavmez zalimin
( Ey o inananlar, Yahudileri ve Nasıralıları dostlar edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara yüz çevirirse, artık kesinlikle o onlardandır. Kesinlikle Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )
5/52 Fe terallezine fi kulubihim meradun yusariune fihim yekulune nahşa en tusibena dairah fe asellahu en ye'tiye bil fethi ev emrin min indihi fe yusbihu ala ma eserru fi enfusihim nadimin
( Kalplerinde hastalık olanların "Bize devir isabet etmesinden korkuyoruz." diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah açılış veya indinden emir getirir de o nefislerinde gizlediklerine pişman olanlar olurlar. )
5/53 Ve yekulullezine amenu ehaulaillezine aksemu billahi cehde eymanihim innehum le meakum  habitat a'maluhum fe asbehu hasirin
( Ve o inananlar, "Kesinlikle sizinle beraber olduklarına dair Allah’a  kuvvetli yeminleriyle yemin edenler bunlar mı?" derler. Onların çalışmaları boşa gitmiştir de hasarlananlar olmuşlardır. )
5/54 Ya eyyuhellezine amenu men yertedde minkum an dinihi fe sevfe ye'tillahu bi kavmin yuhibbuhum ve yuhibbunehu ezilletin alel mu'minine eizzetin alel kafirine yucahidune fi sebilillahi ve la yehafune levmete laim zalike fadlullahi yu’tihi men yeşa’vallahu vasiun alim
( Ey o inananlar, sizden kim dininden dönerse, yakında Allah kendilerini sevdiği bir kavim getirir ki onlar da O'nu severler. İnananlara yumuşak alçakgönüllü inkarcılara da üstün kudretlidirler. Allah yolunda cihad ederler. Hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah’ın üstünlüğüdür lütfudur. Onu dilediği kimseye verir. Allah geniştir bilendir. )
5/55 İnnema veliyyukumullahu ve rasuluhu vellezine amenullezine yukimunes salate ve yu'tunez zekate ve hum rakiun
( Kesinlikle dostunuz Allah’tır, O’nun resulüdür, duaya kalkanlardır, zekatı verenlerdir ve o eğilenlerdir. )
5/56 Ve men yetevellellahe ve rasulehu vellezine amenu fe inne hizbellahi humul ğalibun
( Ve kim Allah’a  ve O’nun resulüne ve o inananlara yüz çevirirse, kesinlikle Allah’ın grupları, onlar galip olanlardır. )
5/57 Ya eyyuhellezine amenu la tettehizullezinettehazu dinekum huzuven ve leiben minellezine utul kitabe min kablikum vel kuffara evliya’vettekullahe in kuntum mu'minin
( Ey o inananlar, sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve inkarcılardan, dininizi alaya ve oyuna eğlenceye alanları dostlar edinmeyin. Eğer inananlarsanız, Allah’tan sakının. )
5/58 Ve iza nadeytum iles salatittehazuha huzuven ve leiba zalike bi ennehum kavmun la ya'kilun
( Ve duaya çağırdığınız zaman, onu alaya ve eğlenceye alırlar. Bu kesinlikle onların, akıl etmeyenler kavmi olmalarındandır. )
5/59 Kul ya ehlel kitabi hel tenkimune minna illa en amenna billahi ve ma unzile ileyna ve ma unzile min kablu ve enne ekserakum fasikun
( De ki: "Ey kitap sahipleri, Sadece Allah’a , bize indirilene ve bizden önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Ve kesinlikle çoğunluğunuz günahkarlarsınız." )
5/60 Kul hel unebbiukum bi şerrin min zalike mesubeten indellah men leanehullahu ve ğadibe aleyhi ve ceale minhumul kiradete vel hanazira ve abedet tağut ulaike şerrun mekanen ve edallu an sevais sebil
( De ki: "Allah’ın indinde musibet olarak bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah’ın  lanetlediği ve üzerine öfke eylediği ve onlardan maymunlar, domuzlar ve azgına kulluk edenler oluşturduğu kimseler, işte bunlar mekan olarak daha kötüdürler. Düz yoldan daha da sapmışlardır."  )
5/61 Ve iza caukum kalu amenna ve kad dehalu bil kufri ve hum kad haracu bih vallahu a'lemu bima kanu yektumun
( Ve onlar, size geldikleri zaman, "İnandık." dediler. Oysa inkar ile girip, onunla çıkmışlardır. Allah, o gizlemiş olduklarını bilir.  )
5/62 Ve tera kesiran minhum yusariune fil ismi vel udvani ve eklihimus suht le bi'se ma kanu ya'melun
( Ve onlardan çoğunu, günahta, düşmanlıkta ve haram yemede koşarak ilerlerken görürsün. O yapmış oldukları ne kötüdür. )
5/63 Lev la yenhahumur rabbaniyyune vel ahbaru an kavlihimul isme ve eklihimus suht le bi'se ma kanu yasneun
( Rab’be adanmışların ve bilginlerin, onları günah sözlerinden ve haram yemelerinden men etmeleri gerekmez miydi? O üretmiş oldukları ne kötüdür. )
5/64 Ve kaletil yehudu yedullahi mağluleh ğullet eydihim ve luinu bima kalu bel yedahu mebsutatani yunfiku keyfe yeşa’ve le yezidenne kesiran minhum ma unzile ileyke min rabbike tuğyanen ve kufra ve elkayna beynehumul adavete vel bağdae ila yevmil kiyameh kullema evkadu naran lil harbi atfeehellahu ve yes'avne fil erdi fesada vallahu la yuhibbul mufsidin
( Ve Yahudiler, "Allah’ın eli bağlıdır." dediler. Söyledikleri nedeniyle onların elleri bağlansın ve lanetlensinler. Bilakis O’nun iki eli de açıktır, nasıl dilerse harcar. Rab’binden sana indirilen, kesinlikle onlardan çoğunun azgınlığını ve inkarını artıracak. Biz, onların aralarına, ayağa kalkış gününe kadar düşmanlık ve kin attık. Harp için her ateş yaktıklarında, Allah onu söndürür. Onlar yerde bozguna koşarlar. Allah bozguncuları sevmez. )
5/65 Ve lev enne ehlel kitabi amenu vettekav le kefferna anhum seyyiatihim ve le edhalnahum cennatin neim
( Ve eğer kitap sahipleri kesinlikle inansalardı ve sakınsalardı, onların kötülüklerini örtecek ve onları bolluk bahçelerine sokacaktık. )
5/66 Ve lev ennehum ekamut tevrate vel incile ve ma unzile ileyhim min rabbihim le ekelu min fevkihim ve min tahti erculihim minhum ummetun muktesideh ve kesirun minhum sae ma ya'melun
( Ve şayet kesinlikle onlar, Tevrat’ı, İncil’i ve Rab’lerinden kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi. Onlardan ılımlı, orta, tutumlu topluluk da vardı. Onlardan çoğunun o yaptıkları kötüdür. )
5/67 Ya eyyuher rasulu belliğ ma unzile ileyke min rabbik ve in lem tef'al fe ma bellağte risaleteh vallahu ya'simuke minen nas innellahe la yehdil kavmel kafirun
( Ey resul, Rab’binden sana indirileni ulaştır. Eğer yapmazsan, O’nun gönderisini ulaştırmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Kesinlikle Allah inkarcılar kavmini yönlendirmez.  )
5/68 Kul ya ehlel kitabi lestum ala şey'in hatta tukimut tevrate vel incile ve ma unzile ileykum min rabbikum ve le yezidenne kesiran minhum ma unzile ileyke min rabbike tuğyanen ve kufra fe la te'se alel kavmil kafirin
( De ki: "Ey kitap sahipleri, Tevrat’ı, İncil’i ve Rab’binizden o size indirileni uygulamadıkça bir şey üzerinde değilsiniz." Kesinlikle Rab’binden sana indirilenler, onlardan çoğunun azgınlığını ve inkarını artıracaktır. O halde inkarcılar kavmi üzerine tasalanma. )
5/69 İnnellezine amenu vellezine hadu ves sabiune ven nesara men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenun
( Kesinlikle, o inananlardan, Yahudilerden, Sabiilerden ve Nasıralılardan Allah’a ve sonraki güne inanan ve iyilik yapan kimselere, onlara korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler. )
5/70 Lekad ehazna misaka beni israile ve erselna ileyhim rusula kullema caehum rasulun bima la tehva enfusuhum ferikan kezzebu ve ferikan yaktulun
( Biz, İsrailoğulları'nın sözünü aldık ve onlara resuller gönderdik. Resul onlara o nefislerinin hoşlanmadığı ile her geldiğinde, bir kısmını yalanladılar ve bir kısmını öldürdüler. )
5/71 Ve hasibu en la tekune fitnetun fe amu ve sammu summe tabellahu aleyhim summe amu ve sammu kesirun minhum vallahu basirun bima ya'melun
( Ve onlar, fitne olmayacak sandılar da kör ve sağır oldular. Sonra Allah üzerlerine tevbe eyledi. Sonra onlardan çoğu kör ve sağır oldular. Allah, ne yaptıklarını görendir. )
5/72 Lekad keferallezine kalu innellahe huvel mesihubnu meryem ve kalel mesihu ya beni israila'budullahe rabbi ve rabbekum innehu men yuşrik billahi fe kad harramellahu aleyhil cennete ve me'vahun nar ve ma liz zalimine min ensar
( O "Kesinlikle Allah Meryem oğlu Mesih'tir." diyenler inkar etmişlerdir. Mesih onlara "Ey İsrailoğulları, benim ve sizin Rab’biniz olan Allah’a  kulluk edin. Kesinlikle kim Allah’a  ortak koşarsa, artık kesinlikle Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun mekanı ateştir. Zalimlere yardımcılardan yoktur." dedi. )
5/73 Lekad keferallezine kalu innellahe salisu selaseh ve ma min ilahin illa ilahun vahid ve in lem yentehu an ma yekulune le yemessennellezine keferu minhum azabun elim
( O "Kesinlikle Allah, üçün üçüncüsüdür." diyenler inkar etmişlerdir. Tek ilahtan başka ilah yoktur. Eğer o söylediklerinden vazgeçmezlerse, kesinlikle onlardan o inkar edenlere elim azap dokunacaktır. )
5/74 E fe la yetubune ilellahi ve yestağfiruneh vallahu ğafurun rahim
( E o halde Allah’a  tevbe edip de O’ndan af istemezler mi? Ve Allah affedendir merhametlidir. )
5/75 Mel mesihubnu meryeme illa rasul kad halet min kablihir rusul ve ummuhu siddikah kana ye'kulanit taam unzur keyfe nubeyyinu lehumul ayati summenzur enna yu'fekun
( Meryem oğlu Mesih, resul haricindeki değildir. O'ndan önce de resuller geldi geçti. Anası doğrudur. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara ayetleri nasıl açıklarız. Sonra bak nasıl döndürülürler. )
5/76 Kul e ta'budune min dunillahi ma la yemliku lekum darran ve la nef'a vallahu huves semiul alim
( De ki: "Allah’tan başka size ne zarara, ne de faydaya malik olamayanlara mı kulluk ediyorsunuz? Ve Allah, o duyandır, bilendir." )
5/77 Kul ya ehlel kitabi la tağlu fi dinikum ğayral hakki ve la tettebiu ehvae kavmin kad dallu min kablu ve edallu kesiran ve dallu an sevais sebil
( De ki: "Ey kitap sahipleri, dininizde haksızca azmayın. Önceden sapmış, birçoğunu da saptırmış ve düz yolda sapmış olan kavmin heveslerine tabi olmayın." )
5/78 Luinellezine keferu min beni israile ala lisani davude ve iysebni meryem zalike bima asav ve kanu ya'tedun
( İsrailoğulları'ndan o inkar edenler, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanetlenmişlerdir. Bu, onların isyan etmelerinden ve hududu aşmalarından dolayıdır. )
5/79 Kanu la yetenahevne an munkerin fealuh lebi'se ma kanu yef'alun
( Onlar, yaptıkları kötülüklerden vazgeçmediler. Yapmış oldukları ne kötüydü.  )
5/80 Tera kesiran minhum yetevellevnellezine keferu le bi'se ma kaddemet lehum enfusuhum en sehitallahu aleyhim ve fil azabi hum halidun
( Onlardan birçoğunun inkarcılara yüz çevirdiklerini görürsün. Allah onlara öfke, güçlük verdi diye nefislerinin onlara sunduğu ne kötüdür. Onlar azap içinde ebedidirler. )
5/81 Ve lev kanu yu'minune billahi ven nebiyyi ve ma unzile ileyhi mettehazuhum evliyae ve lakinne kesiran minhum fasikun
( Ve şayet Allah’a , haberciye ve ona indirilene inanmış olsalardı, onları dostlar edinmezlerdi. Lakin onlardan çoğu günahkarlardır. )
5/82 Le tecidenne eşedden nasi adaveten lillezine amenul yehude vellezine eşraku ve le tecidenne akrabehum meveddeten lillezine amenullezine kalu inna nesara zalike bi enne minhum kissisine ve ruhbanen ve ennehum la yestekbirun
( Kesinlikle o inananlar için, düşmanlık olarak insanların en şiddetlilerini Yahudiler ve ortak koşanlar bulacaksın. İnananlara sevgi yönünden onların en yakınlarını da "Kesinlikle biz Nasıralılarız." diyenleri bulacaksın. Bu kesinlikle onlardan keşişler ve rahipler bulunmasındandır. Kesinlikle onlar kibirlenmezler. )
5/83 Ve iza semiu ma unzile iler rasuli tera a'yunehum tefidu mined dem'i min ma arafu minel hakk yekulune rabbena amenna fektubna meaş şahidin
( Ve resule indirileni duydukları zaman, onun gerçekten olduğunu öğrendiklerinden dolayı gözlerinin yaş döktüğünü görürsün. "Rab’bimiz inandık, o halde bizi de şahitlerle birlikte yaz." derler.  )
5/84 Ve ma lena la nu'minu billahi ve ma caena minel hakki ve natmeu en yudhilena rabbuna meal kavmis salihin
( Ve ne oluyor bize ki, Rab’bimizin bizi iyiler kavmiyle birlikte sokmasını umarken, Allah’a  ve o gerçekten bize gelenlere inanmayalım.  )
5/85 Fe esabehumullahu bima kalu cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ve zalike cezaul muhsinin
( Böyle demelerinden dolayı Allah onları, altlarından nehirler akan, içinde ebedi olacakları bahçelere isabet ettirmiştir. İyilik yapanların karşılığı budur. )
5/86 Velellezine keferu ve kezzebu bi ayatina ulaike ashabul cehim
( Ve o inkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cehennemin sahipleridirler. )
5/87 Ya eyyuhellezine amenu la tuharrimu tayyibati ma ehallellahu lekum ve la ta'tedu innellahe la yuhibbul mu'tedin
( Ey o inananlar, Allah’ın size helal kıldığı temizleri haram kılmayın. Hududu aşmayın. Kesinlikle Allah hududu aşanları sevmez.  )
5/88 Ve kulu min ma razekakumullahu halalen teyyiben vettekullahellezi entum bihi mu'minun
( Ve Allah’ın sizi rızıklandırdıklarından helal ve temiz olarak yiyin. O’na inananlar olduğunuz Allah’tan sakının.  )
5/89 La yuahizukumullahu bil lağvi fi eymanikum ve lakin yuahizukum bima akkadtumul eyman fe keffaratuhu it'amu aşerati mesakine min evseti ma tut'imune ehlikum ev kisvetuhum ev tahriru rakabeh fe men lem yecid fe siyamu selaseti eyyam zalike kefferatu eymanikum iza haleftum vahfezu eymanekum kezalike yubeyyinullahu lekum ayatihi leallekum teşkurun
( Allah sizi, yeminlerinizdeki yanlış boş sözlerinizden dolayı sorgulamaz. Lakin kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden dolayı sizi sorgular. Artık onun keffareti, o ailenizi beslediğinizin ortalamasından on yoksulu beslemek veya giydirmek veya köleyi hür kılmaktır. Ancak bulamayan için üç gün oruç tutmaktır. İşte ihtilaf ettiğiniz zaman yeminlerinizin keffareti budur. O halde yeminlerinizi koruyun. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki şükredersiniz.  )
5/90 Ya eyyuhellezine amenu innemel hamru vel meysiru vel ensabu vel ezlamu ricsun min ameliş şeytani fectenibuhu leallekum tuflihun
( Ey o inananlar, kesinlikle şarap, kumar, dikilitaşlar ve fal okları şeytan çalışmasından, işinden pisliktir. O halde onlardan kaçının. Umulur ki iflah olursunuz. )
5/91 İnnema yuriduş şeytanu en yukia beynekumul adavete vel bağdae fil hamri vel meysiri ve yesuddekum an zikrillahi ve anis salah fe hel entum muntehun
( Kesinlikle şeytan, şarap ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmayı ve sizi Allah’ı hatırlamaktan ve duadan döndürmeyi ister. Artık vazgeçenler misiniz?  )
5/92 Ve eti’ullahe ve eti’ur rasule vahzeru fe in tevelleytum fa'lemu ennema ala rasulinel belağul mubin
( Ve Allah’a  itaat edin ve resule itaat edin. Ve çekinin, korkun. Eğer yüz çevirirseniz, artık bilin ki, kesinlikle o resulümüzün üzerine olan apaçık ulaştırmadır. )
5/93 Leyse alellezine amenu ve amilus salihati cunahun fima taimu iza mettekav ve amenu ve amilus salihati summettekav ve amenu summettekav ve ahsenu vallahu yuhibbul muhsinin
( O inananların ve iyilikler yapanların üzerlerine, sakındıkları, inandıkları, iyilikler yaptıkları, sonra sakındıkları ve inandıkları, sonra sakındıkları ve güzellik yaptıklarında, yedikleri hakkında günah yoktur. Allah iyilik yapanları sever.  )
5/94 Ya eyyuhellezine amenu le yebluvennekumullahu bi şey'in mines saydi tenaluhu eydikum ve rimahukum li ya'lemellahu men yehafuhu bil ğayb fe men i'teda ba'de zalike fe lehu azabun elim
( Ey o inananlar, gıyabında kendinden korkanları Allah’ın bilmesi için Allah sizi, ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği avdan şeyle kesinlikle sınayacak. Kim bundan sonra hududu aşarsa elim azap onadır. )
5/95 Ya eyyuhellezine amenu la taktulus sayde ve entum hurram ve men katelehu minkum muteammiden fe cezaun mislu ma katele minen neami yahkumu bihi zeva adlin minkum hedyen baliğal ka'beti ev keffaratun taamu mesakine ev adlu zalike siyamen li yezuka vebale emrih afallahu an ma selef ve men ade fe yentekimullahu minh vallahu azizun zuntikam
( Ey o inananlar, ihramlı iken av öldürmeyin. Sizden kim taammüden onu öldürürse, artık karşılığı öldürdüğü hayvandan aynısıdır. Kabe'ye ulaşacak hediye olarak, sizden iki adil kişi ona hükmeder. Veya yoksulu beslemek veya işinin günahını tatması için buna muadil oruç keffaretlerdir. Allah o geçmiştekini affeder. Kim hududu aşıp tekrarlarsa, artık Allah ondan intikam alır. Allah yücedir, intikam alandır. )
5/96 Uhille lekum saydul bahri ve taamuhu metaan lekum ve lis seyyarah ve hurrime aleykum saydul birri ma dumtum huruma vettekullahellezi ileyhi tuhşerun
( Size ve yolculara, deniz avı ve size fayda olarak onun yenmesi helal kılındı. Kara avı ihramlı olduğunuzda size haram kılındı. Allah’tan sakının. O’na toplanacaksınız. )
5/97 Cealellahul ka'betel beytel harame kiyamen lin nasi veş şehral harame vel hedye vel kalaid zalike li ta'lemu ennellahe ya'lemu ma fis semavati ve ma fil erdi ve ennellahe bi kulli şey'in alim
( Allah, Kabe'yi, o hürmet evini, hürmet ayını, hediyeyi ve gerdanlıkları insanlar için düzen kıldı. Bu, kesinlikle Allah’ın göklerde ne varsa ve yerde ne varsa bildiğini ve kesinlikle Allah’ın her şeyi bildiğini bilmeniz içindir.  )
5/98 İ'lemu ennellahe şedidul ikabi ve ennellahe ğafurun rahim
( Bilin ki kesinlikle Allah azabı şiddetli olandır. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
5/99 Ma aler rasuli illel belağ vallahu ya’lemu ma tubdune ve ma tektumun
( Resulün üzerine olan ancak ulaştırmadır. Allah ne açıkladığınızı ve ne gizlediğinizi bilir.  )
5/100 Kul la yestevil habisu vet tayyibu ve lev a'cebeke kesratul habis fettekullahe ya ulil elbabi leallekum tuflihun
( De ki: "Şayet pisin çokluğu hoşuna gitse de, pis olanla temiz olan eşit olamaz. O halde Allah’tan sakının ey akılları olanlar. Umulur ki iflah olursunuz.” )
5/101 Ya eyyuhellezine amenu la tes'elu an eşyae in tubde lekum tesu'kum ve in tes'elu anha hiyne yunezzelul kur'anu tubde lekum afallahu anha vallahu ğafurun halim
( Ey o inananlar, eğer size açıklanırsa, sizi üzecek, kederlendirecek şeylerden sual etmeyin. Eğer onlar hakkında Kur'an indirildiği zaman sual ederseniz size açıklanır. Allah onlardan affetmiştir. Allah affedendir yumuşaktır. )
5/102 Kad seeleha kavmun min kablikum summe asbehu biha kafirin
( Sizden önce gelen bir kavim onları sordu da sonra onlara inkarcılar oldular. )
5/103 Ma cealellahu min behiratin ve la saibetin ve la vesiyletin ve la hamin ve lakinnellezine keferu yefterune alellahil kezib ve ekseruhum la ya'kilun
( Allah, kulağı kesik deveyi, başıboş hayvanı, vesileyi, hamı uygun kılmamıştır. Lakin kesinlikle o inkar edenler, Allah’a  yalan uydururlar. Onların çoğunluğu akıl etmezler. )
5/104 Ve iza kile lehum tealev ila ma enzelellahu ve iler rasuli kalu hasbuna ma vecedna aleyhi abaena e ve lev kane abauhum la ya'lemune şey'en ve la yehtedun
( Ve onlara "Allah’ın indirdiğine ve resule gelin." denildiği zaman, "Babalarımızı o üzerinde bulduğumuz bize yeter." derler. Ya babaları bir şey bilmiyorlarsa ve yönlenmemişlerse? )
5/105 Ya eyyuhellezine amenu aleykum enfusekum la yedurrukum men dalle iz ehtedeytum ilellahi merciukum cemian fe yunebbiukum bima kuntum ta'melun
( Ey o inananlar, nefsiniz sizin üzerinizedir. Sapık kimseler, siz yönlenmişken size zarar veremezler. Hepinizin dönüşü Allah’a dır. Artık o yapmakta olduklarınızı size haber verir.  )
5/106 Ya eyyuhellezine amenu şehadetu beynikum iza hadara ehadekumul mevtu hiynel vesiyyetisnani zeva adlin minkum ev aharani min ğayrikum in entum darabtum fil erdi fe esabetkum musibetul mevt tahbisunehuma min ba'dis salati fe yuksimani billahi in irtebtum la neşteri bihi semenen ve lev kane za kurba ve la nektumu şehadetellahi inna izen le minel asimin
( Ey o inananlar, sizden birine ölüm geldiğinde, vasiyet sırasında aranızdaki şahitlik, sizden iki adil kişiye veya eğer yerde gezerken ölüm musibeti size isabet ederse sizden olmayan diğer ikisinedir. Duadan sonra onları alıkoyun. Eğer şüpheye düşerseniz, ikisi Allah’a  yemin ederler "Şayet yakınlığı olan bile olsa, şahitliği değere satmayacağız. Allah’ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi halde, kesinlikle biz o zaman günahkarlardan oluruz".  )
5/107 Fe in usira ala ennehumestehakka ismen fe aharani yekumani mekamehuma minellezi nestehakka aleyhimul evleyani fe yuksimani billahi le şehadetuna ehakku min şehadetihima ve ma'tedeyna inna izen le minez zalimin
( Eğer kesinlikle onların günah işledikleri gözlenirse, o onlar üzerinde hak sahibi olanlardan diğer ikisi onların yerine geçip dururlar. Böylece "Bizim şahitliğimiz, onların şahitliğinden daha gerçek olacaktır. Biz hududu aşmadık. O zaman kesinlikle biz zalimlerden oluruz." diye ikisi Allah’a  yemin ederler. )
5/108 Zalike edna en ye'tu biş şehadeti ala vechiha ev yehafu en turadde eymanun ba'de eymanihim vettekullahe vesmeu vallahu la yehdil kavmel fasikin
( Bu, şahitliklerini usülüne göre getirmeleri veya yeminlerinden sonra yeminlerinin reddedilmesinden korkmaları için en yakındır. Allah’tan sakının ve dinleyin. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )
5/109 Yevme yecmeullahur rusule fe yekulu ma za ucibtum kalu la ilme lena inneke ente allamul ğuyub
( Allah, resulleri topladığı gün "Size ne cevap verildi?" der. "Bize ilim yok. Kesinlikle sen gaybları, bilinmezleri, yoklukları bilen sensin." derler.  )
5/110 İz kalellahu ya iysebne meryemezkur ni'meti aleyke ve ala validetik iza eyyedtuke bi ruhil kudusi tukellimun nase fil mehdi ve kehla ve iz alemtukel kitabe vel hikmete vet tevrate vel incil ve iz tahluku minet tiyni ke hey'etit tayri bi izni fe tenfuhu fiha fe tekunu tayran bi izni ve tubriul ekmehe vel ebrasa bi izni ve iz tuhricul mevta bi izni ve iz kefeftu beni israile anke iz ci'tehum bil beyyinati fe kalellezine keferu minhum in haza illa sihrun mubin
( Zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Seni kutsal ruh ile desteklediğimde beşikte ve erişkinlikte insanlara kelam edip söz söylerdin. Sana yazıyı, sırrı, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. İznimle çamurdan kuşun şekli gibi olanı yarattın. Onun içine üfledin de iznimle kuş oldu. Doğuştan körü ve alacalıyı iznimle iyileştirdin. Ve zamanında ölüleri iznimle çıkardın. Onlara ayetlerle geldiğin ve onlardan inkar edenlerin "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." dedikleri zaman İsrailoğulları'nı üzerinden çektim." dedi. )
5/111 Ve iz evhaytu ilel havariyyine en aminu bi ve bi rasuli kalu amenna veşhed bi ennena muslimun
( Ve zamanında havarilere "Bana ve resulüme inanın." diye vahyettim. "İnandık ve kesinlikle bizim teslim olanlar olduğumuza şahit ol." dediler.  )
5/112 İz kalel havariyyune ya iysebne meryeme hel yesteti'u rabbuke en yunezzile aleyna maideten mines sema’kalettekullahe in kuntum mu'minin
( Havariler "Ey Meryemoğlu İsa, Rab’binin bize gökten sofra indirmeye istidatı olur mu?" dediler. "İnananlarsanız Allah’tan sakının." dedi.  )
5/113 Kalu nuridu en ne'kule minha ve tatmeinne kulubuna ve na'leme en kad sadaktena ve nekune aleyha mineş şahidin
( "Ondan yemeyi ve kalplerimizi tatmin etmeyi ve senin bize doğru söylediğini bilmeyi ve onun üzerine şahitlerden olmayı istiyoruz." dediler. )
5/114 Kale iysebnu meryemellahumme rabbena enzil aleyna maideten mines semai tekunu lena iyden li evvelina ve ahirina ve ayeten mink verzukna ve ente hayrir razikin
( Meryemoğlu İsa "Allah'ım, Rab’bimiz, bizim üzerimize gökten sofra indir de bize, bizden evvelkilere ve sonrakilere bayram ve senden ayet olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın." dedi.  )
5/115 Kalellahu inni munezziluha aleykum fe men yekfur ba'du minkum fe inni uazzibuhu azaben la uazzibuhu ehaden minel alemin
( Allah "Kesinlikle ben onu üzerinize indireceğim. Fakat sonra sizden kim inkar ederse, kesinlikle ben ona alemlerden hiçbirine etmediğim azapla azap ederim." dedi. )
5/116 Ve iz kalellahu ya iysebne meryeme e ente kulte lin nasittehizuni ve ummiye ilaheyni min dunillah kale subhaneke ma yekunu li en ekile ma leyse li bi hakk in kuntu kultuhu fe kad alimteh ta'lemu ma fi nefsi ve la a'lemu ma fi nefsik inneke ente allamul ğuyub
( Ve zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İsa, sen mi insanlara "Beni ve annemi, Allah’tan başka iki ilah edinin" dedin?" dedi. "Yücesin sen, benim için gerçek olmayanı söylemek olmaz. Eğer onu demiş olsam, sen onu bilirdin. Sen benim nefsimde ne varsa bilirsin ve ben senin nefsinde olanı bilmem. Kesinlikle sen, sen gaybları bilensin." dedi. )
5/117 Ma kultu lehum illa ma emarteni bihi en i'budullahe rabbi ve rabbekum ve kuntu aleyhim şehiden ma dumtu fihim fe lemma teveffeyteni kunte enter rakibe aleyhim ve ente ala kulli şey'in şehid
( Ben onlara, senin bana o Benim ve sizin Rab’biniz olan Allah’a  kulluk edin." diye emrettiğinin haricindekini söylemedim. Onların aralarında olduğumda üzerlerine şahittim de sen beni vefat ettirince onların üzerine gözetleyen sen oldun. Sen her şeye şahitsin." )
5/118 İn tuazzibhum fe innehum ibaduk ve in tağfir lehum fe inneke entel azizul hakim
( Eğer onlara azap edersen, kesinlikle onlar kullarındır. Eğer onlara af eylersen, kesinlikle sen, sen yücesin hakimsin. )
5/119 Kalellahu haza yevmu yenfeus sadikine sidkuhum lehum cennatun tecri min tahtihel enharu halidine fiha ebeda radiyellahu anhum ve radu anh zalikel fevzul azim
( Allah "Bu, doğrulara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlara altlarından nehirler akan, içinde ebediyen daim olacakları bahçeler vardır." dedi. Allah onlardan razı olmuş ve onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte bu büyük kurtuluştur.  )
5/120 Lillahi mulkus semavati vel erdi ve ma fihinn ve huve ala kulli şey'in kadir
( Göklerin, yerin ve onların içinde bulunanların mülkü Allah’ındır. O her şeye gücü yetendir. )
EN’AM 6/1 El hamdu lillahillezi halekas semavati vel erda ve cealez zulumati ven nur summellezine keferu bi rabbihim ya'dilun
( Övgü, o gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı oluşturan Allah içindir. Sonra o inkar edenler Rab’lerine muadil koşarlar. )
6/2 Huvellezi halekakum min tiynin summe kada ecela ve ecelun musemmen indehu summe entum temterun
( Sizi çamurdan yaratan, sonra da vadelendiren O'dur. İsimlendirilmiş belirli vade O’nun indindedir. Sonra siz şüphe ediyorsunuz.  )
6/3 Ve huvellahu fis semavati ve fil ard ya'lemu sirrakum ve cehrakum ve ya'lemu ma teksibun
( Ve göklerde ve yerde o Allah’tır. Sizin gizlinizi, açığınızı ve ne kazandığınızı bilir.  )
6/4 Ve ma te'tihim min ayetin min ayati rabbihim illa kanu anha mu'ridin
( Ve Rab’lerinin ayetlerinden onlara, onlardan dönenler olduklarının haricinde ayet gelmez. )
6/5 Fe kad kezzebu bil hakki lemma caehum fe sevfe ye'tihim enbau ma kanu bihi yestehziun
( Gerçek kendilerine geldiğinde onu yalanladılar. Artık o alay ettiklerinin haberi yakında onlara gelecektir.  )
6/6 E lem yerav kem ehlekna min kablihim min karnin mekkennahum fil erdi ma lem numekkin lekum ve erselnes semae aleyhim midrara ve cealnel enhara tecri min tahtihim fe ehleknahum bi zunubihim ve enşe'na min ba'dihim karnen aharin
( Onlardan önce, nice nesilden helak ettiğimizi görmediler mi? Size vermediğimiz imkanları yerde onlara verdik. Göğü onların üzerine yağmur olarak gönderdik. Altlarından akan nehirler oluşturduk. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Onlardan sonra diğer nesili inşa ettik. )
6/7 Ve lev nezzelna aleyke kitaben fi kirtasin fe lemessuhu bi eydihim le kalellezine keferu in haza illa sihrun mubin
( Ve şayet sana kağıtta yazı indirmiş olsak da ona elleriyle dokunsalar, o inkarcılar "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." diyeceklerdir. )
6/8 Ve kalu lev la unzile aleyhi melek ve lev enzelna meleken lekudiyel emru summe la yunzarun
( Ve "Onun üzerine melek indirilmeli değil miydi?" dediler. Şayet melek indirseydik, iş bitirilmiş olurdu. Sonra gözetilmezlerdi, bakılmazlardı. )
6/9 Ve lev cealnahu meleken le cealnahu raculen ve le lebesna aleyhim ma yelbisun
( Ve şayet onu melek kılsaydık da onu adam kılardık. O kuşkulandıklarını, üzerlerine kuşku olarak verirdik. )
6/10 Ve lekad istuhzie bi rusulin min kablike fe haka billezine sehiru minhum ma kanu bihi yestehziun
( Ve senden önce de resullerle alay edildi de onlardan o alay edenleri, o alay etmiş oldukları kuşattı.  )
6/11 Kul siru fil erdi summenzuru keyfe kane akibetul mukezzibin
( De ki: "Yerde gezin. Sonra da yalanlayanların sonu nasıl olmuş bakın." )
6/12 Kul li men ma fis semavati vel ard kul lillah ketebe ala nefsihir rahmeh le yecmeannekum ila yevmil kiyameti la raybe fih ellezine hasiru enfusehum fe hum la yu'minun
( De ki: “O göklerde ve yerde olanlar kim içindir?” "Allah içindir." O, rahmeti kendi nefsine yazmıştır. Sizi, hakkında şüphe olmayan ayağa kalkış gününde kesinlikle toplayacaktır. O nefislerini hasarlandıranlar, artık onlar inanmazlar.  )
6/13 Ve lehu ma sekene fil leyli ven nehar ve huves semiul alim
( Ve gecede ve gündüzde iskan eden ne varsa O’nadır. O duyandır, bilendir.  )
6/14 Kul e ğayrallahi ettehizu veliyyen fatiris semavati vel erdi ve huve yut'imu ve la yut'am kul inni umirtu en ekune evvele men esleme ve la tekunenne minel muşrikin
( De ki: “Gökleri ve yeri yoktan yaratan, besleyen, fakat kendisi beslenmeyen Allah’tan başkasını mı edineyim?” De ki: "Kesinlikle ben teslim olan kimselerin ilki olmaya emrolundum." Kesinlikle ortak koşanlardan olma.  )
6/15 Kul inni ehafu in asaytu rabbi azabe yevmin azim
( De ki: "Eğer Rab’bime isyan edersem, kesinlikle ben büyük günün azabından korkarım." )
6/16 Men yusraf anhu yevmeizin fe kad rahimeh ve zalikel fevzul mubin
( O gün kendinden israf edilip giderilen, harcanan kimseye rahmet edilmiştir. Bu apaçık kurtuluştur. )
6/17 Ve in yemseskellahu bi durrin fe la kaşife lehu illa hu ve in yemseske bi hayrin fe huve ala kulli şey'in kadir
( Ve Allah sana bir zarar dokundurursa, ona O’nun haricinde açacak, kaldıracak yoktur. Eğer sana hayır dokundurursa, O her şeye gücü yetendir. )
6/18 Ve huvel kahiru fevka ibadih ve huvel hakimul habir
( Ve O, kullarının üstünde zorlayandır. O hakimdir, haberdardır. )
6/19 Kul eyyu şey'in ekberu şehadeh kulillahu şehidun beyni ve beynekum ve uhiye ileyye hazel kur'anu li unzirakum bihi ve men belağ e innekum le teşhedune enne meallahi aliheten uhra kul la eşhed kul innema huve ilahun vahidun ve inneni beriun min ma tuşrikun
( De ki: “Şahitlik olarak hangi şey daha büyüktür?” De ki: "Allah, benimle sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur'an, onunla sizi ve o ulaştırılanları uyarmam için vahyedildi. Kesinlikle siz, Allah'la beraber başka ilahlar olduğuna şahitlik mi edeceksiniz?" De ki:  "Ben şahitlik etmem." De ki: "Kesinlikle O tek ilahtır. Kesinlikle ben o ortak koştuklarınızdan beriyim." )
6/20 Ellezine ateynahumul kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehum ellezine hasiru enfusehum fe hum la yu'minun
( O kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. O nefislerini hasarlandıranlar, artık onlar inanmazlar. )
6/21 Ve men azlemu min men iftera alellahi keziben ev kezzebe bi ayatih innehu la yuflihuz zalimun
( Ve Allah’a  yalan uydurandan veya ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Kesinlikle O zalimleri iflah etmez. )
6/22 Ve yevme nahşuruhum cemian summe nekulu lillezine eşraku eyne şurakaukumullezine kuntum tez'umun
( Ve o gün onların hepsini toplarız. Sonra o ortak koşanlara "Nerede o zannetmekte olduğunuz ortaklarınız?" deriz. )
6/23 Summe lem tekun fitnetuhum illa en kalu vallahi rabbina ma kunna muşrikin
( Sonra, fitneleri, kavrayışları, anlayışları "Ve Allah, Rab’bimiz, biz ortak koşanlar değiliz." demenin haricindeki olmaz. )
6/24 Unzur keyfe kezebu ala enfusihim ve dalle anhum ma kanu yefterun
( Bak, nefisleri üzerine nasıl yalan söylediler. O uydurdukları onlardan saptı. )
6/25 Ve minhum men yestemiu ileyk ve cealna ala kulubihim ekinneten en yefkahuhu ve fi azanihim vakra ve in yerav kulle ayetin la yu'minu biha hatta iza cauke yucadiluneke yekulullezine keferu in haza illa esatirul evvelin
( Ve onlardan seni dinleyenler de vardır. Fakat biz onu anlamasınlar diye kalplerinin üstüne örtüler ve kulaklarının içine ağırlık oluşturduk. Eğer bütün ayetleri görseler bile onlara inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle mücadele ederler. O inkar edenler "Kesinlikle bu ancak evvelkilerin masallarıdır." derler.  )
6/26 Ve hum yenhevne anhu ve yen'evne anh ve in yuhlikune illa enfusehum ve ma yeş'urun
( Ve onlar, ondan menederler ve kendileri de ondan uzak dururlar. Ancak nefislerini helak ederler ve farketmezler. )
6/27 Ve lev tera iz vukifu alen nari fe kalu ya leytena nuraddu ve la nukezzibe bi ayati rabbina ve nekune minel mu'minin
( Ve şayet onların, ateşe vakıf olduklarında "Ey ne olurdu döndürülseydik. Rab’bimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve inananlardan olsaydık." dediklerini görsen. )
6/28 Bel bedalehum ma kanu yuhfune min kabl ve lev ruddu le adu li ma nuhu anhu ve innehum le kazibun
( Bilakis, o önceden gizlemiş oldukları karşılarına çıktı. Şayet geri döndürülselerdi de yine o menedildiklerine dönerlerdi. Kesinlikle onlar yalancılardır. )
6/29 Ve kalu in hiye illa hayatuned dunya ve ma nahnu bi meb'usin
( Ve "Kesinlikle o sadece dünya hayatımızdır. Bizler diriltilecek değiliz." dediler. )
6/30 Ve lev tera iz vukifu ala rabbihim kale e leyse haza bil hakk kalu bela ve rabbina kale fe zukul azabe bima kuntum tekfurun
( Ve Rab’lerine vakıf olduklarında bir görsen. "Bu, gerçek değil midir?" der. "Bilakis, Rab’bimiz." derler. "O halde inkar etmiş olduğunuz için azabı tadın." der.  )
6/31 Kad hasirallezine kezzebu bi likaillah hatta iza caethumus saatu bağteten kalu ya hasratena ala ma ferratna fiha ve hum yahmilune evzarahum ala zuhurihim e la sae ma yezirun
( O Allah’a  kavuşmayı yalanlayanlar, hasarlanmışlardır. Nihayet, saat onlara ansızın geldiğinde, ağırlıklarını, yüklerini sırtlarına yüklenmiş olarak şöyle derler "Orada eksik olmamız, ileri gitmemiz üzerine ey hasretimiz." İyi  bilin ki o yüklendikleri kötüdür.  )
6/32 Ve mel hayatud dunya illa leibun ve lehv ve led darul ahiratu hayrun lillezine yettekun e fe la ta'kilun
( Ve dünya hayatı, oyun ve eğlence haricindeki değildir. Ahiret yurdu ise, o sakınanlar için daha hayırlıdır. O halde akıl etmez misiniz?  )
6/33 Kad na'lemu innehu le yahzunukellezi yekulune fe innehum la yukezzibuneke ve lakinnez zalimine bi ayatillahi yechadun
( Onların söylediklerinin seni hüzünlendirdiğini kesinlikle biliriz. Aslında kesinlikle onlar seni yalanlamazlar. Lakin kesinlikle o zalimler Allah’ın ayetleri ile cihad ederler. )
6/34 Ve lekad kuzzibet rusulun min kablike fe saberu ala ma kuzzibu ve uzu hatta etahum nasruna ve la mubeddile li kelimatillah ve lekad caeke min nebeil murselin
( Ve senden önce de resuller yalanlanmıştı. Onlara yardımımız gelene kadar o yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek yoktur. Sana, gönderilenlerin haberlerinden gelmiştir. )
6/35 Ve in kane kebura aleyke i'raduhum fe in isteta'te en tebteğiye nefekan fil erdi ev sullemen fis semai fe te'tiyehum bi ayeh ve lev şaellahu le cemeahum alel huda fe la tekunenne minel cahilin
( Ve eğer onların dönmeleri sana büyük sıkıntı olduysa, o halde yerin içinde delik veya göğe merdiven aramaya istidatın varsa, haydi onlara ayet getir. Şayet Allah dileseydi, onları yönlendirme üzerinde toplardı. O halde kesinlikle cahillerden olma. )
6/36 İnnema yestecibullezine yesmeun vel mevta yeb'asuhumullahu summe ileyhi yurceun
( Kesinlikle ki o dinleyenler kabul ederler. Ölüler, Allah onları diriltir, sonra O'na döndürülürler. )
6/37 Ve kalu lev la nuzzile aleyhi ayetun min rabbih kul innellahe kadirun ala en yunezzile ayeten ve lakinne ekserahum la ya'lemun
( Ve "Ona Rab’binden ayet indirilmeli değil miydi?" dediler. De ki: "Kesinlikle Allah, ayet indirmeye gücü yetendir. Lakin onların çoğunluğu bilmezler." )
6/38 Ve ma min dabbetin fil erdi ve la tairin yetiyru bi cenahayhi illa umemun emsalukum ma ferratna fil kitabi min şey'in summe ila rabbihim yuhşerun
( Ve sizin misaliniz gibi topluluk olmalarının haricinde, yer dabbesinden ve iki kanadıyla uçan kuştan yoktur. Biz kitabın içinde hiçbir şeyden eksik bırakmadık. Sonra Rab’lerine toplanırlar. )
6/39 Vellezine kezzebu bi ayatina summun ve bukmun fiz zulumati men yeşeillahu yudlilh ve men yeşe'yec'alhu ala siratin mustekim
( Ve o ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içindeki sağırlar ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi saptırır ve dilediği kimseyi de doğru yola getirir. )
6/40 Kul eraeytekum in etakum azabullahi ev etetkumus saatu e ğayrallahi ted'un in kuntum sadikin
( De ki: "Kendinizi gördünüz mü düşündünüz mü? Eğer Allah’ın azabı size yetip gelse veya saat size gelip yetse, eğer doğrular iseniz, Allah’tan başkasını mı çağırırsınız?" )
6/41 Bel iyyahu ted'une fe yekşifu ma ted'une ileyhi in şae ve tensevne ma tuşrikun
( Bilakis, ancak O’nu çağırırsınız. Böylece, eğer dilerse, ne için çağırdıysanız onu giderir. O ortak koştuklarınızı unutursunuz. )
6/42 Ve lekad erselna ila umemin min kablike fe ehaznahum bil be'sai ved darrai leallehum yetedarraun
( Ve senden önceki topluluklara da kesinlikle gönderdik. Belki bize yalvarırlar diye onları kötülük, zorluk ve darlık, zarar ile yakaladık. )
6/43 Fe lev la iz caehum be'suna tedarrau ve lakin kaset kulubuhum ve zeyyene lehumuş şeytanu ma kanu ya'melun
( Onlara zorluğumuz, azabımız geldiğinde yalvarmalı değiller miydi? Ve lakin kalpleri katılaştı ve şeytan o yapmış olduklarını onlara süsledi. )
6/44 Fe lemma nesu ma zukkiru bihi fetahna aleyhim ebvabe kulli şey’hatta iza ferihu bima utu ehaznahum bağteten fe iza hum mublisun
( O hatırlatılanları unuttuklarında, onlara her şeyin kapılarını açtık. Nihayet o verilenlerden dolayı ferahlayıp sevindiklerinde onları ansızın yakaladık. Böylece o zaman onlar ümitsizler oldular. )
6/45 Fe kutia dabirul kavmillezine zalemu vel hamdu lillahi rabbil alemin
( Böylece o zulmeden kavmin arkası kesildi. Övgü alemlerin Rab’bi Allah içindir. )
6/46 Kul e raeytum in ehazellahu sem'akum ve ebsarakum ve hateme ala kulubikum men ilahun ğayrullahi ye'tikum bih unzur keyfe nusarriful ayati summe hum yasdifun
( De ki: "Görmez düşünmez misiniz? Eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alsa ve kalplerinize mühür vursa, Allah’tan başka onları size getirecek ilah kimdir?" Bak ayetleri nasıl sarfederiz. Sonra onlar yüz çevirirler. )
6/47 Kul eraeytekum in etakum azabullahi bağteten ev cehraten hel yuhleku illel kavmuz zalimun
( De ki: "Görmez düşünmez misiniz? Eğer Allah’ın azabı size ansızın veya açıkça gelse, zalimler kavminin haricindeki mi helak olur?" )
6/48 Ve ma nursilul murseline illa mubeşşirine ve munzirin fe men amene ve asleha fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenun
( Ve biz gönderilenleri, müjdeciler ve uyarıcılar olmalarının haricinde göndermeyiz. Artık kim inanırsa ve iyileşirse, artık onlara korku yoktur ve onlar hüzünlenmezler. )
6/49 Vellezine kezzebu bi ayatina yemessuhumul azabu bima kanu yefsukun
( Ve o ayetlerimizi yalanlayanlar, günah işlemiş olmalarından dolayı onlara azap dokunur. )
6/50 Kul la ekulu lekum indi hazainullahi ve la a'lemul ğaybe ve la ekulu lekum inni melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besir e fe la tetefekkerun
( De ki: "Size Allah’ın hazineleri benim indimdedir." demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Size, kesinlikle ben meleğim de demiyorum. Kesinlikle ben ancak o bana vahyedilene tabi oluyorum." De ki: "Kör ile gören eşit midir? Fikretmez misiniz?" )
6/51 Ve enzir bihillezine yehafune en yuhşeru ila rabbihim leyse lehum min dunihi veliyyun ve la şefiun leallehum yettekun
( Ve Rab’lerine toplanacaklar diye korkanları onunla uyar. Onlara O'ndan başka dost ve af vesilecisi yoktur. Umulur ki sakınırlar. )
6/52 Ve la tatrudillezine yed'une rabbehum bil ğadati vel aşiyyi yuridune vecheh ma aleyke min hisabihim min şey'in ve ma min hisabike aleyhim min şey'in fe tatrudehum fe tekune minez zalimin
( Ve o sabah ve akşam O’nun yüzünü isteyerek, Rab’lerini çağıranları reddetme. Onların hesabından sana bir şey yoktur ve senin hesabından da onlara bir şey yoktur. Onları reddedersen zalimlerden olursun.  )
6/53 Ve kezalike fetenna ba'dahum bi ba'din li yekulu e haulai mennellahu aleyhim min beynina e leysellahu bi a'leme biş şakirin
( Ve onların bazılarını bazıları ile "Allah aramızdan bunların üzerine mi nimet verdi?" demeleri için, işte böyle sınadık. Allah şükredenleri bilmez mi?  )
6/54 Ve iza caekellezine yu'minune bi ayatina fe kul selamun aleykum ketebe rabbukum ala nefsihir rahmete ennehu men amile minkum suen bi cehaletin summe tabe min ba'dihi ve asleha fe ennehu ğafurun rahim
( Ve ayetlerimize inananlar sana geldikleri zaman De ki: "Selam üzerinize olsun, Rab’biniz nefsine rahmet yazdı. Kesinlikle ki sizden kim cehaletle kötülük yapıp da sonra onun ardından tevbe ederse ve iyileşirse, kesinlikle O affedendir, merhametlidir." )
6/55 Ve kezalike nufessilul ayati ve li testebine sebilul mucrimin
( Ve suçluların yolunu açıklayabilmek için ayetleri işte böyle ayrıntılandırıyoruz. )
6/56 Kul inni nuhitu en a'budellezine ted'une min dunillah kul la ettebiu ehvaekum kad daleltu izen ve ma ene minel muhtedin
( De ki: "Kesinlikle ben, Allah’tan başka çağırdıklarınıza kulluk etmeye yasaklandım, menedildim." De ki: "Sizin heveslerinize tabi olmam. Aksi halde, o zaman sapmış olurum ve ben yönlendirilmişlerden olmam." )
6/57 Kul inni ala beyyinetin min rabbi ve kezzebtum bih ma indi ma testa'cilune bih inil hukmu illa lillah yekussul hakka ve huve hayrul fasilin
( De ki: "Kesinlikle ben Rab’bimden apaçık delil üzerindeyim ve siz onu yalanladınız. O acele istediğiniz benim indimde değil. Kesinlikle hüküm Allah’ındır. Gerçeği anlatır. O ayrıntılandıranların en hayırlısıdır." )
6/58 Kul lev enne indi ma testa'cilune bihi le kudiyel emru beyni ve beynekum vallahu a'lemu biz zalimin
( De ki: "Şayet sizin o acele istediğiniz kesinlikle indimde olsaydı, benimle sizin aranızdaki iş bitirilmiş olurdu. Allah zalimleri bilir."  )
6/59 Ve indehu mefatihul ğaybi la ya'lemuha illa hu ve ya'lemu ma fil berri vel bahr ve ma teskutu min verakatin illa ya'lemuha ve la habbetin fi zulumatil erdi ve la ratbin ve la yabisin illa fi kitabin mubin
( Ve gaybın anahtarları O’nun indindedir. Onları O’ndan başkası bilmez. Karada ve denizde ne varsa bilir. Yaprak düşmez ki O onu bilmesin. Yerin karanlıklarında ne bir tohum tanesi, ne yaş, ne de kuru bir şey yoktur ki apaçık kitabın içinde olmasın.  )
6/60 Ve huvellezi yeteveffakum bil leyli ve ya'lemu ma cerahtum bin nehari summe yeb'asukum fihi li yukda ecelun musemma summe ileyhi merciukum summe yunebbiukum bima kuntum ta'melun
( Ve sizi gece vefat ettiren ve gündüz ne açığa çıkardığınızı bilen, sonra isimlendirilmiş belirli vade tamamlansın diye onun içinde sizi dirilten O'dur. Sonra dönüşünüz O’nadır. Sonra o yapmakta olduklarınızı size haber verir. )
6/61 Ve huvel kahiru fevka ibadihi ve yursilu aleykum hafezah hatta iza cae ehadekumul mevtu teveffethu rusuluna ve hum la yuferritun
( Ve O, kulları üzerinde zorlayıcıdır ve size koruyucular, gözeticiler gönderir. Nihayet sizden birinize ölüm geldiğinde, resullerimiz eksiklik yapmadan onu vefat ettirirler. )
6/62 Summe ruddu ilellahi mevlahumul hakk e la lehul hukmu ve huve esraul hasibin
( Sonra gerçek dostları Allah’a  döndürülürler. İyi bilin ki hüküm O’nadır. O hesaplayanların en hızlısıdır. )
6/63 Kul men yuneccikum min zulumatil berri vel bahri ted'unehu tedarruan ve hufyeh le in encana min hazihi le nekunenne mineş şakirin
( De ki: "Bizi bundan kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız." diye yalvararak ve gizlice O'nu çağırırken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?" )
6/64 Kulillahu yuneccikum minha ve min kulli kerbin summe entum tuşrikun
( De ki: "Sizi ondan ve bütün tasalardan, sıkıntılardan Allah kurtarır. Sonra da siz ortak koşarsınız." )
6/65 Kul huvel kadiru ala en yeb'ase aleykum azaben min fevkikum ev min tahti erculikum ev yelbisekum şiyean ve yuzika ba'dakum be'se ba'd unzur keyfe nusarriful ayati leallehum yefkahun
( De ki: "O üstünüzden veya ayaklarınızın altından azap göndermeye veya sizi grup olarak örtüp, ayırıp, bazınızın kötülüğünü, zorluğunu bazınıza tattırmaya gücü yetendir." Bak, ayetlerimizi nasıl sarfediyoruz. Umulur ki anlarlar. )
6/66 Ve kezzebe bihi kavmuke ve huvel hakk kul lestu aleykum bi vekil
( Ve senin kavmin onu yalanladı. O gerçektir. De ki: "Ben sizin üzerinize vekil değilim." )
6/67 Li kulli nebein mustekarrun ve sevfe ta'lemun
( Her haber için durak yeri vardır. Yakında bileceksiniz. )
6/68 Ve iza raeytellezine yehudune fi ayatina fe a'rid anhum hatta yehudu fi hadisin ğayrih ve imma yunsiyennekeş şeytanu fe la tak'ud ba'dez zikra meal kavmiz zalimin
( Ve ayetlerimiz hakkında dalıp gidenleri yönelenleri gördüğün zaman, onlar ondan başka söze yönelene kadar onlardan yüz çevir. Eğer şeytan kesinlikle sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler kavmiyle birlikte oturma. )
6/69 Ve ma alellezine yettekune min hisabihim min şey'in ve lakin zikra leallehum yettekun
( Ve sakınanların üzerine onların hesabından bir şey yoktur. Lakin hatırlatmadır. Umulur ki sakınırlar. )
6/70 Ve zerillezinettehazu dinehum leiben ve lehven ve ğarrathumul hayatud dunya ve zekkir bihi en tubsele nefsun bima kesebet leyse leha min dunillahi veliyyun ve la şefiy’ve in ta'dil kulle adlin la yu'haz minha ulaikellezine ubsilu bima kesebu lehum şerabun min hamimin ve azabun elimun bima kanu yekfurun
( Ve dinlerini oyun ve eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Nefsin o kazandığından dolayı helak olmaması için onunla hatırlat. Ona Allah’tan başka dost ve af vesilecisi yoktur. Eğer bütün fidyeleri verse bile ondan alınmaz. İşte onlar o kazandıklarından dolayı helak edilmişlerdir. Onlara, inkar ettiklerinden dolayı kaynar sudan içecek ve elim azap vardır. )
6/71 Kul e ned'u min dunillahi ma la yenfeuna ve la yedurruna ve nuraddu ala a'kabina ba'de iz hedanellahu kellezistehvethuş şeyatinu fil erdi hayrane lehu ashabun yed'unehu ilel hude'tina kul inne hudellahi huvel huda ve umirna li nuslime li rabbil alemin
( De ki: "Biz Allah’ın haricinde, o bize fayda veya zarar vermeyenleri mi çağıralım? Ve Allah bizi yönlendirdikten sonra topuklarımızın üzerinde ardımıza mı dönelim? Arkadaşları onu yönlendirmemize çağırdıkları halde, yerde şeytanların ayarttığı o şaşkın gibi mi olalım?" De ki: "Kesinlikle Allah’ın yönlendirmesi, yönlendirme odur. Biz alemlerin Rab’bine teslim olmamız için emrolunduk." )
6/72 Ve en ekimus salate vettekuh ve huvellezi ileyhi tuhşerun
( Ve duaya kalkmaya ve O’ndan sakınmaya. O'dur ki O'na toplanacaksınız." )
6/73 Ve huvellezi halekas semavati vel erda bil hakk ve yevme yekulu kun fe yekun kavluhul hakk ve lehul mulku yevme yunfehu fis sur alimul ğaybi veş şehadeh ve huvel hakimul habir
( Ve gökleri ve yeri gerçekten yaratan O'dur. "Ol." dediği gün o olur. O’nun sözü gerçektir. Borunun içine üflendiği gün mülk O'nadır. Gaybı ve şahit olunanı bilendir. O hakimdir haberdardır. )
6/74 Ve iz kale ibrahimu li ebihi azera e tettehizu asnamen aliheh inni erake ve kavmeke fi dalalin mubin
( Ve zamanında İbrahim, babası Azer'e "Sen putları ilah mı ediniyorsun? Kesinlikle ben seni ve kavmini apaçık sapıklık içinde görüyorum." dedi. )
6/75 Ve kezalike nuri ibrahime melekutes semavati vel erdi ve li yekune minel mukinin
( Ve kani olanlardan olması için, biz İbrahim’e göklerin ve yerin mülkiyetini işte böyle gösteriyorduk. )
6/76 Fe lemma cenne aleyhil leylu raa kevkeba kale haza rabbi fe lemma efele kale la uhibbul afilin
( Üzerine gece örtüp bastırdığında, yıldız gördü. "Rab’bim budur." dedi. Ama kaybolduğunda "Ben kaybolanları sevmem." dedi.  )
6/77 Fe lemma rael kamera baziğan kale haza rabbi fe lemma efele kale lein lem yehdini rabbi le ekunenne minel kavmid dallin
( Ay’ı doğarken gördüğünde "Rab’bim budur." dedi. Kaybolduğunda ise "Rab’bim beni yönlendirmeseydi, sapıklar kavminden olurdum." dedi.  )
6/78 Fe lemma raeş şemse baziğaten kale haza rabbi haza ekber fe lemma efelet kale ya kavmi inni beriun min ma tuşrikun
( Güneş'i doğarken gördüğünde "Rab’bim budur. Bu en büyüktür." dedi. Kaybolduğunda ise "Ey kavmim kesinlikle ben o ortak koştuklarınızdan beriyim." dedi. )
6/79 İnni veccehtu vechiye lillezi fetaras semavati vel erda hanifen ve ma ene minel muşrikin
( Kesinlikle ben birleyip doğruluğa yönelen olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratana çevirdim. Ben ortak koşanlardan değilim. )
6/80 Ve haccehu kavmuh kale e tuhaccunni fillahi ve kad hedan ve la ehafu ma tuşrikune bihi illa en yeşae rabbi şey'a vesia rabbi kulle şey'in ilma e fe la tetezekkerun
( Ve kavmi onunla mücadele etti. "Beni yönlendiren Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? Rab’bimin dilediği şey haricinde, O’na ortak koştuklarınızdan korkmam. Rab’bim  her şeyi ilimce kapsayan genişliktedir. O halde hatırlamaz mısınız?" dedi. )
6/81 Ve keyfe ehafu ma eşraktum ve la tehafune ennekum eşraktum billahi ma lem yunezzil bihi aleykum sultana fe eyyul ferikayni ehakku bil emn in kuntum ta'lemun
( Ve o üzerinize delil indirmeyeni Allah’a  kesinlikle ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin o ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım? Eğer bilirseniz, bu iki gruptan hangisi güven içinde olmaya daha uygundur, gerçektir?  )
6/82 Ellezine amenu ve lem yelbisu imanehum bi zulmin ulaike lehumul emnu ve hum muhtedun
( İnananlar ve inançlarını zulüm ile örtmeyenler. İşte onlar, güven onlaradır ve onlar yönlendirilenlerdir. )
6/83 Ve tilke huccetuna ateynaha ibrahime ala kavmih nerfeu deracatin men neşa’inne rabbeke hakimun alim
( Ve bu, kavmi üzerine İbrahim'e verdiğimiz delilimizdir. Dilediğimiz kimseyi derecelerle yükseltiriz. Kesinlikle Rab’bin hakimdir, bilendir. )
6/84 Ve vehebna lehu ishaka ve ya'kub kullen hedeyna ve nuhan hedeyna min kablu ve min zurriyyetihi davude ve suleymane ve eyyube ve yusufe ve musa ve harun ve kezalike neczil muhsinin
( Ve biz O'na İshak'ı ve Yakub'u bahşettik. Hepsini yönlendirdik. Önceden Nuh'u ve O'nun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u da yönlendirdik. Biz iyilik yapanları işte böyle karşılıklandırırız. )
6/85 Ve zekeriyya ve yahya ve iysa ve ilyas kullun mines salihin
( Ve Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'ı da. Hepsi iyilerdendiler. )
6/86 Ve ismaiyle velyesea ve yunuse ve luta ve kullen faddalna alel alemin
( Ve İsmail, Elyesea, Yunus ve Lut'u da. Hepsini alemlerin üzerine üstün kıldık.  )
6/87 Ve min abaihim ve zurriyyatihim ve ihvanihim vectebeynahum ve hedeynahum ila siratin mustekim
( Ve babalarından, soylarından ve kardeşlerinden olanları da. Onları seçtik ve onları doğru yola yönlendirdik. )
6/88 Zalike hudellahi yehdi bihi men yeşau min ibadih ve lev eşraku le habita anhum ma kanu ya'melun
( Bu, Allah’ın yönlendirmesidir. Onunla kullarından dilediği kimseyi yönlendirir. Şayet ortak koşarlarsa, o yapmış oldukları onlardan boşa gider. )
6/89 Ulaikellezine ateynahumul kitabe vel hukme ven nubuvveh fe in yekfur biha haulai fe kad vekkelna biha kavmen leysu biha bi kafirun
( İşte onlar, o kendilerine kitap, hüküm ve habercilik verdiklerimizdir. Eğer onlar onları inkar etselerdi, onları asla inkar etmeyecek kavmi onlara vekil kılardık. )
6/90 Ulaikellezine hedellahu fe bi hudahumuktedih kul la es'elukum aleyhi ecra in huve illa zikra lil alemin
( İşte onlar, Allah’ın yönlendirdikleridir. O halde yönlendirmelerine tabi ol. De ki: "Ben onun üzerine sizden ödül sual etmiyorum. Kesinlikle o alemler için hatırlatmadır." )
6/91 Ve ma kaderullahe hakka kadrihi iz kalu ma enzelellahu ala beşerin min şey’kul men enzelel kitabellezi cae bihi musa nuran ve huden lin nasi tec'alunehu karatiyse tubduneha ve tuhfune kesira ve ullimtum ma lem ta'lemu entum ve la abaukum kulillahu summe zerhum fi havdihum yel'abun
( Ve onlar "Allah insanlara hiçbir şey indirmemiştir." dediklerinde, Allah’ı gerçek kudreti ile takdir edemediler. De ki: "Musa'nın insanlara aydınlık ve yönlendirme olarak getirdiği, sizin onu kağıtlara dönüştürdüğünüz, onu açıkladığınız ve çoğunu gizlediğiniz, sizin ve babalarınızın o bilmediklerinizi öğrendiğiniz o kitabı kim indirdi?" “Allah" de. Sonra onları bataklıklarının içinde oynamaya bırak. )
6/92 Ve haza kitabun enzelnahu mubarakun musaddikullezi beyne yedeyhi ve li tunzira ummel kura ve men havleha vellezine yu'minune bil ahirati yu'minune bihi ve hum ala salatihim yuhafizun
( Ve ondan önceki kitapları doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu bereketli kitap, şehirler anasını ve çevresindeki kimseleri uyarman içindir. O ahirete inananlar ona inanırlar ve onlar dualarını korurlar. )
6/93 Ve men azlemu min men iftera alellahi keziben ev kale uhiye ileyye ve lem yuha ileyhi şey'un ve men kale seunzilu misle ma enzelellah ve lev tera iziz zalimune fi ğameratil mevti vel melaiketu basitu eydihim ahricu enfusekum el yevme tuczevne azabel huni bima kuntum tekulune alellahi ğayral hakki ve kuntum an ayatihi testekbirun
( Ve Allah’a  yalan uydurandan veya kendisine hiçbirşey vahyedilmediği halde "Bana vahyedildi." diyen ve "O Allah’ın indirdiğinin aynısını ben de indireceğim." diyenden daha zalim kimdir? Ve şayet o zalimleri ölüm derinliği, şiddeti içindeyken ve melekler onlara ellerini uzattıklarında görsen," Nefislerinizi çıkarın. Bugün, Allah’a  gerçek dışı olanı söylediğinizden ve O’nun ayetlerine kibirlenmenizden dolayı alçaltıcı azapla karşılıklandırılacaksınız." derler. )
6/94 Ve lekad ci'tumuna furada kema halaknakum evvele merratin ve teraktum ma havvelnakum verae zuhurikum ve ma nera meakum  şufeaekumullezine zeamtum ennehum fikum şuraka lekad tekattaa beynekum ve dalle ankum ma kuntum tez'umun
( Ve bugün, sizi ilk keresinde yarattığımız gibi yalnız bireyler olarak bize geldiniz. O sizi çevreleyip donattıklarımızı sırtlarınızın arkasında bıraktınız. Kesinlikle size ortaklar olduklarını zannettiğiniz o af vesilecilerinizi sizinle birlikte görmüyoruz. Aranız kesilip ayrılmış ve o zannetmekte olduklarınız sizden sapmışlardır. )
6/95 İnnellahe falikul habbi ven neva yuhricul hayye minel meyyiti ve muhricul meyyiti minel hayy zalikumullahu fe enna tu'fekun
( Tohum tanesini ve çekirdeği yarıp açan kesinlikle Allah’tır. O ölüden diriyi çıkarır ve diriden de ölüyü çıkarandır. İşte Allah budur. O halde nasıl döndürülürsünüz? )
6/96 Falikul isbah ve cealel leyle sekenen veş şemse vel kamera husbana zalike takdirul azizil alim
( Sabahı yarıp açan ve geceyi sükunet, Güneş'i ve Ay'ı hesaplama kılandır. Bu, yüce bilenin takdiridir. )
6/97 Ve huvellezi ceale lekumun nucume li tehtedu biha fi zulumatil berri vel bahr kad fassalnel ayati li kavmin ya'lemun
( Ve kara ve denizin karanlıklarında sizi yönlendirmek için, size yıldızları oluşturan O'dur. Ayetleri, bilen kavim için ayrıntılandırdık. )
6/98 Ve huvellezi enşeekum min nefsin vahidetin fe mustekarrun ve mustevda kad fassalnel ayati li kavmin yefkahun
( Ve sizi tek nefisten inşa eden O'dur. Artık durak yeri ve emanet yeri vardır. Ayetleri, anlayan kavim için ayrıntılandırdık. )
6/99 Ve huvellezi enzele mines semai maa fe ahracna bihi nebate kulli şey'in fe ahracna minhu hadiran nuhricu minhu habben muterakiba ve minen nahli min tal'iha kinvanun daniyetun ve cennatin min a'nabin vez zeytune ver rummane muştebihen ve ğayra muteşabih unzuru ila semerihi iza esmera ve yen'ih inne fi zalikum le ayatin li kavmin yu'minun
( Ve gökten suyu indiren O'dur. Böylece onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, ondan yeşillik çıkardık, ondan da birbiri üzerine binmiş tohum taneleri, tomurcuğundan salkımlar sarkan hurmalar ve üzümden, zeytinden ve nardan benzer ve benzer olmayan bahçeler çıkarırız. Meyvelendikleri zaman meyvelerine ve olgunlaşmalarına bakın. Bunlarda inanan kavim için ayetler vardır.  )
6/100 Ve cealu lillahi şurakael cinne ve halekahum ve haraku lehu benine ve benatin bi ğayri ilm subhanehu ve teala an ma yesifun
( Ve Allah için cinleri ortaklar kıldılar. Halbuki onları yarattı. İlimsizce O’na oğullar, kızlar uydurdular. O yücedir ve o vasfettiklerinin üzerindedir. )
6/101 Bedius semavati vel ard enna yekunu lehu veledun ve lem tekun lehu sahibeh ve haleka kulle şey’ve huve bi kulli şey'in alim
( Gökleri ve yeri yaratandır. Arkadaşı olmadığı halde nasıl çocuğu olur? Ve her şeyi yaratandır ve O her şeyi bilendir.  )
6/102 Zalikumullahu rabbukum la ilahe illa hu haliku kulli şey'in fa'buduh ve huve ala kulli şey'in vekil
( İşte bu Rab’biniz Allah’tır. O’nun haricinde ilah yoktur. O her şeyin yaratanıdır. O halde O’na kulluk edin. O her şeye vekildir.  )
6/103 La tudrikuhul ebsaru ve huve yudrikul ebsar ve huvel latiyful habir
( Gözler O'nu kavrayamaz, anlayamaz de O gözleri kavrar, anlar. O lütufkardır haberdardır. )
6/104 Kad caekum besairu min rabbikum fe men ebsara fe li nefsih ve men amiye fe aleyha ve ma ene aleykum bi hafiyz
( Rab’binizden size görüşler geldi. Artık kim görürse nefsi içindir. Kim körlük ederse artık kendisi üzerinedir. Ben üzerinize koruyucu, gözetici değilim. )
6/105 Ve kezalike nusarriful ayati ve li yekulu deraste ve li nubeyyinehu li kavmin ya'lemun
( Ve işte ayetleri, "Sen ders almışsın." demeleri ve bilen kavim için onu iyice beyan etmemiz için böyle sarfediyoruz. )
6/106 İttebi’ma uhiye ileyke min rabbik la ilahe illa hu ve a'rid anil muşrikin
( Rab’binden sana vahyedilene tabi ol. O’nun haricinde ilah yoktur. Ortak koşanlardan yüz çevir. )
6/107 Ve lev şaellahu ma eşraku ve ma cealnake aleyhim hafiyza ve ma ente aleyhim bi vekil
( Şayet Allah dileseydi, ortak koşmazlardı. Biz, seni onlar üzerine koruyucu, gözetici kılmadık. Sen onlara vekil de değilsin.  )
6/108 Ve la tesubbullezine yed'une min dunillahi fe yesubbullahe adven bi ğayri ilm kezalike zeyyenna li kulli ummetin ameleuhum summe ila rabbihim merciuhum fe yunebbiuhum bima kanu ya'melun
( Ve onların o Allah’tan başka çağırdıklarına sövmeyin ki ilimsizce düşmanlıkla Allah’a  sövmesinler. Biz her topluluk için çalışmalarını işte böyle süsledik. Sonra dönüşleri Rab’lerinedir. O onlara o yapmış olduklarını haber verir.  )
6/109 Ve aksemu billahi cehde eymanihim le in caethum ayetun le yu'minunne biha kul innemel ayatu indellahi ve ma yuş'irukum enneha iza caet la yu'minun
( Ve kendilerine ayet gelirse, ona kesinlikle inanacaklarına kuvvetli yeminleriyle Allah’a  yemin ettiler. De ki: "Kesinlikle ki ayetler Allah’ın indindedir. Kesinlikle o geldiği zaman dahi inanmayacaklarını size ne farkettirir?" )
6/110 Ve nukallibu ef'idetehum ve ebsarahum kema lem yu'minu bihi evvele merratin ve nezeruhum fi tuğyanihim ya'mehun
( Ve biz onların kalplerini ve gözlerini döndürürüz de ilk keresinde inanmadıkları gibi ona inanmazlar. Onları azgınlıkları içinde bocalamaya bırakırız. )
6/111 Ve lev ennena nezzelna ileyhimul melaikete ve kellemehumul mevta ve haşerna aleyhim kulle şey'in kubulen ma kanu li yu'minu illa en yeşaellahu ve lakinne ekserahum yechelun
( Ve şayet kesinlikle biz onlara melekleri indirseydik ve ölüler de onlara kelam edip söz söyleseydi ve onlara önceki her şeyi toplasaydık, Allah’ın dilemesi haricinde inanacak değillerdi. Lakin çoğunluğu cahillik ederler.  )
6/112 Ve kezalike cealna li kulli nebiyyin aduvven şeyatinel insi vel cinni yuhiy ba'duhum ila ba'din zuhrufel kavli ğurura ve lev şae rabbuke ma fealuhu fe zerhum ve ma yefterun
( Ve her haberci için insan ve cin şeytanlarını işte böyle düşman kıldık. Onlar birbirlerine aldatıcı süslü sözler vahyederler. Şayet Rab’bin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları ve o uydurduklarını bırak.  )
6/113 Ve li tesğa ileyhi ef'idetullezine la yu'minune bil ahirati ve li yerdavhu ve li yakterifu ma hum mukterifun
( Ve ahirete inanmayanların kalplerinin ona kanması ve ona razı olması, hoşnut olması ve kazandıklarını, elde ettiklerini kazanmaya, elde etmeye devam etmeleri içindir. )
6/114 E fe ğayrallahi ebteğiy hakemen ve huvellezi enzele ileykumul kitabe mufassala vellezine ateynahumul kitabe ya'lemune ennehu munezzelun min rabbike bil hakki fe la tekunenne minel mumterin
( Size kitabı ayrıntılandırılmış olarak indirdiği halde Allah’tan başka hakem mi arayayım? Ve o kendilerine kitap verdiklerimiz, kesinlikle onun gerçekten Rab’lerinden indirilmiş olduğunu bilirler. O halde şüphe edenlerden olma.  )
6/115 Ve temmet kelimetu rabbike sidkan ve adla la mubeddile li kelimatih ve huves semiul alim
( Ve Rab’binin kelimesi doğrulukça ve adaletçe tamamlanmıştır. O’nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O duyandır, bilendir.  )
6/116 Ve in tuti’eksera men fil erdi yudilluke an sebilillah in yettebiune illez zanne ve in hum illa yahrusun
( Ve eğer yerdeki kimselerin çoğunluğuna itaat edersen, seni Allah yolundan saptırırlar. Kesinlikle ancak zanna tabi olurlar ve kesinlikle onlar ancak saçmalarlar.  )
6/117 İnne rabbeke huve a'lemu men yedillu an sebilih ve huve a'lemu bil muhtedin
( Kesinlikle Rab’bin, o yolundan kimin saptığını bilir. O yönlenenleri de bilir. )
6/118 Fe kulu min ma zukirasmullahi aleyhi in kuntum bi ayatihi mu'minin
( O halde eğer O’nun ayetlerine inananlarsanız, üzerine Allah’ın ismi hatırlananlardan yiyin.  )
6/119 Ve ma lekum en la te'kulu min ma zukirasmullahi aleyhi ve kad fassale lekum ma harrame aleykum illa madturirtum ileyh ve inne kesiran le yudillune bi ehvaihim bi ğayri ilm inne rabbeke huve a'lemu bil mu'tedin
( Ve size ne oluyor da üzerine Allah’ın ismi hatırlananlardan yemiyorsunuz? O size, ona mecbur kalmanızın haricinde size neyin haram olduğunu ayrıntılı açıklamıştır. Kesinlikle birçoğu ilimsizce hevesleriyle saptırırlar. Kesinlikle Rab’bin, o hududu aşanları bilir.  )
6/120 Ve zeru zahiral ismi ve batineh innellezine yeksibunel isme seyuczevne bima kanu yakterifun
( Ve günahın açığını da, görünürünü de gizlisini de bırakın. Kesinlikle o günah kazananlar, o işlediklerinden dolayı karşılıklandırılacaklar. )
6/121 Ve la te'kulu min ma lem yuzkerismullahi aleyhi ve innehu le fisk ve inneş şeyatine le yuhune ila evliyaihim li yucadilukum ve in eta'tumuhum innekum le muşrikun
( Ve üzerlerine Allah’ın ismi hatırlanmamış olanlardan yemeyin. Kesinlikle o günahkarlıktır. Kesinlikle şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için vahyederler. Eğer onlara itaat ederseniz kesinlikle siz ortak koşanlar olursunuz.  )
6/122 E ve men kane meyten fe ahyeynahu ve cealna lehu nuran yemşi bihi fin nasi ke men meseluhu fiz zulumati leyse bi haricin minha kezalike zuyyine lil kafirine ma kanu ya'melun
( Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyeceği aydınlık getirdiğimiz kimse, karanlıklar içinde olup, asla ondan çıkamayan kimsenin misali gibi olur mu? İnkarcılara yapmış oldukları işte böyle süslendi. )
6/123 Ve kezalike cealna fi kulli karyetin ekabira mucrimiha li yemkuru fiha ve ma yemkurune illa bi enfusihim ve ma yeş'urun
( Ve işte böyle, her şehrin büyüklerini, orada hile yapıp tuzak kurmaları için, oranın suçluları kıldık. Nefislerinden, kendilerinden başkasına hile yapıp tuzak kurmazlar ve farketmezler. )
6/124 Ve iza caethum ayetun kalu len nu'mine hatta nu'ta misle ma utiye rusulullah allahu a'lemu haysu yec'alu risaleteh seyusibullezine ecramu sağarun indellahi ve azabun şedidun bima kanu yemkurun
( Ve onlara bir ayet geldiği zaman, "Allah’ın resullerine verilenin aynısı bize verilene kadar inanmayız." derler. Resullüğünü kime getireceğini Allah bilir. O suçlulara, Allah’ın indinden aşağılama ve hile yapıp tuzak kurmuş olduklarından dolayı şiddetli azap isabet edecektir. )
6/125 Fe men yuridillahu en yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islam ve men yurid en yudillehu yec'al sadrahu dayyikan haracen ke ennema yessa'adu fis sema’ kezalike yec'alullahur ricse alellezine la yu'minun
( Allah kimi yönlendirmeyi isterse, onun göğsünü teslimiyete açar. Kimi saptırmayı isterse, sanki kesinlikle o göğe yükseliyormuş gibi göğsünü dar ve sıkıntılı yapar. Allah, inanmayanların üzerine işte böyle pislik, azab getirir. )
6/126 Ve haza siratu rabbike mustekima kad fessalnel ayati li kavmin yezzekkerun
( Ve bu Rab’binin doğru yoludur. Biz hatırlayan kavim için ayetleri ayrıntılandırdık. )
6/127 Lehum darus selami inde rabbihim ve huve veliyyuhum bima kanu ya'melun
( Onlara Rab’leri indinde selamet yurdu vardır. Yapmış olduklarından dolayı O onların dostudur. )
6/128 Ve yevme yahşuruhum cemia ya ma'şeral cinni kad isteksertum minel ins ve kale evliyauhum minel insi rabbenestemtea ba'duna bi ba'din ve belağna ecelenellezi eccelte lena kalen naru mesvakum halidine fiha illa ma şaellah inne rabbeke hakimun alim
( Ve onların hepsini topladığı gün, "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunluğunu yoldan çıkardınız." der. İnsanlardan onların dostları olanlar "Rab’bimiz bazımız bazımızdan faydalandık. O bizi vadelendirdiğin vade bize erişti." derler. "Mekanınız ateştir. Orada, Allah’ın dilemesi haricinde, ebedi olursunuz." der. Kesinlikle Rab’bin hakimdir bilendir. )
6/129 Ve kezalike nuvelli ba'daz zalimine ba'dan bima kanu yeksibun
( Ve kazanmış olduklarından dolayı zalimleri birbirlerine işte böyle yüz çevirtiriz. )
6/130 Ya ma'şeral cinni vel insi e lem ye'tikum rusulun minkum yekussune aleykum ayati ve yunzirunekum likae yevmikum haza kalu şehidna ala enfusina ve ğarrathumul hayatud dunya ve şehidu ala enfusihim ennehum kanu kafirin
( Ey cin ve insan topluluğu, sizden size ayetlerimi anlatan ve bu gününüze kavuşacağınız hususunda sizi uyaran resuller gelmedi mi? "Nefsimiz üzerine şahidiz." dediler. Dünya hayatı onları aldattı ve nefisleri üzerine kesinlikle inkarcı olduklarına şahitlik ettiler.  )
6/131 Zalike en lem yekun rabbuke muhlikel kura bi zulmin ve ehluha ğafilun
( Bu, Rab’bin, sahipleri habersizken şehirleri zulüm ile helak edici olmasın diyedir.  )
6/132 Ve li kullin deracatun min ma amilu ve ma rabbuke bi ğafilin an ma ya'melun
( Ve o yaptıklarından hepsi için dereceler vardır. Rab’bin onların yaptıklarından habersiz değildir.  )
6/133 Ve rabbukel ğaniyyu zur rahmeh in yeşa’ yuzhibkum ve yestahlif min ba'dikum ma yeşau kema enşeekum min zurriyyeti kavmin aharin
( Ve Rab’bin, ganidir, muhtaç değildir, rahmet sahibidir. Eğer dilerse, sizi giderir ve sizi başka bir kavmin soyundan inşa ettiği gibi sizden sonra dilediğini halife kılar.  )
6/134 İnnema tu’adune leatin ve ma entum bi mu'cizin
( Size vaad edilenler kesinlikle gelecektir. Siz aciz bırakanlar değilsiniz. )
6/135 Kul ya kavmi'melu ala mekanetikum inni amil fe sevfe ta'lemune men tekunu lehu akibetud dar innehu la yuflihuz zalimun
( De ki: "Ey kavmim, gücünüzce yapacağınızı yapın, kesinlikle ben de yapıyorum. Artık yakında yurdun sonunun kimin olduğunu bileceksiniz. Kesinlikle O zalimleri iflah etmez." )
6/136 Ve cealu lillahi min ma zerae minel harsi vel en'ami nesiben fe kalu haza lillahi bi za'mihim ve haza li şurakaina fe ma kane li şurakaihim fe la yesilu ilellah ve ma kane lillahi fe huve yesilu ila şurakaihim sae ma yahkumun
( Ve o ekinlerden ve hayvanlardan yetiştirdiklerinden bıraktıklarından, Allah’a  nasip kılmakta ve zanlarıyla "Bu, Allah için, şu da ortaklarımız için." demektedirler. Ortakları için olan Allah’a  ulaşmamakta ve ama Allah için olan o, ortaklarına ulaşmaktadır. O verdikleri hüküm kötüdür. )
6/137 Ve kezalike zeyyene li kesirin minel muşrikine katle evladihim şurakauhum li yurduhum ve li yelbisu aleyhim dinehum ve lev şaellahu ma fealuhu fe zerhum ve ma yefterun
( Ve ortak koşanlardan çoğuna, ortakları, onları mahvetmek ve onların üzerlerine dinlerini örtmek için çocuklarını öldürmelerini işte böyle süslü gösterdiler. Şayet Allah dileseydi onu yapamazlardı. O halde onları ve o uydurduklarını bırak. )
6/138 Ve kalu hazihi en'amun ve harsun hicr la yat'amuha illa men neşau bi za'mihim ve en'amun hurrimet zuhuruha ve en'amun la yezkurunesmellahi aleyheftiraen aleyh se yeczihim bima kanu yefterun
( Ve zanlarıyla "Bunlar yasaklanan hayvanlar ve ekinlerdir. Onları bizim dilediğimizin haricindeki yiyemez. Bunlar da sırtına binilmesi yasaklanmış hayvanlar ve üzerlerine Allah’ın isminin hatırlanmayacağı hayvanlardır." dediler. O'nun üzerine uydurup, iftira ettiler. O uydurmalarının karşılığını onlara verecektir. )
6/139 Ve kalu ma fi butuni hazihil en'ami halisatun li zukurina ve muharramun ala ezvacina ve in yekun meyteten fe hum fihi şuraka’ seyeczihim vasfehum innehu hakimun alim
( Ve "Bu hayvanların karınlarındakiler erkeklerimize halis olup eşlerimize haramdır. Eğer ölü olursa o zaman onlar onda ortaktırlar." dediler. Bu vasıflamalarını karşılıklandıracaktır. Kesinlikle O hakimdir bilendir. )
6/140 Kad hasirallezine katelu evladehum sefehen bi ğayri ilmin ve harramu ma razekahumullahuftiraen alellah kad dallu ve ma kanu muhtedin
( İlimsizce, akılsızca çocuklarını öldürenler ve o Allah’ın onlara rızıkladığını, Allah’a  uydurarak haram kılanlar hasarlandılar. Saptılar ve yönlendirilmiş olmadılar. )
6/141 Ve huvellezi enşee cennatin ma'ruşatin ve ğayra ma'ruşatin ven nahle vez zer'a muhtelifen ukuluhu vez zeytune ver rummane muteşabihen ve ğayra muteşabih kulu min semerihi iza esmera ve atu hakkahu yevme hasadihi ve la tusrifu innehu la yuhibbul musrifin
( Ve asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları, yemişleri muhtelif ekinleri, zeytinleri ve narları benzer ve benzemez olarak inşa eden O'dur. Meyvelendiklerinde meyvesinden yiyin. Hasat günlerinde de hakkını verin ve israf etmeyin. Kesinlikle O israf edenleri sevmez.  )
6/142 Ve minel en'ami hamuleten ve ferşa kulu min ma razekakumullahu ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu lekum aduvvun mubin
( Ve hayvanlardan yük taşıyanı ve döşek yapılanı vardır. Allah’ın sizi rızıklandırdığından yiyin ve şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o size apaçık düşmandır.  )
6/143 Semaniyete ezvac mined da'nisneyni ve minel ma'zisneyn kul azzekerayni harrame emil unseyeyni emmeştemelet aleyhi erhamul unseyeyn nebiuni bi ilmin in kuntum sadikin
( Sekiz eş; koyundan iki ve keçiden iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı yoksa iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerinin kuşattığı yavruları mı? Eğer doğrular iseniz bana ilimle haber verin." )
6/144 Ve minel ibilisneyni ve minel bekarisneyn kul azzekerayni harrame emil unseyeyni emmeştemelet aleyhi erhamul unseyeyn em kuntum şuhedae iz vessakumullahu bi haza fe men azlemu min men iftera alellahi keziben li yudillen nase bi ğayri ilm innellahe la yehdil kavmez zalimin
( Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerinin kuşattığı yavruları mı? Allah’ın size böyle emrettiğinde şahitler mi oldunuz? İlimsizce, insanları saptırmak için, Allah’a  karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir? Kesinlikle Allah zalimler kavmini yönlendirmez." )
6/145 Kul la ecidu fi ma uhiye ileyye muharramen ala taimin yat'amuhu illa en yekune meyteten ev demen mesfuhan ev lahme hinzirin fe innehu ricsun ev fiskan uhille li ğayrillahi bih fe men idturra ğayra bağin ve la adin fe inne rabbeke ğafurun rahim
( De ki: "Bana vahyedilende, ölü veya akıtılmış kan veya kesinlikle pis olan domuz eti veya Allah’tan başkası için kesilmiş bir hayvan olması haricinde, yiyen kimseye yemesinde haram kılınan bir şey bulamıyorum. Ama kim zorda olup mecbur kalırsa, azgınlık etmemek ve hududu aşmamak üzere." Rab’bin kesinlikle affedendir merhametlidir. )
6/146 Ve alellezine hadu harramna kulle zi zufur ve minel bekari vel ğanemi harramna aleyhim şuhumehuma illa ma hamelet zuhuruhuma evil havaya ev mahteleta bi azm zalike cezeynahum bi bağyihim ve inna le sadikun
( Ve o Yahudilere bütün tırnaklıları haram kıldık. Ve sırtlarının veya bağırsaklarının taşıdığı veya kemiğe karışanları haricinde, sığır ve koyunun da yağlarını onlara haram kıldık. Azgınlıkları yüzünden onları böyle karşılıklandırdık. Kesinlikle biz doğrularız. )
6/147 Fe in kezzebuke fe kul rabbukum zu rahmetin vasiah ve la yuraddu be'suhu anil kavmil mucrimin
( O halde eğer seni yalanladılarsa, De ki: "Rab’biniz geniş rahmet sahibidir. O’nun azabı, zorluğu suçlular kavminden geri çevrilmez." )
6/148 Seyekulullezine eşraku lev şaellahu ma eşrakna ve la abauna ve la harramna min şey’kezalike kezzebellezine min kablihim hatta zaku be'sena kul hel indekum min ilmin fe tuhricuhu lena in tettebiune illez zanne ve in entum illa tahrusun
( Ortak koşanlar "Allah dileseydi biz ve babalarımız ortak koşmazdık. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık." diyecekler. Onlardan öncekiler de böyle yalan söylemişlerdi de nihayet zorluğumuzu, azabımızı tattılar. De ki: "İndinizde ilimden mi var? O halde onu bize çıkarın. Kesinlikle siz ancak zanna uyuyorsunuz ve kesinlikle siz saçmalıyorsunuz." )
6/149 Kul fe lillahil huccetul baliğah fe lev şae le hedakum ecmein
( De ki: "En kesin üstün delil Allah’ındır. Şayet Allah dileseydi, sizi topluca yönlendirirdi." )
6/150 Kul helumme şuhedaekumullezine yeşhedune ennellahe harrame haza fe in şehidu fe la teşhed meahum  ve la tettebi ehvaellezine kezzebu bi ayatina vellezine la yu'minune bil ahirati ve hum bi rabbihim ya'dilun
( De ki: "Haydi, Allah bunu kesinlikle yasak etti diye şahitlik eden şahitlerinizi getirin." Eğer onlar şahitlik ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme. Ayetlerimi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların heveslerine tabi olma. Onlar Rab’lerine muadil koşarlar.  )
6/151 Kul tealev etlu ma harrame rabbukum aleykum en la tuşriku bihi şey'a ve bil valideyni ihsana ve la taktulu evladekum min imlak nahnu nerzukukum ve iyyahum ve la takrabul fevahişe ma zahera minha ve ma betan ve la taktulun nefselleti harramellahu illa bil hakk zalikum vassakum bihi leallekum ta'kilun
( De ki: "Haydi gelin, Rab’binizin size neleri haram kıldığını okuyayım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlikten çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. Ahlaksızlıkların açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Allah’ın haram kıldığı nefsi haksızca öldürmeyin. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki akıl edersiniz." )
6/152 Ve la takrabu malel yetimi illa billeti hiya ahsenu hatta yebluğa eşuddeh ve evful keyle vel mizane bil kist la nukellifu nefsen illa vus'aha ve iza kultum fa'dilu ve lev kane za kurba ve bi ahdillahi evfu zalikum vassakum bihi leallekum tezekkerun
( Ve olgunluğuna erişinceye kadar en güzel biçimde olması haricinde yetimin malına yaklaşmayın. Kile ölçeğine, ölçüye ve tartıya adaletle vefa edin. Biz nefsi genişliğinin haricinde mükellef kılmayız. Söylediğiniz zaman, şayet yakınınız dahi olsa adil olun ve Allah’a  ahdinize vefa edin. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki hatırlarsınız. )
6/153 Ve enne haza siratiy mustekimen fettebiuh ve la tettebius subule fe teferraka bikum an sebilih zalikum vassakum bihi leallekum tettekun
( Ve kesinlikle doğru yol budur. O halde ona tabi olun. Sizi O’nun yolundan ayıracak yollara tabi olmayın. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki sakınırsınız. )
6/154 Summe ateyna musel kitabe temamen alellezi ahsene ve tefsiylen li kulli şey'in ve huden ve rahmeten leallehum bi likai rabbihim yu'minun
( Sonra güzellik edenlere tamamlayıcı, her şeyi ayrıntılandırıcı, yönlendirici ve rahmet olmak üzere Musa'ya kitabı verdik. Umulur ki Rab’lerine kavuşacaklarına inanırlar. )
6/155 Ve haza kitabun enzelnahu mubarakun fettebiuhu vetteku leallekum turhamun
( Ve bu da indirdiğimiz bereketli kitaptır. Ona tabi olun ve sakının. Umulur ki merhamet edilirsiniz. )
6/156 En tekulu innema unzilel kitabu ala taifeteyni min kablina ve in kunna an dirasetihim leğafilin
( "Kitap, kesinlikle bizden önceki iki topluluğa indirildi. Biz onların okumalarından habersizdik." demeyesiniz.  )
6/157 Ev tekulu lev enna unzile aleynel kitabu le kunna ehda minhum fe kad caekum beyyinetun min rabbikum ve huden ve rahmeh fe men azlemu min men kezzebe bi ayatillahi ve sadefe anha seneczillezine yasdifune an ayatina suel azabi bima kanu yasdifun
( Veya "Eğer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha yönlendirilmiş olurduk." demeyesiniz. Size Rab’binizden açık delil, yönlendirme ve rahmet geldi. Artık Allah’ın ayetlerini yalanlayan ve onlardan yüz çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmiş olmalarından dolayı azabın en kötüsüyle karşılıklandıracağız. )
6/158 Hel yenzurune illa en te'tiyehumul melaiketu ev ye'tiye rabbuke ev ye'tiye ba'du ayati rabbik yevme ye'ti ba'du ayati rabbike la yenfeu nefsen imanuha lem tekun amenet min kablu ev kesebet fi imaniha hayra kulinteziru inna muntezirun
( İlle de melekler gelsin veya Rab’bin gelsin veya Rab’binin bazı ayetleri gelsin diye mi bakarlar, beklerler? Ama Rab’binin bazı ayetlerinin geldiği gün, daha önce inanmamış veya inancında hayır kazanmamış kimseye, artık inanması fayda sağlamaz. De ki: "Bekleyin, kesinlikle biz bekleyenleriz." )
6/159 İnnellezine ferreku dinehum ve kanu şiyean leste minhum fi şey’innema emruhum ilellahi summe yunebbiuhum bima kanu yef'alun
( O dinlerini ayıranlar ve grup halinde olanlar, onlardan sana asla bir şey yoktur. Kesinlikle onların işi Allah’a  kalmıştır. Sonra onlara o yaptıklarını haber verir.  )
6/160 Men cae bil haseneti fe lehu aşru emsaliha ve men cae bis seyyieti fe la yucza illa misleha ve hum la yuzlemun
( Kim güzellikle gelirse, artık onun aynısının on katı onadır. Kim kötülükle gelirse, onun aynısının haricinde karşılıklandırılmaz. Onlar zulmedilmezler. )
6/161 Kul inneni hedani rabbi ila siratin mustekim dinen kiyemen millete ibrahime hanifa ve ma kane minel muşrikin
( De ki: "Rab’bim kesinlikle beni doğru yola, doğru dine, birleyip doğruluğa yönelen İbrahim'in milletine yönlendirdi. O ortak koşanlardan değildi." )
6/162 Kul inne salati ve nusuki ve mahyaye ve memati lillahi rabbil alemin
( De ki: "Kesinlikle benim duam, ibadetim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rab’bi Allah içindir." )
6/163 La şerike leh ve bi zalike umirtu ve ene evvelul muslimin
( O'na ortak yoktur. Ben böyle emrolundum ve ben teslim olanların ilkiyim. )
6/164 Kul e ğayrallahi ebğiy rabben ve huve rabbu kulli şey’ve la teksibu kulli nefsin illa aleyha ve la teziru vaziratun vizra uhra summe ila rabbikum merciukum fe yunebbiukum bima kuntum fihi tahtelifun
( De ki: "O her şeyin Rab’bi iken, Rab olarak Allah’tan başkasını mı arayayım? Her nefis kendi üzerine olması haricinde kazanmaz. Kendi ağırlığını, yükünü taşıyan başkasının ağırlığını, yükünü taşımaz. Sonra dönüşünüz Rab’binizedir. Artık o hakkında ihtilaf etmiş olduğunuzu size haber verir." )
6/165 Ve huvellezi cealekum halaifel erdi ve rafea ba'dakum fevka ba'din deracatin li yebluvekum fi ma atakum inne rabbeke seriul ikabi ve innehu le ğafurun rahim
( Ve sizi yerin halifeleri kılan ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınızın üzerine derecelerle yükselten O'dur. Kesinlikle Rab’bin azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )
A’RAF 7/1 Elif lam mim sad
( Elif lam mim sad  )
7/2 Kitabun unzile ileyke fe la yekun fi sadrike haracun minhu li tunzira bihi ve zikra lil mu'minin
( Sana indirilen kitaptır. Onunla uyarman ve inananlara hatırlatman için ondan göğsünde zorluk sıkıntı olmasın. )
7/3 İttebiu ma unzile ileykum min rabbikum ve la tettebiu min dunihi evliya kalilen ma tezekkerun
( Rab’binizden size indirilene tabi olun ve ondan başka dostlara tabi olmayın. O hatırlamanız azdır. )
7/4 Ve kem min karyetin ehleknaha fe caeha be'suna beyaten ev hum kailun
( Ve şehirlerden niceleri var ki onları helak ettik de geceleyin veya öğlen uyurlarken zorluğumuz, azabımız onlara geldi. )
7/5 Fe ma kane da'vahum iz caehum be'suna illa en kalu inna kunna zalimin
( Azabımız zorluğumuz onlara geldiğinde, onların çağırışları, haykırışları "Biz gerçekten zalimlermişiz." demeleri haricindeki olmadı. )
7/6 Fe le nes'elennellezine ursile ileyhim ve le nes'elennel murselin
( O kendilerine göndermiş olduklarımıza da sual edeceğiz. Kesinlikle gönderilenlere de sual edeceğiz. )
7/7 Fe le nekussanne aleyhim bi ilmin ve ma kunna ğaibin
( Kesinlikle onlara ilimle anlatacağız. Biz görünmeyenler, gizliler değiliz. )
7/8 Vel veznu yevmeizinil hakk fe men sekulet mevazinuhu fe ulaike humul muflihun
( Ve o gün ölçü tartı gerçektir. Kimin ölçüleri, tartıları ağır gelirse, işte onlar iflah olanlardır. )
7/9 Ve men haffet mevazinuhu fe ulaikellezine hasiru enfusehum bima kanu bi ayatina yazlimun
( Ve kimin ölçüleri, tartıları hafif gelirse, işte onlar ayetlerimize zulmettiklerinden dolayı nefislerini hasarlandıranlardır. )
7/10 Ve lekad mekkennakum fil erdi ve cealna lekum fiha meayiş kalilen ma teşkurin
( Ve biz sizi yerde yerleştirdik. Orada size geçimlikler oluşturduk. O şükretmeniz azdır. )
7/11 Ve lekad halaknakum summe savvernakum summe kulna lil melaiketiscudu li ademe fe secedu illa iblis lem yekun mines sacidin
( Ve sizi yarattık. Sonra sizi şekillendirdik. Sonra meleklere "Adem için yere kapanın." dedik de İblis hariç yere kapandılar. O yere kapananlardan olmadı. )
7/12 Kale ma meneake en la tescude iz emartuk kale ene hayrun minh halakteni min narin ve halaktehu min tiyn
( “Sana emrettiğim zaman, seni yere kapanmaktan ne menetti?” dedi. “Ben, O'ndan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, O'nu çamurdan yarattın." dedi. )
7/13 Kale fehbit minha fe ma yekunu leke en tetekebbera fiha fahruc inneke mines sağirin
( "Öyleyse oradan in. Artık sana orada kibirlenmek olmaz. Haydi çık, kesinlikle sen alçaklardansın." dedi.  )
7/14 Kale enzirni ila yevmi yub'asun
( "Diriltilecekleri güne kadar bana bak." dedi. )
7/15 Kale inneke minel munzarin
( "Kesinlikle sen gözlenip bakılanlardansın." dedi. )
7/16 Kale fe bima ağveyteni le ak'udenne lehum siratakel mustekim
( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi. )
7/17 Summe le atiyennehum min beyni eydihim ve min halfihim ve an eymanihim ve an şemailihim ve la tecidu ekserahum şakirin
( Sonra önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara yeteceğim. Onların çoğunluğunu şükredenlerden bulmayacaksın.  )
7/18 Kalehruc minha mez'umen medhura le men tebiake minhum le emleenne cehenneme minkum ecmein
( "Yerilmiş kovulmuş olarak oradan çık. Onlardan sana kim tabi olursa, kesinlikle cehennemi sizden topluca, tamamen dolduracağım." dedi. )
7/19 Ve ya ademuskun ente ve zevcukel cennete fe kula min haysu şi'tuma ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimin
( Ve ey Adem sen ve eşin cennette iskan edin de dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.  )
7/20 Fe vesvese lehumeş şeytanu li yubdiye lehuma ma vuriye anhuma min sev'atihima ve kale ma nehakuma rabbukuma an hazihiş şecerati illa en tekuna melekeyni ev tekuna minel halidin
( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rab’biniz, ancak iki melek veya ebedilerden olursunuz diye sizi şu ağaçtan menetti." dedi. )
7/21 Ve kasemehuma inni lekuma le minen nasihin
( Ve "Kesinlikle ben size nasihat verenlerdenim." diye onlara yemin etti. )
7/22 Fe dellahuma bi ğurur fe lemma zakaş şecerate bedet lehuma sev'atuhuma ve tafika yahsifani aleyhima min verakil cenneh ve nadahuma rabbuhuma e lem enhekuma an tilkumeş şecerati ve ekul lekuma inneş şeytane lekuma aduvvun mubin
( Böylece onları aldatma ile aşağı sarkıttı. Ağacı tadınca, ayıpları, çirkinlikleri onlara ortaya açığa çıktı. İkisi bahçenin yapraklarından üzerlerini örtüp yamamaya başladılar. Rab’leri onlara seslendi "Ben size o ağaç hakkında hüküm vermedim mi? Ve "Şeytan kesinlikle size apaçık düşmandır" demedim mi?"  )
7/23 Kale rabbena zalemna enfusena ve in lem tağfir lena ve terhamna lenekunenne minel hasirin
( "Rab’bimiz biz nefsimize zulmettik. Eğer bize af eylemez ve bize merhamet etmezsen kesinlikle hasarlananlardan oluruz." dediler. )
7/24 Kalehbitu ba'dukum li ba'din aduvv ve lekum fil erdi mustekarrun ve metaun ila hiyn
( "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedi. )
7/25 Kale fiha tahyevne ve fiha temutune ve minha tuhracun
( "Orada dirilirsiniz. Orada ölursünüz. Oradan çıkarılırsınız." dedi.  )
7/26 Ya beni ademe kad enzelna aleykum libasen yuvari sev'atikum ve rişen ve libasut takva zalike hayr zalike min ayatillahi leallehum yezzekkerun
( Ey Ademoğulları, size ayıplarınızı, çirkinliklerinizi gizleyip örtecek elbise ve süslenecek elbise indirdik. Sakınma elbisesi, işte hayırlı olan budur. Bu, Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki hatırlarlar. )
7/27 Ya beni ademe la yeftinennekumuş şeytanu kema ahrace ebeveykum minel cenneti yenziu anhuma libasehuma li yuriyehuma sev'atihima innehu yerakum huve ve kabiluhu min haysu la teravnehum inna cealneş şeyatine evliyae lillezine la yu'minun
( Ey Ademoğulları, şeytan, ana babanızı, ayıplarını, çirkinliklerini onlara göstermek için onların elbiselerini soyarak onları cennetten çıkardığı gibi sizi de kesinlikle fitnelemesin. Kesinlikle o, o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Kesinlikle biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık.  )
7/28 Ve iza fealu fahişeten kalu vecedna aleyha abaena vallahu emerana biha kul innellahe la ye'muru bil fahşa’e tekulune alellahi ma la ta'lemun
( Ve onlar ahlaksızlık yaptıkları zaman "Babalarımızı onun üzerinde bulduk. Bize onu Allah emretti." derler. De ki: "Kesinlikle Allah ahlaksızlığı emretmez. Allah’a  o bilmediklerinizi mi söylüyorsunuz?" )
7/29 Kul emera rabbi bil kisti ve ekimu vucuhekum inde kulli mescidin ved’uhu muhlisine lehud din kema bedeekum teudun
( De ki: "Rab’bim bana adaleti emretti. Her mescidde yüzünüzü O’na doğrultun ve dini O’na halis kılarak O’nu çağırın. O sizi yarattığı gibi dönersiniz." )
7/30 Ferikan heda ve ferikan hakka aleyhimud dalaleh innehumuttehazuş şeyatine evliyae min dunillahi ve yahsebune ennehum muhtedun
( Bir grubu yönlendirdi, bir grubun da üzerine sapıklık gerçek oldu. Kesinlikle onlar, şeytanları Allah’tan başka dostlar edindiler. Kesinlikle onlar yönlendirildiklerini sanarlar. )
7/31 Ya beni ademe huzu zinetekum inde kulli mescidin ve kulu veşrabu ve la tusrifu innehu la yuhibbul musrifin
( Ey Ademoğulları, her mescid içinde süslerinizi alın. Yiyin ve için ve fakat israf etmeyin. Kesinlikle O israf edenleri sevmez.  )
7/32 Kul men harrame zinetellahilleti ahrace li ibadihi vet tayyibati miner rizk kul hiye lillezine amenu fil hayatid dunya halisaten yevmel kiyameh kezalike nufassilul ayati li kavmin ya'lemun
( De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı süsleri ve rızıklardan temizlerini kim haram kılmış?" De ki: "Bunlar, bu dünya hayatında inananlar içindir. Ayağa kalkış gününde de onlara halistir." Bilen kavim için ayetleri işte böyle ayrıntılandırırız. )
7/33 Kul innema harrame rabbiyel fevahişe ma zahera minha ve ma betane vel isme vel bağye bi ğayril hakki ve en tuşriku billahi ma lem yunezzil bihi sultanen ve en tekulu alellahi ma la ta'lemun
( De ki: "Rab’bim, ahlaksızlıkları, ondan açık ve gizli olanı ve günahları, haksızca azgınlığı, hakkında delil indirmediklerini Allah’a  ortak koşmanızı ve Allah’a  o bilmediklerinizi söylemenizi kesinlikle haram kılmıştır." )
7/34 Ve li kulli ummetin ecel fe iza cae eceluhum la yeste'hirune saaten ve la yestakdimun
( Ve her topluluk için vade vardır. Vadeleri geldiğinde, onu saat olarak erteleyemezler ve öne de alamazlar. )
7/35 Ya beni ademe imma ye'tiyennekum rusulun minkum yekussune aleykum ayati fe men itteka ve asleha fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenun
( Ey Ademoğulları, size sizden resuller gelip size ayetlerimi anlattıklarında, kim Allah’tan sakınır ve kendini iyileştirirse, onlara korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler. )
7/36 Vellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha ulaike ashabun nar hum fiha halidun
( Ve o ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara kibirlenenler, işte onlar ateşin sahipleridirler. Onlar orada ebedidirler. )
7/37 Fe men azlemu min men iftera alellahi keziben ev kezzebe bi ayatih ulaike yenaluhum nesibuhum minel kitab hatta iza caethum rusuluna yeteveffevnehum kalu eyne ma kuntum ted'une min dunillah kalu dallu anna ve şehidu ala enfusihim ennehum kanu kafirin
( Allah’a  yalan uyduran veya ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Onlara kitaptan nasipleri erişir. Nihayet, onları vefat ettirecek resullerimiz geldiğinde, "O Allah’tan başka çağırdıklarınız nerede?" derler. "Bizden saptılar." derler. Kesinlikle inkarcı olduklarına nefisleri üzerine şahitlik ederler.  )
7/38 Kaledhulu fi umemin kad halet min kablikum minel cinni vel insi fin nar kullema dehalet ummetun leanet uhteha hatta ized daraku fiha cemian kalet uhrahum li ulahum rabbena haulai edalluna fe atihim azaben di'fen minen nar kale li kullin di'fun ve lakin la ta'lemun
( "Sizden önce gelmiş geçmiş cin ve insan toplulukları içinde ateşe girin." der. Giren her topluluk kendi kardeşine lanet eder. Nihayet hepsi oraya vardığında, sonrakiler öncekiler için "Rab’bimiz işte şunlar bizi saptırdı. Artık onlara ateşten kat kat azap ver." derler. "Herkes için kat kattır ve lakin bilmezsiniz." der. )
7/39 Ve kalet ulahum li uhrahum fe ma kane lekum aleyna min fadlin fe zukul azabe bima kuntum teksibun
( Ve öncekiler de sonrakilere "Size bizim üzerimize üstünlük yoktur. O halde o kazanmış olduklarınızdan dolayı azabı tadın." derler. )
7/40 İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tufettehu lehum ebvabus semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelu fi semmil hiyat ve kezalike neczil mucrimin
( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )
7/41 Lehum min cehenneme mihadun ve min fevkihum ğavaş ve kezalike necziz zalimin
( Onlara cehennemden döşek, üstlerine de örtüler vardır. İşte zalimleri böyle karşılıklandırırız. )
7/42 Vellezine amenu ve amilus salihati la nukellifu nefsen illa vus'aha ulaike ashabul cenneh hum fiha halidun
( Ve o inananlar ve iyilikler yapanlar, biz nefsi genişliği haricinde mükellef kılmayız. İşte onlar cennetin sahipleridirler. Onlar orada ebedidirler. )
7/43 Ve neza'na ma fi sudurihim min ğillin tecri min tahtihimul enhar ve kalul hamdu lillahillezi hedana li haza ve ma kunna li nehtediye lev la en hedanellah lekad caet rusulu rabbina bil hakk ve nudu en tilkumul cennetu uristumuha bima kuntum ta'melun
( Ve göğüslerinde kinden, garezden ne varsa zayi ederiz. Onların altlarından nehirler akar. "Bizi buna yönlendiren Allah’a  övgüler olsun. Şayet Allah bizi yönlendirmeseydi biz yönlenemezdik. Rab’bimizin resulleri gerçeği getirmişler." derler. "İşte size cennet, yapmakta olduklarınızdan dolayı ona varis kılındınız." diye seslenilir. )
7/44 Ve nada ashabul cenneti ashaben nari en kad vecedna ma veadena rabbuna hakkan fe hel vecedtum ma veade rabbukum hakka kalu neam fe ezzene muezzinun beynehum en la'netullahi alez zalimin
( Ve cennetin sahipleri, ateş sahiplerine "Rab’bimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk. Siz de Rab’binizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?" diye seslenirler. Onlar da "Evet" derler. Bunun üzerine aralarında bir bildirici, seslenici şöyle bildirir, seslenir "Allah’ın laneti zalimler üzerine olsun."  )
7/45 Ellezine yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha iveca ve hum bil ahirati kafirun
( Onlar, Allah yolundan döndürürlerdi ve onu eğriltmeyi ararlardı. Ahireti de inkar ederlerdi.  )
7/46 Ve beynehuma hicab ve alel a'rafi ricalun ya'rifune kullen bi simahum ve nadev ashabel cenneti en selamun aleykum lem yedhuluha ve hum yatmeun
( Ve onlar arasında perde vardır. Yüksek mevki üzerinde hepsini simalarından tanıyan adamlar vardır. Cennet sahiplerine "Selam üzerinize olsun." diye seslenirler. Henüz oraya girmemişlerdir ve fakat umut etmektedirler. )
7/47 Ve iza surifet ebsaruhum tilkae ashabin nari kalu rabbena la tec'alna meal kavmiz zalimin
( Ve gözleri ateş sahiplerinin tarafına çevrilince de "Rab’bimiz bizi zalimler kavmiyle beraber kılma." derler.  )
7/48 Ve nada ashabul a'rafi ricalen ya'rifunehum bi simahum kalu ma ağna ankum cem'ukum ve ma kuntum testekbirun
( Ve yüksek mevki sahipleri simalarından tanıdıkları adamlara seslenirler "Topluluğunuz ve kibirlenmiş olmanız size fayda sağlamadı." derler. )
7/49 E haulaillezine aksemtum la yenaluhumullahu bi rahmeh udhulul cennete la havfun aleykum ve la entum tahzenun
( “Allah onları rahmetine erdirmiyecek." diye yemin ettikleriniz bunlar mıydı? Girin cennete, üzerinize korku yoktur. Sizler hüzünlenmezsiniz. )
7/50 Ve nada ashabun nari ashabel cenneti en efidu aleyna minel mai ev min ma razekakumullah kalu innellahe harramehuma alel kafirin
( Ve ateş sahipleri, bahçe sahiplerine "Üzerimize sudan veya Allah’ın sizi rızıklandırdıklarından dökün." diye seslenirler. "Kesinlikle Allah onları inkarcılara haram kıldı." derler.  )
7/51 Ellezinettehazu dinehum lehven ve leiben ve ğarrathumul hayatud dunya fel yevme nensahum kema nesu likae yevmihim haza ve ma kanu bi ayatina yechadun
( O dinlerini eğlence ve oyun edinenler ve dünya hayatının kendilerini aldattıkları. Artık bugün onları, bu günlerine kavuşacaklarını unuttukları gibi ve o ayetlerimizle cihad ettikleri gibi unuturuz.  )
7/52 Ve lekad ci'nahum bi kitabin fassalnahu ala ilmin huden ve rahmeten li kavmin yu'minun
( Ve onlara ilimle ayrıntılandırdığımız, inanan kavim için yönlendirme ve rahmet olan kitap getirdik.  )
7/53 Hel yenzurune illa te'vileh yevme ye'ti te'viluhu yekulullezine nesuhu min kablu kad caet rusulu rabbina bil hakk fe hel lena min şufeae fe yeşfeu lena ev nuraddu fe na'mele ğayrallezi kunna na'mel kad hasiru enfusehum ve dalle anhum ma kanu yefterun
( İlla onun yorumunu mu gözetirler? Onun yorumu geldiği gün, önceden onu unutmuş olanlar "Rab’bimizin resulleri gerçeği getirmiş. Af vesilecilerimiz var mı ki bize af için vesile olsunlar veya geri döndürülebilir miyiz ki yapmış olduklarımızdan başkasını yapalım?" derler. Onlar, nefislerini hasarlandırdılar. O uydurmuş oldukları onlardan saptı. )
7/54 İnne rabbekumullahullezi halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin summesteva alel arşi yuğşil leylen nehara yatlubuhu hasisen veş şemse vel kamera ven nucume musehharatin bi emrih e la lehul halku vel emr tebarakellahu rabbul alemin
( Kesinlikle Rab’biniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. O, geceyi onu durmadan kovalayan gündüze bürüyüp örter. Güneş, Ay ve yıldızlar emrine amadedirler. İyi bilin ki yaratma ve emir O’nundur. Bereketli kılan Allah alemlerin Rab'bidir. )
7/55 Ud'u rabbekum tedarruan ve hufyeh innehu la yuhibbul mu'tedin
( Rab’binizi yalvararak ve gizlice çağırın. Kesinlikle O hududu aşanları sevmez.  )
7/56 Ve la tufsidu fil erdi ba'de islahiha ved'uhu havfen ve tamea inne rahmetellahi karibun minel muhsinin
( Ve iyileşmesinden sonra yerde bozgun yapmayın. O'nu, korkarak ve ümit ederek çağırın. Kesinlikle Allah’ın rahmeti, iyilik yapanlara yakındır.  )
7/57 Ve huvellezi yursilur riyaha buşran beyne yedey rahmetih hatta iza ekallet sehaben sikalen suknahu li beledin meyyitin fe enzelna bihil mae fe ahracna bihi min kullis semerat kezalike nuhricul mevta leallekum tezekkerun
( Ve rüzgarları, rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur. Nihayet bulutlar ağırlıklarını yüklenince, onu ölü beldeye göndeririz. Onunla su indiririz de onunla tüm ürünlerden, meyvelerden çıkarırız. İşte ölüleri böyle çıkarırız. Umulur ki hatırlarsınız. )
7/58 Vel beledut tayyibu yahrucu nebatuhu bi izni rabbih vellezi habuse la yahrucu illa nekida kezalike nusarriful ayati li kavmin yeşkurun
( Ve temiz belde, Rab’binin izniyle bitkisini çıkarır. O kötü olan ise kıt mahsul faydasız bitki haricindekini çıkarmaz. Şükreden kavim için ayetleri işte böyle sarfediyoruz. )
7/59 Lekad erselna nuhan ila kavmihi fe kale ya kavmi'budullahe ma lekum min ilahin ğayruh inni ehafu aleykum azabe yevmin azim
( Nuh'u kavmine gönderdik de "Ey kavmim Allah’a  kulluk edin. Size O’ndan başka ilah yoktur. Kesinlikle ben, üzerinize büyük günün azabından korkuyorum." dedi. )
7/60 Kalel meleu min kavmihi inna li nerake fi dalalin mubin
( Kavminden ileri gelenler "Kesinlikle biz seni apaçık sapıklık içinde görüyoruz." dediler. )
7/61 Kale ya kavmi leyse bi dalaletun ve lakinni rasulun min rabbil alemin
( "Ey kavmim, bende sapıklık yok. Lakin, kesinlikle ben alemlerin Rab’binden resulüm." dedi. )
7/62 Ubelliğukum risalati rabbi ve ensahu lekum ve a'lemu minellahi ma la ta'lemun
( Size Rab’bimin gönderilerini ulaştırıyorum. Size nasihat ediyorum. Allah’tan sizin bilmediklerinizi biliyorum.  )
7/63 E ve acibtum en caekum zikrun min rabbikum ve li tetteku ve leallekum turhamun
( Sakınmanız için Rab’binizden size hatırlatma geldi diye şaşırdınız mı? Umulur ki merhamet edilirsiniz. )
7/64 Fe kezzebuhu fe enceynahu vellezine mea hu fil fulki ve ağraknellezine kezzebu bi ayatina innehum kanu kavmen amin
( O'nu yalanladılar, biz de O'nu ve O'nunla beraber gemide olanları kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Kesinlikle onlar körler kavmiydiler. )
7/65 Ve ila adin ehahum huda kale ya kavmi'budullahe ma lekum min ilahin ğayruh e fe la tettekun
( Ve Ad’e de kardeşleri Hud'u "Ey kavmim Allah’a  kulluk edin. Size O’ndan başka ilah yoktur. Sakınmaz mısınız?" dedi.  )
7/66 Kalel meleullezine keferu min kavmihi inna le nerake fi sefahetin ve inna le nezunnuke minel kazibin
( Kavminden ileri gelen o inkarcılar "Kesinlikle biz seni akılsızlık içinde görüyoruz. Kesinlikle biz seni yalancılardan zannediyoruz." dediler. )
7/67 Kale ya kavmi leyse bi sefahetun ve lakinni rasulun min rabbil alemin
( "Ey kavmim, bende akılsılzlık yok. Lakin kesinlikle ben alemlerin Rab’binden resulüm." dedi.  )
7/68 Ubelliğukum risalati rabbi ve ene lekum nasihun emin
( Size Rab’bimin gönderilerini ulaştırıyorum. Kesinlikle ben size güvenilir nasihatçıyım.  )
7/69 E ve acibtum en caekum zikrun min rabbikum ala raculin minkum li yunzirakum vezkuru iz cealekum hulefae min ba'di kavmi nuhin ve zadekum fil halki bestah fezkuru alaellahi leallekum tuflihun
( “Sizi uyarması için sizden bir adam ile size hatırlatma geldi diye şaşırdınız mı? Hatırlayın, zamanında, Nuh kavminden sonra, sizi halifeler kıldı ve yaratılışta sizi genişlik, bolluk olarak artırdı. O halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın. Umulur ki iflah olursunuz." )
7/70 Kalu e ci'tena li na'budellahe vahdehu ve nezera ma kane ya'budu abauna fe'tina bima teiduna in kunte mines sadikin
( "Sen Allah’a, O'nun birliğine  kulluk etmemiz ve babalarımızın kulluk ettiklerini bırakmamız için mi geldin? O halde, doğrulardan isen o bizi tehdit ettiğini, bize vaad ettiğini bize getir." dediler. )
7/71 Kale kad vekaa aleykum min rabbikum ricsun ve ğadab e tucadiluneni fi esmain semmeytumuha entum ve abaukum ma nezzelellahu biha min sultan fenteziru inni meakum  minel muntezirin
( "Size Rab’binizden pislik, azab ve öfke vaki olmuştur. Haklarında Allah’ın delil indirmediği, sizin ve babalarınızın isimlendirdiği isimler hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O halde gözleyip bekleyin, kesinlikle ben de sizinle beraber gözleyip bekleyenlerdenim." dedi. )
7/72 Fe enceynahu vellezine meahu bi rahmetin minna ve kata'na dabirallezine kezzebu bi ayatina ve ma kanu mu'minin
( O'nu ve O'nunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayan ve inanan olmayanların ardını kestik.  )
7/73 Ve ila semude ehahum saliha kale ya kavmi'budullahe ma lekum min ilahin ğayruh kad caetkum beyyinetun min rabbikum hazihi nakatullahi lekum ayeten fe zeruha te'kul fi erdillahi ve la temessuha bi suin fe ye'huzekum azabun elim
( Ve Semud kavmine de kardeşleri Salih'i, "Ey kavmim, Allah’a  kulluk edin, size O’ndan başka ilah yoktur. Size Rab’binizden açık delil geldi. İşte şu, Allah’ın dişi devesi size ayettir. Onu bırakın da Allah’ın yerinde yesin. Ona kötülükle dokunmayın. Yoksa sizi elim azap yakalar." dedi. )
7/74 Vezkuru iz cealekum hulefae min ba'di adin ve bevveekum fil erdi tettehizune min suhuliha kusuran ve tenhitunel cibale buyuta fezkuru alaellahi ve la ta'sev fil erdi mufsidin
( Ve hatırlayın ki zamanında Ad'dan sonra sizi halifeler kıldı. Sizi yerde yerleştirdi. Onun düzlüklerinde saraylar ediniyorsunuz ve dağlarında evler yontuyorsunuz. O halde, Allah’ın nimetlerini hatırlayın. Bozguncular olarak yerde asileşmeyin. )
7/75 Kalel meleullezinestekberu min kavmihi lillezinestud'ifu li men amene minhum e ta'lemune enne salihan murselun min rabbih kalu inna bima ursile bihi mu'minun
( Kavminden kibirlenen o ileri gelenler, onlardan zayıf bırakılan inananlara "Siz, Salih'in, kesinlikle Rab’binden gönderilen olduğunu  biliyor musunuz?" dediler. "Kesinlikle biz onunla gönderilene inananlarız." dediler.  )
7/76 Kalellezinestekberu inna billezi amentum bihi kafirun
( Kibirlenenler "Kesinlikle biz sizin inandığınızı inkar edenleriz." dediler.  )
7/77 Fe akarun nakate ve atev an emri rabbihim ve kalu ya salihu'tina bima teiduna in kunte minel murselin
( Böylece dişi deveyi boğazladılar ve Rab’lerinin emrinin dışına çıktılar. "Ey Salih, eğer gönderilenlerdensen, o bizi tehdit ettiğini, bize vaad ettiğini bize getir." dediler.  )
7/78 Fe ehazethumur racfetu fe asbehu fi darihim casimin
( Böylece onları sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz çökenler oldular. )
7/79 Fe tevella anhum ve kale ya kavmi lekad eblağtukum risalete rabbi ve nesahtu lekum ve lakin la tuhibbunen nasihin
( Böylece onlardan yüz çevirdi. "Ey kavmim ben size Rab’bimin resullüğünü ulaştırdım ve size nasihat ettim. Lakin siz nasihatçıları sevmiyorsunuz." dedi. )
7/80 Ve lutan iz kale li kavmihi ete'tunel fahişete ma sebekakum biha min ehadin minel alemin
( Ve Lut zamanında kavmine "Sizden önce o geçmiş alemlerden hiçbirinin yapmadığı ahlaksızlığı mı getiriyorsunuz?" dedi.  )
7/81 İnnekum le te'tuner ricale şehveten min dunin nisa’bel entum kavmun musrifun
( Kesinlikle siz kadınların dışında şehvetle erkeklere yetiyorsunuz. Bilakis siz müsrifler kavmisiniz. )
7/82 Ve ma kane cevabe kavmihi illa en kalu ahricuhum min karyetikum innehum unasun yetetahherun
( Ve kavminin cevabı "Onları şehirinizden çıkarın. Kesinlikle onlar temizlenen insanlarmış." demeleri haricindeki olmadı.  )
7/83 Fe enceynahu ve ehlehu illemraetehu kanet minel ğabirin
( Böylece biz O'nu ve ailesini kurtardık. Karısı hariç. O geride kalanlardan oldu. )
7/84 Ve emtarna aleyhim metara fenzur keyfe kane akibetul mucrimin
( Ve üzerlerine yağmur yağdırdık. Bak, suçluların sonu nasıl oldu. )
7/85 Ve ila medyene ehahum şuayba kale ya kavmi'budullahe ma lekum min ilahin ğayruh kad caetkum beyyinetun min rabbikum fe evful keyle vel mizane ve la tebhasun nase eşyaehum ve la tufsidu fil erdi ba'de islahiha zalikum hayrun lekum in kuntum mu'minin
( Ve Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı, "Ey kavmim, Allah’a  kulluk edin. Size O’ndan başka ilah yoktur. Size Rab’binizden açık delil geldi. Kile ölçeğine, ölçüye ve tartıya vefa edin. İnsanların eşyalarını eksiltmeyin. İyileşmesinden sonra yerde bozgun yapmayın. Eğer inananlar iseniz, böylesi size daha hayırlıdır." dedi. )
7/86 Ve la tak'udu bi kulli siratin tuidune ve tesuddune an sebilillahi men amene bihi ve tebğuneha iveca vezkuru iz kuntum kalilen fe kesserakum venzuru keyfe kane akibetul mufsidin
( Ve tehdit ederek, vaad ederek, O’na inananları Allah yolundan menederek ve o yolu eğriltmeyi arayarak her yola oturmayın. Hatırlayın, zamanında azdınız da o sizi çoğalttı. Bakın bozguncuların sonu nasıl oldu.  )
7/87 Ve in kane taifetun minkum amenu billezi ursiltu bihi ve taifetun lem yu'minu fasbiru hatta yahkumellahu beynena ve huve hayrul hakimin
( Ve eğer sizden bir grup, onunla gönderildiğime inanır, bir grup da inanmazsa, artık Allah aramızda hükmedinceye kadar sabredin. O, hakimlerin en hayırlısıdır. )
7/88 Kalel meleullezinestekberu min kavmihi le nuhricenneke ya şuaybu vellezine amenu meake min karyetina ev leteudunne fi milletina kale e ve lev kunna karihin
( Kavminden o ileri gelen kibirliler "Ey Şuayb, kesinlikle seni ve seninle beraber inananları şehrimizden çıkaracağız veya milletimize döneceksiniz." dediler. "İstemeyenler olsak da mı?" dedi. )
7/89 Kadifterayna alellahi keziben in udna fi milletikum ba'de iz neccaynellahu minha ve ma yekunu lena en neude fiha illa en yeşaellahu rabbuna vesia rabbuna kulle şey'in ilma alellahi tevekkelna rabbeneftah beynena ve beyne kavmina bil hakki ve ente hayrul fatihin
( Allah bizi o ondan kurtardıktan sonra sizin milletinize dönersek, Allah’a  karşı yalan uydurmuş oluruz. Rab’bimiz Allah’ın dilemesi haricinde oraya geri dönüşümüz olamaz. Rab’bimiz ilmen her şeyi kapsayan genişliktedir. Biz Allah’a  dayanıp sığınırız. Rab’bimiz, bizimle kavmimiz arasını gerçekten aç. Sen açanların en hayırlısısın.  )
7/90 Ve kalel meleullezine keferu min kavmihi le in itteba'tum şuayben innekum izen le hasirun
( Ve kavminden ileri gelen inkarcılar "Eğer Şuayb'a tabi olursanız, o zaman kesinlikle siz hasarlanacaksınız." dediler. )
7/91 Fe ehazethumur racfetu fe asbehu fi darihim casimin
( Böylece sarsıntı onları yakaladı da yurtlarında diz çökenler oldular. )
7/92 Ellezine kezzebu şuayben ke en lem yağnev fihellezine kezzebu şuayben kanu humul hasirin
( Şuayb'ı yalanlayanlar, sanki orada hiç fayda sağlamamış, şenlik tutmamış gibi oldular. Şuayb'ı yalanlayanlar, onlar hasarlananlar oldular. )
7/93 Fe tevella anhum ve kale ya kavmi lekad eblağtukum risalati rabbi ve nesahtu lekum fe keyfe asa ala kavmin kafirin
( Böylece onlardan yüz çevirip, "Ey kavmim ben size Rab’bimin gönderilerini ulaştırdım ve size nasihat verdim. Artık inkarcılar kavmine nasıl acırım?" dedi. )
7/94 Ve ma erselna fi karyetin min nebiyyin illa ehazna ehleha bil be'sai ved darrai leallehum yeddarraun
( Ve sahiplerini, belki yalvarırlar diye kötülükle zorlukla ve darlıkla tutmadığımız bir şehire haberci göndermedik. )
7/95 Summe beddelna mekanes seyyietil hasenete hatta afev ve kalu kad messe abaenad darrau ves serrau fe ehaznahum bağteten ve hum la yeş'urun
( Sonra kötülüğü değiştirip yerine iyilik getirdik. Nihayet çoğaldılar ve "Babalarımıza da böyle darlık ve sevinç dokunmuştu." dediler. Böylece onlar farketmeden onları ansızın yakaladık. )
7/96 Ve lev enne ehlel kura amenu vettekav le fetahna aleyhim berakatin mines semai vel erdi ve lakin kezzebu fe ehaznahum bima kanu yeksibun
( Ve kesinlikle şehirlerin sahipleri inanıp sakınsalardı, üzerlerine gökten ve yerden bereket açardık. Lakin yalanladılar. Böylece o kazandıklarından dolayı onları yakaladık.  )
7/97 E fe emine ehlul kura en ye'tiyehum be'suna beyaten ve hum naimun
( O şehirlerin sahipleri, geceleyin yatar uyurlarken zorluğumuzun, azabımızın onlara gelmeyeceğinden emin miydiler? )
7/98 E ve emine ehlul kura en ye'tiyehum be'suna duhan ve hum yel'abun
( O şehirlerin sahipleri, kuşluk vakti eğlenirlerken zorluğumuzun, azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin miydiler? )
7/99 E fe eminu mekrallah fe la ye'menu mekrallahi illel kavmul hasirun
( Allah’ın tuzağından emin miydiler? Hasarlananlar kavmininin haricindekiler Allah’ın tuzağından emin olamaz.  )
7/100 E ve lem yehdi lillezine yerisunel erda min ba'di ehliha en lev neşau esabnahum bi zunubihim ve natbeu ala kulubihim fe hum la yesmeun
( Sahiplerinden sonra yere varis olanları şu yönlendirmedi mi? Şayet dilersek onlara da günahlarından dolayı musibetler veririz. Onların kalplerine mühür basarız da onlar duymazlar. )
7/101 Tilkel kura nekussu aleyke min enbaiha ve lekad caethum rusuluhum bil beyyinat fe ma kanu li yu'minu bima kezzebu min kabl kezalike yatbeullahu ala kulubil kafirin
( İşte sana haberlerinden anlattığımız o şehirler. Resulleri onlara açık deliller getirdiler. Fakat önceden yalanladıklarına inanacak değillerdi. İşte Allah, o inkarcıların kalplerine böyle mühür basar.  )
7/102 Ve ma vecedna li ekserihim min ahd ve in vecedna ekserahum le fasikin
( Ve onların çoğunluğunda ahd bulamadık. Kesinlikle onların çoğunluğunu günahkarlar olarak bulduk.  )
7/103 Summe beasna min ba'dihim musa bi ayatina ila fir'avne ve meleihi fe zalemu biha fenzur keyfe kane akibetul mufsidin
( Sonra onların ardından Musa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve ileri gelenlerine gönderdik. Onlarla zulmettiler de bak bozguncuların sonu nasıl oldu. )
7/104 Ve kale musa ya fir'avnu inni rasulun min rabbil alemin
( Ve Musa "Ey Firavun, kesinlikle ben alemlerin Rab’binden resulüm." dedi.  )
7/105 Hakiykun ala en la ekule alellahi illel hakk kad ci'tukum bi beyyinetin min rabbikum fe ersil meiye beni israil
( Üzerime münasip olan, Allah’a  gerçeğin haricindekini söylemememdir. Ben size Rab’binizden delil getirdim. O halde İsrailoğullarını benimle gönder. )
7/106 Kale in kunte ci'te bi ayetin fe'ti biha in kunte mines sadikin
( "Eğer ayet ile geldiysen ve eğer doğrulardan isen onu getir." dedi.  )
7/107 Fe elka asahu fe iza hiye su'banun mubin
( Böylece asasını attı da o zaman o apaçık ejderha oldu. )
7/108 Ve nezea yedehu fe iza hiye beydau lin nazirin
( Ve elini çekip çıkardı da o zaman o bakanlar için beyaz oldu. )
7/109 Kalel meleu min kavmi fir'avne inne haza le sahirun alim
( Firavun'un kavminden ileri gelenler "Kesinlikle bu bilgili sihirbazdır." dediler.  )
7/110 Yuridu en yuhricekum min erdikum fe maza te'murun
( Sizi yerinizden çıkarmak istiyor. O halde siz ne emrediyorsunuz? )
7/111 Kalu ercih ve ehahu ve ersil fil medaini haşirin
( "Onu ve kardeşini beklet. Şehirlerin içine de toplayıcılar gönder." dediler.  )
7/112 Ye'tuke bi kulli sahirin alim
( Bütün bilgili sihirbazları sana getirsinler.  )
7/113 Ve caes seharatu fir'avne kalu inne lena le ecran in kunna nahnul ğalibin
( Ve sihirbazlar Firavun'a geldiler. "Galipler olursak bize kesinlikle ödül olacak değil mi?" dediler.  )
7/114 Kale neam ve innekum le minel mukarrabin
( "Evet ve kesinlikle siz yaklaştırılanlardan olacaksınız." dedi.  )
7/115 Kalu ya musa imma en tulkiye ve imma en nekune nahnul mulkiyn
( “Ey Musa, ya sen at ya da atanlar bizler olalım?” dediler.  )
7/116 Kale elku fe lemma elkav seharu a'yunen nasi vesterhebuhum ve cau bi sihrin azim
( "Atın." dedi. Attıklarında insanların gözlerini sihirlediler ve onları şaşırttılar. Büyük sihir oluşturdular. )
7/117 Ve evhayna ila musa en elki asak fe iza hiye telkafu ma ye'fikin
( Ve biz Musa'ya “Asanı at." diye vahyettik de o zaman o onların uydurduklarını yuttu.  )
7/118 Fe vekaal hakku ve betale ma kanu ya'melun
( Böylece gerçek vaki oldu. Onların o yaptıkları batıl oldu. )
7/119 Fe ğulibu hunalike venkalebu sağirin
( Böylece orada yenildiler ve alçaklara dönüştüler. )
7/120 Ve ulkiyes seharatu sacidin
( Ve sihirbazlar, yere kapananlar olarak öne atıldılar. )
7/121 Kalu amenna bi rabbil alemin
( "Alemlerin Rab’bine inandık." dediler.  )
7/122 Rabbi musa ve harun
( Musa'nın ve Harun'un Rab’bine.  )
7/123 Kale fir'avnu amentum bihi kable en azene lekum inne haza le mekrun mekertumuhu fil medineti li tuhricu minha ehleha fe sevfe ta'lemun
( Firavun "Benim size izin vermemden önce O'na inandınız. Kesinlikle bu, sahiplerini oradan çıkarmak için şehirde kurduğunuz hiledir, tuzaktır. O halde yakında bileceksiniz." dedi. )
7/124 Le ukattianne eydiyekum ve erculekum min hilafin summe le usallibennekum ecmein
( Kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı karşıtlamasına kestireceğim. Sonra kesinlikle sizi topluca astıracağım. )
7/125 Kalu inna ila rabbina munkalibun
( "Kesinlikle biz Rab’bimize döneceğiz." dediler.  )
7/126 Ve ma tenkimu minna illa en amenna bi ayati rabbina lemma caetna rabbena efriğ aleyna sabran ve teveffena muslimin
( Ve sen ancak, bize geldiklerinde Rab’bimizin ayetlerine inandık diye bizden intikam alıyorsun. Rab’bimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi teslim olanlar olarak vefat ettir. )
7/127 Ve kalel meleu min kavmi fir'avne e tezeru musa ve kavmehu li yufsidu fil erdi ve yezerake ve alihetek kale senukattilu ebnaehum ve nestahyi nisaehum ve inna fevkahum kahirun
( Ve Firavun kavminin ileri gelenleri "Seni ve ilahlarını terketsinler de yerde bozgun yapsınlar diye mi Musa'yı ve kavmini bırakacaksın?" dediler. Firavun "Onların oğullarını öldüreceğiz ve kadınlarını sağ bırakacağız. Kesinlikle biz onlar üzerinde kahrediciyiz." dedi. )
7/128 Kale musa li kavmihisteinu billahi vasbiru innel erda lillah yurisuha men yeşau min ibadih vel akibetu lil muttekin
( Musa kavmine "Allah’a  istekte bulunun ve sabredin. Yer kesinlikle Allah’ındır. Kullarından dilediği kimseyi ona varis kılar. Sonuç sakınanlar içindir." dedi. )
7/129 Kalu uzina min kabli en te'tiyena ve min ba'di ma ci'tena kale asa rabbukum en yuhlike aduvvekum ve yestahlifekum fil erdi fe yenzura keyfe ta'melun
( Kavmi "Sen bize gelmeden önce eziyet gördük ve sen geldikten sonra da." dediler. "Umulur ki, Rab’biniz düşmanlarınızı helak eder ve sizi yerde halife kılar ve sizin nasıl iş yaptığınıza bakar." dedi. )
7/130 Ve lekad ehazna ale fir'avne bis sinine ve naksin mines semerati leallehum yezzekkerun
( Ve Firavun ailesini senelerce ürün noksanlığı içinde tuttuk. Umulurdu ki hatırlasınlar. )
7/131 Fe iza caethumul hasenetu kalu lena hazih ve in tusibhum seyyietun yettayyeru bi musa ve men meah e la innema tairuhum indellahi ve lakinne ekserahum la ya'lemun
( Fakat kendilerine güzellik geldiği zaman, "Bu bizedir." dediler. Onlara kötülük isabet edince de, "Bu Musa ile yanındakilerin uğursuzluğundandır." dediler. İyi bilin ki, kesinlikle onların uğursuzluğu Allah’ın indindedir. Lakin onların çoğunluğu bilmezler.  )
7/132 Ve kalu mehma te'tina bihi min ayetin li tesharana biha fe ma nahnu leke bi mu'minin
( Ve "Sen bizi sihirlemek için ayetten her ne getirirsen getir, biz sana inananlar olmayız." dediler.  )
7/133 Fe erselna aleyhimut tufane vel cerade vel kummele ved dafadia ved deme ayatin mufessalatin festekberu ve kanu kavmen mucrimin
( Ayrıntılı ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, haşereler, kurbağalar ve kan gönderdik de kibirlendiler ve suçlular kavmi oldular. )
7/134 Ve lemma vekaa aleyhimur riczu kalu ya musad'u lena rabbeke bima ahide indek le in keşefte annar ricze le nu'minenne leke ve le nursilenne mea ke beni israil
( Ve pislik üzerlerine vaki olduğunda, "Ey Musa, indindeki ahdinden dolayı, bize Rab’bini çağır. Eğer bizden pisliği, azabı kaldırırsan sana kesinlikle inanacağız. İsrailoğullarını kesinlikle seninle birlikte göndereceğiz." dediler. )
7/135 Fe lemma keşefna anhumur ricze ila ecelin hum baliğuhu iza hum yenkusun
( Erişecekleri vadeye kadar pisliği onlardan kaldırdığımızda, o zaman sözlerinden döndüler yeminlerini bozdular.  )
7/136 Fentekamna minhum fe ağraknahum fil yemmi bi ennehum kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilin
( Biz de, kesinlikle onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan habersiz olmalarından dolayı onlardan intikam aldık da onları denizde boğduk.  )
7/137 Ve evrasnel kavmellezine kanu yustad'afune meşarikal erdi ve meğaribehelleti barakna fiha ve temmet kelimetu rabbikel husna ala beni israile bima saberu ve demmerna ma kane yesneu fir'avnu ve kavmuhu ve ma kanu ya'rişun
( Ve o zayıf düşmüş olan kavmi de yerin bereketlendirdiğimiz doğularına ve batılarına varis kıldık. Rab’binin, İsrailoğullarına olan o güzel kelimesi sabırlarından dolayı tamamlandı. Biz de Firavun’un ve kavminin o ürettiklerini ve o yapmış oldukları evleri mahvettik. )
7/138 Ve cavezna bi beni israilel bahra fe etev ala kavmin ya'kufune ala asnamin lehum kalu ya musec'al lena ilahen kema lehum aliheh kale innekum kavmun techelun
( Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik de kendilerine mahsus putlara kullukta sebatkar bir kavime vardılar. "Ey Musa, sen de bize onların ilahları gibi ilah getir." dediler. "Kesinlikle siz cahillik eden kavimsiniz." dedi. )
7/139 İnne haulai mutebberun ma hum fihi ve batilun ma kanu ya'melun
( Kesinlikle şu helak olmuşlar, onlara onun hakkında yoktur. O yapmış oldukları batıldır.  )
7/140 Kale e ğayrallahi ebğiykum ilahen ve huve feddalekum alel alemin
( “O sizi alemlerin üzerine üstün kılmışken, size ilah olarak Allah’tan başkasını mı arayayım?” dedi.  )
7/141 Ve iz enceynakum min ali fir'avne yesumunekum suel azab yukattilune ebnaekum ve yestahyune nisaekum ve fi zalikum belaun min rabbikum azim
( Ve sizi Firavun ailesinden kurtardığımız zaman size azabın kötüsünü değer görüyorlardı. Oğullarınızı öldürüyorlar ve kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda size Rab’biniz'den büyük sınav vardı.  )
7/142 Ve vaadna musa selasine leyleten ve etmemnaha bi aşrin fe temme mikatu rabbihi erbeine leyleh ve kale musa li ehiyhi harunahlufni fi kavmi ve aslih ve la tettebi’sebilel mufsidin
( Ve Musa'ya otuz gece vaad ettik ve onu on ile tamamladık. Böylece Rab’binin zamanı kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmim içinde halefim ol. İyileştir ve bozguncuların yoluna tabi olma." dedi. )
7/143 Ve lemma cae musa li mikatina ve kelemehu rabbuhu kale rabbi erini enzur ileyk kale len terani ve lakininzur ilel cebeli fe inistekarra mekanehu fe sevfe terani fe lemma tecella rabbuhu lil cebeli cealehu dekken ve harra musa saika fe lemma efaka kale subhaneke tubtu ileyke ve ene evvelul mu'minin
( Ve Musa belirlediğimiz zamanımıza, yerimize gelince, Rab’bi O'na kelam edip söz söyledi. "Rab’bim, bana görün de sana bakayım." dedi. Rab’bi "Beni asla göremezsin. Lakin dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse, yakında sen de beni görürsün." dedi. Rab’bi dağa yetince onu ufalanmış, paramparça kıldı. Musa aklı giderek baygın düştü. Ayılınca, "Sen yücesin. Sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim." dedi.  )
7/144 Kale ya musa innistafeytuke alen nasi bi risalati ve bi kelami fe huz ma ateytuke ve kun mineş şakirin
( "Ey Musa, sana verdiğim resullükle ve kelamımla kesinlikle ben seni insanlar üzerine seçkin kıldım. O halde o sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol." dedi. )
7/145 Ve ketebna lehu fil elvahi min kulli şey'in mev'izaten ve tefsiylen li kulli şey’fe huzha bi kuvvetin ve'mur kavmeke ye'huzu bi ahseniha seurikum daral fasikin
( Ve o levhalarda O'na her şeyden nasihat ve her şey için ayrıntılar yazdık. O halde bunları kuvvetle tut ve kavmine de onu en güzeli ile tutmalarını emret. Size günahkarlar yurdunu göstereceğim.  )
7/146 Seasrifu an ayatiyellezine yetekebberune fil erdi bi ğayril hakk ve in yerav kulle ayetin la yu'minu biha ve in yerav sebiler ruşdi la yettehizuhu sebila ve in yerav sebilel ğayyi yettehizuhu sebila zalike bi ennehum kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilin
( Yerde haksızca kibirlenenleri ayetlerimden menedeceğim, uzaklaştıracağım. Onlar bütün ayetleri görseler dahi onlara inanmazlar. Eğer doğru yolu görürlerse onu yol edinmezler. Eğer yanlış yolu görürlerse onu yol edinirler. Bu kesinlikle onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan habersiz olmalarındandır. )
7/147 Vellezine kezzebu bi ayatina ve likail ahirati habitat a'maluhum hel yuczevne illa ma kanu ya'melun
( Ve o ayetlerimizi ve ahiret karşılaşmasını yalanlayanların çalışmaları boşa gitmiştir. O yapmış olduklarının haricinde mi karşılıklandırılacaklardır?  )
7/148 Vettehaze kavmu musa min ba'dihi min huliyyihim iclen ceseden lehu huvar e lem yerav ennehu la yukellimuhum ve la yehdihim sebila ittehazuhu ve kanu zalimin
( Ve Musa'nın kavmi, onun ardından süslerinden yaptıkları böğüren dişi buzağı gövdesini edindiler. O buzağının onlara kesinlikle kelam etmeyip söz söylemediğini ve onları yola yönlendirmediğini görmediler mi? Onu edindiler ve zalimler oldular. )
7/149 Ve lemma sukita fi eydihim ve raev ennehum kad dallu kalu le in lem yerhamna rabbuna ve yağfir lena le nekunenne minel hasirin
( Ve elleri düşürüldüğünde kesinlikle sapmış olduklarını gördüler. "Eğer Rab’bimiz bize merhamet etmezse ve bize af eylemezse, kesinlikle biz hasarlananlardan olacağız." dediler.  )
7/150 Ve lemma racea musa ila kavmihi ğadbane esifen kale bi'sema haleftumuni min ba'di e aciltum emra rabbikum ve elkal elvaha ve ehaze bi ra'si ehiyhi yecurruhu ileyh kalebne umme innel kavmestad'afuni ve kadu yaktuluneni fe la tuşmit biyel a'dae ve la tec'alni meal kavmiz zalimin
( Ve Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndüğünde "Benden sonra bana ne kötü halef oldunuz. Rab’binizin emriyle acele mi ettiniz?" dedi. Levhaları attı. Kardeşini başından tutarak kendine çekti. "Anamın oğlu, kesinlikle bu kavim beni zayıf düşürdü. Beni öldürüveriyorlardı. O halde sen de düşmanları böyle sevindirme ve beni zalimler kavmiyle birlikte kılma." dedi. )
7/151 Kale rabbiğfir li ve li ehiy ve edhilna fi rahmetike ve ente erhamur rahimin
( "Ey Rab’bim, benim ve kardeşim için af eyle ve bizi rahmetinin içine sok. Sen merhametlilerin en merhametlisisin." dedi. )
7/152 İnnellezinettehazul icle seyenaluhum ğadabun min rabbihim ve zilletun fil hayatid dunya ve kezalike neczil mufterin
( Kesinlikle o dişi buzağıyı edinenlere Rab’lerinden öfke ve dünya hayatında da zillet erişecektir. Biz uyduranları böyle karşılıklandırırız. )
7/153 Vellezine amilus seyyiati summe tabu min ba'diha ve amenu inne rabbeke min ba'diha le ğafurun rahim
( Ve kesinlikle o kötülük yapanlar, sonra onun ardından tevbe edenler ve inananlar için kesinlikle Rab’bin ondan sonra affedendir merhametlidir. )
7/154 Ve lemma sekete an musel ğadabu ehazel elvah ve fi nushatiha huden ve rahmetun lillezine hum li rabbihim yerhebun
( Ve öfke Musa’nın üzerinden düştüğünde, levhaları aldı. Onların nushalarında Rab’lerinden korkanlar için yönlendirme ve rahmet vardı. )
7/155 Vahtara musa kavmehu seb'ine raculen li mikatina fe lemma ehazethumur racfetu kale rabbi lev şi'te ehlektehum min kablu ve iyyay e tuhlikuna bima feales sufehau minna in hiye illa fitnetuk tudillu biha men teşau ve tehdi men teşa’ente veliyyuna fağfir lena verhamna ve ente hayrul ğafirin
( Ve Musa, belirlediğimiz zamanımız için kavminden yetmiş erkek seçti. Onları sarsıntı yakaladığında, Musa "Rab’bim, dileseydin onları ve de beni daha önce helak ederdin. Bizi, bizden o akılsızların yaptıklarından dolayı mı helak edeceksin? Kesinlikle o ancak senin sınavındı. Sen onunla dilediğin kimseyi saptırırsın ve dilediğin kimseyi de yönlendirirsin. Sen bizim dostumuzsun. O halde bize af eyle ve bize merhamet et. Sen affedenlerin en hayırlısısın." dedi.  )
7/156 Vektub lena fi hazihid dunya haseneten ve fil ahirati inna hudna ileyk kale azabi usibu bihi men eşa’ve rahmeti vesiat kulle şey’fe seektubuha lillezine yettekune ve yu'tunez zekate vellezine hum bi ayatina yu'minun
( Ve bize bu dünyada ve ahirette iyilik yaz. Kesinlikle biz sana yönlendik. "Azabım, onunla dilediğim kimseye isabet ederim. Rahmetim, o her şeyi genişliğiyle kapsamıştır. Onu, sakınanlar, zekat verenler ve ayetlerimize inananlar için yazacağım." dedi. )
7/157 Ellezine yettebiuner rasulen nebiyyel ummiyyellezi yecidune mektuben indehum fit tevrati vel incili ye'muruhum bil ma'rufi ve yenhahum anil munkeri ve yuhillu lehumut tayyibati ve yuharrimu aleyhimul habaise ve yedau anhum israhum vel ağlalelleti kanet aleyhim fellezine amenu bihi ve azzeruhu ve nesaruhu vettebeun nurallezi unzile mea hu ulaike humul muflihun
( Onlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılmış bulacakları o gönderilen okuma yazma bilmeyen haberciye tabi olurlar. O onlara iyiliği emreder ve onları kötülüklerden meneder. Onlara temizleri helal kılar. Pisleri, kötüleri de üzerlerine haram kılar. Onlardan, üzerlerindeki yüklerini ve kelepçelerini alır. O halde, ona inanan, onu kuvvetlendiren, destekleyen, ona yardımcı olan ve onunla birlikte indirilen aydınlığı izleyenler, işte onlar iflah olanlardır. )
7/158 Kul ya eyyuhen nasu inni rasulullahi ileykum cemianillezi lehu mulkus semavati vel ard la ilahe illa huve yuhyi ve yumitu fe aminu billahi ve rasulihin nebiyyil ummiyyellezi yu'minu billahi ve kelimetihi vettebiuhu leallekum tehtedun
( De ki: "Ey insanlar kesinlikle ben sizin hepinize Allah’ın resulüyüm. Göklerin ve yerin bütün mülkü O’nadır. O’nun haricinde ilah yoktur. Öldürür ve diriltir. O halde, Allah’a  ve Allah’a  ve O’nun kelimelerine inanmış o okuma yazma bilmeyen haberci olan resulüne inanın. Ona tabi olun. Umulur ki yönlenirsiniz." )
7/159 Ve min kavmi musa ummetun yehdune bil hakki ve bihi ya'dilun
( Ve Musa'nın kavminden gerçek ile yönlendiren ve onunla adil olan topluluk vardı.  )
7/160 Ve katta'nahumusnetey aşrate esbatan umema ve evhayna ila musa izisteskahu kavmuhu enidrib bi asakel hacer fenbeceset minhusneta aşrate ayna kad alime kulli unasin meşrabehum ve zallelna aleyhimul ğamame ve enzelna aleyhimul menne ves selva kulu min tayyibati ma razaknakum ve ma zalemuna ve lakin kanu enfusehum yazlimun
( Ve onları on iki torunlardan oluşan topluluğa ayırdık. Kavmi O'ndan su istediğinde Musa’ya "Asan ile taşa vur." diye vahyettik. Böylece on iki pınar oluştu. Tüm insanlar içeceklerini öğrendiler. Onların üzerlerine bulutu gölgeledik. Onların üzerlerine helva ve bıldırcın indirdik. O sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden yiyin. Bize zulmetmediler. Lakin nefislerine zulmetmekteydiler. )
7/161 Ve iz kile lehumuskunu hazihil karyete ve kulu minha haysu şi'tum ve kulu hittatun vedhulul babe succeden nağfir lekum hatiy'atikum senezidul muhsinin
( Ve zamanında onlara "Şu şehirde iskan edin ve oradan dilediğinizi yiyin. "Hıtta, günahlarımız bağışlansın." deyin ve yere kapanarak kapısından girin ki hatalarınızı affedelim. İyilik yapanlara artıracağız." dendi. )
7/162 Fe beddelellezine zalemu minhum kavlen ğayrallezi kile lehum fe erselna aleyhim riczen mines semai bima kanu yazlimun
( Onlardan zulmedenler, sözü onlara söylenenden başkasına değiştirdiler. Böylece, zulmetmiş olmalarından dolayı üzerlerine gökten pislik azab gönderdik. )
7/163 Ves'elhum anil karyetilleti kanet hadiratel bahr iz ya'dune fis sebti iz te'tihim hiytanuhum yevme sebtihim şurraan ve yevme la yesbitune la te'tihim kezalike nebluhum bima kanu yefsukun
( Ve onlara deniz kıyısındaki şehir hakkında sual et. Zamanında, yedinci günde hududu aşıyorlardı. O zaman balıkları onlara yedinci günlerinde muhtelif ve akın akın geliyorlardı ve yedinci gün olmadığında onlara gelmiyorlardı. Günah işlemiş olmalarından dolayı onları işte böyle sınıyorduk. )
7/164 Ve iz kalet ummetun minhum lime teizune kavmenillahu muhlikuhum ev muazzibuhum azaben şedida kalu ma'ziraten ila rabbikum ve leallehum yettekun
( Ve onlardan bir topluluk, "Allah’ın helak edeceği veya şiddetli azapla azap edeceği bir kavme neden öğüt veriyorsunuz?" dediğinde, "Rab’binize mazeret olarak. Umulur ki sakınırlar." dediler. )
7/165 Fe lemma nesu ma zukkiru bihi enceynellezine yenhevne anis sui ve ehaznellezine zalemu bi azabin beisin bima kanu yefsukun
( Onlar o hatırlatılanları unuttukları zaman, o kötülükten menedenleri kurtardık. O zulmedenleri de günah işlemiş olmalarından dolayı kötü, zorlu azapla yakaladık. )
7/166 Fe lemma atev an ma nuhu anhu kulna lehum kunu kiradeten hasiin
( Böylece onlardan onlara yasaklayıp menettiklerimizde inat ettiklerinde, onlara "Hor ve hakir maymunlar olun." dedik. )
7/167 Ve iz teezzene rabbuke le yeb'asenne aleyhim ila yevmil kiyameh men yesumuhum suel azab inne rabbeke le seriul ikab ve innehu le ğafurun rahim
( Ve o zaman Rab’bin, ayağa kalkış gününe kadar onların üzerine, onlara en kötü azabı değer görecek olan kimseleri kesinlikle göndereceğini bildirdi. Kesinlikle Rab’bin hızlı azap eder. Kesinlikle O affedendir, merhametlidir.  )
7/168 Ve katta'nahum fil erdi umema minhumus salihune ve minhum dune zalike ve belevnahum bil hasenati ves seyyiati leallehum yarciun
( Ve onları yerde topluluklara ayırdık. Onlardan iyi olanlar da vardı ve onlardan bundan başkaları da. Onları güzelliklerle ve kötülüklerle sınadık. Umulur ki dönerler.  )
7/169 Fe halefe min ba'dihim halfun verisul kitabe ye'huzune arada hazel edna ve yekulune se yuğferu lena ve in ye'tihim aradun misluhu ye'huzuh e lem yu'haz aleyhim misakul kitabi en la yekulu alellahi illel hakka ve derasu ma fih ved darul ahiratu hayrun lillezine yettekun e fe la ta'kilun
( Böylece onların ardından kitaba varis olan halefler halef oldular. "Bize af eylenecek." diyerek, bu en yakın olan menfaati alıyorlar. Eğer onlara onun aynısı gibi menfaat gelse onu da alırlar. Allah’a  gerçeğin haricindekini söylemeyecekler diye üzerlerine kitabın sözü alınmamış mıydı? Ve onun içindekileri öğrenmemişler miydi? Ve ahiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. O halde akıl etmez misiniz? )
7/170 Vellezine yumessikune bil kitabi ve ekamus salah inna la nudiy'u ecral muslihin
( Ve o kitabı tutanlar ve duaya kalkanlar, kesinlikle biz iyileştirenlerin ödülünü yitirmeyiz.  )
7/171 Ve iz netaknel cebel fevkahum ke ennehu zulletun ve zannu ennehu vakiun bihim huzu ma ateynakum bi kuvvetin vezkuru ma fihi leallekum tettekun
( Ve zamanında biz dağı, sanki o gölgelikmiş gibi üstlerine çekmiştik de kesinlikle o üzerlerine düşüyor zannetmişlerdi. "Size verdiğimizi kuvvetle tutun ve o içindekini hatırlayın. Umulur ki sakınırsınız." )
7/172 Ve iz ehaze rabbuke min beni ademe min zuhurihim zurriyyetehum ve eşhedehum ala enfusihim e lestu bi rabbikum kalu bela şehidna en tekulu yevmel kiyameti inna kunna an haza ğafilin
( Ve zamanında Rab’bin, ayağa kalkış günü "Kesinlikle biz bundan habersiziz." dersiniz diye Ademoğulları'ndan, bellerindeki sırtlarındaki soylarını alıp da onları nefisleri üzerine şahit kılarak "Ben sizin Rab’biniz değil miyim?" dediğinde, "Bilakis, şahidiz." dediler. )
7/173 Ev tekulu innema eşrake abauna min kablu ve kunna zurriyyeten min ba'dihim e fe tuhlikuna bima fealel mubtilun
( Veya "Babalarımız kesinlikle önceden ortak koşmuşlardı. Biz onlardan sonraki soyduk, nesildik. O halde batılcıların o yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin?" dersiniz diye.  )
7/174 Ve kezalike nufessilul ayati ve leallehum yarciun
( Ve ayetleri işte böyle ayrıntılandırıyoruz. Umulur ki dönerler. )
7/175 Vetlu aleyhim nebeellezi ateynahu ayatina fe neseleha minha fe etbeahuş şeytanu fe kane minel ğavin
( Ve onlara, o kendisine ayetlerimizi verdiğimizin haberini oku. Onlardan sıyrılıp çıktı da şeytan onu kendisine tabi kıldı. Böylece azgınlardan oldu. )
7/176 Ve lev şi'na le rafa'nahu biha ve lakinnehu ahlede ilel erdi vettebea hevah fe meseluhu ke meselil kelb in tahmil aleyhi yelhes ev tetrukhu yelhes zalike meselul kavmillezine kezzebu bi ayatina faksusil kasasa leallehum yetefekkerun
( Ve şayet dileseydik onu onlarla yükseltirdik. Lakin kesinlikle o yere girdi ve kendi hevesine tabi oldu. Artık onun misali o köpeğin misali gibidir. Üzerine yüklensen de solur, bıraksan da solur. Bu, ayetlerimizi yalanlayan kavmin misalidir. O halde bu hikayeyi anlat. Umulur ki fikrederler. )
7/177 Sae meselenil kavmullezine kezzebu bi ayatina ve enfusehum kanu yazlimun
( Ayetlerimizi yalanlayıp da nefislerine zulmetmiş olan o kavmin misali ne kötüdür.  )
7/178 Men yehdillahu fe huvel muhtedi ve men yudlil fe ulaike humul hasirun
( Allah kimi yönlendirirse, o yönlenmiş olur. Kimi saptırırsa, işte onlar hasarlananlardır. )
7/179 Ve lekad zera'na li cehenneme kesiran minel cinni vel insi lehum kulubun la yefkahune biha ve lehum a'yunun la yubsirune biha ve lehum azanun la yesmeune biha ulaike kel en'ami bel hum edall ulaike humul ğafilun
( Ve cinlerden ve insanlardan çoğunu cehennem için bıraktık. Onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Onların gözleri vardır, onlarla görmezler. Onların kulakları vardır, onlarla duymazlar. Bunlar hayvanlar gibidirler. Bilakis daha da sapmışlardır. İşte onlar habersizlerdir. )
7/180 Ve lillahil esmaul husna fed'uhu biha ve zerullezine yulhidune fi esmaih seyuczevne ma kanu ya'melun
( Ve en güzel isimler Allah içindir. O halde, Allah’ı onlarla çağırın. O’nun isimleri hakkında zulmedenleri, sapanları bırakın. O yapmış olduklarını karşılıklandıracağız. )
7/181 Ve min men halakna ummetun yehdune bil hakku ve bihi ya'dilun
( Ve yarattığımız kimselerden, gerçeğe yönlendiren ve onunla adil olan topluluk var. )
7/182 Vellezine kezzebu bi ayatina senestedricuhum min haysu la ya'lemun
( Ve ayetlerimizi yalanlayanlar, onları bilmedikleri yerden yavaş yavaş derecelendireceğiz. )
7/183 Ve umli lehum inne keydi metin
( Ve onlara süre veririm. Kesinlikle tuzağım sağlamdır. )
7/184 E ve lem yetefekkeru ma bi sahibihim min cinneh in huve illa nezirun mubin
( Onlar arkadaşlarında cinnet olmadığını fikretmediler mi? Kesinlikle o ancak apaçık uyarıcıdır. )
7/185 E ve lem yenzuru fi melekutis semavati vel erdi ve ma halekallahu min şey'in ve en asa en yekune kadikterabe eceluhum fe bi eyyi hadisin ba'dehu yu'minun
( Allah’ın göklerdeki ve yerdeki mülkiyetine ve Allah’ın şeyden o yaratmış olduğuna ve belki de vadelerinin yaklaşmış olduğuna bakmadılar mı? Artık ondan başka hangi söze inanırlar. )
7/186 Men yudlilillahu fe la hadiye leh ve yezeruhum fi tuğyanihim ya'mehun
( Allah kimi saptırırsa, ona yönlendirici yoktur. O, onları azgınlıkları içinde bocalamaya bırakır. )
7/187 Yes'eluneke anis saati eyyane mursaha kul innema ilmuha inde rabbi la yucelliha li vaktiha illa hu sekulet fis semavati vel ard la te'tikum illa bağteh yes'eluneke ke enneke hafiyyun anha kul innema ilmuha indellahi ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
( Sana, "Vuku bulması, karar kılınması ne zaman?" diye saati sual ediyorlar. De ki: "Onun ilmi kesinlikle Rab’bimin indindedir. Onu, O’nun haricinde vaktinde tecelli ettirecek yoktur. Göklerde ve yerde ağırdır. O size ancak ansızın gelecektir.” Kesinlikle sen onu gizleyenmişsin gibi sana sual ediyorlar. De ki: "Kesinlikle onun ilmi Allah’ın indindedir ve lakin insanların çoğunluğu bilmezler." )
7/188 Kul la emliku li nefsi nef'an ve la darran illa ma şaellah ve lev kuntu a'lemul ğaybe lesteksertu minel hayr ve ma messeniyes suu in ene illa nezirun ve beşirun li kavmin yu'minun
( De ki: “Ben nefsim için Allah’ın dilediğinden başka faydaya veya zarara malik olamam, hükmedemem. Şayet gaybı biliyor olsaydım hayırdan artırırdım ve kötülük bana dokunmazdı. Kesinlikle ben inanan kavim için ancak müjdeci ve uyarıcıyım." )
7/189 Huvellezi halekakum min nefsin vahidetin ve ceale minha zevceha li yeskune ileyha fe lemma teğaşşaha hamelet hamlen hafifen fe merrat bih fe lemma eskalet deavellahe rabbehuma lein ateytina salihan lenekunenne mineş şakirin
( Sizi tek nefisten yaratan, onunla sükunet bulması için eşini de ondan yaratan O’dur. O, onu örttüğünde o hafif bir yük yüklendi. Böylece onunla bir müddet geçti. Ağırlaştığında, Rab’leri Allah’ı "Eğer bize iyisini verirsen, kesinlikle şükredenlerden olacağız." diye çağırdılar. )
7/190 Fe lemma atahuma salihan ceala lehu şurakae fima atahuma fe tealellahu an ma yuşrikun
( Fakat onlara iyisini verince, onlara verdiği hakkında O’na ortaklar kıldılar. Ama Allah o ortak koştuklarınızın üzerindedir. )
7/191 E yuşrikune ma la yahluku şey'en ve hum yuhlekun
( O hiçbir şey yaratmayan ve kendileri yaratılmış olanları mı ortak koşuyorlar?  )
7/192 Ve la yestetuy'une lehum nasra ve la enfusehum yensurun
( Ve onlara yardıma istidatları olmaz. Nefislerine de yardım edemezler. )
7/193 Ve in ted'uhum ilel huda la yettebiukum sevaun aleykum e deavtumuhum em entum samitun
( Ve eğer siz onları yönlenmeye çağırırsanız, size tabi olmazlar. Onları çağırsanız da sussanızda onlara eştir. )
7/194 İnnellezine ted'une min dunillahi ibadun emsalukum fed'uhum fel yestecibu lekum in kuntum sadikin
( Kesinlikle o Allah’tan başka çağırdıklarınız, misaliniz gibi kullardır. O halde, eğer doğrular iseniz, haydi onları çağırın da size cevap versinler.  )
7/195 E lehum erculun yemşune biha em lehum eydin yebtişune biha em lehum a'yunun yubsirune biha em lehum azanun yesmeune biha kul id'u şurakaekum summe kiyduni fe la tunzirun
( Onların yürüyecek ayakları, tutacak elleri, görecek gözleri veya duyacak kulakları mı var? De ki: "Ortaklarınızı çağırın. Sonra bana hile yapıp tuzak kurun da bana göz açtırmayın." )
7/196 İnne veliyyiyallahullezi nezzelel kitabe ve huve yetevelles salihin
( Kesinlikle benim dostum kitabı indiren o Allah’tır. O iyilere doğru yüz çevirir. )
7/197 Vellezine ted'une min dunihi la yesteti'une nasrakum ve la enfusehum yensurun
( Ve O’ndan başka çağırdıklarınızın size yardıma istidatları yoktur. Nefislerine de yardım edemezler. )
7/198 Ve in ted'uhum ilel huda la yesmeu ve terahum yenzurune ileyke ve hum la yubsirun
( Ve eğer onları yönlenmeye çağırırsanız duymazlar. Onları sana bakar görürsün de onlar görmezler. )
7/199 Huzil afve ve'mur bil urfi ve a'rid anil cahilin
( Sen affa sarılıp tutun, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevirip dön.  )
7/200 Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeiz billah innehu semiun alim
( Ve eğer şeytandan bir sıkıntı seni sararsa sıkarsa, artık Allah’a  sığın. Kesinlikle O duyandır, bilendir. )
7/201 İnnellezinettekav iza messehum taifun mineş şeytani tezekkeru fe iza hum mubsirun
( Kesinlikle o sakınanlar, kendilerine şeytandan bir sıkıntı dokunduğunda, hatırlarlar da o zaman görüşlüler olurlar. )
7/202 Ve ihvanuhum yemuddunehum fil ğayyi summe la yuksirun
( Ve kardeşleri onları yanlışlığa, sapıklığa, sürüklerler. Sonra da vazgeçmezler, yakalarını bırakmazlar.  )
7/203 Ve iza lem te'tihim bi ayatin kalu lev lectebeyteha kul innema ettebiu ma yuha ileyye min rabbi haza besairu min rabbikum ve huden ve rahmetun li kavmin yu'minun
( Ve onlara ayet getirmediğin zaman "Onları derleyip, tasarlayıp kursaydın ya." derler. De ki: "Kesinlikle ben Rab’bimden bana vahyedilene tabi olurum." Bu Rab’binizden inanan kavim için görüşler, yönlendirme ve rahmettir. )
7/204 Ve iza kuriel kur'anu festemiu lehu ve ensitu leallekum turhamun
( Ve Kur'an okunduğu zaman, ona kulak verin ve susun. Umulur ki merhamet edilirsiniz. )
7/205 Vezkur rabbeke fi nefsike tedarruan ve hiyfeten ve dunel cehri minel kavli bil ğuduvvi vel asali ve la tekun minel ğafilin
( Ve nefsinde yalvararak ve gizlice, yüksek olmayan sesle sabah ve akşam Rab’bini hatırla ve habersizlerden olma.  )
7/206 İnnellezine inde rabbike la yestekbirune an ibadetihi ve yusebbihunehu ve lehu yescudun
( Kesinlikle o Rab’binin indindekiler O'na kullukta kibirlenmezler. O’nu överler ve O'na yere kapanırlar. )
ENFAL 8/1 Yes'eluneke anil enfal kulil enfalu lillahi ver rasul fettekullahe ve aslihu zate beynikum ve eti’ullahe ve rasulehu in kuntum mu'minin
( Sana ganimetlerden sual ediyorlar. De ki: "Ganimetler Allah ve resul içindir. O halde, eğer inananlarsanız Allah’tan sakının. Aranızı iyileştirin ve Allah’a  ve O’nun resulüne itaat edin." )
8/2 İnnemel mu'minunellezine iza zukirallahu vecilet kulubuhum ve iza tuliyet aleyhim ayatuhu zadethum imanen ve ala rabbihim yetevekkelun
( Allah hatırlandığında, kesinlikle o inananların kalpleri ürperir, ürker. Onlara O’nun ayetleri okunduğunda onları inanç olarak artırır. Rab’lerine dayanıp sığınırlar. )
8/3 Ellezine yukimunes salate ve min ma razaknahum yunfikun
( O duaya kalkanlar ve rızıklandırdıklarımızdan harcayanlar, )
8/4 Ulaike humul mu'minine hakka lehum deracatun inde rabbihim ve mağfiratun ve rizkun kerim
( İşte onlar gerçek inananlardır. Onlara Rab’lerinin indinde dereceler, af ve faydalı rızık vardır. )
8/5 Kema ahraceke rabbuke min beytike bil hakki ve inne ferikan minel mu'minine le karihun
( Rab’bin seni, gerçek uğruna evinden çıkarmıştı. Kesinlikle inananlardan bir kısmı hoşlanmayıp istememişlerdi. )
8/6 Yucadiluneke fil hakki ba'de ma tebeyyene ke ennema yusakune ilel mevti ve hum yenzurun
( O açıkça belli olmasından sonra, gerçek hakkında seninle mücadele etmişlerdi. Kesinlikle baka baka ölüme sürüklenir gibiydiler. )
8/7 Ve iz yeidukumullahu ihdet taifeteyni enneha lekum ve teveddune enne ğayra zatiş şevketi tekunu lekum ve yuridullahu en yuhikkal hakka bi kelimatihi ve yaktaa dabiral kafirin
( Ve zamanında Allah size iki gruptan birini vaad ediyordu ki kesinlikle o sizin olacaktı. Siz ise kesinlikle şerefi olmayanın sizin olmasını arzuluyordunuz. Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirmek ve inkarcıların arkasını kesmek istiyordu.  )
8/8 Li yuhikkal hakka ve yubtilel batile ve lev kerihel mucrimun
( Gerçeği gerçek kılmak ve batılı batıl kılmak için. Şayet suçlular hoşlanmayıp istemeseler de. )
8/9 İz testeğiysune rabbekum festecabe lekum enni mumiddukum bi elfin minel melaiketi murdifin
( Zamanında Rab’binizden yardım istediniz de size cevap verip kabul etti. "Kesinlikle ben ardarda bin melek ile size yardım ediyorum." )
8/10 Ve ma cealehullahu illa buşra ve li tatmeinne bihi kulubukum ve men nasru illa min indillah innellahe azizun hakim
( Ve Allah onu, müjde olması ve onunla kalplerinizin tatmin olması amacı haricinde getirmedi. Yardım, Allah’ın indinden olmasının haricinde olamaz. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )
8/11 İz yuğaşşikumun nuase emeneten minhu ve yunezzilu aleykum mines semai maen li yutahhirakum bihi ve yuzhibe ankum riczeş şeytani ve li yerbita ala kulubikum ve yusebbite bihil akdam
( Zamanında, kendinden güvenlik olarak size uyku örtüyordu. Sizi onunla temizlemek, şeytanın pisliğini sizden gidermek, kalplerinize bağ vermek ve ayaklarınızı, adımlarınızı onunla sabitlemek için gökten üzerinize su indiriyordu.  )
8/12 İz yuhiy rabbuke ilel melaiketi enni meakum  fe sebbitullezine amenu seulkiy fi kulubillezine keferur ru'be fadribu fevkal a'naki vadribu minhum kulle benan
( Zamanında Rab’bin meleklere "Kesinlikle ben sizinle birlikteyim. İnananlara sebat verin. İnkarcıların kalplerine korku atacağım. O halde boyunlarının üstüne vurun ve onların tüm parmaklarına vurun." diye vahyediyordu. )
8/13 Zalike bi ennehum şakkullahe ve rasuleh ve men yuşakikillahe ve rasulehu fe innellahe şedidul ikab
( Bu onların Allah’a  ve O’nun resulüne karşı gelmelerinden dolayıdır. Kim Allah’a  ve O’nun resulüne karşı gelirse, kesinlikle Allah azabı şiddetli olandır. )
8/14 Zalikum fe zukuhu ve enne lil kafirine azaben nar
( İşte size budur. O halde onu tadın. Kesinlikle inkarcılar için ateş azabı vardır. )
8/15 Ya eyyuhellezine amenu iza lekiytumullezine keferu zahfen fe la tuvelluhumul edbar
( Ey o inananlar, toplu olarak inkarcılarla karşılaştığınızda, onlara arkalarınızı dönmeyin.  )
8/16 Ve men yuvellihim yevmeizin duburahu illa muteharrifen li kitalin ev mutehayyizen ila fietin fe kad bae bi ğadabin minellahi ve me'vahu cehennem ve bi'sel mesir
( Ve o günde kim onlara, savaş için yer değiştirmek veya diğer gruba katılmak haricinde, arkasını dönerse, kesinlikle Allah’tan öfkeye maruz kalır. Yeri cehennemdir. Ne kötü yerdir. )
8/17 Fe lem taktuluhum ve lakinnellahe katelehum ve ma rameyte iz rameyte ve lakinnellahe rama ve li yubliyel mu'minine minhu belaen hasena innellahe semiun alim
( Onları siz öldürmediniz ve lakin onları Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın ve lakin Allah attı. İnananları güzel sınavla sınamak içindi. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir.  )
8/18 Zalikum ve ennellahe muhinu keydil kafirin
( İşte size budur. Kesinlikle Allah, inkarcıların tuzağını hakir kılar. )
8/19 İn testeftihu fe kad caekumul feth ve in tentehu fe huve hayrun lekum ve in teudu neud ve len tuğniye ankum fietukum şey'en ve lev kesurat ve ennellahe meal mu'minin
( Eğer açılış istiyorsanız, size açılış geldi. Eğer vazgeçerseniz, o size daha hayırlıdır. Eğer dönerseniz, biz de döneriz. Topluluğunuz, şayet çok da olsa, size hiçbir şeye fayda vermez. Kesinlikle Allah inananlarla beraberdir. )
8/20 Ya eyyuhellezine amenu eti’ullahe ve rasulehu ve la tevellev anhu ve entum tesmeun
( Ey o inananlar, Allah’a  ve O’nun resulüne itaat edin. Duyduğunuz halde ondan yüz çevirmeyin.  )
8/21 Ve la tekunu kellezine kalu semi'na ve hum la yesmeun
( Ve duymadıkları halde "Duyduk." diyenler gibi olmayın.  )
8/22 İnne şerrad devabbi indellahis summul bukmullezine la ya'kilun
( Kesinlikle debelelenlerin en kötüleri Allah’ın indinde sağırlar ve akıl etmeyen dilsizlerdir. )
8/23 Ve lev alimellahu fihim hayran le esmeahum ve lev esmeahum le tevellen ve hum mu'ridun
( Ve şayet Allah onların içinde hayır olduğunu bilseydi, onlara duyururdu. Şayet onlara duyursaydı da onlar dönenler olarak yüz çevireceklerdi. )
8/24 Ya eyyuhellezine amenustecibu lillahi ve lir rasuli iza deakum li ma yuhyikum va'lemu ennellahe yehulu beynel mer'i ve kalbihi ve ennehu ileyhi tuhşerun
( Ey o inananlar, size hayat verecek, sizi diriltecek olana çağırdığında, Allah ve resul için kabul edin. Bilin ki Allah, kesinlikle kişi ile kalbi arasına girer. Kesinlikle O’na toplanacaksınız. )
8/25 Vetteku fitneten la tusibennellezine zalemu minkum hassah va'lemu ennellahe şedidul ikab
( Ve içinizden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayacak olan fitneden sakının. Bilin ki, kesinlikle Allah azabı şiddetli olandır. )
8/26 Vezkuru iz entum kalilun musted'afune fil erdi tehafune en yetehattafekumun nasu fe avakum ve eyyedekum bi nasrihi ve razekakum minet tayyibati leallekum teşkurun
( Ve hatırlayın ki zamanında siz yerde zayıf azınlıktınız. İnsanlar sizi hırpalar diye korkuyordunuz da o sizi sığındırdı, barındırdı. Sizi yardımıyla destekleyip kuvvetlendirdi. Sizi temizlerinden rızıklandırdı. Umulurdu ki şükredesiniz. )
8/27 Ya eyyuhellezine amenu la tehunullahe ver rasule ve tehunu emanatikum ve entum ta'lemun
( Ey o inananlar, Allah’a  ve resule ihanet etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize ihanet etmeyin. )
8/28 Va'lemu ennema emvalukum ve evladukum fitnetun ve ennellahe indehu ecrun azim
( Ve bilin ki, kesinlikle mallarınız ve çocuklarınız sınavdır. Kesinlikle Allah, büyük ödül O’nun indindedir. )
8/29 Ya eyyuhellezine amenu in tettekullahe yec'al lekum furkanen ve yukeffir ankum seyyiatikum ve yağfir lekum vallahu zul fadlil azim
( Ey o inananlar, Allah’tan sakınırsanız, O size fark yaratanı oluşturur. Kötülüklerinizi örter de size af eyler. Allah büyük üstünlük sahibidir.  )
8/30 Ve iz yemkuru bikellezine keferu li yusbituke ev yaktuluke ev yuhricuk ve yemkurune ve yemkurullah vallahu hayrul makirin
( Ve zamanında o inkarcılar, seni sabitlemek veya seni öldürmek veya seni çıkarmak için sana tuzak kurarlardı. Onlar tuzak kurarlarken Allah da tuzak kurar. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. )
8/31 Ve iza tutla aleyhim ayatuna kalu kad semi'na lev neşau le kulna misle haza in haza illa esatirul evvelin
( Ve onlara ayetlerimiz okunduğu zaman, "Duyduk. Dilersek bunun aynısını biz de söyleriz. Kesinlikle bu ancak evvelkilerin masallarıdır." derler. )
8/32 Ve iz kalullahumme in kane haza huvel hakka min indike fe emtir aleyna hicaraten mines semai ev i'tina bi azabin elim
( Ve zamanında, "O Allah; eğer bu, o indinden gerçek olan ise, o halde üzerimize gökten taşlar yağdır veya bize elim azap getir." dediler. )
8/33 Ve ma kanellahu li yuazzibehum ve ente fihim ve ma kanellahu muazzibehum ve hum yestağfirun
( Ve sen içlerinde iken Allah, onlara azap edecek değildi. Af istediklerinde de Allah onlara azap edecek değildir. )
8/34 Ve ma lehum en la yuazzibehumullahu ve hum yesuddune anil mescidil harami ve ma kanu evliyaeh in evliyauhu illel muttekune ve lakinne ekserahum la ya'lemun
( Ve ne oldu onlara ki Allah kendilerine azap etmesin? Onlar Mescid-i Haram'dan döndürüyorlar. Onun dostları da olmadılar. Kesinlikle O’nun dostları ancak sakınanlardır. Lakin onların çoğunluğu bilmezler.  )
8/35 Ve ma kane salatuhum indel beyti illa mukaen ve tasdiyeh fe zukul azabe bima kuntum tekfurun
( Ve evin indinde onların duaları, ıslık çalmanın ve el çırpmanın haricindeki değildir. O halde inkar etmiş olmanızdan dolayı azabı tadın. )
8/36 İnnellezine keferu yunfikune emvalehum li yesuddu an sebilillah fe seyunfikuneha summe tekunu aleyhim hasraten summe yuğlebun vellezine keferu ila cehenneme yuhşerun
( Mallarını, Allah yolundan döndürmek için harcayan o inkarcılar, onu kesinlikle harcayacaklar. Sonra üzerlerine hasarlar olur. Sonra yenilirler. O inkarcılar cehenneme toplanırlar. )
8/37 Li yemizellahul habise minet tayyibi ve yec'alel habise ba'dahu ala ba'din fe yerkumehu cemian fe yec'alehu fi cehennem ulaike humul hasirun
( Allah, pisi temizden ayırmak, pisi birbiri üzerine kılıp da onu topluca bindirmek ve onu cehennem içine getirmek için böyle yapar. İşte onlar hasarlananlardır. )
8/38 Kul lillezine keferu in yentehu yuğfer lehum ma kad selef ve in yeudu fe kad medat sunnetul evvelin
( O inkarcılara de ki: "Eğer vazgeçerlerse, onlara o önceden yaptıkları af eylenecek. Eğer dönerlerse evvelkilerin adetleri devam ettirilecektir." )
8/39 Ve katiluhum hatta la tekune fitnetun ve yekuned dinu kulluhu lillah fe in intehev fe innellahe bima ya'melune besir
( Ve fitne kalmayana ve din tamamıyla Allah için olana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, kesinlikle Allah ne yaptıklarını görendir.  )
8/40 Ve in tevellev fa'lemu ennellahe mevlakum ni'mel mevla ve ni'men nesir
( Ve eğer yüz çevirirlerse, bilin ki kesinlikle Allah dostunuzdur. Ne iyi dost ve ne iyi yardımcıdır. )
8/41 Va'lemu ennema ğanimtum min şey'in fe enne lillahi humusehu ve lir rasuli ve li zil kurba vel yetama vel mesakini vebnis sebili in kuntum amentum billahi ve ma enzelna ala abdina yevmel furkani yevmel tekal cem'an vallahu ala kulli şey'in kadir
( Ve bilin ki, kesinlikle o ganimet olarak aldığınız bir şeyden beşte biri Allah için, haberci için, yakınlığı olanlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Eğer siz fark yaratıldığı gün, iki topluluğun karşılaştığı gün, Allah’a  ve o kulumuza indirdiğimize inanmış iseniz. Allah, her şeye gücü yetendir. )
8/42 İz entum bil udvetid dunya ve hum bil udvetil kusva ver rakbu esfele minkum ve lev tevaadtum lahteleftum fil miadi ve lakin li yakdiyellahu emran kane mef'ulen li yehlike men heleke an beyyinetin ve yahya men hayye an beyyineh ve innellahe le semiun alim
( Zamanında siz vadinin yakınındaydınız ve onlar vadinin uzağındaydılar. Kervan da sizden daha aşağıdaydı. Şayet onlarla vaadleşmiş olsaydınız, vaad hakkında ihtilaf ederdiniz. Lakin Allah’ın, işi yapılası kılması için, helak olan kimsenin apaçık delil üzerinde helak olması ve hayatta kalan kimsenin de apaçık delil üzerinde yaşaması için. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir.  )
8/43 İz yurikehumullahu fi menamike kalila ve lev erakehum kesiran le feşiltum ve le tenaza'tum fil emri ve lakinnellahe sellem innehu alimun bi zatis sudur
( Zamanında Allah, uykunda sana onları az gösteriyordu. Eğer Allah sana onları çok gösterseydi korkacaktınız. İş hakkında tartışacaktınız. Lakin Allah selamet, emniyet verdi. Kesinlikle O göğüslerin özünü bilendir. )
8/44 Ve iz yurikumuhum izil tekaytum fi a'yunikum kalilen ve yukallilukum fi a'yunihim li yakdiyellahu emran kane mef'ula ve ilellahi turceul umur
( Ve onlarla karşılaştığınızda, onları sizin gözünüzde az gösteriyordu. Allah işin yapılmış olmasını sağlamak için sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. İşler Allah’a döndürülür.  )
8/45 Ya eyyuhellezine amenu iza lekiytum fieten fesbutu vezkurullahe kesiran leallekum tuflihun
( Ey o inananlar, topluluk ile karşılaştığınızda sebat edin ve Allah’ı çokça hatırlayın. Umulur ki iflah olursunuz. )
8/46 Ve eti’ullahe ve rasulehu ve la tenazeu fe tefşelu ve tezhebe rihukum vasbiru innellahe meas sabirin
( Ve Allah’a  ve O’nun resulüne itaat edin ve tartışmayın. Yoksa korkarsınız ve rüzgarınız, kokunuz gider. Sabredin. Kesinlikle Allah sabredenlerle beraberdir.  )
8/47 Ve la tekunu kellezine haracu min diyarihim betaran ve riaen nasi ve yesuddune an sebilillah vallahu bima ya'melune muhiyt
( Ve kibirlenerek ve insanlara gösteriş olarak yurtlarından çıkanlar ve Allah yolundan döndürenler gibi olmayın. Allah onların o yaptıklarını kuşatandır. )
8/48 Ve iz zeyyene lehumuş şeytanu a'malehum ve kale la ğalibe lekumul yevme minen nasi ve inni carun lekum fe lemma teraetil fietani nekesa ala akibeyhi ve kale inni beriun minkum inni era ma la teravne inni ehafullah vallahu şedidul ikab
( Ve şeytan, onlara çalışmalarını süslü gösterdiği zaman, "Bugün insanlardan size galip gelecek yoktur. Kesinlikle ben size yardımcıyım." dedi. İki topluluk göründüğünde topukları üzerinde döndü ve "Kesinlikle ben sizden beriyim. Kesinlikle ben sizin görmediklerinizi görüyorum ve kesinlikle ben Allah’tan korkarım. Allah azabı şiddetli olandır." dedi. )
8/49 İz yekulul munafikune vellezine fi kulubihim meradun ğarra haulai dinuhum ve men yetevekkel alellahi fe innellahe azizun hakim
( Zamanında ikiyüzlüler ve o kalplerinde hastalık olanlar, "Şunları dinleri aldattı." diyorlardı. Kim Allah’a  dayanıp sığınırsa, kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )
8/50 Ve lev tera iz yeteveffellezine keferul melaiketu yadribune vucuhehum ve edbarahum ve zuku azabel harik
( Ve şayet melekler o inkarcıların yüzlerine ve sırtlarına vurarak ve "Yakıcı azabı tadın." diyerek vefat ettirirken görseydin. )
8/51 Zalike bima kaddemet eydikum ve ennellahe leysi bi zallamin lil abid
( Bu, sizin o ellerinizin sunduğundan dolayıdır. Kesinlikle Allah kulları için zalim değildir. )
8/52 Ke de'bi ali fir'avne vellezine min kablihim keferu bi ayatillahi fe ehazehumullahu bi zunubihim innellahe kaviyyun şedidul ikab
( Firavun'un ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibi Allah’ın ayetlerini inkar ettiler. Allah ta onları günahlarından dolayı yakaladı. Kesinlikle Allah kuvvetlidir, azabı şiddetli olandır. )
8/53 Zalike bi ennellahe lem yeku muğayyiran ni'meten en'ameha ala kavmin hatta yuğayyiru ma bi enfusihim ve ennellahe semiun alim
( Bu, Allah’ın kesinlikle bir kavime verdiği nimeti, onlar nefislerindekini değiştirmedikçe değiştiren olmamasından dolayıdır. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )
8/54 Ke de'bi ali fir'avne vellezine min kablihim kezzebu bi ayati rabbihim fe ehleknahum bi zunubihim ve ağrakna ale fir'avn ve kullun kanu zalimin
( Firavun'un ailesi ve onlardan öncekilerin gidişi gibi Allah’ın ayetlerini inkar ettiler. Günahları yüzünden onları helak ettik. Firavun ailesini boğduk. Hepsi de zalimlerdi. )
8/55 İnne şerrad devabbi indellahillezine keferu fe hum la yu'minun
( Allah’ın indinde debelenenlerin en kötüsü o inkar edenlerdir. Onlar inanmazlar. )
8/56 Ellezine ahedte minhum summe yenkudune ahdehum fi kulli merratin ve hum la yettekun
( Onlardan ahd aldıkların, sonra her seferinde ahdlerini bozarlar. Onlar sakınmazlar. )
8/57 Fe imma teskafennehum fil harbi fe şerrid bihim men halfehum leallehum yezzekkerun
( O halde onları harpte kafesleyip yakalarsan, onlara kötülük, bela ver. Umulur ki onlara halef olanlar hatırlarlar. )
8/58 Ve imma tehafenne min kavmin hiyaneten fenbiz ileyhim ala seva’innellahe la yuhibbul hainin
( Ve eğer bir kavmin hıyanetinden kesinlikle korkarsan, onlara aynı şekilde atarak haber ver. Kesinlikle Allah hainleri sevmez.  )
8/59 Ve la yahsebennellezine keferu sebeku innehum la yu'cizun
( Ve o inkarcılar ileri geçtiklerini sanmasınlar. Kesinlikle onlar aciz bırakamazlar.  )
8/60 Ve eiddu lehum mesteta'tum min kuvvetin ve min ribatil hayli turhibune bihi aduvvellahi ve aduvvekum ve aharine min dunihim la ta'lemunehum allahu ya'lemuhum ve ma tunfiku min şey'in fi sebilillahi yuveffe ileykum ve entum la tuzlemun
( Ve onlara kuvvetten istidatınız kadarıyla ve atların sağlamından hazırlayın ki onunla Allah’ın düşmanlarını ve düşmanlarınızı ve Allah’ın bilip sizin bilmediğiniz diğerlerini korkutasınız. Allah yolunda şeyden ne harcarsanız size vefa edilir. Sizler zulmedilmezsiniz.  )
8/61 Ve in cenehu lis selmi fecnah leha ve tevekkel alellah innehu huves semiul alim
( Ve eğer barış tarafında olurlarsa, sen de ona taraf ol. Allah’a  dayanıp sığın. Kesinlikle O, O duyandır, bilendir. )
8/62 Ve in yuridu en yahdeuke fe inne hasbekellah huvellezi eyyedeke bi nasrihi ve bil mu'minin
( Ve eğer seni aldatmak isterlerse, kesinlikle Allah sana yeter. Seni, yardımıyla ve inananlarla destekleyecek, kuvvetlendirecek olan O'dur.  )
8/63 Ve ellefe beyne kulubihim lev enfakte ma fil erdi cemian ma ellefte beyne kulubihim ve lakinnellahe ellefe beynehum innehu azizun hakim
( Ve kalplerinin aralarını uzlaştırdı, alıştırdı. Şayet yerde ne varsa topluca harcasaydın bile kalplerinin aralarını uzlaştıramazdın, alıştıramazdın. Lakin onların aralarını Allah uzlaştırır, alıştırır. Kesinlikle O yücedir hakimdir. )
8/64 Ya eyyuhen nebiyyu hasbukellahu ve men ittebeake minel mu'minin
( Ey haberci, Allah sana ve inananlardan sana tabi olanlara yeter. )
8/65 Ya eyyuhen nebiyyu harridil mu'minine alel kital in yekun minkum işrune sabirune yağlibu mieteyn ve in yekun minkum mietun yağlibu elfen minellezine keferu bi ennehum kavmun la yefkahun
( Ey haberci, inananları savaşa kızıştır teşvik et. Eğer sizlerden sabreden yirmi kişi olursa, iki yüz kişiyi yenerler. Eğer sizlerden yüz kişi olursa, o inkar edenlerden bin kişiyi yenerler. Çünkü kesinlikle onlar anlamayan kavimdirler.   )
8/66 El ane haffefellahu ankum ve alime enne fikum da'fa fe in yekun minkum mietun sabiratun yağlibu mieteyn ve in yekun minkum elfun yağlibu elfeyni bi iznillah vallahu meas sabirin
( Şimdi Allah sizi hafifletti ve kesinlikle içinizde zafiyet olduğunu bildi. Böylece eğer sizlerden sabreden yüz kişi olursa, iki yüz kişiyi yenerler. Eğer sizlerden bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiyi yenerler. Allah sabredenlerle birliktedir. )
8/67 Ma kane li nebiyyin en yekune lehu esra hatta yushine fil ard turidune aradad dunya vallahu yuridul ahirah vallahu azizun hakim
( Haberciler için yerde ağır basana kadar esirleri olması olmaz. Siz dünya menfaatini istersiniz ve Allah ahiretinkini ister. Allah yücedir hakimdir. )
8/68 Lev la kitabun minellahi sebeka lemessekum fima ehaztum azabun azim
( Şayet Allah’tan yazı geçmemiş olsaydı, o aldığınızdan dolayı size büyük azap dokunacaktı. )
8/69 Fe kulu min ma ğanimtum halalen teyyiben vettekullah innellahe ğafurun rahim
( O halde o ganimetlendiklerinizden helal ve temiz olarak yiyin. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir.  )
8/70 Ya eyyuhen nebiyyu kul li men fi eydikum minel esra in ya'lemillahu fi kulubikum hayran yu'tikum hayran min ma uhize minkum ve yağfir lekum vallahu ğafurun rahim
( Ey haberci, elinizdeki esirlere de ki: "Eğer Allah sizin kalplerinizde hayır bilirse, sizden alınandan daha hayırlısını size verir ve size af eyler. Allah affedendir merhametlidir." )
8/71 Ve in yuridu hiyaneteke fe kad hanullahe min kablu fe emkene minhum vallahu alimun hakim
( Ve eğer sana hıyanet etmek isterlerse, önceden de Allah’a  ihanet ettiler de Allah onlara kötü imkan verdi. Allah bilendir hakimdir. )
8/72 İnnellezine amenu ve haceru ve cahedu bi emvalihim ve enfusihim fi sebilillahi vellezine aven ve nesaru ulaike ba'duhum evliyau ba'd vellezine amenu ve lem yuhaciru ma lekum min velayetihim min şey'in hatta yuhaciru ve inistensarukum fid dini fe aleykumun nasru illa ala kavmin beynekum ve beynehum misak vallahu bima ta'melune besir
( Kesinlikle o inanan ve göç edip ayrılan, mallarıyla ve nefisleriyle Allah yolunda cihad eden, onları barındıran ve yardım edenler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. İnanıp da hicret edip ayrılmayanlar, hicret edip ayrılıncaya kadar onların dostluğundan size bir şey yoktur. Eğer dinde sizden yardım isterlerse, sizinle arasında söz bulunan kavim haricinde, onlara yardım etmeniz üzerinizedir. Allah ne yaptığınızı görendir. )
8/73 Vellezine keferu ba'duhum evliyau ba'd illa tef'aluhu tekun fitnetun fil erdi ve fesadun kebir
( Ve inkarcılar birbirlerinin dostlarıdırlar. Eğer siz de öyle yapmazsanız, yerde fitne ve büyük bozgun olur.  )
8/74 Vellezine amenu ve haceru ve cahedu fi sebilillahi vellezine aven ve nesaru ulaike humul mu'minune hakka lehum mağfiratun ve rizkun kerim
( Ve o inananlar, göç edip ayrılanlar ve Allah yolunda cihad edenler ve onları barındıran ve yardım edenler, işte onlar gerçeğe inananlardır. Onlara af ve faydalı rızık vardır. )
8/75 Vellezine amenu min ba'du ve haceru ve cahedu meakum  fe ulaike minkum ve ulul erhami ba'duhum evla bi ba'din fi kitabillah innallahe bi kulli şey'in alim
( Ve sonradan inanan ve göç edip ayrılarak sizinle beraber cihad edenler, işte onlar sizlerdendir. Akrabalığı olanlar, Allah’ın kitabında birbirlerine evvel gelirler, daha yakındırlar. Kesinlikle Allah her şeyi bilendir. )
TEVBE 9/1 Beraetun min allahi ve rasulihi ilellezine ahedtum minel muşrikin
( Ortak koşanlardan o ahdleştiklerinize, Allah’tan ve resulünden uyarıdır. )
9/2 Fe siyhu fil erdi erbeate eşhurin va'lemu ennekum ğayru ma'cizillahi ve ennellahe muhzil kafirin
( O halde, yerde dört ay gezin. Bilin ki, kesinlikle siz Allah’ı aciz bırakamazsınız. Allah inkarcıları kesinlikle rezil eder. )
9/3 Ve ezanun min allahi ve rasulihi ilen nasi yevmel haccil ekberi ennallahe beriun minel muşrikine ve rasuluh fe in tubtum fe huve hayrun lekum ve in tevelleytum fa'lemu ennekum ğayru mu'cizillah ve beşşirillezine keferu bi azabin elim
( Ve büyük hac günü Allah ve resulünden insanlara ilandır ki, kesinlikle Allah ve resulü ortak koşanlardan beridirler. O halde eğer tevbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki, kesinlikle siz Allah’ı aciz bırakamazsınız. O inkarcıları elim azap ile müjdele.  )
9/4 İllellezine ahedtum minel muşrikine summe lem yenkusukum şey'en ve lem yuzahiru aleykum ehaden fe etimmu ileyhim ahdehum ila muddetihim innellahe yuhibbul muttekin
( Ortak koşanlardan ahdleştikleriniz, sonra size hiçbir şey eksiltmeyenler ve size karşı hiçbir kimseye arka çıkmayanlar haricinde. Siz de onlara ahdinizi süresine kadar tamamlayın. Kesinlikle Allah sakınanları sever. )
9/5 Fe izenselehal eşhurul hurumu faktulul muşrikine haysu vecedtumuhum ve huzuhum vahsuruhum vak'udu lehum kulle mersad fe in tabu ve ekamus salate ve atevuz zekate fe hallu sebilehum innellahe ğafurun rahim
( Hürmet ayları çıktığında ortak koşanları, onları nerede bulursanız öldürün ve onları yakalayın ve mahsur edin ve bütün gözetleme yerlerine oturun. Artık eğer tevbe ederler ve duaya kalkar da zekatı verirlerse, yollarını boşaltın. Kesinlikle Allah affedendir, merhametlidir. )
9/6 Ve in ehadun minel muşrikine estecara ke fe ecirhu hatta yesmea kelamallahi summe ebliğ hu ma e'meneh zalik bi ennehum kavmun la ya'lemun
( Ve eğer ortak koşanlardan biri sana  yakınlaşmayı, komşu olmayı, himaye edilmeyi isterse, Allah’ın kelamını dinleyene, duyana kadar ona akıp yakınlaşarak himaye et. Sonra onu güvende olacağı yere ulaştır. Böyledir, çünkü onlar kesinlikle bilmeyen kavimdirler. )
9/7 Keyfe yekunu lil muşrikine ahdun indellahi ve inde rasulihi illellezine ahedtum indel mescidil haram fe mestekamu lekum festekimu lehum innellahe yuhibbul muttekin
( Mescid-i Haram indinde ahdleştikleriniz haricinde, ortak koşanlar için Allah’ın indinde ve resulü indinde nasıl ahd olabilir? O halde size karşı doğru olurlarsa siz de onlara doğru olun. Kesinlikle Allah sakınanları sever. )
9/8 Keyfe ve in yazheru aleykum la yerkubu fikum illen ve la zimmeh yurdunekum bi efvahihim ve te'ba kulubuhum ve ekseruhum fasikun
( Nasıl olur? Ve eğer sizin üzerinize üstünlük elde ederlerse, hakkınızda ne antlaşma ne de yemin gözetmezler. Ağızlarıyla size razı, hoşnut olurlar da kalpleri diretir. Onların çoğunluğu günahkarlardır. )
9/9 İşterav bi ayatillahi semenen kalilen fe saddu an sebilih innehum sae ma kanu ya'melun
( Allah’ın ayetlerini az değere sattılar da Allah yolundan engelleyip döndürdüler. Kesinlikle onların o yapmış oldukları kötüdür. )
9/10 La yerkubune fi mu'minin illen ve la zimmeh ve ulaike humul mu'tedun
( İnananlar hakkında antlaşma ve yemin gözetmezler. İşte onlar hududu aşanlardır. )
9/11 Fe in tabu ve ekamus salate ve atevuz zekate fe ihvanukum fid din ve nufassilul ayati li kavmin ya'lemun
( Eğer tevbe ederler, duaya kalkarlar ve zekatı verirlerse artık dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetleri, bilen kavim için ayrıntılandırırız. )
9/12 Ve in nekesu eymanehum min ba'di ahdihim ve taanu fi dinikum fe katilu eimmetel kufri innehum la eymane lehum leallehum yentehun
( Ve eğer ahdlerinden sonra yeminlerini bozar ve dininiz hakkında kötü konuşurlarsa, o inkar öncüleri ile savaşın. Kesinlikle onlar, onların yeminleri yoktur. Umulur ki vazgeçerler.  )
9/13 E la tukatilune kavmen nekesu eymanehum ve hemmu bi ihracir rasuli ve hum bedeukum evvele merrah e tahşevnehum fellahu ehakku en tahşevhu in kuntum mu'minin
( Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya taammüd eden ve ilk önce size saldırmaya başlayanlarla savaşmaz mısınız? Onlardan korkuyor musunuz? Allah kendisinden korkulmaya daha gerçektir, eğer inananlar iseniz. )
9/14 Katiluhum yuazzibhumullahu bi eydikum ve yuhzihim ve yensurkum aleyhim ve yeşfi sudura kavmin mu'minin
( Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onlara azap versin ve onları rezil etsin ve onlara karşı size yardım etsin. İnananlar kavminin göğsüne şifa versin. )
9/15 Ve yuzhib ğayza kulubihim ve yetubullahu ala men yeşa’vallahu alimun hakim
( Ve kalplerinin kinini, öfkesini gidersin. Allah dilediği kimseye tevbe eyler. Allah bilendir hakimdir. )
9/16 Em hasibtum en tutraku ve lemma ya'lemillahullezine cahedu minkum ve lem yettehizu min dunillahi ve la rasulihi ve lel mu'minine veliceh vallahu habirun bima ta'melun
( Allah, içinizden cihad edenleri ve Allah’tan, O’nun resulünden ve inananlardan başkasını sırdaş edinmeyenleri bilirken, bırakılacağınızı mı sandınız? Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
9/17 Ma kane lil muşrikine en ya'muru mesacidellahi şahidine ala enfusihim bil kufr ulaike habitat a'maluhum ve fin nari hum halidun
( Ortak koşanlar için, inkarcı nefislerine karşı şahit olurlarken Allah’ın mescidlerini imar etmeleri olmaz. İşte onların çalışmaları boşa gitmiştir. Onlar ateş içinde ebedidirler. )
9/18 İnnema ya'muru mesacidellahi men amene billahi vel yevmil ahiri ve ekames salate ve atez zekate ve lem yahşe illallahe fe asa ulaike en yekunu minel muhtedin
( Allah’ın mescidlerini, kesinlikle Allah’a ve sonraki güne inanan, duaya kalkan, zekatı veren ve Allah’ın haricindekinden korkmayan kimseler imar ederler. İşte onların yönlendirilenlerden olmaları umulur. )
9/19 E cealtum sikayetel hacci ve imaratel mescidil harami ke men amen billahi vel yevmil ahiri ve cahede fi sebilillah la yestevune indellah vallahu la yehdil kavmez zalimin
( Siz hacılara su dağıtmayı, Mescid-i Haram'ı imar etmeyi, Allah’a ve sonraki güne inananların ve Allah yolunda cihad edenlerin yaptığına eşit mi kılıyorsunuz? Allah’ın indinde eşit olmazlar. Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )
9/20 Ellezine amenu ve haceru ve cahedu fi sebilillahi bi emvalihim ve enfusihim a'zamu deraceten indellah ve ulaike humul faizun
( O inananlar ve göç edip ayrılanlar, mallarıyla, nefisleriyle Allah yolunda cihad edenler, Allah’ın indinde derece olarak daha büyüktürler. Bunlar kurtulanlardır. )
9/21 Yubeşşiru hum rabbuhum bi rahmetin minhu ve ridvanin ve cennatin lehum fiha neimun mukim
( Rab’leri, onları kendinden rahmet, rıza, hoşnutluk ve içinde onlara daim nimetler olan bahçelerle müjdeler. )
9/22 Halidine fiha ebeda innellahe indehu ecrun azim
( Orada ebediyen daimdirler. Kesinlikle Allah ki, büyük ödül O’nun indindedir. )
9/23 Ya eyyuhellezine amenu la tettehizu abaekum ve ihvanekum evliyae inistehabbul kufra alel iman ve men yetevellehum minkum fe ulaike humuz zalimun
( Ey o inananlar, eğer babalarınız ve kardeşleriniz inanca karşı inkarı sevmeyi isterlerse onları dostlar edinmeyin. Sizden kim onlara doğru yüz çevirirse, işte onlar zalimlerdir. )
9/24 Kul in kane abaukum ve ebnaukum ve ihvanukum ve ezvacukum ve aşiratukum ve emvalun ikteraftumuha ve ticaratun tahşevne kesadeha ve mesakinu terdavneha ehabbe ileykum min allahi ve rasulihi ve cihadin fi sebilihi fe terabbesu hatta ye'tiyallahu bi emrih vallahu la yehdil kavmel fasikin
( De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elde ettiğiniz mallar, kesatlığından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah’tan, resulünden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise artık Allah emri ile yetene kadar bekleyin. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez." )
9/25 Lekad nasarakumullahu fi mevatine kesiratin ve yevme hineynin iz a'cebetkum kesratukum fe lem tuğni ankum şey'en ve dakat aleykumul erdu bima rahubet summe velleytum mudbirin
( Allah size birçok yerde yardım etti. Huneyn gününde, o zaman kendi çokluğunuz sizi şaşırtmıştı da size hiçbir şeye fayda vermemişti. Yer o genişliğine rağmen size dar gelmişti. Sonra arkasına dönenler olarak yüz çevirmiştiniz. )
9/26 Summe enzelellahu sekinetehu ala rasulihi ve alel mu'minine ve enzele cunuden lem teravha ve azzebellezine keferu ve zalike cezaul kafirin
( Sonra Allah, resulünün üzerine ve inananların üzerine sükunetini indirdi. Görmediğiniz ordular indirdi ve o inkarcılara azap verdi. İnkarcıların karşılığı budur. )
9/27 Summe yetubullahu min ba'di zalike ala men yeşa’vallahu ğafurun rahim
( Sonra bunun ardından, Allah dilediği kimseye tevbe eyler. Allah affedendir merhametlidir. )
9/28 Ya eyyuhellezine amenu innemel muşrikun necesun fe la yakrabul mescidel haram ba'de amihim haza ve in hiftum ayleten fe sevfe yuğnikumullahu min fadlihi in şa’innellahe alimun hakim
( Ey o inananlar, kesinlikle ortak koşanlar pisliklerdir. Artık bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, yakında Allah, eğer dilerse, sizi üstünlüğünden faydalandıracaktır. Kesinlikle Allah bilendir, hakimdir. )
9/29 Katilullezine la yu'minune billahi ve la bil yevmil ahiri ve la yuhurrimune ma harremallahu ve rasuluhu ve la yedinune dinel hakki minellezine utul kitabe hatta yu'tul cizyete an yedin ve hum sağirun
( O kitap verilenlerden, Allah’a ve sonraki güne inanmayan, Allah’ın ve resulünün haram kıldığını haram kılmayan ve gerçek dini din edinmeyenlerle, onlar alçalmış olarak elden cizye verene kadar savaşın. )
9/30 Ve kaletil yehudu uzeyrunibnullahi ve kaletin nesaral mesihubnullah zalike kavluhum bi efvahihim yudahiune kavlellezine keferu min kabl katellehumullahu enna yu'fekun
( Ve Yahudiler, "Uzeyir Allah’ın oğlu." dediler. Nasıralılar da "Mesih Allah’ın oğlu." dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla sözleridir. O önceden inkar etmişlerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar. )
9/31 İttehazu ahbarahum ve ruhbanehum erbaben min dunillahi vel mesihabne meryem ve ma umiru illa li ya'budu ilahen vahida la ilahe illa hu subhanehu an ma yuşrikun
( Onlar, Allah’tan başka bilginlerini ve rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i de kendilerine Rabler edindiler. Oysa onlar, tek ilah olan Allah’a  kulluk etmeleri haricinde emrolunmamışlardı. O’nun haricinde ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından yücedir. )
9/32 Yuridune en yutfiu nurallahi bi efvahihim ve ye'bellahu illa en yutimme nurahu ve lev kerihel kafirun
( Allah’ın aydınlığını ağızlarıyla söndürmek isterler. Allah, inkarcılar hoşlanmasalar da, istemeseler de ancak aydınlığını tamamlamayı istiyor. )
9/33 Huvellezi ersele rasulehu bil huda ve dinil hakki li yuzhirahu aled dini kullihi ve lev kerihel muşrikun
( Resulünü yönlendirme ve gerçek dinle, dinlerin tümüne üstün kılmak için gönderen O’dur. Şayet ortak koşanlar hoşlanmasalar da, istemeseler de. )
9/34 Ya eyyuhellezine amenu inne kesiran minel ahbari ver ruhbani le ye'kulune emvalen nasi bil batili ve yesuddune an sebilillah vellezine yeknizunez zehebe vel fiddate ve la yunfikuneha fi sebilillahi fe beşşirhum bi azabin elim
( Ey o inananlar, kesinlikle bilginlerin ve rahiplerin bir çoğu insanların mallarını batıl için yerler ve Allah yolundan döndürürler. O, altın ve gümüşü haznedip, onları Allah yolunda harcamayanlar, onları elim azap ile müjdele. )
9/35 Yevme yuhma aleyha fi nari cehenneme fe tukva biha cibahuhum ve cunubuhum ve zuhuruhum haza ma keneztum li enfusikum fe zuku ma kuntum teknizun
( O gün onların üzerlerinde cehennem ateşi kızdırılır da onlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanır. İşte bunlar o nefisleriniz için biriktirip haznettikleriniz. Haydi, o haznetmiş olduklarınızı tadın. )
9/36 İnne iddeteş şuhuri indellahisna aşera şehran fi kitabillahi yevme halekas semavati vel erda minha erbeatun hurum zaliked dinul kayyimu fe la tazlimu fihinne enfusekum ve katilul muşrikine kaffeten kema yukatilunekum kaffeh va'lemu ennallahe meal muttekin
( Kesinlikle, Allah indinde ayların adedi on iki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah yazısında. Onlardan dördü haramdır. Bu doğru, daim olan dindir. O halde, onlar hakkında nefislerinize zulmetmeyin. Ortak koşanlarla, sizinle topluca savaştıkları gibi topluca savaşın. Bilin ki, kesinlikle Allah sakınanlarla beraberdir. )
9/37 İnnemen nesiu ziyadetun fil kufri yudallu bihillezine keferu yuhillunehu amen ve yuharrimunehu amen li yuvatiu iddete ma harramellahu fe yuhillu ma harremellah zuyyine lehum suu a'malihim vallahu la yehdil kavmel kafirin
( O erteleme inkarda artırmadır, fazlalıktır ki inkarcılar onunla saptırılır. Allah’ın haram kıldığının adedine uydurup da Allah’ın haram kıldığını helal kılabilmek için onu bir yıl helal, bir yıl haram kılarlar. Kötü işleri onlara süslü gösterildi. Allah inkarcılar kavmini yönlendirmez. )
9/38 Ya eyyuhellezine amenu ma lekum iza kile lekumunfiru fi sebilillahissakaltum ilel ard e radiytum bil hayatid dunya minel ahirah fe ma metaul hayatid dunya fil ahirati illa kalil
( 9/38 Ey o inananlar, ne oldu size ki "Allah yolunda savaş için seferber olun." dendiğinde yerde ağırlaştınız. Ahiret yerine dünya hayatına mı razı oldunuz? Dünya hayatı faydası ahiretinkine göre azın haricindeki değildir. )
9/39 İlla tenfiru yuazzibkum azaben elimen ve yestebdil kavmen ğayrakum ve la tedurruhu şey'a vallahu ala kulli şey'in kadir
( Eğer savaş için seferber olmazsanız, O size elim azap ile azap eder. Sizden başka bir kavim ortaya çıkarabilir. Siz O’na şey kadar bile zarar veremezsiniz. Allah her şeye gücü yetendir. )
9/40 İlla tensuruhu fe kad nesarahullahu iz ahracehullezine keferu saniyesneyni iz huma fil ğayri iz yekulu li sahibihi la tahzen innallahe meana   fe enzelellahu sekinetehu aleyhi ve eyyedehu bi cunudin lem teravha ve ceale kelimetellezine keferus sufla ve kelimetullahi hiyel ulya vallahu azizun hakim
( Eğer siz ona yardım etmezseniz, Allah O'na yardım eder. Zamanında, o inkarcılar O'nu çıkardıkları zaman sadece iki kişinin ikincisi iken, mağarada olduklarında arkadaşına "Üzülme, kesinlikle Allah bizimledir." diyordu. Allah O'nun üzerine sükunetini indirmişti. O'nu görmediğiniz ordularla destekleyip kuvvetlendirmişti. O inkarcıların kelimelerini alçak kılmıştı. Allah’ın kelimesi, yüce olan odur. Allah yücedir hakimdir. )
9/41 İnfiru hifafen ve sikalen ve cahidu bi emvalikum ve enfusikum fi sebilillah zalikum hayrun lekum in kuntum ta'lemun
( Ey inananlar, hafifçe ve ağırca seferber olun. Mallarınızla ve nefislerinizle Allah yolunda cihad edin. Eğer bilenler olursanız, bu sizin için daha hayırlıdır. )
9/42 Lev kane aradan kariben ve seferan kasiden lettebeuke ve lakin beudet aleyhimuş şukkah ve se yahlifune billahi levisteta'na le haracna meakum  yuhlikune enfusehum vallahu ya'lemu innehum le kazibun
( Şayet yakın menfaat ve kolay bir sefer olsaydı sana tabi olurlardı. Lakin onun meşakkati onlara uzak geldi. "İstidatımız olsaydı, sizinle beraber çıkardık." diye Allah’a  yemin edecekler. Nefislerini helak edecekler. Allah onların kesinlikle yalancılar olduklarını bilir. )
9/43 Afallahu ank lime ezinte lehum hatta yetebeyyene lekellezine sadeku ve ta'lemel kazibin
( Allah sana af eylesin. O doğrular sana açığa çıkana ve yalancıları bilene kadar beklemeden neden onlara izin verdin?  )
9/44 La yeste'zinukellezine yu'minune billahi vel yevmil ahiri en yucahidu bi emvalihim ve enfusihim vallahu alimun bil muttekin
( Allah’a ve sonraki güne inananlar, mallarıyla ve nefisleriyle cihad etmede senden izin istemezler. Allah sakınanları bilendir. )
9/45 İnnema yeste'zinukellezine la yu'minune billahi vel yevmil ahiri vertabet kulubuhum fe hum fi raybihim yeteraddedun
( Kesinlikle senden izin isteyenler, o Allah’a ve sonraki güne inanmayanlardır. Onların kalpleri işkillidir, şüphelidir de şüpheleri içinde tereddüt ederler. )
9/46 Ve lev eradul huruce le eaddu lehu uddeten ve lakin kerihellahumbiasehum fe sebbetahum ve kilek'udu meal kaidin
( Ve şayet çıkmak isteselerdi, hazırlık yaparak ona hazırlanırlardı. Lakin Allah onların davranmalarını istemedi de onları sabitledi. "Oturanlarla beraber oturun." denildi. )
9/47 Lev haracu fikum ma zadukum illa habalen ve le evdau hilalekum yebğunekumul fitneh ve fikum semmaune lehum vallahu alimun biz zalimin
( Şayet içinizde çıkmış olsalardı, size düzensizlik, sıkıntı haricindekini artırmayacaklardı. Size fitne aramak için aranıza sokulacaklardı. İçinizde onları dinleyecek olanlar da vardı. Allah zalimleri bilendir.  )
9/48 Lekad ibteğavul fitnete min kablu ve kallebu lekel umura hatta cael hakku ve zahera emrullahi ve hum karihun
( Önceden de fitneyi aradılar ve işleri sana döndürüp çevirdiler. Nihayet gerçek geldi. Allah’ın emri, onlar hoşlanmasalar da, istemeseler de açığa çıktı. )
9/49 Ve minhum men yekulu'zen li ve la teftinni e la fil fitneti sekatu ve inne cehenneme le muhiytatun bil kafirin
( Ve onlardan "Bana izin ver ve beni fitneye düşürme." diyenler var. İyi bilin ki, fitneye kendileri düştüler. Kesinlikle cehennem inkarcıları kuşatıp çevreleyen olacaktır. )
9/50 İn tusibke hasenetun tesu'hum ve in tusibke musibetun yekulu kad ehazna emrana min kablu ve yetevellen ve hum ferihun
( Sana iyilik, güzellik isabet etmesi onları üzer, kederlendirir. Eğer sana musibet isabet ederse "Biz önceden işimizi sağlama almıştık." derler ve sevinerek yüz çevirirler. )
9/51 Kul len yusibena illa ma ketebellahu lena huve mevlana ve alellahi fel yetevekkelil mu'minun
( De ki: "Bize Allah’ın yazdığından başkası isabet etmez. O dostumuzdur. İnananlar Allah’a  sığınıp dayansınlar." )
9/52 Kul hel terabbesune bina illa ihdel husneyeyn ve nahnu neterabbesu bikum en yusibekumullahu bi azabin min indihi ev bi eydina fe terabbesu inna meakum  muterabbisun
( De ki: "Siz bizde iki güzelliğin birinden başkasını mı gözetirsiniz? Biz ise Allah’ın size indinden veya bizim ellerimizle azap isabet ettirmesini gözetiyoruz. O halde gözetleyin, kesinlikle biz de sizinle birlikte gözetleyenlerdeniz." )
9/53 Kul enfiku tav'an ev kerhen len yutekabbele minkum innekum kuntum kavmen fasikin
( De ki: “Hoşlanarak, isteyerek veya hoşlanmayarak, istemeyerek harcayın. Sizden kabul edilmez. Kesinlikle siz günahkarlar kavmisiniz." )
9/54 Ve ma meneahum en tukbele minhum nefekatuhum illa ennehum keferu billahi ve bi rasulihi ve la ye'tunes salate illa ve hum kusala ve la yunfikune illa ve hum karihun
( Ve harcamalarının onlardan kabul edilmesini, kesinlikle onların Allah’ı ve resulünü inkar etmeleri, duaya ancak küs gibi yetmeleri ve ancak isteksizce zorlanarak harcamalarının haricindeki engellemez. )
9/55 Fe la tu'cibke emvaluhum ve la evladuhum innema yuridullahu li yuazzibehum biha fil hayatid dunya ve tezheka enfusuhum ve hum kafirun
( O halde onların malları, çocukları seni imrendirmesin. Kesinlikle Allah onlara, onlarla dünya hayatında azap etmek ve nefislerini inkarcılar olarak öldürmek ister.  )
9/56 Ve yahlifune billahi innehum le minkum ve ma hum minkum ve lakinnehum kavmun yefrakun
( Ve kesinlikle onlar sizden olduklarına dair Allah’a  yemin ederler. Onlar sizden değildirler. Lakin kesinlikle onlar korkan kavimdir. )
9/57 Lev yecidune melceen ev meğaratin ev muddehalen le vellev ileyhi ve hum yecmehun
( Şayet sığınılacak yer veya mağaralar veya girilebilecek yerler bulsalardı, ona doğru yüz çevirirlerdi ve koşarlardı. )
9/58 Ve minhum men yelmizuke fis sadekat fe in u'tu minha radu ve in lem yu'tav minha iza hum yeshatun
( Ve onlardan kimi, sadakalar hakkında seni ayıplar, sana kinayeli konuşur. Eğer onlardan verilirse razı, hoşnut olurlar. Eğer onlardan verilmezse, o zaman onlar darılırlar. )
9/59 Ve lev ennehum radu ma atahumullahu ve rasuluhu ve kalu hasbunallahu se yu'tinellahu min fadlihi ve rasuluhu inna ilallahi rağibun
( Ve keşke onlar, Allah’ın ve resulünün onlara verdiklerine kesinlikle razı, hoşnut olsalardı ve "Allah hesap edendir cömerttir, bize yeter. Allah ve resulü bize üstünlüğünden lütfundan verecektir. Kesinlikle biz Allah’a  rağbet ederiz." deselerdi. )
9/60 İnnemas sadekatu lil fukarai vel mesakini vel amiline aleyha vel muellefeti kulubuhum ve fir rikabi ve ğarimine ve fi sebilillahi vebnis sebil feridaten min allah vallahu alimun hakim
( Sadakalar Allah’tan farz olarak, kesinlikle fakirler, yoksullar, o işte çalışanlar, kalpleri uzlaştırılanlar, alıştırılanlar, boyunduruk içindekiler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar içindir. Allah bilendir hakimdir. )
9/61 Ve minhumullezine yu'zunen nebiyye ve yekulune huve uzun kul uzunu hayrin lekum yu'minu billahi ve yu'minu lil mu'minine ve rahmetun lillezine amenu minkum vellezine yu'zune rasulellahi lehum azabun elim
( Ve onlardan haberciyi üzenler "O kulaktır." derler. De ki: "Size hayırlı kulaktır. Allah’a  inanır, inananlara inanır ve sizden inananlara rahmettir." Allah’ın resulünü üzenlere elim azap vardır. )
9/62 Yahlifune billahi lekum li yurdukum vallahu ve rasuluhu ehakku en yurduhu in kanu mu'minin
( Sizi razı, hoşnut etmek için size gelip, Allah’a  yemin ederler. Eğer inananlar iseler Allah’ı ve resulünü razı, hoşnut etmek daha gerçekçidir.  )
9/63 E lem ya'lemu ennehu men yuhadidillahe ve rasulehu fe enne lehu nara cehenneme haliden fiha zalikel hizyul azim
( Kesinlikle kim Allah’a  ve resulüne hiddetlenirse, sertleşirse, cehennem ateşinin kesinlikle ona olduğunu bilmezler mi? Onun içinde ebedidir. Bu, büyük zillettir. )
9/64 Yahzerul munafikune en tunezzele aleyhim suratun tunebbiuhum bima fi kulubihim kulistehziu innellahe muhricun ma tahzerun
( İkiyüzlüler, o kalplerinin içinde olanı onlara haber veren surenin üzerlerine inmesinden korkarlar. De ki: "Alay edin, kesinlikle Allah o korktuğunuzu çıkarandır." )
9/65 Ve lein seeltehum le yekulunne innema kunna nehudu ve nel'ab kul e billahi ve ayatihi ve rasulihi kuntum testehziun
( Ve eğer onlara sual edersen, "Kesinlikle biz boş laf edenler ve eğlenenler olduk." diyecekler. De ki: “Allah'la, ayetleriyle ve O’nun resulüyle mi alay edenler oldunuz?" )
9/66 La ta'teziru kad kefartum ba'de imanikum in na'fu an taifetin minkum nuazzib taifeten bi ennehum kanu mucrimin
( Özür dilemeyin. İnancınız sonrasında inkar ettiniz. Eğer sizlerden bir grubu affetsek bile, bir gruba da, kesinlikle suçlu oldukları için azap ederiz. )
9/67 El munafikun vel munafikatu ba'duhum min ba'd ye'murune bil munkeri ve yenhevne anil ma'rufi ve yakbidune eydiyehum nesullahe fe nesiyehum innel munafikine humul fasikun
( İkiyüzlü erkekler ve ikiyüzlü kadınlar, onlar birbirlerindendirler. Kötülüğü emrederler ve iyilikten menederler. Ellerini sıkarak sıkı tutarlar. Allah’ı unuttular. Böylece onları unuttu. Kesinlikle ikiyüzlüler, onlar günahkarlardır.  )
9/68 Veadellahul munafikine vel munafikati vel kuffara nara cehenneme halidine fiha hiye hasbuhum ve leanehumullah ve lehum azabun mukim
( Allah ikiyüzlü erkeklere ve ikiyüzlü kadınlara ve inkarcılara, içinde ebedi olacakları, cehennem ateşini vaad etti. O onlara yeter. Allah onları lanetler. Sürekli azap onlaradır. )
9/69 Kellezine min kablikum kanu eşedde minkum kuvveten ve eksera emvalen ve evlada festemteu bi halakihim festemta'tum bi halakikum ke mestemteallazine min kablikum bi halakihum ve hudtum kellezi hadu ulaike habitat a'maluhum fid dunya vel ahirah ve ulaike humul hasirun
( Sizden öncekiler gibi. Onlar sizden kuvvetçe daha şiddetli ve malca ve evlatça daha çok idiler. Nasipleriyle zevk sürüp faydalandılar. Sizden öncekilerin nasipleriyle faydalanmak istedikleri gibi siz de nasiplerinizle faydalandınız. Dalıp gidenler, boş laf edenler gibi dalıp gittiniz, boş laf ettiniz. Onların dünyada ve ahirette çalışmaları boşa gitti. Onlar hasarlananlardır. )
9/70 E lem ye'tihim nebullezine min kablihim kavmi nuhin ve adin ve semude ve kavmi ibrahime ve ashabi medyene vel mu'tefikat etethum rusuluhum bil beyyinat fe ma kanellahu li yazlimehum ve lakin kanu enfusehum yazlimun
( Onlara onlardan öncekilerin haberi gelmedi mi? Nuh’un kavminin, Ad’ın, Semud’un ve İbrahim’in kavminin ve Medyen’in sahiplerinin ve tersine dönmüşlerin. Resulleri onlara açık deliller verdi. Allah onlara zulmetmemekteydi ve lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )
9/71 Vel mu'minune vel mu'minatu ba'duhum evliyau ba'd ye'murune bil ma'rufi ve yenhevne anil munkeri ve yukimunes salate ve yu'tunez zekate ve yuti'unellahe ve rasuleh ulaike se yerhamuhumullah innellahe azizun hakim
( Ve inanan erkekler ve inanan kadınlar birbirlerinin dostlarıdırlar. İyiliği emrederler ve kötülükten menederler, duaya kalkarlar ve zekatı verirler. Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederler. İşte onlar, Allah onlara merhamet edecektir. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )
9/72 Veadellahul mu'minine vel mu'minati cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ve mesakine teyyibeten fi cennati adn ve ridvanun min allahi ekber zalike huvel fevzul azim
( Allah, inanan erkeklere ve inanan kadınlara, içinde ebedi olacakları, altlarından nehirler akan bahçeler ve ikamet bahçelerinde temiz meskenler vaad etmiştir. Allah’tan rıza, hoşnutluk daha büyüktür. İşte bu, o büyük kurtuluştur. )
9/73 Ya eyyuhen nebiyyu cahidil kuffara vel munafikine vağluz aleyhim ve me'vahum cehennem ve bi'sel mesir
( Ey haberci, inkarcılarla ve ikiyüzlülerle cihad et. Onlara sert, katı ol. Onların mekanları cehennemdir. Ne kötü yerdir. )
9/74 Yahlifune billahi ma kalu ve lekad kalu kelimetel kufri ve keferu ba'de islamihim ve hemmu bima lem yenalu ve ma nekamu illa en ağnahumullahu ve rasuluhu min fadlih fe in yetubu yeku hayran lehum ve in yetevellev yuazzibhumullahu azaben elimen fid dunya vel ahirah ve ma lehum fil erdi min veliyyin ve la nasir
( Onlar, "Söylemedik." diyerek Allah’a  yemin ederler. Onlar o inkar kelimesini söylediler. Teslimiyetlerinden sonra inkar ettiler. O erişemediklerine taammüd ettiler. Allah’ın ve resulünün onları üstünlüğünden gani kılmasının haricinde intikam sebepleri yoktu. Eğer tevbe ederlerse onlara hayırlı olur. Eğer yüz çevirirlerse, Allah onlara dünyada ve ahirette elim azapla azap eder. Onlara yerde dost ve yardımcı yoktur.  )
9/75 Ve minhum men ahedellahe le in atana min fadlihi le nessaddekanne ve le nekunenne mines salihin
( Ve onlardan kimi Allah’a  ahdettiler "Eğer bize üstünlüğünden verirse kesinlikle biz doğruluk yaparız ve kesinlikle iyilerden oluruz."  )
9/76 Fe lemma atahum min fadlihi bahilu bihi ve tevellen ve hum mu'ridun
( Onlara üstünlüğünden verdiğinde, onunla cimrilik ettiler ve dönenler olarak yüz çevirdiler. )
9/77 Fe a'kabehum nifakan fi kulubihim ila yevmi yelkavnehu bima ahlefullahe ma veaduhu ve bima kanu yekzibun
( Allah’a  verdikleri söze ihtilaf ettikleri ve yalan söylemiş oldukları için, O’na kavuşacakları güne kadar kalplerinin içine ikiyüzlülük, bozukluk yerleştirdi. )
9/78 E lem ya'lemu ennellahe ya'lemu sirrahum ve necvahum ve ennellahe allamul ğuyub
( Allah’ın, onların sırlarını ve gizli fısıltılarını bildiğini ve kesinlikle Allah’ın gaybları bilen olduğunu bilmediler mi? )
9/79 Ellezine yelmizunel mutteavviine minel mu'minine fis sadekati vellezine la yecidune illa cuhdehum fe yesharune minhum sehirallahu minhum ve lehum azabun elim
( İnananlardan sadakada cömert olanlarla kinayeli konuşanlarla ve o güçlerinin haricindekini bulamayanlardan alay edinenlerle Allah alay etmiştir. Elim azap onlaradır. )
9/80 İstağfir lehum ev la testağfir lehum in testağfir lehum seb'ine merraten fe len yağfirallahu lehum zalike bi ennehum keferu billahi ve rasulih vallahu la yehdil kavmel fasikin
( Onlara af iste veya onlara af isteme. Onlar için yetmiş kere af istesen de Allah onlara af eylemeyecektir. Bu, kesinlikle onların Allah’ı ve resulünü inkar etmelerinden dolayıdır. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )
9/81 Ferihal muhallefune bi mak'adihim hilafe rasulillahi ve kerehu en yucahidu bi emvalihim ve enfusihim fi sebilillahi ve kalu la tenfiru fil harr kul naru cehenneme eşeddu harra lev kanu yefkahun
( Geride kalan muhalifler, Allah’ın resulünün karşıtına oturmalarıyla ferahlayıp sevindiler ve mallarıyla, nefisleriyle Allah yolunda cihad etmeyi istemediler, hoş bulmadılar. "Sıcakta savaşa seferber olmayın." dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha şiddetli sıcaktır." Keşke anlamış olsalardı. )
9/82 Fel yadhaku kalilen vel yebku kesira cezaen bima kanu yeksibun
( Artık, kazanmış olduklarının karşılığı olarak az gülsünler ve çok ağlasınlar. )
9/83 Fe in raceakellahu ila taifetin minhum feste'zenuke lil huruci fe kul len tahrucu meiye ebeden ve len tukatilu meiye aduvva innekum radiytum bil kuudi evvele merratin fak'udu meal halifin
( Eğer Allah, seni onlardan bir gruba döndürür de çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: "Siz benimle birlikte ebediyen çıkamayacaksınız. Benimle birlikte düşmanla savaşamayacaksınız. Evvelki kere, ilk keresinde kesinlikle siz oturmaktan razı oldunuz, hoşlandınız. O halde geridekilerle birlikte oturun." )
9/84 Ve la tusalli ala ehadin minhum mate ebeden ve la tekum ala kabrih innehum keferu billahi ve rasulihi ve matu ve hum fasikun
( Ve onlardan ölen birine ebediyen dua etme ve kabirinde durma. Kesinlikle onlar Allah’ı ve resulünü inkar ettiler. Günahkarlar olarak öldüler. )
9/85 Ve la tu'cibke emvaluhum ve evladuhum innema yuridullahu en yuazzibehum biha fid dunya ve tezheka enfusuhum ve hum kafirun
( Ve onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Kesinlikle Allah onlara dünyada onlarla azap vermeyi ve nefislerini inkarcılar olarak öldürmeyi ister. )
9/86 Ve iza unzilet suratun en aminu billahi ve cahidu mea rasulihiste'zeneke ulut tavli minhum ve kalu zerna nekun meal kaidin
( Ve "Allah’a  inanın ve resulü ile birlikte cihad edin." diye sure indirildiği zaman, onlardan mal mülk servet sahibi olanlar senden izin istediler. "Bırak bizi, oturanlarla birlikte olalım." dediler. )
9/87 Radu bi en yekunu meal havalifi ve tubia ala kulubihim fe hum la yefkahun
( Onlar, geride kalanlar ile birlikte olmaya razı oldular. Kalplerine mühür basıldı. Artık onlar anlamazlar. )
9/88 Lakinir rasulu vellezine amenu mea hu cahedu bi emvalihim ve enfusihim ve ulaike lehumul hayratu ve ulaikehumul muflihun
( Lakin resul ve onunla birlikte olan inananlar malları ve nefisleriyle cihad ettiler. İşte onlar, hayırlar onlaradır ve onlar iflah olurlar. )
9/89 Eaddellahu lehum cennati tecri min tahtihel enharu halidine fiha zalikel fevzul azim
( Allah onlara, içinde ebedi olacakları, altlarından nehirler akan bahçeler hazırladı. Bu büyük kurtuluştur. )
9/90 Ve cael muazzirune minel a'rabi li yu'zene lehum ve kaadellezine kezebullahe ve rasuleh se yusibullezine keferu minhum azabun elim
( Ve Araplardan özür beyan edenler, onlara izin verilmesi için geldiler. O Allah’ı ve resulünü yalanlayanlar da oturdular. Onlardan inkarcılara elim azap isabet edecektir. )
9/91 Leyse aled duafai ve la alel merda ve la alellezine la yecidune ma yunfikune haracun iza nesahu lillahi ve rasulih ma alel muhsinine min sebil vallahu ğafurun rahim
( Allah ve resulü için nasihat ettikleri takdirde zayıflara, hastalara, o harcanacağı bulamayanlara zorluk, sıkıntı yoktur. İyilik yapanların üzerine yol yoktur. Allah affedendir, merhametlidir. )
9/92 Ve la alellezine iza ma etevke li tahmilehum kulte la ecidu ma ahmilukum aleyhi tevellen ve a'yunuhum tefidu mined dem'i hazenen en la yecidu ma yunfikun
( Ve kendilerini yükleyip bindirmen için sana geldiklerinde, "Sizi üzerine yükleyip bindirebileceğimi bulamıyorum." dediğinde, yüz çevirip dönenlere ve o harcanacağı bulamadıklarından dolayı gözleri yaş dökenlere de yoktur. )
9/93 İnnemes sebilu alellezine yeste'zinuneke ve hum ağniya’radu bi en yekunu meal havalifi ve tabeallahu ala kulubihim fe hum la ya'lemun
( Kesinlikle yol, gani oldukları halde geride kalanlarla birlikte olmaya razı, hoşnut olan, o senden izin isteyenleredir. Allah kalplerine mühür bastı da onlar bilmezler. )
9/94 Ya'tezirune ileykum iza raca'tum ileyhim kul la ta'teziru len nu'mine lekum kad nebbeenellahu min ahbarikum ve seyerallahu amelekum ve rasuluhu summe turaddune ila alimil ğaybi veş şehadeti fe yunebbiukum bima kuntum ta'melun
( Onlara döndüğünüzde size özür beyan edecekler. De ki: "Özür dilemeyin. Size inanmayız. Allah bize sizin haberlerinizden verdi. Allah ve resulü yaptıklarınızı görecektir. Sonra gaybı ve şahit olunanı bilen Allah’a  döndürüleceksiniz. O, ne yapmakta olduğunuzu size haber verecektir." )
9/95 Seyahlifune billahi lekum izenkalebtum ileyhim li tu'ridu anhum fe a'ridu anhum innehum ricsun ve me'vahum cehennem cezaen bima kanu yeksibun
( Onlara döndüğünüzde, onlardan dönmeniz, yüz çevirmeniz için Allah’a  yemin edecekler. O halde onlardan dönüp yüz çevirin. Kesinlikle onlar pistirler. Yapmış olduklarının karşılığı olarak mekanları cehennemdir. )
9/96 Yahlifune lekum li terdav anhum fe in terdav anhum fe innellahe la yerda anil kavmil fasikin
( Onlardan razı, hoşnut olmanız için size yemin ederler. Eğer siz onlardan razı, hoşnut olursanız, kesinlikle Allah günahkarlar kavminden razı hoşnut olmaz. )
9/97 El a'rabu eşeddu kufran ve nifakan ve ecderu en la ya'lemu hudude ma enzelellahu ala rasulih vallahu alimun hakim
( Araplar inkar ve ikiyüzlülük, bozukluk olarak daha şiddetlidirler. Allah’ın, resulüne indirdiği hudutları bilmemeye daha yatkındırlar. Allah bilendir hakimdir. )
9/98 Ve minel a'rabi men yettehizu ma yunfiku mağramen ve yeterabbesu bikumud devair aleyhim dairatus sev’vallahu semiun alim
( Ve Araplardan kimi, o harcadığını borç, zarar addeder ve sizlere devirler gelmesini gözetip bekler. Kötülük devri onların üzerine olsun. Allah duyandır, bilendir. )
9/99 Ve minel a'rabi men yu'minu billahi vel yevmil ahiri ve yettehizu ma yunfiku kurubatin indellahi ve salevatir rasul e la inneha kurbetun lehum se yudhiluhumullahu fi rahmetih innellahe ğafurun rahim
( Ve Araplardan kimi Allah’a ve sonraki güne inanır ve o harcadığını, Allah’ın indine ve resulün dualarına yakınlaşma addeder. İyi bilin ki kesinlikle o onlara yakınlaşmadır. Allah onları rahmetinin içine sokacaktır. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
9/100 Ves sabikunel evvelune minel muhacirine vel ensari vellezinettebeuhum bi ihsanir radiyallahu anhum ve radu anhu ve eadde lehum cennatin tecri tahtehel enharu halidine fiha ebeda zalikel fevzul azim
( Ve muhacirlerden ve yardımcılardan evvelden geçenler ve onlara iyilikle tabi olanlar, Allah onlardan razı, hoşnut oldu. Onlar da O’ndan razı, hoşnut oldular. Onlara altlarından nehirler akan, içinde ebediyen daim olacakları bahçeler hazırladı. Bu büyük kurtuluştur. )
9/101 Ve min men havlekum minel a'rabi munafikun ve min ehlil medineti meradu alen nifaki la ta'lemuhum nahnu na'lemuhum se nuazzibuhum merrateyni summe yuraddune ila azabin azim
( Ve o çevrenizdeki Araplardan ikiyüzlüler ve şehirin sahiplerinden ikiyüzlülük, bozukluk hastalığı olanlar var. Sen onları bilmezsin. Biz biliriz onları. Onlara iki kere azap vereceğiz. Sonra büyük azaba geri döndürülecekler. )
9/102 Ve aharuna'terafu bi zunubihim haletu amelen salihan ve ahara seyyia asellahu en yetube aleyhim innellahe ğafurun rahim
( Ve onlardan diğerleri günahlarını itiraf ettiler. İyi iş ile diğer kötüsünü karıştırdılar. Allah’ın tevbe eylemesi umulur. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
9/103 Huz min emvalihim sadekaten tutahhiruhum ve tuzekkihim biha ve salli aleyhim inne salateke sekenun lehum vallahu semiun alim
( Onların mallarından sadaka al. Onları temizlersin ve tertemiz edersin. Onlara dua et. Kesinlikle senin duan onlara sükunet verir. Allah duyandır, bilendir. )
9/104 E lem ya'lemu ennellahe huve yakbelut tevbete an ibadihi ve ye'huzus sadekati ve ennellahe huvet tevvabur rahim
( Kesinlikle Allah’ın, O’nun, kullarından tevbeyi kabul ettiğini ve sadakaları aldığını onlar bilmiyorlar mı? Kesinlikle Allah, o tevbeleri kabul edendir, merhametlidir. )
9/105 Ve kuli'melu fe se yerallahu amelekum ve rasuluhu vel mu'minun ve se turaddune ila alimil ğaybi veş şehadeti fe yunebbiukum bima kuntum ta'melun
( Ve de ki: "Çalışın, böylece Allah, O’nun resulü ve inananlar yaptıklarınızı görecek ve gaybı ve şahitliği bilene döndürüleceksiniz. Artık o, yapmakta olduklarınızı size haber verecek." )
9/106 Ve aharune murcevne li emrillahi imma yuazzibuhum ve imma yetubu aleyhim vallahu alimun hakim
( Ve diğerleri Allah’ın emri için ertelenenler salıverilenler bekletilenlerdir. Ya onlara azap eder ya da üzerlerine tevbe eyler. Allah bilendir hakimdir  )
9/107 Vellezinettehazu mesciden diraran ve kufran ve tefrikan beynel mu'minine ve irsaden li men harabellahe ve rasulehu min kabl ve le yahlifunne in eradna illel husna vallahu yeşhedu innehum le kazibun
( Ve mescidi zarar ve inkar olarak edinen ve inananların arasını ayıranlar ve önceden Allah ve O’nun resulü ile savaşan kimseleri gözetleyip bekleyenler, "Kesinlikle ancak iyilik güzellik istedik." diye yemin edecekler. Allah onların kesinlikle yalancılar olduğuna şahitlik eder. )
9/108 La tekum fihi ebeda le mescidun ussise alet takva min evveli yevmin ehakku en tekume fih fihi ricalun yuhibbune en yetetahheru vallahu yuhibbul muttahhirin
( Onun içinde ebediyen bulunma. İlk günden sakınma üzerine tesis edilen mescid, içinde olunmaya daha gerçektir. Onun içinde temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah temizlenenleri sever. )
9/109 E fe men essese bunyanehu ala takva min allahi ve ridvanin hayrun em men essese bunyanehu ala şefacurufin harin fenhara bihi fi nari cehennem vallahu la yehdil kavmez zalimin
( O halde binasını Allah’tan sakınma ve rıza üzerine tesis eden mi hayırlıdır? Yoksa binasını yıkılmak üzere olan uçurumun kenarına tesis eden mi? Onunla cehennem ateşine yuvarlanıp yıkılır. Allah, zalimler kavmini yönlendirmez. )
9/110 La yezalu bunyanuhumullezi benev ribeten fi kulubihim illa en tekattaa kulubuhum vallahu alimun hakim
( Onların kalpleri kesilip ayrılmadıkça, kurdukları binalar onların kalplerinde şüphe olmaktan geri durmaz. )
9/111 İnnellaheştera minel mu'minine enfusehum ve emvalehum bi enne lehumul cenneh yukatilune fi sebilillahi fe yaktulune ve yuktelune va'den aleyhi hakkan fit tevrati vel incili vel kur'an ve men evfa bi ahdihi festebşiru bi bey'ikumullezi bay'tum bih ve zalike huvel fevzul azim
( Kesinlikle Allah, inananlardan, nefislerini ve mallarını, cennetin kesinlikle onlara olmasından dolayı satın aldı. Tevrat’ta, İncil’de ve Kur'an’da gerçek olduğu gibi, onun üzerine vaad olarak, Allah yolunda savaşacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Ahdine daha vefalı kimdir? O halde yaptığınız alışverişten dolayı müjdeler olsun. İşte bu, o büyük kurtuluştur. )
9/112 Ettaibunel abidunel hamidunes saihuner rakiunes sacidunel amirune bil ma'rufi ven nahune anil munkeri vel hafizune li hududillah ve beşşiril mu'minin
( Tevbe edenler, kulluk edenler, övenler, oruca ve ibadete düşkünler, eğilenler, yere kapananlar, iyiliği emredenler ve kötülükten vazgeçirenler ve Allah’ın hudutları için koruyucu olanlar. İnananları müjdele. )
9/113 Ma kane lin nebiyyi vellezine amenu en yestağfiru lil muşrikine ve lev kanu uli kurba min ba'di ma tebeyyene lehum ennehum ashabul cehim
( Şayet yakınlık sahipleri olsalar bile, onlara belli olduktan sonra, haberci ve o inananlar için ortak koşanlar için af istemek olmaz. Kesinlike onlar cehennemin sahipleridirler. )
9/114 Ve ma kanestiğfaru ibrahime li ebihi illa an mev'idetin veadeha iyyah fe lemma tebeyyene lehu ennehu aduvvun lilhahi teberrae minh inne ibrahime le evvahun halim
( Ve İbrahim'in babası için af istemesi ancak O'na vaad ettiği vaadden dolayı idi. Ancak böyle iken, onun kesinlikle Allah’a  düşman olduğu kendisine açıklanınca ondan beri durdu. Kesinlikle İbrahim vah edip yalvarandı, yumuşaktı. )
9/115 Ve ma kanellahu li yudille kavmen ba'de iz hedahum hatta yubeyyine lehum ma yettekun innellahe bi kulli şey'in alim
( Ve Allah bir kavmi yönlendirdikten sonra, nelerden sakınacakları kendilerine açıklanana kadar saptırmaz. Kesinlikle Allah her şeyi bilendir.  )
9/116 İnnellahe lehu mulkus semavati vel ard yuhyi ve yumit ve ma lekum min dunillahi min veliyyin ve la nasir
( Kesinlikle Allah’a, göklerin ve yerin mülkü O’nadır. Diriltir ve öldürür. Size O’ndan başka dost ve yardımcı yoktur. )
9/117 Lekad tabellahu alen nebiyyi vel muhacirine vel ensarillezinettebeuhu fi saatil usrati min ba'di ma kade yeziğu kulubu ferikin minhum summe tabe aleyhim innehu bihim raufun rahim
( Onlardan bir kısmının kalplerinin kayacak gibi olmasından sonra, haberciye, muhacirlere ve zorluk saatinin içinde olup da O'na tabi olan yardımcılara Allah tevbe eyledi. Sonra üzerlerine tevbe eyledi. Kesinlikle O onlara esirgeyendir merhametlidir. )
9/118 Ve ales selasetillezine hulifu hatta iza dakat aleyhimul erdu bima rahubet ve dakat aleyhim enfusuhum ve zannu en la melcee min allahi illa ileyh summe tabe aleyhim li yetubu innellahe huvet tevvabur rahim
( Ve o geride kalan üç kişi üzerine yemin etti. Nihayet o zaman yer, o genişliğine rağmen onların üzerine daralıp inceldi. Nefisleri de onların üzerine daralıp inceldi. Allah’tan, O’nun haricinde sığınılacak yer olmadığını kavradılar. Sonra tevbeyi kabul etmek için üzerlerine tevbe eyledi. Kesinlikle Allah, O tevbeyi kabul edendir merhametlidir. )
9/119 Ya eyyuhellezine amenuttekullahe ve kunu meas sadikin
( Ey o inananlar, Allah’tan sakının ve doğrularla birlikte olun.  )
9/120 Ma kane li ehlil medineti ve men havlehum minel a'rabi en yetehallefu ar rasulillahi ve la yerğabu bi enfusihim an nefsih zalike bi ennehum la yusibuhum zameun ve la nesabu ve la mahmesatun fi sebilillahi ve la yetaune mevtien yeğiyzul kuffara ve la yenalune min aduvvin neylen illa kutibe lehum bihi amelun salih innellahe la yudiy'u ecral muhsinin
( Şehirin sahipleri ve Araplardan civarında olanlar için Allah’ın resulüne ihtilaf etmeleri ve onun nefsi üstüne nefisleriyle zahmet çekmemeleri uygun olmaz. Bu kesinlikle onlara Allah yolunda susuzluğun, zahmetin, açlığın isabet etmesi, inkarcıları öfkelendirecek yere ayak basmaları ve düşmana karşı eriştikleri başarı karşılığında kendilerine ancak iyi iş olarak yazılmış olmasındandır. Kesinlikle Allah iyilik yapanların ödülünü yitirmez. )
9/121 Ve la yunfikune nefekaten sağiraten ve la kebiraten ve la yaktaune vadiyen illa kutibe lehum li yecziyehumullahu ahsene ma kanu ya'melun
( Ve yapmış olduklarından dolayı Allah’ın onlara daha güzeli ile karşılıklandırmasının onlara yazılmış olmasının haricinde, küçük veya büyük nafaka harcamazlar ve vadiyi kesip geçmezler. )
9/122 Ve ma kanel mu'minune li yenfiru kaffeh fe lev la nefera min kulli firkatin minhum taifetun li yetefekkahu fid dini ve li yunziru kavmehum iza raceu ileyhim leallehum yahzerun
( Ve inananlar için topluca sefere çıkmak olmaz. O halde onlardan tüm bölüklerin sefere çıkmamaları, bir kısmının din hakkında fikretmek ve kendilerine döndüklerinde kavimlerini uyarmak için kalmaları gerekmez mi? Umulur ki korkup çekinirler. )
9/123 Ya eyyuhellezine amenu katilullezine yelunekum minel kuffari vel yecidu fikum ğilzah va'lemu ennallahe meal muttekin
( Ey o inananlar, inkarcılardan o yakınınızda olup size açığa çıkanlarla savaşın. İçinizde sertliği, katılığı bulsunlar. Bilin ki kesinlikle Allah sakınanlarla birliktedir. )
9/124 Ve iza ma unzilet suratun fe minhum men yekulu eyyukum zadethu hazihi imana fe emmellezine amenu fe zadethum imanen ve hum yestebşirun
( Ve sure indirildiğinde, onlardan kimi "Bu hanginizin inancını artırdı?" der. Ama o inananlar, onları inanç olarak artırmıştır. Onlar müjdeleniyorlar. )
9/125 Ve emmellezine fi kulubihim meradun fe zadethum ricsen ila ricsihim ve matu ve hum kafirun
( Ve ama kalplerinde hastalık olanlar. Onları, onların pisliklerine azablarına, pislik azab olarak artırdı. İnkarcı olarak öldüler. )
9/126 E ve la yeravne ennehum yuftenune fi kulli amin merraten ev merrateyni summe la yetubune ve la hum yezzekkerun
( Onlar her yıl bir veya iki kere kendilerinin kesinlikle sınandıklarını görmüyorlar mı? Sonra tevbe etmiyorlar ve onlar hatırlamıyorlar. )
9/127 Ve iza ma unzilet suratun nezara ba'duhum ila ba'd hel yerakum min ehadin summensarafu sarafellahu kulubehum bi ennehum kavmun la yefkahun
( Ve sure indirildiğinde, "Sizi biri görüyor mu?" diye birbirlerine bakarlar. Sonra değişirler, dönerler. Kesinlikle onların anlamayanlar kavmi olmalarından dolayı Allah onların kalplerini değiştirmiştir, döndürmüştür. )
9/128 Lekad caekum rasulun min enfusikum azizun aleyhi ma anittum harisun aleykum bil mu'minine raufun rahim
( Size nefislerinizden resul geldi. Sıkıntıya düşmeniz ona büyük, ağır gelir. Üzerinize çok düşkündür. İnananlara esirgeyendir merhametlidir. )
9/129 Fe in tevellev fe kul hasbiyallahu la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azim
( O halde eğer yüz çevirirlerse, De ki: "Allah bana yeter. O’nun haricinde ilah yoktur. O’na dayanıp sığınırım. O büyük arşın, tahtın Rab’bidir." )
YUNUS 10/1 Elif lam ra tilke ayatul kitabil hakim
( Elif lam ra. Bunlar hakim kitabın ayetleridir. )
10/2 E kane lin nasi aceben en evhayna ila raculin minhum en enzirin nase ve beşşirillezine amenu enne lehum kademe sidkin inde rabbihim kalel kafirune inne haza le sahirun mubin
( İnsanları uyarsın ve inananlara Rab’leri indinde doğru, gerçek kademelerin kesinlikle onlara olduğunu müjdelesin diye onlardan bir adama vahyetmemiz insanlara acayip mi geldi? İnkarcılar "Kesinlikle bu apaçık sihirbaz." dediler. )
10/3 İnne rabbekumullahullezi halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin summesteva alel arşi yudebbirul emr ma min şefiin illa min ba'di iznih zalikumullahu rabbukum fa'buduh e fe la tezekkerun
( Kesinlikle Rab’biniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. İşi düzenler, yönetir. O’nun izninden sonra olması haricinde af vesilecisi olamaz. İşte Rab’biniz Allah budur. O halde O’na kulluk edin. Artık hatırlamaz mısınız? )
10/4 İleyhi merciukum cemia va'dellahi hakka innehu yebdeul halka summe yu’iduhu li yecziyellezine amenu ve amilus salihati bil kist vellezine keferu lehum şerabun min hamimin ve azabun elimun bima kanu yekfurun
( Dönüşünüz topluca O’nadır. Allah’ın vaadi gerçektir. Kesinlikle yaratışı o ortaya çıkarıp başlatır. Sonra o inananları ve iyilik yapanları adaletle karşılıklandırmak için onu döndürür. O inkar edenler, inkar etmiş olmalarından dolayı onlara kaynar sudan içecek ve elim azap vardır. )
10/5 Huvellezi cealeş şemse diyaen vel kamera nuran ve kadderahu menazile li ta'lemu adedes sinine vel hisab ma halekallahu zalike illa bil hakk yufassilul ayati li kavmin ya'lemun
( Senelerin adedini ve hesabını bilmeniz için Güneş’i ışık, Ay’ı aydınlık kılan ve ona duraklar ölçülendiren O'dur. Allah bunu gerçek haricinde yaratmadı. Bilen kavim için ayetleri ayrıntılandırıyor. )
10/6 İnne fihtilafil leyli ven nehari ve ma halekallahu fis semavati vel erdi le ayatin li kavmin yettekun
( Kesinlikle gecenin ve gündüzün ihtilafında, Allah’ın o göklerde ve yerde yarattıklarında sakınan kavim için ayetler vardır.  )
10/7 İnnellezine la yercune likaena ve radu bil hayatid dunya vatmeennu biha vellezine hum an ayatina ğafilun
( Kesinlikle o bize kavuşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı, hoşnut olanlar, onunla tatmin olanlar ve o ayetlerimizden habersiz olanlar, )
10/8 Ulaike me'vahumun naru bima kanu yeksibun
( İşte onlar, kazanmış olduklarından dolayı onların mekanı ateştir. )
10/9 İnnellezine amenu ve amilus salihati yehdihim rabbuhum bi imanihim tecri min tahtihimul enharu fi cennatin neim
( Kesinlikle o inananlar ve iyilikler yapanları, Rab’leri onları inançlarından dolayı yönlendirir. Bolluk bahçelerinde altlarından nehirler akar. )
10/10 Da'vahum fiha subhanekellahumme ve tehiyyetuhum fiha selam ve ahiru da'vahum enil hamdu lillahi rabbil alemin
( Onların orada duaları, çağrıları "Allahım, sen yücesin.", orada dilekleri duaları "Selam." ve çağrılarının sonu da "Övgü alemlerin Rab’bi Allah içindir." diye olur. )
10/11 Ve lev yuaccilullahu lin nasiş şerrasti'calehum bil hayri le kudiye ileyhim eceluhum fe nezerullezine la yercune likaena fi tuğyanihim ya'mehun
( Ve eğer Allah insanlara kötülüğü, hayrı acele istedikleri gibi acele verseydi, onlara vadelerini getiriverirdi. Fakat bize kavuşmayı ummayanları azgınlıkları içinde bocalamaya bırakırız. )
10/12 Ve iza messel insaned durru deanna li cenbihi ev kaiden ev kaima fe lemma keşefna anhu durrahu merra ke en lem yed'una ila durrin messeh kezalike zuyyine lil musrifine ma kanu ya'melun
( Ve insana darlık dokunduğu zaman, yanı üzerindeyken, otururken ve ayakta iken bizi çağırır. Ancak, kendisinden darlığını açıp giderdiğimizde, sanki ona dokunan o darlık için bizi çağırmamış gibi aldırmadan geçer gider. Müsrifler için o yapmış oldukları işte böyle süslendi. )
10/13 Ve lekad ehleknel kurune min kablikum lemma zalemu ve caethum rusuluhum bil beyyinati ve ma kanu li yu'minu kezalike neczil kavmel mucrimin
( Ve sizden önceki nesilleri, resulleri onlara açık deliller ile geldiğinde zulmetmelerinden ve inanmamalarından dolayı helak ettik. Suçlular kavmini işte böyle karşılıklandırırız. )
10/14 Summe cealnakum halaife fil erdi min ba'dihim li nenzura keyfe ta'melun
( Sonra, onların ardından, nasıl işler yaptığınıza bakmak için sizleri yerde halifeler kıldık. )
10/15 Ve iza tutla aleyhim ayatuna beyyinatin kalellezine la yercune likaene'ti bi kur'anin ğayri haza ev beddilh kul ma yekunu li en ubeddilehu min tilkai nefsi in ettebiu illa ma yuha ileyy inni ehafu in asaytu rabbi azabe yevmin azim
( Ve onlara ayetlerimiz açık deliller olarak okunduğunda, o bize kavuşmayı ummayanlar "Bundan başka Kur'an getir veya onu değiştir." dediler. De ki: "Benim için onu bundan kendimce değiştirmek olmaz. Kesinlikle ben ancak o bana vahyedilene tabi olurum. Eğer Rab’bime isyan edersem, kesinlikle ben büyük günün azabından korkarım." )
10/16 Kul lev şaellahu ma televtuhu aleykum ve la edrakum bihi fe kad lebistu fikum umuran min kablih e fe la ta'kilun
( De ki: "Eğer Allah dileseydi ben onu size okumazdım. Onu size bildirmezdi. Ben sizin içinizde ondan önce ömür boyu kaldım. O halde, akıl etmez misiniz?" )
10/17 Fe men azlemu min men iftera alellahi keziben ev kezzebe bi ayatih innehu la yuflihul mucrimun
( Allah’a  yalan uyduran veya O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Kesinlikle O, suçluları iflah etmez. )
10/18 Ve ya'budune min dunillahi ma la yedurruhum ve la yenfeuhum ve yekulune haulai şufeauna indellah kul e tunebbiunellahe bima la ya'lemu fis semavati ve la fil ard subhanehu ve teala an ma yaşrikun
( Ve Allah’tan başka, onlara o zarar veremeyene ve fayda sağlamayana kulluk ederler. "Bunlar Allah’ın indindeki af vesilecilerimiz." derler. De ki: "Allah’a, göklerde ve yerde o bilmediklerini mi haber veriyorsunuz?" O yücedir ve o ortak koştuklarının üzerindedir. )
10/19 Ve ma kanen nasu illa ummeten vahideten fahtelefu ve lev la kelimetun sebekat min rabbike le kudiye beynehum fima fihi yahtelifun
( Ve insanlar tek topluluktan başkası değillerdi de ihtilafa düştüler. Şayet Rab’binden geçmiş kelime olmasaydı, o ihtilaf ettikleri hakkında aralarında hüküm verilirdi. )
10/20 Ve yekulune lev la unzile aleyhi ayetun min rabbih fe kul innemel ğaybu lillahi fenteziru inni meakum  minel muntezirin
( Ve "Ona Rab’binden ayet indirilmeli değil miydi?" derler. O halde de ki: "Kesinlikle gayb Allah içindir. Gözleyip bekleyin, kesinlikle ben de sizinle birlikte gözleyip bekleyenlerdenim.” )
10/21 Ve iza ezaknen nase rahmeten min ba'di darrae messethum iza lehum mekrun fi ayatina kulillahu esrau mekra inne rusulena yektubune ma temkurun
( Ve insanlara, onlara dokunan darlıktan sonra rahmet tattırdığımızda, o zaman onlar ayetlerimiz hakkında tuzak kurarlar. De ki: "Allah’ın tuzağı kesinlikle daha hızlıdır." Kesinlikle resullerimiz o tuzak kurmalarınızı yazarlar. )
10/22 Huvellezi yuseyyirukum fil berri vel bahr hatta iza kuntum fil fulk ve cerayne bihim bi riyhin tayyibetin ve ferihu biha caetha rihun asifun ve caehumul mevcu min kulli mekanin ve zannu ennehum uhiyta bihim deavullahe muhlisine lehud din lein enceytena min hazihi le nekunenne mineş şakirin
( Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur. Nihayet siz gemide olduğunuzda ve o onlarla temiz rüzgarla akarken ve onunla ferahlarken, oraya kuvvetli esen rüzgar geldi. Onlara tüm yerlerden dalgalar gelir. Kesinlikle onlar onlarla kuşatıldıklarını zannederler. Dini O’na halis kılarak Allah’ı çağırırlar. "Eğer bizi bundan kurtarırsan şükredenlerden oluruz." )
10/23 Fe lemma encahum iza hum yebğune fil erdi bi ğayril hakk ya eyyuhennasu innema bağyukum ala enfusikum metaal hayatid dunya summe ileyna merciukum fe nunebbiukum bima kuntum ta'melun
( Böylece onları kurtardığında, o zaman onlar yerde haksızca azarlar. Ey insanlar, kesinlikle azgınlıklarınız nefislerinizedir. Dünya hayatının faydasıdır. Sonra dönüşünüz bizedir. Artık o yapmakta olduklarınızı size haber veririz. )
10/24 İnnema meselul hayatid dunya ke main enzelnahu mines semai fahteleta bihi nebatul erdi min ma ye'kulun nasu vel en'am hatta iza ehazetil erdu zuhrufeha vezzeyyenet ve zanne ehluha ennehum kadirune aleyha etaha emruna leylen ev neharan fe cealnaha hasiyden ke en lem tağne bil ems kezalike nufessilul ayati li kavmin yetefekkerun
( Kesinlikle dünya hayatının misali gökten indirdiğimiz su gibidir. Böylece onunla yerin bitkileri, o insanların ve hayvanların yediklerinden muhtelif oldu. Nihayet yer süslerini aldığında süslendi. Sahipleri, kesinlikle onlar onun üzerine kudretli olduklarını zannederler. Emrimiz ona gece veya gündüz yetti. Böylece, sanki dün şenlik ganilik olmamış gibi onu hasat edilmiş kıldık. Fikreden kavim için ayetleri işte böyle ayrıntılandırırız. )
10/25 Vallahu yed'u ila daris selam ve yehdi men yeşau ila siratin mustekim
( Ve Allah selamet yurduna çağırır ve dilediği kimseyi doğru yola yönlendirir. )
10/26 Lillezine ahsenul husna ve ziyadeh ve la yerheku vucuhehum katerun ve la zilleh ulaike ashabul cenneh hum fiha halidun
( O güzellik yapanlara güzellik ve onun daha fazlasıdır. Yüzlerini katran karası ve zillet sarmaz. İşte onlar cennetin sahipleridir. Onlar onun içinde ebedidirler. )
10/27 Vellezine kesebus seyyiati cezau seyyietin bi misliha ve terhekuhum zilleh ma lehum minellahi min asim ke ennema uğşiyet vucuhuhum kitaan minel leyli muzlima ulaike ashabun nar hum fiha halidun
( Ve o kötülük kazananlar, kötülüğün karşılığı onun aynısıdır. Onları zillet sarar. Onlara Allah’tan başka koruyucu, gözetici yoktur. Kesinlikle yüzleri karanlık geceden parçalara örtünmüş gibidir. İşte onlar ateşin sahipleridir. Onlar onun içinde ebedidirler. )
10/28 Ve yevme nahşuruhum cemian summe nekulu lillezine eşraku mekanekum entum ve şurakaukum fe zeyyelna beynehum ve kale şurakauhum ma kuntum iyyana ta'budun
( Ve o gün onların hepsini toplarız. Sonra o ortak koşanlar için "Sizler ve ortak koştuklarınız mekanınıza geçin." deriz. Böylece onların aralarını açarız. Ortak koştukları "Sizler ancak bize kulluk edenler değildiniz." derler. )
10/29 Fe kefa billahi şehiden beynena ve beynekum in kunna an ibadetikum le ğafilin
( Artık Allah bizimle sizin aranızda şahit olarak kafidir. Kesinlikle bizler kulluğunuzdan habersizleriz. )
10/30 Hunalike teblu kulli nefsin ma eslefet ve ruddu ilellahi mevlahumul hakki ve dalle anhum ma kanu yefterun
( Burada tüm nefisler o geçmişte yaptıklarını denerler. Gerçek dostları Allah’a  döndürülürler. O uydurdukları onlardan sapmıştır. )
10/31 Kul men yerzukukum mines semai vel erdi em men yemlikus sem'a vel ebsara ve men yuhricul hayye minel meyyiti ve yuhricul meyyite minel hayyi ve men yudebbirul emr fe seyekulunellah fe kul e fe la tettekun
( De ki: "Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırır? Kulaklara ve gözlere kim malik olur, hükmeder? Ve diriyi ölüden kim çıkarır ve ölüyü diriden kim çıkarır? Ve işleri kim düzenler, yönetir?" "Allah" derler. De ki: "O halde sakınmaz mısınız?" )
10/32 Fe zalikumullahu rabbukumulhakk fe maza ba’del hakki illed dalal fe enna tusrafun
( İşte bu Allah sizin gerçek Rab’binizdir. Gerçeğin dışında sapıklığın haricinde ne vardır? O halde nasıl değiştiriliyorsunuz, döndürülüyorsunuz? )
10/33 Kezalike hakkat kelimetu rabbike alellezine feseku ennehum la yu'minun
( İşte Rab’binin kelimesi günah işleyenlerin üzerine böyle gerçekleşti. Kesinlikle onlar inanmazlar. )
10/34 Kul hel min şurakaikum men yebdeul halka summe yu’iduh kulillahu yebdeul halku summe yu’iduhu fe enna tu'fekun
( De ki: "Ortaklarınızdan yaratışı ortaya çıkarıp başlatan, sonra onu döndüren, tekrarlayan kimse var mıdır?" De ki: "Yaratışı Allah başlatır sonra onu döndürür, diriltir. O halde nasıl döndürülürsünüz?" )
10/35 Kul hel min şurakaikum men yehdi ilel hakk kulillahu yehdi lil hakk e fe men yehdi ilel hakki ehakku en yuttebea em men la yehiddi illa en yuhda fe ma lekum keyfe tahkumun
( De ki: "Ortaklarınızdan gerçeğe yönlendiren kimse var mıdır?" De ki: "Allah gerçeğe yönlendirir. O halde gerçeğe yönlendiren mi tabi olunmayı hakeder yoksa yönlendiremeyip ancak yönlendirilen mi? O halde ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?" )
10/36 Ve ma yettebiu ekseruhum illa zanna innez zanne la yuğni minel hakki şey'a innellahe alimun bima yef'alun
( Ve onların çoğunluğu zan haricindekine tabi olmazlar. Kesinlikle zan gerçekten hiçbir şeye fayda vermez. Kesinlikle Allah ne yaptıklarını bilendir. )
10/37 Ve ma kane hazel kur'anu en yuftera min dunillahi ve lakin tasdikallezi beyne yedeyhi ve tefsiylel kitabi la raybe fihi min rabbil alemin
( Ve bu Kur'an Allah’tan başkası tarafından uydurulmuş değildir. Lakin ondan öncekileri doğrular ve kitabı ayrıntılandırır. Onun alemlerin Rab’binden olduğu hakkında şüphe yoktur. )
10/38 Em yekulunefterah kul fe'tu bi suratin mislihi ved'u men isteta'tum min dunillahi in kuntum sadikin
( "Onu o uydurdu." mu derler? De ki: "Öyleyse, eğer doğrular iseniz, onun aynısından olan sure getirin. Allah’tan başka kime istidatınız varsa çağırın." )
10/39 Bel kezzebu bima lem yuhiytu bi ilmihi ve lemma ye'tihim te'viluh kezalike kezzebellezine min kablihim fenzur keyfe kane akibetuz zalimin
( Bilakis, onun ilmini kuşatıp kavrayamadıklarından dolayı yalanladılar. Onun yorumu onlara asla gelmedi. Onlardan öncekiler de işte böyle yalanlamışlardı. Artık bak zalimlerin sonu nasıl oldu. )
10/40 Ve minhum men yu'minu bihi ve minhum men la yu'minu bih ve rabbuke a'lemu bil mufsidin
( Ve onlardan kimi ona inanır ve onlardan kimi ona inanmaz. Rab’bin bozguncuları bilir. )
10/41 Ve in kezzebuke fe kul li ameli ve lekum amelukum entum beriune min ma a'melu ve ene beriun min ma ta'melun
( Ve eğer seni yalanlarlarsa, de ki: "Benim yaptıklarım bana ve sizin yaptıklarınız sizedir. Sizler o yaptığımdan berisiniz ve ben de o yaptığınızdan beriyim." )
10/42 Ve minhum men yestemiune ileyk e fe ente tusmius summe ve lev kanu la ya'kilun
( Ve onlardan kimileri seni dinlerler. Peki şayet akıl etmez oldularsa, sen sağırlara dinletebilir misin? )
10/43 Ve minhum men yenzuru ileyk e fe ente tehdil umye ve lev kanu la yubsirun
( Ve onlardan kimileri sana bakarlar. Peki şayet görmeyenler oldularsa, sen körleri yönlendirebilir misin? )
10/44 İnnellahe la yazlimun nase şey'en ve lakinnen nase enfusehum yazlimun
( Kesinlikle Allah insanlara şey kadar bile zulmetmez. Lakin insanlar nefislerine zulmederler. )
10/45 Ve yevme yahşuruhum ke en lem yelbesu illa saaten minen nehari yetearafune beynehum kad hasirallezine kezzebu bi likaillahi ve ma kanu muhtedin
( Ve onları toplayacağı günde, sanki onlar gündüzden bir saat haricinde kalmamışlar da aralarında tanışmışlar gibi olacak. O Allah’a  kavuşmayı yalanlayanlar ve yönlendirilmemiş olanlar hasarlanmışlardır. )
10/46 Ve imma nuriyenneke ba'dallezi neiduhum ev neteveffeyenneke fe ileyna merciuhum summellahu şehidun ala ma yef'alun
( Ve onlara vaad ettiğimizin bir kısmını sana göstersek veya seni vefat ettirsek de onların dönüşü bizedir. Sonra Allah ne yaptıklarına şahittir. )
10/47 Ve li kulli ummetin rasul fe iza cae rasuluhum kudiye beynehum bil kisti ve hum la yuzlemun
( Ve her topluluk için resul vardır. Artık resulleri gelince aralarında adaletle hüküm verilir. Onlar zulmedilmezler.  )
10/48 Ve yekulune meta hazel va'du in kuntum sadikin
( Ve "Eğer doğrular iseniz, ne zaman bu vaad?" derler. )
10/49 Kul la emliku li nefsi darran ve la nef'an illa ma şaellah li kulli ummetin ecel iza cae eceluhum fe la yeste'hirune saaten ve la yestakdimun
( De ki: "Ben, Allah’ın o dilediği haricinde nefsime ne zarara, ne de faydaya malik olamam, hükmedemem. Her topluluk için vade vardır. Vadeleri geldiğinde artık saatini erteleyemezler ve öne de alamazlar." )
10/50 Kul e raeytum in etakum azabuhu beyaten ev neharan maza yesta'cilu minhul mucrimun
( De ki: "Gördünüz mü düşündünüz mü, eğer O’nun azabı size geceleyin veya gündüz gelecek olsa suçlular onlardan hangisini acele isterler?" )
10/51 E summe iza ma vekaa amentum bih al ane ve kad kuntum bihi testa'cilun
( Onun vaki olmasının sonrasında mı ona inanacaksınız yoksa şimdi mi? Ve onu acele isterdiniz. )
10/52 Summe kile lillezine zalemu zuku azabel huld hel tuczevne illa bima kuntum teksibun
( Sonra o zulmedenlere "Ebedi azabı tadın. O kazanmış olduğunuzun haricinde mi karşılıklandırılacaksınız?" denilir. )
10/53 Ve yestenbiuneke ehakkun hu kul i ve rabbi innehu le hakkun ve ma entum bi mu'cizin
( Ve sana "O gerçek mi?" diye haber sual ediyorlar. De ki: "Evet ve Rab’bim, kesinlikle o gerçektir. Sizler aciz bırakanlar değilsiniz." )
10/54 Ve lev enne li kulli nefsin zalemet ma fil erdi leftedet bih ve eserrun nedamete lemma raevul azab ve kudiye beynehum bil kisti ve hum la yuzlemun
( Ve şayet kesinlikle yerde ne varsa tüm zulmetmiş nefis için olsa, azabı görünce onu bırakır feda ederdi ve gizli pişmanlık duyardı. Aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulmedilmezler. )
10/55 E la inne lillahi ma fis semavati vel ard e la inne va'dellahi hakkun ve lakinne ekserahum la ya'lemun
( İyi bilin ki göklerde ve yerde ne varsa kesinlikle Allah içindir. İyi bilin ki kesinlikle Allah’ın vaadi gerçektir. Lakin onların çoğunluğu bilmezler.  )
10/56 Huve yuhyi ve yumitu ve ileyhi turceun
( O diriltir, öldürür ve O'na döndürülürsünüz. )
10/57 Ya eyyuhen nasu kad caetkum mev'izatun min rabbikum ve şifaun li ma fis suduri ve huden ve rahmetun lil mu'minin
( Ey insanlar size Rab’binizden öğüt ve o göğüslerin içindeki için şifa, yönlendirme ve inananlar için rahmet geldi. )
10/58 Kul bi fadlillahi ve bi rahmetihi fe bi zalike fel yefrahu huve hayrun min ma yecmeun
( De ki: "Allah’ın üstünlüğü ve O’nun rahmetiyle, bunlarla ferahlayıp sevinsinler. O, o biriktirdiklerinden, topladıklarından daha hayırlıdır." )
10/59 Kul e raeytum ma enzelellahu lekum min rizkin fe cealtum minhu haramen ve halala kul allahu ezine lekum em alellahi tefterun
( De ki: "Allah’ın size rızıklardan indirdiklerini görüyor musunuz? Onlardan haram ve helal kıldınız." De ki: "Allah size izin mi verdi? Yoksa Allah’a  uyduruyor musunuz?" )
10/60 Ve ma zannullezine yefterune alellahil kezibe yevmel kiyameh innellahe lezu fadlin alen nasi ve lakinne ekserahum la yeşkurun
( Ve o Allah’a  yalan uyduranlar, ayağa kalkış gününü ne zannediyorlar? Kesinlikle Allah insanlar üzerine üstünlük ve lütuf sahibidir. Lakin onların çoğunluğu şükretmezler. )
10/61 Ve ma tekunu fi şe'nin ve ma tetlu minhu min kur'anin ve la ta'melune min amelin illa kunna aleykum şuhuden iz tufidune fih ve ma ya'zubu an rabbike min miskali zerratin fil erdi ve la fis semai ve la asğara min zalike ve la ekbera illa fi kitabin mubin
( Ve ne iş içinde olursan ol, Kur'an'dan ne okursan oku, siz ona dalmışken, üzerinize şahitler olacağımız iş haricinde iş yapmazsınız. Yerde ve gökte zerre ağırlığı ölçüsünden hiçbir şey Rab’binden kaçamaz, gizli kalamaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü apaçık kitapta olması haricinde yoktur. )
10/62 E la inne evliyaellahi la havfun aleyhim ve la hum yahzenun
( Bilin ki kesinlikle Allah’ın dostlarına, onların üzerine korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler. )
10/63 Ellezine amenu ve kanu yettekun
( O inananlar ve sakınmış olanlar. )
10/64 Lehumul buşra fil hayated dunya ve fil ahirah la tebdile li kelimatillah zalike huvel fevzul azim
( Dünya hayatında ve ahirette müjde onlaradır. Allah’ın kelimelerinde değişiklik yoktur. İşte bu, o büyük kurtuluştur. )
10/65 Ve la yahzunke kavluhum innel izzete lillahi cemia huves semiul alim
( Ve onların sözleri seni hüzünlendirmesin. Kesinlikle saygınlık üstün kudret bütünüyle Allah içindir. O duyandır, bilendir. )
10/66 E la inne lillahi men fis semavati ve men fil ard ve ma yettebiullezine yed'une min dunillahi şuraka’in yettebiune illez zanne ve in hum illa yahrusun
( İyi bilin ki göklerdeki kimseler ve yerdeki kimseler Allah içindir. Allah’tan başka ortakları çağıranlar tabi olmazlar. Onlar ancak zanna tabi olurlar. Kesinlikle onlar ancak saçmalarlar. )
10/67 Huvellezi ceale lekumul leyle li teskunu fihi ven nehara mubsira inne fi zalike le ayatin li kavmin yesmeun
( O, size içinde sükunet bulmanız için geceyi ve görüş olarak gündüzü oluşturandır. Kesinlikle bunda duyan kavim için ayetler vardır. )
10/68 Kaluttehazellahu veleden subhaneh huvel ğaniyy lehu ma fis semavati ve ma fil ard in indekum min sultanin bi haza e tekulune alellahi ma la ta'lemun
( Allah çocuk edindi dediler. O ondan yücedir, O ganidir, muhtaç değildir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Kesinlikle bununla ilgili indinizde delil yoktur. Allah’a  o bilmediklerinizi mi söylersiniz? )
10/69 Kul innillezine yefterune alellahil kezibe la yuflihun
( De ki: "Kesinlikle o Allah’a  yalan uyduranlar iflah olmazlar." )
10/70 Metaun fid dunya summe ileyna merciuhum summe nuzikuhumul azabeş şedide bima kanu yekfurun
( Dünyada faydadır. Sonra dönüşleri bizedir. Sonra o inkar etmiş olmalarından dolayı onlara şiddetli azap tattırırız. )
10/71 Vetlu aleyhim nebee nuh iz kale li kavmihi ya kavmi in kane kebura aleykum mekami ve tezkirii bi ayatillahi fe alellahi tevekkeltu fe ecmiu emrakum ve şurakaekum summe la yekun emrukum aleykum ğummeten summakdu ileyye ve la tunzirun
( Ve onlara Nuh'un haberini oku. Zamanında, kavmine "Ey kavmim eğer makamım ve Allah’ın ayetlerini hatırlatışım üzerinize büyük, ağır oluyorsa, artık ben Allah’a  dayanıp sığındım. O halde işinizi ve ortaklarınızı toplayın. Sonra işiniz üzerinize tasa olmasın. Sonra bana yapın ve bana gözetmeyin, göz açtırmayın." dedi. )
10/72 Fe in tevelleytum fe ma seeltukum min ecr in ecriye illa alellahi ve umirtu en ekune minel muslimin
( Eğer yüz çevirirseniz, ben size ödülden sual etmedim. Kesinlikle ödülüm ancak Allah’ın üzerinedir. Ben teslim olanlardan olmaya emrolundum. )
10/73 Fe kezzebuhu fe necceynahu ve men mea hu fil fulki ve cealnahum halaife ve ağraknellezine kezzebu bi ayatina fenzur keyfe kane akibetul munzerin
( Böylece O'nu yalanladılar da O'nu ve geminin içinde onunla birlikte olanları kurtardık. Onları halifeler kıldık. O ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Artık uyarılanların sonu nasıl oldu bak. )
10/74 Summe beasna min ba'dihi rusulen ila kavmihim fe cauhum bil beyyinati fe ma kanu li yu'minu bima kezzebu bihi min kabl kezalike natbeu ala kulubil mu'tedin
( Sonra, bunun ardından resulleri kavimlerine gönderdik. Onlara açık deliller ile geldiler de onu önceden yalanladıklarından dolayı ona inanmadılar. İşte hududu aşanların kalplerine böyle mühür basarız. )
10/75 Summe beasna min ba'dihim musa ve harune ila fir'avne ve meleihi bi ayatina festekberu ve kanu kavmen mucrimin
( Sonra, onların ardından Musa’yı ve Harun’u Firavun’a ve ileri gelenlerine ayetlerimizle gönderdik de kibirlendiler ve suçlular kavmi oldular. )
10/76 Fe lemma caehumul hakku min indina kalu inne haza le sihrun mubin
( Onlara indimizden gerçek geldiğinde, "Kesinlikle bu apaçık sihirdir." dediler. )
10/77 Kale musa e tekulune lil hakki lemma caekum e sihrun haza ve la yuflihus sahirun
( Musa, "Size geldiğinde gerçek için böyle mi dersiniz? Bu sihir midir? Sihirbazlar iflah olmazlar." dedi. )
10/78 Kalu e ci'tena li telfitena an ma vecedna aleyhi abaena ve tekune lekumel kibriyau fil ard ve ma nahnu lekuma bi mu'minin
( "Sen babalarımızı üzerinde bulduğumuzu bize bıraktırıp kaybettirmek için ve yerde büyüklüğün size olması için mi geldin? Biz size inananlar değiliz." dediler. )
10/79 Ve kale fir'avnu'tuni bi kulli sahirin alim
( Ve Firavun "Bana tüm bilgili sihirbazları getirin." dedi. )
10/80 Fe lemma caes seharatu kale lehum musa elku ma entum mulkun
( Sihirbazlar geldiğinde Musa onlara "Atın ne atacaksanız." dedi. )
10/81 Fe lemma elkav kale musa ma ci'tum bihis sihr innellahe seyubtiluh innellahe la yuslihu amelel mufsidin
( Attıklarında ise, Musa "O oluşturduğunuz sihirdir. Kesinlikle Allah onu batıl kılacak. Kesinlikle Allah bozguncuların çalışmalarını, işlerini iyileştirmez." dedi. )
10/82 Ve yuhikkallahul hakka bi kelimatihi ve lev kerihel mucrimun
( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. )
10/83 Fe ma amene li musa illa zurriyyetun min kavmihi ala havfin min fir'avne ve meleihim en yeftinehum ve inne fir'avne lealin fil ard ve innehu le minel musrifin
( Firavundan ve ileri gelenlerinden, onları fitneler diye korkmalarından dolayı, onun kavminden olan soyların haricindekiler Musa’ya inanmadılar. Kesinlikle Firavun yerde üstündü. Kesinlikle o müsriflerdendi. )
10/84 Ve kale musa ya kavmi in kuntum amentum billahi fe aleyhi tevekkelu in kuntum muslimin
( Ve Musa "Ey kavmim, eğer siz Allah’a  inandınızsa, eğer teslim olanlar oldunuzsa artık O’na dayanıp sığının." dedi. )
10/85 Fe kalu alellahi tevekkelna rabbena la tec'alna fitneten lil kavmiz zalimin
( Böylece "Allah’a  dayanıp sığındık. Rab’bimiz. Bizi zalimler kavmi için sınav kılma." dediler. )
10/86 Ve neccina bi rahmetike minel kavmil kafirun
( Ve bizi rahmetinle inkarcılar kavminden kurtar. )
10/87 Ve evhayna ila musa ve ehiyhi en tebevvea li kavmikuma bi misra buyuten vec'alu buyutekum kibleten ve ekimus salah ve beşşiril mu'minin
( Ve Musa’ya ve kardeşine "Kavminiz için ülkede evleri makam tutun, evlerinizi kıbleye doğru oluşturun, duaya kalkın ve inananları müjdeleyin." diye vahyettik. )
10/88 Ve kale musa rabbena inneke ateyte fir'avne ve melehu zineten ve emvalen fil hayatid dunya rabbena li yudillu an sebilik rabbenatmis ala emvalihim veşdud ala kulubihim fe la yu'minu hatta yeravul azabel elim
( Ve Musa, "Rab’bimiz kesinlikle sen Firavun’a ve ileri gelenlerine dünya hayatında süsler, kıymetli eşyalar ve mallar verdin. Rab’bimiz senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rab’bimiz, mallarının üzerine silinme, yokluk eyle ve kalplerine şiddet ver de elim azabı görene kadar inanmasınlar." dedi. )
10/89 Kale kad ucibet da'vetukuma festekima ve la tettebianni sebilellezine la ya'lemun
( "Çağrınız kabul edildi. O halde doğru olun ve o bilmeyenlerin yoluna kesinlikle tabi olmayın." dedi. )
10/90 Ve cavezna bi beni israilil bahra fe etbeahum fir'avnu ve cunuduhu bağyen ve adva hatta iza edrakehul ğaraku kale amentu ennehu la ilahe illellezi amenet bihi benu israile ve ene minel muslimin
( Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik de Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla onları takip ettiler. Nihayet boğulma ona erişince "İnandım. Kesinlikle o İsrailoğulları'nın inandıklarının haricinde ilah yoktur. Ben teslim olanlardanım." dedi. )
10/91 Al ane ve kad asayte kablu ve kunte minel mufsidin
( Şimdi mi? Önceden isyan etmiştin ve bozgunculardan olmuştun. )
10/92 Fel yevme nuneccike bi bedenike li tekune li men halfeke ayeh ve inne kesiran minen nasi an ayatina le ğafilun
( O halde bugün, o senden sonraki kimselere ayet olması için bedenini kurtaracağız. Kesinlikle insanlardan çoğu ayetlerimizden habersizdirler.  )
10/93 Ve lekad bevve'na beni israile mubevvee sidkin ve razaknahum minet tayyibat fe mahtelefu hatta caehumul ilm inne rabbeke yakdiy beynehum yevmel kiyameti fima kanu fihi yahtelifun
( Ve İsrailoğullarını güzel yere yerleştirdik ve onları temizlerinden rızıklandırdık. Onlara ilim gelene kadar ihtilaf etmediler. Kesinlikle Rab’bin ayağa kalkış gününde o ihtilaf etmiş oldukları hakkında aralarında hükmedecektir. )
10/94 Fe in kunte fi şekkin min ma enzelna ileyke fes'elillezine yakraunel kitab min kablike lekad caekel hakku min rabbike fe la tekununne minel mumterin
( Eğer o sana indirdiğimizden şüphe içinde olursan, o senden önce kitabı okumuş olanlara sual et. Sana Rab’binden gerçek geldi. O halde, şüphecilerden olma. )
10/95 Ve la tekunenne minellezine kezzebu bi ayatillahi fe tekune minel hasirin
( Ve Allah’ın ayetlerini yalanlayanlardan olma. Yoksa hasarlananlardan olursun. )
10/96 İnnellezine hakkat aleyhim kelimetu rabbike la yu'minun
( Kesinlikle o üzerlerine Rab’binin kelimesi gerçekleşmiş olanlar inanmazlar. )
10/97 Ve lev caethum kulli ayetin hatta yeravul azabel elim
( Ve şayet onlara tüm ayetler gelse, elim azabı görene kadar. )
10/98 Fe lev la kanet karyetun amenet fe nefeaha imanuha illa kavme yunus lemma amenu keşefna anhum azabel hizyi fil hayatid dunya ve metta'nahum ila hiyn
( Şayet inanıp da inançları onlara fayda vermiş şehir olmasaydı? Ancak Yunus'un kavmi inandığı zaman, dünya hayatında zillet azabını üzerlerinden kaldırıp açmış ve onları belirli zamana kadar faydalandırmıştık. )
10/99 Ve lev şae rabbuke le amene men fil erdi kullihum cemia e fe ente tukrihun nase hatta yekunu mu'minin
( Ve şayet Rab’bin dileseydi, o yerdeki kimselerin hepsi topluca inanırlardı. O halde insanları, inananlar olana kadar sen mi zorlayacaksın? )
10/100 Ve ma kane li nefsin en tu'mine illa bi iznillah ve yec'alur ricse alellezine la ya'kilun
( Nefis için Allah’ın izni haricinde inanması olmaz. O akıl etmeyenlerin üzerine pisliği getirir. )
10/101 Kul enzuru maza fis semavati vel ard ve ma tuğnil ayatu ven nuzuru an kavmin la yu'minun
( De ki: "Bu göklerin ve yerin içindekiler nedir bakın. Ayetler ve uyarılar inanmayan kavime fayda vermez." )
10/102 Fe hel yentezirune illa misle eyyamillezine halev min kablihim kul fentezuru inni meakum  minel muntezirin
( Onlar, onlardan önce gelip geçenlerin günlerinin aynısını mı gözleyip beklerler? De ki: "Bekleyin, kesinlikle ben de sizinle birlikte gözleyip bekleyenlerdenim." )
10/103 Summe nunecci rusulena vellezine amenu kezalik hakkan aleyna nuncil mu'minin
( Sonra resullerimizi ve o inananları kurtardık. İşte böyle, inananları kurtarmamız gerçekten üzerimizedir. )
10/104 Kul ya eyyuhen nasu in kuntum fi şekkin min dini fe la a'budullezine ta'budune min dunillahi ve lakin a'budullahellezi yeteveffakum ve umirtu en ekune minel mu'minun
( De ki: "Ey insanlar, eğer dinimden şüphe içindeyseniz, o halde ben o Allah’tan başka kulluk ettiklerinize kulluk etmem. Lakin, o sizi vefat ettiren Allah’a  kulluk ederim. Ben inananlardan olmaya emrolundum." )
10/105 Ve en ekim vecheke lid dini hanifa ve la tekunenne minel muşrikin
( Ve yüzünü, birleyip doğruluğa yönelen dine doğrultmaya ve ortak koşanlardan olmamaya. )
10/106 Ve la ted'u min dunillahi ma la yenfeuke ve la yedurruk fe in fealte fe inneke izen minez zalimin
( Ve Allah’tan başka o sana fayda veremeyenleri ve sana zarar veremeyenleri çağırma. Eğer yaparsan, artık o zaman kesinlikle sen zalimlerden olursun. )
10/107 Ve in yemseskellahu bi durrin fe la kaşife lehu illa hu ve in yuridke bi hayrin fe la radde li fadlih yusibu bihi men yeşau min ibadih ve huvel ğafurun rahim
( Ve eğer Allah sana darlık dokundurursa, onu O’nun haricinde açıp kaldıracak yoktur. Eğer sana hayır isterse, O’nun üstünlüğü, lütfu için engelleyici, reddedici yoktur. Onu kullarından dilediği kimseye isabet ettirir. O affedendir merhametlidir. )
10/108 Kul ya eyyuhen nasu kad caekumul hakku min rabbikum fe men ihteda fe innema yehtedi li nefsih ve men dalle fe innema yedillu aleyha ve ma ene aleykum bi vekil
( De ki: "Ey insanlar, size Rab’binizden gerçek geldi. Artık kim yönlenirse kesinlikle kendi nefsi için yönlenir. Kim saparsa kesinlikle onun üzerine sapar. Ben üzerinize vekil değilim." )
10/109 Vettebi’ma yuha ileyke vasbir hatta yahkumellah ve huve hayrul hakimin
( Ve sana vahyedilene tabi ol. Allah hüküm verene kadar sabret. O hakimlerin en hayırlısıdır. )
HUD 11/1 Elif lam ra kitabun uhkimet ayatuhu summe fussilet min ledun hakimin habir
( Elif lam ra. Ayetleri açık anlamlı kılınmış kitap. Sonra hakim ve haberdar olanın indinden ayrıntılandırılmıştır. )
11/2 En la ta'budu illellah inneni lekum minhu nezirun ve beşir
( Allah’ın haricindekine kulluk etmeyin diye. Kesinlikle ben size O’ndan uyarıcıyım ve müjdeciyim. )
11/3 Ve en istağfiru rabbekum summe tubu ileyhi yumetti'kum metaan hasenen ila ecelin musemmen ve yu'ti kulle zi fadlin fadleh ve in tevellev fe inni ehafu aleykum azabe yevmin kebir
( Ve Rab’binizden af isteyin diye. Sonra O’na tevbe edin. İsimlendirilmiş belirli vadeye kadar sizi güzel faydalar ile faydalandırsın ve her  üstünlük sahibine üstünlüğünü getirsin. Eğer yüz çevirirseniz, kesinlikle ben üzerinize büyük günün azabından korkarım. )
11/4 İlellahi merciukum ve huve ala kulli şey'in kadir
( Dönüşünüz Allah’adır. O her şeye gücü yetendir. )
11/5 E la innehum yesnune sudurahum li yestahfu minh e la hiyne yestağşune siyabehum ya'lemu ma yusirrune ve ma yu'linun innehu alimun bi zatis sudur
( İyi bilin ki kesinlikle onlar ondan gizlenebilmek için göğüslerini çevirirler. İyi bilin ki örtülerine örtündükleri zaman neyi gizlediklerini ve neyi açıkladıklarını bilir. Kesinlikle O göğüslerin özünü bilendir. )
11/6 Ve ma min dabbetin fil erdi illa alellahi rizkuha ve ya'lemu mustekarraha ve mustevdeaha kullun fi kitabin mubin
( Ve yerde, rızkı Allah üzerine olanın haricinde debelenen yoktur. Durak yerlerini ve geçici yerlerini bilir. Hepsi apaçık kitaptadır. )
11/7 Ve huvellezi halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin ve kane arşuhu alel mai li yebluvekum eyyukum ahsenu amela ve le in kulte innekum meb'usune min ba'dil mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sihrun mubin
( Ve gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Hanginiz daha güzel iş yapacaksınız diye sınamak için arşı, tahtı su üstündedir. Eğer "Kesinlikle siz ölümün ardından dirileceksiniz." dersen, kesinlikle o inkarcılar "Kesinlikle bu apaçık sihirdir." diyeceklerdir. )
11/8 Ve le in ehharna anhumul azabe ila ummetin ma'dudetin le yekulunne ma yahbisuh e la yevme ye'tihim leyse masrufen anhum ve haka bihim ma kanu bihi yestehziun
( Ve eğer onlardan azabı adedi belirli süreye kadar ertelersek, "Onu engelleyen nedir?" diyeceklerdir. İyi bilin ki, onlara yettiği gün asla onlardan geri çevrilmez. O alay etmiş oldukları onları kuşatır. )
11/9 Ve lein ezaknel insane minna rahmeten summe neza'naha minh innehu le yeusun kefur
( Ve eğer insana bizden rahmet tattırırsak sonra da onu ondan çekip alırsak, kesinlikle o ümitsiz olan inkarcıya dönüşür. )
11/10 Ve lein ezaknahu na'mae ba'de darrae messethu le yekulenne zehebes seyyiatu anni innehu le ferihun fehur
( Ve eğer ona dokunmuş darlıktan sonra ona nimet tattırırsak, "Kötülükler benden gitti, ayrıldı." diyecektir. Kesinlikle o ferahlayıp, sevinip övünecektir. )
11/11 İllellezine saberu ve amilus salihat ulaike lehum mağfiratun ve ecrun kebir
( Ancak o sabredenler ve iyilikler yapanlar, işte onlar, af ve büyük ödül onlaradır. )
11/12 Fe lealleke tarikun ba'da ma yuha ileyke ve daikun bihi sadruke en yekulu lev la unzile aleyhi kenzun ev cae mea hu melek innema ente nezir vallahu ala kulli şey'in vekil
( Belki senin, "Onun üzerine hazine indirilmeli veya onunla birlikte melek gelmeli değil miydi?" demelerinden dolayı göğsün daralır da o sana vahyedilenin bazısını terk edersin. Kesinlikle sen uyarıcısın. Allah her şeye vekildir. )
11/13 Em yekulunefterah kul fe'tu bi aşri suverin mislihi mufterayatin ved'u men isteta'tum min dunillahi in kuntum sadikin
( "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "O halde onun aynısından, uydurulmuşundan on sure getirin. Eğer doğrular iseniz, o Allah’tan başka istidatı olanları da çağırın." )
11/14 Fe in lem yestecibu lekum fa'lemu ennema unzile bi ilmillahi ve en la ilahe illa hu fe hel entum muslimun
( Ancak size cevap vermezlerse, o halde bilin ki kesinlikle o Allah’ın ilmi ile indirildi. O’nun haricinde ilah yoktur. Artık sizler teslim olanlar mısınız? )
11/15 Men kane yuridul hayated dunya ve zineteha nuveffi ileyhim a'malehum fiha ve hum fiha la yubhasun
( Kim dünya hayatını ve onun süslerini istemiş olursa, onlara orada çalışmalarının karşılığını vefa ederiz. Onlar orada kötülüğe, haksızlığa maruz kalmazlar. )
11/16 Ulaikellezine leyse lehum fil ahirati illen nar ve habita ma saneu fiha ve batilun ma kanu ya'melun
( İşte onlara ahirette ateşin haricinde asla bir şey yoktur. Orada ürettikleri boşa gitmiştir. O yapmış oldukları batıldır. )
11/17 E fe men kane ala beyyinetin min rabbihi ve yetluhu şahidun minhu ve min kablihi kitabu musa imamen ve rahmeh ulaike yu'minune bih ve men yekfur bihi minel ahzabi fen naru mev'iduh fe la teku fi miryetin minhu innehul hakku min rabbike ve lakinne ekseran nasi la yu'minun
( Peki ya o Rab’binden deliller üzerinde olan? Onu, ondan şahit okur. Ondan önce de Musa’nın kitabını delil ve rahmet olarak. İşte onlar ona inanırlar. Gruplardan kim onu inkar ederse, artık onun vadedilen yeri ateştir. O halde ondan şüphe içinde olma. Kesinlikle o Rab’binden gerçektir ve lakin insanların çoğunluğu inanmazlar. )
11/18 Ve men azlemu min men iftera alellahi keziba ulaike yu'radune ala rabbihim ve yekulul eşhadu haulaillezine kezebu ala rabbihim e la la'netullahi alez zalimin
( Ve Allah’a  yalan uydurandan daha zalim kimdir? İşte onlar Rab’lerine döndürülüp arzolunurlar. Şahitler "İşte bunlar o Rab’lerini yalanlayanlardır." derler. İyi bilin ki Allah’ın laneti zalimler üzerinedir. )
11/19 Ellezine yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha iveca ve hum bil ahirati hum kafirun
( O Allah yolundan döndürenler ve onu eğriltmeyi arayanlar ve onlar ahirete de inkarcılardır. )
11/20 Ulaike lem yekunu mu'cizine fil erdi ve ma kane lehum min dunillahi min evliya’yudaafu lehumul azab ma kanu yesteti'unes sem'a ve ma kanu yubsirun
( İşte onlar yerde aciz bırakanlar olamazlar. Onlara Allah’tan başka dostlar olmaz. Azap onlara katlanır. Duyma istidatında olamadılar ve görememekteydiler. )
11/21 Ulaikellezine hasiru enfusehum ve dalle anhum ma kanu yefterun
( İşte onlar nefislerini hasarlandıranlardır ve o uydurdukları onlardan sapmışlardır. )
11/22 La cerame ennehum fil ahirati humul ahserun
( Şüphe yok ki kesinlikle onlar, ahirette onlar en hasarlı olanlardır. )
11/23 İnnellezine amenu ve amilus salihati ve ahbetu ila rabbihim ulaike ashabul cenneh hum fiha halidun
( Kesinlikle o inananlar ve iyilikler yapanlar ve Rab’lerine huşu edip tevazu gösterenler, işte onlar cennetin sahipleridirler. Onlar onun içinde ebedidirler. )
11/24 Meselul ferikayni kel a'ma vel esammi vel basiri ves semiy’hel yesteviyani mesela e fe la tezekkerun
( Bu iki grubun misali kör ve sağır ile gören ve duyan gibidir. İki misal eşit olur mu? Artık hatırlamaz mısınız?  )
11/25 Ve lekad erselna nuhan ila kavmihi inni lekum nezirun mubin
( Ve Nuh’u kavmine gönderdik. "Kesinlikle ben size apaçık uyarıcıyım." )
11/26 En la ta'budu illellah inni ehafu aleykum azabe yevmin elim
( Allah’ın haricindekine kulluk etmeyin. Ben üzerinize elim günün azabından korkarım. )
11/27 Fe kalel meleullezine keferu min kavmihi ma nerake illa beşeran mislena ve ma nerake ettebeake illellezine hum eraziluna bediyer ra'y ve ma nera lekum aleyna min fadlin bel nezunnukum kazibin
( Onun kavminden ileri gelen o inkarcılar "Biz seni bizlerin aynısı olan insanın haricinde görmeyiz. Görünüşte rezillerimizin haricinde sana tabi olan görmüyoruz. Sizlerde üzerimize üstünlük de görmeyiz. Bilakis sizleri yalancılar zannediyoruz." derler. )
11/28 Kale ya kavmi e raeytum in kuntu ala beyyinetin min rabbi ve atani rahmeten min indihi fe ummiyet aleykum e nulzimukumuha ve entum leha karihun
( “Ey kavmim gördünüz mü düşündünüz mü, eğer Rab’bimden deliller üzerindeysem ve bana indinden rahmet verilmişse ve size de körlük verildiyse. Sizler ona isteksizlerken onu size elzem mi kılacağız?” dedi. )
11/29 Ve ya kavmi la es'elukum aleyhi mala in ecriye illa alellahi ve ma ene bi taridillezine amenu innehum mulaku rabbihim ve lakinni erakum kavmen techelun
( Ve "Ey kavmim, ben size onun üzerine mal sual etmiyorum. Kesinlikle benim ödülüm ancak Allah’ın üzerinedir. Ben o inananları kovup uzaklaştıracak da değilim. Kesinlikle onlar Rab’lerine kavuşurlar. Lakin kesinlikle ben sizi cahillik eden kavim olarak görüyorum." )
11/30 Ve ya kavmi men yensuruni minellahi in taredtuhum e fe la tezekkerun
( Ve "Ey kavmim eğer onları kovup uzaklaştırırsam Allah’tan olacağa karşı bana kim yardım edebilir? O halde hatırlamaz mısınız?" )
11/31 Ve la ekulu lekum indi hazinullahi ve la a'lemul ğaybe ve la ekulu inni melekun ve la ekulu lillezine tezderi a'yunukum len yu'tiyehumullahu hayra allahu a'lemu bima fi enfusihim inni izen le minez zalimin
( Ve "Ben sizlere Allah’ın hazinesi indimdedir demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Kesinlikle ben meleğim de demiyorum. O gözünüzde hakir olanlar için, Allah onlara asla hayır vermez de demiyorum. O nefislerinin içinde olanı Allah bilir. O zaman kesinlikle ben zalimlerden olurum." )
11/32 Kalu ya nuhu kad cadeltena fe ekserte cidalena fe'tina bima teiduna in kunte mines sadikin
( "Ey Nuh, bizimle mücadele ettin. Hem de bizimle mücadeleyi abarttın, çoğalttın. O halde, eğer doğrulardan isen, o bizi tehdit ettiğini, vaad ettiğini bize getir." dediler. )
11/33 Kale innema ye'tikum bihillahu in şae ve ma entum bi mu'cizin
( "Onu size kesinlikle Allah dilerse getirir. Siz aciz bırakanlar değilsiniz." dedi.  )
11/34 Ve la yenfeukum nushiy in eradtu en ensaha lekum in kanellahu yuridu en yuğviyekum huve rabbukum ve ileyhi turceun
( Ve "Eğer Allah sizi azdırmak istediyse, eğer size nasihat etmeyi istesem de nasihatım size fayda etmez. Rab’biniz O’dur ve O'na döndürülürsünüz." )
11/35 Em yekulunefterah kul in ifteraytuhu fe aleyye icrami ve ene beriun min ma tucrimun
( “Onu uydurdu.” mu diyorlar? De ki: "Eğer onu uydurdumsa artık suçum benim üzerimedir. Ben o sizin işlediğiniz suçtan uzağım." )
11/36 Ve uhiye ila nuhin ennehu len yu'mine min kavmike illa men kad amene fe la tebteis bima kanu yef'alun
( Ve Nuh’a vahyettik. "Kesinlikle o senin kavminden inanmış olanların haricinde olanlar inanmayacaklar. O halde o yapmış olduklarından dolayı kederlenme." )
11/37 Vasneil fulke bi a'yunina ve vahyina ve la tuhatibni fillezine zalemu innehum muğrakun
( Ve gemiyi gözetimimizle ve vahyimizle üret. Bana o zulmedenler hakkında söylemde bulunma. Kesinlikle onlar boğulacaklar.  )
11/38 Ve yasneul fulke ve kullema merra aleyhi meleun min kavmihi sehiru minh kale in tesharu minna fe inna nesharu minkum kema tesharun
( Ve gemiyi üretiyordu. O'nun kavminden ileri gelenler O'na her rastgeldiklerinde onunla alay ediyorlardı. "Eğer bizimle alay ederseniz, kesinlikle biz de sizinle o alay ettiğiniz gibi alay ederiz." dedi. )
11/39 Fe sevfe ta'lemune men ye'tihi azabun yuhzihi ve yehillu aleyhi azabun mukim
( Artık mahveden, alçaltıcı azabın kime geleceğini ve sürekli azabın kime ineceğini yakında bileceksiniz. )
11/40 Hatta iza cae emruna ve farat tennuru kulnahmil fiha min kullin zevceynisneyni ve ehleke illa men sebeka aleyhil kavlu ve men amen ve ma amene mea hu illa kalil
( Nihayet emrimiz geldiğinde ve fırın ateşlendiğinde, "Hepsinden iki eş ve üzerlerine söz geçmişlerin haricinde aileni ve inananları onun içine yükle." dedik. O'nunla birlikte inananlar ancak çok azdı. )
11/41 Ve kalerkebu fiha bismillahi mecraha ve mursaha inne rabbi le ğafurun rahim
( Ve "İçine binin. Onun akışı da duruşu da Allah’ın ismiyledir. Kesinlikle Rab’bim affedendir merhametlidir." dedi. )
11/42 Ve hiye tecri bihim fi mevcin kel cibali ve nada nuhun ibnehu ve kane fi ma'zilin ya buneyyerkeb meana ve la tekun meal kafirin
( Ve o, onlarla dağlar gibi dalgaların içinde akıp gidiyordu. Nuh oğluna seslendi. O ayrı bir yerdeydi. "Ey oğlum bizimle birlikte bin ve inkarcılarla birlikte olma." )
11/43 Kale seavi ila cebelin ya'simuni minel ma’ kale la asimel yevme min emrillahi illa men rahim ve hale beynehumel mevcu fe kane minel muğrakin
( "Ben dağa sığınacağım, beni sudan korur." dedi. "Bugün, o merhamet edilmiş olanların haricinde, Allah’ın emrinden korunacak yoktur." dedi. Dalga aralarında geldi geçti de boğulanlardan oldu. )
11/44 Ve kile ya erdu ubleiy maeki ve ya semau akliiy ve ğidal mau ve kudiyel emru vestevet alel cudiyyi ve kile bu'den lil kavmiz zalimin
( Ve "Ey yer suyunu yut ve ey gök onu yiyip men et." denildi. Su çekildi. İş yapıldı. Cudi'nin üzerine seviyelendi. "Zalimler kavmi uzak olsun." denildi. )
11/45 Ve nada nuhun rabbehu fe kale rabbi innebni min ehli ve inne va'dekel hakku ve ente ahkemul hakimin
( Ve Nuh Rab’bine seslendi de "Rab’bim kesinlikle oğlum ailemdendi. Senin vaadin kesinlikle gerçektir. Sen hakimlerin en hakimisin." dedi. )
11/46 Kale ya nuhu innehu leyse min ehlik innehu amelun ğayru salihin fe la tes'elni ma leyse leke bihi ilm inni eizuke en tekune minel cahilin
( "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildi. Kesinlikle o iyi olmayanı yaptı. O halde, o sana asla ilmi olmayanı bana sual etme. Kesinlikle ben seni cahillerden olursun diye öğütlerim." dedi. )
11/47 Kale rabbi inni euzu bike en es'eleke ma leyse li bihi ilm ve in la tağfirli ve terhamni ekun minel hasirin
( "Rab’bim kesinlikle ben, o bana asla ilmi olmayanı sana sual etmekten sana sığınırım. Eğer beni affetmezsen ve bana merhamet etmezsen hasarlananlardan olurum." dedi. )
11/48 Kile ya nuh uhbit bi selamin minna ve berakatin aleyke ve ala umemin min men meak ve umemun senumettiuhum summe yemessuhum minna azabun elim
( "Ey Nuh, senin üzerine ve seninle birlikte olan kimselerden oluşan topluluğun üzerine bizden selam ve bereket ile in. Kendilerini nimetlendireceğimiz topluluklar vardır da sonra onlara bizden elim azap dokunur." denildi. )
11/49 Tilke min enbail ğaybi nuhiy ha ileyk ma kunte ta'lemuha ente ve la kavmuke min kabli haza fasbir innel akibete lil muttekin
( Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Sen ve kavmin bundan önce onları bilmemekteydiniz. O halde sabret. Sonuç kesinlikle sakınanlar içindir. )
11/50 Ve ila adin ehahum huda kale ya kavmi'budullahe ma lekum min ilahin ğayruh in entum illa mufterun
( Ve Ad’e kardeşleri Hud’u, "Ey kavmim, Allah’a  kulluk edin. Size O’ndan başka ilah yoktur. Kesinlikle sizler ancak uyduranlarsınız." dedi. )
11/51 Ya kavmi la es'elukum aleyhi ecra in ecriye illa alellezi fetarani e fe la ta'kilun
( Ey kavmim, onun üzerine size ödül sual etmiyorum. Kesinlikle benim ödülüm ancak o beni yaratanın üzerinedir. O halde akıl etmez misiniz? )
11/52 Ve ya kavmistağfiru rabbekum summe tubu ileyhi yursilis semae aleykum midraran ve yezidkum kuvveten ila kuvvetikum ve la tetevellev mucrimin
( Ve "Ey kavmim, Rab’binizden af isteyin. Sonra O’na tevbe edin ki göğü üzerinize çok su döken olarak göndersin. Sizi kuvvetinize kuvvet katarak artırsın. Suçlular olarak yüz çevirmeyin." )
11/53 Kalu ya hudu ma ci'tena bi beyyinetin ve ma nahnu bi tariki alihetina an kavlike ve ma nahnu leke bi mu'minin
( "Ey Hud, bize delil getirmedin. Bizler senin sözün üzerine ilahlarımızı terketmeyiz. Bizler sana inananlar değiliz." dediler. )
11/54 İn nekulu illa’terake ba'du alihetina bi su’kale inni uşhidullahe veşhedu enni beriun min ma tuşrikun
( Kesinlikle "Seni ancak bazı ilahlarımız kötülükle çarpmış." deriz. "Kesinlikle ben Allah’ı şahit ederim. Şahit olun ki kesinlikle ben o ortak koştuklarınızdan beriyim." dedi. )
11/55 Min dunihi fe kiyduni cemian summe la tunzirun
( Ondan başka. O halde bana topluca hile yapıp tuzak kurun. Sonra bana gözetmeyin, göz  açtırmayın. )
11/56 İnni tevekkeltu alellahi rabbi ve rabbikum ma min dabbetin illa huve ahizun bi nasiyetiha inne rabbi ala siratin mustekim
( Kesinlikle ben, Rab’bim ve Rab’biniz olan Allah’a  dayanıp sığınırım. O’nun alnından tutup yakalamadığı debelenen yoktur. Kesinlikle Rab’bim doğru yol üzerindedir. )
11/57 Fe in tevellev fe kad eblağtukum ma ursiltu bihi ileykum ve yestahlifu rabbi kavmen ğayrakum ve la tedurrunehu şey'a inne rabbi ala kulli şey'in hafiyz
( Eğer yüz çevirirseniz, ben size o gönderilmiş olduğumu ulaştırırım. Rab’bim sizden başka kavmi halife kılar. O’na şey kadar bile zarar veremezsiniz. Kesinlikle Rab’bim her şeyin üzerinde koruyucudur, gözeticidir.  )
11/58 Ve lemma cae emruna necceyna huden vellezine amenu mea hu bi rahmetin minna ve necceynahum min azabin ğaliyz
( Ve emrimiz geldiğinde Hud’u ve O'nunla birlikte inananları bizden rahmet ile kurtardık. Onları yoğun, sert azaptan kurtardık. )
11/59 Ve tilke adun cehadu bi ayati rabbihim ve asav rusulehu vettebeu emra kulli cebbarin anid
( Ve işte Ad, Rab’lerinin ayetleri ile cihad ettiler. O’nun resullerine isyan ettiler. Her inatçı zorbanın emirlerine tabi oldular. )
11/60 Ve utbiu fi hazihid dunya la'neten ve yevmel kiyameh e la inne aden keferu rabbehum e la bu'den li adin kavmi hud
( Ve bu dünyada ve ayağa kalkış gününde lanetle tabi olundular. İyi bilin ki kesinlikle Ad’lar Rab’lerini inkar ettiler. İyi bilin ki Hud’un kavmi Ad uzaklaştı. )
11/61 Ve ila semude ehahum saliha kale ya kavmi'budullahe ma lekum min ilahin ğayruh huve enşeekum minel erdi vesta'merakum fiha festağfiruhu summe tubu ileyh inne rabbi karibun mucib
( Ve Semud’a kardeşleri Salih, "Ey kavmim Allah’a  kulluk edin. Size O’ndan başka ilah yoktur. O sizi topraktan inşa etti. Size onun içinde ömür verdi. O halde O’nun affını isteyin. Sonra O’na tevbe edin. Kesinlikle Rab’bim yakındır, kabul eder." dedi. )
11/62 Kalu ya salihu kad kunte fina mercuvven kable haza etenhana en na'bude ma ya'budu abauna ve innena le fi şekkin min ma ted'una ileyhi murib
( Ey Salih "Sen bundan önce içimizde ümit edilendin. Bizi o babalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmekten men mi ediyorsun? Ve kesinlikle biz, o bizi çağırdığından vesveseli şüphe içindeyiz." dediler. )
11/63 Kale ya kavmi e raeytum in kuntu ala beyyinetin min rabbi ve atani minhu rahmeten fe men yensuruni minellahi in asaytuhu fe ma teziduneni ğayra tahsir
( "Ey kavmim, görmez düşünmez misiniz? Eğer ben Rab’bimden delil üzerindeysem ve bana kendinden rahmet vermişse, o halde eğer O’na isyan edersem, Allah’tan olacaklara karşı bana kim yardım eder? Bana hasarın haricindekini artırmıyorsunuz." dedi. )
11/64 Ve ya kavmi hazihi nakatullahi lekum ayeten fe zeruha te'kul fi erdillahi ve la temessuha bi suin fe ye'huzekum azabun karib
( Ve ey kavmim, işte Allah’ın o dişi devesi size ayettir. O halde bırakın Allah’ın yerinde yesin. Ona kötülükle dokunmayın. Yoksa sizi yakın azap yakalar. )
11/65 Fe akaruha fe kale temetteu fi darikum selasete eyyam zalike va'dun ğayru mekzub
( Fakat onu boğazladılar da "Yurdunuzda üç gün faydalanın. Bu yalanlanamayacak vaaddir." dedi. )
11/66 Fe lemma cae emruna necceyna salihan vellezine amenu mea hu bi rahmetin minna ve min hizyi yevmiiz inne rabbeke huvel kaviyyul aziz
( Emrimiz geldiğinde Salih’i ve O'nunla birlikte inananları, bizden rahmet ile, o günün zilletinden kurtardık. Kesinlikle Rab’bin, o kuvvetlidir yücedir. )
11/67 Ve ehazellezine zalemus sayhatu fe asbehu fi diyarihim casimin
( Ve zalimleri çığlık yakaladı da yurtlarında diz çökenler oldular. )
11/68 Ke en lem yağnev fiha e la inne semude keferu rabbehum e la bu'den li semud
( Sanki orada hiç faydalanıp gani olmamışlar gibi. İyi bilin ki kesinlikle Semud’lar Rab’lerini inkar ettiler. İyi bilin ki Semud’lar uzaklaştılar. )
11/69 Ve lekad caet rusuluna ibrahime bil buşra kalu selama kale selamun fe ma lebise en cae bi iclin haniz
( Ve resullerimiz İbrahim’e müjde ile geldiler. "Selam." dediler. "Selam." dedi. Kızarmış buzağı ile gelmekte gecikmedi. )
11/70 Fe lemma raa eydiyehum la tesilu ileyhi nekirahum ve evcese minhum hiyfeh kalu la tehaf inna ursilna ila kavmi lut
( Ellerini ona değmez görünce, onları belirleyemedi ürktü ve gizlice onlardan korku hissetti. "Korkma, kesinlikle biz Lut kavmine gönderildik." dediler. )
11/71 Vemraetuhu kaimetun fe dahiket fe beşşernaha bi ishaka ve min verai ishaka ya'kub
( Ve O'nun karısı ayakta duruyordu da güldü. O'na İshak’ı ve İshak’ın ardından Yakub’u müjdeledik. )
11/72 Kalet ya veyleta e elidu ve ene acuzun ve haza ba'li şeyha inne haza le şey'un acib
( "Ey vay bana. Doğurur muyum? Ben bir yaşlı kadınım ve bu da yaşlı kocam. Kesinlikle bu acayip şeydir." dedi. )
11/73 Kalu e ta'cebine min emrillahi rahmetullahi ve berakatuhu aleykum ehlel beyt innehu hamidun mecid
( “Allah’ın emrinden mi şaşkınlık duyuyorsun? Allah’ın rahmeti ve O’nun bereketi siz evin sahiplerinin üzerinedir. Kesinlikle o övülesidir, büyüktür, şereflidir." dediler. )
11/74 Fe lemma zehebe an ibrahimer rav'u ve caethul buşra yucadiluna fi kavmi lut
( Korku İbrahim’den ayrılıp gidince ve O'na müjde gelince, Lut kavmi hakkında bizimle mücadele etti. )
11/75 İnne ibrahime le halimun evvahun munib
( Kesinlikle İbrahim yumuşaktı, dua eden sağlam inançlı ve pişman olup gerçeğe yönelendi.  )
11/76 Ya ibrahimu a'rid an haza innehu kad cae emru rabbik ve innehum atihum azabun ğayru merdud
( Ey İbrahim bundan vazgeçip dön. Kesinlikle Rab’binin emri geldi. Kesinlikle onlara geri döndürülemez azap yetip gelecektir. )
11/77 Ve lemma caet rusuluna lutan sie bihim ve daka bihim zer'an ve kale haza yevmun asib
( Ve resullerimiz Lut’a geldiklerinde, onlardan dolayı kötüleşti ve onlardan dolayı daralıp savruldu. "Bu asabi gündür." dedi. )
11/78 Ve caehu kavmuhu yuhraune ileyhi ve min kablu kanu ya'melunes seyyiat kale ya kavmi haulai benati hunne atheru lekum fettekullahe ve la tuhzuni fi dayfi e leyse minkum raculur raşid
( Ve önceden kötülükler yapmış olan kavmi O'na doğru koşarak geldi. "Ey kavmim, işte kızlarım, onlar size daha temizdirler. O halde Allah’tan sakının ve beni misafirlerim hakkında hüzünlendirmeyin. Sizden akıllı adam yok mudur?" dedi. )
11/79 Kalu lekad alimte ma lena fi benatike min hakk ve inneke le ta'lemu ma nurid
( "Sen de bilirsin ki, bize kızların konusunda hak yoktur. Kesinlikle sen ne istediğimizi biliyorsun." dediler. )
11/80 Kale lev enne li bikum kuvveten ev avi ila ruknin şedid
( "Keşke kesinlikle ben size karşı kuvvetli olabilseydim veya şiddetli, sağlam yere sığınabilseydim, barınabilseydim." dedi. )
11/81 Kalu ya lutu inna rusulu rabbike len yesilu ileyke fe esri bi ehlike bi kit'in minel leyli ve la yeltefit minkum ehadun illemraetek innehu musibuha ma esabehum inne mev'idehumus subh e leyses subh bi karib
( "Ey Lut, kesinlikle biz Rab’binin resulleriyiz. Sana asla kötülük edemezler. O halde geceden bir bölümde ailenle seyirt ve karın haricinde sizlerden kimse geri kalmasın. Kesinlikle ona, onlara isabet eden isabet edecektir. Kesinlikle onların zamanları sabahtır. E sabah da yakın değil midir?" dediler. )
11/82 Fe lemma cae emruna cealna aliyeha safileha ve emtarna aleyha hicaraten min siccilin mendud
( Emrimiz geldiğinde, onun üstünü altı kıldık. Onların üzerine pişmiş çamurdan istifli taşlar yağdırdık. )
11/83 Musevvemeten inde rabbik ve ma hiye minez zalimine bi beiyd
( Rab’binin indinde işaretlenmişlerdir. O zalimlerden uzak değildir. )
11/84 Ve ila medyene ehahum şuayba kale ya kavmi'budullahe ma lekum min ilahin ğayruh ve la tenkusul mikyale vel mizane inni erakum bi hayrin ve inni ehafu aleykum azabe yevmin muhiyt
( Ve Medyen’e kardeşleri Şuayb, "Ey kavmim, Allah’a  kulluk edin. Size O’ndan başka ilah yoktur. Kile ölçeğini, ölçüyü, tartıyı eksiltip azaltmayın. Kesinlikle ben sizi hayırlarda görürüm. Kesinlikle ben üzerinize, kuşatan günün azabından korkarım." dedi. )
11/85 Ve ya kavmi evful mikyale vel mizane bil kisti ve la tebhasun nase eşyaehum ve la ta'sev fil erdi mufsidin
( Ve "Ey kavmim doğrulukla, adaletle kile ölçeğine, ölçüye, tartıya vefa edin. İnsanların eşyalarını eksiltmeyin. Bozguncular olarak yerde asileşmeyin." )
11/86 Bekiyyetullahi hayrun lekum in kuntum mu'minin ve ma ene aleykum bi hafiyz
( Eğer inananlarsanız Allah’ın bakiyesi size daha hayırlıdır. Ben üzerinize koruyucu, gözetici değilim. )
11/87 Kalu ya şuaybu e salatuke te'muruke en netruke ma ya'budu abauna ev en nef'ale fi emvalina ma neşa’inneke le entel halimur raşid
( "Ey Şuayb, o babalarımızın kulluk ettiklerini terketmemizi veya mallarımızla ne dilersek yapmamızı bırakmayı sana duan mı emrediyor? Kesinlikle sen yumuşaksın, akıllısın." dediler. )
11/88 Kale ya kavmi e raeytum in kuntu ala beyyinetin min rabbi ve razekani minhu rizkan hasena ve ma uridu en uhalifekum ila ma enhakum anh in uridu illel islaha mesteta'tu ve ma tevfikiy illa billah aleyhi tevekkeltu ve ileyhi unib
( "Ey kavmim, görür düşünür müsünüz? Eğer Rab’bimden delil üzerinde isem ve beni güzel rızık ile rızıklandırdı ise. O size menettiklerimden size ihtilaf etmek istemem. Kesinlikle ancak istidatım olduğu kadar iyileştirmeyi isterim. Muvaffakiyetim ancak Allah sayesindedir. O'na dayanıp sığınırım ve O'na dönerim." dedi. )
11/89 Ve ya kavmi la yecrimennekum şikakiy en yusibekum mislu ma esabe kavme nuhin ev kavme hudin ev kavme salih ve ma kavmu lutin minkum bi beiyd
( Ve ey kavmim, ayrılığınız, karşı gelmeniz sizi o Nuh kavmine, Hud kavmine veya Salih kavmine isabet edenin aynısına kesinlikle maruz bırakmasın. Lut kavmi sizden uzak değildir. )
11/90 Vestağfiru rabbekum summe tubu ileyh inne rabbi rahimun vedud
( Ve Rab’binizden af isteyin. Sonra O’na tevbe edin. Kesinlikle Rab’bim merhametlidir sevendir. )
11/91 Kalu ya şuaybu ma nefkahu kesiran min ma tekulu ve inna le nerake fina daiyfa ve lev la rahtuke le racemnake ve ma ente aleyna bi aziz
( "Ey Şuayb, o söylediklerinden çoğunu anlamıyoruz. Kesinlikle biz seni içimizde zayıf görüyoruz. Şayet yakınların olmasaydı, seni kovardık. Sen üzerimize büyük, üstün de değilsin." dediler. )
11/92 Kale ya kavmi e rahtiy eazzu aleykum minellah vettehaztumuhu veraekum zihriyya inne rabbi bima ta'melune muhiyt
( "Ey kavmim, yakınlarım size Allah’tan daha mı yücedir, şereflidir? O'nu dışlayarak sırtınıza, arkanıza aldınız. Kesinlikle Rab’bim o yaptıklarınızı kuşatandır." dedi. )
11/93 Ve ya kavmi'melu ala mekanetikum inni amil sevfe ta'lemune men ye'tihi azabun yuhzihi ve men huve kazib vertekibu inni meakum  rakib
( Ve "Ey kavmim, kuvvetinizle yapın. Kesinlikle ben de yapıyorum. Mahveden alçaltıcı azabın kime geleceğini ve o yalancının kim olduğunu yakında bileceksiniz. Bekleyin, gözetleyin kesinlikle ben de sizinle birlikte bekliyorum, gözetliyorum." )
11/94 Ve lemma cae emruna necceyna şuayben vellezine amenu mea hu bi rahmetin minna ve ehazetillezine zalemus sayhatu fe asbehu fi diyarihim casimin
( Ve emrimiz geldiğinde Şuayb’ı ve O'nunla birlikte inananları bizden rahmet ile kurtardık. O zulmedenleri çığlık yakaladı da yurtlarında diz çökenler oldular. )
11/95 Ke en lem yağnev fiha e la bu'den li medyene kema beidet semud
( Sanki orada hiç faydalanıp gani olmamışlar gibi. İyi bilin ki Medyen o Semud’un uzaklaştığı gibi uzaklaştı. )
11/96 Ve lekad erselna musa bi ayatina ve sultanin mubin
( Ve Musa’yı ayetlerimiz ve apaçık deliller ile gönderdik. )
11/97 İla fir'avne ve meleihi fettebeu emra fir'avn ve ma emru fir'avne bi raşid
( Firavun'a ve ileri gelenlerine. Firavun’un emrine tabi oldular. Oysa Firavun’un emri akıllıca, doğru değildi. )
11/98 Yakdumu kavmehu yevmel kiyameti fe evradehumun nar ve bi'sel virdul mevrud
( Ayağa kalkış günü kavminin önünde olur. Artık onları ateşe vardırmıştır. Ne kötü varış yeridir o varılan yer. )
11/99 Ve utbiu fi hazihi la'neten ve yevmel kiyameh bi'ser rifdul merfud
( Ve bunun içinde de, ayağa kalkış gününde de lanetle tabi olundular. Ne kötü yardımdır o yardım. )
11/100 Zalike min enbail kura nekussuhu aleyke minha kaimun ve hasiyd
( Bu sana anlattığımız şehirlerin haberlerindendir. Onlardan kaim olan da var biçilip hasat edileni de var. )
11/101 Ve ma zalemnahum ve lakin zalemu enfusehum fe ma ağnet anhum alihetuhumulleti yed'une min dunillahi min şey'in lemma cae emru rabbik ve ma zaduhum ğayra tetbib
( Ve biz onlara zulmetmedik ve lakin nefislerine zulmettiler. Böylece, Rab’binin emri geldiğinde, Allah’tan başka çağırdıkları ilahları onlara şey kadar bile fayda sağlamadılar. Onlara zararın haricindekini artırmadılar. )
11/102 Ve kezalike ahzu rabbike iza ehazel kura ve hiye zalimeh inne ahzehu elimun şedid
( Ve Rab’bin, o zalim şehirleri yakaladığında işte böyle yakaladı. Kesinlikle O’nun yakalaması şiddetli elimdir. )
11/103 İnne fi zalike le ayeten li men hafe azabel ahirah zalike yevmun mecmuun lehun nasu ve zalike yevmin meşhud
( Ahiret azabından korkanlar için bunda kesinlikle ayetler vardır. Bu onda insanların toplanacağı gündür. Bu, şahit olunan gündür. )
11/104 Ve ma nuehhiruhu illa li ecelin ma'dud
( Ve biz onu adedi belirli vade haricinde ertelemeyiz. )
11/105 Yevme ye'ti la tekellemu nefsun illa bi iznih fe minhum şekiyyun ve seiyd
( O gün gelince nefisler O’nun izni haricinde kelam edemez, söz söyleyemez. Artık onlardan şakiler, bedbahtlar da vardır, mesud olanlar da. )
11/106 Fe emmellezine şeku fe fin nari lehum fiha zefirun ve şehik
( O bedbaht olanlar ateşin içindedirler. Onlara orada hıçkırıkla nefes vererek inlemeler ve haykırışlar vardır. )
11/107 Halidine fiha madametis semavatu vel erdu illa ma şae rabbuk inne rabbeke fe'alun li ma yurid
( Rab’binin dilemesi hariç, gökler ve yer daim olduğu sürece onun içinde ebedidirler. Kesinlikle Rab’bin ne isterse yapar. )
11/108 Ve emmellezine suidu fe fil cenneti halidine fiha madametis semavatu vel erdu illa ma şae rabbuk ataen ğayra meczuz
( Ve o mesud olanlar artık cennetin içindedirler. Rab’binin dilemesi hariç, gökler ve yer daim olduğu sürece, kesintisiz bağış olarak, onun içinde ebedidirler.  )
11/109 Fe la teku fi miryetin min ma ya'budu haula’ma ya'budune illa kema ya'budu abauhum min kabl ve inna le muveffuhum nesibehum ğayra menkus
( O halde o kulluk edenlerden şüphe içinde olma. Bunlar önceden babalarının kulluk ettikleri gibi olmasının haricinde kulluk etmezler. Kesinlikle biz onların nasiplerini eksiltmeden vefa edeceğiz. )
11/110 Ve lekad ateyna musel kitabe fahtulife fih ve lev la kelimetun sebekat min rabbike le kudiye beynehum ve innehum le fi şekkin minhu murib
( Ve Musa’ya kitabı vermiştik de onun hakkında ihtilaf edildi. Şayet Rab’binden geçmiş kelime olmasaydı, aralarında hükmedilirdi. Kesinlikle onlar ondan vesveseli şüphe içindedirler. )
11/111 Ve inne kullun lemma leyuveffiyennehum rabbuke a'malehum innehu bima ya'melune habir
( Ve kesinlikle her biri öyledir ki Rab’bin kesinlikle onlara çalışmalarını vefa edecektir. Kesinlikle O, ne yaptıklarından haberdardır. )
11/112 Festekim kema umirte ve men tabe meake ve la tatğav innehu bima ta'melune besir
( O halde emredildiğin gibi doğru ol. Seninle birlikte tevbe edenler de. Azmayın. Kesinlikle O ne yaptığınızı görendir. )
11/113 Ve la terkenu ilellezine zalemu fe temessekumun naru ve ma lekum min dunillahi min evliyae summe la tunsarun
( Ve o zulmedenlere yaklaşmayın. Yoksa size ateş dokunur. Size Allah’tan başka dostlar yoktur. Sonra yardım da edilmezsiniz. )
11/114 Ve ekimis salate tarafeyin nehari ve zulefen minel leyli innel hasenati yuzhibnes seyyiat zalike zikra liz zakirin
( Ve gündüzün iki kenarında ve gecenin saçaklarında duaya kalkın. Kesinlikle iyilikler kötülükleri giderir. Bu hatırlayanlar için hatırlatmadır. )
11/115 Vasbir fe innellahe la yudiy'u ecral muhsinin
( Ve sabret. Kesinlikle Allah iyilik yapanların ödülünü yitirmez. )
11/116 Fe lev la kane minel kuruni min kablikum ulu bekiyyetin yenhevne anil fesadi fil erdi illa kalilen min men enceyna minhum vettebeallezine zalemu ma utrifu fihi ve kanu mucrimin
( Sizden önceki nesillerden bakiyesi olanlar yerde bozgunu men etmeli değiller miydi? Ancak bunu, onlardan kurtardıklarımızdan azı yaptı. O zulmedenler, içinde şımartıldıklarına tabi oldular. Suçlular oldular. )
11/117 Ve ma kane rabbuke li yuhlikel kura bi zulmin ve ehluha muslihun
( Ve Rab’bin, sahipleri iyileştirenler iken, şehirleri zulüm ile helak edecek değildir. )
11/118 Ve lev şae rabbuke le cealen nase ummeten vahideten ve la yezalune muhtelifin
( Ve şayet Rab’bin dileseydi insanları tek topluluk kılardı da ihtilaf etmekten geri durmazlardı. )
11/119 İlla men rahime rabbuk ve li zalike halekahum ve temmet kelimetu rabbike le emleenne cehenneme minel cinneti ven nasi ecmein
( Rab’binin merhamet ettikleri hariç. Onları bunun için yarattı. Rab’binin "Ben kesinlikle cehennemi cinlerden ve insanlardan topluca, tamamen dolduracağım." kelimesi tamamlandı. )
11/120 Ve kullen nekussu aleyke min enbair rusuli ma nusebbitu bihi fuadek ve caeke fi hazihil hakku ve mev'izatu ve zikra lil mu'minin
( Ve sana resullerin haberlerinden hepsini anlatıyoruz ki onlarla kalbini sabitleyelim. Sana bunun içinde, inananlar için gerçek, öğüt ve hatırlama geldi. )
11/121 Ve kul lillezine la yu'minuna'melu ala mekanetikum inna amilun
( Ve o inanmayanlara  de ki: "Kuvvetinizle yapın. Kesinlikle biz de yapıyoruz." )
11/122 Venteziru inna muntezirun
( Ve bekleyin, kesinlikle biz de bekleyenleriz. )
11/123 Ve lillahi ğaybus semavati vel erdi ve ileyhi yurceul emru kulluhu fa'budhu ve tevekkel aleyh ve ma rabbuke bi ğafilin an ma ta'melun
( Ve göklerin ve yerin gaybı Allah içindir. İşlerin hepsi O’na döndürülür. O halde O'na kulluk et ve O'na dayanıp sığın. Rab’bin o yaptıklarınızdan habersiz değildir.  )
YUSUF 12/1 Elif lam ra tilke ayatul kitabil mubin
( Elif lam ra. Bunlar apaçık kitabın ayetleridir. )
12/2 İnna enzelnahu kur'anen arabiyyen leallekum ta'kilun
( Kesinlikle biz onu Arapça Kur'an olarak indirdik. Umulur ki akıl edersiniz. )
12/3 Nahnu nekussu aleyke ahsenel kasasi bima evhayna ileyke hazel kur'ane ve in kunte min kablihi le minel ğafilin
( Sana bu Kur'an’ı vahyetmemizden dolayı sana en güzel hikayeleri anlatıyoruz. Kesinlikle sen ondan önce habersizlerdendin. )
12/4 İz kale yusufu li ebihi ya ebeti inni raeytu ehade aşera kevkeben veş şemse vel kamera raeytuhum li sacidin
( Zamanında Yusuf babasına "Ey baba, kesinlikle ben on bir yıldız, Güneş ve Ay gördüm. Onları benim için yere kapanırlarken gördüm." dedi. )
12/5 Kale ya buneyye la taksus ru'yake ala ihvetike fe yekidu leke keyda inneş şeytane lil insani aduvvun mubin
( "Ey oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa sana hile yapıp tuzak kurarlar. Kesinlikle şeytan, insan için apaçık düşmandır." dedi. )
12/6 Ve kezalike yectebike rabbuke ve yuallimuke min te'vilil ehadisi ve yutimmu ni'metehu aleyke ve ala ali ya'kube kema etemmeha ala ebeveyke min kablu ibrahime ishak inne rabbeke alimun hakim
( Ve Rab’bin seni işte böyle seçer ve sana sözlerin yorumundan öğretir ve önceden babaların İbrahim’e, İshak’a tamamladığı gibi, senin üzerine ve Yakub ailesinin üzerine nimetini tamamlar. Kesinlikle Rab’bin bilendir hakimdir. )
12/7 Lekad kane fi yusufe ihvetihi ayatun lis sailin
( Yusuf’ta, kardeşlerinde, sual edenler için ayetler vardı. )
12/8 İz kalu le yusufu ve ehuhu ehabbu ila ebina minna ve nahnu usbeh inne ebana le fi dalalin mubin
( Zamanında "Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgililer. Bizler grubuz. Kesinlikle babamız apaçık sapıklık içindedir." dediler. )
12/9 Uktulu yusufe ev itrahuhu erdan yahlu lekum vechu ebikum ve tekunu min ba'dihi kavmen salihin
( Yusuf'u öldürün veya bir yere atın ki, babanızın yüzü size kalsın. Ondan sonra yine iyiler kavmi olursunuz.  )
12/10 Kale kailun minhum la taktulu yusufe ve elkuhu fi ğayabetil cubbi yeltekithu ba'dus seyyarati in kuntum failin
( Onlardan söz sahibi "Yusuf’u öldürmeyin. O'nu kuyunun dibine, bilinmezliğine, yokluğuna atın. O'nu bazı seyyarlar bulsun. Eğer yapanlar olursanız." dedi. )
12/11 Kalu ya ebana ma leke la te'menna ala yusufe inna lehu lenasihun
( "Ey babamız, ne oldu sana da Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun. Kesinlikle biz O'na nasihat verenleriz." dediler. )
12/12 Ersilhu meana   ğaden yerta’ve yel'ab ve inna lehu lehafizun
( O'nu yarın bizimle birlikte gönder. Gezsin ve oynayıp eğlensin. Kesinlikle biz O'na koruyucular, gözeticiler oluruz.  )
12/13 Kale inni le yahzununi en tezhebu bihi ve ehafu en ye'kulehuz zi'bu ve entum anhu ğafilun
( "O'nunla gitmeniz kesinlikle beni hüzünlendirir. Sizler O'ndan habersizler iken O'nu kurt yer diye korkarım." dedi. )
12/14 Kalu le in ekelehuz zi'bu ve nahnu usbetun inna izen le hasirun
( "Eğer, bizler grupken O'nu kurt yerse, o zaman kesinlikle biz hasarlananlar oluruz." dediler. )
12/15 Fe lemma zehebu bihi ve ecmeu en yec'aluhu fi ğayabetil cubb ve evhayna ileyhi le tunebbiennehum bi emrihim haza ve hum la yeş'urun
( O'nunla gittiklerinde, O'nu kuyunun dibinde, yokluğunda, bilinmezliğinde kılmaya toplandılar. O'na "Sen, kesinlikle onlara bu işlerini farketmedikleri bir zamanda haber vereceksin." diye vahyettik. )
12/16 Ve cau ebahum işaen yebkun
( Ve yatsı zamanı ağlayarak babalarına geldiler. )
12/17 Kalu ya ebana inna zehebna nestebiku ve terakna yusufe inde metaina fe ekelehuz zi'b ve ma ente bi mu'minin lena ve lev kunna sadikin
( Ey babamız, biz ayrıldık yarışıyorduk. Yusuf’u mallarımızın yanında bırakmıştık da O'nu kurt yedi. Şayet doğrular bile olsak sen bize inanan olmazsın." dediler. )
12/18 Ve cau ala kamisihi bi demin kezib kale bel sevvelet lekum enfusukum emra fe sabrun cemil vallahul musteanu ala ma tesifun
( Ve gömleğinin üzerine yalancı kan sürmüşlerdi. "Bilakis nefisleriniz sizi aldatmış da işe sürüklemiş, teşvik etmiş. Artık güzel sabır. Allah o vasfettiklerinizin üzerine sığınılacak olandır." dedi. )
12/19 Ve caet seyyaratun fe erselu varidehum fe edla delveh kale ya buşra haza ğulam ve eserruhu bidaah vallahu alimun bima ya'melun
( Ve seyyarlar geldi de sucularını gönderdiler. Kovasını sarkıttı. "Ey müjde, bu genç." dedi. O'nu sermaye olarak gizlediler. Allah o yaptıklarını biliyordu. )
12/20 Ve şeravhu bi semenin bahsin derahime ma'dudeh ve kanu fihi minez zahidin
( Ve O'nu az değere, adedi belirli dirheme sattılar. O'nun hakkında feragat edenlerden oldular. )
12/21 Ve kalellezişterahu min misra limraetihi ekrimi mesvahu asa en yenfeana ev nettehizehu veleda ve kezalike mekkenna li yusufe fil erdi ve li nuallimehu min te'vilil ehadis vallahu ğalibun ala emrihi ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
( Ve şehirden O'nu satın alan Mısırlı, karısına "O'na mekanını ikram et. Belki bize faydalı olur veya O'nu çocuk ediniriz." dedi. Yusuf’a, O'na sözlerin yorumundan öğretmek için, yerde işte böyle mekan verdik. Allah işine galiptir. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler. )
12/22 Ve lemma beleğa eşuddehu ateynahu hukmen ve ilma ve kezalike neczil muhsinin
( Ve olgunluğuna erişince O'na hüküm ve ilim verdik. İyilik yapanları işte böyle karşılıklandırırız. )
12/23 Ve ravedethulleti huve fi beytiha an nefsihi ve ğallekatil ebvabe ve kalet heyte lek kale meazellahi innehu rabbi ahsene mesvay innehu la yuflihuz zalimun
( Ve o evin içindeki kadın O'nu, O'nun nefsini arzuladı. Kapıları kilitledi ve "Haydi gelsene." dedi. "Allah’a  sığınırım. Kesinlikle o Rab’bimdir. Bana güzel mekan verdi. Kesinlikle O zalimleri iflah etmez." dedi. )
12/24 Ve lekad hemmet bihi ve hemme biha lev la en raa burhane rabbih kezalike li nasrife anhus sue vel fahşa’innehu min ibadinel muhlesin
( Ve O'na taammüd etti, meyledip heveslendi. O Rab’binin delilini görmeseydi, O da ona taammüd edecekti, meyledip heveslenecekti. İşte kötülüğü ve ahlaksızlığı O'ndan böyle ayırmamız içindi. Kesinlikle O samimi kullarımızdandı. )
12/25 Vestebekal babe ve kaddet kamisahu min duburin ve elfeya seyyideha ledel bab kalet ma cezau men erade bi ehlike suen illa en yuscene ev azabun elim
( Ve kapıya koştular. Gömleğini arkasından yırttı. Kapının yanında onun efendisiyle karşılaştılar. "O senin ailene kötülüğü isteyen kimsenin karşılığı zindana atılmasının veya elim azabın haricindeki olamaz." dedi. )
12/26 Kale hiye ravedetni an nefsi ve şehide şahidun min ehliha in kane kamisuhu kudde min kubulin fe sadekat ve huve minel kazibin
( "O beni nefsimden arzuladı." dedi. Onun ailesinden şahit şahitlik etti. "Eğer O'nun gömleği önden yırtılmış ise kadın doğrudur ve O yalancılardandır." )
12/27 Ve in kane kamisuhu kudde min duburin fe kezebet ve huve mines sadikin
( Ve eğer O'nun gömleği arkasından yırtılmış ise kadın yalan söylemiştir ve O doğrulardandır. )
12/28 Fe lemma raa kamisahu kudde min duburin kale innehu min keydikunn inne keydekunne azim
( Böylece gömleğinin arkadan yırtıldığını gördüklerinde, "Kesinlikle o, siz kadınların hilesinden tuzağındandır. Kesinlikle sizin hileniz tuzağınız büyüktür." dedi. )
12/29 Yusufu a'rid an haza vestağfiri li zenbik inneki kunti minel hatiin
( Yusuf, bundan yüz çevirip dön. Sen de günahın için af iste. Kesinlikle sen hatalılardan oldun. )
12/30 Ve kale nisvetun fil medinetimraetul azizi turavidu fetaha an nefsih kad şeğafeha hubba inna leneraha fi dalalin mubin
( Ve şehirde kadınlar "Azizin karısı genç adamını nefsinden arzulamış. Sevgi onu kavuruvermiş. Kesinlikle biz onu apaçık sapıklık içinde görüyoruz." dediler. )
12/31 Fe lemma semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a'tedet lehunne muttekeen ve atet kulla vahidetin minhunne sikkinen ve kaletihruc aleyhinn fe lemma raeynehu ekbernehu ve katta'ne eydiyehunne ve kulne haşe lillahi ma haza beşera in haza illa melekun kerim
( O kadınların tuzaklarını, dedikodularını duyunca, o kadınlara gönderdi. Onlara sofra hazırladı ve o kadınlardan her birine bıçak verdi. "Çık onların karşısına." dedi. O'nu gördüklerinde, O'nu yüceltip büyüttüler ve ellerini kestiler. "Korku Allah için. Bu insan değildir. Kesinlikle bu faydalı melektir." dediler. )
12/32 Kalet fe zalikunnellezi lumtunneni fih ve lekad ravedtuhu an nefsihi festa'sam ve lein lem yef'al ma amuruhu le yuscenenne ve leyekunen mines sağirin
( "Bu o hakkında beni kınadığınızdır. O'nu nefsinden arzuladım da namuslu davrandı. Eğer O'na emrettiğimi yapmazsa, kesinlikle zindana atılacak ve alçaklardan olacak." dedi. )
12/33 Kale rabbis sicnu ehabbu ileyye min ma yed'uneni ileyh ve in la tasrif anni keydehunne asbu ileyhinne ve ekun minel cahilin
( "Rab’bim, zindan bana o beni çağırdıklarından daha sevimlidir. Eğer hilelerini, tuzaklarını benden uzak tutmazsan, onlara kalırım meylederim ve cahillerden olurum." dedi. )
12/34 Festecabe lehu rabbuhu fe sarafe anhu keydehunn innehu huves semiul alim
( Böylece Rab’bi O'na cevap verip kabul etti de o kadınların hilelerini tuzaklarını O'ndan uzak tuttu. Kesinlikle O, O duyandır, bilendir. )
12/35 Summe beda lehum min ba'di ma raevul ayati le yescununnehu hatta hiyn
( Sonra, o gördükleri ayetlerin ardından, O'nu belirli zamana kadar kesinlikle zindana atmak onlara uygun göründü. )
12/36 Ve dehale meahus sicne feteyan kale ehaduhuma inni erani a'siru hamra ve kalel aharu inni erani ahmilu fevka ra'si hubzen te'kulut tayru minh nebbi'na bi te'vilih inna nerake minel muhsinin
( Ve O'nunla birlikte zindana iki genç adam da girdi. Onlardan birisi "Kesinlikle ben kendimi şarap sıkarken gördüm." dedi. Diğeri "Kesinlikle ben kendimi başımın üstünde ekmek taşırken gördüm. Kuşlar ondan yediler. Bize onun yorumunu haber ver. Kesinlikle biz seni iyilik yapanlardan görüyoruz." dedi.  )
12/37 Kale la ye'tikuma taamun turzekanihi illa nebbe'tukuma bi te'vilihi kable en ye'tiyekuma zalikuma min ma alemeni rabbi inni teraktu millete kavmin la yu'minune billahi ve hum bil ahirati hum kafirun
( "Sizin ikinizin rızıklanacağınız yiyecek gelmeden önce onun yorumunu size haber veririm. Bu, Rab’bimin bana öğrettiklerindendir. Kesinlikle ben Allah’a  inanmayan ve ahirete inkarcılar olan kavmin milletini terkettim." dedi. )
12/38 Vetteba'tu millete abai ibrahime ve ishaka ve ya'kub ma kane lena en nuşrike billahi min şey’zalike min fadlillahi aleyna ve alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkurun
( Ve "Babalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un milletine tabi oldum. Bizim, Allah’a  bir şeyi ortak koşmamız olmaz. Bu, bize ve insanlara Allah’ın üstünlüğündendir lütfundandır. Lakin insanların çoğunluğu şükretmezler."  )
12/39 Ya sahibeyis sicni e erbabun muteferrikune hayrun emillahul vahidul kahhar
( Ey benim zindan arkadaşlarım. Ayrı ayrı Rabler mi daha hayırlı, yoksa tek kahredici Allah’mı? )
12/40 Ma ta'budune min dunihi illa esmaen semmeytumuha entum ve abaukum ma enzelellahu biha min sultan inil hukmu illa lillah emera en la ta'budu illa iyyah zaliked dinul kayyimu ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
( O O’ndan başka kulluk ettikleriniz ancak sizin ve babalarınızın isimlendirdiği isimlerdir. Allah onlarla ilgili delil indirmedi. Kesinlikle hüküm ancak Allah içindir. O, size, O’nun haricindekine kulluk etmemenizi emretti. Bu doğru, daim olan dindir. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler.  )
12/41 Ya sahibeyis sicni emma ehadukuma fe yeskiy rabbehu hamra ve emmel aharu fe yuslebu fe te'kulut tayru min ra'sih kudiyel emrullezi fihi testeftiyan
( “Ey benim zindan arkadaşlarım. Sizden biri efendisine yine şarap dökecek. Ama diğeri asılacak da kuşlar başından yiyecekler. İşte hakkında fetva bildiri istediğiniz iş böylece yerine getirildi."  )
12/42 Ve kale lillezi zanne ennehu nacim minhumezkurni inde rabbike fe ensahuş şeytanu zikra rabbihi fe lebise fis sicni bid'a sinin
( Ve onlardan, kesinlikle kurtulacağını zannettiğine "Beni efendinin indinde hatırla." dedi. Ancak, şeytan ona yoldaşını hatırlamayı unutturdu da zindanda daha senelerce kaldı. )
12/43 Ve kalel meliku inni era seb'a bekaratin simanin ye'kuluhunne seb'un icafun ve seb'a sumbulatin hudrin ve uhara yabisat ya eyyuhel meleu eftuni fi ru'yaye in kuntum lir ru'ya ta'burun
( Ve hükümdar "Kesinlikle ben yedi semiz sığır gördüm. Onları yedi cılız olanı yiyordu. Yedi yeşil başak ve diğerleri kuru. Ey ileri gelenler, eğer rüyayı yorumlarsanız bana rüyam hakkında fetva verin, fikir bildirin." dedi. )
12/44 Kalu adğasu ahlam ve ma nahnu bi te'vilil ahlami bi alimin
( "Karışık rüyalar. Biz rüyaların yorumunu bilenler değiliz." dediler. )
12/45 Ve kalellezi neca minhuma veddekera ba'de ummetin ene unebbiukum bi te'vilihi fe ersilun
( Ve onlardan kurtulanı, uzun zaman sonra kavrayıp idrak etti de "Ben onun yorumunu size haber veriririm. Haydi gönderin beni." dedi. )
12/46 Yusufu eyyuhes siddiku eftina fi seb'i bekaratin simanin ye'kulu hunne seb'un icafun ve seb'i sumbulatin hudrin ve uhara yabisatin lealli erciu ilen nasi leallehum ya'lemun
( Yusuf, ey doğru olan. Yedi semiz sığırı yedi cılız sığırın yemesi ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olanlar konusunda bize fikir bildir. Umarım insanlara dönerim. Umulur ki bilirler. )
12/47 Kale tezre’une seb'a sinine deeba fe ma hasadtum fe zeruhu fi sumbulihi illa kalilen min ma te'kulun
( "Yedi sene usülüne göre ekeceksiniz. Hasat etmeyin de o yediklerinizden azı haricindekileri başağının içinde bırakın." dedi. )
12/48 Summe ye'ti min ba'di zalike seb'un şidadun ye'kulne ma kaddemtum lehunne illa kalilen min ma tuhsinun
( “Sonra bunun ardından yedi şiddetli zorlu olanı gelecek. O biriktirip daim kıldıklarınızı, o saklayacaklarınızdan azı haricindekini yiyecek."  )
12/49 Summe ye'ti min ba'di zalike amun fihi yuğasun nasu ve fihi ya'sirun
( Sonra, bunun ardından içinde insanların yardım edileceği yağışlı olan ve sıkacakları yıl gelecek. )
12/50 Ve kalel meliku'tuni bih fe lemma caehur rasulu kalerci'ila rabbike fes'elhu ma balun nisvetillati katta'ne eydiyehunn inne rabbi bi keydihinne alim
( Ve hükümdar "O'nu bana getirin." dedi. Resul ona geldiğinde. "Efendine geri dön de o ellerini kesen kadınların durumları neymiş ona sual et. Kesinlikle Rab’bim onların hilelerini tuzaklarını bilendir." dedi. )
12/51 Kale ma hatbukunne iz ravedtunne yusufe an nefsih kulne haşe lillahi ma alimna aleyhi min su’kalet imraetul azizil ane hashasal hakku ene ravedtuhu an nefsihi ve innehu le mines sadikin
( “Yusuf’u nefsinden arzuladığınızda işiniz, derdiniz neydi?” dedi. “Korku Allah için, biz O'nun üzerine kötülükten bilmeyiz." dediler. Aziz'in karısı "Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben O'nu nefsinden arzuladım. Kesinlikle O doğrulardandır." dedi.  )
12/52 Zalike li ya'leme enni lem ehunhu bil ğaybi ve ennellahe la yehdi keydel hainin
( Bu, O'nun gıyabında O'na kesinlikle ihanet etmediğimi bilmesi içindir. Kesinlikle Allah hainlerin tuzağını yönlendirmez. )
12/53 Ve ma uberriu nefsi innen nefse le emmaratun bis sui illa ma rahime rabbi inne rabbi ğafurun rahim
( Ve nefsimi temize çıkarmıyorum. Kesinlikle nefis, Rab’bimin merhamet gösterdiğinin haricinde, kötülüğü emreder. Kesinlikle Rab’bim affedendir merhametlidir. )
12/54 Ve kalel meliku'tuni bihi estahlishu li nefsi fe lemma kellemehu kale innekel yevme ledeyna mekinun emin
( Ve hükümdar "O'nu bana getirin. O'nu nefsim için kurtarayım." dedi. O'na kelam edip söz söylediğinde, "Kesinlikle sen bugün yanımızda yüksek rütbe sahibisin, güvenilirsin." dedi.  )
12/55 Kalec'alni ala hazainil ard inni hafiyzun alim
( "Beni yerin hazineleri üzerine getir. Kesinlikle ben koruyucuyum bilenim." dedi. )
12/56 Ve kezalike mekkenna li yusufe fil ard yetebevveu minha haysu yeşa’nusibu bi rahmetina men neşau ve la nudiy'u ecral muhsinin
( Ve Yusuf’a yerde işte böyle imkan verdik. Oradan her nerede dilerse makam tutuyordu. Rahmetimizi dilediğimize isabet ettiririz. İyilik yapanların ödülünü yitirmeyiz. )
12/57 Ve le ecrul ahirati hayrun lillezine amenu ve kanu yettekun
( Ve o inananlar ve sakınmış olanlar için ahiretin ödülü daha hayırlıdır. )
12/58 Ve cae ihvetu yusufe fe dehalu aleyhi fe arafehum ve hum lehu munkirun
( Ve Yusuf’un kardeşleri geldiler de O'nun yanına girdiler. Onları tanıdı. Onlar O'nu inkar edenlerdi, tanımayanlardı, O'na kötülük yapanlardı. )
12/59 Ve lemma cehhezehum bi cehazihim kale'tuni bi ehil lekum min ebikum e la teravne enni ufil keyle ve ene hayrul munzilin
( Ve onları aletleri ile donatınca "Bana, size babanızdan olan kardeşinizi getirin. Kesinlikle benim kile ölçeğini, ölçüyü vefalı, tam yaptığımı görmüyor musunuz? Ve ben misafir ağırlayanların en hayırlısıyım." dedi. )
12/60 Fe in lem te'tuni bihi fe la keyle lekum indi ve la takrabuni
( Eğer onu bana getirmezseniz, artık indimde size kile ölçeği yoktur ve bana yaklaşmayın. )
12/61 Kalu senuravidu anhu ebahu ve inne le failun
( "Onun hakkında babasının rızasını alacağız ve kesinlikle yapacağız." dediler. )
12/62 Ve kale li fityanihic'alu bidaatehum fi rihalihim leallehum ya'rifuneha izenkalebu ila ehlihim leallehum yarciun
( Ve genç adamlarına "Sermayelerini palanlarının içine gizleyin. Umulur ki ailelerine döndüklerinde onların farkına varırlar. Umulur ki onlar dönerler." dedi. )
12/63 Fe lemma raceu ila ebihim kalu ya ebana munia minnel keylu fe ersil meana   ehana nektel ve inna lehu lehafizun
( Babalarına döndüklerinde, " Ey babamız, bizden kile ölçeği menedildi. Haydi kardeşimizi bizimle gönder de ölçek alalım. Kesinlikle biz ona koruyucular, gözeticiler olacağız." dediler. )
12/64 Kale hel amenukum aleyhi illa kema emintukum ala ehiyhi min kabl fellahu hayrun hafizan ve huve erhamur rahimin
( "Önceden kardeşi üzerine size güvendiğimin haricinde size onun üzerine güvenir miyim? Allah koruyucuların, gözeticilerin en hayırlısıdır. O merhamet edenlerin en merhametlisidir." dedi. )
12/65 Ve lemma fetehu metaahum vecedu bidaatehum ruddet ileyhim kalu ya ebana ma nebğiy hazihi bidaatuna ruddet ileyna ve nemiru ehlena ve nahfezu ehana ve nezdadu keyle beir zalike keylun yesir
( Ve faydalarını açtıklarında sermayelerini kendilerine geri verilmiş buldular. "Ey babamız ne ararız? İşte bu sermayelerimiz bize geri verildi. Ailemize işler yaparız ve kardeşlerimizi koruruz. Deve yükü ölçeğini artırırız. Bu az kile ölçeğidir." dediler. )
12/66 Kale len ursilehu meakum  hatta tu'tuni mevsikan minellahi lete'tunneni bihi illa en yuhata bikum fe lemma atevhu mevsikahum kalellahu ala ma nekulu vekil
( "Siz bana, kuşatılmış olmanız haricinde, onu bana kesinlikle getireceğinize dair Allah’tan yemin sözü verene kadar onu sizinle göndermem." dedi. Yemin sözlerini verdiklerinde "Allah o söylediklerimize vekildir." dedi. )
12/67 Ve kale ya beniyye la tedhulu min babin vahidin vedhulu min ebvabin muteferrikah ve ma uğni ankum minellahi min şey’inil hukmu illa lillah aleyhi tevekkeltu ve aleyhi fel yetevekkelil mutevekkilun
( Ve "Ey oğullarım, tek kapıdan girmeyin, ayrı kapılardan girin. Size Allah’tan hiçbir şeye karşı fayda veremem. Hüküm ancak Allah içindir. O’na dayanıp sığındım. Artık dayanıp sığınanlar O’na dayanıp sığınsınlar." dedi. )
12/68 Ve lemma dehalu min haysu emerahum ebuhum ma kane yuğni anhum minellahi min şey'in illa haceten fi nefsi ya'kube kadaha ve innehu le zu ilmin li ma allemnahu ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
( Ve babalarının emrettiği yerden girdiklerinde, Yakub’un nefsindeki isteğin yerine getirilmesi haricinde, onlara Allah’tan hiçbir şeye karşı fayda veremezdi. Kesinlikle o, O'na öğrettiğimiz için ilim sahibiydi. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler.  )
12/69 Ve lemma dehalu ala yusufe ave ileyhi ehahu kale inni ene ehuke fe la tebteis bima kanu ya'melun
( Ve Yusuf'un yanına girdiklerinde kardeşini kendine alıkoydu. "Kesinlikle ben, ben senin kardeşinim. O halde yapmış olduklarından dolayı üzülme." dedi. )
12/70 Fe lemma cehhezehum bi cehazihim ceales sikayete fi rahli ehiyhi summe ezzene muezzinun eyyetuhel iyru innekum le sarikun
( Onları aletleri ile donatınca, içecek su kabını kardeşinin palanının içine koydu. Sonra bildirici, seslenici "Ey kervan kesinlikle siz hırsızlarsınız." diye seslenip bildirdi. )
12/71 Kalu ve akbelu aleyhim maza tefkidun
( Onlara döndüler ve "Ne kaybettiniz?" dediler. )
12/72 Kalu nefkidu suvaal meliki ve li men cae bihi himlu beirin ve ene bihi zeim
( “Hükümdarın su kabını kaybettik. Onu getiren için deve yükü var. Ben onunla zimmetliyim." dediler. )
12/73 Kalu tellahi lekad alimtum ma ci'na li nufside fil erdi ve ma kunna sarikin
( “Allah için, bilmişsinizdir ki biz yerde bozgun yapmak için gelmedik. Hırsızlar da değiliz." dediler. )
12/74 Kalu fe ma cezauhu in kuntum kazibin
( "Peki eğer yalancılarsanız onun karşılığı nedir?" dediler. )
12/75 Kalu cezauhu men vucide fi rahlihi fe huve cezauh kezalike necziz zalimin
( "Onun karşılığı, kimin palanında bulunursa, o onun  karşılığıdır. Biz zalimleri işte böyle karşılıklandırırız." dediler. )
12/76 Fe bedee bi ev'iyetihim kable viai ehiyhi summestahraceha min viai ehiyh kezalike kidna li yusuf ma kane li ye'huze ehahu fi dinil meliki illa en yeşaellah nerfeu deracatin men neşa’ve fevka kulli zi ilmin alim
( Böylece Yusuf, kardeşinin saklama kabından önce onların saklama kaplarını aramaya başladı. Sonra onu kardeşinin saklama kabından çıkardı. İşte biz Yusuf'a böyle hile yaptırıp tuzak kurdurduk. Hükümdarın dininde, Allah’ın dilemesi haricinde, kardeşini alıkoyması olamazdı. Biz dilediğimiz kimseyi derecelerle yükseltiriz. Herkesin üstünde ilim sahibi bilen vardır. )
12/77 Kalu in yesrik fe kad seraka ehun lehu min kabl fe eserraha yusufu fi nefsihi ve lem yubdiha lehum kale entum şerrun mekana vallahu a'lemu bima tesifun
( "Eğer o çalmışsa, önceden kardeşi de çalmıştı." dediler. Yusuf onu nefsinde gizledi. Onu onlara açığa çıkarmadı. "Siz kötü mekandasınız. Allah o vasfettiklerinizi bilir." dedi. )
12/78 Kalu ya eyyuhel azizu inne lehu eben şeyhan kebiran fe huz ehadena mekaneh inna nerake minel muhsinin
( "Ey aziz, kesinlikle onun babası yaşlı adam. O halde, onun yerine birimizi al. Kesinlikle biz seni iyilik yapanlardan görüyoruz." dediler. )
12/79 Kale meazellahi en ne'huze illa men vecedna metaana indehu inna izen le zalimun
( "Faydamızı indinde bulduğumuz kimseden başkasını yakalamaktan Allah'a sığınırım. Kesinlikle biz o zaman zalimler oluruz." dedi. )
12/80 Fe lemmestey'esu minhu halesu neciyya kale kebiruhum e lem ta'lemu enne ebakum kad ehaze aleykum mevsikan minellahi ve min kablu ma ferrattum fi yusuf fe len ebrahal erda hatta ye'zene li ebi ev yahkumellahu li ve huve hayrul hakimin
( Ondan ümit kestiklerinde, fısıldaşarak oradan uzaklaştılar. Büyükleri "Babanızın Allah’tan sizin üzerinize söz aldığını ve önceden Yusuf hakkında o yaptığınız kusuru eksikliği bilmiyor musunuz? Artık babam bana izin verene veya Allah bana hüküm verinceye kadar ben bu yerden ayrılmam. O hakimlerin en hayırlısıdır." dedi. )
12/81 İrciu ila ebikum fe kulu ya ebana innebneke serak ve ma şehidna illa bima alimna ve ma kunna lilğaybi hafizin
( Babanıza dönün de "Ey babamız, kesinlikle senin oğlun hırsızlık yaptı. O bildiğimizin haricinde şahitlik etmiyoruz. Gayb için koruyucular, gözeticiler de değiliz." deyin. )
12/82 Ves'elil karyetelleti kunna fiha vel iyralleti akbelna fiha ve inna lesadikun
( Ve içinde olduğumuz o şehire ve içinde döndüğümüz kervana sual et. Kesinlikle biz doğrularız.  )
12/83 Kale bel sevvelet lekum enfusukum emra fe sabrun cemil asellahu en ye'tiyeni bihim cemia innehu huvel alimul hakim
( "Bilakis nefisleriniz sizi bir işe sürüklemiş, teşvik etmiş sürüklemiş. O halde, güzel sabır. Allah’ın onları bana topluca getirmesi umulur. Kesinlikle O, O bilendir hakimdir." dedi.  )
12/84 Ve tevella anhum ve kale ya esefa ala yusufe vebyaddat aynahu minel huzni fe huve kezim
( Ve onlardan yüz çevirdi. "Ey Yusuf'a olan üzüntü" dedi. Hüzünden gözü beyazlaştı. Artık o öfkesini açığa vurmayandı. )
12/85 Kalu tellahi tefteu tezkuru yusufe hatta tekune haradan ev tekune minel halikin
( "Allah için, Yusuf’u hatırlayıp duruyorsun. Nihayet hiddetli olacaksın veya helak olanlardan olacaksın." dediler. )
12/86 Kale innema eşku bessi ve huzni ilellahi ve a'lemu minellahi ma la ta'lemun
( "Derdimi ve hüznümü Allah’a  şikayet ederim ve Allah’tan o bilmediklerinizi bilirim." dedi. )
12/87 Ya beniyyezhebu fe tehassesu min yusufe ve ehiyhi ve la tey'esu min ravhillahi illel kavmul kafirun
( Ey oğullarım, gidin de Yusuf'u ve kardeşini araştırın. İnkarcılar kavmi haricindekiler Allah’ın rahmetinden ümit kesmezler. )
12/88 Fe lemma dehalu aleyhi kalu ya eyyuhel azizu messena ve ehlened durru ve ci'na bi bidaatin muzcatin fe evfi lenel keyle ve tesaddak aleyna innellahe yeczil mutesaddikin
( Böylece O'nun huzuruna girdiklerinde, "Ey aziz, bize ve ailemize darlık dokundu ve az sermayeyle geldik. Artık, bize kile ölçeğini vefa et. Bize sadaka ver. Kesinlikle Allah sadaka verenleri karşılıklandırır." dediler. )
12/89 Kale hel alimtum ma fealtum bi yusufe ve ehiyhi iz entum cahilun
( "Sizler cahillerken Yusuf’a ve kardeşine ne yaptığınızı bilir misiniz?" dedi. )
12/90 Kalu e inneke le ente yusuf kale ene yusufu ve haza ehiy kad mennellahu aleyna innehu men yetteki ve yasbir fe innellahe la yudiy'u ecral muhsinin
( Yoksa kesinlikle sen Yusuf’musun? dediler. "Ben Yusuf’um, bu da kardeşim. Allah üzerimize nimet verdi. Kesinlikle o sakınan ve sabreden kimseler, kesinlikle Allah iyilik yapanların ödülünü yitirmez." dedi. )
12/91 Kalu tellahi lekad aserakellahu aleyna ve in kunna le hatiin
( "Allah için, Allah seni üzerimize tercih etmişti. Kesinlikle bizler hatalılar olmuştuk." dediler. )
12/92 Kale la tesribe aleykumul yevm yağfirullahu lekum ve huve erhamur rahimin
( "Bugün size ayıplama yoktur. Allah size af eylesin. O merhametlilerin en merhametlisidir." dedi. )
12/93 İzhebu bi kamisiy haza fe elkuhu ala vechi ebi ye'ti besira ve'tuni bi ehlikum ecmein
( Bu gömleğimle gidin de onu babamın yüzüne atın. Görüş gelsin. Bütün ailenizle topluca bana gelin.  )
12/94 Ve lemma fesaletil iyru kale ebuhum inni le ecidu riha yusufe lev la en tufennidun
( Ve kervan ayrıldığında, babaları "Eğer beni bunak addetmezseniz, kesinlikle ben Yusuf'un rüzgarını, kokusunu buluyorum." dedi. )
12/95 Kalu tellahi inneke le fi dalalikel kadim
( "Allah için, kesinlikle sen süre gelen sapıklığındasın." dediler. )
12/96 Fe lemma en cael beşiru elkahu ala vechihi fertedde besira kale e lem ekul lekum inni a'lemu minellahi ma la ta'lemun
( Ancak, müjdeci geldiğinde, onu onun yüzüne attı da görüş dönüp geldi. "Ben size, "Kesinlikle ben Allah’tan sizin bilmediklerinizi bilirim." demedim mi?" dedi.  )
12/97 Kalu ya ebanestağfir lena zunubena inna kunna hatiin
( "Ey babamız, bize günahlarımızı af eyle. Kesinlikle bizler hatalılar olduk." dediler. )
12/98 Kale sevfe estağfiru lekum rabbi innehu huvel ğafurun rahim
( "Yakında Rab’bim size af eyleyecek. Kesinlikle O, O affedendir merhametlidir." dedi. )
12/99 Fe lemma dehalu ala yusufe ava ileyhi ebeveyhi ve kaledhulu misra in şaellahu aminin
( Yusuf'un huzuruna girdiklerinde, ana babası O'na sarıldı. "Ülkeye girin. Eğer Allah dilerse güvende olursunuz." dedi. )
12/100 Ve rafea ebeveyhi alel arşi ve harru lehu succeda ve kale ya ebeti haza te'vilu ru'yaye min kablu kad cealeha rabbi hakka ve kad ahsene bi iz ahraceni mines sicni ve cae bikum minel bedvi min ba'di en nezeğaş şeytanu beyni ve beyne ihveti inne rabbi latiyfun li ma yeşa’innehu huvel alimul hakim
( Ve ana babasını arş, taht üzerine yükseltti ve yere kapanarak O'na eğildiler. "Ey baba, bu önceki rüyamın yorumudur. Rab’bim onu gerçek kıldı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkardığında ve sizi çölden getirdiğinde Rab’bim bana en güzelini yaptı. Kesinlikle Rab’bim dilediğine latiftir. Kesinlikle O, O bilendir hakimdir." dedi. )
12/101 Rabbi kad ateyteni minel mulki ve allemteni min te'vilil ehadis fatiras semavati vel erdi ente veliyyi fid dunya vel ahirah teveffeni muslimen ve elhikni bis salihin
( Rab’bim sen bana mülkten verdin ve bana sözlerin yorumundan öğrettin. Gökleri ve yeri yoktan yaratan, sen dünyada ve ahirette benim dostumsun. Beni teslim olan olarak vefat ettir ve beni iyilere kat.  )
12/102 Zalike min enbail ğaybi nuhiyhi ileyk ve ma kunte ledeyhim iz ecmeu emrahum ve hum yemkurun
( Bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Onlar işlerini topladıklarında ve tuzak kurduklarında sen yanlarında değildin. )
12/103 Ve ma ekserun nasi ve lev haraste bi mu'minin
( Ve şayet şiddetle arzulasan da, insanların çoğunluğu inananlar değillerdir.  )
12/104 Ve ma tes'eluhum aleyhi min ecr in huve illa zikrun lil alemin
( Ve onun üzerine onlara ödülden sual etmiyorsun. Kesinlikle o ancak alemler için hatırlatmadır. )
12/105 Ve ke eyyin min ayetin fis semavati vel erdi yemurrune aleyha ve hum anhu mu'ridun
( Ve göklerde ve yerde karşılaştıkları nice ayetler vardır da onlar onlardan yüz çevirip dönenlerdir. )
12/106 Ve ma yu'minu ekseruhum billahi illa ve hum muşrikun
( Ve onların çoğunluğu, ortak koşanlar olmadan Allah’a  inanmazlar. )
12/107 E fe eminu en te'tiyehum ğaşiyetun min azabillahi ev te'tiyehumus saatu bağteten ve hum la yeş'urun
( Peki onlara Allah’ın azabından bir örtünün yetmesinden veya onlar farketmezlerken saatin onlara ansızın yetmesinden güvende midirler? )
12/108 Kul hazihi sebili ed'u ilellahi ala besiratin ene ve men ittebeani ve subhanellahi ve ma ene minel muşrikin
( De ki: "İşte bu benim yolumdur. Allah’a , görüşe çağırıyorum. Ben ve o bana tabi olanlar da. Allah yücedir. Ben ortak koşanlardan değilim." )
12/109 Ve ma erselna min kablike illa ricalen nuhiy ileyhim min ehlil kura e fe lem yesiru fil erdi fe yenzuru keyfe kane akibetullezine min kablihim ve la darul ahirati hayrun lillezinettekav e fe la ta'kilun
( Ve senden önce şehirlerin sahiplerinden kendilerine vahyettiğimiz erkekler haricindekileri göndermedik. Peki yerde gezmediler mi? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu bakmadılar mı? Ve ahiret yurdu o sakınanlar için daha hayırlıdır. O halde akıl etmez misiniz? )
12/110 Hatta iz estey'eser rusulu ve zannu ennehum kad kuzibu caehum nasruna fe nucciye men neşa’ve la yuraddu be'suna anil kavmil mucrimin
( Nihayet resuller ümit kestiklerinde ve kesinlikle onlar yalanlandıklarını zannedince onlara yardımımız geldi de dilediğimiz kimseler kurtarıldı. Zorluğumuz, azabımız suçlular kavmi üzerinden geri çevrilmez. )
12/111 Lekad kane fi kasasihum ibratun li ulil elbab ma kane hadisen yuftera ve lakin tasdikallezi beyne yedeyhi ve tefsiyle kulli şey'in ve huden ve rahmeten li kavmin yu'minun
( Onların hikayelerinde akılları olanlar için ibretler vardır. Söz uydurulmuş değildir. Lakin o kendinden öncekileri doğrular. Her şeyi ayrıntılandırır. İnanan kavim için yönlendirme ve rahmettir. )
RA’D 13/1 Elif lam mim ra tilke ayatul kitab vellezi unzile ileyke min rabbikel hakku ve lakinne ekseran nasi la yu'minun
( Elif lam mim ra. Bunlar kitabın ayetleridir. O sana Rab’binden indirilen gerçektir. Lakin insanların çoğunluğu inanmazlar. )
13/2 Allahullezi rafeas semavati bi ğayri amedin teravneha summesteva alel arşi ve sehharaş şemse vel kamer kullun yecri li ecelin musemma yudebbirul emra yufassilul ayati leallekum bi likai rabbikum tukinun
( O Allah, gökleri sütunsuz yükseltendir. Onları görürsünüz. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. Ay’ı ve Güneş’i buyruğuna aldı. Hepsi isimlendirilmiş belirli vade için akarlar. İşleri yönetir. Ayetleri ayrıntılandırır. Umulur ki Rab’binize kavuşmaya kani olursunuz.  )
13/3 Ve huvellezi meddel erda ve ceale fiha ravasiye ve enhara ve min kullis semerati ceale fiha zevceynisneyni yuğşil leylen nehar inne fi zalike le ayatin li kavmin yetefekkerun
( Ve yeri uzatıp döşeyen ve orada dağlar, nehirler ve orada tüm meyvelerden, ürünlerden iki eş oluşturan, geceyi gündüze örten O'dur. Kesinlikle bunda, fikreden kavim için ayetler vardır. )
13/4 Ve fil erdi kitaun mutecaviratun ve cennatun min a'nabin ve zer'un ve nehiylun sinvanun ve ğayru sinvanin yuska bi main vahidin ve nufaddilu ba'daha ala ba'din fil ukul inne fi zalike le ayatin li kavmin ya'kilun
( Ve yerde komşu kıtalar, tek su ile sulanan üzümlerden bahçeler, ekinler, çatallı budaklı ve çatalsız budaksız hurmalar vardır. Yemişleri birbirlerine üstün kılarız. Kesinlikle bunda, akıl eden kavim için ayetler vardır. )
13/5 Ve in ta'ceb fe acabun kavluhum e iza kunna turaben e inna le fi halkin cedid ulaikellezine keferu bi rabbihim ve ulaikel ağlalu fi a'nakihim ve ulaike ashabun nar hum fiha halidun
( Ve eğer şaşıyorsan, aslında şaşılacak olan onların "Toprak olduğumuzda mı? Kesinlikle biz yeni yaratılış içinde mi olacağız?" sözleridir. İşte onlar o Rab’lerini inkar edenlerdir. Onların kelepçeleri, prangaları boyunlarındadır. Onlar ateşin sahipleridir. Onlar onun içinde ebedidirler. )
13/6 Ve yesta'ciluneke bis seyyieti kablel haseneti ve kad halet min kablihimul mesulat ve inne rabbeke lezu mağfiratin lin nasi ala zulmihim ve inne rabbeke le şedidul ikab
( Ve senden iyilikten önce kötülüğü getirmeni acele istiyorlar. Onlardan önce de misaller geldi geçti. Kesinlikle Rab’bin insanlar için zulümleri üzerine af sahibidir. Kesinlikle Rab’binin azabı şiddetli olandır. )
13/7 Ve yekulullezine keferu lev la unzile aleyhi ayetun min rabbih innema ente munzirun ve li kulli kavmin had
( Ve o inkar edenler "Onun üzerine Rab’binden ayet indirilmeli değil miydi?" derler. Kesinlikle sen uyarıcısın. Her kavim için yönlendiren vardır.  )
13/8 Allahu ya'lemu ma tahmilu kulli unsa ve ma teğiydul erhamu ve ma tezdad ve kulli şey'in indehu bi mikdar
( Allah, her kadının ne yüklenip taşıdığını ve rahimlerin ne azalttığını ve ne artırdığını bilir. O’nun indinde her şey ölçüyledir. )
13/9 Alimul ğaybi veş şehadetil kebirul muteal
( Gaybı ve şahit olunanı bilendir. Yücelerin büyüğüdür. )
13/10 Sevaun minkum men eserral kavle ve men cehera bihi ve men huve mustahfin bil leyli ve saribun bin nehar
( Sizden sözü gizleyen ve onu açıklayan, gece gizlenen ve gündüz beliren eştir. )
13/11 Lehu muakkibatun min beyni yedeyhi ve min halfihi yahfezunehu min emrillah innellahe la yuğayyiru ma bi kavmin hatta yuğayyiru ma bi enfusihim ve iza eradellahu bi kavmin suen fe la meradde leh ve ma lehum min dunihi min val
( Ona önünden ve arkasından takipçiler vardır. Allah’ın emrinden dolayı onu korurlar. Kesinlikle Allah, bir kavimde olanı, onlar kendilerinde, nefislerinde olanı değiştirene kadar değiştirmez. Allah bir kavime kötülüğü istediğinde, artık ona geri dönüş yoktur ve onlara O’ndan başka dost yoktur. )
13/12 Huvellezi yurikumul berka havfen ve tamean ve yunşius sehabes sikal
( Size korku ve ümit olarak şimşeği gösteren ve o ağır bulutları inşa eden O'dur.  )
13/13 Ve yusebbihur ra'du bi hamdihi vel melaiketu min hiyfetih ve yursilus savaika fe yusibu biha men yeşau ve hum yucadilune fillah ve huve şedidul mihal
( Ve gök gürültüsü ve melekler O’nun korkusundan, O’nu övgüsü ile överler. Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediği kimseye isabet eder. Onlar ise Allah hakkında mücadele ederler. O azabı şiddetli olandır. )
13/14 Lehu da'vetul hakk vellezine yed'une min dunihi la yestecibune lehum bi şey'in illa ke basiti keffeyhi ilel mai li yebluğa fahu ve ma huve bi baliğih ve ma duaul kafirine illa fi dalal
( Gerçek çağrı O’nadır. O O’ndan başka çağırdıkları onlara hiçbir şeye ilişkin cevap veremezler. Onlar ancak ağzına su gelmesi için iki avucunu açan gibidirler. O ona erişecek değildir. İnkarcıların çağırması, sapıklık içinde olmanın haricindeki değildir. )
13/15 Ve lillahi yescudu men fis semavati vel ard tav'an ve kerhen ve zilaluhum bil ğuduvvi vel asal
( Ve göklerde ve yerdeki kimseler isteyerek ve istemeyerek, gölgeleri de sabah ve akşam Allah için yere kapanırlar. )
13/16 Kul men rabbus semavati vel erdi kulillah kul e fettehaztum min dunihi evliyae la yemlikune li enfusihim nef'an ve la darra kul hel yestevil a'ma vel besiru em hel testeviz zulumatu ven nur em cealu lillahi şurakae haleku ke halkihi fe teşabehel halku aleyhim kulillahu haliku kulli şey'in ve huvel vahidul kahhar
( De ki: “Göklerin ve yerin Rab’bi kimdir?” De ki:  "Allah" De ki: "Kendileri için ne faydaya, ne de zarara malik olamayan, O’ndan başka dostlar mı ediniyorsunuz." De ki: "Kör ve gören, karanlıklar ve aydınlık eşit midir?" Allah için, O’nun yaratışı gibi yaratan ortaklar kıldılar da yarattıkları onlara benzeşik mi göründü? De ki: "Allah her şeyi yaratandır ve O tek kahredicidir." )
13/17 Enzele mines semai maen fe salet evdiyetun bi kaderiha fahtemeles seylu zebeder rabiya ve min ma yukidune aleyhi fin naribtiğae hilyetin ev metain zebedun misluh kezalike yadribullahul hakka vel batil fe emmez zebedu fe yezhebu cufaa ve emma ma yenfeun nase fe yemkusu fil ard kezalike yadribullahul emsal
( Gökten su indirdi de vadiler kendi ölçüleriyle sel oldular. Sel de yükselen köpüğü yüklendi. Meta veya  süs, zinet yapmak için, ateşte üzeri körüklenenlerden de onun aynısı gibi köpük meydana gelir. İşte Allah gerçeği ve batılı böyle beyan eder. Ama köpük çözülüp dağılarak faydasızca ayrılır gider ve ama insanlara faydası olan ise yerde kalır. İşte Allah misalleri böyle beyan eder. )
13/18 Lillezinestecabu li rabbihimul husna vellezine lem yestecibu lehu lev enne lehum ma fil erdi cemian ve mislehu mea hu leftedev bih ulaike lehum suul hisabi ve me'vahum cehennem ve bi'sel mihad
( Rab’lerini kabul edenler için daha güzeli vardır. Onu kabul etmeyenler ise, yerde ne varsa hepsi kesinlikle onlara olsa ve onunla birlikte onun aynısı kadarını bırakır feda ederlerdi. İşte onlar, hesabın kötüsü onlaradır. Onların mekanları cehennemdir. Ne kötü döşektir. )
13/19 E fe men ya'lemu ennema unzile ileyke min rabbikel hakku ke men huve a'ma innema yetezekkeru ulul elbab
( O sana Rab’binden indirilenin kesinlikle gerçek olduğunu bilen kimse, o kör olan kimse gibi olur mu? Kesinlikle akılları olanlar hatırlarlar. )
13/20 Ellezine yufune bi ahdillahi ve la yenkudunel misak
( O Allah’ın ahdini ifa edenler ve sözü bozmayanlar. )
13/21 Vellezine yesilune ma emerallahu bihi en yusale ve yahşevne rabbehum ve yehafune suel hisab
( Ve Allah’ın o birleştirilmesini emrettiğini birleştirenler ve Rab’lerinden korkup, ürperenler, ürkenler ve hesabın kötülüğünden korkanlar. )
13/22 Vellezine saberubtiğae vechi rabbihim ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahum sirran ve alaniyeten ve yedraune bil hasenetis seyyiete ulaike lehum ukbed dar
( Ve o Rab’lerinin yüzünü aramaya sabredenler, duaya kalkanlar ve onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar ve kötülükleri güzellikle savanlar, işte onlar, yurdun sonu onlaradır. )
13/23 Cennatu adnin yedhuluneha ve men saleha min abaihim ve ezvacihim ve zurriyyatihim vel melaiketu yedhulune aleyhim min kulli bab
( İkamet bahçelerine, oraya girerler ve babalarından, eşlerinden, soylarından iyi olan kimseler de. Melekler de tüm kapılardan üzerlerine girerler. )
13/24 Selamun aleykum bima sabertum fe ni'me ukbed dar
( O sabretmenizden dolayı selam üzerinizedir. Artık yurdun sonu ne güzeldir. )
13/25 Vellezine yenkudune ahdellahi min ba'di misakihi ve yaktaune ma emarallahu bihi en yusale ve yufsidune fil erdi ulaike lehumul la'netu ve lehum suud dar
( Ve o sözü sonrasında Allah’ın ahdini bozanlar ve Allah’ın birleştirilmesini emrettiğini kesip ayıranlar ve yerde bozgun yapanlar, işte onlar, lanet onlaradır ve kötü yurt onlaradır. )
13/26 Allahu yebsutur rizka li men yeşau ve yakdir ve ferihu bil hayatid dunya ve mel hayatud dunya fil ahirati illa meta
( Allah, rızkı dilediği kimseye genişletir ve daraltır. Dünya hayatıyla ferahlayıp sevinirler. Oysa dünya hayatı ahiretin yanında maddi fayda haricindeki değildir. )
13/27 Ve yekulullezine keferu lev la unzile aleyhi ayetun min rabbih kul innellahe yudillu men yeşau ve yehdi ileyhi men enab
( Ve o inkar edenler "Onun üzerine Rab’binden ayet indirilmeli değil miydi?" derler. De ki: "Kesinlikle Allah dilediği kimseyi saptırır ve pişman olup gerçeğe yönelen kimseyi kendine yönlendirir." )
13/28 Ellezine amenu ve tatmeinnu kulubuhum bi zikrillah e la bi zikrillahi tatmeinnul kulub
( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah’ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, kalpler Allah’ın hatırlanması ile  tatmin olur. )
13/29 Ellezine amenu ve amilus salihati tuba lehum ve husnu meab
( O inananlar ve iyilikler yapanlar. Onlara hoşluk, iyilik ve güzel dönülecek yer vardır. )
13/30 Kezalike erselnake fi ummetin kad halet min kabliha umemun li tetluve aleyhimullezi evhayna ileyke ve hum yekfurune bir rahman kul huve rabbi la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltu ve ileyhi metab
( İşte seni, sana o vahyettiğimizi üzerlerine okuman için, kendilerinden önce gelip geçmiş olan topluluğun içine gönderdik. Onlar Rahman’ı inkar ederlerdi. De ki: "O Rab’bimdir. O’nun haricinde ilah yoktur. O’na dayanıp sığınırım. Tevbem O’nadır." )
13/31 Ve lev enne kur'anen suyyirat bihil cibalu ev kuttiat bihil erdu ev kullime bihil mevta bel lillahil emru cemia e fe lem yey'esillezine amenu en lev yeşaullahu le heden nase cemia ve la yezalullezine keferu tusibuhum bima saneu kariatun ev tehullu kariben min darihim hatta ye'tiye va'dullah innellahe la yuhliful miad
( Ve şayet kesinlikle Kur'an ki, onunla dağlar gezseydi veya onunla yer kesilip parçalansaydı veya onunla ölüler konuşturulsaydı. Bilakis tüm işler Allah içindir. O halde o inananlar ümit kesip anlamadılar mı ki Allah dileseydi insanları topluca yönlendirirdi ve o inkar edenleri geri durdurmazdı. O ürettiklerinden dolayı onlara ansızın gelen bela isabet eder veya yurtlarının yakınına konar. Nihayet Allah’ın vaadi gelir. Kesinlikle Allah vaade, vadeye ihtilaf etmez. )
13/32 Ve lekad istuhzie bi rusulin min kablike fe emleytu lillezine keferu summe ehaztuhum fe keyfe kane ikab
( Ve senden önce de resullerle alay edildi de o inkar edenler için süre verdim. Sonra onları yakaladım. O halde nasıl oldu azabım? )
13/33 E fe men huve kaimun ala kulli nefsin bima kesebet ve cealu lillahi şuraka’kul semmuhum em tunebbiunehu bima la ya'lemu fil erdi em bi zahirin minel kavl bel zuyyine lillezine keferu mekruhum ve suddu anis sebil ve men yudlilillahu fe ma lehu min had
( O kazandıklarından dolayı tüm nefislerin üzerinde duran kimdir? Ve Allah için ortaklar oluşturdular. De ki: "Onları isimlendirin. Siz O’na yerde o bilmediğini, sözden anlaşılmayanı mı haber veriyorsunuz? Bilakis, o inkar edenler için hileleri, tuzakları süslendi ve yoldan menedildiler. Allah kimi saptırırsa artık ona yönlendiren yoktur." )
13/34 Lehum azabun fil hayatid dunya ve le azabul ahirati eşaak ve ma lehum minellahi min vak
( Onlara dünya hayatında azap vardır. Ahiret azabı daha meşakkatlidir ve onlara Allah’tan koruyucu da yoktur. )
13/35 Meselul cennetilleti vuidel muttekun tecri min tahtihel enhar ukuluha daimun ve zilluha tilke ukbellezinettekav ve ukbel kafirinen nar
( O sakınanlara vaad edilen bahçenin misali şöyledir ki altından nehirler akar, yemişleri ve gölgeleri daimdir. Bu o sakınanların sonudur. İnkarcıların sonu ateştir. )
13/36 Vellezine ateynahumul kitabe yefrahune bima unzile ileyke ve minel ahzabi men yunkiru ba'dah kul innema umirtu en a'budellahe ve la uşrike bih ileyhi ed'u ve ileyhi meab
( Ve o kitap verdiklerimiz, o sana indirdiğimizden dolayı ferahlayıp seviniyorlar. Topluluktan kimseler de onun bir kısmını inkar ederler. De ki: "Kesinlikle ben Allah’a  kulluk etmeye ve O’na ortak koşmamaya emrolundum. O'na çağırıyorum ve dönüşüm O'nadır." )
13/37 Ve kezalike enzelnahu hukmen arabiyya ve le in itteba'te ehvaehum ba'de ma caeke minel ilmi ma leke minellahi min veliyyin ve la vak
( Ve onu Arapça hüküm olarak işte böyle indirdik. Eğer sana ilimden o getirdiğimizin sonrasında, onların heveslerine tabi olursan, Allah’tan sana dost ve koruyucu, gözetici yoktur. )
13/38 Ve lekad erselna rusulen min kablike ve cealna lehum ezvacen ve zurriyyeh ve ma kane li rasulin en ye'tiye bi ayetin illa bi iznillah li kulli ecelin kitab
( Ve senden önce de resuller gönderdik. Onlara eşler, soylar oluşturduk. Allah’ın izni haricinde ayet getirmesi resul için olamaz. Her vade için yazı vardır. )
13/39 Yemhullahu ma yeşau ve yusbit ve indehu ummul kitab
( Allah neyi dilerse imha eder ve sabit kılar. Ana kitap O’nun indindedir. )
13/40 Ve in ma nuriyenneke ba'dallezi neiduhum ev neteveffeyenneke fe innema aleykel belağu ve aleynel hisab
( Ve eğer sana o vaad ettiğimizin bazısını gösterirsek veya seni vefat ettirirsek, artık kesinlikle ulaştırma senin üzerine ve hesap bizim üzerimizedir. )
13/41 E ve lem yerav enna ne'til erda nenkusuha min atrafiha vallahu yahkumu la muakkibe li hukmih ve huve seriul hisab
( Yere nasıl geldiğimizi ve onu kenarlarından eksilttiğimizi görmüyorlar mı? Ve Allah hükmeder. O’nun hükmünü batıl kılacak kimse yoktur. O hızlı hesaplayandır. )
13/42 Ve kad mekerallezine min kablihim fe lillahil mekru cemia ya'lemu ma teksibu kulli nefs ve seya'lemul kuffaru li men ukbed dar
( Ve onlardan öncekiler hile yapıp tuzak kurdular. Hilelerin, tuzakların hepsi Allah içindir. Her nefsin ne kazandığını bilir. İnkarcılar yurdun sonunun kimin için olduğunu bilecekler. )
13/43 Ve yekulullezine keferu leste mursela kul kefa billahi şehiden beyni ve beynekum ve men indehu ilmul kitab
( Ve o inkar edenler, "Sen asla gönderilen değilsin." derler. De ki: "Benimle aranızda şahitliğe Allah ve indinde kitabın ilmi olan kimse kafidir." )
İBRAHİM 14/1 Elif lam ra kitabun enzelnahu ileyke li tuhricen nase minez zulumati ilen nuri bi izni rabbihim ila siratil azizil hamid
( Elif lam ra. Kitap ki, onu sana Rab’lerinin izni ile insanları karanlıklardan aydınlığa, büyüğün övülesinin yoluna çıkarman için indirdik. )
14/2 Allahillezi lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve veylun lil kafirine min azabin şedid
( O Allah’tır ki göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Şiddetli azaptan dolayı o inkarcıların vay haline. )
14/3 Ellezine yestehibbunel hayated dunya alel ahirati ve yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha iveca’ulaike fi dalalin beiyd
( Onlar dünya hayatını ahiret üzerine severler. Allah yolundan döndürürler ve onu eğriltmeyi ararlar. Onlar uzak, derin sapıklık içindedirler. )
14/4 Ve ma erselna min rasulin illa bi lisani kavmihi li yubeyyine lehum fe yudillullahu men yeşau ve yehdi men yeşa’ve huvel azizul hakim
( Ve hiçbir resulü kavminin lisanı haricindeki ile göndermedik ki onlara açıklasınlar. Allah dilediği kimseyi saptırır, dilediği kimseyi yönlendirir. O yücedir hakimdir. )
14/5 Ve lekad erselna musa bi ayatina en ahric kavmeke minez zulumati ilen nuri ve zekkirhum bi eyyamillah inne fi zalike le ayatin li kulli sabbarin şekur
( Ve Musa’yı, kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkarsın ve onlara Allah’ın günlerini hatırlatsın diye ayetlerimizle gönderdik. Kesinlikle bunda her sabredip şükreden için ayetler vardır. )
14/6 Ve iz kale musa li kavmihizkuru ni'metellahi aleykum iz encakum min ali fir'avne yesumunekum suel azabi ve yuzebbihune ebnaekum ve yestahyune nisaekum ve fi zalikum belaun min rabbikum azim
( Ve zamanında Musa kavmine "Allah’ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında sizi Firavun’un ailesinden kurtardı. Size azabın en kötüsünü değer görüyordu. Oğullarınızı boğazlıyor ve kadınlarınızı sağ bırakıyordu. Bunda size Rab’binizden büyük sınav vardı." dedi. )
14/7 Ve iz teezzene rabbukum le in şekertum le ezidennekum ve le in kefertum inne azabi leşedid
( Ve zamanında Rab’biniz, "Eğer şükrederseniz size kesinlikle artırırım ve eğer inkar ederseniz kesinlikle azabım şiddetlidir." diye bildirmişti. )
14/8 Ve kale musa in tekfuru entum ve men fil erdi cemian fe innellahe le ğaniyyun hamid
( Ve Musa, "Eğer sizler ve yerdeki kimseler topluca inkar ederseniz, kesinlikle Allah ganidir övülesidir." dedi. )
14/9 E lem ye'tikum nebeullezine min kablikum kavmi nuhin ve adin ve semude vellezine min ba'dihim la ya'lemuhum illellah caethum rusuluhum bil beyyinati fe raddu eydiyehum fi efvahihim ve kalu inna kefarna bima ursiltum bihi ve inna le fi şekkin min ma ted'unena ileyhi murib
( Size o sizden önceki Nuh kavminin, Ad’ın, Semud’un ve o onlardan sonrakilerin haberleri gelmedi mi? Onları Allah’tan başkası bilmez. Onlara resulleri açık deliller ile geldiler. Fakat, ellerini ağızlarının içine döndürdüler ve "Kesinlikle biz o size gönderileni inkar ettik ve kesinlikle biz o bizi çağırdığınızdan şüphe içindeyiz, ona endişeliyiz." dediler. )
14/10 Kalet rusuluhum e fillahi şekkun fatiris semavati vel ard yed'ukum li yağfira lekum min zunubikum ve yuehhirakum ila ecelin musemma kalu in entum illa beşerun misluna turidune en tesudduna an ma kane ya'budu abauna fe'tuna bi sultanin mubin
( Resulleri, "Gökleri ve yeri yoktan yaratan, günahlarınızdan dolayı size af eylemek için sizi çağıran ve sizi isimlendirilmiş belirli vadeye kadar erteleyen Allah hakkında mı şüphedesiniz?" dedi. "Kesinlikle sizler ancak aynımız gibi insanlarsınız. Bizi, babalarımızın o kulluk etmiş olduklarından men etmek istiyorsunuz. Haydi, bize apaçık delil getirin." dediler.  )
14/11 Kalet lehum rusuluhum in nahnu illa beşerun mislukum ve lakinnellahe yemunnu ala men yeşau min ibadih ve ma kane lena en ne'tiyekum bi sultanin illa bi iznillah ve alellahi fel yetevekkelil mu'minun
( Resulleri onlara "Kesinlikle bizler ancak aynınız gibi insanız. Lakin kesinlikle Allah kullarından dilediği kimseye nimet verir. Bize, Allah’ın izni haricinde size delil getirmemiz olamaz. O halde, inananlar Allah’a  dayanıp sığınsınlar." dediler. )
14/12 Ve ma lena en la netevekkele alellahi ve kad hedana subulena ve lenasbiranne ala ma azeytumuna ve alellahi fel yetevekkelil mutevekkilun
( Ve ne oluyor bize ki, Allah’a  dayanıp sığınmayalım. Bizi yollarımıza yönlendirdi. O bize olan eziyetlerinize sabredeceğiz. O halde, dayanıp sığınanlar Allah’a  dayanıp sığınsınlar. )
14/13 Ve kalellezine keferu li rusulihim le nuhricennekum min erdina ev leteudunne fi milletina fe evha ileyhim rabbuhum le nuhlikennez zalimin
( Ve o resullerini inkar edenler, "Ya kesinlikle sizi yurdunuzdan çıkaracağız ya da milletimize döneceksiniz." dediler de Rab’leri onlara vahyetti "Zalimleri kesinlikle helak edeceğiz." )
14/14 Ve le nuskinennekumul erda min ba'dihim zalike li men hafe mekami ve hafe veiyd
( Ve onlardan sonra kesinlikle sizi yere iskan ettireceğiz. Bu, o makamımdan korkan ve vaadimden, tehdidimden korkan kimseler içindir.  )
14/15 Vesteftehu ve habe kulli cebbarin anid
( Ve açılışı istediler ve her inatçı zorba zarara uğradı. )
14/16 Min veraihi cehennemu ve yuska min main sadid
( Onun ardından cehennemdir ve irinli sudan sulanır, içirilir. )
14/17 Yetecerrauhu ve la yekadu yusiğuhu ve ye'tihil mevtu min kulli mekanin ve ma huve bi meyyit ve min veraihi azabun ğaliyz
( Onu yutmaya çalışır da onu oturtup boğazından geçiremez. Ona her yerden ölüm yetişir. Ama ona ölüm yoktur. Onun ardından yoğun, sert azap vardır. )
14/18 Meselullezine keferu bi rabbihim a'maluhum ke ramadinişteddet bihir rihu fi yevmin asif le yakdirune min ma kesebu ala şey’zalike huved dalalul beiyd
( O Rab’lerini inkar edenlerin çalışmalarının misali, kuvvetli fırtınalı bir günde, rüzgar ile şiddetle savrulan kül gibidir. O kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremezler. Bu o uzak, derin sapıklıktır. )
14/19 E lem tera ennellahe halekas semavati vel erda bil hakk in yeşe’yuzhibkum ve ye'ti bi halkin cedid
( Görmez misiniz ki, kesinlikle Allah gökleri ve yeri gerçekten yarattı. Eğer dilerse sizi giderir ve yeni yaratış getirir. )
14/20 Ve ma zalike alellahi bi aziz
( Ve bu Allah’a  büyük değildir. )
14/21 Ve berazu lillahi cemian fe kaled duafau lillezinestekberu inna kunna lekum tebean fe hel entum muğnune anna min azabillahi min şey’kalu lev hedanellahu le hedeynakum sevaun aleyna ecezi'na em saberna ma lena min mehiys
( Ve Allah için topluca meydana çıkacaklardır. Zayıflar o kibirlenenler için, "Kesinlikle biz sizlere tabi olduk. Sizler Allah’ın azabından bir şeyi üzerimizden savanlar olabilir misiniz?" diyeceklerdir. "Şayet Allah bizi yönlendirseydi, sizi yönlendirirdik. Aczedip sızlansak da sabretsek de bize aynıdır. Bize kaçacak yer yoktur." diyeceklerdir. )
14/22 Ve kaleş şeytanu lemma kudiyel emru innellahe veadekum va'del hakki ve veadtukum fe ahleftukum ve ma kane liye aleykum min sultanin illa en deavtukum festecebtum li fe la telumuni ve lumu enfusekum ma ene bi musrihikum ve ma entum bi musrihiyy inni kefertu bima eşraktumuni min kabl innez zalimine lehum azabun elim
( Ve iş yerine getirildiğinde şeytan "Kesinlikle Allah size gerçek vaadi vaad etti. Ben size vaad ettim de size ihtilaf ettim. Benim için sizin üzerinize, sizi çağırmaktan başka kuvvet, delil yoktu. Beni kabul ettiniz. O halde beni kınamayın, nefislerinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim ve siz beni kurtaracak değilsiniz. Kesinlikle ben önceden beni ortak koşmanızı inkar ettim. Kesinlikle zalimlere, elim azap onlaradır." dedi. )
14/23 Ve udhilellezine amenu ve amilus salihati cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha bi izni rabbihim tehiyyetuhum fiha selam
( Ve inananlar ve iyilikler yapanlar, Rab’lerinin izni ile, içinde ebedi olacakları, altlarından nehirler akan bahçelere sokulurlar. Orada onların dilekleri, duaları selamdır. )
14/24 E lem tera keyfe darabellahu meselen kelimeten tayyibeten ke şeceratin tayyibetin asluha sabitun ve fer'uha fis sema'
( Görmedin mi ki Allah, kökü sabit ve dalları göğün içinde olan temiz ağaç gibi olan temiz kelimenin misalini nasıl beyan etti? )
14/25 Tu'ti ukuleha kulle hiynin bi izni rabbiha ve yadribullahul emsale lin nasi leallehum yetezekkerun
( Rab’binin izni ile her zaman yemişini verir. Allah misalleri insanlar için beyan eder. Umulur ki hatırlarlar. )
14/26 Ve meselu kelimetin habisetin ke şeceratin habisetinictusset min fevkil erdi ma leha min karar
( Ve pis kelimenin misali, yerin üstünden ayrılmış, kendisine durak yeri olmayan pis ağaç gibidir. )
14/27 Yusebbitullahullezine amenu bil kavlis sabiti fil hayatid dunya ve fil ahirah ve yudillullahuz zalimine ve yef'alullahu ma yeşa'
( Allah inananları sabit söz ile dünya hayatında ve ahirette sabit kılar. Allah zalimleri saptırır. Allah ne dilerse yapar. )
14/28 E lem tera ilellezine beddelu ni'metellahi kufran ve ehallu kavmehum daral bevar
( Allah’ın nimetini inkarla değişen ve kavimlerini helak yurduna sokanları görmedin mi?  )
14/29 Cehennem yaslevneha ve bi'sel karar
( Cehennem, ona yaslanacaklar. Ne kötü duraktır. )
14/30 Ve cealu lillahi endaden li yudillu an sebilih kul temetteu fe inne mesirakum ilen nar
( Ve yolundan saptırmak için Allah’a  eşler oluşturdular. De ki: "Faydalanın, artık varışınız kesinlikle ateşedir." )
14/31 Kul li ibadiyellezine amenu yukimus salate ve yunfiku min ma razaknahum sirran ve alaniyeten min kabli en ye'tiye yevmun la bey'un fihi ve la hilal
( O inanan kullarıma, içinde alışveriş ve dostluk olmayan o günün gelmesinden önce, duaya kalkmalarını, onları rızıklandırdıklarımdan gizlice ve açıkça harcamalarını söyle. )
14/32 Allahullezi halekas semavati vel erda ve enzele mines semai maen fe ahrace bihi mines semerati rizkan lekum ve sehhara lekumul fulke li tecriye fil bahri bi emrih ve sehhara lekumul enhar
( Allah O'dur ki gökleri ve yeri yarattı. Gökten su indirdi de onunla sizlere meyvelerden, ürünlerden rızık çıkardı. Emriyle denizde aksınlar diye gemileri buyruğunuza verdi. Nehirleri de buyruğunuza verdi. )
14/33 Ve sehhare lekumuş şemse vel kamera daibeyn ve sehhara lekumul leyle ven nehar
( Ve usulünde devam eden ikili olan Güneş’i ve Ay’ı buyruğunuza verdi. Geceyi ve gündüzü de buyruğunuza verdi. )
14/34 Ve atakum min kulli ma seeltumuh ve in teuddu ni'metellahi la tuhsuha innel insane le zalumun keffar
( Ve O’na her sual ettiğinizden size verdi. Eğer Allah’ın nimetini sayarsanız onları sayamazsınız. Kesinlikle insan zalimdir, inkar edendir.  )
14/35 Ve iz kale ibrahimu rabbic'al hazel belede aminen vecnubni ve beniyye en na'budel asnam
( Ve zamanında İbrahim "Rab’bim işte şu beldeyi güvenli kıl. Beni ve oğullarımı putlara kulluk etmekten uzak tut." dedi. )
14/36 Rabbi innehunne adlelne kesiran minen nas fe men tebiani fe innehu minni ve men asani fe inneke ğafurun rahim
( Rab’bim, kesinlikle onlar insanlardan çoğunu saptırdılar. Artık kim bana tabi olursa, kesinlikle o bendendir. Kim bana isyan ederse, artık kesinlikle sen affedensin merhametlisin. )
14/37 Rabbena inni eskentu min zurriyyeti bi vadin ğayri zi zer'in inde beytikel muharrami rabbena li yukimus salate fec'al ef'ideten minen nasi tehvi ileyhim verzukhum mines semerati leallehum yeşkurun
( Rab’bimiz kesinlikle ben soyumdan olanları, Rab’bimiz duaya kalkmaları için senin hürmetli kılınmış evinin indindeki ekinsiz vadiye yerleştirdim. O halde insanların gönüllerini onlara meyilli kıl ve onları ürünlerden, meyvelerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. )
14/38 Rabbena inneke ta'lemu ma nuhfi ve ma ni'lin ve ma yahfa alellahi min şey'in fil erdi ve la fis sema'
( Rab’bimiz, kesinlikle sen ne gizlediğimizi ve ne açıkladığımızı bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a  gizli kalmaz. )
14/39 El hamdu lillahillezi vehebe li alel kiberi ismaiyle ve ishak inne rabbi le semiud dua'
( Övgü, yaşlılığımda bana İsmail’i ve İshak’ı bağışlayan o Allah içindir. Kesinlikle Rab’bim çağrıyı, duayı duyandır. )
14/40 Rabbic'alni mukimes salati ve min zurriyyeti rabbena ve tekabbel dua
( "Rab’bim beni ve soyumdan olanları duaya kalkan kıl. Rab’bimiz çağrıyı kabul et." )
14/41 Rabbenağfir li ve li valideyye ve lil mu'minine yevme yekumul hisab
( Rab’bimiz bana, anama babama ve inananlara hesabın yapılıp meydana çıkacağı günde af eyle. )
14/42 Ve la tahsebennellahe ğafilen an ma ya'meluz zalimun innema yuehhiruhum li yevmin teşhasu fihil ebsar
( Ve Allah zalimlerin ne yaptıklarından habersizdir sanma. Kesinlikle onları, gözlerinin içinin dışarı fırlayacağı gün için erteler. )
14/43 Muhtiine mukniiy ruusihim la yerteddu ileyhim tarfuhum ve ef'idetuhum heva'
( Başlarını dikerek, koşacaklar. Bakışları onlara dönmeyecek ve gönülleri boş, ıssız kalacak. )
14/44 Ve enzirin nase yevme ye'tihimul azabu fe yekulullezine zalemu rabbena ahhirna ila ecelin karibin nucib da'veteke ve nettebiir rusul e ve lem tekunu aksemtum min kablu ma lekum min zeval
( Ve insanları, onlara azabın geleceği günden uyar. Artık o zulmedenler "Rab’bimiz bizi yakın vadeye kadar ertele de çağrına cevap verelim ve resullere tabi olalım." derler. Siz önceden, size sonlanma, tükenme olmayacağına yemin etmemiş miydiniz? )
14/45 Ve sekentum fi mesakinillezine zalemu enfusehum ve tebeyyene lekum keyfe fealna bihim ve darabna lekumul emsal
( Ve o nefislerine zulmedenlerin meskenlerinin içinde iskan ettiniz. Onlara nasıl yaptığımız size açıkça belli oldu. Size misal beyan ettik. )
14/46 Ve kad mekeru mekrahum ve indellahi mekruhum ve in kane mekruhum li tezule minhul cibal
( Ve hilelerini tuzak yaptılar. Hileleri, tuzakları dağları sarsıp kaydıracak dahi olsa, Allah’ın indinde onlara hile, tuzak var. )
14/47 Fe la tahsebennellahe muhlife va'dihi rusuleh innellahe azizun zuntikam
( Allah’ın resullerine olan vaadine ihtilaf edeceğini sanma. Kesinlikle Allah yücedir, intikam alandır. )
14/48 Yevme tubeddelul erdu ğayral erdi ve semavatu ve berazu lillahil vahidil kahhar
( O gün yer başka yere dönüşür. Gökler de. Ve tek kahredici Allah için meydana çıkarlar. )
14/49 Ve teral mucrimine yevmeizin mukarranine fil asfad
( Ve o gün suçluları kelepçelerin içinde dururlarken görürsün. )
14/50 Serabiluhum min katiranin ve tağşa vucuhehumun nar
( Gömlekleri katrandandır ve yüzlerini ateş örter. )
14/51 Li yecziyellahu kulle nefsin ma kesebet innellahe seriul hisab
( Allah her nefsin karşılığını o kazandığıyla verir. Kesinlikle Allah hızlı hesaplayandır. )
14/52 Haza belağun lin nasi ve li yunzeru bihi ve li ya'lemu ennema huve ilahun vahidun ve liyezzekkera ulul elbab
( Bu insanlar için, onunla uyarılmaları, kesinlikle O’nun tek ilah olduğunu bilmeleri ve akılları olanların hatırlamaları için ulaştırmadır. )
HİCR 15/1 Elif lam ra tilke ayatul kitabi ve kur'anin mubin
( Elif lam ra. Bunlar kitabın ve apaçık Kur'an’ın ayetleridir. )
15/2 Rubema yeveddullezine keferu lev kanu muslimin
( Bazen o inkar edenler, keşke teslim olanlar olsalardı diye arzularlar. )
15/3 Zerhum ye'kulu ve yetemetteu ve yulhihimul emelu fe sevfe ya'lemun
( Bırak onları yesinler ve faydalansınlar ve emel onları oyalasın. Artık yakında bilecekler. )
15/4 Ve ma ehlekna min karyetin illa ve leha kitabun ma'lum
( Ve kendilerine bilinen kitap olmayan hiçbir şehiri helak etmedik. )
15/5 Ma tesbiku min ummetin eceleha ve ma yeste'hirun
( Hiçbir topluluk vadesini geçemez ve ertelemeye istidatı olmaz. )
15/6 Ve kalu ya eyyuhellezi nuzzile aleyhiz zikru inneke le mecnun
( Ve "Ey o üzerine hatırlama indirilen. Kesinlikle sen cinlisin." dediler. )
15/7 Lev ma te'tina bil melaiketi in kunte mines sadikin
( Şayet doğrulardan isen, bize melekleri getirmeli değil miydin? )
15/8 Ma nunezzilul melaikete illa bil hakki ve ma kanu izen munzarin
( Melekleri gerçek dışında indirmeyiz. O zaman gözlenip bakılanlar olamazlar. )
15/9 İnna nahnu nezzelnez zikra ve inna lehu le hafizun
( Hatırlamayı kesinlikle biz indirdik ve kesinlikle biz ona koruyucular gözeticiler olacağız. )
15/10 Ve lekad erselna min kablike fi şiyeil evvelin
( Ve senden önce de, evvelkilerin gruplarına gönderdik. )
15/11 Ve ma ye'tihim min rasulin illa kanu bihi yestehziun
( Ve onlara, alay etmiş olduklarının haricinde resul gelmedi. )
15/12 Kezalike neslukuhu fi kulubil mucrimin
( Onu suçluların kaplerine işte böyle sokarız. )
15/13 La yu'minune bihi ve kad halet sunnetul evvelin
( Ona inanmazlar. Oysa, evvelkilerin adetleri geldi geçti. )
15/14 Ve lev fetahna aleyhim baben mines semai fe zallu fihi ya'rucun
( Ve şayet onların üzerine gökten kapı açsak da oradan yükselmeye başlasalar, )
15/15 Le kalu innema sukkirat ebsaruna bel nahnu kavmun meshurun
( "Kesinlikle gözlerimiz sarhoş oldu. Bilakis biz sihirlenmişler kavmiyiz." derlerdi. )
15/16 Ve lekad cealna fis semai burucen ve zeyyennaha lin nazirin
( Ve gökte burçlar oluşturduk ve onu bakanlar için süsledik. )
15/17 Ve hafiznaha min kulli şeytanir racim
( Ve onu tüm kovulmuş şeytanlardan koruduk. )
15/18 İlla men isterekas sem'a fe etbeahu şihabun mubin
( O kulak hırsızlığı yapan kimse hariç. Artık onu apaçık kıvılcım takip eder. )
15/19 Vel erda medednaha ve elkayna fiha ravasiye ve enbetna fiha min kulli şey'in mevzun
( Ve yeri uzatıp döşedik ve onun içine dağlar attık. Onun içinde ölçülü her şeyden bitirip, yetiştirdik. )
15/20 Ve cealna lekum fiha meayişe ve men lestum lehu bi razikin
( Ve size ve o rızıklandıranlar olmadıklarınıza, onun içinde geçimlikler oluşturduk. )
15/21 Ve in min şey'in illa indena hazinuhu ve ma nunezziluhu illa bi kaderin ma'lum
( Ve hazinesi indimizde olmayan hiçbir şey yoktur. Onu bilinen ölçü haricinde indirmeyiz. )
15/22 Ve erselner riyaha levakiha fe enzelna mines semai maen fe eskaynakumuh ve ma entum lehu bi hazinin
( Ve rüzgarları aşılayıcılar olarak gönderdik de gökten su indirip sizi onunla suladık. Siz ona hazneleyiciler değilsiniz. )
15/23 Ve inna le nahnu nuhyi ve numitu ve nahnul varisun
( Ve kesinlikle biz diriltiriz ve biz öldürürüz ve bizleriz varis kılanlar. )
15/24 Ve lekad alimnel mustakdimine minkum ve lekad alimnel muste'hirin
( Ve sizlerden ileride olanları da geride olanları da biliriz. )
15/25 Ve inne rabbeke huve yahşuruhum innehu hakimun alim
( Ve kesinlikle Rab’bin, o onları toplar. Kesinlikle O hakimdir bilendir. )
15/26 Ve lekad halaknel insane min salsalin min hamein mesnun
( Ve insanı kuru balçıktan, şekillenmiş cıvık çamurdan yarattık. )
15/27 Vel canne halaknahu min kablu min naris semum
( Ve cin, onu önceden, içe işleyen zehirli ateşten yarattık. )
15/28 Ve iz kale rabbuke lil melaiketi inni halikun beşeran min salsalin min hamein mesnun
( Ve zamanında Rab’bin meleklere, "Kesinlikle ben kuru balçıktan, şekillenmiş cıvık çamurdan insan yaratacağım." dedi. )
15/29 Fe iza sevveytuhu ve nefahtu fihi min ruhiy fe kau lehu sacidin
( Onu düzenleyip şekillendirdiğimde ve içine ruhumdan üflediğimde, artık O'na yere kapanarak serilin. )
15/30 Fe secedel melaiketu kullihum ecmeun
( Böylece meleklerin hepsi topluca yere kapandılar. )
15/31 İlla iblis eba en yekune meas sacidin
( İblis hariç. O yere kapananlarla birlikte olmaya diretti. )
15/32 Kale ya iblisu ma leke en la tekune meas sacidin
( "Ey iblis, ne oldu sana ki yere kapananlarla birlikte olmuyorsun?" dedi. )
15/33 Kale lem ekun li escude li beşerin halaktehu min salsalin min hamein mesnun
( "Kuru balçıktan, şekillenmiş cıvık çamurdan yarattığın insan için yere kapanan olamam." dedi. )
15/34 Kale fahruc minha fe inneke racim
( "O halde çık oradan. Artık kesinlikle sen kovuldun." dedi. )
15/35 Ve inne aleykel la'nete ila yevmid din
( Ve lanet, din gününe kadar kesinlikle senin üzerinedir. )
15/36 Kale rabbi fe enzirni ila yevmi yub'asun
( "Rab’bim, o halde bana diriltilecekleri güne kadar bak." dedi. )
15/37 Kale fe inneke minel munzarin
( "Haydi kesinlikle sen gözlenip bakılanlardansın." dedi. )
15/38 İla yevmil vaktil ma'lum
( Vakti bilinen güne kadar. )
15/39 Kale rabbi bima ağveyteni le uzeyyinenne lehum fil erdi ve le uğviyennehum ecmein
( "Rab’bim beni azdırmandan dolayı yerde kesinlikle onlara süsleyeceğim. Kesinlikle onların hepsini topluca azdıracağım." dedi. )
15/40 İlla ibadeke minhumul muhlesin
( Onlardan samimi kulların hariç. )
15/41 Kale haza siratun aleyye mustekim
( "İşte benim üzerime doğru yol budur." dedi. )
15/42 İnne ibadi leyse leke aleyhim sultanun illa men ittebeake minel ğavin
( Kesinlikle kullarımki, o sana tabi olan azgın kimselerden başka, sana onların üzerine asla kuvvet, delil yoktur. )
15/43 Ve inne cehenneme le mev'iduhum ecmein
( Ve kesinlikle vadeleri, mekanları topluca cehennemdir. )
15/44 Leha seb'atu ebvab li kulli babin minhum cuz'un maksum
( Orada yedi kapı vardır. Her kapı için onlardan kısımlar bölüştürülmüştür. )
15/45 İnnel muttekine fi cennatin ve uyun
( Sakınanlar kesinlikle bahçelerin ve pınarların içindedirler. )
15/46 Udhuluha bi selamin aminin
( Güvenli selam ile oraya girin. )
15/47 Ve neza'na ma fi sudurihim min ğillin ihvanen ala sururin mutekabilin
( Ve göğüslerinde kinden, garezden ne varsa çıkarır atarız. Kardeşçe karşılıklı koltuklar üzerindedirler. )
15/48 La yemessuhum fiha nesabun ve ma hum minha bi muhracin
( Onlara orada zahmet, yorgunluk dokunmaz. Onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. )
15/49 Nebbi'a ibadi enni enel ğafurun rahim
( Kullarıma haber ver ki, kesinlikle ben affedenim merhametliyim. )
15/50 Ve enne azabi huvel azabul elim
( Ve kesinlikle benim azabım, o elim azaptır. )
15/51 Ve nebbi'hum an dayfi ibrahim
( Ve onlara İbrahim’in misafirlerinden haber ver. )
15/52 İz dehalu aleyhi fe kalu selama kale inna minkum vecilun
( Zamanında onun yanına girdiler de "Selam." dediler. "Kesinlikle biz sizden korkuyoruz." dedi. )
15/53 Kalu la tevcel inna nubeşşiruke bi ğulamin alim
( “Korkma, kesinlikle biz sana bilgili genç müjdeliyoruz." dediler. )
15/54 Kale e beşşertumuni ala en messeniyel kiberu fe bima tubeşşirun
( “Bana yaşlılık dokunması üzerine mi beni müjdeliyorsunuz? Neyle müjdeliyorsunuz?” dedi. )
15/55 Kalu beşşernake bil hakki fe la tekun minel kanitin
( "Sana gerçeği müjdeliyoruz. Artık ümidini yitirmişlerden olma." dediler. )
15/56 Kale ve men yaknetu min rahmeti rabbihi illed dallun
( "Sapıklardan başka Rab’binin rahmetinden kim ümit keser?" dedi. )
15/57 Kale fe ma hatbukum eyyuhel murselun
( "O halde, nedir işiniz, söyleminiz, derdiniz ey gönderilenler?" dedi. )
15/58 Kalu inna ursilna ila kavmin mucrimin
( "Kesinlikle biz suçlular kavmine gönderildik." dediler. )
15/59 İlla ale lut inna le muneccuhum ecmein
( Lut ailesi hariç. Kesinlikle biz onların hepsini topluca kurtaracağız. )
15/60 İllemraetehu kadderna inneha le minel ğabirin
( Lut’un karısı hariç. Onun geirde kalanlardan olmasını takdir ettik. )
15/61 Fe lemma cae ale lutnil murselun
( Gönderilenler Lut’a geldiklerinde, )
15/62 Kale innekum kavmun munkerun
( "Kesinlikle siz kötüler kavmisiniz." dedi. )
15/63 Kalu bel ci'nake bima kanu fihi yemterun
( "Bilakis sana o hakkında şüphelenmekte olduklarını getirdik." dediler. )
15/64 Ve eteynake bil hakki ve inna le sadikun
( Ve sana gerçeği getirdik. Kesinlikle biz doğrularız. )
15/65 Fe esri bi ehlike bi kit'in minel leyli vettebi edbarahum ve la yeltefit minkum ehadun vemdu haysu tu'merun
( Ailenle gecenin bir bölümünde seyirt. Onların arkalarına tabi ol. Sizlerden hiçbir kimse ardına bakmasın. Her nereye emredildinizse gidin. )
15/66 Ve kadayna ileyhi zalikel emra enne dabira haulai maktuun musbihin
( Ve ona bu emrin hükmünü verdik. Kesinlikle bunların ardları sabahtan kesilir. )
15/67 Ve cae ehlul medineti yestebşirun
( Ve şehirin sahipleri müjdelenmiş olarak geldiler. )
15/68 Kale inne haulai dayfi fe la tefdahun
( "Kesinlikle bunlar misafirlerimdir. O halde beni rezil etmeyin." dedi. )
15/69 Vettekullahe ve la tuhzun
( Ve Allah’tan sakının ve beni hüzünlendirmeyin. )
15/70 Kalu e ve lem nenheke anil alemin
( "Seni alemlerden men etmedik mi ?" dediler. )
15/71 Kale haulai benati in kuntum failin
( "Bunlar kızlarım. Eğer yapanlar olursanız." dedi. )
15/72 Le amruke innehum le fi sekratihim ya'mehun
( Ömrün için ki, kesinlikle onlar sarhoşluklarının içinde bocalıyorlardı. )
15/73 Fe ehazethumus sayhatu muşrikin
( Böylece Güneş doğarken onları çığlık yakaladı. )
15/74 Fe cealna aliyeha safileha ve emtarna aleyhim hicaraten min siccil
( Onun üstünü altı kıldık. Üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar yağdırdık. )
15/75 İnne fi zalike le ayatin lil mutevessimin
( Kesinlikle bunda, çözmeye çalışanlar için ayetler vardır. )
15/76 Ve inneha le bi sebilin mukin
( Ve kesinlikle o bilinen bir yoldadır. )
15/77 İnne fi zalike le ayaten lil mu'minin
( Kesinlikle bunda inananlar için ayetler vardır. )
15/78 Ve in kane ashabul eyketi le zalimin
( Ve kesinlikle Eyke’nin sahipleri zalimlerdi. )
15/79 Fentekamna minhum ve innehuma le bi imamin mubin
( Böylece onlardan intikam aldık. Kesinlikle onlar apaçık delillerledirler. )
15/80 Ve lekad kezzebe ashabul hicril murselin
( Ve Hicr’in sahipleri gönderilenleri yalanladılar. )
15/81 Ve ateynahum ayatina fe kanu anha mu'ridin
( Ve onlara ayetlerimizi verdik de onlardan yüz çevirip dönenler oldular. )
15/82 Ve kanu yenhitune minel cibali buyuten aminin
( Ve dağlardan güvenli evler yontmaktaydılar. )
15/83 Fe ehazethumus sayhatu musbihin
( Onları sabahleyin çığlık yakaladı. )
15/84 Fe ma ağna anhum ma kanu yeksibun
( Böylece o kazanmış oldukları onlara fayda sağlamadı. )
15/85 Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehuma illa bil hakk ve innes saate le atiyetun fasfehis safhal cemil
( Ve biz gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini gerçek dışında yaratmadık. Kesinlikle saat gelecektir. O halde hoşgör, güzel bağışlama ile bağışla, affet. )
15/86 İnne rabbeke huvel hallakul alim
( Kesinlikle Rab’bin, O yaratandır bilendir. )
15/87 Ve lekad ateynake seb'an minel mesani vel kur'anel azim
( Ve biz sana ikililerden yediyi ve büyük Kur'an’ı verdik. )
15/88 La temuddenne ayneyke ila ma metta'na bihi ezvacen minhum ve la tahzen aleyhim vahfid cenahake lil mu'minin
( Onlardan eşleri faydalandırdıklarımıza gözünü dikme. Onlar üzerine hüzünlenme. İnananlar için kanadını gerip indir. )
15/89 Ve kul inni enen nezirul mubin
( Ve de ki: "Kesinlikle ben apaçık uyarıcıyım" )
15/90 Kema enzelna alel muktesimin
( O bölücülerin üzerine indirdiğimiz gibi. )
15/91 Ellezine cealul kur'ane idiyn
( O Kur'an’ı parça parça kılanlara. )
15/92 Fe ve rabbike le nes'elennehum ecmein
( Böylece ve Rab’bin, kesinlikle onların hepsine topluca sual edeceğiz. )
15/93 An ma kanu ya'melun
( O yapmakta olduklarından dolayı. )
15/94 Fasda’bima tu'meru ve a'rid anil muşrikin
( O halde, o emrolunduğunu anlat. O ortak koşanlardan yüz çevirip dön. )
15/95 İnna kefeynakel mustehziin
( Kesinlikle biz alay edenlere karşı sana kafiyiz. )
15/96 Ellezine yec'alune meallahi ilahen ahar fe sevfe ya'lemun
( O, Allah ile birlikte başka ilah oluşturanlar, artık yakında bilecekler. )
15/97 Ve lekad na'lemu enneke yediyku sadruke bima yekulun
( Ve kesinlikle senin, onların o söylediklerinden dolayı göğsünün daraldığını biliriz. )
15/98 Fe sebbih bi hamdi rabbike ve kun mines sacidin
( O halde, Rab’bini, O’nu övgü sözleri ile öv. Yere kapananlardan ol. )
15/99 Ve'bud rabbeke hatta ye'tiyekel yekin
( Doğru, kesin bilgi sana yetene kadar Rab’bine kulluk et. )
NAHL 16/1 Eta emrullahi fe la testa'ciluh subhanehu ve teala an ma yuşrikun
( Allah’ın emri geldi. O halde onu acele istemeyin. O yücedir ve o ortak koştuklarınızın üzerindedir. )
16/2 Yunezzilul melaikete bir ruhi min emrihi ala men yeşau min ibadihi en enziru ennehu la ilahe illa ene fettekun
( Melekleri, emrinden ruhu ile kullarından dilediği kimsenin üzerine, "Kesinlikle benden başka ilah yok. O halde benden sakının." diye uyarmak için indirir. )
16/3 Halekas semavati vel erda bil hakk teala an ma yuşrikun
( Gökleri ve yeri gerçekten yarattı. O ortak koştuklarının üzerindedir. )
16/4 Halekal insane min nutfetin fe iza huve hasiymun mubin
( İnsanı su damlasından yarattı da o zaman o apaçık hasım oldu.  )
16/5 Vel en'ame halekaha lekum fiha dif'un ve menafiu ve minha te'kulun
( Ve hayvanları da size o yarattı. Onlarda ısıtacak şeyler ve faydalar vardır. Onlardan yersiniz.  )
16/6 Ve lekum fiha cemalun hiyne turihune ve hiyne tesrahun
( Ve getirdiğiniz zaman ve saldığınız zaman sizlere onlarda güzellik vardır. )
16/7 Ve tahmilu eskalekum ila beledin lem tekunu baliğiyhi illa bi şikkil enfus inne rabbekum le raufun rahim
( Ve kendinize meşakkatsız şekilde ulaşabilir olamayacağınız beldeye ağırlığınızı yüklenip taşırlar. Kesinlikle Rab’biniz esirgeyendir merhametlidir. )
16/8 Vel hayle vel biğale vel hamira li terkebuha ve zineh ve yahluku ma la ta'lemun
( Ve onlara binmeniz ve süs olmaları için atlar, katırlar ve eşekler ve o bilmediklerinizi de yarattı. )
16/9 Ve alellahi kasdus sebili ve minha cair ve lev şae le hedakum ecmein
( Ve doğru yol Allah’a dır. Ondan eğri olan da vardır. Şayet dileseydi sizi topluca yönlendirirdi. )
16/10 Huvellezi enzele mines semai maen lekum minhu şerabun ve minhu şecerun fihi tusimun
( Size gökten su indiren O'dur. İçecek ondandır ve hayvanlara yedirdiğiniz ağaç da ondan yetişir. )
16/11 Yunbitu lekum bihiz zer'a vez zeytune ven nehiyle ven a'nabe ve min kullis semarat inne fi zalike le ayeten li kavmin yetefekkerun
( Onunla size ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve tüm meyvelerden bitirip yetiştirdi. Bunda fikreden kavim için kesinlikle ayetler vardır. )
16/12 Ve sehhara lekumul leyle ven nehara veş şemse vel kamer ven nucumu musahharatun bi emrih inne fi zalike le ayatin li kavmin ya'kilun
( Ve geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı buyruğunuza verdi. Yıldızlar O’nun emriyle buyruk altındadırlar. Kesinlikle bunda akıl eden kavim için ayetler vardır. )
16/13 Ve ma zerae lekum fil erdi muhtelifen elvanuh inne fi zalike le ayeten li kavmin yezzekkerun
( Ve yerde, size o renkleri çeşitlilerden ekti, yetiştirdi. Kesinlikle bunda hatırlayan kavim için ayetler vardır. )
16/14 Ve huvellezi sehharal bahra li te'kulu minhu lahmen tariyyen ve testahricu minhu hilyeten telbesuneha ve teral fulke mevahira fihi ve li tebteğu min fadlihi ve leallekum teşkurun
( Ve ondan taze et yemeniz, giymeye ve takmaya süsler, zinetler çıkarmanız için denizi buyruğa alan O'dur. Gemileri onun içinde yararak akıp giderken görürsünüz. O’nun üstünlüğünden aramanız için. Umulur ki şükredersiniz. )
16/15 Ve elka fil erdi ravasiye en temide bikum ve enharan ve subulen leallekum tehtedun
( Ve sizi sarsar diye yere dağlar attı. Ve nehirler ve yollar. Umulur ki yönlenirsiniz. )
16/16 Ve alamat ve bin necmi hum yehtedun
( Ve alametler. Onlar yıldızla yönlenirler. )
16/17 E fe men yahluku ke men la yahluk e fe la tezekkerun
( E peki yaratan yaratmayan gibi midir? Hala hatırlamaz mısınız? )
16/18 Ve in teuddu ni'metellahi la tuhsuha innellahe le ğafurun rahim
( Ve eğer Allah’ın nimetini sayarsanız, onları sayamazsınız. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
16/19 Vallahu ya'lemu ma tusirrune ve ma tu'linun
( Ve Allah, ne gizlediğinizi ve ne açıkladığınızı bilir.  )
16/20 Vellezine yed'une min dunillahi la yahlukune şey'en ve hum yuhlekun
( Ve o Allah’tan başka çağırdıkları hiçbir şey yaratamazlar ve onlar yaratılmışlardır. )
16/21 Emvatun gayru ahya’ve ma yeş'urune eyyane yub'asun
( Ölüdürler, diri değillerdir. Ne zaman dirileceklerinin de farkında değillerdir. )
16/22 İlahukum ilahun vahid fellezine la yu'minune bil ahirati kulubuhum munkiratun ve hum mustekbirun
( İlahınız tek ilahtır. O ahirete inanmayanlar, onların kalpleri kötüdür. Onlar kibirlenirler. )
16/23 La cerame ennellahe ya'lemu ma yusirrune ve ma yu'linun innehu la yuhibbul mustekbirin
( Şüphe yok ki, kesinlikle Allah ne gizlediklerini ve ne açıkladıklarını bilir. Kesinlikle O kibirlenenleri sevmez. )
16/24 Ve iza kile lehum maza enzele rabbukum kalu esatirul evvelin
( Ve onlara "Rab’biniz ne indirdi? denildiği zaman "Evvelkilerin masalları." dediler. )
16/25 Li yahmilu evzarahum kamileten yevmel kiyameti ve min evzarillezine yudillunehum bi ğayri ilm e la sae ma yezirun
( Ayağa kalkış gününde, ağırlıklarını, yüklerini ve onları ilimsizce saptırmış olanların da ağırlıklarını, yüklerini tamamen yüklenip taşımaları içindir. İyi bilin ki o yüklenip taşıdıkları kötüdür. )
16/26 Kad mekarallezine min kablihim fe etellahu bunyanehum minel kavaidi fe harra aleyhimus sakfu min fevkihim ve etahumul azabu min haysu la yeş'urun
( Onlardan öncekiler de hile yapıp tuzak kurdular da Allah onların binalarına temelinden yetti. Böylece çatıları, tavanları üstlerinden üzerlerine düştü. Azap onlara farketmedikleri yerden geldi. )
16/27 Summe yevmel kiyameti yuhzihum ve yekulu eyne şurakaiyellezine kuntum tuşakkune fihim kalellezine utul ilme innel hizyel yevme ves sue alel kafirin
( Sonra ayağa kalkış gününde onları mahveder, alçaltır ve "Nerede o, kendileri için ayrılıp karşı geldiğiniz ortaklarım?" der. O ilim verilenler "Bugünün zilleti ve kötülüğü inkarcıların üzerinedir." derler. )
16/28 Ellezine teteveffahumul melaiketu zalimi enfusihim fe elkavus seleme ma kunna na'melu min su’bela innellahe alimun bima kuntum ta'melun
( O meleklerin vefat ettirdikleri nefislerine zulmettiler. Artık teslimiyetlerini atarlar. "Kötülük yapmış değildik." Bilakis, kesinlikle Allah ne yapmakta olduğunuzu bilendir. )
16/29 Fedhulu ebvabe cehenneme halidine fiha fe le bi'se mesvel mutekebbirin
( O halde, içinde ebedi olacağınız cehennemin kapılarından girin. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür. )
16/30 Ve kile lillezinettekav maza enzele rabbukum kalu hayra lillezine ahsenu fi hazihid dunya haseneh ve le darul ahirati hayr ve le ni'me darul muttekin
( Ve o sakınanlar için "Rab’biniz ne indirdi?" denilir. "Hayır." derler. O güzellik, iyilik yapanlar için bu dünyada güzellikler, iyilikler vardır. Ahiret yurdu daha hayırlıdır. Sakınanların yurdu ne güzeldir. )
16/31 Cennatu adnin yedhuluneha tecri min tahtihel enharu lehum fiha ma yeşaun kezalike yeczillahul muttekin
( Girdikleri ikamet bahçeleridir. Altlarından nehirler akar. Orada onlara ne dilerlerse vardır. Allah sakınanları işte böyle karşılıklandırır. )
16/32 Ellezine teteveffahumul melaiketu tayyibine yekulune selamun aleykumudhulul cennete bima kuntum ta'melun
( Melekler, o temizce vefat ettirdiklerine, "Selam üzerinize. O yapmakta olduklarınızdan dolayı cennete girin." derler. )
16/33 Hel yenzurune illa en te'tiyehumul melaiketu ev ye'tiye emru rabbik kezalike fealellezine min kablihim ve ma zalemehumullahu ve lakin kanu enfusehum yazlimun
( İlle de melekler gelsin veya Rab’binin emri gelsin diye mi bakıyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yaptılar. Allah onlara zulmetmedi. Lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )
16/34 Fe esabehum seyyiatu ma amilu ve haka bihim ma kanu bihi yestehziun
( Böylece onlara, o yaptıklarının kötülüğü isabet etti ve o alay etmiş oldukları onları kuşattı. )
16/35 Ve kalellezine eşraku lev şaellahu ma abedna min dunihi min şey'in nahnu ve la abauna ve la harramna min dunihi min şey’kezalike fealellezine min kablihim fe hel aler rusuli illel belağul mubin
( Ve o ortak koşanlar "Şayet Allah dileseydi, ne bizler, ne babalarımız O’ndan başka hiçbir şeye kulluk etmezdik. O'nunkinden başka hiçbir şeyi haram kılmazdık." dediler. Onlardan öncekiler de işte böyle yaptılar. Resullerin üzerine olan ancak apaçık ulaştırma değil midir? )
16/36 Ve lekad beasna fi kulli ummetin rasulen en i'budullahe vectenibut tağut fe minhum men hedellahu ve minhum men hakkat aleyhid dalaleh fe siru fil erdi fenzuru keyfe kane akibetul mukezzibin
( Ve Allah’a  kulluk edesiniz ve azgından sakınasınız diye her topluluğun içine resul gönderdik. Böylece onlardan Allah’ın yönlendirdiği kimseler ve onlardan üzerlerine sapıklık gerçekleşen kimseler vardı. O halde, yerde gezin de yalanlayanların sonu nasıl oldu bakın. )
16/37 İn tahris ala hudahum fe innellahe la yehdi men yudillu ve ma lehum min nasirin
( Eğer sen onların yönlenmeleri üzerine hırslı, arzulu olsan bile, kesinlikle Allah saptırdığı kimseyi yönlendirmez. Onlara yardımcı yoktur. )
16/38 Ve aksemu billahi cehde eymanihim la yeb'asullahu men yemut bela va'den aleyhi hakkan ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
( Ve "Allah ölen kimseyi diriltmez." diye Allah’a  kuvvetli yeminleri ile yemin ettiler. Bilakis onun üzerine gerçekten vaaddir. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler. )
16/39 Li yubeyyine lehumullezi yahtelifune fihi ve li ya'lemellezine keferu ennehum kanu kazibin
( O’nun hakkında ihtilaf edenlere açıklamak için ve kesinlikle o inkar edenlerin yalancılar olduklarını bilmeleri için. )
16/40 İnnema kavluna li şey'in iza eradnahu en nekule lehu kun fe yekun
( Kesinlikle bir şey için sözümüz, onu istediğimizde, ona "Ol." dememizdir. Böylece o olur. )
16/41 Vellezine haceru fillahi min ba'di ma zulimu le nubevviennehum fid dunya haseneh ve le ecrul ahirati ekber lev kanu ya'lemun
( Ve o, zulüm sonrasında Allah uğrunda göç edip ayrılanlar, kesinlikle onları dünyada güzeline yerleştiririz. Ahiret ödülü ise daha büyüktür. Keşke bilmiş olsalardı. )
16/42 Ellezine saberu ve ala rabbihim yetevekkelun
( O sabredenler, Rab’lerine dayanıp sığınırlar. )
16/43 Ve ma erselna min kablike illa ricalen nuhiy ileyhim fes'elu ehlez zikri in kuntum la ta'lemun
( Ve senden önce, onlara vahyettiğimiz erkeklerin haricindekileri göndermedik. O halde, eğer bilmemekteyseniz, hatırlama sahiplerine sual edin. )
16/44 Bil beyyinati vez zubur ve enzelna ileykez zikra li tubeyyine lin nasi ma nuzzile ileyhim ve leallehum yetefekkerun
( Açık delillerle ve kitaplarla. İnsanlara, onlara o indirdiğimizi açıklaman için sana hatırlamayı indirdik. Umulur ki fikrederler. )
16/45 E fe eminellezine mekerus seyyiati en yahsifellahu bihimul erda ev ye'tiyehumul azabu min haysu la yeş'urun
( Kötülük hileleri, tuzakları kuranlar, Allah’ın onları yere geçirmesinden veya onlara farketmedikleri yerden azabın gelmesinden emin midirler, güvende midirler?  )
16/46 Ev ye'huzehum fi tekallubihim fe ma hum bi mu'cizin
( Veya dönüp dolaşmalarındalarken onları yakalamasından. Üstelik onlar, aciz bırakanlar değillerdir. )
16/47 Ev ye'huzehum ala tehavvuf fe inne rabbekum le raufun rahim
( Veya onları korkutarak yakalamasından. Kesinlikle Rab’biniz esirgeyendir merhametlidir.  )
16/48 E ve lem yerav ila ma halekallahu min şey'in yetefeyyeu zilaluhu anil yemini veş şemaili succeden lillahi ve hum dahirun
( Ve gölgeleri alçalıp da, Allah için sağına soluna dönerek yere kapanan o Allah’ın yarattığı şeyleri görmediler mi?  )
16/49 Ve lillahi yescudu ma fis semavati ve ma fil erdi min dabbetin vel melaiketu ve hum la yestekbirun
( Ve debelenenlerden o göklerdekiler ve o yerdekiler ve melekler Allah için yere kapanırlar. Onlar kibirlenmezler. )
16/50 Yehafune rabbehum min fevkihim ve yef'alune ma yu'merun
( Onların üzerinde olan Rab’lerinden korkarlar ve o emrolunduklarını yaparlar. )
16/51 Ve kalellahu la tettehizu ilaheynisneyn innema huve ilahun vahid fe iyyaye ferhebun
( Ve Allah "İki ilah edinmeyin, kesinlikle O tek ilahtır. O halde ancak benden korkun."dedi. )
16/52 Ve lehu ma fis semavati vel erdi ve lehud dinu vasiba e fe ğayrallahi tettekun
( Ve göklerde ve yerde ne varsa O’nadır ve din sürekli O’nadır. O halde Allah’tan başkasından mı sakınırsınız?  )
16/53 Ve ma bikum min ni'metin fe minellahi summe iza messekumud durru fe ileyhi tec'erun
( Ve o sizinle olan nimet Allah’tandır. Sonra size darlık dokunduğunda O’na yakarırsınız. )
16/54 Summe iza keşefed durra ankum iza ferikun minkum bi rabbihim yuşrikun
( Sonra darlığı üzerinizden kaldırdığında, o zaman sizden bir kısmınız Rab’lerine ortak koşarlar. )
16/55 Li yekfuru bima ateynahum fe temetteu fe sevfe ta'lemun
( Onlara verdiklerimizi inkar etmeleri için. O halde faydalanın. Yakında bileceksiniz. )
16/56 Ve yec'alune li ma la ya’lemune nasiben min ma razaknahum tellahi le tus'elunne an ma kuntum tefterun
( Ve onları rızıklandırdıklarımızdan, o bilmedikleri için nasip oluşturuyorlar. Allah için, o uydurmuş olduklarınızdan kesinlikle sual edileceksiniz. )
16/57 Ve yec'alune lillahil benati subhanehu ve lehum ma yeştehun
( Ve Allah için kızlar oluşturuyorlar. O ondan yücedir. Onlara da o iştahlandıklarını. )
16/58 Ve iza buşşira ehaduhum bil unsa zalle vechuhu musvedden ve huve kezim
( Ve onlardan biri kız ile müjdelendiğinde yüzü karararak gölgelenir de o öfkesini açığa vurmaz. )
16/59 Yetevara minel kavmi min sui ma buşşira bih e yumsikuhu ala hunin em yedussuhu fit turab e la sae ma yahkumun
( O hakkında müjdelendiğinin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Zillete rağmen onu tutup saklayacak mı? Yoksa toprağa mı gömecek? İyi bilin ki o verdiği hüküm kötüdür. )
16/60 Lillezine la yu'minune bil ahirate meselus sev’ve lillahil meselul a'la ve huvel azizul hakim
( O ahirete inanmayanlar için kötü misallerdir. Yüce misaller Allah içindir. O yücedir hakimdir. )
16/61 Ve lev yuahizullahun nase bi zulmihim ma terake aleyha min dabbetin ve lakin yuehhiruhum ila ecelin musemma fe iza cae eceluhum la yeste'hirune saaten ve la yestakdimun
( Ve şayet Allah insanları zulümlerinden dolayı sorgulasaydı, onun üzerinde debelenen bırakmazdı. Lakin onları isimlendirilmiş belirli vadeye kadar erteler. Artık vadeleri geldiğinde saatini erteleyemezler ve öne de alamazlar. )
16/62 Ve yec'alune lillahi ma yekrahune ve tesifu elsinetuhumul kezibe enne lehumul husna la cerame enne lehumun nara ve ennehum mufratun
( Ve Allah için o hoşlanmadıklarını, istemediklerini oluşturuyorlar. Dilleri de, güzelliğin, iyiliğin kesinlikle onlara olduğu yalanını sıfatlandırır. Şüphe yok, kesinlikle onlara ateş vardır. Kesinlikle onlar ileri gidenlerdir. )
16/63 Tellahi lekad erselna ila umemin min kablike fe zeyyene lehumuş şeytanu a'malehum fe huve veliyyuhumul yevme ve lehum azabun elim
( Allah için ki, senden önceki topluluklara gönderdik. Şeytan onlara çalışmalarını süsledi. Artık o gün o onların dostudur. Elim azap onlaradır. )
16/64 Ve ma enzelna aleykel kitabe illa li tubeyyine lehumullezihtelefu fihi ve huden ve rahmeten li kavmin yu'minun
( Ve sana kitabı, onun hakkında ihtilaf edenlere açıklaman haricinde indirmedik. İnanan kavim için yönlendirme ve rahmettir. )
16/65 Vallahu enzele mines semai maen fe ahya bihil erda ba'de mevtiha inne fi zalike le ayaten li kavmin yesmeun
( Ve Allah gökten su indirdi de onunla yeri ölümünden sonra diriltti. Duyan kavim için kesinlikle bunda ayetler vardır. )
16/66 Ve inne lekum fil en'ami le ibrah nuskiykum min ma fi butunihi min beyni fersin ve demin lebenen halisan saiğan liş şaribin
( Ve hayvanlarda kesinlikle size ibret vardır. Sizi, o karınlarının içinde dışkı ile kan arasında olan, içenler için içimi kolay halis sütten içirerek sularız. )
16/67 Ve min semaratin nehiyli vel a'nabi tettehizune minhu sekeran ve rizkan hasena inne fi zalike le ayeten li kavmin ya'kilun
( Ve hurmanın ve üzümün meyvelerinden, onlardan sarhoşluk veren içkiler ve güzel rızıklar edinirsiniz. Kesinlikle bunda akıl eden kavim için ayetler vardır. )
16/68 Ve evha rabbuke ilen nahli en ittehizi minel cibali buyuten ve mineş şeceri ve min ma ya'rişun
( Ve Rab’bin bal arısına dağlardan, ağaçlardan ve o kurduklarından evler edinmesini vahyetti. )
16/69 Summe kuli min kulles semarati fesluki subule rabbike zulula yahrucu min butuniha şerabun muhtelifun elvanuhu fihi şifaun lin nas inne fi zalike le ayaten li kavmin yetefekkerun
( Sonra tüm meyvelerden ye de Rab’binin yollarına yavaş, yumuşak huylu, boyun eğdirilmiş olarak gir. Onların karınlarından renkleri çeşitli içecekler çıkar. Onlarda insanlar için şifa vardır. Kesinlikle bunda fikreden kavim için ayetler vardır. )
16/70 Vallahu halekakum summe yeteveffakum ve minkum men yuraddu ila erzelil umuri li keyla ya'leme ba'de ilmin şey'a innellahe alimun kadir
( Ve Allah sizi yarattı. Sonra sizi vefat ettirir, size vefa eder. Sizden kimileri, ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en rezil dönemine erdirilir, döndürülür. Kesinlikle Allah bilendir gücü yetendir. )
16/71 Vallahu faddale ba'dakum ala ba'din fir rizk fe mellezine fuddilu bi raddi rizkihim ala ma meleket eymanuhum fe hum fihi seva’e fe bi ni'metillahi yechadun
( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün kılınanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda eşit olsunlar. Yani Allah’ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )
16/72 Vallahu ceale lekum min enfusikum ezvacen ve ceale lekum min ezvacikum benine ve hafedeten ve razekakum minet tayyibat e fe bil batili yu'minune ve bi ni'metillahi hum yekfurun
( Ve Allah size kendi nefislerinizden eşler oluşturdu. Size eşlerinizden oğullar ve torunlar oluşturdu. Sizi temizlerden rızıklandırdı. O halde batıla inanırlar ve Allah’ın nimetini inkar mı ederler? )
16/73 Ve ya'budune min dunillahi ma la yemliku lehum rizkan mines semavati vel erdi şey'en ve la yesteti'un
( Ve Allah’tan başka, onlara göklerden ve yerden rızık olarak hiçbir şeye malik olamayanlara, hükmedemeyenlere ve istidatları da olmayanlara kulluk ederler.  )
16/74 Fe la tadribu lillahil emsal innellahe ya'lemu ve entum la ta'lemun
( O halde Allah için misaller beyan etmeyin. Kesinlikle Allah bilir de sizler bilmezsiniz. )
16/75 Darabellahu meselen abden memluken la yakdiru ala şey'in ve men razaknahu minna rizkan hasenen fe huve yunfiku minhu sirran ve cehra hel yestevun el hamdu lillah bel ekseruhum la ya'lemun
( Allah, malik olunmuş, hükmedilmiş de hiçbir şeye kudreti yetmeyen kulun misali ile güzel rızıkla rızıklandırdığımız, ondan gizlice ve açıkça harcayan o kimsenin misalini beyan etti. Eşit olurlar mı? Övgü Allah içindir. Bilakis onların çoğunluğu bilmezler. )
16/76 Ve darabellahu meseler raculeyni ehaduhuma ebkemu la yakdiru ala şey'in ve huve kellun ala mevlahu eynema yuveccihhu la ye'ti bi hayr hel yestevi huve ve men ye'muru bil adli ve huve ala siratin mustekim
( Ve Allah iki adamın misalini de beyan etti. Biri dilsizdir, hiçbir şeye kudreti yoktur ve o dostuna ağırlık olur. Yüzünü nereye çevirse hayır getiremez. O ve o adaletle emreden, iş yapan ve doğru yol üzerinde olan kimse eşit midirler? )
16/77 Ve lillahi ğaybus semavati vel ard ve ma emrus saati illa ke lemhil besari ev huve akrab innellahe ala kulli şey'in kadir
( Ve göklerin ve yerin gaybı Allah içindir. Saatin işi göz kırpması gibi veya daha yakındır. Kesinlikle Allah her şeye gücü yetendir. )
16/78 Vallahu ahracekum min butuni ummehatikum la ta'lemune şey'en ve ceale lekumus sem'a vel ebsara vel ef'idete leallekum teşkurun
( Ve Allah sizi annelerinizin karınlarından çıkarır. Hiçbir şey bilmezsiniz. Size duymayı, gözleri ve gönülleri oluşturur. Umulur ki şükredersiniz. )
16/79 E lem yerav ilet tayri musehharatin fi cevvis sema’ma yumsikuhunne illellah inne fi zalike le ayatin li kavmin yu'minun
( Göğün boşluğunda buyruğa alınmış kuşları görmezler mi? Onları Allah haricindeki tutamaz. Kesinlikle bunda inanan kavim için ayetler vardır. )
16/80 Vallahu ceale lekum min culudil en'ami buyuten testehiffuneha yevme za'nikum ve yevme ikametikum ve min asvafiha ve evbariha ve eş'ariha esasen ve metaan ila hiyn
( Ve Allah size hayvanların derilerinden, yolculuk gününüzde ve ikamet gününüzde içinde dinlenip huzur bulduğunuz evler oluşturdu. Belirli zamana kadar yünlerinden, yapağılarından, kıllarından ev eşyası ve fayda olarak. )
16/81 Vallahu ceale lekum min ma haleka zilalen ve ceale lekum minel cibali eknanen ve ceale lekum serabile tekikumul harra ve serabile tekikum be'sekum kezalike yutimmu ni'metehu aleykum leallekum tuslimun
( Ve Allah size o yarattıklarından gölgeler oluşturdu. Dağlardan barınaklar oluşturdu. Size, sizi sıcaktan koruyan elbiseler, sizi zorluğunuzdan, kötülüğünüzden koruyan elbiseler oluşturdu. İşte nimetini üzerinize böyle tamamlar. Umulur ki teslim olursunuz. )
16/82 Fe in tevellev fe innema aleykel belağul mubin
( Eğer yüz çevirirlerse, artık senin üzerine olan kesinlikle apaçık ulaştırmadır. )
16/83 Ya'rifune ni'metellahi summe yunkiruneha ve ekseruhumul kafirun
( Allah’ın nimetini tanırlar, bilirler. Sonra onları inkar ederler. Onların çoğunluğu inkarcılardır. )
16/84 Ve yevme neb'asu min kulli ummetin şehiden summe la yu'zenu lillezine keferu ve la hum yusta'tebun
( Ve o gün her topluluktan şahitler göndeririz. Sonra o inkar edenlere izin verilmez ve onların özürleri istenmez. )
16/85 Ve iza raellezine zalemul azabe fe la yuhaffefu anhum ve la hum yunzarun
( Ve o zalimler azabı gördüklerinde, artık onlardan hafifletilmez ve onlar gözetilmezler, bakılmazlar. )
16/86 Ve iza raellezine eşraku şurakaehum kalu rabbena haulai şurakaunellezine kunna ned'u min dunik fe elkav ileyhimul kavle innekum le kazibun
( Ve o ortak koşanlar, ortak koştuklarını gördüklerinde, "Rab’bimiz bunlar senden başka çağırmış olduğumuz ortaklarımızdır." derler. Onlara söz atarlar "Kesinlikle sizler yalancılarsınız." )
16/87 Ve elkav ilellahi yevmeizinis seleme ve dalle anhum ma kanu yefterun
( Ve o gün Allah’a  teslimiyetlerini atarlar. O uydurmakta oldukları onlardan sapar. )
16/88 Ellezine keferu ve saddu an sebilillahi zidnahum azaben fevkal azabi bima kanu yufsidun
( O inkar edenler ve Allah yolundan engelleyip döndürenler, bozgun yapmış olmalarından dolayı, onlara azabın üzerine azap artırdık. )
16/89 Ve yevme neb'asu fi kulli ummetin şehiden ala haula’ve nezzelna aleykel kitabe tibyanen li kulli şey'in ve huden ve rahmeten ve buşra lil muslimin
( Ve o gün her topluluğa, üzerlerine şahit göndeririz. Senin üzerine de her şeyi açıklayan, teslim olanlar için yönlendirme, rahmet ve müjde olan kitabı indirdik. )
16/90 İnnellahe ye'muru bil adli vel ihsani ve itai zil kurba ve yenha anil fahşai vel munkeri vel bağy yeizukum leallekum tezekkerun
( Kesinlikle Allah adaleti, iyiliği, yakınlığı olanlara vermeyi, ahlaksızlıktan, kötülükten ve azgınlıktan men etmeyi emreder. Size öğüt verir. Umulur ki hatırlarsınız. )
16/91 Ve evfu bi ahdillahi iza ahettum ve la tenkudul eymane ba'de tevkidiha ve kad cealtumullahe aleykum kefila innellahe ya'lemu ma tef'alun
( Ve ahdettiğinizde, Allah’a  ahdinize vefa edin. Yeminlerinizi, onları sağlamlaştırmanızın ardından bozmayın. Allah’ı üzerinize kefil kıldınız. Kesinlikle Allah ne yaptığınızı bilir. )
16/92 Ve la tekunu kelleti nekadat ğazleha min ba'di kuvvetin enkasa tettehizune eymanekum dehalen beynekum en tekune ummetun hiye erba min ummeh innema yeblukumullahu bih ve le yubeyyinenne lekum yevmel kiyameti ma kuntum fihi tahtelifun
( Ve kuvvetle eğirmesi sonrasında, o eğirdiği ipliği söken gibi olmayın. Bir topluluk diğer topluluktan daha üstün, çok diye yeminlerinizi aranızda aldatma aracı edinmeyin. Kesinlikle Allah sizi onunla sınar. Ayağa kalkış gününde o hakkında ihtilaf ettiklerinizi size kesinlikle açıklayacaktır. )
16/93 Ve lev şaellahu le cealekum ummeten vahideten ve lakin yudillu men yeşau ve yehdi men yeşa’ve le tus'elu enne an ma kuntum ta'melun
( Ve şayet Allah dileseydi sizi tek topluluk kılardı. Lakin dilediği kimseyi saptırır ve dilediği kimseyi yönlendirir. O yapmakta olduklarınızdan kesinlikle sual edileceksiniz. )
16/94 Ve la tettehizu eymanekum dehalen beynekum fe tezille kademun ba'de subutiha ve tezukus sue bima sadedtum an sebilillah ve lekum azabun azim
( Ve yeminlerinizi aranızda aldatma aracı edinmeyin. Yoksa ayak, sabit basmasının ardından kayar ve Allah yolundan döndürdüğünüzden dolayı kötülüğü tadarsınız. Büyük azap size olur. )
16/95 Ve la teşteru bi ahdillahi semenen kalila innema indellahi huve hayrun lekum in kuntum ta'lemun
( Ve Allah’ın ahdini az değere satmayın. Kesinlikle o Allah’ın indindeki, o size daha hayırlıdır. Eğer bilmiş olursanız.  )
16/96 Ma indekum yenfedu ve ma indellahi bak ve le necziyennellezine saberu ecrahum bi ahseni ma kanu ya'melun
( O indinizdeki tükenir de o Allah’ın indindeki bakidir. Kesinlikle biz o sabredenleri, o yapmış olduklarının daha güzeli olan ödülleri ile karşılıklandıracağız. )
16/97 Men amile salihan min zekerin ev unsa ve huve mu'minun fe le nuhyiyennehu hayaten tayyibeh ve le necziyennehum ecrahum bi ahseni ma kanu ya'melun
( Erkeklerden veya kadınlardan ve o inananlardan kim iyilik yaparsa, kesinlikle onu temiz hayat ile yaşatacağız, dirilteceğiz. Kesinlikle onları o yapmış olduklarının daha güzeli olan ödülleri ile karşılıklandıracağız. )
16/98 Fe iza kara'tel kur'ane festeiz billahi mineş şeytanir racim
( O halde, Kur'an’ı okuduğunda kovulmuş şeytandan Allah’a  sığın. )
16/99 İnnehu leyse lehu sultanun alellezine amenu ve ala rabbihim yetevekkelun
( Kesinlikle ki o inananlar ve Rab’lerine dayanıp sığınanlar üzerine, ona kesinlikle hakimiyet yoktur. )
16/100 İnnema sultanuhu alellezine yetevellevnehu vellezine hum bihi muşrikun
( Kesinlikle onun hakimiyeti, ona doğru yüz çevirenlerin ve O’na ortak koşanların üzerinedir.  )
16/101 Ve iza beddelna ayeten mekane ayetin vallahu a'lemu bima yunezzilu kalu innema ente mufter bel ekseruhum la ya'lemun
( Ve ayeti, yerine ayetle değiştirdiğimizde, Allah ne indirdiğini bilir. "Kesinlikle sen uydurucusun." derler. Bilakis onların çoğunluğu bilmezler. )
16/102 Kul nezzelehu ruhul kudusi min rabbike bil hakki li yusebbitellezine amenu ve huden ve buşra lil muslimin
( De ki: "Onu, o inananlara sebat vermek için ve teslim olanlara yönlendirme ve müjde olarak Rab’binden kutsal ruh indirdi." )
16/103 Ve lekad na'lemu ennehum yekulune innema yuallimuhu beşar lisanullezi yulhidune ileyhi a'cemiyyun ve haza lisanun arabiyyun mubin
( Ve bildik ki kesinlikle onlar "Onu kesinlikle ona, lisanı ona yabancı olan insan öğretiyor." derler. Bu apaçık Arapça lisanıdır. )
16/104 İnnellezine la yu'minune bi ayatillahi la yehdihimullahu ve lehum azabun elim
( Kesinlikle o Allah’ın ayetlerine inanmayanlar, Allah onları yönlendirmez. Elim azap onlaradır. )
16/105 İnnema yefteril kezibellezine la yu'minune bi ayatillah ve ulaike humul kazibun
( Kesinlikle yalanı o Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydururlar. İşte onlar, onlar yalancılardır. )
16/106 Men kefera billahi min ba'di imanihi illa men ukrihe ve kalbuhu mutmeinun bil imani ve lakin men şeraha bil kufri sadran fe aleyhim ğadabun minellah ve lehum azabun azim
( Kalbi inanç ile tatmin olduğu halde, zorlananlar haricinde, kim inancından sonra Allah’ı inkar ederse ve lakin kim göğsünü inkara açarsa, artık onların üzerine Allah’tan öfke vardır. Büyük azap onlaradır. )
16/107 Zalike bi ennehumustehabbul hayated dunya alel ahiratu ve ennellahe la yehdil kavmel kafirin
( Bu kesinlikle onların dünya hayatını ahiretinkinin üzerine sevmeyi istemelerindendir. Allah inkarcılar kavmini kesinlikle yönlendirmez. )
16/108 Ulaikellezine tabeallahu ala kulubihim ve sem'ihim ve ebsarihim ve ulaike humul ğafilun
( İşte onlar Allah’ın, o kalplerinin, kulaklarının ve gözlerinin üzerine mühür bastıklarıdır. İşte onlar, onlar habersizdirler. )
16/109 La cerame ennehum fil ahirati humul hasirun
( Şüphe yok ki kesinlikle onlar, onlar ahirette hasarlananlardır. )
16/110 Summe inne rabbeke lillezine haceru min ba'di ma futinu summe cahedu ve saberu inne rabbeke min ba'diha le ğafurun rahim
( Sonra kesinlikle Rab’bin, eziyet edildikten sonra göç edip ayrılan, sonra cihad eden ve sabreden kimselerledir. Onlardan sonra kesinlikle Rab’bin affedendir merhametlidir.  )
16/111 Yevme te'ti kulli nefsin tucadilu an nefsiha ve tuveffa kulli nefsin ma amilet ve hum la yuzlemun
( O gün, her nefis nefsi hakkında mücadele ederek gelir. Tüm nefislere o yaptıkları vefa edilir. Onlar zulmedilmezler. )
16/112 Ve darabellahu meselen karyeten kanet amineten mutmeinneten ye'tiha rizkuha rağaden min kulli mekanin fe keferat bi en'umillahi fe ezakahallahu libasel cui vel havfi bima kanu yasneun
( Ve Allah, güvenli, tatmin olmuş, rızıkları ona her yerden bolca gelen şehirin misalini beyan eder. Ama Allah’ın nimetlerini inkar ettiler de Allah, o üretmiş olduklarından dolayı açlık ve korku elbisesini tattırdı. )
16/113 Ve lekad caehum rasulun minhum fe kezzebuhu fe ehazehumul azabu ve hum zalimun
( Ve onlara, onlardan resul geldi de onu yalanladılar. Böylece onlar zalimlerken onları azap yakaladı. )
16/114 Fe kulu min ma razekakumullahu halalen tayyiben veşkuru ni'metellahi in kuntum iyyahu ta'budun
( O halde Allah’ın sizi o helalinden temizinden rızıklandırdıklarından yiyin. Eğer sadece O’na kulluk edenlerseniz Allah’ın nimetine şükredin. )
16/115 İnnema harrama aleykumul meytete ved deme ve lahmel hinziri ve ma uhille li ğayrillahi bih fe men idturra ğayra bağin ve la adin fe innellahe ğafurun rahim
( Kesinlikle ki size ölüyü, kanı, domuz etini, Allah’tan başkası için kesilenleri haram kıldı. Ancak kim zorda olup mecbur kalırsa azmadan ve hududu aşmadan. Artık kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
16/116 Ve la tekulu li ma tesifu elsinetukumul kezibe haza halalun ve haza haramun li tefteru alellahil kezib innellezine yefterune alellahil kezibe la yuflihun
( Ve o dillerinizin yalanı sıfatlandırması ile Allah üzerine yalan uydurmak için "Bu helaldir ve bu haramdır." demeyin. Kesinlikle o Allah üzerine yalan uyduranlar iflah olmazlar.  )
16/117 Metaun kalilun ve lehum azabun elim
( Az faydadır ve elim azap onlaradır. )
16/118 Ve alellezine hadu harramna ma kasasna aleyke min kabl ve ma zalemnahum ve lakin kanu enfusehum yazlimun
( Ve önceden sana o anlattıklarımızı o Yahudilere haram kılmıştık. Onlara zulmetmedik ve lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )
16/119 Summe inne rabbeke lillezine amilus sue bi cehaletin summe tabu min ba'di zalike ve aslehu inne rabbeke min ba'diha le ğafurun rahim
( Sonra kesinlikle Rab’bin, o cehalet ile kötülük yapanlar ve sonra, bunun ardından tevbe edip iyileşenlerledir. Kesinlikle Rab’bin ondan sonra affedendir merhametlidir. )
16/120 İnne ibrahime kane ummeten kaniten lillahi hanifa ve lem yeku minel muşrikin
( Kesinlikle İbrahim Allah’a  saygılı durup itaat eden, kuvvetle bağlı, birleyip doğruluğa yönelen önderdi. Ortak koşanlardan olmadı. )
16/121 Şakiran li en'umih ictebahu ve hedahu ila siratin mustekim
( O’nun nimetlerine şükredendi. O'nu seçti ve Onu doğru yola yönlendirdi. )
16/122 Ve ateynahu fid dunya haseneh ve innehu fil ahirati le mines salihin
( Ve biz O'na dünyada güzellik verdik. Kesinlikle o ahirette de iyilerden olacaktır. )
16/123 Summe evhayna ileyke en ittebi’millete ibrahime hanifa ve ma kane minel muşrikin
( Sonra da sana "Birleyip doğruluğa yönelen ve ortak koşanlardan olmayan İbrahim'in dinine tabi ol." diye vahyettik.  )
16/124 İnnema cuiles sebtu alellezinahtelefu fih ve inne rabbeke le yahkumu beynehum yevmel kiyameti fima kanu fihi yahtelifun
( Kesinlikle yedinci gün, onun hakkında ihtilafa düşenlerin üzerine oluşturuldu. Kesinlikle Rab’bin ayağa kalkış gününde, o hakkında ihtilaf ettikleri hakkında aralarında hüküm verecektir. )
16/125 Ud'u ila sebili rabbike bil hikmeti vel mev'izatil haseneti ve cadilhum billeti hiye ahsen inne rabbeke huve a'lemu bi men dalle an sebilihi ve huve a'lemu bil muhtedin
( Rab’binin yoluna sır ve güzel öğüt ile çağır. Onlarla o en güzeliyle mücadele et. Kesinlikle Rab’bin o yolundan sapmış kimseleri bilir. O yönlenmiş olanları da bilir.  )
16/126 Ve in akabtum fe akibu bi misli ma ukibtum bih ve lein sabertum le huve hayrun lis sabirin
( Ve eğer sonuçlandırırsanız, o sonuçlandırıldığınızın aynısı ile sonuçlandırın. Eğer sabrederseniz o sabredenler için daha hayırlıdır. )
16/127 Vasbir ve ma sabruke illa billahi ve la tahzen aleyhim ve la teku fi daykin min ma yemkurun
( Ve sabret. Senin sabrın Allah’tan dolayı olması haricinde olamaz. Onların üzerine hüzünlenme ve o hilelerinden, tuzaklarından dolayı darlık, sıkıntı içinde olma. )
16/128 İnnellahe meallezinettekan vellezine hum muhsinun
( Kesinlikle Allah sakınanlarla ve o iyilik yapanlarla birliktedir. )
İSRA 17/1 Subhanellezi esra bi abdihi leylen minel mescidil harami ilel mescidil aksallezi barakna havlehu li nuriyehu min ayatina innehu huves semiul besir
( O yücedir ki kulunu gece Mescid-i Haram’dan, ona ayetlerimizi göstermemiz için çevresini bereketlendirdiğimiz, Mescid-i Aksa’ya seyirttirdi. Kesinlikle O, O duyandır, görendir.  )
17/2 Ve ateyna musel kitabe ve cealnahu huden li beni israile en la tettehizu min duni vekila
( Ve Musa’ya kitabı verdik ve "Benden başka vekil edinmeyin." diye onu İsrailoğulları için yönlendirici kıldık.  )
17/3 Zurriyyete men hamelna mea nuh innehu kane abden şekura
( O Nuh ile birlikte taşıdığımız soy. Kesinlikle o şükreden kuldu. )
17/4 Ve kadayna ila beni israile fil kitabi le tufsidunne fil erdi merrateyni ve le ta'lunne uluvven kebira
( Ve kitapta İsrailoğulları'na, yerde iki kere bozgun yapacaksınız ve büyük ululanma ile ululanacaksınız diye hükmettik. )
17/5 Fe iza cae va'du ulahume beasna aleykum ibaden lena uli be'sin şedidin fe casu hilaled diyar ve kane va'den mef'ula
( İlk vaad geldiğinde, üzerinize şiddetli zorluk ehli kullarımızı gönderdik de yurtların arasını araştırdılar. Vaad yapılası oldu. )
17/6 Summe radedna lekumul kerrate aleyhim ve emdednakum bi emvalin ve benine ve cealnakum eksera nefira
( Sonra size, onların üzerine tekrar döndürdük. Size mallar ve oğullar ile imdad ettik. Sizi çok topluluk kıldık. )
17/7 İn ahsentum ahsentum li enfusikum ve in ese'tum fe leha fe iz cae va'dul ahirati li yesuu vucuhekum ve li yedhulul mescide kema dehaluhu evvele merratin ve li yutebbiru ma alev tetbira
( Eğer iyilik ederseniz nefisleriniz için iyilik edersiniz. Eğer kötülük ederseniz yine onlaradır. Ahiret vaadi, yüzlerinizi üzmek, mescide o ilk kez girişleri gibi girmeleri ve o üstün olduklarını mahvederek mahvetmek için geldiğinde. )
17/8 Asa rabbukum en yerhamekum ve in udtum udna ve cealna cehenneme lil kafirine hasira
( Rab’binizin size merhamet etmesi umulur. Eğer dönerseniz, döneriz ve cehennemi inkarcılar için hasır, kuşatan, çevreleyen kılarız. )
17/9 İnne hazel kur'ane yehdi lilleti hiye akvemu ve yubeşşirul mu'mininellezine ya'melunes salihati enne lehum ecran kebira
( Kesinlikle bu Kur'an onları o en doğrusuna, sağlamına yönlendirir. O iyilik yapan inananlara büyük ödülün kesinlikle onlara olduğunu müjdeler. )
17/10 Ve ennellezine la yu'minune bil ahirati a'tedna lehum azaben elima
( Ve kesinlikle o ahirete inanmayanlara, onlara elim azap hazırladık. )
17/11 Ve yed'ul insanu biş şerri duaehu bil hayr ve kanel insanu acula
( Ve insan hayır çağrısıyla kötülüğü de çağırır. İnsan acelecidir. )
17/12 Ve cealnel leyle ven nehara ayeteyni fe mehavna ayetel leyli ve cealna ayeten nehari mubsiraten li tebteğu fadlen min rabbikum ve li ta'lemu adedes sinine vel hisab ve kulle şey'in fassalnahu tefsiyla
( Ve geceyi ve gündüzü iki ayet kıldık da Rab’binizden üstünlüğü aramanız ve senelerin adedini ve hesabı bilmeniz için gecenin ayetini kararttık ve gündüzün ayetini gördüren kıldık. Her şeyi ayrıntılı olarak ayrıntılandırdık. )
17/13 Ve kulle insanin elzemnahu tairahu fi unukih ve nuhricu lehu yevmel kiyameti kitaben yelkahu menşura
( Ve her insana, kuşunu boynuna elzem kıldık. Ayağa kalkış gününde ona, yayımlanmış olarak atılan kitabı çıkarırız. )
17/14 İkra’kitabek kefa bi nefsikel yevme aleyke hasiba
( Kitabını oku. O gün nefsin, hesaplayan olarak sana yeter. )
17/15 Men ihteda fe innema yehtedi li nefsih ve men dalle fe innema yedillu aleyha ve la teziru vaziratun vizra uhra ve ma kunna muazzibine hatta neb'ase rasula
( Kim yönlenirse kesinlikle nefsi için yönlenir. Kim saparsa kesinlikle onun üzerine sapar. Kendi ağırlığını, yükünü taşıyan başkasının ağırlığını, yükünü taşımaz. Biz resul gönderene kadar azap eden olmayız. )
17/16 Ve iza eradna en nuhlike karyeten emarna mutrafiha fe fesku fiha fe hakka aleyhel kavlu fe demmernaha tedmira
( Ve şehri helak etmeyi istersek, oradaki refah şımarıklarına emrederiz de orada günah işlerler. Artık onların üzerine söz gerçek olur da orayı yıkıp mahvederiz. )
17/17 Ve kem ehlekna minel kuruni min ba'di nuh ve kefa bi rabbike bi zunubi ibadihi habiran besira
( Ve Nuh’tan sonra nesillerden nicesini helak ettik. Rab’bin kullarının günahlarını haber alıp görmeye kafidir.  )
17/18 Men kane yuridul acilete accelna lehu fiha ma neşau li men nuridu summe cealna lehu cehennem yaslaha mezmumen medhura
( Kim acil olarak isterse, ona ondan o dilediklerimizden, istediğimiz kimseye acil olarak veririz. Sonra ona cehennemi getiririz. Ayıplanmış kovulmuş olarak oraya yaslanır. )
17/19 Ve men eradel ahirate ve sea leha sa'yeha ve huve mu'minun fe ulaike kane sa'yuhum meşkura
( Ve kim de ahireti ister ve inanan olarak ona güç harcayıp çabalarsa, işte onlar, onların çabaları teşekkür edilesidir. )
17/20 Kullen numiddu haulai ve haulai min atai rabbik ve ma kane atau rabbike mahzura
( Bunların hepsini yayarız. Bunları da Rab’binin bağışından. Rab’binin bağışı yasak, kısıtlanası değildir.  )
17/21 Unzur keyfe faddalna ba'dahum ala ba'd ve lel ahiratu ekberu deracatin ve ekberu tefdiyla
( Bak bazılarını bazılarına nasıl üstün kıldık. Ahiret derece olarak daha büyüktür ve üstünlük olarak da daha büyüktür. )
17/22 La tec'al meallahi ilahen ahara fe tak'ude mezmumen mahzula
( Allah ile birlikte başka ilah oluşturma. Yoksa ayıplanmış ve hakir olarak oturursun. )
17/23 Ve kada rabbuke en la ta'budu illa iyyahu ve bil valedeyni ihsana imma yebluğanne indekel kibera ehaduhuma ev kilahuma fe la tekul lehuma uffin ve la tenherhuma ve kul lehuma kavlen kerima
( Ve Rab’bin, "Sadece O’nun haricindekine kulluk etmeyin ve ana babaya iyilik edin. Onlardan biri veya ikisi, indinde yaşlılığa ererse sakın onlara "Üff." deme ve onları azarlama ve onlara faydalı sözler söyle." diye hükmetti. )
17/24 Vahfid lehuma cenahaz zulli miner rahmeti ve kul rabbirhamhuma kema rabbeyani sağira
( Ve onlara rahmetten gölge olarak kanadını gerip indir. De ki: "Rab’bim, onlara beni küçükken yetiştirdikleri gibi merhamet et." )
17/25 Rabbukum a'lemu bima fi nufusikum in tekunu salihine fe innehu kane lil evvabine ğafura
( Rab’biniz nefislerinizde ne varsa bilir. Eğer iyi olursanız, artık kesinlikle o tevbe edip dönenler için affedendir.  )
17/26 Ve ati zel kurba hakkahu vel miskine vebnes sebili ve la tubezzir tebzira
( Ve yakınlara, yoksullara, yolda kalmışlara haklarını ver. Fakat savurganlık edip savurma. )
17/27 İnnel mubezzirine kanu ihvaneş şeyatin ve kaneş şeytanu li rabbihi kefura
( Kesinlikle savurganlar şeytanların kardeşleri olurlar. Şeytan Rab’bini inkar edendir. )
17/28 Ve imma tu'ridanne anhumubtiğae rahmetin min rabbike tercuha fe kul lehum kavlen meysura
( Ve eğer Rab’binden umduğun rahmeti aramak üzere onlardan yüz çevirmeye mecbur kalırsan, onlara tatlı söz söyle. )
17/29 Ve la tec'al yedek mağluleten ila unukike ve la tebsutha kullel beşti fe tak'ude melumen mahsura
( Ve elini bağlıymış gibi boynuna götürme ve onu tamamen de açıp yayma. Yoksa, kınanmış olarak ve mahsur kalarak oturursun. )
17/30 İnne rabbeke yebsutur rizka li men yeşau ve yakdir innehu kane bi ibadihi habiran besira
( Kesinlikle Rab’bin dilediği kimseler için rızkı genişletir, yayar ve daraltır. Kesinlikle O kullarından haberdardır görendir. )
17/31 Ve la taktulu evladekum haşyete imlak nahnu nerzukuhum ve iyyakum inne katlehum kane hit'en kebira
( Ve fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları ve sizleri biz rızıklandırırız. Onların öldürülmesi büyük suçtur, günahtır. )
17/32 Ve la takrabuz zina innehu kane fahişeh ve sae sebila
( Ve zinaya yaklaşmayın. Kesinlikle o ahlaksızcadır ve kötü yoldur. )
17/33 Ve la taktulun nefselleti harramellahu illa bil hakk ve men kutile mazlumen fe kad cealna li veliyyihi sultanen fe la yusrif fil katl innehu kane mensura
( Ve Allah’ın haram kıldığı nefsi hak haricinde öldürmeyin. Kim zulmedilerek öldürülürse, biz onun velisine yetki, hüküm verdik. Ama o da öldürmede israfa kaçmasın. Kesinlikle o yardım edilmiştir. )
17/34 Ve la takrabu malel yetimi illa billeti hiye ahsenu hatta yebluğa eşuddehu ve evfu bil ahd innel ahde kane mes'ula
( Ve yetimin malına, olgunluğuna eriştiğinde en güzeliyle olmasının haricinde yaklaşmayın. Ahde vefa edin. Kesinlikle ahd sual edilesidir. )
17/35 Ve evful keyle iza kiltum vezinu bil kistasil mustekim zalike hayrun ve ahsenu te'vila
( Ve ölçtüğünüzde kile ölçüsüne vefa edin ve doğru kıstas ile ölçün, tartın. Bu daha hayırlıdır ve yorumlanması en güzeldir. )
17/36 Ve la takfu ma leyse leke bihi ilm innes sem'a vel besara vel fuade kulli ulaike kane anhu mes'ula
( Ve sana ilminden olmayanın peşine düşme. Kesinlikle kulak, göz ve gönül, onların hepsi ondan sual edilesidir. )
17/37 Ve la temşi fil erdi merah inneke len tahrikal erda ve len tebluğal cibale tula
( Ve yerde gösteriş yaparak yürüme. Kesinlikle sen yeri yaramazsın ve dağa da boyca erişemezsin. )
17/38 Kulli zalike kane seyyiuhu inde rabbike mekruha
( Bunların hepsi Rab’binin indinde kötüdür, iğrençtir. )
17/39 Zalike min ma evha ileyke rabbuke minel hikmeh ve la tec'al meallahi ilahen ahara fe tulka fi cehenneme melumen medhura
( Bunlar sana Rab’bininin, O’nun sırrından vahyettikleridir. Allah ile birlikte başka ilah oluşturma. Yoksa kınanmış ve kovulmuş olarak cehennemin içine atılırsın. )
17/40 E fe asfakum rabbukum bil benine vettehaze minel melaiketi inasa innekum le tekulune kavlen azima
( Rab’biniz size oğullar seçti de meleklerden kadınlar mı edindi? Kesinlikle siz büyük söz söylüyorsunuz. )
17/41 Ve lekad sarrafna fi hazel kur'ani li yezzekkeru ve ma yeziduhum illa nufura
( Ve bu Kur'an da hatırlamaları için çeşitli şekilde sarfettik de onlara nefret haricindekini artırmadı. )
17/42 Kul lev kane mea hu alihetun kema yekulune izen lebteğav ila zil arşi sebila
( De ki: "O dedikleri gibi, şayet O'nunla birlikte ilahlar olsaydı, o zaman arşın, tahtın sahibine yol ararlardı." )
17/43 Subhanehu ve teala an ma yekulune uluvven kebira
( O yücedir ve büyük yükseklikle o söylediklerinin üzerindedir. )
17/44 Tusebbihu lehus semavatus seb'u vel erdu ve men fihinn ve in min şey'in illa yusebbihu bi hamdihi ve lakin la tefkahune tesbihahum innehu kane halimen ğafura
( Yedi gökler, yer ve onun içinde olan kimseler O'na övgü sözleri söyler. Kesinlikle O’nu övgü sözleri ile öven haricinde hiçbir şey yoktur. Lakin onların övgülerini anlamazsınız. Kesinlikle O yumuşaktır affedendir. )
17/45 Ve iza kara'tel kur'ane cealna beyneke ve beynellezine la yu'minune bil ahirati hicaben mestura
( Ve Kur'an’ı okuduğunda senin ve o ahirete inanmayanların arasına gizlenmiş perde oluştururuz. )
17/46 Ve cealna ala kulubihim ekinneten en yefkahuhu ve fi azanihim vakra ve iza zekerte rabbeke fil kur'ani vahdehu vellev ala edbarihim nufura
( Ve onu anlamasınlar diye kalplerinin üzerine örtüler ve kulaklarının içine ağırlık oluştururuz. Kur'an’da Rab’bini, O'nun birliğini hatırladığında, nefretle yüzlerini arkalarına çevirirler. )
17/47 Nahnu a'lemu bima yestemiune bihi iz yestemiune ileyke ve iz hum necva iz yekuluz zalimune in tettebiune illa raculen meshura
( Seni dinlediklerinde, onunla neyi dinlediklerini ve onlar gizli fısıldaşırlarken zalimlerin "Kesinlikle ancak sihirlenmiş adama tabi oluyorsunuz." dediklerini biz biliriz. )
17/48 Unzur keyfe darabu lekel emsale fe dallu fe la yesteti'une sebila
( Bak sana nasıl misaller beyan ediyorlar. Artık saptılar. Böylece yola istidatları olmaz. )
17/49 Ve kalu e iza kunna izamen ve rufaten e inna le meb'usune halkan cedida
( Ve "Biz kemik ve ufalanmış çürümüş olduğumuzda mı kesinlikle yeni yaratış ile diriltileceğiz?" dediler. )
17/50 Kul kunu hicareten ev hadida
( De ki: "Taş veya demir olun." )
17/51 Ev halkan min ma yekburu fi sudurikum fe seyekulune men yu’iduna kulillezi fetarakum evvele merrah fe seyunğidune ileyke ruusehum ve yekulune meta hu kul asa en yekune kariba
( Veya göğüslerinizin içinde büyüyeninden yaratık. "Kim döndürür, diriltir bizi?" diyecekler. De ki: "O sizi ilk keresinde yaratan." Böylece sana başlarını sallayacaklar ve "O ne zaman?" diyecekler. De ki: "Belki olması yakındır." )
17/52 Yevme yed'ukum fe testecibune bi hamdihi ve tezunnune in lebistum illa kalila
( O sizi çağırdığı gün, O’nu övgüsü ile kabul etmek istersiniz. Orada ancak çok az kaldığınızı zannedersiniz. )
17/53 Ve kul li ibadi yekululleti hiye ahsen inneş şeytane yenzeğu beynehum inneş şeytane kane lil insani aduvven mubina
( Ve de ki: "Kullarıma o en güzelini söylesinler. Kesinlikle şeytan aralarına sıkıntı vesvese sokar. Kesinlikle şeytan insan için apaçık düşmandır." )
17/54 Rabbukum a'lemu bikum in yeşe’yerhamkum ev in yeşe’yuazzibkum ve ma erselnake aleyhim vekila
( Rab’biniz sizi bilir. Eğer dilerse size merhamet eder veya eğer dilerse size azap eder. Seni onların üzerine vekil göndermedik. )
17/55 Ve rabbuke a'lemu bi men fis semavati vel ard ve lekad faddalna ba'dan nebiyyine ala ba'din ve ateyna davude zebura
( Ve Rab’bin o göklerdeki ve yerdeki kimseleri bilir. Bazı habercileri bazılarına üstün kıldik. Davud’a da Zebur’u verdik. )
17/56 Kul id'ullezine zeamtum min dunihi fe la yemlikune keşfed durri ankum ve la tahvila
( De ki: "Ondan başka zannettiklerinizi çağırın. Üzerinizden darlığın kaldırılmasına malik olamazlar, hükmedemezler ve dönüştüremezler, değiştiremezler." )
17/57 Ulaikellezine yed'une yebteğune ila rabbihimul vesilete eyyuhum akrabu ve yercune rahmetehu ve yehafune azabeh inne azabe rabbike kane mahzura
( İşte o çağıranlar ancak Rab’lerine yakın olmaya vesile ararlar. O’nun rahmetini umarlar. O’nun azabından korkarlar. Kesinlikle Rab’binin azabı korkunçtur. )
17/58 Ve in min karyetin illa nahnu muhlikuha kable yevmil kiyameti ev muazzibuha azaben şedida kane zalike fil kitabi mestura
( Ve ayağa kalkış gününden önce bizim helak etmediğimiz veya şiddetli azap ile azap vermediğimiz şehir yoktur. Bu satırlanmış kitabın içindedir. )
17/59 Ve ma meneana en nursile bil ayati illa en kezzebe bihel evvelun ve ateyna semuden nakate mubsiraten fe zalemu biha ve ma nursilu bil ayati illa tahvifa
( Ve ayetleri göndermekten o bizi meneden, ancak evvelkilerin onları yalanlamalarıdır. Semud’a görüş olarak dişi deveyi verdik de onunla zulmettiler. Biz ayetleri korkutma haricinde göndermeyiz. )
17/60 Ve iz kulna leke inne rabbeke ehata bin nas ve ma cealner ru'yelleti eraynake illa fitneten lin nasi veş şeceratel mel'unete fil kur'an ve nuhavvifuhum fe ma yeziduhum illa tuğyanen kebira
( Ve zamanında sana "Kesinlikle Rab’bin insanları kuşatmıştır." dedik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı ve o Kur'an’da lanetlenmiş ağacı insanlar için sınav olması haricinde oluşturmadık. Onları korkuturuz da onlara büyük azgınlık haricindekini artırmaz. )
17/61 Ve iz kulna lil melaiketiscudu li ademe fe secedu illa iblis kale e escudu li men halakte tiyna
( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik de İblis haricinde yere kapandılar. "O çamurdan yarattığın kimse için yere mi kapanayım?" dedi. )
17/62 Kale e raeyteke hazellezi kerramte aleyye le in ehherteni ila yevmil kiyameti le ahtenikenne zurriyyetehu illa kalila
( "O benim üzerime faydalı, seçkin kıldığını gördün mü? Eğer beni ayağa kalkış gününe kadar ertelersen, azı haricinde O'nun soyunu kesinlikle buyruğuma alacağım." dedi. )
17/63 Kalezheb fe men tebiake minhum fe inne cehenneme cezaukum cezaen mevfura
( "Ayrıl git. Artık onlardan kim sana tabi olursa, karşılığınız mükemmel karşılık olan cehennemdir." dedi. )
17/64 Vestefziz men isteta'te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şarikhum fil emvali vel evladi veidhum ve ma yeiduhumuş şeytanu illa ğurura
( Ve onlardan kime istidatın olursa sesin ile yerinden oynat, kımıldat. Atlarınla ve yayalarınla üzerlerine yönel. Onlara malda ve çocuklarda ortak ol. Onlara vaad et. Ve şeytan onlara aldatmanın haricinde vaad etmez. )
17/65 İnne ibadi leyse leke aleyhim sultan ve kefa bi rabbike vekila
( Kesinlikle kullarım ki sana onlar üzerine asla hakimiyet yoktur. Rab’bin vekil olarak kafidir. )
17/66 Rabbukumullezi yuzci lekumul fulke fil bahri li tebteğu min fadlih innehu kane bikum rahima
( Rab’biniz O dur ki, O’nun üstünlüğünden aramanız için size gemileri denizde sevkeder yürütür. Kesinlikle O size merhametlidir. )
17/67 Ve iza messekumud durru fil bahri dalle men ted'une illa iyyah fe lemma neccakum ilel berri a'radtum ve kanel insanu kefura
( Ve size denizde darlık dokunduğunda O’nun haricinde o çağırdıklarınız sapar. Sizi karaya doğru kurtardığımızda ise yüz çevirip dönersiniz. İnsan inkar edendir. )
17/68 E fe emintum en yahsife bikum canibel berri ev yursile aleykum hasiben summe la tecidu lekum vekila
( Peki, sizi kara tarafına geçirmeyeceğine veya üzerinize tozlu kasırga göndermeyeceğine emin misiniz? Sonra size, kendinize vekil bulamazsınız. )
17/69 Em emintum en yu’idekum fihi taraten uhra fe yursile aleykum kasifen miner rihi fe yuğrikakum bima kefartum summe la tecidu lekum aleyna bihi tebia
( Sizi diğer kere oraya döndürmeyeceğine, üzerinize kasıp kavuran deviren rüzgar gök gürültüsü gönderip de o inkar etmenizden dolayı sizi boğmayacağına emin misiniz? Sonra bize karşı size, kendinize yardımcı bulamazsınız. )
17/70 Ve lekad kerramna beni ademe ve hamelnahum fil berri vel bahri ve razaknahum minet tayyibati ve faddalnahum ala kesirin min men halakna tefdiyla
( Ve Ademoğulları'nı iyi, faydalı yaptık. Onları karada ve denizde taşıdık. Onları temizlerden rızıklandırdık. Onları o yarattıklarımızdan çoğuna üstünlükle üstün kıldık. )
17/71 Yevme ned'u kulle unasin bi imamihim fe men utiye kitabehu bi yeminihi fe ulaike yakraune kitabehum ve la yuzlemune fetila
( O gün insanların hepsini delilleri, önderleri ile çağırırız da kitabı sağından verilmiş kimseler, onlar kitaplarını okurlar. Fitil kadar zulmedilmezler. )
17/72 Ve men kane fi hazihi a'ma fe huve fil ahirati a'ma ve edallu sebila
( Ve kim bunun içinde kör ise, artık o ahirette de kördür. Yol olarak daha sapıktır. )
17/73 Ve in kadu le yeftinuneke anillezi evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrahu ve izen lettehazuke halila
( Ve neredeyse seni, o sana vahyettiğimiz hakkında, bize ondan başkasını uydurman için fitneye düşüreceklerdi. O zaman seni sadık samimi dost edineceklerdi. )
17/74 Ve lev la en sebbetnake lekad kidte terkenu ileyhim şey'en kalila
( Ve şayet sana sebat vermemiş olsaydık, onlara doğru, az şey kadar meyledecektin, terkedecektin. )
17/75 İzen le ezaknake di'fel hayati ve di'fel memati summe la tecidu leke aleyna nesira
( O zaman sana hayatı kat kat ve ölümü kat kat tattırırdık. Sonra bize karşı sana yardımcı bulamazdın. )
17/76 Ve in kadu leyestefizzuneke minel erdi li yuhricuke minha ve izen la yelbesune hilafeke illa kalila
( Ve seni oradan sürmek için kesinlikle seni yerde rahatsız edeceklerdi. O zaman senin ardından az süre haricinde kalmayacaklardı. )
17/77 Sunnete men kad erselna kableke min rusulina ve la tecidu li sunnetina tahvila
( Resullerimizden o senden önce gönderdiğimiz kimselere adetlerdir. Adetimizde değişim, dönüşüm bulamazsın. )
17/78 Ekimes salate li dulukuş şemsi ila ğasekil leyli ve kur'anel fecr inne kur'anel fecri kane meşhuda
( Güneş’in batışından gecenin karartısına kadar duaya kalk. Tanyeri ağarmasındaki şafak vakti okuması. Kesinlikle şafak vakti okuması şahit olunandır. )
17/79 Ve minel leyli fe tehecced bihi nafileten leke asa en yeb'aseke rabbuke mekamen mahmuda
( Ve sana zorunlu olmasa da geceden feragat et. Rab’binin seni övülmüş makama göndermesi umulur. )
17/80 Ve kul rabbi edhilni mudhale sidkin ve ahricni muhrace sidkin vec'al li min ledunke sultanen nesira
( Ve de ki: "Rab’bim beni gireceğim yere doğrulukla sok ve çıkacağım yerden beni doğrulukla çıkar. Benim için indinden yardımcı kuvvet oluştur." )
17/81 Ve kul cael hakku ve zehekal batil innel batile kane zehuka
( Ve de ki: "Gerçek geldi ve batıl helak oldu. Kesinlikle batıl yok olasıdır." )
17/82 Ve nunezzilu minel kur'ani ma huve şifaun ve rahmetun lil mu'minine ve la yeziduz zalimine illa hasara
( Ve Kur'an’dan inananlar için şifa ve rahmet olanları indiririz. Zalimlere hasar haricindekini artırmayız. )
17/83 Ve iza en'amna alel insani a'rada ve nea bi canibih ve iza messehuş şerru kane yeusa
( Ve insana nimet verdiğimizde döner ve yan tarafına doğru uzaklaşır. Ona kötülük dokunduğunda ise ümitsiz olur. )
17/84 Kul kullun ya'melu ala şakiletih fe rabbukum a'lemu bi men huve ehda sebila
( De ki: "Herkes kendi varlığına, usülüne göre yapar. Böylece Rab’biniz kimin yol olarak daha yönlenmiş olduğunu bilir." )
17/85 Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbi ve ma utitum minel ilmi illa kalila
( Ve sana ruhtan sual ediyorlar. De ki: "Ruh, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )
17/86 Ve lein şi'na le nezhebenne billezi evhayna ileyke summe la tecidu leke bihi aleyna vekila
( Ve eğer dilersek, sana o vahyettiğimizi giderip ayırırız. Sonra onunla ilgili bizim üzerimize sana vekil bulamazsın. )
17/87 İlla rahmeten min rabbik inne fadlehu kane aleyke kebira
( Ancak Rab’binden rahmettir. Kesinlikle O’nun üstünlüğü lütfu senin üzerine büyüktür. )
17/88 Kul le in ictemeatil insu vel cinnu ala en ye'tu bi misli hazel kur'ani la ye'tune bi mislihi ve lev kane ba'duhum li ba'din zahira
( De ki: "Eğer insanlar ve cinler bu Kur'an'ın aynısını getirmek üzere bir araya gelseler, şayet birbirlerine arka çıkıp yardımcı da olsalar onun aynısını getiremezler." )
17/89 Ve lekad sarrafna lin nasi fi hazel kur'ani min kulli meselin fe eba ekserun nasi illa kufura
( Ve bu Kur'an’da insanlar için tüm meselelerden, sözlerden sarfettik de insanların çoğunluğu ancak inkarda direttiler. )
17/90 Ve kalu len nu'mine leke hatta tefcura lena minel erdi yenbua
( Ve "Bize yerden pınar fışkırtana kadar sana inanmayız." dediler. )
17/91 Ev tekune leke cennetun min nehiylin ve inebin fe tufecciral enhara hilaleha tefcira
( ”Veya sana hurmalıklardan ve üzümlüklerden bahçe olsun da aralarından nehirler fışkırsın fışkırsın." )
17/92 Ev tuskitas semae kema zeamte aleyna kisefen ev te'tiye billahi vel melaiketi kabila
( Veya o zannettiğin gibi göğü üzerimize parça halinde düşüresin veya Allah’ı ve melekleri öne, meydana getiresin. )
17/93 Ev yekune leke beytun min zuhrufin ev terka fis sema’min kulli meselin fe eba ekserun nasi illa kufura ve len nu'mine li rukiyyike hatta tunezzile aleyna kitaben nakrauh kul subhane rabbi hel kuntu illa beşeran rasula
( Veya sana süsten, altından ev olsun veya tüm misallerden göğe yükselesin. İşte insanların çoğunluğu ancak inkarda diretirler. "Üzerimize, okuyacağımız kitap indirene kadar senin yükselişine inanmayız." De ki: "Rab’bim yücedir. Ben resul olan insanın haricindeki miyim?" )
17/94 Ve ma menean nase en yu'minu iz caehumul huda illa en kalu e beasellahu beşeran rasula
( Ve insanlara yönlendirme geldiğinde, inanmalarına "Allah resul olarak insan mı gönderdi?" demeleri haricindeki mani olmaz. )
17/95 Kul lev kane fil erdi melaiketun yemşune mutmeinnine le nezzelna aleyhim mines semai meleken rasula
( De ki: "Şayet yerde tatmin olmuş, tamamlanmış halde yürüyen melekler olsaydı, onların üzerine gökten resul olarak melek indirirdik." )
17/96 Kul kefa billahi şehiden beyni ve beynekum innehu kane bi ibadihi habiran besira
( De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah kafidir. Kesinlikle O kullarından haberdardır görendir." )
17/97 Ve men yehdillahu fe huvel muhted ve men yudlil fe len tecide lehum evliyae min dunih ve nahşuruhum yevmel kiyameti ala vucuhihim umyen ve bukmen ve summa me'vahum cehennem kullema habet zidnahum seira
( Ve Allah kimi yönlendirirse o yönlenmiştir. Kimi saptırırsa, onlara O’ndan başka dostlar bulamazsın. Ayağa kalkış gününde onları yüzleri üzerine kör, dilsiz ve sağır olarak toplarız. Onların mekanları cehennemdir. Her dindiğinde, onlara ateşi artırırız. )
17/98 Zalike cezauhum bi ennehum keferu bi ayatina ve kalu e iza kunna izamen ve rufaten e inna le meb'usune halkan cedida
( Bu, kesinlikle onların ayetlerimizi inkar etmelerinden ve "Kemik ve ufalanmış çürümüş olduğumuzda mı? Yeni yaratışla diriltilecek miyiz?" demelerinden dolayı onların karşılığıdır. )
17/99 E ve lem yerav ennellahellezi halekas semavati vel erda kadirun ala en yahluka mislehum ve ceale lehum ecelel la raybe fih fe ebez zalimune illa kufura
( Görmediler mi ki gökleri ve yeri yaratan kesinlikle Allah’tır. Onların aynısını yaratmaya gücü yetendir. Onlara, hakkında şüphe olmayan vade geldi de zalimler ancak inkarda direttiler. )
17/100 Kul lev entum temlikune hazine rahmeti rabbi izen le emsektum heşyetel infak ve kanel insanu katura
( De ki: "Şayet sizler Rab’bimin rahmet hazinesine malik olsaydınız, o zaman dahi harcama ve fakirlik korkusunu tutardınız. İnsan cimridir." )
17/101 Ve lekad ateyna musa tis'a ayatin beyyinatin fes'el beni israile iz caehum fe kale lehu fir'avnu inni le ezunnuke ya musa meshura
( Ve Musa’ya delil olarak dokuz ayeti verdik. O halde İsrailoğulları'na sual et. Zamanında onlara geldi de Firavun O'na "Kesinlikle ben zannederim ki sen ey Musa,  sihirlenmişsin." dedi. )
17/102 Kale lekad alimte ma enzele haulai illa rabbus semavati vel erdi besair ve inni le ezunnuke ya fir'avnu mesbura
( "Bilirsin ki bunları görüşler olarak göklerin ve yerin Rab’binden başkası indirmedi. Kesinlikle ben zannederim ki sen ey Firavun, helak olmuşsun." dedi.  )
17/103 Fe erade en yestefizzehum minel erdi fe ağraknahu ve men mea hu cemia
( Onları yerden sürmeyi istedi. Böylece onu ve onunla birlikte olan kimselerin hepsini topluca boğduk. )
17/104 Ve kulna min ba'dihi li beni israileskunul erda fe iza cae va'dul ahirati ci'na bikum lefifa
( Ve ondan sonra İsrailoğulları için "Yerde iskan edin. Artık ahiret vaadi geldiğinde sizi sarılmış ve toplu olarak biraraya getiririz." dedik. )
17/105 Ve bil hakki enzelnahu ve bil hakki nezel ve ma erselnake illa mubeşşiran ve nezira
( Ve biz onu gerçekten indirdik. Gerçek ile indi. Seni de müjdeci ve uyarıcı olmanın haricinde göndermedik. )
17/106 Ve kur'anen feraknahu li takraehu alen nasi ala muksin ve nezzelnahu tenzila
( Ve Kur'an’ı sana, onu insanlara sindirerek okuman için ayırdık. Onu bölüm bölüm, azar azar indirdik. )
17/107 Kul aminu bihi ev la tu'minu innellezine utul ilme min kablihi iza yutla aleyhim yehirrune lil ezkani succeda
( De ki: "Ona inanın veya inanmayın. Kesinlikle o ondan önce ilim verilenler, onlara okunduğunda çöküp çeneleri üstüne yere kapanırlar." )
17/108 Ve yekulune subhane rabbina in kane va'du rabbina le mef'ula
( Ve "Rab’bimiz yücedir. Kesinlikle Rab’bimizin vaadi yapılasıdır." derler. )
17/109 Ve yehirrune lil ezkani yebkune ve yeziduhum huşua
( Ve ağlayarak çöküp çenelerine kapanırlar. Bu onların sevgi saygı dolu korkularını, ürpermelerini, ürkmelerini artırır. )
17/110 Kul id'ullahe ev id'ur rahman eyyen ma ted'u fe lehul esmaul husna ve la techer bi salatike ve la tuhafit biha vebteği beyne zalike sebila
( De ki: "Allah diye çağırın veya Rahman diye çağırın. Hangisi ile çağırırsanız. Güzel isimler O’nadır. Duanla açığa çıkma, sesini yükseltme ve onunla gizlenme de. Bunların arasında bir yol ara." )
17/111 Ve kulil hamdu lillahillezi lem yettehiz veleden ve lem yekun lehu şerikun fil mulki ve lem yekun lehu veliyyun minez zulli ve kebbirhu tekbira
( De ki: Ve "Övgü, o çocuk edinmeyen, mülkte O’na ortak olmayan ve zilletten dolayı dostu olmayan Allah içindir. O'nu tam yüceltme ile yücelt. )
KEHF 18/1 El hamdu lillahillezi enzele ala abdihil kitabe ve lem yec'al lehu iveca
( Övgü, kuluna kitabı indiren ve ona eğrilik kılmayan Allah içindir. )
18/2 Kayyimen li yunzira be'sen şediden min ledunhu ve yubeşşiral mu'mininellezine ya'melunes salihati enne lehum ecran hasena
( O’nun indinden olan şiddetli zorluktan uyarmak ve o iyilikler yapan inananları müjdelemek için doğru durur. Kesinlikle onlara güzel ödül vardır. )
18/3 Makisine fihi ebeda
( Onun içinde ebediyen duruculardır. )
18/4 Ve yunzirallezine kaluttehazellahu veleda
( Ve o "Allah çocuk edindi." diyenleri uyarması için. )
18/5 Ma lehum bihi min ilmin ve la li abaihim keburat kelimeten tahrucu min efvahihim in yekulune illa keziba
( Onlara ve babalarına O’nun ilminden yoktur. Ağızlarından çıkardıkları büyük kelimedir. Kesinlikle ancak yalan söylerler. )
18/6 Fe lealleke bahiun nefseke ala asarihim in lem yu'minu bi hazel hadisi esefa
( Yani bu söze inanmazlarsa, neredeyse onların izleri arkasından, sen kendini üzüntüyle helak edeceksin. )
18/7 İnna cealna ma alel erdi zineten leha li nebluvehum eyyuhum ahsenu amela
( Kesinlikle biz onların hangisi daha güzel iş yapacak diye onları sınamak üzere, yerde ne varsa ona süs kıldık. )
18/8 Ve inna le cailune ma aleyha saiyden curuza
( Ve kesinlikle biz, onun üzerinde ne varsa kupkuru toprak kılacağız. )
18/9 Em hasibte enne ashabel kehfi ver rakimi kanu min ayatina aceba
( Sen mağara sahiplerinin ve deri levhaların kesinlikle şaşılacak ayetlerimizden olduklarını mı sandın? )
18/10 İz evel fityetu ilel kehfi fe kalu rabbena atina min ledunke rahmeten ve heyyi’lena min emrina raşeda
( Zamanında genç adamlar mağaraya sığındılar da "Rab’bimiz bize indinden rahmet ve işimizden doğruluğa kolaylık ver." dediler. )
18/11 Fe darabna ala azanihim fil kehfi sinine adeda
( Böylece mağaranın içinde seneler adediyle kulaklarına vurgulayıp beyan ettik. )
18/12 Summe beasnahum li na'leme eyyul hizbeyni ahsa li ma lebisu emeda
( Sonra bu iki gruptan hangisinin, kaldıkları süreyi daha iyi sayacağını bilmek için onları dirilttik. )
18/13 Nahnu nekussu aleyke nebeehum bil hakk innehum fityetun amenu bi rabbihim ve zidnahum huda
( Biz sana onların hikayelerini gerçekle anlatırız. Kesinlikle onlar, Rab’lerine inanan genç adamlardı. Biz de onlara yönlendirmeyi artırdık.  )
18/14 Ve rabatna ala kulubihim iz kamu fe kalu rabbuna rabbus semavati vel erdi len ned'uve min dunihi ilahen lekad kulna izen şetata
( Ve ayağa kalktıklarında kalplerine bağ verdik de "Rab’bimiz göklerin ve yerin Rab’bidir. O’ndan başkasını ilah olarak çağırmayız. Aksi halde saçmalık söylemiş oluruz." dediler. )
18/15 Haulai kavmunettehazu min dunihi aliheh lev la ye'tune aleyhim bi sultanin beyyin fe men azlemu min men iftera alellahi keziba
( Şu bizim kavmimiz, Allah’tan başka ilah edindiler. Onların üzerine açık delil getirmeli değiller miydi? O halde Allah’a  yalan uydurandan daha zalim kimdir?  )
18/16 Ve izi'tezeltumuhum ve ma ya'budune illallahe fe'vu ilel kehfi yenşur lekum rabbukum min rahmetihi ve yuheyyi’lekum min emrikum mirfeka
( Ve eğer onlardan ayrılıp uzaklaştıysanız ve Allah’ın haricindekine kulluk etmezseniz, o halde mağaraya sığının. Rab’biniz size rahmetinden yaysın ve size destek olarak işlerinizden kolaylık versin. )
18/17 Ve teraş şemse iza taleat tezaveru an kehfihim zatel yemini ve iza ğarabet takriduhum zateş şimali ve hum fi fecvetin minh zalike min ayatillah men yehdillahu fe huvel muhted ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşida
( Ve uzayıp yükseldiğinde, Güneş’in mağaralarının sağına meylettiğini ve battığında onları solundan makasladığını görürsün. Onlar onun geniş yerindeydiler. Bu Allah’ın ayetlerindendir. Allah kimi yönlendirirse artık o yönlenmiştir ve kimi saptırırsa artık ona doğru yolu gösteren dost bulamazsın. )
18/18 Ve tahsebuhum eykazan ve hum rukudun ve nukallibuhum zatel yemini ve zateş şimali ve kelbuhum basitun ziraayhi bil vesiyd lev ittala'te aleyhim le velleyte minhum firaran ve le muli'te minhum ru'ba
( Ve onları uyanık sanırdın da onlar uykudaydılar. Onları sağa ve sola çevirirdik. Köpekleri ön ayaklarını kapı eşiğine uzatıp yaymıştı. Şayet onları görseydin firar ederek onlardan yüz çevirirdin ve onlardan korku ile doldurulurdun. )
18/19 Ve kezalike beasnahum li yetesaelu beynehum kale kailun minhum kem lebistum kalu lebisna yevmen ev ba'da yevm kalu rabbukum a'lemu bima lebistum feb'asu ehadekum bi verikikum hazihi ilel medineti fel yenzur eyyuha ezka taamen fel ye'tikum bi rizkin minhu vel yetelattaf ve la yuş'iranne bikum ehada
( Ve işte onları aralarında sual etmeleri için böyle dirilttik. Onlardan sözcü "Ne kadar kaldınız?" dedi. "Bir gün veya günün bazısı, bir bölümü kadar kaldık." dediler. "Ne kadar kaldığınızı Rab’biniz bilir. O halde birinizi bu gümüşünüz ile şehire gönderin de yiyecek olarak onların hangisi en temiz baksın. Böylece size ondan rızıkları getirsin ve nazik, dikkatli olsun, sizi kimseye farkettirmesin, sezdirmesin." dedi. )
18/20 İnnehum in yazheru aleykum yercumukum ev yu’idukum fi milletihim ve len tuflihu izen ebeda
( Kesinlikle onlar eğer sizin üzerinize üstünlük elde ederlerse, sizi kovarlar veya sizi milletlerinin içine döndürürler. Ebediyete kadar asla iflah olmazsınız. )
18/21 Ve kezalike a'serna aleyhim li ya'lemu enne va'dellahi hakkun ve ennes saate la raybe fiha iz yetenazeune beynehum emrahum fe kalubnu aleyhim bunyana rabbuhum a'lemu bihim kalellezine ğalebu ala emrihim le nettehizenne aleyhim mescida
( Ve Allah’ın vaadinin kesinlikle gerçek olduğunu ve O’nun saatinden kesinlikle şüphe olmadığını bilmeleri için onlara işte böyle bildirdik. Zamanında aralarında işlerini tartışıyorlardı da "Onların üzerine bina kurun. Rab’leri onları daha iyi bilir." dediler. O işlerinde galip gelenler "Onların üzerine mescid edineceğiz." dediler. )
18/22 Se yekulune selasetun rabiuhum kelbuhum ve yekulune hamsetun sadisuhum kelbuhum racmen bil ğayb ve yekulune seb'atun ve saminuhum kelbuhum kul rabbi a'lemu bi iddetihim ma ya'lemuhum illa kalilun fe la tumari fihim illa miraen zahiran ve la testefti fihim minhum ehada
( "Üçtürler dördüncüleri köpekleridir." diyecekler. "Beştirler altıncıları köpekleridir." diyecekler. Gayba tahmin yürüterek. "Yedidirler ve sekizincileri köpekleridir." derler. De ki: "Onların adetlerini Rab’bim bilir." Onları azın haricindekiler bilmezler. O halde açıkça görünenlerin haricinde onlar hakkında tartışma. Onlardan hiçbirine de onlar hakkında soru sorma. )
18/23 Ve la tekulenne li şey'in inni failun zalike ğada
( Ve şey için "Kesinlikle ben bunu yarın yapacağım." deme. )
18/24 İlla en yeşaellahu vezkur rabbeke iza nesite ve kul asa en yehdiyeni rabbi li akrabe min haza raşeda
( Ancak Allah dilerse. Unuttuğunda Rab’bini hatırla. De ki: "Rab’bimin beni bu doğru yollardan en yakınına yönlendirmesini umarım." )
18/25 Ve lebisu fi kehfihim selase mietin sinine vazdadu tis'a
( Ve mağaralarının içinde üç yüz sene kaldılar ve dokuz artırdılar. )
18/26 Kulillahu a'lemu bima lebisu lehu ğaybus semavati vel ard ebsir bihi ve esmi’ma lehum min dunihi min veliyyin ve la yuşriku fi hukmihi ehada
( De ki: "Allah o kalmalarını bilir. Göklerin ve yerin gaybı O’nadır. En iyi görendir ve en iyi duyandır. Onlara O’ndan başka dost yoktur. Hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez." )
18/27 Vetlu ma uhiye ileyke min kitabi rabbik la mubeddile li kelimatihi ve len tecide min dunihi multehada
( Ve sana Rab’binin kitabından o vahyedileni oku. O'nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O’ndan başka sığınılacak bulamazsın. )
18/28 Vasbir nefseke meallezine yed'une rabbehum bil ğadati vel aşiyyi yuridune vechehu ve la ta'du aynake anhum turidu zinetel hayatid dunya ve la tuti’men ağfelna kalbehu an zikrina vettebea hevahu ve kane emruhu furuta
( Ve sabah ve akşam O’nun yüzünü isteyerek Rab’lerini çağıranlarla birlikte nefsine sabret. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözünü onlardan ayırma. Kalbini bizi hatırlamaktan habersiz kıldığımıza, hevesine tabi olana ve işi aşırılık olana itaat etme. )
18/29 Ve kulil hakku min rabbikum fe men şae fel yu'min ve men şae fel yekfur inna a'tedna liz zalimine naran ehata bihim suradikuha ve in yesteğiysu yuğasu bi main kel muhli yeşvil vucuh bi'seş şerab ve saet murtefeka
( Ve de ki: "Gerçek Rab’binizdendir. O halde dileyen inansın ve dileyen de inkar etsin. Kesinlikle biz zalimler için, perdesi onları kuşatan ateş hazırladık. Eğer yardım isterlerse, yüzleri eriten erimiş maden gibi olan su ile yardım edilir. Ne kötü içecek ve ne kötü dayanıp sığınma yeri." )
18/30 İnnellezine amenu ve amilus salihati inna la nudiy'u ecra men ahsene amela
( Kesinlikle o inananlar ve iyilikler yapanlar, kesinlikle biz güzel işler yapan kimselerin ödülünü yitirmeyiz. )
18/31 Ulaike lehum cennatu adnin tecri min tahtihimul enharu yuhallevne fiha min esavira min zehebin ve yelbesune siyaben hudran min sundusin ve istebrakin muttekiine fiha alel eraik ni'mes sevab ve hasunet murtefeka
( İşte onlar, onlara altlarından nehirler akan ikamet bahçeleri vardır. Orada altından bilezikler takınacaklar, yeşil ipekten ve kalın ipek kumaştan elbiseler giyecekler. Orada koltuklara yaslanıp oturacaklar. O ne güzel sevab, o ne güzel dayanıp sığınma yeridir. )
18/32 Vadrib lehum meseler raculeyni cealna li ehadihima cenneteyni min a'nabin ve hafefnahuma bi nahlin ve cealna beynehuma zer'a
( Ve onlara iki adamın misalini beyan et ki onlardan birine üzümlerden iki bahçe vermiş, hurmalarla donatmış ve aralarında ekinlik oluşturmuştuk. )
18/33 Kiltel cenneteyni atet ukuleha ve lem tazlim minhu şey'en ve feccerna hilalehuma nehara
( İki bahçe de yemişlerini desteyle vermişti. Ondan hiçbir şey eksik bırakılmamıştı. Onlar arasında nehir fışkırtmıştık. )
18/34 Ve kane lehu semer fe kale li sahibihi ve huve yuhaviruhu ene ekseru minke malen ve eazzu nefera
( Ve ürün onaydı. Böylece arkadaşına, onunla tartışırken "Ben malca senden çoğum ve kişi olarak da daha yüceyim, şerefliyim." dedi. )
18/35 Ve dehale cennetehu ve huve zalimun li nefsih kale ma ezunnu en tebide hazihi ebeda
( Ve o, kendine zulmederek bahçesine girdi. "Bunun uzaklaşıp kaybolacağını zannetmem, ebedidir." dedi.  )
18/36 Ve ma ezunnus saate kaimeten ve le in rudidtu ila rabbi le ecidenne hayran minha munkaleba
( Ve "Saatin mevcut olduğunu da zannetmiyorum. Eğer Rab’bime döndürülürsem, kesinlikle geri dönüş olarak ondan daha hayırlısını bulacağım." )
18/37 Kale lehu sahibuhu ve huve yuhaviruhu e keferte billezi halekake min turabin summe min nutfetin summe sevvake racula
( Arkadaşı ona, onunla tartışırken "O seni topraktan, sonra su damlasından yaratanı, sonra seni adam olarak düzenleyip şekillendireni inkar mı ediyorsun?" dedi. )
18/38 Lakinne huvellahu rabbi ve la uşriku bi rabbi ehada
( Lakin kesinlikle Rab’bim o Allah’tır. Rab’bime hiçbir kimseyi ortak koşmam. )
18/39 Ve lev la iz dehalte cenneteke kulte ma şaellahu la kuvvete illa billah in terani ene ekalle minke malen ve veleda
( Ve bahçene girdiğinde, beni malca ve çocukça senden daha az gördüğünde “Allah ne dilediyse. Allah’ın haricinde kuvvet yoktur." demeli değil miydin? )
18/40 Fe asa rabbi en yu'tiyeni hayran min cennetike ve yursile aleyha husbanen mines semai fe tusbiha saiyden zeleka
( Artık belki Rab’bim bana senin bahçenden daha hayırlısını verir. Onun üzerine gökten azap gönderir de onu yalçın toprak yapar. )
18/41 Ev yusbiha mauha ğavran fe len testetiy'a lehu taleba
( Veya onun suyu dibini bulmuş olur da ona talep etmeye istidatın olmaz. )
18/42 Ve uhiyta bi semerihi fe asbeha yukallibu keffeyhi ala ma enfeka fiha ve hiye haviyetun ala uruşiha ve yekulu ya leyteni lem uşrik bi rabbi ehada
( Ve meyvesiyle kuşatıldı da ona harcadığı üzerine el ayalarını oğuşturur oldu. O, tavanları üzerine çökmüş oldu ve ıssız kaldı. "Ey keşke ben Rab’bime hiçbir kimseyi ortak koşmasaydım." diyordu. )
18/43 Ve lem tekun lehu fietun yensurunehu min dunillahi ve ma kane muntesira
( Ve ona Allah’tan başka yardım eden topluluk olmadı. Yardım edilen de olmadı. )
18/44 Hunalikel velayetu lillahil hakk huve hayrun sevaben ve hayrun ikba
( Burada velayet gerçek olan Allah içindir. O sevab olarak daha hayırlıdır ve sonuç olarak da daha hayırlıdır. )
18/45 Vadrib lehum meselel hayatid dunya ke main enzelnahu mines semai fahteleta bihi nebatul erdi fe asbeha heşimen tezruhur riyah ve kanellahu ala kulli şey'in muktedira
( Ve onlara, gökten indirdiğimiz su gibi olan dünya hayatının misalini beyan et. Onunla yerin bitkisi karıştı da ufalanmış oldu. Rüzgarlar onu savurur. Allah her şey üzerinde kudretlidir. )
18/46 El malu vel benune zinetul hayatid dunya vel bakiyatus salihatu hayrun inde rabbike sevaben ve hayrun emela
( Mal ve oğullar dünya hayatının süsüdür. İyiliklerin bakiyeleri, Rab’binin indinde sevapça daha hayırlıdır. Emel olarak da daha hayırlıdır. )
18/47 Ve yevme nuseyyirul cibale ve teral erda barizeten ve haşernahum fe lem nuğadir minhum ehada
( Ve o gün dağları seyirtiriz. Yeri meydana çıkmış, açık olarak görürsün. Onları toplarız da onlardan kimseyi bırakmayız. )
18/48 Ve uridu ala rabbike saffa lekad ci'tumuna kema halaknakum evvele merratin bel zeamtum en len nec'ale lekum mev'ida
( Ve saflar halinde Rab’bine arz edilmişlerdir. O sizi ilk keresinde yarattığımız gibi bize geldiniz. Bilakis sizin için vade oluşturmayacağımızı zannettiniz. )
18/49 Ve vudial kitabu fe teral mucrimine muşfikine min ma fihi ve yekulune ya veyletena ma li hazel kitabi la yuğadiru sağiraten ve la kebiraten illa ahsaha ve vecedu ma amilu hadira ve la yazlimu rabbuke ehada
( Ve kitap konmuştur. Artık suçluları, onun içinde olanlardan korkarlarken ve "Vay halimize, ne kitap ki, küçük ve büyük bırakmamış, ille de onları saymış." derlerken görürsün. Ne yaptılarsa hazır buldular. Rab’bin hiçbir kimseye zulmetmez. )
18/50 Ve iz kulna lil melaiketiscudu li ademe fe secedu illa iblis kane minel cinni fe feseka an emri rabbih e fe tettehizunehu ve zurriyyetehu evliyae min duni ve hum lekum aduvv bi'se liz zalimine bedela
( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik de cinlerden olan İblis hariç yere kapandılar. Böylece o, Rab’binin emri üzerine günah işledi. "O halde O'nu ve soyunu, onlar size düşmanlarken, benden başka dostlar mı edineceksiniz? Zalimler için ne kötü değişimdir." )
18/51 Ma eşhedtuhum halkas semavati vel erdi ve la halka enfusihim ve ma kuntu muttehizel mudilline aduda
( Onları göklerin ve yerin yaratılışında ve kendilerinin yaratılışında şahit kılmadım. Sapmışları yardımcı edinen olmadım. )
18/52 Ve yevme yekulu nadu şurakaiyellezine zeamtum fe deavhum fe lem yestecibu lehum ve cealna beynehum mevbika
( Ve o gün "O ortağım zannettiklerinize seslenin." der. Onları çağırırlar da onlara cevap vermeye istidatları olmaz. Aralarına engel koyduk. )
18/53 Verael mucrimunen nara fe zannu ennehum muvakiuha ve lem yecidu anha masrifa
( Ve suçlular ateşi görürler de kesinlikle onlar ona düşeceklerini anlarlar. Onda kaçıp sığınacak yer de bulamazlar. )
18/54 Ve lekad sarrafna fi hazel kur'ani lin nasi min kulli mesel ve kanel insanu eksera şey'in cedela
( Ve bu Kur'an’da insanlar için tüm meselelerden, sözlerden sarfettik. İnsan her şeyden çok mücadele edendir. )
18/55 Ve ma menean nase en yu'minu iz caehumul huda ve yestağfiru rabbehum illa en te'tiyehum sunnetul evveline ev ye'tiyehumul azabu kubula
( Ve onlara yönlendirme geldiğinde, insanları inanmalarından ve Rab’lerinden af istemelerinden meneden, evvelkilerin adetlerinin gelmesini veya onlara azabın önlerine, görünür şekilde gelmesini beklemelerinin haricindeki değildir. )
18/56 Ve ma nursilul murseline illa mubeşşirine ve munzirin ve yucadilullezine keferu bil batili li yudhidu bihil hakka vettehazu ayati ve ma unziru huzuva
( Ve gönderilenleri müjdeci ve uyarıcı olmalarının haricinde göndermedik. O inkar edenler, gerçeği batıl ile gidermek için mücadele ettiler. Ayetlerimi ve o uyarıldıklarını alay edindiler. )
18/57 Ve men azlemu min men zukkira bi ayati rabbihi fe a'rada anha ve nesiye ma kaddemet yedah inna cealna ala kulubihim ekinneten en yefkahuhu ve fi azanihim vakra ve in ted'uhum ilel huda fe len yehtedu izen ebeda
( Ve Rab’binin ayetleriyle hatırlatılıp da onlardan yüz çevirip dönenden ve elinin ne sunduğunu unutandan daha zalim kimdir? Kesinlikle biz onu anlamasınlar diye kalplerinin üzerine örtü ve kulaklarının içine ağırlık oluşturduk. Eğer onları yönlendirmeye çağırırsan, o zaman ebediyen yönlenmezler. )
18/58 Ve rabbukel ğafuru zur rahmeh lev yuahizuhum bima kesebu le accele lehumul azab bel lehum mev'idun len yecidu min dunihi mev'ida
( Ve Rab’bin rahmet sahibi olarak affedendir. Şayet onları o kazandıklarından dolayı sorgulasaydı, onlara acilen azap ederdi. Bilakis onlara, ondan başka vade bulamayacakları vade vardır.  )
18/59 Ve tilkel kura ehleknahum lemma zalemu ve cealna li mehlikihim mev'ida
( Ve işte zulmettiklerinde helak ettiğimiz şehirler. Onların helakları için vade oluşturduk.  )
18/60 Ve iz kale musa li fetahu la ebrahu hatta ebluğa mecmeal bahreyni ev emdiye hukuba
( Ve zamanında Musa genç adamına "İki denizin birleşimine ulaşıncaya kadar ayrılmayacağım. Veya uzun zamanlar sürdüreceğim." dedi. )
18/61 Fe lemma beleğa mecmea beynihima nesiya hutehuma fettehaze sebilehu fil bahri seraba
( Böylece onların aralarında birleştikleri yere ulaştıklarında balıklarını unuttular. Denizin içinde serap olup yolunu edindi. )
18/62 Fe lemma caveza kale li fetahu atina ğadaena lekad lekiyna min seferina haza nesaba
( Geçtiklerinde, genç adamına "Bize öğle yemeğimizi getir. İşte böyle zahmetle seferimizden yorulduk." dedi. )
18/63 Kale e raeyte iz eveyna iles sahrati fe inni nesitul hute ve ma ensanihu illeş şeytanu en ezkurah vettehaze sebilehu fil bahri aceba
( "Gördün mü? Kayaya sığındığımızda kesinlikle ben balığı unuttum. Onu hatırlamayı bana şeytan haricindeki unutturmadı. Denizin içinde acayip yolunu tuttu." dedi. )
18/64 Kale zalike ma kunna nebği fertedda ala asarihima kasasa
( “İşte o aramış olduğumuz budur.” dedi. Böylece hikayede izlerinin üzerine döndüler. )
18/65 Fe veceda abden min ibadina ateynahu rahmeten min indina ve allemnahu min ledunna ilma
( Kullarımızdan kendisine indimizden rahmet verdiğimiz ve indimizden ilim öğrettiğimiz bir kulu buldular. )
18/66 Kale lehu musa hel ettebiuke ala en tuallimeni min ma ullimte ruşda
( Musa ona "Sana o doğrusundan öğretilenden bana da öğretmen üzere sana tabi olayım mı?" dedi. )
18/67 Kale inneke len testetiy'a meiye sabra
( "Kesinlikle sen benimle birlikte sabretmeye istidat edemezsin." dedi. )
18/68 Ve keyfe tasbiru ala ma lem tuhit bihi hubra
( Ve o ilimce, haberce kuşatıp kavrayamadığına nasıl sabredersin? )
18/69 Kale seteciduni in şaellahu sabiran ve la a'siy leke emra
( "Eğer Allah dilerse, beni sabreden olarak bulacaksın. İşte sana asileşmeyeceğim." dedi. )
18/70 Kale fe in itteba'teni fe la tes'elni an şey'in hatta uhdise leke minhu zikra
( Eğer bana tabi olursan, artık ben sana ondan hatırlatma olarak söz edene kadar bana hiçbir şeyi sual etme." dedi. )
18/71 Fentaleka hatta iza rakiba fis sefineti harakaha kale e harakteha li tuğrika ehleha lekad ci'te şey'en imra
( Öylece yürüyüp gittiler. Nihayet gemiye bindiklerinde, onu yardı. "Onu, sahiplerini boğmak için mi yardın? Sen kötü şey getirdin." dedi. )
18/72 Kale e lem ekul inneke len testetiy'a meiye sabra
( "Kesinlikle sen benimle birlikte sabretmeye istidat edemezsin demedim mi?" dedi. )
18/73 Kale la tuahizni bima nesitu ve la turhikni min emri usra
( "O unuttuğumdan dolayı beni sorumlu tutma, sorgulama ve işimden dolayı bana zorluk sıkıntı verme." dedi. )
18/74 Fentaleka hatta iza lekiya ğulamen fe katellehu kale e katelte nefsen zekiyyeten bi ğayri nefs lekad ci'te şey'en nukra
( Öylece yürüdüler. Nihayet gençle karşılaştıklarında, onu öldürdü. "Sen nefis dışında olarak temiz nefsi mi öldürdün? Sen kötü şey getirdin." dedi. )
18/75 Kale e lem ekul leke inneke len testetiy'a meiye sabra
( "Sana, kesinlikle sen benimle birlikte sabretmeye istidat edemezsin demedim mi?" dedi. )
18/76 Kale in seeltuke an şey'in ba'deha fe la tusahibni kad belağte min ledunni uzra
( "Eğer ondan sonra sana bir şeyi sual edersem bana arkadaş olma. İndimden özüre eriştin." dedi. )
18/77 Fentaleka hatta iza eteya ehle karyetinistet'ama ehleha fe ebev en yudayyifuhuma fe veceda fiha cidaran yuridu en yenkadda fe ekameh kale lev şi'te lettehazte aleyhi ecra
( Öylece yürüdüler. Nihayet şehirin sahiplerine geldiklerinde, onun sahiplerinden yemek istediler de onları misafir etmekten kaçınıp çekindiler, direttiler. Böylece onun içinde yıkılmaya meyleden duvar buldular da onu doğrulttu. "Şayet dileseydin onun üzerine ödül edinirdin." dedi. )
18/78 Kale haza firaku beyni ve beynik se unebbiuke bi te'vili ma lem testeti’aleyhi sabra
( "Bu benimle senin arasının ayrılmasıdır. O üzerine sabretmeye istidatın olmayanların yorumunu sana haber vereceğim." dedi. )
18/79 Emmes sefinetu fe kanet li mesakine ya'melune fil bahri fe eradtu en eiybeha ve kane veraehum melikun ye'huzu kulle sefinetin ğasba
( Ama gemi, o denizde çalışan yoksullar içindi. Onun kusurlu olmasını istedim. Zira arkalarında, tüm gemileri gasp edip alan hükümdar vardı. )
18/80 Ve emmel ğulamu fe kane ebevahu mu'mineyni fe haşina en yurhikahuma tuğyanen ve kufra
( Ve ama genç. Onun ana babası inananlardı. Onları azgınlığa ve inkara sürüklemesinden korktuk. )
18/81 Fe eradna en yubdilehuma rabbuhuma hayran minhu zekaten ve akrabe ruhma
( Rab’lerinin onlara, ondan temizlikçe ve merhamete yakınlıkça daha hayırlısı ile değiştirmesini istedik. )
18/82 Ve emmel cidaru fe kane li ğulameyni yetimeyni fil medineti ve kane tahtehu kenzun lehuma ve kane ebuhuma saliha fe erade rabbuke en yebluğa eşuddehuma ve yestahrica kenzehuma rahmeten min rabbik ve ma fealtuhu an emri zalike te'vilu ma lem testi’aleyhi sabra
( “Ve ama duvar. Şehirin içinde yetim olan iki genç içindi. Onun altında onlara hazine vardı. Babaları da iyiydi. Rab’bin olgunluklarına erişmelerini ve Rab’binden rahmet olarak hazinelerini çıkarabilmelerini istedi. Onu işim olduğu üzere yapmadım. İşte o senin, üzerine sabretmeye istidatın olmayanın yorumu budur." )
18/83 Ve yes'eluneke an zil karneyn kul seetlu aleykum minhu zikra
( Ve sana Zülkarneyn'den, iki boynuzludan sual ediyorlar. De ki: "Size ondan hatırlatma okuyacağım." )
18/84 İnna mekkenna lehu fil erdi ve ateynahu min kulli şey'in sebeba
( Kesinlikle biz O'na yerde imkan verdik. O'na sebep, vasıta olarak her şeyden verdik.  )
18/85 Fe etbea sebeba
( Böylece sebebe, vasıtaya tabi oldu. )
18/86 Hatta iza belağa mağribeş şemsi vecedeha tağrubu fi aynin hamietin ve vecede indeha kavma kulna ya zel karneyni imma en tuazzibe ve imma en tettehize fihim husna
( Nihayet Güneş’in battığı yere vardığında, onu kara balçık pınarı içinde batarken buldu. Onun indinde kavim buldu. "Ey Zülkarneyn, iki boynuzlu, ya azap edersin ve ya da onlar hakkında güzellik edinirsin." dedik. )
18/87 Kale emma men zaleme fe sevfe nuazzibuhu summe yuraddu ila rabbihi fe yuazzibuhu azaben nukra
( "Kim zulmederse, yakında ona azap ederiz. Sonra Rab’bine döndürülür de ona kötü azap ile azap eder." dedi. )
18/88 Ve emma men amene ve amile salihan fe lehu cezaenil husna ve senekulu lehu min emrina yusra
( Ve ama kim inanır ve iyilik yaparsa güzel karşılık onadır. Ona kolay işlerimizden söyleyeceğiz. )
18/89 Summe etbea sebeba
( Sonra sebebe, vasıtaya tabi oldu. )
18/90 Hatta iza belağa matliaş şemsi vecedeha tatluu ala kavmin lem nec'al lehum min duniha sitra
( Nihayet Güneş’in doğduğu yere ulaştığında, onu, kendilerine ondan başka örtü oluşturmadığımız kavmin üzerine doğarken buldu. )
18/91 Kezalik ve kad ehatna bima ledeyhi hubra
( İşte böyleydi. Onun yanında olanları ilimle kuşattık. )
18/92 Summe etbea sebeba
( Sonra sebebe, vasıtaya tabi oldu. )
18/93 Hatta iza belağa beynes seddeyni vecede min dunihima kavmen la yekadune yefkahune kavla
( Nihayet iki setin arasına ulaştığında, sözü anlamaya yanaşmayan, onlardan başka bir kavim buldu. )
18/94 Kalu ya zel karneyni inne ye'cuce ve me'cuce mufsidune fil erdi fe hel nec'alu leke harcen ala en tec'ale beynena ve beynehum sedda
( “Ey Zülkarneyn, iki boynuzlu, Yecuc ve Mecuc kesinlikle yerde bozgunculardır. O halde, bizimle onlar arasına sed koyman üzere sana haraç versek olur mu?” dediler. )
18/95 Kale ma mekkenni fihi rabbi hayrun fe eiynuni bi kuvvetin ec'al beynekum ve beynehum redma
( "Rab’bimin bana onun hakkında verdiği imkan daha hayırlıdır. O halde, beni kuvvetinizle destekleyin de sizinle onlar arasında sağlam engel oluşturayım." dedi. )
18/96 Atuni zuberal hadid hatta iza sava beynes sadafeyni kalenfuhu hatta iza cealehu naran kale atuni ufriğ aleyhi kitra
( Bana demir kütleleri getirin. Nihayet, iki ucun arasını eşleştirip müsavi kıldı. "Üfleyin." dedi. Nihayet ateşi oluşturduğunda "Getirin bana, onun üzerine erimiş bakır dökeyim." dedi. )
18/97 Fe mestau en yazheruhu ve mestetau lehu nakba
( Böylece onu ele geçirmeye istidatları olmadı. Ona delik açmaya da istidatları olmadı. )
18/98 Kale haza rahmetun min rabbi fe iza cae va'du rabbi cealehu dekka’ve kane va'du rabbi hakka
( "Bu Rab’bimden rahmettir. Artık Rab’bimin vaadi geldiğinde onu paramparça kılar. Rab’bimin vaadi gerçektir." dedi. )
18/99 Ve terakna ba'dahum yevmeizin yemucu fi ba'din ve nufiha fis suri fe cema'nahum cem'a
( Ve o gün, onların bazılarını bazılarının içinde dalgalanmaya terkettik. Borunun içine üflenir de onların hepsini toplarız. )
18/100 Ve aradna cehenneme yevmeizin lil kafirine arda
( Ve o gün cehennemi inkarcılar için arz, sunuş olarak arz edip sunarız.  )
18/101 Ellezine kanet a'yunuhum fi ğitain an zikri ve kanu la yesteti'une sem'a
( Onlar, gözleri beni hatırlamaktan örtü içinde olanlar ve duymaya istidatı olmayanlardı. )
18/102 E fe hasibellezine keferu en yettehizu ibadi min duni evliya’inna a'tedna cehenneme lil kafirine nuzula
( O inkar edenler, kullarımı benden başka dostlar edineceklerini mi sandılar? Kesinlike biz cehennemi inkarcılar için ağırlama, ikram olarak hazırladık. )
18/103 Kul hel nunebbiukum bil ahserine a'mala
( De ki: "Yaptıklarıyla hüsrana uğrayanları, hasarlananları size haber verelim mi?" )
18/104 Ellezine dalle sa'yuhum fil hayatid dunya ve hum yahsebune ennehum yuhsinune sun'a
( O dünya hayatındaki çabaları sapmış olanları. Kesinlikle onlar iyilik güzellik ürettiklerini sanmışlardır. )
18/105 Ulaikellezine keferu bi ayati rabbihim ve likaihi fe habitat a'maluhum fe la nukimu lehum yevmel kiyameti vezna
( İşte onlar Rab’lerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkar edenlerdir. Böylece onların çalışmaları boşa gitmiştir. Artık, ayağa kalkış gününde onlara ölçüyü tartıyı tutturmayız. )
18/106 Zalike cezauhum cehennemu bima keferu vettehazu ayati ve rusuli huzuve
( İşte böyle, inkar etmelerinden ve ayetlerimi ve resullerimi alay edinmelerinden dolayı onların karşılığı cehennemdir. )
18/107 İnnellezine amenu ve amilus salihati kanet lehum cennatul firdevsi nuzula
( Kesinlikle o inananlar ve iyilikler yapanlar. Onlara bostan bahçeleri kesinlikle ağırlama yeri, misafirhane olmuştur. )
18/108 Halidine fiha la yebğune anha hivela
( Orada ebedidirler. Ondan ayrılıp başka yere geçmeyi aramazlar. )
18/109 Kul lev kanel bahru midaden li kelimati rabbi le nefidel bahru kable en tenfede kelimatu rabbi ve lev ci'na bi mislihi mededa
( De ki: "Şayet deniz Rab’bimin kelimeleri için mürekkep olsa, Rab’bimin kelimeleri tükenmeden önce deniz tükenecektir. Şayet onun aynısını yardımcı olarak getirsek bile." )
18/110 Kul innema ene beşerun mislukum yuha ileyye ennema ilahukum ilahun vahid fe men kane yercu likae rabbihi fel ya'mel amelen salihan ve la yuşrik bi ibadeti rabbihi ehada
( De ki: "Kesinlikle ben aynınız gibi insanım. Bana, kesinlikle ilahınızın tek ilah olduğu vahyediliyor. O halde, Rab’bine kavuşmayı ummakta olan kimse, artık iyi iş yapsın ve Rab’bine kullukta hiçbir kimseyi ortak koşmasın." )
MERYEM 19/1 Kef ha ya ayn sad
( Kef ha ya ayn sad   )
19/2 Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya
( Rab’binin rahmetinin kulu Zekeriya’ya hatırlatılmasıdır. )
19/3 İz nada rabbehu nidaen hafiyya
( Zamanında Rab’bine gizli sesleniş ile seslenmişti. )
19/4 Kale rabbi inni vehenel azmu minni veştealer ra'su şeyben ve lem ekun bi duaike rabbi şekiyya
( "Rab’bim, kesinlikle ben kemiğimden gevşeyip kuvvetsizleştim. Başım ihtiyarlıktan ağararak alevlendi. Rab’bim, sana çağrım ile şaki, bedbaht olmadım." dedi. )
19/5 Ve inni hiftul mevaliye min verai ve kanet imraeti akiran fe heb li min ledunke veliyya
( Ve kesinlikle ben arkamdan gelen varislerimden, dostlarımdan korkuyorum. Kadınım da kısırdır. O halde bana indinden dost bahşet. )
19/6 Yerisuni ve yerisu min ali ya'kube vec'alhu rabbi radiyya
( Bana varis olsun ve Yakub’un ailesine varis olsun. Rab’bim onu razı, hoşnut olunmuş kıl. )
19/7 Ya zekeriyya inna nubeşşiruke bi ğulamin ismuhu yahya lem nec'al lehu min kablu semiyya
( Ey Zekeriya kesinlikle biz sana ismi Yahya olan genci müjdeliyoruz. Ona önceden adaş kılmadık. )
19/8 Kale rabbi enna yekunu li ğulamun ve kanet imraeti akiran ve kad belağtu minel kiberi itiyya
( “Rab’bim, kadınım kısırken ve ben yaşlılığın doruğuna ulaşmışken benim için nasıl genç, çocuk olur?” dedi. )
19/9 Kale kezalik kale rabbuke huve aleyye heyyinun ve kad halaktuke min kablu ve lem teku şey'a
( "İşte böyle." dedi. Rab’bin "O bana kolaydır. Sen hiçbir şey değilken seni önceden yarattım." dedi. )
19/10 Kale rabbic'al li ayeh kale ayetuke en la tukellimen nase selase leyalin seviyya
( "Rab’bim, bana ayet getir." dedi. "Senin ayetin insanlarla üç tam gece konuşamamandır." dedi. )
19/11 Fe harace ala kavmihi minel mihrabi fe evha ileyhim en sebbihu bukraten ve aşiyya
( Böylece mihrabdan kavmine çıktı da onlara, sabah ve akşam övsünler diye işaret verdi. )
19/12 Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahul hukme sabiyya
( Ey Yahya, kitabı kuvvetlice alıp tut. Ve çocukken O'na hüküm verdik. )
19/13 Ve hananen min ledunna ve zekah ve kane tekiyya
( Ve indimizden merhamet ve temizlik. Sakınmaktaydı. )
19/14 Ve berran bi valideyhi ve lem yekun cebbaran asiyya
( Ve ana babasına iyiydi. Asi zorba değildi. )
19/15 Ve selamun aleyhi yevme vulide ve yevme yemutu ve yevme yub'asu hayya
( Ve doğduğu gün, öldüğü gün ve diri olarak gönderildiği gün selam üzerine olsun. )
19/16 Vezkur fil kitabi meryem iz intebezet min ehliha mekanen şerkiyya
( Ve kitapta Meryem’i de hatırla. Zamanında ailesinden doğuda olan mekana ayrıldı. )
19/17 Fettehazet min dunihim hicaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya
( Onlarla arasına perde konuldu. Böylece O'na ruhumuzu gönderdik de O'na tam insan olarak temsil olundu. )
19/18 Kalet inni euzu bir rahmani minke in kunte tekiyya
( "Eğer sakınan isen, kesinlikle ben senden Rahman’a sığınırım." dedi. )
19/19 Kale innema ene rasulu rabbike li ehebe leki ğulamen zekiyya
( “Kesinlikle ben sana temiz genç bağışlamak için Rab’binin resulüyüm." dedi. )
19/20 Kalet enna yekunu li ğulamun ve lem yemsesni beşerun ve lem eku beğiyya
( "Benim için genç, çocuk nasıl olur? Ve bana insan dokunmadı, namussuz da değilim." dedi. )
19/21 Kale kezalik kale rabbuke huve aleyye heyyin ve li nec'alehu ayeten lin nasi ve rahmeten minna ve kane emran makdiyya
( "İşte böyle." dedi. Rab’bin "O bana kolaydır. Onu insanlar için ayet ve bizden rahmet kılacağız. İş bitirildi." dedi. )
19/22 Fe hamelethu fentebezet bihi mekanen kasiyya
( Onu yüklendi de onunla uzak mekana ayrıldı. )
19/23 Fe ecaehel mehadu ila ciz'in nahleh kalet ya leyteni mittu kable haza ve kuntu nesyen mensiyya
( Doğum sancısı onu hurmalığın kütüğüne dayanmaya zorladı. "Ey keşke bundan önce ölseydim de unutularak unutulmuş olsaydım." dedi. )
19/24 Fe nadaha min tahtiha en la tahzeni kad ceale rabbuki tahteki seriyya
( O'na onun altından "Hüzünlenme. Rab’bin senin altında su yolu nehir oluşturdu." diye seslendi. )
19/25 Ve huzzi ileyki bi ciz'in nahleti tusakit aleyki rutaben ceniyya
( Ve hurmalığın kütüğünü sana doğru salla da toplanmış hurmalar üzerine düşsün. )
19/26 Fe kuli veşrabi ve karri ayna fe imma terayinne minel beşeri ehaden fe kuli inni nezertu lir rahmani savmen fe len ukellimel yevme insiyya
( Ye ve iç, gözün aydınlansın. Eğer insanlardan birini görürsen de ki: "Kesinlikle ben Rahman için oruç adadım. Bugün insanla konuşmayacağım." )
19/27 Fe etet bihi kavmeha tahmiluh kalu ya meryemu lekad ci'ti şey'en feriyya
( Onu yüklenerek onunla kavmine yetti. "Ey Meryem sen acayip şey getirdin." dediler. )
19/28 Ya uhte harune ma kane ebukimrae sev'in ve ma kanet ummuke beğiyya
( Ey Harun’un kızkardeşi. Baban kötü adam değildi ve annen namussuz değildi. )
19/29 Fe eşarat ileyhi kalu keyfe nukellimu men kane fil mehdi sabiyya
( Böylece ona işaret etti. "Çocuk olarak beşikte olan kimseyle nasıl konuşuruz?" dediler. )
19/30 Kale inni abdullahi ataniyel kitabe ve cealeni nebiyya
( "Kesinlikle ben Allah’ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni haberci kıldı." dedi. )
19/31 Ve cealeni mubaraken eyne ma kuntu ve evsani bis salati vez zekati ma dumtu hayya
( Ve her nerede olursam, beni bereketli kıldı. Diri olarak daim olduğum sürece duayla ve zekatla olmamı vasiyet etti. )
19/32 Ve berran bi valideti ve lem yec'alni cebbaran şekiyya
( Ve anneme iyi olmamı sağladı. Beni şaki, asi yapmadı. )
19/33 Ves selamu aleyye yevme vulidtu ve yevme emutu ve yevme ub'asu hayya
( Ve doğduğum günde, öldüğüm günde ve diri olarak dirildiğim, gönderildiğim günde selam benim üzerimedir. )
19/34 Zalike iysebnu meryem kavlel hakkillezi fihi yemterun
( Bu Meryem oğlu İsa, o hakkında şüphe ettiklerinin gerçek sözüdür. )
19/35 Ma kane lillahi en yettehize min veledin subhaneh iza kada emran fe innema yekulu lehu kun fe yekun
( Allah için çocuk edinmek olmaz. O ondan yücedir. İşi emrettiğinde, kesinlikle ona "Ol." der de o olur. )
19/36 Ve innellahe rabbi ve rabbukum fa'buduh haza siratun mustekim
( Ve kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’na kulluk edin. Bu doğru yoldur. )
19/37 Fahtelefel ahzabu min beynihim fe veylun lillezine keferu min meşhedi yevmin azim
( Böylece gruplar kendi aralarında ihtilaf ettiler. Artık büyük güne şahit olacak o inkarcılar için vaylar olsun. )
19/38 Esmi’bihim ve ebsir yevme ye'tunena lakiniz zalimunel yevme fi dalalin mubin
( Bize gelecekleri o gün, duyacaklar ve görecekler. Lakin zalimler bugün apaçık sapıklık içindedirler. )
19/39 Ve enzirhum yevmel hasrati iz kudiyel emr ve hum fi ğafletin ve hum la yu'minun
( Ve işe hüküm verilip yerine getirildiğinde, hasret ve hasarlanma günü hakkında onları uyar. Onlar habersizliğin içindedirler ve onlar inanmazlar. )
19/40 İnna nahnu nerisul erda ve men aleyha ve ileyna yurceun
( Kesinlikle biz, biz yere ve üzerindeki kimselere varis oluruz ve bize döndürülürler. )
19/41 Vezkur fil kitabi ibrahim innehu kane siddikan nebiyya
( Ve kitapta İbrahim’i de hatırla. Kesinlikle o doğru haberciydi.  )
19/42 İz kale li ebihi ya ebeti lime ta'budu ma la yesmeu ve la yubsiru ve la yuğni anke şey'a
( Zamanında babasına "Ey baba, neden o duymayanlara ve görmeyenlere ve sana hiçbir şeyde fayda vermeyenlere kulluk ediyorsun?" dedi. )
19/43 Ya ebeti inni kad caeni minel ilmi ma lem ye'tike fettebi'ni ehdike siratan seviyya
( Ey baba, kesinlikle bana, sana gelmeyen ilimden geldi. O halde bana tabi ol da seni düz yola yönlendireyim. )
19/44 Ya ebeti la ta'budiş şeytan inneş şeytane kane lir rahmani asiyya
( Ey baba, şeytana kulluk etme. Kesinlikle Şeytan Rahman’a asi olmuştur. )
19/45 Ya ebeti inni ehafu en yemesseke azabun miner rahmani fe tekune liş şeytani veliyya
( Ey baba, kesinlikle ben sana Rahman’dan azap dokunur da şeytan için dost olursun diye korkarım. )
19/46 Kale e rağibun ente an aliheti ya ibrahim lein lem tentehi le ercumenneke vehcurni meliyya
( "Sen ilahlarıma yüz mü çeviriyorsun? Ey İbrahim, eğer vazgeçip son vermezsen, seni kesinlikle kovacağım. Benden uzun zaman uzaklaş." dedi. )
19/47 Kale selamun aleyk se estağfiru leke rabbi innehu kane bi hafiyya
( "Selam senin üzerine olsun. Rab’bimden sana af isteyeceğim. Kesinlikle o bana ikramkardır." dedi.  )
19/48 Ve a'tezilukum ve ma ted'une min dunillahi ve ed'u rabbi asa en la ekune bi duai rabbi şekiyya
( Ve sizden ve o Allah’tan başka çağırdıklarınızdan uzaklaşırım, ayrılırım. Rab’bimi çağırırım. Çağrıda Rab’bime asla şaki, asi olmayacağımı umarım. )
19/49 Fe lemma'tezelehum ve ma ya'budune min dunillahi vehebna lehu ishaka ve ya'kub ve kullen cealna nebiyya
( Böylece onlardan ve o Allah’tan başka kulluk ettiklerinden uzaklaştığında, O'na İshak’ı ve Yakub’u bağışladık. Hepsini haberci kıldık. )
19/50 Ve vehebna lehum min rahmetina ve cealna lehum lisane sidkin aliyya
( Ve onlara rahmetimizden bağışladık. Onlara doğru yüksek lisan oluşturduk. )
19/51 Vezkur fil kitabi musa innehu kane muhlesan ve kane rasulen nebiyya
( Ve kitapta Musa’yı da hatırla. Kesinlikle O samimiydi ve gönderilen haberci oldu. )
19/52 Ve nadeynahu min canibit turil eymeni ve karrabnahu neciyya
( Ve O'na dağın sağ yanından seslendik. O'nu, fısıldamaya yaklaştırdık. )
19/53 Ve vehebna lehu min rahmetina ehahu harune nebiyya
( Ve O'na rahmetimizden kardeşi Harun’u haberci olarak bağışladık. )
19/54 Vezkur fil kitabi ismaiyle innehu kane sadikal va'di ve kane rasulen nebiyya
( Ve kitapta İsmail’i de hatırla. Kesinlikle O vaadine sadıktı, doğruydu. Gönderilen haberci oldu. )
19/55 Ve kane ye'muru ehlehu bis salati vez zekati ve kane inde rabbihi merdiyya
( Ve ailesine, çevresine duayı ve zekatı emrederdi. Rab’binin indinde razı, hoşnut olunmuş oldu. )
19/56 Vezkur fil kitabi idrise innehu kane siddikan nebiyya
( Ve kitapta İdris’i de hatırla. Kesinlikle O doğru haberci oldu. )
19/57 Ve rafa'nahu mekanen aliyya
( Ve O'nu yüksek mekana yükselttik. )
19/58 Ulaikellezine en'amellahu aleyhim minen nebiyyine min zurriyyeti ademe ve min men hamelna mea nuhin ve min zurriyyeti ibrahime ve israile ve min men hedeyna vectebeyna iza tutla aleyhim ayatur rahmani harru succeden ve bukiyya
( İşte onlar, Adem'in soyundan habercilerden, Nuh ile birlikte taşıdıklarımızdan, İbrahim’in ve İsrail’in soyundan, o yönlendirdiklerimizden ve aralarından seçtiklerimizden Allah’ın o üzerlerine nimet verdikleridir. Üzerlerine Rahman’ın ayetleri okunduğunda yere kapanarak çökerler ve ağlarlar.  )
19/59 Fe halefe min ba'dihim halfun edaus salate vettebeuş şehevati fe sevfe yelkavne ğayya
( Böylece onlardan sonra takip edenler halef olup arkasından geldiler. Duayı bıraktılar da şehvetlere tabi oldular. Artık yakında ateş kuyusuna kavuşacaklar, atılacaklar. )
19/60 İlla men tabe ve amene ve amile salihan fe ulaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune şey'a
( O tevbe eden, inanan ve iyilikler yapan kimseler hariç. Artık onlar cennete girerler. Şey kadar bile zulmedilmezler. )
19/61 Cennati adninilleti veader rahmanu ibadehu bil ğayb innehu kane va'duhu me'tiyya
( Rahman’ın kullarına gayb ile vaad ettiği o ikamet bahçeleri. Kesinlikle O’nun vaadi yerine getirilesidir. )
19/62 La yesmeune fiha lağven illa selama ve lehum rizkuhum fiha bukraten ve aşiyya
( Orada, selam haricinde boş ve yanlış söz duymazlar. Orada rızıkları sabah ve akşam onlaradır. )
19/63 Tilkel cennetulleti nurisu min ibadina men kane tekiyya
( Bu, kullarımızdan sakınmakta olan kimseleri varis kıldığımız cennettir. )
19/64 Ve ma netezzelu illa bi emri rabbik lehu ma beyne eydina ve ma halfena ve ma beyne zalik ve ma kane rabbuke nesiyya
( Ve Rab’binin emri ile olması haricinde inmeyiz. Önümüzde, arkamızda ve bunun arasında ne varsa O’nadır. Rab’bin unutan değildir. )
19/65 Rabbus semavati vel erdi ve ma beynehuma fa'budhu vastabir li ibadetih hel ta'lemu lehu semiyya
( Göklerin, yerin ve o onların aralarındakilerinin Rab’bidir. O halde O’na kulluk et ve O’na kulluk için sabret. O’na adaş bilir misin? )
19/66 Ve yekulul insanu e iza ma mittu le sevfe uhracu hayya
( Ve insan "Öldüğümde, yakında diri olarak çıkacak mıyım?" der. )
19/67 E ve la yezkurul insanu enna halaknahu min kablu ve lem yeku şey'a
( İnsan onu, o hiçbir şey değilken, önceden nasıl yarattığımızı hatırlamaz mı?  )
19/68 Fe ve rabbike le nahşurannehum veş şeyatine summe le nuhdirannehum havle cehenneme cisiyya
( Böylece ve Rab’bin, onları ve şeytanları kesinlikle toplayacağız. Sonra kesinlikle onları cehennemin etrafında diz çökmüş olarak hazır edeceğiz. )
19/69 Summe lenenzianne min kulli şiatin eyyuhum eşeddu aler rahmani itiyya
( Sonra her gruptan, Rahman’a isyankarlıkta en şiddetlileri hangileriyse ayıracağız. )
19/70 Summe le nahnu a'lemu billezine hum evla biha siliyya
( Sonra, ona salınmaya, atılmaya layık olmada önce, başta gelenleri, daha yakın olanları biz biliriz. )
19/71 Ve in minkum illa variduha kane ala rabbike hatmen makdiyya
( Ve kesinlikle sizlerden olanlar illa ki oraya varırlar. Rab’binin üzerine akdedilmiş hükümdür. )
19/72 Summe nuneccillezinettekav ve nezeruz zalimine fiha cisiyya
( Sonra o sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada diz çökmüş olarak bırakacağız. )
19/73 Ve iza tutla aleyhim ayatuna beyyinatin kalellezine keferu lillezine amenu eyyul ferikayni hayrun mekamen ve ahsenu nediyya
( Ve onların üzerine ayetlerimiz açık deliller olarak okunduğunda, o inkar edenler inananlar için "Bu iki grubun hangisi makam olarak daha hayırlıdır ve topluluk olarak da daha güzeldir." dediler. )
19/74 Ve kem ehlekna kablehum min karnin hum ahsenu esasen ve ri'ya
( Ve onlardan önce, mal ve görünüş olarak daha güzel olan nice nesilden helak ettik. )
19/75 Kul men kane fid dalaleti fel yemdud lehur rahmanu medda hatta iza raev ma yuadune immel azabe ve immes saah fe seya'lemune men huve şerrun mekanen ve ad'afu cunda
( De ki: "Kim sapıklık içinde olursa, Rahman onlara yayıp uzatarak müddet verir. Nihayet o vaad edilen ya azabı ve ya da saati gördüklerinde, kimin mekan olarak daha kötü ve asker, ordu olarak daha zayıf olduğunu bilecekler." )
19/76 Ve yezidullahullezinehtedev huda vel bakiyatus salihatu hayrun inde rabbike sevaben ve hayrun meradda
( Ve Allah o yönlenmiş olanlara yönlendirmeyi artırır. Rab’binin indinde, sevap olarak ve dönüşte hayır olarak, bakiye olan iyilikler daha hayırlıdır. )
19/77 E fe raeytellezi kefera bi ayatina ve kale leuteyenne malen ve veleda
( O ayetlerimizi inkar edeni ve "Bana kesinlikle mal ve çocuk verilecektir." diyeni gördün mü? )
19/78 Ettaleal ğaybe em ittehaze inder rahmani ahda
( O gaybı mı bildi? Rahman’ın indinden ahd mi aldı? )
19/79 Kella senektubu ma yekulu ve nemuddu lehu minel azabi medda
( Asla. Ne dediyse yazacağız. Ona azaptan müddeti uzatacağız. )
19/80 Ve nerisuhu ma yekulu ve ye'tina ferda
( Ve o dediklerine varis olacağız, onu o dediklerine varis kılacağız. Bize tek başına gelecek. )
19/81 Vettehazu min dunillahi aliheten li yekunu lehum izza
( Ve kendilerine şeref, kudret olması için Allah’tan başka ilahlar edindiler. )
19/82 Kella seyekfurune bi ibadetihim ve yekunune aleyhim didda
( Asla. Onların kulluklarını inkar edecekler ve onlara düşman olacaklar. )
19/83 E lem tera enna erselneş şeyatine alel kafirine teuzzuhum ezza
( Şeytanları inkarcıların üzerine nasıl gönderdiğimizi görmedin mi? Onları kışkırttıkça kışkırtırlar. )
19/84 Fe la ta'cel aleyhim innema neuddu lehum adda
( O halde, onların üzerine acele etme. Kesinlikle biz onlara müddeti adet olarak sayıyoruz.  )
19/85 Yevme nahşurul muttekine iler rahmani vefda
( O gün, sakınanları Rahman’a topluluk olarak toplarız. )
19/86 Ve nesukul mucrimine ila cehenneme virda
( Ve suçluları, su dilerlerken cehenneme süreriz. )
19/87 La yemlikuneş şefaate illa men ettehaze inder rahmani ahda
( Rahman’ın indinde ahd almış kimselerin haricindekiler af için vesileye malik olamazlar. )
19/88 Ve kalittehazer rahmanu veleda
( Ve "Rahman çocuk edindi." dediler. )
19/89 Lekad ci'tum şey'en idda
( Çirkin şeyi getirdiniz. )
19/90 Tekadus semavatu yetefettarne minhu ve tenşekkul erdu ve tehirrul cibalu hedda
( Ondan dolayı neredeyse gökler yarılacak, çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar gürültüyle göçerek parçalanıp dağılacaktı. )
19/91 En deav lir rahmani veleda
( Rahman için çocuk davası diye. )
19/92 Ve ma yenbeğiy lir rahmani en yettehize veleda
( Ve Rahman için çocuk edinmesi yaraşmaz. )
19/93 İn kulli men fis semavate vel erdi illa atir rahmani abda
( Kesinlikle göklerdeki ve yerdeki kimselerin hepsi ancak Rahman’a kul olarak gelirler. )
19/94 Lekad ahsahum ve addehum adda
( Onları saymış ve onları adetlerle adetlendirmiştir. )
19/95 Ve kullihum atihi yevmel kiyameti ferda
( Ve ayağa kalkış gününde onların hepsi O’na tek başına gelirler. )
19/96 İnnellezine amenu ve amilus salihati se yec'alu lehumur rahmanu vudda
( Kesinlikle o inananlar ve iyilikler yapanlar, Rahman onlara sevgi oluşturacaktır. )
19/97 Fe innema yessernahu bi lisanike li tubeşşira bihil muttekine ve tunzira bihi kavmen ludda
( Onunla sakınanları müjdelemen ve onunla inatçılar kavmini uyarman için onu senin lisanın ile kesinlikle kolaylaştırdık  )
19/98 Ve kem ehlekna kablehum min karn hel tuhissu minhum min ehadin ev tesmeu lehum rikza
( Ve onlardan önce nice nesilden helak ettik. Onlardan birilerini hissediyor musun? Veya onların hafif bir sözünü sesini duyuyor musun? )
TAHA 20/1 Taha
( Taha  )
20/2 Ma enzelna aleykel kur'ane li teşka
( Kur'an’ı sana, seni meşakkatli bedbaht etmek için indirmedik. )
20/3 İlla tezkiraten li men yahşa
( Ancak o korkan kimseler için hatırlatma olarak. )
20/4 Tenzilen min men halekal erda ves semavatil ula
( O ilk önce yeri ve gökleri yaratandan indirme olarak. )
20/5 Er rahmanu alel arşisteva
( O Rahman arşın, tahtın üzerine seviyelendi. )
20/6 Lehu ma fis semavati ve ma fil erdi ve ma beynehuma ve ma tahtes sera
( Göklerde, yerde, onların aralarında ve toprağın altında ne varsa O’nadır. )
20/7 Ve in techer bil kavli fe innehu ya'lemus sirra ve ahfa
( Ve eğer sözde açık olup sesi yükseltirsen, kesinlikle O sırrı ve en gizliyi bilir. )
20/8 Allahu la ilahe illa hu lehul esmaul husna
( Allah, O’nun haricinde ilah yoktur. En güzel isimler O’nadır. )
20/9 Ve hel etake hadisu musa
( Musa’nın haber sözü sana geldi mi? )
20/10 İz raa naran fe kale li ehlihimkusu inni anestu naran lealli atikum minha bi kabesin ev ecidu alen nari huda
( Zamanında ateş gördü de ailesine "Durun, kesinlikle ben ateş gördüm. Umulur ki ben size ondan ateş parçası kor getiririm veya ateşte yönlendirme bulurum" dedi.  )
20/11 Fe lemma etaha nudiye ya musa
( Böylece oraya vardığında seslenildi "Ey Musa." )
20/12 İnni ene rabbuke fahla’na'leyk inneke bil vadil mukaddesi tuva
( Kesinlikle ben, ben senin Rab’binim. O halde ayakkabını çıkar. Kesinlikle sen kutsal vadi Tuva’dasın. )
20/13 Ve enahtertuke festemi’li ma yuha
( Ve seni seçtim. O halde o vahyedilecekleri dinle. )
20/14 İnneni enallahu la ilahe illa ene fa'budni ve ekimis salate li zikri
( Kesinlikle ben, ben Allah'ım. Benim haricimde ilah yoktur. O halde bana kulluk et ve beni hatırlama için duaya kalk. )
20/15 İnnes saate atiyetun ekadu uhfiha li tucza kulli nefsin bima tes'a
( Kesinlikle saat gelecektir. Her nefsin, o çabalamasından dolayı karşılıklandırılması için onu gizli kılıyorum. )
20/16 Fe la yesuddenneke anha men la yu'minu biha vettebea hevahu fe terda
( O halde, ona inanmayan ve hevesine tabi olan kimseler seni ondan engellemesin döndürmesin. Yoksa kovulup uzaklaştırılırsın, mahvolursun. )
20/17 Ve ma tilke bi yeminike ya musa
( Ve bu sağ elindeki nedir ey Musa? )
20/18 Kale hiye asay etevekkelu aleyha ve ehuşşu biha ala ğanemi ve liye fiha mearibu uhra
( "O asamdır. Ona dayanırım ve onunla koyunlarıma yaprak silkerim. Onda bana başka ihtiyaçlar da vardır." dedi. )
20/19 Kale elkiha ya musa
( "At onu ey Musa." dedi. )
20/20 Fe elkaha fe iza hiye hayyetun tes'a
( Böylece onu bıraktı da o zaman o koşan yılan oldu. )
20/21 Kale huzha ve la tehaf se nuiyduha siratehel ula
( "Onu yakala ve korkma. Onu ilk önceki haline döndüreceğiz." dedi. )
20/22 Vadmun yedeke ila cenahike tahruc beydae min ğayri suin ayeten uhra
( Ve elini koynuna koy. Diğer ayet olarak, kusursuz beyaz çıksın. )
20/23 Li nuriyeke min ayatinel kubra
( Sana ayetlerimizin en büyüklerinden göstermek için. )
20/24 İzheb ila fir'avne innehu tağa
( Firavun’a git. Kesinlikle o azdı. )
20/25 Kale rabbişrah li sadri
( "Rab’bim bana göğsümü genişlet." dedi. )
20/26 Ve yessir li emri
( Ve bana işimi kolaylaştır. )
20/27 Vahlul ukdeten min lisani
( Ve dilimden düğümü çöz. )
20/28 Yefkahu kavli
( Sözümü anlasınlar. )
20/29 Vec'al li veziran min ehli
( Ve ailemden bana yardımcı kıl. )
20/30 Harune ehiy
( Kardeşim Harun’u. )
20/31 Uşdud bihi ezri
( Onunla arkamı şiddetlendir. )
20/32 Ve eşrikhu fi emri
( Ve onu işime ortak et. )
20/33 Key nusebbihake kesira
( “Ki seni çokça övelim." )
20/34 Ve nezkurake kesira
( Ve seni çokça hatırlayalım. )
20/35 İnneke kunte bina besira
( Kesinlikle sen bizi görensin. )
20/36 Kale kad utite su'leke ya musa
( “Sual ettiğin sana verildi ey Musa.” dedi. )
20/37 Ve lekad menenna aleyke merraten uhra
( Ve senin üzerine başka sefer de nimet vermiştik. )
20/38 İz evhayna ila ummike ma yuha
( Zamanında annene o vahyedileni vahyettik. )
20/39 En ikzifihi fit tabuti fakzifihi fil yemmi fel yulkihil yemmu bis sahili ye'huzhu aduvvun li ve aduvvun leh ve elkaytu aleyke mehabbeten minni ve li tusnea ala ayni
( O'nu tabutun içine koyup denize bıraksın da deniz onu sahile atsın diye. Onu bana düşman ve ona düşman olan alsın. Gözetimim de terbiye edilip yetiştirilmen için, senin üzerine benden sevgi attım diye. )
20/40 İz temşi uhtuke fe tekulu hel edullukum ala men yekfuluh fe raca'nake ila ummike key tekarra aynuha ve la tahzen ve katelte nefsen fe necceynake minel ğammi ve fetennake futunen fe lebiste sinine fi ehli medyene summe ci'te ala kaderin ya musa
( Zamanında kızkardeşin yürürdü de "Sizi ona bakacak kişiye yönelteyim mi?" derdi. Böylece seni annene gözü aydın olsun ve hüzünlenmesin diye geri döndürdük. Bir nefsi öldürdün de seni gamdan kurtardık. Seni sınavlarla sınadık da Medyen’in sahipleri içinde senelerce kaldın. Sonra kadere, ölçüye göre geldin ey Musa." )
20/41 Vastana'tuke li nefsi
( Ben seni kendim için isteyip seçtim. )
20/42 İzheb ente ve ehuke bi ayati ve la teniya fi zikri
( Sen ve kardeşin ayetlerimle gidin. İkiniz de beni hatırlamada gevşemeyin. )
20/43 İzheba ila fir'avne innehu tağa
( Firavun’a gidin. Kesinlikle o azdı. )
20/44 Fe kula lehu kavlen leyyinen leallehu yetezekkeru ev yahşa
( Ona yumuşak söz söyleyin. Umulur ki o hatırlar veya korkar. )
20/45 Kala rabbena innena nehafu en yefruta aleyna ev en yatğa
( "Rab’bimiz, kesinlikle biz üzerimize ileri gider diye veya azar diye korkarız." dediler. )
20/46 Kale la tehafa inneni meakuma esmeu ve era
( "Korkmayın, kesinlikle ben sizinle birlikteyim, duyarım ve görürüm." dedi. )
20/47 Fe'tiyahu fe kula inna rasula rabbike fe ersel meana   beni israile ve la tuazzibhum kad ci'nake bi ayetin min rabbik ves selamu ala men ittebeal huda
( O halde, ona yetin de "Kesinlikle biz Rab’binin resulleriyiz. O halde İsrailoğullarını bizimle birlikte gönder ve onlara azap etme. Sana Rab’binden ayet getirdik. Selam, o yönlendirmeye tabi olan kimselerin üzerinedir." deyin. )
20/48 İnna kad uhiye ileyna ennel azabe ala men kezzebe ve tevella
( Kesinlikle bize, bize azabın kesinlikle o yalanlayanların ve yüz çevirenlerin üzerine olduğu vahyedildi. )
20/49 Kale fe men rabbukuma ya musa
( "O halde kimdir Rab’biniz ey Musa?" dedi. )
20/50 Kale rabbunellezi a'ta kulle şey'in halkahu summe heda
( "Rab’bimiz her şeye yaratılış şeklini veren ve sonra yönlendirendir." dedi. )
20/51 Kale fe ma balul kurunil ula
( "O halde, önceki nesillerin durumu nedir?" dedi. )
20/52 Kale ilmuha inde rabbi fi kitab la yedillu rabbi ve la yensa
( "Onun ilmi Rab’bimin indindeki kitabın içindedir. Rab’bim sapmaz ve unutmaz." dedi. )
20/53 Ellezi ceale lekumul erda mehden ve selek lekum fiha subulen ve enzele mines semai maa fe ahracna bihi ezvacen min nebatin şetta
( Size yeri beşik kılan ve onun içinde size yollar açan ve gökten su indiren O'dur. Böylece biz de onunla farklı farklı, çeşitli bitkilerden eşler çıkardık. )
20/54 Kulu ver'av en'amekum inne fi zalike le ayatin li ulin nuha
( Yiyin ve hayvanlarınızı otlatın. Kesinlikle bunda akıl sahipleri için ayetler vardır. )
20/55 Minha halaknakum ve fiha nuiydukum ve minha nuhricukum taraten uhra
( Sizi ondan yarattık ve sizi ona döndüreceğiz. Sizi başka sefer de ondan çıkaracağız. )
20/56 Ve lekad eraynahu ayatina kulleha fe kezzebe ve eba
( Ve ona ayetlerimizin hepsini gösterdik de yalanladı ve diretti. )
20/57 Kale ec'tena li tuhricena min erdina bi sihrike ya musa
( “Sihirin ile bizi yerimizden çıkarmak için mi bize geldin ey Musa?” dedi. )
20/58 Fe le ne'tiyenneke bi sihrin mislihi fec'al beynena ve beyneke mev'iden la nuhlifuhu nahnu ve la ente mekanen suva
( O halde kesinlikle sana onun aynısından sihir ile geleceğiz. O halde, bizimle senin aranda vade ve yer kıl ki, uygun mekan olarak ona ne bizler ve ne de sen ihtilaf etmeyelim. )
20/59 Kale mev'idukum yevmuz zinet ve en yuhşeran nasu duha
( "Vadeniz insanların kuşluk vakti toplandığı süs günüdür." dedi. )
20/60 Fe tevella fir'avnu fe cemea keydehu summe eta
( Firavun yüz çevirdi de hilelerini tuzaklarını topladı. Sonra geldi. )
20/61 Kale lehum musa vey lekum la tefteru alellahi keziben fe yushitekum bi azab ve kad habe men iftera
( Musa onlara "Vay size, Allah’a  yalan uydurmayın. Yoksa sizi azap ile hışıma uğratır. Uyduran kimse zarara uğramıştır." dedi. )
20/62 Fe tenazeu emrahum beynehum ve eserrun necva
( Onlar işlerini aralarında tartıştılar ve gizli fısıldaşarak gizlediler. )
20/63 Kalu in hazani le sahirani yuridani en yuhricakum min erdikum bi sihrihima ve yezheba bi tarikatikumul musla
( "Kesinlikle bu ikisi, iki sihir yapandır. İkisi, sihirleriyle sizi yerinizden çıkarmayı ve örnek olan yolunuzu gidermeyi isterler." dediler. )
20/64 Fe ecmiu keydekum summe'tu saffa ve kad eflehal yevme men ista'la
( O halde, hilelerinizi tuzaklarınızı toplayın. Sonra saflar halinde gelin. Bugün üstün olabilen iflah olmuştur. )
20/65 Kalu ya musa imma en tulkiye ve imma en nekune evvele men elka
( Ey Musa, ya sen atarsın ve ya da ilk atan kimseler oluruz dediler. )
20/66 Kale bel elku fe iza hibaluhum ve isiyyuhum yuhayyelu ileyhi min sihrihim enneha tes'a
( "Bilakis, atın." dedi. O zaman onların ipleri ve asaları, sihirlerinden dolayı kesinlikle onlar ona koşuyorlarmış gibi hayal ettirildiler. )
20/67 Fe evcese fi nefsihi hiyfeten musa
( Böylece, Musa nefsinin içinde korkuyu hissetti. )
20/68 Kulna la tehaf inneke entel a'la
( "Korkma, kesinlikle sen, sen üstünsün." dedik. )
20/69 Ve elki ma fi yeminike telkaf ma saneu innema saneu keydu sahir ve la yuflihus sahiru haysu eta
( Ve o sağ elindekini at. Ne ürettilerse yutar. Kesinlikle o ürettikleri sihirbaz tuzağıdır. Her nereye yeterse yetsin sihirbaz iflah olmaz. )
20/70 Fe ulkiyes seharatu succeden kalu amenna bi rabbi harune ve musa
( Böylece sihirbazlar yere kapanarak atıldılar. "Harun’un ve Musa’nın Rab’bine inandık." dediler. )
20/71 Kale amentum lehu kable en azene lekum innehu le kebirukumullezi allemekumus sihr fe le ukattianne eydiyekum ve erculekum min hilafin ve le usallibennekum fi cuzuin nahli ve le ta'lemunne eyyuna eşeddu azaben ve ebka
( "Size izin vermemin öncesinde O'na inandınız ha. Kesinlikle O, size sihir öğretmiş olan büyüğünüzdür. O halde, kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı karşıtlamasına kestireceğim ve sizi hurma kütüklerine astıracağım. Hangimizin azap olarak daha şiddetli ve baki olduğunu bileceksiniz." dedi. )
20/72 Kalu len nu'sirake ala ma caena minel beyyinati vellezi fetarana fakdi ma ente kad innema takdiy hazihil hayated dunya
( "Seni, bize o delillerden getirene ve o bizi yaratana tercih edemeyiz. O halde ne hüküm vereceksen ver. Kesinlikle o hükmettiğin bu dünya hayatıdır." dediler. )
20/73 İnna amenna bi rabbina li yağfira lena hatayana ve ma ekrahtena aleyhi mines sihr vallahu hayrun ve ebka
( Kesinlikle biz, hatalarımıza ve sihirden o bizi ona zorladığına karşı bize af eylemesi için Rab’bimize inandık. Allah daha hayırlıdır ve bakidir. )
20/74 İnnehu men ye'ti rabbehu mucrimen fe inne lehu cehennem la yemutu fiha ve la yahya
( Kesinlikle o Rab’bine suçlu olarak gelen kimse, artık cehennem kesinlikle onadır. Onun içinde ölmez ve dirilmez. )
20/75 Ve men ye'tihi mu'minen kad amiles salihati fe ulaike lehumud deracatul ula
( Ve O’na, iyilikler yapmış inanan olarak gelen kimseler, işte onlar, onlara yüksek dereceler vardır. )
20/76 Cennatu adnin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ve zalike cezau men tezekka
( İçinde ebedi olacakları, altlarından nehirler akan ikamet bahçeleri. Temizlenmiş kimselerin karşılığı işte böyledir. )
20/77 Ve lekad evhayna ila musa en esri bi ibadi fadrib lehum tarikan fil bahri yebesa la tehafu deraken ve la tahşa
( Ve Musa’ya, kullarımı seyirtsin de denizin içinde onlara kuru yol beyan etsin, yetişilmekten korkmasın diye vahyettik. )
20/78 Fe etbeahum fir'avnu bi cunudihi fe ğaşiyehum minel yemmi ma ğaşiyehum
( Firavun orduları, askerleri ile onları takip etti de denizden onları örten, onları örttü. )
20/79 Ve edalle fir'avnu kavmehu ve ma heda
( Ve Firavun kavmini saptırdı ve yönlendiremedi. )
20/80 Ya beni israile kad enceynakum min aduvvikum ve vaadnakum canibet turil eymene ve nezzelna aleykumul menne ves selva
( Ey İsrailoğulları, sizi düşmanlarınızdan kurtardık. Size dağın sağ yanında vaad ettik. Üzerinize helva ve bıldırcın indirdik. )
20/81 Kulu min tayyibati ma razaknakum ve la tatğav fihi fe yehille aleykum ğadabi ve men yahlil aleyhi ğadabi fe kad heva
( O sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden yiyin. Onun hakkında azgınlık etmeyin. Yoksa üzerinize öfkem iner. Üzerine öfkemin indiği kimse ise mahvolur. )
20/82 Ve inni le ğaffarun li men tabe ve amene ve amile salihan summehteda
( Ve kesinlikle ben o tevbe eden, inanan, iyilikler yapan ve sonra yönlenen kimseler için kesinlikle affedenim. )
20/83 Ve ma a'celek an kavmike ya musa
( Ve seni kavminden acele ettiren nedir ey Musa? )
20/84 Kale hum ulai ala eseri ve aciltu ileyke rabbi li terda
( "Onlar işte o izimin üzerindedirler. Rab’bim seni hoşnut etmek için sana acele ettim." dedi. )
20/85 Kale fe inna kad fetenna kavmeke min ba'dike ve edallehumus samiriyy
( "Kesinlikle biz, senden sonra kavmini sınadık. Onları Samiri saptırdı." dedi. )
20/86 Fe racea musa ila kavmihi ğadbane esifa kale ya kavmi e lem yeidkum rabbukum va'den hasena e fe tale aleykumul ahdu em eradtum en yehille aleykum ğadabun min rabbikum fe ahleftum mev'idi
( Musa öfkeli, üzüntülü olarak kavmine döndü. "Ey kavmim, Rab’biniz size güzel vaadi vaad etmedi mi? Ahd üzerinize uzun mu geldi? Rab’binizden üzerinize öfke inmesini mi istediniz? Böylece, vaadime ihtilaf ettiniz." dedi. )
20/87 Kalu ma ahlefna mev'ideke bi melkina ve lakinna hummilna evzaran min zinetil kavmi fe kazefnaha fe kezalike elkas samiriyy
( "Sana olan vaadimize kendi hükmümüzle ihtilaf etmedik. Lakin biz kavmin süslerinden ağır yükler yüklendik de onları attık. Samiri’de işte böyle atmıştı." dediler. )
20/88 Fe ahrace lehum iclen ceseden lehu huvarun fe kalu haza ilahukum ve ilahu musa fe nesiy
( Böylece, onlara bağıran dişi buzağı gövdesi çıkardı. "İşte ilahınız ve Musa’nın ilahı budur. Ama o unuttu." dediler. )
20/89 E fe la yeravne en la yarciu ileyhim kavlen ve la yemliku lehum darran ve la nef'a
( Onlara söz olarak dönmediğini, onlara ne zarara, ne de faydaya malik olamadığını görmüyorlar mıydı? )
20/90 Ve lekad kale lehum harunu min kablu ya kavmi innema futintum bih ve inne rabbekumur rahmanu fettebiuni ve eti’u emri
( Ve önceden Harun onlara "Ey kavmim, kesinlikle onunla sınandınız. Kesinlikle Rab’biniz Rahman’dır. O halde, bana tabi olun ve emrime itaat edin." dedi. )
20/91 Kalu len nebreha aleyhi akifine hatta yarcia ileyna musa
( "Musa bize dönene kadar, ona inançta sebatkar olmayı bırakmayacağız." dediler. )
20/92 Kale ya harunu ma meneake iz raeytehum dallu
( "Ey Harun, onları sapmış olarak gördüğünde sana ne mani oldu?" dedi. )
20/93 En la tettebian e fe esayte emri
( Bana tabi olmadın da emrime isyan mı ettin? )
20/94 Kale yebneumme la te'huz bi lihyeti ve la bi ra'si inni haşitu en tekule ferrakte beyne beni israile ve lem terkub kavli
( Ey anamın oğlu, sakalımı tutma, başımı da. Kesinlikle ben “Sen İsrailoğullarının aralarını ayırdın ve sözümü dikkate almadın." demenden korktum." dedi. )
20/95 Kale fe ma hatbuke ya samiriyy
( "O halde, işin, söylemin neydi ey Samiri?" dedi. )
20/96 Kale besurtu bima lem yebsuru bihi fe kabadtu kabdaten min eserir rasuli fe nebeztuha ve kezalike sevvelet li nefsi
( "Ben onların görmediklerini gördüm. Resulün izinden avuçla avuçladım da onu bıraktım. İşte böyle nefsim beni sürükledi, teşvik etti." dedi. )
20/97 Kale fezheb fe inne leke fil hayati en tekule la misase ve inne leke mev'iden len tuhlefeh venzur ila ilahikellezi zalte aleyhi akifa le nuharrikannehu summe le nensifennehu fil yemmi nesfa
( O halde ayrıl git. Kesinlikle hayatın içinde sana “Bana dokunuş yoktur." diye söylemen vardır. Ondan ihtilaf edip kaçamayacağın yer kesinlikle sanadır. O üzerine inançta sebatkar olduğun ilahına bak. Kesinlikle onu yakarız. Sonra kesinlikle onu  parçalanmış, dağılmış, temelinden yıkılmış olarak denizin içine savuracağız." dedi. )
20/98 İnnema ilahukumullahullezi la ilahe illa hu vesia kulle şey'in ilma
( Kesinlikle ilahınız, haricinde ilah olmayan o Allah’tır. Her şeyi ilmen genişçe kapsar. )
20/99 Kezalike nekussu aleyke min enbai ma kad sebak ve kad ateynake min ledunna zikra
( O geçmiş olan haberleri sana işte böyle anlatıyoruz. Sana indimizden hatırlatma verdik. )
20/100 Men a'rada anhu fe innehu yahmilu yevmel kiyameti vizra
( Kim ondan yüz çevirip dönerse, artık ayağa kalkış gününde kesinlikle o ağırlığı, yükü yüklenir. )
20/101 Halidine fih ve sae lehum yevmel kiyameti himla
( Onun içinde ebedidir. Ayağa kalkış gününde yük olarak onlara ne kötüdür. )
20/102 Yevme yunfehu fis suri ve nahşurul mucrimine yevmeizin zurka
( O gün borunun içine üflenir ve o gün suçluları masmavi toplarız. )
20/103 Yetehafetune beynehum in lebistum illa aşra
( Aralarında gizli konuşurlar. "Kesinlikle ancak on kaldınız." )
20/104 Nahnu a'lemu bima yekulune iz yekulu emseluhum tarikaten in lebistum illa yevma
( Biz o söylediklerini biliriz. Zamanında, onların yolca örnek olanları "Kesinlikle ancak bir gün kaldınız." diyorlardı. )
20/105 Ve yes'eluneke anil cibali fe kul yensifuha rabbi nesfa
( Ve sana dağlar hakkında sual ediyorlar. O halde de ki: "Rab’bim onları parçalar, temelinden yıkarak ufalayıp savurur." )
20/106 Fe yezeruha kaan safsafa
( Onları boş, dümdüz bırakır. )
20/107 La tera fiha ivecen ve la emta
( Orada eğrilik ve tümsek görmezsin. )
20/108 Yevmeizin yettebiuned daiye la ivece leh ve haşeatil asvatu lir rahmani fe la tesmeu illa hemsa
( O gün, kendisinde eğrilik olmayan çağırıcıya tabi olurlar. Rahman için sesler kısılır da fısıltılı gizli ses haricindekini duymazsın. )
20/109 Yevmeizin la tenfeuş şefaatu illa men ezine lehur rahmanu ve radiye lehu kavla
( O gün, Rahman’ın kendilerine izin verdiği ve sözlerinden dolayı kendilerine razı, hoşnut olduğu kimseler haricindekilerin af vesilecilikleri fayda etmez.   )
20/110 Ya'lemu ma beyne eydihim ve ma halfehum ve la yuhiytune bihi ilma
( Öncelerinde olanı ve sonralarında olanı bilir. Onu ilmen kuşatıp kavrayamazlar. )
20/111 Ve anetil vucuhu lil hayyil kayyum ve kad habe men hamele zulma
( Ve yüzler daima diri olan için eğilmiştir. O zulmü yüklenen kimse zarara uğramıştır. )
20/112 Ve men ya'mel mines salihati ve huve mu'minun fe la yehafu zulmen ve la hadma
( Ve kim iyiliklerden yaparsa ve o inanansa, artık zulümden ve ezilmekten korkmaz. )
20/113 Ve kezalike enzelnahu kur'anen arabiyyen ve sarrafna fihi minel veiydi leallehum yettekune ev yuhdisu lehum zikra
( Ve Kur'an’ı işte böyle Arapça indirdik. Onun içinde vaadlerden, tehditlerden sarfettik. Umulur ki sakınırlar veya onlara hatırlamadan söz ederler. )
20/114 Fe tealellahul melikul hakk ve la ta'cel bil kur'ani min kabli en yukda ileyke vahyuhu ve kul rabbi zidni ilma
( Gerçeğin maliki Allah yücedir. Sana O’nun vahyinin hükmedilmesinden önce okumada acele etme. De ki: "Rab’bim bana ilmi artır." )
20/115 Ve lekad ahidna ila ademe min kablu fe nesiye ve lem necid lehu azma
( Ve önceden Adem’e ahdettik de unuttu. O'nda azim bulamadık. )
20/116 Ve iz kulna lil melaiketiscudu li ademe fe secedu illa iblis eba
( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik de, direten İblis hariç yere kapandılar. )
20/117 Fe kulna ya ademu inne haza aduvvun leke ve li zevcike fe la yuhricennekuma minel cenneti fe teşka
( Böylece, "Ey Adem, kesinlikle bu senin için ve eşin için düşmandır. O halde, kesinlikle sizi cennetten çıkarmasın. Yoksa meşakkat içinde bedbaht olursun." dedik.  )
20/118 İnne leke en la tecua fiha ve la ta'ra
( Kesinlikle sana orada acıkmaman ve çıplak olmaman vardır. )
20/119 Ve enneke la tazmeu fiha ve la tadha
( Ve kesinlikle sen orada susamazsın ve sıcakta yanmazsın. )
20/120 Fe vesvese ileyhiş şeytanu kale ya ademu hel edulluke ala şeceratil huldi ve mulkin la yebla
( Böylece şeytan ona vesvese verdi. "Ey Adem, seni ebediyet ağacına ve çökmeyen mülke yönelteyim mi?" dedi. )
20/121 Fe ekela minha fe bedet lehuma sev'atuhuma ve tafika yahsifani aleyhima min verakil cenneti ve asa ademu rabbehu fe ğava
( Ondan yediler de çirkinlikleri, ayıpları onlara ortaya açığa çıktı. Bahçenin yapraklarından üzerlerine örtüp yamamaya başladılar. Adem Rab’bine isyan etti de azdı. )
20/122 Summectebahu rabbuhu fe tabe aleyhi ve heda
( Sonra Rab’bi ona kabul etti de üzerine tevbe eyledi ve yönlendirdi. )
20/123 Kalehbita minha cemian ba'dukum li ba'din aduvv fe imma ye'tiyennekum minni huden fe men ittebea hudaye fe la yedillu ve la yeşka
( "Birbirinize düşman olarak oradan topluca inin. Eğer benden kesinlikle size yönlendirme gelirse, yönlendirmeye tabi olan kimseler artık sapmazlar ve meşakkatlı bedbaht olmazlar." dedi. )
20/124 Ve men a'rada an zikri fe inne lehu meiyşeten danken ve nahşuruhu yevmel kiyameti a'ma
( Ve kim beni hatırlamadan yüz çevirip dönerse, dar geçimlik kesinlikle onadır. Onu ayağa kalkış gününde kör olarak toplarız. )
20/125 Kale rabbi lime haşerteni a'ma ve kad kuntu besira
( "Rab’bim, neden beni kör olarak topladın. Ben görmekteydim." dedi. )
20/126 Kale kezalike etetke ayatuna fe nesiteha ve kezalikel yevme tunsa
( "İşte böyle, sana ayetlerimiz geldi de onları unuttun. Bugün de böyle unutulursun." dedi. )
20/127 Ve kezalike neczi men esrafe ve lem yu'min bi ayati rabbih ve le azabul ahirati eşeddu ve ebka
( Ve o israf eden ve Rab’lerinin ayetlerine inanmayan kimseleri işte böyle karşılıklandırırız. Ahiretin azabı daha şiddetli ve baki olacaktır. )
20/128 E fe lem yehdi lehum kem ehlekna kablehum minel kuruni yemşune fi mesakinihim inne fi zalike le ayatin li ulin nuha
( Onlardan önce, meskenlerinde gezen nice nesillerden helak etmemiz onları yönlendirmedi mi? Kesinlikle bunda, akıl sahipleri için ayetler vardır. )
20/129 Ve lev la kelimetun sebekat min rabbike le kane lizamen ve ecelun musemma
( Ve şayet Rab’binden geçmiş kelime ve isimlendirilmiş belirli vade olmasaydı, azab olurdu. )
20/130 Fasbir ala ma yekulune ve sebbih bi hamdi rabbike kable tuluiş şemsi ve kable ğurubiha ve min anail leyli fe sebbih ve atrafen nehari lealleke terda
( O halde, o dediklerine sabret. Güneş’in yükselip doğuşu öncesinde ve batışı öncesinde Rab’bini övgü sözleriyle öv. Gecenin geç vakitlerinde ve gündüzün kenarlarında da O’nu övgü sözleriyle öv. Umulur ki razı, hoşnut olursun. )
20/131 Ve la temuddenne ayneyke ila ma metta'na bihi ezvacen minhum zehratel hayatid dunya li neftinehum fih ve rizku rabbike hayrun ve ebka
( Ve onlardan eşleri, o faydalandırdıklarımıza gözünü dikme. Onlar, onları sınamamız için dünya hayatının parlaklıklarıdır, süsleridir. Rab’binin rızıkı daha hayırlıdır ve bakidir. )
20/132 Ve'mur ehleke bis salati vastabir aleyha la nes'eluke rizka nahnu nerzukuk vel akibetu lit takva
( Ve ailene duayı emret ve ona sabret. Sana rızık sual etmiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. Sonuç sakınma içindir. )
20/133 Ve kalu lev la ye'tina bi ayetin min rabbih e ve lem te'tihim beyyinetu ma fis suhufil ula
( Ve "Bize Rab’binden ayetler ile gelmeli değil miydi?" dediler. Onlara, öncekilerin sahifeleri içinde olan deliller gelmedi mi? )
20/134 Ve lev enna ehleknahum bi azabin min kablihi le kalu rabbena lev la erselte ileyna rasulen fe nettebia ayatike min kabli en nezille ve nahza
( Ve şayet kesinlikle biz, ondan önce onları azap ile helak etseydik, "Rab’bimiz bize resul göndermeli değil miydin? Böylece alçalmamızın ve rezil olmamızın öncesinde ayetlerine tabi olsaydık." diyeceklerdi. )
20/135 Kul kullun muterabbisun fe terabbesu fe se ta'lemune men ashabus siratis seviyyi ve men ihteda
( De ki: "Hepimiz gözetip bekleyenleriz. O halde gözetip bekleyin. Düz yolun sahibi kimdir ve yönlenen kimdir böylece bileceksiniz." )
ENBİYA 21/1 İkterabe lin nasi hisabuhum ve hum fi ğafletin mu'ridun
( İnsanlar için hesapları yaklaştı. Onlar habersizlik içinde yüz çevirip dönenlerdir. )
21/2 Ma ye'tihim min zikrin min rabbihim muhdesin illestemeuhu ve hum yel'abun
( Rab’lerinden, hatırlatmadan söz olarak onlara ne gelirse, onu ancak oyun oynayıp eğlenerek dinlerler. )
21/3 Lahiyeten kulubuhum ve eserrun necvellezine zalemu hel haza illa beşerun mislukum e fe te'tunes sihra ve entum tubsirun
( Onların kalpleri eğlencede oyunda. O zulmedenler sır yapıp aralarında gizli konuştular. "Bu ancak aynınız gibi insan değil mi? O halde siz göre göre sihire mi yetip itaat edersiniz?" )
21/4 Kale rabbi ya'lemul kavle fis semai vel erdi ve huves semiul alim
( "Gökteki ve yerdeki sözü Rab’bim bilir. O duyandır, bilendir." dedi. )
21/5 Bel kalu adğasu ahlamin bel ifterahu bel huve şair fel ye'tina bi ayetin kema ursilel evvelun
( Bilakis "Karışık rüyalardır. Bilakis onu uydurur. O şairdir. O halde, o evvelden gönderilenler gibi bize ayetler ile gelsin." dediler. )
21/6 Ma amenet kablehum min karyetin ehleknaha e fe hum yu'minun
( Onlardan önceki şehirler inanmadı. Onları helak ettik. Artık onlar inanırlar mı? )
21/7 Ve ma erselna kableke illa ricalen nuhiy ileyhim fes'elu ehlez zikri in kuntum la ta'lemun
( Ve senden önce, onlara vahyettiğimiz erkekler haricinde göndermedik. O halde, eğer bilmemekteyseniz, hatırlama sahiplerine sual edin. )
21/8 Ve ma cealnahum ceseden la ye'kulunet taame ve ma kanu halidin
( Ve onları yemek yemeyen gövdeler, vücutlar kılmadık. Ebedi de değillerdi. )
21/9 Summe sadaknahumul va'de fe enceynahum ve men neşau ve ehleknel musrifin
( Sonra onlara vaadimizi doğruladık da onları ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Müsrifleri helak ettik. )
21/10 Lekad enzelna ileykum kitaben fihi zikrukum e fe la ta'kilun
( Size içinde hatırlatmanız olan kitabı indirdik. O halde akıl etmez misiniz? )
21/11 Ve kem kasamna min karyetin kanet zalimeten ve enşe'na ba'deha kavmen aharin
( Ve zalim olan nice şehirlerden şiddetle yok ettik. Onlardan sonra diğer, başka kavimleri inşa ettik. )
21/12 Fe lemma ehassu be'sena iza hum minha yerkudun
( Böylece zorluğumuzu azabımızı hissettiklerinde, o zaman onlar ondan acele ile kaçıyorlardı. )
21/13 La terkudu varciu ila ma utriftum fihi ve mesakinikum leallekum tus'elun
( Acele kaçmayın da o size içinde refah şımarığı olduğunuza ve meskenlerinize dönün. Umulur ki sual edilirsiniz. )
21/14 Kalu ya veylena inna kunna zalimin
( "Vay bizlere, kesinlikle biz zalimler olduk." dediler. )
21/15 Fe ma zalet tilke da'vahum hatta cealnahum hasiyden hamidin
( Onların o feryad edip söyledikleri davaları bitmedi. Nihayet onları biçilip hasat edilerek sönmüş ekin kıldık. )
21/16 Ve ma halaknes semae vel erda ve ma beynehuma laibin
( Ve göğü, yeri ve o onların aralarındakilerini oyun, eğlence olsun diye yaratmadık. )
21/17 Lev eradna en nettehize lehven lettehaznahu min ledunna in kunna failin
( Şayet oyun ve eğlence edinmek isteseydik, onu indimizden edinirdik. Eğer yapanlar olsaydık. )
21/18 Bel nakzifu bil hakki alel batili fe yedmeğuhu fe iza huve zahik ve lekumul veylu min ma tesifun
( Bilakis, gerçeği batılın üzerine atarız da onun beynine çarpar. O zaman o yok olur. O vasfettiklerinizden dolayı sizlere vaylar olsun. )
21/19 Ve lehu men fis semavati vel ard ve men indehu la yestekbirune an ibadetihi ve la yestahsirun
( Ve göklerin ve yerin içindeki kimseler O’nadır. O indindeki kimseler O’na kulluklarında kibirlenmezler ve yorulmazlar. )
21/20 Yusebbihunelleyle ven nehara la yefturun
( Gece ve gündüz O’nu överler. Usanıp bezmezler. )
21/21 Em ittehazu aliheten minel erdi hum yunşirun
( Yerden ilahlar edindiler de onlar mı ölüleri diriltecekler? )
21/22 Lev kane fihima alihetun illellahu le fesedeta fe subhanellahi rabbil arşi an ma yasifun
( Şayet onların içinde Allah haricinde ilahlar olsaydı bozguna uğrarlardı. Arşın, tahtın Rab’bi Allah o vasıflandırmalarından yücedir. )
21/23 La yus'elu an ma yef'alu ve hum yus'elun
( O yaptıklarından sual edilmez. Ama onlar sual edilir. )
21/24 Em ittehazu min dunihi aliheh kul hatu burhanekum haza zikru men meiye ve zikru men kabli bel ekseruhum la ya'lemunel hakka fe hum mu'ridun
( O’ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki: "Delilinizi getirin. Bu, o benimle birlikte olan kimselerin hatırlatmasıdır. O benden önceki kimselerin hatırlatmasıdır." Bilakis onların çoğunluğu gerçeği bilmezler de onlar yüz çevirip dönenlerdir. )
21/25 Ve ma erselna min kablike min rasulin illa nuhiy ileyhi ennehu la ilahe illa ene fa'budun
( Ve senden önce, kendilerine "Kesinlikle ki benden başka ilah yoktur. O halde bana kulluk edin." diye vahyettiğimizin haricinde resullerden göndermedik.  )
21/26 Ve kaluttehazer rahmanu veleden subhaneh bel ibadun mukramun
( Ve "Rahman çocuk edindi." dediler. O ondan yücedir. Bilakis ikram olunmuş kullardır. )
21/27 La yesbikunehu bil kavli ve hum bi emrihi ya'melun
( Onu söz ile geçemezler ve onlar O’nun emriyle iş yaparlar. )
21/28 Ya'lemu ma beyne eydihim ve ma halfehum ve la yeşfeune illa li men irteda ve hum min haşyetihi muşfikun
( Önlerinde ne varsa ve arkalarında ne varsa bilir. O hoşlandığı, razı olduğu kimseler haricindekilere af için vesile olmazlar. Onlar O’nun korkusundan korkuya kapılanlardır. )
21/29 Ve men yekul minhum inni ilahun min dunihi fe zalike neczihi cehennem kezalike necziz zalimin
( Ve onlardan kim "Kesinlikle ben O’ndan başka ilahım." derse, artık ona cehennemi işte böyle karşılık olarak veririz. Zalimleri işte böyle karşılıklandırırız. )
21/30 E ve lem yerallezine keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahuma ve cealna minel mai kulle şey'in hayy e fe la yu'minun
( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )
21/31 Ve cealna fil ardi ravasiye en temide bihim ve cealna fiha ficacen subulen leallehum yehtedun
( Ve yerin içinde, onları sarsmasın diye dağlar oluşturduk. Ve onun içinde geniş yollar oluşturduk. Umulur ki onlar yönlenirler.  )
21/32 Ve cealnes semae sakfen mahfuza ve hum an ayatiha mu'ridun
( Ve göğü korunmuş çatı, tavan kıldık. Onlar O’nun ayetlerinden yüz çevirip dönenlerdir. )
21/33 Ve huvellezi halekal leyle ven nehara veş şemse vel kamer kullun fi felekin yesbehun
( Ve geceyi ve gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O'dur. Hepsi dairede yüzerler.  )
21/34 Ve ma cealna li beşerin min kablikel huld e fe in mitte fe humul halidun
( Ve senden önce insanlar için ebediyet kılmadık. O halde, sen ölürsün de onlar ebedi mi kalırlar? )
21/35 Kulli nefsin zaikatul mevt ve neblukum biş şerri vel hayri fitneh ve ileyna turceun
( Tüm nefisler ölümü tadar. Sizi deneme, sınav olarak kötülük ve iyilik ile sınarız. Bize döndürülürsünüz. )
21/36 Ve iza raakellezine keferu in yettehizuneke illa huzuva e hazellezi yezkuru alihetekum ve hum bi zikrir rahmani hum kafirun
( Ve o inkar edenler seni gördüklerinde, kesinlikle seni ancak alaya alıyorlar. "Bu mudur ilahlarınızı hatırlayan?" Ve onlar Rahman’ın hatırlamasında inkarcılardır. )
21/37 Hulikal insanu min acel se urikum ayati fe la testa'cilun
( İnsan aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. O halde acele istemeyin. )
21/38 Ve yekulune meta hazel va'du in kuntum sadikin
( Ve "Eğer doğrular iseniz, ne zamandır bu vaad?" derler.  )
21/39 Lev ya'lemullezine keferu hiyne la yekuffune an vucuhihimun nara ve la an zuhurihim ve la hum yunsarun
( O inkar edenler, ne yüzlerindeki ne de sırtlarındaki ateşi uzak kılamadıkları o zamanı keşke bilseler. Onlara yardım da edilmez.  )
21/40 Bel te'ti him bağteten fe tebhetuhum fe la yesteti'une raddeha ve la hum yunzarun
( Bilakis onlara ansızın azap gelir de onları şaşırtıp dehşete düşürür. Böylece geri çevirmeye istidatları olmaz ve onlar gözetilmezler, bakılmazlar. )
21/41 Ve lekad istuhzie bi rusulin min kablike fe haka billezine sehiru minhum ma kanu bi hi yestehziun
( Ve senden önce de resuller ile alay edildi. Böylece onlardan alay edenleri, o alay etmiş oldukları kuşattı. )
21/42 Kul men yekleukum bil leyli ven nehari miner rahman bel hum an zikri rabbihim mu'ridun
( De ki: "Geceleyin ve gündüz sizi Rahman’dan kim koruyabilir?" Bilakis onlar Rab’lerinin hatırlamasından yüz çevirip dönenlerdir. )
21/43 Em lehum alihetun temneuhum min dunina la yesteti'une nasra enfusihim ve la hum minna yushabun
( Onlara, onları emin güvende kılan bizden başka ilahlar mı var? Kendilerine yardım etmeye istidatları yoktur. Onlara bizden dostluğa sahip olamazlar )
21/44 Bel metta'na haulai ve abaehum hatta tale aleyhimul umur e fe la yeravne enna ne'til erda nenkusuha min atrafiha e fe humul ğalibun
( Bilakis, işte onları ve onların babalarını faydalandırdık. Hatta ömür onlara uzun geldi. Peki, yere nasıl geldiğimizi ve onu kenarlarından eksilttiğimizi görmezler mi? O halde, galipler onlar mıdır? )
21/45 Kul innema unzirukum bil vahyi ve la yesmeus summud duae iza ma yunzerun
( De ki: "Sizi kesinlikle vahiy ile uyarıyorum.” Sağırlar, o uyarıldıklarında çağrıyı duymazlar. )
21/46 Ve le in messethum nefhatun min azabi rabbike le yekulunne ya veylena inna kunna zalimin
( Ve eğer onlara Rab’binin azabından esinti dokunursa kesinlikle "Ey vaylar bize, kesinlikle biz zalimler olduk." diyecekler. )
21/47 Ve nedaul mevazinel kista li yevmil kiyameti fe la tuzlemu nefsun şey'a ve in kane miskale habbetin min hardelin eteyna biha ve kefa bina hasibin
( Ve ayağa kalkış günü için adil tartılar kurarız. Böylece nefse şey kadar bile zulmedilmez. Eğer hardalın tohum tanesi ağırlığında dahi olsa onu getiririz. Biz hesaplayanlar olarak kafiyiz. )
21/48 Ve lekad ateyna musa ve harunel furkane ve diyaen ve zikran lil muttekin
( Ve Musa’ya ve Harun’a, ışık olarak ve sakınanlar için hatırlama olarak fark yaratanı verdik. )
21/49 Ellezine yahşevne rabbehum bil ğaybi ve hum mines saati muşfikun
( O Rab’lerinden gıyabında korkanlar, onlar saatten de korkanlardır.  )
21/50 Ve haza zikrun mubarakun enzelnah e fe entum lehu munkirun
( Ve bu, o indirdiğimiz bereketli hatırlamadır. O halde sizler onu inkar edenler misiniz? )
21/51 Ve lekad ateyna ibrahime ruşdehu min kablu ve kunna bihi alimin
( Ve İbrahim’e önceden doğruluğunu verdik. O'nu bilenler olduk. )
21/52 İz kale li ebihi ve kavmihi ma hazihit temasilulleti entum leha akifun
( Zamanında babasına ve kavmine "Nedir bu edindiğiniz heykeller ki sizler onlara kullukta sebatkarsınız." dedi.  )
21/53 Kalu vecedna abaena leha abidin
( "Babalarımızı onlara kulluk ederlerken bulduk." dediler. )
21/54 Kale lekad kuntum entum ve abaukum fi dalalin mubin
( “Sizler ve babalarınız apaçık sapıklık içinde oldunuz.” dedi. )
21/55 Kalu ec'tena bil hakki em ente minel laibin
( “Bize gerçek ile mi geldin yoksa sen eğlenip oyun oynayanlardan mısın?” dediler. )
21/56 Kale bel rabbukum rabbus semavati vel erdillezi fetarahunne ve ene ala zalikum mineş şahidin
( “Bilakis, Rab’biniz göklerin ve yerin Rab’bidir ki onları yaratmıştır. Ben bunlara şahitlerdenim." dedi.  )
21/57 Ve tellahi le ekidenne asnamekum ba'de en tuvellu mudbirin
( “Ve Allah içindir ki, arkanızı dönerek gitmenizin ardından putlarınıza kesinlikle hile yapıp tuzak kuracağım." )
21/58 Fe cealehum cuzazen illa kebiran lehum leallehum ileyhi yarciun
( Böylece, belki ona dönerler diye, büyükleri haricinde onları parça parça etti.  )
21/59 Kalu men feale haza bi alihetina innehu le minez zalimin
( "İlahlarımıza bunu kim yaptı? Kesinlikle o zalimlerden olacaktır." dediler. )
21/60 Kalu semi'na feten yezkuruhum yukalu lehu ibrahim
( "Onları hatırlayan genç adamı duyduk. Ona İbrahim derlerdi." dediler. )
21/61 Kalu fe'tu bihi ala a'yunin nasi leallehum yeşhedun
( "O halde O'nu insanların gözlerine getir. Umulur ki şahitlik ederler." dediler. )
21/62 Kalu e ente fealte haza bi alihetina ya ibrahim
( "Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim?" dediler. )
21/63 Kale bel fealehu kebiruhum haza fes'eluhum in kanu yentikun
( "Bilakis onu buradaki büyükleri yaptı. Haydi, eğer konuşabiliyorlarsa onlara sual edin." dedi. )
21/64 Fe raceu ila enfusihim fe kalu innekum entumuz zalimun
( Böylece nefislerine döndüler de "Kesinlikle siz, sizler zalimlersiniz." dediler. )
21/65 Summe nukisu ala ruusihim lekad alimte ma haulai yentikun
( Sonra kafalarına döndüler. "Sen bunların konuşmayacaklarını bildin." )
21/66 Kale e fe ta'budune min dunillahi ma la yenfeukum şey'en ve la yedurrukum
( “O halde, Allah’tan başkasına, o size hiçbir şeye fayda sağlamayacak olanlara ve zarar da veremeyecek olanlara mı kulluk ediyorsunuz?” dedi. )
21/67 Uffin lekum ve li ma ta'budune min dunillah e fe la ta'kilun
( O Allah’tan başkalarına kulluk ettiğiniz için üff size. Artık akıl etmez misiniz? )
21/68 Kalu harrikuhu vensuru alihetekum in kuntum failin
( "Onu yakın ve ilahlarınıza yardım edin. Eğer yapanlar olursanız." dediler. )
21/69 Kulna ya naru kuni berden ve selamen ala ibrahim
( "Ey ateş, İbrahim’e soğuk ve güvenli ol." dedik. )
21/70 Ve eradu bihi keyden fe cealnahumul ahserin
( Ve O'na hile yapıp tuzak kurmayı istediler de onları en çok hüsrana uğramışlar kıldık. )
21/71 Ve necceynahu ve lutan ilel erdilleti barakna fiha lil alemin
( Onları ve Lut’u, o alemler için bereketli kıldığımız yere doğru kurtardık. )
21/72 Ve vehebna lehu ishak ve ya'kube nafileh ve kullen cealna salihin
( Ve O'na İshak'ı bağışladık ve Yakub'u da bahşişi olarak. Hepsini iyiler yaptık. )
21/73 Ve cealnahum eimmeten yehdune bi emrina ve evhayna ileyhim fi'lel hayrati ve ikames salati ve itaez zekah ve kanu lena abidin
( Ve emirlerimizle yönlendirsinler diye onları önderler kıldık. Onlara hayırlar yapmayı, duaya kalkmayı ve zekatı vermeyi vahyettik. Bize kulluk edenler oldular. )
21/74 Ve lutan ateynahu hukmen ve ilmen ve necceynahu minel karyetilleti kanet ta'melul habis innehum kanu kavme sev'in fasikin
( Ve Lut’a, O'na hüküm ve ilim verdik. O'nu, o pisliği, kötülüğü yapanlar olan o şehirden kurtardık. Kesinlikle onlar kötü günahkarlar kavmi oldular.  )
21/75 Ve edhalnahu fi rahmetina innehu mines salihin
( Ve O'nu rahmetimizin içine soktuk. Kesinlikle O iyilerdendi. )
21/76 Ve nuhan iz nada min kablu festecebna lehu fe necceynahu ve ehlehu minel kerbil azim
( Ve Nuh, önceden bize seslendiği zaman O'na kabul ettik de O'nu ve ailesini büyük darlıktan, tasadan kurtardık. )
21/77 Ve nasarnahu minel kavmillezine kezzebu bi ayatina innehum kanu kavme sev'in fe ağraknahum ecmein
( Ve ayetlerimizi yalanlayan o kavime karşı O'na yardım ettik. Kesinlikle onlar kötü kavim olmuşlardı da onları topluca boğduk. )
21/78 Ve davude ve suleymane iz yahkumani fil harsi iz nefeşet fihi ğanemul kavm ve kunna li hukmihim şahidin
( Ve Davud ve Süleyman, zamanında ekin hakkında hüküm verirlerdi. Zamanında kavmin koyunları O'nun içinde yayılmışlardı. Onların hükümlerine şahitler olduk. )
21/79 Fe fehhemnaha suleyman ve kullen ateyna hukmen ve ilmen ve sehharna mea davudel cibale yusebbihne vet tayr ve kunna failin
( Onu Süleyman’a bildirdik. Hepsine hüküm ve ilim verdik. Davud’la birlikte öven dağları ve kuşları buyruğumuza aldık. Yapanlar olduk. )
21/80 Ve allemnahu san'ate lebusin lekum li tuhsinekum min be'sikum fe hel entum şakirun
( Ve ona, zorluğunuzdan azabınızdan  korunmanız için, size elbise sanatını öğrettik. Artık sizler şükredenler misiniz? )
21/81 Ve li suleymaner riha asifeten tecri bi emrihi ilel erdilleti barakna fiha ve kunna bi kulli şey'in alimin
( Ve Süleyman için, O'nun emriyle, o bereketlendirdiğimiz yere doğru akan kuvvetli rüzgar verdik. Her şeyi bilenler olduk. )
21/82 Ve mineş şeyatini men yeğusune lehu ve ya'melune amelen dune zalik ve kunna lehum hafizin
( Ve şeytanlardan O'na dalgıçlık yapanları ve bundan başka işler yapanları. Onlara koruyucu, gözetici olduk. )
21/83 Ve eyyube iz nada rabbehu enni messeniyed durru ve ente erhamur rahimin
( Ve Eyyub, zamanında Rab’bine seslendi "Kesinlikle bana darlık, sıkıntı dokundu. Sen merhametlilerin en merhametlisisin." )
21/84 Festecebna lehu fe keşefna ma bihi min durrin ve ateynahu ehlehu ve mislehum meahum  rahmeten min indina ve zikra lil abidin
( O'na kabul ettik de ona darlıktan, sıkıntıdan ne varsa kaldırıp açtık. Ona ailesini, onlarla birlikte onların aynısını ve kulluk edenler için hatırlamayı indimizden rahmet olarak verdik.  )
21/85 Ve ismaiyle ve idrise ve zel kifl kullun mines sabirin
( Ve İsmail, İdris ve nasib ödül sahibi Zülküf. Hepsi sabredenlerdendi. )
21/86 Ve edhalnahum fi rahmetina innehum mines salihin
( Ve onları rahmetimizin içine soktuk. Kesinlikle onlar iyilerdendiler. )
21/87 Ve zen nuni iz zehebe muğadiben fe zanne en len nakdira aleyhi fe nada fiz zulumati en la ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minez zalimin
( Ve Zünnun, zamanında öfkelenerek ayrıldı da O'nun üzerine kuvvet uygulamayacağımızı zannetti. Böylece karanlıkların içinde "Senin haricinde ilah yoktur. Sen yücesin. Kesinlikle ben zalimlerden oldum." diye seslendi. )
21/88 Festecebna lehu ve necceynahu minel ğamm ve kezalike nuncil mu'minin
( Böylece O'na kabul ettik ve O'nu gamdan kurtardık. İşte inananları böyle kurtarırız. )
21/89 Ve zekeriyya iz nada rabbehu rabbi la tezerni farden ve ente hayrul varisin
( Ve Zekeriya, zamanında Rab’bine seslendi "Rab’bim beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın." )
21/90 Festecebna lehu ve vehebna lehu yahya ve aslahna lehu zevceh innehum kanu yusariune fil hayrati ve yed'unena rağaben ve raheba ve kanu lena haşiin
( Böylece O'na cevap verdik ve O'na Yahya’yı bahşettik. O'na eşini iyileştirdik. Kesinlikle onlar hayırlarda koşarak ilerlemekteydiler. Rağbet ederek ve korkarak bizi çağırırlardı. Bize karşı saygı ve sevgi dolu korku duyanlar, ürkenler, ürperenlerdi. )
21/91 Velleti ahsanet ferceha fe nefahna fiha min ruhina ve cealnaha vebneha ayeten lil alemin
( Ve o ayıbını koruyan. O'nun içine ruhumuzdan üfledik. O'nu ve oğlunu alemler için ayet kıldık. )
21/92 İnne hazihi ummetukum ummeten vahideten ve ene rabbukum fa'budun
( Kesinlikle bu topluluğunuz tek topluluktur. Ben Rab’binizim. O halde bana kulluk edin. )
21/93 Ve tekattau emrahum beynehum kullun ileyna raciun
( Ve işlerini aralarında böldüler. Hepsi bize dönerler. )
21/94 Fe men ya'mel mines salihati ve huve mu'minun fe la kufrane li sa'yih ve inna lehu katibun
( Artık kim iyiliklerden yaparsa ve o inanansa, artık çabaları için o inkar edilmez. Kesinlikle biz ona yazanlarız. )
21/95 Ve haramun ala karyetin ehleknaha ennehum la yarciun
( Ve helak ettiğimiz şehirlerin üzerine haramdır. Kesinlikle onlar dönmezler. )
21/96 Hatta iza futihat ye'cucu ve me'cucu ve hum min kulli hadebin yensilun
( Nihayet Yecuc ve Mecuc açıldığında, onlar her tepeden inip akın ederler. )
21/97 Vakterabel va'dul hakku fe iza hiye şahisatun ebsarullezine keferu ya veylena kad kunna fi ğafletin min haza bel kunna zalimin
( Ve gerçeğin vaadi yaklaşınca, o zaman o inkar edenlerin gözleri büyür beliriverir. "Ey vaylar bize, biz bundan habersizlik içinde olduk. Bilakis zalimlerden olduk." )
21/98 İnnekum ve ma ta'budune min dunillahi hasabu cehennem entum leha varidun
( Kesinlikle siz ve o Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennemin odunusunuz. Sizler oraya, ona varanlarsınız. )
21/99 Lev kane haulai aliheten ma veraduha ve kullun fiha halidun
( Şayet işte onlar ilahlar olsalardı, oraya girmezlerdi. Hepsi orada ebedidirler. )
21/100 Lehum fiha zefirun ve hum fiha la yesmeun
( Onlara orada inleme vardır. Onlar orada duymazlar. )
21/101 İnnellezine sebekat lehum minel husna ulaike anha mub'adun
( Kesinlikle o, onlara güzellikten geçenler erişenler, ödül verilenler, işte onlar ondan uzak tutulanlardır. )
21/102 La yesmeune hasiseha ve hum fi meştehet enfusuhum halidun
( Onun uğultulu gürültüsünü duymazlar. Onlar o nefislerinin iştahlandıkları içinde ebedidirler. )
21/103 La yahzunuhumul fezeul ekberu ve tetelekkahumul melaikeh haza yevmukumullezi kuntum tu’adun
( Büyük eziyet onları hüzünlendirmez. Onları melekler karşılarlar. Bu, o vaad olunduğunuz gündür. )
21/104 Yevme natvis semae ke tayyis sicilli lil kutub kema bede'na evvele halkin nuiyduh va'den aleyna inna kunna failin
( O gün göğü, yazı kütüklerini, tomarlarını dürer gibi düreriz. Onu, ilk yaratmaya başladığımız gibi, üzerimize vaad olarak onu döndürürüz. Kesinlikle biz yapanlar oluruz. )
21/105 Ve lekad ketabna fiz zeburi min ba'diz zikri ennel erda yerisuha ibadiyas salihun
( Ve hatırlamadan sonra Zebur’da yazdık ki kesinlikle yere, ona iyi kullarım varis olurlar. )
21/106 İnne fi haza le belağan li kavmil abidin
( Kesinlikle bunda kulluk eden kavim için ulaştırma vardır. )
21/107 Ve ma erselnake illa rahmeten lil alemin
( Ve seni alemler için rahmet olmanın haricinde göndermedik. )
21/108 Kul innema yuha ileyye ennema ilahukum ilahun vahid fe hel entum muslimun
( De ki: “Kesinlikle bana, ilahınızın kesinlikle tek ilah olduğu vahyediliyor. Artık siz teslim olanlar mısınız?" )
21/109 Fe in tevellev fe kul azentukum ala seva’ve in edri e karibun em beiydun ma tu’adun
( Artık eğer yüz çevirirlerse, de ki: "Size düpedüz açıkladım. O vaad edildiğiniz, tehdit edildiğiniz yakın mı uzak mı bilsem." )
21/110 İnnehu ya'lemu cehra minel kavli ve ya'lemu ma tektumun
( Kesinlikle O sözün açık olanını bilir ve ne gizlediğinizi de bilir. )
21/111 Ve in edri leallehu fitnetun lekum ve metaun ila hiyn
( Ve bilsem. Belki o size belirli zamana kadar sınav ve faydadır. )
21/112 Kale rabbihkum bil hakk ve rabbuner rahmanul musteanu ala ma tesifu
( "Rab’bim, gerçekle hükmet. O vasfettikleriniz üzerine yardım istenilen Rab’bimiz Rahman’dır." dedi. )
HACC 22/1 Ya eyyuhen nasutteku rabbekum inne zelzeletes saati şey'un azim
( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. Kesinlikle saatin zelzelesi büyük şeydir. )
22/2 Yevme teravneha tezhelu kulli murdiatin an ma erdaat ve tedau kulli zati hamlin hamleha ve teran nase sukara ve ma hum bi sukara ve lakinne azabellahi şedid
( Onu göreceğiniz gün, tüm emziren kadınlar o emzirdiklerinden vazgeçerler. Her yük sahibi yükünü düşürüp bırakır. İnsanları sarhoş görürsün de onlar sarhoş değillerdir. Lakin Allah’ın azabı şiddetlidir. )
22/3 Ve minen nasi men yucadilu fillahi bi ğayri ilmin ve yettebiu kulle şeytanin merid
( Ve insanlardan Allah hakkında ilimsizce mücadele eden kimse, her asi azgın şeytana tabi olur. )
22/4 Kutibe aleyhi ennehu men tevellahu fe ennehu yudilluhu ve yehdihi ila azabis seir
( Onun üzerine yazılmıştır ki, kesinlikle kim yüzünü ona doğru çevirirse, artık kesinlikle o onu saptırır. Onu ateş azabına doğru yönlendirir. )
22/5 Ya eyyuhen nasu in kuntum fi raybin minel ba'si fe inna halaknakum min turabin summe min nutfetin summe min alekatin summe min mudğatin muhallekatin ve ğayri muhallekatin li nubeyyine lekum ve nukirru fil erhami ma neşau ila ecelin musemmen summe nuhricukum tiflen summe li tebluğu eşuddekum ve minkum men yuteveffa ve minkum men yuraddu ila erzelil umuri li keyla ya'leme min ba'di ilmin şey'a ve teral erda hamideten fe iza enzelna aleyhel ma ehtezzet ve rabet ve enbetet min kulli zevcin behic
( Ey insanlar, eğer dirilmeden şüphe içinde iseniz, size açıklamak için, kesinlikle biz sizi topraktan, sonra su damlasından, sonra asılı duran kan pıhtısından, sonra belli olan belli olmayan et parçasından yarattık. Dilediğimiz şekilde isimlendirilmiş belirli vadeye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi çocuk olarak çıkarırız. Sonra olgunluğa erişmeniz için sizden kimi vefat ettirilir ve sizden kimi ise, ilimden sonra hiçbir şey bilmemesi için, ömrünün en rezil dönemine erdirilir, döndürülür. Yeri sönmüş kuru görürsün de biz onun üzerine su indirdiğimizde titreşir, kabarır ve er güzel eşten bitirip yetiştirir. )
22/6 Zalike bi ennellahe huvel hakku ve ennehu yuhyil mevta ve ennehu ala kulli şey'in kadir
( Bu kesinlikle Allah’ın, O’nun gerçek olmasındandır. Kesinlikle O ölüyü diriltir ve kesinlikle O her şeye gücü yetendir. )
22/7 Ve ennes saate atiyetun la raybe fiha ve ennellahe yeb'asu men fil kubur
( Ve saat kesinlikle gelecektir. Onun hakkında şüphe yoktur. Kesinlikle Allah kabirler içindeki kimseleri diriltir. )
22/8 Ve minen nasi men yucadilu fillahi bi ğayri ilmin ve la huden ve la kitabin munir
( Ve insanlardan kimi, ilimsizce, yönlendirme olmadan ve aydınlatıcı kitap olmadan Allah hakkında mücadele eder. )
22/9 Saniye itfihi li yudille an sebilillah lehu fid dunya hizyun ve nuzikuhu yevmel kiyameti azabel harik
( Allah yolunda saptırmak için yanını eğer. Dünyada zillet onadır. Ona ayağa kalkış gününde yakıcı azap tattıracağız. )
22/10 Zalike bima kaddemet yedake ve ennellahe leyse bi zallamin lil abid
( Bunlar, senin ellerinin o sunduğundan dolayıdır. Kesinlikle Allah kulları için asla zalim olmaz.  )
22/11 Ve minen nasi men ya'budullahe ala harf fe in esabehu hayrun itmeenne bih ve in esabethu fitnetun inkalebe ala vechihi hasirad dunya vel ahirah zalike huvel husranul mubin
( Ve insanlardan kimi Allah’a  ucundan kıyısından kulluk eder de eğer ona hayır isabet ederse onunla tatmin olur. Eğer ona fitne isabet ederse yüzüstü döner. Dünyada da, ahirette de hasarlanmıştır. İşte bu, o apaçık hüsrandır. )
22/12 Yed'u min dunillahi ma la yedurruhu ve ma la yenfeuh zalike huved dalalul beiyd
( Kendisine ne zarar, ne de fayda veremeyen Allah’tan başkalarını çağırır. Bu, uzak, derin sapıklıktır. )
22/13 Yed'u le men darruhu akrabu min nef'ih lebi'sel mevla ve lebi'sel aşir
( Zararı faydasından daha yakın olan kimseyi çağırır. Ne kötü dosttur ve ne kötü yardımcıdır. )
22/14 İnnellahe yudhilullezine amenu ve amilus salihati cennatin tecri min tahtihel enhar innellahe yef'alu ma yurid
( Kesinlikle Allah, o inananları ve iyilikler yapanları altlarından nehirler akan bahçelere sokar. Kesinlikle Allah ne isterse yapar. )
22/15 Men kane yezunnu en len yensurahullahu fid dunya vel ahirati fel yemdud bi sebebin iles semai summelyakta’fel yenzur hel yuzhibenne keyduhu ma yeğiyz
( Kim Allah’ın ona, dünyada ve ahirette yardım etmeyeceğini zannederse, göğe sebeple uzansın da sonra kessin de baksın, tuzağı o kendisini öfkelendireni  giderebilecek mi? )
22/16 Ve kezalike enzelnahu ayatin beyyinatin ve ennellahe yehdi men yurid
( Ve biz onu açıklayıcı ayetler olarak işte böyle indirdik. Kesinlikle Allah istediği kimseyi yönlendirir. )
22/17 İnnellezine amenu vellezine hadu ves sabiine ven nesara vel mecuse vellezine eşraku innellahe yefsilu beynehum yevmel kiyameh innellahe ala kulli şey'in şehid
( Kesinlikle Allah, ayağa kalkış gününde, o inananların, Yahudilerin, Sabiilerin, Nasıralıların, Mecusilerin ve ortak koşanların aralarını ayıracaktır. Kesinlikle Allah her şeye şahittir. )
22/18 E lem tera ennellahe yescudu lehu men fis semavati ve men fil erdi veş şemsu vel kameru ven nucumu vel cibalu veş şeceru ved devabbu ve kesirun minen nas ve kesirun hakka aleyhil azab ve men yuhinillahu fe ma lehu min mukrim innellahe yef'alu ma yeşa'
( Görmedin mi ki, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, debelenenler ve insanlardan çoğu kesinlikle Allah’a, O'na yere kapanırlar. Birçoğunun gerçekleri de üzerlerine azaptır. Allah kimi alçak, hakir kılarsa artık ona ikram eden yoktur. Kesinlikle Allah ne dilerse yapar. )
22/19 Hazani hasmanihtesamu fi rabbihim fellezine keferu kuttiat lehum siyabun min nar yusabbu min fevki ruusihimul hamim
( Bu ikisi, Rab’leri hakkında düşmanlık eden iki hasımdır. Artık o inkar edenlere, onlara ateşten elbiseler kesilip biçilmiştir. Kafalarının üstünden kaynar su dökülür. )
22/20 Yusheru bihi ma fi butunihim vel culud
( Onunla karınlarında ve derilerinde ne varsa eritilir. )
22/21 Ve lehum mekamiu min hadid
( Ve demirden kamçılar onlaradır.  )
22/22 Kullema eradu en yahrucu minha min ğammin uiydu fiha ve zuku azabel harik
( Gamdan dolayı, oradan her çıkmayı istediklerinde oraya geri döndürülürler. Tadın yakıcı azabı. )
22/23 İnnellahe yudhilullezine amenu ve amilus salihati cennatin tecri min tahtihel enharu yuhallevne fiha min esavira min zehebin ve lu'lua ve libasuhum fiha harir
( Kesinlikle Allah o inananları ve iyilikler yapanları altlarından nehirler akan bahçelere sokar. Orada altından, incilerden bilezikler takınacaklar. Orada elbiseleri ipektir. )
22/24 Ve hudu ilet tayyibi minel kavli ve hudu ila siratil hamid
( Ve sözden temizine iyisine yönlendirilmişlerdir. Övülesi olanın yoluna yönlendirilmişlerdir. )
22/25 İnnellezine keferu ve yesuddune an sebilillahi vel mescidil haramillezi cealnahu lin nasi sevaenil akifu fihi vel bad ve men yurid fihi bi ilhadin bi zulmin nuzikhu min azabin elim
( Kesinlikle o inkar edenlere, Allah yolundan ve içinde sabit kalan ve dışında olan insanlar için eşit kılınan Mescid-i Haram’dan engelleyenlere döndürenlere, onun içinde zulümle saptırmayı isteyen kimselere elim azap tattırırız. )
22/26 Ve iz bevve'na li ibrahime mekanel beyti en la tuşrik bi şey'en ve tahhir beytiye lit taifine vel kaimine ver rukkeis sucud
( Ve zamanında, "Bana hiçbir şeyi ortak koşma ve evi, tavaf edenler, kalanlar ve eğilerek yere kapananlar için temizle." diyerek İbrahim için mekan olarak evi makam kıldık. )
22/27 Ve ezzin fin nasi bil hacci ye'tuke ricalen ve ala kulli damirin ye'tine min kulli feccin amiyk
( Ve insanlar içinde haccı bildir. Ayaklarıyla yürüyerek ve her derin vadiden yeten tüm incelerin üzerinde sana gelsinler.  )
22/28 Li yeşhedu menafia lehum ve yezkurusmellahi fi eyyamin ma'lumatin ala ma razekahum min behimetil en'am fe kulu minha ve at'imul baisel fekir
( Kendilerine olan faydalara şahit olmaları ve onları rızıklandırdığı dört ayaklı hayvanlar üzerine Allah’ın ismini bilinen günlerde hatırlamaları için. O halde onlardan yiyin ve zorda olan fakire de yedirin. )
22/29 Summel yakdu tefesehum vel yufu nuzurahum vel yettavvefu bil beytil atik
( Sonra kirlerini gidersinler. Adaklarını yerine getirsinler ve saf evi tavaf etsinler. )
22/30 Zalike ve men yuazzim hurumatillahi fe huve hayrul lehu inda rabbih ve uhillet lekumul en'amu illa ma yutla aleykum fectenibur ricse minel evsani vectenibu kavlez zur
( İşte böyle. Kim Allah’ın haram kıldıklarına saygı gösterirse, artık o Rab’binin indinde ona daha hayırlıdır. O üzerinize okunanların haricindeki hayvanlar size helal kılınmıştır. Artık, pis putlardan kaçının. Asılsız, yalan sözden kaçının. )
22/31 Hunefae lillahi ğayra muşrikine bih ve men yuşrik billahi fe ke ennema harra mines semai fe tahtafuhut tayru ev tehvi bihir rihu fi mekanin sehiyk
( O’na ortak koşanlar dışında, doğruluğa yönelenler olun. Kim Allah’a  ortak koşarsa, kesinlikle o gökten düşen gibidir. Böylece onu kuşlar kapar veya rüzgar onu uzak mekana sürükler. )
22/32 Zalike ve men yuazzim şeairallahi fe inneha min takvel kulub
( İşte böyle. Kim Allah’ın işaretlerine saygı gösterirse, kesinlikle o kalplerin sakınmasındandır. )
22/33 Lekum fiha menafiu ila ecelin musemmen summe mehilluha ilel beytil atik
( Size orada isimlendirilmiş belirli vadeye kadar faydalar vardır. Sonra varışları saf evedir. )
22/34 Ve li kulli ummetin cealna menseken li yezkurusmellahi ala ma razekahum min behimetil en'am fe ilahukum ilahun vahidun fe lehu eslimu ve beşşiril muhbitin
( Ve her topluluk için, dört ayaklı hayvanlardan onları rızıklandırdıkları üzerine Allah’ın ismini hatırlamaları için ibadet usülü oluşturduk. İlahınız tek ilahtır. O halde O’na teslim olun. Alçakgönüllüleri müjdele. )
22/35 Ellezine iza zukirallahu vecilet kulubuhum ves sabirine ala ma esabehum vel mukimis salati ve min ma razaknahum yunfikun
( Onlar, Allah hatırlandığında kalpleri ürperenlerdir, ürkenlerdir. O kendilerine isabet edene sabrederler. Duaya kalkarlar ve onları rızıklandırdıklarımızdan harcarlar. )
22/36 Vel budne cealnaha lekum min şeairillahi lekum fiha hayrun fezkurusmellahi aleyha savaf fe iza vecebet cunubuha fe kulu minha ve at'imul kania vel mu'terr kezalike sehharnaha lekum leallekum teşkurun
( Ve büyük, yoğun gövdelileri, onları size Allah’ın işaretlerinden kıldık. Onlarda size hayır vardır. O halde, saflar halinde dururlarken onların üzerine Allah’ın ismini hatırlayın. Yanları yaslandığında onlardan yiyin, kanaat edene ve fakir olup da dilenmeden durumunu anlatana yedirin. İşte onları böyle buyruğunuza verdik. Umulur ki şükredersiniz. )
22/37 Len yenalellahe luhumuha ve la dimauha ve lakin yenaluhut takva minkum kezalike sehharaha lekum li tukebbirullahe ala ma hedakum ve beşşiril muhsinin
( Allah’a  onların etleri ve kanları ulaşmayacaktır. Lakin O’na sizden sakınma ulaşacaktır. O sizi yönlendirmesi üzerine, Allah’ı yüceltmeniz için işte böyle onları sizin buyruğunuza verdi. İyilik yapanları müjdele. )
22/38 İnnellahe yudafiu anillezine amenu innellahe la yuhibbu kulle havvanin kefur
( Kesinlikle Allah o inananları savunur. Kesinlikle Allah, inkarcı hainlerin hiçbirini sevmez. )
22/39 Uzine lillezine yukatelune bi ennehum zulimu ve innellahe ala nasrihim le kadir
( O savaşılanlar için izin verildi. Çünkü kesinlikle onlar zulmedildiler. Kesinlikle Allah onlara yardıma gücü yetendir. )
22/40 Ellezine uhricu min diyarihim bi ğayri hakkin illa en yekulu rabbunellah ve lev la def'ullahin nase ba'dahum bi ba'dil le huddimet savamiu ve biyeun ve salevatun ve mesacidu yuzkeru fihesmullahi kesira ve le yensurannellahu men yensuruh innellahe le kaviyyun aziz
( Onlar sadece "Rab’bimiz ancak Allah’tır." dediler diye gerçek dışı olarak yurtlarından çıkarıldılar. Şayet Allah insanları birbirleriyle savmasaydı içinde Allah’ın isminin çokça hatırlandığı manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılır ezilirdi. Kesinlikle Allah kendisine yardım edenlere yardım eder. Kesinlikle Allah kuvvetlidir yücedir. )
22/41 Ellezine in mekkennahum fil erdi ekamus salate ve atevuz zekate ve emeru bil ma'rufi ve nehev anil munker ve lillahi akibetul umur
( Onlar ki, eğer onları yerde imkan vererek muktedir kılsak duaya kalkarlar, zekat verirler, iyiliği emrederler ve kötülükten menederler. İşlerin sonu, sonucu Allah içindir. )
22/42 Ve in yukezzibuke fe kad kezzebet kablehum kavmu nuhin ve adun ve semud
( Ve eğer seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce de Nuh kavmi, Ad ve Semud da yalanladılar.  )
22/43 Ve kavmu ibrahime ve kavmu lut
( Ve İbrahim kavmi ve Lut kavmi de. )
22/44 Ve ashabu medyen ve kuzzibe musa fe emleytu lil kafirine summe ehaztuhum fe keyfe kane nekir
( Ve Medyen’in sahipleri ve Musa’da yalanlandı. Böylece inkarcılara süre verdim. Sonra da onları yakaladım. İnlarım nasıl oldu? )
22/45 Fe ke eyyin min karyetin ehleknaha ve hiye zalimetun fe hiye haviyetun ala uruşiha ve bi'rin muattaletin ve kasrin meşid
( Nice şehirlerden vardır ki, onlar zalimlerken onları helak ettik. Böylece o, tavanları üzerine çökmüş, ıssız olarak. Terkedilmiş battal kuyular. Harçla yapılıp sıvanmış saray. )
22/46 E fe lem yesiru fil erdi fe tekune lehum kulubun ya'kilune biha ev azanun yesmeune biha fe inneha la ta'mel ebsaru ve lakin ta'mel kulubulleti fis sudur
( O halde yerde gezmiyorlar mı? Onu akıl etmeye kalpleri veya onu duymaya kulakları olsun. Kesinlikle gözler kör olmaz ve lakin göğüslerin içindeki o kalpler kör olur.  )
22/47 Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahu va'deh ve inne yevmen inde rabbike ke elfi senetin min ma teuddun
( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. Kesinlikle Rab’binin indinde bir gün, o sizin saydığınızdan bin sene gibidir. )
22/48 Ve ke eyyin min karyetin emleytu leha ve hiye zalimetun summe ehaztuha ve ileyyel mesir
( Ve şehirlerden nicelerine, onlara süre verdim. Sonra onlar zulmederlerdi. Sonra onları yakaladım. Dönüş yeri banadır. )
22/49 Kul ya eyyuhen nasu innema ene lekum nezirun mubin
( De ki: "Ey insanlar, kesinlikle ben size apaçık uyarıcıyım." )
22/50 Fellezine amenu ve amilus salihati lehum mağfiratun ve rizkun kerim
( O inananlar ve iyilikler yapanlar, af ve faydalı rızık onlaradır. )
22/51 Vellezine seav fi ayatina muacizine ulaike ashabul cehim
( Ve o, ayetlerimiz hakkında, aciz bırakabilmek için koşarak ilerleyenler, işte onlar cehennemin sahipleridirler. )
22/52 Ve ma erselna min kablike min rasulin ve la nebiyyin illa iza temenna elkaş şeytanu fi umniyyetih fe yensehullahu ma yulkiş şeytanu summe yuhkimullahu ayatih vallahu alimun hakim
( Ve senden önce hiçbir resulden ve haberciden göndermedik ki, temenni ettiğinde, şeytan temennisinin içine atmasın. Allah, şeytanın attığını giderir. Sonra Allah ayetlerini açık anlamlı, muhkem kılar. Allah bilendir hakimdir. )
22/53 Li yec'ale ma yulkiş şeytanu fitneten lillezine fi kulubihim meradun vel kasiyeti kulubuhum ve innez zalimine le fi şikakin beiyd
( O şeytanın attığını, kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri katılaşanlara sınav kılmak içindir. Kesinlikle zalimler uzak, derin bir ayrılık, kopukluk içindedirler. )
22/54 Ve li ya'lemellezine utul ilme ennehul hakku min rabbike fe yu'minu bihi fe tuhbite lehu kulubuhum ve innellahe le hadillezine amenu ila siratin mustekim
( Ve o ilim verilenlerin, kesinlikle onun Rab’binden gerçek olduğunu bilmeleri için. O halde O'na inansınlar da kalpleri O'na eğilip saygı duysun. Kesinlikle Allah o inananları doğru yola yönlendirecektir. )
22/55 Ve la yezalullezine keferu fi miryetin minhu hatta te'tiyehumus saatu bağteten ev ye'tiyehum azabu yevmin akim
( Ve o inkar edenler, onlara ansızın saat gelene veya onlara sonu olmayan kısır günün azabı gelene kadar ondan şüphe içinde olmayı bırakmazlar.  )
22/56 El mulku yevmeizin lillah yahkumu beynehum fellezine amenu ve amilus salihati fi cennatin neim
( O gün mülk, hükümdarlık Allah içindir. Onların aralarında hükmeder. Artık inananlar ve iyilikler yapanlar bolluk bahçelerindedirler. )
22/57 Vellezine keferu ve kezzebu bi ayatina fe ulaike lehum azabun muhina
( Ve o ayetlerimizi inkar edenler ve yalanlayanlar. İşte onlar, alçaltıcı hakir eden azap onlaradır.  )
22/58 Vellezine haceru fi sebilillahi summe kutilu ev matu le yerzukannehumullahu rizkan hasena ve innellahe le huve hayrun razikin
( Ve Allah yolunda o göç edip ayrılanları, sonra öldürülenleri veya ölenleri kesinlikle güzel rızık ile rızıklandıracaktır. Kesinlikle Allah, o rızıklandıranların en hayırlısıdır. )
22/59 Le yudhilennehum mudhalen yerdavneh ve innellahe le alimun halim
( Kesinlikle onları girmek istedikleri yere sokacaktır. Kesinlikle Allah bilendir yumuşaktır. )
22/60 Zalik ve men akaba bi misli ma ukibe bihi summe buğiye aleyhi le yensirennehullah innallahe le afuvvun ğafur
( İşte böyledir. Kim karşılık verilenin aynısı ile karşılık verir ve sonra ona azgınlık edilirse, kesinlikle Allah ona yardım edecektir. Kesinlikle Allah affedendir bağışlayandır. )
22/61 Zalike bi ennellahe yulicul leyle fin nehari ve yulicun nehar fil leyli ve ennellahe semiun besir
( Bu kesinlikle Allah’ın geceyi gündüze sokmasından ve gündüzü de geceye sokmasındandır. Kesinlikle Allah duyandır, görendir. )
22/62 Zalike bi ennellahe huvel hakku ve enne ma yed'une min dunihi huvel batilu ve ennellahe huvel aliyyul kebir
( Bu kesinlikle Allah’ın, O’nun gerçek olmasından ve kesinlikle O’ndan başka o çağırdıklarının, onların batıl olmasındandır. Kesinlikle Allah uludur, büyüktür. )
22/63 E lem tera ennellahe enzele mines semai maen fe tusbihul erdu muhdarrah innellahe latiyfun habir
( Görmedin mi ki kesinlikle Allah gökten su indirdi de yer yeşil olur. Kesinlikle Allah latiftir haberdardır. )
22/64 Lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve innellahe le huvel ğaniyyul hamid
( Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Kesinlikle Allah, O ganidir övülesidir. )
22/65 E lem tera ennellahe sehhara lekum ma fil erdi vel fulke tecri fil bahri bi emrih ve yumsikus semae en tekaa alel erdi illa bi iznih innellahe bin nasi le raufun rahim
( Görmedin mi ki kesinlikle Allah, o yerde olanları, denizde O’nun emriyle akan gemileri buyruğunuza verdi. Göğü, izni dışında yerin üzerine düşmesin diye tutar. Kesinlikle Allah insanlara esirgeyendir merhametlidir. )
22/66 Ve huvellezi ahyakum summe yumitukum summe yuhyikum innel insane le kefur
( Ve sizi dirilten O'dur. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. İnsan kesinlikle inkar edendir. )
22/67 Li kulli ummetin cealna menseken hum nasikuhu fe la yunaziunneke fil emri ved'u ila rabbik inneke le ala huden mustekim
( Her topluluk için ibadet usülü oluşturduk. Onlar o ibadet usülüne uyarlar. O halde seninle iş hakkında tartışmasınlar. Rab’bini çağır. Kesinlikle sen doğru yönlendirme üzerinde olacaksın. )
22/68 Ve in cadeluke fe kulillahu a'lemu bima ta'melun
( Ve eğer seninle mücadele ederlerse, de ki: "Ne yaptığınızı Allah bilir." )
22/69 Allahu yahkumu beynekum yevmel kiyameti fima kuntum fihi tahtelifun
( Ayağa kalkış gününde, o hakkında ihtilaf ettiğiniz hakkında Allah aranızda hüküm verir.  )
22/70 E lem ta'lem ennellahe ya'lemu ma fis semai vel ard inne zalike fi kitab inne zalike alellahi yesir
( Bilmez misin ki kesinlikle Allah, gökte ve yerde ne varsa bilir. Kesinlikle bu, kitabın içindedir. Kesinlikle bu Allah’a  kolaydır. )
22/71 Ve ya'budune min dunillahi ma lem yunezzil bihi sultanen ve ma leyse lehum bihi ilm ve ma liz zalimine min nesir
( Ve hakkında delil indirmediği ve onlara hakkında ilim olmayan Allah’tan başkasına kulluk ederler. Zalimler için yardımcı yoktur. )
22/72 Ve iza tutla aleyhim ayatuna beyyinatin ta'rifu fi vucuhillezine keferul munker yekadune yestune billezine yetlune aleyhim ayatina kul e fe unebbiukum bi şerrin min zalikum en nar veadehellahullezine keferu ve bi'sel mesir
( Ve onların üzerine ayetlerimiz açık deliller olarak okunduğunda, o inkarcıların yüzlerinde kötülüğü, inkarı tanırsın. Kendilerine ayetlerimizi okuyanlara saldırmaya meylederler. De ki: "Size bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Ateş. Allah onu o inkar edenlere vaad etti. Ne kötü varış yeridir." )
22/73 Ya eyyuhen nasu duribe meselun festemiu leh innellezine ted'une min dunillahi len yahluku zubaben ve lev ictemu leh ve in yeslubhumuz zubabu şey'en la yestenkizuhu minh daufet talibu vel matlub
( Ey insanlar, misal, söz beyan edilmiştir. Artık onu duyun. Kesinlikle o Allah’tan başkasını çağıranlar, şayet toplanıp onun için bir araya gelseler bile sinek yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapsa, onu ondan kurtarmaya istidatları olmaz. Taleb eden de taleb edilen de zayıftır.  )
22/74 Ma kaderullahe hakka kadrih innellahe le kavviyyun aziz
( Allah’ı gerçek kudreti ile takdir edemediler. Kesinlikle Allah kuvvetlidir yücedir. )
22/75 Allahu yastafi minel melaiketi rusulen ve minen nas innellahe semiun besir
( Allah meleklerden ve insanlardan resuller seçer. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir.  )
22/76 Ya'lemu ma beyne eydihim ve ma halfehum ve ilellahi turceul umur
( Onların öncelerinde ne varsa ve sonralarında ne varsa bilir. İşler Allah’a döndürülür. )
22/77 Ya eyyuhellezine amenurkeu vescudu va'budu rabbekum vef'alul hayra leallekum tuflihun
( Ey o inananlar, eğilin, yere kapanın ve Rab’binize kulluk edin. Hayır yapın. Umulur ki iflah olursunuz. )
22/78 Ve cahidu fillahi hakka cihadil huvectebukum ve ma ceale aleykum fid dini min harac millete ebikum ibrahim huve semmakumul muslimine min kablu ve fi haza li yekuner rasulu şehiden aleykum ve tekunu şuhedae alen nas fe ekimus salate ve atuz zekate va'tesimu billah huve mevlakum fe ni'mel mevla ve ni'men nesir
( Ve Allah hakkında cihadın hakkını vererek cihad edin. Sizi o seçti ve babanız İbrahim’in milletinin dininde üzerinize darlık, sıkıntı getirmedi. Bunun hakkında resulün üzerinize şahit olması ve insanların üzerine şahit olmanız için o size önceden teslim olan olarak isim verdi. O halde duaya kalkın, zekatı verin ve Allah’a  sarılıp bağlanın. O dostunuzdur. Artık ne güzel dosttur ve ne güzel yardımcıdır.  )
MU’MİNUN 23/1 Kad eflehal mu'minun
( İnananlar iflah oldular. )
23/2 Ellezine hum fi salatihim haşiun
( Onlar dualarında korkanlar, ürkenler, ürperenlerdir. )
23/3 Vellezine hum anil lağvi mu'ridun
( Ve onlar yanlış boş sözden yüz çevirip dönenlerdir. )
23/4 Vellezine hum liz zekati failun
( Ve onlar zekat için faaldirler. )
23/5 Vellezine hum li furucihim hafizun
( Ve onlar ayıpları için koruyucudurlar, gözeticidirler. )
23/6 İlla ala ezvacihim ev ma meleket eymanuhum fe innehum ğayru melumin
( Eşleri veya ellerinin malik oldukları hariç. Böylece, kesinlikle onlar kınanmış değillerdir. )
23/7 Fe men ibteğa verae zalike fe ulaike humul adun
( O halde, kim bunun ötesini isterse, artık işte onlar hududu aşıp azanlardır. )
23/8 Vellezine hum li emanatihim ve ahdihim raun
( Ve onlar emanetlerini ve ahdlerini gözetenlerdir. )
23/9 Vellezine hum ala salevatihim yuhafizun
( Ve onlar duaları üzerine koruyuculuk, gözeticilik ederler. )
23/10 Ulaike humul varisun
( İşte onlar, onlar varislerdir. )
23/11 Ellezine yerisunel firdevs hum fiha halidun
( O bostan bahçesine varis olanlar, onlar orada ebedidirler. )
23/12 Ve lekad halaknel insane min sulaletin min tin
( Ve insanı çamur sülalesinden yarattık. )
23/13 Summe cealnahu nutfeten fi kararin mekin
( Sonra onu emin karargah içinde su damlası kıldık. )
23/14 Summe halaknen nutfete alekaten fe halaknel alekate mudğaten fe halaknel mudğate izamen fe kesevnel izame lahmen summe enşe'nahu halkan ahar fe tebarakallahu ahsenul halikin
( Sonra su damlasından asılı duran kan pıhtısı yarattık. Asılı duran kan pıhtısından bir parça et. Bir parça etten kemik yarattık. Kemiğe et giydirdik. Sonra onu başka yaratık olarak inşa ettik. Bereketli Allah yaratanların en güzelidir. )
23/15 Summe innekum ba'de zalike le meyyitun
( Sonra, kesinlikle siz bunun ardından öleceksiniz. )
23/16 Summe innekum yevmel kiyameti tub'asun
( Sonra kesinlikle siz ayağa kalkış gününde diriltileceksiniz. )
23/17 Ve lekad halakna fevkakum seb'a taraika ve ma kunna anil halki ğafilin
( Ve üstünüze yedi yol yarattık. Biz yaratmada habersizler değiliz. )
23/18 Ve enzelna mines semai maen bi kaderin fe eskennahu fil erdi ve inna ala zehabin bihi le kadirun
( Ve gökten ölçü ile su indirdik de onu yerde iskan ettirdik. Kesinlikle biz onu gidermeye gücü yetenleriz. )
23/19 Fe enşe'na lekum bihi cennatin min nehilin ve a'nab lekum fiha fevakihu kesiratun ve minha te'kulun
( Böylece size onunla hurmadan ve üzümden bahçeleri inşa ettik. Size onların içinde çok meyveler var. Onlardan yersiniz. )
23/20 Ve şeceraten tahrucu min turi seynae tenbutu bid duhni ve sibğin lil akilin
( Ve Sina Dağı’ndan, yiyenler için yağ ve katık bitirip yetiştiren ağaç çıkar. )
23/21 Ve inne lekum fil en'ami le ibrah nuskiykum min ma fi butuniha ve lekum fiha menafiu kesiratun ve minha te'kulun
( Ve kesinlikle size hayvanlarda ibretler vardır. Sizi o karınlarının içinde olandan içirerek sularız. Onlarda size çokça faydalar vardır. Onlardan yersiniz. )
23/22 Ve aleyha ve alel fulki tuhmelun
( Ve onların üzerine ve gemilerin üzerine yüklenirsiniz. )
23/23 Ve lekad erselna nuhan ila kavmihi fe kale ya kavmi'budullahe ma lekum min ilahin ğayruh e fe la tettekun
( Ve Nuh’u kavmine gönderdik de "Ey kavmim Allah’a  kulluk edin. Size O’ndan başka ilah yoktur. O halde, sakınmaz mısınız?" dedi. )
23/24 Fe kalel meleullezine keferu min kavmihi ma haza illa beşerun mislukum yuridu en yetefeddale aleykum ve lev şaellahu le enzele melaikeh ma semi'na bi haza fi abainel evvelin
( Kavminden o ileri gelen inkarcılar "Bu aynınız gibi bir insanın haricindeki değildir. Size üstün olmayı ister. Şayet Allah dileseydi melekler indirirdi. Biz bunu evvelki babalarımızdan duymadık." dediler. )
23/25 İn huve illa raculun bihi cinnetun fe terabbesu bihi hatta hiyn
( Kesinlikle o ancak, kendisinde cinnet olan erkektir. O halde, onu belirli zamana kadar gözetleyin. )
23/26 Kale rabbinsurni bima kezzebun
( "Rab’bim, o beni yalanlamalarından dolayı bana yardım et." dedi. )
23/27 Fe evhayna ileyhi en isnail fulke bi a'yunina ve vahyina fe iza cae emruna ve farat tennuru fesluk fiha min kullin zevceynisneyni ve ehleke illa men sebeka aleyhil kavlu minhum ve la tuhatibni fillezine zalemu innehum muğrakun
( Böylece ona, gözetimimiz ve vahyimiz ile gemiyi üretmesini vahyettik. Emrimiz gelip de fırın ateşlendiğinde, hepsinden iki eşi ve onlardan üzerlerine önceden söz geçen kimseler haricinde aileni onun içine sok. Bana o zulmedenler hakkında arzuda, istekte bulunup hitap etme. Kesinlikle onlar boğulacaklardır.  )
23/28 Fe iz esteveyte ente ve men meake alel fulki fe kulil hamdu lillahillezi neccana minel kavmiz zalimin
( Böylece sen ve seninle birlikte olan kimseler gemiye binip seviyelendiğinde de ki: "Övgü, bizi zalimler kavminden kurtaran o Allah içindir." )
23/29 Ve kul rabbi enzilni munzelen mubaraken ve ente hayrul munzilin
( Ve de ki: "Rab’bim beni inilecek yerin bereketlisine indir. Sen indirenlerin en hayırlısısın" )
23/30 İnne fi zalike le ayatin ve in kunna le mubtelin
( Bunda kesinlikle ayetler vardır. Kesinlikle biz sınayanlar olduk. )
23/31 Summe enşe'na min ba'dihim karnen aharin
( Sonra, onların ardından başka nesil inşa ettik. )
23/32 Fe erselna fihim rasulen minhum en i'budullahe ma lekum min ilahin ğayruh e fe la tettekun
( Böylece onların içine, "Ben Allah’a  kulluk ederim. Size O’ndan başka ilah yoktur. O halde sakınmaz mısınız?" diyen onlardan resul indirdik.  )
23/33 Ve kalel meleu min kavmihillezine keferu ve kezzebu bi likail ahirati ve etrafnahum fil hayatid dunya ma haza illa beşerun mislukum ye'kulu min ma te'kulune minhu ve yeşrabu min ma teşrabun
( Ve onun kavminden o inkar eden, ahiret karşılaşmasını yalanlayan ve dünya hayatında onları refah ile şımarttığımız ileri gelenler "Bu aynımız gibi bir insanın haricindeki değildir. O yediğinizden yer ve o içtiğinizden içer." dediler. )
23/34 Ve lein eta'tum beşeran mislekum innekum izen le hasirun
( Ve eğer aynınız gibi insana itaat ederseniz, o zaman kesinlikle siz hasarlanırsınız. )
23/35 E yeidukum ennekum iza mittum ve kuntum turaben ve izamen ennekum muhracun
( Size, kesinlikle siz öldüğünüzde ve toprak ve kemik olduğunuzda kesinlikle sizin çıkarılacağınızı mı vaad ediyor? )
23/36 Heyhate heyhate li ma tu’adun
( Heyhat heyhat o vaad olunduğunuz için yazıklar olsun. )
23/37 İn hiye illa hayatuned dunya nemutu ve nahya ve ma nahnu bi meb'usin
( Kesinlikle o ancak dünya hayatımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizler diriltilecek değiliz. )
23/38 İn huve illa raculuniftera alellahi keziben ve ma nahnu lehu bi mu'minin
( Kesinlikle o ancak Allah’a  yalan uyduran adamdır. Bizler ona inananlar değiliz. )
23/39 Kale rabbinsurni bima kezzebun
( "Rab’bim, o beni yalanlamalarından dolayı bana yardım et." dedi. )
23/40 Kale an ma kalilin le yusbihu enne nadimin
( "Onlar, kesinlikle az zaman içinde pişman olacaklar." dedi. )
23/41 Fe ehazethumus sayhatu bil hakki fe cealnahum ğusaen fe bu'den lil kavmiz zalimin
( Böylece onları gerçekten çığlık yakaladı da onları sele karışmış kara tortu kıldık. Artık zalimler kavmi uzak olsun. )
23/42 Summe enşe'na min ba'dihim kurunen aharin
( Sonra, onların ardından başka nesiller inşa ettik. )
23/43 Ma tesbiku min ummetin eceleha ve ma yeste'hirun
( Topluluklardan olanlar vadelerini öne alamazlar ve erteleyemezler. )
23/44 Summe erselna rusulena tetra kullema cae ummeter rasuluha kezzebuhu fe etba'na ba'dahum ba'dan ve cealnahum ehadis fe bu'den li kavmin la yu'minun
( Sonra resullerimizi ard arda gönderdik. Resulü topluluğa her geldiğinde onu yalanladılar. Böylece onları birbirlerine tabi kıldık. Onları hikaye sözleri kıldık. Artık, inanmayan kavim uzak olsun. )
23/45 Summe erselna musa ve ehahu harune bi ayatina ve sultanin mubin
( Sonra Musa’yı ve kardeşi Harun’u ayetlerimiz ile ve apaçık delil ile gönderdik.  )
23/46 İla fir'avne ve meleihi festekberu ve kanu kavmen alin
( Firavun’a ve onun ileri gelenlerine. Böylece kibirlendiler ve ulunananlar kavmi oldular. )
23/47 Fe kalu e nu'minu li beşerayni mislina ve kavmuhuma lena abidun
( “Kavimleri bize kulluk ederlerken, aynımızdan olan iki insana mı inanacağız?" dediler.  )
23/48 Fe kezzebuhuma fe kanu minel muhlekin
( Onları yalanladılar da helak edilenlerden oldular. )
23/49 Ve lekad ateyna musel kitabe leallehum yehtedun
( Ve Musa’ya kitabı verdik. Umulur ki onlar yönlenirler.  )
23/50 Ve cealnebne meryeme ve ummehu ayeten ve aveynahuma ila rabvetin zati kararin ve mein
( Ve O'na Meryem’in oğlunu ve annesini ayet kıldık. Onları durulabilecek ve sulak olan yüksek yere sığındırdık. )
23/51 Ya eyyuher rusulu kulu minet tayyibati va'melu saliha inni bima ta'melune alim
( Ey resuller, temizlerinden yiyin. İyilikler yapın. Kesinlikle ben ne yaptığınızı bilenim. )
23/52 Ve inne hazihi ummetukum ummeten vahideten ve ene rabbukum fettekun
( Ve kesinlikle bu topluluğunuz tek topluluktur. Ben de Rab’binizim. O halde benden sakının. )
23/53 Fe tekattau emrahum beynehum zubura kulli hizbin bima ledeyhim ferihun
( Böylece işlerini aralarında kitaplara böldüler. Her grup o yanında olandan dolayı ferahlayıp sevinir.  )
23/54 Fe zerhum fi ğamratihim hatta hiyn
( O halde belirli zamana kadar onları cehaletlerinin, habersizliklerinin içinde bırak.  )
23/55 E yahsebune ennema numidduhum bihi min malin ve benin
( Sanıyorlar mı ki, onlara kesinlikle o maldan ve oğuldan yaydıklarımızla, )
23/56 Nusariu lehum fil hayrat bel la yeş'urun
( Onlara hayırlarda koşuyoruz. Bilakis farketmezler. )
23/57 İnnellezine hum min haşyeti rabbihim muşfikun
( Kesinlikle o Rab’lerinin korkusundan, korkanlar. )
23/58 Vellezine hum bi ayati rabbihim yu'minun
( Ve o Rab’lerinin ayetlerine inananlar, )
23/59 Vellezine hum bi rabbihim la yuşrikun
( Ve o Rab’lerine ortak koşmayanlar, )
23/60 Vellezine yu'tune ma aten ve kulubuhum veciletun ennehum ila rabbihim raciun
( Ve kesinlikle o Rab’lerine döneceklerinden, o verdiklerini kalpleri ürkerek verenler, )
23/61 Ulaike yusariune fil hayrati ve hum leha sabikun
( İşte onlar hayırlarda koşarak ilerlerler. Onlar onda öne geçip ilerlerler.  )
23/62 Ve la nukellifu nefsen illa vus'aha ve ledeyna kitabun yentiku bil hakki ve hum la yuzlemun
( Ve nefsi genişliği haricinde mükellef kılmayız. Gerçeği söyleyen kitap yanımızdadır. Onlar zulmedilmezler. )
23/63 Vel kulubuhum fi ğamratin min haza ve lehum a'malun min duni zalike hum leha amilun
( Ve onların kalpleri bundan cehalet, habersizlik  içindedir. Onlara bundan başka işler, çalışmalar da vardır. Onlar onları yaparlar. )
23/64 Hatta iza ehazna mutrafihim bil azabi iza hum yec'erun
( Nihayet refah şımarıklarını azap ile yakaladığımızda, o zaman onlar yakarırlar. )
23/65 La tec'erul yevme innekum minna la tunsarun
( Bugün yakarmayın. Kesinlikle siz bizden yardım alamayacaksınız. )
23/66 Kad kanet ayati tutla aleykum fe kuntum ala a'kabikum tenkisun
( Ayetlerim üzerinize okunmuş oldu da topuklarınız üzerinde dönenler oldunuz. )
23/67 Mustekbirine bihi samiran tehcurun
( Gece toplantılarında ona kibirlenerek karşı geldiniz. )
23/68 E fe lem yeddebberul kavle em caehum ma lem ye'ti abaehumul evvelin
( Onlara, o evvelki babalarına gelmemiş olan geldi diye mi sözü düşünmediler? )
23/69 Em lem ya'rifu rasulehum fe hum lehu munkirun
( Resullerini tanımadılar da mı onu inkar ediyorlar? )
23/70 Em yekulune bihi cinneh bel caehum bil hakki ve ekseruhum lil hakki karihun
( "Onda cinlik var." mı diyorlar? Bilakis onlara gerçek ile geldi. Onların çoğunluğu gerçek için isteksizdirler, zorlanıp hoşlanmayanlardır. )
23/71 Ve lev ittebeal hakku ehvaehum le fesedetis semavatu vel erdu ve men fihinn bel eteyna hum bi zikrihim fe hum an zikrihim mu'ridun
( Ve şayet gerçek onların heveslerine tabi olsaydı, gökler, yer ve onun içinde olan kimseler bozguna uğrarlardı. Bilakis onlara hatırlamalarını verdik de onlar hatırlamalarından yüz çevirip dönenler oldular. )
23/72 Em tes'eluhum harcen fe haracu rabbike hayrun ve huve hayrur razikin
( Onlara haraç mı sual ediyorsun? Rab’binin haracı daha hayırlıdır. O rızıklandıranların en hayırlısıdır. )
23/73 Ve inneke le ted'uhum ila siratin mustekim
( Ve kesinlikle sen onları doğru yola çağırıyorsun. )
23/74 Ve innellezine la yu'minune bil ahirati anis sirati le nakibun
( Ve kesinlikle o ahirete inanmayanlar, yoldan çıkıp saparlar. )
23/75 Ve lev rahimnahum ve keşefna ma bihim min durrin le leccu fi tuğyanihim ya'mehun
( Ve şayet onlara merhamet etseydik ve onlarda darlıktan, sıkıntıdan ne varsa açıp kaldırsaydık, azgınlıklarının içinde bocalamaya devam edeceklerdi. )
23/76 Ve lekad ehaznahum bil azabi fe mestekanu li rabbihim ve ma yetedarraun
( Ve onları azap ile yakaladık da Rab’leri için endişelenip boyun eğmediler ve yalvarmadılar.  )
23/77 Hatta iza fetahna aleyhim baben za azabin şedidin iza hum fihi mublisun
( Nihayet onlara azabı şiddetli kapı açtığımızda, o zaman onlar ona ümitsizler oldular. )
23/78 Ve huvellezi enşee lekumus sem'a vel ebsara vel ef'ideh kalilen ma teşkurun
( Ve size kulak, gözler ve gönüller inşa eden O'dur. O şükretmeniz azdır. )
23/79 Ve huvellezi zeraekum fil erdi ve ileyhi tuhşerun
( Ve sizi yere ekip bırakan O'dur. O’na toplanacaksınız. )
23/80 Ve huvellezi yuhyi ve yumitu ve lehuhtilaful leyli ven nehar e fe la ta'kilun
( Ve dirilten ve öldüren O'dur. Gece ve gündüz onun için ihtilaf ederler. Artık akıl etmez misiniz? )
23/81 Bel kalu misle ma kalel evvelun
( Bilakis o evvelkilerin söylediklerinin aynısını söylediler. )
23/82 Kalu e iza mitna ve kunna turaben ve izamen e inna le meb'usun
( “Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuzda mı? Kesinlikle biz dirilecek miyiz?” dediler.  )
23/83 Lekad vuidna nahnu ve abauna haza min kablu in haza illa esatirul evvelin
( İşte bize, bizlere ve babalarımıza önceden bu vaad edildi. Kesinlikle bu ancak evvelkilerin masallarıdır. )
23/84 Kul li menil erdu ve men fiha in kuntum ta'lemun
( De ki: "Eğer bilenlerseniz, yer ve oradaki kimseler kimin içindir?" )
23/85 Seyekulune lillah kul e fe la tezekkerun
( "Allah için." diyecekler. De ki: "O halde hatırlamaz mısınız?" )
23/86 Kul men rabbus semavatis seb'i ve rabbul arşil azim
( De ki: "Yedi göklerin Rab’bi ve büyük arşın, tahtın Rab’bi kimdir?" )
23/87 Seyekulune lillah kul e fe la tettekun
( Allah için. diyecekler. De ki: "O halde sakınmaz mısınız?" )
23/88 Kul men bi yedihi melekutu kulli şey'in ve huve yuciru ve la yucaru aleyhi in kuntum ta'lemun
( De ki: "Eğer bilenler iseniz, her şeyin mülkiyeti elinde olan, o koruyan ama kendi üzerine korunmayan kimdir?" )
23/89 Seyekulune lillah kul fe enna tusharun
( "Allah için." diyecekler. De ki: "O halde nasıl sihirlenirsiniz?"  )
23/90 Bel eteynahum bil hakki ve innehum le kazibun
( Bilakis onlara gerçeği getirdik. Kesinlikle onlar yalancılardır. )
23/91 Mettehazellahu min veledin ve ma kane mea hu min ilahin izen le zehebe kulli ilahun bima haleka ve leala ba'duhum ala ba'd subhanellahi an ma yasifun
( Allah çocuk edinmemiştir. O’nunla birlikte ilah yoktur. Aksi halde her ilahın o yarattıklarından grubu olurdu. Bazıları bazılarına üstün gelirdi. Allah o vasfettiklerinden yücedir. )
23/92 Alimil ğaybi veş şehadeti fe teala an ma yuşrikun
( Gayb ve şahit olunanı bilendir. O ortak koştuklarının üzerindedir. )
23/93 Kul rabbi imma turiyenni ma yuadun
( De ki: "Rab’bim, eğer o vaad edildiklerini bana göstereceksen." )
23/94 Rabbi fe la tec'alni fil kavmiz zalimin
( Rab’bim o halde beni zalimler kavmi içinde kılma. )
23/95 Ve inna ala en nuriyeke ma neiduhum lekadirun
( Ve kesinlikle biz, onları tehdit ettiğimizi sana göstermeye gücü yetenleriz. )
23/96 İdfa’billeti hiye ahsenus seyyieh nahnu a'lemu bima yasifun
( Kötülüğü o en güzeliyle sav. O vasfettiklerinizi bizler biliriz. )
23/97 Ve kul rabbi euzu bike min hemezatiş şeyatin
( Ve de ki: "Rab’bim şeytanların dürtüklemesinden, çekiştirmesinden sana sığınırım." )
23/98 Ve euzu bike rabbi en yahdurun
( Ve Rab’bim, bana hazırlanmış olmalarından da sana sığınırım. )
23/99 Hatta iza cae ehadehumul mevtu kale rabbirciun
( Nihayet onların birine ölüm geldiğinde, "Rab’bim, beni geri döndür." dedi. )
23/100 Lealli a'melu salihan fima teraktu kella inneha kelimetun huve kailuha ve min veraihim berzehun ila yevmi yub'asun
( Umulur ki, bıraktığımın terkettiğimin içinde iyilikler yaparım. Asla, kesinlikle o onun söylediği kelimedir. Onların ardında, dirilecekleri güne kadar, perde, engel vardır. )
23/101 Fe iza nufiha fis suri fe la ensabe beynehum yevmeizin ve la yetesaelun
( Borunun içine üflendiğinde, o gün onların aralarında akrabalık kalmaz ve birbirlerini sual edemezler. )
23/102 Fe men sekulet mevazinuhu fe ulaike humul muflihun
( Artık kimin ölçüleri, tartıları ağır gelirse, işte onlar iflah olurlar. )
23/103 Ve men haffet mevazinuhu fe ulaikellezine hasiru enfusehum fi cehenneme halidun
( Ve kimin ölçüleri, tartıları hafif gelirse, işte onlar nefislerini hasarlandırırlar. Cehennemin içinde ebedidirler. )
23/104 Telfehu vucuhehumun naru ve hum fiha kalihun
( Ateş onların yüzlerini yakıp kavururken, onlar orada kaskatı kalırlar. )
23/105 E lem tekun ayati tutla aleykum fe kuntum biha tukezzibun
( Ayetlerim size okunmuş olmadı mı? Onları yalanlayanlar oldunuz. )
23/106 Kalu rabbena ğalebet aleyna şikvetuna ve kunna kavmen dallin
( "Rab’bimiz, azgınlığımız bize galip geldi. Sapıklar kavmi olduk." dediler. )
23/107 Rabbena ahricna minha fe in udna fe inna zalimun
( Rab’bimiz, bizi oradan çıkar. Artık dönersek, kesinlikle biz zalimleriz. )
23/108 Kalahseu fiha ve la tukellimun
( "Alçalın orada ve kelam edemeyin, söz söyleyemeyin." der. )
23/109 İnnehu kane ferikun min ibadi yekulune rabbena amenna fağfir lena verhamna ve ente hayrur rahimin
( Kesinlikle onlar kullarımdan bir kısımdılar. "Rab’bimiz inandık. O halde bize af eyle ve bize merhamet et. Sen merhametlilerin en hayırlısısın." derlerdi. )
23/110 Fettehaztumuhum sihriyyen hatta ensevkum zikri ve kuntum minhum tadhakun
( Ama siz onları alaya aldınız. Nihayet size beni hatırlamayı unutturdu. Onlara gülmekteydiniz. )
23/111 İnni cezeytuhumul yevme bima saberu ennehum humul faizun
( Kesinlikle ben bugün, sabırlarından dolayı kesinlikle onları karşılıklandırdım. Kesinlikle onlar, onlar kurtulanlardır. )
23/112 Kale kem lebistum fil erdi adede sinin
( “Yerde sene adedi ile ne kadar kaldınız?” dedi. )
23/113 Kalu lebisna yevmen ev ba'da yevmin fes'elil addin
( "Bir gün veya günün bazısı, bir bölümü kadar kaldık. O halde, sayanlara sual et." dediler. )
23/114 Kale in lebistum illa kalilen lev ennekum kuntum ta'lemun
( "Kesinlikle ancak çok az kaldınız. Şayet kesinlikle siz bilmiş olsaydınız." dedi. )
23/115 E fe hasibtum ennema halaknakum abesen ve ennekum ileyna la turceun
( Kesinlikle sizi boşuna yarattığımızı ve kesinlikle bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?  )
23/116 Fe tealellahul melikul hakk la ilahe illa hu rabbul arşil kerim
( Gerçeğin maliki Allah yücedir. O’nun haricinde ilah yoktur. Yüce faydalı arşın, tahtın Rab’bidir. )
23/117 Ve men yed'u meallahi ilahen ahara la burhane lehu bihi fe innema hisabuhu inde rabbih innehu la yuflihul kafirun
( Ve kim Allah ile birlikte başka ilah çağırırsa ona onunla ilgili delil yoktur. Artık onun hesabı kesinlikle Rab’binin indindedir. Kesinlikle O inkarcıları iflah etmez. )
23/118 Ve kul rabbiğfir verham ve ente hayrur rahimin
( Ve de ki: "Rab’bim af eyle ve merhamet et. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın." )
NUR 24/1 Suratun enzelnaha ve feradnaha ve enzelna fiha ayatin beyyinatin leallekum tezekkerun
( İndirdiğimiz, onu farz kıldığımız ve onun içinde deliller olan ayetler indirdiğimiz suredir. Umulur ki hatırlarsınız.  )
24/2 Ez zaniyetu vez zani feclidu kulle vahidin minhuma miete celdetin ve la te'huzkum bihima ra'fetun fi dinillahi in kuntum tu'minune billahi vel yevmil ahir vel yeşhed azabehuma taifetun minel mu'minin
( Zina eden kadın ve zina eden erkek, onlardan her birinin derisine yüz kez vurun. Eğer Allah’a ve sonraki güne inananlar iseniz, Allah’ın dini hakkında, onlardan dolayı sizi merhamet, acıma almasın. İnananlardan bir grup da onların azaplarına şahitlik etsinler. )
24/3 Ez zani la yenkihu illa zaniyeten ev muşriketen vez zaniyetu la yenkihuha illa zanin ev muşrik ve hurrime zalike alel mu'minin
( Zina eden erkek, zina eden veya ortak koşan kadından başkasını nikahlayamaz. Zina eden kadın, zina eden veya ortak koşan erkekten başkasını nikahlayamaz. Bu inananlara haram kılınmıştır. )
24/4 Vellezine yermunel muhsanati summe lem ye'tu bi erbeati şuhedae fecliduhum semanine celdeten ve la takbelu lehum şehadeten ebeda ve ulaike humul fasikun
( Ve o temiz ve namuslu kadınlara zinayı iftira edenler ve sonra dört şahit getiremeyenler. Seksen kez deriye olarak derilerine vurun. Onların şahitliklerini ebediyen kabul etmeyin. İşte onlar, onlar günahkarlardır. )
24/5 İllellezine tabu min ba'di zalike ve aslehu fe innellahe ğafurun rahim
( Bundan sonra tevbe edenler ve iyileşenler haricinde. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
24/6 Vellezine yermune ezvacehum ve lem yekun lehum şuhedau illa enfusuhum fe şehadetu ehadihim erbeu şehadatin billahi innehu le mines sadikin
( Ve o eşlerine zinayı iftira edenler ve nefisleri haricinde kendilerine şahitleri olmayanlar. O halde birinin, "Kesinlikle o doğrulardandır." diye şahitliği, Allah’a  dört kez şahitliktir.  )
24/7 Vel hamisetu enne la'netellahi aleyhi in kane minel kazibin
( Ve beşinci kez de, "Eğer yalancılardansan, kesinlikle Allah’ın laneti üzerine olsun." diyedir. )
24/8 Ve yedrau anhel azabe en teşhede erbea şehadatin billahi innehu le minel kazibin
( Ve kadının, Allah’a  dört kez şahitlik ile "Kesinlikle o yalancılardandır." diye şahitlik etmesi ondan azabı savar. )
24/9 Vel hamisete enne ğadabellahi aleyha in kane mines sadikin
( Ve beşinci kez de "Eğer o doğrulardan ise, Allah’ın öfkesi onun üzerine olsun." diyedir. )
24/10 Ve lev la fadlullahi aleykum ve rahmetuhu ve ennellahe tevvabun hakim
( Ve şayet Allah’ın üstünlüğü, lütfu ve rahmeti üzerinize olmasaydı. Kesinlikle Allah tevbeyi kabul edendir hakimdir. )
24/11 İnnellezine cau bil ifki usbetun minkum la tahsebuhu şerran lekum bel huve hayrun lekum li kulli imriin minhum ma ektesebe minel ism vellezi tevella kibrahu minhum lehu azabun azim
( O uydurmayı getirenler kesinlikle sizlerden bir gruptur. Onu size kötülük sanmayın. Bilakis o size hayırlıdır. Onlardan her kişi için kazanılmış günah vardır. Onlardan o büyüğüne yüz çeviren. Büyük azap onadır. )
24/12 Lev la iz semi'tumuhu zannel mu'minine vel mu'minatu bi enfusihim hayran ve kalu haza ifkun mubin
( Onu duyduğunuzda, inanan erkeklerin ve inanan kadınların nefislerine hayırlı zan ile, "Bu apaçık uydurmadır." demeleri gerekmez miydi?  )
24/13 Lev la cau aleyhi bi erbeati şuheda’fe iz lem ye'tu biş şuhedai fe ulaike indellahi humul kazibun
( Onların üzerine dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? O halde, şahitler getiremediklerine göre, artık işte onlar Allah’ın indinde onlar yalancılardır. )
24/14 Ve lev la fadlullahi aleykum ve rahmetuhu fid dunya vel ahirati ve messekum fi ma efadtum fihi azabun azim
( Ve şayet Allah’ın üstünlüğü ve rahmeti, dünyada ve ahirette üzerinize olmasaydı, o içine daldığınız hakkında size büyük azap dokunurdu. )
24/15 İz telekkavnehu bi elsinetikum ve tekulune bi efvahikum ma leyse lekum bihi ilmun ve tahsebunehu heyyinen ve huve indellahi azim
( Onu dilinize doladığınızda, ağızlarınızla, o size ilmi olmayanı söylüyorsunuz. Onu basit, önemsiz sanıyorsunuz. O Allah’ın indinde büyüktür. )
24/16 Ve lev la iz semi'tumuhu kultum ma yekunu lena en netekelleme bi haza subhaneke haza buhtanun azim
( Ve şayet onu duyduğunuzda, "Bunu kelam etmek, söylemek bize olmaz. Sen yücesin. Bu büyük iftiradır, uydurmadır." demeli değil miydiniz?  )
24/17 Yeizukumullahu en teudu li mislihi ebeden in kuntum mu'minin
( Allah size, onun aynısını yapmaktan ebediyen dönesiniz diye öğüt verir. Eğer inananlar iseniz. )
24/18 Ve yubeyyinullahu lekumul ayat vallahu alimun hakim
( Ve Allah size ayetleri açıklar. Allah bilendir hakimdir. )
24/19 İnnellezine yuhibbune en teşial fahişetu fillezine amenu lehum azabun elimun fid dunya vel ahirah vallahu ya'lemu ve entum la ta'lemun
( Kesinlikle o inananlar içinde ahlaksızlığın yayılmasını sevenlere, dünyada ve ahirette elim azap onlaradır. Allah bilir de sizler bilmezsiniz.  )
24/20 Ve lev la fadlullahi aleykum ve rahmetuhu ve ennellahe raufun rahim
( Ve şayet Allah’ın üstünlüğü ve rahmeti üzerinize olmasaydı. Kesinlikle Allah esirgeyendir merhametlidir. )
24/21 Ya eyyuhellezine amenu la tettebiu hutuvatiş şeytan ve men yettebi hutuvatiş şeytani fe innehu ye'muru bil fahşai vel munker ve lev la fadlullahi aleykum ve rahmetuhu ma zeka minkum min ehadin ebeden ve lakinnellahe yuzekki men yeşa vallahu semiun alim
( Ey o inananlar, şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kim şeytanın adımlarına tabi olursa, kesinlikle o ahlaksızlığı, kötülüğü, inkarı emreder. Şayet Allah’ın üstünlüğü lütfu üzerinize olmasaydı, sizlerden kimse ebediyen temizlenemezdi. Lakin kesinlikle Allah dilediği kimseyi temizler. Allah duyandır, bilendir. )
24/22 Ve la ye'teli ulul fadli minkum ves seati en yu'tu ulil kurba vel mesakine vel muhacirine fi sebilillahi vel ya'fu vel yasfehu e la tuhibbune en yağfirallahu lekum vallahu ğafurun rahim
( Ve sizlerden üstünlüğü ve genişliği olanlar, yakınlığı olanlara, yoksullara ve Allah yolundaki muhacirlere vermeyip bahşetmeyeceklerine yemin etmesinler. Affetsinler ve hoşgörsünler. Allah’ın size af eylemesini sevmez misiniz? Ve Allah affedendir merhametlidir. )
24/23 İnnellezine yermunel muhsanatil ğafilatil mu'minati luinu fid dunya vel ahirati ve lehum azabun azim
( Kesinlikle o, inanan, habersiz, temiz ve namuslu kadınlara zinayı iftira edenler, dünyada ve ahirette kesinlikle lanetlenmişlerdir. Büyük azap onlaradır. )
24/24 Yevme teşhedu aleyhim elsinetuhum ve eydihim ve erculuhum bima kanu ya'melun
( O gün dilleri, elleri ve ayakları, o yapmış olduklarından dolayı onlara şahit olurlar. )
24/25 Yevmeizin yuveffihimullahu dinehumul hakka ve ya'lemune ennellahe huvel hakkul mubin
( O gün Allah onlara dinlerinde gerçekten vefa eder. Kesinlikle Allah’ın, O’nun apaçık gerçek olduğunu bilirler. )
24/26 El habisatu lil habisine vel habisune lil habisat vet tayyibatu lit tayyibine vet tayyibune lit tayyibat ulaike muberraune min ma yekulun lehum mağfiratun ve rizkun kerim
( Kötü kadınlar kötü erkekler içindir, kötü erkekler kötü kadınlar içindir, temiz kadınlar temiz erkekler içindir, temiz erkekler temiz kadınlar içindir. İşte onlar o söylediklerinden beridirler. Af ve yüce, faydalı rızık onlaradır. )
24/27 Ya eyyuhellezine amenu la tedhulu buyuten ğayru buyutikum hatta teste'nisu ve tusellimu ala ehliha zalikum hayrun lekum leallekum tezekkerun
( Ey o inananlar, evlerinizden başka olan evlere, alıştırana, ürkekliği giderene ve sahiplerine selam verene kadar girmeyin. Bu size daha hayırlıdır. Umulur ki hatırlarsınız. )
24/28 Fe in lem tecidu fiha ehaden fe la tedhuluha hatta yu'zene lekum ve in kile lekumurciu ferciu huve ezka lekum vallahu bima ta'melune alim
( Ancak eğer orada kimseyi bulamazsanız, o halde size izin verilene kadar oraya girmeyin. Eğer size "Dön." denirse, dönün. O size daha temizdir. Allah ne yaptığınızı bilendir. )
24/29 Leyse aleykum cunahun en tedhulu buyuten ğayra meskunetin fiha metaul lekum vallahu ya'lemu ma tubdune ve ma tektumun
( İskan edilmeyen, içinde size faydalar olan eve girmenizde üzerinize günah yoktur. Allah ne açıkladığınızı ve ne gizlediğinizi bilir. )
24/30 Kul lil mu'minine yeğuddu min ebsarihim ve yahfezu furucehum zalike ezka lehum innellahe habirun bima yasneun
( İnanan erkekler için gözlerinden sakınmalarını ve ayıplarını korumalarını söyle. Bu onlara daha saftır, temizdir. Kesinlikle Allah o ürettiklerinden haberdardır. )
24/31 Ve kul lil mu'minati yağdudne min ebsarihinne ve yahfazne furucehunne ve la yubdine zinetehunne illa ma zahera minha ve yadribne bi humurihinne ala cuyubihinne ve la yubdine zinetehunne illa li buuletihinne ev abaihinne ev abai buuletihinne ev ebaihinne ev ebnai buuletihinne ev ihvanihinne ev beni ihvanihinne ev beni ehavatihinne ev nisaihinne ev ma meleket eymanuhunne evit tabiiyne ğayri ulil irbeti miner ricali ev it tiflillezine lem yazheru ala avratin nisai ve la yadribne bi erculihunne li yu'leme ma yuhfine min zinetihinn ve tubu ilellahi cemian eyyuhel mu'minune leallekum tuflihun
( Ve inanan kadınlar için gözlerinden sakınmalarını ve ayıplarını korumalarını söyle. Süslerini, onlardan o görünenler haricinde olanları ortaya çıkarmasınlar. Örtülerini, bezlerini yakalarının, koyunlarının üzerine dolasınlar. Süslerini, kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya kendi kadınlarının veya o ellerinin malik oldukları veya erkeklerden akıl, kavrayış sahibi olmayan tabiler veya kadınların gizli mahrem yerlerini ele geçiremeyecek olan çocuklar için olması haricinde ortaya çıkarmasınlar. Süslerinden o gizlediklerini bildirmek için ayakları ile vurmasınlar. Topluca Allah’a  tevbe edin ey inananlar. Umulur ki iflah olursunuz. )
24/32 Ve enkihul eyama minkum ves salihine min ibadikum ve imaikum in yekun fukarae yuğnihimullahu min fadlih vallahu vasiun alim
( Ve sizlerden bekarları, hizmetçilerinizden ve yardımcılarınızdan iyileri nikahlayın. Eğer fakir olurlarsa, Allah onları üstünlüğünden ganileştirir, faydalandırır. Allah geniştir bilendir. )
24/33 Vel yesta'fifillezine la yecidune nikahan hatta yuğniyehumullahu min fadlih vellezine yebteğunel kitabe min ma meleket eymanukum fe katibuhum in alimtum fihim hayran ve atuhum min malillahillezi atakum ve la tukrihu feteyatikum alel biğai in eradne tehassunen li tebteğu aradal hayatid dunya ve men yukrihhunne fe innellahe min ba'di ikrahihinne ğafurun rahim
( Ve nikahlanma bulamayanlar, Allah onları üstünlüğünden ganileştirene, faydalandırana kadar korunsunlar. O ellerinizin malik olduklarından yazıyı arayanlar. Onların içinde hayır olduğunu bilirseniz onlara yazın. Allah’ın size verdiği o malından onlara verin. Dünya hayatının menfaatini arayarak namuslu olmak isteyen genç kadınlarınızı yoldan sapmışlığa zorlamayın. Kim onları zorlarsa, kesinlikle Allah zorlanmalarından sonra affedendir merhametlidir. )
24/34 Ve lekad enzelna ileykum ayatin mubeyyinatin ve meselen minellezine halev min kablikum ve mev'izaten lil muttekin
( Ve ayetleri ve o sizden önce gelip geçenlerden misalleri, size açıklayıcı ve sakınanlar için öğüt olarak indirdik.  )
24/35 Allahu nurus semavati vel ard meselu nurihi ke mişkatin fiha misbah el misbahu fi zucaceh ez zucacetu ke enneha kevkebun durriyyun yukadu min şeceratin mubaraketin zeytunetin la şerkiyyetin ve la ğarbiyyetin yekadu zeytuha yudiy'u ve lev lem temseshu nar nurun ala nur yehdillahu li nurihi men yeşa’ve yadribullahul emsale lin nas vallahu bi kulli şey'in alim
( Allah göklerin ve yerin aydınlığıdır. O’nun aydınlığının misali, içinde lamba olan kandil gibidir. Lamba camın içindedir. Cam da, kesinlikle o incili yıldız gibidir. Ne doğuya meyleden, ne batıya meyleden, yağı bereketli olan ağaçtan tutuşturulup yakılır. Şayet ona ateş dokunmasa bile yağı yittikçe yanar. Aydınlık üzerine aydınlıktır. Allah dilediği kimseyi aydınlığına yönlendirir. Allah misalleri insan için beyan eder. Allah her şeyi bilendir. )
24/36 Fi buyutin ezinellahu en turfea ve yuzkera fihesmuhu yusebbihu lehu fiha bil ğuduvvi vel asal
( Allah’ın, yükselmesine ve içinde isminin hatırlanmasına izin verdiği evler. Oralarda O’na sabah ve akşam övgü sözleri söylenir. )
24/37 Ricalun la tulhihim ticaratun ve la bey'un an zikrillahi ve ikamis salati ve itaiz zekati yehafune yevmen tetekallebu fihil kulubu vel ebsar
( Erkeklerdir ki, ne ticaret, ne de alışveriş onları Allah’ı hatırlamaktan, duaya kalkmaktan, zekatı vermekten alıkoymaz. İçinde kalplerin ve gözlerin dönerek yer değiştireceği günden korkarlar. )
24/38 Li yecziyehumullahu ahsene ma amilu ve yezidehum min fadlih vallahu yerzuku men yeşau bi ğayri hisab
( Allah’ın onları, o yaptıklarının en güzeli ile karşılıklandırması ve onlara üstünlüğünden artırması için. Allah dilediği kimseyi hesapsız olarak rızıklandırır. )
24/39 Vellezine keferu a'maluhum ke serabin bi kiy'atin yahsebuhuz zam'anu maa hatta iza caehu lem yecidhu şey'en ve vecedellahe indehu fe veffahu hisabeh vallahu seriul hisab
( Ve o inkar edenler. Onların çalışmaları, düz yerlerdeki serap gibidir. Susuzlukta olan onu su sanar. Nihayet ona geldiğinde bir şey bulamaz da onun indinde Allah’ı bulur. Artık ona hesabını vefa etmiştir. Allah hızlı hesaplayandır. )
24/40 Ev ke zulumatin fi bahrin lucciyyin yağşahu mevcun min fevkihi mevcun min fevkihi sehab zulumatun ba'duha fevka ba'd iza ahrace yedehu lem yeked yeraha ve men lem yec'alillahu lehu nuran fe ma lehu min nur
( Veya engin denizdeki karanlıklar gibidir. Onu, dalga üstüne dalga, onun üstünde bulut ve birbiri üzerine karanlıklar örter. Elini çıkardığında onu görmeye güç yetiremez. Allah’ın ona aydınlık kılmadığı kimseye, artık ona aydınlıktan yoktur. )
24/41 E lem tera ennellahe yusebbihu lehu men fis semavati vel erdi vet tayru saffat kullun kad alime salatehu ve tesbihah vallahu alimun bima yef'alun
( Göklerdeki ve yerdeki kimselerin ve saflar halindeki kuşların kesinlikle Allah’a, O'na övgü söylediklerini görmedin mi? Her biri duasını ve O’nu övmesini bilmiştir. Allah o yaptıklarınızı bilendir. )
24/42 Ve lillahi mulkus semavati vel ard ve ilellahil mesir
( Ve göklerin ve yerin mülkü, hükümdarlığı Allah içindir. Varılacak yer Allah’a dır. )
24/43 E lem tera ennellahe yuzci sehaben summe yuellifu beynehu summe yec'aluhu rukamen fe teral vedka yahrucu min hilalih ve yunezzilu mines semai min cibalin fiha min beradin fe yusibu bihi men yeşau ve yasrifuhu an men yeşa’yekadu senaberkihi yezhebu bil ebsar
( Kesinlikle Allah’ın bulutları sürüklediğini, sonra onları aralarında tertip ettiğini, sonra onları yığın kıldığını görmez misin? Böylece, onların aralarından yağmur çıktığını görürsün. Gökten, oradaki dağlardan dolu indirir de onu dilediği kimseye isabet ettirir. Onu dilediğinden de israf edip uzak tutar. O’nun şimşeğinin parıltısı gözleri giderip yok edecek gibi olur. )
24/44 Yukallibullahul leyle ven nehar inne fi zalike le ibraten li ulil ebsar
( Allah geceyi ve gündüzü döndürüp yer değiştirtir. Kesinlikle bunda gözleri olanlar için ibret vardır. )
24/45 Vallahu haleku kulle dabbetin min ma’ fe minhum men yemşi ala batnih ve minhum men yemşi ala ricleyn ve minhum men yemşi ala erba’yahlukullahu ma yeşa’innellahe ala kulli şey'in kadir
( Ve Allah her debeleneni sudan yarattı. Böylece onlardan kimisi karnının üstünde yürür. Onlardan kimisi iki ayağı üstünde yürür. Onlardan kimisi dördünün üstünde yürür. Allah ne dilerse yaratır. Kesinlikle Allah her şeye gücü yetendir. )
24/46 Lekad enzelna ayatin mubeyyinat vallahu yehdi men yeşau ila siratin mustekim
( Açıklayıcı ayetler indirdik. Allah dilediği kimseyi doğru yola yönlendirir. )
24/47 Ve yekulune amenna billahi ve bir rasuli ve eta'na summe yetevella ferikun minhum min ba'di zalik ve ma ulaike bil mu'minin
( Ve "Allah’a  ve O’nun resulüne inandık ve itaat ettik." derler. Sonra, bunun ardından, onlardan bir kısmı yüz çevirirler. İşte onlar inananlar değildirler. )
24/48 Ve iza duu ilellahi ve rasulihi li yahkume beynehum iza ferikum minhum mu'ridun
( Ve aralarında hüküm verilmesi için Allah’a  ve O’nun resulüne çağırıldıklarında, o zaman onlardan bir kısmı yüz çevirip dönenlerdir. )
24/49 Ve in yekun lehumul hakku ye'tu ileyhi muz'inin
( Ve eğer gerçek onlara olsa, ona saygıyla gelirler. )
24/50 E fi kulubihim meradun em irtabu em yehafune en yehiyfellahu aleyhim ve rasuluh bel ulaike humuz zalimun
( Kalplerinde hastalık mı var? Şüphe mi ediyorlar? Allah ve O’nun resulü onlara zulmeder diye mi korkuyorlar? Bilakis, işte onlar zalimlerdir. )
24/51 İnnema kane kavlel mu'minine iza duu ilellahi ve rasulihi li yahkume beynehum en yekulu semi'na ve eta'na ve ulaike humul muflihun
( Aralarında hüküm verilmesi için Allah’a  ve O’nun resulüne çağırıldıklarında, inananların sözü kesinlikle "Duyduk ve itaat ettik." demeleri olur. İşte onlar, onlar iflah olanlardır. )
24/52 Ve men yutiillahe ve rasulehu ve yahşellahe ve yettakhi fe ulaike humul faizun
( Ve kim Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederse ve Allah’tan korkarsa ve O’ndan sakınırsa. Artık, işte onlar onlar kurtulanlardır. )
24/53 Ve aksemu billahi cehde eymanihim lein emartehum le yahrucunn kul la tuksimu taatum ma'rufeh innellahe habirun bima ta'melun
( Ve eğer onlara emredersen, onlar çıkacaklar diye kuvvetli yeminleriyle Allah’a  yemin ettiler. De ki: "Yemin etmeyin. İtaatiniz bilinir. Kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır." )
24/54 Kul eti’ullahe ve eti’ur rasul fe in tevellev fe innema aleyhi ma hummile ve aleykum ma hummiltum ve in tutiy'uhu tehtedu ve ma aler rasuli illel belağul mubin
( De ki: "Allah’a  itaat edin ve resule itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz, kesinlikle o yüklendiği onun üzerine ve o yüklendiğiniz sizin üzerinizedir. Eğer ona itaat ederseniz yönlenmiş olursunuz. O resulün üzerine olan, apaçık ulaştırma haricindeki değildir." )
24/55 Veadallahullezine amenu minkum ve amilus salihati le yestahlife ennehum fil erdi kema istahlefe ellezine min kablihim ve le yumekkinenne lehum dinehumullezirteda lehum ve le yubeddilennehum min ba'di havfihim emna ya'buduneni la yuşrikune bi şey'a ve men kefera ba'de zalike fe ulaike humul fasikun
( Allah, sizlerden o inananlara ve iyilikler yapanlara, onları yerde, onlardan öncekileri halife kıldığı gibi kesinlikle halife kılacağını ve onlara hoşnut olduğu, beğenip seçtiği dinlerini onlara kesinlikle imkan kılacağını, yerleştirip koruyacağını ve korkularından sonra kesinlikle onları değiştireceğini vaad etti. Çünkü bana kulluk ederler. Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bunun sonrasında inkar ederse, artık işte onlar, onlar günahkarlardır. )
24/56 Ve ekimus salate ve atuz zekate ve eti’ur rasule leallekum turhamun
( Ve duaya kalkın, zekatı verin ve resule itaat edin. Umulur ki merhamet edilirsiniz. )
24/57 La tahsebennellezine keferu mu'cizine fil ard ve me'vahumun nar ve le bi'sel mesir
( O inkar edenlerin yerde aciz bırakabileceklerini sanmayasın. Onların varacakları yer ateştir. Ne kötü varış yeridir. )
24/58 Ya eyyuhellezine amenu li yeste'zinkumullezine meleket eymanukum vellezine lem yebluğul hulume minkum selase merrat min kabli salatil fecri ve hiyne tedaune siyabekum minez zahirati ve min ba'di salatil işa'i selasu avratin lekum leyse aleykum ve la aleyhim cunahun ba'dehunn tavvafune aleykum ba'dukum ala ba'd kezalike yubeyyinullahu lekumul ayat vallahu alimun hakim
( Ey o inananlar, o ellerinizin malik oldukları ve ihtilama, ergenliğe erişmemiş olanlar, tanyeri ağarmasındaki şafak duası öncesinde, elbiselerinizi çıkardığınızda ve yatsı duası sonrasında sizden üç kere izin istesinler. Mahrem olmanız size üç keredir. Onların dışında, birbirinize tavaf etmenizde size ve onların üzerine günah yoktur. Allah ayetleri size işte böyle açıklar. Allah bilendir hakimdir.  )
24/59 Ve iza beleğal atfalu minkumul hulume fel yeste'zinu ke meste'zenellezine min kablihim kezalike yubeyyinullahu lekum ayatih vallahu alimun hakim
( Ve sizden çocuklar ihtilama, ergenliğe eriştiklerinde, o onlardan öncekilerin izin istedikleri gibi izin istesinler. Allah size ayetlerini işte böyle açıklar. Allah bilendir hakimdir. )
24/60 Vel kavaidu minen nisaillati la yercune nikahan fe leyse aleyhinne cunahun en yeda'ne siyabehunne ğayra muteberricatin bi zineh ve en yesta'fifne hayrul lehunn vallahu semiun alim
( Ve nikahlanmayı ummadan oturan kadınların, süslerini açığa çıkarmadan, göstermeden elbiselerini çıkarmalarında onlara günah yoktur. Ve iffetli olmaları onlara daha hayırlıdır. Allah duyandır, bilendir.  )
24/61 Leyse alel a'ma haracun ve la alel a'raci haracun ve la alel meridi haracun ve la ala enfusikum en te'kulu min buyutikum ev buyuti abaikum ev buyuti ummehatikum ev buyuti ihvanikum ev buyuti ehavatikum ev buyuti a'mamikum ev buyuti ammatikum ev buyuti ahvalikum ev buyuti halatikum ev ma melektum mefatihahu ev sadikikum leyse aleykum cunahun en te'kulu cemian ev eştata fe iza dehaltum buyuten fe sellimu ala enfusikum tehiyyeten min indillahi mubaraketen tayyibeh kezalike yubeyyinullahu lekumul ayati leallekum ta'kilun
( Köre zorluk yoktur. Topala zorluk yoktur. Hastaya zorluk yoktur. Evlerinizden veya babalarınızın evlerinden veya annelerinizin evlerinden veya erkek kardeşlerinizin evlerinden veya kızkardeşlerinizin evlerinden veya amcalarınızın evlerinden veya halalarınızın evlerinden veya dayılarınızın evlerinden veya teyzelerinizin evlerinden veya o anahtarlarına malik olduklarınızdan veya sadık dostlarınızın evlerinden yemenizde nefislerinize zorluk yoktur. Topluca veya bölükler halinde yemenizde de size günah yoktur. O halde evlere girdiğinizde, Allah’ın indinden bereketli ve temiz selam olarak nefislerinize  selam verin. Allah size ayetlerini işte böyle açıklar. Umulur ki akıl edersiniz. )
24/62 İnnemel mu'minunellezine amenu billahi ve rasulihi ve iza kanu mea hu ala emrin camiin lem yezhebu hatta yeste'zinuh innellezine yeste'zinuneke ulaikellezine yu'minune billahi ve rasulih fe iz este'zenuke li ba'di şe'nihim fe'zen li men şi'te minhum vestağfir lehumullah innellahe ğafurun rahim
( Kesinlikle o inananlar, Allah’a  ve O’nun resulüne inanırlar. Onunla birlikte topluca iş üzerinde olduklarında, ondan izin isteyene kadar ayrılıp gitmezler. Kesinlikle o senden izin isteyenler, işte onlar Allah’a  ve O’nun resulüne inanırlar. O halde, bazı işleri için senden izin istediklerinde, onlardan dilediğin için izin ver. Allah onlara af eyler. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
24/63 La tec'alu duaer rasuli beynekum ke duai ba'dikum ba'da kad ya'lemullahullezine yetesellelune minkum livaza fel yahzerillezine yuhalifune an emrihi en tusibehum fitnetun ev yusibehum azabun elim
( Resulün çağrısını, aranızdan bazınızın bazınıza çağrısı gibi kılmayın. Allah, sizden o birbirlerinin arkasına gizlenerek sıyrılıp gidenleri bildi. O halde, O’nun emri üzerinde ihtilaf edenler, onlara fitnenin isabet etmesinden veya onlara elim azabın isabet etmesinden korkup çekinsinler. )
24/64 E la inne lillahi ma fis semavati vel ard kad ya'lemu ma entum aleyh ve yevme yurceune ileyhi fe yunebbiuhum bima amilu vallahu bi kulli şey'in alim
( İyi bilin ki göklerde ve yerde ne varsa kesinlikle Allah içindir. Neyin üzerinde olduğunuzu bilir. O'na döndürüldükleri o gün, artık ne yaptıklarını onlara haber verir. Allah her şeyi bilendir. )
FURKAN 25/1 Tebarakellezi nezzelel furkane ala abdihi li yekune lil alemine nezira
( Fark yaratanı, alemlere uyarıcı olması için kullarının üzerine o bereketli olan indirdi. )
25/2 Ellezi lehu mulkus semavati vel erdi ve lem yettehiz veleden ve lem yekun lehu şerikun fil mulki ve haleka kulle şey'in fe kadderahu takdira
( O’dur ki, göklerin ve yerin mülkü, hükümdarlığı O’nadır. Çocuk edinmez ve mülkte, hükümdarlıkta O’na ortak olmaz. Her şeyi yaratıp, onları ölçü ile ölçülendirmiştir. )
25/3 Vettehazu min dunihi aliheten la yahlukune şey'en ve hum yuhlekune ve la yemlikune li enfusihim darran ve la nef'an ve la yemlikune mevten ve la hayaten ve la nuşura
( Ve bir şey  yaratmamış olan ama kendileri yaratılmış olan, kendileri için ne zarara, ne de faydaya malik olamayan, öldürmeye, hayat vermeye ve ölümden sonra diriltmeye malik olamayan, O'ndan başkalarını ilahlar edinirler.  )
25/4 Ve kalellezine kefer in haza illa ifkunifterahu ve eanehu aleyhi kavmun aharune fe kad cau zulmen ve zura
( Ve o inkar edenler, "Kesinlikle bu ancak onun uydurduğu iftiradır. Başka bir kavim ona onun üzerine yardım etti." derler. Böylece, zulmü ve yanlış, boş, asılsız, yalan sözü getirdiler. )
25/5 Ve kalu esatirul evvelinektetebeha fe hiye tumla aleyhi bukraten ve esiyla
( Ve "Onlara yazdırdığı, onun üzerine sabah ve akşam yazdırılan evvelkilerin masallarıdır." dediler.  )
25/6 Kul enzelehullezi ya'lemus sirra fis semavati vel ard innehu kane ğafurar rahima
( De ki: "Onu, göklerin ve yerin içindeki sırrı bilen indirdi. Kesinlikle O affedendir merhametlidir." )
25/7 Ve kalu ma li hazer rasuli ye'kulut taame ve yemşi fil esvak lev la unzile ileyhi melekun fe yekune mea hu nezira
( Ve "Bu ne resuldur ki yemek yer ve çarşılarda yürür. Üzerine melek indirilmeliydi de onunla birlikte uyarıcı olmalı değil miydi?" dediler. )
25/8 Ev yulka ileyhi kenzun ev tekunu lehu cennetun ye'kulu minha ve kalez zalimune in tettebiune illa raculen meshura
( Veya ona hazine atılsaydı veya ona bahçe olsaydı da ondan yeseydi. Ve zalimler "Kesinlikle ancak sihirlenmiş bir adama tabi oluyorsunuz." dediler. )
25/9 Unzur keyfe darabu lekel emsale fe dallu fe la yesteti'une sebila
( Bak, sana nasıl misaller beyan ediyorlar. Artık, sapmışlardır da yola istidatları olmaz.  )
25/10 Tebarakellezi in şae ceale leke hayran min zalike cennatin tecri min tahtihel enharu ve yec'al leke kusura
( O bereketlidir. Eğer dilerse, sana bundan daha hayırlısını, altlarından nehirler akan bahçeleri oluşturur. Sana saraylar oluşturur. )
25/11 Bel kezzebu bis saati ve a'tedna li men kezzebe bis saati seira
( Bilakis saati yalanladılar. O yalanlayanlar için ateş saatini hazırladık. )
25/12 İza raethum min mekanin beiydin semiu leha teğayyuzan ve zefira
( Onlara uzak yerden göründüğünde, onun şiddetlenmesini ve şiddetli gürültüsünü inlemesini duyarlar. )
25/13 Ve iza ulku minha mekanen dayyikan mukarranine deav hunalike subura
( Ve oradan, bağlanmış olarak dar mekana atıldıklarında, orada ölümü çağırırlar. )
25/14 La ted'ul yevme suburan vahiden ved'u suburan kesira
( Bugün tek ölümü çağırmayın, çok ölümü çağırın. )
25/15 Kul e zalike hayrun em cennetul huldilleti vuidel muttekun kanet lehum cezaen ve mesira
( De ki: "Bu mu daha hayırlı, yoksa sakınanlara vaad edilen, onlara karşılık ve varış yeri olan o ebediyet cenneti mi?" )
25/16 Lehum fiha ma yeşaune halidin kane ala rabbike va'den mes'ula
( Onlara orada ne dilerlerse ebediyen vardır. Sual edilen vaad Rab’binin üzerinedir. )
25/17 Ve yevme yahşuruhum ve ma ya'budune min dunillahi fe yekulu e entum adleltum ibadi haulai em hum dallus sebil
( Ve o gün, onları ve o Allah’tan başka kulluk ettiklerini toplar da, "Bu kullarımı sizler mi saptırdınız? Yoksa onlar mı yolu sapıttılar." der. )
25/18 Kalu subhaneke ma kane yenbeğiy lena en nettehize min dunike min evliyae ve lakin metta'tehum ve abaehum hatta nesuz zikr ve kanu kavmen bura
( "Sen yücesin, bize senden başka dostlar edinmek yaraşmaz. Lakin onları ve babalarını faydalandırdın. Nihayet hatırlamayı unuttular ve helak olan kavim oldular." dediler. )
25/19 Fe kad kezzebukum bima tekulune fe ma testetiy'une sarfen ve la nasra ve men yazlim minkum nuzikhu azaben kebira
( Böylece sizi o söylediklerinizden dolayı yalanladılar. Artık savıp gidermeye ve yardıma istidatınız olmaz. Sizlerden kim zulmederse ona büyük azap tattırırız. )
25/20 Ve ma erselna kableke minel murseline illa innehum le ye'kulunet taame ve yemşune fil esvak ve cealna ba'dakum li ba'din fitneh e tasbirun ve kane rabbuke besira
( Ve senden önceki gönderilenlerden de kesinlikle yemek yiyenlerin ve çarşılarda yürüyenlerin haricindekileri göndermedik. Bazınızı bazınız için sınav kıldık. Sabreder misiniz? Ve Rab’biniz görendir. )
25/21 Ve kalellezine la yercune likaena lev la unzile aleynel melaiketu ev nera rabbena lekad istekberu fi enfusihim ve atev utuvven kebira
( Ve o bizimle karşılaşmayı ummayanlar "Üzerimize melekler indirilmeli değil miydi? Veya Rab’bimizi görmeli değil miydik? Nefisleri hakkında kibirlenmek istediler. Büyük azgınlık ettiler. )
25/22 Yevme yeravnel melaikete la buşra yevmeizin lil mucrimine ve yekulune hicran mahcura
( Melekleri gördükleri o gün, suçlular için müjde yoktur. "Yasaklanmıştır, yasaktır." derler. )
25/23 Ve kadimna ila ma amilu min amelin fe cealnahu hebaen mensura
( Ve çalışmalarından ne yaptıklarına dikkat ederiz de onları saçılmış savrulmuş ince tozlar kılarız. )
25/24 Ashabul cenneti yevmeizin hayrun mustekarran ve ahsenu mekiyla
( Cennet sahipleri o gün hayırlı durak yerindedirler ve sığınacak yerleri güzeldir. )
25/25 Ve yevme teşekkakus semau bil ğamami ve nuzzilel melaiketu tenzila
( Ve o gün gök, bulutlar ile yarılır ve melekler aşamalı olarak inerler.  )
25/26 El mulku yevmeizinil hakku lir rahman ve kane yevmen alel kafirine asira
( Mülk, hükümdarlık, o gün gerçekten Rahman içindir. O gün inkarcılara zorlayıcı olmuştur. )
25/27 Ve yevme yeadduz zalimu ala yedeyhi yekulu ya leytenittehaztu mear rasuli sebila
( Ve o gün zalim elini ısırır. "Ey keşke ben resul ile birlikte yol edinseydim." der. )
25/28 Ya veyleta leyteni lem ettehiz fulanen halila
( Ey vay halime, keşke ben falanı sadık dost edinmeseydim. )
25/29 Lekad edalleni aniz zikri ba'de iz caeni ve kaneş şeytanu lil insani hazula
( Bana gelmesinden sonra, beni hatırlamadan saptırdı. Şeytan insan için kimsesiz yardımsız, mahrum edendir. )
25/30 Ve kaler rasulu ya rabbi inne kavmittehazu hazel kur'ane mehcura
( Ve resul "Ey Rab’bim, kesinlikle kavmim bu Kur'an’ı yasaklanmış, terkedilmiş tuttular." dedi. )
25/31 Ve kezalike cealna li kulli nebiyyin aduvven minel mucrimin ve kefa bi rabbike hadiyen ve nesira
( Ve her haberci için suçlulardan işte böyle düşman oluştururuz. Rab’bin yönlendirici ve yardımcı olarak kafidir. )
25/32 Ve kalellezine keferu lev la nuzzile aleyhil kur'anu cumleten vahideh kezalike li nusebbite bihi fuadeke ve rattelnahu tertila
( Ve o inkar edenler "Kur'an ona topluca, tek olarak indirilmeli değil miydi?" derler. Onu gönlüne işte böyle sabitlemek için, onu ayrıştırıp açıklayarak okuduk. )
25/33 Ve la ye'tuneke bi meselin illa ci'nake bil hakki ve ahsene tefsira
( Ve gerçeğini ve en güzel tefsirini sana getirdiğimiz misalin haricindekini sana getiremezler. )
25/34 Ellezine yuhşerune ala vucuhihim ila cehenneme ulaike şerrun mekanen ve edallu sebila
( Onlar yüzleri üzerine cehenneme toplanacaklar. İşte onlar, mekan olarak en kötü ve yol olarak en sapmış olanlardır. )
25/35 Ve lekad ateyna musel kitabe ve cealna mea hu ehahu harune vezira
( Ve Musa’ya kitabı verdik. Kardeşi Harun’u O'nunla birlikte yardımcı kıldık. )
25/36 Fe kulnezheba ilel kavmillezine kezzebu bi ayatina fe demmernahum tedmira
( “Ayetlerimizi yalanlayan kavime gidin." dedik. Böylece onları yıkıp mahvettik. )
25/37 Ve kavme nuhil lemma kezzebur rusule ağraknahum ve cealnahum lin nasi ayeh ve a'tedna liz zalimine azaben elima
( Ve Nuh kavmi resulleri yalanladıklarında onları boğduk. Onları insanlar için ayet kıldık. Zalimler için elim azap hazırladık. )
25/38 Ve aden ve semude ve ashaber ressi ve kurunen beyne zalike kesira
( Ve Ad’ı, Semud’u, Ress’in sahiplerini ve bunların arasındaki birçok nesilleri. )
25/39 Ve kullen darabna lehul emsale ve kullen tebberna tetbira
( Ve onların hepsine misaller beyan ettik. Hepsini helak edip mahvettik. )
25/40 Ve lekad etev alel karyetilleti umtirat metaras se’e fe lem yekunu yeravneha bel kanu la yercune nuşura
( Ve kötülük belası yağmuruna tutulmuş şehire yettiler. Artık onu görenler olmayacaklar mı? Bilakis ölümden sonra dirilmeyi ummayanlar olmuşlardır. )
25/41 Ve iza raevke in yettehizuneke illa huzuva e hazellezi beasellahu rasula
( Ve seni gördüklerinde, kesinlikle seni ancak alay edinirler. "Allah’ın resul olarak gönderdiği bu mudur?" )
25/42 İn kade le yudilluna an alihetina lev la en saberna aleyha ve sevfe ya'lemune hiyne yeravnel azabe men edallu sebila
( Şayet onlara sabretmeseydik, bizi kesinlikle ilahlarımızdan saptıracaktı. Ve yakında azabı gördükleri  zaman, yol olarak kimin daha sapık olduğunu bilirler. )
25/43 E raeyte men ittehaze ilahehu hevah e fe ente tekunu aleyhi vekila
( O hevesini ilahı edineni gördün mü? O halde, sen onun üzerine vekil mi olursun? )
25/44 Em tahsebu enne ekserahum yesmeune ev ya'kilun in hum illa kel en'ami bel hum edallu sebila
( Kesinlikle onların çoğunluğu dinleyecekler veya akıllanacaklar mı sanıyorsun? Kesinlikle onlar ancak hayvan gibidirler. Bilakis onlar yol olarak daha sapıktırlar. )
25/45 E lem tera ila rabbike keyfe meddez zill ve lev şae le cealehu sakina summe cealneş şemse aleyhi delila
( Rab’binin gölgeyi nasıl çekip uzattığını görmüyor musun? Ve şayet dileseydi, onu hareketsiz kılardı. Sonra, Güneş’i onun üzerine delil kıldık. )
25/46 Summe kabadnahu ileyna kabdan yesira
( Sonra onu, yavaş, kolay çekmeyle kendimize çekeriz. )
25/47 Ve huvellezi ceale lekumul leyle libasen ven nevme subaten ve cealen nehar nuşura
( Ve size geceyi elbise, uykuyu uzun dinlenme kılan O'dur. Gündüzü ölümden sonra dirilme kılar. )
25/48 Ve huvellezi erseler riyaha buşran beyne yedey rahmetih ve enzelna mines semai maen tahura
( Ve rüzgarı, rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur. Gökten temiz su indirdik. )
25/49 Li nuhyiye bihi beldeten meyten ve nuskiyehu min ma halakna en'amen ve enasiyye kesira
( Onunla ölmüş beldeyi diriltmemiz ve o hayvan olarak ve insan olarak çokça yarattıklarımızı sulamamız için.  )
25/50 Ve lekad sarrafnahu beynehum li yezzekkeru fe eba ekserun nasi illa kufura
( Ve hatırlamaları için onu aralarında çeşitli şekillerde sarfettik. Ama insanların çoğunluğu ancak inkar ederek diretti. )
25/51 Ve lev şi'na le beasna fi kulli karyetin nezira
( Ve şayet dileseydik, her şehirin içine uyarıcı gönderirdik. )
25/52 Fe la tutiil kafirine ve cahidhum bihi cihaden kebira
( O halde inkarcılara itaat etme. Onlarla onunla büyük cihad ile cihad et. )
25/53 Ve huvellezi meracel bahreyni haza azbun furatun ve haza milhun ucac ve ceale beynehuma berzehan ve hicran mahcura
( Ve iki denizi salan O'dur. Bu iyidir, tatlıdır. Bu ise tuzludur, acıdır. Onların aralarında perde ve menedici yasak oluşturur. )
25/54 Ve huvellezi haleka minel mai beşeran fe cealehu neseben ve sihra ve kane rabbuke kadira
( Ve insanı sudan yaratıp da ona soy ve akrabalık kılan O'dur. Rab’bin gücü yetendir, kudretlidir.  )
25/55 Ve ya'budune min dunillahi ma la yenfeuhum ve la yedurruhum ve kanel kafiru ala rabbihi zahira
( Ve Allah’tan başka, o kendilerine fayda vermeyenlere ve zarar da veremeyenlere kulluk ederler. İnkarcı, Rab’bine karşı başkasına arka çıkandır. )
25/56 Ve ma erselnake illa mubeşşiran ve nezira
( Ve seni müjdeci ve uyarıcı olmanın haricinde göndermedik. )
25/57 Kul ma es'elukum aleyhi min ecrin illa men şae en yettehize ila rabbihi sebila
( De ki: "Onun üzerine, Rab’lerine doğru yol edinmeyi dileyen kimselerin haricinde, size ödül sual etmiyorum." )
25/58 Ve tevekkel alel hayyillezi la yemutu ve sebbih bi hamdih ve kefa bihi bi zunubi ibadihi habira
( Ve o diri olup ölmeyenin üzerine dayanıp sığın. O’nu övgüsü ile öv. Kullarının günahlarından haberdar olarak o kafidir. )
25/59 Ellezi halekas semavati vel erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamin summesteva alel arşir rahmanu fes'el bihi habira
( Gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini altı günde yaratan, sonra arş, taht üzerine istiva eden o Rahman’dır. O halde onu haberdar olana sual et. )
25/60 Ve iza kile lehumuscudu lir rahmani kalu ve men rahmanu e nescudu li ma te'muruna ve zadehum nufura
( Ve onlara "Rahman için yere kapanın." dendiğinde, "Kimdir Rahman? O senin bize emrettiğine mi yere kapanalım?" dediler. Onlara nefreti artırır. )
25/61 Tebarakellezi ceale fis semai burucen ve ceale fiha siracen ve kameran munira
( Gökte burçlar oluşturan ve onun içinde ışık ve aydınlatıcı Ay’ı oluşturan o yüce bereketli olandır.  )
25/62 Ve huvellezi cealel leyle ven nehara hilfeten li men erade en yezzekkera ev erade şukura
( Ve hatırlamayı isteyenler veya şükretmeyi isteyenler için geceyi gündüzü ard arda kılan O'dur. )
25/63 Ve ibadur rahmanillezine yemşune alel erdi hevnen ve iza hatabehumul cahilune kalu selama
( Ve o yer üzerinde sükunetle, ağırbaşlılıkla yürüyenler Rahman’ın kullarıdırlar. Cahiller onlara hitab ettiklerinde "Selam." derler. )
25/64 Vellezine yebitune li rabbihim succeden ve kiyama
( Ve onlar Rab’leri için yere kapanarak ve ayağa kalkarak geceyi geçirirler. )
25/65 Vellezine yekulune rabbenasrif anna azabe cehenneme inne azabeha kane ğaram
( Ve o "Rab’bimiz, cehennem azabını üzerimizden savıp sarfet. Kesinlikle O’nun azabı helak edicidir, mahvedicidir." derler. )
25/66 İnneha saet mustekarran ve mukama
( Kesinlikle o, durak yeri ve ikamet yeri olarak kötüdür. )
25/67 Vellezine iza enfeku lem yusrifu ve lem yakturu ve kane beyne zalike kavama
( Ve onlar harcadıklarında israf etmezler ve biriktirip cimrilik etmezler de bunlar arasında idare edenler olurlar.  )
25/68 Vellezine la yed'une meallahi ilahen ahara ve la yaktulunen nefselleti harramellahu illa bil hakki ve la yeznun ve men yef'al zalike yelka esama
( Ve onlar Allah ile birlikte başka ilahı çağırmazlar ve haksızca, gerçek sebep dışında, Allah’ın haram kıldığı nefsi öldürmezler ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa günahı karşılar, tutar. )
25/69 Yudaaf lehul azabu yevmel kiyameti ve yahlud fihi muhana
( Ayağa kalkış gününün azabı ona kat kat olur. Onun içine hakir, alçak olarak girer. )
25/70 İlla men tabe ve amene ve amile amelen salihan fe ulaike yubeddilullahu seyyiatihim hasenat ve kanellahu ğafurar rahima
( O tevbe eden, inanan ve iyilikler yapan hariç. Artık Allah, onların kötülüklerini güzellikle değiştirir. Allah affedendir merhametlidir.  )
25/71 Ve men tabe ve amile salihan fe innehu yetubu ilellahi metaba
( Ve kim tevbe eder ve iyilik yaparsa, kesinlikle o, tevbesi kabul edilen olarak Allah’a  döner. )
25/72 Vellezine la yeşhedunez zura ve iza merru bil lağvi merru kiram
( Ve onlar yanlış, boş, asılsız, yalan söze şahitlik etmezler. Yanlış, boş söze rastladıklarında iyilikle şerefle geçerler. )
25/73 Vellezine iza zukkiru bi ayati rabbihim lem yehirru aleyha summen ve umyana
( Ve onlar Rab’lerinin ayetleri ile hatırlatıldıklarında, onların üzerine sağır ve kör olarak kapanmazlar. )
25/74 Vellezine yekulune rabbena heb lena min ezvacina ve zurriyyatina kurrate a'yunin vec'alna lil muttekine imama
( Ve onlar "Rab’bimiz, bize eşlerimizden ve soylarımızdan bağışla ki gözlerimiz aydınlansın. Bizi sakınanlar için deliller, önderler kıl." derler. )
25/75 Ulaike yuczevnel ğurfete bima saberu ve yulekkavne fiha tehiyyeten ve selam
( İşte onlar, o sabretmelerinden dolayı yüksek dereceler, köşkler ile karşılıklandırılacaklardır. Orada dilek, dua ve selamla karşılanacaklardır. )
25/76 Halidine fiha hasunet mustekarran ve mukama
( Onun içinde ebedidirler. Durak yeri olarak ve ikamet yeri olarak güzeldir. )
25/77 Kul ma ya'beu bikum rabbi lev la duaukum fe kad kezzebtum fe sevfe yekunu lizama
( De ki: "Şayet çağrılarınız olmasa, Rab’bim size itibar etmez. Yalanladınız. Artık, yakında azap olur." )
ŞUARA 26/1 Ta sin mim
( Ta sin mim  )
26/2 Tilke ayatul kitabil mubin
( Bunlar apaçık kitabın ayetleridir. )
26/3 Lealleke bahiun nefseke en la yekunu mu'minin
( İnananlar olmuyorlar diye neredeyse nefsini tüketeceksin. )
26/4 İn neşe’nunezzil aleyhim mines semai ayeten fe zallet a'nakuhum leha hadiin
( Eğer dilersek, onların üzerine gökten ayet indiririz de boyunları ona eğilerek, alçalarak hakir zelil olur. )
26/5 Ve ma ye'tihim min zikrin miner rahmani muhdesin illa kanu anhu mu'ridin
( Ve onların O’na yüz çevirip dönen olmalarının haricinde, onlara Rahman’dan sözel hatırlatma gelmez.  )
26/6 Fe kad kezzebu fe seye'tihim enbau ma kanu bihi yestehziun
( Yalanladılar. Artık, o alay etmiş olduklarının haberi onlara gelecek. )
26/7 E ve lem yerav ilel erdi kem enbetna fiha min kulli zevcin kerim
( Yeri görmediler mi? Onun içinde her faydalı eşten nicelerini bitirip yetiştirdik. )
26/8 İnne fi zalike le ayeh ve ma kane ekseruhum mu'minin
( Kesinlikle bunda ayetler vardır. Onların çoğunluğu inananlar değildirler. )
26/9 Ve inne rabbeke le huvel azizur rahim
( Ve kesinlikle Rab’bin, o yücedir merhametlidir. )
26/10 Ve iz nada rabbuke musa eni'til kavmez zalimin
( Ve zamanında Rab’bin, zalimler kavmine gitsin diye Musa’ya seslendi. )
26/11 Kavme fir'avne e la yettekun
( Firavun’un kavmi. Sakınmayacaklar mı? )
26/12 Kale rabbi inni ehafu en yukezzibun
( "Rab’bim, kesinlikle beni yalanlarlar diye korkarım." dedi. )
26/13 Ve yediyku sadri ve la yentaliku lisani fe ersil ila harun
( Ve göğsüm daralır da dilim salıvermez. O halde Harun’a da gönder. )
26/14 Ve lehum aleyye zenbun fe ehafu en yaktulun
( Ve onların üzerime attıkları suç, günah var. Artık beni öldürürler diye korkarım. )
26/15 Kale kella fezheba bi ayatina inna meakum  mustemiun
( "Asla, o halde ayetlerimiz ile gidin. Kesinlikle biz sizinle birlikteyiz, duyanlarız." dedi. )
26/16 Fe'tiya fir'avne fe kula inna rasulu rabbil alemin
( O halde, Firavun’a yetin de Kesinlikle biz alemlerin Rab’binin resulüyüz." deyin." )
26/17 En ersil meana   beni israil
( "İsrailoğullarını bizimle birlikte gönder." diye. )
26/18 Kale e lem nurabbike fina veliden ve lebiste fina min umurike sinin
( "Biz seni çocukken içimizde yetiştirmedik mi? Ve sen içimizde ömründen senelerce kalmadın mı?" dedi. )
26/19 Ve fealte fa'letekelleti fealte ve ente minel kafirin
( Ve o yaptığın faaliyeti de yaptın sen. Sen inkarcılardansın. )
26/20 Kale fealtuha izen ve ene mined dallin
( "Onu yaptığım zaman ben sapıklardandım." dedi. )
26/21 Fe ferartu minkum lemma hiftukum fe vehebe li rabbi hukmen ve cealeni minel murselin
( Sizden korktuğumda sizden kaçıp firar ettim de Rab’bim benim için hüküm bahşetti. Beni gönderilenlerden kıldı. )
26/22 Ve tilke ni'metun temunnuha aleyye en abbedte beni israil
( Ve bu üzerime minnetlendirdiğin, kaktığın nimet de İsrailoğullarını kul edinmiş olmandır. )
26/23 Kale fir'avnu ve ma rabbul alemin
( Firavun "Alemlerin Rab’bi de nedir?" dedi. )
26/24 Kale rabbus semavati vel erdi ve ma beynehuma in kuntum mukinin
( "Göklerin, yerin ve o onların aralarındakilerinin Rab’bidir. Eğer kani olanlarsanız." dedi. )
26/25 Kale li men havlehu e la testemiun
( O çevresinde olan kimseler için "Duymuyor musunuz?" dedi. )
26/26 Kale rabbukum ve rabbu abaikumul evvelin
( “Rab’binizdir ve evvelki babalarınızın da Rab’bidir." dedi. )
26/27 Kale inne rasulekumullezi ursile ileykum le mecnun
( "Kesinlikle o size gönderilen resulünüz cinlidir." dedi. )
26/28 Kale rabbul meşriki vel mağribi ve ma beynehuma in kuntum ta'kilun
( "Doğunun, batının ve o onların aralarındakilerinin Rab’bidir. Eğer akıl etmekteyseniz." dedi. )
26/29 Kale le in ittehazte ilahen ğayri le ec'alenneke minel mescunin
( "Eğer benden başka ilah edinirsen, seni hapsedilmişlerden kılacağım." dedi. )
26/30 Kale e ve lev ci'tuke bi şey'in mubin
( “Şayet sana apaçık şeyi getirsem de mi?” dedi. )
26/31 Kale fe'ti bihi in kunte mines sadikin
( "Haydi, eğer doğrulardan isen getir onu." dedi. )
26/32 Fe elka asahu fe iza hiye su'banun mubin
( Asasını attı da o zaman o apaçık ejderha oldu. )
26/33 Ve nezea yedehu fe iza hiye beydau lin nazirin
( Ve elini çekip çıkardı da o zaman o bakanlar için beyaz oldu. )
26/34 Kale lil melei havlehu inne haza lesahirun alim
( Çevresindeki ileri gelenlere "Bu kesinlikle bilgili sihirbazdır." dedi. )
26/35 Yuridu en yuhricekum min erdikum bi sihrihi fe maza te'murun
( Sihiriyle sizi yerinizden çıkarmayı ister. O halde yapılmasını istediğiniz iş nedir? )
26/36 Kalu ercih ve ehahu veb'as fil medaini haşirin
( "Onu ve kardeşini tut. Şehirlerin içine de toplayıcılar gönder." dediler. )
26/37 Ye'tuke bi kulli sehharin alim
( Sana tüm bilgili sihirbazlar ile gelsinler. )
26/38 Fe cumias seharatu li mikati yevmin ma'lum
( Böylece, belirli günün tayin edilen zamanında sihirbazlar toplandı.  )
26/39 Ve kile lin nasi hel entum muctemiun
( Ve insanlara "Sizler de toplanıyor musunuz?" denildi. )
26/40 Leallena nettebius seharate in kanu humul ğalibin
( Eğer galipler olurlarsa biz belki sihirbazlara tabi oluruz. )
26/41 Fe lemma caes seharatu kalu li fir'avne e inne lena le ecran in kunna nahnul ğalibin
( Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun’a "Eğer bizler galipler olursak, kesinlikle bize ödül olacaktır değil mi?" dediler. )
26/42 Kale neam ve innekum izen le minel mukarrabin
( "Evet. O zaman kesinlikle siz yakınlarımdan olacaksınız." dedi. )
26/43 Kale lehum musa elku ma entum mulkun
( Musa onlara "Malik olduğunuz ne varsa atın." dedi. )
26/44 Fe elkav hibalehum ve isiyyehum ve kalu bi izzeti fir'avne inna le nahnul ğalibun
( Böylece, iplerini ve asalarını attılar. "Firavun’un üstün kudreti ile kesinlikle bizler galipler olacağız." dediler. )
26/45 Fe elka musa asahu fe iza hiye telkafu ma ye'fikun
( Musa asasını attı da o zaman o uydurduklarını yuttu.  )
26/46 Fe ulkiyes seharatu sacidin
( Böylece, tüm sihirbazlar yere kapanarak atıldılar. )
26/47 Kalu amenna bi rabbil alemin
( "Alemlerin Rab’bine inandık." dediler. )
26/48 Rabbi musa ve harun
( Musa’nın ve Harun’un Rab’bine. )
26/49 Kale amentum lehu kable en azene lekum innehu le kebirukum ellezi allemekumus sihr fe le sevfe ta'lemun le ukattienne eydiyekum ve erculekum min hilafin ve le usallibennekum ecmein
( "Size izin vermemden önce O'na inandınız ha? Kesinlikle O
 size sihiri öğreten büyüğünüzmüş. O halde, yakında bileceksiniz. Ellerinizi ve ayaklarınızı karşıtlamasına kestireceğim ve sizi topluca astıracağım." dedi. )
26/50 Kalu la dayra inna ila rabbina munkalibun
( "Zararı yok. Kesinlikle biz Rab’bimize döneceğiz." dediler. )
26/51 İnna natmeu en yağfira lena rabbuna hatayana en kunna evvelel mu'minin
( "Kesinlikle biz inananların ilkleri olduk diye, Rab’bimizin bize hatalarımızı af eyleyeceğini ümit ederiz." )
26/52 Ve evhayna ila musa en esri bi ibadi innekum muttebeun
( Ve Musa’ya "Kullarımı seyirt. Kesinlikle siz takip edilenlersiniz." diye vahyettik. )
26/53 Fe ersele fir'avnu fil medaini haşirin
( Firavun şehirlerin içine toplayıcılar gönderdi. )
26/54 İnne haulai le şirzimetun kalilun
( Kesinlikle bunlar küçük, önemsiz, az topluluktur. )
26/55 Ve innehum lena le ğaizun
( Ve kesinlikle onlar bize kinlidirler, öfkelidirler. )
26/56 Ve inna le cemiun hazirun
( Ve kesinlikle biz hazır, korkulan topluluğuz. )
26/57 Fe ahracnahum min cennatin ve uyun
( Böylece, onları bahçelerden ve pınarlardan çıkardık. )
26/58 Ve kunuzin ve mekamin kerim
( Ve hazinelerden ve yüce, faydalı makamlardan. )
26/59 Kezalik ve evrasnaha beni israil
( İşte böyle. İsrailoğullarını onlara varis yaptık. )
26/60 Fe etbeuhum muşrikin
( Böylece, Güneş doğarken onları takip ettiler. )
26/61 Fe lemma terael cem'ani kale ashabu musa inna le mudrakun
( İki topluluk birbirlerini gördüklerinde, Musa’nın arkadaşları "Kesinlikle biz yetişildik, yakalandık." dediler. )
26/62 Kale kella inne meiye rabbi seyehdin
( "Asla, kesinlikle Rab’bim benimle birliktedir. Beni yönlendirecektir." dedi. )
26/63 Fe evhayna ila musa enidrib bi asakel bahr fenfeleka fe kane kulli firkin ket tavdil azim
( Böylece Musa’ya "Asan ile denize vur." diye vahyettik de patlayıp yarıldı. Her bölük büyük dağ gibi oldu. )
26/64 Ve ezlefna semmel aharin
( Ve diğerlerini de oraya yaklaştırdık. )
26/65 Ve enceyna musa ve men mea hu ecmein
( Ve Musa’yı ve O'nunla birlikte olanları topluca kurtardık. )
26/66 Summe ağraknel aharin
( Sonra diğerlerini boğduk. )
26/67 İnne fi zalike le ayeh ve ma kane ekseruhum mu'minin
( Kesinlikle bunda ayet vardır. Onların çoğunluğu inananlar olmamışlardır. )
26/68 Ve inne rabbeke le huvel azizur rahim
( Ve kesinlikle Rab’bin, o yücedir merhametlidir. )
26/69 Vetlu aleyhim nebee ibrahim
( Ve onların üzerine İbrahim’in haberini oku. )
26/70 İz kale li ebihi ve kavmihi ma ta'budun
( Zamanında babasına ve kavmine "Neye kulluk ediyorsunuz?" dedi. )
26/71 Kalu na'budu asnamen fe nezallu leha akifin
( "Putlara kulluk ediyoruz. Onlara sebatkarca meyleder eğiliriz." dediler. )
26/72 Kale hel yesmeunekum iz ted'un
( “Çağırdığınızda sizi duyarlar mı?” dedi. )
26/73 Ev yenfeunekum ev yedurrun
( Veya size fayda sağlarlar mı veya zarar verebilirler mi?  )
26/74 Kalu bel vecedna abaena kezalike yef'alun
( "Bilakis. Babalarımızı böyle yaparlarken bulduk." dediler. )
26/75 Kale e fe raeytum ma kuntum ta'budun
( "O halde, neye kulluk etmekte olduğunuzu görmez misiniz?" dedi. )
26/76 Entum ve abaukumul akdemun
( Sizler ve daha önceki babalarınız. )
26/77 Fe innehum aduvvun li illa rabbel alemin
( Böylece, kesinlikle onlar ancak alemlerin Rab’bine düşmandırlar. )
26/78 Ellezi halekani fe huve yehdin
( Beni yaratan O'dur. Artık beni O yönlendirir, )
26/79 Vellezi huve yut'imuni ve yeskin
( Ve O'dur, O'dur beni yediren ve beni içiren. )
26/80 Ve iza meridtu fe huve yeşfin
( Ve hastalandığımda O bana şifa verir. )
26/81 Vellezi yumituni summe yuhyin
( Ve beni öldüren sonra beni dirilten O'dur. )
26/82 Vellezi at'meu en yağfira li hatiy'eti yevmed din
( Ve din gününde hatalarım için af eylemesini ümit ettiğim O’dur. )
26/83 Rabbi heb li hukmen ve elhikni bis salihin
( Rab’bim bana hüküm bahşet ve beni iyilere kat. )
26/84 Vec'al li lisane sidkin fil ahirin
( Ve benim için sonrakiler içinde doğru lisan kıl. )
26/85 Vec'alni min veraseti cennetin neim
( Ve beni bolluk bahçesinin varislerinden kıl. )
26/86 Vağfir li ebi innehu kane mined dallin
( Ve babam için af eyle. Kesinlikle o sapmışlardan oldu. )
26/87 Ve la tuhzini yevme yub'asun
( Diriltilecekleri gün beni hüzünlendirme. )
26/88 Yevme la yenfeu malun ve la benun
( O gün ne mal ne de oğullar fayda vermez. )
26/89 İlla men etellahe bi kalbin selim
( Allah’a  sağlam, kusursuz kalp ile gelmiş olanların haricinde. )
26/90 Ve uzlifetil cennetu lil muttekin
( Ve cennet sakınanlar için yaklaştırılmıştır. )
26/91 Ve burrizetil cehimu li ğavin
( Ve cehennem azgınlar için ortaya çıkarılmıştır. )
26/92 Ve kile lehum eyne ma kuntum ta'budun
( Ve onlara "O kulluk etmiş olduğunuz hangisidir?" denilir. )
26/93 Min dunillah hel yensurunekum ev yentesirun
( Allah’tan başka. Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine yardım edebiliyorlar mı? )
26/94 Fe kubkibu fiha hum vel ğavun
( Artık onlar ve azgınlar oraya tıkılmışlardır. )
26/95 Ve cunudu iblise ecmeun
( Ve İblis’in orduları, askerleri de topluca. )
26/96 Kalu ve hum fiha yahtesimun
( Onlar orada tartışıp hasımlaşarak dediler ki,  )
26/97 Tellahi in kunna le fi dalalin mubin
( Allah için, kesinlikle biz apaçık sapıklık içinde olmuşuz. )
26/98 İz nusevvikum bi rabbil alemin
( Zamanında sizi alemlerin Rab’bi ile denk tuttuk. )
26/99 Ve ma edallena illel mucrimun
( Ve "Bizi suçluların haricindekiler saptırmadı." )
26/100 Fe ma lena min şafiin
( Artık bize af vesilecilerinden yoktur.  )
26/101 Ve la sadikin hamim
( Ve ne de doğru sıcak samimi arkadaş. )
26/102 Fe lev enne lena kerraten fe nekune minel mu'minin
( Keşke kesinlikle bize bir kere daha tekrar olsaydı da inananlardan olsaydık. )
26/103 İnne fi zalike le ayeh ve ma kane ekseruhum mu'minin
( Kesinlikle bunda ayet vardır. Onların çoğunluğu inananlar değildirler. )
26/104 Ve inne rabbeke le huvel azizur rahim
( Ve kesinlikle Rab’bin, o yücedir merhametlidir. )
26/105 Kezzebet kavmu nuhinil murselin
( Nuh kavmi gönderilenleri yalanladılar. )
26/106 İz kale lehum ehuhum nuhun e la tettekun
( Zamanında kardeşleri Nuh onlara "Sakınmaz mısınız?" dedi. )
26/107 İnni lekum rasulun emin
( Kesinlikle ben size güvenilir resulüm. )
26/108 Fettekullahe ve eti’un
( O halde Allah’tan sakının ve bana itaat edin. )
26/109 Ve ma es'elukum aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin
( Ve onun üzerine size ödülden sual etmiyorum. Kesinlikle ödülüm ancak alemlerin Rab’binin üzerinedir. )
26/110 Fettekullahe ve eti’un
( O halde Allah’tan sakının ve bana itaat edin. )
26/111 Kalu e nu'minu leke vettebeakel erzelun
( "Reziller sana tabi olmuşken sana mı inanalım?" dediler. )
26/112 Kale ve ma ilmi bima kanu ya'melun
( "O yaptıklarından dolayı bilgim yoktur." dedi. )
26/113 İn hisabuhum illa ala rabbi lev teş'urun
( Onların hesapları ancak Rab’bimin üzerinedir. Keşke farketseniz. )
26/114 Ve ma ene bi taridil mu'minin
( Ve ben inananları kovup uzaklaştıracak değilim.  )
26/115 İn ene illa nezirun mubin
( Kesinlikle ben ancak apaçık uyarıcıyım. )
26/116 Kalu le in lem tentehi ya nuhu le tekunenne minel mercumin
( "Eğer vazgeçip son vermezsen ey Nuh, kovulmuşlardan olacaksın." dediler. )
26/117 Kale rabbi inne kavmi kezzebun
( "Rab’bim, kesinlikle kavmim beni yalanladı." dedi. )
26/118 Feftah beyni ve beynehum fethan ve neccini ve men meiye minel mu'minin
( Artık benim ve onların arasını açılışla iyice aç. Beni ve inananlardan benimle birlikte olan kimseleri kurtar. )
26/119 Fe enceynahu ve men mea hu fil fulkil meşhun
( Böylece O'nu ve O'nunla birlikte olan kimseleri, dopdolu gemi içinde kurtardık. )
26/120 Summe ağrakna ba'dul bakin
( Sonra, geriye bakiye kalanları boğduk.  )
26/121 İnne fi zalik le ayeh ve ma kane ekseruhum mu'minin
( Kesinlikle bunda ayet vardır. Onların çoğunluğu inananlar değildirler. )
26/122 Ve inne rabbeke le huvel azizur rahim
( Ve kesinlikle Rab’bin, işte o yücedir merhametlidir. )
26/123 Kezzebet adunil murselin
( Ad gönderilenleri yalanladı. )
26/124 İz kale lehum ehuhum hudun e la tettekun
( Zamanında kardeşleri Harun onlara "Sakınmaz mısınız?" dedi. )
26/125 İnni lekum rasulun emin
( Kesinlikle ben size güvenilir resulüm. )
26/126 Fettekullahe ve eti’un
( O halde, Allah’tan sakının ve bana itaat edin. )
26/127 Ve ma es'elukum aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin
( Ve size onun üzerine ödülden sual etmiyorum. Kesinlikle ödülüm Ancak alemlerin Rab’binin üzerinedir. )
26/128 E tebnune bi kulli riy'in ayeten ta'besun
( Her tepeye ayet bina kurar da abesle iştigal edip eğlenir misiniz? )
26/129 Ve tettehizune mesania leallekum tahludun
( Ve ebedi olacağınızı umarak üretim yeri mi edinirsiniz? )
26/130 Ve iza betaştum betaştum cebbarin
( Ve tuttuğunuzda zorba gibi tutarsınız. )
26/131 Fettekullahe ve eti’un
( O halde, Allah’tan sakının ve bana itaat edin. )
26/132 Vettekullezi emeddekum bima ta'lemun
( Ve o bildiklerinizi size yayarak verenden sakının. )
26/133 Emeddekum bi en'amin ve benin
( Size hayvanları ve oğulları yaydı. )
26/134 Ve cennatin ve uyun
( Ve bahçeleri ve pınarları. )
26/135 İnni ehafu aleykum azabe yevmin azim
( Kesinlikle ben, üzerinize olacak büyük günün azabından korkarım. )
26/136 Kalu sevaun aleyna e veazte em lem tekun minel vaizin
( "Vaaz versen de vaaz verenlerden olmasan da bize aynıdır." dediler. )
26/137 İn haza illa hulukul evvelin
( Bu kesinlikle evvelkilerin ahlakları, uydurduklarıdır )
26/138 Ve ma nahnu bi muazzebin
( Ve bizler azap edilecekler değiliz.  )
26/139 Fe kezzebuhu fe ehleknahum inne fi zalike le ayeh ve ma kane ekseruhum mu'minin
( Böylece onu yalanladılar da onları helak ettik. Kesinlikle bunda ayet vardır. Onların çoğunluğu inananlar değildirler. )
26/140 Ve inne rabbeke le huvel azizur rahim
( Ve kesinlikle Rab’bin, işte o yücedir merhametlidir. )
26/141 Kezzebet semudul murselin
( Semud gönderilenleri yalanladı. )
26/142 İz kale lehum ehuhum salihun e la tettekun
( Zamanında kardeşleri Salih onlara "Sakınmaz mısınız?" dedi. )
26/143 İnni lekum rasulun emin
( Kesinlikle ben size güvenilir resulüm. )
26/144 Fettekullahe ve eti’un
( O halde Allah’tan sakının ve bana itaat edin. )
26/145 Ve ma es'elukum aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin
( Ve size onun üzerine ödülden sual etmiyorum. Kesinlikle benim ödülüm ancak alemlerin Rab’binin üzerinedir. )
26/146 E tutrakune fi ma hahuna aminin
( “O buradakinin içinde güvende olarak bırakılacak mısınız?" )
26/147 Fi cennatin ve uyun
( Bahçelerin ve pınarların içinde. )
26/148 Ve zuruin ve nahlin tal'uha hedim
( Ve ekinlerin ve tomurcukları sivrilmiş açılmış hurmaların. )
26/149 Ve tenhitune minel cibali buyuten farihin
( Ve ferahlayanlar olarak sevinçle dağlardan evler yontuyorsunuz. )
26/150 Fettekullahe ve eti’un
( O halde Allah’tan sakının ve bana itaat edin. )
26/151 Ve la tuti’u emral musrifin
( Ve müsriflerin emrine itaat etmeyin. )
26/152 Ellezine yufsidune fil erdi ve la yuslihun
( Onlar yerde bozgun yaparlar ve iyileştirmezler. )
26/153 Kalu innema ente minel musahharin
( "Kesinlikle sen sihirlenmişlerdensin." dediler. )
26/154 Ma ente illa beşerun misluna fe'ti bi ayetin in kunte mines sadikin
( Sen aynımız gibi insanın haricindeki değilsin. O halde, eğer doğrulardan isen ayeti getir. )
26/155 Kale hazihi nakatun leha şirbun ve lekum şirbu yevmin ma'lum
( İşte o dişi devedir. İçme onadır. Bilinen günde içme sizedir. )
26/156 Ve la temessuha bi suin fe ye'huzekum azabu yevmin azim
( Ve ona kötülükle dokunmayın. Yoksa büyük günün azabı sizi yakalar. )
26/157 Fe akaruha fe asbehu nadimin
( Ama onu boğazladılar da pişman olanlar oldular. )
26/158 Fe ehazehumul azab inne fi zalike le ayeh ve ma kane ekseruhum mu'minin
( Böylece azap onları yakaladı. Kesinlikle bunda ayet vardır. Onların çoğunluğu inananlar değildirler. )
26/159 Ve inne rabbeke le huvel azizur rahim
( Ve kesinlikle Rab’bin, işte o yücedir merhametlidir. )
26/160 Kezzebet kavmu lutinil murselun
( Lut kavmi gönderilenleri yalanladı. )
26/161 İz kale lehum ehuhum lutun e la tettekun
( Zamanında kardeşleri Lut onlara "Sakınmaz mısınız?" dedi. )
26/162 İnni lekum rasulun emin
( Kesinlikle ben size güvenilir resulüm. )
26/163 Fettekullahe ve eti’un
( O halde Allah’tan sakının ve bana itaat edin. )
26/164 Ve ma es'elukum aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin
( Ve size onun üzerine ödülden sual etmiyorum. Kesinlikle benim ödülüm ancak alemlerin Rab’binin üzerinedir. )
26/165 E te'tunez zukrane minel alemin
( Alemlerden erkeklere mi gidiyorsunuz? )
26/166 Ve tezerune ma haleka lekum rabbukum min ezvacikum bel entum kavmun adun
( Ve Rab’binizin o size yarattığı eşleri bırakıyorsunuz. Bilakis sizler hududu aşan kavimsiniz. )
26/167 Kalu lein lem tentehi ya lutu le tekunenne minel muhracin
( "Eğer vazgeçip son vermezsen ey Lut, çıkarılanlardan olacaksın." dediler. )
26/168 Kale inni li amelikum minel kalin
( "Kesinlikle ben çalışmalarınız, yaptıklarınız için kınayanlardanım, öfkelenenlerdenim." dedi. )
26/169 Rabbi neccini ve ehli min ma ya'melun
( Rab’bim beni ve ailemi o yaptıklarından kurtar. )
26/170 Fe necceynahu ve ehlehu ecmein
( Böylece O'nu ve ailesini topluca kurtardık. )
26/171 İlla acuzen fil ğabirin
( Geride kalanların içindeki yaşlı kadın hariç )
26/172 Summe demmernel aharin
( Sonra diğerlerini mahvettik. )
26/173 Ve emtarna aleyhim metara fe sae metarul munzerin
( Ve üzerlerine yağmur yağdırdık. Artık uyarılanların yağmuru ne kötüdür. )
26/174 İnne fi zalike le ayeh ve ma kane ekseruhum mu'minin
( Kesinlikle bunda ayet vardır. Onların çoğunluğu inananlar değildirler. )
26/175 Ve inne rabbeke le huvel azizur rahim
( Kesinlikle Rab’bin, işte o yücedir merhametlidir. )
26/176 Kezzebe ashabul eyketil murselin
( Eyke sahipleri gönderilenleri yalanladı. )
26/177 İz kale lehum şuaybun e la tettekun
( Zamanında Şuayb onlara "Sakınmaz mısınız?" dedi. )
26/178 İnni lekum rasulun emin
( Kesinlikle ben size güvenilir resulüm. )
26/179 Fettekullahe ve eti’un
( O halde Allah’tan sakının ve bana itaat edin. )
26/180 Ve ma es'elukum aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin
( Ve size onun üzerine ödülden sual etmiyorum. Kesinlikle benim ödülüm ancak alemlerin Rab’binin üzerinedir. )
26/181 Evful keyle ve la tekunu minel muhsirin
( Kile ölçeğine vefa edin ve menedenlerden, hasarlayanlardan olmayın. )
26/182 Vezinu bil kistasil mustekim
( Ve doğru kıstas ile ölçün, tartın. )
26/183 Ve la tebhasun nase eşyaehum ve la ta'sev fil erdi mufsidin
( “Ve insanlara eşyalarını eksiltmeyin. Bozguncular olarak yerde asileşmeyin." )
26/184 Vettekullezi halekakum vel cibilletel evvelin
( Ve o sizi ve evvelki yaratılışları yaratandan sakının. )
26/185 Kalu innema ente minel musahharin
( "Kesinlikle sen sihirlenmişlerdensin." dediler. )
26/186 Ve ma ente illa beşerun misluna ve in nezunnuke le minel kazibin
( Ve sen aynımız gibi insanın haricindeki değilsin. Kesinlikle seni yalancılardan zannederiz. )
26/187 Fe eskit aleyna kisefen mines semai in kunte mines sadikin
( O halde, eğer doğrulardan isen, gökten üzerimize parçalar düşür. )
26/188 Kale rabbi a'lemu bima ta'melun
( "Rab’bim ne yaptığınızı bilir." dedi. )
26/189 Fe kezzebu hu fe ehaze hum azabu yevmez zulleh inne hu kane azabe yevmin azim
( Onu yalanladılar da gölgeli günün azabı onları yakaladı. Kesinlikle o büyük günün azabıydı. )
26/190 İnne fi zalike le ayeh ve ma kane ekseruhum mu'minin
( Kesinlikle bunda ayet vardır. Onların çoğunluğu inananlar değildirler. )
26/191 Ve inne rabbeke le huvel azizur rahim
( Ve kesinlikle Rab’bin, işte o yücedir merhametlidir. )
26/192 Ve innehu le tenzilu rabbil alemin
( Ve kesinlikle o alemlerin Rab’binin indirmesidir. )
26/193 Nezele bihir ruhul emin
( Onu güvenilir ruh indirdi. )
26/194 Ala kalbike li tekune minel munzirin
( Uyarıcılardan olman için senin kalbine, )
26/195 Bi lisanin arabiyyin mubin
( Apaçık Arapça lisanı ile, )
26/196 Ve innehu lefi zuburil evvelin
( Ve kesinlikle o evvelkilerin kitaplarında da vardı. )
26/197 E ve lem yekun lehum ayeten en ya'lemehu ulemau beni israil
( İsrailoğullarının bilginlerinin onu bilmeleri size ayet olmaz mı? )
26/198 Ve lev nezzelnahu ala ba'dil a'cemin
( Ve şayet onu yabancı olan bir başkasına indirseydik, )
26/199 Fe karaehu aleyhim ma kanu bihi mu'minin
( Böylece onu onlara okusaydı, ona inananlar olmazlardı. )
26/200 Kezalike seleknahu fi kulubil mucrimin
( Onu suçluların kalplerine işte böyle soktuk. )
26/201 La yu'minune bihi hatta yeravul azabel elim
( Elim azabı görene kadar ona inanmazlar. )
26/202 Fe ye'tiyehum bağteten ve hum la yeş'urun
( Böylece onlara ansızın azap gelir de onlar farketmezler. )
26/203 Fe yekulu hel nahnu munzarun
( "Bizler bakılıp gözetilenler olur muyuz?" derler. )
26/204 E fe bi azabina yesta'cilu
( Artık azabımızı acele mi isterler? )
26/205 E fe raeyte in metta'nahum sinin
( Görmedin mi ki, eğer onları senelerce faydalandırsak, )
26/206 Summe caehum ma kanu yuadun
( Sonra onlara o vaad edilmiş olan gelse. )
26/207 Ma ağna anhum ma kanu yumetteun
( O faydalandırılmış oldukları onlara fayda sağlamaz. )
26/208 Ve ma ehlekna min karyetin illa leha munzirun
( Ve kendilerine uyarıcı olmayan şehirlerden helak etmedik. )
26/209 Zikra ve ma kunna zalimin
( Hatırlatılmıştır ve biz zalimler değiliz. )
26/210 Ve ma tenezzelet bihiş şeyatin
( Ve onu şeytanlar indirmedi. )
26/211 Ve ma yenbeğiy lehum ve ma yesteti'un
( Ve onlara yaraşmaz ve istidatları da olmaz.  )
26/212 İnnehum anis sem'i le ma'zulun
( Kesinlikle onlar duymaktan azledilenlerdir. )
26/213 Fe la ted'u meallahi ilahen ahara fe tekune minel muazzebin
( O halde, Allah ile birlikte başka ilah çağırma. Yoksa azap edilenlerden olursun. )
26/214 Ve enzir aşiratekel akrabin
( Ve en yakın aşiretini uyar. )
26/215 Vahfid cenahake li men ittebeake minel mu'minin
( İnananlardan sana tabi olanlar için kanadını gerip indir. )
26/216 Fe in asavke fe kul inni beriun min ma ta'melun
( Eğer sana isyan ederlerse, de ki: "Kesinlikle ben o yaptıklarınızdan beriyim." )
26/217 Ve tevekkel alel azizir rahim
( Ve yüce merhametliye dayanıp sığın. )
26/218 Ellezi yerake hiyne tekum
( Ayağa kalktığın zaman o seni görür. )
26/219 Ve tekallubeke fis sacidin
( Ve yere kapananların içinde dolaşmanı. )
26/220 İnnehu huves semiul alim
( Kesinlikle O, O'dur duyan bilen. )
26/221 Hel unebbiukum ala men tenezzeluş şeyatin
( Şeytanların kimin üzerine ineceklerini size haber vereyim mi? )
26/222 Tenezzelu ala kulli effakin esim
( Tüm uyduran günahkarların üzerine inerler. )
26/223 Yulkunes sem'a ve ekseruhum kazibun
( Kulak verirler. Onların çoğunluğu yalancılardır. )
26/224 Veş şuarau yettebiuhumul ğavun
( Ve şairler, onlara azmışlar tabi olurlar. )
26/225 E lem tera ennehum fi kulli vadin yehimun
( Görmedin mi ki kesinlikle onlar her vadinin içinde belirsiz fikirlerde düşüncelerde dolanırlar. )
26/226 Ve ennehum yekulune ma la yef'alun
( Ve kesinlikle onlar o yapmadıklarını söylerler. )
26/227 İllellezine amenu ve amilus salihati ve zekerullahe kesiran ventesaru min ba'di ma zulimu ve se ya'lemullezine zalemu eyye munkalebin yenkalibun
( O inananlar, iyilikler yapanlar, Allah’ı çokça hatırlayanlar ve zulmedilmeleri sonrasında yardım alanlar, öclerini alanlar hariç. O zulmedenler hangi geri dönüşe döndürüleceklerini bilecekler. )
NEML 27/1 Ta sin tilke ayatul kur'ani ve kitabin mubin
( Ta sin. Bunlar Kur'an’ın ve apaçık kitabın ayetleridir. )
27/2 Huden ve buşra lil mu’minin
( İnananlar için yönlendirme ve müjdedir. )
27/3 Ellezine yukimunes salate ve yu'tunez zekate ve hum bil ahirati hum yukinun
( O duaya kalkanlar, zekatı verenler ve onlar ahirete kanidirler. )
27/4 İnnellezine la yu'minune bil ahirati zeyyenna lehum a'malehum fe hum ya'mehun
( Kesinlikle o ahirete inanmayanlara, onlara işlerini süsledik de onlar bocalarlar. )
27/5 Ulaikellezine lehum suul azabi ve hum fil ahirati humul ahserun
( İşte onlar, kötü azap onlaradır. Onlar ahirette, onlar en hasarlı olanlardır. )
27/6 Ve inneke le tulekkal kur'ane min ledun hakimin alim
( Ve kesinlikle sen Kur'an’ı hakimin bilenin indinden kabul edip alıyorsun. )
27/7 İz kale musa li ehlihi inni anestu nara seatikum minha bi haberin ev atikum bi şihabin kabesin leallekum tastalun
( Zamanında Musa ailesine "Kesinlikle ben ateş gördüm. Size ondan haber ile geleceğim. Veya size kor gibi kıvılcım ile geleceğim. Umulur ki ısınırsınız." dedi. )
27/8 Fe lemma caeha nudiye en burike men fin nari ve men havleha ve subhanellahi rabbil alemin
( Böylece oraya vardığında, "O ateşin içindeki ve onun çevresindeki kimseler bereketli kılınmışlardır. Alemlerin Rab’bi Allah yücedir." diye seslenildi. )
27/9 Ya musa innehu enellahul azizul hakim
( Ey Musa, kesinlikle ki ben yüce hakim olan Allah’ım. )
27/10 Ve elki asak fe lemma raaha tehtezzu ke enneha cannun vella mudbiran ve lem yuakkib ya musa la tehaf inni la yehafu ledeyyel murselun
( Ve asanı at. Böylece onu kesinlikle yılan gibi titreşirken gördüğünde arkasına dönmeden, ardına bakmadan kaçtı. "Ey Musa korkma. Kesinlikle benim. Gönderilenler huzurumda korkmazlar." )
27/11 İlla men zaleme summe beddele husnen ba'de suin fe inni ğafurun rahim
( O zulmedenler, sonra da kötülüğün ardından güzelliğe değiştirenler hariç. Artık kesinlikle ben affedenim merhametliyim. )
27/12 Ve edhil yedeke fi ceybike tahruc beydae min ğayri su'in fi tis'i ayatin ila fir'avne ve kavmih innehum kanu kavmen fasikin
( Ve elini koynuna sok. Firavun’a ve kavmine yönelik dokuz ayetin içinde olarak kusursuz beyaz olarak çıkacaktır. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )
27/13 Fe lemma caethum ayatuna mubsiraten kalu haza sihrun mubin
( Ayetlerimiz onlara görünür olarak geldiğinde "Bu apaçık sihirdir." dediler. )
27/14 Ve cehadu biha vesteykanetha enfusuhum zulmen ve uluvva fenzur keyfe kane akibetul mufsidin
( Ve nefisleri kani olmayı istemesine rağmen, zulümle ve büyüklenerek onlarla cihad ettiler. Artık bak bozguncuların sonu nasıl oldu. )
27/15 Ve lekad ateyna davude ve suleymane ilma ve kalel hamdu lillahillezi faddalena ala kesirin min ibadihil mu'minin
( Ve Davud’a ve Süleyman’a ilim verdik. "Övgü, bizi o inanan kullarından çoğuna üstün kılan Allah için." dediler. )
27/16 Ve verise suleymanu davude ve kale ya eyyuhen nasu ullimna mentikat tayri ve utina min kulli şey’inne haza le huvel fadlul mubin
( Ve Süleyman Davud’a varis oldu. "Ey insanlar, bize kuş konuşması öğretildi. Bize her şeyden verildi. Kesinlikle bu, o apaçık üstünlüktür, lütuftur." dedi. )
27/17 Ve huşira li suleymane cunuduhu minel cinni vel insi vet tayri fe hum yuzeun
( Ve cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan orduları, askerleri Süleyman için toplandı. Artık onlar düzenlenip hizalanıyorlardı. )
27/18 Hatta iza etev ala vadin nemli kalet nemletun ya eyyuhen nemludhulu mesakinekum la yahtimennekum suleymanu ve cunuduhu ve hum la yeş'urun
( Nihayet karıncalı vadiye yettiklerinde, bir karınca "Ey karıncalar, meskenlerinize girin ki Süleyman ve orduları, farketmezlerken sizi ezmesinler." dedi. )
27/19 Fe tebesseme dahiken min kavliha ve kale rabbi evzi'ni en eşkura ni'metekelleti en'amte aleyye ve ala valideyye ve en a'mele salihan terdahu ve edhilni bi rahmetike fi ibadikes salihin
( Onun sözünden dolayı gülüp tebessüm ederek "Rab’bim bana, o üzerime ve ana babamın üzerine nimet olarak verdiğin nimetine şükretmeyi ve hoşnut olacağın iyilikler yapmayı yerleştir. Rahmetinle, beni iyi olan kullarının içine sok." dedi. )
27/20 Ve tefekkadet tayra fe kale ma liye la eral hudhude em kane minel ğaibin
( Ve kuşları inceledi de "Ne oluyor bana? Hüdhüdü neden göremiyorum? Gayblardan mı oldu?" dedi. )
27/21 Le uazzibennehu azaben şediden ev le ezbehannehu ev le ye'tiyenni bi sultanin mubin
( Kesinlikle ona şiddetli azap vereceğim veya kesinlikle onu boğazlayacağım veya kesinlikle bana apaçık delil ile gelecek. )
27/22 Fe mekese ğayra beiydin fe kale ehattu bima lem tuhit bihi ve ci'tuke min sebein bi nebin yekin
( Çok geçmeden "O senin kavrayamadığını, bilmediğini kavradım, öğrendim. Sana Sebe’den kesin doğru haber getirdim." dedi. )
27/23 İnni vecedtumraeten temlikuhum ve utiyet min kulli şey'in ve leha arşun azim
( Kesinlikle ben, onlara malik olan, hükmeden ve her şeyden verilmiş bir kadın buldum. Büyük taht onadır. )
27/24 Vecedtuha ve kavmeha yescudune liş şemsi min dunillahi ve zeyyene lehumuş şeytanu a'malehum fe saddehum anis sebili fe hum la yehtedun
( Ve onu ve kavmini Allah’tan başka Güneş için yere kapanırlarken buldum. Şeytan yaptıklarını onlara süslü kıldı da onları yoldan döndürdü. Artık onlar yönlenemezler. )
27/25 En la yescudu lillahillezi yuhricul hab'e fis semavati vel erdi ve ya'lemu ma tuhfune ve ma tu'linun
( Göklerde ve yerde gizleneni çıkaran, ne gizlediğinizi ve ne açıkladığınızı bilen o Allah için yere kapanmazlar. )
27/26 Allahu la ilahe illa huve rabbul arşil azim
( Kendinden başka ilah olmayan Allah, büyük arşın, tahtın Rab’bidir. )
27/27 Kale senenzuru e sadakte em kunte minel kazibin
( "Doğru musun yoksa yalancılardan mısın bakacağız." dedi. )
27/28 İzheb bi kitabi haza fe elkih ileyhim summe tevelle anhum fenzur maza yarciun
( Bu kitap ile git de onu onlara atıp bırak. Sonra onlara yüz çevir de neye dönerler bak. )
27/29 Kalet ya eyyuhel meleu inni ulkiye ileyye kitabun kerim
( "Ey ileri gelenler kesinlikle bana faydalı yüce kitap atılıp bırakıldı." dedi. )
27/30 İnnehu min suleymane ve innehu bismillahirrahmanirrahim
( Kesinlikle o Süleyman’dandır. Kesinlikle o şefkatli merhametli Allah’ın ismi iledir. )
27/31 En la ta'lu aleyye ve'tuni muslimin
( Benim üzerime ululanmayın ve bana teslim olanlar olarak gelin. )
27/32 Kalet ya eyyuhel meleu eftuni fi emri ma kuntu katiaten emran hatta teşhedun
( "Ey ileri gelenler, bana işim hakkında fetva verin, fikir bildirin. Siz şahit olana kadar, ben o işi kesen, o işte kesin olmam." dedi. )
27/33 Kalu nahnu ulu kuvvetin ve ulu be'sin şedidin vel emru ileyki fenzuri maza te'murin
( "Bizler kuvvet sahibiyiz ve şiddetli zorluk azap ehliyiz. İş sanadır. O halde ne emredeceğine bak." dediler. )
27/34 Kalet innel muluke iza dehalu karyeten efseduha ve cealu eizzete ehliha ezilleh ve kezalike yefalun
( "Kesinlikle melikler hükümdarlar şehire girdiklerinde orayı bozguna uğratırlar. Oranın değerli saygın, üstün kudretli sahiplerini zelil kılarlar. İşte böyle yaparlar." dedi. )
27/35 Ve inni mursiletun ileyhim bi hedeyyetin fe naziratun bima yarciul murselun
( Ve kesinlikle ben onlara hediye göndereyim de gönderilenler ne ile dönerler bakayım. )
27/36 Fe lemma cae suleymane kale e tumidduneni bi malin fe ma ataniyellahu hayrun min ma atakum bel entum bi hediyyetikum tefrahun
( Süleyman geldiğinde "Mal ile imdadıma mı yetmek istiyorsunuz? Allah’ın o bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır. Bilakis sizler hediyeleriniz ile ferahlayıp sevinirsiniz." dedi. )
27/37 İrci’ileyhim fe lene'tiyennehum bi cunudin la kibele lehum biha ve le nuhricennehum minha ezilleten ve hum sağirun
( Dön onlara. Kesinlikle biz onlara, yönelemeyecekleri, karşı koyamayacakları ordular, askerler ile yetip geleceğiz. Kesinlikle onları oradan zeliller ve alçaklar olarak çıkaracağız. )
27/38 Kale ya eyyuhel meleu eyyukum ye'tini bi arşiha kable en ye'tuni muslimin
( "Ey ileri gelenler, bana teslim olanlar olarak gelmelerinden önce, hanginiz bana onun tahtını getirir." dedi. )
27/39 Kale ifritun minel cinni ene atike bihi kable en tekume min mekamik ve inni aleyhi le kaviyyun emin
( Cinlerden İfrit "Ben onu sana, sen makamından kalkmadan önce getiririm. Kesinlikle ben onun üzerine kuvvetliyim güvenilirim." dedi. )
27/40 Kalellezi indehu ilmun minel kitabi ene atike bihi kable en yertedde ileyke tarfuk fe lemma raahu mustekirran indehu kale haza min fadli rabbi li yebluveni e eşkuru em ekfur ve men şekera fe innema yeşkuru li nefsih ve men kefera fe inne rabbi ğaniyyun kerim
( Kitaptan o ilmi indinde olan "Bakışının sana dönmesinden önce ben sana onu getiririm." dedi. Böylece onu indinde yerleşmiş olarak gördüğünde "Bu, şükür mü ederim, inkar mı ederim diye beni sınamak için Rab’bimin üstünlüğündendir, lütfundandır. Kim şükrederse, kesinlikle nefsi için şükreder. Kim inkar ederse, kesinlikle Rab’bim ganidir, faydalıdır yücedir." dedi. )
27/41 Kale nekkiru leha arşeha nenzur e tehtedi em tekunu minellezine la yehtedun
( "Onun tahtını ona bilinmeyen hale sokun. Bakalım yönlenecek mi, yoksa o yönlenmeyenlerden mi olacak?" dedi. )
27/42 Fe lemma caet kile e hakeza arşuk kalet ke ennehu huve utinel ilme min kabliha ve kunna muslimin
( Geldiğinde "Senin tahtın böyle midir?" denildi. "Kesinlikle o gibidir o. Ondan önce bize ilim verilmişti. Biz inananlar olduk." dedi. )
27/43 Ve saddeha ma kanet ta'budu min dunillah inneha kanet min kavmin kafirin
( Ve o Allah’tan başka kulluk ettikleri, onu döndürdü engelledi. Kesinlikle o inkarcılar kavmindendi. )
27/44 Kile lehedhulis sarh fe lemma raethu hasibethu lucceten ve keşefet an sakayha kale innehu sarhun mumerradun min kavarir kalet rabbi inni zalemtu nefsi ve eslemtu mea suleymane lillahi rabbil alemin
( Ona "Köşke gir." denildi. Onu gördüğünde, onu engin su sandı. Bacağını açıp kaldırdı. "Kesinlikle o billurdan imar edilmiş köşktür." dedi. "Rab’bim, kesinlikle ben nefsime zulmettim ve Süleyman ile birlikte, alemlerin Rab’bi Allah için teslim oldum." dedi. )
27/45 Ve lekad erselna ila semude ehahum salihan en i'budullahe fe iza hum ferikani yahtesimun
( Ve Semud’a kardeşleri Salih’i, "Allah’a  kulluk edin." diye gönderdik. Bunun üzerine, o zaman onlar ikiye bölünüp tartıştılar, hasımlaştılar. )
27/46 Kale ya kavmi lime testa'cilune bis seyyieti kablel haseneh lev la testağfirunellahe leallekum turhamun
( "Ey kavmim, neden güzelliklerden önce kötülükleri acele oluşturmak istiyorsunuz. Allah’tan af istemeniz gerekmez miydi? Umulur ki merhamet edilirsiniz." dedi. )
27/47 Kalut tayyerna bike ve bi men meak kale tairukum indellahi bel entum kavmun tuftenun
( "Bize, senden ve o seninle birlikte olan kimselerden dolayı uğursuzluk geldi." dediler. "Uğursuzluğunuz Allah’ın indindedir. Bilakis sizler sınanan kavimsiniz." dedi. )
27/48 Ve kane fil medineti tis'atu rahtin yufsidune fil erdi ve la yuslihun
( Ve şehirin içinde, yerde bozgun yapan ve iyileştirmeyen, iyileşmeyen dokuz çete vardı. )
27/49 Kalu tekasemu billahi le nubeyyitennehu ve ehlehu summe le nekulenne li veliyyihi ma şehidna mehlike ehlihi ve inna le sadikin
( Allah’a  yemin ederek "Kesinlikle O'nun evine ve ailesine girelim. Sonra O'nun dostuna "O'nun ailesinin helakına şahit olmadık. Kesinlikle biz doğrularız." diyelim" dediler. )
27/50 Ve mekeru mekran ve mekerna mekran ve hum la yeş'urun
( Ve hileli tuzak kurdular. Onların farketmedikleri hileli tuzak kurduk. )
27/51 Fenzur keyfe kane akibetu mekrihim enna demmernahum ve kavmehum ecmein
( Artık hileli tuzaklarının sonu nasıl oldu bak. Kesinlikle biz onları ve kavimlerini topluca mahvettik. )
27/52 Fe tilke buyutuhum haviyeten bima zalemu inne fi zalike le ayeten li kavmin ya'lemun
( İşte o zulmetmelerinden dolayı çökmüş, ıssız evleri. Bilen kavim için, kesinlikle bunda ayetler vardır. )
27/53 Ve enceynellezine amenu ve kanu yettekun
( Ve o inananları ve sakınmış olanları kurtardık. )
27/54 Ve lutan iz kale li kavmihi e te'tunel fahişete ve entum tubsirun
( Ve zamanında Lut kavmine "Sizler göre göre ahlaksızlık mı yapıyorsunuz?" dedi. )
27/55 E innekum le te'tuner ricale şehveten min dunin nisa’bel entum kavmun techelun
( Kesinlikle siz kadınların dışında, şehvetle erkeklere mi yetiyorsunuz? Bilakis sizler cahillik eden kavimsiniz. )
27/56 Fe ma kane cevabe kavmihi illa en kalu ahricu ale lutin min karyetikum innehum unasun yetetahherun
( Kavminin cevabı "Lut’un ailesini şehirinizden çıkarın. Kesinlikle onlar temiz olan insanlar." demelerinin haricindeki olmadı. )
27/57 Fe enceynahu ve ehlehu illemraetehu kaddernaha minel ğabirin
( Böylece O'nu ve ailesini kurtardık. Karısı hariç. Onu geride kalanlardan takdir ettik. )
27/58 Ve emtarna aleyhim metara fe sae metarul munzerin
( Ve onların üzerine yağmur yağdırdık. Artık uyarılanların yağmuru ne kötüdür. )
27/59 Kulil hamdu lillahi ve selamun ala ibadihillezinastafa allahu hayrun en ma yuşrikun
( De ki: "Övgü Allah içindir. Selamet ise O’nun seçkin kullarının üzerinedir. Allah mı daha hayırlıdır? Yoksa o ortak koştukları mı?" )
27/60 Em men halekas semavati vel erda ve enzele lekum mines semai maa fe enbetna bihi hadaika zate behceh ma kane lekum en tunbitu şeceraha e ilahun meallah bel hum kavmun ya'dilun
( Yoksa o gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indiren mi? Böylece onunla özel güzel olan bahçeler bitirip yetiştirdik. Size onun ağacını bitirip yetiştirmek olamadı. Allah ile birlikte ilah mı var? Bilakis onlar muadil kılan ortak koşan kavimdir. )
27/61 Em men cealel erda kararan ve ceale hilaleha enharan ve ceale leha ravasiye ve ceale beynel bahrani haciza e ilahun meallah bel ekseruhum la ya'lemun
( Yoksa o yeri durak, karar yeri kılan, arasında nehirler oluşturan, ona dağlar oluşturan ve iki denizin arasına engel oluşturan mı? Allah ile birlikte ilah mı var? Bilakis onların çoğunluğu bilmezler. )
27/62 Em men yucibul mudtarra iza deahu ve yekşifus sue ve yec'alukum hulefael ard e ilahun meallah kalilen ma tezekkerun
( Yoksa o onu çağırdığında, darlıkta olana cevap veren ve kötülüğü kaldırıp açan ve sizi yerin halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte ilah mı var? Ne az hatırlıyorsunuz. )
27/63 Em men yehdikum fi zulumatil berri vel bahri ve men yursilur riyaha buşran beyne yedey rahmetih e ilahun meallah tealellahu an ma yuşrikun
( Yoksa karada ve denizde karanlıkların içinde sizi yönlendiren ve rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen mi? Allah ile birlikte ilah mı var? Allah o ortak koştuklarınızdan yücedir. )
27/64 Em men yebdeul halka summe yu’iduhu ve men yerzukukum mines semai vel ard e ilahun meallah kul hatu burhanekum in kuntum sadikin
( Yoksa o yaratışı ortaya çıkarıp başlatan, sonra onu tekrarlayıp döndüren ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile birlikte ilah mı var? De ki: "Eğer doğrular iseniz, delilinizi getirin." )
27/65 Kul la ya'lemu men fis semavati vel erdil ğaybe illellah ve ma yeş'urune eyyane yub'asun
( De ki: "O göklerde ve yerde olan kimseler, Allah’ın haricinde gaybı bilmezler. Ne zaman diriltileceklerini farketmezler." )
27/66 Bel iddarake ilmuhum fil ahirati bel hum fi şekkin minha bel hum minha amun
( Bilakis onlara ahiret hakkında ilimleri gelmiştir. Bilakis onlar ondan şüphe içindedirler. Bilakis onlar ondan yana kördürler.  )
27/67 Ve kalellezine keferu e iza kunna turaben ve abauna e inna le muhracun
( Ve o inkar edenler, "Biz ve babalarımız toprak olduğumuzda mı kesinlikle çıkarılacağız?" derler. )
27/68 Lekad vuidna haza nahnu ve abauna min kablu in haza illa esatirul evvelin
( Bizler ve babalarımız önceden bundan tehdit edildik, vaad edildik. Kesinlikle bu ancak evvelkilerin masallarıdır. )
27/69 Kul siru fil erdi fenzuru keyfe kane akibetul mucrimin
( De ki: "Yerde gezin de suçluların sonu nasıl oldu bakın?" )
27/70 Ve la tahzen aleyhim ve la tekun fi daykin min ma yemkurun
( Ve onlar üzerine hüzünlenme. O hile yapıp tuzak kurmalarından sıkıntı içinde olma. )
27/71 Ve yekulune meta hazel va'du in kuntum sadikin
( Ve "Eğer doğrular iseniz, ne  zamandır bu vaad?" derler. )
27/72 Kul asa en yekune radife lekum ba'dullezi testa'cilun
( De ki: "Belki o acele istediğinizin bazısı sizin ardınızda olacaktır." )
27/73 Ve inne rabbeke le zu fadlin alen nasi ve lakinne ekserahum la yeşkurun
( Ve kesinlikle Rab’bin insanlar üzerine üstünlük, lütuf sahibidir. Lakin onların çoğunluğu şükretmezler. )
27/74 Ve inne rabbeke le ya'lemu ma tukinnu suduruhum ve ma yu'linun
( Ve kesinlikle Rab’bin göğüslerinde ne gizlediklerini ve ne açıkladıklarını bilir. )
27/75 Ve ma min ğaibetin fis semai vel erdi illa fi kitabin mubin
( Ve gökte ve yerde apaçık kitabın içinde olmasının haricinde gaybdan yoktur. )
27/76 İnne hazel kur'ane yekussu ala beni israile ekserallezi hum fihi yahtelifun
( Kesinlikle bu Kur'an İsrailoğullarına, hakkında ihtilafa düştüklerinin çoğunu anlatır.  )
27/77 Ve innehu le huden ve rahmetun lil mu’minin
( Ve kesinlikle o inananlar için yönlendirmedir ve rahmettir. )
27/78 İnne rabbeke yakdiy beynehum bi hukmih ve huvel azizul alim
( Kesinlikle Rab’bin hükmü ile onların aralarında hükmeder. O yücedir bilendir. )
27/79 Fe tevekkel alellah inneke alel hakkil mubin
( O halde Allah’a  dayanıp sığın. Kesinlikle sen apaçık gerçek üzerindesin. )
27/80 İnneke la tusmiul mevta ve la tusmius summed duae iza vellev mudbirin
( Sen ölülere kesinlikle duyuramazsın ve arkalarını dönenler olarak yüz çevirdiklerinde, çağrıyı sağırlara da duyuramazsın. )
27/81 Ve ma ente bi hadil umyi an dalaletihim in tusmiu illa men yu'minu bi ayatina fe hum muslimun
( Ve sen körleri sapıklıklarından yönlendirecek değilsin. Kesinlikle ancak ayetlerimize inananlara duyurabilirsin. Artık onlar teslim olanlardır. )
27/82 Ve iza vekaal kavlu aleyhim ahracna lehum dabbeten minel erdi tukellimuhum ennen nase kanu bi ayatina la yukinun
( Ve söz onlar üzerine vaki olduğunda, onlara yerden debelelen çıkarırız da onlara "Kesinlikle insanların ayetlerimize kani olmayanlar olduklarını" kelam edip söyler. )
27/83 Ve yevme nahşuru min kulli ummetin fevcen min men yukezzibu bi ayatina fe hum yuzeun
( Ve o gün her topluluktan, ayetlerimizi yalanlayanlardan bir bölük toplarız. Artık onlar hizalanırlar. )
27/84 Hatta iza cau kale e kezzebtum bi ayati ve lem tuhiytu biha ilmen en maza kuntum ta'melun
( Nihayet geldiklerinde, "Ayetlerimi yalanladınız mı? Onu ilmen kuşatıp kavrayamadınız. Yoksa neydi yapmakta olduğunuz?" dedi. )
27/85 Ve vekaal kavlu aleyhim bima zalemu fe hum la yentikun
( Ve o zulmetmelerinden dolayı onlar üzerine söz vaki olur. Artık onlar konuşamazlar. )
27/86 E lem yerav enna cealnel leyle li yeskunu fihi ven nehara mubsira inne fi zalike le ayatin li kavmin yu'minun
( Geceyi içinde iskan edilmeye ve gündüzü de görmeye nasıl oluşturduğumuzu görmediler mi? İnanan kavim için kesinlikle bunda ayetler vardır. )
27/87 Ve yevme yunfehu fis suri fe fezia men fis semavati ve men fil erdi illa men şaellah ve kullun etevhu dahirin
( Ve borunun içine üflendiği gün, Allah’ın diledikleri hariç, o göklerdeki kimseler ve yerdeki kimseler korkarlar, telaşa düşerler. Hepsi alçalarak O’na gelirler.  )
27/88 Ve teral cibale tahsebuha camideten ve hiye temurru merras sehab sun'allahillezi etkane kulle şey’innehu habirun bima tefalun
( Ve dağları görürsün de onları cansız gibi sabit sanarsın. Onlar bulutun geçmesi gibi geçerler. O, her şeyi yapan Allah’ın sanatıdır. Kesinlikle O ne yaptığınızdan haberdardır. )
27/89 Men cae bil haseneti fe lehu hayrun minha ve hum min fezein yevmeizin aminin
( Kim güzellikle gelirse, artık ondan daha hayırlısı onadır. O gün onlar korkudan, eziyetten güvendedirler. )
27/90 Ve men cae bis seyyieti fe kubbet vucuhuhum fin nar hel tuczevne illa ma kuntum ta'melun
( Ve kim kötülükle gelirse, artık onların yüzleri ateşin içine yuvarlanır. O yapmakta olduklarınızın haricinde mi karşılıklandırılacaksınız? )
27/91 İnnema umirtu en a'bude rabbe hazihil beldetillezi harrameha ve lehu kulli şey'in ve umirtu en ekune minel muslimin
( Kesinlikle o emrolunduğum, bu beldenin, onu saygın kılan Rab’bine kulluk etmektir. Her şey O’nadır. Teslim olanlardan olmaya emrolundum. )
27/92 Ve en etluvel kur'an fe men ihteda fe innema yehtedi li nefsih ve men dalle fe kul innema ene minel munzirin
( Ve Kur'an’ı okumaya. Artık kim yönlenirse, kesinlikle nefsi için yönlenir. Kim saparsa, o halde de ki: "Kesinlikle ben uyarıcılardanım." )
27/93 Ve kulil hamdu lillahi seyurikum ayatihi fe ta'rifuneha ve ma rabbuke bi ğafilin an ma ta'melun
( Ve "Övgü Allah içindir. Size ayetlerini gösterecek de onları bileceksiniz. Rab’bin o yaptıklarınızdan habersiz değildir." )
KASAS 28/1 Ta sin mim
( Ta sin mim   )
28/2 Tilke ayatul kitabil mubin
( Bunlar apaçık kitabın ayetleridir. )
28/3 Netlu aleyke min nebei musa ve fir'avne bil hakki li kavmin yu'minun
( Sana Musa’nın ve Firavun’un haberlerinden, inanan kavim için, gerçek ile okuruz.  )
28/4 İnne fir'avne ala fil erdi ve ceale ehleha şiyean yestad'ifu taifeten minhum yuzebbihu ebnaehum ve yestahyi nisaehum innehu kane minel mufsidin
( Kesinlikle Firavun yerde büyüktü. Onun sahiplerini grup halinde kıldı. Onlardan bir grubun zayıf olmasını istiyordu. Onların oğullarını boğazladı ve kadınlarını sağ bıraktı. Kesinlikle o bozgunculardandı. )
28/5 Ve nuridu en nemunne alellezinestud'ifu fil erdi ve nec'alehum eimmeten ve nec'alehumul varisin
( Ve yerde o zayıf bırakılanlara nimet vermeyi ve onları önderler kılmayı ve onları varisler kılmayı istedik.  )
28/6 Ve numekkine lehum fil erdi ve nuriye fir'avne ve hamane ve cunudehuma minhum ma kanu yahzerun
( Ve yerde onlara imkan vermeyi. Firavun’a, Haman’a ve onların ordularına, askerlerine de o onlardan çekinmiş, korkmuş olduklarını göstermeyi. )
28/7 Ve evhayna ila ummi musa en erdiiyh fe iza hifti aleyhi fe elkiyhi fil yemmi ve la tehafi ve la tahzeni inna radduhu ileyki ve cailuhu minel murselin
( Ve Musa’nın annesine O'nu emzirmesini vahyettik. O'nun üzerine korktuğunda, "O'nu denize bırak, korkma ve hüzünlenme. Kesinlikle biz O'nu sana geri döndürürüz. O'nu gönderilenlerden kılarız." )
28/8 Feltekatahu alu fir'avne li yekune lehum aduvven ve hazena inne fir'avne ve hamane ve cunudehuma kanu hatiin
( Böylece, Firavun’un ailesi O'nu, onlara düşman ve hüzün olması için aldılar. Kesinlikle Firavun, Haman ve onların orduları, askerleri kesinlikle hatalıydılar. )
28/9 Ve kalet imraetu fir'avne kurratu aynin li ve lek la taktuluhu asa en yenfeana ev nettehizehu veleden ve hum la yeş'urun
( Ve Firavun’un karısı "Benim ve senin gözümüze aydınlık. O'nu öldürmeyin. Belki bize faydası olur veya O'nu çocuk ediniriz." dedi. Onlar farketmiyorlardı. )
28/10 Ve asbeha fuadu ummi musa fariğa in kadet le tubdi bihi lev la en rabatna ala kalbiha li tekune minel mu'minin
( Ve Musa’nın annesinin yüreği boş kaldı. Şayet inananlardan olması için kalbini sağlamca bağlamasaydık kesinlikle onu açığa vuracaktı. )
28/11 Ve kalet li uhtihi kussihi fe besurat bihi an cunubin ve hum la yeş'urun
( Ve kızkardeşine "O'nu takip et." dedi. Böylece onlar farketmezlerken onu yan tarafından gözetledi.  )
28/12 Ve harramna aleyhil meradia min kablu fe kalet hel edullukum ala ehli beytin yekfulunehu lekum ve hum lehu nasihun
( Ve hastalığı onun üzerine önceden haram kılmıştık. "Sizi, sizin namınıza O'na kefil olacak ve O'na nasihat verip yetiştirecek ev sahiplerine yönelteyim mi?" dedi. )
28/13 Fe radednahu ila ummihi key tekarra aynuha ve la tahzene ve li ta'leme enne va'dellahi hakkun ve lakinne ekserahum la ya'lemun
( Böylece gözü aydın olsun ve hüzünlenmesin diye ve Allah’ın vaadinin kesinlikle gerçek olduğunu bilmesi için O'nu annesine geri döndürdük. Lakin onların çoğunluğu bilmezler. )
28/14 Ve lemma beleğa eşuddehu vesteva ateynahu hukmen ve ilma ve kezalike neczil muhsinin
( Ve olgunluğuna erişip dimdik doğrulunca, O'na hüküm ve ilim verdik. İyilik yapanları işte böyle karşılıklandırırız. )
28/15 Ve dehalel medinete ala hiyni ğafletin min ehliha fe vecede fiha raculeyni yaktetilani haza min şiatihi ve haza min aduvvih festeğasehullezi min şiatihi alellezi min aduvvihi fe vekezehu musa fe kada aleyhi kale haza min ameliş şeytan innehu aduvvun mudillun mubin
( Ve sahiplerinin habersiz olduğu bir zamanda şehire girdi. Orada iki erkeği kavga ederlerken buldu. Bu kendi tarafından olan, bu düşmandan olan. O kendi tarafında olan o düşman olana karşı yardım istedi. Böylece Musa ona yumruk vurdu ve ona işini yerine getirdi. "Bu şeytanın işlerindendir, yaptıklarındandır. Kesinlikle o saptıran apaçık düşmandır." dedi. )
28/16 Kale rabbi inni zalemtu nefsi fağfir li fe ğafera leh innehu huvel ğafurun rahim
( "Rab’bim, kesinlikle ben nefsime zulmettim. O halde, bana af eyle." dedi. Böylece, O'na af eyledi. Kesinlikle O, O affedendir merhametlidir.  )
28/17 Kale rabbi bima en'amte aleyye fe lem ekune zahiran lil mucrimin
( "Rab’bim, bana nimet vermenden dolayı suçlulara destek olmam." dedi. )
28/18 Fe asbeha fil medineti haifen yeterakkabu fe izellezistensarahu bil emsi yestasrihuh kale lehu musa inneke le ğaviyyun mubin
( Böylece şehirin içinde korkarak, gözetleyerek sabahladı. O dün O'ndan yardım isteyen kimse O'ndan yardım istediğinde Musa ona "Kesinlikle sen apaçık azgınsın." dedi. )
28/19 Fe lemma en erade en yebtişe billezi huve aduvvun lehuma kale ya musa e turidu en taktuleni kema katelte nefsen bil emsi in turidu illa en tekune cebbara fil erdi ve ma turidu en tekune minel muslihin
( Onların düşmanı olanı yakalamayı isteyince, "Ey Musa, dün bir nefsi öldürdüğün gibi beni de öldürmek mi istiyorsun? Kesinlikle sen ancak yerde zorba olmayı istiyorsun da iyileştirenlerden olmayı istemiyorsun." dedi. )
28/20 Ve cae raculun min aksal medineti yes'a kale ya musa innel melee ye'temirune bike li yaktuluke fahruc inni leke minen nasihin
( Ve şehirin uzağından erkek koşarak geldi. "Ey Musa, kesinlikle ileri gelenler senin hakkında, seni öldürmek için görüşüyorlar. Artık çık. Kesinlikle ben sana nasihat verenlerdenim." dedi. )
28/21 Fe harace minha haifen yeterakkabu kale rabbi neccini minel kavmiz zalimin
( Böylece oradan korkarak, gözetleyerek çıktı. "Rab’bim beni zalimler kavminden kurtar." dedi. )
28/22 Ve lemma teveccehe tilkae medyene kale asa rabbi en yehdiyeni sevaes sebil
( Ve yüzünü bu Medyen’e döndüğünde, "Rab’bimin beni düz yola yönlendirmesi umulur." dedi. )
28/23 Ve lemma verade mae medyene vecede aleyhi ummeten minen nasi yeskune ve veced min dunihim umraeteyni tezudan kale ma hatbukuma kaleta la neskiy hatta yusdirar riau ve ebuna şeyhun kebir
( Ve Medyen suyuna vardığında, orada sulayan insanlardan bir topluluk buldu. Onlardan başka çekinik iki kadın gördü. "İşiniz, derdiniz nedir?" dedi. "Çobanlar sulayıp çekilmeden sulamayız. Babamız da oldukça yaşlı adamdır." dediler. )
28/24 Fe seka lehuma summe tevella ilez zilli fe kale rabbi inni li ma enzelte ileyye min hayrin fekir
( Böylece onlara suladı. Sonra gölgeye yüz çevirdi de "Rab’bim kesinlikle ben, bana hayırdan o indireceğine muhtacım." dedi. )
28/25 Fe caethu ihdahuma temşi alestihyain kalet inne ebi yed'uke li yecziyeke ecra ma sekayte lena fe lemma caehu ve kassa aleyhil kasasa kale la tehaf necevte minel kavmiz zalimin
( Onların biri utangaç halde yürüyerek O'na geldi. "Kesinlikle babam, bize o sulamanın karşılığını sana ödül olarak vermek için seni çağırır." dedi. O geldiğinde, onlara hikaye anlattı. "Korkma. Zalimler kavminden kurtuldun." dedi. )
28/26 Kalet ihdahuma ya ebetiste'cirhu inne hayra men iste'certel kaviyyul emin
( Onlardan biri "Ey baba, onu ücretlendirmeyi iste. Kesinlikle ücretlendirmeyi isteyeceğin kimselerin en hayırlısıdır. Kuvvetlidir güvenilirdir." dedi.  )
28/27 Kale inni uridu en unkihake ihdebneteyye hateyni ala en te'curani semaniye hicec fe in etmente aşran fe min indik ve ma uridu en eşukka aleyk seteciduni in şaellahu mines salihin
( "Kesinlikle ben, bana sekiz yıl ücretlenmen karşılığında şu iki kızımdan birini sana nikahlamayı isterim. Eğer ona tamamlarsan senin indindendir. Sana meşakkat vermeyi istemem. Eğer Allah dilerse beni iyilerden bulacaksın." dedi. )
28/28 Kale zalike beyni ve beynek eyyemel eceleyni kadaytu fe la udvane aleyy vallahu ala ma nekulu vekil
( "Bu benim ve senin arandadır. Bu ikisinden hangisinin vadesini tamamlayıp doldurursam, artık bana düşmanlık yoktur. Allah o söylediğimize vekildir." dedi. )
28/29 Fe lemma kada musel ecele ve sara bi ehlihi anese min canibit turi nara kale li ehlihimkusu inni anestu naran lealli atikum minha bi haberin ev cezvetin minen nari leallekum tastalun
( Musa vadeyi tamamlayıp da ailesi ile seyirttiğinde dağın yanında ateş gördü. Ailesine "Bekleyin, kesinlikle ben ateş gördüm. Ondan size haber ile veya ateşten bir parça ile geleceğimi umarım. Umulur ki ısınırsınız." dedi.  )
28/30 Fe lemma etaha nudiye min şatiil vadil eymeni fil buk'atil mubaraketi mineş şecerati en ya musa inni enellahu rabbul alemin 
( Oraya yettiğinde, bereketli yerdeki vadinin sağ kıyısındaki ağaçtan "Ey Musa, kesinlikle ben, ben alemlerin Rab’bi Allah'ım." diye seslenildi. )
28/31 Ve en elki asak fe lemma raaha tehtezzu ke enneha cannun vella mudbiran ve lem yuakkib ya musa akbil ve la tehaf inneke minel aminin
( Ve "Asanı at." diye. Böylece kesinlikle onu yılan gibi titreşirken gördüğünde, arkasına dönmeden, ardına bakmadan kaçtı. "Ey Musa geri dön ve korkma. Kesinlikle sen güvende olanlardansın."  )
28/32 Usluk yedeke fi ceybike tahruc beydae min ğayri su'in vadmun ileyke cenahake miner rahbi fe zanike burhanani min rabbike ila fir'avne ve meleih innehum kanu kavmen fasikin
( Elini koynuna sok. Kusursuz beyaz olarak çıksın. Korkudan kollarını kendine, senin tarafına çek. Artık, bu ikisi sana Rab’binden, Firavun’a ve ileri gelenlerine karşı iki delildir. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )
28/33 Kale rabbi inni kateltu minhum nefsen fe ehafu en yaktulun
( "Rab’bim, kesinlikle ben onlardan bir nefsi öldürdüm. Artık öldürmelerinden korkarım." dedi. )
28/34 Ve ehiy harunu huve efsahu minni lisanen fe ersilhu meiye rid'en yusaddikuni inni ehafu en yukezzibun
( Ve kardeşim Harun, O lisan olarak benden daha düzgündür hatasızdır. O halde O'nu benimle birlikte, beni doğrulamaya yardımcı olarak gönder. Kesinlikle ben yalanlamalarından korkarım. )
28/35 Kale seneşuddu adudeke bi ehiyke ve nec'alu lekuma sultanen fe la yesilune ileykuma bi ayatina entuma ve men ittebeakumel ğalibun
( "Pazunu kardeşinle kuvvetlendirip şiddetlendireceğiz. Size kuvvet, delil oluşturacağız da ayetlerimizden dolayı size ulaşamayacaklar. Sizler ve o sizlere tabi olan kimseler galiplersiniz." dedi. )
28/36 Fe lemma caehum musa bi ayatina beyyinatin kalu ma haza illa sihrun mufteran ve ma semi'na bi haza fi abainel evvelin
( Musa onlara, deliller olarak ayetlerimizle geldiğinde, "Bu uydurulmuş sihir haricindeki değildir. Evvelki babalarımızdan bunu duymadık." dediler. )
28/37 Ve kale musa rabbi a'lemu bi men cae bil huda min indihi ve men tekunu lehu akibetud dar innehu la yuflihuz zalimun
( Ve Musa "İndinden yönlendirmeyle kimin geldiğini ve yurdun sonunun kime olduğunu Rab’bim bilir. Kesinlikle O zalimleri iflah etmez." dedi. )
28/38 Ve kale fir'avnu ya eyyuhel meleu ma alemtu lekum min ilahin ğayri fe evkid li ya hamanu alet tiyni fec'al li sarhan lealli ettaliu ila ilahi musa ve inni le ezunnuhu minel kazibin
( Ve Firavun "Ey ileri gelenler, ben size benden başka ilah bilmem. Haydi bana çamurun üzerine ateş yak ey Haman. Bana yüksek köşk oluştur. Umulur ki ben Musa’nın ilahına yükselirim. Kesinlikle ben O'nu yalancılardan zannederim." dedi. )
28/39 Vestekbera huve ve cunuduhu fil erdi bi ğayril hakki ve zannu ennehum ileyna la yurceun
( Ve o ve orduları, askerleri yerde haksızca kibirlendiler. Kesinlikle onlar bize döndürülmeyeceklerini zannettiler. )
28/40 Fe ehaznahu ve cunudehu fe nebeznahum fil yemm fenzur keyfe kane akibetuz zalimin
( Böylece onları ve ordularını yakaladık da onları denize attık. Artık bak zalimlerin sonu nasıl oldu. )
28/41 Ve cealnahum eimmeten yed'une ilen nar ve yevmel kiyameti la yunsarun
( Ve onları, ateşe çağıran önderler ve ayağa kalkış gününde yardım edilmeyenler kıldık.  )
28/42 Ve etba'nahum fi hazihid dunya la'neh ve yevmel kiyameti hum minel makbuhin
( Ve bu dünyada onlara laneti tabi kıldık. Onlar ayağa kalkış gününde çirkinleştirilenler beğenilmeyenlerdir. )
28/43 Ve lekad ateyna musel kitabe min ba'di ma ehleknel kurunel ula besaira lin nasi ve huden ve rahmeten leallehum yetezekkerun
( O helak ettiğimiz ilk nesillerden sonra, insanlar için görüşler, yönlendirme ve rahmet olarak Musa’ya kitabı verdik. Umulur ki hatırlarlar.  )
28/44 Ve ma kunte bi canibil ğarbiyyi iz kadayna ila musel emra ve ma kunte mineş şahidin
( Ve Musa’ya emri verdiğimizde sen batı tarafında değildin. Şahitlerden de olmadın. )
28/45 Ve lakinna enşe'na kurunen fe tetavele aleyhimul umur ve ma kunte saviyen fi ehli medyene tetlu aleyhim ayatina ve lakinna kunna mursilin
( Ve lakin biz nesiller inşa ettik de onların üzerlerinden uzun ömürler geçti. Üzerlerine ayetlerimizi okuyarak Medyen’in sahiplerinin içinde kalan da olmadın. Lakin biz gönderenler olduk. )
28/46 Ve ma kunte bi canibit turi iz nadeyna ve lakin rahmeten min rabbike li tunzira kavmen ma etahum min nezirin min kablike leallehum yetezekkerun
( Ve seslendiğimizde, dağın yan tarafında da değildin. Lakin, senden önce uyarıcılardan gelmemiş olan kavmi, Rab’binden rahmet olarak uyarman için. Umulur ki hatırlarlar.  )
28/47 Ve lev la en tusibehum musibetun bima kaddemet eydihim fe yekulu rabbena lev la erselte ileyna rasulen fe nettebia ayatike ve nekune minel mu'minin
( Ve şayet o ellerinin sunduğundan dolayı onlara musibet isabet etse, "Rab’bimiz keşke bize resul gönderseydin de ayetlerine tabi olsaydık ve inananlardan olsaydık." derler. )
28/48 Fe lemma caehumul hakku min indina kalu levla utiye misle ma utiye musa e ve lem yekfuru bima utiye musa min kabl kalu sihrani tezahera ve kalu inna bi kullin kafirun
( Onlara indimizden gerçek geldiğinde, "O Musa’ya verilenin aynısı verilmeli değil miydi?" dediler. E önceden Musa’ya verileni inkar etmemişler miydi? "Birbirini destekleyen iki sihirdir." dediler. "Kesinlikle biz hepsini inkar edenleriz." dediler. )
28/49 Kul fe'tu bi kitabin min indillahi huve ehda minhuma etebi'hu in kuntum sadikin
( De ki: "Eğer doğrular iseniz, onlardan daha yönlendirici olan, Allah’ın indinden kitabı getirin de ona tabi olayım." )
28/50 Fe in lem yestecibu leke fa'lem ennema yettebiune ehvaehum ve men edallu min men ittebea hevahu bi ğayri huden minellah innellahe la yehdil kavmez zalimin
( Artık eğer sana cevap veremezlerse, bil ki kesinlikle heveslerine tabi oluyorlar. Allah’tan yönlendirmesiz olarak, o hevesine tabi olan kimseden daha sapık kimdir? Kesinlikle Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )
28/51 Ve lekad vessalna lehumul kavle leallehum yetezekkerun
( Ve sözü onlara ard arda doladık. Umulur ki hatırlarlar.  )
28/52 Ellezine ateynahumul kitabe min kablihi hum bihi yu'minun
( Ondan önce o kitap verdiklerimiz, onlar ona inanırlar. )
28/53 Ve iza yutla aleyhim kalu amenna bihi innehul hakku min rabbina inna kunna min kablihi muslimin
( Ve onlara okunduğunda, "Ona inandık. Kesinlikle o Rab’bimizden gerçektir. Kesinlikle biz ondan önce teslim olanlar olduk." derler. )
28/54 Ulaike yu'tevne ecrahum merrateyni bima saberu ve yedraune bil hasenetis seyyiete ve min ma razaknahum yunfikun
( İşte onlar, o sabırlarından dolayı onlara ödülleri iki kere verilir. Kötülüğü güzellikle savarlar ve o rızıklandırdıklarımızdan harcarlar.  )
28/55 Ve iza semiul lağve a'radu anhu ve kalu lena a'maluna ve lekum a'malukum selamun aleykum la nebteğil cahilin
( Ve yanlış boş söz duyduklarında ona yüz çevirip dönerler. "Bize yaptıklarımız ve size yaptıklarınız. Selam üzerinize. Cahilleri  aramayız." derler. )
28/56 İnneke la tehdi men ahbebte ve lakinnellahe yehdi men yeşa’ve huve a'lemu bil muhtedin
( Kesinlikle sen sevdiğin kimseyi yönlendiremezsin. Lakin kesinlikle Allah dilediği kimseyi yönlendirir. Yönlendirilecekleri o bilir. )
28/57 Ve kalu in nettebiiel huda meake nutehattaf min erdina e ve lem numekkin lehum haramen aminen yucba ileyhi semeratu kulli şey'in rizkan min ledunna ve lakinne ekserahum la ya’lemun
( Ve "Eğer seninle birlikte yönlendirmeye tabi olursak, yerimizden atılırız." dediler. Onlara güvenli, indimizden rızık olarak her şeyin ürünlerinden, meyvelerinden toplanan emin, hürmetli mekan vermedik mi? Ve lakin onların çoğunluğu bilmezler.  )
28/58 Ve kem ehlekna min karyetin betirat meiyşeteha fe tilke mesakinuhum lem tusken min ba'dihim illa kalila kunna nahnul varisin
( Ve geçimlikleriyle çok fazla gururlanıp sevinen nice şehirler helak ettik. Onlardan sonra, çok az olması hariç, iskan edilemeyen meskenleri işte bunlardır. Bizler varisler olduk.  )
28/59 Ve ma kane rabbuke muhlikel kura hatta yeb'ase fi ummiha rasulen yetlu aleyhim ayatina ve ma kunna muhlikil kura illa ve ehluha zalimun
( Ve Rab’bin, üzerlerine ayetlerimizi okuyan resulü, merkezlerine gönderene kadar şehirleri helak eden olmadı. Sahipleri zalimler olan şehirlerin haricindekileri helak eden olmadık. )
28/60 Ve ma utitum min şey'in fe metaul hayatid dunya ve zinetuha ve ma indellahi hayrun ve ebka e fe la ta'kilun
( Ve o size verilen şeyler dünya hayatının faydası ve süsüdür. O Allah’ın indindeki daha hayırlıdır ve daha bakidir. Artık akıl etmez misiniz?  )
28/61 E fe men veadnahu va'den hasenen fe huve lakiyhi ke men metta'nahu metaal hayatid dunya summe huve yevmel kiyameti minel muhdarin
( O halde, kendisine güzel vaadi vaad ettiğimiz, böylece ona kavuşan kimse, dünya hayatının faydası ile faydalandırdığımız, sonra ayağa kalkış gününde hazırlanmışlardan olan kimse gibi midir? )
28/62 Ve yevme yunadihim fe yekulu eyne şurakaiyellezine kuntum tez'umun
( Ve o gün onlara seslenir de "Hani o zannetmekte olduğunuz ortaklarınız?" der. )
28/63 Kalellezine hakka aleyhimul kavlu rabbena haulaillezine ağveyna ağveynahum kema ğaveyna teberra'na ileyke ma kanu iyyana ya'budun
( O üzerlerine söz gerçekleşenler "Rab’bimiz, işte o azdırdıklarımız. Onları, o azdığımız gibi azdırdık. Sana beri olduğumuzu bildiririz. Bize kulluk etmemekteydiler." dediler. )
28/64 Ve kiled'u şurakaekum fe deavhum fe lem yestecibu lehum ve raevul azab lev ennehum kanu yehtedun
( Ve "Ortaklarınızı çağırın." denir. Böylece onları çağırırlar da onlara cevap veremezler. Azabı görürler. Keşke kesinlikle onlar yönlenmiş olsalardı. )
28/65 Ve yevme yunadihim fe yekulu maza ecebtumul murselin
( Ve o gün onlara seslenir de "Gönderilenlere ne cevap verdiniz?" der. )
28/66 Fe amiyet aleyhimul enbau yevmeizin fe hum la yetesaelun
( O gün haberler onlar üzerine kararmış, kör olmuştur. Artık birbirlerine sual edemezler. )
28/67 Fe emma men tabe ve amene ve amile salihan fe asa en yekune minel muflihin
( Ama o tevbe edenlerin, inananların ve iyilikler yapanların iflah olanlardan olmaları umulur. )
28/68 Ve rabbuke yahluku ma yeşau ve yahtar ma kane lehumul hiyerah subhanellahi ve teala an ma yuşrikun
( Ve Rab’bin ne dilerse yaratır ve seçer. Onlara tercih, seçme hakkı yoktur. Allah yücedir ve o ortak koştuklarının üzerindedir. )
28/69 Ve rabbuke ya'lemu ma tukinnu suduruhum ve ma yu'linun
( Ve Rab’bin, göğüslerinin neyi gizlediklerini ve neyi açıkladıklarını bilir. )
28/70 Ve huvellahu la ilahe illa hu lehul hamdu fil ula vel ahirati ve lehul hukmu ve ileyhi turceun
( Ve o Allah’tır ki O’nun haricinde ilah yoktur. Öncede ve sonrada övgü O'nadır . Hüküm O'nadır . O'na döndürülürsünüz. )
28/71 Kul e raeytum in cealellahu aleykumul leyle sermeden ila yevmil kiyameti men ilahun ğayrullahi ye'tikum bi diya’ e fe la tesmeun
( De ki: "Eğer Allah geceyi üzerinize ayağa kalkış gününe kadar daim kılsaydı, size ışığı getirecek ilah Allah’tan başka kimdir görüp düşündünüz mü? O halde duymaz mısınız?" )
28/72 Kul e raeytum in cealellahu aleykumun nehara sermeden ila yevmil kiyameti men ilahun ğayrullahi ye'tikum bi leylin teskunune fih e fe la tubsirun
( De ki: "Eğer Allah gündüzü üzerinize ayağa kalkış gününe kadar daim kılsaydı, içinde sükunete ermeniz için size geceyi oluşturacak ilah Allah’tan başka kimdir görüp düşündünüz mü? O halde görmez misiniz?" )
28/73 Ve min rahmetihi ceale lekumul leyle ven nehara li teskunu fihi ve li tebteğu min fadlihi ve leallekum teşkurun
( Ve size geceyi ve gündüzü, içinde sükunete ermeniz için ve O’nun üstünlüğünden, lütfundan aramanız için rahmetinden oluşturdu. Umulur ki şükredersiniz. )
28/74 Ve yevme yunadihim fe yekulu eyne şurakaiyellezine kuntum tez'umun
( Ve o gün onlara seslenir de "Hani nerede o zannetmekte olduğunuz ortaklarınız?" der. )
28/75 Ve neza'na min kulli ummetin şehiden fe kulna hatu burhanekum fe alimu ennel hakka lillahi ve dalle anhum ma kanu yefterun
( Ve her topluluktan şahit çekip çıkarırız da "Delilinizi getirin." deriz. Artık gerçeğin Allah için olduğunu ve o uydurmuş olduklarının onlardan sapmış olduklarını bilirler.  )
28/76 İnne karune kane min kavmi musa fe beğa aleyhim ve ateynahu minel kunuzi ma inne mefatihahu le tenuu bil usbeti ulil kuvveti iz kale lehu kavmuhu la tefrah innellahe la yuhibbul ferihin
( Kesinlikle Karun, Musa’nın kavmindendi de onların üzerine azmıştı. O’na, anahtarları kesinlikle kuvveti olan topluluk ile ancak taşınan hazinelerden verdik. Zamanında kavmi O'na "Ferahlayıp şımarma. Kesinlikle Allah ferahlayıp şımaranları sevmez." dedi. )
28/77 Vebteği fima atakellahud daral ahirate ve la tense nesibeke mined dunya ve ahsin kema ahsenellahu ileyke ve la tebğil fesade fil ard innellahe la yuhibbul mufsidin
( Ve Allah’ın o sana verdiklerinde ahiret yurdunu ara. Dünyadan nasibini de unutma. Allah’ın sana o iyilik ve güzellik yapması gibi iyilik ve güzellik yap. Yerde bozgunu arama. Kesinlikle Allah bozguncuları sevmez. )
28/78 Kale innema utituhu ala ilmin indi e ve lem ya’lem ennellahe kad ehleke min kablihi minel kuruni men huve eşeddu minhu kuvveten ve ekseru cem'a ve la yus'elu an zunubihimul mucrimun
( "Kesinlikle o indimdeki ilim üzerine verildi." dedi. Kesinlikle Allah’ın ondan önce, kuvvet olarak ondan daha şiddetli ve topluluk olarak daha çok olan nesillerden kimseleri helak ettiğini bilmez mi? Ve suçlular günahları hakkında sual edilmezler. )
28/79 Fe harace ala kavmihi fi zinetih kalellezine yuridunel hayeted dunya ya leyte lena misle ma utiye karunu innehu lezu hazzin azim
( Böylece süsleri içinde kavmine çıktı. O dünya hayatını isteyenler "Ey keşke o Karun’a verilenlerin aynısı bize olsaydı. Kesinlikle o büyük pay ve haz sahibidir." dediler. )
28/80 Ve kalellezine utul ilme vey lekum sevabullahi hayrun li men amene ve amile saliha ve la yulekkaha illes sabirun
( Ve o ilim verilmiş olanlar "Vaylar size, o inanan ve iyilikler yapan kimse için Allah’ın sevabı daha hayırlıdır. Ona sabredenlerin haricindekiler kavuşamaz." dediler. )
28/81 Fe hasefna bihi ve bidarihil erda fe ma kane lehu min fietin yensurunehu min dunillahi ve ma kane minel muntesirin
( Böylece O'nu ve yurdunu batırıp yere geçirdik de O'na Allah’tan başka yardım eden topluluk olmadı. Kendisine yardım edenlerden de olamadı. )
28/82 Ve asbehallezine temennev mekanehu bil emsi yekulune veyke ennellahe yebsutur rizka li men yeşau min ibadihi ve yakdir lev la en mennellahu aleyna le hasefe bina veyke ennehu la yuflihul kafirun
( Ve dün onun mekanını temenni etmiş olanlar "Demek ki kesinlikle Allah, kullarından dilediği kimseye rızkı genişletir, yayar ve daraltır. Şayet Allah üzerimize nimet vermeseydi, bizi batırıp yere geçirirdi. Kesinlikle o, inkarcıları iflah etmez." derler. )
28/83 Tilked darul ahiratu nec'aluha lillezine la yuridune uluvven fil erdi ve la fesada vel akibetu lil muttekin
( Ahiret yurdu budur. Onu, yerde ululuk, büyüklük ve bozgun istemeyenler için oluştururuz. Sonuç sakınanlar içindir.  )
28/84 Men cae bil haseneti fe lehu hayrun minha ve men cae bis seyyieti fe la yuczellezine amilus seyyiati illa ma kanu ya'melun
( Kim güzelliği getirirse ondan daha hayırlısı onadır. Kim kötülüğü getirirse, artık kötülük yapanlar o yapmış olduklarının haricinde karşılıklandırılmazlar. )
28/85 İnnellezi ferad aleykel kur'ane le radduke ila mead kul rabbi a'lemu men cae bil huda ve men huve fi dalalun mubin
( Kesinlikle Kur'an’ı senin üzerine o farz kılan, seni dönüş yerine döndürecektir. De ki: "Rab’bim kimin yönlendirmeyle geldiğini ve kimin apaçık sapıklık içinde olduğunu bilir." )
28/86 Ve ma kunte tercu en yulka ileykel kitabu illa rahmeten min rabbike fe la tekunenne zahiran lil kafirin
( Ve sen kitabın sana atılacağını ummamaktaydın. Ancak Rab’binden rahmettir. O halde inkarcılara arka çıkıp destekleyen olma. )
28/87 Ve la yesuddunneke an ayatillahi ba'de iz unzilet ileyke ved'u ila rabbike ve la tekunenne minel muşrikin
( Ve sana indirilmesinden sonra, kesinlikle seni Allah’ın ayetlerinden döndürmesinler. Rab’bini çağır. Kesinlikle ortak koşanlardan olma. )
28/88 Ve la ted'u meallahi ilahen ahar la ilahe illa huve kulli şey'in halikun illa vecheh lehul hukmu ve ileyhi turceun
( Ve Allah ile birlikte başka ilahı çağırma. O’nun haricinde ilah yoktur. O’nun yüzü haricinde her şey helak olur. Hüküm O'nadır  ve O'na döndürülürsünüz.  )
ANKEBUT 29/1 Elif lam mim
( Elif lam mim   )
29/2 E hasiben nasu en yutraku en yekulu amenna ve hum la yuftenun
( İnsanlar "İnandık." demeleriyle bırakılacaklarını ve sınanmayacaklarını mı sandılar? )
29/3 Ve lekad fetennellezine min kablihim fe le ya'lemennellahullezine sadeku ve le ya'lemennel kazibin
( Ve onlardan öncekileri sınadık. O halde, kesinlikle Allah doğruları ve yalancıları bilecek. )
29/4 Em hasibellezine ya'melunes seyyiati en yesbikuna sae ma yahkumun
( O kötülükler yapanlar, bizi geçebileceklerini mi sandılar? O hüküm vermeleri kötüdür. )
29/5 Men kane yercu likaellahi fe inne ecelellahi leat ve huves semiul alim
( Kim Allah ile karşılaşmayı umarsa, artık Allah’ın vadesi kesinlikle yetecektir. O duyandır, bilendir. )
29/6 Ve men cahede fe innema yucahidu li nefsih innellahe le ğaniyyun anil alemin
( Ve kim cihad ederse, kesinlikle o nefsi için cihad eder. Kesinlikle Allah alemler üzerinde ganidir. )
29/7 Vellezine amenu ve amilus salihati le nukeffiranne anhum seyyiatihim ve le necziyennehum ahsenellezi kanu ya'melun
( Ve o inananlar ve iyilikler yapanlar, onlara kötülüklerini örteceğiz. Kesinlikle onları o yapmış olduklarının en güzeliyle karşılıklandıracağız. )
29/8 Ve vassaynel insane bi valideyhi husna ve in cahedake li tuşrike bima leyse leke bihi ilmun fe la tuti'huma ileyye merciukum fe unebbiukum bima kuntum ta'melun
( Ve insana, ana babasına güzellik yapmasını emrederiz. Eğer seninle, o sana hakkında ilmi olmayanı ortak koşman için cihad ederlerse, onlara itaat etme. Dönüşünüz banadır. Artık o yapmakta olduklarınızı size haber veririm. )
29/9 Vellezine amenu ve amilus salihati le nudhilennehum fis salihin
( Ve o inananlar ve iyilikler yapanlar, kesinlikle onları iyilerin içine dahil edeceğiz. )
29/10 Ve minen nasi men yekulu amenna billahi fe iza uziye fillahi ceale fitneten nasi ke azabillah ve lein cae nasrun min rabbike le yekulu enne inna kunna meakum  e ve leysallahu bi a'leme bima fis suduril alemin
( Ve insanlardan kimi "Allah’a  inandık." der de Allah hakkında eziyete uğradığında, insanların fitnesini Allah’ın azabı gibi addeder. Eğer Rab’binden yardım gelecek olsa kesinlikle "Kesinlikle biz sizinle birlikte olduk." derler. Allah o alemlerin göğüslerinin içindekileri bilen değil midir? )
29/11 Ve le ya'lemennellahullezine amenu ve le ya'lemennel munafikin
( Ve kesinlikle Allah o inananları bilir. İkiyüzlüleri de kesinlikle bilir. )
29/12 Ve kalellezine keferu lillezine amenuttebiu sebilena vel nahmil hatayakum ve ma hum bi hamiline min hatayahum min şey’innehum le kazibun
( Ve o inkar edenler, inananlar için "Yolumuza tabi olun da hatalarınızı yüklenelim." derler. Onlar, onların hatalarından bir şey yüklenecek değillerdir. Kesinlikle onlar yalancılardır. )
29/13 Ve le yahmilunne eskalehum ve eskalen mea eskalihim ve le yus'elunne yevmel kiyameti an ma kanu yefterun
( Ve kesinlikle ağırlıklarını, ağırlıkları ile birlikte onların ağırlıklarını da yüklenip taşıyacaklar. Ayağa kalkış gününde, o uydurmuş oldukları üzerine kesinlikle sual edileceklerdir. )
29/14 Ve lekad erselna nuhan ila kavmihi fe lebise fihim elfe senetin illa hamsine ama fe ehazehumut tufanu ve hum zalimun
( Ve Nuh’u kavmine gönderdik de onların içinde elli hariç bin sene kaldı. Böylece onlar zalimlerken onları tufan yakaladı.  )
29/15 Fe enceynahu ve ashabes sefineti ve cealnaha ayeten lil alemin
( Böylece O'nu ve geminin sahiplerini kurtardık. O'nu alemler için ayet kıldık. )
29/16 Ve ibrahime iz kale li kavmihi'budullahe vettekuh zalikum hayrun lekum in kuntum ta'lemun
( Ve zamanında İbrahim kavmine "Allah’a  kulluk edin ve O’ndan sakının. Eğer bilenler iseniz, bu size daha hayırlıdır." dedi. )
29/17 İnnema ta'budune min dunillahi evsanen ve tahlukune ifka innellezine ta'budune min dunillahi la yemlikune lekum rizkan febteğu indellahir rizka va'buduhu veşkuru leh ileyhi turceun
( O Allah’tan başka kulluk ettikleriniz kesinlikle putlardır. Uydurma yaratıyorsunuz. Kesinlikle o Allah’tan başka kulluk ettikleriniz, size rızık olarak malik olup hükmedemezler. O halde, rızıkı Allah’ın indinde arayın. O'na kulluk edin ve O'na şükredin. O'na döndürülürsünüz.  )
29/18 Ve in tukezzibu fe kad kezzebe umemun min kablikum ve ma aler rasuli illel belağul mubin
( Ve eğer yalanlarsanız, sizden önceki topluluklar da yalanladılar. Resulün üzerine olan apaçık ulaştırma haricindeki değildir. )
29/19 E ve lem yerav keyfe yubdiullahul halka summe yu’iduh inne zalike alellahi yesir
( Ve Allah yaratışı nasıl başlattı görmediler mi? Sonra onu döndürdü, diriltti. Kesinlikle bu Allah’a  kolaydır. )
29/20 Kul siru fil erdi fenzuru keyfe bedeel halka summellahu yunşiun neş'etel ahirah innellahe ala kulli şey'in kadir
( De ki: "Yerde gezin de yaratışı nasıl başlattı bakın. Sonra Allah diğerini de inşa eder. Kesinlikle Allah her şeye gücü yetendir." )
29/21 Yuazzibu men yeşau ve yerhamu men yeşa’ve ileyhi tuklebun
( Dilediği kimseye azap eder. Dilediği kimseye merhamet eder. O’na çevirilirsiniz.  )
29/22 Ve ma entum bi mu'cizine fil erdi ve la fis semai ve ma lekum min dunillahi min veliyyin ve la nasir
( Ve sizler ne yerde, ne de gökte aciz bırakanlar değilsiniz. Size Allah’tan başka ne dost ne de yardımcı yoktur. )
29/23 Vellezine keferu bi ayatillahi ve likaihi ulaike yeisu min rahmeti ve ulaike lehum azabun elim
( Ve o Allah’ın ayetlerini ve O'nunla karşılaşmayı inkar edenler, işte onlar rahmetimden ümitsizdirler. İşte onlar, elim azap onlaradır. )
29/24 Fe ma kane cevabe kavmihi illa en kaluktuluhu ev harrikuhu fe necahullahu minen nar inne fi zalike le ayatin li kavmin yu'minun
( Kavminin cevabı, "O'nu öldürün ve O'nu yakın." demelerinin haricindeki olmadı. Böylece Allah O'nu ateşten kurtardı. Kesinlikle bunda inanan kavim için ayetler vardır. )
29/25 Ve kale innemettehaztum min dunillahi evsanen meveddete beynikum fil hayatid dunya summe yevmel kiyameti yekfuru ba'dukum bi ba'din ve yel'anu ba'dukum ba'dan ve me'vakumun naru ve ma lekum min nasirin
( Ve "Dünya hayatında aranızda dostluk, sevgi olsun diye, kesinlikle Allah’tan başka putlar edindiniz. Sonra ayağa kalkış gününde bazınız bazınızı inkar eder ve bazınız bazınızı lanetler. Varış yeriniz ateştir. Size yardımcı yoktur. )
29/26 Fe amene lehu lut ve kale inni muhacirun ila rabbi innehu huvel azizul hakim
( Lut ona inandı ve "Kesinlikle ben Rab’bime çıkanım. Kesinlikle O, O yücedir hakimdir." dedi. )
29/27 Ve vehebna lehu ishaka ve ya'kube ve cealna fi zurriyyetihin nubuvvete vel kitabe ve ateynahu ecrahu fid dunya ve innehu fil ahirati le mines salihin
( Ve O'na İshak’ı ve Yakub’u bağışladık. Soyunun içinde haberciler ve kitap oluşturduk. Dünyada O'na ödülünü verdik. Kesinlikle O ahirette de iyilerden olacaktır. )
29/28 Ve lutan iz kale li kavmihi innekum le te'tunel fahişete ma sebekakum biha min ehadin minel alemin
( Ve zamanında Lut kavmine "Kesinlikle siz, alemlerden hiçbirinin onda sizi geçmediği ahlaksızlığı getiriyorsunuz." dedi. )
29/29 E innekum le ta'tuner ricale ve taktaunes sebile ve te'tune fi nadikumul munker fe ma kane cevabe kavmihi illa en kalu'tina bi azabillahi in kunte mines sadikin
( Kesinlikle siz erkeklere mi yeteceksiniz? Ve yol mu keseceksiniz? Ve toplantılarınızda inkarı, kötüyü mü getireceksiniz? Böylece, kavminin cevabı Eğer doğrulardan isen, bize Allah’ın azabını getir." demelerinin haricindeki olmadı. )
29/30 Kale rabbinsurni alel kavmil mufsidin
( "Rab’bim, bozguncular kavmine karşı bana yardım et." dedi. )
29/31 Ve lemma caet rusuluna ibrahime bil buşra kalu inna muhliku ehli hazihil karyeh inne ehleha kanu zalimin
( Ve resullerimiz İbrahim’e müjde ile geldiklerinde "Kesinlikle biz bu şehirin sahiplerini helak edeceğiz. Kesinlikle onun sahipleri zalimler oldular." dediler. )
29/32 Kale inne fiha luta kalu nahnu a'lemu bi men fiha le nunecciyennehu ve ehlehu illemraetehu kanet minel ğabirin
( "Kesinlikle Lut orada." dedi. "Biz orada kim var biliriz. Geride kalanlardan olan karısı haricinde, O'nu ve ailesini kesinlikle kurtaracağız." dediler. )
29/33 Ve lemma en caet rusuluna lutan sie bihim ve daka bihim zer'an ve kalu la tehaf ve la tahzen inna muneccuke ve ehleke illemraeteke kanet minel ğabirin
( Ve resullerimiz Lut’a geldiğinde, onlardan dolayı kötüleşti ve onlardan dolayı savrularak daraldı. "Korkma ve hüzünlenme. Kesinlikle biz, geride kalanlardan olan karın haricinde seni ve aileni kurtaracağız." dediler. )
29/34 İnna munzilune ala ehli hazihil karyeti riczen mines semai bima kanu yefsukun
( Kesinlikle biz bu şehirin sahiplerine, günah işlemiş olmalarından dolayı, gökten pislik, azab indireceğiz. )
29/35 Ve lekad terakna minha ayeten beyyineten li kavmin ya'kilun
( Ve akıl eden kavim için delil olarak oradan ayet bıraktık. )
29/36 Ve ila medyene ehahum şuayben fe kale ya kavmi'budullahe vercul yevmel ahira ve la ta'sev fil erdi mufsidin
( Ve Medyen’e de kardeşleri Şuaybı. "Ey kavmim, Allah’a  kulluk edin. Sonraki günü ümit edin. Bozguncular olarak yerde asileşmeyin." dedi. )
29/37 Fe kezzebuhu fe ehazethumur racfetu fe asbehu fi darihim casimin
( Böylece O'nu yalanladılar da onları sarsıntı yakaladı. Böylece yurtlarında diz çökenler oldular. )
29/38 Ve aden ve semude ve kad tebeyyene lekum min mesakinihim ve zeyyene lehumuş şeytanu a'malehum fe saddehum anis sebili ve kanu mustebsirin
( Ve Ad ve Semud, size meskenlerinden açıkça belli delil oldular. Şeytan onlara çalışmalarını süslü gösterdi de onları yoldan döndürüp engelledi. Görebilecek olanlardılar. )
29/39 Ve karune fir'avne ve hamane ve lekad caehum musa bil beyyinati festekberu fil erdi ve ma kanu sabikin
( Ve Karun, Firavun ve Haman. Musa onlara açık deliller ile geldi de yerde kibirlendiler. Ama geçebilenler değillerdi. )
29/40 Fe kullen ehazna bi zenbih fe minhum men erselna aleyhi hasiba ve minhum men ehazethus sayhah ve minhum men hasefna bihil ard ve minhum men ağrakna ve ma kanellahu li yazlimehum ve lakin kanu enfusehum yazlimun
( Böylece hepsini günahlarıyla yakaladık. Onlardan kimine tozlu kasırga gönderdik. Onlardan kimini çığlık yakaladı. Onlardan kimilerini batırıp yere geçirdik. Onlardan kimini boğduk. Allah onlara zulmetmemekteydi. Lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )
29/41 Meselullezinettehazu min dunillahi evliyae ke meselil ankebut ittehazet beyta ve inne evhenel buyuti le beytul ankebut lev kanu ya'lemun
( O Allah’tan başka dostlar edinenlerin misali, ev edinen örümceğin misali gibidir. Kesinlikle evlerin en güvensizi, dayanıksızı örümceğin evidir. Keşke bilmiş olsalardı.  )
29/42 İnnallahe ya'lemu ma yed'une min dunihi min şey’ve huvel azizul hakim
( Kesinlikle Allah, O’ndan başka neyi çağırdıklarını bilir. O yücedir hakimdir. )
29/43 Ve tilkel emsalu nadribuha lin nas ve ma ya'kiluha illel alimun
( Ve bu misalleri insanlar için beyan ediyoruz. Onları bilenlerin haricindekiler akıl etmezler. )
29/44 Halekallahus semavati vel erda bil hakk inne fi zalike le ayeten lil mu'minin
( Gökleri ve yeri gerçekten Allah yarattı. Kesinlikle bunda inananlar için ayet vardır. )
29/45 Utlu ma uhiye ileyke minel kitabi ve ekimis salah innes salate tenha anil fahşai vel munker ve le zikrullahi ekber vallahu ya'lemu ma tasneun
( O sana kitaptan vahyedileni oku ve duaya kalk. Kesinlikle dua ahlaksızlıktan ve kötülükten, inkardan alıkoyar. Allah’ı hatırlamak en büyüğüdür. Allah o ürettiklerinizi bilir. )
29/46 Ve la tucadilu ehlel kitabi illa billeti hiye ahsenu illellezine zalemu minhum ve kulu amenna billezi unzile ileyna ve unzile ileykum ve ilahuna ve ilahukum vahidun ve nahnu lehu muslimun
( Ve o en güzel biçimde olması haricinde, kitap sahipleriyle mücadele etmeyin. Onlardan o zulmedenlerin haricinde. "O bize indirilene ve size indirilene, tek olan ilahımıza ve ilahınıza inandık. Biz O’na teslim olanlarız." deyin. )
29/47 Ve kezalike enzelna ileykel kitab fellezine ateynahumul kitabe yu'minune bih ve min haulai men yu'minu bih ve ma yechadu bi ayatina illel kafirun
( Ve kitabı sana işte böyle indirdik. Artık o kendilerine kitap verdiklerimiz ona inanırlar. Şunlardan da ona inanan kimseler vardır. İnkarcıların haricindekiler ayetlerimizle cihad etmez. )
29/48 Ve ma kunte tetlu min kablihi min kitabin ve la tehuttuhu bi yeminike izen lertabel mubtilun
( Ve sen, ondan önce kitaptan okumuyordun ve onu sağ elinle yazmıyordun. Öyle olsaydı batılcılar şüphe ederlerdi. )
29/49 Bel huve ayatun beyyinatun fi sudurillezine utul ilm ve ma yechadu bi ayatina illaz zalimun
( Bilakis o, o ilim verilenlerin göğüslerinde açıklayıcı ayetlerdir. Zalimlerin haricindekiler ayetlerimizle cihad etmez. )
29/50 Ve kalu lev la unzile aleyhi ayatun min rabbih kul innemel ayatu indellah ve innema ene nezirun mubin
( Ve "Onun üzerine Rab’binden ayetler indirilmeli değil miydi?" dediler. De ki: "Kesinlikle Ayetler Allah’ın indindedir. Kesinlikle ben apaçık uyarıcıyım." )
29/51 E ve lem yekfihim enna enzelna aleykel kitabe yutla aleyhim inne fi zalike le rahmeten ve zikra li kavmin yu'minun
( Onlara okunan kitabı, senin üzerine nasıl indirdiğimiz onlara kafi olmadı mı? İnanan kavim için kesinlikle bunda rahmet ve hatırlatma vardır. )
29/52 Kul kefa billahi beyni ve beynekum şehida ya'lemu ma fis semavati vel ard vellezine amenu bil batili ve keferu billahi ulaike humul hasirun
( De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahit olarak kafidir. Göklerde ve yerde ne varsa bilir. O batıla inananlar ve Allah’ı inkar edenler, işte onlar, onlar hasarlananlardır." )
29/53 Ve yesta'ciluneke bil azab ve lev la ecelun musemmen le caehumul azab ve le ye'tiyennehum bağteten ve hum la yeş'urun
( Ve azabı senden acele isterler. İsimlendirilmiş belirli vade olmasaydı, onlara azap gelirdi. Ansızın azap kesinlikle onlara gelir de onlar farketmezler.  )
29/54 Yesta'ciluneke bil azab ve inne cehenneme le muhiytatun bil kafirun
( Azabı senden acele isterler. Kesinlikle cehennem inkarcıları kuşatacaktır. )
29/55 Yevme yağşahumul azabu min fevkihim ve min tahti erculihim ve yekulu zuku ma kuntum ta'melun
( O gün azap onları üstlerinden ve ayaklarının altından örter. "O yapmakta olduklarınızı tadın." der. )
29/56 Ya ibadiyellezine amenu inne erdiy vasiatun fe iyyaye fa'budun
( Ey o inanan kullarım, kesinlikle benim yerim geniştir. O halde artık ancak bana kulluk edin.  )
29/57 Kulli nefsin zaikatul mevti summe ileyna turceun
( Tüm nefisler ölümü tadar. Sonra bize döndürülürsünüz. )
29/58 Vellezine amenu ve amilus salihati le nubevviennehum minel cenneti ğurafen tecri min tahtihel enharu halidine fiha ni'me ecrul amilin
( Ve o inananlar ve iyilikler yapanlar, kesinlikle onları, içinde ebedi olacakları, altlarından nehirler akan, cennetin büyük yüksek köşklerine yerleştireceğiz. Çalışanların, yapanların ödülü ne güzeldir. )
29/59 Ellezine saberu ve ala rabbihim yetevekkelun
( Onlar sabrederler ve Rab’lerine dayanıp sığınırlar.  )
29/60 Ve ke eyyin min dabbetin la tahmilu rizkahellahu yerzukuha ve iyyakum ve huves semiul alim
( Ve debelenenlerden nicesi Allah’ın rızkını yüklenip taşımaz. Sizi ve onları ancak o rızıklandırır. O duyandır, bilendir. )
29/61 Ve lein seeltehum men halekas semavati vel erda ve sehharaş şemse vel kamera le yekulunnellah fe enna yu'fekun
( Ve eğer onlara "Gökleri ve yeri yaratan, Güneş’i ve Ay’ı buyruğuna alan kimdir?" diye sual edersen, "Kesinlikle Allah." diyecekler. O halde nasıl döndürülüyorlar? )
29/62 Allahu yebsutur rizka li men yeşau min ibadihi ve yakdiru leh innellahe bi kulli şey'in alim
( Allah, kullarından dilediği kimseye rızkı genişletir, yayar ve onlara daraltır. Kesinlikle Allah her şeyi bilendir. )
29/63 Ve lein seeltehum men nezzele mines semai maen fe ahya bihil erda min ba'di mevtiha le yekulunnellah kulil hamdu lillah bel ekseruhum la ya'kilun
( Ve eğer onlara "Gökten kim su indirdi de onunla, ölümü sonrasında yeri diriltti?" diye sual edersen, "Kesinlikle Allah." diyecekler. De ki: "Tüm övgüler Allah içindir. Bilakis onların çoğunluğu akıl etmezler." )
29/64 Ve ma hazihil hayatud dunya illa lehvun ve leib ve inned darel ahirate le hiyel hayevan lev kanu ya'lemun
( Ve bu dünya hayatı eğlence ve oyun haricindeki değildir. Kesinlikle ahiret yurdu, o yaşayandır. Keşke bilmiş olsalardı.  )
29/65 Fe iza rakibu fil fulki deavullahe muhlisine lehud din fe lemma neccahum ilel berri iza hum yuşrikun
( Böylece, gemiye bindiklerinde, dini O’na halis kılarak Allah’ı çağırdılar. Onları karaya doğru kurtardığımızda, o zaman onlar ortak koştular. )
29/66 Li yekfuru bima ateynahum ve li yetemetteu fe sevfe ya'lemun
( Onlara o verdiklerimizi inkar etmek ve faydalanmak için. Artık yakında bilirler.  )
29/67 E ve lem yerav enna cealna haramen aminen ve yutehattafun nasu min havlihim e fe bil batili yu'minune ve bi ni'metillahi yekfurun
( İnsanlar çevrelerinden götürülürlerken güvenli hürmetli yeri nasıl yaptık görmediler mi? O halde batıla inanıp da Allah’ın nimetini inkar mı ederler? )
29/68 Ve men azlemu min men iftera alellahi keziben ev kezzebe bil hakki lemma caeh e leyse fi cehenneme mesven lil kafirin
( Ve o Allah’a  yalan uyduran veya ona geldiğinde gerçeği yalanlayan kimseden daha zalim kimdir? Cehennemde inkarcılar için yer yok mu? )
29/69 Vellezine cahedu fina le nehdiyennehum subulena ve innellahe le meal muhsinin
( Ve o bizim uğrumuzda cihad edenler, onları kesinlikle yolumuza yönlendireceğiz. Kesinlikle Allah iyilik yapanlarla birliktedir. )
RUM 30/1 Elif lam mim
( Elif lam mim  )
30/2 Gulibetir rum
( Rum yenildi. )
30/3 Fi ednel erdi ve hum min ba'di ğalebihim se yağlibun
( Yerin en yakınında, alçağında. Onlar yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. )
30/4 Fi bid'i sinin lillahil emru min kablu ve min ba'd ve yevmeizin yefrahul mu'minun
( Birkaç sene içinde. İş önceden ve sonradan Allah içindir. O gün olduğunda, inananlar ferahlayıp sevinecekler.  )
30/5 Bi nasrillah yensuru men yeşa’ve huvel azizur rahim
( Allah’ın yardımıyla. Dilediği kimseye yardım eder. O yücedir merhametlidir. )
30/6 Va'dellah la yuhlifullahu va'dehu ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
( Ve Allah’ın vaadidir. Allah vaadine ihtilaf etmez. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler.  )
30/7 Ya'lemune zahiran minel hayatid dunya ve hum anil ahirati hum ğafilun
( Dünya hayatından görüneni bilirler. Onlar ahiretten habersizdirler.  )
30/8 E ve lem yetefekkeru fi enfusihim ma halekallahus semavati vel erda ve ma beynehuma illa bil hakki ve ecelin musemma ve inne kesiran minen nasi bi likai rabbihim le kafirun
( Nefislerinde fikretmediler mi? Allah gökleri ve yeri ve o onların aralarındakilerini ancak gerçek ile ve isimlendirilmiş belirli vade ile yarattı. Kesinlikle insanlardan çoğu Rab’leriyle karşılaşmayı inkar edenlerdir.  )
30/9 E ve lem yesiru fil erdi fe yenzuru keyfe kane akibetullezine min kablihim kanu eşedde minhum kuvveten ve esarul erda ve ameruha eksera min ma ameruha ve caethum rusuluhum bil beyyinat fe ma kanellahu li yazlimehum ve lakin kanu enfusehum yazlimun
( Ve yerde gezmezler mi? Kuvvetçe onlardan daha şiddetli olan o öncekilerin sonu nasıl oldu baksınlar. Toprağı sürdüler ve onu o imar ettiklerinden daha çok imar ettiler. Resulleri onlara açık deliller ile geldiler. Allah onlara zulmetmemekteydi ve lakin nefislerine zulmetmekteydiler. )
30/10 Summe kane akibetellezine esaus sua en kezzebu bi ayatillahi ve kanu biha yestehziun
( Sonra, Allah’ın ayetlerini yalanladılar ve onlarla alay ettiler diye o kötülük edenlerin sonu kötünün en kötüsü oldu.  )
30/11 Allahu yebdeul halka summe yu’iduhu summe ileyhi turceun
( Allah yaratışı ortaya çıkarıp başlatır. Sonra onu tekrarlayıp döndürür. Sonra O'na döndürülürsünüz. )
30/12 Ve yevme tekumus saatu yublisul mucrimun
( Ve saatin olduğu gün suçlular mahzun, ümitsiz olurlar. )
30/13 Ve lem yekun lehum min şurakaihim şufeau ve kanu bi şurakaihim kafirin
( Ve onlara ortaklarından af vesilecisi olmaz. Onlar ortaklarını inkar ederler. )
30/14 Ve yevme tekumus saatu yevmeizin yeteferrakun
( Ve saatin olduğu gün ayrılırlar. )
30/15 Fe emmellezine amenu ve amilus salihati fe hum fi ravdatin yuhberun
( Ama o inananlar ve iyilikler yapanlar, artık onlar bahçelerin içinde sevindirilirler.  )
30/16 Ve emmellezine keferu ve kezzebu bi ayatina ve likail ahirati fe ulaike fil azabi muhdarun
( Ve ama o ayetlerimizi ve ahiret karşılaşmasını inkar edenler ve yalanlayanlar, işte onlar azabın içinde hazırlananlardır. )
30/17 Fe subhanellahi hiyne tumsune ve hiyne tusbihun
( Akşama erdiğiniz ve sabaha erdiğiniz zaman Allah yücedir. )
30/18 Ve lehul hamdu fis semavati vel erdi ve aşiyyen ve hiyne tuzhirun
( Ve göklerde, yerde, akşam üzeri ve öğleye erdiğiniz zaman övgü O’nadır. )
30/19 Yuhricul hayye minel meyyiti ve yuhricul meyyite minel hayyi ve yuhyil erda ba'de mevtiha ve kezalike tuhracun
( Ölüden diriyi çıkarır ve diriden ölüyü çıkarır. Ölümü sonrasında yeri diriltir. İşte böyle çıkarılırsınız.  )
30/20 Ve min ayatihi en halekakum min turabin summe iza entum beşerun tenteşirun
( Ve sizi topraktan yaratması ayetlerindendir. Sonra sizler yayılan insanlarsınız. )
30/21 Ve min ayatihi en haleka lekum min enfusikum ezvacen li teskunu ileyha ve ceale beynekum meveddeten ve rahmeh inne fi zalike le ayatin li kavmin yetefekkerun
( Ve onlara ısınıp sükun bulmanız için size nefislerinizden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve rahmet oluşturması da ayetlerindendir. Fikreden kavim için kesinlikle bunda ayetler vardır. )
30/22 Ve min ayatihi halkus semavati vel erdi vahtilafu elsinetikum ve elvanikum inne fi zalike le ayatin lil alimin
( Ve göklerin, yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin çeşitliliği O’nun ayetlerindendir. Kesinlikle bunda, bilenler için ayetler vardır. )
30/23 Ve min ayatihi menamukum bil leyli ven nehari vebtiğaukum min fadlih inne fi zalike le ayatin li kavmin yesmeun
( Ve geceleyin uyumanız ve gündüz O’nun üstünlüğünden, lütfundan aramanız O’nun ayetlerindendir. Duyan kavim için kesinlikle bunda ayetler vardır. )
30/24 Ve min ayatihi yurikumul berka havfen ve tamean ve yunezzilu mines semai maen fe yuhyi bihil erda ba'de mevtiha inne fi zalike le ayatin li kavmin ya'kilun
( Ve şimşeği size korku olarak ve umut olarak göstermesi, gökten su indirip de onunla ölümü sonrasında yeri diriltmesi O’nun ayetlerindendir. Akıl eden kavim için kesinlikle bunda ayetler vardır. )
30/25 Ve min ayatihi en tekumes semau vel erdu bi emrih summe iza deakum da'veten minel erdi iza entum tahrucun
( Ve göğün ve yerin O’nun emri ile ayakta durması O’nun ayetlerindendir. Sonra sizi yerden çağrı olarak çağırdığında, o zaman sizler çıkarsınız. )
30/26 Ve lehu men fis semavati vel ard kullun lehu kanitun
( Ve göklerdeki ve yerdeki kimseler O’nadır. Hepsi O’na saygılı durup itaat ederler. )
30/27 Ve huvellezi yebdeul halka summe yu’iduhu ve huve ehvenu aleyh ve lehul meselul a'la fis semavati vel ard ve huvel azizul hakim
( Ve yaratışı ortaya çıkarıp başlatan sonra onu tekrarlayıp döndüren O’dur. O O’na olağandır. Göklerde ve yerde en yüksek misaller O'nadır. O yücedir hakimdir.  )
30/28 Darabe lekum meselen min enfusikum hel lekum min ma meleket eymanukum min şurakae fi ma razaknakum fe entum fihi sevaun tehafunehum ke hiyfetikum enfusekum kezalike nufassilul ayati li kavmin ya'kilun
( Size nefislerinizden misali beyan etti. O ellerinizin malik olduklarından, o sizi rızıklandırdıklarımız hakkında, onlarda eşit olduğunuz, nefislerinizden korktuğunuz gibi onlardan da korktuğunuz ortaklarınız var mı? Akıl eden kavim için, ayetleri işte böyle ayrıntılandırırız. )
30/29 Bel ittebeallezine zalemu ehvaehum bi ğayri ilm fe men yehdi men edallellah ve ma lehum min nasirin
( Bilakis kesinlikle o zulmedenler ilimsizce heveslerine tabi oldular. Artık, o Allah’ın saptırdığı kimseyi kim yönlendirebilir? Ona yardımcı yoktur. )
30/30 Fe ekim vecheke lid dini hanifa fitratellahilleti fetaran nase aleyha la tebdile li halkillah zaliked dinul kayyimu ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
( O halde yüzünü birleyen doğru dine ve Allah’ın o insanları üzerinde yarattığı yaratışına doğrult. Allah’ın yaratışında değişiklik olmaz. Doğru, daim din budur. Lakin kesinlikle insanların çoğunluğu bilmezler. )
30/31 Munibine ileyhi vettekuhu ve ekimus salate ve la tekunu minel muşrikin
( O'na yönelenler olun ve O’ndan sakının. Duaya kalkın ve ortak koşanlardan olmayın. )
30/32 Minellezine ferraku dinehum ve kanu şiyea kulli hizbin bima ledeyhim ferihun
( O onlardan olanlar dinlerini ayırdılar ve gruplar, bölükler oldular. Her grup, o yanında olanla ferahlayıp sevinir. )
30/33 Ve iza messen nase durrun deav rabbehum munibine ileyhi summe iza ezakahum minhu rahmeten iza ferikun minhum bi rabbihim yuşrikun
( Ve insanlara darlık, sıkıntı dokunduğunda, pişman olup O'na yönelenler olarak Rab’lerini çağırırlar. Sonra onlara O'ndan, kendinden rahmet tattırdığında o zaman onlardan bir kısmı Rab’lerine ortak koşarlar. )
30/34 Li yekfuru bima ateynahum fe temetteu fe sevfe ta'lemun
( O onlara verdiklerimizi inkar etmek için. O halde faydalanın. Artık yakında bileceksiniz.  )
30/35 Em enzelna aleyhim sultanen fe huve yetekellemu bima kanu bihi yuşrikun
( Onların üzerine delil indirdik de o onlara ortak koşmalarını mı kelam edip söyler? )
30/36 Ve iza ezaknen nase rahmeten ferihu biha ve in tusibhum seyyietun bima kaddemet eydihim iza hum yaknetun
( Ve insanlara rahmet tattırdığımızda onunla ferahlayıp sevinirler. Eğer o ellerinin sunduğundan dolayı onlara kötülük isabet ederse, o zaman onlar ümidi keserler.  )
30/37 E ve lem yerav ennellahe yebsutur rizka li men yeşau ve yakdir inne fi zalike le ayatin li kavmin yu'minun
( Kesinlikle Allah’ın, rızkı dilediği kimseye genişlettiğini ve daralttığını görmediler mi? İnanan kavim için kesinlikle bunda ayetler vardır. )
30/38 Fe ati zel kurba hakkahu vel miskine vebnes sebil zalike hayrun lillezine yuridune vechellahi ve ulaike humul muflihun
( O halde, yakınlığı olana, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Bu, Allah’ın yüzünü isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar, onlar iflah olanlardır.  )
30/39 Ve ma ateytum min riben li yerbuve fi emvalin nasi fe la yerbu indellah ve ma ateytum min zekatin turidune vechellahi fe ulaike humul mud'ifun
( Ve insanların malları içinde artması için o primden verdiğiniz Allah’ın indinde artmaz. Allah’ın yüzünü isteyerek, o zekattan verdiğiniz, işte onlar, onlar kat kat artmış olanlardır. )
30/40 Allahullezi halekakum summe razekakum summe yumitukum summe yuhyikum hel min şurakaikum men yefalu min zalikum min şey’ subhanehu ve teala an ma yuşrikun
( Allah, o sizi yaratan, sonra sizi rızıklandıran, sonra sizi öldüren, sonra sizi diriltendir. Böyle bir şeyi, ortak koştuklarınızdan yapabilen kimse var mıdır? O yücedir ve o ortak koştuklarınızın üzerindedir. )
30/41 Zaheral fesadu fil berri vel bahri bima kesebet eydin nasi li yuzikahum ba'dallezi amilu leallehum yarciun
( İnsanların ellerinin o kazandıklarından dolayı, onlara o yaptıklarının bazısını tattırmak için karada ve denizde bozgun görünür oldu. Umulur ki dönerler.  )
30/42 Kul siru fil erdi fenzuru keyfe kane akibetullezine min kabl kane ekseruhum muşrikin
( De ki: "Yerde gezin de o öncekilerin sonu nasıl oldu bakın. Onların çoğunluğu ortak koşanlardı." )
30/43 Fe ekim vecheke lid dinil kayyimi min kabli en ye'tiye yevmun la meradde lehu minellahi yevmeizin yessaddeun
( O halde, Allah’tan ona geri çevirilişi, döndürülüşü olmayan gün gelmeden önce yüzünü doğru, daim dine doğrult. O gün ayrılırlar. )
30/44 Men kefera fe aleyhi kufruh ve men amile salihan fe li enfusihim yemhedun
( Kim inkar ederse, artık inkarı onun üzerinedir. Kim iyilik yaparsa, nefisleri için iyi yer hazırlarlar. )
30/45 Li yecziyellezine amenu ve amilus salihati min fadlih innehu la yuhibbul kafirin
( O inananları ve iyilikler yapanları, üstünlüğünden, lütfundan karşılıklandıracaktır. Kesinlikle O inkarcıları sevmez. )
30/46 Ve min ayatihi en yursiler riyaha mubeşşiratin ve li yuzikakum min rahmetihi ve li tecriyel fulku bi emrihi ve li tebteğu min fadlihi ve leallekum teşkurun
( Ve rüzgarları müjdeci olarak göndermesi, size rahmetinden tattırması ve emriyle gemileri akıtması ayetlerindendir. O’nun üstünlüğünden, lütfundan aramanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.  )
30/47 Ve lekad erselna min kablike rusulen ila kavmihim fe cauhum bil beyyinati fentekamna minellezine ecramu ve kane hakkan aleyna nasrul mu'minin
( Ve senden önce de onların kavimlerine resuller gönderdik de açık deliller ile geldiler. Böylece o suç işleyenlerden intikam aldık. İnananlara yardım üzerimize gerçek oldu. )
30/48 Allahullezi yursilur riyaha fe tusiru sehaben fe yebsutuhu fis semai keyfe yeşau ve yec'aluhu kisefen fe teral vedka yahrucu min hilalih fe iza esabe bihi men yeşau min ibadihi iza hum yestebşirun
( Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir de bulut seyirtirler. Böylece onu göğün içinde nasıl dilerse yayar. Onu parça halinde kılar da onun arasından yağmuru çıkar görürsün. Onu, kullarından dilediği kimseye isabet ettirdiğinde, o zaman onlar müjdelenirler, sevinirler.  )
30/49 Ve in kanu min kabli en yunezzele aleyhim min kablihi le mublisin
( Ve kesinlikle onlara indirilmesinden önce, ondan önce ümitsizler idiler. )
30/50 Fenzur ila asari rahmetillahi keyfe yuhyil erda ba'da mevtiha inne zalike le muhyil mevta ve huve ala kulli şey'in kadir
( O halde Allah’ın rahmetinin eserlerine, izlerine bak. Ölümü sonrasında yeri nasıl diriltir. Kesinlikle ölüleri de böyle diriltecek. O her şeye gücü yetendir. )
30/51 Ve lein erselna rihan fe raevhu musferran le zallu min ba'dihi yekfurun
( Ve eğer rüzgar göndersek de onu sarılaşmış görseler, onun ardından inkar etmeye başlarlar. )
30/52 Fe inneke la tusmiul mevta ve la tusmius summed duae iza vellev mudbirin
( Kesinlikle sen ölülere duyuramazsın ve yüz çevirip arkalarını döndüklerinde çağrıyı sağırlara da duyuramazsın. )
30/53 Ve ma ente bi hadil umyi an dalaletihim in tusmiu illa men yu'minu bi ayatina fe hum muslimun
( Ve sen körleri sapıklıklarından yönlendirecek değilsin. Kesinlikle ancak o ayetlerimize inananlara duyurursun. Zaten onlar teslim olanlardır. )
30/54 Allahullezi halakakum min da'fin summe ceale min ba'di da'fin kuvveten summe ceale min ba'di kuvvetin da'fen ve şeybeh yahluku ma yeşau ve huvel alimul kadir
( Allah, o sizi zayıflıktan yaratan, sonra zayıflığın ardından kuvveti oluşturan, sonra kuvvetin ardından zayıflığı ve ihtiyarlığı oluşturandır. Neyi dilerse yaratır. O bilendir kudretlidir.   )
30/55 Ve yevme tekumus saatu yuksimul mucrimune ma lebisu ğayra saah kezalike kanu yu'fekun
( Ve saat olduğunda, suçlular, bir saat haricinde kalmadıklarına yemin ederler. İşte böyle döndürülmüş oldular. )
30/56 Ve kalellezine utul ilme vel imane lekad lebistum fi kitabillahi ila yevmil ba'si fe haza yevmul ba'si ve lakinnekum kuntum la ta'lemun
( Ve o ilim ve inanç verilenler, "Allah’ın kitabında, diriliş gününe kadar kaldınız. Artık bu diriliş günüdür. Lakin kesinlikle sizler bilmemekteydiniz." derler. )
30/57 Fe yevmeizin la yenfeullezine zalemu ma'ziratuhum ve la hum yusta'tebun
( Artık o gün, mazeretleri o zulmedenlere fayda vermez. Onlardan hoşnut etmeleri, özürleri de istenmez. )
30/58 Ve lekad darabna lin nasi fi hazel kur'ani min kulli mesel ve lein ci'tehum bi ayatin le yekulennellezine keferu in entum illa mubtilun
( Ve bu Kur'an’da insanlar için tüm meselelerden, sözlerden beyan ettik. Eğer ayetler ile gelsen, o inkar edenler kesinlikle "Sizler kesinlikle ancak batılcılarsınız." derler.  )
30/59 Kezalike yatbeullahu ala kulubillezine la ya'lemun
( Allah o bilmeyenlerin kalplerinin üzerine işte böyle mühür basar. )
30/60 Fasbir inne va'dellahi hakkun ve la yestehiffennekellezine la yukinun
( O halde sabret. Allah'ın vaadi kesinlikle gerçektir. Kani olmayanların seni hafifletip zayıflatmaya kesinlikle istidatları olmasın. )
LUKMAN 31/1 Elif lam mim
( Elif lam mim  )
31/2 Tilke ayatul kitabil hakim
( Bunlar hakim kitabın ayetleridir. )
31/3 Huden ve rahmeten lil muhsinin
( İyilik yapanlar için yönlendirmedir ve rahmettir. )
31/4 Ellezine yukimunes salate ve yu'tunez zekate ve hum bil ahirati hum yukinun
( O duaya kalkanlar, o zekatı verenler ve o ahirete kani olanlar, )
31/5 Ulaike ala huden min rabbihim ve ulaike humul muflihun
( İşte onlar Rab’lerinden yönlendirme üzerindedirler. İşte onlar, onlar iflah olurlar. )
31/6 Ve minen nasi men yeşteri lehvel hadisi li yudille an sebilillahi bi ğayri ilmin ve yettehizeha huzuva ulaike lehum azabun muhin
( Ve insanlardan kimileri ilimsizce Allah yolundan saptırmak için sözün eğlencesini satın alırlar. Onu alay edinirler. İşte onlar, alçaltıcı hakir eden azap onlaradır. )
31/7 Ve iza tutla aleyhi ayatuna vella mustekbiran ke en lem yesma'ha ke enne fi uzuneyhi vakra fe beşşirhu bi azabin elim
( Ve ayetlerimiz onun üzerine okunduğunda, onları duymazmış gibi, kulağında ağırlık varmış gibi kibirlenir. O halde, onu elim azap ile müjdele. )
31/8 İnnellezine amenu ve amilus salihati lehum cennatun neim
( Kesinlikle o inananlar ve iyilikler yapanlar, bolluk bahçeleri onlaradır. )
31/9 Halidine fiha va'dellahi hakka ve huvel azizul hakim
( Orada ebedidirler. Allah’ın vaadi gerçektir. O yücedir hakimdir. )
31/10 Halekas semavati bi ğayri amedin teravneha ve elka fil erdi ravasiye en temide bikum ve besse fiha min kulli dabbeh ve enzelna mines semai maen fe enbetna fiha min kulli zevcin kerim
( Gökleri sütunsuz yarattı. Onları görürsünüz. Ve sizi sarsmasın diye yere dağlar attı. Orada debelenenlerin hepsinden diriltti. Gökten su indirdik de orada her faydalı eşten bitirip yetiştirdik. )
31/11 Haza halkullahi fe eruni maza halekallezine min dunih beliz zalimune fi dalalin mubin
( Bu Allah’ın yaratışıdır. O halde, O’ndan başkalarının yarattıkları nedir bana gösterin. Bilakis zalimler apaçık sapıklık içindedirler. )
31/12 Ve lekad ateyna lukmanel hikmete en işkur lillah ve men yeşkur fe innema yeşkuru li nefsih ve men kefera fe innellahe ğaniyyun hamid
( Ve Allah’a  şükretsin diye Lukman’a sırrı verdik. Kim şükrederse, kesinlikle nefsi için şükreder. Kim inkar ederse, kesinlikle Allah ganidir övülesidir.  )
31/13 Ve iz kale lukmanu libnihi ve huve yeizuhu ya buneyye la tuşrik billah inneş şirke le zulmun azim
( Ve zamanında Lukman oğluna öğüt verdi de "Ey oğlum Allah’a  ortak koşma. Kesinlikle ortak koşmak büyük zulümdür." dedi. )
31/14 Ve vessaynel insane bi valideyh hamelethu ummuhu vehnen ala vehnin ve fisaluhu fi ameyni en işkur li ve li valideyk ileyyel mesir
( Ve insana ana babasını emrettik. Annesi onu zayıflık kuvvetsizlik üzerine zayıflıkla kuvvetsizlikle yüklenip taşıdı. Onun sütten kesilmesi iki yıl içindedir. Bana ve ana babana şükredesin diye. Dönüş yeri banadır. )
31/15 Ve in cahedake ala en tuşrike bima leyse leke bihi ilmun fe la tuti'huma ve sahibhuma fid dunya ma'rufen vettebi’sebile men enabe ileyy summe ileyye merciukum fe unebbiukum bima kuntum ta'melun
( Ve eğer, o sana ilmi olmayanla ortak koşman üzere seninle cihad ederlerse, onlara itaat etme. Dünyada onlarla iyi geçin. O pişman olup bana dönenlerin yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz banadır. Böylece size, ne yapmakta olduğunuzu haber veririm. )
31/16 Ya buneyye inneha in teku miskale habbetin min hardelin fe tekun fi sahratin ev fis semavati ev fil erdi ye'ti bihellah innellahe latiyfun habir
( Ey oğlum, kesinlikle ki eğer o hardalın tohum tanesi ağırlığında dahi olsa, kayanın içinde veya göklerde veya yerde dahi olsa Allah onu getirir. Kesinlikle Allah latiftir haberdardır. )
31/17 Ya buneyye ekimis salate ve'mur bil ma'rufi venhe anil munkeri vasbir ala ma esabek inne zalike min azmil umur
( Ey oğlum, duaya kalk, iyiliği emret ve kötülükten men et. O sana isabet edenlere sabret. Kesinlikle bu büyük ve azimli işlerdendir. )
31/18 Ve la tusa'ir haddeke lin nasi ve la temşi fil erdi meraha innellahe la yuhibbu kulle muhtalin fehur
( Ve insanlar için yanağını şişirme ve yerde aşırı sevinerek, gösteriş yaparak yürüme. Kesinlikle Allah şımaranların, övünenlerin hiçbirini sevmez. )
31/19 Vaksid fi meşyike vağdud min savtik inne enkeral asvati le savtul hamir
( Ve yürüyüşünde kesad, doğal ol ve sesini kısıp alçalt. Kesinlikle seslerin en çirkini eşeklerin sesidir. )
31/20 E lem terav ennellahe sehhara lekum ma fis semavati ve ma fil erdi ve esbeğa aleykum niamehu zahiraten ve batineh ve minen nasi men yucadilu fillahi bi ğayri ilmin ve la huden ve la kitabin munir
( Allah’ın, göklerde ne varsa ve yerde ne varsa buyruğunuza verdiğini, nimetlerini üzerinize açık, görünür olarak ve gizli olarak yaydığını görmediniz mi? Ve insanlardan, Allah hakkında ilimsizce, yönlendirmesizce ve aydınlatıcı kitap olmadan mücadele edenler vardır. )
31/21 Ve iza kile lehumut tebiu ma enzelellahu kalu bel nettebiu ma vecedna aleyhi abaena e ve lev kaneş şeytanu yed'uhum ila azabis seir
( Ve onlara "O Allah’ın indirdiğine tabi olun." denildiğinde, "Bilakis, o babalarımızı üzerinde bulduğumuza tabi oluruz." dediler. Şeytan onları ateş azabına çağıran ise de mi? )
31/22 Ve men yuslim vechehu ilellahi ve huve muhsinun fe kad istemseke bil urvetil vuska ve ilellahi akibetul umur
( Ve kim yüzünü Allah’a teslim ederse ve o iyiyse, artık sağlam kulba tutunmuştur. İşlerin sonu, sonucu Allah’adır.  )
31/23 Ve men kefera fe la yahzunke kufruh ileyna merciuhum fe nunebbiuhum bima amilu innellahe alimun bi zatis sudur
( Ve kim inkar ederse, artık inkarları seni hüzünlendirmesin. Onların dönüşleri bizedir. Onlara o yaptıklarını haber veririz. Kesinlikle Allah göğüslerin özünü bilendir. )
31/24 Numettiuhum kalilen summe nadtarruhum ila azabin ğaliyz
( Onları azıcık nimetlendiririz. Sonra onları yoğun, sert azaba kovarız. )
31/25 Ve lein seeltehum men halekas semavati vel erda le yekulunnellah kulil hamdu lillah bel ekseruhum la ya'lemun
( Ve eğer onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sual edersen, "Kesinlikle Allah." diyecekler. De ki: "Övgü Allah içindir." Bilakis onların çoğunluğu bilmezler.  )
31/26 Lillahi ma fis semavati vel ard innellahe huvel ğaniyyul hamid
( Göklerde ve yerde ne varsa Allah içindir. Kesinlikle Allah, o ganidir övülesidir. )
31/27 Ve lev enne ma fil erdi min şeceratin aklamun vel bahru yemudduhu min ba'dihi seb'atu ebhurin ma nefidet kelimatullah innellahe azizun hakim
( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, Allah’ın kelimeleri tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir.  )
31/28 Ma halkukum ve la ba'sukum illa ke nefsin vahideh innellahe semiun basir
( O yaratılmanız ve diriltilmeniz ancak tek nefsinki gibidir. Kesinlikle Allah duyandır, görendir. )
31/29 E lem tera ennellahe yulicul leyle fin nehari ve yulicun nehara fil leyli ve sehhareş şemsi vel kamera kullun yecri ila ecelin musemmen ve ennellahe bima ta'melune habir
( Kesinlikle Allah’ın, geceyi gündüze soktuğunu ve gündüzü geceye soktuğunu görmedin mi? Ve Güneş’i ve Ay’ı buyruğuna almıştır. Hepsi isimlendirilmiş belirli vadeye akarlar. Kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
31/30 Zalike bi ennellahe huvel hakku ve enne ma yed'une min dunihil batilu ve ennellahe huvel aliyyul kebir
( Bu kesinlikle Allah’ın, O’nun gerçek olmasındandır. Kesinlikle O’nun haricinde çağırdıkları batıldırlar. Kesinlikle Allah, O uludur, büyüktür.  )
31/31 E lem tera ennel fulke tecri fil bahri bi ni'metillahi li yuriyekum min ayatih inne fi zalike le ayatin li kulli sabbarin şekur
( Size ayetlerinden göstermek için, gemilerin denizde Allah’ın nimeti ile aktığını görmedin mi? Her sabredip şükreden için, kesinlikle bunda ayetler vardır. )
31/32 Ve iza ğaşiyehum mevcun kez zuleli deavullahe muhlisine lehud din fe lemma neccahum ilel berri fe minhum muktesid ve ma yechadu bi ayatina illa kulli hattarin kefur
( Ve dalga onları gölge gibi örttüğünde, Allah’ı, dini O’na halis kılarak çağırırlar. Onları karaya doğru kurtardığımızda, onlardan ılımlı, orta yolu tutan doğru olanlar vardır. Tüm gaddar inkarcıların haricindekiler ayetlerimizle cihad etmezler. )
31/33 Ya eyyuhen nasutteku rabbekum vahşev yevmen la yeczi validun an veledihi ve la mevludun huve cazin an validihi şey'a inne va'dellahi hakkun fe la teğurrannekumul hayatud dunya ve la yeğurrannekum billahul ğarur
( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. Ne babanın çocuğuna, ne de çocuğun babasına bir şey karşılık veremediği günden korkun. Kesinlikle Allah’ın vaadi gerçektir. O halde, dünya hayatı sizi kesinlikle aldatmasın. Aldatıcı sizi kesinlikle Allah ile aldatmasın. )
31/34 İnnellahe indehu ilmus saah ve yunezzilul ğays ve ya'lemu ma fil erham ve ma tedri nefsun maza teksibu ğada ve ma tedri nefsun bi eyyi erdin temut innellahe alimun habir
( Kesinlikle Allah’ın, saatin ilmi O’nun indindedir. Yağmuru indirir. Rahimlerin içinde ne varsa bilir. Nefis yarın ne kazanacağını bilemez. Nefis hangi yerde öleceğini de bilemez. Kesinlikle Allah bilendir haberdardır.  )
SECDE 32/1 Elif lam mim
( Elif lam mim   )
32/2 Tenzilul kitabi la raybe fihi min rabbil alemin
( Kitabın indirilişi, hakkında şüphe yoktur ki alemlerin Rab’bindendir. )
32/3 Em yekulunefterah bel huvel hakku min rabbike li tunzira kavmen ma etahum min nezirin min kablike leallehum yehtedun
( Onu uydurdu. mu diyorlar? Bilakis o, öncesinde uyarıcıdan gelmemiş kavimleri uyarmak için Rab’binden gerçektir. Umulur ki yönlenirler. )
32/4 Allahullezi halekas semavati vel erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamin summesteva alel arş ma lekum min dunihi min veliyyin ve la şefiy’e fe la tetezekkerun
( Allah o, gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini altı günde yaratandır. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. Size O'ndan başka dost ve af vesilecisi yoktur. O halde hatırlamaz mısınız? )
32/5 Yudebbirul emra mines semai ilel erdi summe ya'rucu ileyhi fi yevmin kane mikdaruhu elfe senetin min ma teuddun
( Gökten yere işleri düzenleyip yönetir. Sonra, o sizin saydığınızdan miktarı bin sene olan bir günde O'na yükselir. )
32/6 Zalike alimul ğaybi veş şehadetil azizur rahim
( Bu, gaybı ve şahit olunanı bilen yücedir merhametlidir. )
32/7 Ellezi ahsene kulle şey'in halekahu ve bedee halkal insani min tiyn
( O her şeyin en güzeli O’nun yarattığıdır. İnsanı yaratmaya çamurdan başlamıştır. )
32/8 Summe ceal neslehu min sulaletin min main mehin
( Sonra onun neslini adi suyun sülalesinden oluşturdu. )
32/9 Summe sevvahu ve nefeha fihi min ruhihi ve ceale lekumus sem'a vel ebsara vel efideh kalilen ma teşkurun
( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve içine ruhundan üfledi. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. Ne az şükrediyorsunuz. )
32/10 Ve kalu e iza dalelna fil erdi e inna le fi halkin cedid bel hum bi likai rabbihim kafirun
( Ve "Yerde sapıp kaybolduğumuzda mı? Yeni yaratış içinde mi olacağız?" dediler. Bilakis onlar Rab’lerine kavuşmaya inkarcıdırlar. )
32/11 Kul yeteveffakum melekul mevtillezi vukkile bikum summe ila rabbikum turceun
( De ki: "Sizi, o size vekil edilen ölüm meleği vefat ettirir. Sonra Rab’binize döndürülürsünüz." )
32/12 Ve lev tera izil mucrimune nakisu ruusihim inde rabbihim rabbena ebsarna ve semi'na ferci'na na'mel salihan inna mukinun
( Ve şayet zamanında suçluların Rab’lerinin indinde başlarını eğmelerini görsen. "Rab’bimiz gördük ve duyduk. O halde bizi döndür de iyilik yapalım. Kesinlikle biz kani olanlarız." )
32/13 Ve lev şi'na le ateyna kulle nefsin hudaha ve lakin hakkal kavlu minni le emleenne cehenneme minel cinneti ven nasi ecmein
( Ve şayet dileseydik, her nefise yönlendirmesini verirdik. Lakin benden söz gerçektir. "Kesinlikle cehennemi, cinlerden ve insanlardan topluca, tamamen dolduracağım." )
32/14 Fe zuku bima nesitum likae yevmikum haza inna nesinakum ve zuku azabel huldi bima kuntum ta'melun
( O halde bu gününüzle karşılaşmayı unutmanızdan dolayı tadın. Kesinlikle biz de sizi unutacağız. O yapmakta olduklarınızdan dolayı ebedi azabı tadın. )
32/15 İnnema yu'minu bi ayatinellezine iza zukkiru biha harru succeden ve sebbehu bi hamdi rabbihim ve hum la yestekbirun
( Kesinlikle o ayetlerimize inanırlar ki, onlarla hatırlatıldıklarında yere kapanarak çökerler. Rab’lerini övgü sözleri ile överler. Onlar kibirlenmezler.  )
32/16 Tetecafa cunubuhum anil medacii yed'une rabbehum havfen ve tamean ve min ma razaknahum yunfikun
( Onların yanları yataklarından ayrılıp uzaklaşır. Korkarak ve ümit ederek Rab’lerini çağırırlar. O rızıklandırdıklarımızdan harcarlar.  )
32/17 Fe la ta'lemu nefsun ma uhfiye lehum min kurrati a'yun cezaen bima kanu ya'melun
( Nefis, o yapmış olduklarına karşılık olarak, onlara gözlerin aydınlığından neyin gizli olduğunu bilmez.  )
32/18 E fe men kane mu'minen ke men kane fasika la yestevun
( O halde, o inanan olan kimse, o günahkar olan kimse gibi midir? Eşit olamazlar. )
32/19 Emmellezine amenu ve amilus salihati fe lehum cennatul me'va nuzulen bima kanu ya'melun
( Ama o inananlar ve iyilikler yapanlar, artık onlara o yapmış olduklarından dolayı, ağırlama, ikram olarak mekan bahçeleridir. )
32/20 Ve emmellezine feseku fe me'vahumun nar kullema eradu en yahrucu minha uiydu fiha ve kile lehum zuku azaben narillezi kuntum bihi tukezzibun
( Ve ama o günah işleyenler, artık onların yerleri ateştir. Oradan her çıkmayı istemelerinde ona geri döndürülürler. Onlara "O yalanlamış olduğunuz ateş azabını tadın." denir. )
32/21 Ve le nuzikannehum minel azabil edna dunel azabil ekberi leallehum yarciun
( Ve onlara büyük azap öncesinde, kesinlikle yakın, küçük azap tattıracağız. Umulur ki dönerler. )
32/22 Ve men azlemu min men zukkira bi ayati rabbihi summe a'rada anha inna minel mucrimine muntekimun
( Ve o Rab’binin ayetlerini hatırlayıp da sonra onlardan yüz çevirip dönenden daha zalim kimdir? Kesinlikle biz suçlulardan intikam alanlarız.  )
32/23 Ve lekad ateyna musal kitabe fe la tekun fi miryetin min likaihi ve cealnahu huden li beni israil
( Ve Musa’ya kitabı verdik. O halde onunla karşılaşmaktan süphe içinde olma. Onu İsrailoğulları için yönlendirme kıldık. )
32/24 Ve cealna minhum eimmeten yehdune bi emrina lemma saberu ve kanu bi ayatina yukinun
( Ve sabrettikleri zaman, onlardan emrimizle yönlendiren önderler kıldık. Ayetlerimize kani olmaktaydılar. )
32/25 İnne rabbeke huve yafsilu beynehum yevmel kiyameti fima kanu fihi yahtelifun
( Kesinlikle Rab’bin, o hakkında ihtilaf etmiş oldukları ayağa kalkış gününde onların aralarını ayırır. )
32/26 E ve lem yehdi lehum kem ehlekna min kablihim minel kuruni yemşune fi mesakinihim inne fi zalike le ayat e fe la yesmeun
( Meskenlerinde yürüyen, onlardan önceki nice nesillerden helak etmiş olmamız onları yönlendirmedi mi? Kesinlikle bunda ayetler vardır. Artık duymazlar mı? )
32/27 E ve lem yerav enna nesukul mae ilel erdil curuzi fe nuhricu bihi zer'an te'kili minhu en'amuhum ve enfusuhum e fe la yubsirun
( Suyu kupkuru, çorak yere, toprağa nasıl akıttığımızı görmediler mi? Böylece onunla ekini çıkarırız da, onların hayvanları ve kendileri ondan yerler. Artık görmezler mi? )
32/28 Ve yekulune meta hazal fethu in kuntum sadikin
( Ve "Eğer doğrular iseniz, bu açılış ne zamandır?" derler. )
32/29 Kul yevmel fethi la yenfeullezine keferu imanuhum ve la hum yunzarun
( De ki: "O inkar edenlerin inançları açılış gününde fayda vermez. Onlar gözetilmezler, bakılmazlar." )
32/30 Fe a'rid anhum ventezir innehum muntezirun
( Artık onlardan yüz çevirip dön ve gözetip bekle. Kesinlikle onlar gözetleyenlerdir, bekleyenlerdir. )
AHZAB 33/1 Ya eyyuhen nebiyyuttekillahe ve la tutiil kafirine vel munafikin innellahe kane alimen hakima
( Ey haberci, Allah’tan sakın. İnkarcılara ve ikiyüzlülere itaat etme. Kesinlikle Allah bilendir hakimdir. )
33/2 Vettebi ma yuha ileyke min rabbik innellahe kane bima ta'melune habira
( Ve o Rab’binden sana vahyedilene tabi ol. Kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
33/3 Ve tevekkel alellah ve kefa billahi vekila
( Ve Allah’a  sığın. Allah vekil olarak kafidir. )
33/4 Ma cealellahu li raculin min kalbeyni fi cevfih ve ma ceale ezvacekumullai tuzahirune minhunne ummehatikum ve ma ceale ed'iyaekum ebnaekum zalikum kavlukum bi efvahikum vallahu yekulul hakka ve huve yehdis sebil
( Allah erkek için çukurun boşluğunda iki kalp oluşturmadı. Kendilerinden eş yaptığınız eşlerinizi anneleriniz kılmadı. Evlatlıklarınızı oğullarınız kılmadı. Bunlar ağızlarınızdaki sözlerinizdir. Allah gerçeği söyler ve yola O yönlendirir. )
33/5 Ud'uhum li abaihim huve aksetu indellah fe in lem ta'lemu abaehum fe ihvanukum fid dini ve mevalikum ve leyse aleykum cunahun fima ahta'tum bihi ve lakin ma teammedet kulubukum ve kanellahu ğafurar rahima
( Onları babaları için çağırın. O Allah’ın indinde daha adildir, doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, böylece dinde kardeşlerinizdir ve dostlarınızdır. O hata ettikleriniz hakkında üzerinize günah yoktur. Lakin kalbinizin o taammüd ettiği hariç. Allah affedendir merhametlidir. )
33/6 En nebiyyu evla bil mu'minine min enfusihim ve ezvacuhu ummehatuhum ve ulul erhami ba'duhum evla bi ba'din fi kitabillahi minel mu'minine vel muhacirine illa en tef'alu ila evliyaikum ma'rufa kane zalike fil kitabi mestura
( Kesinlikle haberci, inananlar için nefislerinden daha önceliklidir, yakındır, evvel gelir. Onun eşleri, onların anneleridir. Allah’ın kitabında, dostlarınıza iyilik yapmanız haricinde, akrabalığı olanlar birbirlerine inananlardan ve muhacirlerden evvel gelirler. Bu satırlanmış kitabın içindedir. )
33/7 Ve iz ehazna minen nebiyyine misakahum ve minke ve min nuhin ve ibrahime ve musa ve iysebni meryeme ve ehazna minhum misakan ğaliyza
( Ve zamanında habercilerden, senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan sözlerini aldık. Onlardan sağlam söz aldık. )
33/8 Li yes'eles sadikine an sidkihim ve eadde lil kafirine azaben elima
( Doğrulara doğruluklarından sual etmek için. İnkarcılar için elim azap hazırladı. )
33/9 Ya eyyuhellezine amenuzkuru ni'metellahi aleykum iz caetkum cunudun fe erselna aleyhim rihan ve cunuden lem teravha ve kanellahu bima ta'melune besira
( Ey o inananlar, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Zamanında size ordular, askerler gelmişti de onların üzerine rüzgar ve onları görmediğiniz ordular gönderdik. Allah ne yaptığınızı görendir. )
33/10 İz caukum min fevkikum ve min esfele minkum ve iz zağatil ebsaru ve beleğatil kulubul hanacira ve tezunnune billahiz zununa
( Zamanında size üstünüzden ve aşağınızdan geldiler. O zaman gözler kaydı ve kalp gırtlaklara erişti. Allah’a  zanlarla zanda bulunuyorsunuz. )
33/11 Hunalikebtuliyel mu'minune ve zulzilu zilzalen şedida
( Burada inananlar sınandılar. Şiddetli zelzele ile sarsıldılar. )
33/12 Ve iz yekulul munafikune vellezine fi kulubihim meradun ma veaddenellahu ve rasuluhu illa ğurura
( Ve zamanında ikiyüzlüler ve o kalplerinde hastalık olanlar "Allah ve resulü bize aldanışın haricindekini vaad etmemiş." diyorlardı. )
33/13 Ve iz kalet taifetun minhum ya ehle yesribe la mukame lekum farciu ve yeste'zinu ferikun minhumun nebiyye yekulune inne buyutena avratun ve ma hiye bi avrah in yuridune illa firara
( Ve zamanında, onlardan bir grup "Ey Yesrib’in sahipleri. Size ikamet yeri yoktur. O halde dönün." dedi. Bir kısmı, o haberciden izin istiyorlardı. "Kesinlikle evlerimiz açık." diyorlardı. Onlar açık değildi. Kesinlikle ancak firarı, kaçmayı istiyorlardı. )
33/14 Ve lev duhilet aleyhim min aktariha summe suilul fitnete le atevha ve ma telebbesu biha illa yesira
( Ve şayet onların üzerine çaplarından, her yandan girilse, sonra da fitne çıkarmaları sual edilse, onu yaparlardı. Onunla da azın haricinde kalmazlardı. )
33/15 Ve lekad kanu ahedullahe min kablu la yuvellunel edbar ve kane ahdullahi mes'ula
( Ve önceden Allah’a  ahdleri olmuştu. Arkalarını çevirmeyeceklerdi. Allah’ın ahdi sual edilendir. )
33/16 Kul len yenfeakumul firaru in ferartum minel mevti evil katli ve izen la tumetteune illa kalila
( De ki: "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size fayda vermez. O zaman, çok azın haricinde faydalandırılmazsınız." )
33/17 Kul men zellezi ya'simukum minellahi in erade bikum suen ev erade bikum rahmeh ve la yecidune lehum min dunillahi veliyyen ve la nesira
( De ki: "Eğer size kötülüğü isterse veya size rahmeti isterse, sizi Allah’tan kim korur? Kendilerine Allah’tan başka ne dost ne de yardımcı bulamazlar." )
33/18 Kad ya'lemullahul muavvikine minkum ve kailine li ihvanihim helumme ileyna ve la ye'tunel be'se illa kalila
( Allah, sizlerden oyalanıp savsaklayanları ve kardeşlerine "Bize gelin." diyenleri bilir. Azı haricinde azaba zorluğa gelmezler. )
33/19 Eşihhaten aleykum fe iza cael havfu raeytehum yenzurune ileyke teduru a'yunuhum kellezi yuğşa aleyhi minel mevt fe iza zehebel havfu selekukum bi elsinetin hidadin eşihhaten alel hayr ulaike lem yu'minu fe ahbetallahu a'malehum ve kane zalike alellahi yesira
( Üzerinize cimriler idiler. Korku geldiğinde onları, üzerleri ölümden örtülmüş kimse gibi, gözlerini döndürerek sana bakarken görürsün. Ancak korku ayrılıp gittiğinde, hayır üzerine cimriler olarak size keskin diller açtılar. İşte onlar inanmadılar da Allah onların çalışmalarını boşa çıkardı. Bu, Allah’a  kolaydır. )
33/20 Yahsebunel ahzabe lem yezhebu ve in ye'til ahzabu yeveddu lev ennehum badune fil a'rabi yes'elune an enbaikum ve lev kanu fikum ma katelu illa kalila
( Grupların ayrılıp gitmediklerini sanarlardı. Eğer gruplar gelirse, kesinlikle onlar, haberlerinizden sual etmek için, bedevi Arapların içinde olmayı arzularlardı. Şayet içinizde olsalar, azı haricinde savaşmazlar. )
33/21 Lekad kane lekum fi rasulillahi usvetun hasenetun li men kane yercullahe vel yevmel ahira ve zekerallahe kesira
( Allah’ı ve sonraki günü ümit edenler ve Allah’ı çokça hatırlayanlar için, Allah’ın resulü hakkındaki size güzel örnek olmuştur. )
33/22 Ve lemma rael mu'minunel ahzabe kalu haza ma veadenellahu ve rasuluhu ve sadekallahu ve rasuluhu ve ma zadehum illa imanen ve teslima
( Ve inananlar grupları gördüklerinde "O Allah’ın ve resulünün vaadi budur. Allah ve resulü doğrudur. " dediler. Onlara inançları ve teslimiyetleri haricindekini artırmadı. )
33/23 Minel mu'minine ricalun sadeku ma ahedullahe aleyh fe minhum men kada nahbehu ve minhum men yenteziru ve ma beddelu tebdila
( Allah’a, onun üzerine o ahdettiklerinde doğru, sadık olan inanlardan o erkekler. Onlardan kimi adağını yerine getirir ve onlardan kimi de bekler. Mübadele ederek değiştirmezler. )
33/24 Li yecziyellahus sadikine bi sidkihim ve yuazzibel munafikine in şae ev yetube aleyhim innellahe kane ğafurar rahima
( Allah doğruları, doğrulukları ile karşılıklandıracağı için. Eğer dilerse, ikiyüzlülere azap eder veya onların üzerine tevbe eyler. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
33/25 Ve raddellahullezine keferu bi ğayzihim lem yenalu hayra ve kefallahul mu'mininel kital ve kanellahu kaviyyen aziza
( Ve o inkar edenleri, hayıra erişemeden, kinleriyle öfkeleriyle geri döndürdü. Allah savaşta inananlara kafiydi. Allah kuvvetlidir yücedir.  )
33/26 Ve enzelellezine zaheruhum min ehlil kitabi min sayasiyhim ve kazefe fi kulubihimur ru'be ferikan taktulune ve te'sirune ferika
( Ve kitap sahiplerinden, onlara arka çıkanları, destekleyenleri kalelerinden indirdi. Kalplerinin içine korku attı. Bir kısmını öldürdünüz ve bir kısmını da esir aldınız.  )
33/27 Ve evrasekum erdahum ve diyarahum ve emvalehum ve erdan lem tetauha ve kanellahu ala kulli şey'in kadira
( Ve sizi, onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve o ayak basmadığınız yere varis kıldı. Allah her şeye gücü yetendir. )
33/28 Ya eyyuhen nebiyyu kul li ezvacike in kuntunne turidnel hayated dunya ve zineteha fe tealeyne umetti'kunne ve userrihkunne serahan cemila
( Ey haberci, eşlerine de ki: "Eğer dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, o halde gelin sizi faydalandırayım ve sizi güzel bırakma ile bırakayım." )
33/29 Ve in kuntunne turidnellahe ve rasulehu ved daral ahirate fe innellahe eadde lil muhsinati minkunne ecran azima
( Ve "Eğer Allah’ı ve resulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, kesinlikle Allah sizlerden güzellik yapanlar için büyük ödül hazırladı." )
33/30 Ya nisaen nebiyyi men ye'ti minkunne bi fahişetin mubeyyinetin yudaaf lehel azabu di'feyn ve kane zalike alellahi yesira
( Ey habercinin kadınları, sizlerden kim ahlaksızlığı açıkça getirirse, ona azap iki kat katlanır. Bu Allah’a  kolaydır. )
33/31 Ve men yaknut minkunne lillahi ve rasulihi ve ta'mel salihan nu'tiha ecraha merrateyni ve a'tedna leha rizkan kerima
( Ve sizlerden kim de Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederse ve iyilik yaparsa, ona ödülünü iki kere veririz. Onlara faydalı rızık hazırladık. )
33/32 Ya nisaen nebiyyi lestunne ke ehadin minen nisai in ittekaytunne fe la tahda'ne bil kavli fe yatmeallezi fi kalbihi meradun ve kulne kavlen ma'rufa
( Ey habercinin kadınları, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer sakınıyorsanız, o halde sözde kırıtmayın da o kalbinde hastalık olan ümitlenmesin. İyi, bilinen söz söyleyin. )
33/33 Ve karne fi buyutikunne ve la teberracne teberrucel cahiliyyetil ula ve ekimnes salate ve atinez zekate ve eti'nellahe ve rasuleh innema yuridullahu li yuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirakum tathira
( Ve evlerinizde durun. Önceki cahiliyetteki gibi süslenip, açılıp saçılarak açık saçık olmayın. Duaya kalkın, zekatı verin ve Allah’a  ve O’nun resulüne itaat edin. Kesinlikle Allah, üzerinizden pisliği gidermeyi ve sizi tertemiz yaparak temizlemeyi ister, ev sahipleri. )
33/34 Vezkurne ma yutla fi buyutikunne min ayatillahi vel hikmeh innellahe kane latiyfen habira
( Ve Allah’ın ayetlerinden o evlerinizde okunanları ve O’nun sırrını hatırlayın. Kesinlikle Allah latiftir haberdardır. )
33/35 İnnel muslimine vel muslimati vel mu'minine vel mu'minati vel kanitine vel kanitati ves sadikine ves sadikati ves sabirine ves sabirati vel haşiine vel haşiati vel mutesaddikine vel mutesaddikati ves saimine ves saimati vel hafizine furucehum vel hafizate vez zakirinellahe kesiran vez zakirati eaddellahu lehum mağfiraten ve ecran azima
( Kesinlikle teslim olan erkekler, teslim olan kadınlar, inanan erkekler, inanan kadınlar, saygılı durup itaat eden erkekler, saygılı durup itaat eden kadınlar, doğru erkekler, doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, alçakgönüllü, saygı ve sevgi dolu korku duyan ürperen, ürken erkekler, saygı ve sevgi dolu korku duyan, ürperen, ürken kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ayıplarını koruyan erkekler, ayıplarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça hatırlayan erkekler ve hatırlayan kadınlar, Allah onlara af ve büyük ödül hazırladı. )
33/36 Ve ma kane li mu'minin ve la mu'minatin iza kadallahu ve rasuluhu emran en yekune lehumul hiyeratu min emrihim ve men ya'sillahe ve rasulehu fe kad dalle dalalen mubina
( Ve inanan erkekler ve inanan kadınlar için Allah ve resulü bir işe olsun diye hükmettiğinde, onlara işlerinden tercih, seçim yoktur. Kim Allah’a  ve O’nun resulüne asileşirse, artık apaçık sapıklık ile sapmıştır. )
33/37 Ve iz tekulu lillezi en'amellahu aleyhi ve en'amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekillahe ve tuhfi fi nefsike mellahu mubdihi ve tahşen nas vallahu ehakku en tahşah fe lemma kada zeydun minha vetaran zevvecnakeha li key la yekune alel mu'minine haracun fi ezvaci ed'iyaihim iza kadav minhunne vetara ve kane emrullahi mef'ula
( Zamanında o Allah’ın üzerine nimet verdiği ve senin üzerine nimet verdiğin için, "Eşini kendine sıkı tut ve Allah’tan sakın." diyordun. O Allah’ın açığa çıkaracağını nefsinde gizledin. İnsanlardan korkuyordun. Allah korkmana daha gerçektir. Zeyd, erkek ondan ilişiğini kestiğinde, inananlara, ilişiklerini kestiklerinde evlatlıklarının eşleri hakkında üzerlerine zorluk olmasın diye onu sana eş yaptık. Allah’ın emri yapılasıdır. )
33/38 Ma kane alen nebiyyi min haracin fima feradallahu leh sunnetellahi fillezine halev min kabl ve kane emrullahi kaderan makdura
( Allah’ın ona farz kıldığı hakkında haberciye zorluk yoktur. O önceden gelip geçenler hakkında Allah’ın adetidir. Allah’ın emri ölçülendirilmiş kaderdir. )
33/39 Ellezine yubelliğune risalatillahi ve yahşevnehu ve la yahşevne ehaden illellah ve kefa billahi hasiba
( Onlar Allah’ın gönderdiklerini ulaştırırlar. O’ndan korkarlar. Allah’ın haricinde hiçbir kimseden korkmazlar. Allah hesap eden olarak kafidir. )
33/40 Ma kane muhammedun eba ehadin min ricalikum ve lakin rasulellahi ve hatemen nebiyyin ve kanellahu bi kulli şey'in alima
( Muhammed adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Lakin Allah’ın resulüdür ve habercilerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir.  )
33/41 Ya eyyuhellezine amenuzkurullahe zikran kesira
( Ey o inananlar, Allah’ı çokça hatırlamalarla hatırlayın. )
33/42 Ve sebbihuhu bukraten ve esiyla
( Ve O’nu sabah ve akşam övün. )
33/43 Huvellezi yusalli aleykum ve melaiketuhu li yuhricekum minez zulumati ilen nur ve kane bil mu'minine rahima
( O ve melekleri sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize destek verip dua ederler. O inananlara merhametlidir. )
33/44 Tehiyyetuhum yevme yelkavnehu selam ve eadde lehum ecran kerima
( O’na kavuştukları o gün onların dilekleri, duaları selamdır. Onlara faydalı yüce ödül hazırladı. )
33/45 Ya eyyuhen nebiyyu inna erselnake şahiden ve mubeşşiran ve nezira
( Ey haberci, kesinlikle biz seni şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. )
33/46 Ve daiyen ilellahi bi iznihi ve siracen munira
( Ve izniyle, Allah’a  çağırıcı olarak ve aydınlatan ışık olarak. )
33/47 Ve beşşiril mu'minine bi enne lehum minellahi fadlen kebira
( Ve inananları, Allah’tan büyük üstünlüğün, lütfun kesinlikle onlara olduğu ile müjdele. )
33/48 Ve la tutiil kafirine vel munafikine veda’ezahum ve tevekkel alellah ve kefa billahi vekila
( Ve inkarcılara ve ikiyüzlülere itaat etme. Onların ezalarını bırak aldırma. Allah’a  sığın. Allah vekil olarak kafidir. )
33/49 Ya eyyuhellezine amenu iza nekahtumul mu'minati summe tallaktumuhunne min kabli en temessuhunne fe ma lekum aleyhinne min iddetin ta'tedduneha fe mettiuhunne ve serrihuhunne serahan cemila
( Ey o inananlar, inanan kadınları nikahlayıp sonra da onlara dokunmanızdan önce onları boşadığınızda, size onlar üzerinde aşacağınız bir adedi, bekleme müddeti yoktur. O halde, onları faydalandırın ve güzel salıverme ile onları serbest bırakın. )
33/50 Ya eyyuhen nebiyyu inna ahlelna leke ezvacekellati ateyte ucurahunne ve ma meleket yeminuke min ma efaellahu aleyke ve benati ammike ve benati ammatike ve benati halike ve benati halatikellati hacerne meake vemraeten mu'mineten in vehebet nefseha lin nebiyyi in eraden nebiyyu en yestenkihaha halisaten leke min dunil mu'minin kad alimna ma feradna aleyhim fi ezvacihim ve ma meleket eymanuhum li keyla yekune aleyke harac ve kanellahu ğafurar rahima
( Ey haberci, ödüllerini verdiğin eşlerini, Allah’ın o sana verdiklerinden elinin malik olduklarını, seninle birlikte hicret eden amcalarının kızlarını, halalarının kızlarını, dayılarının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve kendini haberciye bahşetmiş ve habercinin de onu nikahlamayı istediği inanan kadını inananlar dışında sana halis olarak helal kıldık. Onların eşleri ve o ellerinin malik oldukları hakkında onlara neyi farz kıldığımızı bildik. Senin üzerine zorluk olmaması içindir. Allah affedendir merhametlidir. )
33/51 Turci men teşau minhunne ve tu'vi ileyke men teşa’ve men ibteğayte min men azelte fe la cunaha aleyk zalike edna en tekarra a'yunuhunne ve la yahzenne ve yerdayne bima ateytehunne kulluhunn vallahu ya'lemu ma fi kulubikum ve kanellahu alimen halima
( Onlardan dilediğin kimseyi döndürüp geri bırakırsın. Kimi dilersen ve o azledip uzaklaştırdıklarından kimi arzularsan kendine alıkoyarsın. Artık, sana günah değildir. Bu onların gözlerini aydınlatmaya, hüzünlendirmemeye ve o onlara verdiklerin ile hepsinin hoşnut olmalarına en yakındır. Allah kalplerinizin içinde olanı bilir. Allah bilendir yumuşaktır. )
33/52 La yehillu leken nisau min ba'du ve la en tebeddele bihinne min ezvacin ve lev a'cebeke husnuhunne illa ma meleket yeminuk ve kanellahu ala kulli şey'in rakiba
( Bundan başka kadınlar sana helal olmaz. Şayet güzellikleri seni etkileyip hoşuna gitse bile, o elinin malik oldukları hariç, onları başka eşlerle değiştirmek olmaz. Allah her şey üzerinde gözetleyendir. )
33/53 Ya eyyuhellezine amenu la tedhulu buyuten nebiyyi illa en yu'zene lekum ila taamin ğayra nazirine inahu ve lakin iza duiytum fedhulu fe iza taimtum fenteşiru ve la muste'nisine li hadis inne zalikum kane yu'zin nebiyye fe yestahyi minkum vallahu la yestahyi minel hakk ve iza seeltumuhunne metaan fes'eluhunne min verai hicab zalikum atheru li kulubikum ve kulubihinn ve ma kane lekum en tu'zu rasulellahi ve la en tenkihu ezvacehu min ba'dihi ebeda inne zalikum kane indellahi azima
( Ey o inananlar, size yemeğe izin verilmesi haricinde, vaktine bakmadan habercinin evlerine girmeyin. Lakin çağırıldığınızda girin. Yemeği yediğinizde de dağılın ve söze alışmayın. Bu haliniz haberciyi kesinlikle üzer de sizden çekinir, utanır. Allah gerçekten çekinmez, utanmaz. O kadınlara fayda sual ettiğinizde, onlara perde arkasından sual edin. Bu kalpleriniz için ve onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın resulüne eziyet etmeniz ve O'nun ardından, onun eşlerini nikahlamanız size asla olmaz. Kesinlikle bu, Allah’ın indinde büyüktür. )
33/54 İn tubdu şey'en ev tuhfuhu fe innellahe kane bi kulli şey'in alima
( Eğer bir şeyi açıklarsanız veya onu gizlerseniz, kesinlikle Allah her şeyi bilendir. )
33/55 La cunaha aleyhinne fi abaihinne ve la ebnaihinne ve la ihvanihinne ve la ebnai ihvanihinne ve la ebnai ehavatihinne ve la nisaihinne ve la ma meleket eymanuhunn vettekinellah innellahe kane ala kulli şey'in şehida
( O kadınlara, babaları, oğulları, kardeşleri, oğullarının kardeşleri, oğullarının kızkardeşleri, kadınları ve o ellerinin malik oldukları hakkında günah yoktur. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah her şeye şahittir. )
33/56 İnnellahe ve melaiketehu yusallune alen nebiyy ya eyyuhellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslima
( Kesinlikle Allah ve melekleri haberciye dua ederler. Ey o inananlar, ona dua edin ve teslimiyetle selam edin. )
33/57 İnnellezine yu'zunellahe ve rasulehu leanehumullahu fid dunya vel ahirati ve eadde lehum azaben muhina
( Allah, Allah’ı ve O’nun resulünü üzenleri dünyada ve ahirette kesinlikle lanetlemiştir. Onlara alçaltıcı hakir eden azap hazırlamıştır. )
33/58 Vellezine yu'zunel mu'minine vel mu'minati bi ğayri mektesebu fe kadihtemelu buhtanen ve ismen mubina
( Ve inanan erkeklere ve inanan kadınlara o kazandıkları dışında üzerek eziyet verenler, uydurmayı ve apaçık günahı yüklenmişlerdir. )
33/59 Ya eyyuhen nebiyyu kul li ezvacike ve benatike ve nisail mu'minine yudnine aleyhinne min celabibihinn zalike edna en yu'rafne fe la yu'zeyn ve kanellahu ğafurar rahima
( Ey haberci, eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına, çarşaflarını, örtülerini üzerlerine yaklaştırmalarını söyle. Bu, tanınmalarına en yakındır. Böylece eziyet edilmezler. Allah affedendir merhametlidir. )
33/60 Le in lem yentehil munafikune vellezine fi kulubihim meradun vel murcifune fil medineti le nuğriyenneke bihim summe la yucaviruneke fiha illa kalila
( Eğer ikiyüzlüler, o kalplerinde hastalık olanlar ve şehirde yalan haber yayanlar vazgeçmezlerse, kesinlikle seni onlara musallat ederiz. Sonra, az bir zaman haricinde, orada senin civarında olamazlar. )
33/61 Mel'unine eyne ma sukifu uhizu ve kuttilu taktila
( Lanetlenmiş olarak her nerede rastlanıp bulunurlarsa yakalanırlar ve öldürülürler de öldürülürler. )
33/62 Sunnetellahi fillezine halev min kabl ve len tecide li sunnetillahi tebdila
( O öncekilerin halleri hakkında Allah’ın adeti budur. Allah’ın adetini değiştirmeye yol bulamazsın. )
33/63 Yes'eluken nasu anes saah kul innema ilmuha indallah ve ma yudrike lealles saat tekunu kariba
( İnsanlar sana saat hakkında sual ederler. De ki: "Onun ilmi kesinlikle Allah’ın indindedir. Ne bilirsin belki saat yakındır." )
33/64 İnnellahe leanel kafirine ve eadde lehum seira
( Kesinlikle Allah inkarcıları lanetler. Onlara ateş hazırlar. )
33/65 Halidine fiha ebeda la yecidune veliyyen ve la nesira
( Onun içinde ebediyen daimdirler. Ne dost ne de yardımcı bulamazlar. )
33/66 Yevme tukallebu vucuhuhum fin nari yekulune ya leytena eta'nellahe ve eta'ner rasula
( O gün onların yüzleri ateşin içinde çevirilir. "Ey keşke Allah’a  itaat etseydik ve resule itaat etseydik." derler. )
33/67 Ve kalu rabbena inna eta'na sadetena ve kuberaena fe edallunes sebila
( Ve "Rab’bimiz kesinlikle efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar." derler. )
33/68 Rabbena atihim di'feyni minel azabi vel'anhum la'nen kebira
( Rab’bimiz onlara iki kat azap ver. Onları büyük lanetle lanetle.  )
33/69 Ya eyyuhellezine amenu la tekunu kellezine azev musa fe berraehu allahu min ma kalu ve kane indellahi veciha
( Ey o inananlar, o Musa’ya eziyet edenler gibi olmayın. Allah O'nu o söylediklerinden beri kıldı. Allah’ın indinde mevkisi itibarı oldu. )
33/70 Ya eyyuhellezine amenuttekullahe ve kulu kavlen sedida
( Ey o inananlar, Allah’tan sakının. Sağlam, doğru söz söyleyin. )
33/71 Yuslih lekum a'malekum ve yağfir lekum zunubekum ve men yutiillahe ve rasulehu fe kad faze fevzen azima
( Size yaptıklarınızı, çalışmalarınızı iyileştirsin ve size günahlarınızdan af eylesin. Kim Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederse artık büyük kurtuluş ile kurtulmuştur. )
33/72 İnna aradnel emanete ales semavati vel erdi vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehel insan innehu kane zalumen cehula
( Kesinlikle göklere, yere ve dağlara emaneti biz gösterdik de onu yüklenip taşımaya yanaşmadılar, direttiler, çekindiler ve ondan korktular. Onu insan yüklendi. Kesinlikle o zalimdir cahildir. )
33/73 Li yuazzibellahul munafikine vel munafikati vel muşrikine vel muşrikati ve yetubellahu alel mu'minine vel mu'minat ve kanellahu ğafurar rahima
( Allah’ın ikiyüzlü erkeklere, ikiyüzlü kadınlara, ortak koşan erkeklere, ortak koşan kadınlara azap etmesi ve inanan erkeklere, inanan kadınlara tevbe eylemesi içindir. Allah affedendir merhametlidir. )
SEBE 34/1 El hamdu lillahillezi lehu ma fis semavati ve ma fil erdi ve lehul hamdu fil ahirah ve huvel hakimul habir
( Övgü o Allah içindir ki, göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Övgü ahirette de O’nadır. O hakimdir haberdardır.  )
34/2 Ya'lemu ma yelicu fil erdi ve ma yahrucu minha ve ma yenzilu mines semai ve ma ya'rucu fiha ve huver rahimul ğafur
( Yerin içine ne giriyorsa ve ondan ne çıkıyorsa, gökten ne iniyorsa ve ona ne yükseliyorsa bilir. O merhametlidir affedendir.  )
34/3 Ve kalellezine keferu la te'tines saah kul bela ve rabbi le te'tiyennekum alimil ğayb la ya'zubu anhu miskalu zerratin fis semavati ve la fil erdi ve la asğaru min zalike ve la ekberu illa fi kitabin mubin
( Ve o inkar edenler "Bize saat gelmez." dediler. De ki: "Bilakis ve Rab’bim, size kesinlikle gelecektir. Gaybı bilendir. Ne göklerde, ne de yerde zerre ağırlığı ölçüsü bile O’ndan gizli kalamaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü apaçık kitapta olmasının haricinde yoktur." )
34/4 Li yecziyellezine amenu ve amilus salihat ulaike lehum mağfiratun ve rizkun kerim
( O inananları ve iyilikler yapanları karşılıklandırması için. İşte onlar, af ve faydalı yüce rızık onlaradır. )
34/5 Vellezine seav fi ayatina muacizine ulaike lehum azabun min riczin elim
( Ve o ayetlerimiz hakkında, aciz bırakabilmek için çabalayanlar, işte onlar, pislikten elim azap onlaradır. )
34/6 Ve yerallezine utul ilmellezi unzile ileyke min rabbike huvel hakka ve yehdi ila siratil azizil hamid
( Ve o ilim verilenler, onun sana Rab’binden indirildiğini görürler. O gerçektir. Büyük ve övülesi olanın yoluna yönlendirir. )
34/7 Ve kalellezine keferu hel nedullukum ala raculin yunebbiukum iza muzziktum kulle mumezzekin innekum lefi halkin cedid
( Ve o inkar edenler, "Sizi, tüm parçalarınıza parçalandığınızda, kesinlikle sizin yeni yaratılış içinde olacağınızı size haber veren adama yöneltelim mi?" dediler. )
34/8 Eftera alellahi keziben em bihi cinneh belillezine la yu'minune bil ahirati fil azabi ved dalalil beiyd
( Allah’a  yalan mı uydurur, yoksa onda cinlik mi var? Bilakis, o ahirete inanmayanlar azabın ve uzak, derin sapıklığın içindedirler. )
34/9 E fe lem yerav ila ma beyne eydihim ve ma halfehum mines semai vel ard in neşe’nahsif bihimul erda ev nuskit aleyhim kisefen mines sema’inne fi zalike le ayeten li kulli abdin munib
( O halde, gökten ve yerden o önlerindekine ve o arkalarındakine bakmazlar mı? Eğer dilersek onları yere geçiririz veya onların üzerine gökten parça düşürürüz. Kesinlikle bunda, pişman olup gerçeğe yönelen tüm kullar için ayet vardır. )
34/10 Ve lekad ateyna davude minna fadla ya cibalu evvibi mea hu vet tayr ve elenna lehul hadid
( Ve Davud’a bizden üstünlük verdik. Ey dağlar ve kuşlar, onunla birlikte dönün. O'na demiri yumuşattık. )
34/11 Eni'mel sabiğatin ve kaddir fis serdi va'melu saliha inni bima ta'melune besir
( Bol bol zırhlar yap. Delmede dikmede ölçülü ol. İyilikler yapın. Kesinlikle ben ne yaptığınızı görenim. )
34/12 Ve li suleymaner riha ğuduvvuha şehrun ve ravahuha şehr ve eselna lehu aynel kitr ve minel cinni men ya'melu beyne yedeyhi bi izni rabbih ve men yeziğ minhum an emrina nuzikhu min azabis seir
( Ve Süleyman için rüzgar. Onun gidişi bir aydı ve onun dönüşü bir aydı. O'na erimiş bakır pınarı akıttık. O’nun önünde çalışanlar Rab’binin izniyle cinlerden kimselerdi. Onlardan kim emrimizden çıkarsa, ona ateş azabından tattırırız. )
34/13 Ya'melune lehu ma yeşau min meharibe ve temasile ve cifanin kel cevabi ve kudurir rasiyat i'melu ale davude şukra ve kalilun min ibadiyeş şekur
( Ona mihrablardan, timsallerden, havuzlar gibi çanaklardan ve sabit çömleklerden ne dilerse yaparlardı. Şükrederek çalışın Davud ailesi. Kullarımdan çok azı şükreder. )
34/14 Fe lemma kadayna aleyhil mevte ma dellehum ala mevtihi illa dabbetul erdi te'kulu min seeteh fe lemma harra tebeyyenetil cinnu en lev kanu ya'lemunel ğaybe ma lebisu fil azabil muhina
( Böylece O'nun üzerine ölümü hükmettiğimizde, O'nun ölümünü onlara, asasından yiyen yer dabbesi haricindeki sezdirmedi. Böylece yıkıldığında ortaya çıktı ki şayet cinler gaybı biliyor olsalardı, alçaltıcı hakir eden azap içinde kalmazlardı. )
34/15 Lekad kane li sebein fi meskenihim ayeh cennetani an yeminin ve şimal kulu min rizki rabbikum veşkuru leh beldetun tayyibetun ve rabbun ğafur
( Sebe için meskenlerinde sağda ve solda iki tane bahçe ayet omuştu. Rab’binizin rızkından yiyin ve O’na şükredin. Temiz belde ve affeden Rab. )
34/16 Fe a'radu fe erselna aleyhim seylel arimi ve beddelnahum bi cenneteyhim cenneteyni zevatey ukulin hamtin ve eslin ve şey'in min sidrin kalil
( Ancak yüz çevirip döndü de onların üzerine Arim selini gönderdik. Onları, onlara çürümüş yemiş, karaılgın ağacı ve biraz da kiraz gibi şeylerden oluşan iki bahçeye dönüştürdük.  )
34/17 Zalike cezeynahum bima keferu ve hel nucazi illel kefur
( O inkar etmelerinden dolayı onları işte böyle karşılıklandırdık. İnkar edenlerin haricindekileri karşılıklandırır mıyız? )
34/18 Ve cealna beynehum ve beynel kuralleti barakna fiha kuran zahiraten ve kadderna fihes seyr siru fiha leyaliye ve eyyamen aminin
( Ve onlara, onlarla o bereketlendirdiğimiz şehirler arasında sırt sırta şehirler oluşturduk. Orada seyir takdir ettik. Orada gece ve gündüz emniyetle gezin. )
34/19 Fe kalu rabbena baid beyne esfarina ve zalemu enfusehum fe cealnahum ehadise ve mezzaknahum kulle mumezzak inne fi zalike le ayatin li kulli sabbarin şekur
( "Rab’bimiz seferlerimizin arasını uzaklaştır." dediler. Nefislerine zulmettiler de onları hikaye sözleri kıldık ve onları tüm parçalara parçaladık. Tüm şükredip sabredenler için bunda kesinlikle ayetler vardır. )
34/20 Ve lekad saddeka aleyhim iblisu zannehu fettebeuhu illa ferikan minel mu'minin
( Ve İblis onların üzerine zannını doğruladı da inananlardan bir kısmı hariç O'na tabi oldular. )
34/21 Ve ma kane lehu aleyhim min sultanin illa li na'leme men yu'minu bil ahirati min men huve minha fi şekk ve rabbuke ala kulli şey'in hafiyz
( Ve ahirete inanan kimseyi, ondan şüphe içinde olan kimseden ayırarak bilmemizi sağlamak haricinde, O'na onların üzerinde kuvvet, delil yoktu. Rab’bin her şeye koruyucudur, gözeticidir.  )
34/22 Kul id'ullezine zeamtum min dunillah la yemlikune miskale zerratin fis semavati ve la fil erdi ve ma lehum fihima min şirkin ve ma lehu minhum min zahir
( De ki: "O Allah’tan başka zannettiklerinizi çağırın. Göklerde ve yerde zerre ağırlığı ölçüsünde bile malik olup hükmedemezler. Onlara onlar hakkında ortaklık da yoktur. Ona onlardan arka çıkan destekleyici de yoktur." )
34/23 Ve la tenfeuş şefaatu indehu illa li men ezine leh hatta iza fuzzia an kulubihim kalu ma za kale rabbukum kalul hakk ve huvel aliyyul kebir
( Ve o kendisine izin verdiği kimse hariç, O’nun indinde af için vesile olma fayda vermez. Nihayet kalplerinden dehşet giderildiğinde "Nedir bu Rab’binizin dediği?" derler. "Gerçek." derler. O uludur büyüktür. )
34/24 Kul men yerzukukum mines semavati vel ard kulillahu ve inna ev iyyakum leala huden ev fi dalalin mubin
( De ki: “Sizi göklerden ve yerden kim rızıklandırır?” De ki: "Allah. Ve kesinlikle biz veya siz ancak yönlendirmenin üzerindeyiz veya apaçık sapıklık içindeyiz." )
34/25 Kul la tus'elune an ma ecramna ve la nus'elu an ma ta'melun
( De ki: "O suç işlememizden sual edilmezsiniz ve o yaptıklarınızdan sual edilmeyiz." )
34/26 Kul yecmeu beynena rabbuna summe yeftehu beynena bil hakk ve huvel fettahul alim
( De ki: "Rab’bimiz bizi bir araya toplar. Sonra aramızı gerçek ile ayırır. O açandır bilendir." )
34/27 Kul eruniyellezine elhaktum bihi şurakae kella bel huvellahul azizul hakim
( De ki: "O'na ortaklar olarak kattıklarınızı bana gösterin. Asla. Bilakis o yüce hakim Allah’tır." )
34/28 Ve ma erselnake illa kaffeten lin nasi beşiran ve neziran ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
( Ve seni insanların tümü için müjdeci ve uyarıcı olmanın haricinde göndermedik. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler. )
34/29 Ve yekulune meta hazel va'du in kuntum sadikin
( Ve "Eğer doğrular iseniz, ne zaman bu vaad, bu vade?" derler.  )
34/30 Kul lekum miadu yevmen la teste'hirune anhu saaten ve la testakdimun
( De ki: "Size vade, onu saat olarak erteleyemediğiniz ve öne de alamadığınız gündür." )
34/31 Ve kalellezine keferu len nu'mine bi hazel kur'ani ve la billezi beyne yedeyh ve lev tera iziz zalimune mevkufune inde rabbihim yarciu ba'duhum ila ba'dinil kavl yekulullezinestud'ifu lillezinestekberu lev la entum lekunna mu'minin
( Ve o inkar edenler "Ne bu Kur'an’a ne de ondan öncekine inanmayız." dediler. Şayet zalimlerin tutuklandıklarında, Rab’lerinin indinde birbirlerine söz ederek dönmelerini görsen. O zayıf bırakılanlar o kibirlenenlere "Şayet sizler olmasaydınız inananlar olurduk." derler. )
34/32 Kalellezinestekberu lillezinestud'ifu e nahnu sadednakum anil huda ba'de iz caekum bel kuntum mucrimin
( O kibirlenenler o zayıf bırakılanlara "Size gelmesinden sonra, yönlendirmeden sizi biz mi engelleyip döndürdük? Bilakis suçlular oldunuz." derler. )
34/33 Ve kalellezinestud'ifu lillezinestekberu bel mekrul leyli ven nehari iz te'murunena en nekfura billahi ve nec'ale lehu endada ve eserrun nedamete lemma raevul azab ve cealnel ağlale fi a'nakillezine keferu hel yuczevne illa ma kanu ya'melun
( Ve o zayıf bırakılanlar o kibirlenenlere "Bilakis gece ve gündüz tuzaktı. Zamanında bize Allah’ı inkar etmemizi ve O’na eşler oluşturmamızı emrettiniz." derler. Azabı gördüklerinde pişmanlığı gizlediler. Boyunlarında kelepçeler prangalar kıldık. Sadece yapmış olduklarının karşılığını almıyorlar mı? )
34/34 Ve ma erselna fi karyetin min nezirin illa kale mutrafuha inna bima ursiltum bihi kafirun
( Ve oradaki refah şımarıklarının "Kesinlikle biz o gönderilenleri inkar ederiz." dedikleri haricindeki şehirlere uyarıcıdan göndermedik. )
34/35 Ve kalu nahnu ekseru emvalen ve evladen ve ma nahnu bi muazzebin
( Ve "Biz mal olarak ve çocuklar olarak çokuz. Bize azap edilecek değildir." dediler. )
34/36 Kul inne rabbi yebsutur rizka li men yeşau ve yakdiru ve lakinne ekseran nasi la ya’lemun
( De ki: "Kesinlikle Rab’bim rızkı dilediği kimseye genişletir ve daraltır. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler." )
34/37 Ve ma emvalukum ve la evladukum billeti tukarribukum indena zulfa illa men amene ve amile salihan fe ulaike lehum cezaud di'fi bima amilu ve hum fil ğurufati aminun
( Ve mallarınız ve çocuklarınız sizi indimize yakınlık sağlayarak yaklaştıracak değildir. Ancak o inanmış olanlar ve iyilik yapmış olanlar, işte onlar, o yaptıklarının onlara kat kat karşılığı vardır. Onlar köşkler içinde güvendedirler. )
34/38 Vellezine yes'avne fi ayatina muacizine ulaike fil azabi muhdarun
( Ve o ayetlerimizi aciz kılmada çabalayanlar, işte onlar azabın içinde hazırlananlardır. )
34/39 Kul inne rabbi yebsutur rizka li men yeşau min ibadihi ve yakdiru leh ve ma enfaktum min şey'in fe huve yuhlifuh ve huve hayrur razikin
( De ki: "Kesinlikle Rab’bim rızkı, kullarından dilediği kimseye genişletir ve ona daraltır kısar. Eşyadan ne harcarsanız, O onu ikame eder. O rızıklandıranların en hayırlısıdır." )
34/40 Ve yevme yahşuruhum cemian summe yekulu lil melaiketi e haulai iyyakum kanu ya'budun
( Ve o gün onların hepsini toplar. Sonra meleklere "Şunlar sadece size mi kulluk ediyorlardı?" der. )
34/41 Kalu subhaneke ente veliyyuna min dunihim bel kanu ya'budunel cinn ekseruhum bihim mu'minun
( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis cinlere kulluk etmekteydiler. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. )
34/42 Fel yevme la yemliku ba'dukum li ba'din nefan ve la darra ve nekulu lillezine zalemu zuku azaben narilleti kuntum biha tukezzibun
( Artık o gün, bazınız bazınız için ne faydaya, ne de zarara malik olamaz. O zulmedenler "O yalanlamış olduğunuz ateşin azabını tadın." deriz. )
34/43 Ve iza tutla aleyhim ayatuna beyyinatin kalu ma haza illa raculun yuridu en yesuddekum an ma kane ya'budu abaukum ve kalu ma haza illa ifkun muftera ve kalellezine keferu lil hakki lemma caehum in haza illa sihrun mubin
( Ve ayetlerimiz onlara açık deliller olarak okunduğunda "Bu, sizi o babalarınızın kulluk etmiş olduklarından döndürmeyi isteyen adam haricindeki değildir." dediler. "Bu uydurulmuş iftiradan başkası değildir." dediler. O gerçeği inkar edenler, onlara geldiğinde "Bu kesinlikle ancak apaçık sihirdir." dediler. )
34/44 Ve ma ateynahum min kutubin yedrusuneha ve ma erselna ileyhim kableke min nezir
( Ve onlara ders alacakları kitaplardan vermedik. Onlara senden önce uyarıcıdan da göndermedik. )
34/45 Ve kezzebellezine min kablihim ve ma beleğu mi'şara ma ateynahum fe kezzebu rusuli fe keyfe kane nekir
( Ve o onlardan öncekiler yalanladılar. Onlara verdiklerimizin onda birine bile erişemediler. Böylece resullerimi yalanladılar da inkarım nasıl oldu? )
34/46 Kul innema eizukum bi vahideh en tekumu lillahi mesna ve furada summe tetefekkeru ma bi sahibikum min cinneh in huve illa nezirul lekum beyne yedey azabin şedid
( De ki: "Kesinlikle size bir tek öğüt veririm. Allah için ikili ve tekli ayağa kalkmanızı. Sonra arkadaşınızda cinlikten olmadığını fikretmenizi. Kesinlikle o ancak şiddetli azap önünde uyarıcıdır." )
34/47 Kul ma seeltukum min ecrin fe huve lekum in ecriye illa alellah ve huve ala kulli şey'in şehid
( De ki: "Size ödülden sual etmem. Artık o sizedir. Kesinlikle ödülüm ancak Allah’ın üzerinedir. O her şeye şahittir." )
34/48 Kul inne rabbi yakzifu bil hakk allamul ğuyub
( De ki: "Kesinlikle Rab’bim gerçeği ortaya atar. Gaybları bilendir." )
34/49 Kul cael hakku ve ma yubdiul batilu ve ma yu’id
( De ki: "Gerçek geldi. Batıl başlatamaz, yaratamaz ve döndüremez, diriltemez." )
34/50 Kul in daleltu fe innema edillu ala nefsi ve in ihtedeytu fe bima yuhiy ileyye rabbi innehu semiun karib
( De ki: "Eğer saparsam, kesinlikle nefsim üzerine saparım. Eğer yönlenirsem, Rab’bimin o bana vahyetmesinden dolayıdır. Kesinlikle O duyandır, yakındır." )
34/51 Ve lev tera iz feziu fe la fevte ve uhizu min mekanin karib
( Ve şayet korkup, telaşlandıkları zaman görsen. Artık kaçış yoktur. Yakın yerde, mekanda yakalanırlar. )
34/52 Ve kalu amenna bih ve enna lehumut tenavuşu min mekanin beiyd
( Ve "Ona inandık." dediler.  Ama uzak yerden el atmak onlara nasıl olur? )
34/53 Ve kad keferu bihi min kabl ve yakzifune bil ğaybi min mekanin beiyd
( Ve onu önceden inkar etmişlerdi. Uzak yerden gayba atmışlardı. )
34/54 Ve hiyle beynehum ve beyne ma yeştehune kema fuile bi eşyaihim min kabl innehum kanu fi şekkin murib
( Ve onlarla o iştahlandıkları arasına, önceden eşyalarına yapıldığı gibi sed çekilmiştir. Kesinlikle onlar vesveseli şüphe içinde oldular. )
FATİR 35/1 El hamdu lillahi fatiris semavati vel erdi cailil melaiketi rusulen uli ecnihatin mesna ve sulase ve ruba’yezidu fil halki ma yeşa’innellahe ala kulli şey'in kadir
( Övgü, gökleri ve yeri yoktan yaratan,  melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı resuller kılan Allah içindir. O yaratışta ne dilerse artırır. Kesinlikle Allah her şeye gücü yetendir. )
35/2 Ma yeftehillahu lin nasi min rahmetin fe la mumsike leha ve ma yumsik fe la mursile lehu min ba'dih ve huvel azizul hakim
( Allah insanlar için rahmetinden ne açarsa, artık ona tutan kısabilen yoktur. Neyi tutar kısarsa da ona O’ndan başka gönderen yoktur. O yücedir hakimdir.  )
35/3 Ya eyyuhen nasuzkuru ni'metellahi aleykum hel min halikin ğayrullahi yerzukukum mines semai vel ard la ilahe illa huve fe enna tu'fekun
( Ey insanlar, Allah’ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Allah’tan başka yaratıcı mı var? Sizi gökten ve yerden rızıklandırır. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde nasıl döndürülürsünüz? )
35/4 Ve in yukezzibuke fe kad kuzzibet rusulun min kablik ve ilellahi turceul umur
( Ve eğer seni yalanlarlarsa, senden önceki resuller de yalanlandılar. İşler Allah’a döndürülür. )
35/5 Ya eyyuhen nasu inne va'dellahi hakkun fe la teğurrannekumul hayatud dunya ve la yeğurrannekum billahil ğarur
( Ey insanlar, Allah’ın vaadi kesinlikle gerçektir. O halde dünya hayatı kesinlikle sizi aldatmasın. Aldatan da sizi Allah ile  aldatmasın. )
35/6 İnneş şeytane lekum aduvvun fettehizuhu aduvva innema yed'u hizbehu li yekunu min ashabis seir
( Kesinlikle şeytan size düşmandır. O halde onu düşman edinin. Kesinlikle grubunu, ateş sahiplerinden olmaları için çağırır. )
35/7 Ellezine keferu lehum azabun şedid vellezine amenu ve amilus salihati lehum mağfiratun ve ecrun kebir
( O inkar edenler, şiddetli azap onlaradır. O inananlar ve iyilikler yapanlar, af ve büyük ödül onlaradır. )
35/8 E fe men zuyyine lehu suu amelihi fe raahu hasena fe innellahe yudillu men yeşau ve yehdi men yeşau fe la tezheb nefsuke aleyhim haserat innellahe alimun bima yasneun
( Kötü işi kendisine süslenmiş olup da onu güzel gören kimse de mi? Kesinlikle Allah dilediği kimseyi saptırır ve dilediği kimseyi yönlendirir. O halde, nefsin onlara hasretle ayrılıp gitmesin. Kesinlikle Allah o ürettiklerini bilendir. )
35/9 Vallahullezi erseler riyaha fe tusiru sehaben fe suknahu ila beledun meyyitin fe ahyeyna bihil erda ba'de mevtiha kezaliken nuşur
( Ve Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir de bulut seyirtirler. Böylece onu ölü beldeye göndeririz de onunla yeri ölümü sonrasında diriltiriz. İşte ölümden sonra dirilme de böyledir. )
35/10 Men kane yuridul izzete fe lillahil izzetu cemia ileyhi yas'adul kelimut tayyibu vel amelus salihu yerfeuh vellezine yemkurunes seyyiati lehum azabun şedid ve mekru ulaike huve yebur
( Kim üstün kudreti istiyorsa, saygınlık üstün kudret tümüyle Allah içindir. Temiz kelime O’na yükselir. İyi işler de onu yükseltir. O kötülüklerle tuzak kuranlar, şiddetli azap onlaradır. İşte onların tuzağı, o batıp dağılır.  )
35/11 Vallahu halekakum min turabin summe min nutfetin summe cealekum ezvaca ve ma tahmilu min unsa ve la tedau illa bi ilmih ve ma yuammeru min muammerin ve la yunkasu min umurihi illa fi kitab inne zalike alellahi yesir
( Ve Allah sizi topraktan, sonra su damlasından yarattı. Sonra sizi eşler kıldı. Kadınlardan hiçbiri O’nun ilmi haricinde yüklenip taşımaz ve doğurmaz. Kitapta olmasının haricinde, ömür verilenlerden hiçbirinin ömürü uzatılmaz ve ömüründen eksiltilmez. Kesinlikle bu Allah’a  kolaydır. )
35/12 Ve ma yestevil bahrani haza azbun furatun saiğun şerabuhu ve haza milhun ucac ve min kullin te'kulune lahmen tariyyen ve testahricune hilyeten telbesuneha ve teral fulke fihi mevahira li tebteğu min fadlihi ve leallekum teşkurun
( Ve iki deniz eşit olmuyor. Bu iyidir, tatlıdır, onun içilmesi lezzetlidir. Bu ise tuzludur, acıdır. Hepsinden taze et yersiniz ve giydiğiniz süs, zinet çıkarırırsınız. O’nun üstünlüğünden, lütfundan aramanız için gemileri onun içinde yararak akıp giderken görürsün. Umulur ki şükredersiniz. )
35/13 Yulicul leyle fin nehari ve yulicun nehar fil leyli ve sehhareş şemse vel kamera kullun yecri li ecelin musemma zalikumullahu rabbukum lehul mulk vellezine ted'une min dunihi ma yemlikune min kitmir
( Geceyi gündüze sokar ve gündüzü geceye sokar. Güneş’i ve Ay’ı buyruğuna almıştır. Hepsi isimlendirilmiş belirli vade için akarlar. Bu Rab’biniz Allah’tır. Mülk, hükümdarlık O’nadır. O’ndan başkasını çağıranlar, hurma ile çekirdeği arasındaki zar kadar bile malik olamazlar, hükmedemezler. )
35/14 İn ted'uhum la yesmeu duaekum ve lev semiu mestecabu lekum ve yevmel kiyameti yekfurune bi şirkikum ve la yunebbiuke mislu habir
( Eğer onları çağırırsanız çağrınızı duymazlar. Şayet duysalar da size cevap veremezler. Ayağa kalkış gününde ortak koştuğunuzu inkar ederler. Sana haberdar olanın aynısı gibi haber veremezler. )
35/15 Ya eyyuhen nasu entumul fukarau ilellah vallahu huvel ğaniyyul hamid
( Ey insanlar, sizler Allah’a  muhtaçsınız, fakirsiniz. Allah, O ganidir övülesidir.  )
35/16 İn yeşe yuzhibkum ve ye'ti bi halkin cedid
( Eğer dilerse sizi giderir ve yeni yaratışı getirir. )
35/17 Ve ma zalike alellahi bi aziz
( Ve bu Allah’a  büyük değildir. )
35/18 Ve la teziru vaziratun vizra uhra ve in ted'u muskaletun ila himliha la yuhmel minhu şey'un ve lev kane za kurba innema tunzirullezine yahşevne rabbehum bil ğaybi ve ekamus salah ve men tezekka fe innema yetezekka li nefsih ve ilellahil mesir
( Ve ağırlığını, yükünü taşıyan başkasının ağırlığını, yükünü taşımaz. Eğer yükü ağır gelen, onu yüklenip taşımaya çağırsa, şayet yakını bile olsa ondan hiçbir şeyi yüklenip taşımaz. Kesinlikle o Rab’lerinin korkusunu gıyabında duyanları ve duaya kalkanları uyarırsın. Kim temizlenirse, böylece kesinlikle nefsi için temizlenir. Dönüş yeri Allah’a dır. )
35/19 Ve ma yestevil a'ma vel besir
( Ve kör ve gören eşit olmaz. )
35/20 Ve lez zulumatu ve len nur
( Ve ne karanlıklar, ne de aydınlık. )
35/21 Ve lez zillu ve lel harur
( Ve ne gölge, ne de sıcaklık.  )
35/22 Ve ma yestevil ahyau ve lel emvat innellahe yusmiu men yeşa’ve ma ente bi musmiin men fil kubur
( Ve diriler ve ölüler de eşit olmaz. Kesinlikle Allah dilediği kimseye duyurur. Sen o kabirlerin içindekilere duyuracak değilsin. )
35/23 İn ente illa nezir
( Kesinlikle sen ancak uyarıcısın.  )
35/24 İnna erselnake bil hakki beşiran ve nezira ve in min ummetin illa hala fiha nezir
( Kesinlikle biz seni gerçekle müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. İçinde uyarıcı gelip geçmiş olmayan topluluk yoktur. )
35/25 Ve in yukezzibuke fe kad kezzebellezine min kablihim caethum rusuluhum bil kitabil munir
( Ve eğer seni yalanlıyorlarsa, o onlardan öncekiler de yalanladılar. Resulleri onlara aydınlatıcı kitap ile gelmişti. )
35/26 Summe ehaztullezine keferu fe keyfe kane nekir
( Sonra o inkar edenleri yakaladım. İnkarım nasıl oldu? )
35/27 E lem tera ennellahe enzele mines semai maa fe ahracna bihi semeratin muhtelifen elvanuha ve minel cibali cudedun bidun ve humrun muhtelifun elvanuha ve ğarabibu sud
( Kesinlikle Allah’ın gökten su indirdiğini görmedin mi? Onunla muhtelif renklerde ürünler, meyveler, dağlardan beyazlı kırmızılı, renkleri muhtelif yollar ve katı koyu siyahlar çıkardık. )
35/28 Ve minen nasi ved devabbi vel en'ami muhtelifun elvanuhu kezalik innema yahşellahe min ibadihil ulema’innellahe azizun ğafur
( Ve renkleri muhtelif insanlardan, debelenenlerden ve hayvanlardan. İşte böyle, kesinlikle kullarından bilgili olanlar Allah’tan korkarlar. Kesinlikle Allah yücedir affedendir.  )
35/29 İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahum sirran ve alaniyeten yercune ticaraten len tebur
( Kesinlikle o Allah’ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle batmayan ticareti umarlar. )
35/30 Li yuveffiyehum ucurahum ve yezidehum min fadlih innehu ğafurun şekur
( Onlara ödüllerini vefa edecektir. Onlara üstünlüğünden lütfundan artıracaktır. Kesinlikle O affedendir, şükredeni karşılıklandırır. )
35/31 Vellezi evhayna ileyke minel kitabi huvel hakku musaddikan li ma beyne yedeyh innellahe bi ibadihi le habirun besir
( Ve sana o kitaptan vahyettiğimiz, ondan öncekileri doğrulayıcı olarak gerçektir. Kesinlikle Allah kullarından haberdardır görendir. )
35/32 Summe evrasnel kitabellezinestafeyna min ibadina fe minhum zalimun li nefsih ve minhum muktesid ve minhum sabikun bil hayrati bi iznillah zalike huvel fadlul kebir
( Sonra kullarımızdan seçtiklerimizi o kitaba varis kıldık. Onlardan nefsine zulmedenler var, onlardan tutumlu olup orta yolu tutanlar var ve onlardan Allah’ın izni ile hayırlarda ileri geçenler var. İşte bu, o büyük üstünlüktür lütuftur. )
35/33 Cennatu adnin yedhuluneha yuhallevne fiha min esavira min zehebin ve lu'lua ve libasuhum fiha harir
( İkamet bahçeleri, oraya gireceklerdir. Orada altından ve inciden bilezikler takınacaklar. Orada elbiseleri ipektir. )
35/34 Ve kalul hamdu lillahillezi ezhebe annel hazin inne rabbena le ğafurun şekur
( Ve "Övgü, üzerimizden hüznü gideren Allah içindir. Kesinlikle Rab’bimiz affedendir, şükredeni karşılıklandırandır." derler. )
35/35 Ellezi ehallena daral mukameti min fadlih la yemessuna fiha nesabun ve la yemessuna fiha luğub
( Bizi üstünlüğünden ikamet yurduna o koydu. Bize orada zahmet dokunmayacaktır. Bize orada usanç, yorgunluk da dokunmayacaktır. )
35/36 Vellezine keferu lehum naru cehennem la yukda aleyhim fe yemutu ve la yuhaffefu anhum min azabiha kezalike neczi kulle kefur
( Ve o inkar edenler, cehennem ateşi onlaradır. Onların üzerine hüküm verilmez ki ölsünler. Azabı onların üzerlerinden hafifletilmez. Her inkarcıyı işte böyle karşılıklandırırız. )
35/37 Ve hum yastarihune fiha rabbena ahricna na'mel salihan ğayrallezi kunna na'mel e ve lem nuammirkum ma yetezekkeru fihi men tezekkera ve caekumun nezir fe zuku fe ma liz zalimine min nesir
( Ve onlar orada yakarıp feryad ederler. "Rab’bimiz bizi çıkar. O yapmış olduklarımızın dışında iyilik yapalım." Size, içinde hatırlayan kimsenin hatırlamasına yetecek ömür vermedik mi? Size uyarıcı da geldi. O halde tadın. Artık zalimler için yardımcı yoktur. )
35/38 İnnellahe alimu ğaybis semavati vel ard innehu alimun bi zatus sudur
( Kesinlikle Allah göklerin ve yerin gaybını bilendir. Kesinlikle O göğüslerin özünü bilendir. )
35/39 Huvellezi cealekum halaife fil ard fe men kefera fe aleyhi kufruh ve la yezidul kafirine kufruhum inde rabbihim illa makta ve la yezidul kafirine kufruhum illa hasara
( Sizi yerde halifeler kılan O'dur. O halde kim inkar ederse, inkarı onun üzerinedir. İnkarcıların inkarları, Rab’lerinin indinde hiddet, buğz haricindekini artırmaz. İnkarcıların inkarları hasar haricindekini artırmaz. )
35/40 Kul e raeytum şurakaekumullezine ted'une min dunillah eruni maza haleku minel erdi em lehum şirkun fis semavat em ateynahum kitaben fe hum ala beyyinetin minh bel in yeiduz zalimune ba'duhum ba'dan illa ğurura
( De ki: "O Allah’tan başka çağırdığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Yerden neyi yarattılar bana gösterin. Onlara göklerde ortak mı var? Onlara kitap verdik de ondan deliller üzerinde midirler? Bilakis kesinlikle zalimler birbirlerine ancak aldatmayı vaad ediyorlar." )
35/41 İnnellahe yumsikus semavati vel erda en tezula ve lein zaleta in emsekehuma min ehadin min ba'dih innehu kane halimen ğafura
( Kesinlikle Allah gökleri ve yeri yıkılmasınlar diye tutar. Eğer yıkılırlarsa, kesinlikle onları ondan sonra kimse tutamaz. Kesinlikle O yumuşaktır affedendir.  )
35/42 Ve aksemu billahi cehde eymanihim lein caehum nezirun le yekununne ehda min ihdel umem fe lemma caehum nezirun ma zadehum illa nufura
( Ve kuvvetli yeminleriyle Allah’a  yemin ettiler ki eğer onlara uyarıcı gelirse, yönlenen topluluklardan daha yönlenmiş olacaklardı. Uyarıcı geldiğinde ise onlara nefret haricindekini artırmadı. )
35/43 İstikbaran fil erdi ve mekras seyyi’ve la yehiykul mekrus seyyiu illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sunnetel evvelin fe len tecide li sunnetillahi tebdila ve len tecide li sunnetillahi tahvila
( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah’ın adetinde değişim bulamazsın. Allah’ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )
35/44 E ve lem yesiru fil erdi fe yenzuru keyfe kane akibetullezine min kablihim ve kanu eşedde minhum kuvveh ve ma kanellahu li yu'cizehu min şey'in fis semavati ve la fil ard innehu kane alimen kadirav
( Ve yerde gezmediler mi? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu bakmadılar mı? Kuvvet olarak onlardan daha şiddetliydiler. Allah, göklerde ve yerde hiçbir şey tarafından aciz bırakılabilecek değildir. Kesinlikle O bilendir gücü yetendir. )
35/45 Ve lev yuahizullahun nase bima kesebu ma terake ala zahriha min dabbetin ve lakin yuahhiruhum ila ecelin musemma fe iza cae eceluhum fe innellahe kane bi ibadihi besira
( Ve şayet Allah insanları o kazandıklarından dolayı sorgulasaydı, onun sırtında debelenenden bırakmazdı. Lakin onları isimlendirilmiş belirli vadeye kadar erteler. Vadeleri geldiğinde, artık kesinlikle Allah kullarını görendir. )
YASİN 36/1 Ya sin
( Ya sin )
36/2 Vel kur'anil hakim
( Ve hakim Kur'an. )
36/3 İnneke le minel murselin
( Kesinlikle sen gönderilenlerdensin. )
36/4 Ala siratin mustekim
( Doğru yol üzerinde. )
36/5 Tenzilel azizir rahim
( Yüce merhametlinin indirdiği, )
36/6 Li tunzira kavmen ma unzira abauhum fe hum ğafilun
( Babaları uyarılmamış da habersiz olan kavmi uyarman için. )
36/7 Lekad hakkal kavlu ala ekserihim fe hum la yu'minun
( Söz çoğunun üzerine gerçek oldu da onlar inanmazlar. )
36/8 İnna cealna fi a'nakihim ağlalen fe hiye ilel ezkani fe hum mukmehun
( Kesinlikle biz onların boyunlarında kelepçeler, prangalar oluşturduk. Onlar çenelerinedir. Artık onlar somurtanlardır. )
36/9 Ve cealna min beyni eydihim sedden ve min halfihim sedden fe ağşeynahum fe hum la yubsirun
( Ve önlerinden sed ve arkalarından sed oluşturduk da onları örttük. Artık onlar görmezler. )
36/10 Ve sevaun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum la yu'minun
( Ve onları uyarsan da uyarmasan da onlara eştir. İnanmazlar. )
36/11 İnnema tunziru men ittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhu bi mağfiratin ve ecrin kerim
( Kesinlikle hatırlamaya tabi olan ve Rahman’a gıyabında korku, ürperti duyan kimseyi uyarırsın. O halde, onu af ve faydalı ödül ile müjdele. )
36/12 İnna nahnu nuhyil mevta ve nektubu ma kaddemu ve asarahum ve kulle şey'in ahsaynahu fi imamin mubin
( Kesinlikle biz, biz ölüleri diriltiriz ve o sunduklarını, eserlerini yazarız. Her şeyi, apaçık delil içinde saydık. )
36/13 Vadrib lehum meselen ashabel karyeh iz caehel murselun
( Onlara, zamanında gönderilenlerin geldiği şehirlerin sahiplerinin misalini beyan et. )
36/14 İz erselna ileyhim usneyni fe kezzebuhuma fe azzezna bi salisin fe kalu inna ileykum murselun
( Zamanında onlara ikisini gönderdik de onları yalanladılar. Böylece üçüncüsü ile destekleyip kuvvetlendirdik de "Kesinlikle biz size gönderilenleriz." dediler.  )
36/15 Kalu ma entum illa beşerun misluna ve ma enzeler rahmanu min şey'in in entum illa tekzibun
( "Aynımız gibi insanların haricindekiler değilsiniz. Rahman hiçbir şey indirmedi. Kesinlikle sizler ancak yalan söylüyorsunuz." dediler.  )
36/16 Kalu rabbuna ya'lemu inna ileykum le murselun
( "Rab’bimiz, kesinlikle bizim size gönderilenler olduğumuzu bilir." dediler. )
36/17 Ve ma aleyna illel belağul mubin
( Ve "O üzerimize olan ancak apaçık ulaştırmadır." )
36/18 Kalu inna tetayyarna bikum lein lem tentehu le nercumennekum ve le yemessennekum minna azabun elim
( "Kesinlikle biz sizden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçip son vermezseniz kesinlikle sizi kovacağız. Kesinlikle size bizden elim azap dokunacak." dediler. )
36/19 Kalu tairukum meakum  e in zukkirtum bel entum kavmun musrifun
( "Size hatırlatıldı diye mi uğursuzluğunuz sizinle birliktedir? Bilakis sizler müsrifler kavmisiniz." dediler. )
36/20 Ve cae min aksal medineti raculun yes'a kale ya kavmittebiul murselin
( Ve şehirin uzağından bir adam koşarak geldi. "Ey kavmim, gönderilenlere tabi olun." dedi. )
36/21 İttebiu men la yes'elukum ecran ve hum muhtedun
( O size ödül sual etmeyenlere tabi olun. Onlar yönlendirilenlerdir. )
36/22 Ve ma liye la a'budullezi fetarani ve ileyhi turceun
( Ve "Ne oldu bana ki o beni yaratana kulluk etmeyeyim. O'na döndürülürsünüz." )
36/23 E ettehizu min dunihi aliheten in yuridnir rahmanu bi durrin la tuğni anni şefaatuhum şey'en ve la yunkizun
( O'ndan başka ilahlar edinir miyim? Eğer Rahman bana darlık isterse, onların af için vesile olmaları bana hiçbir şeye fayda vermez ve beni kurtaramazlar.  )
36/24 İnni izen le fi dalalin mubin
( Kesinlikle ben o zaman apaçık sapıklık içinde olurum. )
36/25 İnni amentu bi rabbikum fesmeun
( Kesinlikle ben Rab’binize inandım. O halde duyun. )
36/26 Kiledhulil cenneh kale ya leyte kavmi ya'lemun
( "Cennete gir." denildi. "Ey keşke kavmim bilseydi." dedi. )
36/27 Bima ğafera li rabbi ve cealeni minel mukramin
( Rab’bimin benim için af eylediğini ve beni ikram edilenlerden kıldığını. )
36/28 Ve ma enzelna ala kavmihi min ba'dihi min cundin mines semai ve ma kunna munzilin
( Ve onun ardından kavminin üzerine gökten ordu indirmedik. İndirenler olmadık. )
36/29 İn kanet illa sayhaten vahideten fe iza hum hamidun
( Kesinlikle sadece tek çığlık oldu da o zaman onlar söndüler. )
36/30 Ya hasraten alel ibad ma yetihim min rasulin illa kanu bihi yestehziun
( Ey, kullarıma yazıklar olsun. Onlara, onlarla alay etmiş olduklarının haricinde resul gelmedi. )
36/31 E lem yerav kem ehlekna kablehum minel kuruni ennehum ileyhim la yarciun
( Onlardan önce nice nesillerden helak ettiğimizi görmediler mi? Kesinlikle onlar onlara dönmezler. )
36/32 Ve in kullun lemma cemiy'un ledeyna muhdarun
( Ve kesinlikle hepsi toplandığında, huzurumuzda hazırlanmış olurlar.  )
36/33 Ve ayetun lehumul erdul meyteh ahyeynaha ve ahracna minha habben fe minhu ye'kulun
( Ve ölü yer onlara ayettir. Onu dirilttik. Oradan tohum taneleri çıkardık da ondan yerler.  )
36/34 Ve cealna fiha cennatin min nahiylin ve a'nabin ve feccerna fiha minel uyun
( Ve onun içinde hurmalardan ve üzümlerden bahçeler oluşturduk. Onun içinde pınarlardan fışkırttık. )
36/35 Li ye'kulu min semerihi ve ma amilethu eydihim e fe la yeşkurun
( Ürününden ve o elleriyle yaptıklarından yemeleri için. O halde şükretmezler mi? )
36/36 Subhanellezi halekal ezvace kulleha min ma tunbitul erdu ve min enfusihim ve min ma la ya'lemun
( O yücedir ki, o yerin ve nefislerinin bitirip yetiştirdiklerinden ve o bilmediklerinden tüm eşleri yarattı. )
36/37 Ve ayetun lehumul leyl neslehu minhun nehara fe iza hum muzlimun
( Ve gece onlara ayettir. Ondan gündüzü indiririz de o zaman onlar karanlığa dalarlar. )
36/38 Veş şemsu tecri li mustekarrin leha zalike takdirul azizil alim
( Ve Güneş, kendi durak yeri için akar. İşte bu yüce bilenin ölçüsü, takdiridir. )
36/39 Vel kamera kaddernahu menazile hatta ade kel urcunil kadim
( Ve Ay, ona duraklar ölçtük, takdir ettik. Nihayet kurumuş eski hurma dalı gibi döndü. )
36/40 Leş şemsu yenbeğiy leha en tudrikel kamera ve lel leylu sabikun nehar ve kullun fi felekin yesbehun
( Aya erişip çatması Güneş’e yaraşmaz. Ve gece gündüzü geçemez. Hepsi dairede yüzerler. )
36/41 Ve ayetun lehum enna hamelna zurriyyetehum fil fulkil meşhun
( Ve onlara ayettir ki onların soylarını dolu gemi içinde kesinlikle biz taşıdık. )
36/42 Ve halakna lehum min mislihi ma yarkebun
( Ve onlara o bindiklerinin aynısından yarattık. )
36/43 Ve in neşe’nuğrikhum fe la sariyha lehum ve la hum yunkazun
( Ve eğer dilersek, onları boğarız da onlara yardım, feryad eden olmaz ve onlar kurtarılmazlar. )
36/44 İlla rahmeten minna ve metaan ila hiyn
( Bizden rahmet ve belirli zamana kadar maddi fayda haricinde. )
36/45 Ve iza kile lehumutteku ma beyne eydikum ve ma halfekum leallekum turhamun
( Ve o zaman onlara "O önünüzdekinden ve o arkanızdakinden sakının. Umulur ki merhamet edilirsiniz." denildi. )
36/46 Ve ma te'tihim min ayetin min ayati rabbihim illa kanu anha mu'ridin
( Ve ondan dönenler, yüz çevirenler oldukları haricinde, onlara Rab’lerinin ayetlerinden ayet gelmez. )
36/47 Ve iza kile lehum enfiku min ma razekakumullahu kalellezine keferu lillezine amenu e nut'imu men lev yeşaullahu at'amehu in entum illa fi dalalin mubin
( Ve onlara "Allah’ın o sizi rızıklandırdıklarından harcayın." denildiğinde, o inkar edenler o inananlara "Allah’ın şayet dilerse yedireceği kimseye biz mi yedireceğiz? Kesinlikle siz ancak apaçık sapıklık içindesiniz." derler. )
36/48 Ve yekulune meta hazel va'du in kuntum sadikin
( Ve "Eğer doğrular iseniz, ne zaman bu vaad?" derler. )
36/49 Ma yenzurune illa sayhaten vahideten te'huzuhum ve hum yehissimun
( Onlar tartışıp hasımlaşırlarken, çekişirlerken onları yakalayan tek bir çığlık haricindekine bakmazlar.  )
36/50 Fe la yesteti'une tevsiyeten ve la ila ehlihim yarciun
( Artık emretmeye istidadları olmaz ve ailelerine dönemezler.  )
36/51 Ve nufiha fis suri fe iza hum minel ecdasi ila rabbihim yensilun
( Ve borunun içine üflenir de o zaman onlar mezarlarından Rab’lerine akın ederler.  )
36/52 Kalu ya veylena men beasena min merkadina haza ma veader rahmanu ve sadekal murselun
( “Ey vay bize, bizi yatağımızdan kim diriltip gönderdi? Rahman’ın o vaad ettiği budur. Gönderilenler doğruymuşlar." derler. )
36/53 İn kanet illa sayhaten vahideten fe iza hum cemiy'ul ledeyna muhdarun
( Kesinlikle ancak tek çığlık oldu. Böylece o zaman onlar toplanıp huzurumuzda hazırlananlar oldular. )
36/54 Fel yevme la tuzlemu nefsun şey'en ve la tuczevne illa ma kuntum ta'melun
( Böylece bugün nefse şey kadar bile zulmedilmez. O yapmakta olduklarınızın haricinde karşılıklandırılmazsınız. )
36/55 İnne ashabel cennetil yevme fi şuğulin fakihun
( Kesinlikle cennetin sahipleri bugün meşguliyet içinde sevinip neşelenmektedirler. )
36/56 Hum ve ezvacuhum fi zilalin alel eraiki muttekiun
( Onlar ve onların eşleri gölgelerin içinde, koltuklar üzerinde yaslanıp oturmaktadırlar. )
36/57 Lehum fiha fakihetun ve lehum ma yeddeun
( Onlara orada meyvelerdir. Ne çağırırlarsa onlaradır. )
36/58 Selamun kavlen min rabbir rahim
( Söz merhametli olan Rab’den selamdır. )
36/59 Vemtazul yevme eyyuhel mucrimun
( Ve bugün ayrılın ey suçlular. )
36/60 E lem a'hed ileykum ya beni ademe en la ta'buduş şeytan innehu lekum aduvvun mubin
( “Şeytana kulluk etmeyin. Kesinlikle o size apaçık düşmandır.” diye size ahdetmedim mi ey Ademoğulları? )
36/61 Ve en i'buduni haza siratun mustekim
( Ve "Bana kulluk edin. Doğru yol budur." diye. )
36/62 Ve lekad edalle minkum cibillen kesira e fe lem tekunu ta'kilun
( Ve sizlerden birçok soyu saptırdı. O halde akıl edenler olmaz mısınız? )
36/63 Hazihi cehennemulleti kuntum tu’adun
( Bu, o vaad edilmiş olduğunuz cehennemdir. )
36/64 İslevhel yevme bima kuntum tekfurun
( O inkar etmiş olmanızdan dolayı, bugün ona yaslanın. )
36/65 El yevme nahtimu ala efvahihim ve tukellimuna eydihim ve teşhedu erculuhum bima kanu yeksibun
( Bugün ağızlarının üzerine mühür basarız. Bize elleri kelam edip söz söyler. O kazanmış olduklarına da ayakları şahitlik eder. )
36/66 Ve lev neşau le tamesna ala a'yunihim festebekus sirata fe enna yubsirun
( Ve şayet dileseydik, gözlerini silip yok ederdik de yola koyulurlardı. Ama nasıl görürler ki? )
36/67 Ve lev neşau le mesahnahum ala mekanetihim fe mestetau mudiyyen ve la yarciun
( Ve şayet dileseydik, şekillerini mekanlarında kötü hale çevirirdik de ileri gitmeye istidatları olmazdı ve geri de dönemezlerdi. )
36/68 Ve men nuammirhu nunekkishu fil halk e fe la ya'kilun
( Ve kime uzun ömür verirsek, onu yaratılışta tersine çeviririz. O halde akıl etmezler mi? )
36/69 Ve ma alemnahuş şi'ra ve ma yenbeğiy leh in huve illa zikrun ve kur'anun mubin
( Ve ona şiir öğretmedik. Ona yaraşmaz. Kesinlikle o ancak hatırlamadır ve apaçık Kur'an’dır. )
36/70 Li yunzira men kane hayya ve yehikkal kavlu alel kafirin
( O diri olan kimseleri uyarması için ve inkarcılar üzerine sözü gerçekleştirmesi için. )
36/71 E ve lem yerav enna halakna lehum min ma amilet eydina en'amen fe hum leha malikun
( Onlara, o ellerimizin kuvvetiyle yaptığından, nasıl hayvanlar yarattığımızı görmediler mi? Böylece onlar onlara malik olup hükmederler. )
36/72 Ve zellelnaha lehum fe minha rakubuhum ve minha ye'kulun
( Ve onları onlara kaydırmışız da onların onlardan binekleri var. Onlardan yerler de. )
36/73 Ve lehum fiha menafiu ve meşarib e fe la yeşkurun
( Ve onlara onlarda faydalar ve içecekler var. Artık şükretmezler mi? )
36/74 Vettehazu min dunillahi aliheten leallehum yunsarun
( Ve yardım edilirler umuduyla Allah’tan başka ilahlar edindiler. )
36/75 La yesteti'une nasrahum ve hum lehum cundun muhdarun
( Onlara yardıma istidadları yoktur. Onlar onlara hazırlanmış ordudur, askerlerdir. )
36/76 Fe la yahzunke kavluhum inna na'lemu ma yusirrune ve ma yu'linun
( O halde, onların sözleri seni hüzünlendirmesin. Kesinlikle biz ne saklayıp gizlediklerini ve ne açıkladıklarını biliriz. )
36/77 E ve lem yeral insanu enna halaknahu min nutfetin fe iza huve hasiymun mubin
( İnsan, onu su damlasından nasıl yarattığımızı görmedi mi? Böylece o zaman o apaçık hasım oldu. )
36/78 Ve darabe lena meselen ve nesiye halkah kale men yuhyil izame ve hiye ramim
( Ve bize misal beyan etti. Yaratılışını unuttu. "Çürümüş dağılmış iken kemikleri kim diriltir?" dedi. )
36/79 Kul yuhyihellezi enşeeha evvele merrah ve huve bi kulli halkin alim
( De ki: "Onları o ilk keresinde inşa eden diriltir. O her yaratmayı bilendir." )
36/80 Ellezi ceale lekum mineş şeceril ahdari naran fe iza entum minhu tukidun
( Size yeşil ağaçtan ateş oluşturan O'dur. Böylece o zaman sizler ondan yaktınız. )
36/81 E ve leysellezi halekas semavati vel erda bi kadirin ala en yahluka mislehum bela ve huvel hallakul alim
( Ve o gökleri ve yeri yaratan, onların aynısını yaratmaya gücü yeten değil midir? Bilakis, o yaratandır bilendir. )
36/82 İnnema emruhu iza erade şey'en en yekule lehu kun fe yekun
( Bir şey istediğinde, kesinlikle O’nun emri ona "Ol." demesidir. Böylece o olur. )
36/83 Fe subhanellezi bi yedihi melekutu kulli şey'in ve ileyhi turceun
( Her şeyin mülkiyeti elinde olan O, yücedir. O'na döndürülürsünüz. )
SAFFAT 37/1 Ves saffati saffa
( Sıra sıra dizilip saf tutanlar. )
37/2 Fez zacirati zecra
( Bağırıp çağıranlar. )
37/3 Fet taliyati zikra
( Hatırlamayı okuyanlar.  )
37/4 İnne ilahekum le vahid
( Kesinlikle ilahınız tektir. )
37/5 Rabbus semavati vel erdi ve ma beynehuma ve rabbul meşarik
( Göklerin, yerin ve o onların aralarındakilerinin Rab’bidir. Doğuların da Rab’bidir. )
37/6 İnna zeyyennes semaed dunya bi zinetinil kevakib
( Kesinlikle biz en yakın göğü yıldız süsüyle süsledik. )
37/7 Ve hifzan min kulli şeytanin marid
( Ve tüm inatçı azgın şeytanlardan koruduk. )
37/8 La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min kulli canib
( Onlar yüksek ileri gelenleri duyamazlar. Her taraftan atılırlar. )
37/9 Duhuran ve lehum azabun vasib
( Uzaklaştırılarak. Sürekli azap onlaradır. )
37/10 İlla men hatfel hatfete fe etbeahu şihabun sakib
( Kaptığını kapanlar haricinde. Artık onu delip geçen kıvılcım takip eder. )
37/11 Festeftihim e hum eşeddu halkan em men halakna inna halaknahum min tiynil lazib
( O halde onlara sor. Yaratış, yaratılış olarak onlar mı daha şiddetli yoksa bizim yarattıklarımız mı? Kesinlikle onları yapışık çamurdan yarattık. )
37/12 Bel acibte ve yesharun
( Bilakis sen şaşırırsın, onlar alay ederler. )
37/13 Ve iza zukkiru la yezkurun
( Ve hatırlatıldığında hatırlamazlar.  )
37/14 Ve iza raev ayeten yesteshirun
( Ve ayeti gördüklerinde alay edip eğlenirler.  )
37/15 Ve kalu in haza illa sihrun mubin
( Ve "Kesinlikle bu ancak apaçık sihirdir." dediler. )
37/16 E iza mitna ve kunna turaben ve izamen e inna le meb'usun
( Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuzda mı? Kesinlikle biz dirilecek miyiz? )
37/17 E ve abaunel evvelun
( Ve evvelki babalarımız da mı? )
37/18 Kul neam ve entum dahirun
( De ki: "Evet. Hem de sizler alçalarak horlanarak." )
37/19 Fe innema hiye zecratun vahidetun fe iza hum yenzurun
( Böylece kesinlikle o tek bağırma sesidir de o zaman onlar bakarlar.  )
37/20 Ve kalu ya veylena haza yevmud din
( Ve "Ey vay bize, bu din günüdür." derler. )
37/21 Haza yevmul faslillezi kuntum bihi tukezzibun
( Bu, o yalanlamış olduğunuz ayrışım günüdür. )
37/22 Uhşurullezine zalemu ve ezvacehum ve ma kanu ya'budun
( O zulmedenleri, eşlerini ve o kulluk etmiş olduklarını toplayın. )
37/23 Min dunillahi fehduhum ila siratil cehim
( Allah’tan başka. Artık onları cehennem yoluna yönlendirin. )
37/24 Vekifu hum innehum mes'ulun
( Onları tutuklayın, durdurun. Kesinlikle onlar sual edilecekler. )
37/25 Ma lekum la tenasarun
( Ne oldu size de yardımlaşmıyorsunuz?  )
37/26 Bel humul yevme musteslimun
( Bilakis onlar bugün teslim olmuşlardır.  )
37/27 Ve akbele ba'duhum ala ba'din yetesaelun
( Ve onlar birbirlerine dönüp sual ederler. )
37/28 Kalu innekum kuntum te'tunena anil yemin
( “Kesinlikle siz bize sağdan geliyordunuz." derler. )
37/29 Kalu bel lem tekunu mu'minin
( Bilakis inananlar olmadınız. )
37/30 Ve ma kane lena aleykum min sultan bel kuntum kavmen tağin
( Ve "Bize sizin üzerinize kuvvet, delil yoktu. Bilakis azmış kavim oldunuz." )
37/31 Fe hakka aleyna kavlu rabbina inna le zaikun
( Böylece Rab’bimizin sözü üzerimize gerçek oldu. Kesinlikle biz tadacağız. )
37/32 Fe ağveynakum inna kunna ğavin
( Sizi azdırdık. Kesinlikle biz azgın olduk. )
37/33 Fe innehum yevmeizin fil azabi muşterikun
( O halde o gün onlar, azapta ortaktırlar.  )
37/34 İnna kezalike nef'alu bil mucrimin
( Kesinlikle biz suçlulara işte böyle yaparız. )
37/35 İnnehum kanu iza kile lehum la ilahe illellahu yestekbirun
( Kesinlikle onlar, onlara "Allah haricinde ilah yoktur." denildiğinde, kibirlenmişlerdi. )
37/36 Ve yekulune e inna letariku alihetina li şairin mecnun
( Ve "Kesinlikle biz cinli şair için ilahlarımızı terk mi edeceğiz?" derlerdi.  )
37/37 Bel cae bil hakki ve saddekal murselin
( Bilakis gerçek ile geldi. Gönderilenleri doğruladı. )
37/38 İnnekum le zaikul azabil elim
( Kesinlikle siz elim azabı tadacaksınız. )
37/39 Ve ma tuczevne illa ma kuntum ta'melun
( Ve o yapmakta olduklarınızın haricinde karşılıklandırılmayacaksınız. )
37/40 İlla ibadellahil muhlesin
( Allah’ın samimi olan kulları hariç. )
37/41 Ulaike lehum rizkun ma'lum
( İşte onlar, bilinen rızık onlaradır. )
37/42 Fevakih ve hum mukramun
( İkram edildikleri meyveler, )
37/43 Fi cennatin neim
( Bolluk bahçelerinde. )
37/44 Ala sururin mutekabilin
( Karşılıklı koltuklar üzerinde. )
37/45 Yutafu aleyhim bi ke'sin min mein
( Onların üzerlerinde pınardan doldurulmuş kaseler ile dolaşılır. )
37/46 Beydae lezzetin liş şaribin
( Beyazdır, içenler için lezzetlidir. )
37/47 La fiha ğavlun ve la hum anha yunzefun
( Onda helak yoktur. Onlar ondan sarhoş da olmazlar, onların akılları da giderilmez. )
37/48 Ve indehum kasiratut tarfi iyn
( Ve onların indinde güzel gözlü kısa, saklı bakışlı kadınlar vardır. )
37/49 Ke ennehunne beydun meknun
( Kesinlikle onlar, gizli saklı yumurta gibidirler.  )
37/50 Fe akbele ba'duhum ala ba'din yetesaelun 
( Artık onlar birbirlerine dönüp sual ederler. )
37/51 Kale kailun minhum inni kane li karin
( Onlardan sözcü "Kesinlikle benim için arkadaş vardı." der. )
37/52 Yekulu e inneke le minel musaddikin
( "Kesinlikle sen doğrulayıcılardan mısın?" der. )
37/53 E iza mitna ve kunna turaben ve izamen e inna le medinun
( "Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Kesinlikle biz borçlular mı olacağız?" )
37/54 Kale hel entum muttaliun
( "Sizler bakıp bilgilenenler misiniz, araştıranlar mısınız?" der. )
37/55 Fattalea fe raahu fi sevail cehim
( Böylece bakıp bilgilenir, araştırır da onu cehennemin ortasında görür. )
37/56 Kale tellahi in kidte le turdin
( "Allah için, kesinlikle az kalsın beni helak ederdin." der. )
37/57 Ve lev la ni'metu rabbi le kuntu minel muhdarin
( Ve şayet Rab’bimin nimeti olmasaydı, ben hazırlananlardan olurdum. )
37/58 E fe ma nahnu bi meyyitin
( O halde biz ölenler değil miymişiz? )
37/59 İlla mevtetenel ula ve ma nahnu bi muazzebin
( İlk ölümümüz haricinde. Biz azap edilenler değil miymişiz? )
37/60 İnne haza le huvel fevzul azim
( Kesinlikle bu, o büyük kurtuluştur. )
37/61 Li misli haza fel ya'melil amilun
( Çalışanlar bunun aynısı için çalışsınlar. )
37/62 E zalike hayrun nuzulen em şeceratuz zekkum
( Ağırlama, ikram olarak bu mu daha hayırlı? Yoksa zakkum ağacı mı?  )
37/63 İnna cealnaha fitneten liz zalimin
( Kesinlikle biz onu zalimler için sınav kıldık. )
37/64 İnneha şeceratun tahrucu fi aslil cehim
( Kesinlikle o cehennemin kökünde, temelinde çıkan ağaçtır. )
37/65 Tal'uha ke ennehu ruusuş şeyatin
( Onun tomurcukları, kesinlikle o şeytanların başları gibidir. )
37/66 Fe innehum le akilune minha fe maliune minhel butun
( Böylece kesinlikle onlar ondan yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklar. )
37/67 Summe inne lehum aleyha le şevben min hamim
( Sonra kesinlikle onlara, onun üzerine kaynar sudan karıştırılmış içecek vardır. )
37/68 Summe inne merciahum le ilel cehim
( Sonra kesinlikle onların dönüşleri doğru cehennemedir.  )
37/69 İnnehum elfev abaehum dallin
( Kesinlikle onlar babalarını sapık buldular. )
37/70 Fe hum ala asarihim yuhraun
( Böylece onlar, onların eserleri, izleri üzerinde koşturuyorlar.  )
37/71 Ve lekad dalle kablehum ekserul evvelin
( Ve onlardan önce evvelkilerin çoğunluğu sapmışlardı. )
37/72 Ve lekad erselna fihim munzirin
( Ve onların içine uyarıcılar gönderdik. )
37/73 Fenzur keyfe kane akibetul munzerin
( Böylece, uyarılanların sonu nasıl oldu bak. )
37/74 İlla ibadellahil muhlesin
( Allah’ın samimi kulları hariç. )
37/75 Ve lekad nadana nuhun fe le ni'mel mucibun
( Ve Nuh bize seslenmişti de ne güzel kabul edip cevap vermiştik. )
37/76 Ve necceynahu ve ehlehu minel kerbil azim
( Ve O'nu ve ailesini büyük tasadan kurtardık. )
37/77 Ve cealna zurriyyetehu humul bakin
( Ve O'nun soyunu, onları baki kalanlar kıldık. )
37/78 Ve terakna aleyhi fil ahirin
( Ve diğerleri içinde O'nun üzerine olanı bıraktık. )
37/79 Selamun ala nuhin fil alemin
( Alemler içinde Nuh’a selam. )
37/80 İnna kezalike neczil muhsinin
( Kesinlikle biz iyilik yapanları işte böyle karşılıklandırırız. )
37/81 İnnehu min ibadinel mu'minin
( Kesinlikle o, inanan kullarımızdandı. )
37/82 Summe ağraknel aharin
( Sonra diğerlerini boğduk. )
37/83 Ve inne min şiatihi le ibrahim
( Ve İbrahim kesinlikle onun taraftarlarındandı, grubundandı. )
37/84 İz cae rabbehu bi kalbin selim
( Zamanında Rab’bine sağlam kusursuz kalp ile geldi. )
37/85 İz kale li ebihi ve kavmihi maza ta'budun
( Zamanında babasına ve kavmine "Neye kulluk ediyorsunuz?" dedi. )
37/86 E ifken aliheten dunellahi turidun
( Allah’tan başka uydurma ilahları mı istiyorsunuz? )
37/87 Fe ma zannukum bi rabbil alemin
( Alemlerin Rab’bi ile ilgili zannınız nedir? )
37/88 Fe nezara nazraten fin nucum
( Yıldızlara bakışlarla baktı. )
37/89 Fe kale inni sekim
( "Kesinlikle ben hastayım." dedi. )
37/90 Fe tevellev anhu mudbirin
( Arkalarını dönerek O'na yüz çevirdiler. )
37/91 Ferağa ila alihetihim fe kale e la te'kulun
( Onların ilahlarına vardı da "Yemez misiniz?" dedi. )
37/92 Ma lekum la tentikun
( "Ne oldu size de konuşmuyorsunuz?" )
37/93 Ferağa aleyhim darben bil yemin
( Sağ eliyle vurarak onların üzerine vardı. )
37/94 Fe akbelu ileyhi yeziffun
( Böylece birbirlerine bağlanarak O'na dönüp geldiler. )
37/95 Kale e ta'budune ma tenhitun
( "O yonttuklarınıza mı kulluk ediyorsunuz?" dedi. )
37/96 Vallahu halekakum ve ma ta'melun
( Ve sizi ve o yaptıklarınızı Allah yarattı. )
37/97 Kalubnu lehu bunyanen fe elkuhu fil cehim
( "O'na bina yapın da O'nu cehennemin içine atın." dediler. )
37/98 Fe eradu bihi keyden fe cealnahumul esfelin
( Böylece O'na hile yapıp tuzak kurmayı istediler de onları en aşağılıklar kıldık. )
37/99 Ve kale inni zahibun ila rabbi seyehdin
( Ve "Kesinlikle ben Rab’bime gidiyorum. O beni yönlendirecektir." dedi. )
37/100 Rabbi heb li mines salihin
( Rab’bim bana iyilerden bağışla. )
37/101 Fe beşşernahu bi ğulamin halim
( Böylece O'na yumuşak huylu genç müjdeledik. )
37/102 Fe lemma beleğa meahus sa'ye kale ya buneyye inni era fil menami enni ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif'al ma tu'meru seteciduni in şaellahu sabirin
( O'nunla birlikte koşmaya eriştiğinde, "Ey oğlum, kesinlikle ben uykuda seni boğazladığımı görüyorum. O halde bak, ne görüyorsun?" dedi. "Ey baba, ne emrolunduysan yap. Eğer Allah dilerse, beni sabredenlerden bulacaksın" dedi. )
37/103 Fe lemma eslema ve tellehu lil cebin
( Böylece teslim olduklarında, onu alnı üzerine yatırdı. )
37/104 Ve nadeynahu en ya ibrahim
( Ve O'na "Ey İbrahim." diye seslendik.  )
37/105 Kad saddakter ru'ya inna kezalike neczil muhsinin
( Sen rüyayı doğruladın. Biz iyilik yapanları işte böyle karşılıklandırırız. )
37/106 İnne haza le huvel belaul mubin
( Kesinlikle bu, o apaçık sınavdı. )
37/107 Ve fedeynahu bi zibhin azim
( Ve boğazlanacak büyük hayvanı O'na fidye verdik. )
37/108 Ve terakna aleyhi fil ahirin
( Ve diğerleri içinde O'nun üzerine olanı bıraktık. )
37/109 Selamun ala ibrahim
( İbrahim’e selam. )
37/110 Kezalike neczil muhsinin
( İyilik yapanları işte böyle karşılıklandırırız. )
37/111 İnnehu min ibadinel mu'minin
( Kesinlikle O inanan kullarımızdandı. )
37/112 Ve beşşernahu bi ishaka nebiyyen mines salihin
( Ve O'na iyilerden haberci olarak İshak’ı müjdeledik. )
37/113 Ve barakna aleyhi ve ala ishak ve min zurriyyetihima muhsinun ve zalimun li nefsihi mubin
( Ve O'nun üzerine ve İshak’ın üzerine bereket verdik. Onların soyundan iyilik yapanlar ve nefisleri için apaçık zalimler var. )
37/114 Ve lekad menenna ala musa ve harun
( Ve Musa’ya ve Harun’a nimet verdik. )
37/115 Ve necceynahuma ve kavmehuma minel kerbil azim
( Ve onları ve kavimlerini büyük tasadan kurtardık. )
37/116 Ve nasarnahum fe kanu humul ğalibin
( Ve onlara yardım ettik de onlar yendiler. )
37/117 Ve ateynahumel kitabel mustebin
( Ve onlara apaçık kitap verdik.  )
37/118 Ve hedeynahumes siratal mustekim
( Ve onları doğru yola yönlendirdik. )
37/119 Ve terakna aleyhima fil ahirin
( Ve diğerleri içinde onları üzerine olanı bıraktık. )
37/120 Selamun ala musa ve harun
( Musa’ya ve Harun’a selam. )
37/121 İnna kezalik neczil muhsinin
( Kesinlikle biz, iyilik yapanları işte böyle karşılıklandırırız. )
37/122 İnnehuma min ibadinel mu'minin
( Kesinlikle onlar inanan kullarımızdandırlar. )
37/123 Ve inne ilyase le minel murselin
( Ve kesinlikle İlyas gönderilenlerdendi. )
37/124 İz kale li kavmihi e la tettekun
( Zamanında kavmine "Sakınmaz mısınız?" dedi. )
37/125 E ted'une ba'len ve tezerune ahsenel halikin
( Putu çağırıp da yaratanların en güzelini bırakıyor musunuz? )
37/126 Allahe rabbekum ve rabbe abaikumul evvelin
( Allah Rab’binizdir. Evvelki babalarınızın da Rab’bidir. )
37/127 Fe kezzebuhu fe innehum le muhdarun
( Böylece O'nu yalanladılar. Artık kesinlikle onlar hazırlanmış olacaklar. )
37/128 İlla ibadellahil muhlesin
( Allah’ın samimi kulları hariç. )
37/129 Ve terakna aleyhi fil ahirin
( Ve diğerleri içinde O'nun üzerine olanı bıraktık. )
37/130 Selamun ala ilyasin
( İlyas’a selam. )
37/131 İnna kezalike neczil muhsinin
( Kesinlikle biz, iyilik yapanları işte böyle karşılıklandırırız. )
37/132 İnnehu min ibadinel mu'minin
( Kesinlikle O inanan kullarımızdandı. )
37/133 Ve inne lutan le minel murselin
( Ve Lut kesinlikle gönderilenlerdendi. )
37/134 İz necceynahu ve ehlehu ecmein
( Zamanında O'nu ve ailesini topluca kurtardık. )
37/135 İlla acuzen fil ğabirin
( Geride kalanlar içinde olan yaşlı kadın hariç. )
37/136 Summe demmernel aharin
( Sonra diğerlerini mahvettik. )
37/137 Ve innekum le temurrune aleyhim musbihin
( Ve kesinlikle siz sabah onların üzerinden geçersiniz. )
37/138 Ve bil leyl e fe la ta'kilun
( Ve geceleyin. O halde akıl etmez misiniz? )
37/139 Ve inne yunuse le minel murselin
( Ve kesinlikle Yunus gönderilenlerdendi.  )
37/140 İz ebeka ilel fulkil meşhun
( Zamanında dolu gemiye kaçmıştı. )
37/141 Fe saheme fe kane minel mudhadin
( Ok çekti de kaydırılanlardan oldu. )
37/142 Feltekamehul hutu ve huve mulim
( Böylece O'nu balık yuttu. O kınayandı. )
37/143 Fe lev la ennehu kane minel musebbihin
( Şayet kesinlikle O övgü sözleri söyleyenlerden olmasaydı. )
37/144 Le lebise fi batnihi ila yevmi yub'asun
( Onun karnında diriltilecekleri güne kadar kalacaktı. )
37/145 Fe nebeznahu bil arai ve huve sekim
( Böylece O'nu açık alana, avluya bıraktık, kaçırdık. O hastaydı.  )
37/146 Ve enbetna aleyhi şeceraten min yaktin
( Ve O'na kabak cinsinden ağaçlar bitirip yetiştirdik.  )
37/147 Ve erselnahu ila mieti elfin ev yezidun
( Ve O'nu yüzbine veya daha fazla olana gönderdik. )
37/148 Fe amenu fe metta'nahum ila hiyn
( İnandılar da onları belirli zamana kadar faydalandırdık. )
37/149 Festeftihim e li rabbikel benatu ve lehumul benun
( O halde onlara sor. "Rab’bin için kızlar ve onlara oğullar mı?"  )
37/150 Em halaknel melaiket inasen ve hum şahidun
( Melekleri kadın yarattık da onlar şahitler mi oldular? )
37/151 E la innehum min ifkihim le yekulun
( İyi bilin ki, kesinlikle onlar uydurmalarından diyecekler ki, )
37/152 Veledellahu ve innehum le kazibun
( Allah doğurdu. Kesinlikle onlar yalancılardır. )
37/153 Astafel benati alel benin
( Kızları oğlanların üzerine mi seçti? )
37/154 Ma lekum keyfe tahkumun
( Ne oldu size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?  )
37/155 E fe la tezekkerun
( Yoksa hatırlamıyor musunuz?  )
37/156 Em lekum sultanun mubin
( Yoksa size apaçık delil mi var? )
37/157 Fe'tu bi kitabikum in kuntum sadikin
( O halde, eğer doğrular iseniz, kitabınızı getirin. )
37/158 Ve cealu beynehu ve beynel cinneti neseba ve lekad alimetil cinnetu innehum le muhdarun
( Ve O ve cinler arasında akrabalık oluşturdular. Cinler kesinlikle onların hazırlananlar olacaklarını bilmişlerdi. )
37/159 Subhanellahi an ma yesifun
( Allah o vasfettiklerinden yücedir. )
37/160 İlla ibadellahil muhlesin
( Allah’ın samimi kulları hariç. )
37/161 Fe innekum ve ma ta'budun
( Böylece kesinlikle siz ve o kulluk ettikleriniz,  )
37/162 Ma entum aleyhi bi fatinin
( Onun üzerine fitneciler olamazsınız. )
37/163 İlla men huve salil cehim
( O cehenneme salınan hariç. )
37/164 Ve ma minna illa lehu mekamun ma'lum
( Ve bizden, ona, kendisine bilinen makam olmayan yoktur. )
37/165 Ve inna le nahnus saffun
( Ve kesinlikle biz, bizler saf saf dizilenleriz. )
37/166 Ve inna le nahnul musebbihun
( Ve kesinlikle biz, bizler övgü sözleri söyleyenleriz. )
37/167 Ve in kanu le yekulun
( Ve kesinlikle demekte olacaklar ki, )
37/168 Lev enne indena zikran minel evvelin
( Şayet evvelkilerden hatırlama indimizde olsaydı, )
37/169 Lekunna ibadellahil muhlesin
( Allah’ın samimi kullarından olurduk.  )
37/170 Fe keferu bih fe sevfe ya'lemun
( Böylece onu inkar ettiler. Artık yakında bilecekler. )
37/171 Ve lekad sebekat kelimetuna li ibadinel murselin
( Gönderilen kullar için kelimemiz geçti. )
37/172 İnnehum le humul mensurun
( Kesinlikle onlar, onlar yardım edilenlerdir. )
37/173 Ve inne cundena lehumul ğalibun
( Ve kesinlikle ordumuz, askerlerimiz onlara galip olanlardır. )
37/174 Fe tevelle anhum hatta hiyn
( O halde belirli zamana kadar onlardan yüz çevir. )
37/175 Ve ebsirhum fe sevfe yubsirun
( Ve onları gözetle. Yakında görecekler. )
37/176 E fe bi azabina yesta'cilun
( Artık azabımızı acele mi isterler? )
37/177 Fe iza nezele bi sahatihim fe sae sabahul munzerin
( Onların sahalarına indiğinde, artık uyarılanların sabahı ne kötüdür. )
37/178 Ve tevelle anhum hatta hiyn
( Ve belirli zamana kadar onlardan yüz çevir. )
37/179 Ve ebsir fe sevfe yubsirun
( Ve gözetle. Artık yakında görecekler. )
37/180 Subhane rabbike rabbil izzeti an ma yesifun
( Rab’bin yücedir. Rab’bin o vasfettiklerinden üstündür saygındır kudretlidir. )
37/181 Ve selamun alel murselin
( Ve gönderilenlere selam. )
37/182 Vel hamdu lillahi rabbil alemin
( Ve övgü alemlerin Rab’bi Allah içindir. )
SAD 38/1 Sad vel kur'ani ziz zikr
( Sad ve hatırlamalı Kur'an. )
38/2 Belillezine keferu fi izzetin ve şikak
( Bilakis o inkar edenler üstün kudret gururu ve ayrılık içindedirler. )
38/3 Kem ehlekna min kablihim min karnin fe naden ve late hiyne menas
( Onlardan önce nice nesilden helak ettik de seslendiler. Sığınma, kurtuluş zamanı değildi. )
38/4 Ve cabu en caehum munzirun minhum ve kalel kafirune haza sahirun kezzab
( Ve onlardan uyarıcı geldiğinde şaştılar. İnkarcılar "Bu yalancı sihirbazdır." dediler. )
38/5 E cealel alihete ilahen vahida inne haza le şey'uy ucab
( İlahları tek ilah mı kıldı? Kesinlikle bu acayip şeydir. )
38/6 Ventalekal meleu minhum en emşu vasbiru ala alihetikum inne haza le şey'un yurad
( Ve onlardan ileri gelenler "Yürüyün ve ilahlarınız üzerinde sabredin. Kesinlikle bu istenilen şeydir." diye ileri atıldılar. )
38/7 Ma semi'na bi haza fil milletil ahirah in haza illahtilak
( Bunu başka millette duymadık. Kesinlikle bu ancak yalandır, uydurmadır.  )
38/8 E unzile aleyhiz zikru min beynina bel hum fi şekkin min zikri bel lemma yezuku azab
( Hatırlama, aramızdan onun üzerine mi indirildi? Bilakis onlar beni hatırlamadan şüphe içindedirler. Bilakis o zaman azabı tadarlar. )
38/9 Em indehum hazinu rahmeti rabbikel azizil vehhab
( Yoksa, yüce ve bağışlayan Rab’binin rahmet hazinesi onların yanında mı? )
38/10 Em lehum mulkus semavati vel erdi ve ma beynehuma fel yerteku fil esbab
( Yoksa göklerin, yerin ve o onların aralarındakilerinin mülkü onlara mıdır? Öyleyse haydi, sebepler içinde yükselsinler. )
38/11 Cundun ma hunalike mehzumun minel ahzab
( Buradaki, bölüklerden oluşmuş, hezimete uğramış ordudur. )
38/12 Kezzebet kablehum kavmu nuhin ve adun ve fir'avnu zul evtad
( Onlardan önce Nuh kavmi ve Ad kavmi ve kazıklar sahibi Firavun da yalanladılar. )
38/13 Ve semudu ve kavmu lutin ve ashabul eykeh ulaikel ahzab
( Ve Semud ve Lut kavmi ve Eyke’nin sahipleri. İşte onlar bölüklerdir. )
38/14 İn kullun illa kezzeber rusule fe hakka ikab
( Kesinlikle hepsi ancak resulleri yalanladılar da azabım gerçekleşti. )
38/15 Ve ma yenzuru haulai illa sayhaten vahideten ma leha min fevak
( Ve onların o baktıkları ancak tek çığlıktır. Onda gecikme yoktur. )
38/16 Ve kalu rabbena accil lena kittana kable yevmil hisab
( Ve "Rab’bimiz, bize payımızı hesap gününden önce acele ver." dediler. )
38/17 İsbir ala ma yekulune vezkur abdena davude zel eyd innehu evvab
( O söylediklerine sabret. Kuvvetli kulumuz Davud’u hatırla. Kesinlikle o tevbe edip dönen idi. )
38/18 İnna sehharnel cibale mea hu yusebbihne bil aşiyyi vel işrak
( Kesinlikle biz dağları onunla birlikte buyruk altına aldık. Akşam ve gündoğumu ışığında övgü sözleri söylediler. )
38/19 Vet tayra mahşurah kullun lehu evvab
( Ve kuşları da toplu olarak. Hepsi O'na dönüp, yöneldiler. )
38/20 Ve şededna mulkehu ve ateynahul hikmete ve faslel hitab
( Ve O'nun mülkünü şiddetlendirdik. O'na sırrı ve söylemdeki ayrışımı verdik. )
38/21 Ve hel etake nebeul hasm iz tesevverul mihrab
( Ve sana hasımların haberi geldi mi? Zamanında tırmanarak mihraba ulaştılar. )
38/22 İz dehalu ala davude fe fezia minhum kalu la tehaf hasmani beğa ba'duna ala ba'din fahkum beynena bil hakki ve la tuştit vehdina ila sevais sirat
( Zamanında Davud’un yanına girdiler de onlardan korkup telaşlandı. "Korkma, biz iki hasımız. Bazımız bazımıza azgınlık etti. O halde, aramızda gerçekle hüküm ver. Aşırı da gitme ve bizi düz yola yönlendir." dediler. )
38/23 İnne haza ehiy lehu tis'un ve tis'une na'ceten ve liye na'cetun vahidetun fe kale ekfilniha ve azzeni fil hitab
( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksan dokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi. Beni söylemde yendi. )
38/24 Kale lekad zalemeke bi suali na'cetike ila niacih ve inne kesiran minel huletai le yebğiy ba'du hum ala ba'din illellezine amenu ve amilus salihati ve kalilun ma hum ve zanne davudu ennema fetennahu festağfera rabbehu ve harra rakian ve enab
( Senin dişi koyununu, koyunlarına katmayı sual ederek sana zulmetti. Kesinlikle cemiyetten çoğu birbirlerine azıyorlar. O inananlar ve iyilikler yapanlar hariç. Onlar da çok az. Davud, O'nu kesinlikle sınadığımızı anladı da Rab’binden af istedi, eğilerek atıldı ve gerçeğe döndü.  )
38/25 Fe ğaferna lehu zalik ve inne lehu indena le zulfa ve husne meab
( Böylece O'na bunu affettik. İndimizde yakınlaşma ve güzel dönüş yeri kesinlikle O’nadır. )
38/26 Ya davudu inna cealnake halifeten fil erdi fahkum beynen nasi bil hakki ve la tettebiil heva fe yudilleke an sebilillah innellezine yedillune an sebilillahi lehum azabun şedidun bima nesu yevmel hisab
( Ey Davud kesinlikle biz seni yerde halife kıldık. O halde insanların arasında gerçekle hüküm ver. Hevese tabi olma. Yoksa seni Allah yolundan saptırır. O Allah yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli azap kesinlikle onlaradır.  )
38/27 Ve ma halaknes semae vel erda ve ma beynehuma batila zalike zannullezine keferu fe veylun lillezine keferu minen nar
( Ve göğü, yeri ve o onların aralarındakilerini batıl için yaratmadık. Bu, o inkar edenlerin zannıdır. Artık ateşten dolayı, vay o inkar edenlere. )
38/28 Em nec'alullezine amenu ve amilus salihati kel mufsidine fil erdi em nec'alul muttekine kel fuccar
( O inananları ve iyilikler yapanları, yerde bozguncular gibi kılar mıyız? Sakınanları günahkarlar gibi kılar mıyız? )
38/29 Kitabun enzelnahu ileyke mubarakun li yeddebberu ayatihi ve li yetezekkera ulul elbab
( Kitabı sana, O’nun ayetlerini düşünmeleri için ve akılları olanların hatırlamaları için bereketli olarak indirdik. )
38/30 Ve vehebna li davude suleyman ni'mel abd innehu evvab
( Ve Davud’a Süleyman’ı bahşettik. Kesinlikle o, günahlarına tevbe edip dönen ne güzel kuldur. )
38/31 İz urida aleyhi bil aşiyyis safinatul ciyad
( Zamanında ona, akşamüstü güzel cins atlar istenmişti. )
38/32 Fe kale inni ahbebtu hubbel hayri an zikri rabbi hatta tevarat bil hicab
( "Kesinlikle ben mal servet, at sevgisini Rab’bimi hatırlamanın üzerine sevdim." dedi. Nihayet perdeye gizlendi. )
38/33 Rudduha aleyy fe tafika meshan bis suki vel a'nak
( Onları bana geri getirin. Böylece bacaklarını ve boyunlarını eliyle yamayarak meshetmeye başladı. )
38/34 Ve lekad fetenna suleymane ve elkayna ala kursiyyihi ceseden summe enab
( Ve Süleyman'ı sınadık. Kürsüsünün üzerine gövde, cesed attık. Sonra gerçeğe yöneldi. )
38/35 Kale rabbiğfir li ve heb li mulken la yenbeğiy li ehadin min ba'di inneke entel vehhab
( "Rab’bim, bana af eyle. Bana, benden sonra kimseye yaraşmayan mülk bağışla. Kesinlikle sen, sen hibe edip bağışlayansın." dedi. )
38/36 Fe sehharna lehur riha tecri bi emrihi ruhaen haysu esab
( Böylece rüzgarı O'nun buyruğuna verdik. O'nun emriyle, yumuşak eserek nereye isabet ederse akardı. )
38/37 Veş şeyatine kulli bennain ve ğavvas
( Ve şeytanlar ki hepsi bina yapıcı ve dalgıç.  )
38/38 Ve aharine mukarranine fil asfad
( Ve diğerlerini kelepçelerin içinde bağlayıp durdurduk. )
38/39 Haza atauna femnun ev emsik bi ğayri hisab
( Bu verdiğimizdir. O halde nimetlendir veya hesapsızca tut. )
38/40 Ve inne lehu indena le zulfa ve husne meab
( Ve indimizde yakınlaşma ve güzel dönüş yeri kesinlikle O’nadır. )
38/41 Ve uzkur abdena eyyub iz nada rabbehu enni messenieş şeytanu bi nusbin ve azab
( Ve kulumuz Eyyub’u hatırla. Zamanında, Rab’bine seslendi "Kesinlikle şeytan bana meşakkat ve azap ile dokundu." )
38/42 Urkud bi riclik haza muğteselun baridun ve şerab
( Ayağınla yere vur. Bu yıkanılası, soğuk ve içilesi.  )
38/43 Ve vehebna lehu ehlehu ve mislehum meahum  rahmeten minna ve zikra li ulil elbab
( Ve ona, bizden rahmet olarak ve akılları olanlar için hatırlama olarak, ailesini ve onlarla birlikte aynılarını bahşettik. )
38/44 Ve huz bi yedike diğsen fadrib bihu ve la tahnes inna vecednahu sabira ni'mel abd innehu evvab
( Ve elinle demet al da onunla vur. Yemininde durmamazlık etme. Kesinlikle biz O'nu sabırlı bulduk. Ne güzel kuldur ki kesinlikle o günahlarına tevbe edip dönendir. )
38/45 Vezkur ibadena ibrahime ve ishaka ve ya'kube ulil eydi ve ebsar
( Ve elleri ve gözleri olan kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u hatırla. )
38/46 İnna ahlasnahum bi halisatin zikrad dar
( Kesinlikle biz onları, halis yurt hatırlaması ile en halisler, temizler kıldık. )
38/47 Ve innehum indena le minel mustefeynel ahyar
( Ve kesinlikle onlar indimizde seçilmişlerin en hayırlılarındandırlar. )
38/48 Vezkur ismaiyle velyesea ve zel kifl ve kullun minel ahyar
( Ve İsmail’i, Elyesea’yı ve Zülküf’ü de hatırla. Hepsi en hayırlılarındandılar. )
38/49 Haza zikr ve inne lil muttekine le husne meab
( Bu hatırlamadır ve kesinlikle sakınanlar için güzel dönüş yeri vardır. )
38/50 Cennati adnin mufettehaten lehumul ebvab
( İkamet bahçelerinin kapıları onlara açılmıştır. )
38/51 Muttekiine fiha yed'une fiha bi fakihetin kesiratin ve şerab
( Orada yaslanıp oturarak, orada çok meyveler ve içecek çağırırılar. )
38/52 Ve indehum kasiratut tarfi etrab
( Ve onların indinde kısa, saklı bakışlı yaşıt kadınlar. )
38/53 Haza ma tu’adune li yevmil hisab
( Hesap günü için o vaad edilen budur. )
38/54 İnne haza le rizkuna ma lehu min nefad
( Kesinlikle bu, tükenmesi olmayan rızkımızdır. )
38/55 Haza ve inne lit tağine le şerra meab
( Budur. Kesinlikle azgınlar için kötü dönüş yeri vardır. )
38/56 Cehennem yaslevneha fe bi'sel mihad
( Cehennem. Ona yaslanırlar. Artık ne kötü döşektir. )
38/57 Haza fel yezukuhu hamimun ve ğassak
( Budur. O halde onu tatsınlar. Kaynar suyu ve içilemez olan soğuk irini. )
38/58 Ve aharu min şeklihi ezvac
( Ve diğerleri de onun şeklinden eşler olarak. )
38/59 Haza fevcun muktehimun meakum  la merhaben bihim innehum salun nar
( İşte sizinle birlikte koşup hücum ederek giren bölükler. Onlara genişlik yoktur. Kesinlikle onlar ateşe salınıyorlar. )
38/60 Kalu bel entum la merhaben bikum entum kaddemtumuhu lena fe bi'sel karar
( "Bilakis sizler, size genişlik yoktur. Sizler onu bize sundunuz. Artık ne kötü durak, karar yeridir." dediler. )
38/61 Kalu rabbena men kaddeme lena haza fe zidhu azaben di'fen fin nar
( "Rab’bimiz bize bunu kim sunduysa, artık ona ateşin içinde azabı kat kat artır." dediler. )
38/62 Ve kalu ma lena la nera ricalen kunna neudduhum minel eşrar
( Ve "Ne oldu bize de kötülerden addetmiş olduğumuz adamları göremiyoruz." dediler. )
38/63 Ettehaznahum sihriyyen em zağat anhumul ebsar
( Onları alay edindik. Onların üzerinden gözler dağılıp kaydı mı? )
38/64 İnne zalike le hakkun tehasumu ehlin nar
( Kesinlikle bu, ateş sahiplerinin birbirleriyle hasımlaşması gerçekleşecektir.  )
38/65 Kul innema ene munzirun ve ma min ilahin illellahul vahidul kahhar
( De ki: "Kesinlikle ben uyaranım. Tek kahredici Allah’ın haricinde ilah yoktur." )
38/66 Rabbus semavati vel erdi ve ma beynehumel azizul ğaffar
( Göklerin, yerin ve o onların aralarındakilerinin Rab’bidir. Yücedir affedendir. )
38/67 Kul huve nebun azim
( De ki: "O büyük haberdir." )
38/68 Entum anhu mu'ridun
( Sizler ondan yüz çevirip dönenlersiniz.  )
38/69 Ma kane liye min ilmin bil meleil a'la iz yahtesimun
( Yüksek ileri gelenler tartışıp hasımlaşırlarken bana ilimden yoktu. )
38/70 İn yuha ileyye illa ennema ene nezirun mubin
( Kesinlikle bana, kesinlikle benim ancak apaçık uyarıcı olduğum vahyediliyor. )
38/71 İz kale rabbuke lil melaiketi inni halikun beşeran min tiyn
( Zamanında Rab’bin meleklere "Kesinlikle ben çamurdan insan yaratırım." dedi. )
38/72 Fe iza sevveytuhu ve nefahtu fihi min ruhiy fe kau lehu sacidin
( Böylece onu düzenleyip şekillendirdiğimde ve içine ruhumdan üflediğimde artık ona yere kapanarak serilin. )
38/73 Fe secedel melaiketu kullihum ecmeun
( Meleklerin hepsi topluca yere kapandılar. )
38/74 İlla iblis istekbera ve kane minel kafirin
( İblis hariç. O kibirlendi ve inkarcılardan oldu. )
38/75 Kale ya iblisu ma meneake en tescude li ma halaktu bi yedeyy estekberte em kunte minel alin
( "Ey İblis, seni kuvvetimle yarattığım için yere kapanmaktan ne menetti? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa ululananlardan mı oldun?" dedi. )
38/76 Kale ene hayrun minh halakteni min narin ve halaktehu min tiyn
( "Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." dedi. )
38/77 Kale fahruc minha fe inneke racim
( "O halde oradan çık. Kesinlikle sen kovuldun." dedi. )
38/78 Ve inne aleyke la'neti ila yevmid din
( Ve kesinlikle lanetim, din gününe kadar senin üzerinedir. )
38/79 Kale rabbi fe enzirni ila yevmi yub'asun
( "Rab’bim, o halde bana diriltilecekleri güne kadar bak." dedi. )
38/80 Kale fe inneke minel munzarin
( "Haydi, kesinlikle sen gözlenip bakılanlardansın." dedi. )
38/81 İla yevmil vaktil ma'lum
( Vakti bilinen güne kadar. )
38/82 Kale fe bi izzetike le uğviyennehum ecmein
( "O halde kesinlikle onları üstün kudretinle topluca azdırırım." dedi. )
38/83 İlla ibadeke minhumul muhlesin
( Samimilerden olan kulların hariç. )
38/84 Kale fel hakku vel hakka ekul
( "Böylece gerçek. Gerçeği söylerim." dedi. )
38/85 Le emleenne cehenneme minke ve min men tebiake minhum ecmein
( Kesinlikle cehennemi senden ve o sana tabi olanların hepsinden tamamen dolduracağım. )
38/86 Kul ma es'elukum aleyhi min ecrin ve ma ene minel mutekellifin
( De ki: "Onun üzerine size ödül sual etmiyorum. Ben külfet getirenlerden de değilim." )
38/87 İn huve illa zikrun lil alemin
( Kesinlikle o ancak alemler için hatırlamadır. )
38/88 Ve le ta'lemunne nebeehu ba'de hiyn
( Ve "Onun haberini belirli zaman sonra kesinlikle bileceksiniz."  )
ZUMER 39/1 Tenzilul kitabi minellahil azizil hakim
( Kitabın indirilişi yüce hakim Allah’tandır. )
39/2 İnna enzelna ileykel kitabe bil hakki fa'budillahe muhlisan lehud din
( Kesinlikle kitabı sana gerçek ile biz indirdik. O halde dini O’na halis kılarak Allah’a  kulluk et. )
39/3 E la lillahid dinul halis vellezinettehazu min dunihi evliya’ma na'buduhum illa li yukarribuna ilallahi zulfa innallahe yahkumu beynehum fima hum fihi yahtelifun innallahe la yehdi men huve kazibun keffar
( İyi bil ki halis din Allah içindir. O’ndan başka dostlar edinenler, "Bizi Allah’a  yakın olarak yaklaştırmaları haricinde onlara kulluk etmeyiz." Kesinlikle Allah hakkında o ihtilaf ettikleri hakkında aralarında hüküm verir. Kesinlikle Allah yalancı ve inkarcı kimseyi yönlendirmez. )
39/4 Lev eradellahu en yettehize veleden lastafa min ma yahluku ma yeşau subhaneh huvellahul vahidul kahhar
( Şayet Allah çocuk edinmeyi isteseydi, o yarattıklarından dilediğini seçerdi. O ondan yücedir. O tek kahredici olan Allah’tır. )
39/5 Halekas semavati vel erda bil hakk yukevvirul leyle alen nehari ve yukevvirun nehara alel leyli ve sehharaş şemse vel kamer kullun yecri li ecelin musemma e la huvel azizul ğaffar
( Gökleri ve yeri gerçek ile yarattı. Geceyi gündüze sarar ve gündüzü geceye sarar. Güneş’i ve Ay’ı buyruğuna almıştır. Hepsi isimlendirilmiş belirli vade için akarlar. İyi bilinki O yüce affedendir. )
39/6 Halekakum min nefsin vahidetin summe ceale minha zevceha ve enzele lekum minel en'ami semaniyete ezvac yahlukukum fi butuni ummehatikum halkan min ba'di halkin fi zulumatin selas zalikumullahu rabbukum lehul mulk la ilahe illa hu fe enna tusrafun
( Sizi tek nefisten yarattı. Sonra ondan eşini oluşturdu. Size hayvanlardan sekiz eş indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlıkta yaratıştan yaratışa yaratır. Rab’biniz Allah budur. Mülk O’nadır. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde nasıl döndürülüp çevriliyorsunuz?  )
39/7 İn tekfuru fe innellahe ğaniyyun ankum ve la yerda li ibadihil kufr ve in teşkuru yerdahu lekum ve la teziru vaziratun vizra uhra summe ila rabbikum merciukum fe yunebbiukum bima kuntum ta'melun innehu alimun bi zatis sudur
( Eğer inkar ederseniz, kesinlikle Allah sizden ganidir. Kulları için inkara razı, hoşnut olmaz. Eğer şükrederseniz, size ondan razı, hoşnut olur. Ağırlığını, yükünü taşıyan başkasının ağırlığını, yükünü taşımaz. Sonra dönüşünüz Rab’binizedir. Böylece size ne yapmakta olduğunuzu haber verir. Kesinlikle O göğüslerin özünü bilendir. )
39/8 Ve iza messel insane durrun dea rabbehu muniben ileyhi summe iza havvelehu ni'meten minhu nesiye ma kane yed'u ileyhi min kablu ve ceale lillahi endaden li yudille an sebilih kul temetta’bi kufrike kalilen inneke min ashabin nar
( Ve insana darlık sıkıntı dokunduğunda, pişman olup O’na yönelerek Rab’bini çağırır. Sonra O’ndan nimet onu çevrelediğinde, önceden onu o çağırmış olduğunu unutur. O’nun yolundan saptırmak için Allah’a  eşler oluşturur. De ki: "İnkarınla azıcık faydalan. Kesinlikle sen ateşin sahiplerindensin." )
39/9 Em men huve kanitun anael leyli saciden ve kaimen yahzerul ahirate ve yercu rahmete rabbih kul hel yestevillezine ya'lemune vellezine la ya'lemun innema yetezekkeru ulul elbab
( O gecenin geç vakitlerinde yere kapanarak ve ayakta saygılı durup itaat eden, ahiretten çekinen, korkan ve Rab’binin rahmetini uman gibi midir? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Kesinlikle akılları olanlar hatırlarlar." )
39/10 Kul ya ibadillezine amenutteku rabbekum lillezine ahsenu fi hazihid dunya haseneh ve erdullahi vasiah innema yuveffes sabirune ecrahum bi ğayri hisab
( De ki: "Ey o inanan kullarım, Rab’binizden sakının. Bu dünyada güzellik yapanlara güzellik vardır. Allah’ın yeri geniştir. Kesinlikle ki sabredenlere ödülleri hesapsız olarak vefa edilir." )
39/11 Kul inni umirtu en a'budellahe muhlisan lehud din
( De ki: "Kesinlikle ben, dini O’na halis kılarak Allah’a  kulluk etmeye emrolundum." )
39/12 Ve umirtu li en ekune evvelel muslimin
( Ve teslim olanların ilki olmaya emrolundum. )
39/13 Kul inni ehafu in asaytu rabbi azabe yevmin azim
( De ki: "Eğer Rab’bime isyan etsem, kesinlikle ben büyük günün azabından korkarım." )
39/14 Kulillahe a'budu muhlisan lehu dini
( De ki: "Dinimi O’na halis kılarak, Allah’a  kulluk ederim." )
39/15 Fa'budu ma şi'tum min dunih kul innel hasirinellezine hasiru enfusehum ve ehlihim yevmel kiyameh e la zalike huvel husranul mubin
( O halde O’ndan başka neye dilerseniz kulluk edin. De ki: "O nefislerini ve ailelerini hasarlayanlar ayağa kalkış gününde kesinlikle hasarlanırlar. İyi bilinki bu, o apaçık hüsrandır." )
39/16 Lehum min fevkihim zulelun minen nari ve min tahtihim zulel zalike yuhavvifullahu bihi ibadeh ya ibadi fettekun
( Onlara üstlerinden ateşten gölgelikler ve altlarından gölgelikler. Bu, Allah’ın kullarını onunla korkuttuğudur. "Ey kullarım, o halde benden sakının."  )
39/17 Vellezinectenebut tağute en ya'buduha ve enabu lillahi lehumul buşra fe beşşir ibad
( Ve o azgından, ona kulluk etmekten kaçınanlar ve Allah’a  yönelip gerçeğe dönenler, müjde onlaradır. O halde kullarımı müjdele. )
39/18 Ellezine yestemiunel kavle fe yettebiune ahseneh ulaikellezine hedahumullahu ve ulaike hum ulul elbab
( O sözü dinleyenler, en güzeline tabi olurlar. İşte onlar Allah’ın yönlendirdikleridir. İşte onlar, onlar akılları olanlardır. )
39/19 E fe men hakka aleyhi kelimetul azab e fe ente tunkizu men fin nar
( O halde, üzerine azap kelimesi gerçek olan kimse de mi? Artık ateşte olan kimseyi sen mi kurtaracaksın? )
39/20 Lakinillezinettekav rabbehum lehum ğurafun min fevkiha ğurafun mebniyyetun tecri min tahtihel enhar va'dellah la yuhlifullahul miad
( Lakin o Rab’lerinden sakınanlar, büyük köşkler onlaradır. Onların üstlerinde bina edilmiş köşkler vardır. Altlarından nehirler akar. Allah’ın vaadidir. Allah vaade, vadeye ihtilaf etmez. )
39/21 E lem tera ennellahe enzele mines semai maen fe selekehu yenabia fil erdi summe yuhricu bihi zer'an muhtelifen elvanuhu summe yehicu fe terahu musferran summe yec'aluhu hutama inne fi zalike le zikra li ulil elbab
( Kesinlikle Allah’ın gökten su indirdiğini, onu yerde kaynaklara soktuğunu, sonra onunla renkleri muhtelif ekin çıkardığını görmedin mi? Sonra olgunlaşır da onu sarılaşmış görürsün. Sonra onu çöp kılar. Kesinlikle bunda akılları olanlar için hatırlama vardır. )
39/22 E fe men şerahallahu sadrahu lil islami fe huve ala nurin min rabbih fe veylun lil kasiyeti kulubuhum min zikrillah ulaike fi dalalin mubin
( Allah kimin göğsünü teslimiyete açmışsa, artık o Rab’binden aydınlık üzerinde değil midir? O halde Allah’ı hatırlamaktan kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar apaçık sapıklık içindedirler. )
39/23 Allahu nezzele ahsenel hadisi kitaben muteşebihen mesaniye takşeirru minhu culudullezine yahşevne rabbehum summe telinu culuduhum ve kulubuhum ila zikrillah zalike hudellahi yehdi bihi men yeşa’ve men yudlilillahu fe ma lehu min had
( En güzel sözü, benzetmeli ikili kitap olarak Allah indirdi. O Rab’lerinden korkanların O’ndan derileri ürperir. Sonra Allah’ın hatırlamasına derileri ve kalpleri yumuşar. Bu Allah’ın yönlendirmesidir. Onunla dilediği kimseyi yönlendirir. Allah kimi saptırırsa, artık ona yönlendiriciden yoktur. )
39/24 E fe men yettekiy bi vechihi suel azabi yevmel kiyameh ve kile liz zalimine zuku ma kuntum teksibun
( Artık ayağa kalkış gününde kim yüzünü azabın kötülüğünden sakınabilir? Zalimlere "O kazanmış olduklarınızı tadın." denilir. )
39/25 Kezzebellezine min kablihim fe etehumul azabu min haysu la yeş'urun
( Onlardan öncekiler yalanladılar da azap onlara farketmedikleri yerden geldi. )
39/26 Fe ezakahumullahul hizye fil hayatid dunya ve le azabul ahirati ekber lev kanu ya'lemun
( Böylece Allah onlara dünya hayatında zilleti tattırdı. Ahiret azabı daha büyüktür. Keşke bilmiş olsalardı. )
39/27 Ve lekad darabna lin nasi fi hazel kur'ani min kulli meselin leallehum yetezekkerun
( Ve bu Kur'an’da insanlar için tüm meselelerden, sözlerden beyan ettik. Umulur ki hatırlarlar. )
39/28 Kur'anen arabiyyen ğayra zi ivecin leallehum yettekun
( Eğriliği olmayan Arapça Kur'an. Umulur ki sakınırlar. )
39/29 Darabellahu meselen raculen fihi şurakau muteşakisune ve raculen selemen li racul hel yesteviyani mesela el hamdu lillah bel ekseruhum la ya'lemun
( Allah, ihtilaf halinde olup geçinemeyen ortakları olan adamın ve bir adama teslim olan adamın misalini beyan etti. İkisi misal olarak eşit olurlar mı? Övgü Allah içindir. Bilakis onların çoğunluğu bilmezler. )
39/30 İnneke meyyitun ve innehum meyyitun
( Kesinlikle sen ölüsün ve kesinlikle onlar da ölüler. )
39/31 Summe innekum yevmel kiyameti inde rabbikum tahtesimun
( Sonra kesinlikle siz, ayağa kalkış gününde Rab’binizin indinde tartışıp hasımlaşırsınız, çekişirsiniz. )
39/32 Fe men azlemu min men kezebe alellahi ve kezzebe bis sidki iz caeh e leyse fi cehenneme mesven lil kafirin
( O halde Allah’a  yalan söyleyenden daha zalim kimdir? Ona geldiğinde doğruyu yalanlar. Cehennemin içinde inkarcılar için yer yok mudur? )
39/33 Vellezi cae bis sidki ve saddeka bihi ulaike humul muttekun
( Ve o doğruyu getirenler ve onu doğrulayanlar. İşte onlar, onlar sakınanlardır. )
39/34 Lehum ma yeşaune inde rabbihim zalike cezaul muhsinin
( Rab’lerinin indinde ne dilerlerse onlaradır. İyilik yapanların karşılığı budur. )
39/35 Li yukeffirallahu anhum esveellezi amilu ve yecziyehum ecrahum bi ahsenillezi kanu ya'melun
( Allah, o yaptıklarının en kötüsünü dahi onlara örtecektir. Onları, o yapmış olduklarının en güzelini ödülleri kılarak karşılıklandıracaktır. )
39/36 E leysellahu bi kafin abdeh ve yuhavvifuneke billezine min dunih ve men yudlilillahu fe ma lehu min had
( Allah kullarına kafi değil midir? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa, artık ona yönlendirmeden yoktur. )
39/37 Ve men yehdillahu fe ma lehu min mudill e leysellahu bi azizin zintikam
( Ve Allah kimi yönlendirirse, artık ona saptıran yoktur. Allah yüce ve intikam alan değil midir? )
39/38 Ve lein seeltehum men halekas semavati vel erda le yekulunnellah kul e fe raeytum ma ted'une min dunillahi in eradeniyellahu bi durrin hel hunne kaşifatu durrihi ev eradeni bi rahmetin hel hunne mumsikatu rahmetih kul hasbiyellah aleyhi yetevekkelul mutevekkilun
( Ve eğer onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sual edersen, "Kesinlikle Allah" diyeceklerdir. De ki: "O halde, o Allah’tan başka çağırdıklarınızı görmez misiniz? Eğer Allah bana darlığı istese, onlar O’nun darlığını açıp kaldırabilirler mi? Veya bana rahmet eylemeyi istese, onlar O’nun rahmetini tutabilirler mi? Allah’ın hesabı bana yeter. Dayanıp sığınanlar O’na dayanıp sığınırlar." )
39/39 Kul ya kavmi'melu ala mekanetikum inni amil fe sevfe ta'lemun
( De ki: "Ey kavmim, kuvvetiniz ve imkanınız üzerine çalışın. Kesinlikle ben çalışıyorum. Artık yakında bileceksiniz." )
39/40 Men ye'tihi azabun yuhzihi ve yehillu aleyhi azabun mukim
( Mahveden, alçaltıcı azap kime gelir? Sürekli azap kime iner? )
39/41 İnna enzelna aleykel kitabe lin nasi bil hakk fe men ihteda fe li nefsih ve men dalle fe innema yedillu aleyha ve ma ente aleyhim bi vekil
( Kesinlikle biz, insanlar için kitabı sana gerçekle indirdik. Artık kim yönlenirse, nefsi içindir. Kim saparsa, kesinlikle o kendisine sapar. Sen onların üzerine vekil değilsin. )
39/42 Allahu yeteveffel enfuse hiyne mevtiha velleti lem temut fi menamiha fe yumsikulleti kada aleyhel mevte ve yursilul uhra ila ecelin musemma inne fi zalike le ayatin li kavmin yetefekkerun
( Allah, nefisleri öldüklerinde ve o ölmeyenleri de uykularında vefat ettirir. Böylece, üzerlerine ölüm hükmünü verdiklerini tutar ve isimlendirilmiş belirli vadeye kadar başkalarını gönderir. Kesinlikle bunda fikreden kavim için ayetler vardır. )
39/43 Em ittehazu min dunillahi şufea’kul e ve lev kanu la yemlikune şey'en ve la ya'kilun
( Allah’tan başka af vesilecileri mi edindiler? De ki: "Şayet hiçbir şeye malik olamayanlar ve akıl edemeyenler olsalar da mı?" )
39/44 Kul lillahiş şefaatu cemia lehu mulkus semavati vel ard summe ileyhi turceun
( De ki: "Tüm af vesileciliği Allah içindir. Göklerin ve yerin mülkü O’nadır. Sonra O'na döndürülürsünüz." )
39/45 Ve iza zukirallahu vahdehuşmeezzet kulubullezine la yu'minune bil ahirah ve iza zukirallezine min dunihi iza hum yestebşirun
( Ve Allah,  )
39/46 Kulillahumme fatiras semavati vel erdi alimel ğaybi veş şehadeti ente tahkumu beyne ibadike fima kanu fihi yahtelifun
( De ki: "Gökleri ve yeri yoktan yaratan, gaybı ve şahit olunanı bilen Allah'ım. O hakkında ihtilaf etmiş oldukları hakkında, kulların arasında sen hüküm verirsin." )
39/47 Ve lev enne lillezine zalemu ma fil erdi cemian ve mislehu mea hu leftedev bihi min suil azabi yevmel kiyameh ve beda lehum minellahi ma lem yekunu yahtesibun
( Ve şayet kesinlikle yerde ne varsa ve onun aynısı, bir o kadarı ile birlikte topluca o zulmedenlere olsaydı, ayağa kalkış günü azabının kötülüğünden dolayı onu bırakır feda ederlerdi. Onlara Allah’tan, o hesabını yapmış olmadıkları meydana çıkar. )
39/48 Ve beda lehum seyyiatu ma kesebu ve haka bihim ma kanu bihi yestehziun
( Ve onlara o kazandıkları kötülükler meydana çıkar. Onları, o alay etmiş oldukları kuşatmıştır. )
39/49 Fe iza messel insane durrun deana summe iza havvelnahu ni'meten minna kale innema utituhu ala ilm bel hiye fitnetun ve lakinne ekserahum la ya'lemun
( İnsana darlık sıkıntı dokunduğunda bizi çağırır. Sonra onu bizden nimetle çevrelediğimizde "Kesinlikle o bana ilmim üzere verildi." der. Bilakis o sınavdır. Lakin onların çoğunluğu bilmezler. )
39/50 Kad kalehellezine min kablihim fe ma ağna anhum ma kanu yeksibun
( Onu onlardan öncekiler dediler de o kazanmış oldukları onlara fayda sağlamadı. )
39/51 Fe esabehum seyyiatu ma kesebu vellezine zalemu min haulai seyusibuhum seyyiatu ma kesebu ve ma hum bi mu'cizin
( Böylece onlara, o kazandıkları kötülükler isabet etti.  Ve işte onlardan o zulmedenler, onlara da o kazandıkları kötülükleri isabet edecektir. Onlar aciz bırakanlar değillerdir. )
39/52 E ve lem ya'lemu ennellahe yebsutur rizka li men yeşau ve yakdir enne fi zalike le ayatin li kavmin yu'minun
( Kesinlikle Allah’ın, rızkı dilediği kimseye genişlettiğini ve daralttığını bilmediler mi? Kesinlikle bunda inanan kavim için ayetler vardır. )
39/53 Kul ya ibadiyellezine esrafu ala enfusihim la taknetu min rahmetillah innellahe yağfiruz zunube cemia innehu huvel ğafurun rahim
( De ki: “Ey nefislerine israf eden kullarım, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Kesinlikle Allah günahları topluca affeder. Kesinlikle O, O affedendir merhametlidir." )
39/54 Ve enibu ila rabbikum ve eslimu lehu min kabli en ye’tiyekumul azabu summe la tunsarun
( Ve Rab’binize yönelin ve size azap gelmeden önce O’na teslim olun. Sonra yardım edilmezsiniz. )
39/55 Vettebiu ahsene ma unzile ileykum min rabbikum min kabli en ye'tiyekumul azabu bağteten ve entum la teş'urun
( Ve sizler farkına varmazken, azabın size ansızın gelmesinden önce, Rab’binizden size o indirilenin en güzeline tabi olun.  )
39/56 En tekule nefsun ya hasrata ala ma ferrattu fi cenbillahi ve in kuntu le mines sahirin
( Nefis "Allah’ın yanında o yaptığımın, haddi aşmamın üzerine ey hasarlar. Kesinlikle ben alay edenlerden oldum." der. )
39/57 Ev tekule lev ennellahe hedani lekuntu minel muttekin
( Veya "Şayet kesinlikle Allah beni yönlendirseydi, sakınanlardan olacaktım." der. )
39/58 Ev tekule hiyne teral azabe lev enne li kerraten fe ekune minel muhsinin
( Veya azabı gördüğü zaman "Keşke kesinlikle bana bir kere daha tekrar olsaydı da iyilik yapanlardan olsaydım." der. )
39/59 Bela kad caetke ayati fe kezzebte biha vestekberte ve kunte minel kafirin
( Bilakis sana ayetlerim gelmişti de onları yalanladın, kibirlendin ve inkar edenlerden oldun. )
39/60 Ve yevmel kiyameti terallezine kezebu alellahi vucuhuhum musveddeh e leyse fi cehenneme mesven lil mutekebbirin
( Ve ayağa kalkış gününde o Allah’a  yalan söyleyenleri görürsün. Onların yüzleri kararmıştır. Cehennemde kibirlenenler için yer yok mudur? )
39/61 Ve yuneccillahullezinettekav bi mefazetihim la yemessuhumus suu ve la hum yahzenun
( Ve Allah o sakınanları başarılarından dolayı kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz ve onlar hüzünlenmezler. )
39/62 Allahu haliku kulli şey'in ve huve ala kulli şey'in vekil
( Her şeyi Allah yarattı. O her şeye vekildir. )
39/63 Lehu mekalidus semavati vel ard vellezine keferu bi ayatillahi ulaike humul hasirun
( Göklerin ve yerin kilitleri O’nadır. O Allah’ın ayetlerini inkar edenler, işte onlar, onlar hasarlanırlar. )
39/64 Kul e fe ğayrallahi te'murunni a'budu eyyuhel cahilun
( De ki: "Bana Allah’tan başkasına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz ey cahiller." )
39/65 Ve lekad uhiye ileyke ve ilellezine min kablik lein eşrakte le yahbetanne ameluke ve le tekunenne minel hasirin
( Ve sana ve o senden öncekilere, "Eğer ortak koşarsan çalışmaların boşa gider ve kesinlikle hasarlananlardan olursun." diye vahyedildi. )
39/66 Belillahe fa'bud ve kun mineş şakirin
( Bilakis haydi Allah’a  kulluk et. Şükredenlerden ol. )
39/67 Ve ma kaderullahe hakka kadrihi vel erdu cemian kabdatuhu yevmel kiyameti ves semavatu matviyyatun bi yeminih subhanehu ve teala an ma yuşrikun
( Ve Allah’ı gerçek kudreti ile takdir edemediler. Ayağa kalkış gününde yer topluca avucundadır. Gökler kudretiyle dürülmüştür. O yücedir ve o ortak koştuklarının üzerindedir. )
39/68 Ve nufiha fis suri fe saika men fis semavati ve men fil erdi illa men şaellah summe nufiha fihi uhra fe iza hum kiyamun yenzurun
( Ve borunun içine üflenir. Allah’ın dilediği kimseler hariç, göklerdeki kimseler ve yerdeki kimseler artık helak olurlar. Sonra onun içine tekrar üflenir. Artık o zaman onlar ayağa kalkıp bakarlar. )
39/69 Ve eşrakatil erdu bi nuri rabbiha ve vudial kitabu ve cie bin nebiyyine veş şuhedai ve kudiye beynehum bil hakki ve hum la yuzlemun
( Ve yer Rab’binin aydınlığı ile parlar. Kitap konur. Haberciler ve şahitler getirilirler. Onların aralarında gerçek ile hüküm verilir. Onlar zulmedilmezler. )
39/70 Ve vuffiyet kulli nefsin ma amilet ve huve a'lemu bima yef'alun
( Ve tüm nefislere, ne yaptılarsa vefa edilir. O ne yaptıklarını bilir. )
39/71 Vesikallezine keferu ila cehenneme zumera hatta iza cauha futihat ebvabuha ve kale lehum hazenetuha e lem ye'tikum rusulun minkum yetlune aleykum ayati rabbikum ve yunzirunekum likae yevmikum haza kalu bela velakin hakkat kelimetul azabi alel kafirin
( Ve o inkar edenler bölükler halinde cehenneme sevkedilirler. Nihayet oraya vardıklarında onun kapıları açılır. Oranın toplayıcı bekçileri onlara "Size, Rab’binizin ayetlerini okuyan ve sizi bu gününüzle karşılaşmanız hakkında uyaran, sizden olan resuller gelmedi mi?" derler. "Evet." derler. Lakin azap kelimesi inkarcıların üzerine gerçek olmuştur. )
39/72 Kiledhulu ebvabe cehenneme halidine fiha fe bi'se mesvel mutekebbirin
( "Cehennemin kapılarından, içinde ebedi olmaya girin." denilir. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür. )
39/73 Vesikallezinettekav rabbehum ilel cenneti zumera hatta iza cauha ve futihat ebvabuha ve kale lehum hazenetuha selamun aleykum tibtum fedhuluha halidin
( Ve o Rab’lerinden sakınanlar, bölükler halinde cennete sevkedilirler. Nihayet oraya vardıklarında kapıları açılır. Onun toplayıcı bekçileri onlara "Selam üzerinize. Hoşsunuz. Haydi ebediler olarak oraya girin." derler.  )
39/74 Ve kalul hamdu lillahillezi sadekana va'dehu ve evrasenel erda netebevveu minel cenneti haysu neşa’fe ni'me ecrul amilin
( Ve "Övgü, bize vaadini doğrulayan ve bizi yere varis kılan o Allah için. Bahçeden her nerede dilersek makam tuttuk. Çalışanların ödülü ne güzeldir." derler. )
39/75 Ve teral melaikete haffine min havlil arşi yusebbihune bi hamdi rabbihim ve kudiye beynehum bil hakki ve kilel hamdu lillahi rabbil alemin
( Ve melekleri arşın, tahtın çevresinden kuşatırken görürsün. Rab’lerini övgü sözleri söyleyerek överler. Onların aralarında gerçek ile hüküm verilir. "Övgü, alemlerin Rab’bi Allah’a dır." denilir. )
MU’MİN 40/1 Ha mim
( Ha mim  )
40/2 Tenzilul kitabi minellahil azizil alim
( Kitabın indirilişi yüce bilen Allah’tandır. )
40/3 Ğafiriz zenbi ve kabilit tevbi şedidil ikabi zit tavl la ilahe illa hu ileyhil mesir
( Günahı affeden, tevbeyi kabul eden, azabı şiddetli, bolluğu olandır. O’nun haricinde ilah yoktur. Varış yeri O’nadır. )
40/4 Ma yucadilu fi ayatillahi illellezine keferu fe la yağrurke tekallubuhum fil bilad
( Allah’ın ayetleri hakkında, o inkar edenlerin haricindekiler mücadele etmez. O halde onların beldeler içinde dolaşmaları seni aldatmasın. )
40/5 Kezzebet kablehum kavmu nuhin vel ahzabu min ba'dihim ve hemmet kulli ummetin bi rasulihim li ye'huzuhu ve cadelu bil batili li yudhudu bihil hakka fe ehaztuhum fe keyfe kane ikab
( Onlardan önce Nuh kavmi ve onlardan sonraki gruplar yalanladılar. Her topluluk resulünü yakalamaya taammüd etti. Gerçeği batıl ile gidermek için mücadele ettiler. Böylece onları yakaladım. Azabım nasıl oldu? )
40/6 Ve kezalike hakkat kelimetu rabbike alellezine keferu ennehum ashabun nar
( Ve işte Rab’binin kelimesi o inkar edenlerin üzerine böyle gerçekleşti. Kesinlikle onlar ateşin sahipleridirler. )
40/7 Elllezine yahmilunel arşe ve men havlehu yusebbihune bi hamdi rabbihim ve yu'minune bihi ve yestağfirune lillezine amenu rabbena vesi'te kulle şey'in rahmeten ve ilmen fağfir lillezine tabu vettebeu sebileke vekihim azabel cehim
( O arşı, tahtı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindekiler övgü sözleri söyleyerek Rab’lerini överler. O’na inanırlar ve o inananlar için af isterler. Rab’bimiz, her şeyi rahmet olarak ve ilim olarak kapsamışsındır. O halde, o tevbe edenler için ve senin yoluna tabi olanlar için af eyle. Onları cehennem azabından koru. )
40/8 Rabbena ve edhilhum cennati adninilleti veadtehum ve men salehu min abaihim ve ezvacihim ve zurriyyatihim inneke entel azizul hakim
( Rab’bimiz, onları, onlara, babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olan kimselere vaad ettiğin ikamet bahçelerine sok. Kesinlikle sen yücesin hakimsin.  )
40/9 Vekihimus seyyiat ve men tekis seyyiati yevmeizin fe kad rahimteh ve zalike huvel fevzul azim
( Onları kötülükten koru. Kimi kötülükten korursan, o gün ona merhamet etmişsindir. İşte bu, o büyük kurtuluştur. )
40/10 İnnellezine keferu yunadevne le maktullahi ekberu min maktikum enfusekum iz tud'avne ilel imani fe tekfurun
( Kesinlikle o inkar edenlere seslenilir "Allah’ın öfkesi hiddeti sizin nefislerinize öfkenizden hiddetinizden daha büyüktür. Zamanında inanca çağırıldınız da inkar ediyordunuz." )
40/11 Kalu rabbena emettena esneteyni ve ahyeytena esneteyni fe i'terafna bi zunubina fe hel ila hurucin min sebil
( “Rab’bimiz bizi iki kere öldürdün ve bizi iki kere dirilttin de günahlarımızı itiraf ettik. Artık çıkmaya yol var mı?” dediler. )
40/12 Zalikum bi ennehu iza duiyellahu vahdehu kefartum ve in yuşruk bihi tu'minu fel hukmu lillahul aliyyil kebir
( Bu kesinlikle, Allah’a, O'nun birliğine çağırıldığınızda inkar etmenizden ve eğer O’na ortak koşulursa ona inanmanızdandır. Böylece hüküm yüce büyük Allah’a dır. )
40/13 Huvellezi yurikum ayatihi ve yunezzilu lekum mines semai rizka ve ma yetezekkeru illa men yunib
( Size ayetlerini gösteren ve size gökten rızık indiren O'dur. O pişman olup gerçeğe yönelen kimselerin haricindekiler hatırlamazlar. )
40/14 Fed'ullahe muhlisine lehud dine ve lev kerihel kafirun
( O halde Allah’ı, dini O’na halis kılarak çağırın. Şayet inkarcılar hoşlanmasalar bile. )
40/15 Rafiud deracati zul arş yulkir ruha min emrihi ala men yeşau min ibadihi li yunzira yevmet telak
( Dereceleri arşa, tahta yükseltir. Karşılaşma gününden uyarmak için emrinden ruhu dilediği kimsenin üzerine atar. )
40/16 Yevme hum barizun la yahfa alellahi minhum şey’li menil mulkul yevm lillahil vahidil kahhar
( O gün onlar meydana çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah’a  gizli olmaz. Bugün mülk kim içindir? Tek kahredici Allah içindir. )
40/17 El yevme tucza kulli nefsin bima kesebet la zulmel yevm innellahe seriul hisab
( Bugün her nefse, o kazandığından dolayı karşılığı verilir. Bugün zulmedilmez. Kesinlikle Allah hızlı hesaplayandır.  )
40/18 Ve enzirhum yevmel azifeti izil kulubu ledel hanaciri kazimin ma liz zalimine min hamimin ve la şefiiy yuta'
( Ve onları yaklaşan günden uyar. Kalpler gırtlaklar katına yaklaştığında, öfkelerini açığa vurmazlar. Zalimlere samimi sıcak arkadaş ve itaat edilecek af vesilecisi yoktur. )
40/19 Ya'lemu hainetel a'yuni ve ma tuhfis sudur
( Gözlerin hainliğini ve o göğüslerin sakladığını, gizlediğini bilir. )
40/20 Vallahu yakdiy bil hakk vellezine yed'une min dunihi la yakdune bi şey’innellahe huves semiul besir
( Allah gerçek ile hüküm verir. O’ndan başkasını çağıranlar, hiçbir şeye hüküm veremezler. Kesinlikle Allah, o duyandır, görendir.  )
40/21 E ve lem yesiru fil erdi fe yenzuru keyfe kane akibetullezine kanu min kablihim kanu hum eşedde minhum kuvveten ve asaran fil erdi fe ehazehumullahu bi zunubihim ve ma kane lehum minellahi min vak
( Yerde gezmediler mi? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu baksalar ya. Onlar yerde, kuvvetçe ve eserce onlardan daha şiddetli idiler. Böylece, günahlarından dolayı Allah onları yakaladı. Allah’tan onlara koruyucu, gözetici olmadı. )
40/22 Zalike bi ennehum kanet te'tihim rusuluhum bil beyyinati fe keferu fe ehazehumullah innehu kaviyyun şedidul ikab
( Bu, kesinlikle onlara delillerle gelen resulleri olduğunda inkar etmelerindendir. Böylece Allah onları yakaladı. Kesinlikle O kuvvetli ve azabı şiddetli olandır. )
40/23 Ve lekad erselna musa bi ayatina ve sultanin mubin
( Ve Musa’yı ayetlerimizle ve apaçık delillerle gönderdik. )
40/24 İla fir'avne ve hamane ve karune fe kalu sahirun kezzab
( Firavun’a, Haman’a ve Karun’a. "Yalancı sihirbazdır." dediler. )
40/25 Fe lemma caehum bil hakki min indina kaluktulu ebnaellezine amenu mea hu vestahyu nisaehum ve ma keydul kafirine illa fi dalal
( Böylece onlara indimizden gerçek geldiğinde, "Onunla birlikte o inananları öldürün ve kadınlarını sağ bırakın." dediler. İnkarcıların tuzağı sapmanın haricinde olmamıştır. )
40/26 Ve kale fir'avnu zeruni aktul musa vel yed'u rabbeh inni ehafu en yubeddile dinekum ev en yuzhira fil erdil fesada
( Ve Firavun "Bırakın beni Musa’yı öldüreyim de Rab’bini çağırsın. Kesinlikle ben dininizi değiştirmesinden veya yerde bozgun meydana çıkarmasından korkarım." dedi. )
40/27 Ve kale musa inni uztu bi rabbi ve rabbikum min kulli mutekebbirin la yu'minu bi yevmil hisab
( Ve Musa "Kesinlikle ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden Rab’bime ve Rab’binize sığınırım." dedi. )
40/28 Ve kale raculun mu'minun min ali fir'avne yektumu imanehu e taktulune raculen en yekule rabbiyellahu ve kad caekum bil beyyinati min rabbikum ve in yeku kaziben fe aleyhi kazibuh ve in yeku sadikan yusibkum ba'dullezi yeidukum innellahe la yehdi men huve musrifun kezzab
( Ve Firavun’un ailesinden inancını saklayan, inanan adam ""Rab’bim Allah’tır." der diye adamı öldürecek misiniz? Size Rab’binizden deliller ile geldi. Eğer yalan söylüyorsa yalanı üzerinedir. Eğer doğruysa, o vaad ettiklerinin bazıları size isabet eder. Kesinlikle Allah müsrif yalancı kimseyi yönlendirmez." dedi. )
40/29 Ya kavmi lekumul mulkul yevme zahirine fil erdi fe men yensuruna min be'sillahi in caena kale fir'avnu ma urikum illa ma era ve ma ehdikum illa sebiler raşad
( “Ey kavmim bugün mülk sizedir. Yerde meydana çıktınız. Eğer bize gelirse, Allah’ın zorluğundan, kötülüğünden artık bize kim yardım eder?” Firavun "Size o gördüğümün haricindekini göstermiyorum. Sizi doğru yol haricindekine yönlendirmiyorum." dedi. )
40/30 Ve kalellezi amene ya kavmi inni ehafu aleykum misle yevmil ahzab
( Ve o inanan "Ey kavmim, kesinlikle ben sizin üzerinize grubun gününün aynısından korkarım." dedi. )
40/31 Misle de'bi kavmi nuhin ve adin ve semude vellezine min ba'dihim ve mellahu yuridu zulmen lil ibad
( Nuh, Ad ve Semud kavminin ve onlardan sonrakilerin gidişatının aynısından. Allah kulları için zulüm istemez. )
40/32 Ve ya kavmi inni ehafu aleykum yevmet tenad
( Ve ey kavmim kesinlikle ben üzerinize sesleniş gününden korkarım. )
40/33 Yevme tuvellune mudbirin ma lekum minellahi min asim ve men yudlilillahu fe ma lehu min had
( O gün arkanızı dönüp yüz çevirirsiniz. Size Allah’tan koruyucu, gözetici yoktur. Allah kimi saptırırsa, artık ona yönlendirici yoktur. )
40/34 Ve lekad caekum yusufu min kablu bil beyyinati fe ma ziltum fi şekkin min ma caekum bih hatta iza heleke kultum len yeb'asellahu min ba'dihi rasula kezalike yudillullahu men huve musrifun murtab
( Ve önceden Yusuf size açık deliller ile geldi de o size getirdiğinden şüphe içinde olmayı bırakmadınız. Nihayet vefat ettiğinde "Allah onun ardından asla resul göndermez." dediniz. Allah o müsrif şüphecileri işte böyle saptırır. )
40/35 Ellezine yucadilune fi ayatillahi bi ğayri sultanin etahum kebura makten indellahi ve indellezine amenu kezalike yatbeullahu ala kulli kalbi mutekebbirin cebbar
( Allah’ın ayetleri hakkında o delilsizce mücadele edenler, onlara Allah’ın indinde ve o inananların indinde büyük hiddet öfke yetip gelir. Allah, her kibirli zorba kalbin üzerine işte böyle mühür basar. )
40/36 Ve kale fir'avnu ya hamanubni li sarhan lealli ebluğul esbab
( Ve Firavun "Ey Haman, bana yüksek köşk bina et. Umulur ki ben sebeplere, vasıtalara erişirim." dedi. )
40/37 Esbabes semavati fe attalia ila ilahi musa ve inni le ezunnuhu kaziba ve kezalike zuyyine li fir'avne suu amelihi ve sudde anis sebil ve ma keydu fir'avne illa fi tebab
( Göklerin sebeplerine, vasıtalarına. Böylece Musa’nın ilahına yükselirim. Kesinlikle ben O'nu yalancı zannederim. Firavun’a kötü işi işte böyle süslü gösterildi ve yoldan döndürüldü, menedildi. Firavun’un tuzağı zarar ziyanın haricindeki olmadı. )
40/38 Ve kalellezi amene ya kavmittebiuni ehdikum sebiler raşad
( Ve o inanan "Ey kavmim, bana tabi olun da sizi doğru yola yönlendireyim." dedi. )
40/39 Ya kavmi innema hazihil hayatud dunya meta'un ve innel ahirate hiye darul karar
( Ey kavmim, bu dünya hayatı kesinlikle faydadır. Kesinlikle ahiret, durak yurdu odur. )
40/40 Men amile seyyieten fe la yucza illa misleha ve men amile salihan min zekerin ev unsa ve huve mu'minun fe ulaike yedhulunel cennete yurzekune fiha bi ğayri hisab
( Kim kötülük yaparsa, onun aynısının haricinde karşılıklandırılmaz. Erkeklerden veya kadınlardan kim iyilik yaparsa ve onlar inananlarsa, işte onlar cennete sokulurlar. Orada hesapsızca rızıklandırılırlar. )
40/41 Ve ya kavmi ma li ed'ukum ilen necati ve ted'uneni ilen nar
( Ve ey kavmim, neden ben sizi kurtuluşa çağırırken, siz beni ateşe çağırıyorsunuz? )
40/42 Ted'uneni li ekfura billahi ve uşrike bihi ma leyse li bihi ilmun ve ene ed'ukum ilel azizil ğaffar
( Beni Allah’ı inkar etmeye ve bana hakkında ilim olmayanları O’na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben sizi yüceye, affedene çağırıyorum. )
40/43 La cerame ennema ted'uneni ileyhi leyse lehu da'vetun fid dunya ve la fil ahirati ve enne meraddena ilellahi ve ennel musrifine hum ashabun nar
( O beni çağırdığınıza, dünyada ve ahirette çağrı hakkı, hükmü yoktur. Kesinlikle dönüşümüz Allah’a dır. Kesinlikle müsrifler, onlar ateşin sahipleridir. )
40/44 Fe setezkurune ma ekulu lekum ve ufevvidu emri ilellah innellahe basirun bil ibad
( O size dediklerimi hatırlayacaksınız. İşimi Allah’a  havale ediyorum. Kesinlikle Allah kullarını görendir. )
40/45 Fe vekahullahu seyyiati ma mekeru ve haka bi ali fir'avne suul azab
( Böylece Allah O'nu o yaptıkları hilelerin, tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini kötü azap kuşattı. )
40/46 En naru yu'radune aleyha ğuduvven ve aşiyya ve yevme tekumus saatu edhilu ale fir'avne eşeddel azab
( Kesinlikle ateşdir ki, sabah, akşam ve saatın olduğu günde ona döndürülüp arzolunurlar. "Firavun ailesini en şiddetli azaba sokun." )
40/47 Ve iz yetehaccune fin nari fe yekulud duafau lillezinestekberu inna kunna lekum tebean fe hel entum muğnune anna nasiben minen nar
( Ve ateş içinde tartıştıklarında, zayıflar o kibirlenenlere "Kesinlikle biz size tabi olduk. Artık sizler ateşten nasibi üstümüzden savanlar mısınız?" derler. )
40/48 Kalellezinestekberu inna kullun fiha innellahe kad hakeme beynel ibad
( O kibirlenenler "Kesinlikle biz hepimiz onun içindeyiz. Kesinlikle Allah kullarının arasında hüküm verdi." derler. )
40/49 Ve kalellezine fin nari li hazeneti cehennemed'u rabbekum yuhaffif anna yevmen minel azab
( Ve o ateşin içindekiler cehennemin toplayıcı bekçilerine "Rab’binizi çağırın da, bize azaptan bir gün hafifletsin." derler. )
40/50 Kalu e ve lem teku te'tikum rusulukum bil beyyinat kalu bela kalu fed'u ve ma duaul kafirine illa fi dalal
( "Size deliller ile gelen resulleriniz olmadı mı?" dediler. "Evet." dediler. "O halde çağırın. İnkarcıların çağrıları sapmışlığın içinde olmanın haricindeki değildir." dediler. )
40/51 İnna lenensuru rusulena vellezine amenu fil hayatid dunya ve yevme yekulul eşhad
( Kesinlikle biz resullerimize ve o inananlara dünya hayatında ve şahitlerin söyledikleri günde yardım ederiz. )
40/52 Yevme la yenfeuz zalimine ma'ziratuhum ve lehumul la'netu ve lehum suud dar
( O gün zalimlere mazeretleri fayda etmez. Lanet ve kötü yurt onlaradır. )
40/53 Ve lekad ateyna musel huda ve evrasna beni israilel kitab
( Ve Musa’ya yönlendirme verdik. İsrailoğulları'nı kitaba varis kıldık. )
40/54 Huden ve zikra li ulil elbab
( Akılları olanlar için yönlendirme ve hatırlama. )
40/55 Fasbir inne va'dellahi hakkun vestağfir li zenbike ve sebbih bi hamdi rabbike bil aşiyyi vel ibkar
( O halde sabret. Kesinlikle Allah’ın vaadi gerçektir. Günahın için af iste. Rab’bini akşam ve sabah övgü sözleri söyleyerek öv. )
40/56 İnnellezine yucadilune fi ayatillahi bi ğayri sultanin etahum in fi sudurihim illa kibrun ma hum bi baligiyh festeiz billah innehu huves semiul besir
( Kesinlikle o Allah’ın ayetleri hakkında delilsizce mücadele edenler, onların göğüslerine kesinlikle erişemeyecekleri kibir yeter. O halde Allah’a  sığın. Kesinlikle O, O duyandır, görendir. )
40/57 Le halkus semavati vel erdi ekberu min halkin nasi ve lakinne ekserannasi la ya'lemun
( Göklerin ve yerin yaratılışı insanın yaratılışından daha büyüktür. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler. )
40/58 Ve ma yestevil a'ma vel besiru vellezine amenu ve amilus salihati ve lel musi’kalilen ma tetezekkerun
( Ve kör ile gören, o inananlar ve iyilik yapanlarla kötülük yapanlar eşit değillerdir. O hatırlamanız çok azdır. )
40/59 İnnes saate le atiyetun la raybe fiha ve lakinne ekseran nasi la yu'minun
( Kesinlikle saat gelecektir. Onun hakkında şüphe yoktur. Lakin insanların çoğunluğu inanmazlar. )
40/60 Ve kale rabbukumud'uni estecib lekum innellezine yestekbirune an ibadeti seyedhulune cehenneme dahirin
( Ve Rab’biniz "Beni çağırın ki size cevap vereyim. Kesinlikle o bana kulluklarında kibirlenenler, alçalarak cehenneme gireceklerdir." dedi. )
40/61 Allahullezi ceale lekumul leyle li teskunu fihi ven nehara mubsira innellahe le zu fadlin alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkurun
( Allah, o size geceyi içinde sükunete ermeniz için ve gündüzü de görüş için oluşturandır. Kesinlikle Allah insanlar üzerinde üstünlük, lütuf sahibidir. Lakin insanların çoğunluğu şükretmezler. )
40/62 Zalikumullahu rabbukum haliku kulli şey’la ilahe illa huve fe enna tu'fekun
( İşte bu Allah, her şeyin yaratıcısı Rab’binizdir. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde nasıl döndürülürsünüz? )
40/63 Kezalike yu'fekullezine kanu bi ayatillahi yechadun
( O Allah’ın ayetleriyle cihad etmiş olanlar, işte böyle döndürülürler. )
40/64 Allahullezi ceale lekumul erda kararan ves semae binaen ve savverakum fe ahsene suverakum ve razekakum minet tayyibat zalikumullahu rabbukum fe tebarakellahu rabbul alemin
( Allah o size yeri durak ve göğü bina kılandır. Sizi şekillendirdi de şekillerinizi güzelleştirdi. Sizi temizinden rızıklandırdı. Bu Rab’biniz Allah’tır. Alemlerin Rab’bi Allah bereketlidir. )
40/65 Huvel hayyu la ilahe illa huve fed'uhu muhlisine lehud din el hamdu lillahi rabbil alemin
( O diridir. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde, dini O’na halis kılarak O'nu çağırın. Övgü, alemlerin Rab’bi Allah içindir. )
40/66 Kul inni nuhitu en a'budellezine ted'une min dunillahi lemma caeniyel beyyinatu min rabbi ve umirtu en uslime li rabbil alemin
( De ki: "Rab’bimden deliller geldiğinde kesinlikle ben, o Allah’tan başka çağırdıklarınıza kulluk etmeye yasaklandım, menedildim. Alemlerin Rab’bine teslim olmaya emrolundum." )
40/67 Huvellezi halekakum min turabin summe min nutfetin summe min alekatin summe yuhricukum tiflen summe li tebluğu eşuddekum summe li tekunu şuyuha ve minkum men yuteveffa min kablu ve li tebluğu ecelen musemmen ve leallekum ta'kilun
( Sizi topraktan, sonra su damlasından, sonra asılı duran kan pıhtısından yaratan, sonra olgunluğunuza erişmeniz için, sonra yayılmış ihtiyarlar olmanız için çıkaran O'dur. Sizlerden kimi, isimlendirilmiş belirli vadeye erişmeniz için önceden vefat ettirilir. Umulur ki akıl edersiniz. )
40/68 Huvellezi yuhyi ve yumit fe iza kada emran fe innema yekulu lehu kun fe yekun
( Dirilten ve öldüren O'dur. Bir işe hükmettiğinde, kesinlikle ona "Ol." der de o olur. )
40/69 E lem tera ilellezine yucadilune fi ayatillah enna yusrafun
( Allah’ın ayetleri hakkında o mücadele edenlerin nasıl israf edildiklerini, harcanıp giderildiklerini görmez misiniz? )
40/70 Ellezine kezzebu bil kitabi ve bima erselna bihi rusulena fe sevfe ya'lemun
( O kitabı ve resullerimizle gönderdiklerimizi yalanlayanlar, artık yakında bilecekler. )
40/71 İzil ağlalu fi a'nakihim ves selasil yushabun
( O zaman boyunlarında kelepçeler prangalar ve zincirler varken sürükleneceklerdir. )
40/72 Fil hamimi summe fin nari yuscerun
( Kaynar suyun içinde. Sonra ateşin içinde kaynatılacaklardır. )
40/73 Summe kile lehum eyne ma kuntum tuşrikun
( Sonra onlara "Nerede o ortak koşmuş olduklarınız?" denilir. )
40/74 Min dunillah kalu dallu anna bel lem nekun ned'u min kablu şey'a kezalike yudillullahul kafirin
( Allah’tan başka. "Bizden saptılar. Bilakis biz önceden hiçbir şeyi çağıran olmamışız." derler. Allah inkarcıları işte böyle saptırır. )
40/75 Zalikum bima kuntum tefrahune fil erdi bi ğayril hakki ve bima kuntum temrahun
( Bu, yerde haksızca ferahlayıp şımarmakta olmanızdan dolayı ve çok sevinip gösteriş yaparak böbürlenmekte olmanızdan dolayıdır. )
40/76 Udhulu ebvabe cehenneme halidine fiha fe bi'se mesvel mutekebbirin
( Orada ebedi olarak, cehennemin kapılarından girin. Artık kibirlenenlerinki ne kötü yerdir. )
40/77 Fasbir inne va'dellahi hakk fe imma nuriyenneke ba'dallezi neiduhum ev neteveffeyenneke fe ileyna yurceun
( O halde sabret. Allah’ın vaadi kesinlikle gerçektir. O vaad ettiğimizin bazısını sana kesinlikle göstersek de veya kesinlikle seni vefat ettirirsek de bize döndürüleceklerdir. )
40/78 Ve lekad erselna rusulen min kablike minhum men kasasna aleyke ve minhum men lem naksus aleyk ve ma kane li rasulin en ye'tiye bi ayetin illa bi iznillah fe iza cae emrallahi kudiye bil hakki ve hasira hunalikel mubtilun
( Ve senden önce de resuller gönderdik. Onlardan kimini sana anlattık. Onlardan kimini sana anlatmadık. Allah’ın izni haricinde ayet getirmek resul için olmaz. Artık Allah’ın emri geldiğinde gerçek ile hüküm verilir. Batılcılar orada hasarlanırlar. )
40/79 Allahullezi ceale lekumul en'ame li terkebu minha ve minha te'kulun
( Allah, onlardan binmeniz için ve onlardan yemeniz için hayvanlar oluşturandır. )
40/80 Ve lekum fiha menafiu ve li tebluğu aleyha haceten fi sudurikum ve aleyha ve alel fulki tuhmelun
( Ve onlarda size faydalar vardır. Onlar üzerinde göğüslerinizdeki ihtiyaca erişmeniz için. Onların üzerine ve gemilerin üzerine yüklenirsiniz.  )
40/81 Ve yurikum ayatihi fe eyye ayatillahi tunkirun
( Ve size ayetlerini gösterir. O halde Allah’ın hangi ayetlerini inkar edersiniz? )
40/82 E fe lem yesiru fil erdi fe yenzuru keyfe kane akibetullezine min kablihim kanu eksera minhum ve eşedde kuvveten ve asaran fil erdi fe ma ağna anhum ma kanu yeksibun
( Yerde gezip de onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu bakmadılar mı? Yerde onlardan daha çok, kuvvetçe ve eserce daha şiddetli idiler. Ama o kazanmış oldukları onlara fayda sağlamadı. )
40/83 Fe lemma caethum rusuluhum bil beyyinati ferihu bima indehum minel ilmi ve haka bihim ma kanu bihi yestehziun
( Resulleri onlara deliller ile geldiklerinde, ilimden o yanlarında olandan dolayı ferahlayıp sevindiler ve böbürlendiler. Onları o alay etmiş oldukları kuşattı. )
40/84 Fe lemma raev be'sena kalu amenna billahi vahdehu ve kefarna bima kunna bihi muşrikin
( Zorluğumuzu, azabımızı  gördüklerinde "Allah’a, O’nun birliğine inandık. O’na ortak koşmuş olduklarımızı inkar ettik." dediler. )
40/85 Fe lem yeku yenfeuhum imanuhum lemma raev be'sena sunnetellahilleti kad halet fi ibadih ve hasira hunalikel kafirun
( Zorluğumuzu, azabımızı gördüklerindeki inançları onlara fayda sağlamadı. Kulları hakkında Allah’ın adeti gelip geçti. İnkarcılar orada hasarlandılar. )
FUSSİLET 41/1 Ha mim
( Ha mim  )
41/2 Tenzilun miner rahmanir rahim
( Şefkatli merhametliden indirildi. )
41/3 Kitabun fussilet ayatuhu kur'anen arabiyyen li kavmin ya'lemun
( Bilen kavim için, ayetleri Arapça Kur'an olarak ayrıntılandırılmış kitap. )
41/4 Beşiran ve nezira fe a'rada ekseruhum fe hum la yesmeun
( Müjdeleyici ve uyarıcı olarak. Onların çoğunluğu yüz çevirip dönmüşlerdir de onlar duymazlar. )
41/5 Ve kalu kulubuna fi ekinnetin min ma ted'una ileyhi ve fi azanina vakrun ve min beynina ve beynike hicabun fa'mel innena amilun
( Ve "Kalplerimiz, o bizi çağırdığına örtü içindedir. Kulaklarımızın içinde ağırlık ve seninle aramızda perde vardır. O halde yap. Kesinlikle biz yapıyoruz." dediler. )
41/6 Kul innema ene beşerun mislukum yuha ileyye ennema ilahukum ilahun vahidun festekimu ileyhi vestağfiruh ve veylun lil muşrikin
( De ki: "Ben kesinlikle aynınız gibi insanım. Bana kesinlikle ilahınızın tek ilah olduğu vahyedildi. O halde O’na doğru yönelin ve af isteyin. Vay o ortak koşanlara." )
41/7 Ellezine la yu'tunez zekate ve hum bil ahirati hum kafirun
( Onlar zekat vermezler. Onlar ahireti de inkar ederler. )
41/8 İnnellezine amenu ve amilus salihati lehum ecrun ğayru memnun
( O inananlar ve iyilikler yapanlar, kesintisiz yasaklanmamış ödül kesinlikle onlaradır. )
41/9 Kul e innekum le tekfurune billezi halekal erda fi yevmeyni ve tec'alune lehu endada zalike rabbul alemin
( De ki: "Kesinlikle siz, yeri iki günde yaratanı inkar edecek ve O’na eşler mi oluşturacaksınız? Alemlerin Rab’bi budur." )
41/10 Ve ceale fiha ravasiye min fevkiha ve barake fiha ve kaddera fiha akvateha fi erbeati eyyam sevaen lis sailin
( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde eşit olarak düzenleyerek ölçülendirdi." )
41/11 Summesteva iles semai ve hiye duhanun fe kale leha ve lil erdi'tiya tav'an ev kerha kaleta eteyna taiin
( Sonra göğe seviyelendi. O dumansıydı. Ona ve yere "İsteyerek veya zorlanıp istemeyerek itaat edip gelin." dedi. "İsteyerek geldik." dediler. )
41/12 Fe kadahunne seb'a semavatin fi yevmeyni ve evha fi kulli semain emraha ve zeyyennes semaed dunya bi mesabiha ve hifza zalike takdirul azizil alim
( Böylece onları yedi gökler olarak iki günde koyup oturttu. Her göğe işini vahyetti. En yakın göğü kandillerle, lambalarla süsledik ve koruduk. Bu yüce bilenin ölçülendirmesidir, takdiridir. )
41/13 Fe in a'radu fe kul enzertukum saikaten misle saikati adin ve semud
( Eğer yüz çevirirlerse, böylece de ki: "Sizi, Ad’ın ve Semud’un yıldırımının aynısı olan yıldırıma karşı uyardım." )
41/14 İz caethumur rusulu min beyni eydihim ve min halfihim en la ta'budu illellah kalu lev şae rabbuna le enzele melaiketen fe inna bima ursiltum bihi kafirun
( Onlara önlerinden ve arkalarından, "Allah’ın haricindekine kulluk etmeyin." diye resuller geldiğinde, "Şayet Rab’bimiz dileseydi, melekler indirirdi. O halde biz o birlikte gönderildiğinizi inkar ederiz." dediler. )
41/15 Fe emma adun festekberu fil erdi bi ğayril hakki ve kalu men eşeddu minna kuvveh e ve lem yerav ennellahellezi halekahum huve eşeddu minhum kuvveh kanu bi ayatina yechadun
( Ad’a gelince. Yerde haksızca kibirlendi. "Kim bizden kuvvetçe daha şiddetlidir?" dedi. Kesinlikle O onları yaratan Allah’ın, O’nun onlardan kuvvetçe daha şiddetli olduğunu görmediler mi? Ayetlerimizle cihad etmekteydiler. )
41/16 Fe erselna aleyhim rihan sarsaran fi eyyamin nehisatin li nuzikahum azabel hizyi fil hayatid dunya ve le azabul ahirati ahza ve hum la yunsarun
( Böylece uğursuz günlerde, onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için, üzerlerine soğuk gürültülü kasırga rüzgarı gönderdik. Ahiret azabı daha mahvedicidir, rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez. )
41/17 Ve emma semudu fe hedeynahum festehabbul ama alel huda fe ehazethum saikatul azabil huni bima kanu yeksibun
( Ve ama Semud. Onları yönlendirdik de yönlenmenin üzerine körlüğü sevmeyi istediler. Böylece o kazanmış olduklarından dolayı, onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakaladı. )
41/18 Ve necceynellezine amenu ve kanu yettekun
( Ve o inananları ve sakınmakta olanları kurtardık. )
41/19 Ve yevme yuhşeru a'daullahi ilen nari fe hum yuzeun
( Ve o gün Allah’ın düşmanları ateşe toplanırlar da onlar hizalanıp sıralanırlar. )
41/20 Hatta iza ma cauha şehide aleyhim sem'uhum ve ebsaruhum ve culuduhum bima kanu ya'melun
( Nihayet oraya vardıklarında, o yapmış olduklarından dolayı, kulakları, gözleri ve derileri onlar üzerine şahit olurlar. )
41/21 Ve kalu li culudihim lime şehidtum aleyna kalu entaknellahullezi entaka kulle şey'in ve huve halekakum evvele merratin ve ileyhi turceun
( Ve derilerine "Neden üzerimize şahitlik ettiniz?" derler. "Bizi, her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. Sizi ilk keresinde yaratan da O’dur. O'na döndürülürsünüz." derler. )
41/22 Ve ma kuntum testetirune en yeşhede aleykum sem'ukum ve la ebsarukum ve la culudukum ve lakin zanentum ennellahe la ya'lemu kesiran min ma ta'melun
( Ve kulaklarınız, gözleriniz ve derileriniz, üzerinize şahitlik ederler diye saklanmıyordunuz. Lakin kesinlikle Allah’ın o yaptıklarınızdan çoğunu bilmediğini zannettiniz. )
41/23 Ve zalikum zannukumullezi zanentum bi rabbikum erdakum fe asbahtum minel hasirin
( Ve işte böyle, o Rab’binize zanda bulunduğunuz zannınız sizi mahvetti de hasarlananlardan oldunuz. )
41/24 Fe in yasbiru fen naru mesven lehum ve in yesta'tibu fe ma hum minel mu'tebin
( Eğer sabrederlerse, artık onlara yer ateştir. Eğer hoşnut olmayı isterlerse, onlar hoşnut olanlardan değillerdir. )
41/25 Ve kayyadna lehum kuranae fe zeyyenu lehum ma beyne eydihim ve ma halfehum ve hakka aleyhimul kavlu fi umemin kad halet min kabli him minel cinni vel ins innehum kanu hasirin
( Ve onlara arkadaşlar daim kıldık da, önlerindekileri ve arkalarındakileri süslü gösterdiler. Onlardan önce gelip geçmiş olan cinlerden ve insanlardan topluluklar hakkındaki söz, onlar üzerine gerçek oldu. Kesinlikle onlar hasarlananlar oldular. )
41/26 Ve kalellezine keferu la tesmeu li hazel kur'ani velğav fihi leallekum tağlibun
( Ve o inkar edenler "Bu Kur'an’ı dinlemeyin ve okunurken boş konuşup gürültü yapın. Umulur ki yenersiniz." dediler. )
41/27 Fe lenuzikannellezine keferu azaben şediden ve lenecziyennehum esveellezi kanu ya'melun
( O inkar edenlere, şidetli azap tattıracağız. Kesinlikle onları, o yapmış olduklarının en kötüsüyle karşılıklandıracağız. )
41/28 Zalike cezau a'daillahin nar lehum fiha darul huld cezaen bima kanu bi ayatina yechadun
( Allah düşmanlarının karşılığı budur. Ayetlerimizle cihad etmiş olmalarından dolayı, karşılık olarak, ebediyet yurdu içinde onlara ateş vardır. )
41/29 Ve kalellezine keferu rabbena erinellezeyni edallana minel cinni vel insi nec'alhuma tahte akdamina li yekuna minel esfelin
( Ve o inkar edenler "Rab’bimiz, cinlerden ve insanlardan bizi o saptıranları bize göster. En aşağılıklardan, sefillerden olmaları için onları ayaklarımızın, adımlarımızın altına alalım." derler. )
41/30 İnnellezine kalu rabbunellahu summestekamu tetenezzelu aleyhimul melaiketu en la tehafu ve la tahzenu ve ebşiru bil cennetilleti kuntum tu’adun
( Kesinlikle O "Rab’bimiz Allah’tır." diyenlere, sonra doğru olanlara, "Korkmayın ve hüzünlenmeyin. Vaad edilmiş olduğunuz cennet ile müjdelenip sevinin." diye onların üzerine melekler inerler. )
41/31 Nahnu evliyaukum fil hayatid dunya ve fil ahirah ve lekum fiha ma teştehi enfusukum ve lekum fiha ma teddeun
( Biz dünya hayatında ve ahirette, diğerinde dostlarınızız. Orada nefislerinizin neye iştahı olursa sizedir. Orada ne arzularsanız sizedir. )
41/32 Nuzulen min ğafurin rahim
( Affeden merhametliden ağırlamadır, ikramdır. )
41/33 Ve men ahsenu kavlen min men dea ilellahi ve amile salihan ve kale inneni minel muslimin
( Ve Allah’a  çağıran kimseden, iyilik yapandan ve "Kesinlikle ben teslim olanlardanım." diyenden daha güzel sözü olan kimdir? )
41/34 Ve la testevil hasenetu ve les seyyieh idfa’billeti hiye ahsenu fe izellezi beyneke ve beynehu adavetun ke ennehu veliyyun hamim
( Ve güzellik ve kötülük eşit değildir. Onu en güzeliyle sav. O zaman o seninle kendi arasında düşmanlık olan, kesinlikle o sıcak samimi arkadaş gibi olur. )
41/35 Ve ma yulekkaha illellezine saberu ve ma yulekkaha illa zu hazzin azim
( Ve ona, o sabredenlerin haricindekiler kavuşmaz. Ona, büyük pay sahibi olanların haricindekiler kavuşmaz. )
41/36 Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeiz billah innehu huves semiul alim
( Ve eğer sıkıntı vesvese veren şeytandan sana sıkıntı vesvese gelirse, Allah’a  sığın. Kesinlikle O, O duyandır, bilendir. )
41/37 Ve min ayatihil leylu ven neharu veş şemsu vel kamer la tescudu liş şemsi ve la lil kameri vescudu lillahillezi halekahunne in kuntum iyyahu ta'budun
( Ve gece, gündüz, Güneş ve Ay O’nun ayetlerindendir. Ne Güneş için, ne de Ay için yere kapanmayın. Eğer sadece O’na kulluk etmekteyseniz, onları yaratan Allah için yere kapanın. )
41/38 Fe inistekberu fellezine inde rabbike yusebbihune lehu bil leyli ven nehari ve hum la yes'emun
( Eğer kibirlenirlerse, o Rab’binin indinde olanlar, gece ve gündüz O’na övgü sözleri söylerler. Onlar usanmazlar. )
41/39 Ve min ayatihi enneke teral erda haşiaten fe iza enzelna aleyhel ma ehtezzet ve rabet innellezi ahyaha le muhyil mevta innehu ala kulli şey'in kadir
( Ve O’nun ayetlerindendir ki, kesinlikle sen yeri korkmuş, ürkmüş, ürpermiş görürsün. Onun üzerine su indirdiğimizde titreşir ve kabarır. Kesinlikle onu dirilten, ölüyü de diriltir. Kesinlikle O her şeye gücü yetendir. )
41/40 İnnellezine yulhidune fi ayatina la yahfevne aleyna e fe men yulka fin nari hayrun em men ye'ti aminen yevmel kiyameh i'melu ma şi'tum innehu bima ta'melune basir
( Kesinlikle o ayetlerimiz hakkında sapanlar, zulmedenler bize gizli kalmazlar. O halde, o ateş içine atılan kimse mi daha hayırlıdır yoksa ayağa kalkış gününde güven içinde gelen kimse mi? Ne dilerseniz yapın. Kesinlikle O ne yaptığınızı görendir. )
41/41 İnnellezine keferu biz zikri lemma caehum ve innehu le kitabun aziz
( Kesinlikle onlar, onlara geldiğinde hatırlamayı inkar ederler. Kesinlikle o büyük yüce kitaptır. )
41/42 La ye'tihil batilu min beyni yedeyhi ve la min halfih tenzilun min hakimin hamid
( Ne önünden, ne de arkasından batıl gelmez. Övülesi olan hakimden indirilmedir. )
41/43 Ma yukalu leke illa ma kad kile lir rusuli min kablik inne rabbeke le zu mağfiratin ve zu ikabin elim
( Sana, senden önceki resullere söylenenin haricindeki söylenmedi. Kesinlikle Rab’bin af sahibidir ve elim azap sahibidir. )
41/44 Ve lev cealnahu kur'anen a’cemiyyen le kalu lev la fussilet ayatuh a'cemiyyun ve arabiyy kul huve lillezine amenu huden ve şifa vellezine la yu'minune fi azanihim vakrun ve huve aleyhim ama ulaike yunadevne min mekanin beiyd
( Ve şayet onu yabancı Kur'an kılsaydık, "Ayetlerini ayrıntılandırmalı değil miydi?" derlerdi. Yabancı ve Araplara? De ki: "O, inananlar için yönlendirmedir ve şifadır. O inanmayanlar, onların kulaklarının içinde ağırlık vardır. O onlara körlüktür. İşte onlara uzak mekandan seslenilir.” )
41/45 Ve lekad ateyna musel kitabe fahtulife fih ve lev la kelimetun sebekat min rabbike le kudiye beynehum ve innehum lefi şekkin minhu murib
( Ve Musa’ya kitabı verdik de onun hakkında ihtilaf ettiler. Şayet Rab’binden geçmiş kelime olmasaydı, onların aralarında hüküm verilirdi. Kesinlikle onlar ondan vesveseli şüphe içindedirler. )
41/46 Men amile salihan fe li nefsihi ve men esae fe aleyha ve ma rabbuke bi zallamin lil abid
( Kim iyilik yaparsa nefsi içindir. Kim kötülük yaparsa artık onun üzerinedir. Rab’bin kulları için zulmeden değildir. )
41/47 İleyhi yuraddu ilmus saah ve ma tahrucu min semeratun min ekmamiha ve ma tahmilu min unsa ve la tedau illa bi ilmih ve yevme yunadihim eyne şurakai kalu azennake ma minna min şehid
( Saatin ilmi O'na döndürülür. O’nun ilmi haricinde ürün, meyve tomurcuğundan çıkmaz, kadın yüklenip taşımaz ve doğurup bırakmaz. Onlara "Nerede ortaklarım?" diye seslendiği o gün, "Bizden şahit olmadığını sana bildiririz." derler. )
41/48 Ve dalle anhum ma kanu yed'une min kablu ve zannu ma lehum min mehiys
( Ve o önceden çağırdıkları onlardan sapmışlardır. Onlara kaçacak yer olmadığını anlamışlardır. )
41/49 La yes'emul insanu min duail hayri ve in messehuş şerru fe yeusun kanut
( İnsan hayır çağırışından usanmaz. Eğer ona kötülük dokunursa ümidini kesip ümitsiz olur )
41/50 Ve lein ezaknahu rahmeten minna min ba'di darrae messethu le yekulenne haza li ve ma ezunnus saate kaimeten ve lein ruci'tu ila rabbi inne li indehu lel husna fe le nunebbiennellezine keferu bima amilu ve le nuzikannehum min azabin ğaliyz
( Ve eğer, ona dokunan darlıktan sonra ona bizden rahmet tattırırsak, "Bu banadır. Saatin mevcut olduğunu da zannetmiyorum. Eğer Rab’bime dönersem bana O’nun indinde kesinlikle güzellik vardır." der. Artık, o inkar edenlere o yaptıklarını haber vereceğiz. Kesinlikle onlara yoğun, sert azap tattıracağız. )
41/51 Ve iza en'amna alel insani a'rada ve nea bi canibih ve iza messehuş şerru fe zu duain ariyd
( Ve insana nimet verdiğimizde yüz çevirip döner ve onun yanından uzaklaşır. Ona kötülük dokunduğunda, hemen uzun uzun çağırır. )
41/52 Kul e raeytum in kane min indillahi summe kefertum bihi men edallu min men huve fi şikakin beiyd
( De ki: "Görmez misiniz? Eğer Allah’ın indinden ise, sonra onu inkar etmişseniz, uzak, derin ayrılık, kopukluk içinde olan kimseden daha sapık kimdir?" )
41/53 Senurihim ayatina fil afaki ve fi enfusihum hatta yetebeyyene lehum ennehul hakk e ve lem yekfi bi rabbike ennehu ala kulli şey'in şehid
( Onun kesinlikle gerçek olduğu onlara açıkça belli olana kadar, onlara ayetlerimizi ufuklarda ve nefislerinde göstereceğiz. Rab’binin, kesinlikle O’nun her şeye şahit olması kafi değil mi?  )
41/54 E la innehum fi miryetin min likai rabbihim e la innehu bi kulli şey'in muhiyt
( İyi bilin ki kesinlikle onlar Rab’lerine kavuşmaktan şüphe içindedirler. İyi bilin ki kesinlikle O her şeyi kuşatmıştır.  )
ŞURA 42/1 Ha mim
( Ha mim  )
42/2 Ayn sin kaf
( Ayn sin kaf  )
42/3 Kezalike yuhiy ileyke ve ilellezine min kablikellahul azizul hakim
( Yüce hakim Allah sana ve o senden öncekilere işte böyle vahyeder. )
42/4 Lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve huvel aliyyul azim
( Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. O uludur, yücedir. )
42/5 Tekadus semavatu yetefattarne min fevkihinne vel melaiketu yusebbihune bi hamdi rabbihim ve yestagfirune li men fil ard e la innellahe huvel gafurun rahim
( Gökler onların üstlerinden yarılıp çatlayacak gibi olur. Melekler Rab’lerini övgü sözleri söyleyerek överler. Yerdeki kimseler için af isterler. İyi bilin ki kesinlikle Allah, o affedendir merhametlidir.  )
42/6 Vellezinettehazu min dunihi evliyaellahu hafizun aleyhim ve ma ente aleyhim bi vekil
( Ve O’ndan başkasını dostlar olarak edinenler, Allah onların üzerinde koruyucudur, gözeticidir. Sen onların üzerine vekil değilsin. )
42/7 Ve kezalike evhayna ileyke kur'anen arabiyyen li tunzira ummel kura ve men havleha ve tunzira yevmel cem'i la raybe fih ferikun fil cenneti ve ferikun fis seir
( Ve şehirler anasını ve onun çevresindeki kimseleri uyarman için ve hakkında şüphe olmayan toplanma gününden uyarman için Kur'an’ı Arapça olarak sana işte böyle vahyettik. Bir kısmı cennetin içindedir, bir kısmı da ateşin içindedir. )
42/8 Ve lev şaellahu le cealehum ummeten vahideten ve lakin yudhilu men yeşau fi rahmetih vez zalimune ma lehum min veliyyin ve la nesir
( Ve şayet Allah dileseydi, onları tek topluluk kılardı. Lakin, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimler, onlara ne dost ne de yardımcı yoktur. )
42/9 Em ittehazu min dunihi evliya’fellahu huvel veliyyu ve huve yuhyil mevta ve huve ala kulli şey'in kadir
( O’ndan başka dostlar mı edindiler? Oysa Allah, O'dur dost. Ölüyü O diriltir. O her şeye gücü yetendir. )
42/10 Ve mahteleftum fihi min şey'in fe hukmuhu ilellah zalikumullahu rabbi aleyhi tevekkeltu ve ileyhi unib
( Ve o hakkında ihtilaf ettiğiniz şey, onun hükmü Allah’adır. Bu, Rab’bim Allah’tır. O’na dayanıp sığınırım ve O’na yönelirim. )
42/11 Fatirus semavati vel ard ceale lekum min enfusikum ezvacen ve minel en'ami ezvaca yezraukum fih leyse ke mislihi şey’ve huves semiul besir
( Göklerin ve yerin yoktan yaratıcısıdır. Size nefislerinizden eşler ve hayvanlardan çiftler oluşturdu. Sizi onun içinde eker, yetiştirir. Onun aynısı gibi bir şey asla yoktur. O duyandır, görendir. )
42/12 Lehu mekalidus semavati vel ard yebsutur rizka li men yeşau ve yakdir innehu bi kulli şey'in alim
( Göklerin ve yerin kilitleri O’nadır. Dilediği kimseye rızkı genişletir ve daraltır. Kesinlikle o her şeyi bilendir. )
42/13 Şeraa lekum mined dini ma vessa bihi nuhan vellezi evhayna ileyke ve ma vessayna bihi ibrahime ve musa ve iysa en ekimud dine ve la teteferraku fih kebura alel muşrikine ma ted'uhum ileyh allahu yectebi ileyhi men yeşau ve yehdi ileyhi men yunib
( Dini ayakta tutasınız ve onun hakkında ayrışıp gruplaşmayasınız diye o Nuh’a emrettiklerini, o sana vahyettiklerimizi, o İbrahim’e, Musa’ya, ve İsa’ya emrettiklerimizi size dinden yol yaptı. O onları çağırdığın, ortak koşanlara büyük geldi. Allah dilediği kimseyi kendine seçer. Pişman olup gerçeğe yönelen kimseyi kendine yönlendirir. )
42/14 Ve ma teferraku illa min ba'di ma caehumul ilmu bağyen beynehum ve lev la kelimetun sebekat min rabbike ila ecelin musemmen le kudiye beynehum ve innellezine urisul kitabe min ba'dihim lefi şekkin minhu murib
( Ve onlara ilim gelmesinin sonrası haricinde aralarında azgınlıkla ayrışıp gruplaşmadılar. Şayet isimlendirilmiş belirli vadeye kadar Rab’binden geçmiş kelime olmasaydı, onların aralarında hüküm verilirdi. Kesinlikle o onlardan sonra kitaba varis olanlar, ondan endişeli, vesveseli şüphe içindedirler. )
42/15 Fe li zalike fed'u vestekim kema umirt ve la tettebi’ehvaehum ve kul amentu bima enzelellahu min kitab ve umirtu li a'dile beynekum allahu rabbuna ve rabbukum lena a'maluna ve lekum a'malukum la huccete beynena ve beynekum allahu yecmeu beynena ve ileyhil mesir
( O halde artık bunun için çağır ve o emredildiğin gibi doğru ol. Onların heveslerine tabi olma. De ki: "Allah’ın kitaptan o indirdiğine inandım. Aranızda adaleti sağlamaya emrolundum. Allah Rab’bimizdir ve Rab’binizdir. Bize yaptıklarımız ve size yaptıklarınız. Bizimle sizin arasında mücadele yoktur. Allah aramızdan toplar. Varış yeri O’nadır." )
42/16 Vellezine yuhaccune fillahi min ba'di mestucibe lehu huccetuhum dahidatun inde rabbihim ve aleyhim ğadabun ve lehum azabun şedid
( Ve ona cevap verilmesinden sonra, o Allah hakkında tartışanlar, onların mücadeleleri, delilleri Rab’lerinin indinde batıl oldu. Onların üzerine öfke ve onlara şiddetli azap vardır. )
42/17 Allahullezi enzelel kitabe bil hakki vel mizan ve ma yudrike lealles saate karib
( Allah, kitabı gerçek ile ve ölçü ile indirendir. Saatin belki de yakın olduğunu sana ne bildirir? )
42/18 Yesta'cilu bihellezine la yu'minune biha vellezine amenu muşfikune minha ve ya'lemune ennehel hakk e la innellezine yumarune fis saati lefi dalalin beiyd
( Ona inanmayanlar onu acele isterler. O inananlar O’ndan korkanlardır. Onun kesinlikle gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki o saat hakkında tartışanlar, kesinlikle uzak, derin sapıklık içindedirler.  )
42/19 Allahu latiyfun bi ibadihi yerzuku men yeşa’ve huvel kaviyyul aziz
( Allah kullarına lütufkardır. Dilediği kimseyi rızıklandırır. O kuvvetlidir yücedir. )
42/20 Men kane yuridu harsel ahirati nezid lehu fi harsih ve men kane yuridu harsed dunya nu'tihi minha ve ma lehu fil ahirati min nesib
( Kim ahiretin ekinini istemişse ona ekinde artırırız. Kim dünyanın ekinini istemişse ona ondan veririz. Ama ona ahirette nasip yoktur. )
42/21 Em lehum şurakau şerau lehum mined dini ma lem ye'zen bihillah ve lev la kelimetul fasli le kudiye beynehum ve innez zalimine lehum azabun elim
( Onlara, Allah’ın dinden o izin vermediklerini onlara meşru yol kılan ortaklar mı var? Ve şayet ayrışım kelimesi olmasaydı, onların aralarında hüküm verilirdi. Kesinlikle zalimler, elim azap onlaradır. )
42/22 Teraz zalimine muşfikine min ma kesebu ve huve vakiun bihim vellezine amenu ve amilus salihati fi ravdatil cennat lehum ma yeşaune inde rabbihim zalike huvel fadlul kebir
( Zalimleri o kazandıklarından korkarlarken görürsün. O onlara vaki olur. O inananlar ve iyilikler yapanlar cennetlerin bahçeleri içindedirler. Rab’lerinin indinde ne dilerlerse onlaradır. İşte bu, o büyük üstünlüktür lütuftur. )
42/23 Zalikellezi yubbeşşirullahu ibadehullezine amenu ve amilus salihat kul la es'elukum aleyhi ecran illel meveddete fil kurba ve men yakterif haseneten nezid lehu fiha husna innellahe ğafurun şekur
( Allah’ın, o inanan ve iyilikler yapan kullarını müjdelediği budur. De ki: "Size onun üzerine, yakınlıkta sevgi haricinde ödül sual etmiyorum." Kim güzellik işlerse, ona onda güzelliği artırırız. Kesinlikle Allah affedendir şükredeni görendir. )
42/24 Em yekuluneftera alellahi keziba fe in yeşeillahu yahtim ala kalbik ve yemhullahul batile ve yuhikkul hakka bi kelimatih innehu alimun bi zatis sudur
( “Allah’a  yalan uydurdu." mu derler? Eğer Allah dilerse, kalbinin üzerine mühür basar. Allah batılı imha eder ve gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. Kesinlikle O göğüslerin özünü bilendir. )
42/25 Ve huvellezi yakbelut tevbete an ibadihi ve ya'fu anis seyyiati ve ya'lemu ma tef'alun
( Ve o kullarının tevbesini kabul edendir ve kötülükleri affedendir. Ne yaparsanız bilir. )
42/26 Ve yestecibullezine amenu ve amilus salihati ve yeziduhum min fadlih vel kafirune lehum azabun şedid
( Ve o inananlara ve iyilikler yapanlara kabul edip cevap verir. Onlara üstünlüğünden lütfundan artırır. İnkarcılar, şiddetli azap onlaradır. )
42/27 Ve lev besetallahur rizka li ibadihi le beğav fil erdi ve lakin yunezzilu bi kaderin ma yeşa’innehu bi ibadihi habirun besir
( Ve şayet Allah kullarına rızkı bol verseydi, yerde azarlardı. Lakin dilediğini ölçü ile indirir. Kesinlikle O kullarından haberdardır görendir. )
42/28 Ve huvellezi yunezzilul ğayse min ba'di ma kanetu ve yenşuru rahmeteh ve huvel veliyyul hamid
( Ve o ümit kesmelerinden sonra yağmuru indiren ve rahmetini yayan O'dur. Övülesi dost O’dur. )
42/29 Ve min ayatihi halkus semavati vel erdi ve ma besse fihima min dabbeh ve huve ala cem'ihim iza yeşau kadir
( Ve gökleri ve yeri yaratışı ve onların içine debelenenlerden o diriltip gönderdikleri onun ayetlerindendir. O dilediğinde, onları toplamaya gücü yetendir. )
42/30 Ve ma esabekum min musibetin fe bima kesebet eydikum ve ya'fu an kesir
( Ve size musibetten ne isabet ederse o ellerinizin kazandıklarındandır. Çoğunu affeder. )
42/31 Ve ma entum bi mu'cizine fil ard ve ma lekum min dunillahi min veliyyin ve la nasir
( Ve yerde aciz bırakanlar değilsiniz. Size Allah’tan başka ne dost, ne de yardımcı yoktur. )
42/32 Ve min ayatihil cevari fil bahri kel a'lam
( Ve denizde büyük dağlar gibi akanlar ayetlerindendir.  )
42/33 İn yeşe yuskinir riha fe yazlelne ravakide ala zahrih inne fi zalike le ayatin li kulli sabbarin şekur
( Eğer dilerse, rüzgarı sükun ettirir de yelkenler sırtında durur. Her sabreden şükreden için kesinlikle bunda ayetler vardır. )
42/34 Ev yubikhunne bima kesebu ve ya'fu an kesir
( Veya onları, o kazandıklarından dolayı helak eder. Çoğunu affeder. )
42/35 Ve ya'lemellezine yucadilune fi ayatina ma lehum min mehiys
( Ve o ayetlerimiz hakkında mücadele edenleri bilir. Onlara kaçacak yer yoktur. )
42/36 Fe ma utitum min şey'in fe metaul hayatid dunya ve ma indellahi hayrun ve ebka lillezine amenu ve ala rabbihim yetevekkelun
( Böylece o verildiğiniz, dünya hayatının faydasıdır. O Allah’ın indindeki, inananlar için ve Rab’lerine dayanıp sığınanlar için daha hayırlıdır ve daha bakidir.  )
42/37 Vellezine yectenibune kebairal ismi vel fevahişe ve iza ma ğadibu hum yağfirun
( Ve onlar günahın büyüklerinden ve ahlaksızlıklardan kaçınırlar. Onlar, öfkelendiklerinde onlar affederler. )
42/38 Vellezinestecabu li rabbihim ve ekamus salate ve emruhum şura beynehum ve min ma razaknahum yunfikun
( Ve Rab’lerini kabul edenler ve duaya kalkanlar, onların işleri aralarında heyettir. O rızıklandırdıklarımızdan harcarlar. )
42/39 Vellezine iza esabehumul bağyu hum yentesirun
( Ve onlar, azgın azap onlara isabet ettiğinde onlar yardımlaşırlar. )
42/40 Ve cezau seyyietin seyyietun misluha fe men afa ve asleha fe ecruhu alellah innehu la yuhibbuz zalimin
( Ve kötülüğün karşılığı, aynısı gibi kötülüktür. Ama kim affederse ve iyileştirirse onun ödülü Allah’a dır. Kesinlikle O zalimleri sevmez. )
42/41 Ve le men intesara ba'de zulmihi fe ulaike ma aleyhim min sebil
( Ve zulmedilmesinden sonra hakkını savunup intikamını alan kimse, işte onlar, onlara yol yoktur. )
42/42 İnnemes sebilu alellezine yazlimunen nase ve yebğune fil erdi bi ğayril hakk ulaike lehum azabun elim
( Kesinlikle yol o insanlara zulmedenlerin ve yerde haksızca azanların üzerinedir. İşte onlar, elim azap onlaradır. )
42/43 Ve le men sabera ve ğafera inne zalike le min azmil umur
( Ve kim sabrederse ve affederse, kesinlikle bu büyük ve azimli işlerdendir.  )
42/44 Ve men yudlilillahu fe ma lehu min veliyyin min ba'dih ve teraz zalimine lemma raevul azabe yekulune hel ila meraddin min sebil
( Ve Allah kimi saptırırsa, artık ondan sonra ona dost yoktur. Azabı gördüklerinde zalimleri, "Dönüşe yol var mıdır?" derlerken görürsün. )
42/45 Ve terahum yu'radune aleyha haşiine minez zulli yenzurune min tarfin hafiyy ve kalellezine amenu innel hasirinellezine hasiru enfusehum ve ehlihim yevmel kiyameh e la innez zalimine fi azabin mukim
( Ve onları zilletten, saygı ve sevgi dolu korku duyarak, ürkerek, ürpererek ona döndürülüp arzolunurlarken görürsün. Gizli korkulu bakışlarla bakarlar. O inananlar "Kesinlikle o hasarlananlar, ayağa kalkış gününde nefislerini ve ailelerini hasarlarlar." derler. İyi bilin ki kesinlikle zalimler devamlı azap içindedirler. )
42/46 Ve ma kane lehum min evliyae yensurunehum min dunillah ve men yudlilillahu fe ma lehu min sebil
( Ve onlara, Allah’tan başka, yardım etmeye dostlar yoktur. Allah kimi saptırırsa, artık ona yol yoktur. )
42/47 İstecibu li rabbikum min kabli en ye'tiye yevmun la meradde lehu minellah ma lekum min melcein yevmeizin ve ma lekum min nekir
( Allah’tan ona geri dönüş olmayan gün gelmeden önce Rab’binizi kabul edin. O gün olduğunda size sığınılacak yer yoktur. Size inkar da yoktur. )
42/48 Fe in a'radu fe ma erselnake aleyhim hafiza in aleyke illel belağ ve inna iza ezaknel insane minna rahmeten feriha biha ve in tusibhum seyyietum bima kaddemet eydihim fe innel insane kefur
( O halde eğer yüz çevirip dönerlerse, seni onların üzerine koruyucu, gözetici göndermedik. Kesinlikle senin üzerine olan ancak ulaştırmadır. Kesinlikle biz insana bizden rahmet tattırdığımızda, onunla ferahlayıp sevinir. Eğer, o ellerinin sunduğundan dolayı onlara kötülük isabet ederse, artık kesinlikle insan inkarcıdır. )
42/49 Lillahi mulkus semavati vel ard yahluku ma yeşa’yehebu li men yeşau inasen ve yehebu li men yeşauz zukur
( Göklerin ve yerin mülkü Allah içindir. Ne dilerse yaratır. Dilediği kimseye kızı bağışlar. Dilediği kimseye erkeği bağışlar. )
42/50 Ev yuzevvicuhum zukranen ve inasa ve yec'alu men yeşau akima innehu alimun kadir
( Veya onları erkekler ve kızlar olarak eşleştirir. Dilediği kimseyi kısır kılar. Kesinlikle O bilendir gücü yetendir. )
42/51 Ve ma kane li beşerin en yukellimehullahu illa vahyen ev min verai hicabin ev yursile rasulen fe yuhiye bi iznihi ma yeşa’innehu aliyyun hakim
( Ve Allah’ın insana kelam edip söz söylemesi, vahyen veya perde arkasından olması haricinde olmaz. Veya resul gönderir de izni ile ne dilerse vahyeder. Kesinlikle O uludur hakimdir. )
42/52 Ve kezalike evhayna ileyke ruhan min emrina ma kunte tedri mel kitabu ve lel imanu ve lakin cealnahu nuran nehdi bihi men neşau min ibadina ve inneke le tehdi ila siratin mustekim
( Ve sana emrimizden ruhu işte böyle vahyettik. Ne kitabın, ne de inancın eğitimini almamıştın. Lakin onu aydınlık kıldık. Onunla kullarımızdan dilediğimiz kimseyi yönlendiririz. Kesinlikle sen doğru yola yönlendirirsin. )
42/53 Siratillahillezi lehu ma fis semavati ve ma fil ard e la ilellahi tesiyrul umur
( Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’na olan o Allah’ın yoluna. İyi bilin ki işler Allah’a  seyirtip varır. )
ZUHRUF 43/1 Ha mim
( Ha mim  )
43/2 Vel kitabil mubin
( Ve apaçık kitap )
43/3 İnna cealnahu kur'anen arabiyyen leallekum ta'kilun
( Kesinlikle biz onu Arapça Kur'an kıldık. Umulur ki akıl edersiniz. )
43/4 Ve innehu fi ummil kitabi ledeyna le aliyyun hakim
( Ve kesinlikle o, yanımızdaki yüce hakim ana kitabın içindedir. )
43/5 E fe nadribu ankumuz zikra safhan en kuntum kavmen musrifin
( Müsrifler kavmi oldunuz diye yüz çevirip sizden hatırlatmayı uzaklaştıralım mı? )
43/6 Ve kem erselna min nebiyyin fil evvelin
( Ve evvelkilerin içinde olan nice habercilerden gönderdik. )
43/7 Ve ma ye’tihim min nebiyyin illa kanu bihi yestehziun
( Ve onlara, alay etmiş olduklarının haricinde haberciden gelmedi. )
43/8 Fe ehlekna eşedde minhum batşen ve meda meselul evvelin
( Böylece, kuvvetçe, tutuşça onlardan daha şiddetlilerini helak ettik. Evvelkilerin misali de geçmiştir. )
43/9 Ve lein seeltehum men halekas semavati vel erda le yekulunne halekahunnel azizul alim
( Ve onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sual etsen, "Onları yüce bilen yarattı." derler. )
43/10 Ellezi ceale lekumul erda mehden ve ceale lekum fiha subulen leallekum tehtedun
( O yeri size beşik kıldı. Orada size yollar oluşturdu. Umulur ki yönlenirsiniz. )
43/11 Vellezi nezzele mines semai maen bi kader fe enşarna bihi beldeten meyta kezalike tuhracun
( Ve o gökten ölçü ile su indirdi de onunla ölü beldeyi dirilttik. İşte böyle çıkarılırsınız. )
43/12 Vellezi halekal ezvace kulleha ve ceale lekum minel fulki vel en'ami ma terkebun
( Ve eşlerin hepsini o yarattı. Size, o bindiğiniz gemilerden ve hayvanlardan oluşturdu. )
43/13 Li testevu ala zuhurihi summe tezkuru ni'mete rabbikum iz esteveytum aleyhi ve tekulu subhanellezi sehhara lena haza ve ma kunna lehu mukrinin
( Onların arkalarına binmeniz, sonra onların üzerlerine bindiğinizde Rab’binizin nimetini hatırlamanız ve "O yücedir ki bunu bizim buyruğumuza verdi. Biz O’na eşlik edenler olamayız." demeniz için. )
43/14 Ve inna ila rabbina le munkalibun
( “Ve kesinlikle biz Rab’bimize döneceğiz." )
43/15 Ve cealu lehu min ibadihi cuz'a innel insane le kefurun mubin
( Ve O'na kullarından parçalar oluşturdular. Kesinlikle insan apaçık inkar edendir. )
43/16 Em ittehaze min ma yahluku benatin ve asfakum bil benin
( O yarattıklarından kızlar edindi de, size oğulları mı seçti? )
43/17 Ve iza buşşira ehaduhum bima darabe lir rahmani meselen zalle vechuhu musvedden ve huve kezim
( Ve onlardan biri, o Rahman’a misal olarak beyan ettiği ile müjdelendiğinde, yüzü gölgelenip kararır. O öfkesini açığa vurmaz.  )
43/18 E ve men yuneşşeu fil hilyeti ve huve fil hisami ğayru mubin
( O süs, zinet içinde yetişen ve hasımlıkta açık olamayan kimseyi mi? )
43/19 Ve cealul melaiketellezine hum ibadur rahmani inasa e şehidu halkahum setuktebu şehadetuhum ve yus'elun
( Ve o melekleri, onları "Rahman’ın kadın kulları." kıldılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların şahitlikleri yazılacak ve sual edilecekler.  )
43/20 Ve kalu lev şaer rahmanu ma abednahum ma lehum bi zalike min ilmin in hum illa yahrusun
( Ve "Şayet Rahman dileseydi, onlara kulluk etmezdik." dediler. Onlara bunun hakkında ilimden yoktur. Kesinlikle onlar ancak saçmalarlar.  )
43/21 Em ateynahum kitaben min kablihi fe hum bihi mustemsikun
( Onlara önceden kitap verdik de onlar ona tutunanlar mıdır? )
43/22 Bel kalu inna vecedna abaena ala ummetin ve inna ala asarihim muhtedun
( Bilakis, "Kesinlikle biz babalarımızı topluluk üzerinde bulduk. Kesinlikle biz, yönlendirilenler olarak, onların izlerinin üzerindeyiz." dediler. )
43/23 Ve kezalike ma erselna min kablike fi karyetin min nezirin illa kale mutrafuha inna vecedna abaena ala ummetin ve inna ala asarihim muktedun
( Ve işte böyle, senden önce, oradaki refah şımarıklarının "Kesinlikle biz babalarımızı topluluk üzerinde bulduk. Kesinlikle biz onların izlerinin üzerinde uyumluyuz." dedikleri haricindeki şehire uyarıcı göndermedik. )
43/24 Kale e ve lev ci'tukum bi ehda min ma vecedtum aleyhi abaekum kalu inna bima ursiltum bihi kafirun
( "Şayet size, o babalarınızı üzerinde bulduklarınızdan daha doğru yönlendirmeyle geldiysem." dedi. "Kesinlikle biz o birlikte gönderildiğinizi inkar ederiz." dediler. )
43/25 Fentekamna minhum fenzur keyfe kane akibetul mukezzibin
( Böylece onlardan intikam aldık da yalanlayanların sonu nasıl oldu bak. )
43/26 Ve iz kale ibrahimu li ebihi ve kavmihi inneni beraun min ma ta'budun
( Ve zamanında İbrahim babasına ve kavmine "Kesinlikle ben o kulluk ettiklerinizden beriyim." dedi. )
43/27 İllellezi fetarani fe innehu seyehdin
( O beni yaratan hariç. Artık kesinlikle O beni yönlendirecektir. )
43/28 Ve cealeha kelimeten bakiyeten fi akibihi leallehum yarciun
( Ve onu, kendinden sonraki bakiye kelime kıldı. Umulur ki dönerler. )
43/29 Vel metta'tu haulai ve abaehum hatta caehumul hakku ve rasulun mubin
( Ve işte onları ve babalarını, gerçek ve apaçık resul gelene kadar faydalandırdım. )
43/30 Ve lemma caehumul hakku kalu haza sihrun ve inna bihi kafirun
( Ve onlara gerçek geldiğinde "Bu sihirdir. Biz onu kesinlikle inkar ederiz." dediler. )
43/31 Ve kalu lev la nuzzile hazel kur'anu ala raculin minel karyeteyni azim
( Ve "Bu Kur'an iki büyük şehirden bir adamın üzerine indirilmeli değil miydi?" dediler. )
43/32 E hum yaksimune rahmete rabbik nahnu kasemna beynehum meiyşetehum fil hayatid dunya ve rafa'na ba'dahum fevka ba'din deracatin li yettehize ba'duhum ba'dan suhriyya ve rahmetu rabbike hayrun min ma yecmeun
( Rab’binin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında, onların aralarında geçimliklerini biz bölüştürdük. Bazılarının bazılarını buyruk vermek üzere edinmeleri için bazılarını bazılarının üstüne derecelerle yükselttik. Rab’binin rahmeti, o toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. )
43/33 Ve lev la en yekunen nasu ummeten vahideten le cealna li men yekfuru bir rahmani li buyutihim sukufen min fiddatin ve mearice aleyha yazherun
( Ve şayet insanların tek topluluk olma durumu olmasaydı, Rahman’ı inkar eden kimselerin evleri için gümüş çatılar, tavanlar ve onun üzerine çıkmaya merdivenler oluştururduk. )
43/34 Ve li buyutihim ebvaben ve sururan aleyha yettekiun
( Ve onların evleri için kapılar ve üzerinde yaslanıp oturacakları koltuklar. )
43/35 Ve zuhrufa ve in kulli zalike lemma metaul hayatid dunya vel ahiratu inde rabbike lil muttekin
( Ve altın, süs zinet. Kesinlikle bunların hepsi dünya hayatının faydasıdır. Rab’binin indindeki ahiret sakınanlar içindir. )
43/36 Ve men ya'şu an zikrir rahmani nukayyid lehu şeytanen fe huve lehu karin
( Ve kim Rahman’ı hatırlamadan yüz çevirirse, ona şeytanı saplarız da o ona arkadaş olur. )
43/37 Ve innehum le yesuddunehum anis sebili ve yahsebune ennehum anis sebili ve yahsebune ennehum muhtedun
( Ve kesinlikle onlar yoldan döndürürler. Kesinlikle kendilerinin yol üzerinde olduklarını sanarlar. Kesinlikle onlar yönlendirilenler olduklarını sanarlar. )
43/38 Hatta iza caena kale ya leyte beyni ve beyneke bu'del meşrikayni fe bi'sel karin
( Nihayet bize geldiğinde "Ey keşke seninle aramda iki doğu kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü arakadaş." der.  )
43/39 Ve len yenfeakumul yevme iz zalemtum ennekum fil azabe muşterikun
( Ve bugün size fayda sağlamaz. Zamanında zulmettiniz. Kesinlikle siz azap içinde ortaklık edenlersiniz. )
43/40 E fe ente tusmius summe ev tehdil umye ve men kane fi dalalin mubin
( O halde sağıra sen mi duyduracaksın veya körü ve o apaçık sapıklık içinde olan kimseleri sen mi yönlendireceksin? )
43/41 Fe imma nezhebenne bike fe inna minhum muntekimun
( Eğer seni kesinlikle ayırıp gidersek bile, kesinlikle biz onlardan intikam alanlar oluruz. )
43/42 Ev nuriyennekellezi veadnahum fe inna aleyhim muktedirun
( Veya onlara o vaad ettiğimizi sana gösteririz. Kesinlikle biz onların üzerinde kudretliyiz. )
43/43 Festemsik billezi uhiye ileyk inneke ala siratin mustekim
( O halde sana o vahyedilene tutun. Kesinlikle sen doğru yol üzerindesin. )
43/44 Ve innehu le zikrul leke ve li kavmik ve sevfe tus'elun
( Ve kesinlikle o, sana ve kavmin için hatırlatmadır. Yakında sual edileceksiniz.  )
43/45 Ves'el men erselna min kablike min rusulina e cealna min dunir rahmani aliheten yu'bedun
( Ve resullerimizden o senden önce gönderdiğimiz kimselere sual et. Rahman dışında, kulluk edilmeye ilahlar oluşturmuş muyuz? )
43/46 Ve lekad erselna musa bi ayatina ila fir'avne ve meleihi fe kale inni rasulu rabbil alemin
( Ve Musa’yı ayetlerimizle Firavun’a ve ileri gelenlerine gönderdik de "Ben alemlerin Rab’binin resulüyüm." dedi. )
43/47 Fe lemma caehum bi ayatina iza hum minha yadhakun
( Böylece onlara ayetlerimizle geldiğinde, o zaman onlar onlardan gülüştüler.  )
43/48 Ve ma nurihim min ayetin illa hiye ekberu min uhriha ve ehaznahum bil azabi leallehum yarciun
( Ve onlara, diğerinden daha büyük olan ayet haricindekini göstermedik. Onları azap ile yakaladık. Umulur ki dönerler. )
43/49 Ve kalu ya eyyuhes sahirud'u lena rabbeke bima ahide indeke innena le muhtedun
( Ve "Ey sihirbaz, indindeki ahdinden dolayı bize Rab’bini çağır. Kesinlikle bizler yönlendirilenler olacağız." dediler. )
43/50 Fe lemma keşefna anhumul azabe iza hum yenkusun
( Böylece, onlardan azabı açıp kaldırdığımızda, o zaman onlar vazgeçtiler. )
43/51 Ve nada fir'avnu fi kavmihi kale ya kavmi e leyse li mulku misra ve hazihil enharu tecri min tahti e fe la tubsirun
( Ve Firavun kavmine seslenerek "Ey kavmim, ülkenin ve altımdan akan bu nehirlerin mülkü bana değil mi? O halde görmüyor musunuz?" dedi. )
43/52 Em ene hayrun min hazellezi huve mehinun ve la yekadu yubin
( Ben bu aşağılık hakirden ve açıklama yapamayandan daha hayırlı değil miyim?  )
43/53 Fe lev la ulkiye aleyhi esviratun min zehebin ev cae meahul melaiketu mukterinin
( Onun üzerine altından bilezikler atılmalı değil miydi? Veya onunla birlikte melekler yaklaşarak gelmeli değiller miydi? )
43/54 Festehaffe kavmehu fe etauh innehum kanu kavmen fasikin
( Böylece kavmini hafife alıp küçümsedi de ona itaat ettiler. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )
43/55 Fe lemma asefunentekamna minhum fe ağraknahum ecmein
(Bizi üzdüklerinde, öfkelendirdiklerinde onlardan intikam aldık da onları topluca boğduk. )
43/56 Fe cealnahum selefen ve meselen lil ahirin
( Böylece onları selef ve sonrakiler için misal kıldık. )
43/57 Ve lemma duribebnu meryeme meselen iza kavmuke minhu yesiddun
( Ve Meryem’in oğlu misal olarak beyan edildiğinde, o zaman kavmin ondan bağrıştılar. )
43/58 Ve kalu e alihetuna hayrun em hu ma darabuhu leke illa cedela bel hum kavmun hasiymun
( Ve "İlahlarımız mı yoksa o mu daha hayırlıdır?" dediler. Onu sana mücadele etme haricinde beyan etmediler. Bilakis onlar hasımlar kavmiydi. )
43/59 İn huve illa abdun en'amna aleyhi ve cealnahu meselen li beni israil
( Kesinlikle o ancak üzerine nimet verdiğimiz kuldur. Onu İsrailoğulları için misal kıldık. )
43/60 Ve lev neşau le cealna minkum melaiketen fil erdi yahlufun
( Ve şayet dileseydik, sizlerden yerde halef olacak melekler oluştururduk. )
43/61 Ve innehu le ilmun lis saati fe la temterunne biha vettebiun haza siratun mustekim
( Ve kesinlikle o saat için ilimdir. O halde ondan şüphe etmeyin ve bu doğru yola tabi olun. )
43/62 Ve la yesuddennekumuş şeytan innehu lekum aduvvun mubin
( Ve kesinlikle şeytan sizi döndürmesin. Kesinlikle o size apaçık düşmandır. )
43/63 Ve lemma cae iysa bil beyyinati kale kad ci'tukum bil hikmeti ve li ubeyyine lekum ba'dallezi tahtelifune fih fettekullahe ve eti’un
( Ve İsa deliller ile geldiğinde "O bazınızın hakkında ihtilaf ettiğini size açıklamak için size sırrı getirdim. O halde Allah’tan sakının ve bana itaat edin." dedi.  )
43/64 İnnellahe huve rabbi ve rabbukum fa'buduh haza siratun mustekim
( Kesinlikle Allah, o Rab’bim ve Rab’binizdir. O halde O’na kulluk edin. Doğru yol budur. )
43/65 Fahtelefel ahzabu min beynihim fe veylun lillezine zalemu min azabi yevmin elim
( Böylece gruplar aralarında ihtilaf ettiler. Artık elim günün azabından, o zulmedenlerin vay haline. )
43/66 Hel yenzurune illes saate en te'tiyehum bağteten ve hum la yeş'urun
( Ancak saat onlara ansızın, onlar farketmezlerken, gelsin diye mi bakıyorlar? )
43/67 El ehillau yevmeizin ba'duhum li ba'din aduvvun illel muttekin
( O gün dostlar, sakınanlar haricinde, onlar birbirlerine düşmandırlar.  )
43/68 Ya ibadi la havfun aleykumul yevme ve la entum tahzenun
( Ey kullarım, bugün üzerinize korku yoktur. Sizler hüzünlenmeyeceksiniz. )
43/69 Ellezine amenu bi ayatina ve kanu muslimin
( O ayetlerimize inananlar ve teslim olanlar. )
43/70 Udhulul cennete ve ezvacukum tuhberun
( Siz ve eşleriniz cennete girin. İyi haberler verilerek sevindirileceksiniz. )
43/71 Yutafu aleyhim bi sihafin min zehebin ve ekvab ve fiha ma teştehihil enfusu ve telezzul a'yun ve entum fiha halidun
( Altından tepsiler ve kadehler ile üzerlerinde etraflarında dolaşılır. O nefislerin iştahlandığı ve gözlerin hoşlandığı oradadır. Sizler orada ebedisiniz. )
43/72 Ve tilkel cennetulleti uristumuha bima kuntum ta'melun
( Ve bu, o yapmakta olduklarınızdan dolayı varis kılındığınız o cennettir. )
43/73 Lekum fiha fakihetun kesiratun minha te'kulun
( Size orada çokça meyveler vardır. Onlardan yersiniz. )
43/74 İnnel mucrimine fi azabi cehenneme halidun
( Kesinlikle suçlular ebedi olarak cehennem azabının içindedirler. )
43/75 La yufetteru anhum ve hum fihi mublisun
( Onlardan hafifletilmez. Onlar onun içinde ümitsizlerdir. )
43/76 Ve ma zalemnahum ve lakin kanu humuz zalimin
( Ve onlara zulmetmedik. Lakin onlar zalimler oldular. )
43/77 Ve nadev ya maliku li yakdi aleyna rabbuk kale innekum makisun
( Ve "Ey malik, Rab’bin üzerimize hüküm versin." diye seslenirler. "Kesinlikle siz öylece duranlarsınız." der. )
43/78 Lekad ci'nakum bil hakki ve lakinne ekserakum lil hakki karihun
( Size gerçeği getirdik. Lakin çoğunluğunuz gerçek için isteksizsinizdir.  )
43/79 Em ebramu emran fe inna mubrimun
( İş mi kararlaştırdılar? O halde biz de kararlılarız. )
43/80 Em yahsebune enna la nesmeu sirrahum ve necvahum bela ve rusuluna ledeyhum yektubun
( Kesinlikle bizim onların sırlarını ve gizli fısıltılarını duymadığımızı mı sandılar? Bilakis, yanlarındaki resullerimiz yazarlar. )
43/81 Kul in kane lir rahmani veledun fe ene evvelul abidin
( De ki: "Eğer Rahman’ın çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum." )
43/82 Subhane rabbis semavati vel erdi rabbil arşi an ma yesifun
( Göklerin ve yerin Rab’bi, arşın, tahtın Rab’bi o vasfettiklerinden yücedir. )
43/83 Fe zerhum yahudu ve yel'abu hatta yulaku yevmehumullezi yuadun
( Artık onları bırak, vaad edildikleri o günle karşılaşıncaya kadar dalıp gitsinler ve eğlensinler. )
43/84 Ve huvellezi fis semai ilahun ve fil erdi ilah ve huvel hakimul alim
( Ve O gökte ilahtır ve yerde ilahtır. O hakimdir bilendir. )
43/85 Ve tebarakellezi lehu mulkus semavati vel erdi ve ma beynehuma ve indehu ilmus saah ve ileyhi turceun
( Ve O bereketlidir. Göklerin, yerin ve o onların aralarındakilerinin mülkü O’nadır. Saatin ilmi O’nun indindedir. O'na döndürülürsünüz. )
43/86 Ve la yemlikullezine yed'une min dunihiş şefaate illa men şehide bil hakki ve hum ya'lemun
( Ve o O’ndan başka çağırdıkları, af için vesileye malik olamazlar. O gerçeğe şahit olanlar hariç. Onlar bilirler. )
43/87 Ve lein seeltehum men halekahum le yekulunnellahu fe enna yu'fekun
( Ve eğer onlara "Onları kim yarattı?" diye sual edersen, "Kesinlikle Allah." derler. O halde nasıl döndürülürler? )
43/88 Ve kiylihi ya rabbi inne haulai kavmun la yu'minun
( Ve onun dediği "Ey Rab’bim, işte kesinlikle onlar inanmayan kavimdir." )
43/89 Fasfah anhum ve kul selam fe sevfe ya'lemun
( O halde onları hoşgör. De ki: "Selam." Artık yakında bilecekler. )
DUHAN 44/1 Ha mim
( Ha mim  )
44/2 Vel kitabil mubin
( Ve apaçık kitap. )
44/3 İnna enzelnahu fi leyletin mubaraketin inna kunna munzirin an
( Kesinlikle biz onu bereketli gecede indirdik. Kesinlikle biz onunla uyaran olduk. )
44/4 Fiha yufraku kulli emrin hakim
( Tüm hakim işler onun içinde ayrışıp bölünür. )
44/5 Emran min indina inna kunna mursilin
( İndimizden emirle. Kesinlikle biz gönderenler olduk. )
44/6 Rahmeten min rabbik innehu huves semi'ul alim
( Rab’binden rahmet olarak. Kesinlikle O, O duyandır, bilendir. )
44/7 Rabbis semavati vel erdi ve ma beynehuma in kuntum mukinin
( Eğer kani olanlarsanız, göklerin, yerin ve o onların aralarındakilerinin Rab’bidir. )
44/8 La ilahe illa huve yuhyi ve yumit rabbukum ve rabbu abaikumul evvelin
( O’nun haricinde ilah yoktur. Diriltir ve öldürür. Rab’binizdir ve evvelki babalarınızın da Rab’bidir. )
44/9 Bel hum fi şekkin yel'abun
( Bilakis onlar şüphe içinde oynayıp eğlenirler. )
44/10 Fertekib yevme te'tis semau bi duhanin mubin
( O halde, göğün apaçık duman getirdiği günü gözetleyip bekle. )
44/11 Yağşen nas haza azabun elim
( İnsanları örter. Bu elim azaptır. )
44/12 Rabbenekşif annel azabe inna mu'minun
( Rab’bimiz, üzerimizden azabı açıp kaldır. Kesinlikle biz inananlarız. )
44/13 Enna lehumuz zikra ve kad caehum rasulun mubin
( Onlara hatırlama nasıl olur? Onlara apaçık resul geldi. )
44/14 Summe tevellev anhu ve kalu muallemun mecnun
( Sonra ondan yüz çevirdiler. "Öğretilmiş ve bilmiş cinli." dediler . )
44/15 İnna kaşiful azib kalilen innekum aidun
( Kesinlikle biz azabı biraz açıp kaldırırız. Kesinlikle siz geri dönersiniz. )
44/16 Yevme nebtişul batşetel kubra inna muntekimun
( O gün, büyük yakalayışla yakalarız. Kesinlikle biz intikam alanlarız. )
44/17 Ve lekad fetenna kablehum kavme fir'avne ve caehum rasulun kerim
( Ve onlardan önce, Firavun kavmini sınadık. Onlara faydalı iyi resul geldi. )
44/18 En eddu ileyye ibadellah inni lekum rasulun emin
( "Allah’ın kulları bana dönün. Kesinlikle ben size güvenilir resulüm." diyerek. )
44/19 Ve en la ta'lu alellah inni atikum bi sultanin mubin
( "Ve Allah’a  ululanmayın. Kesinlikle ben size apaçık delil getiriyorum." diyerek. )
44/20 Ve inni uztu bi rabbi ve rabbikum en tercumun
( Ve kesinlikle ben, söversiniz kovarsınız diye Rab’bime ve Rab’binize sığındım.  )
44/21 Ve in lem tu'minu li fa'tezilun
( Ve eğer bana inanmazsanız, artık azlolup benden uzaklaşın, ayrılın. )
44/22 Fe dea rabbehu enne haulai kavmun mucrimun
( Böylece, Rab’bini çağırdı. Kesinlikle bunlar suçlular kavmidir. )
44/23 Fe esri bi ibadi leylen innekum muttebeun
( Haydi kullarımı geceleyin seyirt. Kesinlikle siz takip edilenlersiniz. )
44/24 Vetrukil bahra rahva innehum cundun muğrakun
( Denizi açık bırak. Kesinlikle onlar boğulanlar ordusudur. )
44/25 Kem teraku min cennatin ve uyun
( Nice bahçeler ve pınarlar bıraktılar. )
44/26 Ve zuruin ve mekamin kerim
( Ve ekili tarlalar ve faydalı iyi makamlar. )
44/27 Ve na'metin kanu fiha fakihin
( Ve içinde sevinip neşelenmiş oldukları nimetler. )
44/28 Kezalike ve evrasnaha kavmen aharin
( İşte böyle, onlara diğer kavmi varis kıldık. )
44/29 Fe ma beket aleyhimus semau vel erdu ve ma kanu munzarin
( Gök ve yer onlar üzerine ağlamadı. Gözlenip bakılanlar da olmadılar. )
44/30 Ve lekad necceyna beni israile minel azabil muhin
( Ve İsrailoğulları'na alçaltıcı hakir eden azap gönderdik. )
44/31 Min fir'avne innehu kane aliyen minel musrifin
( Firavundan. Kesinlikle o ululanan müsriflerdendi. )
44/32 Ve lekadihternahum ala ilmin alel alemin
( Ve onları ilim üzerine alemlere üstün seçtik. )
44/33 Ve ateynahum minel ayati ma fihi belaun mubin
( Ve onlara içinde apaçık sınav olan ayetlerden verdik. )
44/34 İnne haulai le yekulun
( Kesinlikle bunlar derler ki,  )
44/35 İn hiye illa mevtetunel ula ve ma nahnu bi munşerin
( Kesinlikle o, ancak ilk ölümümüzdür. Bizler dirilenler de olmayacağız.  )
44/36 Fe'tu bi abaina in kuntum sadikin
( Eğer doğrularsanız, haydi babalarımızı getirin.  )
44/37 E hum hayrun em kavmu tubbein vellezine min kablihim ehleknahum innehum kanu mucrimin
( Onlar mı daha hayırlı? Yoksa Tübba kavmi ve o onlardan öncekiler mi? Onları helak ettik. Kesinlikle onlar suçlulardı. )
44/38 Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehuma laibin
( Ve gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini oyun, eğlence olsun diye yaratmadık. )
44/39 Ma halaknahuma illa bil hakki ve lakinne ekserahum la ya'lemun
( Onları gerçek haricinde yaratmadık. Lakin onların çoğunluğu bilmezler. )
44/40 İnne yevmel fasli mikatuhum ecmein
( Kesinlikle ayrışım günü, onların toplanma zamanlarıdır. )
44/41 Yevme la yuğni mevlen an mevlen şey'en ve la hum yunsarun
( O gün dostun dosta hiçbir şeye faydası olmaz. Onlara yardım da edilmez. )
44/42 İlla men rahimellah innehu huvel azizur rahim
( O Allah’ın merhamet ettikleri hariç. Kesinlikle O, O yücedir merhametlidir. )
44/43 İnne şeceratez zekkum
( Kesinlikle zakkum ağacı. )
44/44 Taamul esim
( Günahkarların yiyeceğidir. )
44/45 Kel muhl yağli fil butun
( Karınların içinde eriyen maden gibi kaynar. )
44/46 Ke ğalyil hamim
( Kaynar su gibidir. )
44/47 Huzuhu fa'tiluhu ila sevail cehim
( Onu yakalayın da onu cehennemin ortasına sürükleyin. )
44/48 Summe subbu fevka ra'sihi min azabil hamim
( Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün. )
44/49 Zuk inneke entel azizul kerim
( Tat. Kesinlikle sen iyiydin faydalıydın ha. )
44/50 İnne haza ma kuntum bihi temterun
( Kesinlikle bu, o şüphe etmiş olduğunuzdur. )
44/51 İnnel muttekine fi mekamin emin
( Kesinlikle sakınanlar, güvenli makamdadırlar. )
44/52 Fi cennatin ve uyun
( Bahçelerin ve pınarların içinde. )
44/53 Yelbesune min sundusin ve istebrakin mutekabilin
( İpekten ve kalın ipekten elbise giyerek karşılıklı dururlar. )
44/54 Kezalik ve zevvecnahum bi hurin iyn
( İşte böyle. Onları iri güzel gözlü hurilerle eşleştiririz. )
44/55 Yed'une fiha bi kulli fakihetin aminin
( Orada tüm meyveleri güvenle çağırırlar. )
44/56 La yezukune fihel mevte illel mevtetel ula ve vekahum azabel cehim
( Orada ilk ölüm haricinde ölüm tatmazlar. Onları cehennem azabından korumuştur. )
44/57 Fadlen min rabbik zalike huvel fevzul azim
( Rab’binden üstünlüktür, lütuftur. İşte bu, o büyük kurtuluştur. )
44/58 Fe innema yessernahu bi lisanike leallehum yetezekkerun
( Böylece kesinlikle onu lisanınla kolaylaştırdık. Umulur ki hatırlarlar. )
44/59 Fertekib innehum murtekibun
( O halde gözetleyip bekle. Kesinlikle onlar gözleyip bekleyenlerdir.  )
CASİYE 45/1 Ha mim
( Ha mim  )
45/2 Tenzilul kitabi minellahil azizil hakim
( Kitabın indirilişi yüce hakim Allah’tandır. )
45/3 İnne fis semavati vel erdi le ayatin lil mu'minin
( Kesinlikle göklerde ve yerde inananlar için ayetler vardır. )
45/4 Ve fi halkikum ve ma yebussu min dabbetin ayatun li kavmin yukinun
( Ve sizi yaratmasında ve o debelenenlerden diriltip göndermesinde kani olan kavim için ayetler vardır. )
45/5 Vahtilafil leyli ven nehari ve ma enzelellahu mines semai min rizkin fe ahya bihil erda ba'de mevtiha ve tasrifir riyahi ayatun li kavmin ya'kilun
( Ve gece ve gündüzün ihtilafında, Allah’ın gökten rızıktan indirip de onunla yeri ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgarı yönlendirip idare etmesinde akıl eden kavim için ayetler vardır. )
45/6 Tilke ayatullahi netluha aleyke bil hakk fe bi eyyi hadisin ba'dellahi ve ayatihi yu'minun
( Bunlar Allah’ın ayetleridir. Onları sana gerçek ile okuruz. O halde Allah’tan ve ayetlerinden sonra hangi söze inanırlar? )
45/7 Veylun li kulli effakin esim
( Her günahkar iftiracıya vaylar. )
45/8 Yesmeu ayatillahi tutla aleyhi summe yusirru mustekbiran ke en lem yesma'ha fe beşşirhu bi azabin elim
( Allah’ın onun üzerine okunan ayetlerini duyar. Sonra sanki onları duymamış gibi kibirlenerek ısrar eder. O halde onu elim azap ile müjdele. )
45/9 Ve iza alime min ayatina şey'enittehazeha huzuva ulaike lehum azabun muhin
( Ve ayetlerimizden bir şeyler öğrendiğinde, onları alay edinir. İşte onlar, alçaltıcı hakir eden azap onlaradır. )
45/10 Min veraihim cehennem ve la yuğni anhum ma kesebu şey'en ve la mettehazu min dunillahi evliya’ve lehum azabun azim
( Onların arkalarından cehennem. Ne o kazandıkları, ne de o Allah’tan başka dostlar edindikleri onlara hiçbir şeye fayda vermez. Büyük azap onlaradır. )
45/11 Haza huda vellezine keferu bi ayati rabbihim lehum azabun min riczin elim
( Bu yönlendirmedir. O Rab’lerinin ayetlerini inkar edenler, elim pislikten azap onlaradır. )
45/12 Allahullezi sehhara lekumul bahra li tecriyel fulku fihi bi emrihi ve li tebteğu min fadlihi ve leallekum teşkurun
( Allah O’dur ki, emriyle içinde gemileri akıtmanız ve O’nun üstünlüğünden, lütfundan aramanız için denizi buyruğunuza verdi. Umulur ki şükredersiniz.  )
45/13 Ve sehhara lekum ma fis semavati ve ma fil erdi cemian minh inne fi zalike le ayatin li kavmin yetefekkerun
( Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa topluca buyruğunuza verdi. Kesinlikle bunda fikreden kavim için ayetler vardır. )
45/14 Kul lillezine amenu yağfiru lillezine la yercune eyyamellahi li yecziye kavmen bima kanu yeksibun
( O inananlara, kavime o kazanmış olduklarından dolayı karşılıklandırması için, o Allah’ın günlerini ummayanları affetmelerini söyle. )
45/15 Men amile salihan fe li nefsih ve men esae fe aleyha summe ila rabbikum turceun
( Kim iyilik yaparsa nefsi içindir. Kim kötülük yaparsa onun üzerinedir. Sonra Rab’binize döndürülürsünüz.  )
45/16 Ve lekad ateyna beni israilel kitabe vel hukme ven nubuvvete ve razaknahum minet tayyibati ve faddalnahum alel alemin
( Ve İsrailoğulları'na kitabı, hükmü ve haberciliği verdik. Onları temizlerinden rızıklandırdık. Onları alemlerin üzerine üstün kıldık. )
45/17 Ve ateynahum beyyinatin minel emr fe mahtelefu illa min ba'di ma caehumul ilmu bağyen beynehum inne rabbeke yakdiy beynehum yevmel kiyameti fima kanu fihi yahtelifun
( Ve onlara işten açıklayıcı deliller verdik de onlara ilim gelmesinden sonra olması haricinde aralarında azgınlıkla ihtilaf etmediler. Kesinlikle Rab’bin, ayağa kalkış gününde, o ihtilaf ettikleri hakkında aralarında hüküm verir. )
45/18 Summe cealnake ala şeriatin minel emri fettebi'ha ve la tettebi’ehvaellezine la ya'lemun
( Sonra sana işten doğru yol kıldık. O halde ona tabi ol. O bilmeyenlerin heveslerine tabi olma. )
45/19 İnnehum len yuğnu anke minellahi şey'a ve innez zalimine ba'duhum evliyau ba'd vallahu veliyyul muttekin
( Kesinlikle onlar sana Allah’tan hiçbir şeye fayda veremezler. Kesinlikle zalimler birbirlerinin dostlarıdırlar. Allah sakınanların dostudur. )
45/20 Haza besairu lin nasi ve huden ve rahmetun li kavmin yukinun
( Bu insanlar için görüşlerdir, yönlendirmedir ve kani olan kavim için rahmettir. )
45/21 Em hasibellezinecterahus seyyiati en nec'alehum kellezine amenu ve amilus salihati sevaen mahyahum ve mematuhum sae ma yahkumun
( O kötülükler işleyenler, o dirilmelerinde ve ölümlerinde onları o inananlar ve iyilik yapanlar gibi eşit kılacağımızı mı sandılar? O hüküm verdikleri kötüdür. )
45/22 Ve halekallahus semavati vel erda bil hakki ve li tucza kulli nefsin bima kesebet ve hum la yuzlemun
( Ve Allah gökleri ve yeri, her nefsi o kazandığından dolayı karşılıklandırmak için gerçek ile yarattı. Onlar zulmedilmezler.  )
45/23 E fe raeyte men ittehaze ilahehu hevahu ve edallehullahu ala ilmin ve hateme ala sem'ihi ve kalbihi ve ceale ala besarihi ğişaveh fe men yehdihi min ba'dillah e fe la tezekkerun
( Hevesini ilahı edinen kimseyi görmez misin? Allah onu ilim üzerine saptırır. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah’tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )
45/24 Ve kalu ma hiye illa hayatuned dunya nemutu ve nahya ve ma yuhlikuna illed dehr ve ma lehum bi zalike min ilm in hum illa yezunnun
( Ve "O, dünya hayatımız haricindeki değildir. Ölürüz ve diriliriz. O bizi helak eden ancak zamandır." dediler. Onlara bununla ilgili ilim yoktur. Kesinlikle onlar ancak zannederler.  )
45/25 Ve iza tutla aleyhim ayatuna beyyinatin ma kane huccetehum illa en kalu'tu bi abaina in kuntum sadikin
( Ve onlara ayetlerimiz açık deliller olarak okunduğunda, onların mücadeleleri "Eğer doğrular iseniz, babalarımızı getirin." demelerinin haricindeki olmaz. )
45/26 Kullillahu yuhyikum summe yumitukum summe yecmeukum ila yevmil kiyameti la raybe fihi ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun
( De ki: "Allah sizi diriltir, sonra sizi öldürür. Sonra ayağa kalkış gününde sizi toplar. Onda şüphe yoktur. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler." )
45/27 Ve lillahi mulkus semavati vel ard ve yevme tekumus saatu yevmeizin yahserul mubtilun
( Ve göklerin ve yerin mülkü Allah’a dır. Saat olduğu gün batılcılar hasarlanırlar. )
45/28 Ve tera kulle ummetin casiyeten kulli ummetin tud'a ila kitabiha el yevme tuczevne ma kuntum ta'melun
( Ve her topluluğu diz çökmüş olarak görürsün. Her topluluk kendi kitabına çağırılır. Bugün, o yapmakta olduklarınızla karşılıklandırılırsınız. )
45/29 Haza kitabuna yentiku aleykum bil hakk inna kunna nestensihu ma kuntum ta'melun
( Bu kitabımız size gerçeği konuşur. Kesinlikle biz o yapmakta olduklarınızı kaydetmekteydik. )
45/30 Fe emmellezine amenu ve amilus salihati fe yudhiluhum rabbuhum fi rahmetih zalike huvel fevzul mubin
( Ama o inananlar ve iyilikler yapanlar, Rab’leri onları rahmetinin içine sokar. İşte bu, o apaçık kurtuluştur. )
45/31 Ve emmellezine keferu e fe lem tekun ayati tutla aleykum festekbertum ve kuntum kavmen mucrimin
( Ve ama o inkar edenler, ayetlerimiz size okunmuyor muydu? Böylece kibirlendiniz ve suçlular kavmi oldunuz. )
45/32 Ve iza kile inne va'dellahi hakkun ves saatu la raybe fiha kultum ma nedri mes saatu in nezunnu illa zannen ve ma nahnu bi musteykinin
( Ve "Kesinlikle Allah’ın vaadi ve saati gerçektir. Onda şüphe yoktur." denildiğinde, "Saat nedir bilemeyiz? Ancak zan ile zannederiz. Bizler doğru bilgilenmişler değiliz." dediniz. )
45/33 Ve beda lehum seyyiatu ma amilu ve haka bihim ma kanu bihi yestehziun
( Ve onlara, o yaptıkları kötülükleri meydana çıkarıldı. Onları o alay etmiş oldukları kuşattı. )
45/34 Ve kilel yevme nensakum kema nesitum likae yevmikum haza ve me'vakumun naru ve ma lekum min nasirin
( Ve o gün "Sizi, bu gününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi unuttuk." denilir. Yeriniz ateştir. Size yardımcılardan yoktur.  )
45/35 Zalikum bi ennekumuttehaztum ayatillahi huzuven ve ğarratkumul hayatud dunya fel yevme la yuhracune minha ve la hum yusta'tebun
( Bu, kesinlikle Allah’ın ayetlerini alay edinmenizdendir. Sizi dünya hayatı aldattı. Artık bugün oradan çıkarılmazlar. Onların özürleri de istenmez. )
45/36 Fe lillahil hamdu rabbis semavati ve rabbil erdi rabbil alemin
( Böylece övgü göklerin Rab’bi, yerin Rab’bi ve alemlerin Rab’bi Allah içindir. )
45/37 Ve lehul kibriyau fis semavati vel erdi ve huvel azizul hakim
( Ve göklerde ve yerde büyüklük O’nadır. O yücedir hakimdir. )
AHKAF 46/1 Ha mim
( Ha mim  )
46/2 Tenzilul kitabi minellahil azizil hakim
( Kitabın indirilişi yüce hakim Allah’tandır. )
46/3 Ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehuma illa bil hakki ve ecelin musemma vellezine keferu an ma unziru mu'ridun
( Gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini gerçek ve isimlendirilmiş belirli vade haricinde yaratmadık. O inkar edenler, o uyarıldıklarından yüz çevirip dönenlerdir. )
46/4 Kul e raeytum ma ted'une min dunillahi eruni maza haleku minel erdi em lehum şirkun fis semavat ituni bi kitabin min kabli haza ev esaratin min ilmin in kuntum sadikin
( De ki: "O Allah’tan başka çağırdıklarınızı gördünüz mü? Bana yerden ne yarattıklarını gösterin. Göklerde onlara ortak mı var? Eğer doğrular iseniz, bundan önce olan kitabı veya ilimden eserleri getirin bana." )
46/5 Ve men edallu min men yed'u min dunillahi men la yestecibu lehu ila yevmil kiyameti ve hum an duaihim ğafilun
( Ve ayağa kalkış gününe kadar ona cevap veremeyecek olan o Allah’tan başkasını çağırandan daha sapık kimdir? Ve onlar çağırmalarında habersizlerdir. )
46/6 Ve iza huşiren nasu kanu lehum a'daen ve kanu bi ibadetihim kafirin
( Ve insanlar toplandığında, onlara düşman olurlar. Onların kulluklarını inkarcılar olurlar. )
46/7 Ve iza tutla aleyhim ayatuna beyyinatin kalellezine keferu lil hakki lemma caehum haza sihrun mubin
( Ve ayetlerimiz onlara açıkça okunduğunda, gerçek onlara geldiğinde o inkar edenler "Bu apaçık sihirdir." derler. )
46/8 Em yekulunefterah kul in ifteraytuhu fe la temlikune li minellahi şey'a huve a'lemu bima tufidune fih kefa bihi şehiden beyni ve beynekum ve huvel ğafurun rahim
( Onu uydurdu. mu derler? De ki: "Eğer onu uydurmuş olsam, Allah’tan bana olacağa ilişkin hiçbir şeye malik olamazsınız. O, O’nun hakkındaki o dalıp gitmelerinizi, yaptıklarınızı bilir. O, benimle sizin aranızda şahit olarak kafidir. O affedendir merhametlidir." )
46/9 Kul ma kuntu bid’an miner rusuli ve ma edri ma yuf’alu bi ve la bikum in ettebiu illa ma yuha ileyye ve ma ene illa nezirun mubin
( De ki: "Ben resullerin yeganesi, özeli değilim. Bana ve size ne yapılacağını bilmem. Kesinlikle ancak o bana vahyedilene tabi olurum. Ben apaçık uyarıcı haricindeki değilim." )
46/10 Kul e reeytum in kane min indillahi ve kefertum bihi ve şehide şahidun min beni israile ala mislihi fe amene vestekbertum innallahe la yehdil kavmez zalimin
( De ki: "Gördünüz mü? Eğer Allah’ın indindense ve İsrailoğullarından şahit aynısının üzerine şahit olup da inanmışken onu inkar ederseniz ve kibirlenirseniz, kesinlikle Allah zalimler kavmini yönlendirmez.” )
46/11 Ve kalellezine keferu lillezine amenu lev kane hayran ma sebekuna ileyh ve iz lem yehtedu bihi fe seyekulune haza ifkun kadim
( Ve o inkar edenler o inananlara, "Şayet hayır olsaydı onda bizi geçemezlerdi." derler. Onunla yönlenemeyince de "Bu eski bir uydurmadır." diyecekler. )
46/12 Ve min kablihi kitabu musa imamen ve rahmeh ve haza kitabun musaddikun lisanen arabiyyen li yunzirellezine zalemu ve buşra lil muhsinin
( Ve ondan önce delil olarak ve rahmet olarak Musa’nın kitabıydı. Bu, o zulmedenleri uyarmak ve iyileri müjdelemek için Arapça lisan ile doğrulayan kitaptır. )
46/13 İnnellezine kalu rabbunellahu summestekamu fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenun
( Kesinlikle O "Rab’bimiz Allah’tır." diyenler, sonra doğru olanlar, artık onlara korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler.  )
46/14 Ulaike ashabul cenneti halidine fiha cezaen bima kanu ya'melun
( İşte onlar cennetin sahipleridir. O yapmış olduklarının karşılığı olarak orada ebedidirler. )
46/15 Ve vassaynel insane bi valideyhi ihsana hamelethu ummuhu kurhen ve vadaathu kurha ve hamluhu ve fisaluhu selasune şehra hatta iza belega eşuddehu ve belega erbaine seneten kale rabbi evzi’ni en eşkure ni’metekelleti en’amte aleyye ve ala valideyye ve en a’mele salihan terdahu ve aslih li fi zurriyyeti inni tubtu ileyke ve inni minel muslimin
( Ve insana, ana babasına iyilik yapmasını emrettik. Annesi onu zorlanarak taşıdı ve onu zorlanarak doğurdu. Onu taşıması ve sütten kesmesi otuz aydır. Nihayet olgunluğuna eriştiğinde ve kırk senesine eriştiğinde "Rab’bim, o bana ve anne babama bol bol verdiğin nimetine şükredeyim ve razı olduğun, hoşlandığın iyilik yapayım diye bana öğüt ver. Benim için, soyumdan olanları iyileştir. Kesinlikle ben sana tabi oldum. Kesinlikle ben teslim olanlardanım." der. )
46/16 Ulaikellezine netekabbelu anhum ahsene ma amilu ve netecavezu an seyyiatihim fi ashabil cenneh va’des sidkillezi kanu yuadun
( İşte onlardan o yaptıklarının en güzelini kabul edeceklerimiz ve kötülüklerinden vazgeçeceklerimiz, affedeceklerimiz, vaad edilen cennetin sahiplerinin içindedirler. O vaad edildikleri doğrudur. )
46/17 Vellezi kale li valideyhi uffin lekuma e teidanini en uhrace ve kad haletil kurunu min kabli ve huma yesteğiysanillahe vey leke amin inne va'dellahi hakk fe yekulu ma haza illa esatirul evvelin
( Ve o ana babasına "Üff size. İkiniz bana çıkacağımı mı vaad ediyorsunuz? Ve benden önce nesiller geldi geçti." diyen. Onların ikisi Allah’tan yardım isteyerek, "Vay sana. İnan. Kesinlikle Allah’ın vaadi gerçektir." Böylece "Bu, evvelkilerin masallarının haricindeki değildir." der. )
46/18 Ulaikellezine hakka aleyhimul kavlu fi umemin kad halet min kablihim minel cinni vel ins innehum kanu hasirin
( İşte onlar, topluluk içinde üzerlerine söz gerçekleşenlerdir. Onlardan önce de cinlerden ve insanlardan olanlar geldi geçti. Kesinlikle onlar hasarlananlar olmuşlardır. )
46/19 Ve li kullin derecatun min ma amilu ve li yuveffiyehum a'malehum ve hum la yuzlamun
( Ve herkes için, o yaptıklarından ve çalışmalarına vefa edilmesi için dereceler vardır. Onlar zulmedilmezler. )
46/20 Ve yevme yu'radullezine keferu alen nar ezhebtum tayyibatikum fi hayatikumud dunya vestemta’tum biha fel yevme tuczevne azabel huni bima kuntum testekbirune fil erdi bi ğayril hakki ve bima kuntum tefsukun
( Ve o gün inkar edenler ateşe döndürülüp arzolunurlar. Dünya hayatınızda temizliklerinizi giderdiniz. Onunla faydalanmayı istediniz. O halde bugün, yerde haksızca kibirlenmiş olmanızdan ve günah işlemiş olmanızdan dolayı aşağılayıcı, hakir ve zelil azap ile karşılıklandırılacaksınız. )
46/21 Vezkur eha ad iz enzera kavmehu bil ahkafi ve kad haletin nuzuru min beyni yedeyhi ve min halfihi en la ta'budu illellah inni ehafu aleykum azabe yevmin azim
( Ve Ad’ın kardeşini hatırla. Zamanında kavmini eğri kum tepeleri ile uyardı. O'ndan önce de, O'ndan sonra da "Allah’ın haricindekine kulluk etmeyin. Kesinlikle ben üzerinize büyük günün azabından korkarım." diye uyarıcılar geldi geçti. )
46/22 Kalu e ci'tena li te'fikena an alihetina fe'tina bima teiduna in kunte mines sadikin
( "Bize, bizi ilahlarımızdan döndürmek için mi geldin? O halde, eğer doğrulardan isen o vaad ettiğini bize getir." dediler. )
46/23 Kale innemel ilmu indellahi ve ubelliğukum ma ursiltu bihi ve lakinni erakum kavmen techelun
( "Kesinlikle ilim Allah’ın indindedir. O gönderildiğimi size ulaştırırım. Lakin kesinlikle ben sizi cahillik eden kavim olarak görürüm." dedi. )
46/24 Fe lemma raevhu aridan mustakbile evdiyetihim kalu haza aridun mumtiruna bel huve mesta'celtum bih rihun fiha azabun elim
( Böylece onu, geleceği yönü onların vadileri olan, genişleyip yayılan bulut olarak gördüklerinde, "Bu genişleyip yayılan bize yağmur yağdırır." dediler. Bilakis o, o acele istediğinizdir. İçinde elim azap olan rüzgardır. )
46/25 Tudemmiru kulle şey'in bi emri rabbiha fe asbehu la yura illa mesakinuhum kezalike neczil kavmel mucrimin
( Rab’binin emriyle her şeyi mahveder. Böylece meskenleri haricindekiler görünmez oldular. Suçlular kavmini işte böyle karşılıklandırırız. )
46/26 Ve lekad mekkennahum fima in mekkennakum fihi ve cealna lehum sem'an ve ebsaran ve efideten fe ma ağna anhum sem'uhum ve la ebsaruhum ve la efidetuhum min şey'in iz kanu yechadune bi ayatillahi ve haka bihim ma kanu bihi yestehziun
( Ve onlara, size vermediğimiz imkanlar verdik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler oluşturduk da, ne kulakları, ne gözleri, ne de kalpleri onlara hiçbir şeye fayda sağlamadı. Zamanında Allah’ın ayetleriyle cihad etmişlerdi. O alay etmiş oldukları onları kuşattı. )
46/27 Ve lekad ehlekna ma havlekum minel kura ve sarrafnel ayati leallehum yarciun
( Ve şehirlerden o çevrenizde olanları helak ettik. Ayetleri sarfettik. Umulur ki dönerler. )
46/28 Fe lev la nesarahumullezinettehazu min dunillahi kurbanen aliheh bel dallu anhum ve zalike ifkuhum ve ma kanu yefterun
( O halde, o Allah’tan başka yakınlaşma olarak ilah edindikleri onlara yardım etmeli değiller miydi? Bilakis onlardan saptılar. Bu onların uydurma yalanları ve o iftira ettikleriydi. )
46/29 Ve iz sarafna ileyke neferan minel cinni yestemiunel kur'an fe lemma hadaruhu kalu ensitu fe lemma kudiye vellev ila kavmihim munzirin
( Ve zamanında, Kur'an’ı duysunlar diye, sana cinlerden grubu yönelttik. Böylece ona hazır olduklarında "Susun." dediler. Yerine getirildiğinde ise kavimlerine doğru, uyarıcılar olarak yüz çevirip geri döndüler. )
46/30 Kalu ya kavmena inna semi'na kitaben unzile min ba'di musa musaddikan li ma beyne yedeyhi yehdi ilel hakki ve ila tarikin mustekim
( "Ey kavmimiz, kesinlikle biz Musa’dan sonra indirilen, o ondan öncekini doğrulayıcı olarak gerçeğe ve doğru yola yönlendiren kitabı duyduk." dediler. )
46/31 Ya kavmena ecibu daiyellahi ve aminu bihi yağfir lekum min zunubikum ve yucirkum min azabin elim
( Ey kavmimiz Allah’ın çağırıcısına cevap verip uyun ve O’na inanın ki size günahlarınızı af eylesin ve sizi elim azaptan korusun. )
46/32 Ve men la yucib daiyellahi fe leyse bi mu'cizin fil erdi ve leyse lehu min dunihi evliya’ulaike fi dalalin mubin
( Ve kim Allah’ın çağırıcısına uymazsa, cevap vermezse, artık o yerde aciz bırakan değildir. Ona O’ndan başka dostlar yoktur. İşte onlar apaçık sapıklık içindedirler. )
46/33 E ve lem yerav ennellahellezi halekas semavati vel erda ve lem ya'ye bi halkihinne bi kadirin ala en yuhyiyel mevta bela innehu ala kulli şey'in kadir
( Gökleri ve yeri kesinlikle o Allah’ın yarattığını görmezler mi? Ve onları yaratırken yorulmadı. Ölüyü diriltmeye gücü yetendir. Evet, kesinlikle O her şeye gücü yetendir. )
46/34 Ve yevme yu'radullezine keferu alen nar leyse haza bil hakk kalu bela ve rabbina kale fe zukul azabe bima kuntum tekfurun
( Ve o inkar edenler ateşe döndürülüp arzolundukları gün, "Bu gerçek değil miymiş?". "Bilakis ve Rab’bimiz." derler. "O halde, o inkar etmenizden dolayı azabı tadın." der. )
46/35 Fasbir kema sabera ulul azmi miner rusuli ve la testa'cil lehum ke ennehum yevme yeravne ma yuadune lem yelbesu illa saaten min nehar belağ fe hel yuhleku illel kavmul fasikun
( Artık resullerden o azmi olanların sabrettikleri gibi sabret. Onlara acele isteme. Kesinlikle onlar o vaad edileni gördükleri gün, onlar sanki gündüzden saat kadar olması haricinde kalmamış gibi olurlar. Ulaştırmadır. Böylece günahkarlar kavmi haricindekiler helak edilir mi? )
MUHAMMED 47/1 Ellezine keferu ve saddu an sebilillahi edalle a'malehum
( O inkar edenler ve Allah yolundan engelleyip döndürenler, onların çalışmaları sapmıştır. )
47/2 Vellezine amenu ve amilus salihati ve amenu bima nuzzile ala muhammedin ve huvel hakku min rabbihim keffera anhum seyyiatihim ve asleha balehum
( Ve o inananlar, iyilikler yapanlar ve o Muhammed’e indirilene inananlar, o Rab’lerinden gerçektir. Onlara kötülüklerini örter ve durumlarını iyileştirir. )
47/3 Zalike bi ennellezine keferuttebeul batile ve ennellezine amenuttebeul hakka min rabbihim kezalike yadribullahu lin nasi emsalehum
( Bu, kesinlikle o inkar edenlerin batıla tabi olmalarından ve kesinlikle o inananların Rab’lerinden gerçeğe tabi olmalarındandır. Allah onların misallerini insanlar için işte böyle beyan eder. )
47/4 Fe iza lekiytumullezine keferu fe darber rikab hatta iza eshantumuhum fe şuddul vesaka fe imma mennen ba'du ve imma fidaen hatta tedaal harbu evzaraha zalik ve lev yeşaullahu lentesara minhum ve lakin li yebluve ba'dakum bi ba'd vellezine kutilu fi sebilillahi fe len yudille a'malehum
( O halde o inkar edenlerle karşılaştığınızda boyundurukları vurun. Nihayet onları güçsüz bırakıp zedeleyip yendiğinizde, bağı şiddetli kılın. Böylece nihayet savaş ağırlıklarını, yüklerini bıraktığınızda, ya sonrasında nimet vererek karşılıksız olarak ve ya da fidye ile. Budur. Şayet Allah dileseydi onlardan intikam alırdı. Lakin bazınızı bazısıyla sınamak içindir. O Allah yolunda öldürülenler, artık onların çalışmalarını saptırmaz. )
47/5 Se yehdihim ve yuslihu balehum
( Onları yönlendirecek ve durumlarını iyileştirecek. )
47/6 Ve yudhiluhumul cennete arrafeha lehum
( Ve onları, onlara bilgisini verdiği, tanıttığı cennete sokacak. )
47/7 Ya eyyuhellezine amenu in tensurullahe yensurkum ve yusebbit akdamekum
( Ey o inananlar, eğer Allah’a  yardım ederseniz, size yardım eder ve ayaklarınızı, adımlarınızı sabitler. )
47/8 Vellezine keferu fe tağsen lehum ve edalle a'malehum
( Ve o inkar edenler, artık helak onlaradır. Onların çalışmaları sapmıştır. )
47/9 Zalike bi ennehum kerihu ma enzelellahu fe ahbeta a'malehum
( Bu, kesinlikle onların o Allah’ın indirdiğini beğenmemelerinden, zorlanmalarındandır. Artık onların çalışmaları boşa gitmiştir. )
47/10 E fe lem yesiru fil erdi fe yenzuru keyfe kane akibetullezine min kablihim demmerallahu aleyhim ve lil kafirine emsaluha
( Yerde gezmediler mi? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu bakmadılar mı? Allah onların üzerine helak eylemiştir. İnkarcılar için de onların aynısıdır. )
47/11 Zalike bi ennellahe mevlellezine amenu ve ennel kafirine la mevla lehum
( İşte böyle, kesinlikle Allah o inananların dostudur. Kesinlikle inkarcılara, onlara dost yoktur. )
47/12 İnnellahe yudhilullezine amenu ve amilus salihati cennatin tecri min tahtihel enhar vellezine keferu yetemetteune ve ye'kulune kema te'kulul en'amu ven naru mesven lehum
( Kesinlikle Allah o inananları ve iyilikler yapanları altlarından nehirler akan bahçelere sokar. O inkar edenler, o hayvanların yediği gibi yerler. Ateş onlara varış yeridir. )
47/13 Ve ke eyyun min karyetin hiye eşeddu kuvveten min karyetikelleti ahracetk ehleknahum fe la nasira lehum
( Ve seni çıkaran şehirden kuvvetçe daha şiddetli nice şehirlerden vardı. Onları helak ettik. Artık onlara yardımcı yoktur. )
47/14 E fe men kane ala beyyinetin min rabbihi ke men zuyyine lehu suu amelihi vettebeu ehvaehum
( O halde, Rab’binden deliller üzerinde olan kimse, ona kötü işleri süslü gösterilen ve onların heveslerine tabi olan kimse gibi olur mu? )
47/15 Meselul cennetilleti vuidel muttekun fiha enharun min main ğayri asin ve enharun min lebenin lem yeteğayyer ta'muh ve enharun min hamrin lezzetin liş şaribin ve enharun min aselin musaffa ve lehum fiha min kullis semerati ve mağfiratun min rabbihim ke men huve halidun fin nari ve suku maen hamimen fe kattaa em'aehum
( Sakınanlara vaad edilen, içinde bozulup pis kokmayan sudan nehirler, lezzeti değişmeyen sütten nehirler, içenler için lezzetli şaraptan nehirler, saf baldan nehirler, onlara içinde tüm ürünlerden, meyvelerden ve Rab’lerinden af olan bahçenin misali, ateşin içinde ebedi olan ve bağırsaklarını kesen kaynar su içirilen kimseninki gibi midir? )
47/16 Ve minhum men yestemiu ileyk hatta iza harecu min indike kalu lillezine utul ilme maza kale anifen ulaikellezine tabeallahu ala kulubihim vettebeu ehvaehum
( Ve onlardan kimi seni dinler. Nihayet indinden çıktıklarında, o ilim verilenlere "Ne dedi demin?" derler. İşte onlar, Allah’ın kalplerine mühür bastıkları ve heveslerine tabi olanlardır. )
47/17 Vellezinehtedev zadehum huden ve atahum takvahum
( Ve o yönlenenlere, onlara yönlendirmeyi artırır. Onlara sakınmalarını vermiştir. )
47/18 Fe hel yenzurune illes saate en te'tiyehum bağteh fe kad cae eşratuha fe enna lehum iza caethum zikrahum
( Artık ancak saatin onlara ansızın gelmesine mi bakıyorlar? O’nun işaretleri geldi. O halde onlara geldiğinde hatırlamaları neye yarar? )
47/19 Fa'lem ennehu la ilahe illellahu vestağfir li zenbike ve lil mu'minine vel mu'minat vallahu ya'lemu mutekallebekum ve mesvakum
( O halde bil ki kesinlikle O'dur. O’nun haricinde ilah yoktur. Günahın için, inanan erkekler için ve inanan kadınlar için af iste. Allah dönüp dolaştığınız ve varıp durduğunuz yeri bilir. )
47/20 Ve yekulullezine amenu lev la nuzzilet surah fe iza unzilet suratun muhkemetun ve zukira fihel kitalu raeytellezine fi kulubihim meradun yenzurune ileyke nazaral mağşiyyi aleyhi minel mevti fe evla lehum
( Ve o inananlar "Sure indirilmeli değil miydi?" derler. Böylece açık anlamlı sağlam sure indirildiğinde ve onda savaş hatırlatıldığında, o kalplerinde hastalık olanları, üzeri ölümden perdelenmiş bakış ile sana bakarlarken görürsün. Zaten o onlara daha yakındır, uygundur. )
47/21 Taatun ve kavlun ma'rufun fe iza azemel emru fe lev sadekullahe le kane hayran lehum
( İtaat ve iyi söz. İş büyüdüğünde, Allah’ı doğrulasalardı onlara daha hayırlı olurdu.  )
47/22 Fe hel aseytum in tevelletum en tufsidu fil erdi ve tukattiu erhamekum
( O halde eğer başa geçerseniz, bağlarınızı kesip, yerde bozgun yaparak asilik mi edersiniz? )
47/23 Ulaikellezine leanehumullahu fe esammehum ve a'ma ebsarahum
( İşte onlar, Allah onları lanetler de onları sağır eder ve gözlerini kör eder. )
47/24 E fe la yetedebberunel kur'ane em ala kulubin akfaluha
( Artık Kur'an’ı düşünmezler mi? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var? )
47/25 İnnellezinerteddu ala edbarihim min ba'di ma tebeyyene lehumul hudeş şeytanu sevvele lehum ve emla lehum
( Yönlendirmenin açıkça belli olmasından sonra kesinlikle o arkalarını dönenleri, şeytan onları sürüklemiş, teşvik etmiştir. Onlara emeller vermiştir.  )
47/26 Zalike bi ennehum kalu lillezine kerihu ma nezzelellahu senutiy'ukum fi ba'dil emr vallahu ya'lemu israrahum
( Bu kesinlikle onların, o Allah’ın indirdiğini beğenmeyip zorlananlara "Bazı işler hakkında size itaat edeceğiz." demelerindendir. Allah sırlarını bilir. )
47/27 Fe keyfe iza teveffethumul melaiketu yadribune vucuhehum ve edbarahum
( Melekler onları yüzlerine ve arkalarına vurarak vefat ettirdiklerinde nasıl olur? )
47/28 Zalike bi ennehumuttebeu ma eshatallahe ve kerihu ridvanehu fe ahbeta a'malehum
( Bu, kesinlikle onların o Allah’ı darıltıp öfkelendirenlere tabi olmalarından ve O’nun rızasını, hoşnutluğunu beğenmemelerindendir. Artık onların çalışmaları boşa gitmiştir. )
47/29 Em hasibellezine fi kulubihim meradun en len yuhricellahu adğanehum
( Kaplerinde hastalık olanlar, Allah’ın öfkelerini, kinlerini çıkarmayacağını mı sandılar? )
47/30 Ve lev neşau le eraynakehum fe learaftehum bi simahum ve le ta'rifennehum fi lahnil kavl vallahu ya'lemu a'malekum
( Ve şayet dileseydik sana onları gösterirdik de onları simalarından tanırdın. Kesinlikle onları, sözlerinin usülünden, nağmesinden tanırsın. Allah yaptıklarınızı bilir. )
47/31 Ve le nebluvennekum hatta na'lemel mucahidine minkum ves sabirine ve nebluve ahbarakum
( Ve kesinlikle sizi, sizlerden mücahitleri ve sabredenleri bilene kadar sınayacağız.  Haberlerinizi de sınayacağız.  )
47/32 İnnellezine keferu ve saddu an sebilillahi ve şakkur rasule min ba'di ma tebeyyene lehumul huda len yedurrullahe şey'a ve seyuhbitu a'malehum
( Kesinlikle o inkar edenler, Allah yolundan engelleyip döndürenler ve onlara yönlendirmenin açıkça belli olmasından sonra resule karşı gelenler, Allah’a  kesinlikle şey kadar bile zarar veremeyeceklerdir. Onların çalışmaları boşa gidecektir. )
47/33 Ya eyyuhellezine amenu eti’ullahe ve eti’ur rasule ve la tubtilu a'malekum
( Ey o inananlar Allah’a  itaat edin. Resule itaat edin. Çalışmalarınızı batıllaştırmayın. )
47/34 İnnellezine keferu ve saddu an sebilallahi summe matu ve hum kuffarun fe len yağfirallahu lehum
( Kesinlikle o inkar edenler ve Allah yolundan engelleyip döndürenler, sonra inkar ederek ölenler, artık Allah onlara af eylemez. )
47/35 Fe la tehinu ve ted'u iles selmi ve entumul a'levne vallahu meakum  ve len yetirakum a'malekum
( O halde gevşemeyin ve sizler üstünken barışa çağırmayın. Allah sizinle birliktedir. Çalışmalarınızı size yitirmez. )
47/36 İnnemel hayatud dunya leibun ve lehv ve in tu'minu ve tetteku yu'tikum ucurakum ve la yes'elkum emvalekum
( Kesinlikle o dünya hayatı oyundur ve eğlencedir. Eğer inanırsanız ve sakınırsanız size ödülünüzü verir. Size mallarınızı sual etmez. )
47/37 İn yes'elkumuha fe yuhfikum tebhalu ve yuhric adğanekum
( Eğer onları size sual etseydi de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz. Öfkenizi kininizi çıkarırdı. )
47/38 Ha entum haulai tud'avne li tunfiku fi sebilillah fe minkum men yebhal vallahul ğaniyyu ve entumul fukara’ve in tetevellev yestebdil kavmen ğayrakum summe la yekunu emsalekum
( Ha sizler işte o Allah yolunda harcamaya çağırılanlarsınız. Sizlerden kimileri cimrilik ediyor. Allah ganidir ve sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirirseniz, sizden başka bir kavime değiştirir. Sonra sizin aynılarınız gibi olmazlar. )
FETİH 48/1 İnna fetahna leke fethan mubina
( Kesinlikle biz sana apaçık açılış açtık. )
48/2 Li yağfira lekellahu ma tekaddeme min zenbike ve ma teahhara ve yutimme ni'metehu aleyke ve yehdiyeke siratan mustekima
( Allah’ın sana o geçmişte sunduğun günahlarından ve o gelecektekilerinden af eylemesi, senin üzerine nimetini tamamlaması ve seni doğru yola yönlendirmesi için. )
48/3 Ve yensurakellahu nasran aziza
( Ve Allah sana büyük yardım ile yardım eder. )
48/4 Huvellezi enzeles sekinete fi kulubil mu'minine li yezdadu imanen mea imanihim ve lillahi cunudus semavati vel ard ve kanellahu alimen hakima
( İnananların inançlarını inançlarıyla artırmak için kalplerinin içine sükuneti indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları, askerleri Allah içindir. Allah bilendir hakimdir. )
48/5 Li yudhilel mu'minine vel mu'minati cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ve yukeffira anhum seyyiatihim ve kane zalike indellahi fevzen azima
( İnanan erkekleri ve inanan kadınları altlarından nehirler akan, içinde ebedi olacakları bahçelere sokmak için ve onlara kötülüklerini örtmek için. Bu Allah’ın indinde büyük kurtuluştur. )
48/6 Ve yuazzibel munafikine vel munafikati vel muşrikine vel muşrikatiz zannine billahi zannez sev’aleyhim dairatus sev’ve ğadibellahu aleyhim ve leanehum ve eadde lehum cehennem ve saet masira
( Ve ikiyüzlü erkeklere, ikiyüzlü kadınlara, ortak koşan erkeklere, ortak koşan kadınlara, kötü zan ile Allah’a  zanda bulunanlara azap etmek için. Kötülük devri onların üzerinedir. Allah onların üzerine öfke eyler ve onları lanetler. Onlara cehennemi hazırlamıştır. Ne kötü yerdir. )
48/7 Ve lillahi cunudus semavati vel ard ve kanellahu azizen hakima
( Ve göklerin ve yerin orduları, askerleri Allah içindir. Allah yücedir hakimdir. )
48/8 İnna erselnake şahiden ve mubeşşiran ve nezira
( Kesinlikle biz seni şahit olarak, müjdeci olarak ve uyarıcı olarak gönderdik. )
48/9 Li tu'minu billahi ve rasulihi ve tuazziruhu ve tuvekkiruh ve tusebbihuhu bukreten ve esiyla
( Allah’a  ve O’nun resulüne inanmanız, O'na saygı göstermeniz, O'nu yüceltip takviye etmeniz ve O'nu sabah ve akşam övgü sözleriyle övmeniz için. )
48/10 İnnellezine yubayiuneke innema yubayiunellah yedullahi fevka eydihim fe men nekese fe innema yenkusu ala nefsih ve men evfa bima ahede aleyhullahe fe se yu'tihi ecran azima
( Kesinlikle o sana bağlılıklarını beyan edenler, Allah’a  bağlılıklarını beyan ederler. Allah’ın eli ellerinin üstündedir. O halde kim yeminini bozarsa, yeminini nefsine bozar. Kim Allah üzerine o ahdettiğine vefa ederse, artık ona büyük ödül verecektir. )
48/11 Se yekulu lekel muhallefune minel a'rabi şeğaletna emvaluna ve ehluna festağfir lena yekulune bi elsinetihim ma leyse fi kulubihim kul fe men yemliku lekum minellahi şey'en in erade bikum darran ev erade bikum nefa bel kanellahu bima ta'melune habira
( Araplardan geride kalanlar sana "Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu. Haydi bize af iste." diyecekler. O kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: "Size zararı isterse veya size faydayı isterse, size Allah’tan bir şeye kim malik olabilir, güç yetirebilir. Bilakis Allah ne yaptığınızdan haberdardır."  )
48/12 Bel zanentum en len yenkaliber rasulu vel mu'minune ila ehlihim ebeden ve zuyyine zalike fi kulubikum ve zanentum zannes sev’ve kuntum kavmen bura
( Bilakis resul ve inananlar ebediyen ailelerine dönemezler zannettiniz. Bu kalplerinizin içine süslü göründü ve kötü zanla zannettiniz. Helak olan kavim oldunuz. )
48/13 Ve men lem yu'min billahi ve rasulihi fe inna a'tedna lil kafirine seira
( Ve kim Allah’a  ve O’nun resulüne inanmazsa, artık biz inkarcılar için ateş hazırlamışızdır. )
48/14 Ve lillahi mulkus semavati vel ard yağfiru li men yeşau ve yuazzibu men yeşa’ve kanellahu ğafurar rahima
( Ve göklerin ve yerin mülkü Allah içindir. Dilediği kimseye af eyler ve dilediği kimseye azap eder. Allah affedendir merhametlidir.  )
48/15 Se yekulul muhallefune izen talaktum ila meğanime li te'huzuha zeruna nettebi'kum yuridune en yubeddilu kelamellah kul len tettebiuna kezalikum kalellahu min kabl fe se yekulune bel tahsudunena bel kanu la yefkahune illa kalila
( Ganimeti almaya kalktığınızda geride kalanlar "Bırakın bizi, size tabi olalım." diyecekler. Allah’ın kelamını değiştirmek isterler. De ki: "Bize tabi olmazsınız." Önceden Allah işte böyle dedi. Böylece "Bilakis bizi kıskanıyorsunuz." diyecekler. Bilakis az haricinde anlamayanlar olmuşlardır. )
48/16 Kul lil muhallefine minel a'rabi se tud'avne ila kavmin uli be'sin şedidin tukatilunehum ev yuslimun fe in tuti’u yu'tikumullahu ecran hasena ve in tetevellev kema tevelleytum min kablu yuazzibkum azaben elima
( Araplardan geride kalanlara de ki: "Şiddetli zorluk, kötülük sahibi kavime çağrılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya teslim olurlar. Böylece eğer itaat ederseniz Allah size güzel ödül verir. Eğer o önceden yüz çevirdiğiniz gibi yüz çevirirseniz size elim azap ile azap eder." )
48/17 Leyse alel a'ma haracun ve la alel a'raci haracun ve la alel meridi harac ve men yutillahe ve rasulehu yudhilhu cennatin tecri min tahtihel enhar ve men yetevelle yuazzibhu azaben elima
( Köre zorluk yoktur, topala zorluk yoktur, hastaya zorluk yoktur. Kim Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederse, onu altlarından nehirler akan bahçelere sokar. Kim yüz çevirirse, ona elim azap ile azap eder. )
48/18 Lekad radiyallahu anil mu'minine iz yubayiuneke tahteş şecerati fe alime ma fi kulubihim fe enzeles sekinete aleyhim ve esabehum fethan kariba
( Ağacın altında sana bağlılıklarını beyan ederlerken Allah o inananlardan razı, hoşnut oldu. O kalplerindekini bildi de onların üzerine sükunet indirdi. Onlara yakın açılış isabet ettirdi. )
48/19 Ve meğanime kesiraten yehuzuneha ve kanallahu azizen hakima
( Ve aldıkları çokça ganimetler. Allah yücedir hakimdir. )
48/20 Ve adekumullahu meğanime kesiraten te'huzuneha fe accele lekum hazihi ve keffe eydiyen nasi ankum ve li tekune ayeten lil mu'minine ve yehdiyekum siratan mustekima
( Ve Allah size, aldığınız çokça ganimet vaad etti. Böylece size bunu acilen verdi. İnananlar için ayet olması ve sizi doğru yola yönlendirmesi için insanların ellerini üzerinizden çektirdi.  )
48/21 Ve uhra lem takdiru aleyha kad ehatallahu biha ve kanellahu ala kulli şey'in kadira
( Ve diğerleri, üzerlerine ölçü ve güç yetiremediklerinizdir. Allah onları kuşattı. Allah her şeye gücü yetendir. )
48/22 Ve lev katelekumullezine keferu le vellevul edbara summe la yecidune veliyyen ve la nesira
( Ve şayet o inkar edenler sizinle savaşsalardı, yüz çevirip arkalarını dönerlerdi. Sonra ne dost, ne de yardımcı bulamazlardı. )
48/23 Sunnetellahilleti kad halet min kabl ve len tecide li sunnetillahi tebdila
( Allah’ın adeti önceden de geldi geçti. Allah’ın adetinde değişiklik bulamazsın. )
48/24 Ve huvellezi keffe eydiyehum ankum ve eydiyekum anhum bi batni mekkete min ba'di en azferakum aleyhim ve kanellahu bima ta'melune basira
( Ve Mekke’nin içinde onlara muzaffer olmanızdan sonra, onların ellerini üzerinizden ve ellerinizi onların üzerinden çektiren O'dur. Allah ne yaptığınızı görendir. )
48/25 Humullezine keferu ve saddukum anil mescidil harami vel hedye ma'kufen en yebluğa mehilleh ve lev la ricalun mu'minune ve nisaun mu'minatun lem ta'lemuhum en tetauhum fe tusibekum minhum mearratun bi ğayri ilm li yudhilellahu fi rahmetihi men yeşa’lev tezeyyelu le azzebnellezine keferu minhum azaben elima
( Onlar o inkar edenler ve sizi Mescid-i Haram’dan ve yerlerine erişmesi için bekletilen hediyelerden menedenlerdir. Şayet kendilerini tanımadığınız inanan erkekleri ve inanan kadınları ilimsizce ezmeniz üzerine onlardan size isabet edecek meşakkat olmasaydı. Allah’ın dilediği kimseyi rahmetine sokması içindir. Şayet ayrılsalardı, onlardan o inkar edenlere elim azap ile azap ederdik. )
48/26 İz cealellezine keferu fi kulubihimul hamiyyete hameyyetel cahiliyyeti fe enzelellahu sekinetehu ala rasulihi ve alel mu'minine ve elzemehum kelimetet takva ve kanu ehakka biha ve ehleha ve kanellahu bi kulli şey'in alima
( Zamanında o inkar edenler, kalplerinin içinde cahiliyet gayretini oluşturmuşlardı. Böylece Allah resulünün üzerine ve inananların üzerine sükunet indirdi. Onlara sakınma kelimesini elzem kıldı. Onu hak ediyorlardı ve ona ehillerdi. Allah her şeyi bilendir.  )
48/27 Lekad sadekallahu rasulehur ru'ya bil hakk le tedhulunnel mescidel harame in şaellahu aminine muhallikine ruusekum ve mukassirine la tehafun fe alime ma lem ta'lemu fe ceale min duni zalike fethan kariba
( Allah rüyayı resulüne gerçekle doğruladı. Eğer Allah dilerse Mescid-i Harama emniyetle, başınız traşlı olarak, bakışlarınızı gözlerinizi kısa kılarak, korkmadan gireceksiniz. O bilmediğinizi bilendir. Zaten bundan başka yakın açılış da getirdi. )
48/28 Huvellezi ersele rasulehu bil huda ve dinil hakki li yuzhirahu aled dini kullih ve kefa billahi şehida
( Resulünü yönlendirmeyle ve gerçek dinle, onu tüm dinlerin üstüne yükseltmesi için gönderen O'dur. Allah şahit olarak kafidir. )
48/29 Muhammedun rasulullah vellezine mea hu eşiddau alel kuffari ruhamau beynehum terahum rukkean succeden yebteğune fadlen minellahi ve ridvana simahum fi vucuhihim min eseris sucud zalike meseluhum fit tevrati ve meseluhum fil incil ke zer'in ahrace şat'ehu fe azerahu festağleza festeva ala sukihi yu'cibuz zurraa li yeğiyza bihimul kuffar veadellahullezine amenu ve amilus salihati minhum mağfiraten ve ecran azima
( Muhammed Allah’ın resulüdür. O onunla birlikte olanlar, inkarcılar üzerine şiddetli, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları eğilmede, yere kapanmada görürsün. Allah’tan üstünlüğü lütfu ve rızayı ararlar. Simaları onların, yüzlerinde yere kapanma izi vardır. Onların Tevrat’ta misalleri böyledir. İncil’de misalleri ise filizini çıkarmış, onu kalınlaştırarak kuvvetlendirmiş de bacakları üzerine istiva etmiş ekin gibidir. Ziraatçilerin hoşuna gider. Onlarla inkarcıları öfkelendirip kızdırmak içindir. Allah o inananlara ve onlardan iyilikler yapanlara af ve büyük ödül vaad etmiştir. )
HUCURAT 49/1 Ya eyyuhellezine amenu la tukaddimu beyne yedeyillahi ve rasulihi vettekullah innellahe semiun alim
( Ey o inananlar, Allah’ın ve resulünün önünde kendinizi öne atmayın. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )
49/2 Ya eyyuhellezine amenu la terfeu asvatekum fevka savtin nebiyyi ve la techeru lehu bil kavli ke cehri ba'dikum li ba'din en tahbeta a'malukum ve entum la teş'urun
( Ey o inananlar, seslerinizi habercinin sesinin üzerine yükseltmeyin. Ona, bazınızın bazısına bağırarak seslenmesi gibi, sözle bağırarak seslenmeyin. Çalışmalarınız boşa gider de sizler farketmezsiniz.   )
49/3 İnnellezine yeğuddune asvatehum inde rasulillahi ulaikellezinemtehanellahu kulubehum lit takva lehum mağfiratun ve ecrun azim
( Kesinlikle o Allah’ın resulünün indinde seslerini sakınanlar, kısanlar, işte onlar Allah’ın kalplerini sakınma için imtihan ettikleridir. Af ve büyük ödül onlaradır. )
49/4 İnnellezine yunaduneke min verail hucurati ekseruhum la ya'kilun
( Kesinlikle o sana odaların arkasından seslenenler, onların çoğunluğu akıl etmezler. )
49/5 Ve lev ennehum saberu hatta tahruce ileyhim le kane hayran lehum vallahu ğafurun rahim
( Ve şayet kesinlikle onlar, sen onlara çıkana kadar sabretselerdi, onlara daha hayırlı olurdu. Allah affedendir merhametlidir.  )
49/6 Ya eyyuhellezine amenu in caekum fasikun bi nebein fe tebeyyenu en tusibu kavmen bi cehaletin fe tusbihu ala ma fealtum nadimin
( Ey o inananlar, eğer günahkar size haber ile gelirse, kavime cehaletle isabet etmeyesiniz diye delillendirin. Yoksa o yaptığınıza pişman olursunuz. )
49/7 Va'lemu enne fikum rasulellah lev yuti'ukum fi kesirin minel emri le anittum ve lakinnellahe habbebe ileykumul imane ve zeyyenehu fi kulubikum ve kerrahe ileykumul kufra vel fusuka vel isyan ulaike humur raşidun
( Ve bilin ki Allah’ın resulü kesinlikle içinizdedir. Şayet işlerden çoğu hakkında size itaat etseydi, sıkıntıya düşerdiniz. Lakin kesinlikle Allah size inancı sevdirdi ve onu kalplerinizin içine süs yaptı. İnkarı, günahkarlığı ve isyanı size hoş olmayan, tiksindirici kıldı. İşte onlar, onlar doğrulardır.  )
49/8 Fadlen minellahi ve ni'meh vallahu alimun hakim
( Allah’tan üstünlüktür, lütuftur ve nimettir. Allah bilendir hakimdir.  )
49/9 Ve in taifetani minel mu'mininaktetelu fe aslihu beynehuma fe in beğat ihdahuma alel uhra fe katilulleti tebği hatta tefie ila emrillah fe in faet fe aslihu beynehuma bil adli ve aksitu innellahe yuhibbul muksitin
( Ve eğer inananlardan iki grup savaşırlarsa, onların aralarını iyileştirin. Eğer biri azıp da diğerine saldırırsa, terkedip Allah’ın emrine dönene kadar o azanla savaşın. Eğer terkedip dönerse, onların aralarını adaletle iyileştirin ve adil olun. Kesinlikle Allah adil olanları sever.  )
49/10 İnnemel mu'minune ihvetun fe aslihu beyne ehaveykum vettekullahe leallekum turhamun
( Kesinlikle inananlar kardeştirler. O halde kardeşlerinizin aralarını iyileştirin. Allah’tan sakının. Umulur ki merhamet edilirsiniz.  )
49/11 Ya eyyuhellezine amenu la yeshar kavmun min kavmin asa en yekunu hayran minhum ve la nisaun min nisain asa en yekunne hayran minhunn ve la telmizu enfusekum ve la tenabezu bil elkab bi'sel ismul fusuku ba'del iman ve men lem yetub fe ulaike humuz zalimun
( Ey o inananlar, kavimler kavimlerden alay edinmesin. Belki onlardan daha hayırlıdırlar. Ne de kadınlar kadınlardan. Belki onlardan daha hayırlıdırlar. Nefislerinizi ayıplamayın ve lakaplarla çağırmayın. İnançtan sonra günahkarlık ismi ne kötüdür. Kim tevbe etmezse, işte onlar, onlar zalimlerdir.  )
49/12 Ya eyyuhellezine amenuctenibu kesiran minez zanni inne ba'daz zanni ismun ve la tecessesu ve la yağteb ba'dukum ba'da e yuhibbu ehadukum en ye'kule lahme ehiyhi meyten fe kerihtumuh vettekullah innellahe tevvabur rahim
( Ey o inananlar zannın çoğundan kaçının. Kesinlikle zannın bazısı günahtır. Casus gibi araştırmayın ve bazınız bazınızı çekiştirip arkadan konuşmasın. Sizlerden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? Ondan tiksindiniz. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah tevbeyi kabul edendir merhametlidir.  )
49/13 Ya eyyuhen nasu inna halaknakum min zekerin ve unsa ve cealnakum şuuben ve kabaile li tearafu inne ekramekum indellahi etkakum innellahe alimun habir
( Ey insanlar, kesinlikle biz onları erkekten ve kadından yarattık. Sizi tanışmanız için gruplar ve kabileler kıldık. Kesinlikle Allah’ın indinde en iyiniz, faydalınız en sakınanınızdır. Kesinlikle Allah bilendir haberdardır.  )
49/14 Kaletil a'rabu amenna kul lem tu'minu ve lakin kulu eslemna ve lemma yedhulil imanu fi kulubikum ve in tutiy'ullahe ve rasulehu la yelitkum min a'malikum şey'a innellahe ğafurun rahim
( Araplar "İnandık." dediler. De ki: "İnanmadınız. Lakin "Teslim olduk." deyin. İnanç kalplerinizin içine girmedi. Eğer Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederseniz, size çalışmalarınızdan hiçbir şey eksiltmez. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir." )
49/15 İnnemel mu'minunellezine amenu billahi ve rasulihi summe lem yertabu ve cahedu bi emvalihim ve enfusihim fi sebilillah ulaike humus sadikun
( Kesinlikle o inananlar, Allah’a  ve O’nun resulüne inananlar, sonra şüpheye düşmeyenler, Allah yolunda mallarıyla ve nefisleriyle cihad edenlerdir. İşte onlar, onlar doğrulardır.  )
49/16 Kul e tuallimunellahe bi dinikum vallahu ya'lemu ma fis semavati ve ma fil ard vallahu bi kulli şey'in alim
( De ki: "Allah’a  dininizi mi öğretiyorsunuz? Allah göklerde ne varsa ve yerde ne varsa bilir. Allah her şeyi bilendir." )
49/17 Yemunnune aleyke en eslemu kul la temunnu aleyye islamekum belillahu yemunnu aleykum en hedakum lil imani in kuntum sadikin
( Teslim oldukları için sana minnet ediyorlar. De ki: "Teslimiyetinizi bana minnet etmeyin. Bilakis, eğer doğrular iseniz, Allah sizi inanca yönlendirerek size minnet eder." )
49/18 İnnellahe ya'lemu ğaybes semavati vel ard vallahu basirun bima ta'melun
( Kesinlikle Allah göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah ne yaptığınızı görendir. )
KAF 50/1 Kaf vel kur'anil mecid
( Kaf ve şerefli, büyük Kur'an. )
50/2 Bel acibu en caehum munzirun minhum fe kalel kafirune haza şey'un acib
( Bilakis onlara onlardan uyarıcı geldiğinde şaşırdılar da inkarcılar "Bu acayip şey." dediler. )
50/3 E iza mitna ve kunna turaba zalike rac'un beiyd
( Öldüğümüzde ve toprak olduğumuzda mı? Bu uzak dönüştür. )
50/4 Kad alimna ma tenkusul erdu minhum ve indena kitabun hafiyz
( Yerin onlardan ne eksilttiğini bildik. Koruyan kitap indimizdedir. )
50/5 Bel kezzebu bil hakki lemma caehum fe hum fi emrin meric
( Bilakis onlara geldiğinde gerçeği yalanladılar. Artık onlar karışık, sıkıntılı işin içindedirler.  )
50/6 E fe lem yenzuru iles semai fevkahum keyfe beneynaha ve zeyyennaha ve ma leha min furuc
( Üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik ve onu süsledik. Onda kusur, çatlak yarık yoktur. )
50/7 Vel erda medednaha ve elkayna fiha ravasiye ve enbetna fiha min kulli zevcin behic
( Ve yer, onu uzatıp yaydık döşedik te içine dağlar attık ve içinde her güzel eşten bitirip yetiştirdik. )
50/8 Tebsiraten ve zikra li kulli abdin munib
( Her pişman olup gerçeğe yönelen kula göz açıcı izah olarak. )
50/9 Ve nezzelna mines semai maen mubaraken fe enbetna bihi cennatin ve habbel hasid
( Ve gökten bereketli su indiririz de onunla bahçeler ve biçilip hasat edilecek tohum taneleri bitirip yetiştiririz. )
50/10 Ven nahle basikatin leha tal'un nedid
( Ve tomurcukları üst üste yığılmış, yüksek uzunlukta hurmalıklar. )
50/11 Rizkan lil ibadi ve ahyeyna bihi beldeten meyta kezalikel huruc
( Kullar için rızık olarak. Onunla ölü beldeyi dirilttik. İşte çıkış böyledir. )
50/12 Kezzebet kablehum kavmu nuhin ve ashabur ressi ve semud
( Onlardan önce Nuh kavmi, Ress’in sahipleri ve Semud yalanladılar. )
50/13 Ve adun ve fir'avnu ve ihvanu lut
( Ve Ad, Firavun ve Lut’un kardeşleri.  )
50/14 Ve ashabu eyketi ve kavmu tubba kullun kezzeber rusule fe hakka veiyd
( Ve Eyke’nin sahipleri ve Tübba kavmi. Hepsi resulleri yalanladılar da vaad gerçekleşti.  )
50/15 E fe ayina bil halkil evvel bel hum fi lebsin min halkin cedid
( Böylece ilk yaratmada acz mi gösterdik? Bilakis onlar yeni yaratılıştan şüphe içindedirler. )
50/16 Ve lekad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid
( Ve insanı yarattık. Nefsinin ona ne vesvese verdiğini biliriz. Biz ona toplardamarından daha yakınız. )
50/17 İz yetelekkal mutelekkiyani anil yemini ve aniş şimali kaiyd
( İki varan, sağına ve soluna kaydederek vardıklarında. )
50/18 Ma yelfizu min kavlin illa ledeyhi rakibun atid
( Yanında hazır gözetleyenin olması haricinde söz söylemez. )
50/19 Ve caet sekratul mevti bil hakk zalike ma kunte minhu tehid
( Ve ölümün sarhoşluğu gerçekten gelir. Bu, ondan kaçmış olduğundur. )
50/20 Ve nufiha fis sur zalike yevmul veiyd
( Ve borunun içine üflenir. Bu vaad edilen gündür. )
50/21 Ve caet kulli nefsin meaha saikun ve şehid
( Ve her nefis beraberinde sevkeden ve şahit ile gelir. )
50/22 Lekad kunte fi ğafletin min haza fe keşefna anke ğitaeke fe besarukel yevme hadid
( Bundan habersizlik içinde oldun. Üzerinden örtünü kaldırdık. Artık bugün gözün, görüşün keskindir. )
50/23 Ve kale karinuhu haza ma ledeyye atid
( Ve onun yoldaşı "Bu yanımdaki hazır." der. )
50/24 Elkiya fi cehenneme kulle keffarin anid
( Tüm inatçı inkarcıları cehennemin içine atın. )
50/25 Mennain lil hayri mu'tedin murib
( Hayırı engelleyen azgın vesveseli şüpheciyi. )
50/26 Ellezi ceale meallahi ilahen ahar fe elkiyahu fil azabiş şedid
( O Allah ile birlikte başka ilah oluşturdu. O halde onu şiddetli azabın içine atın. )
50/27 Kale karinuhu rabbena ma atğaytuhu ve lakin kane fi dalalin beiyd
( Onun yoldaşı "Rab’bimiz, onu ben azdırmadım. Lakin uzak, derin sapıklık içindeydi." der. )
50/28 Kale la tahtesimu ledeyye ve kad kaddemtu ileykum bil veid
( "Huzurumda tartışıp hasımlaşmayın, çekişmeyin. Size vaadi sunmuştum." der. )
50/29 Ma yubeddelul kavlu ledeyye ve ma ene bi zallamin lil abid
( İndimde söz değiştirilmez. Ben kullara zulmeden değilim. )
50/30 Yevme nekulu li cehenneme helimtele'ti ve tekulu hel min mezid
( O gün cehenneme "Doldun mu?" deriz. "Daha çoğu var mı?" der. )
50/31 Ve uzlifetil cennetu lil muttekiyne ğayra beid
( Ve cennet sakınanlara yaklaştırılır. Uzak değildir. )
50/32 Haza ma tu’adune li kulli evvabin hafiyz
( Bu, her tevbe edip dönen koruyucu, gözetici için o vaad edildiğinizdir. )
50/33 Men haşiyer rahmane bil ğaybi ve cae bi kalbin munib
( Ki Rahman’dan gıyabında korkar, ürker, ürperir ve pişman olup gerçeğe yönelen kalp ile gelir. )
50/34 Udhuluha bi selam zalike yevmul hulud
( Oraya selam, emniyet ile girin. Bu ebediyet günüdür. )
50/35 Lehum ma yeşaune fiha ve ledeyna mezid
( Orada onlara ne dilerlerse ve yanımızda daha fazlası.  )
50/36 Ve kem ehlekna kablehum min karnin hum eşeddu minhum batşen fe nekkabu fil bilad hel min mehiys
( Ve onlardan önce, kuvvetçe, tutuşça onlardan daha şiddetli olan ve beldeleri delen nice nesilden helak ettik. Kaçacak yer var mı? )
50/37 İnne fi zalike le zikra li men kane lehu kalbun ev elkas sem'a ve huve şehid
( Kesinlikle bunda kalpleri olan veya şahit olarak kulak veren kimseler için hatırlatma vardır. )
50/38 Ve lekad halaknes semavati vel erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamin ve ma messena min luğub
( Ve gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini altı günde yarattık. Bize usanç, yorgunluk dokunmadı. )
50/39 Fasbir ala ma yekulune ve sebbih bi hamdi rabbike kable tuluiş şemsi ve kablel ğurub
( O halde o söylediklerine sabret. Güneş yükselmeden önce ve gün batımından önce Rab’bini övgü sözleriyle öv. )
50/40 Ve minel leyli fe sebbihhu ve edbaras sucud
( Ve geceden, yere kapanmanın ardından O’nu öv. )
50/41 Vestemi’yevme yunadil munadi min mekanin karib
( Seslenenin yakın yerden, mekandan seslendiği o günü duy. )
50/42 Yevme yesmeunes sayhate bil hakk zalike yevmul huruc
( O gün çığlığı gerçekten duyarlar. Bu çıkış günüdür. )
50/43 İnna nahnu nuhyi ve numitu ve ileynel mesir
( Kesinlikle biz, bizler diriltiriz ve öldürürüz. Varış yeri bizedir. )
50/44 Yevme teşekkakul erdu anhum siraa zalike haşrun aleyna yesir
( O gün yer onların üzerlerinden hızla yarılır. Bu, bize kolay olan toplanmadır. )
50/45 Nahnu a'lemu bima yekulune ve ma ente aleyhim bi cebbarin fe zekkir bil kur'ani men yehafu veiyd
( Biz o söylediklerini biliriz. Sen onların üzerine zorba değilsin. Artık vaadden korkan o kimselere Kur'an ile hatırlat. )
ZARİYAT 51/1 Vez zariyati zerva
( Ve savuran rüzgarlar. )
51/2 Fel hamilati vikra
( Böylece ağırlık taşıyanlar. )
51/3 Fel cariyati yusra
( Kolayca akanlar. )
51/4 Fel mukassimati emra
( İşi bölüştürenler. )
51/5 İnnema tu’adune le sadik
( Kesinlikle o vaad edildiğiniz doğrudur.  )
51/6 Ve inned dine le vaki'
( Ve kesinlikle din vakidir.  )
51/7 Ves semai zatil hubuk
( Ve dokulara, yollara sahip gök. )
51/8 İnnekum le fi kavlin muhtelif
( Kesinlikle siz çelişkili sözler içindesiniz. )
51/9 Yu'feku anhu men ufik
( Döndürülen kimse ondan döndürülür. )
51/10 Kutilel harrasun
( Öldürülesi yalancılar.  )
51/11 Ellezine hum fi ğamratin sahun
( Onlar habersiz olarak cehalet içindedirler. )
51/12 Yes'elune eyyane yevmud din
( “Din günü ne zamandır?” diye sual ederler. )
51/13 Yevme hum alen nari yuftenun
( O gün onlar ateşin üzerinde fitnelenip sınanırlar. )
51/14 Zuku fitnetekum hazellezi kuntum bihi testa'cilun
( Fitnenizi, sınavınızı tadın. İşte o, o acele istemiş olduğunuzdur.  )
51/15 İnnel muttekine fi cennatin ve uyun
( Kesinlikle sakınanlar, bahçelerin ve pınarların içindedirler. )
51/16 Ahizine ma atahum rabbuhum innehum kanu kable zalike muhsinin
( Rab’lerinin onlara verdiğini alarak. Kesinlikle onlar, bundan önce iyilik yapanlar oldular. )
51/17 Kanu kalilen minel leyli ma yehceun
( Geceden o uyudukları çok az oldu. )
51/18 Ve bil eshari hum yestağfirun
( Ve seher vakitlerinde onlar af isterlerdi.  )
51/19 Ve fi emvalihim hakkun lis saili vel mahrum
( Ve mallarında, araştırıp dilenenler ve mahrumlar için hak vardı. )
51/20 Ve fil erdi ayatun lil mukinin
( Ve kani olanlar için yerde ayetler vardır. )
51/21 Ve fi enfusikum e fe la tubsirun
( Ve nefislerinde. O halde görmez misiniz? )
51/22 Ve fis semai rizkukum ve ma tu’adun
( Ve rızkınız ve o vaad edildiğiniz göktedir. )
51/23 Fe ve rabbis semai vel erdi innehu le hakkun misle ma ennekum tentikun
( O halde. Göğün ve yerin Rab’bidir. Kesinlikle O, sizin konuşmanızın aynısı gibi gerçektir. )
51/24 Hel etake hadisu dayfi ibrahimel mukramin
( Sana İbrahim’in, ikram edilerek ağırlanmış misafirlerinin haber sözü geldi mi?  )
51/25 İz dehalu aleyhi fe kalu selama kale selam kavmun munkerun
( Zamanında O'nun yanına girdiler de "Selam." dediler. "Selam. Tanınmayan kavim." dedi. )
51/26 Fe rağa ila ehlihi fe cae bi iclin semin
( Böylece ailesine vardı da semiz buzağı getirdi. )
51/27 Fe karrabehu ileyhim kale e la te'kulun
( Onu onlara yaklaştırdı. "Yemez misiniz?" dedi. )
51/28 Fe evcese minhum hiyfeh kalu la tehaf ve beşşeruhu bi ğulamin alim
( Onlardan korku sezinledi. "Korkma." dediler. Bilgili genç müjdelediler. )
51/29 Fe akbelet imraetuhu fi sarratin fe sakket vecheha ve kalet acuzun akim
( Karısı sevinç içinde dönüp geldi de yüzüne vurdu. "Yaşlı kısır kadınım." dedi. )
51/30 Kalu kezaliki kale rabbuk innehu huvel hakimul alim
( "İşte Rab’bin böyle dedi. Kesinlikle O, O hakimdir bilendir." dediler. )
51/31 Kale fe ma hatbukum eyyuhel murselun
( "O halde işiniz, söyleminiz, derdiniz nedir, ey gönderilenler?" dedi. )
51/32 Kalu inna ursilna ila kavmin mucrimin
( "Kesinlikle biz suçlular kavmine gönderildik." dediler. )
51/33 Li nursile aleyhim hicaraten min tiyn
( Onların üzerine çamurlu taşlar göndermemiz için. )
51/34 Musevvemeten inde rabbike lil musrifin
( Müsrifler için Rab’binin indinde işaretlenmiştir. )
51/35 Fe ahracna men kane fiha minel mu'minin
( Böylece inananlardan orada olan kimseleri çıkardık. )
51/36 Fe ma vecedna fiha ğayra beytin minel muslimin
( Orada, içinde teslim olanlardan olan evin dışındakini bulamadık. )
51/37 Ve terakna fiha ayeten lillezine yehafunel azabel elim
( Ve o elim azaptan korkanlar için orada ayet bıraktık. )
51/38 Ve fi musa iz erselnahu ila fir'avne bi sultanin mubin
( Ve Musa hakkında. Zamanında O'nu apaçık kuvvet ve delil ile Firavun’a gönderdik. )
51/39 Fe tevella bi ruknihi ve kale sahirun ev mecnun
( Böylece etrafındakilerle, kuvvetli ileri gelenleri ile yüz çevirdi. "Sihirbaz veya cinli." dedi. )
51/40 Fe ehaznahu ve cunudehu fe nebeznahum fil yemmi ve huve mulim
( Böylece onu ve ordularını, askerlerini yakaladık da o kendini kınarken, onları denize attık. )
51/41 Ve fi adin iz erselna aleyhimur rihal akim
( Ve Ad hakkında. Zamanında onların üzerine kısır rüzgar gönderdik. )
51/42 Ma tezeru min şey'in etet aleyhi illa cealethu ker ramim
( Üzerine yettiği şeyden, onu çürümüş kıldığı haricinde, hiçbir şey bırakmaz. )
51/43 Ve fi semude iz kile lehum temetteu hatta hiyn
( Ve Semud hakkında. Zamanında onlara "Belirli zamana kadar faydalanın." denildi. )
51/44 Fe atev an emri rabbihim fe ehazethumus saikatu ve hum yenzurun
( Böylece Rab’lerinin emrinin dışına çıktılar da onlar bakarlarken, onları yıldırım yakaladı. )
51/45 Fe mestetau min kiyamin ve ma kanu muntesirin
( Böylece ayağa kalkmaya istidatları olmadı ve yardım edilenler olamadılar. )
51/46 Ve kavme nuhin min kabl innehum kanu kavmen fasikin
( Ve Nuh kavmi. Kesinlikle onlar önceden günahkarlar kavmi oldular. )
51/47 Ves semae beneynaha bi eydin ve inna le musiun
( Ve göğü kuvvet ile bina ettik. Ve kesinlikle biz genişletenleriz. )
51/48 Vel erda feraşnaha fe ni'mel mahidun
( Ve yeri, onu böylece döşedik. Ne güzel yer yapanlarız. )
51/49 Ve min kulli şey'in halakna zevceyni leallekum tezekkerun
( Ve her şeyden iki eş yarattık. Umulur ki hatırlarsınız. )
51/50 Fe firru ilallah inni lekum minhu nezirun mubin
( Böylece Allah’a  kaçın. Kesinlikle ben O'ndan size apaçık uyarıcıyım. )
51/51 Ve la tec'alu meallahi ilahen ahar inni lekum minhu nezirun mubin
( Ve Allah ile birlikte başka ilah oluşturmayın. Kesinlikle ben O’ndan size apaçık uyarıcıyım. )
51/52 Kezalike ma etellezine min kablihim min rasulin illa kalu sahirun ev mecnun
( İşte böyle, o onlardan öncekilere "Sihirbaz veya cinli" dedikleri haricinde resul gelmezdi. )
51/53 E tevasav bih bel hum kavmun tağun
( Onu vasiyetleştiler mi? Bilakis onlar azgınlar kavmidir. )
51/54 Fe tevelle anhum fe ma ente bi melum
( O halde onlardan yüz çevir. Artık sen kınanacak değilsin. )
51/55 Ve zekkir fe innez zikra tenfeul mu'minin
( Ve hatırlat. Kesinlikle hatırlama inananlara fayda verir. )
51/56 Ve ma halaktul cinne vel inse illa li ya'budun
( Ve cinleri ve insanları bana kulluk etmeleri haricinde yaratmadım. )
51/57 Ma uridu minhum min rizkin ve ma uridu en yut'imun
( Onlardan rızık istemem. Beni yedirmelerini de istemem. )
51/58 İnnellahe huver razzaku zul kuvvetil metin
( Kesinlikle Allah rızıklandırandır, sağlam kuvvet sahibidir. )
51/59 Fe inne kellezine zalemu zenuben misle zenubi ashabihim fe la yesta'cilun
( Böylece kesinlikle o zulmedenlerin günahları, arkadaşlarının günahlarının aynısı gibidir. O halde bana acele etmesinler.  )
51/60 Fe veylun lillezine keferu min yevmihimullezi yuadun
( Böylece, o vaad edildikleri günlerinden vay haline o inkar edenlerin. )
TUR 52/1 Vet tur
( Ve Tur  )
52/2 Ve kitabin mestur
( Ve satırlanmış kitap. )
52/3 Fi rakkin menşur
( Yayılmış deri içinde. )
52/4 Vel beytil ma'mur
( Ve imar edilmiş ev. )
52/5 Ves sakfil merfu'
( Ve yükseltilmiş çatı, tavan. )
52/6 Vel bahril mescur
( Ve kaynatılarak doldurulmuş deniz. )
52/7 İnne azabe rabbike le vaki'
( Kesinlikle Rab’binin azabı vakidir.  )
52/8 Ma lehu min dafi'
( Ona savan yoktur. )
52/9 Yevme temurus semau mevra
( O gün gök yuvarlanıp çalkalanır. )
52/10 Ve tesirul cibalu seyra
( Ve dağlar seyirle seyirtirler. )
52/11 Fe veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Artık vay o gün yalanlayanlar için )
52/12 Ellezine hum fi havdin yel'abun
( Onlar batağın içinde eğlenip oynarlar.  )
52/13 Yevme yude'une ila nari cehenneme de'a
( O gün sürüklenerek cehennem ateşine itilip kakılacaklar. )
52/14 Hazihin narulleti kuntum biha tukezzibun
( O yalanlamakta olduğunuz ateş budur. )
52/15 E fe sihrun haza em entum la tubsirun
( Bu sihir midir? Siz görmez misiniz?  )
52/16 İslavha fasbiru ev la tasbiru sevaun aleykum innema tuczevne ma kuntum ta'melun
( Oraya yaslanın. Sabredin veya sabretmeyin, üzerinize eştir. Kesinlikle o yapmakta olduklarınızın karşılığını alırsınız. )
52/17 İnnel muttekiyne fi cennatin ve neim
( Kesinlikle sakınanlar bahçelerin ve nimet bolluğunun içindedirler. )
52/18 Fakihine bima atahum rabbuhum ve vekahum rabbuhum azabel cehim
( Rab’lerinin onlara o verdiğinden dolayı sevinirler. Rab’leri onları cehennem azabından korur. )
52/19 Kulu veşrabu heniyen bima kuntum ta'melun
( O yapmakta olduklarınızdan dolayı, afiyetle yiyin ve için. )
52/20 Muttekiine ala sururin masfufeh ve zevvecnahum bi hurin iyn
( Saf saf dizilmiş koltuklar, döşekler üzerinde yaslanıp otururlar. Onları iri güzel gözlü hurilerle eşleştirdik. )
52/21 Vellezine amenu vettebeathum zurriyyetuhum bi imanin elhakna bihim zurriyyetehum ve ma eletnahum min amelihim min şey’kullumriin bima kesebe rahin
( Ve o inananlar ve soylarından onlara inanç ile tabi olanlar, onları soylarına kattık. Onlara yaptıklarından hiçbir şey eksiltmedik. Her kişi o kazandığından dolayı rehindir. )
52/22 Ve emdednahum bi fakihetin ve lahmin min ma yeştehun
( Ve onlara, o iştahlandıkları meyveler ve et ile imdad ettik. )
52/23 Yetenazeune fiha ke'sen la lağvun fiha ve la te'sim
( Orada kase kapışırlar. Orada ne yanlış boş söz, ne de günaha sokan söz yoktur. )
52/24 Ve yetufu aleyhim ğilmanin lehum ke ennehum lu’luun meknun
( Ve üzerlerinde onlara tahsis edilmiş gençler dolanır. Kesinlikle onlar gizli inciler gibidirler. )
52/25 Ve akbele ba'duhum ala ba'din yetesaelun
( Ve onlar birbirlerine dönüp sual ederler.  )
52/26 Kalu inna kunna kablu fi ehlina muşfikin
( "Kesinlikle biz önceden ailemiz içinde korkanlardık." derler. )
52/27 Fe mennellahu aleyna ve vekana azabes semum
( Böylece Allah üzerimize nimet verdi ve bizi içe işleyen zehirli ateş azabından korudu. )
52/28 İnna kunna min kablu ned'uh innehu huvel berrur rahim
( Kesinlikle biz önceden onu çağıranlar olduk. Kesinlikle O, O iyilik edendir merhametlidir. )
52/29 Fe zekkir fe ma ente bi ni'meti rabbike bi kahinin ve la mecnun
( O halde hatırlat. Sen Rab’binin nimeti ile ne kahin ne de cinli değilsin. )
52/30 Em yekulune şairun neterabbesu bihi raybel menun
( "O şairdir. Ona zamanın hadiselerinin olmasını gözetleyip bekleriz." mi diyorlar? )
52/31 Kul terabbesu fe inni meakum  minel muterabbisin
( De ki: "Gözetleyerek bekleyin. O halde kesinlikle ben de sizinle birlikte gözleyip bekleyenlerdenim."  )
52/32 Em te'muruhum ahlamuhum bi haza em hum kavmun tağun
( Bunu onlara rüyaları mı emreder? Yoksa onlar azgınlar kavmi midirler? )
52/33 Em yekulune tekavveleh bel la yu'minun
( "Onu uydurup söyler." mi derler? Bilakis inanmazlar. )
52/34 Fel ye'tu bi hadisin mislihi in kanu sadikin
( O halde, eğer doğru iseler, onun aynısı gibi söz getirsinler. )
52/35 Em huliku min ğayri şey'in em humul halikun
( Hiçbir şey olmadan mı yaratıldılar? Onlar yaratıcı mıdırlar?  )
52/36 Em halekus semavati vel ard bel la yukinun
( Gökleri ve yeri mi yarattılar? Bilakis kani olmazlar. )
52/37 Em indehum hazainu rabbike em humul musaytirun
( Rab’binin hazineleri onların indinde midir? Onlar zorlayıcılar, zorbalar mıdır? )
52/38 Em lehum sullemun yestemiune fih fel yeti mustemiuhum bi sultanin mubin
( Onun hakkında duysunlar diye onlara merdiven mi var? O halde onların duyanları apaçık kuvveti, delili getirsinler. )
52/39 Em lehul benatu ve lekumul benun
( Kızlar O’nadır da oğlanlar size midir? )
52/40 Em tes'eluhum ecran fe hum min mağramin muskalun
( Onlara ödül sual ediyorsun da onlar ağır borç mu ediniyorlar? )
52/41 Em indehumul ğaybu fe hum yektubun
( Gayb onların indinde de onlar mı yazıyorlar?  )
52/42 Em yuridune keyda fellezine keferu humul mekidun
( Hile yapıp tuzak kurmayı mı istiyorlar? O halde o inkar edenler, onlar hileye, tuzağa düşenlerdir. )
52/43 Em lehum ilahun ğayrullah subhanellahi an ma yuşrikun
( Onlara Allah’tan başka ilah mı vardır? Allah o ortak koştuklarından yücedir. )
52/44 Ve in yerav kisfen mines semai sakitan yekulu sehabun merkum
( Ve eğer parçayı gökten düşerken görseler, "Toplanmış bulut." derler. )
52/45 Fe zer hum hatta yulaku yevmehumullezi fihi yus'akun
( O halde onları, içinde çarpılacakları o günlerine kavuşuncaya kadar bırak. )
52/46 Yevme la yuğni anhum keyduhum şey'en ve la hum yunsarun
( O gün hileleri tuzakları onlara hiçbir şeye fayda vermez. Onlara yardım da edilmez.  )
52/47 Ve inne fillezine zalemu azaben dune zalike ve lakinne ekserahum la ya'lemun
( Ve kesinlikle o zulmedenler hakkında, bundan başka da azap vardır. Lakin onların çoğunluğu bilmezler.  )
52/48 Vasbir li hukmi rabbike fe inneke bi a'yunina ve sebbih bi hamdi rabbike hiyne tekum
( Ve Rab’binin hükmü için sabret. Artık kesinlikle sen gözlerimizdesin. Ayağa kalktığın zaman Rab’bini övgü sözleriyle öv. )
52/49 Ve minel leyli fe sebbihhu ve idbaran nucum
( Ve gecede ve yıldızların ardından da O’nu öv. )
NECM 53/1 Ven necmi iza heva
( Ve yıldız aşağı indiğinde.  )
53/2 Ma dalle sahibukum ve ma ğava
( Arkadaşınız sapmadı ve azmadı.  )
53/3 Ve ma yentiku anil heva
( Ve hevese göre konuşmaz. )
53/4 İn huve illa vahyun yuha
( Kesinlikle o ancak vahyedilmiş vahiydir. )
53/5 Allemehu şedidul kuva
( Onu kuvveti şiddetli olan öğretti. )
53/6 Zu mirrah festeva
( Akıl ve görüş sahibidir. Böylece doğrulup dikildi. )
53/7 Ve huve bil ufukil a'la
( Ve o en yüksek ufuktadır. )
53/8 Summe dena fe tedella
( Sonra yaklaştı da sarktı.  )
53/9 Fe kane kabe kavseyni ev edna
( Artık mesafesi iki yay kadar veya daha yakındı.  )
53/10 Fe evha ila abdihi ma evha
( Böylece kuluna o vahyettiğini vahyetti. )
53/11 Ma kezebel fuadu ma raa
( Kalp o gördüğünü yalanlamadı. )
53/12 E fe tumarunehu ala ma yera
( O halde o gördükleri üzerine onunla uğraşacak mısınız? )
53/13 Ve lekad raahu nezleten uhra
( Ve onu başka sefer de inerken görmüştü. )
53/14 İnde sidratil munteha
( En son varış noktası Sidre’nin indinde. )
53/15 İndeha cennetul me'va
( Mekan bahçesi onun indindedir. )
53/16 İz yağşes sidrate ma yağşa
( Zamanında Sidre’yi o örten örttü. )
53/17 Ma zağal besaru ve ma tağa
( Gözü şaşmadı ve azmadı. )
53/18 Lekad raa min ayati rabbihil kubra
( Rab’binin ayetlerinden en büyüğünü gördü. )
53/19 E fe raeytumul late vel uzza
( Artık Lat’ı ve Uzza’yı gördünüz mü? )
53/20 Ve menates salisetel uhra
( Ve diğer üçüncü olan Menat’ı? )
53/21 E lekumuz zekeru ve lehul unsa
( Size erkek ve O’na kadın mı?  )
53/22 Tilke izen kismetun diyza
( O zaman bu insafsız bölüştürme. )
53/23 İn hiye illa esmaun semmeytumuh entum ve abaukum ma enzelellahu biha min sultan in yettebiune illaz zanne ve ma tehvel enfus ve lekad caehum min rabbihimul huda
( Kesinlikle onlar ancak, sizlerin ve babalarınızın o isimlendirdiğiniz isimlerdir. Allah onlar hakkında delil indirmedi. Kesinlikle ancak zanna ve nefislerin o heveslendiklerine tabi olurlar. Onlara Rab’lerinden yönlendirici geldi. )
53/24 Em lil insani ma temenna
( Ne temenni ederse insan için midir? )
53/25 Fe lillahil ahiratu ve ula
( Sonrası ve öncesi Allah içindir. )
53/26 Ve kem min melekin fis semavati la tuğni şefaatuhum şey'en illa min ba'di en ye'zenellahu li men yeşau ve yerda
( Ve Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimseye izin vermesinden sonra olması haricinde göklerdeki nice melekin af için vesile olmaları fayda vermez. )
53/27 İnnellezine la yu'minune bil ahirati le yusemmunel melaiket tesmiyetel unsa
( Kesinlikle o ahirete inanmayanlar, melekleri kadın isimleriyle isimlendiriyorlar. )
53/28 Ve ma lehum bihi min ilm in yettebiune illez zann ve innez zanne la yuğni minel hakki şey'a
( Ve onlara onun ilminden yoktur. Kesinlikle ancak zanna tabi olurlar. Kesinlikle zan gerçekten hiçbir şeye fayda vermez. )
53/29 Fe a'rid an men tevella an zikrina ve lem yurid illel hayated dunya
( O halde o bizi hatırlamaya yüz çevirmiş ve dünya hayatından başkasını istemeyen kimselerden yüz çevirip dön. )
53/30 Zalike mebleğuhum minel ilm inne rabbeke huve a'lemu bi men dalle an sebilihi ve huve a'lemu bi men ihteda
( Onların ilimden erişecekleri budur. Kesinlikle Rab’bin, Allah yolundan sapan kimseyi o bilir. Yönlenen kimseyi de o bilir. )
53/31 Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil erdi li yecziyellezine esau bima amilu ve yecziyellezine ahsenu bil husna
( Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah içindir. O kötülük yapanları, o yaptıklarından dolayı karşılıklandırmak için ve o güzellik yapanları güzellikle karşılıklandırmak için. )
53/32 Ellezine yectenibune kebairal ismi vel fevahişe illel lemem inne rabbeke vasiul mağfirah huve a'lemu bikum iz enşeekum minel erdi ve iz entum ecinnetun fi butuni ummehatikum fe la tuzekku enfusekum huve a'lemu bi men itteka
( Onlar günahın büyüklerinden ve ahlaksızlıklardan, küçük günahlar haricinde, kaçınırlar. Kesinlikle Rab’binin affı geniştir. O, sizi yerden inşa ettiği zamanı ve sizin annelerinizin karınlarında ceninler olduğunuz zamanı O bilir. O halde nefislerinizi temize çıkarmayın. O sakınan kimseyi bilir. )
53/33 E fe raeytellezi tevella
( O yüz çevireni gördün mü? )
53/34 Ve a'ta kalilen ve ekda
( Ve az vereni ve direneni? )
53/35 E indehu ilmul ğaybi fe huve yera
( Gaybın ilmi onun indindedir de o mu görür? )
53/36 E lem yunebbe’bima fi suhufi musa
( O Musa’nın sahifelerinde olanlardan haberdar edilmedi mi? )
53/37 Ve ibrahimellezi veffa
( Ve o vefalı olan İbrahim’inkindekiler? )
53/38 En la teziru vaziratun vizra uhra
( Ağırlığını, yükünü taşıyan başkasının ağırlığını, yükünü taşımaz diye. )
53/39 Ve en leyse lil insani illa ma sea
( Ve insan için çabalayıp çalışması haricinde yoktur diye. )
53/40 Ve enne sa'yehu sevfe yura
( Ve kesinlikle çabalayıp çalışması yakında görülür. )
53/41 Summe yuczahul cezael evfa
( Sonra o vefalı karşılık ile karşılıklandırılır. )
53/42 Ve enne ila rabbikel munteha
( Ve kesinlikle en son varış noktası Rab’binedir. )
53/43 Ve ennehu huve adhake ve ebka
( Ve kesinlikle O, O'dur güldüren ve ağlatan. )
53/44 Ve ennehu huve emate ve ahya
( Ve kesinlikle O, O'dur öldüren ve dirilten. )
53/45 Ve ennehu halekaz zevceyniz zekara vel unsa
( Ve kesinlikle O'dur, iki eşi, erkeği ve kadını yaratan. )
53/46 Min nutfetin iza tumna
( Akıtıldığında su damlasından. )
53/47 Ve enne aleyhin neş'etel uhra
( Ve kesinlikle diğer, sonraki inşa edip meydana getirme de O’nun üzerinedir. )
53/48 Ve ennehu huve ağna ve akna
( Ve kesinlikle O, gani kılan da kanaat ettiren de O'dur. )
53/49 Ve ennehu huve rabbuş şi'ra
( Ve kesinlikle O, O Şira’nın da Rab’bidir. )
53/50 Ve ennehu ehleke adenil ula
( Ve kesinlikle o, önce gelen Ad’i helak etti. )
53/51 Ve semude fe ma ebka
( Ve böylece Semud’u baki kılmadı.  )
53/52 Ve kavme nuhin min kabl innehum kanu hum azleme ve atğa
( Ve    Nuh kavmini. Kesinlikle onlar önceden zulmeden ve azan oldular. )
53/53 Vel mu'tefikete ehva
( Ve atarak tersine döndürdü. )
53/54 Fe ğaşşaha ma ğaşşa
( Böylece onları o örten örttü. )
53/55 Fe bi eyyi alai rabbike tetemara
( O halde Rab’binin hangi nimetlerinden şüphe duyuyorsun. )
53/56 Haza nezirun minen nuzuril ula
( Bu, ilk uyarıcılardan uyarıcıdır. )
53/57 Ezifetil azifeh
( Yaklaşan yaklaştı. )
53/58 Leyse leha min dunillahi kaşifeh
( Ona Allah’tan başka kaldırıp açacak yoktur. )
53/59 E fe min hazel hadisi ta'cebun
( O halde bu sözden mi şaşkınlık duyuyorsunuz? )
53/60 Ve tadhakune ve la tebkun
( Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz.  )
53/61 Ve entum samidun
( Ve sizler baş kaldırıyorsunuz. )
53/62 Fescudu lillahi va'budu
( Haydi Allah için yere kapanın ve kulluk edin.  )
KAMER 54/1 İkterabetis saatu venşakkal kamer
( Saat yaklaştı ve Ay yarıldı. )
54/2 Ve in yerav ayeten yu'ridu ve yekulu sihrun mustemir
( Ve eğer ayet görseler yüz çevirip dönerler ve "Daim sihir." derler. )
54/3 Ve kezzebu vettebeu ehvaehum ve kulli emrin mustekirr
( Ve yalanladılar ve heveslerine tabi oldular. Her iş karargahını bulur.  )
54/4 Ve lekad caehum minel enbai ma fihi muzdecer
( Ve onlara içinde kabullendirici, itaat ettirici, vazgeçirici özellik olan haberlerden geldi. )
54/5 Hikmetun baliğatun fe ma tuğnin nuzur
( Ulaşmış sırdır. Ama uyarılar fayda vermez. )
54/6 Fe tevelle anhum yevme yed'ud dai ila şey'in nukur
( O halde onlardan yüz çevir. O gün çağırıcı, görülmemiş tanınmamış şeye çağırır. )
54/7 Huşşean ebsarihum yahrucune minel ecdasi ke ennehum ceradun munteşir
( Gözleri dehşet, korku içinde mezarlarından çıkarlar. Kesinlikle onlar yayılan çekirgeler gibidirler. )
54/8 Muhtiine iled da’yekulul kafirune haza yevmun asir
( Çağırana doğru koşarlar. "Bu zorlu gün." derler. )
54/9 Kezzebet kablehum kavmu nuhin fe kezzebu abdena ve kalu mecnunun vezducir
( Onlardan önce Nuh Kavmi yalanladılar. Böylece kulumuzu yalanladılar ve "Cinli." dediler. Ve zorla engellendi. )
54/10 Fe dea rabbehu enni mağlubun fentesir
( Böylece Rab’bini çağırdı. "Kesinlikle ben mağlubum. Artık yardım et." )
54/11 Fe fetahna ebvabes semai bi main munhemir
( Böylece akıp dökülen su ile göğün kapılarını açtık. )
54/12 Ve feccernel erda uyunen feltekal mau ala emrin kad kudir
( Ve yeri pınarlar olarak fışkırttık da ölçülendirilmiş, takdir edilmiş iş üzerine sular birleşti. )
54/13 Ve hamelnahu ala zati elvahin ve dusur
( Ve onu levhalı ve perçinli olanların üzerinde taşıdık. )
54/14 Tecri bi a'yunina cezaen li men kane kufir
( O, inkar edilmiş kimse için karşılık olarak gözetimimizde akardı. )
54/15 Ve lekad teraknaha ayeten fe hel min muddekir
( Ve onu ayet olarak bıraktık. O halde düşünen yok mu? )
54/16 Fe keyfe kane azabi ve nuzur
( O halde azabım ve uyarılarım nasıl oldu?  )
54/17 Ve lekad yessernal kur'ane liz zikri fe hel min muddekir
( Ve Kur'an’ı hatırlama için kolaylaştırdık. O halde düşünen yok mu? )
54/18 Kezzebet adun fe keyfe kane azabi ve nuzur
( Ad yalanladı da azabım ve uyarılarım nasıl oldu? )
54/19 İnna erselna aleyhim rihan sarsaran fi yevmi nahsin mustemir
( Kesinlikle biz onların üzerine, uğursuzluğu daim olan günde soğuk, gürültülü kasırga rüzgarı gönderdik. )
54/20 Tenziun nase ke ennehum a'cazu nahlin munkair
( İnsanları çekip çıkarıyordu. Kesinlikle onlar sökülmüş hurma kütükleri gibiydiler. )
54/21 Fe keyfe kane azabi ve nuzur
( O halde azabım ve uyarılarım nasıl oldu? )
54/22 Ve lekad yessernel kur'ane liz zikri fe hel min muddekir
( Ve Kur'an’ı hatırlama için kolaylaştırdık. O halde düşünen yok mu? )
54/23 Kezzebet semudu bin nuzur
( Semud uyarıları yalanladılar. )
54/24 Fe kalu e beşeran minna vahiden nettebiuhu inna izen lefi dalalin ve suur
( Böylece "Bizden biri olan insana, ona mı tabi olacağız? Biz o zaman kesinlikle sapıklık ve çılgınlık içinde oluruz." dediler. )
54/25 E ulkiyez zikru aleyhi min beynina bel huve kezzabun eşir
( Hatırlama aramızdan onun üzerine mi atıldı? Bilakis o kibirli yalancıdır. )
54/26 Seya'lemune ğaden menil kezzabul eşir
( Kibirli yalancı kimdir yarın bilecekler. )
54/27 İnna mursilun nakati fitneten lehum fertekibhum vastabir
( Kesinlikle biz o dişi deveyi onlara sınav olarak gönderenleriz. O halde onları gözle ve sabret. )
54/28 Ve nebbi'hum ennel mae kismetun beynehum kulli şirbin muhtedar
( Ve kesinlikle suyun aralarında bölüştürüleceğini onlara haber ver. Her içiş hazırlanmıştır. )
54/29 Fe nadev sahibehum fe teata fe akar
( Böylece arkadaşlarına seslendiler. Uzanıp aldı da boğazladı. )
54/30 Fe keyfe kane azabi ve nuzur
( O halde azabım ve uyarılarım nasıl oldu? )
54/31 İnna erselna aleyhim sayhaten vahideten fe kanu ke heşimil muhtezir
( Kesinlikle biz onların üzerine tek çığlık gönderdik de ufalanmış kuru ot gibi oldular. )
54/32 Ve lekad yessernel kur'ane liz zikri fe hel min muddekir
( Ve Kur'an’ı hatırlama için kolaylaştırdık. O halde düşünen yok mu? )
54/33 Kezzebet kavmu lutin bin nuzur
( Lut kavmi uyarıları yalanladı? )
54/34 İnna erselna aleyhim hasiben illa ale lut necceynahum bi sehar
( Kesinlikle biz onların üzerine tozlu kasırga gönderdik. Lut ailesi hariç. Onları seher vakti kurtardık. )
54/35 Ni'meten min indina kezalike neczi men şeker
( İndimizden nimet olarak. O şükreden kimseleri işte böyle karşılıklandırırız. )
54/36 Ve lekad enzerahum batşetena fe temarav bin nuzur
( Ve onları şiddetle tutup kapmamıza karşı uyardı da uyarılara karşı şüphe duydular. )
54/37 Ve lekad raveduhu an dayfihi fe tamesna a'yunehum fe zuku azabi ve nuzur
( Ve onun misafirlerini arzuladılar da onların gözlerini silip yok ettik. O halde azabımı ve uyarılarımı tadın. )
54/38 Ve lekad sabbehahum bukraten azabun mustekirr
( Ve sabah, onları kararlı azap yakaladı. )
54/39 Fe zuku azabi ve nuzur
( O halde azabımı ve uyarılarımı tadın. )
54/40 Ve lekad yessernel kur'ane liz zikri fe hel min muddekir
( Ve Kur'an’ı hatırlama için kolaylaştırdık. O halde düşünen yok mu? )
54/41 Ve lekad cae ale fir'avnen nuzur
( Ve Firavun ailesine uyarı geldi. )
54/42 Kezzebu bi ayatina kulliha fe ehaznahum ahze azizin muktedir
( Hepsi ayetlerimizi yalanladılar da onları kudretli büyük tutuşla yakaladık. )
54/43 E kuffarukum hayrun min ulaikum em lekum beraetun fiz zubur
( İnkarcılarınız onlardan daha mı hayırlı? Kitaplarda size beraat mı var? )
54/44 Em yekulune nahnu cemiun muntesir
( "Biz yardımlaşan topluluğuz." mu derler? )
54/45 Se yuhzemul cem'u ve yuvelluned dubur
( Topluluk bozulacak ve arkalarına yüz çevirecekler. )
54/46 Belis saatu mev'iduhum ves saatu edha ve emerr
( Bilakis saat onlara vaad edilendir. Saat fecidir ve acıdır. )
54/47 İnnel mucrimine fi dalalin ve suur
( Kesinlikle suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler. )
54/48 Yevme yushabune fin nari ala vucuhihim zuku messe sekar
( O gün, yüzleri üzerinde ateşin içine sürüklenirler. Sekarın, ateşin dokunuşunu tadın. )
54/49 İnna kulle şey'in halaknahu bi kader
( Kesinlikle biz her şeyi ölçü ile yarattık. )
54/50 Ve ma emruna illa vahidetun ke lemhin bil besar
( Ve emrimiz tek haricindeki değildir. Göz kırpma gibidir. )
54/51 Ve lekad ehlekna eşyaakum fe hel min muddekir
( Ve benzer gruplarınızı helak ettik. O halde düşünen yok mu? )
54/52 Ve kulli şey'in fealuhu fiz zubur
( Ve o yaptıkları her şey kitapların içindedir. )
54/53 Ve kulli sağirin ve kebirin mustetar
( Ve hepsi, küçük ve büyük, satır satır yazılıdır.  )
54/54 İnnel muttekine fi cennatin ve neher
( Kesinlikle sakınanlar, bahçelerin ve nehirlerin içindedirler. )
54/55 Fi mak'adi sidkin inde melikin muktedir
( Kudretli hükümdarın indinde, doğruluk koltukları içindedirler. )
RAHMAN 55/1 Er rahman
( Şefkatli. )
55/2 Allemel kur'ane
( Kur'an’ı öğretti. )
55/3 Halekal insane
( İnsanı yarattı. )
55/4 Allemehul beyan
( Ona beyanı öğretti. )
55/5 Eş şemsu vel kameru bi husban
( Güneş ve Ay hesap iledir. )
55/6 Ven necmu veş şeceru yescudan
( Ve yıldızlar ve ağaçlar yere kapanırlar. )
55/7 Ves semae rafeaha ve vedaal mizan
( Ve gök, onu yükseltti ve ölçüyü ayırıp koydu. )
55/8 En la tatğav fil mizan
( Ölçüde azgınlık etmeyin. )
55/9 Ve ekimul vezne bil kisti ve la tuhsirul mizan
( Ve ölçüde tartıda kıstasla, adaletle durun ve ölçüyü eksiltip hasarlamayın. )
55/10 Vel erda vedaaha lil enam
( Ve yer, onu yaratıklar için koydu. )
55/11 Fiha fakihetun ven nahlu zatul ekmam
( Orada meyveler ve tomurcuklu hurmalıklar. )
55/12 Vel habbu zul asfi ver reyhan
( Yapraklı ve hoş kokulu tohum taneleri. )
55/13 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/14 Halekal insane min salsalin kel fahhar
( İnsanı pişmiş toprağa benzer balçıktan yarattı. )
55/15 Ve halekal canne min maricin min nar
( Ve cini dumansız ateş alevinden yarattı. )
55/16 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/17 Rabbul meşrikayni ve rabbul mağribeyn
( İki doğunun ve iki batının Rab’bi. )
55/18 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/19 Meracel bahreyni yeltekiyan
( İki denizi saldı ki kavuşurlar. )
55/20 Beynehuma berzahun la yebğiyan
( Aralarında perde vardır, azıp sınırı aşmazlar. )
55/21 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/22 Yahrucu minhumel lu'luu vel mercan
( Onlardan inci ve mercan çıkar. )
55/23 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/24 Ve lehul cevaril munşeatu fil bahri kel a'lam
( Ve büyük dağlar gibi inşa edilmiş olarak denizin içinde akanlar O’nadır. )
55/25 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/26 Kulli men aleyha fan
( Onun üzerinde olan tüm kimseler fanidir. )
55/27 Ve yebka vechu rabbike zul celali vel ikram
( Ve büyüklük ve ikram sahibi Rab’binin yüzü baki kalır. )
55/28 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/29 Yes'eluhu men fis semavati vel ardi kulle yevmin huve fi şe'ni
( Göklerde ve yerde olan kimseler onu sual ederler. Her gün o yeni iştedir. )
55/30 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/31 Senefruğu lekum eyyuhes sekalan
( Sizinle ilgileneceğiz, ey iki ağır kalabalık. )
55/32 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/33 Ya ma'şerel cinni vel insi in isteta'tum en tenfuzu min aktaris semavati vel ardi fenfuzu la tenfizune illa bi sultan
( Ey cin ve insan toplulukları, eğer göklerin ve yerin çaplarından nüfuz edip geçmeye istidatınız varsa, haydi ötesine geçin. Kuvvet, delil olmadan geçemezsiniz. )
55/34 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/35 Yurselu aleykuma şuvazun min narin ve nuhasun fe la tentesiran
( Üzerinize kızgın ateşten maden ve duman gönderilir de yardımlaşamazsınız. )
55/36 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/37 Fe izen şakkates semau fe kanet verdeten ked dihan
( Böylece gök yarılıp da kırmızı yağ gibi gül renginde olduğunda, )
55/38 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/39 Fe yevmeizin la yus'elu an zenbihi insun ve la can
( Artık o gün ne insana, ne de cine günahlarından sual edilmez. )
55/40 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/41 Yu'raful mucrimune bi simahum fe yu'hazu bin nevasiy vel akdam
( Suçlular simalarından bilinip tanınırlar. Böylece alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar. )
55/42 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/43 Hazihi cehennemulleti yukezzibu bihel mucrimun
( Bu, o suçluların yalanladığı cehennemdir. )
55/44 Yetufune beyneha ve beyne hamimin an
( Onun ve kaynar suyun arasında dolaşırlar. )
55/45 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/46 Ve li men hafe mekame rabbihi cennetan
( Ve Rab’lerinin makamından korkan kimseler için iki bahçe vardır. )
55/47 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/48 Zevata efnan
( İkisinde çeşitli ağaçlar, bitkiler. )
55/49 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/50 Fihima aynani tecriyan
( Onların içinde akan iki pınar vardır. )
55/51 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/52 Fihima min kulli fakihetin zevcan
( Onların içinde meyvelerin hepsinden iki eş. )
55/53 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/54 Muttekiine ala furuşin betainuha min istebrak ve cenel cenneteyni dan
( Astarları kalın ipekten döşeklerin üzerine yaslanıp otururlar. İki bahçenin meyvelerinin toplanması yakındır. )
55/55 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/56 Fihinne kasiratut tarfi lem yatmishunne insun kablehum ve la can
( Onların içinde, onlardan önce kendilerine ne insan, ne de cin dokunmamış kısa, saklı bakışlı kadınlar. )
55/57 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/58 Ke ennehunnel yakutu vel mercan
( Kesinlikle onlar yakut ve mercan gibidirler. )
55/59 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/60 Hel cezaul ihsani illel ihsan
( Güzelliğin, iyiliğin karşılığı ancak güzellik, iyilik değil midir? )
55/61 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/62 Ve min dunihima cennetan
( Ve onlardan başka iki bahçe vardır. )
55/63 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/64 Mudhammetan
( Yeşil nebatat hazrevat ile kaplı iki bahçe.  )
55/65 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/66 Fihima aynani neddahatan
( Onların içinde fışkıran iki pınar. )
55/67 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/68 Fihima fakihetun ve nahlun ve rumman
( Onların içinde meyveler, hurmalar ve nar.  )
55/69 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/70 Fihinne hayratun hisan
( Onların içinde hayırlı olanlar, güzel olanlar. )
55/71 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/72 Hurun maksuratun fil hiyam
( Çadırların içinde kısa, saklı bakışlı huriler. )
55/73 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/74 Lem yatmishunne insun kablehum ve la can
( Onlardan önce onlara ne insan, ne de cin dokunmamıştır. )
55/75 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/76 Muttekiine ala rafrafin hudrin ve abkariyyin hisan
( Yeşil yastıkların ve güzel döşeklerin üzerine yaslanıp otururlar. )
55/77 Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/78 Tebarakesmu rabbike zil celali vel ikram
( Büyüklük ve ikram sahibi Rab’binin ismi yücedir. )
VAKİA 56/1 İza veka'atil vaki'atu
( Vaka vaki olup geldiğinde.  )
56/2 Leyse li vak'atiha kazibetun
( Onun vakasını yalanlayacak yoktur. )
56/3 Hafidatun rafi'tun
( Alçaltıcıdır yükselticidir. )
56/4 İza ruccetil ardu reccen
( Yer sarsılmayla sarsıldığında. )
56/5 Ve bussetil cibalu bessen
( Ve dağlar parça parça dağıldığında, )
56/6 Ve fe kanet hebaen munbessen
( Ve parça parça toz olup dağıldığında, )
56/7 Ve kuntum ezvacen selaseten
( Üç eş olursunuz. )
56/8 Fe ashabul meymeneti ma ashabul meymeneti
( O halde sağ tarafın sahipleri. Nedir sağ tarafın sahipleri? )
56/9 Ve ashabul meş'emeti ma ashabul meş'emeti
( Ve sol tarafın sahipleri. Nedir solun sahipleri? )
56/10 Ves sabikunes sabikun
( Ve öne geçmiş olanlar öndedirler. )
56/11 Ulaikel mukarrabun
( İşte onlar yaklaştırılanlar. )
56/12 Fi cennatin na'im
( Bolluk bahçelerinin içinde. )
56/13 Sulletun minel evvelin
( Evvelkilerden çoğu. )
56/14 Ve kalilun minel ahirin
( Ve sonrakilerden azı. )
56/15 Ala sururin mevdunetun
( Cevherle işlenmiş koltukların, döşeklerin üzerinde, )
56/16 Muttekiine aleyha mutekabilin
( Karşılıklı olarak onlara yaslanıp oturanlardır. )
56/17 Yetufu aleyhim veldanun muhalledun
( Onların üzerinde ebedi çocuklar dolaşırlar. )
56/18 Bi ekvabin ve ebarika ve ke'sin min mein
( Akan su pınarlarından kadehlerle, ibriklerle ve kaselerle. )
56/19 La yusadda'une anha ve la yunzifun
( Ondan başları dönmez ve akılları giderilmez. )
56/20 Ve fakihetin min ma yetehayyerun
( Ve o beğendiklerinden meyveler. )
56/21 Ve lahmi tayrin min ma yeştehun
( Ve o iştahlandıklarından kuş eti. )
56/22 Ve hurun iynun
( Ve iri güzel gözlü huriler. )
56/23 Ke emsalil lu'luil meknun
( Saklı gizli inci misali gibi.  )
56/24 Cezaen bima kanu ya'melun
( O yapmış olduklarına karşılık olarak. )
56/25 La yesmeune fiha lağven ve la te'simen
( Orada yanlış boş söz ve günaha sokan söz duymazlar. )
56/26 İlla kilen selamen selamen
( "Selam selam." denmesi haricinde. )
56/27 Ve ashabul yemini ma ashabul yemin
( Ve sağın sahipleri. Nedir sağın sahipleri? )
56/28 Fi sidrin mahdudin
( Dalları eğilmiş dikensiz kirazlıklar içinde. )
56/29 Ve talhin mendudin
( Ve istifli muzlar. )
56/30 Ve zillin memdudin
( Ve uzatılmış gölgeler, )
56/31 Ve main meskubin
( Ve akıtılmış sular, )
56/32 Ve fakihetin kesiretin
( Ve pek çok meyveler, )
56/33 La maktu'atin ve la memnu'atin
( Kesilmemiş ve menedilmemiş, )
56/34 Ve furuşin merfu'atin
( Ve yükseltilmiş döşekler. )
56/35 İnna enşe'na hunne inşaen
( Kesinlikle biz o kadınları yeniden inşa ettik. )
56/36 Fe cealna hunne ebkaren
( Böylece onları bakireler kıldık, )
56/37 Uruben etraben
( Seven, düşkün yaşıt kadınlar, )
56/38 Li ashabil yemin
( Sağın sahipleri içindir. )
56/39 Sulletun minel evvelin
( Çoğu evvelkilerdendir.  )
56/40 Ve sulletun minel ahirin 
( Ve çoğu sonrakilerdendir.  )
56/41 Ve ashabuş şimali ma ashabuş şimali
( Ve solun sahipleri. Nedir solun sahipleri? )
56/42 Fi semumin ve hamimin
( İçe işleyen zehirli ateş ve kaynar suyun içindedirler. )
56/43 Ve zillin min yahmumin
( Ve kara dumandan gölgeler. )
56/44 La baridin ve la kerimin
( Soğuk değildir. Faydalı da değildir. )
56/45 İnnehum kanu kable zalike mutrefin
( Kesinlikle onlar bundan önce refah şımarıkları idiler. )
56/46 Ve kanu yusirrune alel hinsil azim
( Ve büyük günahta ısrar etmekteydiler. )
56/47 Ve kanu yekulune e iza mitna ve kunna turaben ve izamen e inne le meb'usune
( Ve "Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuzda mı? Kesinlikle biz dirilecek miyiz?" demekteydiler. )
56/48 E ve abaunel evvelun
( Ve evvelki babalarımız da mı? )
56/49 Kul innel evveline vel ahirin
( De ki: "Kesinlikle evvelkiler ve sonrakiler." )
56/50 Le mecmu'une ila mikati yevmin ma'lum
( Bilinen günün belirli zamanında, yerinde toplanacaklardır. )
56/51 Summe innekum eyyuhed dallunel mukezzibun
( Sonra kesinlikle sizler, ey sapmış yalanlayanlar )
56/52 Le akilune min şecerin min zekkum
( Zakkum ağacından yiyeceksiniz. )
56/53 Fe maliune minhel butun
( Böylece ondan karınlarınızı dolduracaksınız. )
56/54 Fe şaribune aleyhi minel hamim
( Böylece onun üzerine kaynar sudan içeceksiniz. )
56/55 Fe şaribune şurbel hiym
( Böylece susuzlukta kalmış develer gibi içeceksiniz. )
56/56 Haza nuzuluhum yevmed din
( Bu, onların din gününde misafirlikleridir, ağırlanışlarıdır. )
56/57 Nahnu halaknakum fe levla tusaddikun
( Biz yarattık sizi. O halde doğrulamanız gerekmez miydi? )
56/58 E fe reeytum ma tumnun
( O akıttığınızı gördünüz mü? )
56/59 E entum tahlukunehu em nahnul halikun
( Onu siz mi yarattınız? Biz miyiz yaratan? )
56/60 Nahnu kadderna beynekumul mevte ve ma nahnu bi mesbukin
( Aranızda ölümü biz takdir edip ölçülendirdik. Önüne geçilebilecek olanlar değiliz. )
56/61 Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fi ma la ta'lemun
( Misallerinizi değiştirmemize ve sizi o bilmediğinizle inşa etmemize.  )
56/62 Ve lekad alimtumun neş'etel'ula fe levla tezekkerun
( Ve ilk inşayı bildiniz. O halde hatırlamanız gerekmez miydi? )
56/63 E fe reeytum ma tahrusun
( O ektiğinizi gördünüz mü? )
56/64 E entum tezreunehu em nahnuz zari'un
( Onu siz mi ekip, bitirip yetiştiriyorsunuz? Biz mi ekip, bitirip yetiştiriyoruz? )
56/65 Lev neşa'u le cealnahu hutamen fe zaltum tefekkehun
( Şayet dileseydik onu kırpılmış parça kılardık da şaşırıp hayret ederdiniz. )
56/66 İnna le muğremun
( “Kesinlikle biz borçlananlarız." )
56/67 Bel nahnu mahrumun
( "Bilakis bizler mahrumlarız." )
56/68 E fe reeytumul ma elleziy teşrebun
( Böylece, o içtiğiniz suyu görmediniz mi? )
56/69 E entum enzeltumuhu minel mizni em nahnul munzilun
( Onu buluttan siz mi indirdiniz? Biz miyiz indiren? )
56/70 Lev neşa'u cealnahu ucacen fe levla teşkurun
( Şayet dileseydik onu acı kılardık. O halde şükretmeniz gerekmez miydi? )
56/71 E fe reeytumun nar elletiy turun
( Çakıp yaktığınız ateşi gördünüz mü? )
56/72 E entum enşe'tum şecereteha em nahnul munşiun
( Onun ağacını siz mi inşa ettiniz? Biz miyiz inşa eden? )
56/73 Nahnu cealnaha tezkireten ve meta'an lil mukvin
( Biz onu varlıklar için hatırlatma ve fayda kıldık. )
56/74 Fe sebbih bismi rabbikel azim
( O halde büyük Rab’binin ismini övgü sözleriyle öv. )
56/75 Fe la uksimu bi mevaki'in nucum
( Yıldızların mevkilerine yemin ederim. )
56/76 Ve innehu le kasemun lev ta'lemune azim
( Ve şayet bilirseniz, kesinlikle o büyük yemindir. )
56/77 İnnehu le kur'anun kerim
( Kesinlikle o faydalı Kur'an’dır. )
56/78 Fi kitabin meknun
( Gizlenip saklanmış kitabın içindedir. )
56/79 La yemessuhu illel mutahherun
( Ona temizlenmişlerin haricindekiler dokunamazlar. )
56/80 Tenzilun min rabbil alemin
( Alemlerin Rab’binden indirilmiştir. )
56/81 E fe bi hazel hadisi entum mudhinun
( O halde sizler bu sözü mü küçümseyenlersiniz? )
56/82 Ve tec'alune rizkakum ennekum tukezzibun
( Ve rızkınızı kesinlikle yalanlamanızdan mı ibaret kılıyorsunuz? )
56/83 Fe lev la iza beleğatil hulkum
( Ya boğaza eriştiği zaman, )
56/84 Ve entum hiyneizin tenzurun
( Ve sizler o zaman bakarsınız. )
56/85 Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsirun
( Ve bizler ona sizden daha yakınız ve lakin görmezsiniz. )
56/86 Fe lev la in kuntum ğayre medinin
( Ya şayet eğer borçlu değilseniz. )
56/87 Terci'uneha in kuntum sadikin
( Eğer doğrular iseniz, onu geri döndürsenize. )
56/88 Fe emma in kane minel mukarrebin
( Böylece ama eğer yaklaştırılanlardan ise, )
56/89 Fe ravhun ve reyhanun ve cennetu na'imin
( Artık rahatlık, hoş kokulular ve bolluk bahçesi. )
56/90 Ve emma in kane min ashabil yemin
( Ve ama eğer sağın sahiplerindense, )
56/91 Fe selamun leke min ashabil yemin
( O halde sağın sahiplerinden sana "Selam.". )
56/92 Ve emma in kane minel mukezzibined dallin
( Ve ama eğer sapmış yalanlayanlardansa, )
56/93 Fe nuzulun min hamim
( Artık kaynar sudan misafirlik, ağırlanma vardır. )
56/94 Ve tasliyetu cahim
( Ve cehenneme salınmadır, yaslanmadır. )
56/95 İnne haza le huve hakkul yakin
( Kesinlikle bu, o kesin gerçektir. )
56/96 Fe sebbih bismi rabbikel azim
( O halde büyük Rab’binin ismini övgü sözleriyle öv. )
HADİD 57/1 Sebbeha lillahi ma fis semavati vel ardi ve huvel azizul hakim
( Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ı övgü sözleriyle överler. O yücedir hakimdir. )
57/2 Lehu mulkus semavati vel ardi yuhyiy ve yumitu ve huve ala kulli şey'in kadir
( Göklerin ve yerin mülkü O’nadır. Diriltir ve öldürür. O her şeye gücü yetendir. )
57/3 Huvel evvelu vel ahiru vez zahiru vel batinu ve huve bi kulli şey'in alim
( İlk ve sonraki, açık ve gizli O'dur. O her şeyi bilendir. O her şeyi bilendir. )
57/4 Huvellezi halekas semavati vel arda fi sitteti eyyamin summesteva alel arşi ya'lemu ma yelicu fil ardi ve ma yahrucu minha ve ma yenzilu mines semai ve ma ya'rucu fiha ve huve meakum  eyne ma kuntum vallahu bima ta'melune besir
( Gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. Yerin içine ne girerse ve ondan ne çıkarsa ve gökten ne inerse ve onun içine ne yükselirse O bilir. Her nerede olursanız, O sizinle birliktedir. Allah ne yaptığınızı görendir. )
57/5 Lehu mulkus semavati vel ardi ve ilellahi turce'ul umur
( Göklerin ve yerin mülkü O’nadır. İşler Allah’a döndürülür. )
57/6 Yulicul leyle fin nehari ve yulicun nehare fil leyli ve huve alimun bi zatis sudur
( Geceyi gündüzün içine sokar ve gündüzü de gecenin içine sokar. O göğüslerin özünü bilendir. )
57/7 Aminu billahi ve resulihi ve enfiku min ma cealekum mustahlefine fihi fellezine amenu minkum ve enfeku lehum ecrun kebir
( Allah’a  ve O’nun resulüne inanın.  Onun içinde size halef bıraktıklarımızdan harcayın. Sizlerden o inananlar ve harcayanlar, artık büyük ödül onlaradır. )
57/8 Ve ma lekum la tu'minune billahi ver resulu yed'ukum li tu'minu bi rabbikum ve kad ehaze misakakum in kuntum mu'minin
( Ve ne oldu size de Allah’a  ve O’nun resulüne inanmıyorsunuz? Sizi Rab’binize inanmaya çağırdı. Sözünüzü aldı, eğer inananlarsanız. )
57/9 Huvellezi yunezzilu ala abdihi ayeten beyyinatin li yuhricekum minez zulimati ilen nur ve innellahe bikum le raufun rahim
( Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulunun üzerine açıklayıcı ayetler indiren O'dur. Kesinlikle Allah size iyidir, şefkatlidir, merhametlidir. )
57/10 Ve ma lekum en la tunfiku fi sebilellahi ve lillahi mirasus semavati vel ardi la yesteviy minkum men enfeka min kablil fethi ve katele ulaike a'zamu dereceten minellezine enfeku min ba'du ve katelu ve kullen ve'adallahul husna vallahu bima ta'melune habir
( Ve ne oldu size ki Allah yolunda harcamazsınız? Göklerin ve yerin mirası Allah içindir. Sizlerden, açılıştan önce harcayan ve savaşan eşit olmaz. İşte onlar sonradan harcayanlardan ve savaşanlardan derece olarak daha büyüktürler.  Allah hepsine güzelliği vaad etmiştir. Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
57/11 Men zellezi yukridullahe kardan hasenen fe yuda'ifehu lehu ve lehu ecrun kerim
( Kim Allah’a  güzel borç verirse, onu ona kat kat artırır. Faydalı ödül de onadır. )
57/12 Yevme terel mu'minine vel mu'minati yes'a nuruhum beyne eydihim ve bi eymanihim buşrakumul yevme cennatun tecri min tahtihel enharu halidune fiha zalike huvel fevzul azim
( O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları aydınlıkları önlerinde ve sağlarında koşar görürsün. Bugün müjdeniz, altlarından nehirler akan, içinde ebedi olacağınız bahçelerdir. İşte bu, o büyük kurtuluştur. )
57/13 Yevme yekulul munafikune vel munafikatu lillezine amenunzurna naktebis min nurikum kilerci'u veraekum feltemisu nuren fe duribe beynehum bi surin lehu babun batinuhu fihirrahmetu ve zahiruhu min kibelihul azab
( O gün ikiyüzlü erkekler ve ikiyüzlü kadınlar, o inananlara "Bize bakın. Aydınlığınızdan alalım." derler. "Arkanızı dönün de aydınlık arayın." denilir. Böylece onların aralarına kapısı olan sur vurulur. Onun gizlisi, içinde rahmet ve onun görüneni yan tarafından azaptır. )
57/14 Yunadunehum e lem nekun meakum  kalu bela ve lakinnekum fetentum enfusekum ve terabbastum vertebtum ve ğarretkumul emaniyyu hatta cae emrullahi ve ğarrekum billahil ğarur
( Onlara seslenirler "Sizinle birlikte olmadık mı?" "Evet. Lakin kesinlikle siz nefislerinizi fitnelediniz, gözlediniz ve şüphelendiniz. Sizi kuruntular, saplantılı istekler aldattı. Nihayet Allah’ın emri geldi. Aldatan sizi Allah ile aldattı." derler. )
57/15 Fel yevme la yu'hazu minkum fidyetun ve la minellezine keferu me'vakumun naru hiye mevlakum ve bi'sel mesir
( O halde bugün ne sizden, ne de o inkar edenlerden fidye alınmaz. Mevkiniz ateştir. Dostunuz odur. Ne kötü varış yeridir.  )
57/16 E lem ye'ni lillezine amenu en tahşe'a kulubuhum li zikrillahi ve ma nezele minel hakki ve la yekunu kellezine utul kitabe min kablu fe tale aleyhimul emedu fe kaset kulubuhum ve kesirun minhum fasikun
( O inananlar için, Allah’ın hatırlamasından ve gerçekten indirdiğimizden kalplerinin ürperme zamanı gelmedi mi? Ve üzerlerinden uzun zaman geçip de kalpleri katılaşan o önceden kitap verilenler gibi olmasınlar. Onlardan çoğu günahkarlardı. )
57/17 İ'lemu ennallahe yuhyil arda ba'de mevtiha kad beyyenna lekumul ayati le'allekum ta'kilun
( Bilin ki kesinlikle Allah yeri ölümünden sonra diriltir. Size ayetleri açıkladık. Umulur ki akıl edersiniz. )
57/18 İnnel musaddikine vel musaddikati ve akredullahe kardan hasenen yuda'afu lehum ve lehum ecrun kerim
( Kesinlikle sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar ve Allah’a  güzel borç verenler, onlara kat kat artırılır ve faydalı ödül onlaradır. )
57/19 Vellezine amenu billahi ve rusulihi ulaike humus siddikune veş şuhedau’inde rabbihim lehum ecruhum ve nuruhum vellezine keferu ve kezzebu bi ayatina ulaike ashabul cahim
( Ve o Allah’a  ve O’nun resullerine inananlar, işte onlar Rab’lerinin indinde doğru olanlar ve şahit olanlardır. Ödülleri ve aydınlıkları onlaradır. O inkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar. İşte onlar cehennemin sahipleridir. )
57/20 İ'lemu ennemel hayatud dunya le'ibun ve lehvun ve zinetun ve tefahurun beynekum ve tekasurun fil emvali vel evladi ke meseli ğaysin a'cebel kuffare nebatuhu summe yekunu hutamen ve fil ahireti azabun şeduydun ve mağfiretun min allahi ve ridvanun ve mel hayatud dunya illa meta'ul ğurur
( Bilin ki o dünya hayatı kesinlikle oyundur, eğlencedir, süstür, aranızda övünmedir, mallardan ve çocuklardan çoğaltmadır. Bitirip yetiştirdiği, ekincilerin hoşuna giden yağmur misali gibidir. Sonra kırpılmış parça olur. Ahirette şiddetli azap, Allah’tan af ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı maddi fayda haricindeki değildir. )
57/21 Sabiku ila mağfiretin min rabbikum ve cennetin arduha ke ardis semai vel ardi u'iddet lillezine amenu billahi ve rusulihi zalike fadlullahi yu'tihi men yeşa'u vallahu zul fadlil azim
( Rab’binizden affa, Allah’a  ve O’nun resullerine inananlar için yayılıp düzenlenmiş, genişliği yerin ve göğün genişliği gibi olan cennete ilerleyin. Bu Allah’ın üstünlüğüdür, lütfudur. Onu dilediği kimseye verir. Allah büyük üstünlük, lütuf sahibidir. )
57/22 Ma esabe min musibetin fil ardi ve la fi enfusikum illa fi kitabin min kabli en nebreeha inne zalike alellahi yesir
( Yerde ve nefislerinizde, biz onu yaratmadan önce kitabın içinde olanın haricinde musibet isabet etmez. Kesinlikle bu Allah’a  kolaydır. )
57/23 Li keyla te'sev ala ma fatekum ve la tefrahu bima atakum vallahu la yuhibbu kulle muhtalin fehur
( O size kaybettirdiğine, yitirttiğine üzülmeyesiniz. O size verdiğinden dolayı da ferahlayıp sevinmeyesiniz. Allah şımaranların, övünenlerin hiçbirini sevmez. )
57/24 Ellezine yebhalune ve ye'murunen nase bil buhli ve men yetevelle fe innallahe huvel ğaniyyul hamid
( Onlar cimrilik ederler ve insana cimriliği emrederler. Kim yüz çevirirse, kesinlikle Allah, O ganidir övülesidir. )
57/25 Lekad erselna rusulena bil beyyinati ve enzelna meahumul kitabe vel mizane li yekumen nasu bil kisti ve enzelnel hadide fihi be'sun şedidun ve menafiu lin nasi ve li ya'lemallahu men yensuruhu ve rusulehu bil ğaybi innallahe kaviyyun aziz
( Resullerimizi deliller ile gönderdik. İnsanların ölçülü olmaları için onlarla birlikte kitabı ve ölçüyü indirdik. İçinde insanlar için şiddetli azap, zorluk ve fayda olan demiri de indirdik. Allah’ın, O’na ve resullerine gıyabında yardım edenleri bilmesi içindir. Kesinlikle Allah kuvvetlidir yücedir. )
57/26 Ve lekad erselna nuhan ve ibrahime ve cealna fi zurriyyetihimen nubuvvete vel kitabe fe minhum muhtedin ve kesirun minhum fasikun
( Ve Nuh’u, İbrahim’i gönderdik. Soylarının içine haberciliği ve kitabı getirdik. Onlardan yönlendirilenler vardı ve onlardan çoğu günahkarlardı. )
57/27 Summe kaffeyna ala asarihim bi rusulina ve kaffeyna bi iysebni meryeme ve ateynahul incile ve cealna fi kulubillezinettebe'uhu re'feten ve rahmeten ve rehbaniyyetenibtede'uha ma ketebnaha aleyhim illebtiğae ridvanillahi fe ma re'avha hakka ri'ayetiha fe ateynellezine amenu minhum ecrehum ve kesirun minhum fasikun
( Sonra onların izleri üzerine resullerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı gönderdik. O'na İncil’i verdik. O'na tabi olanların kalplerinde yücelik ve rahmet oluşturduk. Ruhbanlık, rahiplik ise, onu yarattılar. Onu üzerlerine biz yazmadık. Ancak Allah rızasını, hoşnutluğunu aradılar da ona gerçekten gereği gibi uymadılar. Böylece onlardan o inananlara ödüllerini verdik. Onlardan çoğu günahkarlardır. )
57/28 Ya eyyuhellezine amenuttekullahe ve aminu bi resulihi yu'tikum kifleyni min rahmetihi ve yec'al lekum nuren temşune bihi ve yağfir lekum vallahu ğafurun rahim
( Ey o inananlar, Allah’tan sakının ve resulüne inanın. Size rahmetinden iki nasip verir. Size, onunla yürüyeceğiniz aydınlığı oluşturur. Size af eyler. Allah affedendir merhametlidir. )
57/29 Li en la ya'leme ehlul kitabi en la yakdirune ala şey'in min fadlillahi ve ennel fadle bi yedillahi yu'tiyhi men yeşa'u vallahu zul fadlil azim
( Kitabın sahipleri, Allah’ın üstünlüğünden, lütfundan hiçbir şeye muktedir olamayacaklarını iyi bilsinler. Kesinlikle üstünlük, lütuf Allah’ın elindedir. Onu dilediği kimseye verir. Allah büyük üstünlük, lütuf sahibidir. )
MUCADELE 58/1 Kad semi'allahu kavlelletiy tucadiluke fi zevciha ve teştekiy ilellahi vallahu yesmeu tehavurekuma innallahe semi'un basir
( Eşi hakkında seninle mücadele eden ve Allah’a  şikayet eden kadının sözünü Allah duydu. Allah konuşmanızı duyar. Kesinlikle Allah duyandır, görendir.  )
58/2 Ellezine yuzahirune minkum min nisaihim ma hunne ummehatihim in ummehatuhum illellaiy velednehum ve innehum leyekulune munkeren minel kavli ve zuren ve innallahe le afuvvun ğafur
( Sizlerden kadınlarını anneleri gibi görenler, onlar onların anneleri değildir. Kesinlikle onları anneleri ancak onları doğurandır. Kesinlikle onlar sözden kötü ve yalan olanı söylerler. Kesinlikle Allah affedendir bağışlayandır. )
58/3 Vellezine yuzahirune min nisaihim summe ye'udune li ma kalu fe tahriru rekabetin min kabli en yetemassa zalikum tu'azune bihi vallahu bima ta'melune habir
( Ve o kadınlarını anneleri gibi görenler, sonra o söylediklerinden dönenler, dokunmadan önce köleyi hür kılmalıdırlar. Size onunla öğütlenen budur. Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
58/4 Fe men lem yecid fe siyamu şehreyni mutetabi'ayni min kabli en yetemassa fe men lem yesteti fe it'amu sittine miskinen zalike li tu'minu billahi ve resulihi ve tilke hududullahi ve lil kafirine azabun elim
( O halde kim imkan bulamazsa, dokunmadan önce iki ay ard arda oruç tutsun. Kimin istidatı yoksa, altmış yoksulu yedirsin. Bu, Allah’a  ve O’nun resulüne inanmanız içindir. Bunlar Allah’ın hudutlarıdır. İnkarcılar için elim azap vardır. )
58/5 İnnellezine yuhaddunellahe ve rasulehu kubitu kema kubitellezine min kablihim ve kad enzelna ayatin beyyinatin ve lil kafirine azabun muhin
( O Allah’a  ve O’nun resulüne karşı gelenler, kesinlikle o onlardan öncekilerin alçaltıldıkları gibi alçaltılırlar. Ayetleri açık delil olarak indirdik. alçaltıcı hakir eden azap inkarcılar içindir. )
58/6 Yevme yeb'asuhumullahu cemian fe yunebbiuhum bima amilu ahsahullahu ve nesuhu vallahu ala kulli şey'in şehid
( O gün Allah onları topluca diriltir de onlara o yaptıklarını haber verir. Allah onları saymıştır. O'nu unuttular. Allah her şeye şahittir. )
58/7 E lem tere ennallahe ya'lemu ma fis semavati ve ma fil ardi ma yekunu min necva selasetin illa huve rabiuhum ve la hamsetin illa huve sadisuhum ve la edna min zalike ve la eksere illa huve meahum  eyne ma kanu summe yunebbiuhum bima amilu yevmel kiyameti innallahe bi kulli şey'in alim
( Kesinlikle Allah’ın, göklerde ne varsa ve yerde ne varsa bildiğini görmüyor musunuz? Üç kişi arasındaki gizli fısıltı, O onlardan dördüncüsü olmadan olmaz. Beş kişi arasındaki, O onlardan altıncısı olmadan olmaz. Ne bundan daha azı, ne de çoğu, O'nun onlarla birlikte olduğu zaman haricinde olmaz. Sonra, ayağa kalkış gününde, onlara o yaptıklarını haber verir. Kesinlikle Allah her şeyi bilendir. )
58/8 E lem tere ilellezine nuhu anin necva summe ye'udune li ma nuhu anhu ve yetenacevne bil ismi vel udvani ve ma'siyetir resuli ve iza cauke hayyevke bima lem yuhayyike bihillahu ve yekulune fi enfusihim lev la yuazzibunallahu bima nekulu hasbuhum cehennemu yaslevneha fe bi'sel masir
( Gizli fısıltıdan menedilip de sonra o menedildiklerine dönenleri, günah ile gizli fısıldaşmalarını, düşmanlığı ve o resule isyanı görmedin mi? Ve sana geldiklerinde, Allah’ın "Haydi gel." demediği gibi "Haydi gel." diyorlar sana. Nefislerinin içinde, "Allah o söylediklerimizden dolayı azap etmeli değil miydi?" derler. Onların gereği cehennemdir. Oraya yakınlaşıp yaslanacaklar. Artık ne kötü varış yeridir. )
58/9 Ya eyyuhellezine amenu iza tenaceytum fe la tetenacev bil ismi vel udvani ve ma'siyetir resuli ve tenacev bil birri vet takva vettekullahelleziy ileyhi tuhşerun
( Ey o inananlar, gizli fısıldaştığınızda, günahı, düşmanlığı ve resule isyanı gizli fısıldaşmayın. İyiliği ve sakınmayı gizli fısıldaşın. O kendisine toplanacağınız Allah’tan sakının. )
58/10 İnnemen necva mineş şeytani li yahzunellezine amenu ve leyse bi darrihim şey'en illa bi iznillahi ve alellahi fel yetevekkelil mu'minun
( Kesinlikle o gizli fısıltı, o inananları hüzünlendirmek için şeytandandır. Onlara, Allah’ın izni haricinde hiçbir şeye zarar veremez. O halde inananlar Allah’a  dayanıp sığınsınlar. )
58/11 Ya eyyuhellezine amenu iza kile lekum tefessehu fil mecalisi fefsehu yefsehillahu lekum ve iza kilenşuzu fenşuzu yerfe'illahullezine amenu minkum vellezine utul ilme derecatin vallahu bima ta'melune habir
( Ey o inananlar, size "Meclislerde yer açın." denildiğinde yer açın. Allah size yer açar. "Kalkın." denildiğinde kalkın ki Allah sizden o inananları ve o ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah ne yaptığınızdan haberdardır.  )
58/12 Ya eyyuhellezine amenu iza naceytumur resule fe kaddimu beyne yedey necvakum sadekaten zalike hayrun lekum ve atheru fe in lem tecidu fe innallahe ğafurun rahim
( Ey o inananlar, resul ile gizli konuştuğunuzda, gizli fısıltınız öncesinde sadaka takdim edin. Bu size daha hayırlıdır ve daha temizdir. Ancak bulamazsanız, artık kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
58/13 E eşfaktum en tukaddimu beyne yedey necvakum sadekatin fe iz lem tef'alu ve taballahu aleykum fe ekimus salate ve atuz zekate ve etiy'allahe ve resulehu vallahu habirun bima ta'melun
( Gizli fısıltınız öncesinde sadaka takdim etmekten korktunuz da mı yapmadınız? Üzerinize tevbe eyler. O halde duaya kalkın, zekatı verin ve Allah’a  ve O’nun resulüne itaat edin. Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
58/14 E lem tere ilellezine tevellev kavmen ğadiballahu aleyhim ma hum minkum ve la minhum ve yahlifune alel kezibi ve hum ya'lemun
( Allah’ın o üzerlerine öfke eylediği kavime yüz çevirenleri görmedin mi? Onlar sizlerden ve onlardan değildirler. Onlar bile bile yalan üzerine yemin ederler. )
58/15 E'addallahu lehum azaben şediden innehum sae ma kanu ya'melun
( Allah onlara şiddetli azap hazırladı. Kesinlikle onların o yapmakta oldukları kötüdür. )
58/16 İttehazu eymanehum cunneten fe saddu an sebilillahi fe lehum azabun muhin
( Yeminlerini kalkan edindiler de Allah yolundan engelleyip döndürdüler. Artık alçaltıcı hakir eden azap onlaradır. )
58/17 Len tuğniye anhum emvaluhum ve la evladuhum min allahi şey'en ulaike ashabun nari hum fiha halidun
( Onlara ne malları, ne de çocukları Allah’a  karşı hiçbir şeye fayda sağlamadı. İşte onlar ateşin sahipleridirler. Onlar orada ebedidirler. )
58/18 Yevme yeb'asuhumullahu cemian fe yahlifune lehu kema yahlifune lekum ve yahsebune ennehum ala şey'in e la innehum humul kazibun
( O gün Allah onları topluca diriltir de ona, o size yemin ettikleri gibi yemin ederler. Kesinlikle bir şeyin üzerinde olduklarını sanarlar. İyi bilin ki kesinlikle onlar, onlar yalancılardır.  )
58/19 İstahveze aleyhimuş şeytanu fe ensahum zikrallahi ulaike hizbuş şeytan e la inne hizbeş şeytani humul hasirun
( Şeytan onların üzerini istila etti de onlara Allah’ı hatırlamayı unutturdu. İşte onlar şeytanın grubudurlar. İyi bilin ki, kesinlikle şeytanın grubu, onlar hasarlanırlar. )
58/20 İnnellezine yuhaddunallahe ve resulehu ulaike fil ezellin
( O Allah’a  ve O’nun resulüne karşı gelenler, işte onlar kesinlikle en zelillerin içindedirler. )
58/21 Ketaballahu le ağlibenne ene ve rusuli innallahe kaviyyun aziz
( Allah "Kesinlikle ben ve resullerim yeneceğiz." yazmıştır. Kesinlikle Allah kuvvetlidir yücedir.  )
58/22 La tecidu kavmen yu'minune billahi vel yevmil ahiri yuvaddune men haddallahe ve resulehu ve lev kanu abaehum ev ebnaehum ev ihvanehum ev aşiretehum ulaike ketebe fi kulubihimul imane ve eyyedehum bi ruhin minhu ve yudhiluhum cennatin tecriy min tahtihel enharu halidine fiha radiyallahu anhum ve radu anhu ulaike hizbullahi e la inne hizballahi humul muflihun
( Allah’a ve sonraki güne inanıp da Allah’a  ve O’nun resulüne karşı gelenleri, şayet babaları veya oğulları veya kardeşleri veya aşiretleri dahi olsa, seven kavim bulamazsınız. İşte onların kalplerinin içine inanç yazmıştır. Onları O’ndan ruh ile desteklemiştir. Onları altlarından nehirler akan, içinde ebedi olacakları bahçelere sokar. Allah onlardan razı, hoşnut olmuştur. Onlar da O’ndan razı, hoşnut olmuşlardır. İşte onlar Allah’ın gruplarıdır. İyi bilin ki kesinlikle Allah’ın grubu, onlar iflah olanlardır. )
HAŞR 59/1 Sebbeha lillahi ma fis semavati ve ma fil ardi ve huvel azizul hakim
( O göklerdekiler ve o yerdekiler Allah’ı övgü sözleriyle överler. O yücedir hakimdir. )
59/2 Huvellezi ahrecellezine keferu min ehlil kitabi min diyarihim li evvelil haşri ma zanantum en yahrucu ve zannu ennehum mani'atuhum husunuhum min allahi fe etahumullahu min haysu lem yahtesibu ve kazefe fi kulubihimur ru'be yuhribune buyutehum bi eydihim ve eydil mu'minine fa'tebiru ya ulil ebsar
( İlk toplanmada, kitap sahiplerinden o inkar edenleri yurtlarından çıkaran O'dur. Çıkaracağını zannetmediniz. Kesinlikle onlar, kalelerinin onları Allah’tan koruyacağını zannettiler. Ancak Allah onlara hesap edemedikleri yerden yetti. Kalplerinin içine korku attı. Evlerini kendi elleriyle ve inananların elleriyle harab ediyorlardı. O halde ibret alın ey gözleri, görüşleri olanlar. )
59/3 Ve lev la en keteballahu aleyhimul celae le azzebehum fid dunya ve lehum fil ahireti azabun nar
( Ve şayet Allah üzerlerine gurbet, sürgün yazmasaydı, onlara dünyada azap ederdi. Ahirette ateş azabı onlaradır. )
59/4 Zalike bi ennehum şakkullahe ve resulehu ve men yuşakkillahe fe innallahe şedidul ikab
( Bu, kesinlikle onların Allah’a  ve O’nun resulüne karşı gelmelerindendir. Kim Allah’a  karşı gelirse, artık kesinlikle Allah azabı şiddetli olandır. )
59/5 Ma kata'tum min liynetin ev terektumuha kaimeten ala usuliha fe bi iznillahi ve li yuhziyel fasikin
( O hurmalıklardan kesmeniz veya orada kökleri üzerinde baki olarak bırakmanız ancak Allah’ın izniyledir. Günahkarları rezil etmesi içindir. )
59/6 Ve ma efaallahu ala resulihi minhum fe ma evceftum aleyhi min haylin ve la rikabin ve lakinnallahe yusallitu rusulehu ala men yeşa'u vallahu ala kulli şey'in kadir
( Ve onlardan resulüne o vefa edip verdikleri, siz onun üzerine ne at, ne de köle sürmediniz. Lakin Allah dilediği kimseye resullerini salıp gönderir. Allah her şeye gücü yetendir. )
59/7 Ma efaallahu ala resulihi min ehlil kura fe lillahi ve lir resuli ve li zil kurba vel yetama vel mesakini vebnis sebili keyla yekune duleten beynel ağniyai minkum ve ma atakumur resulu fe huzuhu ve ma nehakum anhu fentehu vettekullahe innallahe şedidul ikab
( Allah’ın, şehirlerin sahiplerinden resule o vefa edip verdikleri, Allah’a, resulüne, yakınlığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlaradır ki sizlerden zenginlerin arasında dolaşan gibi olmasın. Resul size ne verirse onu alın. Size neyi yasakladıysa, menettiyse ondan kaçının. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah azabı şiddetli olandır. )
59/8 Lil fukarail muhacirin ellezine uhricu min diyarihim ve emvalihim yebteğune fadlen min allahi ve ridvanen ve yensurunellahe ve resulehu ulaike humus sadikun
( Yurtlarından ve mallarından çıkarılmış, ayırılmış fakirler içindir. Allah’tan üstünlüğü, lütfu ve rızayı ararlar. Allah’a  ve O’nun resulüne yardım ederler. İşte onlar, onlar doğrulardır. )
59/9 Vellezine tebevveud dare vel imane min kablihim yuhibbune men hacere ileyhim ve la yecidune fi sudurihim haceten min ma utu ve yu'sirune ala enfusihim ve lev kane bihim hasasatun ve men yuka şuhha nefsihi fe ulaike humul muflihun
( Ve o onlardan önce yurtta yerleşip makam tutanlar ve onlardan inananlar, onlara göç edip ayrılanları severler. O verilenden göğüslerinde ihtiyaç bulmazlar. Şayet ihtiyaçları olsa dahi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, artık işte onlar, onlar iflah olurlar. )
59/10 Vellezine cau min ba'dihim yekulune rabbenağfir lena ve li ihvaninellezine sebekuna bil imani ve la tec'al fi kulubina ğullen lillezine amenu rabbena inneke raufun rahim
( Ve o onlardan sonra gelenler, "Rab’bimiz bize ve bizi inançta geçen kardeşlerimize af eyle. O inananlar için kalplerimizin içinde kin oluşturma. Rab’bimiz kesinlikle sen esirgeyensin merhametlisin." derler. )
59/11 E lem tere ilellezine nafeku yekulune li ihvanihimullezine keferu min ehlil kitabi lein uhrictum lenahrucenne meakum  ve la nutiy'u fikum ehaden ebeden ve in kutiltum lenensurennekum vallahu yeşhedu innehum le kazibun
( O kitap sahiplerinden inkar eden kardeşlerine "Eğer çıkarsanız biz de sizinle birlikte çıkarız. Hakkınızda kimseye ebediyen itaat etmeyiz. Eğer savaşırsanız kesinlikle size yardım ederiz." diyen ikiyüzlüleri görmedin mi? Ve Allah, kesinlikle onların yalancılar olduklarına şahitlik eder. )
59/12 Lein uhricu la yahrucune meahum  ve lein kutilu la yensurunehum ve lein nesaruhum leyuvellunel edbare summe la yunsarun
( Eğer çıkarılırlarsa, onlarla birlikte çıkmazlar. Eğer savaşılırlarsa onlara yardım etmezler. Eğer yardım ederlerse arkalarını dönerler, sonra da yardım etmezler. )
59/13 Le entum eşeddu rehbeten fi sudurihim min allahi zalike bi ennehum kavmun la yefkahun
( Sizler, onların göğüslerinde korku olarak Allah’tan daha şiddetlisiniz. Bu kesinlikle onların anlamayan kavim olmalarındandır. )
59/14 La yukatilunekum cemian illa fi kuran muhassenetin ev min verai cudurin be'suhum beynehum şedidun tahsebuhum cemian ve kulubuhum şetta zalike bi ennehum kavmun la ya'kilun
( Sağlam korunmuş üstün şehirlerde veya duvarların arkasında olmaları haricinde sizinle topluca savaşamazlar. Onların kendi aralarında kötülükleri zorlukları şiddetlidir. Toplanmış olduklarını sanarsın. Onların kalpleri dağınıktır. Bu kesinlikle onların akıl etmeyen kavim olmalarındandır. )
59/15 Ke meselillezine min kablihim kariben zaku vebale emrihim ve lehum azabun elim
( O onlardan öncekilerin misalleri, işlerinin günahını yakın zamanda tadanlar gibidir. Elim azap onlaradır. )
59/16 Ke meseliş şeytani iz kale lil insanikfur fe lemma kefere kale inni beriun minke inni ehafullahe rabbel alemin
( Zamanında insana "İnkar et." diyen şeytanın misali gibidir. Böylece inkar ettiğinde "Kesinlikle ben senden beriyim. Kesinlikle ben alemlerin Rab’bi Allah’tan korkarım." der. )
59/17 Fe kane akibetehuma ennehuma fin nari halideyni fiha ve zalike cezauz zalimin
( Böylece onların sonu, kesinlikle onların ikisinin de ebediyen ateşte olması oldu. Bu zalimlerin karşılığıdır. )
59/18 Ya eyyuhellezine amenuttekullahe vel tenzur nefsun ma kaddemet li ğadin vettekullahe innallahe habirun bima ta'melun
( Ey o inananlar, Allah’tan sakının. Nefis yarın için ne sunduğuna baksın. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
59/19 Ve la tekunu kellezine nesullahe fe ensahum enfusehum ulaike humul fasikun
( Ve o Allah’ı unutanlar gibi olmayın. Böylece onlara nefislerini unutturdu. İşte onlar, onlar günahkarlardır. )
59/20 La yesteviy ashabun nari ve ashabul cenneti ashabul cenneti humul faizun
( Ateşin sahipleri ve cennetin sahipleri eşit olmaz. Cennetin sahipleri, onlar kurtulanlardır. )
59/21 Lev enzelna hazel kur'ane ala cebelin le reeytehu haşi'an mutesaddi'an min haşyetillahi ve tilkel emsalu nadribuha lin nasi leallehum yetefekkerun
( Şayet bu Kur'an’ı dağa indirseydik, onu, Allah korkusundan saygıyla eğilip ürperirken, ürkerken görürdün. İnsanlar için beyan ettiklerimiz bu misallerdir. Umulur ki fikrederler. )
59/22 Huvallahullezi la ilahe illa huve alimul ğaybi veş şehadeti huver rahmanur rahim
( O, haricinde ilah olmayan Allah’tır. Gaybı ve şahit olunanı bilendir. O şefkatlidir merhametlidir. )
59/23 Huvallahullezi la ilahe illa huvel melikul kuddusus selamul mu'minul muheyminul azizul cebbarul mutekebbiru subhanallahi an ma yuşrikun
( O, haricinde ilah olmayan Allah’tır. Maliktir, kutsaldır, kusursuzdur, emniyet verip emin kılandır, gözetendir kollayandır, yücedir, zorlayandır, kibirlenendir. Allah o ortak koştuklarınızdan yücedir. )
59/24 Huvallahul halikul bariul musavviru lehul esmaul husna yusebbihu lehu ma fis semavati vel ard ve huvel azizul hakim
( Allah, o yaratan, var eden, düzenleyip şekil verendir. En güzel isimler O’nadır. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa, O’nu övgü sözleri ile överler. O yücedir hakimdir. )
MUMTEHİNE 60/1 Ya eyyuhellezine amenu la tettehizu aduvvi ve aduvvekum evliyae tulkune ileyhim bil meveddeti ve kad keferu bima caekum minel hakki yuhricuner resule ve iyyakum en tu'minu billahi rabbikum in kuntum harectum cihaden fi sebili vebtiğae merdatiy tusirrune ileyhim bil meveddeti ve ene a'lemu bima ahfeytum ve ma a'lentum ve men yef'alhu minkum fe kad dalle sevaes sebil
( Ey o inananlar, düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dostlar edinmeyin. Onlara sevgi atıyorsunuz. O size gerçekten geleni inkar ettiler. Rab’biniz Allah’a  inanıyorsunuz diye Resulü ve sizi ancak çıkardılar. Eğer rızamı, hoşnutluğumu aramaya, yolumda cihada çıkmaktaysanız onlara sevgi mi, arzu mu gizliyorsunuz? Ben o gizlediğinizi ve o açıkladığınızı bilirim. Onu sizden kim yaparsa, düz yoldan sapmıştır. )
60/2 İn yeskafukum yekunu lekum a'daen ve yebsutu ileykum eydiyehum ve elsinetehum bis sui ve veddu lev tekfurun
( Eğer sizi yakalarlarsa size düşman olurlar. Size ellerini ve dillerini kötülükle uzatırlar. İnkar etmenizi arzularlar. )
60/3 Len tenfe'akum erhamukum ve la evladukum yevmel kiyameti yefsilu beynekum vallahu bima ta'melune basir
( Ayağa kalkış gününde, size ne yakınlarınız, ne de çocuklarınız fayda vermez. Aranızı ayırır. Allah ne yaptığınızı görendir. )
60/4 Kad kanet lekum usvetun hasenetun fi ibrahime vellezine mea hu iz kalu li kavmihim inna bureau minkum ve min ma ta'budune min dunillahi keferna bikum ve beda beynena ve beynekumul adavetu vel bağdau ebeden hatta tu’minu billahi vahdehu illa kavle ibrahime li ebihi leestağfirenne leke ve ma emliku leke min allahi min şey'in rabbena aleyke tevekkelna ve ileyke enebna ve ileykel mesir
( İbrahim ve O'nunla birlikte olanlar hakkında size güzel örnek vardı. Zamanında kavimlerine "Kesinlikle biz sizden ve o Allah’tan başka kulluk ettiklerinizden uzağız. Sizi inkar ettik. Siz Allah’a, O’nun birliğine inana kadar, bizimle sizin arasında ebediyen düşmanlık ve kin belirdi." dediler. İbrahim’in babası için olan "Sana kesinlikle af isteyeceğim. Sana Allah’tan hiçbir şeye malik olup güç yetiremem. Rab’bimiz, sana dayanıp sığınırız ve sana yöneliriz. Varış yeri sanadır." sözü hariç. )
60/5 Rabbena la tec'alna fitneten lillezine keferu vağfir lena rabbena inneke entel azizul hakim
( Rab’bimiz, bizi o inkar edenler için sınav kılma. Rab’bimiz bize af eyle. Kesinlikle sen, sen büyüksün hakimsin.  )
60/6 Lekad kane lekum fihim usvetun hasenetun li men kane yercullahe vel yevmel ahire ve men yetevelle fe innallahe huvel ğaniyyul hamid
( Size, o Allah’ı ve sonraki günü umanlar için, onlar hakkında güzel örnek vardır. Kim yüz çevirirse, artık kesinlikle Allah, O ganidir övülesidir. )
60/7 Asallahu en yec'ale beynekum ve beynellezine adeytum minhum meveddeten vallahu kadirun vallahu ğafurun rahim
( Belki Allah, sizin ve o düşman olduklarınızın arasında sevgi kılar. Allah gücü yetendir. Allah affedendir merhametlidir. )
60/8 La yenhakumullahu anillezine lem yukatilukum fid dini ve lem yuhricukum min diyarikum en teberruhum ve tuksitu ileyhim innallahe yuhibbul muksitin
( Allah sizi, sizinle din hakkında savaşmayanlar ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlar hakkında onlara iyilik yapmaktan, onlara adil davranmaktan men etmez. Kesinlikle Allah adil olanları sever. )
60/9 İnnema yenhakumullahu anillezine katelukum fid dini ve ahrecukum min diyarikum ve zaheru ala ihracikum en tevellevhum ve men yetevellehum fe ulaike humuz zalimun
( Allah, sizinle din hakkında savaşanlara, sizi yurtlarınızdan çıkaranlara, ve çıkarılmanızı destekleyenlere, onlara doğru yüz çevirmenizi size kesinlikle meneder. Kim onlara doğru yüz çevirirse, işte onlar, onlar zalimlerdir.  )
60/10 Ya eyyuhellezine amenu iza caekumul mu'minatu muhaciratin femtehinuhunne allahu a'lemu bi imanihinne fe in alimtumuhunne mu'minatin fe la terci'uhunne ilel kuffari la hunne hillun lehum ve la hum yehillune lehunne ve atuhum ma enfeku ve la cunaha aleykum en tenkihuhunne iza ateytumuhunne ucurehunne ve la tumsiku bi isamil kevafiri ves'elu ma enfaktum vel yes’elu ma enfeku zalikum hukmullahi yahkumu beynekum vallahu alimun hakim
( Ey o inananlar, inanan kadınlar ayrılıp çıkarak size geldiklerinde onları imtihan edin. Allah onların inancını bilir. Böylece eğer onların inanan kadınlar olduklarını öğrenirseniz, onları inkar edenlere döndürmeyin. Onlar onlara helal değillerdir. Onlar da o kadınlara helal değillerdir. Onlara ne harcamışlarsa verin. Ödüllerini verdiğinizde onları nikahlamanızda üzerinize günah yoktur. İnkarcı kadınları tutmayın ve ne harcadınızsa sual edin. Ne harcadılarsa sual etsinler. Bu Allah’ın aranızda hükmettiği hükmüdür. Allah bilendir hakimdir. )
60/11 Ve in fatekum şey'un min ezvacikum ilel kuffari fe akabtum fe atullezine zehebet ezvacuhum misle ma enfeku vettekullahellezi entum bihi mu'minun
( Ve eğer sizden bir şey, eşlerinizden inkarcılara yitip giderse, artık sonuçlandırın da o eşleri ayrılıp gitmiş olanlara, o harcadıklarının aynısını verin. O kendisine inandığınız Allah’tan sakının. )
60/12 Ya eyyuhen nebiyyu iza caekel mu'minatu yubayi'neke ala en la yuşrikne billahi şey'en ve la yesrikne ve la yeznine ve la yaktulne evladehunne ve la ye’tine bi buhtanin yefterinehu beyne eydihinne ve erculihinne ve la ya'siyneke fi ma'rufin fe bayi'hunne vestağfir lehunnallahe innallahe ğafurun rahiim
( Ey haberci, inanan kadınlar, Allah’a  hiçbir şeyi ortak koşmayacaklarını, hırsızlık yapmayacaklarını, zina etmeyeceklerini, çocuklarını öldürmeyeceklerini, elleri ve ayakları arasında uydurdukları iftirayı getirmeyeceklerini ve sana iyilikte isyan etmeyeceklerini beyan ederek sana geldiklerinde beyanlarını al. Onlara Allah’tan af iste. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
60/13 Ya eyyuhellezine amenu la tetevellev kavmen ğadiballahu aleyhim kad yeisu minel ahireti kema yeisel kuffaru min ashabil kubur
( Ey o inananlar, Allah’ın üzerlerine öfke eylediği kavime doğru yüz çevirmeyin. Kabirlerin sahiplerinden olan inkarcıların ümit kesmeleri gibi ahiretten ümit kestiler. )
SAFF 61/1 Sebbeha lillahi ma fis semavati ve ma fil ardi ve huvel azizul hakim
( Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah’a  övgü sözleri söylerler. O yücedir hakimdir. )
61/2 Ya eyyuhellezine amenu lime tekulune ma la tef'alun
( Ey o inananlar, neden o yapmayacağınızı söylersiniz? )
61/3 Kebure makten indallahi en tekulu ma la tef'alun
( O yapmayacağınızı söylemeniz, Allah’ın indinde büyük iğrençliktir, düşmanlıktır. )
61/4 İnnallahe yuhibbullezine yukatilune fi sebilihi saffen ke ennehum bunyanun mersus
( Kesinlikle Allah, yolunda saflar halinde savaşanları sever. Kesinlikle onlar sağlam  kenetlenmiş binalar gibidirler. )
61/5 Ve iz kale musa li kavmihi ya kavmi lime tu'zuneni ve kad ta'lemune enni resulullahi ileykum fe lemma zağu ezağallahu kulubehum vallahu la yehdil kavmel fasikin
( Ve zamanında Musa kavmine "Ey kavmim, beni neden üzüyorsunuz? Bilirsiniz ki ben size Allah’ın resulüyüm. Böylece eğildiklerinde Allah onların kalplerini eğdi. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )
61/6 Ve iz kale iysebnu meryeme ya beni israile inni resulullahi ileykum musaddikan li ma beyne yedeyye minet tevrati ve mubeşşiren bi resulin ye'ti min ba'di ismuhu ahmedu fe lemma caehum bil beyyinati kalu haza sihrun mubin
( Ve zamanında Meryem oğlu İsa "Ey İsrailoğulları, kesinlikle ben size, Tevrat'tan o benden öncekini doğrulayıcı ve benden sonra ismi Ahmed olarak gelecek olan resulü müjdeleyici olarak Allah’ın resulüyüm. Böylece onlara açık deliller ile geldiğinde "Bu apaçık sihirdir." dediler. )
61/7 Ve men azlemu min men iftera alellahil kezibe ve huve yud'a ilel islami vallahu la yehdil kavmez zalimin
( Ve o teslimiyete çağırılıp da Allah’a  yalan uydurandan daha zalim kimdir? Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )
61/8 Yuridune li yutfiu nurallahi bi efvahihim vallahu mutimmu nurihi ve lev kerihel kafirun
( Allah’ın aydınlığını ağızlarıyla söndürmeyi istiyorlar. Şayet inkarcılar hoşlanmasalar, beğenmeseler de Allah aydınlığını tamamlar.  )
61/9 Huvellezi ersele resulehu bil huda ve dinil hakki li yuzhirehu aled dini kullihi ve lev kerihel muşrikun
( Şayet ortak koşanlar hoşlanmasalar, beğenmeseler de, resulünü yönlendirmeyle ve gerçeğin dini ile, onu tüm dinlerin üstüne yükseltmesi için gönderen O'dur.  )
61/10 Ya eyyuhellezine amenu hel edullukum ala ticaretin tuncikum min azabin elim
( Ey o inananlar, sizi, sizi elim azaptan kurtaracak ticarete yönelteyim mi? )
61/11 Tu'minune billahi ve resulihi ve tucahidune fi sebilillahi bi emvalikum ve enfusikum zalikum hayrun lekum in kuntum ta'lemun
( Allah’a  ve O’nun resulüne inanırsınız, Allah yolunda mallarınız ve nefislerinizle cihad edersiniz. Eğer bilenlerseniz, bu size daha hayırlıdır. )
61/12 Yağfir lekum zunubekum ve yudhilkum cennatin tecri min tahtihel enharu ve mesakine tayyibeten fi cennati adnin zalikel fevzul azim
( Size günahlarınızı af eyler. Sizi altlarından nehirler akan bahçelere ve ikamet bahçeleri içindeki temiz meskenlere sokar. Bu büyük kurtuluştur. )
61/13 Ve uhra tuhibbuneha nasrun min allahi ve fethun karibun ve beşşiril mu'minin
( Ve o sevdiğiniz diğeri. Allah’tan yardım ve yakın açılış. İnananları müjdele. )
61/14 Ya eyyuhellezine amenu kunu ensarallahi kema kale iysebnu meryeme lil havariyyine men ensari ilellahi kalel havariyyune nahnu ensarullahi fe amenet taifetun min beni israil ve keferet taifetun fe eyyednellezine amenu ala aduvvihim fe asbehu zahirin
( Ey o inananlar, Meryem oğlu İsa’nın havarilerine "Allah’a  yardımcılarım kimdir?" dediği gibi Allah’ın yardımcıları olun. Havariler "Allah’ın yardımcıları bizleriz." dediler. Böylece İsrailoğullarından gruplar inandılar ve gruplar inkar ettiler. Böylece o inananları düşmanlarına karşı destekledik de üstünler oldular. )
CUMA 62/1 Yusebbihu lillahi ma fis semavati ve ma fil ardi el melikil kuddusil azizil hakim
( Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah için övgü sözleri söylerler. Yüce hakim kutsal malik, hükümdar. )
62/2 Huvellezi be'ase fil ummiyyine resulen minhum yetlu aleyhim ayatihi ve yuzekkihim ve yu'allimuhumul kitabe vel hikmete ve in kanu min kablu lefi dalalin mubin
( Okuma yazma bilmeyenlerin içine, onlara O’nun ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve sırrı öğreten, onlardan resul diriltip gönderen O'dur. Önceden kesinlikle apaçık sapıklık içindeydiler. )
62/3 Ve aharine minhum lemma yelhaku bihim ve huvel azizul hakim
( Ve onlara katılmamış olan sizden diğerlerine. O yücedir hakimdir.  )
62/4 Zalike fadlullahi yu'tihi men yeşa'u vallahu zul fadlil azim
( Bu Allah’ın üstünlüğüdür, lütfudur. Onu dilediği kimseye verir. Allah büyük üstünlük, lütuf sahibidir. )
62/5 Meselullezine hummilut tevrate summe lem yahmiluha ke meselil himari yahmilu esfaren bi'se meselul kavmillezine kezzebu bi ayatillahi vallahu la yehdil kavmez zalimin
( O Tevrat’ı yüklenip de sonra onu taşıyamayanların misali, büyük kitaplar taşıyan eşeğin misali gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayan o kavmin misali ne kötüdür. Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )
62/6 Kul ya eyyuhellezine hadu in zeamtum ennekum evliyau lillahi min dunin nasi fe temennevul mevte in kuntum sadikin
( De ki: "Ey o Yahudiler, eğer insanlardan kesinlikle sadece sizin Allah’a  dostlar olduğunuzu sanıyorsanız, eğer doğrular iseniz ölümü temenni edin." )
62/7 Ve la yetemennevnehu ebeden bima kaddemet eydihim vallahu alimun biz zalimin
( Ve onu, o ellerinin sunduklarından dolayı, ebediyen temenni edemezler. Allah zalimleri bilendir. )
62/8 Kul innel mevtellezi tefirrune minhu fe innehu mulakikum summe tureddune ila alimil ğaybi veş şehadeti fe yunebbiukum bima kuntum ta'melun
( De ki: "Kesinlikle o kendisinden kaçtığınız ölüm, kesinlikle o size kavuşacaktır. Sonra gaybı ve şahit olunanı bilene döndürüleceksiniz. Böylece ne yapmakta olduğunuzu size haber verecek." )
62/9 Ya eyyuhellezine amenu iza nudiye lis salati min yevmil cumu'ati fes'av ila zikrillahi ve zerul bey'a zalikum hayrun lekum in kuntum ta'lemun
( Ey o inananlar, toplanma günü duaya çağrıldığında Allah’ı hatırlamaya koşun. Alışverişi bırakın. Eğer bilenler iseniz bu size daha hayırlıdır. )
62/10 Fe iza kudiyetis salatu fenteşiru fil ardi vebteğu min fadlillahi vezkurullahe kesiren le'allekum tuflihun
( Böylece dua yapıldığında, yerde dağılın. Allah’ın üstünlüğünü, lütfunu arayın. Allah’ı çokça hatırlayın. Umulur ki iflah olursunuz.  )
62/11 Ve iza reev ticareten ev lehven infaddu ileyha ve terekuke kaima kul ma indallahi hayrun minel lehvi ve minet ticareh vallahu hayrur razikin
( Ve ticaret veya eğlence gördüklerinde ona gittiler. Seni ayakta bıraktılar. De ki: "O Allah’ın indinde olan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah rızıklandıranların en hayırlısıdır." )
MUNAFİKUN 63/1 İza caekel munafikune kalu neşhedu inneke le resulullah vallahu ya’lemu inneke le resuluh vallahu yeşhedu innel munafikine le kazibun
( İkiyüzlüler sana geldiklerinde "Kesinlikle senin Allah’ın resulü olduğuna şahit olduk." derler. Kesinlikle senin Allah’ın resulü olduğunu Allah bilir. Allah, kesinlikle ikiyüzlülerin yalancılar olduklarına da şahit olur. )
63/2 İttehazu eymanehum cunneten fe saddu an sebilillahi innehum sae ma kanu ya'melun
( Yeminlerini kalkan edindiler de Allah yolundan engelleyip döndürdüler. Kesinlikle onların o yapmış oldukları kötüdür. )
63/3 Zalike bi ennehum amenu summe keferu fe tubia ala kulubihim fe hum la yefkahun
( Bu kesinlikle onların inanıp, sonra inkar etmelerindendir. Böylece kalplerinin üzerine mühür basıldı da onlar anlamazlar. )
63/4 Ve iza reeytehum tu’cibuke ecsamuhum ve in yekulu tesma’li kavlihim ke ennehum huşubun musennedeh yahsebune kulle sayhatin aleyhim humul aduvvu fahzerhum katelehumullahu enna yu’fekun
( Ve onları gördüğünde cisimlerinden hoşlanırsın. Eğer konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Kesinlikle onlar yaslanmış keresteler gibidirler. Her çığlığı onların üzerlerine sanarlar. Onlar düşmanlardır. Onlardan çekin, korun. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar. )
63/5 Ve iza kile lehum tealev yestagfir lekum resulullahi levvev ruusehum ve reeytehum yesuddune ve hum mustekbirun
( Ve onlara "Gelin, Allah’ın resulü size af istesin." denildiğinde başlarını çevirirler. Onları kibirlenerek dönerken görürsün. )
63/6 Sevaun aleyhim estağferte lehum em lem testağfir lehum len yağfirallahu lehum innallahe la yehdil kavmel fasikin
( Onlara af istesen de af istemesen de onlara eştir. Allah onlara af eylemez. Kesinlikle Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )
63/7 Humullezine yekulune la tunfiku ala men inde resulillahi hatta yenfaddu ve lillahi hazainus semavati vel ardi ve lakinnel munafikin la yefkahun
( Onlar "Onlar gidene kadar, o Allah’ın resulünün indindeki kimselere harcamayın." derler. Göklerin ve yerin hazineleri Allah içindir. Lakin ikiyüzlüler anlamazlar. )
63/8 Yekulune le in reca’na ilel medineti le yuhricennel eazzu min hel ezell ve lillahil izzetu ve li resulihi ve lil mu’minine ve lakinnel munafikine la ya’lemun
( "Eğer şehire dönersek, üstünler üstün olmayanları oradan çıkaracaklardır." derler. Saygınlık üstünlük Allah’a dır, O’nun resulünedir ve inananlaradır. Lakin kesinlikle ikiyüzlüler bilmezler. )
63/9 Ya eyyuhellezine amenu la tulhikum emvalukum ve la evladukum an zikrillahi ve men yef'al zalike fe ulaike humul hasirun
( Ey o inananlar, ne mallarınız, ne de çocuklarınız sizi Allah’ı hatırlamaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, artık onlar hasarlanırlar. )
63/10 Ve enfiku min ma rezaknakum min kabli en ye'tiye ehadekumul mevtu fe yekule rabbi lev la ahharteni ila ecelin karibin fe assaddeka ve ekun mines salihin
( Ve birinize ölüm yetmeden önce sizi o rızıklandırdıklarımızdan harcayın. Böylece "Rab’bim, şayet beni yakın vadeye erteleseydin, doğru olurdum, sadaka verirdim ve iyilerden olurdum." der. )
63/11 Ve len yuahhirallahu nefsen iza cae eceluha vallahu habirun bima ta'melun
( Ve vadesi geldiğinde Allah nefsi ertelemez. Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
TEGABUN 64/1 Yusebbihu lillahi ma fis semavati ve ma fil ardi lehul mulku ve lehul hamdu ve huve ala kulli şey'in kadir
( Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah’ı övgü sözleriyle överler. Mülk ve övgü O’nadır. O her şeye gücü yetendir. )
64/2 Huvellezi halekakum fe minkum kafirun ve minkum mu'minun vallahu bima ta'melun basir
( Sizi yaratan O'dur. Sizden inkarcılar ve sizden inananlar vardır. Allah ne yaptığınızı görendir. )
64/3 Halekas semavati vel arda bil hakki ve savverekum fe ahsene suverekum ve ileyhil masir
( Gökleri ve yeri gerçekten yarattı. Sizi düzenleyip şekillendirdi de şekillerinizi güzelleştirdi. Varış yeri O’nadır. )
64/4 Ya'lemu ma fis semavati vel ardi ve ya'lemu ma tusirrune ve ma tu'linune vallahu alimun bi zatis sudur
( Göklerde ve yerde ne varsa bilir. Ne gizlerseniz ve ne açıklarsanız bilir. Allah göğüslerin özünü bilendir. )
64/5 E lem ye'tikum nebeullezine keferu min kablu fe zaku vebale emrihim ve lehum azabun elim
( Size o önceden inkar edenlerin haberi gelmedi mi? Böylece işlerinin günahını tattılar. Elim azap onlaradır. )
64/6 Zalike bi ennehu kanet te'tihim rusuluhum bil beyyinati fe kalu e beşerun yehdunena fe keferu ve tevellen vestağnallahu vallahu ğaniyyun hamid
( Bu kesinlikle, resullerinin onlara açık deliller getirmiş olmalarındandır. Böylece "Bizi insan mı yönlendirecek?" dediler de inkar ettiler ve yüz çevirdiler. Allah ganiliğini gösterdi. Allah ganidir övülesidir. )
64/7 Zeamellezine keferu en len yub'asu kul bela ve rabbi le tub'asunne summe le tunebbeunne bima amiltum ve zalike alellahi yesir
( O inkar edenler diriltilmeyeceklerini zannettiler. De ki: "Bilakis ve Rab’bim. Diriltileceksiniz. Sonra kesinlikle o yaptıklarınızdan dolayı haber verileceksiniz. Bu Allah’a  kolaydır." )
64/8 Fe aminu billahi ve resulihi ve nurillezi enzelna vallahu bima ta'melune habir
( O halde Allah’a, resulüne ve o indirdiğimiz aydınlığa inanın. Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
64/9 Yevme yecme'ukum li yevmi cem'i zalike yevmut teğabuni ve men yu'min billahi ve ya'mel salihan yukeffir anhu seyyiatihi ve yudhilhu cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ebeden zalikel fevzul azim
( O gün, toplanma gününde sizi toplar. Bu kar zarar günüdür. Kim Allah’a  inanırsa ve iyilik yaparsa, ona kötülüklerini örter ve onu altlarından nehirler akan, içinde ebediyen daim olacakları bahçelere sokar. Bu büyük kurtuluştur. )
64/10 Vellezine keferu ve kezzebu bi ayatina ulaike ashabun nari halidine fiha ve bi'sel masir
( Ve o inkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar ateşin sahipleridir. Onun içinde ebedidirler. Ne kötü varış yeridir. )
64/11 Ma esabe min musibetin illa bi iznillahi ve men yu'min billahi yehdi kalbehu vallahu bi kulli şey'in alim
( Allah’ın izni haricinde musibet isabet etmez. Kim Allah’a  inanırsa, onun kalbini yönlendirir. Allah her şeyi bilendir. )
64/12 Ve eti'ullahe ve eti'ur resule fe in tevelleytum fe innema ala resulinel belağul mubin
( Ve Allah’a  itaat edin. Resule itaat edin. Artık eğer yüz çevirirseniz, kesinlikle resulün üzerine olan apaçık ulaştırmadır. )
64/13 Allahu la ilahe illa huve ve alellahi fel yetevekkelil mu'minun
( Allah ki O’nun haricinde ilah yoktur. O halde, inananlar Allah’a  dayanıp sığınsınlar. )
64/14 Ya eyyuhellezine amenu inne min ezvacikum ve evladikum aduvven lekum fahzeruhum ve in ta'fu ve tasfehu ve tağfiru fe innallahe ğafurun rahim
( Ey o inananlar, kesinlikle eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşmanlar vardır. Onlardan çekinin, korkun. Eğer affeder, hoşgörür ve af eylerseniz, artık kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )
64/15 İnnema emvalukum ve evladukum fitnetun vallahu indehu ecrun azim
( Kesinlikle mallarınız ve çocuklarınız sınavdır. Allah, büyük ödül O’nun indindedir. )
64/16 Fettekullahe mesteta'tum vesme'u ve eti'u ve enfiku hayren li enfusikum ve men yuka şuhha nefsihi fe ulaike humul muflihun
( O halde istidatınız olduğunca Allah’tan sakının, duyun, O’na itaat edin ve nefisleriniz için hayırlı olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, artık işte onlar, onlar iflah olanlardır. )
64/17 İn tukridullahe kardan hasenen yuda'ifhu lekum ve yağfir lekum vallahu şekurin halim
( Eğer Allah’a  güzel borç verirseniz, onu size kat kat artırır. Size af eyler. Allah şükredeni sevendir yumuşaktır.  )
64/18 Alimul ğaybi veş şehadetil azizul hakim
( Gaybı ve şahit olunanı bilendir, yücedir, hakimdir. )
TALAK 65/1 Ya eyyuhen nebiyyu iza tallaktumun nisae fe tallikuhunne li iddetihinne ve ahsul iddete vettekullahe rabbekum la tuhricuhunne min buyutihinne ve la yahrucne illa en ye'tine bi fahişetin mubeyyinetin ve tilke hududullahi ve men yete'adde hududallahi fe kad zaleme nefsehu la tedri leallellahe yuhdisu ba'de zalike emren
( Ey haberci, kadınları boşadığınızda, onları bekleme müddetleri içinde boşayın. Adedi, bekleme müddetini sayın. Rab’biniz Allah’tan sakının. Onları evlerinden çıkarmayın. Apaçıkça ahlaksızlığı getirmeleri haricinde onlar da evlerinden çıkmasınlar. Bu, Allah’ın hududur. Kim Allah’ın hududunu aşarsa, böylece nefsine zulmeder. Bilemezsin. Umulur ki Allah, bunun ardından iş olarak meydana çıkarır. )
65/2 Fe iza belağne ecelehunne fe emsikuhunne bi ma'rufin ev farikuhunne bi ma'rufin ve eşhidu zevey adlin minkum ve ekimuş şehadete lillahi zalikum yu'azu bihi men kane yu'minu billahi vel yevmil ahiri ve men yettekillahe yec'al lehu mahrecen
( Böylece vadelerine eriştiklerinde, onları iyilikle tutun veya onları iyilikle ayırın. Sizden adil iki kişiyi şahit kılın. Allah için şahitliğe kalkın. Allah’a ve sonraki güne inanan kimseye öğütlenen budur. Kim Allah’tan sakınırsa, ona çıkış oluşturur. )
65/3 Ve yerzukhu min haysu la yahtesibu ve men yetevekkel alellahi fe huve hasbuhu innallahe baliğu emrihi kad cealallahu li kulli şey'in kadren
( Ve onu hesap edemediği, tahmin edemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a  dayanıp sığınırsa, artık O ona yeter. Kesinlikle Allah işini ulaştırıp yerine getirendir. Allah her şey için ölçü oluşturdu. )
65/4 Vellain yeisne minel mehidi min nisaikum in irtebtum fe iddetuhunne selasetu işhurin vellaiy lem yehidne ve ulatul ahmali eceluhunne en yeda'ne hamlehunne ve men yettekillahe yec'al lehu min emrihi yusren
( Ve eğer kadınlarınızdan aybaşından, adetten ümitsiz olanlar ve adet görmeyenler varsa, eğer şüphe ederseniz, böylece onların adetleri, bekleme müddetleri üç aydır. Yük taşıyanların vadeleri yüklerini bırakmalarıdır. Kim Allah’tan sakınırsa, ona işinden kolaylık oluşturur. )
65/5 Zalike emrullahi enzelehu ileykum ve men yettekillahe yukeffir anhu seyyiatihi ve yu'zum lehu ecren
( Bu Allah’ın size indirdiği emridir. Kim Allah’tan sakınırsa, ona kötülüklerini örter ve ona ödülü büyütür. )
65/6 Eskinuhunne min haysu sekentum min vucdikum ve la tudarruhunne li tudayyiku aleyhinne ve in kunne ulati hamlin fe enfiku aleyhinne hatta yeda'ne hamlehunne fe in erda'ne lekum fe atuhunne ucurehunne ve'temiru beynekum bi ma'rufin ve in te'asertum fe seturdi'u lehu uhra
( O kadınları varlığınızla, imkanlarınızla iskan ettiğiniz yerde iskan ettirin. Onlara sıkıntı vermek için onlara zarar vermeyin. Eğer yüklerini bırakacak iseler, yüklerini çıkarana kadar onlara harcayın. Eğer size emzirirlerse artık onlara ödüllerini verin. Aranızda iyilikle görüşün. Eğer zorlanırsanız, ona emzirmeyi başkası yapar. )
65/7 Li yunfik zu se'atin min se'atihi ve men kudire aleyhi rizkuhu fel yunfik min ma atahillahu la yukellifullahu nefsen illa ma ataha seyec'alullahu ba'de usrin yusren
( Gücü, genişliği olan gücünden, genişliğinden harcasın. Kimin rızkı üzerine daralmışsa, o halde Allah’ın ona verdiğinden harcasın. Allah nefsi, ona verdiğinin haricinde kefil tutmaz. Allah zorluk sonrasında kolaylığı getirecektir. )
65/8 Ve ke eyyin min karyetin atet an emri rabbiha ve rusulihi fe hasebnaha hisaben şediden ve azzebnaha azaben nukren
( Ve şehirlerden niceleri Rab’lerinin ve O’nun resullerinin emrine inat ederek baş kaldırdılar. Böylece, şiddetli hesap olarak onlara hesap sorduk ve onlara zorlu azap ile azap verdik. )
65/9 Fe zakat vebale emriha ve kane akibetu emriha husren
( Böylece işlerinin günahını tattılar. İşlerinin sonu hüsran oldu. )
65/10 Eaddallahu lehum azaben şediden fettekullahe ya ulil elbabi ellezine amenu kad enzelallahu ileykum zikren
( Allah onlara şiddetli azap hazırladı. O halde Allah’tan sakının ey o inanan akılları olanlar. Allah size hatırlamayı indirdi. )
65/11 Resulen yetlu aleykum ayatillahi mubeyyinatin li yuhricellezine amenu ve amilus salihati minez zulumati ilen nuri ve men yu'min billahi ve ya'mel salihan yudhilhu cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ebeden kad ahsenallahu lehu rizkan
( O inananları ve iyilikler yapanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize Allah’ın ayetlerini açık delil olarak okuyan resulü. Kim Allah’a  inanırsa ve iyilik yaparsa, onu altlarından nehirler akan, içinde ebediyen daim olacakları bahçelere sokar. Allah ona rızkı güzelleştirmiştir. )
65/12 Allahullezi haleka seb'a semavatin ve minel ardi mislehunne yetenezzelul emru beynehunne li ta'lemu ennallahe ala kulli şey'in kadirun ve ennallahe kad ehata bi kulli şey'in ilmen
( O Allah ki yedi gökleri ve yerden de onların aynısını yarattı. Emir, kesinlikle Allah’ın her şeye gücü yeten olduğunu bilmeniz için onların arasından iner. Kesinlikle Allah her şeyi ilmen kuşatmıştır. )
TAHRİM 66/1 Ya eyyuhen nebiyyu lime tuharrimu ma ehallellahu leke tebteğiy merdate ezvacike vallahu ğafurun rahimun
( Ey haberci, eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helal kıldığını neden haram kılıyorsun? Allah affedendir merhametlidir.  )
66/2 Kad feredallahu lekum tehillete eymanikum vallahu mevlakum ve huvel alimul hakimu
( Allah yeminlerinizi çözmeyi size farz kılmıştır. Allah dostunuzdur. O bilendir hakimdir. )
66/3 Ve iz eserren nebiyyu ila ba'di ezvacihi hadisen fe lemma nebbeet bihi ve ezharehullahu aleyhi arrefe ba'dahu ve a'reda an ba'din fe lemma nebbeeha bihi kalet men enbeeke haza kale nebbeeniyel alimul habiru
( Ve zamanında haberci eşlerinin bazısına gizlice söz etmişti. Böylece onu haber verdiğinde, Allah onu, ona meydana çıkardı. Onun bazısını bildirdi ve bazısından vazgeçip döndü. Onu haber verdiğinde, ona "Sana bunu kim haber verdi?" dedi. "Bana haberi bilen haber verdi." dedi. )
66/4 İn tetuba ilallahi fe kad sağat kulubukuma ve in tezahera aleyhi fe innallahe huve mevlahu ve cibrilu ve salihul mu'minin vel melaiketu ba'de zalike zahirun
( Eğer Allah’a  tevbe ederseniz, zira kalpleriniz eğildi. Eğer ona karşı birbirinize destek olup arka çıkarsanız, kesinlikle Allah, Cibril ve inananların iyileri O’nun dostudur. Bunların ardından da melekler destekleyip arka çıkarlar. )
66/5 Asa rabbuhu in tallakakunne en yubdilehu ezvacen hayren minkunne muslimatin mu'minatin kanitatin taibatin abidatin saihatin seyyibatin ve ebkaren
( Eğer sizi boşarsa, belki Rab’bi ona, sizlerden teslim olmuş, inanan, saygılı durup itaat eden, tevbe eden, kulluk eden, ibadete düşkün, dul ve bakire eşler olarak değişim yapar.  )
66/6 Ya eyyuhellezine amenu ku enfusekum ve ehlikum naren vekuduhen nasu vel hicaretu aleyha melaiketun ğulazin şidadin la ya'sunallahe ma emerehum ve yef'alune ma yu'merun
( Ey o inananlar, nefislerinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun üzerinde kaba şiddetli melekler vardır. Allah’a, onlara emrettiğine isyan etmezler. Ne emredilirse yaparlar. )
66/7 Ya eyyuhellezine keferu la ta'tezirul yevme innema tuczevne ma kuntum ta'melun
( Ey o inkarcılar, bugün özür dilemeyin. Kesinlikle o yapmakta olduklarınızla karşılıklandırılacaksınız. )
66/8 Ya eyyuhellezine amenu tubu ilellahi tevbeten nasuhan asa rabbikum en yukeffire ankum seyyiatikum ve yudhilekum cennatin tecri min tahtihel enharu yevme la yuhzillahun nebiyye vellezine amenu mea hu nuruhum yes'a beyne eydihim ve bi eymanihim yekulune rabbena etmim lena nurena vağfir lena inneke ala kulli şey'in kadirun
( Ey o inananlar, halis tevbe ederek Allah’a  tabi olun. Belki Rab’biniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından nehirler akan bahçelere sokar. O gün haberciyi ve onunla birlikte inananları rezil etmez. Onların aydınlıkları önlerinde ve sağlarında koşar. "Rab’bimiz bize aydınlığımızı tamamla ve bize af eyle. Kesinlikle sen her şeye gücü yetensin." derler. )
66/9 Ya eyyuhen nebiyyu cahidil kuffare vel munafikine vağluz aleyhim ve me'vahum cehennemu ve bi'sel masiru
( Ey haberci, inkarcılarla ve ikiyüzlülerle cihad et ve onlara kaba sert davran. Onların varış yerleri cehennemdir. Ne kötü varış yeridir.  )
66/10 Dareballahu meselen lillezine keferumreete nuhin vemreete lutin kaneta tahte abdeyni min ibadina salihayni fe hanetahuma fe lem yuğniya anhuma min allahi şey'en ve kiledhulen nare me'ad dahilin
( Allah o inkar edenlere Nuh’un karısının ve Lut’un karısının misalini beyan etti. Kullarımızdan, ikisi de iyi olan iki kulun altındaydılar. Ancak onlara ihanet ettiler de onlara Allah’tan hiçbir şey fayda vermedi. "Girenlerle birlikte ateşe girin." denildi. )
66/11 Ve dareballahu meselen lillezine amenumreete fir'avne iz kalet rabbibni liy indeke beyten fil cenneti ve neccini min fir'avne ve amelihi ve neccini minel kavmiz zalimin
( Ve Allah o inananlara Firavun’un karısının misalini beyan etti. Zamanında "Rab’bim bana indinde, bahçenin içinde ev bina et. Beni Firavun’dan ve onun yaptıklarından kurtar. Beni zalimler kavminden kurtar. "dedi. )
66/12 Ve meryemebnete imranelleti ahsanet ferceha fe nefahna fihi min ruhina ve saddekat bi kelimati rabbiha ve kutubihi ve kanet minel kanitin
( Ve o ayıbını koruyan İmran kızı Meryem. O'nun içine ruhumuzdan üfledik. Rab’binin kelimelerini ve O’nun kitaplarını doğruladı ve itaat edenlerden oldu. )
MULK 67/1 Tebarekellezi bi yedihil mulku ve huve ala kulli şey'in kadir
( O elinde mülk olan bereketlidir. O her şeye gücü yetendir. )
67/2 Ellezi halekal mevte vel hayate li yebluvekum eyyukum ahsenu amelen ve huvel azizul ğafur
( Ölümü ve hayatı, hanginizin daha güzel iş, çalışma yapacağını sınamak için o yarattı. O büyüktür affedendir. )
67/3 Ellezi haleka seb'a semavatin tibakan ma tera fi halkir rahmani min tefavutin ferci'il basare hel tera min futur
( Yedi gökleri tabakalar olarak O yarattı. Rahman’ın yaratışında farklılık, uygunsuzluk görmezsin. Haydi gözü döndür. Kusur, çatlak görüyor musun? )
67/4 Summerci'il basare kerreteyni yenkalib ileykel besaru hasien ve huve hasir
( Sonra gözü iki kere döndür. Göz aciz ve hasarlanmış olarak sana döner. )
67/5 Ve lekad zeyyennes semaed dunya bi mesabiha ve cealnaha rucumen liş şeyatini ve a'tedna lehum azabes se'ir
( Ve en yakın göğü kesinlikle lambalarla süsledik. Onu şeytanlar için kovmalar kıldık. Onlara ateş azabını hazırladık. )
67/6 Ve lillezine keferu bi rabbihim azabu cehenneme ve bi'sel masir
( Ve o Rab’lerini inkar edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü varış yeridir. )
67/7 İza ulku fiha semi'u leha şehikan ve hiye tefur
( Onun içine atıldıklarında onu uğuldarken duyarlar. O sıçrayıp seyirtir. )
67/8 Tekadu temeyyezu minel ğayzi kullema ulkiye fiha fevcun seelehum hazenetuha e lem ye'tikum nezir
( Neredeyse öfkeden kinden akacak. Ne zaman onun içine bölük, topluluk atılsa, onun toplayıcı bekçileri onlara sual ederler "Size uyarıcılar gelmedi mi?" )
67/9 Kalu bela kad caena nezirun fe kezzebna ve kulna ma nezzelellahu min şey'in in entum illa fi dalalin kebir
( Evet, bize uyarıcılar geldi de yalanladık. Allah hiçbir şey indirmedi. Siz ancak büyük sapıklık içindesiniz" dedik" derler. )
67/10 Ve kalu lev kunna nesme'u ev na'kilu ma kunna fi ashabis se'ir
( Ve "Şayet dinlemiş olsaydık veya akıl etseydik, ateş sahiplerinin içinde olmazdık." derler. )
67/11 Fa'teref'u bi zenbihim fe suhkan li ashabis se'ir
( Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık ateşin sahipleri için uzak olmalar. )
67/12 İnnellezine yahşevne rabbehum bil ğaybi lehum mağfiretun ve ecrun kebir
( Kesinlikle o Rab’lerine, gıyabında korku duyanlar, af ve büyük ödül onlaradır. )
67/13 Ve esirru kavlekum ev icheru bihi innehu alimun bi zatis sudur
( Ve sözünüzü gizleyin veya onu açığa vurun. Kesinlikle O göğüslerin özünü bilendir. )
67/14 E la ya'lemu men haleka ve huvel latiful habir
( O yaratan bilmez mi? O yumuşaktır, haberdardır. )
67/15 Huvellezi ceale lekumul arda zelulen femşu fi menakibiha ve kulu min rizkihi ve ileyhin nuşur
( Yeri size yumuşak, boyun eğmiş kılan O’dur. O halde O’nun yollarının içinde yürüyün ve O’nun rızıklarından yiyin. Diriliş O’nadır. )
67/16 E emintum men fis semai en yahsife bikumul arda fe iza hiye temur
( O göktekinin, sizi yere geçirmeyeceğine emin misiniz? Artık o zaman o değişip çalkalanır. )
67/17 Em emintum men fis semai en yursile aleykum hasiben fe se ta'lemune keyfe nezir
( O göktekinin üzerinize şiddetli rüzgar göndermeyeceğine emin misiniz? Artık uyarım nasılmış bileceksiniz. )
67/18 Ve lekad kezzebillezine min kablihim fe keyfe kane nekir
( Ve onlardan öncekiler yalanladılar da inkarım nasıl oldu? )
67/19 E ve lem yerev ilet tayri fevkahum saffatin ve yakbidne ma yumsikuhunne iller rahmanu innehu bi kulli şey'in basir
( Onların üstlerinde, saflar halinde kanat açan kuşları görmezler mi? Onları Rahman haricindeki tutmaz. Kesinlikle O her şeyi görendir.  )
67/20 Em men hazellezi huve cundun lekum yensurukum min dunir rahmani inil kafirune illa fi ğurur
( Rahman’dan başka size yardım edecek o ordunuz, askerleriniz kimlerdir? Kesinlikle inkarcılar ancak aldanma içindedirler. )
67/21 Em men hazellezi yerzukukum in emseke rizkahu bel leccu fi utuvvin ve nufur
( Eğer rızkını tutarsa, sizi rızıklandıracak olan kimdir? Bilakis, haddi aşarak isyan ve nefret içinde inat etmektedirler. )
67/22 E fe men yemşi mukibben ala vechihi ehda em men yemşi seviyyen ala siratin mustekim
( O halde o yüzünün üzerine kapanarak yürüyen mi daha yönlenmiştir? Yoksa doğru yol üzerinde düzgün olarak yürüyen mi? )
67/23 Kul huvellezi enşeekum ve ceale lekumus sem'a vel ebsare vel ef'idete kalilen ma teşkurun
( De ki: "Sizi inşa eden ve size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturan O'dur. Ne az şükrediyorsunuz." )
67/24 Kul huvellezi zereekum fil ardi ve ileyhi tuhşerun
( De ki: "Sizi yerde ekip bırakan, yayıp yetiştiren O'dur. O’na toplanacaksınız." )
67/25 Ve yekulune meta hazel va'du in kuntum sadikin
( Ve "Eğer doğrular iseniz, bu vaad ne zamandır?" derler. )
67/26 Kul innemel ilmu indallahi ve innema ene nezirun mubin
( De ki: "İlmi kesinlikle Allah’ın indindedir. Kesinlikle ben apaçık uyarıcıyım." )
67/27 Fe lemma reevhu zulfeten siet vucuhullezine keferu ve kile hazellezi kuntum bihi tedde'un
( Böylece onu yakınlaşmış gördüklerinde, inkar edenlerin yüzleri kötüleşti. "O çağırmış olduğunuz budur." denilir. )
67/28 Kul e reeytum in ehlekeniyallahu ve men me'iye ev rahimena fe men yucirul kafirine min azabin elim
( De ki: "Görmediniz mi? Eğer Allah beni ve o benimle birlikte olanları helak ederse veya bize merhamet ederse, artık inkarcıları elim azaptan kim koruyabilir?" )
67/29 Kul huver rahmanu amenna bihi ve aleyhi tevekkelna fe se ta'lemune men huve fi dalalin mubin
( De ki: "O Rahman’dır. O’na inanırız ve O’na dayanıp sığınırız. Artık apaçık sapıklık içinde olanın kim olduğunu bileceksiniz.” )
67/30 Kul e reeytum in asbeha maukum ğavren fe men ye'tikum bi main me'in
( De ki: "Görmediniz mi? Eğer suyunuz dibini bulmuş olursa, artık size akan suyu kim getirir?" )
KALEM 68/1 Nun vel kalemi ve ma yesturun
( Nun ve kaleme ve o satırladıklarına.  )
68/2 Ma ente bi ni'meti rabbike bi mecnun
( Sen Rab’binin nimeti ile cinli değilsin. )
68/3 Ve inne leke le ecren ğayre memnun
( Ve kesinlikle sana kesintisiz ödül vardır. )
68/4 Ve inneke le ala hulukin azim
( Ve kesinlikle sen büyük ahlak üzerindesin. )
68/5 Fe setubsiru ve yubsirun
( O halde göreceksin ve görecekler. )
68/6 Bi eyyikumul meftun
( Hanginizmiş fitnelenen? )
68/7 İnne rabbeke huve a'lemu bi men dalle an sebilihi ve huve a'lemu bil muhtedin
( Kesinlikle Rab’bin, yolundan kimin saptığını O bilir. O yönlendirileni de bilir. )
68/8 Fe la tuti'il mukezzibin
( O halde yalanlayanlara itaat etme. )
68/9 Veddu lev tudhinu fe yudhinun
( Yumuşak davranmanı arzuladılar ki yumuşak davransınlar. )
68/10 Ve la tuti’kulle hallafin mehin
( Ve yemin edip duran hakir aşağılıkların hiçbirine itaat etme.  )
68/11 Hemmazin meşşain bi nemim
( Arkadan konuşup çekiştiren, sadece akıl ve mantık ile gerçeği bulacağını sanan, laf taşıyan. )
68/12 Menna'in lil hayri mu'tedin esim
( Hayırdan meneden, hudutları aşan günahkar. )
68/13 Utullin ba'de zalike zenim
( Sert, kaba bundan başka da aşağılık. )
68/14 En kane za malin ve benin
( Malı ve oğulları var diye. )
68/15 İza tutla aleyhi ayatuna kale esatirul evvelin
( Ona ayetlerimiz okunduğunda "Evvelkilerin masalları." der. )
68/16 Senesimuhu alel hurtum
( Onu burnunun üzerinden damgalayacağız. )
68/17 İnna belevnahum kema belevna ashabel cenneti iz aksemu leyasrimunneha musbihin
( Kesinlikle biz, bahçenin sahiplerini sınadığımız gibi onları sınadık. Zamanında, sabahtan onun ekinlerini mutlaka biçeceklerine yemin ettiler. )
68/18 Ve la yestesnun
( Ve istisna etmediler. )
68/19 Fe tafe aleyha taifun min rabbike ve hum naimun
( Böylece, onlar uykudayken, Rab’binden sarıcı onun üzerini dolaşarak sardı. )
68/20 Fe asbehat kes sarim
( Böylece ekini biçilmiş gibi oldu. )
68/21 Fe tenadev musbihin
( Böylece sabahtan birbirlerine seslendiler. )
68/22 En iğdu ala harsikum in kuntum sarimin
( Eğer biçecek iseniz ekininize gidin. )
68/23 Fentaleku ve hum yetehafetun
( Böylece onlar fısıldaşıp gizli konuşarak yollandılar. )
68/24 En la yedhulennehel yevme aleykum miskin
( Bugün kesinlikle yanınıza yoksul girmesin.  )
68/25 Ve ğadev ala hardin kadirin
( Ve hiddetlerine ve kızgınlıklarına muktedir olarak yürüyüp ayrıldılar. )
68/26 Fe lemma reevha kalu inna le dallun
( Böylece onu gördüklerinde "Kesinlikle biz sapmışız." dediler. )
68/27 Bel nahnu mahrumun
( Bilakis bizler mahrumlarmışız.  )
68/28 Kale evsetuhum e lem ekul lekum lev la tusebbihun
( Onlardan en orta yolu bulan, en makul olan "Size demedim mi? Övgü sözleriyle övseydiniz ya." dedi. )
68/29 Kalu subhane rabbina inna kunna zalimin
( "Rab’bimiz yücedir. Kesinlikle biz zalimler olduk." dediler. )
68/30 Fe akbele ba'duhum ala ba'din yetelavemun
( Böylece onlar birbirlerine dönüp, birbirlerini kınadılar. )
68/31 Kalu ya veylena inna kunna tağin
( "Ey vay bize, kesinlikle biz azgınlar olduk." dediler. )
68/32 Asa rabbuna en yubdilena hayren minha inna ila rabbina rağibun
( Rab’bimizin onu bize hayırlısı ile değiştirmesi umulur. Kesinlikle biz Rab’bimize rağbet ederiz. )
68/33 Kezalikel azabu ve le azabul ahireti ekberu lev kanu ya'lemun
( İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise daha büyüktür. Keşke bilmiş olsalardı. )
68/34 İnne lil muttekine inde rabbihim cennatin ne'im
( Kesinlikle sakınanlar için Rab’lerinin indinde bolluk bahçeleri vardır. )
68/35 E fe nec'alul muslimine kel mucrimin
( O halde teslim olanları suçlular gibi kılar mıyız? )
68/36 Ma lekum keyfe tahkumun
( Ne oldu size? Nasıl hüküm veriyorsunuz? )
68/37 Em lekum kitabun fihi tedrusun
( Yoksa size kitap var da, ondan mı ders alıyorsunuz? )
68/38 İnne lekum fihu lema tehayyerun
( Onun içinde ne beğenip seçerseniz kesinlikle size midir? )
68/39 Em lekum eymanun aleyna baliğatun ila yevmil kiyameti inne lekum lema tahkumun
( “Ayağa kalkış gününe kadar ne hükmederseniz kesinlikle size olacaktır." diye, size olmak üzere ulaştırılmış, üzerimize yeminler mi var? )
68/40 Selhum eyyuhum bi zalike za'im
( Onlara sual et. Onlardan hangisi buna zimmetlidir, kefildir? )
68/41 Em lehum şureka'u fel ye'tu bi şurekaihim in kanu sadikin
( Onlara ortaklar mı var? O halde, eğer doğru iseler, ortaklarını getirsinler. )
68/42 Yevme yukşefu an sakin ve yud'avne iles sucudi fe la yesteti'un
( O gün bacak açılır ve yere kapanmaya çağırılırlar da istidatları olmaz. )
68/43 Haşi'aten ebsaruhum terhekuhum zillehun ve kad kanu yud'avne iles sucudi ve hum salimun
( Onların gözleri korkarak onları zillet sarar. Onlar sağlamlarken yere kapanmaya çağırılmışlardı. )
68/44 Fe zerni ve men yukezzibu bi hazel hadisi senestedricuhum min haysu la ya'lemun
( O halde bana bırak. Bu sözü kim yalanlarsa, onları bilmedikleri yerden derecelendireceğiz. )
68/45 Ve umliy lehum inne keydi metin
( Ve onlara mühlet veriyorum. Kesinlikle tuzağım sağlamdır. )
68/46 Em tes'eluhum ecren fe hum min mağremin muskalun
( Onlara ödül sual ediyorsun da onlar ağır borca mı giriyorlar? )
68/47 Em indehumul ğaybu fe hum yektubun
( Gayb onların indinde de onlar mı yazıyorlar? )
68/48 Fasbir li hukmi rabbike ve la tekun ke sahibil huti iz nada ve huve mekzum
( O halde Rab’binin hükmüne sabret. Zamanında seslenen ve kederli olan balık sahibi gibi olma. )
68/49 Levla en tedarekehu ni'metun min rabbihi lenubize bil arai ve huve mezmum
( Şayet ona Rab’binden nimet tedarik edilmemiş olsaydı, ayıplanan olarak açık alana atılacaktı. )
68/50 Fectebahu rabbuhu fe cealehu mines salihin
( Böylece Rab’bi onu kabul etti de onu iyilerden kıldı. )
68/51 Ve in yekadullezine keferu le yuzlikuneke bi ebsarihim lemma semi'uz zikre ve yekulune innehu le mecnun
( Ve kesinlikle o inkar edenler, hatırlamayı duyduklarında seni gözleriyle sürçtürerek kaydırmaya yeltenirlerdi. "Kesinlikle o cinlidir." derler. )
68/52 Ve ma huve illa zikrun lil alemin
( Ve o alemler için hatırlama haricindeki değildir.  )
HAKKA 69/1 El hakkatu
( Gerçekleşen)
69/2 Mel hakkatu
( Nedir gerçekleşen? )
69/3 Ve ma edrake mel hakkat
( Ve sana gerçekleşenin ne olduğunu ne bildirir? )
69/4 Kezzebet semudu ve adun bil kariat
( Semud ve Ad ansızın gelen belayı yalanladılar. )
69/5 Fe emma semudu fe uhliku bit tağiyet
( Böylece o Semud azgın felaketle helak edildi. )
69/6 Ve emma adun fe uhliku bi riyhin sarsarin atiyet
( Ve böylece o Ad gelen soğuk, gürültülü kasırga rüzgarı ile helak edildi. )
69/7 Sahhareha aleyhim seb'a leyalin ve semaniyete eyyamin husumen fe terel kavme fiha sar'a ke ennehum a'cazu nahlin haviyet
( Onu üzerlerine yedi gece ve sekiz gün aralıksız fırtına olarak salıp musallat etti. Böylece orada kavmi yere serilmiş görürdün. Kesinlikle onlar çökmüş, boş hurma kütükleri gibiydiler. )
69/8 Fe hel tera lehum min bakiyet
( Artık onlara ait bakiye, kalıntı görür müsün? )
69/9 Ve cae fir'avnu ve men kablehu vel mu'tefikatu bil hatiet
( Ve Firavun, ondan öncekiler ve tersine dönmüşler o hatayı getirdiler. )
69/10 Fe asav resule rabbihim fe ehazehum ahzeten rabiyet
( Böylece Rab’lerinin resulüne isyan ettiler de onları yükselen yakalayışla yakaladı. )
69/11 İnna lemma tağal mau hamelnakum fil cariyet
( Sular azdığında, kesinlikle biz sizi akıp gidenlerin içinde taşıdık. )
69/12 Li nec'aleha lekum tezkireten ve te'iyeha uzunun va'iyet
( Onu size hatırlama kılmak ve kulakların onu belleyerek almaları için. )
69/13 Fe iza nufiha fis suri nefhatun vahidet
( Böylece borunun içine tek üfleme ile üflendiğinde. )
69/14 Ve humiletil ardu vel cibalu fe dukketa dekketen vahidet
( Ve yer ve dağlar yükletilip de tek çarpma ile çarpıldığında, )
69/15 Fe yevmeizin veka'atil vaki'at
( Artık o gün vaki olacak olan vaki olur. )
69/16 Ven şakkatis sema'u fe hiye yevmeizin vahiyet
( Ve gök yarılmıştır da o gün o sarkmıştır. )
69/17 Vel meleku ala ercaiha ve yahmilu arşe rabbike fevkahum yevmeizin semaniyet
( Ve melekler onun çevresindedir. O gün onların sekizi, üstlerinde Rab’binin arşını, tahtını taşırlar. )
69/18 Yevmeizin tu'radune la tahfa minkum hafiyet
( O gün döndürülürsünüz. Sizden gizli olan gizli kalmaz. )
69/19 Fe emma men utiye kitabehu bi yeminihi fe yekulu haumu'krau kitabiyeh
( Böylece o kitabı sağından verilen, "İşte kitabımı okuyun." der. )
69/20 İnni zanentu enni mulakin hisabiyeh
( Kesinlikle ben, ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim. )
69/21 Fe huve fi işetin radiyet
( Artık o razı, hoşnut olunmuş hayatın içindedir. )
69/22 Fi cennetin aliyet
( Yüksek bahçenin içindedir. )
69/23 Kutufuha daniyet
( Onun meyveleri sarkmıştır. )
69/24 Kulu veşrebu heniyen bima esleftum fil eyyamil haliyet
( Gelip geçmiş günlerde o eskide bıraktıklarınızdan, yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için. )
69/25 Ve emma men utiye kitabehu bi şimalihi fe yekulu ya leyteni lem ute kitabiyeh
( Ve ama o kitabı solundan verilen, artık "Ey keşke kitabım bana verilmeseydi." der. )
69/26 Ve lem edri ma hisabiyeh
( Ve hesabımın ne olduğunu bilmeseydim. )
69/27 Ya leyteha kanetil kadiyet
( Ey keşke o yerine getirilmiş, bitirilmiş olsaydı." )
69/28 Ma ağna anni maliyeh
( Malım bana fayda vermedi. )
69/29 Heleke anni sultaniyeh
( Kuvvetim, saltanatım benden helak oldu. )
69/30 Huzuhu fe ğulluhu
( Onu yakalayın da bağlayın.  )
69/31 Summel cehime salluhu
( Sonra onu cehenneme salın. )
69/32 Summe fi silsiletin zer'uha seb'une zira'an feslukuhu
( Sonra ölçüsü yetmiş kol uzunluğu olan zincirin içinde, böylece onu sokun. )
69/33 İnnehu kane la yu'minu billahil azim
( Kesinlikle o, büyük Allah’a  inanmamaktaydı. )
69/34 Ve la yehuddu ala ta'amil miskin
( Ve yoksulun yedirilmesine teşvik etmezdi, yönlendirmezdi. )
69/35 Fe leyse lehul yevme hahuna hamim
( Artık bugün ona burada samimi arkadaş yoktur. )
69/36 Ve la ta'amun illa min ğislin
( Ve irin haricinde yiyecek yoktur. )
69/37 La ye'kuluhu illel hatiun
( Onu hatalıların haricindekiler yemez. )
69/38 Fe la uksimu bima tubsirun
( Böylece hayır, o gördüklerinize yemin ederim. )
69/39 Ve ma la tubsirun
( Ve o görmediklerinize. )
69/40 İnnehu le kavlu resulin kerim
( Kesinlikle o faydalı resulün sözüdür. )
69/41 Ve ma huve bi kavli şa'irin kalilen ma tu'minun
( Ve o şairin sözü değildir. Ne az inanıyorsunuz. )
69/42 Ve la bil kavli kahinin kalilen ma tezekkerun
( Ve kahinin sözü de değildir. Ne az hatırlıyorsunuz. )
69/43 Tenzilun min rabbil alemin
( Alemlerin Rab’binden indirilmiştir. )
69/44 Ve lev tekavvele aleyna ba'dal ekavil
( Ve şayet bizim üzerimize bazı sözler söyleseydi. )
69/45 Le ehazna minhu bil yemin
( Ondan sağ eli alırdık. )
69/46 Summe le kata'na minhul vetin
( Sonra ondan şah damarını keserdik. )
69/47 Fe ma minkum min ehadin anhu hacizin
( Böylece sizden hiçbiriniz ona siper olamazdı. )
69/48 Ve innehu le tezkiretun lil muttekin
( Ve kesinlikle o sakınanlar için hatırlamadır. )
69/49 Ve inna le na'lemu enne minkum mukezzibin
( Ve kesinlikle biz sizlerden yalanlayanlar olduğunu biliriz. )
69/50 Ve innehu le hasretun alel kafirin
( Ve kesinlikle o, inkarcılara hasrettir. )
69/51 Ve innehu le hakkul yakin
( Ve kesinlikle o doğru, kesin gerçektir. )
69/52 Fe sebbih bismi rabbikel azim
( O halde büyük Rab’bini ismi ile öv. )
MEARİC 70/1 Seele sailun bi azabin vaki'in
( Sual eden, vaki azabı sual etti. )
70/2 Lil kafirine leyse lehu dafi'
( İnkarcılar için, onu savacak yoktur. )
70/3 Min allahi zil mearic
( Yüksek mevkiler, dereceler sahibi Allah’tandır. )
70/4 Ta'rucul melaiketu ver ruhu ileyhi fi yevmin kane mikdaruhu hamsine elfe senet
( Melekler ve ruh, miktarı ellibin sene olan bir günde O’na yükselirler. )
70/5 Fasbir sabren cemilen
( O halde güzel sabır ile sabret. )
70/6 İnnehum yerevnehu be'iyden
( Kesinlikle onlar onu uzak görürler. )
70/7 Ve nerahu kariben
( Ve onu yakın görürüz. )
70/8 Yevme tekunus sema'u kel muhl
( O gün gök erimiş maden gibi olur. )
70/9 Ve tekunul cibalu kel ihn
( Ve dağlar atılmış yün gibi olur. )
70/10 Ve la yes'elu hamimun hamim
( Ve samimi arkadaş samimi arkadaşı sual edemez. )
70/11 Yubassarunehum yeveddul mucrimu lev yeftediy min azabi yevmeizin bi benihi
( Onlar birbirlerine gösterilirler. Suçlu o gün, oğullarını fidye vererek azaptan kurtulmayı arzular. )
70/12 Ve sahibetihi ve ehiyhi
( Ve eşini arkadaşını ve kardeşini.  )
70/13 Ve fasiletihilletiy tu'viyhi
( Ve onu barındırıp yetiştiren ailesini. )
70/14 Ve men fil ardi cemian summe yuncihi
( Ve yerde kim varsa topluca ki sonra kendini kurtarabilsin. )
70/15 Kella inneha leza
( Hayır asla kesinlikle o ateş alevidir.  )
70/16 Nezza'aten liş şeva
( Vücut organları için kurutucudur, kavurucudur. )
70/17 Ted'u men edbere ve tevella
( O arkasını döneni ve yüz çevireni çağırır. )
70/18 Ve cema'a fe ev'a
( Ve toplayıp da gizleyeni, saklayanı. )
70/19 İnnel insane hulika helu'an
( İnsan kesinlikle sabırsız hırslı şikayet eden yaratılmıştır. )
70/20 İza messehuş şerru cezu'an
( Ona kötülük dokunduğunda aczeder, sızlanır. )
70/21 Ve iza messehul hayru menu'an
( Ve ona hayır dokunduğunda meneder. )
70/22 İllel musallin
( Dua edenler hariç. )
70/23 Ellezine hum ala salatihim daimun
( Onlar daimi olarak duaları üzerindedirler. )
70/24 Vellezine fi emvalihim hakkun ma'lumun
( Ve onlara malları hakkında bilinen gerçek vardır. )
70/25 Lis saili vel mahrum
( Sual edip araştırıp, dilenen ve mahrum olan için.  )
70/26 Vellezine yusaddikune bi yevmid din
( Ve o din gününü doğrulayanlar. )
70/27 Vellezine hum min azabi rabbihim muşfikun
( Ve o Rab’lerinin azabından korkanlar. )
70/28 İnne azabe rabbihim ğayru me'mun
( Kesinlikle Rab’lerinin azabı emin olunası değildir. )
70/29 Vellezine hum li furucihim hafizun
( Ve o ayıplarını koruyanlar.  )
70/30 İlla ala ezvacihim ev ma meleket eymanuhum fe innehum ğayru melumin
( Eşlerine veya o ellerinin malik olduklarına hariç. Artık kesinlikle onlar azarlanıp kınanmayanlardır. )
70/31 Fe men ibteğa verae zalike fe ulaike humul adun
( Artık kim bunun dahasını, arkasını ararsa, böylece işte onlar, onlar azanlar, hududu aşanlardır. )
70/32 Vellezine hum li emanatihim ve ahdihim raun
( Ve o emanetlerini ve ahdlerini gözetenler. )
70/33 Vellezine hum bi şehadatihim kaimun
( Ve o şahitliklerinde daim, baki olanlar. )
70/34 Vellezine hum ala salatihim yuhafizun
( Ve o dualarını koruyanlar. )
70/35 Ulaike fi cennatin mukremun
( İşte onlar bahçeler içinde ikram edilenlerdir, ağırlananlardır. )
70/36 Fe ma lillezine keferu kibeleke muhti'in
( O halde ne oluyor o inkar edenlere ki sana doğru koşuyorlar? )
70/37 Anil yemini ve aniş şimali izin
( Sağdan ve soldan bölükler olarak.  )
70/38 E yatme'u kullumriin minhum en yudhale cennete na'im
( Onlardan her biri, bol nimetli bahçelere sokulacağını mı umut ediyor? )
70/39 Kella inna halaknahum min ma ya'lemun
( Hayır kesinlikle biz onları o bildiklerinden yarattık. )
70/40 Fe la uksimu bi rabbil meşariki vel meğaribi inna li kadirun
( O halde doğuların ve batıların Rab’bine yemin olsun. Kesinlikle biz gücü yetenleriz. )
70/41 Ala en nubeddile hayren minhum ve ma nahnu bi mesbukin
( Onlardan daha hayırlıları ile değiştirmeye. Biz önüne geçilebilecek olanlar değiliz. )
70/42 Fe zerhum yehudu ve yel'abu hatta yulaku yevmehumullezi yuadun
( O halde bırak onları, o vaad edilen günlerine kavuşana kadar dalıp gitsinler ve oynasınlar. )
70/43 Yevme yahrucune minel ecdasi sira'an ke ennehum ila nusubin yufidun
( O gün, sanki onlar kesinlikle dikilitaşlara gönderiliyorlarmış gibi mezarlarından hızlıca çıkarlar. )
70/44 Haşi'aten ebsaruhum terhekuhum zilletun zalikel yevmullezi kanu yuadun
( Gözleri korkarak. Onları zillet saracak. O vaad edilmiş oldukları gün budur. )
NUH 71/1 İnna erselna nuhan ila kavmihi en enzir kavmeke min kabli en ye'tiyehum azabun elim
( Nuh’u kavmine kesinlikle biz gönderdik "Onlara elim azap gelmesinden önce kavmini uyar." diye. )
71/2 Kale ya kavmi inni lekum nezirun mubin
( ”Ey kavmim, ben size kesinlikle apaçık uyarıcıyım." dedi. )
71/3 En i'budullahe vettekuhu ve eti’un
( “Allah’a  kulluk edin, O’ndan sakının ve bana itaat edin diye” )
71/4 Yağfir lekum min zunubikum ve yuahhirkum ila ecelin musemmen inne ecelellahi iza cae la yuahharu lev kuntum ta'lemun
( “Size günahlarınızdan af eyler ve sizi isimlendirilmiş belirli vadeye kadar erteler. Kesinlikle Allah’ın vadesi, geldiğinde ertelenemez. Şayet bilmiş olsaydınız." )
71/5 Kale rabbi inni de'avtu kavmi leylen ve neharen
( "Ey Rab’bim, kesinlikle ben kavmimi gece gündüz çağırdım." dedi. )
71/6 Fe lem yezidhum du'ai illa firaren
( Ancak çağrım onlara kaçışları haricindekini artırmadı. )
71/7 Ve inni kullema de'avtuhum li tağfire lehum ce'alu esabiahum fi azanihim vestağşev siyabehum ve esarru vestekberustikbaren
( Ve kesinlikle ben onları, sen onlara af eyleyesin diye her çağırdığımda, parmaklarını kulaklarının içine götürdüler, elbiselerine örtündüler, ısrar ettiler ve kibirlendiler de kibirlendiler. )
71/8 Summe inni de'avtuhum ciharen
( Sonra kesinlikle ben onları açıkça çağırdım. )
71/9 Summe inni a'lentu lehum ve esrertu lehum israren
( Sonra kesinlikle ben onlara açıkladım, ilan ettim ve onlara gizli gizli söyledim. )
71/10 Fe kultustağfiru rabbekum innehu kane ğaffaren
( Böylece "Rab’binizden af isteyin. Kesinlikle O affedendir." dedim. )
71/11 Yursilis semae aleykum midraren
( Göğü üzerinize yağmur yağdıran olarak göndersin.  )
71/12 Ve yumdidkum bi emvalin ve benine ve yec'al lekum cennatin ve yec'al lekum enharen
( Ve mallar ve oğullar ile imdadınıza yetişsin. Size bahçeler oluştursun ve size nehirler oluştursun. )
71/13 Ma lekum la tercune lillahi vekaren
( Ne oldu size ki Allah için ağırlık ve azamet ummuyorsunuz? )
71/14 Ve kad halekakum atvaren
( Ve sizi haller, safhalar olarak yarattı. )
71/15 E lem terev keyfe halekallahu seb'a semavatin tibakan
( Allah’ın yedi gökleri tabakalar olarak nasıl yarattığını görmediniz mi? )
71/16 Ve cealel kamere fihinne nuren ve cealeş şemse siracen
( Ve Ay’ı onların içinde aydınlık kıldı. Güneş’i ışık kıldı. )
71/17 Vallahu enbetekum minel ardi nebaten
( Ve Allah sizi yerden bitki olarak bitirip yetiştirdi. )
71/18 Summe yu'idukum fiha ve yuhricukum ihracen
( Sonra sizi oraya döndürecek ve sizi çıkış olarak çıkaracak. )
71/19 Vallahu ceale lekumul arda bisatan
( Ve Allah yeri size yayılmış kıldı. )
71/20 Li tesluku minha subulen ficacen
( Oradan geniş yollar düzenlemeniz için. )
71/21 Kale nuhun rabbi innehum asavni vettebe'u men lem yezidhu maluhu ve veleduhu illa hasaren
( Nuh "Rab’bim, kesinlikle onlar bana isyan ettiler ve onlara malı ve çocuğu, hüsran haricinde artırmayana tabi oldular." dedi. )
71/22 Ve mekeru mekren kubbaren
( Ve büyük tuzak olarak tuzak kurdular. )
71/23 Ve kalu la tezerunne alihetekum ve la tezerunne vedden ve la suva'an ve la yeğuse ve ye'uka ve nesra
( Ve "İlahlarınızı kesinlikle bırakmayın. Ne Ved’i, ne Suva’yı, ne Yeğus’u, ne Yeuka’yı ve ne de Nesr’i kesinlikle bırakmayın." dediler. )
71/24 Ve kad edallu kesiren ve la tezidiz zalimine illa dalalen
( Ve çoğunu saptırdılar. Zalimlere sapıklıkları haricindekini artırma. )
71/25 Min ma hatiyatihim uğriku fe udhilu naren fe lem yecidu lehum min dunillahi ensaren
( O hatalarından dolayı boğuldular. Böylece ateşe sokuldular da kendilerine Allah’tan başka yardımcılar bulamadılar. )
71/26 Ve kale nuhun rabbi la tezer alel ardi minel kafirine deyyaren
( Ve Nuh "Rab’bim yer üzerinde inkarcılardan dolaşan kimse bırakma." dedi. )
71/27 İnneke in tezerhum yudillu ibadeke ve la yelidu illa faciren keffaren
( Kesinlikle sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve inkar eden günahkar haricindekini doğurmazlar. )
71/28 Rabbiğfirli ve li valideyye ve li men dehale beytiye mu'minen ve lil mu'minine vel mu'minati ve la tezidiz zalimine illa tebaren
( Rab’bim bana, ana babama, evime inanan olarak giren kimselere, inanan erkeklere ve inanan kadınlara af eyle. Zalimlere helak edilmeleri haricindekini artırma. )
CİNN 72/1 Kul uhiye ileyye ennehusteme'a neferun minel cinni fe kalu inna semi'na kur'anen aceben
( De ki: “Bana kesinlikle cinlerden askerlerin dinleyip de "Kesinlikle biz acayip Kur'an duyduk." dedikleri vahyedildi." )
72/2 Yehdiy iler ruşdi fe amenna bihi ve len nuşrike bi rabbina ehaden
( Doğruya yönlendiriyor. Böylece ona inandık ve Rab’bimize hiçbir kimseyi ortak koşmayız. )
72/3 Ve ennehu teala ceddu rabbina mettehaze sahibeten ve la veleden
( Ve kesinlikle o, Rab’bimizin azameti yücedir. Ne arkadaş, ne de çocuk edinmemiştir. )
72/4 Ve ennehu kane yekulu sefihuna alellahi şetatan
( Ve kesinlikle o, bizim akılsız Allah üzerine  gerçek dışı olanları söylemekteymiş. )
72/5 Ve enna zanenna en len tekulel insu vel cinnu alellahi keziben
( Ve kesinlikle biz insanları ve cinleri Allah üzerine  yalan söylemezler zannetmiştik. )
72/6 Ve ennehu kane ricalun minel insi ye'uzune bi ricalin minel cinni fe zaduhum rehekan
( Ve kesinlikle ki insanlardan o erkekler cinlerden erkeklere sığınmaktaydılar da onlara kötülüklerini artırdı. )
72/7 Ve ennehum zannu kema zanentum en len yeb'asallahu ehaden
( “Ve kesinlikle onlar, o zannettiğiniz gibi, Allah’ın hiçbir kimseyi diriltip göndermeyeceğini zannettiler." )
72/8 Ve enna lemesnes semae fe vecednaha muliet haresen şediden ve şuhuben
( Ve kesinlikle biz göğe dokunduk da onu şiddetli bekçiler ve kıvılcımlarla doldurulmuş bulduk. )
72/9 Ve enna kunna nak'udu minha meka'ide lis sem'i fe men yestemi'il ane yecid lehu şihaben resaden
( Ve kesinlikle biz orada oturma yerlerinde duymak için oturmaktaydık. Artık şimdi kim duyarsa, ona gözetleyen kıvılcım bulur. )
72/10 Ve enna la nedri e şerrun uride bi men fil ardi em erade bihim rabbuhum reşeden
( Ve kesinlikle biz, yerdeki kimselere kötülük mü istendi yoksa Rab’leri onlara doğruyu mu istedi bilemiyoruz. )
72/11 Ve enna minnes salihune ve minna dune zalike kunna taraika kideden
( Ve kesinlikle bizden iyiler var. Bizden başkaları da var. İşte çeşitli yollardayız. )
72/12 Ve enna zanenna en len nu'cizallahe fil ardi ve len nu'cizehu hereben
( Ve kesinlikle biz yerde Allah’ı aciz kılamayacağımızı ve kaçarak da onu aciz kılamayacağımızı anladık. )
72/13 Ve enna lemma semi'nel huda amenna bihi fe men yu'min bi rabbihi fe la yehafu bahsen ve la rehekan
( Ve kesinlikle biz yönlendiriciyi dinlediğimizde ona inandık. Artık kim Rab’bine inanırsa, ne hakkının eksilmesinden, ne de kötülükten korkmaz. )
72/14 Ve enna minnel muslimune ve minnel kasitune fe men esleme fe ulaike teharrev reşeden
( Ve kesinlikle bizden teslim olanlar var ve bizden zulmedip gerçekten sapanlar var. Artık kim teslim olursa, işte onlar doğruyu arayanlardır. )
72/15 Ve emmel kasitune fe kanu li cehenneme hataben
( Ve ama o zulmedip gerçekten sapanlar cehenneme odun oldular. )
72/16 Ve en levistekamu alet tarikati le eskaynahum maen ğadekan
( Ve şayet yol üzerinde doğru gitselerdi onları bol su ile sulardık. )
72/17 Li neftinehum fihi ve men yu'rid an zikri rabbihi yeslukhu azaben sa'aden
( Onları onun hakkında sınamak için. Kim Rab’bini hatırlamaktan dönerse, onu yükselerek artan azaba sokar. )
72/18 Ve ennel mesacide lillahi fe la ted'u ma'allahi ehaden
( Ve kesinlikle mescidler Allah içindir. O halde Allah ile birlikte hiçbir kimseyi çağırmayın. )
72/19 Ve ennehu lemma kame abdullahi yed'uhu kadu yekunune aleyhi libeden
( Ve kesinlikle Allah’ın kulu kalkmış O'nu çağırırken onun üzerine keçe gibi olacaklardı. )
72/20 Kul innema ed'u rabbi ve la uşriku bihi ehaden
( De ki: "Kesinlikle Rab’bimi çağırırım ve O’na hiçbir kimseyi ortak koşmam." )
72/21 Kul inni la emliku lekum darran ve la reşeden
( De ki: "Kesinlikle ben size ne darlığa, ne de doğruluğa malik olamam." )
72/22 Kul inni len yucireni min allahi ehadun ve len ecide min dunihi multehaden
( De ki: "Kesinlikle hiçbir kimse beni Allah’tan kurtaramaz ve O’ndan başka sığınılacak bulamam." )
72/23 İlla belağan min allahi ve risalatihi ve men ya'sillahe ve resulehu fe inne lehu nare cehenneme halidine fiha ebeden
( “Ancak Allah’tan ulaştırmadır ve O’nun gönderileridir. Kim Allah’a  ve O’nun resulüne isyan ederse, artık içinde ebediyen daim olacakları cehennem ateşi kesinlikle onadır." )
72/24 Hatta iza raev ma yuadune fe seya'lemune men ed'afu nasiren ve ekallu adeden
( Nihayet o vaad edileni gördüklerinde, artık yardımcı olarak kim en zayıftır ve adet olarak en azdır bilecekler. )
72/25 Kul in edri e karibun ma tu'adune em yec'alu lehu rabbi emeden
( De ki: "O vaad edildiğiniz yakın mı yoksa Rab’bim size uzun süre mi kıldı bilsem." )
72/26 Alimul ğaybi fe la yuzhiru ala ğaybihi ehaden
( Gaybı bilendir. Gaybını hiçbir kimseye açıp meydana çıkarmaz. )
72/27 İlla men irteda min resulin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihi rasaden
( Resulden o razı, hoşnut olduğu hariç. Kesinlikle O, önünden ve arkasından gözetleyenler salar. )
72/28 Li ya'leme en kad ebleğu risalati rabbihim ve ehata bima ledeyhim ve ahsa kulle şey'in adeden
( Rab’lerinin gönderilerini ulaştırdıklarını bilmesi için. Onların yanında olanları kuşatmıştır ve her şeyi adet olarak saymıştır. )
MUZEMMİL 73/1 Ya eyyuhel muzzemmilu
( Ey örtünen.  )
73/2 Kumil leyle illa kalilen
( Gece azının haricinde ayağa kalk. )
73/3 Nisfehu ev inkus minhu kalilen
( Onun yarısında veya ondan biraz eksilt. )
73/4 Ev zid aleyhi ve rettilil kur'ane tertilen
( Veya onun üzerine artır. Kur'an’ı düşünerek yavaş yavaş oku. )
73/5 İnna senulkiy aleyke kavlen sekilen
( Kesinlikle biz senin üzerine ağır söz atacağız. )
73/6 İnne naşieten leyli hiye eşeddu vat'en ve akvemu kilen
( Kesinlikle gece kalkışı, o etki olarak daha şiddetlidir ve söz olarak daha sağlamdır. )
73/7 İnne leke fin nehari sebhan tavilen
( Kesinlikle gündüzde sana uzun uğraşlar vardır. )
73/8 Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtilen
( Ve Rab’binin ismini hatırla ve yönelerek O’na yönel. )
73/9 Rabbul meşriki vel mağribi la ilahe illa huve fettehizhu vekilen
( Doğunun ve batının Rab’bidir. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde O’nu vekil olarak edin. )
73/10 Vasbir ala ma yekulune vehcurhum hecren cemilen
( Ve o dediklerine sabret. Onlardan güzel ayrılış ile ayrıl. )
73/11 Ve zerni vel mukezzibine ulin na'meti ve mehhil hum kalilen
( Ve yalanlayan nimet sahiplerini bana bırak ve onlara az mühlet ver. )
73/12 İnne ledeyna enkalen ve cahimen
( Kesinlikle kelepçeler, zincirler ve cehennem yanımızdadır. )
73/13 Ve ta'amen za ğussatin ve azaben elimen
( Ve boğaza takılan yiyecek ve elim azap. )
73/14 Yevme tercuful ardu vel cibalu ve kanetil cibalu kesiben mehilen
( O gün yer ve dağlar sarsılır. Dağlar, eriyerek akıp giden çöp ve kum yığını olur. )
73/15 İnna erselna ileykum resulen şahiden aleykum kema erselna ila fir'avne resulen
( Kesinlikle biz size resulü, Firavun’a resulü gönderdiğimiz gibi, üzerinize şahit olarak gönderdik. )
73/16 Fe asa fir'avnur resule fe ehaznahu ahzen vebilen
( Ancak Firavun resule isyan etti de onu ağır tutuş ile tutup yakaladık. )
73/17 Fe keyfe tettekune in kefertum yevmen yec'alul vildane şiben
( Eğer inkar ederseniz artık çocukları ak saçlı ihtiyar kılan o günden nasıl sakınacaksınız? )
73/18 Es semau munfetirun bihi kane va'duhu mef'ulen
( Onunla gök yarılır. O’nun vaadi yapılmış olur. )
73/19 İnne hazihi tezkiretun fe men şaettehaze ila rabbihi sebilen
( Kesinlikle işte o hatırlamadır. O halde dileyen kimse Rab’bine yol edinir. )
73/20 İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyil leyli ve nisfehu ve sulusehu ve taifetun minellezine meake vallahu yukaddirul leyle ven nehare alime en len tuhsuhu fe tabe aleykum fakreu ma teyessere minel kur'ani alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fil ardi yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fi sebilillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekimus salate ve atuz zekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu li enfusikum min hayrin teciduhu indallahi huve hayren ve a'zame ecren vestağfirullahe innallahe ğafurun rahimun
( Kesinlikle Rab’bin, kesinlikle senin ve o seninle birlikte olanlardan grupların gecenin üçte ikisinden azında, yarısında ve onun üçte birinde ayağa kalktığını bilir. Allah geceyi ve gündüzü takdir edip ölçülendirdi. Onu sayamayacağınızı bildi de üzerinize tevbe eyledi. O halde size Kur'an’dan ne kolay gelirse okuyun. Sizlerden hastalar, yerde dolaşıp Allah’ın üstünlüğünden lütfundan arayan diğerleri ve Allah yolunda savaşan diğerleri olacağını bildi. O halde size ondan ne kolay gelirse okuyun, duaya kalkın, zekatı verin ve Allah’a  güzel borç olarak borç verin. Nefisleriniz için hayırlısından ne sunduysanız, onu Allah’ın indinde bulursunuz. O ödül olarak daha hayırlıdır ve daha büyüktür. Allah’tan af isteyin. Kesinlikle Allah affedendir merhamet edendir.  )
MUDDESSİR 74/1 Ya eyyuhel muddessiru
( Ey örtüsüne bürünüp gizlenen.  )
74/2 Kum fe enzir
( Ayağa kalk da uyar.  )
74/3 Ve rabbeke fe kebbir
( Ve Rab’bini böylece yücelt.  )
74/4 Ve siyabeke fe tahhir
( Ve elbiseni böylece temizle.  )
74/5 Ver rucze fehcur
( Ve pisliği böylece ayırıp gider. )
74/6 Ve la temnun testeksiru
( Ve daha çoğunu isteyerek nimetlendirme. )
74/7 Ve li rabbike fasbir
( Ve Rab’bin için böylece sabret.  )
74/8 Fe iza nukire fin nakuri
( Artık borunun içine üflendiği zaman. )
74/9 Fe zalike yevmeizin yevmun asirun
( Artık o gün zorlu gündür. )
74/10 Alel kafirine ğayru yesirin
( İnkarcılara kolay değildir.  )
74/11 Zerni ve men halaktu vehiyden
( Tek olarak yarattığım kimseyi bana bırak. )
74/12 Ve ce'altu lehu malen memduden
( Ve ona bolca yayılmış mal oluşturdum. )
74/13 Ve benine şuhuden
( Ve şahit olunan oğullar. )
74/14 Ve mehhedtu lehu temhiden
( Ve ona imkanları yaydım da yaydım. )
74/15 Summe yatme'u en ezide
( Sonra daha da artırmamı ümit eder. )
74/16 Kella innehu kane li ayatina aniden
( Hayır kesinlikle o ayetlerimize inat etmekte, direnmekteydi. )
74/17 Se urhikuhu sa'uden
( Onu yokuşa sardıracağım. )
74/18 İnnehu fekkere ve kaddere
( Kesinlikle o fikretti ve ölçtü.  )
74/19 Fe kutile keyfe kaddere
( Hem öldürülesi nasıl da ölçtü.  )
74/20 Summe kutile keyfe kaddere
( Sonra öldürülesi nasıl da ölçtü.  )
74/21 Summe nezare
( Sonra baktı.  )
74/22 Summe abese ve besere
( Sonra çehresini çattı ve yüzünü ekşitti.  )
74/23 Summe edbere vestekbere
( Sonra arkasını döndü ve kibirlendi.  )
74/24 Fe kale in haza illa sihrun yu'seru
( Böylece "Bu ancak öğretilegelen sihirdir." dedi. )
74/25 İn haza illa kavlul beşeri
( Kesinlikle bu ancak insan sözüdür. )
74/26 Seuslihi sekare
( Onu sekara, ateşe yaslayacağım. )
74/27 Ve ma edrake ma sekaru
( Ve sana sekarın, ateşin ne olduğunu ne bildirir? )
74/28 La tubki ve la tezeru
( Baki kılmaz ve geriye bırakmaz. )
74/29 Levvahatun lil beşeri
( İnsan derisi için yakıcıdır. )
74/30 Aleyha tis'ate aşere
( Onun üzerinde on dokuz vardır. )
74/31 Ve ma cealna ashaben nari illa melaiketen ve ma cealna iddetehum illa fitneten lillezine keferu li yesteykinellezine utul kitabe ve yezdadellezine amenu imanen ve la yertabellezine utul kitabe vel mu'minune ve li yekulellezine fi kulubihim meradun vel kafirune maza eradallahu bi haza meselen kezalike yudillullahu men yeşa'u ve yehdi men yeşa ma ya'lemu cunude rabbike illa huve ve ma hiye illa zikra lil beşeri
( Ateşin sahiplerini melekler haricindekiler yapmadık. Onların adetlerini o kitap verilenlerin doğru bilgi edinmeleri, o inananların inançlarının artması, o kitap verilenlerin ve inananların şüphe etmemeleri, o kalplerinde hastalık olanların ve inkarcıların "Allah bu misal ile ne istedi?" demeleri için, o inkar edenler için sınav haricindeki kılmadık. Allah dilediği kimseyi işte böyle saptırır ve dilediği kimseyi yönlendirir. O’nun haricinde Rab’binin ordularını, askerlerini kimse bilmez. O insanlar için hatırlamanın haricindeki değildir. )
74/32 Kella vel kameri
( Asla ve ay.  )
74/33 Vel leyli iz edbere
( Ve gece değiştiğinde.  )
74/34 Ves subhi iza esfere
( Ve sabah ortalığı aydınlattığında.  )
74/35 İnneha le ihdel kuberi
( Kesinlikle o büyüklerden biridir.  )
74/36 Neziren lil beşeri
( İnsanlar için uyarı olarak. )
74/37 Li men şae minkum en yetekaddeme ev yeteahhare
( Sizden o ileri gitmeyi veya geri kalmayı dileyenler için. )
74/38 Kulli nefsin bima kesebet rehinetun
( Her nefis o kazandığına bağlı rehinedir. )
74/39 İlla ashabel yemini
( Sağın sahipleri haricinde. )
74/40 Fi cennatin yetesaelune
( Bahçelerin içinde sual ederler.  )
74/41 Anil mucrimine
( Suçlular hakkında.  )
74/42 Ma selekekum fi sekare
( Sizi sekarın, ateşin içine ne soktu? )
74/43 Kalu lem neku minel musalline
( "Dua edenlerden olmadık." derler. )
74/44 Ve lem neku nut'imul miskine
( "Ve yoksula yediren de olmadık." )
74/45 Ve kunna nehudu me'al haidine
( "Ve dalıp gidenlerle birlikte dalıp gitmekteydik." )
74/46 Ve kunna nukezzibu bi yevmid dini
( "Ve din gününü yalanlamaktaydık." )
74/47 Hatta etanel yekinu
( "Nihayet kesin doğru olan bize geldi." )
74/48 Fe ma tenfe'uhum şefa'atuş şafi'ine
( Artık af vesilecilerinin onlara af için vesile olmaları fayda etmez. )
74/49 Fe ma lehum anit tezkireti mu'ridine
( O halde onlara ne oluyor da hatırlamadan yüz çevirip dönüyorlar? )
74/50 Ke ennehum humurun mustenfiretun
( Kesinlikle onlar ürkmüş eşekler gibiler.  )
74/51 Ferret min kasveretin
( Aslandan kaçmaktadırlar. )
74/52 Bel yuridu kullumriin minhum en yu'ta suhufen muneşşereten
( Bilakis, onlardan her kişi yayımlanmış sahifelerin verilmesini ister. )
74/53 Kella bella yehafunel ahirete
( Asla, bilakis ahiretten korkmuyorlar. )
74/54 Kella innehu tezkiretun
( Asla, kesinlikle o hatırlatıcıdır.  )
74/55 Fe men şae zekerehu
( Artık dileyen kimse onu hatırlar. )
74/56 Ve ma yezkurune illa en yeşaallahu huve ehlut takva ve ehlul mağfireti
( Ve Allah’ın dilemesi haricinde hatırlayamazlar. Sakındırmanın ve affın sahibi O'dur. )
KIYAMET 75/1 La uksimu bi yevmil kiyameti
( Ayağa kalkış gününe yemin ederim. )
75/2 Ve la uksimu bin nefsil levvameti
( Ve o kendini kınayan nefise yemin ederim. )
75/3 E yahsebul insanu en len necme'a izamehu
( İnsan kemiklerini toplayamayacağımızı mı sanıyor? )
75/4 Bela kadirine ala en nusevviye benanehu
( Bilakis biz onun parmaklarını eş kılmaya, düzenlemeye gücü yetenleriz. )
75/5 Bel yuridul insanu li yefcure emamehu
( Evet insan kendi önünde günah işlemeyi ister. )
75/6 Yes'elu eyyane yevmul kiyameti
( "Ayağa kalkış günü ne zaman?" diye sual eder. )
75/7 Fe iza berikal besaru
( Böylece göz şimşek çaktığında, )
75/8 Ve hasefel kameru
( Ve Ay kapanıp söndüğünde, )
75/9 Ve cumi'aş şemsu vel kameru
( Ve Güneş ve Ay toplandığında, )
75/10 Yekulul insanu yevmeizin eynel meferru
( İnsan o gün "Kaçış nereyedir?" der. )
75/11 Kella la vezere
( Asla siper yoktur. )
75/12 İla rabbike yevmeizinil mustekarru
( O gün durak yeri Rab’binedir. )
75/13 Yunebbeul insanu yevmeizin bima kaddeme ve ahhare
( O gün insana, o sundukları ve erteledikleri haber verilir. )
75/14 Belil insanu ala nefsihi besiretun
( Evet insan kendi nefsini görür.  )
75/15 Ve lev elka me'azirehu
( Ve şayet mazeretlerini atsa. )
75/16 La tuharrik bihi lisaneke li ta'cele bihi
( Onu acele yapmak için ona dilini kıpırdatma. )
75/17 İnne aleyna cem'ahu ve kur'anehu
( Kesinlikle onu toplaması ve onu okuması üzerimizedir. )
75/18 Fe iza kare'nahu fettebi kur'anehu
( O halde onu okuduğumuzda, okunuşunu takip et. )
75/19 Summe inne aleyna beyanehu
( Sonra onun beyanı, açıklaması kesinlikle üzerimizedir. )
75/20 Kella bel tuhibbunel acilete
( Hayır bilakis acele olanı seversiniz. )
75/21 Ve tezerunel ahirete
( Ve ahireti bırakıyorsunuz. )
75/22 Vucuhun yevmeizin nadiretun
( O gün parlayan yüzler vardır. )
75/23 İla rabbiha naziretun
( Rab’bine doğru bakar. )
75/24 Ve vucuhun yevmeizin basire'un
( Ve o gün asık yüzler vardır. )
75/25 Tezunnu en yuf'ale biha fakiretun
( Kötü muamele musibeti yapılacağını anlar. )
75/26 Kella iza beleğatit terakiye
( Hayır, köprücük kemiğine ulaştığında, )
75/27 Ve kile men rakin
( Ve "Gözetip çare bulacak, tedavi edecek kimdir?" denilir. )
75/28 Ve zanne ennehul firaku
( Ve onun kesinlikle ayrılma olduğunu anlar. )
75/29 Velteffetis saku bis saki
( Bacak bacağa dolanır. )
75/30 İla rabbike yevmeizinil mesaku
( O gün sevk yeri Rab’bine doğrudur. )
75/31 Fe la saddeka ve la salla
( Böylece doğrulamadı ve dua etmedi.  )
75/32 Ve lakin kezzebe ve tevella
( Ve lakin yalanladı ve yüz çevirdi.  )
75/33 Summe zehebe ila ehlihi yetemetta
( Sonra gururlanarak, yücelenerek ailesine gitti. )
75/34 Evla leke fe evla
( Uygun sana böylece uygun.  )
75/35 Summe evla leke fe evla
( Sonra uygun sana böylece uygun. )
75/36 E yahsebul insanu en yutreke suden
( İnsan sürülmüş olarak terkedileceğini mi sanır? )
75/37 E lem yeku nutfeten min meniyyin yumna
( Akıtılan meniden su damlası değil miydi? )
75/38 Summe kane alekaten fe haleka fe sevva
( Sonra asılı duran kan pıhtısı oldu. Böylece yarattı da düzenleyip şekillendirdi. )
75/39 Fe ceale minhuz zevceyniz zekere vel unsa
( Böylece ondan iki eşi, erkeği ve kadını oluşturdu. )
75/40 E leyse zalike bi kadirin ala en yuhyiyel mevta
( Bu, ölüyü diriltmeye gücü yeten değil midir? )
İNSAN 76/1 Hel eta alel insani hiynun mined dehri lem yekun şey'en mezkura
( İnsana uzun zamandan hatırlanacak bir şey olmadığı zaman gelmedi mi? )
76/2 İnna halaknel insane min nutfetin emşacin nebtelihi fe cealnahu semi'an basira
( Kesinlikle biz insanı, onu sınamak için karışık su damlasından yarattık da onu duyan gören kıldık. )
76/3 İnna hedeynahus sebile imma şakiran ve imma kefura
( Kesinlikle biz onu yola yönlendirdik. Ya şükreder ve ya da inkar eder. )
76/4 İnna a'tedna lil kafirine selasile ve ağlalen ve se'iren
( Kesinlikle biz inkarcılara zincirler, kelepçeler prangalar ve ateş hazırladık. )
76/5 İnnel ebrare yeşrebune min ke'sin kane mizacuha kafura
( Kesinlikle iyiler karışımı kafur olan kaseden içerler. )
76/6 Aynen yeşrebu biha ibadullahi yufecciruneha tefcira
( Pınar ki Allah’ın kulları onu akıtıp fışkırtarak ondan içerler. )
76/7 Yufune bin nezri ve yehafune yevmen kane şerruhu mustetiren
( Yapılacak işlerini, adaklarını ifa ederler ve kötülüğü salgın olan o günden korkarlar. )
76/8 Ve yut'imunet ta'ame ala hubbihi miskinen ve yetimen ve esiren
( Ve yoksula, yetime ve esire yemeği sevgiyle yedirirler. )
76/9 İnnema nut'imukum li vechillahi la nuridu minkum cezaen ve la şukuren
( Kesinlikle Allah’ın yüzü için yediriyoruz. Sizden ne karşılık, ne de teşekkür istemeyiz. )
76/10 İnna nehafu min rabbina yevmen abusen kamtariren
( Kesinlikle biz asık suratlı, kötü, sert günde Rab’bimizden korkarız. )
76/11 Fe vekahumullahu şerre zalikel yevmi ve lakkahum nadreten ve sururen
( Böylece Allah onları bu günün kötülüğünden korur ve onları parlaklığa ve sevince kavuşturur. )
76/12 Ve cezahum bima saberu cenneten ve hariren
( Ve o sabırlarından dolayı onların karşılığı cennettir ve ipektir. )
76/13 Muttekiine fiha alel eraiki la yerevne fiha şemsen ve la zemheriren
( Orada, koltuklar üzerinde yaslanıp otururlar. Orada ne Güneş’i, ne de şiddetli soğuğu görmezler. )
76/14 Ve daniyeten aleyhim zilaluha ve zullilet kutufuha tezlilen
( Ve onun gölgeleri onların üzerine sarkmıştır. Onun meyveleri yaklaştırılarak yaklaştırılmıştır. )
76/15 Ve yutafu aleyhim bi aniyetin min fiddatin ve ekvabin kanet kavarire
( Ve üzerlerinde gümüşten kaplar ve billurdan kadehler dolaştırılır. )
76/16 Kavarire min fiddatin kadderuha takdiren
( Billur kadehlerdir. Onları ölçü ile ölçülendirmişlerdir. )
76/17 Ve yuskavne fiha ke'sen kane mizacuha zencebilen
( Ve orada karışımı zencefil olan kaseden sulanır, içirilir. )
76/18 Aynen fiha tusemma selsebilen
( Orada pınardır ki onu selsebil olarak isimlendirirler. )
76/19 Ve yetufu aleyhim vildanun muhalledune iza reeytehum hasibtehum lu'luen mensuren
( Ve onların üzerlerinde ebedi çocuklar dolaşır. Onları gördüğünde onları saçılmış inciler sanarsın. )
76/20 Ve iza reeyte semme reeyte ne'imen ve mulken kebiren
( Ve gördüğünde, orada büyük nimet ve mülk görürsün. )
76/21 Aliyehum siyabu sundusin hudrun ve istebrakun ve hullu esavire min fiddatin ve sekahum rabbuhum şeraben tahuren
( Onların üzerlerinde yeşil ipekten ve kalın ipekten elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle örtülmüşlerdir. Rab’leri onları temiz içecek ile sulamıştır. )
76/22 İnne haza kane lekum cezaen ve kane sa'yukum meşkuren
( Kesinlikle bu onlara karşılık olarak olmuştur. Çabanız teşekkür edilen olmuştur. )
76/23 İnna nahnu nezzelna aleykel kur'ane tenzilen
( Kesinlikle biz, Kur'an’ı senin üzerine bölüm bölüm biz indirdik. )
76/24 Fasbir li hukmi rabbike ve la tuti’minhum asimen ev kefuren
( O halde Rab’binin hükmü için sabret. Onlardan günahkara veya inkar edene itaat etme. )
76/25 Vezkurisme rabbike bukreten ve asiylen
( Ve sabah ve akşam Rab’binin ismini hatırla. )
76/26 Ve minel leyli fescud lehu ve sebbihhu leylen tavilen
( Ve geceden O’na yere kapan ve geceleyin onu uzunca öv. )
76/27 İnne haulai yuhibbunel acilete ve yezerune veraehum yevmen sekilen
( Kesinlikle işte şunlar acele olanı seviyorlar. Ağır günü arkalarına bırakıyorlar. )
76/28 Nahnu halaknahum ve şededna esrehum ve iza şi'na beddelna emsalehum tebdilen
( Onları biz yarattık ve bağlarını şiddetli kıldık. Dilediğimizde onların misallerini mübadele ederek değiştiririz. )
76/29 İnne hazihi tezkiretun fe men şaettehaze ila rabbihi sebilen
( Kesinlikle işte bu hatırlamadır. O halde dileyen kimse Rab’bine yol edinir. )
76/30 Ve ma teşaune illa en yeşaallahu innallahe kane alimen hakimen
( Ve Allah’ın dilemesi haricinde dileyemezsiniz. Kesinlikle Allah bilendir hakimdir. )
76/31 Yudhilu men yeşau fi rahmetihi vez zalimine e'adde lehum azaben elimen
( Dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimlere, onlara elim azap hazırlamıştır. )
MURSELAT 77/1 Vel murselati urfen
( Ve adet, gelenek olarak gönderilenler. )
77/2 Fel asifati asfen
( Böylece eğerek eğenler. )
77/3 Ven naşirati neşren
( Ve yayarak yayanlar. )
77/4 Fel farikati ferkan
( Böylece seçip ayırarak kısım kısım ayıranlar. )
77/5 Fel mulkiati zikren
( Böylece hatırlamayı atıp bırakanlar. )
77/6 Uzren ev nuzren
( Özür veya uyarı olarak. )
77/7 İnnema tu'adune le vaki'un
( Kesinlikle vaad edildiğiniz vaki olacaktır. )
77/8 Fe izen nucumu tumiset
( Böylece yıldızlar silinip kaybolduğunda. )
77/9 Ve izes semau furicet
( Ve gök yarıldığında.  )
77/10 Ve izel cibalu nusifet
( Ve dağlar eğilip savrulduğunda.  )
77/11 Ve izer rusulu ukkitet
( Ve resuller vakitlerine ulaştıklarında.  )
77/12 Li eyyi yevmin uccilet
( Hangi gün için tecil edilip ertelendiler.  )
77/13 Li yevmil fasli
( Ayrışım günü için. )
77/14 Ve ma edrake ma yevmul fasli
( Ve ayrışım gününün ne olduğunu sana ne bildirir? )
77/15 Veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Vay o gün yalanlayanlar için.  )
77/16 E lem nuhlikil evvelin
( Evvelkileri helak etmedik mi? )
77/17 Summe nutbiuhumul ahirin
( Sonra onlara diğerlerini tabi kılarız. )
77/18 Kezalike nef'alu bil mucrimin
( İşte suçlulara böyle yaparız. )
77/19 Veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Vay o gün yalanlayanlar için.  )
77/20 E lem nahlukkum min main mehin
( Sizi adi sudan yaratmadık mı? )
77/21 Fe cealnahu fi kararin mekin
( Böylece onu sağlam yerin içinde kıldık. )
77/22 İla kaderin ma'lum
( Bilinen ölçüye, kadere kadar. )
77/23 Fe kaderna fe ni'mel kadirun
( Böylece ölçtük de ne güzel ölçeriz.  )
77/24 Veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Vay o gün yalanlayanlar için.  )
77/25 E lem nec'alil arda kifaten
( Yeri toplanma yeri kılmadık mı? )
77/26 Ahyaen ve emvaten
( Diriler ve ölüler olarak.  )
77/27 Ve cealna fiha revasiye şamihatin ve eskaynakum maen furaten
( Ve onun içinde yüksek dağlar oluşturduk ve size tatlı su akıttık. )
77/28 Veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Vay o gün yalanlayanlar için.  )
77/29 İntaliku ila ma kuntum bihi tukezzebun
( O yalanlamış olduğunuza gidin. )
77/30 İntaliku ila zillin ziy selasi şu'abin
( Üç çatallı gölgeye gidin. )
77/31 La zalilin ve la yuğniy minel lehebi
( Gölgelendiren değildir ve alevden koruyup fayda vermez. )
77/32 İnneha termi bi şererin kel kasri
( Kesinlikle o saray gibi kıvılcımlar atar. )
77/33 Ke ennehu cimaletun sufrun
( Kesinlikle o sarı erkek develer gibidir. )
77/34 Veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Vay o gün o yalanlayanlar için.  )
77/35 Haza yevmu la yentikun
( Bu konuşamadıkları gündür. )
77/36 Ve la yu'zenu lehum fe ya'tezirun
( Ve onlara izin verilmez ki özür beyan etsinler.  )
77/37 Veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Vay o gün o yalanlayanlar için.  )
77/38 Haza yevmul fasli cema'nakum vel evvelin
( Bu, sizi ve evvelkileri topladığımız ayrışım günüdür. )
77/39 Fe in kane lekum keydun fe kiyduni
( Böylece eğer sizde hile tuzak varsa, haydi beni hileli tuzağa düşürün. )
77/40 Veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Vay o gün o yalanlayanlar için.  )
77/41 İnnel muttekine fi zilalin ve uyun
( Kesinlikle sakınanlar gölgelerin ve pınarların içindedirler. )
77/42 Ve fevakihe min ma yeştehun
( Ve o iştahlandıklarından meyvelerin. )
77/43 Kulu veşrebu heniy'en bima kuntum ta'melun
( O yapmakta olduklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için. )
77/44 İnna kezalike neczil muhsinin
( Kesinlikle biz iyilik edenleri işte böyle karşılıklandırırız. )
77/45 Veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Vay o gün yalanlayanlar için.  )
77/46 Kulu ve temette'u kalilen innekum mucrimun
( Azıcık yiyin ve faydalanın. Kesinlikle sizler suçlularsınız. )
77/47 Veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Vay o gün o yalanlayanlar için.  )
77/48 Ve iza kile lehum urke'u la yerke'un
( Ve onlara eğilin denildiğinde eğilmezler. )
77/49 Veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Vay o gün o yalanlayanlar için.  )
77/50 Fe bi eyyi hadisin ba'dehu yu'minun
( O halde onun ardından hangi söze inanırlar? )
NEBE 78/1 An ma yetesaelun
( Birbirlerine neyi sual ediyorlar. )
78/2 Anin nebeil azim
( Büyük haberi mi? )
78/3 Ellezi hum fihi muhtelifun
( Onlar onun hakkında ihtilaf edenlerdi. )
78/4 Kella seya'lemun
( Asla, bilecekler. )
78/5 Summe kella seya'lemun
( Sonra asla, bilecekler. )
78/6 E lem nec'alil arda mihaden
( Yeri beşik kılmadık mı? )
78/7 Vel cibale evtaden
( Ve dağları kazıklar olarak. )
78/8 Ve halaknakum ezvacen
( Ve sizi eşler olarak yarattık. )
78/9 Ve cealna nevmekum subaten
( Ve uykunuzu dinlenme kıldık. )
78/10 Ve cealnel leyle libasen
( Ve geceyi örtü kıldık. )
78/11 Ve cealnen nehare me'aşen
( Ve gündüzü geçimlik kıldık. )
78/12 Ve beneyna fevkakum seb'an şidaden
( Ve üstünüze yedi sağlamını bina ettik. )
78/13 Ve cealna siracen vehhacen
( Ve parıldayan ışık oluşturduk. )
78/14 Ve enzelna minel mu'sirati maen seccacen
( Ve bulutlardan şarıldayıp çağlayan su indirdik. )
78/15 Li nuhrice bihi habben ve nebaten
( Onunla tohum taneleri ve bitkiler çıkarmamız için. )
78/16 Ve cennatin elfafen
( Ve lifler halinde bahçeler. )
78/17 İnne yevmel fasli kane mikaten
( Kesinlikle ayrışım günü tayin edilen vakit olmuştur. )
78/18 Yevme yunfehu fis suri fe te'tune efvacen
( O gün borunun içine üflenir de bölükler olarak gelirsiniz. )
78/19 Ve futihatis semau fe kanet ebvaben
( Ve gök açılmıştır da kapı kapı olmuştur. )
78/20 Ve suyyiretil cibalu fe kanet seraben
( Ve dağlar seyirttirilmiştir de serap olmuştur. )
78/21 İnne cehenneme kanet mirsaden
( Kesinlikle cehennem gözetleme yeri olmuştur. )
78/22 Lit tağine meaben
( Azgınlar için dönülecek yer.  )
78/23 Labisine fiha ahkaben
( Orada uzun zaman kalacaklar. )
78/24 La yezukune fiha berden ve la şeraben
( Orada ne soğuğu, ne de içeceği tatmayacaklar. )
78/25 İlla hamimen ve ğassakan
( Kaynar su ve irin hariç. )
78/26 Cezaen vifakan
( Tam uygun karşılık olarak. )
78/27 İnnehum kanu la yercune hisaben
( Kesinlikle onlar hesabı ummayanlardı. )
78/28 Ve kezzebu bi ayatina kizzaben
( Ve ayetlerimizi yalanladılar da yalanladılar. )
78/29 Ve kulle şey'in ahsaynahu kitaben
( Ve kitapta olmak üzere her şeyi saydık. )
78/30 Fe zuku fe len nezidekum illa azaben
( O halde tadın. Size azap haricindekini artırmayız. )
78/31 İnne lil muttekine mefazen
( Kesinlikle sakınanlar için kurtuluş vardır.  )
78/32 Hadaika ve a'naben
( Bahçeler ve üzümler. )
78/33 Ve keva'ibe etraben
( Ve birbirlerine eş taneler, tomurcuklar )
78/34 Ve ke'sen dihakan
( Ve dolu kaseler. )
78/35 La yesmeune fiha lağven ve la kizzaben
( Orada ne yanlış boş söz, ne de yalan duymazlar. )
78/36 Cezaen min rabbike ataen hisaben
( Rab’binden hesabı yeten karşılık olarak. )
78/37 Rabbis semavati vel ardi ve ma beynehumer rahmani la yemlikune minhu hitaben
( Göklerin, yerin ve o onların aralarındakilerinin Rab’bidir. Rahman’dır. Söylem olarak O’ndan olana malik olamazlar. )
78/38 Yevme yekumur ruhu vel melaiketu saffen la yetekellemune illa men ezine lehur rahmanu ve kale savaben
( O gün ruh ve melekler saflar halinde ayakta dururlar. Rahman’ın kendilerine izin verdiği kimseler haricindekiler kelam edemezler, söz söyleyemezler. Ve o da doğruyu söyler.  )
78/39 Zalikel yevmul hakku fe men şaettehaze ila rabbihi meaben
( Bu gerçeğin günüdür. Artık dileyen kimse Rab’bine dönüş yeri edinsin. )
78/40 İnna enzernakum azaben kariben yevme yenzurul mer'u ma kaddemet yedahu ve yekulul kafiru ya leyteni kuntu turaben
( Kesinlikle biz sizi yakın azap ile uyardık. O gün kişi ellerinin ne sunduğuna bakar. İnkarcı "Ey keşke ben toprak olsaydım." der. )
NAZİAT 79/1 Ven nazi'ati ğarken
( Ve boğarak söküp çıkaranlar. )
79/2 Ven naşitati neştan
( Ve çekerek çekip çıkaranlar. )
79/3 Ves sabihati sebhan
( Ve yüzerek yüzenler. )
79/4 Fes sabikati sebkan
( Böylece yarışıp geçerek yarışıp geçenler. )
79/5 Fel mudebbirati emren
( Böylece işi çevirip yönetenler. )
79/6 Yevme tercufur racifetu
( O gün sarsıntı sarsar. )
79/7 Tetbeuher radifetu
( Onu ardından gelen takip eder. )
79/8 Kulubun yevmeizin vacifetun
( O gün kalpler korkarak ıstırap çeker. )
79/9 Ebsaruha haşi'atun
( Gözleri korku, ürkme, ürperti içindedir.  )
79/10 Yekulune e inna lemerdudune fil hafireti
( "Kesinlikle biz evvelki halimize döndürülecek miyiz?" derler. )
79/11 E iza kunna izamen nehireten
( Ufalanmış, çürümüş kemikler olduğumuzda mı? )
79/12 Kalu tilke izen kerretun hasiretun
( "Bu keresi hasarlandırandır." dediler. )
79/13 Fe innema hiye zecretun vahidetun
( Artık o tek bağırmadır. )
79/14 Fe iza hum bis sahireti
( Böylece onlar yerdedirler. )
79/15 Hel etake hadisu musa
( Musa’nın haber sözü sana geldi mi? )
79/16 İz nadahu rabbuhu bil vadil mukaddesi tuva
( Zamanında Rab’bi O'na kutsal vadi Tuva’da seslendi. )
79/17 İzheb ila fir'avne innehu tağa
( Firavun’a git. Kesinlikle o azdı.  )
79/18 Fe kul hel leke ila en tezekka
( Böylece de ki: "Sana temizlenme olsun mu?" )
79/19 Ve ehdiyeke ila rabbike fe tahşa
( Ve seni Rab’bine yönlendireyim de kork. )
79/20 Fe erahul ayetel kubra
( Böylece ona büyük ayet gösterdi. )
79/21 Fe kezzebe ve asa
( Böylece yalanladı ve asileşti.  )
79/22 Summe edbere yes'a
( Sonra koşarak döndü. )
79/23 Fe haşere fe nada
( Böylece topladı da seslendi. )
79/24 Fe kale ene rabbukumul a'la
( Böylece "Ben yüce Rab’binizim." dedi. )
79/25 Fe ehazehullahu nekalel ahireti vel ula
( Böylece Allah onu sonranın ve öncenin şiddetli ibret azabı ile yakaladı. )
79/26 İnne fi zalike le ubreten li men yahşa
( Kesinlikle bunda korkan kimseler için ibret vardır. )
79/27 E entum eşeddu halkan emis sema'u benaha
( Yaratılışca sizler mi daha şiddetlisiniz yoksa o bina ettiği gök mü? )
79/28 Refe'a semkeha fe sevvaha
( Onun tavanını yükseltti de onu düzenleyip şekillendirdi. )
79/29 Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha
( Ve gecesini kararttı ve kuşluk vaktini çıkardı. )
79/30 Vel arda ba'de zalike dehaha
( Ve bunun ardından yer, onu yayarak döşedi.  )
79/31 Ahrece minha maeha ve mer'aha
( Ondan suyunu ve otlağını çıkardı.  )
79/32 Vel cibale ersaha
( Ve dağları, onları sağlamlaştırdı.  )
79/33 Meta'an lekum ve li en'amikum
( Size ve hayvanlarınıza fayda olarak. )
79/34 Fe iza caetit tammetul kubra
( Böylece büyük olay geldiğinde. )
79/35 Yevme yetezekkerul insanu ma se'a
( İnsanın neye koştuğunu hatırladığı o gün. )
79/36 Ve burrizetil cehimu li men yera
( Gören kimseler için cehennem ortaya çıkarıldığında.  )
79/37 Fe emma men tağa
( Artık ama kim azgınlık etmiş, )
79/38 Ve aserel hayated dunya
( Ve dünya hayatını tercih etmişse. )
79/39 Fe innel cahime hiyel me'va
( Artık kesinlikle cehennem, odur varış yeri. )
79/40 Ve emma men hafe mekame rabbihi ve nehen nefse anil heva
( Ve ama kim Rab’binin makamından korktuysa ve nefsi hevesten menettiyse, )
79/41 Fe innel cennete hiyel me'va
( Artık kesinlikle cennet, odur varış yeri. )
79/42 Yes'eluneke anis sa'ati eyyane mursaha
( Sana saatten sual ediyorlar "Onun oluşu ne zamandır?" )
79/43 Fima ente min zikraha
( Sende onun hatırlamasından yoktur. )
79/44 İla rabbike muntehaha
( Onun son bilgisi Rab’binedir. )
79/45 İnnema ente munziru men yahşaha
( Kesinlikle sen O’ndan korkanları uyaransın. )
79/46 Ke ennehum yevme yerevneha lem yelbesu illa aşiyyeten ev duhaha
( Kesinlikle onlar onu görecekleri o gün, onun bir akşamı veya kuşluğu haricinde kalmamış gibi olurlar. )
ABESE 80/1 Abese ve tevella
( Çehresini çattı ve yüz çevirdi.  )
80/2 En caihul a'ma
( Ona kör, körlük geldi diye. )
80/3 Ve ma yudrike leallehu yezzekka
( Ve sana ne bildirir? Belki o temizlenecek. )
80/4 Ev yezzekkeru fe tenfe'ahuz zikra
( Veya hatırlayacak. Böylece hatırlama ona fayda verecek. )
80/5 Emma men istağna
( Ama o gani olmak isteyen, )
80/6 Fe ente lehu tesadda
( Ki sen ona dönüp yöneliyorsun. )
80/7 Ve ma aleyke en la yezzekka
( Ve sana ne temizlenmezse, )
80/8 Ve emma men caeke yes'a
( Ve ama o sana çabalayarak gelen kimse, )
80/9 Ve huve yahşa
( Ve o korkarak,  )
80/10 Fe ente anhu telehha
( Ki sen onu ihmal ediyorsun. )
80/11 Kella inneha tezkiretun
( Hayır, kesinlikle o hatırlatıcıdır. )
80/12 Fe men şae zekerehu
( Artık dileyen kimse onu hatırlar. )
80/13 Fi suhufin mukerremetin
( Faydalı sahifelerin içindedir. )
80/14 Merfu'atin mutahheretin
( Yükseltilmiş olan tertemizlerinde, )
80/15 Bi eydin seferetin
( Yazıcıların ellerindedir. )
80/16 Kiramin bereretin
( Faydalı, şerefli, hayırlı, iyi olanların. )
80/17 Kutilel insanu ma ekferehu
( Öldürülesi insan. Ne inkar edicidir o? )
80/18 Min eyyi şey'in halekahu
( Onu hangi şeyden yarattı? )
80/19 Min nutfetin halekahu fe kadderehu
( Onu su damlasından yarattı da ölçülendirdi. )
80/20 Summes sebile yesserehu
( Sonra yolunu kolaylaştırdı. )
80/21 Summe ematehu fe akberehu
( Sonra onu öldürdü de onu kabire koydurdu. )
80/22 Summe iza şea enşerehu
( Sonra dilediğinde onu diriltir. )
80/23 Kella lemma yakdi ma emerehu
( Hayır. Ona o emrettiğini yerine getirmedi. )
80/24 Fel yenzuril insanu ila ta'amihi
( O halde insan yiyeceğine baksın. )
80/25 Enna sabebnel mae sabben
( Nasıl, suyu akıta akıta döktük. )
80/26 Summe şakaknel arda şakkan
( Sonra yeri yara yara yardık. )
80/27 Fe enbetna fiha habben
( Böylece onun içinde tohum taneleri bitirip yetiştirdik. )
80/28 Ve ineben ve kadben
( Ve üzümler ve yoncalar.  )
80/29 Ve zeytunen ve nahlen
( Ve zeytinlikler ve hurmalıklar.  )
80/30 Ve hadaika ğulben
( Ve iri ve sık ağaçlı bahçeler. )
80/31 Ve fakiheten ve ebben
( Ve meyveler ve çayırlar. )
80/32 Meta'an lekum ve li en'amikum
( Size ve hayvanlarınız için fayda olarak. )
80/33 Fe iza caetis sahhatu
( Böylece gürültü geldiğinde. )
80/34 Yevme yefirrul mer'u min ehihi
( O gün kişi kardeşinden kaçar. )
80/35 Ve ummihi ve ebihi
( Ve annesinden ve babasından.  )
80/36 Ve sahibetihi ve benihi
( Ve arkadaşından, eşinden ve oğullarından.  )
80/37 Li kullimriin minhum yevmeizin şe'nun yuğnihi
( Onlardan her kişi için o gün onu meşgul eden iş vardır. )
80/38 Vucuhun yevmeizin musfiretun
( O gün parlayan yüzler vardır. )
80/39 Dahiketun mustebşiretun
( Müjdelenmiş olarak gülen. )
80/40 Ve vucuhun yevmeizin aleyha ğaberetun
( Ve o gün üzerlerinde toz olan yüzler, )
80/41 Terhekuha kateretun
( Toz gibi karanlık onları sarmış.  )
80/42 Ulaike humul keferetul feceretu
( İşte onlar, inkarcı günahkarlardır. )
TEKVİR 81/1 İzeş şemsu kuvviret
( Güneş dürüldüğünde. )
81/2 Ve izen nucumunkederet
( Ve yıldızlar bulanıp döküldüğünde, )
81/3 Ve izel cibalu suyyiret
( Ve dağlar seyirtildiğinde,  )
81/4 Ve izel işaru uttilet
( Ve yüklü develer bırakıldığında, )
81/5 Ve izel vuhuşu huşiret
( Ve vahşi hayvanlar toplandığında, )
81/6 Ve izel biharu succiret
( Ve denizler ateşlenip kaynatıldığında,  )
81/7 Ve izen nufusu zuvvicet
( Ve nefisler eşleştirildiğinde, )
81/8 Ve izel mev'udetu suilet
( Ve vadedilmiş kıza sual edildiğinde, )
81/9 Bi eyyi zenbin kutilet
( Hangi günahtan dolayı öldürüldü?  )
81/10 Ve izes suhufu nuşiret
( Ve sahifeler yayıldığında, yayımlandığında, )
81/11 Ve izes sema'u kuşitat
( Ve gök soyulup açıldığında, )
81/12 Ve izel cahimu su'iret
( Ve cehennem ateşlendiğinde, )
81/13 Ve izel cennetu uzlifet
( Ve cennet yaklaştırıldığında, )
81/14 Alimet nefsun ma ahdaret
( Nefis ne hazırladığını bilir. )
81/15 Fe la uksimu bil hunnesi
( Böylece sinenlere yemin ederim. )
81/16 El cevaril kunnesi
( Akıp da giden seyyar yıldızlara,  )
81/17 Vel leyli iza as'ase
( Ve gece karanlığını bastırdığında, )
81/18 Ves subhi iza teneffese
( Ve sabah nefeslendiğinde, )
81/19 İnnehu le kavlu resulin kerim
( Kesinlikle o faydalı resulün sözüdür. )
81/20 Zi kuvvetin inde zil arşi mekin
( Arşın, tahtın sahibinin indinde kuvvetlidir, yüksek rütbelidir, itibarlıdır. )
81/21 Muta'in semme emin
( Orada itaat edilendir, emindir, güvenilirdir.  )
81/22 Ve ma sahibukum bi mecnun
( Ve arkadaşınız cinli değildir. )
81/23 Ve lekad reahu bil ufukil mubin
( Ve onu apaçık ufukta görüverdi. )
81/24 Ve ma huve alel ğaybi bi danin
( Ve O gayb üzerine cimri değildir. )
81/25 Ve ma huve bi kavli şeytanin recim
( Ve o kovulmuş şeytanın sözü değildir. )
81/26 Fe eyne tezhebun
( O halde nereye gidiyorsunuz? )
81/27 İn huve illa zikrun lil alemin
( Kesinlikle o ancak alemler için hatırlatmadır. )
81/28 Li men şae minkum en yestekim
( Sizden doğru gitmeyi dileyen kimseler için. )
81/29 Ve ma teşaune illa en yeşaallahu rabbul alemin
( Ve alemlerin Rab’bi Allah’ın dilemesi haricinde dileyemezsiniz. )
İNFİTAR 82/1 İzes semau enfetaret
( Gök yarıldığında, )
82/2 Ve izel kevakibun teseret
( Ve yıldızlar serilip saçıldığında,  )
82/3 Ve izel biharu fucciret
( Ve deniz fışkırtılıp akıtıldığında,  )
82/4 Ve izel kuburu bu'siret
( Ve kabirlerin içi dışına getirilip görünür olduğunda, )
82/5 Alimet nefsun ma kaddemet ve ahharet
( Nefis neyi sunduğunu, öne aldığını ve ertelediğini bilir. )
82/6 Ya eyyuhel insanu ma ğarreke bi rabbikel kerimi
( Ey insan, seni faydalı Rab’bine karşı ne aldattı? )
82/7 Ellezi halekake fe sevvake fe adeleke
( O yarattı seni. Böylece seni düzenleyip şekillendirdi de ölçülendirdi. )
82/8 Fi eyyi suretin ma şae rekkebeke
( Dilediği herhangi şekilde seni oluşturdu. )
82/9 Kella bel tukezzibune bid din
( Asla, bilakis dini yalanlarsınız. )
82/10 Ve inne aleykum le hafizin
( Ve kesinlikle üzerinizde koruyucular, gözeticiler var.  )
82/11 Kiramen katibin
( Faydalı yazıcılar. )
82/12 Ya'lemune ma tef'alun
( Ne yaparsanız bilirler. )
82/13 İnnel ebrare le fi na'im
( Kesinlikle iyiler bolluk nimetlerinin içindedirler. )
82/14 Ve innel fuccare le fi cahim
( Ve kesinlikle günahkarlar cehennemin içindedirler. )
82/15 Yaslevneha yevmed din
( Din gününde oraya yaslanacaklar. )
82/16 Ve ma hum anha bi ğaibin
( Ve onlara ondan bilinmez, yok olmak yoktur. )
82/17 Ve ma edrake ma yevmud din
( Ve din gününün ne olduğunu sana ne bildirir? )
82/18 Summe ma edrake ma yevmud din
( Sonra din gününün ne olduğunu sana ne bildirir? )
82/19 Yevme la temliku nefsun li nefsin şey'en vel emru yevmeizin lillahi
( O gün nefis nefis için hiçbir şeye malik olamaz. O gün iş, emir Allah içindir.  )
MUTAFFİFİN 83/1 Veylun lil mutaffifin
( Vay ölçüde tartıda hile yapanlar için,  )
83/2 İllezine izektalu alen nasi yestevfun
( Onlar insanlardan aldıklarında tam ölçerler. )
83/3 Ve iza kaluhum ev vezenuhum yuhsirun
( Ve onlara ölçtüklerinde veya onlara tarttıklarında eksiltirler. )
83/4 E la yezunnu ulaike ennehum meb'usun
( İşte onlar, kesinlikle onlar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı? )
83/5 Li yevmin azim
( Büyük gün için. )
83/6 Yevme yekumun nasu li rabbil alemin
( O gün insanlar alemlerin Rab’bi için ayağa kalkarlar. )
83/7 Kella inne kitabel fuccari le fi siccin
( Hayır. Kesinlikle günahkarların kitabı, yazısı siccinin içindedir. )
83/8 Ve ma edrake ma siccin
( Ve siccinin ne olduğunu sana ne bildirir?  )
83/9 Kitabun merkum
( Rakamlandırılmış kitap. )
83/10 Veylun yevmeizin lil mukezzibin
( Vay o gün yalanlayanlar için. )
83/11 Ellezine yukezzibune bi yevmid din
( Onlar din gününü yalanlarlar. )
83/12 Ve ma yukezzibu bihi illa kulli mu'tedin esim
( Ve onu tüm azan, hududu aşan günahkarlar haricindekiler yalanlamaz. )
83/13 İza tutla aleyhi ayatuna kale esatirul evvelin
( Ona ayetlerimiz okunduğunda "Evvelkilerin masallarıdır." der. )
83/14 Kella bel rane ala kulubihim ma kanu yeksibun
( Asla, bilakis o kazanmış oldukları kalplerinin üzerine pastır. )
83/15 Kella innehum an rabbihim yevmeizin le mahcubun
( Asla, o gün kesinlikle onlar Rab’lerinden perdelenip yoksun kalmışlardır. )
83/16 Summe innehum le salul cahim
( Sonra kesinlikle onlar cehenneme salınırlar. )
83/17 Summe yukalu hazellezi kuntum bihi tukezzibun
( Sonra "Bu o yalanlamış olduğunuzdur." denilir. )
83/18 Kella inne kitabel ebrari le fi illiyyin
( Asla kesinlikle iyilerin kitabı, yazısı illiyinin içindedir.  )
83/19 Ve ma edrake ma illiyyun
( Ve illiyinin ne olduğunu sana ne bildirir? )
83/20 Kitabun merkum
( Rakamlandırılmış kitap. )
83/21 Yeşheduhul mukarrebun
( Yaklaştırılanlar ona şahit olurlar. )
83/22 İnnel ebrare le fi na'im
( Kesinlikle iyiler nimetlerin içindedirler. )
83/23 Alel eraiki yenzurun
( Koltuklar üzerinde bakarlar. )
83/24 Ta'rifu fi vucuhihim nadreten na'im
( Yüzlerinde bolluk nimeti parıltısını tanıyıp tarif edersin. )
83/25 Yuskavne min rahikin mahtum
( Mühürlü saf şaraptan sulanır, içirilir. )
83/26 Hitamuhu miskun ve fi zalike fel yetenafesil mutenasifun
( Onun sonu misktir. Kapışanlar bunun hakkında kapışsınlar. )
83/27 Ve mizacuhu min tesnim
( Ve onun karışımı yükselmiş olandandır. )
83/28 Aynen yeşrebu bihel mukarrebun
( Yaklaştırılanların içtikleri pınardır. )
83/29 İnnellezine ecremu kanu minellezine amenu yadhakun
( O suç işlemiş olanlar o inananlara kesinlikle gülmekteydiler. )
83/30 Ve iza merru bihim yeteğamezun
( Ve onlara rastladıklarında, birbirlerine göz kırparlardı. )
83/31 Ve izenkalebu ila ehlihimunkalebu fekihin
( Ve ailelerine döndükleri zaman, eğlenip sevinerek dönüyorlardı. )
83/32 Ve iza reevhum kalu inne haulai le dallun
( Ve onları gördüklerinde "Kesinlikle işte onlar sapıklardır." derlerdi. )
83/33 Ve ma ursilu aleyhim hafizin
( Ve onların üzerine koruyucular, gözeticiler olarak gönderilmediler. )
83/34 Fel yevmellezine amenu minel kuffari yadhakun
( O halde inananların inkarcılara gülecekleri o gün, )
83/35 Alel eraiki yenzurun
( Koltukların üzerinde bakarlar. )
83/36 Hel suvvibel kuffaru ma kanu yef'alun
( İnkarcılar o yapmış olduklarından dolayı cezalandırıldılar mı? )
İNŞİKAK 84/1 İzes semau enşakkat
( Gök yarıldığında, )
84/2 Ve ezinet li rabbiha ve hukkat
( Ve Rab’bine kulak verdiğinde ve boyun eğdiğinde, )
84/3 Ve izel ardu muddet
( Ve yer uzatıldığında,  )
84/4 Ve elkat ma fiha ve tehallet
( Ve içinde ne varsa attığında ve boşaldığında, )
84/5 Ve ezinet li rabbiha ve hukkat
( Ve Rab’bine kulak verdiğinde ve boyun eğdiğinde, )
84/6 Ya eyyuhel insanu inneke kadihun ila rabbike kedhan fe mulakihi
( Ey insan, kesinlikle sen Rab’bine çabalayarak çabalıyorsun. O halde O’na kavuşacaksın. )
84/7 Femma men utiye kitabehu bi yeminihi
( O halde o kitabı sağından verilen, )
84/8 Fe sevfe yuhasebu hisaben yesiren
( Artık yakında kolay hesapla hesap sorulur. )
84/9 Ve yenkalibu ila ehlihi mesruren
( Ve sevinçli olarak ailesine döner. )
84/10 Ve emma men utiye kitabehu verae zahirihi
( Ve ama o kitabı sırtının arkasından verilen. )
84/11 Fe sevfe yed'u suburen
( Artık yakında ölümü çağırır. )
84/12 Ve yasla se'iren
( Ve ateşe yaslanır. )
84/13 İnnehu kane fi ehlihi mesruren
( Kesinlikle o ailesinin içinde sevinçliydi. )
84/14 İnnehu zanne en len yehure
( Kesinlikle o diğer tarafa geçmeyeceğini, ahirete ermeyeceğini zannetmişti. )
84/15 Bela inne rabbehu kane bihi basiren
( Bilakis kesinlikle Rab’bi onu görmekteydi. )
84/16 Fe la uksimu biş şefeki
( O halde şafaka yemin ederim ki, )
84/17 Vel leyli ve ma veseka
( Ve gece ve o barındırdıkları,  )
84/18 Vel kameri izet teseka
( Ve Ay dizilip derlendiğinde, )
84/19 Le terkebunne tabekan an tabekin
( Tabakadan tabakaya binip karışacaksınız. )
84/20 Fe ma lehum la yu'minun
( Ne oluyor onlara da inanmıyorlar? )
84/21 Ve iza kurie aleyhimul kur'anu la yescudun
( Ve onlara Kur'an okunduğunda yere kapanmazlar. )
84/22 Belillezine keferu yukezzibun
( Bilakis o inkar edenler yalanlıyorlar. )
84/23 Vallahu a'lemu bima yu'un
( Ve Allah o içlerinde sakladıklarını bilir. )
84/24 Fe beşşir hum bi azabin elim
( O halde onları elim azap ile müjdele. )
84/25 İllellezine amenu ve amilus salihati lehum ecrun gayru memnun
( O inananlar ve iyilikler yapanlar hariç. Kesintisiz ödül onlaradır. )
BURUC 85/1 Ves semai zatil buruc
( Ve burçlar sahibi gök, )
85/2 Vel yevmil mev'ud
( Ve vaad olunan gün.  )
85/3 Ve şahidin ve meşhud
( Ve şahitlik eden ve şahitlik edilen.  )
85/4 Kutile ashabul uhdud
( Hendeğin sahipleri öldürüldü. )
85/5 En nari zatel vekud
( Yakıta sahip ateş. )
85/6 İz hum aleyha ku'ud
( Onlar onun üzerinde oturduklarında. )
85/7 Ve hum ala ma yef'alune bil mu'minine şuhud
( Ve onlar şahitler olarak, inananlara o yaptıklarının üzerindedirler. )
85/8 Ve ma nekamu minhum illa en yu'minu billahil azizil hamid
( Ve yüce övülesi Allah’a  inanmaları haricinde onlardan intikam almazlar. )
85/9 Ellezi lehu mulkus semavati vel ardi vallahu ala kulli şey'in şehid
( O ki göklerin ve yerin mülkü O’nadır. Allah her şeye şahittir. )
85/10 İnnellezine fetenul mu'minine vel mu'minati summe lem yetubu fe lehum azabu cehenneme ve lehum azabul harik
( O inanan erkekleri ve inanan kadınları fitneleyen sonra tevbe etmeyenler, artık cehennem azabı kesinlikle onlaradır. Yakıcı azab onlaradır. )
85/11 İnnellezine amenu ve amilus salihati lehum cennatun tecri min tahtihel enharu zalikel fevzul kebir
( Kesinlikle o inananlar ve iyilikler yapanlar, altlarından nehirler akan bahçeler onlaradır. Bu büyük kurtuluştur. )
85/12 İnne batşe rabbike le şedid
( Kesinlikle Rab’binin tutup kapması şiddetlidir. )
85/13 İnnehu huve yubdiu ve yu'id
( Kesinlikle O, O başlatır, yaratır ve döndürür, diriltir.  )
85/14 Ve huvel ğafurul vedud
( Ve affeden seven O'dur. )
85/15 Zul arşil mecid
( Büyük arşın, tahtın sahibidir. )
85/16 Fa'alun li ma yurid
( Ne isterse yapandır. )
85/17 Hel etake hadisul cunud
( Orduların haber sözü sana geldi mi? )
85/18 Fir'avne ve semud
( Firavun ve Semud )
85/19 Belillezine keferu fi tekzib
( Bilakis o inkar edenler yalanlamanın içindedirler. )
85/20 Vallahu min veraihim muhit
( Ve Allah onları arkalarından kuşatandır. )
85/21 Bel huve kur'anun mecid
( Bilakis o şerefli, büyük Kur'an’dır. )
85/22 Fi levhin mahfuz
( Korunmuş levhanın içindedir. )
TARIK 86/1 Ves semai vet tarik
( Ve gök ve tarik.  )
86/2 Ve ma edrake met tarik
( Ve tarikin ne olduğunu sana ne bildirir? )
86/3 En necmus sakib
( Delen yıldızdır.  )
86/4 İn kulli nefsin lemma aleyha hafiz
( O zaman kesinlikle her nefsin üzerinde koruyucu, gözetici vardır. )
86/5 Fel yenzuril insanu min ma hulik
( O halde insan neden yaratıldığına baksın. )
86/6 Hulika min main dafik
( Atılarak dökülen sudan yaratıldı. )
86/7 Yahrucu min beynis sulbi vet teraib
( Omurga kemiği ve kaburgaların arasından çıkar. )
86/8 İnnehu ala rec'ihi lekadir
( Kesinlikle o, onu geri döndürmeye gücü yetendir. )
86/9 Yevme tubles serair
( O gün sırlar ortaya çıkarılır. )
86/10 Fe ma lehu min kuvvetin ve la nasir
( Artık ona ne kuvvet, ne de yardımcı yoktur. )
86/11 Ves semai zatir rec'
( Ve geri dönüşlü gök, )
86/12 Vel ardi zatis sad'
( Ve çatlamalı yer,  )
86/13 İnnehu le kavlun fasl
( Kesinlikle o ayrışım sözüdür. )
86/14 Ve ma huve bil hezl
( Ve o şaka mizah değildir. )
86/15 İnnehum yekiydune keyden
( Kesinlikle onlar hile yapıp tuzak kuruyorlar. )
86/16 Ve ekiydu keyden
( Ve ben de hile yapıp tuzak kurarım. )
86/17 Fe mehhilil kafirine emhil hum ruveyden
( O halde inkarcılara mühlet, zaman ver. Onlara az mühlet, zaman ver. )
A’LA 87/1 Sebbihisme rabbikel a'la
( Yüce Rab’binin ismini öv. )
87/2 Ellezi haleka fe sevva
( O yarattı da düzenleyip şekillendirdi. )
87/3 Vellezi kaddere fe heda
( Ve o ölçülendirdi de yönlendirdi. )
87/4 Velleziy ahrecel mer'a
( Ve otlağı o çıkarır. )
87/5 Fe cealehu ğusaen ahva
( Böylece onu sele karışmış kara tortu kılar. )
87/6 Se nukriuke fe la tensa
( Sana okutacağız da unutmayacaksın. )
87/7 İlla ma şaallahu innehu ya'lemul cehre ve ma yahfa
( O Allah’ın dilediği hariç. Kesinlikle O açıkta olanı ve gizleneni bilir. )
87/8 Ve nuyessiruke lil yusra
( Ve sana, kolaya doğru kolaylaştıracağız. )
87/9 Fe zekkir in nefe'atiz zikra
( O halde eğer hatırlatma fayda verirse hatırlat. )
87/10 Se yezzekkeru men yahşa
( Korkan, ürken, ürperen kimse hatırlayacaktır. )
87/11 Ve yetecennebuhel eşka
( Ve en bedbaht olan ondan kaçınacaktır. )
87/12 Ellezi yaslen narel kubra
( O büyük ateşe yaslanacaktır. )
87/13 Summe la yemutu fiha ve la yahya
( Sonra orada ölmeyecektir ve dirilmeyecektir. )
87/14 Kad efleha men tezekka
( O temizlenen iflah olur. )
87/15 Ve zekeresme rabbihi fe salla
( Ve Rab’binin ismini hatırlayıp da dua eden, )
87/16 Bel tu'sirunel hayated dunya
( Bilakis dünya hayatını tercih ediyorsunuz. )
87/17 Vel'ahiretu hayrun ve ebka
( Ve ahiret daha hayırlıdır ve daha bakidir. )
87/18 İnne haza le fis suhufel ula
( Kesinlikle bu önceki ilk sahifelerin içindedir. )
87/19 Suhufi ibrahime ve musa
( İbrahim’in ve Musa’nın sahifelerinde. )
ĞAŞİYE 88/1 Hel etake hadisul ğaşiyet
( Örterek kaplayanın haber sözü sana geldi mi? )
88/2 Vucuhun yevmeizin haşi'at
( O gün yüzler dehşet, korku, ürkme, ürperti içindedir. )
88/3 Amiletun nasibet
( Çalışmıştır yorulmuştur. )
88/4 Tasla naren hamiyet
( Kızmış ateşe yaslanır. )
88/5 Tuska min aynin aniyet
( Kızgın pınardan su dökülür. )
88/6 Leyse lehum ta'amun illa min darii
( Onlara dikenli ot haricinde yiyecek yoktur. )
88/7 La yusminu ve la yuğniy min cu'i
( Beslemez ve açlığa fayda vermez. )
88/8 Vucuhun yevmeizin na'imet
( O gün yüzler nimetlenmiştir. )
88/9 Li sa'yiha radiyet
( Çabasından, gayretinden razıdır, hoşnuttur. )
88/10 Fi cennetin aliyet
( Yüksek cennetin içindedir. )
88/11 La tesme'u fiha lağiyet
( Orada yanlış boş söz duymaz. )
88/12 Fiha aynun cariyet
( Orada akan pınarlar vardır. )
88/13 Fiha sururin merfu'at
( Orada yükseltilmiş koltuklar, döşekler vardır. )
88/14 Ve ekvabun mevdu'at
( Ve konulmuş kadehler. )
88/15 Ve nemariku masfufet
( Ve saf saf dizilmiş yastıklar. )
88/16 Ve zerabiyyu mebsuset
( Ve yayılmış geniş yataklar. )
88/17 E fe la yenzurune ilel ibilli keyfe hulikat
( O halde develerin nasıl yaratıldıklarına bakmazlar mı? )
88/18 Ve iles semai keyfe rufi'at
( Ve göğe, nasıl yükseltilmiştir.  )
88/19 Ve ilel cibali keyfe nusibet
( Ve dağlara, nasıl dikilmişlerdir.  )
88/20 Ve ilel ardi keyfe sutihat
( Ve yere, nasıl düzlenmiştir. )
88/21 Fe zekkir innema ente muzekkir
( O halde hatırlat. Kesinlikle sen hatırlatıcısın. )
88/22 Leste aleyhim bi musaytir
( Sen onların üzerinde zorlayıcı değilsin. )
88/23 İlla men tevella ve kefer
( Ancak o yüzçevirenler ve inkar edenler, )
88/24 Fe yuazzibuhullahul azabel ekber
( Artık Allah onlara büyük azap ile azap eder. )
88/25 İnne ileyna iyabehum
( Kesinlikle onların dönüşleri bizedir. )
88/26 Summe inne aleyna hisabehum
( Sonra kesinlikle onların hesapları üzerimizdedir. )
FECR 89/1 Vel fecri
( Ve tanyerinin ağarması, şafak vakti. )
89/2 Ve leyalin aşrin
( Ve on gece, )
89/3 Veş şef'i vel vetr
( Ve çift ve tek, )
89/4 Vel leyli iza yesr
( Ve gece seyirtirken,  )
89/5 Hel fi zalike kasemun li zi hicr
( Bunda akıl sahibi için yemin var mı? )
89/6 E lem tere keyfe fe'ale rabbuke bi ad
( Rab’bin Ad’e nasıl yaptı görmedin mi? )
89/7 İreme zatil imad
( Sütunlar sahibi İrem’e.  )
89/8 Elleti lem yuhlak misluha fil bilad
( Ki onun aynısı beldeler içinde yaratılmamıştı. )
89/9 Ve semudellezine cabus sahre bil vad
( Ve vadide kayaları yontan, oyan Semud. )
89/10 Ve fir'avne zil evtad
( Ve kazıklar sahibi Firavun. )
89/11 Ellezine tağav fil bilad
( Onlar beldelerde azdılar. )
89/12 Fe ekseru fihel fesad
( Böylece oralarda bozgunu çoğaltıp artırmışlardı. )
89/13 Fe sabbe aleyhim rabbuke sevta azab
( Böylece Rab’bin onların üzerine azap kamçısını sallayıp çarptı. )
89/14 İnne rabbeke le bil mirsad
( Kesinlikle Rab’bin gözetlemededir.  )
89/15 Femmel insanu iza mebtelahu rabbuhu fe ekremehu ve na'amehu fe yekulu rabbi ekremeni
( Böylece insan, Rab’bi onu sınadığında ona ikramda bulunur ve onu nimetlendirir de "Rab’bim bana ikram etti." der. )
89/16 Ve emma iza mebtelahu fe kadere aleyhi rizkahu fe yekulu rabbi ehaneni
( Ve ama onu sınadığında, onun üzerine rızkını daraltırsa, "Rab’bim bana ihanet etti." der. )
89/17 Kella bel la tukrimunel yetim
( Hayır, bilakis yetime ikram etmiyorsunuz. )
89/18 Ve la tehaddune ala ta'amil miskin
( Ve yoksulun yedirilmesine teşvik etmiyorsunuz, yönlendirmiyorsunuz. )
89/19 Ve te'kulunet turase eklen lemmen
( Ve mirası şiddetle, hırsla toplayıp yiyorsunuz. )
89/20 Ve tuhibbunel male hubben cemmen
( Ve malı yığmacasına, toplamacasına sevgiyle seviyorsunuz. )
89/21 Kella iza dukketil ardu dekken dekken
( Hayır yer çarpılıp parçalandığında, )
89/22 Ve cae rabbuke vel meleku saffen saffen
( Ve Rab’bin ve melekler saf saf geldiklerinde, )
89/23 Ve ciy'e yevmeizin bi cehenneme yevmeizin yetezekkerul insanu ve enna lehuz zikra
( Ve o gün cehennem getirilir. O gün insan hatırlar. Hatırlama ona neye yarar? )
89/24 Yekulu ya leyteni kaddemtu li hayati
( "Ey keşke ben hayatım için sunsaydım." der. )
89/25 Fe yevmeizin la yuazzibu azabehu ehad
( Artık o gün onun azabını hiçbir kimse azap olarak veremez. )
89/26 Ve la yusiku ve sakahu ehad
( Ve onun bağını hiçbir kimse bağlayamaz. )
89/27 Ya eyyetuhen nefsul mutmeinnet
( Ey tatmin olmuş nefis.  )
89/28 İrci'i ila rabbike radiyeten merdiyyet
( Razı, hoşnut olarak ve razı, hoşnut olunmuş olarak Rab’bine dön. )
89/29 Fedhuliy fi ibadi
( Haydi kullarımın içine, arasına gir. )
89/30 Vedhuli cenneti
( Ve cennetime gir. )
BELED 90/1 La uksimu bi hazel beled
( Bu beldeye yemin ederim. )
90/2 Ve ente hillun bi hazel beled
( Ve sen bu beldede ikamet edersin. )
90/3 Ve validin ve ma veled
( Ve doğuran ve o doğurduğu.  )
90/4 Lekad halaknel insane fi kebed
( İnsanı meşakkat içinde yarattık. )
90/5 E yahsebu en len yakdire aleyhi ehad
( Onun üzerinde hiçbir kimsenin kudreti olmaz mı sandı? )
90/6 Yekulu ehlektu malen lubed
( “Yığın yığın mal helak ettim." der. )
90/7 E yahsebu en lem yerahu ehad
( Onu kimse görmedi mi sanar? )
90/8 E lem nec'al lehu ayneyni
( Ona iki göz oluşturmadık mı? )
90/9 Ve lisanen ve şefeteyni
( Ve dil ve iki dudak.  )
90/10 Ve hedeynahun necdeyni
( Ve onu iki yola yönlendirdik. )
90/11 Fe laktehamel akabet
( Böylece sarp yokuşa tahammül edemedi. )
90/12 Ve ma edrake mel akabet
( Ve sarp yokuşun ne olduğunu sana ne bildirir? )
90/13 Fekku rekabet
( Köleyi, boyunduruğu, rekabeti bırakmak. )
90/14 Ev it'amun fi yevmin zi mesğabet
( Veya açlık, meşakkat gününde yedirmek. )
90/15 Yetimen za makrebet
( Yakınlığı olan yetime. )
90/16 Ev miskinen za metrebet
( Veya fakirliği olan yoksula. )
90/17 Summe kane minellezine amenu ve tevasav bis sabri ve tevasav bil merhamet
( Sonra sabrı tavsiye eden ve merhameti tavsiye eden o inananlardan olmak. )
90/18 Ulaike ashabul meymenet
( İşte onlar sağ tarafın sahipleridir. )
90/19 Vellezine keferu bi ayatina hum ashabul meş'emet
( Ve o ayetlerimizi inkar edenler, onlar sol tarafın sahipleridir. )
90/20 Aleyhim narun mu'sadet
( Onların üzerine sed çeken ateş. )
ŞEMS 91/1 Veş şemsi ve duhaha
( Ve Güneş ve onun kuşluk vakti parlaklığı, )
91/2 Vel kameri iza telaha
( Ve Ay onu izlediğinde,  )
91/3 Ven nehari iza cellaha
( Ve gündüz açıp onu büyüttüğünde. )
91/4 Vel leyli iza yağşaha
( Ve gece onu örttüğünde. )
91/5 Ves semai ve ma benaha
( Ve gök ve onu bina eden. )
91/6 Vel ardi ve ma tahaha
( Ve yer ve onu döşeyen.  )
91/7 Ve nefsin ve ma sevvaha
( Ve nefis ve onu düzenleyip şekillendiren. )
91/8 Fe elhemeha fucureha ve takvaha
( Böylece ona kötülüğünü, günahını ve sakınmasını ilham eden. )
91/9 Kad efleha men zekkaha
( Onu temizleyen kimse iflah oldu. )
91/10 Ve kad habe men dessaha
( Onu gizleyip örten kimse heba oldu. )
91/11 Kezzebet semudu bi tağvaha
( Semud onu azgınlığıyla yalanladı. )
91/12 İzinbe'ase eşkaha
( En kötüleri ve asileri ileri atıldığında. )
91/13 Fe kale lehum resulullahi nakatallahi ve sukyaha
( Böylece Allah’ın resulü onlara "Allah’ın devesi ve onu sulayın." dedi. )
91/14 Fe kezzebuhu fe akaruha fe demdeme aleyhim rabbuhum bi zenbihim fe sevvaha
( Böylece onu yalanladılar da onu boğazladılar. Böylece Rab’leri onlara günahlarıyla azap verdi de orayı dümdüz etti. )
91/15 Ve la yehafi ukbaha
( Ve onun sonucundan korkmaz. )
LEYL 92/1 Vel leyli iza yağşa
( Ve gece örttüğünde.  )
92/2 Ven nehari iza tecella
( Ve gündüz tecelli ettiğinde. )
92/3 Ve ma halekaz zekere vel unsa
( Ve o erkeği ve kadını yaratan. )
92/4 İnne sa'yekum leşetta
( Kesinlikle çabanız, koşuşturmanız başka başkadır.  )
92/5 Fe emma men a'ta vetteka
( O halde kim verirse ve sakınırsa.  )
92/6 Ve saddeka bil husna
( Ve güzellikle doğrularsa. )
92/7 Fe senuyessiruhu lil yusra
( Böylece ona kolaya doğru kolaylık vereceğiz. )
92/8 Ve emma men bahile vestağna
( Ve ama kim cimrilik ederse ve gani, zengin olmak isterse,  )
92/9 Ve kezzebe bil husna
( Ve en güzeli yalanlarsa, )
92/10 Fe senuyessiruhu lil usra
( Artık ona zorluğa doğru kolaylık vereceğiz. )
92/11 Ve ma yuğniy anhu maluhu iza teredda
( Ve geri döndürülüp reddedildiğinde, yuvarlandığında malı ona fayda veremez. )
92/12 İnne aleyna lel huda
( Kesinlikle yönlendirme üzerimizedir. )
92/13 Ve inne lena lel ahirete vel ula
( Ve kesinlikle sonrası ve öncesi bizedir. )
92/14 Fe enzertukum naren telezza
( Böylece sizi alevlenen ateşten uyardım. )
92/15 La yaslaha illel eşka
( Ona en kötü ve azgın olanın haricindeki yaslanmaz. )
92/16 Ellezi kezzebe ve tevella
( O yalanlayanın ve yüz çevirenin.  )
92/17 Ve seyucennebuhel etka
( Ve en çok sakınan ondan gizlenip kaçınacaktır. )
92/18 Ellezi yu'ti malehu yetezekka
( O malını veren temizlenen.  )
92/19 Ve ma li ehadin indehu min ni'metin tucza
( Ve onun indinde hiçbir kimse için karşılık verilecek nimetten yoktur. )
92/20 İllebtiğae vechi rabbihil a'la
( Ancak yüce Rab’binin yüzünü arayan hariç. )
92/21 Ve le sevfe yerda
( Ve yakında razı, hoşnut olacak. )
DUHA 93/1 Ved duha
( Ve kuşluk vakti.  )
93/2 Vel leyli iza seca
( Ve gece, karanlık sessizliğini bastırdığında, )
93/3 Ma vedde'ake rabbuke ve ma kala
( Rab’bin seni bırakmadı ve azledip ayırmadı.  )
93/4 Ve lel ahiretu hayrun leke minel ula
( Ve sonrası, sana öncesinden daha hayırlı olacaktır. )
93/5 Ve le sevfe yu'tike rabbuke fe terda
( Ve yakında Rab’bin sana verecek. Böylece razı, hoşnut olursun.  )
93/6 E lem yecidke yetimen fe ava
( Seni yetimken buldu da barındırmadı mı?  )
93/7 Ve vecedeke dallen fe heda
( Ve seni sapmışken buldu da yönlendirmedi mi?  )
93/8 Ve vecedeke ailen fe ağna
( Ve seni yoksulken buldu da ganileştirmedi mi?  )
93/9 Femmel yetime fe la takher
( O halde yetime kasdetme de kahretme.  )
93/10 Ve emmes saile fe la tenher
( Ve ne de araştırıp dilenene, artık azarlama.  )
93/11 Ve emma bi ni'meti rabbike fe haddis
( Ve ama Rab’binin nimetini böylece anlat.  )
İNŞİRAH 94/1 E lem neşrah leke sadrek
( Sana göğsünü açıp genişletmedik mi? )
94/2 Ve vada'na anke vizrek
( Ve senden yükünü indirmedik mi? )
94/3 Ellezi enkada zahrek
( O sırtına işkence edeni. )
94/4 Ve refa'na leke zikrek
( Ve sana hatırlanmanı yükseltmedik mi? )
94/5 Fe inne me'al usri yusren
( O halde zorlukla birlikte kolaylık vardır.  )
94/6 İnne me'al usri yusren
( Kesinlikle zorlukla birlikte kolaylık vardır.  )
94/7 Fe iza ferağte fensab
( O halde boş kaldığında çalış yorul. )
94/8 Ve ila rabbike ferğab
( Ve Rab’bine yönel. )
TİN 95/1 Vettini vez zeytun
( Ve incir ve zeytin.  )
95/2 Ve turi sinin
( Ve Sina Dağı. )
95/3 Ve hazel beledil emin
( Ve bu güvenli belde. )
95/4 Lekad halaknel insane fi ahseni takvim
( İnsanı kıvama koymanın en güzeli içinde yarattık. )
95/5 Summe redednahu esfele safilin
( Sonra onu aşağıların en aşağısına döndürüp eriştirdik. )
95/6 İnnellezine amenu ve amilus salihati fe lehum ecrun gayru memnun
( Kesinlikle o inananlara ve iyilikler yapanlara, artık kesintisiz ödül kesinlikle onlaradır. )
95/7 Fe ma yukezzibuke ba'du bid din
( Böylece sonra sana dini ne yalanlatır? )
95/8 E leysallahu bi ahkemil hakimin
( Allah hakimlerin hakimi değil midir? )
ALAK 96/1 İkre bismi rabbikellezi halak
( O yaratan Rab’binin ismi ile oku. )
96/2 Halekal insane min alak
( İnsanı asılı duran kan pıhtısından yarattı. )
96/3 İkre’ve rabbukel ekrem
( Oku. Rab’bin en faydalıdır, en cömerttir. )
96/4 Ellezi alleme bil kalem
( Kalemi o öğretti. )
96/5 Allemel insane ma lem ya'lem
( İnsana o bilmediğini öğretti. )
96/6 Kella innel insane le yatğa
( Asla, insan kesinlikle azar.  )
96/7 En raahustağna
( Kendini gani, muhtaç olmayan görür. )
96/8 İnne ila rabbiker ruc'a
( Dönüş kesinlikle Rab’binedir.  )
96/9 E raeytellezi yenha
( Onu menedeni gördün mü? )
96/10 Abden iza salla
( Kulu dua ettiğinde.  )
96/11 E raeyte in kane alel huda
( Gördün mü eğer yönlendirme üzerindeyse. )
96/12 Ev emara bit takva
( Veya sakınmayı emrederse. )
96/13 E raeyte in kezzebe ve tevella
( Gördün mü eğer yalanlarsa ve yüz çevirirse. )
96/14 E lem ya'lem bi ennallahe yera
( Allah’ın kesinlikle gördüğünü bilmez mi? )
96/15 Kella lein lem yentehi le nesfe'an bin nasiyeh
( Asla, imtina edip vazgeçmezse alnını tutup, savurarak sürükleriz. )
96/16 Nasiyetin kezibetin hatieh
( Hatalı, yalanlamış alını. )
96/17 Fel yed'u nadiyehu
( O halde o seslendiklerini, ekibini çağırsın. )
96/18 Se ned'uz zebaniyet
( Biz de Zebanileri çağıracağız. )
96/19 Kella la tuti'hu vescud vakterib
( Ona asla itaat etme. Yere kapan ve yakınlaş. )
KADİR 97/1 İnna enzelnahu fi leyletil kadr
( Kesinlikle biz onu kadir gecesinde indirdik. )
97/2 Ve ma edrake ma leyletul kadr
( Ve kadir gecesinin ne olduğunu sana ne bildirir? )
97/3 Leyletul kadri hayrun min elfi şehr
( Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. )
97/4 Tenezzelul melaiketu ver ruhu fiha bi izni rabbihim min kulli emr
( Melekler ve ruh, Rab’lerinin izni ile onun içinde her işten inerler. )
97/5 Selamun hiye hatta matle'il fecr
( O tanyerinin ağarmasına, şafakın doğuşuna kadar selamdır, emniyettir. )
BEYYİNE 98/1 Lem yekunillezine keferu min ehlil kitabi vel muşrikine munfekkine hatta te'tiye humul beyyineh
( O kitap sahiplerinden ve ortak koşanlardan inkar edenler, onlara apaçık deliller gelene kadar inkarı bırakanlar olmazlar. )
98/2 Rasulun min allahi yetlu suhufen mutahherah
( Allah’tan resuldür ki tertemiz sahifeleri okur. )
98/3 Fiha kutubun kayyimeh
( Onun içindeki doğru ve daim yazılardır. )
98/4 Ve ma teferrekallezine utul kitabe illa min ba'di ma caethumul beyyineh
( O kitap verilenler, onlara apaçık delil gelmesinden sonra olması haricinde bölünüp ayrılmadılar. )
98/5 Ve ma umiru illa li ya'budullahe muhlisine lehud din hunefae ve yukimus salate ve yu'tuzzekate ve zalike dinul kayyimeh
( Ve dini Allah’a  halis kılarak, O’nu doğrulayıp birleyerek, duaya kalkarak, zekat vererek kulluk etmelerinin haricinde emrolunmadılar. Bu doğru ve daim dindir. )
98/6 İnnellezine keferu min ehlil kitabi vel muşrikine fi nari cehenneme halidine fiha ulaike hum şerrul beriyyeh
( O kitap sahiplerinden ve ortak koşanlardan o inkar edenler, kesinlikle cehennem ateşinin içindedirler. Orada ebedidirler. İşte onlar, onlar yaratılmışların en kötüleridir. )
98/7 İnnellezine amenu ve amilus salihati ulaike hum hayrul beriyyeh
( Kesinlikle o inananlar ve iyilikler yapanlar, işte onlar, onlar yaratılmışların en hayırlılarıdır. )
98/8 Cezauhum inde rabbihim cennatu adnin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ebeden radiyallahu anhum ve radu anhu zalike li men haşiye rabbeh
( Onların karşılıkları Rab’lerinin indinde, altlarından nehirler akan, içinde ebediyen daim olacakları ikamet bahçeleridir. Allah onlardan razı, hoşnut olmuştur. Onlar da O’ndan razı, hoşnut olmuşlardır. Bu, Rab’lerinden korkan, ürken, ürperen kimseler içindir. )
ZİLZAL 99/1 İza zulziletil erdu zilzaleha
( Yer zelzelesiyle sarsıldığında. )
99/2 Ve ahracetil erdu eskaleha
( Ve yer ağırlıklarını çıkardığında. )
99/3 Ve kalel insanu ma leha
( Ve insan "Ona ne oluyor?" dediğinde. )
99/4 Yevmeizin tuhaddisu ahbaraha
( O gün haberlerini anlatır. )
99/5 Bi enne rabbeke evha leha
( Kesinlikle Rab’binin ona vahyetmesiyle. )
99/6 Yevmeizi yasdurun nasu eştaten li yurav a'malehum
( O gün insanlar, çalışmalarının gösterilmesi için bölükler halinde meydana çıkarlar. )
99/7 Fe men ya'mel miskale zerratin hayran yerah
( Artık kim zerre ağırlığı ölçüsünde hayır yapmışsa onu görür. )
99/8 Ve men ya'mel miskale zerratin şerran yerah
( Ve kim zerre ağırlığı ölçüsünde kötülük yapmışsa onu görür. )
ADİYAT 100/1 Vel adiyati dabha
( Ve soluyarak hızla koşanlar. )
100/2 Fel muriyati kadha
( Böylece çakarak ateşleyenler.  )
100/3 Fel muğirati subha
( Böylece sabah akın edenler. )
100/4 Fe eserne bihi nak'a
( Böylece onunla toz meydana getirenler. )
100/5 Fe vesatne bihi cem'a
( Böylece onunla topluca dalanlar. )
100/6 İnnel insane li rabbihi le kenud
( Kesinlikle insan Rab’bine nankördür.  )
100/7 Ve innehu ala zalike le şehid
( Ve kesinlikle o buna şahittir. )
100/8 Ve innehu li hubbil hayri le şedid
( Ve kesinlikle o mal sevgisinde şiddetlidir.  )
100/9 E fe la ya'lemu iza bu'sira ma fil kubur
( Artık bilmez mi ki kabirlerin içinde ne varsa göründüğü zaman, )
100/10 Ve hussile ma fis sudur
( Ve o göğüslerin içinde ne varsa ayrıştırılıp derlendiğinde )
100/11 İnne rabbehum bihim yevmeizin le habir
( Kesinlikle Rab’leri o gün onlardan haberdardır. )
KARİA 101/1 El kariah
( Ansızın gelen bela. )
101/2 Mel kariah
( Nedir ansızın gelen bela? )
101/3 Ve ma edrake mel kariah
( Ve ansızın gelen belanın ne olduğunu sana ne bildirir? )
101/4 Yevme yekunun nasu kel feraşil mebsus
( O gün insanlar yayılıp dağılmış pervane kelebekleri gibi olurlar. )
101/5 Ve tekunul cibalu kel ihnil menfuş
( Ve dağlar atılıp didilmiş renkli yün gibi olurlar. )
101/6 Fe emma men sekulet mevazinuh
( Böylece ama kimin ölçüleri, tartıları ağır gelirse. )
101/7 Fe huve fi iyşetir radiyeh
( Böylece o hoşnut eden hayatın içindedir. )
101/8 Ve emma men haffet mevazinuh
( Ve ama kimin ölçüleri, tartıları hafif gelirse. )
101/9 Fe ummuhu haviyeh
( Böylece onun aslı, anası haviyedir, ıssız ateştir. )
101/10 Ve ma edrake ma hiyeh
( Ve onun ne olduğunu sana ne bildirir?  )
101/11 Narun hamiyeh
( Kızgın ateştir. )
TEKASUR 102/1 Elhakumut tekasur
( Çokla övünme sizi alıkoydu, oyaladı. )
102/2 Hatta zurtumul mekabir
( Siz kabirlere varıncaya kadar. )
102/3 Kella sevfe ta'lemun
( Asla, yakında bileceksiniz.  )
102/4 Summe kella sevfe ta'lemun
( Sonra asla yakında bileceksiniz.  )
102/5 Kella lev ta'lemune ilmel yekin
( Asla, şayet kesin doğru ilmi bilseniz, )
102/6 Le teravunnel cehim
( Cehennemi göreceksiniz. )
102/7 Summe le teravunneha aynel yakin
( Sonra onu kesin doğru gözle göreceksiniz. )
102/8 Summe le tus'elunne yevmeizin anin neim
( Sonra o gün nimetten sual edileceksiniz. )
ASR 103/1 Vel asr
( Ve devrelik zaman,  )
103/2 İnnel insane le fi husr
( Kesinlikle insan hasarın, hüsranın içindedir. )
103/3 İllellezine amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakki ve tevasav bis sabr
( O inananlar, iyilikler yapanlar, gerçeği tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler hariç. )
HUMEZE 104/1 Veylun li kulli humezetin lumezeh
( Vay o arkadan konuşup çekiştirenlerin hepsi için. )
104/2 Ellezi cemea malen ve addedeh
( O malı toplayan ve onu adet adet sayan,  )
104/3 Yahsebu enne malehu ahledeh
( Malının onu ebedi kılacağını sanar. )
104/4 Kella le yunbezenne fil hutameh
( Asla, hutameye atılacaktır. )
104/5 Ve ma edrake mel hutameh
( Ve hutamenin ne olduğunu sana ne bildirir? )
104/6 Narullahil mukadeh
( Allah’ın yakılmış ateşidir. )
104/7 Elleti tettaliu alel ef'ideh
( O kalplere yükselip erişir. )
104/8 İnneha aleyhim mu'sadeh
( Kesinlikle ki onların üzerlerine sed çekilir.  )
104/9 Fi amedin mumeddedeh
( Uzatılıp dikilmiş sütunlar içinde. )
FİL 105/1 E lem tera keyfe feale rabbuke bi ashabil fil
( Rab’bin fil sahiplerini nasıl yaptı görmedin mi? )
105/2 E lem yec'al keydehum fi tadlil
( Onların hileli tuzaklarını sapmış ve boşa çıkmış kılmadı mı? )
105/3 Ve ersele aleyhim tayran ebabil
( Ve onların üzerlerine ebabil kuşu sürüsü gönderdi. )
105/4 Termihim bi hicaratin min siccil
( Onlara ateşte pişmiş çamur tuğlasından taşlar atıyorlardı. )
105/5 Fe cealehum ke asfin me'kul
( Böylece onları yenmiş taze ekin yaprağı gibi yaptı. )
KUREYŞ 106/1 Li ilafi kurayş
( Kureyş’in alıştırılması için. )
106/2 İlafihim rihleteş şitai ves sayf
( Onların kış ve yaz göçlere alıştırılması için. )
106/3 Fel ya'budu rabbe hazel beyt
( O halde bu evin Rab’bine kulluk etsinler. )
106/4 Ellezi at'amehum min cuin ve amenehum min havf
( Onları açlıktan o yedirdi ve onları korkudan güvenli kıldı. )
MAUN 107/1 E raeytellezi yukezzibu bid din
( O dini yalanlayanı gördün mü? )
107/2 Fe zalikellezi yedu'ul yetim
( Böylece işte o yetimi iter kakar. )
107/3 Ve la yehuddu ala taamil miskin
( Ve yoksulun yedirilmesine teşvik etmez, yönlendirmez. )
107/4 Fe veylun lil musallin
( O halde vay dua edenler için.  )
107/5 Ellezine hum an salatihim sahun
( Onlar dualarında habersizdirler. )
107/6 Ellezine hum yuraun
( Onlar gösteriş yaparlar.  )
107/7 Ve yemneunel maun
( Ve ihtiyaçlığı, yardımı engelleyip menederler. )
KEVSER 108/1 İnna a'taynakel kevser
( Kesinlikle biz sana bolluk, bereket verdik. )
108/2 Fe salli li rabbike venhar
( O halde Rab’bine dua et ve adak ver. )
108/3 İnne şanieke huvel'ebter
( Kesinlikle sana kini olan, o soyu kesiktir. )
KAFİRUN 109/1 Kul ya eyyuhel kafirun
( De ki: "Ey inkarcılar." )
109/2 La a'budu ma ta'budun
( O kulluk ettiğinize kulluk etmem. )
109/3 Ve la entum abidune ma a'bud
( Ve siz o kulluk ettiğime kul değilsiniz. )
109/4 Ve la ene abidun ma abedtum
( Ve ben o kulluk ettiğinizin kulu değilim. )
109/5 Ve la entum abidune ma a'bud
( Ve siz o kulluk ettiğime kul değilsiniz. )
109/6 Lekum dinukum ve liye din
( Size dininiz ve bana dinim. )
NASR 110/1 İza cae nasrullahi vel feth
( Allah’ın yardımı ve açılış geldiğinde, )
110/2 Ve raeyten nase yedhulune fi dinillahi efvace
( Ve insanların Allah’ın dinine bölükler halinde girdiklerini gördüğün zaman. )
110/3 Fe sebbih bi hamdi rabbike vestağfirh innehu kane tevvaba
( Böylece Rab’bini övgü sözleriyle öv. O’ndan af iste. Kesinlikle O tevbeyi kabul edendir.  )
TEBBET 111/1 Tebbet yeda ebi lehebin ve tebbe
( Ebu Leheb’in eli kurusun. Ve kurudu da. )
111/2 Ma ağna anhu maluhu ve ma kesebe
( Malı ve o kazandığı ona fayda vermedi. )
111/3 Se yasla naran zate lehebin
( Ateşe, ateş alevinin özüne yaslanacak. )
111/4 Vemraetuhu hammaletel hatabi
( Ve O'nun karısı odun hamalı olarak. )
111/5 Fi cidiha hablun min mesedin
( Boynunda hurma lifinden ip. )
IHLAS 112/1 Kul huvallahu ehad
( De ki: "O Allah birdir." )
112/2 Allahus samed
( Allah muhtaç olmayandır. )
112/3 Lem yelid ve lem yuled
( Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.  )
112/4 Ve lem yekun lehu kufuven ehad
( Ve O'na kafi, denk olan biri olamaz. )
FELAK 113/1 Kul e'uzu bi rabbil felak
( De ki: "Gün ağarmasının Rab’bine sığınırım." )
113/2 Min şerri ma halak
( “O yarattıklarının kötülüklerinden." )
113/3 Ve min şerri ğasikin iza vekab
( Ve çöktüğünde, gecenin karanlığının kötülüğünden. )
113/4 Ve min şerrin neffasati fil ukad
( Ve düğümlerin içine üfleyenlerin kötülüklerinden. )
113/5 Ve min şerri hasidin iza hased
( Ve kıskandıklarında, kıskananların kötülüklerinden. )
NAS 114/1 Kul e'uzu bi rab'bin nas
( De ki: "İnsanların Rab’bine sığınırım." )
114/2 Melikin nas
( İnsanların malikine. )
114/3 İlahin nas
( İnsanların ilahına. )
114/4 Min şerril vesvasil hannas
( Sinsi vesvesecinin kötülüğünden, )
114/5 Ellezi yuvesvisu fi sudurin nas
( O insanların göğüslerine vesvese veren, )
114/6 Minel cinneti ven nas
( “Cinlerden ve insanlardan ." )

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


3. BÖLÜM : DİZİN

Acayip Şaşılacak = 10/2 11/72 13/5 18/9 18/63 19/27 38/5 50/2 72/1
Acele Acele Etmek = 2/203 4/6 6/57 6/58 7/150 10/11 10/50 10/51 13/6 16/1 17/11 19/84 20/83 20/84 20/114 21/12 21/37 22/47 26/204 27/46 27/72 29/53 29/54 37/176 38/16 42/18 46/24 46/35 51/14 51/59 75/16 75/20 76/27
Acele Olanı Seversiniz = 75/20 76/27
Acı  = 56/70 25/53 35/12
Acıma = 24/2
Acıkmak = 20/118
Acıkmamak ve çıplak olmamak = 20/118
Aciz Bırakanlar Değilsiniz = 6/134 8/159 9/2 9/3 10/53 11/20 11/33 16/46 24/57 29/22 34/5 35/44 39/51 42/31 46/32
Aciz kılmak / -maya çalışanlar = 22/51 34/38 72/12
Acz Acz Etmek = 14/21 50/15 70/19 70/20
Açığa Çıkmak Çıkarmak = 2/256 3/118 6/60 7/20 7/22 9/43 9/48 9/123 12/77 24/60 33/37
Açık Anlamlı – Muhkem Ayetler = 3/7 11/1 22/52 47/20
Açıklamak = 2/33 2/68 2/69 2/70 2/77 2/118 2/159 2/160 2/187 2/219 2/221 2/230 2/242 2/266 2/284 3/29 3/103 3/118 3/154 4/26 4/149 4/176 5/15 5/19 5/75 5/89 5/99 5/101 6/55 6/91 6/97 6/98 6/114 6/119 6/126 6/154 7/32 7/52 9/11 9/114 9/115 10/37 11/1 11/5 12/111 13/2 13/10 14/4 14/38 16/19 16/23 16/39 16/44 16/64 16/89 16/92 21/109 22/5 24/18 24/29 24/34 24/46 24/58 24/59 24/61 27/25 27/74 28/69 29/49 30/28 33/54 36/76 41/3 41/44 43/52 43/63 45/17 47/31 57/9 57/17 60/1 64/4 75/19
Açıklayıcı Ayetler Açık Deliller = 2/99 2/159 2/185 2/209 2/211 2/213 2/253 3/86 3/97 3/105 3/183 3/184 4/144 4/153 5/32 6/57 6/157 7/73 7/85 7/101 8/42 9/70 10/13 10/15 10/74 11/96 14/9 14/10 15/79 18/15 19/73 22/16 22/72 23/45 24/34 24/46 27/21 29/39 29/49 30/9 30/47 34/43 36/12 37/156 40/23 40/34 44/19 45/17 45/25 57/9 58/5 61/6 64/6 65/11 98/1 98/4
Açılıp saçılarak açık saçık olmayın = 33/33
Açılıp saçılmak = 33/33
Açılış = 4/141 5/52 8/19 14/15 32/28 32/29 48/1 48/18 48/27 57/10 61/13 110/1
Açılış Günü = 32/29
Açlık = 2/155 5/3 9/120 16/112 90/14 106/4
Açmak Açılmak = 6/17 6/95 6/96 6/125 7/89 7/96 10/28 13/14 16/106 18/97 20/53 21/96 27/62 34/26 35/2 53/58 58/11 81/11
Ad Kavmi = 7/65 11/60 14/9 22/42 29/38 38/12 40/31 41/13 46/21 51/41 53/50 69/4 69/6 89/6
Adak = 2/270 22/29
Adalet = 2/282 3/21 4/3 4/58 4/127 4/135 5/8 5/42 6/115 6/152 7/29 10/4 10/47 10/54 11/85 16/76 16/90 42/15 49/9 55/9 65/2
Adaleti Korumak Yakınları Kayırmamak = 4/135 9/113
Adaletle hükmetmek / şahitlik = 4/58 5/8 5/42
Adam Adamlar = 5/23 6/9 7/46 7/48 7/69 9/108 10/2 11/72 11/78 12/78 16/76 17/47 18/32 18/37 23/38 25/8 28/23 33/40 34/7 34/43 36/20 38/62 39/29 40/28 43/31
Adamak = 3/146
Adaş = 19/7 19/65
Addetmek = 2/283 9/38 9/99 29/10
Adedi Belirli Dirhem = 12/20
Adedi Belirli Günler = 3/24 11/8
Adedi Belirli Vade = 11/104
Adem = 2/31 2/33 2/34 2/35 2/37 3/33 3/59 5/27 7/11 7/19 17/61 18/50 19/58 20/115 20/116 20/117 20/120 20/121
Adem unuttu, onda azim bulamadık = 20/115
Ademoğulları = 7/26 7/27 7/31 7/35 7/172 17/70 36/60
Adet ( aybaşı ) = 2/222 65/4
Adet ( Gelenek ) = 2/275 3/137 8/38 15/13 17/77 18/55 26/137 33/38 33/62 35/43 40/31 40/85 48/23 77/1
Adet ( Sayı ) = 9/36 9/37 10/5 12/20 17/12 18/11 18/22 19/84 19/94 23/112 72/24 104/2
Adet süresi = 2/228
Adetimizde değişim bulamazsın 17/77 35/43 48/23
Adetler Usüller = 3/137 4/26 8/38 15/13 17/77 18/55 33/38 33/62 35/43 40/85 48/23 77/1
Adımlar = 2/168 2/208 2/250 3/147 6/142 8/11 24/21 41/29 47/7
Adi sudan yaratılmak = 32/8 7/20
Adil Olanlar Adil Olmak = 2/282 4/3 4/129 4/135 5/8 5/42 5/95 5/106 6/152 7/159 7/181 21/47 33/5 49/9 60/8 65/2 
Af = 2/199 2/221 2/263 2/268 2/285 3/133 3/136 3/157 5/9 7/199 8/4 8/74 11/11 11/61 13/6 14/10 22/50 24/26 33/35 34/4 35/7 36/11 41/43 47/15 48/29 49/3 53/32 57/20 57/21 67/12 71/7 74/56 
Af İstemek = 2/199 2/285 3/135 4/64 4/110 5/74 8/33 9/80 9/113 9/114 11/3 11/52 11/61 11/90 12/29 18/55 19/47 27/46 38/24 40/55 41/6 47/19 51/18 60/4 63/5 63/6 71/10 73/20 110/3
Af eylemek = 2/58 3/152 4/137 4/168 5/40 5/118 7/169 8/29 8/38 12/92 12/97 12/98 14/41 20/73 23/109 23/118 24/62 26/51 26/82 26/86 28/16 33/71 36/27 38/35 40/7 46/31 47/34 48/11 48/14 57/28 59/10 60/5 61/12 64/14 64/17 66/8 71/4 71/28
Af için vesile olmak = 2/48 2/123 2/254 2/255 6/51 6/70 6/94 7/53 10/3 19/87 20/109 21/28 26/100 30/13 32/4 34/23 36/23 43/86 53/26 
Af Vesileciliği = 2/48 2/123 2/254 2/255 7/53 20/109 21/28 34/23 36/23 39/44 53/26 74/48
Af vesileciliği Allah içindir = 10/3 39/44
Af Vesilecisi Af İçin Vesile = 6/51 6/70 6/94 7/53 10/3 10/18 32/4 39/43 39/44 40/18 74/48 
Affa Sarılmak = 7/199
Affeden = 2/173 2/182 2/192 2/199 2/218 2/225 2/226 2/235 3/31 3/89 3/129 3/155 4/23 4/25 4/43 4/96 4/99 4/100 4/106 4/129 4/149 4/152 5/3 5/34 5/39 5/74 5/98 5/101 6/54 6/145 6/165 7/153 7/155 7/167 8/69 8/70 9/5 9/27 9/91 9/99 9/102 10/107 11/41 12/53 12/98 14/36 15/49 16/18 16/110 16/115 16/119 17/25 17/44 18/58 20/82 22/60 24/5 24/22 24/33 24/62 25/6 25/70 27/11 28/16 33/5 33/24 33/50 33/59 33/73 34/2 34/15 35/28 35/30 35/34 35/41 38/66 39/5 39/53 40/3 40/42 42/5 42/23 42/25 46/8 48/14 49/5 49/14 57/28 58/2 58/12 60/7 60/12 64/14 66/1 67/2 71/10 73/20 85/14  
Affetmek Af Eylemek = 2/52 2/109 2/175 2/182 2/187 2/192 2/199 2/218 2/225 2/226 2/235 2/284 2/286 3/16 3/17 3/31 3/89 3/129 3/134 3/147 3/155 3/159 3/193 4/23 4/25 4/43 4/48 4/96 4/99 4/106 4/110 4/116 4/129 4/149 4/152 4/153 5/13 5/34 5/95 5/98 5/101 6/54 6/145 6/165 7/23 7/149 7/151 7/153 7/155 7/161 7/167 8/69 8/70 9/5 9/27 9/43 9/66 9/91 9/99 9/102 10/107 11/41 11/47 12/53 14/36 15/49 16/18 16/110 16/115 16/119 17/25 17/44 18/58 20/82 22/60 24/5 24/22 24/33 25/6 25/70 27/11 28/16 33/5 33/24 33/50 33/59 33/73 34/2 34/15 35/28 35/30 35/34 35/41 38/66 39/53 40/3 40/42 42/5 42/23 42/25 42/30 42/34 42/37 42/40 42/43 45/14 46/8 46/16 48/2 49/5 49/14 58/2 58/12 60/7 60/12 66/1 67/2 73/20 85/14 
Affetmek ve sabretmek büyük ve azimli işlerdendir = 31/17 42/43
Afiyetle = 4/4 52/19 69/24 77/43
Ağaca yaklaşmayın = 2/35 7/19
Ağacın altında  = 48/18
Ağaç = 7/20 7/22 14/24 14/26 16/10 16/68 17/60 22/18 23/20 24/35 27/60 28/30 31/27 36/80 37/64 37/146 55/6
Ağaçlar Kalem Olsa = 31/27
Ağarmak = 3/106 3/107 19/4 89/1 97/5 113/1
Ağır = 2/45 4/72 7/8 7/187 8/67 9/41 9/128 10/71 12/35 23/102 35/18 52/40 68/46 71/13 73/5 73/16 76/27 101/6
Ağır borç = 52/40 68/46 
Ağır davranmak Ağırlaşmak = 4/72 7/189 9/38
Ağır gelmek / basmak = 2/45 7/8 8/67 9/128 12/35 23/102 35/18 101/6
Ağır gün = 76/27
Ağır söz atmak = 73/5
Ağır tutuş  = 73/16
Ağırbaşlılık = 25/63 
Ağırlama = 12/59 41/32 51/24 56/56 56/93 70/35
Ağırlık = 2/255 2/286 4/40 6/25 6/164 7/57 10/61 13/12 16/7 16/76 17/15 17/46 18/57 21/47 29/13 31/7 31/16 34/3 34/22 35/18 39/7 41/5 41/44 47/4 51/2 53/38 99/2 99/8
Ağırlık ölçüsü = 4/40 10/61 34/3 34/22 99/7 99/8
Ağız = 3/118 3/167 5/41 9/8 9/30 9/32 14/9 18/5 24/15 33/4 36/65 61/8
Ağızları razı olup kalpleri diretenler = 9/8
Ağızlarına mühür basarız = 36/65
Ağızlarından çıkan büyük kelimedir = 18/5
Ağızlarından çıkanlar = 3/118 18/5
Ağlamak = 9/82 12/16 17/109 19/58 44/29 55/43 53/60
Ahd = 2/27 2/40 2/80 2/100 2/124 2/125 2/177 3/76 3/77 3/81 3/183 4/25 5/5 6/152 7/134 8/56 9/1 9/4 9/7 9/12 9/75 9/111 13/20 13/25 16/91 16/95 17/34 19/78 19/87 20/86 20/115 23/8 33/15 33/23 36/60 43/49 48/10 70/32
Ahd ile dost edinenler = 4/25 5/5
Ahde vefa = 2/40 6/152 16/91 17/34 48/10
Ahdetmek = 2/100 2/125 2/177 9/75 16/91 20/115 33/23 36/60
Ahdi yemini bozanlar = 2/27 2/100 8/56 9/12 13/25 16/91 48/10
Ahdlerini yeminlerini az değere satanlar = 3/77 16/95
Ahiret = 2/4 2/86 2/94 2/102 2/114 2/130 2/200 2/201 2/217 2/220 3/22 3/45 3/56 3/77 3/85 3/145 3/148 3/152 3/176 4/74 4/77 4/134 4/162 5/5 5/33 5/41 6/32 6/92 6/113 6/150 7/45 7/147 7/156 7/169 8/67 9/38 9/69 9/74 11/16 11/19 11/22 12/37 12/57 12/101 12/109 13/26 13/34 14/3 14/27 16/22 16/30 16/41 16/60 16/107 16/109 16/122 17/7 17/10 17/19 17/21 17/45 17/72 17/104 20/127 22/11 22/15 23/33 23/74 24/14 24/19 24/23 27/3 27/4 27/5 27/66 28/77 29/27 29/64 30/7 30/16 31/4 33/29 33/57 34/1 34/8 34/21 39/9 39/26 39/45 40/39 40/43 41/7 41/16 42/20 43/35 53/27 57/20 59/3 60/13 68/33 74/53 75/21 79/25 87/17 93/4
Ahiret Allah'ın indindeki daha hayırlıdır ve bakidir = 4/59 4/77 6/32 12/57 12/109 16/30 16/41 16/95 18/46 19/76 20/131 22/30 28/60 42/36 43/32 87/17
Ahiret yurdu = 2/94 6/32 7/169 12/109 16/30 28/77 28/83 29/64 33/29
Ahiret yurdu yaşayandır = 29/64
Ahiret yurdunu ara ve dünyadan nasibini de unutma = 28/77
Ahirete kananlar, inananlar = 2/4
Ahireti yerde ululuk ve bozgun istemeyenler için oluştururuz = 28/83
Ahiretin ekini = 42/20
Ahiretin ödülü daha hayırlıdır / büyüktür = 12/57 16/41
Ahiretin sevabı = 3/145 4/134
Ahiret daha hayırlıdır ve bakidir = 4/77 87/17
Ahkaf = 46/21
Ahlak = 2/169 2/268 3/135 4/15 4/19 4/22 4/25 7/28 7/33 7/80 12/24 17/32 24/19 24/21 27/54 29/28 29/45 33/30 65/1 68/4
Ahlaksızlığı emredenler = 2/268 7/28
Ahlaksızlığı getirenler = 29/28 65/1
Ahlaksızlığın yayılmasını sevenler = 24/19
Ahlaksızlık / -sızca = 2/169 2/268 3/135 4/15 4/19 4/22 4/25 7/28 7/33 7/80 12/24 17/32 24/19 24/21 27/54 29/28 29/45 33/30 65/1
Ahmed = 61/6
Aile = 2/49 2/196 2/248 3/11 3/33 3/121 4/35 4/92 5/89 7/83 8/52 8/54 11/40 11/45 11/46 11/81 12/26 12/62 12/65 12/88 12/93 14/6 15/59 19/6 19/16 19/55 20/10 20/29 20/132 21/76 21/84 23/27 26/169 26/170 27/7 27/49 27/56 27/57 28/8 28/29 29/32 29/33 34/13 36/50 37/76 37/134 38/43 39/15 40/28 40/45 40/46 42/45 48/11 48/12 51/26 52/26 54/34 54/41 66/6 70/13 75/33 83/31 84/9 84/13
Akdetmek = 4/33 19/71
Akıl = 2/164 2/170 2/171 2/179 2/197 2/242 2/269 3/7 3/65 3/118 3/190 5/58 5/100 5/103 6/32 6/151 7/169 8/22 10/16 10/42 10/100 11/51 12/2 12/109 12/111 13/4 13/19 14/52 16/12 16/67 20/54 20/128 21/10 22/46 23/80 24/61 26/28 28/60 29/35 29/43 29/63 30/24 30/28 36/62 36/68 37/138 38/29 38/43 39/9 39/18 39/21 39/43 40/67 43/3 45/5 49/4 57/17 59/14 65/10 67/10 68/11 89/5
Akıl Etmek Akıl Etmemek / Akıllanmak Akıllanmamak = 2/44 2/76 2/171 3/65 3/118 5/58 5/103 6/32 7/169 8/22 10/16 10/42 10/100 11/51 12/109 21/10 21/67 22/46 23/80 26/28 28/60 29/43 29/63 36/68 37/138 49/4 59/14 67/10
Akıl eden kavim = 2/164 13/4 16/12 16/67 29/35 30/24 30/28 45/5
Akıl etmeyenler / edemeyenler = 2/170 2/171 3/65 5/58 5/103 6/32 7/169 8/22 10/16 10/42 10/100 11/51 12/109 21/10 23/80 28/60 29/43 29/63 36/68 37/138 39/43 49/4 59/14
Akıl etmez misiniz? = 2/44 2/76 3/65 6/32 7/169 10/16 11/51 12/109 21/10 21/67 23/80 28/60 37/138
Akılları olanlar = 2/179 2/197 2/269 3/7 3/190 5/100 12/111 13/19 14/52 20/54 20/128 38/29 38/43 39/9 39/18 39/21 65/10 89/5
Akıllanmak = 2/44 2/76 21/67
Akılları erdikten sonra Allah'ın kelamını tahrif ettiler = 2/75
Akılları giderilmez = 37/47 56/19
Akılsızlar = 2/13 2/130 2/142 2/282 4/5 6/140 7/66 7/155 72/4
Akın = 7/163 21/96 36/51 100/3
Akın etmek = 21/96 36/51 100/3
Akıp dökülen su = 54/11
Akıp gidenler = 2/60 11/22 16/14 35/12 69/11 73/14 80/42
Akış  = 11/41
Akıtmak = 2/84 6/145 30/46 32/27 45/12 56/31 56/58 76/6 75/37 77/27 80/25 82/3
Akid = 5/1
Akmak = 2/74 7/43 10/9 10/22 13/35 16/31 31/29 35/13 36/38 38/36 39/5 39/20 51/3 54/14 54/29
Akraba – Akrabalık = 4/1 4/12 4/135 4/176 5/106 8/75 23/101 25/54 37/158
Akrabalığın Yakınlığın Dostluğun Baba Oğul İlişkisinin Fayda Vermediği Gün = 2/254 23/101 31/33 60/3
Aksi halde her ilahın yarattıklarından grubu olurdu = 23/91
Akşam = 3/41 6/52 7/205 13/15 18/28 19/11 19/62 24/36 25/5 30/18 33/42 38/18 38/31 40/46 40/55 48/9 76/25 79/46
Akşamüstü = 38/31
Alaca = 2/71
Alacalı = 3/49, 5/110
Alacası olmayan sığır = 2/71
Alametler = 16/16
Alay Alay Etmek Alay Edenler = 2/14 2/15 2/67 2/212 2/231 4/140 5/57 5/58 6/5 6/10 9/64 9/65 9/79 11/8 11/38 13/32 15/11 15/95 16/34 18/56 18/106 21/36 21/41 23/110 25/41 26/6 30/10 31/6 36/30 37/12 37/14 38/63 39/48 39/56 40/83 43/7 45/9 45/33 45/35 46/26 49/11
Alay edenleri alay etmiş oldukları kuşattı = 6/10 21/41 39/48 40/83 45/33 46/26
Alçak 2/61 7/13 7/169 12/32 18/102 20/134 22/34 25/69 27/37 32/21 33/35
Alçakgönüllüler = 5/54 22/34
Alçalmış = 9/29
Alçaltıcı – Alçalma = 2/90 3/178 4/14 4/37 4/102 4/151 6/93 11/39 11/93 16/59 22/57 31/6 33/57 34/14 39/40 41/17 44/30 45/9 56/3 58/5 58/16
Alçaltıcı azap = 2/90 3/178 4/14 4/37 4/102 4/151 6/93 11/39 11/93 22/57 31/6 33/57 34/14 39/40 41/17 44/30 45/9 56/3 58/5 58/16
Alçaltıcı Yükseltici = 56/3
Alçaltmak = 16/27
Aldatan sizi Allah ile aldatmasın = 31/33 57/14
Aldatıcı aldatan = 3/185 6/112 31/33 35/5 57/14 57/20
Aldatıcı fayda = 3/185 57/20
Aldatıcı süslü sözler = 6/112
Aldatma aracı = 16/92 16/94
Aldatmak = 2/9 3/24 3/185 3/196 4/120 4/142 6/70 6/112 6/130 7/22 7/51 8/49 8/62 12/18 16/92 16/94 17/64 19/83 31/33 33/12 35/5 35/40 40/4 45/35 57/14 57/20 67/20 82/6
Aldırmamak = 10/12 33/48 
Alemler = 1/2 2/47 2/122 2/251 3/97 3/108 5/20 5/28 5/115 6/45 6/71 6/86 6/90 6/162 7/54 7/61 7/67 7/80 7/104 7/140 10/10 10/37 12/104 21/71 21/91 21/107 25/1 26/16 26/77 26/98 26/109 26/127 26/145 26/164 26/180 26/192 27/8 27/44 28/30 29/6 29/15 29/28 32/2 37/182 38/87 39/75 40/64 40/65 40/66 41/9 43/46 44/32 45/16 45/36 59/16 68/52 81/27 81/29 83/6
Alemlere üstün kıldık = 2/47 2/122 2/251 3/33 6/86 7/140 44/32 45/16
Aletler = 12/59
Aletleriyle donatınca = 12/59 12/70
Alevin babası = 111/1
Alıcı = 2/267
Alıcısı olmayacağınız kötüsünü harcamaya niyetlenmeyin = 2/267
Alıkoymak = 48/11
Alın / Alnından yakalamak / sürüklemek = 9/35 11/56 55/41 96/15 96/16
Alınları sırtları ve yanları dağlanır = 9/35
Alıştırmak = 24/27 106/1 106/2
Alışveriş = 2/254 2/275 2/282 9/111 14/31 24/37 62/9 62/39
Alışveriş primin aynısıdır derler = 2/275
Alışveriş helaldir, prim haramdır = 2/275
Allah Adem'e isimlerin hepsini öğretti = 2/31
Allah adil olanları sever = 5/42 49/9 60/8
Allah affedendir = 2/173 2/182 2/192 2/199 2/218 2/225 2/226 2/235 3/31 3/89 3/129 3/155 4/23 4/25 4/43 4/96 4/99 4/100 4/106 4/129 4/149 4/152 4/168 5/3 5/34 5/39 5/74 5/98 5/101 6/54 6/145 6/165 7/153 7/155 7/167 8/69 8/70 9/5 9/27 9/91 9/99 9/102 10/107 11/41 12/53 14/36 16/18 16/110 16/115 16/119 17/25 17/44 18/58 20/82 22/60 24/5 24/22 24/33 24/62 25/6 25/70 27/11 33/5 33/24 33/50 33/59 33/73 34/2 34/15 35/28 35/30 35/34 35/41 38/66 39/5 39/53 40/3 40/42 42/5 42/23 46/8 48/14 49/5 49/14 57/28 58/2 58/12 60/7 60/12 64/14 66/1 67/2 73/20 85/14
Allah alışverişi helal primi haram kıldı = 2/275
Allah batılı imha eder = 42/24
Allah bazınızı bazınıza üstün kıldı = 2/253 4/32 4/34 13/4 16/71 17/21 17/55
Allah bilir Allah her şeyi bilendir = 2/29 2/32 2/95 2/115 2/127 2/137 2/158 2/181 2/197 2/215 2/216 2/220 2/224 2/227 2/231 2/235 2/244 2/246 2/247 2/255 2/256 2/261 2/268 2/270 2/273 2/282 2/283 3/34 3/29 3/35 3/63 3/73 3/92 3/115 3/119 3/121 3/154 3/167 4/11 4/12 4/17 4/24 4/25 4/26 4/32 4/35 4/39 4/43 4/45 4/63 4/70 4/92 4/104 4/111 4/127 4/147 4/148 4/170 4/176 5/7 5/54 5/61 5/76 5/99 5/109 5/116 6/3 6/13 6/58 6/60 6/73 6/83 6/96 6/97 6/101 6/105 6/115 6/117 6/119 6/124 6/128 6/139 7/32 7/200 8/17 8/42 8/43 8/53 8/61 8/71 8/75 9/11 9/15 9/28 9/41 9/42 9/43 9/44 9/47 9/60 9/78 9/94 9/97 9/98 9/103 9/105 9/106 9/115 10/5 10/36 10/40 10/65 11/5 11/6 11/31 12/6 12/34 12/44 12/50 12/55 12/76 12/77 12/83 12/100 13/8 13/9 13/19 13/42 15/25 15/86 16/19 16/23 16/28 16/70 16/91 16/101 16/125 17/25 17/54 17/55 17/84 18/19 18/21 18/22 18/26 20/7 20/110 21/4 21/28 21/51 21/81 21/110 22/52 22/59 22/68 22/70 22/75 22/76 23/51 23/84 23/88 23/92 24/18 24/21 24/28 24/29 24/32 24/35 24/41 24/58 24/59 24/60 24/64 25/6 26/188 26/220 27/6 27/25 27/52 27/74 27/78 28/37 28/56 28/69 28/85 29/5 29/10 29/11 29/16 29/42 29/43 29/45 29/52 29/60 29/62 30/22 30/54 31/23 31/34 32/6 33/1 33/18 33/40 33/51 33/54 34/2 34/3 34/26 34/48 35/8 35/38 35/44 36/16 36/38 36/79 36/81 39/7 39/46 39/70 40/2 40/19 41/12 41/36 42/12 42/24 42/25 42/35 42/50 43/9 43/84 44/6 46/8 47/19 47/26 47/30 47/31 48/4 48/26 48/27 49/1 49/8 49/13 49/16 49/18 51/30 53/30 53/32 57/3 57/4 57/6 58/7 59/22 60/10 61/11 62/7 62/8 62/9 63/1 64/4 64/11 64/18 66/2 66/3 67/13 68/7 72/26 73/20 76/30 84/23 87/7
Allah bilir sizler bilmezsiniz = 2/216 2/232 3/66 16/74 24/19
Allah birdir / tektir = 40/84 112/1
Allah bizi beni yönlendirseydi sizi yönlendirirdik sakınanlardan olurdum = 14/21 39/56 39/57
Allah bozgunu bozguncuları sevmez = 2/205 5/64 28/77
Allah çağıranın çağrısını kabul edendir = 2/186 14/40
Allah çalışanların inananların iyilik yapanların ödüllerini yitirmez = 3/171 9/120 11/115 12/90 47/35
Allah çocuk edinmez = 2/116 10/68 17/111 18/4 19/35 19/88 19/92 21/26 23/91 25/2 39/4 72/3
Allah çukurun boşluğunda iki kalp oluşturmadı = 33/4
Allah daha yakındır = 4/135 56/85
Allah dayanıp sığınanları sever = 3/159
Allah dilediği kimseye af eyler = 2/284 3/129 5/18 48/14
Allah dilediği kimseye azap eder = 2/284 3/129 5/18 5/40 29/21 48/14 
Allah dilediği kimseye mülkü verir Arttırır – Azaltır = 3/26
Allah dilediği kimseye yardım eder = 30/5
Allah dilediği kimseyi aziz dilediği kimseyi zelil eder = 3/26
Allah dilediği kimseyi hesapsızca rızıklandırır = 2/212 3/27 3/37 40/40
Allah dilediği kimseyi kendine seçer = 42/13
Allah dilediği kimseyi saptırır = 7/155 74/31
Allah dilediği kimseyi seçer = 3/179 39/4
Allah dilediği kimseyi yönlendirir = 2/213 7/155 22/16 24/46 42/52 74/31
Allah dilediği kimseyi yönlendirir dilediği kimseyi saptırır 2/272 6/39 6/88 10/25 13/27 14/4 28/56 35/8
Allah dileseydi dileseydik her nefise yönlendirmesini verirdi – verirdik = 32/13
Allah dileseydi insanları tek topluluk kılardı = 5/48 11/118 16/93 42/8
Allah dileseydi melek indirirdi = 41/14 43/60
Allah dileseydi ortak koşmazlardı / O'ndan başkasına onlara kulluk etmezlerdi = 6/107 6/148 16/35 43/20
Allah dileseydi savaşmazlardı = 2/253
Allah dileseydi sizi tek topluluk kılardı = 5/48 11/118 16/93 42/8
Allah dileseydi topluca inanırlardı / insanları topluca yönlendirirdi = 6/149 10/99 13/31 16/9 16/93 32/13
Allah dileseydi yapamazlardı = 6/112 6/137
Allah dileseydi yönlenirlerdi / topluca yönlendirirdi / her nefise yönlendirme verirdi = 6/35 6/149 7/155 13/31 16/9 32/13
Allah diridir daimdir = 2/255
Allah dost olarak kafidir = 4/45
Allah durak yerlerinizi ve geçici yerlerinizi bilendir = 11/6
Allah duyandır bilendir görendir = 2/127 2/137 2/181 2/224 2/227 2/244 2/256 3/34 3/35 3/38 3/121 4/58 4/134 4/148 5/76 6/13 6/115 7/200 8/17 8/42 8/53 8/61 9/98 9/103 10/65 12/34 14/39 17/1 18/26 21/4 22/61 22/75 24/21 24/60 29/5 29/60 31/28 34/50 40/20 40/56 41/36 42/11 44/6 49/1 58/1
Allah düşmanları = 41/28
Allah evlatlıklarınızı oğullarınız kılmadı = 33/4
Allah primi imha eder = 2/276
Allah fakirdir bizler zenginiz diyenler = 3/181
Allah ferahlayıp şımaranları övünen kibirlileri sevmez = 28/76 57/23
Allah ganidir = 2/263 2/267 3/97 4/131 6/133 10/68 14/8 22/64 27/40 29/6 31/12 31/26 35/15 39/7 47/38 57/24 60/6 64/6
Allah geceyi daim kılsa / Gündüzü daim kılsa = 28/71 28/72
Allah geceyi gündüze gündüzü geceye sokar = 3/27 22/61 35/13 57/6
Allah geniştir = 2/115 2/247 2/261 2/268 3/73 4/130 5/54 24/32
Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekeştirir = 8/7 10/82 42/24
Allah Göğüslerin özünü Kalplerdekini bilendir = 3/29 3/119 3/154 4/63 5/7 8/43 11/5 31/23 35/38 39/7 42/24 57/6 64/4 67/13
Allah göklerde ve yerde ağırdır = 7/187
Allah görendir = 2/96 2/110 2/233 2/237 2/265 3/15 3/20 3/156 3/163 4/58 4/134 5/71 8/39 8/72 11/112 17/1 17/30 17/96 18/26 20/35 22/61 25/20 31/28 33/9 35/31 35/45 40/20 40/44 40/56 41/40 42/11 42/23 42/27 48/24 49/18 57/4 58/1 60/3 64/2 67/19
Allah günahları topluca affeder = 39/53
Allah güneşi doğudan getirir o halde güneşi batıdan getir = 2/258
Allah hakimdir = 2/209 2/220 2/228 2/240 2/260 3/62 4/11 4/17 4/24 4/26 4/56 4/92 4/104 4/111 4/130 4/158 4/165 4/170 5/38 6/18 6/73 6/83 6/128 6/139 8/10 8/49 8/63 8/67 8/71 9/15 9/28 9/40 9/60 9/71 9/97 9/106 12/6 12/83 12/100 14/4 15/25 16/60 22/52 24/10 24/18 24/58 24/59 29/26 29/42 30/27 31/9 31/27 33/1 34/1 35/2 42/51 43/84 45/37 48/4 48/7 48/19 49/8 51/30 57/1 59/1 59/24 60/10 61/1 62/3 64/18 66/2 76/30
Allah hatırlandığında kalpleri ürperenler = 22/35
Allah her şeye gıda verendir = 4/85
Allah her şeye gücü yetendir / kadirdir = 2/20 2/106 2/109 2/148 2/259 2/284 3/26 3/29 3/165 3/189 5/17 5/19 5/40 5/120 6/17 8/41 9/39 11/4 16/77 22/6 24/45 29/20 30/50 33/27 35/1 41/39 42/9 46/33 48/21 57/2 59/6 64/1 65/12 66/8 67/1
Allah her şeyi adetçe saymıştır = 19/93 19/94 36/12 58/6 72/28 78/29
Allah her şeyi ilmen kuşatmıştır = 40/7 65/12
Allah her şeyi kuşatandır = 2/19 3/120 4/108 4/126 8/47 11/8 11/92 41/54 45/33 46/26 48/21 65/12 72/28 85/20
Allah her şeyi rahmet ve ilimle genişçe kapsar = 2/255 7/156 20/98 40/7
Allah hesaplayan olarak kafidir = 4/6 9/59 21/47 33/39
Allah hızlı hesaplayandır = 2/202 3/19 3/199 5/4 13/41 14/51 24/39 40/17
Allah hudutları aşanları sevmez = 2/190
Allah için adaleti koruyan gözeten şahitler olunuz = 5/8
Allah için ağırlık ve azamet ummayanlar = 71/13
Allah için cinleri ortak kıldılar O'nunla akrabalık oluşturdular = 6/100, 37/158
Allah için sevgi = 2/165
Allah ile cinler arasında akrabalık oluşturdular = 37/158
Allah ilim üzerine saptırır = 45/23
Allah İnananların Sakınanların Dostudur – Dostunuzdur = 2/257 3/68 3/122 3/150 4/45 5/55 6/62 6/127 8/40 22/78 45/19 66/2 66/4
Allah inancınızı bilir = 4/25
Allah inkarcıları sevmez = 2/276 3/32 22/38 30/45
Allah inkarı günahkarlığı isyanı inananlara tiksindirici kılmıştır = 49/7
Allah ile aldatmak / -tan = 31/33 57/14
Allah insana çok yakındır = 8/24 50/16
Allah insanı hesap edemediği yerden rızıklandırır = 65/3
Allah insanlara esirgeyendir = 2/143 2/207 3/30 9/117 9/128 16/7 16/47 22/65 24/20 59/10
Allah insanları hal hal safha safha yarattı = 71/14
Allah insanları nefislerindekilerle hesaba çeker = 2/284
Allah intikam alır / alandır = 3/4 5/95 7/136 14/47 15/79 30/47 32/22 39/37 43/25 43/41 43/55 44/16 47/4
Allah işleri yönetir = 10/3 10/31 13/2 32/5
Allah iyilik yapanları sever = 2/195 3/134 3/148 5/13 5/93
Allah iyilik yapanların ödülünü yitirmez = 7/170 9/120 12/56 12/90 18/30
Allah kişi ile kalbi arasına girer = 8/24
Allah kitabı gerçek ve ölçü ile indirdi = 42/17
Allah korkusu / Allah'tan korkmak = 2/40 2/74 2/150 3/175 4/34 5/3 5/44 5/94 7/154 13/21 16/51 21/49 36/11 39/23 50/33 59/21 67/12
Allah koruyucuların gözeticilerin en hayırlısıdır = 12/64
Allah kullarına rızkı bol verseydi yerde azarlardı = 42/27
Allah kuşatandır = 2/19 3/120 4/108 4/126 8/47 11/92 85/20
Allah Kutsaldır, Kusursuzdur, Emin Kılandır, Gözetendir, Yücedir, Zorlayandır, Kibirlenendir = 59/23
Allah kuvvetlidir yücedir = 22/40 22/74 33/25 57/25 58/21
Allah latiftir = 22/63 31/16 33/34
Allah merhametlilerin en merhametlisidir = 12/64
Allah ne dilerse yaratır = 3/47 5/17 24/45 30/54 39/6 42/49
Allah ne gizlediklerini bilir = 3/167 5/99 24/29 24/64 47/26
Allah ne isterse dilerse yapar = 2/253 3/40 3/47 11/107 14/27 22/14 22/18 24/45 28/68 42/49 85/16
Allah nefislerinizin içinde olanı bilir = 2/235
Allah neyin üzerinde olduğunuzu bilendir = 24/64
Allah onlara hesap edemedikleri yerden yetti = 59/2
Allah ortak koşulmasını affetmez = 4/48 4/116
Allah övülesidir = 2/267 4/131 11/73 14/1 14/8 22/24 22/64 31/12 31/26 34/6 35/15 41/42 42/28 57/24 60/6 64/6 85/8
Allah övünerek şımaran kibirlileri sevmez = 4/36 31/18 57/23
Allah resul olarak insan mı gönderdi? = 17/94
Allah, resul ve cihad, aileden, maldan, meskenden, ticaretten önce gelir = 9/24
Allah rızası = 2/207 2/265 3/15 3/162 3/174 4/114 5/16 9/21 9/72 9/109 31/17 47/28 57/20 57/27 59/8 60/1 66/1 76/9
Allah rızkı dilediği kimseye genişletir ve daraltır = 13/26 17/30 28/82 29/62 30/37 34/36 34/39 42/12
Allah sabredenleri sever = 3/146
Allah Sabredenlerle Sakınanlarla İyilik Yapanlarla İnsanlarla Birliktedir = 2/153 2/194 2/249 4/108 8/66 9/123 16/128 26/62 29/69 47/35 57/4
Allah sabredenlerle birliktedir sabredenleri bilir = 2/153 2/249 3/142 8/66 47/31
Allah sakınanları sever = 3/76 9/4 9/7
Allah siz inananlara inancı sevdirmiştir = 49/7
Allah size gaybı okuyacak değildir = 3/179
Allah size kolaylık vermek ister = 2/185 18/10 18/16 92/7 92/10
Allah size rahmetinden iki nasip verir = 57/28
Allah sizi ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği avlarla sınar = 5/94
Allah sizi kalplerinizin kazandıklarından sorumulu tutar = 2/225
Allah şahit olarak kafidir = 4/79 10/29 17/96 29/52 46/8 48/28
Allah tek kahredicidir = 7/127 12/39 13/16 14/48 38/65 39/4 40/16
Allah temizlenenleri sever = 2/222 9/108
Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır = 3/54 8/30
Allah uludur yücedir = 2/255 4/34 22/62 31/30 34/23 42/4 42/51
Allah üçün üçüncüsüdür diyenler = 5/73
Allah üzerlerine ölüm hükmünü verdiklerini tutar = 39/42
Allah’tan korkmak = 5/28 8/48 25/52 35/28 59/16 
Allah vaadine / vadeye ihtilaf etmez = 2/80 3/9 3/194 13/31 14/47 22/47 30/6 39/20
Allah vaadini doğrular = 3/152 21/9 39/74
Allah vahyen, perde arkasından veya resul aracılığı ile kelam eder = 42/51
Allah vekil olarak kafidir / her şeye vekildir = 4/81 4/132 4/171 17/65 33/3 33/48 39/62 73/9
Allah yakındır = 2/186 2/214 8/24 34/50 50/16 56/85
Allah yaptıklarınızı bilir / görür  = 2/96 2/110 2/233 2/237 2/265 2/197 2/215 3/156 3/163 5/71 8/39 8/72 11/112 16/91 24/41 26/188 29/45 35/8 39/70 46/8 47/30 48/24 49/18 57/4 60/3 64/2
Allah yaratışı başlatır ve döndürür = 10/4 10/34 27/64 29/19 29/20 30/11 30/27 34/49 85/13
Allah yardım edenlerin en hayırlısıdır = 3/150
Allah yazısı = 9/36
Allah yedi göğü iki günde yaratmış ve her göğe işini vahyetmiştir = 41/12
Allah yedi göğü tabakalar halinde yaratmıştır = 23/17 67/3 71/15
Allah yiyecekleri, araştıranlar için dört günde eşit olarak düzenledi ölçülendirdi = 41/10
Allah yolu = 2/154 2/190 2/195 2/217 2/218 2/244 2/246 2/261 2/262 2/273 3/13 3/99 3/146 3/157 3/167 3/169 4/74 4/75 4/76 4/84 4/89 4/94 4/95 4/100 4/160 4/167 5/54 6/116 7/45 7/86 8/36 8/47 8/60 8/72 8/74 9/9 9/19 9/20 9/34 9/38 9/41 9/60 9/81 9/111 9/120 11/19 14/3 16/88 16/94 22/9 22/25 22/58 24/22 31/6 38/26 47/1 47/4 47/32 47/34 47/38 49/15 53/30 57/10 58/16 61/11 63/2 73/20
Allah yolunda cihad edenler = 2/218 8/74 9/19 9/20
Allah yolunda göç edip ayrılanlar = 2/218 8/74 9/19 9/20
Allah yolunda harcayanlar = 2/195 2/261 2/262 9/34 47/38 57/10
Allah yolunda öldürülenler = 2/154 3/157 3/169 47/4
Allah yolunda ölenler = 2/154 3/157 3/169 47/4
Allah yolunda ölenleri ölüler sanmayın bilakis diridirler = 2/154 3/169
Allah yolunda savaşanlar = 2/190 2/244 2/246 3/13 3/167 4/74 4/75 4/76 4/84 9/38 9/111 73/20
Allah, yolunda saflar halinde savaşanları sever = 61/4
Allah, yolunda sapanları ve yönlenenleri bilir = 6/117 17/84 28/85
Allah yolundan döndürenler – engelleyenler = 2/217 3/99 4/160 4/167 7/45 8/36 8/47 9/9 9/34 11/19 14/3 16/88 16/94 47/1 47/32 47/34 58/16 63/2
Allah yolundan saptırmak için yanını eğer = 22/9
Allah yolunu eğriltmeyi arayanlar = 3/99 7/45 11/19 14/3
Allah yönlendirseydi sizi yönlendirirdik / sakınanlardan olurdum = 14/21 39/57
Allah yumuşaktır = 2/225 2/263 3/155 4/12 5/101 17/44 22/59 33/51 35/41 64/17 67/14
Allah yücedir = 2/209 2/220 2/228 2/240 2/255 2/260 3/4 3/62 3/74 4/56 4/158 4/165 4/171 5/38 6/100 7/54 8/10 8/49 8/63 8/67 9/31 9/40 9/71 10/18 10/68 12/108 14/4 16/1 16/57 16/60 17/1 17/43 17/93 17/108 19/35 20/114 21/22 21/26 22/40 22/74 23/91 23/116 26/9 26/68 26/104 26/122 26/140 26/159 26/175 26/191 27/8 27/40 27/63 27/78 28/68 29/26 29/42 30/5 30/17 30/27 30/40 31/9 31/27 32/6 33/25 35/2 35/28 36/36 36/83 37/159 37/180 38/66 39/4 39/67 42/4 42/19 43/13 43/82 44/42 45/37 48/7 48/19 52/43 55/78 57/1 59/1 59/23 59/24 61/1 62/3 64/18 68/29 72/3
Allah zalimler kavmini yönlendirmez = 2/258 3/86 5/51 6/144 9/19 9/109 28/50 46/10 61/7 62/5
Allah zalimleri bilendir = 2/95 2/246 9/47 62/7
Allah zalimleri sevmez = 3/57 3/140 42/40
Allah'a borç vermek / -enler = 5/12 57/11 57/18 64/17 73/20
Allah'a Rabb'inize döndürülürsünüz Dönüşünüz Allah'adır = 2/28 2/245 3/55 6/60 6/164 7/29 10/23 10/56 11/34 28/70 28/88 29/8 29/17 30/11 31/15 36/22 36/83 39/7 39/44 41/21 43/85
Allah'a bağlanın / sarılın = 3/101 3/103 4/146 4/175 22/78 48/10
Allah'a dayanıp sığınmak = 3/122 3/159 3/160 4/81 5/11 5/23 7/89 7/200 8/2 8/49 8/61 9/51 9/129 10/71 10/84 10/85 11/56 11/88 11/123 12/23 12/67 12/79 13/30 14/11 14/12 16/42 16/99 18/29 18/31 25/58 26/217 27/79 29/59 33/3 33/48 39/38 40/56 41/36 42/10 42/36 58/10 60/4 64/13 65/3 67/29 113/1 114/1
Allah'a dininizi mi öğretiyorsunuz? = 49/16
Allah'a giden yola oturmak = 7/16 7/86
Allah'a güzel borç verin = 5/12 57/11 57/18 64/17 73/20
Allah'a kızlar size oğlanlar mı? = 6/100 16/57 37/149 43/16
Allah'a kullardan parçalar oluşturdular = 43/15
Allah'a şey kadar zarar veremezler = 3/144 3/176 3/177 9/39 11/57 47/32
Allah'a toplanacaksınız = 2/203 3/9 3/25 3/158 5/96 6/72 8/24 23/79 67/24
Allah'a ululanmayın = 44/19
Allah'a ve resule karşı gelenler = 8/13 9/63 11/89 16/27 23/67 47/32 58/5 58/20 58/22 59/4
Allah'a ve resulüne hiddetlenene cehennem ateşi vardır = 9/63
Allah'a yalan uyduranlar = 3/94 4/50 5/103 6/21 6/93 6/144 7/37 7/89 10/17 10/69 11/18 18/15 20/61 23/38 29/68 42/24 61/7
Allah'a yardım etmek = 59/8
Allah'a yerde ve gökte hiçbir şey gizli kalmaz = 3/5 14/38 41/40 69/18
Allah'ı açıkça gözle görmeyi sual ettiler = 2/55 4/153 7/143
Allah'ı babalarınızı hatırladığınız gibi veya daha şiddetli hatırlayın = 2/200
Allah'ı darıltıp öfkelendirene tabi olanlar = 47/28
Allah'ı gereği gibi kudreti ile takdir edemediler = 6/91 22/74 39/67
Allah'ı Hatırlamaktan Sizi Alıkoyanlar Döndürenler – Alıkonulanlar = 5/91 18/28 18/101 24/37 39/22 63/9 72/17
Allah'ı aldatmaya çalışırlar = 2/9 4/142
Allah'ı babalarınızı hatırladığınız gibi hatırlayın = 2/200
Allah'ı hatırlamaktan sizi alıkoyanlar Döndürenler – Alıkonulanlar = 5/91 18/28 18/101 24/37 39/22 63/9 72/17
Allah'ı hatırlamayı unuttular = 9/67 11/92 23/110 58/6 58/19 59/19
Allah'ı yüceltmek = 2/185 17/111 22/37 48/9 74/3
Allah'ı, dini O'na halis kılarak çağırın = 7/29 10/22 29/65 31/32 39/2 39/11 39/14 40/14 40/65 98/5
Allah'ın adetinde değişim bulamazsınız = 17/77 35/43 48/23
Allah'ın adetleri = 17/77 33/38 33/62 35/43 40/85 48/23
Allah'ın, ayakları adımları sabitlemesi = 2/250 8/11 47/7
Allah'ın aydınlığı = 9/32 24/35 39/69 57/28 61/8
Allah'ın aydınlığını ağızlarıyla söndürmek isteyenler = 9/32 61/8
Allah'ın ayeti hükümsüz bırakması – değiştirmesi = 2/106 16/101
Allah'ın Ayetinin Suresinin Kitabının Sözünün aynısını getiremezsiniz = 2/23 11/13 17/88 52/34
Allah'ın ayetlerini az değere satanlar – satmayın = 3/199 5/44 9/9
Allah'ın azabı = 6/40 6/47 12/107 22/2 29/10 29/29
Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini ayıranlar = 2/27 13/25
Allah'ın bizzat konuşmasını içeren ayetler = 2/152 2/186 2/197 2/260 5/115 5/116 7/12 7/13 7/15 7/18 7/19 7/22 7/24 7/25 7/143 13/32 19/9 20/14 21/25 21/92 22/44 22/48 24/55 29/56 34/45 35/26 36/61 38/14 38/71 38/75 40/5 40/60 50/28 50/29 51/56 54/16 54/18 54/21 54/30 67/18 74/11
Allah'ı bize açıkça göster = 4/153
Allah'ı kudreti gerçeği ile takdir edemediler = 39/67
Allah'ı unutmak / unutanlar = 9/67 11/92 59/19
Allah'ın / Rab’bin kelimesi i = 9/40 10/64 31/27 42/24 66/12
Allah'ın adeti = 33/38 33/62 35/43 40/85 48/23
Allah'ın aydınlığı = 61/8
Allah'ın aydınlığını ağızlarıyla söndürmek isterler = 9/32 61/8
Allah'ın ayetleri = 10/71 10/95 16/104 16/105 18/17 28/87 29/23 30/10 33/34 39/63 40/4 40/35 40/56 40/63 40/69 45/6 45/35 46/26 62/5 65/11
Allah'ın azabı = 5/98 12/107 14/21 22/2 29/10 29/29
Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini kesip ayıranlar = 2/27 13/25
Allah'ın boyası = 2/138
Allah'ın dinde izin vermediklerini meşru kılan ortakları mı var = 42/21
Allah'ın dini = 24/2 110/2
Allah'ın dini kemale erdirdiği gün = 5/3
Allah'ın eli = 3/26 3/73 5/64 23/88 36/83 57/29
Allah'ın eli, Allah'a bağlılıklarını beyan edenlerin ellerinin üstündedir = 48/10
Allah'ın eli bağlıdır dediler = 5/64
Allah'ın Gözetimi Gözetimim Gözetimimiz = 11/37 20/39 23/27
Allah'ın elleri açıktır = 5/64
Allah'ın emrettiği yerden yetmek = 2/222
Allah'ın gösterdiği ile hükmetmek = 4/105
Allah'ın grubu = 58/22
Allah'ın günleri = 14/5 45/14
Allah'ın Haberciye Uyarılarını ve Kızmasını İçeren Ayetler = 6/68 6/106 9/43 10/109 11/112 17/73 17/74 26/3 33/1 33/2 33/50 33/51 33/52 40/78 66/1 75/16 75/17 75/18 75/19
Allah'ın haricinde günahları kim affeder = 3/135
Allah'ın haricinde ilah yoktur = 2/163 2/255 3/2 3/6 3/18 3/62 4/87 6/102 6/106 7/158 9/31 9/129 10/90 11/14 13/30 20/8 20/98 21/87 23/116 28/70 28/88 35/3 37/35 38/65 39/6 40/3 40/62 40/65 44/8 47/19 59/22 59/23 64/13 73/9
Allah'ın haricinde kuvvet yoktur = 18/39
Allah'ın hatırlanması = 13/28
Allah'ın hududu / hudutları = 9/97 9/112 58/4 65/1
Allah'ın iki eli de açıktır = 5/64
Allah'ın ilmi = 11/14
Allah'ın imha ettikleri = 2/276 13/39 42/24
Allah'ın indi = 4/134 5/60 6/124 7/131 7/187 8/10 8/22 8/28 8/55 9/7 9/19 9/20 9/52 9/99 10/18 14/46 16/95 16/96 24/13 24/15 24/61 27/47 28/49 28/60 29/17 29/50 30/39 31/21 33/5 33/53 33/63 33/69 40/35 41/52 42/36 46/10 46/23 47/9 47/26 48/5 49/13 61/3 62/11 67/26 73/20
Allah'ın indinde din teslimiyettir = 3/19 3/85 5/3
Allah'ın indinde her şey ölçüyledir = 13/8
Allah'ın indinde söz değiştirilmez = 50/29
Allah'ın İndindeki Ahiret Daha Hayırlıdır ve Bakidir = 28/60 42/36 87/17
Allah'ın indirdiği = 5/45 5/47 5/48 5/49 5/104 6/93 31/21 47/9 47/26
Allah'ın intikamı = 3/4 5/95 7/136 14/47 15/79 30/47 32/22 39/37 43/25 43/41 43/55 44/16 47/4
Allah'ın ipi / Allah'ın ipine topluca bağlanın = 3/103 3/112
Allah'ın ismi = 1/1 5/4 6/118 6/119 6/121 6/138 11/41 17/110 22/28 22/34 22/36 22/40 27/30
Allah'ın işaretleri = 5/2 22/32 22/36
Allah'ın izni = 2/97 2/102 2/213 2/221 2/249 2/251 2/255 3/49 3/145 3/152 3/166 4/64 5/16 5/110 7/58 8/66 10/3 10/100 11/105 13/38 14/1 14/11 14/23 14/25 22/65 33/46 34/12 35/32 40/78 42/51 58/10 59/5 64/11 97/4
Allah'ın yitirttiğine üzülmeyesiniz verdiğinden dolayı da sevinmeyesiniz = 57/23
Allah'ın kelamı = 2/75 9/6 42/51
Allah'ın kelamı / nı değiştirmek = 48/15
Allah'ın Kelamı İnsanla Konuşması = 3/77 9/6 20/14 42/51
Allah'ın kelimeleri = 6/34 6/115 9/40 10/33 10/64 10/96 18/109 31/27 40/6 42/24 66/12
Allah'ın kelimeleri tükenmez = 18/109 31/27
Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek yoktur = 6/34 6/115 18/27
Allah'ın kendisine yükseltmesi = 3/55 4/158
Allah'ın kitabı = 5/44 8/75
Allah'ın kitabına çağırılanlar = 3/23
Allah'ın koruduğunu gıyabında koruyanlar = 4/34
Allah'ın kötülükleri örtmesi = 2/271 3/193 3/195 4/31 5/65 8/29 29/7 47/2 48/5 64/9 65/5 66/8
Allah'ın kulu / kulları = 4/172 7/32 19/30 39/16 44/18 72/19 76/6
Allah'ın kürsüsü = 2/255
Allah'ın laneti = 7/44
Allah'ın mescidleri = 9/17 9/18
Allah'ın mühürü = 2/7
Allah'ın nimeti = 7/69 7/74 14/28 14/34 16/18 16/71 16/72 16/83 16/112 16/114 29/67 31/31
Allah'ın nimetini değiştirenler = 2/211
Allah'ın nimetini sayamazsınız = 14/34 16/18
Allah'ın nimetlerini tanırlar bilirler sonra inkar ederler = 16/83
Allah'ın oğludur / oğluyuz diyenler = 5/18 9/30
Allah'ın okuması = 3/179 25/32 28/3 45/6
Allah'ın Ortak Koşan İnkarcılara Sorularını İçeren Ayetler = 52/30 52/31 52/32 52/33 52/34 52/35 52/36 52/37 52/38 52/39 52/40 52/41 52/42 52/43 68/47
Allah'ın öfkesi = 24/9
Allah'ın Ölüleri Nasıl Dirilttiğini İbrahim'e Göstermesini İçeren Ayet = 2/260
Allah'ın rahmeti = 7/56 11/73 12/87 30/50 39/53
Allah'ın rahmetinden ümit kesenler sapıklar ve inkarcılar kavmidir = 12/87 15/56 39/53
Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin = 12/87 39/53
Allah'ın rahmetini ummak = 2/218 17/57 39/9
Allah'ın rahmetinin eserleri = 30/50
Allah'ın resulü / resulleri = 3/179 4/171 6/124 7/158 9/61 9/81 9/120 14/47 17/94 25/41 33/21 33/40 33/53 48/26 48/29 49/3 49/7 61/5 61/6 63/1 63/5 63/7 91/13
Allah'ın rızası = 3/162 4/114
Allah'ın rüzgarı idare etmesi = 2/164 45/5
Allah'ın sanatı = 27/88
Allah'ın saptırdığını yönlendiremezsin = 4/88 28/56 39/23
Allah'ın sevdiklerini içeren ayetler = 2/195 2/222 3/76 3/134 3/146 3/148 3/159 5/13 5/42 5/93 9/4 9/7 9/108 19/96 49/9 60/8 61/4
Allah'ın sevmediklerini içeren ayetler = 2/190 2/205 2/276 3/32 3/57 3/140 4/36 4/107 4/148 5/64 5/87 6/141 7/31 7/55 8/58 16/23 22/38 24/22 28/76 28/77 30/45 31/18 42/40 57/23
Allah'ın size devamlı kıldığı mallarınızı akılsızlara vermeyin = 4/5
Allah'ın size helal kıldığını haram kılmayın = 4/160 5/87 10/59 16/116 66/1
Allah'ın sorularını içeren ayetler = 2/44 2/77 3/162 6/50 6/80 9/13 10/3 10/31 10/34 10/35 10/50 11/24 11/81 12/107 13/16 16/17 16/35 16/45 16/76 19/67 21/44 21/67 23/80 23/84 23/85 23/86 23/87 23/88 23/89 26/197 28/61 29/10 30/40 32/4 32/18 35/40 36/62 36/81 38/10 39/9 39/22 39/36 39/37 43/21 45/23 47/15 52/15 52/30 52/31 52/32 52/33 52/34 52/35 52/36 52/37 52/38 52/39 52/40 52/41 52/42 52/43 53/19 53/20 53/21 53/24 53/33 53/34 53/35 53/36 53/37 55/60 56/58 56/59 56/60 56/61 56/62 56/63 56/64 56/65 56/66 56/67 56/68 56/69 56/70 56/71 56/72 56/73 56/74 56/75 56/76 56/77 56/78 56/79 56/80 56/81 56/82 68/35 68/36 68/37 68/38 68/39 68/40 68/41 68/42 68/43 68/44 68/45 68/46 68/47 75/40 84/20 84/21 90/5 95/7 95/8
Allah'ın sorumlu tutması – Sorgulaması = 2/225 2/286 5/89 16/61 18/58 18/73 35/45
Allah'ın şahitliği = 3/98 4/33 5/106 6/19 10/46 22/17 33/55 34/47 58/6 85/9
Allah'ın şahitliğini gizlemeyeceğiz = 5/106
Allah'ın talimatlarını içeren ayetler = 17/22 17/23 17/24 17/25 17/26 17/27 17/28 17/29 17/30 17/31 17/32 17/33 17/34 17/35 17/36 17/37 17/38 17/39
Allah'ın tuzağı = 7/99 10/21
Allah'ın uykuda azı çok, çoku az göstermesi = 8/43 8/44
Allah'ın Üstünlüğü Lütfu = 2/90 2/198 2/243 2/251 3/152 3/164 3/170 3/171 3/174 3/180 4/32 4/37 4/54 4/70 4/73 4/83 4/113 4/173 5/54 6/103 9/59 10/60 10/107 12/38 17/87 24/10 24/21 27/16 27/40 27/73 28/73 30/23 30/45 30/46 33/47 35/12 35/30 35/32 40/61 42/19 42/22 42/26 44/57 45/12 48/29 49/8 57/21 57/29 59/8 62/4 62/10 73/20
Allah'ın vaadi = 4/122 10/55 13/31 18/21 28/13 30/6 30/60 31/9 31/33 35/5 39/20 40/55 40/77 45/32 46/17
Allah'ın vaadi gerçektir = 4/122 10/4 10/55 18/98 30/60 31/9 31/33 35/5 40/55 40/77 45/32 46/17
Allah'ın yaratışı = 4/119 16/48 30/30 31/11
Allah'ın yaratışında değişiklik olmaz = 30/30
Allah'ın yaratışında uygunsuzluk göremezsin = 67/3
Allah'ın yaratışını değiştirenler = 4/119
Allah'ın yardımcıları = 3/52 61/14
Allah'ın yardımı = 2/214 7/128 16/127 30/5 110/1
Allah'ın yardımı yakındır = 2/214
Allah'ın yeri geniştir = 4/97 39/10
Allah'ın yönlendirdiği / -dikleri = 6/90 16/36 39/18
Allah'ın yönlendirmedikleri = 2/258 2/264 3/86 4/137 4/168 5/51 5/67 5/108 6/144 9/19 9/24 9/37 9/80 9/109 12/52 16/37 16/104 16/107 28/50 39/3 40/28 46/10 61/5 61/7 62/5 63/6
Allah'ın yönlendirmesi = 3/73 6/71 6/88 39/23
Allah'ın yüzü = 2/115 2/272 30/38 30/39 55/27 92/20
Allah'tan başka o çağırdıklarına sövmeyinki ilimsizce ve düşmanlıkla Allah'a sövmesinler = 6/108
Allah'tan başkalarının yarattıkları nedir gösterin = 7/191 25/3 31/11
Allah'tan başkası için kesilenler = 5/3 6/145 16/115
Allah'tan başkasını edinirler ve onları Allah sevgisi gibi severler = 2/165
Allah'tan Başkasını Rab Edinenler Arayanlar Kulluk Edenler = 2/165 3/64 3/79 5/3 6/14 6/40 6/145 6/164 7/140 14/9 16/115 21/66 22/71 22/73 39/64 46/5 72/18
Allah'tan başkasını, başka ilahları çağıranlar = 22/73 26/213 35/13 40/20 46/5
Allah'tan, kitaptan başka hakem mi ararsınız? = 5/43 6/114
Allah'tan korkarım = 5/28 8/48 24/52 35/28 59/16
Almak = 2/63 4/20 7/169 27/6
Alnından yakalarız = 11/56 55/41 96/15
Altı = 7/54 10/3 11/7 25/59 32/4 50/38 57/4
Altı gün de yaratış = 7/54 10/3 11/7 25/59 32/4 50/38 57/4
Altıda bir = 4/11 4/12
Altın = 3/91 9/34 43/35
Altın ve gümüşü haznedip Allah yolunda harcamayan bilginler rahipler = 9/34
Altıncı = 18/22 58/7
Altında = 2/187 2/266 3/14 5/12 5/66 6/65 9/89 13/35 14/23 16/12 17/93 18/82 19/24 20/6 48/18
Altını üstü yapmak = 11/82
Altlarından nehirler akan bahçeler = 2/25 2/266 3/15 3/136 3/195 3/198 4/13 4/57 4/122 5/12 5/85 5/119 7/43 9/72 9/89 9/100 10/9 14/23 16/31 18/31 20/76 22/14 22/23 25/10 29/58 39/20 47/12 48/5 48/17 57/12 58/22 61/12 64/9 65/11 66/8 85/11 98/8
Altmış = 58/4
Altmış yoksulu yedirmek = 58/4
Amca = 24/61 33/50
Amca Kızları Hala Kızları Dayı Kızları Teyze Kızları = 33/50
Amcalarının kızları = 33/50
Ana = 2/83 2/180 2/215 4/7 4/11 4/33 4/36 4/135 6/151 7/27 12/99 12/100 17/23 18/80 19/14 27/19 29/8 31/14 46/17 71/28
Ana baba = 2/83 2/180 2/215 4/7 4/11 4/33 4/36 4/135 6/151 7/27 12/99 12/100 17/23 18/80 19/14 27/19 29/8 31/14 46/15 46/17 71/28
Anahtarlar = 6/59 24/61 28/76
Ancak benden korkun = 2/40 16/51
Aniden = 3/125 24/58 74/16
Anlamayan kavim = 8/65 59/13
Anlaşmazlığa düşerseniz onu Allah'a döndürün = 4/59
Anlaşmazlık = 4/59
Anne = 2/233 3/7 4/11 4/23 5/17 5/75 5/110 5/116 6/92 16/78 19/28 19/32 20/38 20/40 23/50 24/61 28/7 28/10 28/13 31/14 33/4 33/6 39/6 42/7 46/15 53/32 58/2 58/3 80/35 101/9
Annenin karnında üç karanlıkta yaratılış = 39/6
Ansızın = 3/123 6/31 6/44 6/47 7/95 7/187 12/107 13/31 21/40 22/55 26/102 29/53 39/55 43/66 47/18 49/9 69/4 101/1 101/2 101/3
Ansızın gelen bela = 69/4 101/1 101/2 101/3
Ansızın gelmek = 6/31 7/187 39/55 47/18 69/4 101/1 101/2 101/3
Antlaşma = 9/8 9/10
Apaçık = 2/168 2/208 3/164 4/50 4/91 4/101 4112 4/119 4/144 4/174 5/15 5/92 5/110 6/7 6/16 6/57 6/59 6/74 6/142 7/22 7/60 7/107 7/184 8/42 10/2 10/61 10/76 11/6 11/7 11/25 11/96 12/1 12/5 12/8 12/30 14/10 15/1 15/18 15/79 15/89 16/4 16/35 16/82 16/103 17/53 19/38 21/54 22/11 22/49 23/45 24/12 24/25 24/54 26/2 26/30 26/32 26/97 26/115 26/195 27/1 27/13 27/16 27/21 27/75 27/79 28/2 28/15 28/18 28/85 29/50 31/11 33/36 33/58 34/3 34/24 34/43 36/12 36/17 36/24 36/47 36/60 36/69 36/77 37/15 37/106 37/113 37/117 37/156 38/70 39/15 39/22 40/23 43/2 43/15 43/29 43/40 43/62 44/2 44/10 44/13 44/19 44/33 45/30 46/7 46/9 46/32 48/1 51/38 51/50 51/51 52/38 61/6 62/2 67/26 67/29 71/2 81/23 98/1 98/4
Apaçık Arapça = 16/103 26/195
Apaçık düşman = 2/168 2/208 4/101 6/142 7/22 12/5 17/53 28/15 36/60 43/62
Apaçık günah = 4/20 4/50 4/112 33/58
Apaçık kitap = 5/15 6/59 10/61 11/6 12/1 26/2 27/1 27/75 28/2 34/3 43/2 44/2
Apaçık sınav = 37/106 44/33
Apaçık uyarıcı = 7/184 11/25 15/89 22/49 26/115 29/50 38/70 46/9 51/50 51/51 67/26 71/2
Arafat = 2/198
Aralarında = 2/113 2/136 2/213 2/232 2/285 3/19 3/23 3/84 4/35 4/65 4/152 5/17 5/42 5/48 5/49 5/117 7/44 10/19 10/45 10/47 10/54 10/93 11/43 11/110 15/85 16/124 17/91 18/19 18/21 18/32 18/61 19/37 19/58 19/65 20/6 20/62 20/103 21/3 21/16 21/93 22/56 23/53 23/101 24/43 24/48 24/51 25/50 25/59 26/24 26/28 27/78 30/8 30/48 32/4 37/5 38/10 38/27 38/66 39/3 39/69 39/75 41/45 42/14 42/21 42/38 43/32 43/65 43/85 44/7 44/38 45/17 46/3 48/29 50/38 54/28 55/20 59/14 78/37
Aralarını ayırmak = 20/94 22/17 32/25 60/3
Aralarını iyileştrirmek = 49/9 49/10
Aralıksız devam ettirdiğimiz günler = 3/140
Aramak = 2/187 2/265 3/83 3/85 3/99 4/94 4/139 5/35 5/50 6/114 6/164 7/86 7/140 9/48 11/19 12/65 14/3 17/42 17/57 24/33 29/17 48/29 57/13 57/27 59/8 62/10 66/1 70/31 72/14 73/20 92/20
Aramızda eşit olan kelimeye gelin = 3/64
Aranızda övünme = 57/20
Aranızda sevgi olsun diye Allah'tan başkalarını put edindiniz = 29/25
Arapça / lisan = 12/2 13/37 16/103 20/113 26/195 39/28 41/3 42/7 43/3 46/12
Arapça Kur'an = 12/2 39/28 41/3 41/44 43/3 44/58
Araplar = 9/90 9/98 9/99 9/101 9/120 33/20 41/44
Araplar ikiyüzlülük / bozukluk olarak daha şiddetlidirler = 9/97
Araplara yabancı Kur'an’mı? = 41/44
Arasında bir yol tutmak = 4/150 17/110 25/67
Arasını aralarını iyileştirmek = 2/182 2/224 4/114 49/9 49/10
Arasında = 2/68 2/164 4/150 21/30 
Arasında bir yol tutmak / idare etmek = 4/150 17/110 25/67
Araştıran = 93/10
Araştırıp delillendirmeden "İnanan değilsin" demeyin = 4/94
Araştırmak = 4/94 4/104 12/87 17/5 37/54 37/55 41/10 49/12 57/27 68/11
Ardından = 2/51 2/52 2/56 2/64 2/74 2/92 3/154 4/17 4/153 5/32 5/43 5/46 6/54 7/77 7/103 7/148 7/153 7/169 9/27 10/14 10/74 10/75 11/7 11/71 12/35 12/48 12/49 14/16 14/17 16/91 16/94 16/119 17/76 21/57 23/15 23/31 23/42 24/47 27/72 30/51 30/54 33/53 36/28 40/34 50/40 52/49 65/1 66/4 68/13 77/50 79/30 91/2
Arı = 16/68
Arim seli = 34/16
Arka çıkmak = 9/4 17/88 25/55 28/86 33/26 34/22 66/4
Arkadaş = 4/38 6/71 7/184 9/40 12/39 12/41 18/34 18/37 18/76 26/61 26/101 37/51 40/18 41/25 43/36 51/59 53/2 54/29 69/35 70/10 70/12 72/3 80/36 81/22
Arkalarına / -ına = 2/255 3/170 4/9 4/47 7/17 15/65 17/46 18/79 21/28 34/9 36/9 41/14 41/25 43/13 45/10 47/27 76/27 85/20
Arkasından = 2/91 2/189 12/25 12/27 13/11 18/6 19/59 33/53 41/42 42/51 49/4
Arkasını Arkalarını Dönmek Arkalarını Dönenler = 3/111 8/16 27/80 30/52 37/90 47/25 48/22 59/12 70/17 74/23
Arş = 7/54 9/129 10/3 11/7 12/100 13/2 17/42 20/5 21/22 23/86 23/116 25/59 27/23 27/26 32/4 39/75 40/7 40/15 43/82 57/4 69/17
Arşı su üstündedir = 11/7
Arşın sahibi = 17/42 81/20 85/15
Artırmak = 2/58 3/178 4/137 4/173 5/68 7/69 7/161 7/188 8/2 9/47 9/124 9/125 11/101 12/65 13/8 14/7 16/88 17/41 17/60 17/82 17/97 17/109 18/13 19/76 20/114 24/38 25/60 30/39 33/22 35/1 35/30 35/39 35/42 38/61 42/20 42/23 42/26 47/17 48/4 57/11 57/18 64/17 71/6 71/21 71/24 71/28 72/6 73/4 74/15 74/31 78/30
Arzulamak = 2/35 2/58 2/96 2/105 2/109 2/266 3/69 3/118 3/143 4/42 4/89 4/102 4/129 8/7 12/23 12/26 12/30 12/32 12/51 12/103 15/2 33/20 33/51 41/31 54/37 60/2 68/9 70/11
Asa = 7/107 7/117 20/18 20/66 26/44 26/45 27/10 28/31
Asan ile taşa vur on iki pınar çıksın = 2/60 7/160
Asabi gün = 11/77
Asanın atılınca şekil değiştirip yılan olması = 7/107 20/20 20/21 26/32 27/10 28/31
Asık suratlı kötü sert gün = 76/10
Asık yüzler = 75/24
Asılı duran = 22/5 23/14 40/67 75/38 96/2
Asılsız yalan söz = 22/30 25/4
Asi / asilik etmek = 2/60 2/61 4/14 4/42 4/117 5/33 7/74 18/69 19/14 19/44 19/48 20/93 20/121 22/3 26/183 29/36 33/36 47/22 79/21 91/12
Asi inatçı Şeytan = 4/117 22/3
Asileşmek = 2/60 4/42 5/33 7/74 18/69 26/183 29/36 33/36 79/21
Asker = 10/90 19/75 36/75 37/173 72/1
Asla = 4/65 70/15 70/39 74/16 74/32 75/20 75/26 78/4 78/5 80/11 89/17 89/21 96/6 102/3 104/4
Aslan = 74/51
Aslandan kaçan eşekler gibidirler = 74/49 51
Asma = 6/141
Asmak – astırmak = 4/157 7/124 20/71 26/49
Asmalı asmasız bahçeler = 6/141
Astarlar = 55/54
Aşağılık = 37/98 41/29 43/52 68/10 68/13 95/5
Aşağılık soysuz = 68/13
Aşağıların en aşağısı = 95/5
Aşamalı = 25/25
Aşılamak = 15/22
Aşılayıcı rüzgarlar = 15/22
Aşırı / -lık = 18/28 38/22 40/34
Aşırı sevinerek yürümek = 31/18
Aşırıp gizlemek = 3/161
Aşiret = 9/24 26/214 58/22
At = 3/14 8/60 16/8 17/64 38/31 38/32
Ateş = 2/17 2/24 2/39 2/80 2/81 2/126 2/167 2/174 2/175 2/201 2/217 2/221 2/257 2/266 2/275 3/10 3/16 3/24 3/103 3/116 3/131 3/151 3/183 3/185 3/191 3/192 4/10 4/14 4/30 4/55 4/56 4/145 5/29 5/37 5/64 6/27 6/128 7/12 7/36 7/38 7/47 7/50 8/14 9/17 9/35 9/63 9/68 9/81 9/109 10/8 10/27 11/16 11/17 11/82 11/98 11/106 11/113 13/5 13/17 13/35 14/3014/50 15/27 15/74 16/62 17/97 18/29 18/53 18/96 20/10 21/39 21/69 22/4 22/17 22/19 22/72 23/27 23/104 24/35 24/57 25/11 27/7 27/8 27/90 28/29 28/38 28/41 29/24 29/25 31/21 32/20 33/64 33/66 34/12 34/42 35/6 35/36 36/80 38/27 38/59 38/61 38/64 38/76 39/8 39/16 39/19 40/6 40/41 40/43 40/46 40/47 40/49 40/72 41/19 41/24 41/28 41/40 42/7 45/34 46/20 46/34 47/12 47/15 48/13 51/13 52/13 52/14 54/48 55/15 55/35 56/71 57/15 58/17 59/3 59/17 59/20 64/10 66/6 66/10 67/5 67/10 67/11 70/15 71/25 72/23 74/26 74/27 74/31 74/42 76/4 81/6 81/12 84/12 85/5 87/12 88/4 90/20 92/14 98/6
Ateş alevi = 55/15 70/15 111/1 111/3
Ateş azabı = 3/16 3/191 8/14 22/4 31/21 32/20 34/12 34/42 59/3 67/5
Ateş kuyusu = 19/59
Ateş yakmak = 2/17 5/64 28/38
Ateşe soğuk ve güvenli ol dedik  = 21/69
Ateşe tapan = 22/17
Ateşe vakıf olduklarında = 6/27
Ateşin sahipleri = 2/39 2/81 2/217 2/257 2/275 3/116 7/36 10/27 13/5 39/8 40/6 40/43 58/17 59/20 64/10 67/11 74/31
Ateşte pişmiş çamurlu istifli taşlar = 11/82 15/74 105/4
Ateşte üzeri körüklenenler = 13/17
Ateşten çıkamamak = 2/167 45/34 45/35
Ateşten elbiseler = 22/19
Ateşten yarattın beni = 7/12 15/27 38/76
Atmak = 2/295 4/90 4/91 4/112 8/17 12/35 15/47 16/86 16/87 20/65 21/18 22/52 34/48 34/52 37/8 40/15 49/1 53/53 60/1 77/32 105/4
Av = 5/94 595 5/96
Avcı hayvan = 5/4
Avlanmak = 5/1 5/2 5/94
Avlu açık alan = 37/145
Avuç = 2/249 20/96
Avuç ölçeği = 2/249
Ay ( Gezegen ) = 7/54 10/5 12/4 13/2 14/33 16/12 21/33 25/61 29/61 31/29 35/13 39/5 41/37 54/1 55/5 71/16 75/8 75/9 91/2
Ay ( Zaman ) = 2/185 2/194 2/197 2/234 4/92 9/2 9/5 9/36 58/4
Ay dizilerek derlendiğinde = 84/18
Ay doğarken = 6/77
Ay kapanıp söndüğünde = 75/8
Ay yarıldı = 54/1
Aya durma noktaları tayin ettik = 36/39
Ayağa kalkış günü = 2/85 2/113 2/174 2/212 3/55 3/77 3/161 3/180 3/185 3/194 4/87 4/109 4/141 4/159 5/36 5/64 6/12 7/32 7/167 7/172 10/60 10/93 11/60 11/98 11/99 16/25 16/27 16/92 16/124 17/13 17/58 17/62 17/97 18/105 19/95 20/100 20/101 20/124 21/47 22/9 22/17 22/69 23/16 25/69 28/41 28/42 28/61 28/71 28/72 29/13 29/25 32/25 35/14 39/15 39/24 39/31 39/47 39/60 39/67 41/40 42/45 45/17 45/26 46/5 58/7 60/3 68/39 75/1 75/6
Ayağa kalkış saati = 5/14 6/40 18/36 30/12 30/14 30/55 45/27
Ayak = 2/250 3/147 3/155 5/6 5/33 5/66 6/65 7/124 7/195 8/11 18/18 20/71 22/27 24/24 24/31 26/49 29/55 36/65 41/29 47/7 55/41 60/12
Ayak basmak = 9/120 33/27
Ayakkabı = 20/12
Ayakları sabitlemek = 8/11 47/7
Ayaklarını vurmak = 24/31
Ayakta / Ayakta durmak = 2/20 2/239 3/39 3/43 4/34 4/103 10/12 11/71 39/9 78/38
Aybaşı = 2/222
Aydınlatıcı kitap = 3/184 22/8 31/20 35/25
Aydınlatmak = 2/17 25/74 33/51 74/34
Aydınlık = 2/17 2/257 4/174 5/15 5/16 5/44 5/46 6/1 6/91 6/122 7/157 9/32 10/5 13/16 14/1 14/5 24/35 24/40 28/9 32/17 33/43 33/46 35/20 39/22 39/69 42/52 53/49 57/9 57/12 57/13 57/19 57/28 61/8 64/8 65/11 66/8 71/16
Aydınlık veren lamba = 33/46
Aydınlıktan karanlığa çıkmak = 2/257
Ayet = 2/39 2/41 2/61 2/73 2/99 2/106 2/118 2/129 2/145 2/151 2/164 2/187 2/211 2/219 2/221 2/231 2/242 2/248 2/252 2/259 2/266 3/4 3/7 3/11 3/13 3/19 3/21 3/41 3/49 3/50 3/58 3/70 3/97 3/98 3/101 3/103 3/108 3/112 3/113 3/118 3/164 3/190 3/199 4/56 4/127 4/140 4/155 5/10 5/44 5/75 5/86 5/89 5/110 5/114 6/4 6/21 6/25 6/27 6/33 6/35 6/37 6/39 6/46 6/49 6/54 6/55 6/65 6/68 6/93 6/97 6/98 6/99 6/105 6/109 6/118 6/124 6/126 6/130 6/150 6/157 6/158 7/9 7/26 7/32 7/35 7/36 7/37 7/40 7/51 7/58 7/64 7/72 7/73 7/103 7/106 7/126 7/132 7/133 7/136 7/146 7/147 7/156 7/174 7/175 7/176 7/182 7/203 8/2 8/31 8/52 8/54 9/9 9/11 9/65 10/1 10/5 10/6 10/7 10/15 10/17 10/20 10/21 10/24 10/67 10/71 10/73 10/75 10/92 10/95 10/97 10/101 11/1 11/59 11/64 11/96 11/103 12/1 12/7 12/35 12/105 13/1 13/2 13/3 13/4 13/7 13/27 13/38 14/5 15/1 15/75 15/77 15/81 16/11 16/12 16/13 16/65 16/67 16/69 16/79 16/101 16/104 16/105 17/1 17/12 17/59 17/98 17/101 18/9 18/17 18/56 18/57 18/105 18/106 19/10 19/21 19/58 19/73 19/77 20/22 20/23 20/42 20/47 20/54 20/56 20/126 20/127 20/128 20/133 20/134 21/5 21/32 21/37 21/77 21/91 22/16 22/51 22/52 22/57 22/72 23/30 23/45 23/50 23/58 24/1 24/18 24/34 24/58 24/59 24/61 25/37 25/73 26/2 26/4 26/8 26/15 26/67 26/103 26/121 26/128 26/139 26/154 26/158 26/174 26/190 26/197 27/1 27/12 27/52 27/81 27/82 27/83 27/86 27/93 28/2 28/35 28/36 28/45 28/47 28/59 28/87 29/15 29/23 29/24 29/35 29/44 29/47 29/49 29/50 30/10 30/16 30/20 30/21 30/22 30/23 30/24 30/25 30/28 30/37 30/46 30/53 30/58 31/2 31/7 31/31 31/32 32/15 32/22 32/24 32/26 33/34 34/5 34/9 34/15 34/19 34/38 34/43 36/33 36/37 36/41 36/46 37/14 38/29 39/42 39/52 39/59 39/63 39/71 40/4 40/13 40/23 40/35 40/56 40/63 40/69 40/78 40/81 41/3 41/15 41/28 41/37 41/39 41/40 41/53 42/29 42/32 42/33 42/35 43/46 43/47 43/48 43/69 44/33 45/3 45/4 45/5 45/6 45/8 45/9 45/11 45/13 45/25 45/31 45/35 46/7 46/26 46/27 48/20 51/20 51/37 53/18 54/2 54/15 54/42 57/17 57/19 58/5 62/2 62/5 64/10 65/11 68/15 74/16 78/28 79/20 83/13 90/19
Ayet getir diyenler = 2/118 7/132 7/203 13/38 40/78
Ayet istemek / beklemek = 2/118 7/132 7/203 13/38 40/78 
Ayetleri aciz kılmada yarışanlar = 22/51 34/38
Ayetlerimiz okunduğunda = 2/39 3/11 5/10 5/86 6/21 6/27 6/39 6/49 6/157 7/36 7/37 7/40 7/64 7/72 7/136 7/146 7/176 7/177 7/182 10/17 10/73 10/95 21/77 25/36 27/83 30/10 54/42 57/19 62/5 64/10 78/28
Ayetlerimizi yalanlayanlar = 2/39 3/11 5/10 5/86 6/21 6/27 6/39 6/49 6/157 7/36 7/37 7/40 7/64 7/72 7/136 7/146 7/176 7/177 7/182 10/17 10/73 10/95 21/77 25/36 27/83 30/10 54/42 57/19 62/5 64/10 78/28
Ayı aydınlık, güneşi ışık kıldı = 71/16
Ayılmak = 7/143
Ayıplamak / -nmak = 12/92 17/18 17/22 49/11 68/49 104/1
Ayıplar = 21/91 23/5 24/30 24/31 33/35 66/12 70/29
Ayıplarını koruyanlar = 21/91 23/5 24/30 24/31 33/35 66/12 70/29
Ayırmak = 2/36 2/50 2/102 2/136 2/233 2/285 3/84 3/152 3/179 4/19 4/150 4/152 5/14 5/25 6/65 6/136 6/153 6/159 7/160 7/168 8/37 9/107 12/24 17/106 18/28 19/69 20/94 21/30 25/65 30/32 32/25 34/21 34/26 38/20 43/41 55/7 60/3 65/2 77/4 86/13 93/3 100/10
Ayn = 19/1
Aynı / sı = 2/23 2/106 2/113 2/118 2/137 2/194 2/228 2/233 2/275 3/13 3/73 3/140 3/165 4/140 4/176 5/36 5/95 6/93 6/124 6/160 7/169 8/31 8/58 10/27 10/38 10/102 11/13 11/27 11/43 11/89 13/18 14/10 14/11 14/21 16/70 16/126 17/88 17/99 18/109 18/110 20/39 20/58 21/3 21/84 22/60 23/24 23/33 23/34 23/47 23/81 24/17 26/136 26/154 26/186 28/48 28/79 35/14 36/42 36/81 37/61 38/43 39/47 40/30 40/31 40/40 41/6 41/13 42/11 42/40 46/10 47/10 51/23 51/59 52/34 60/11 65/12 89/8
Aynımız / -nız gibi bir insan = 14/11 18/110 21/3 23/24 23/33 23/34 23/47 26/154 41/6 54/24
Aynısından bir sure getirin = 2/23
Aynısından on sure getirin = 11/13
Aynısını biz de söyleriz dediler = 8/31
Aynısı gibi söz getirsinler = 52/34
Ayrılık = 2/137 2/176 4/35 22/53 38/2 41/52
Ayrılmak = 2/218 2/249 3/103 3/105 3/121 3/195 4/35 4/88 4/89 4/97 4/100 4/130 7/37 8/72 8/74 8/75 9/20 9/110 11/10 11/89 12/17 12/80 12/94 13/17 16/41 16/110 18/16 18/78 19/16 19/22 19/48 20/97 21/87 22/53 22/58 24/62 30/14 30/43 32/16 33/19 33/20 35/8 36/59 38/2 42/14 48/25 59/8 59/9 60/10 60/11 73/10 75/28 98/4
Ayrıntı = 6/55 6/57 6/97 6/98 6/114 6/119 6/126 6/154 7/32 7/52 7/133 7/145 7/174 9/11 10/5 10/24 10/37 11/1 12/111 13/2 17/12 30/28 41/3 6/55 6/57 6/97 6/98 6/114 6/119 6/126 6/154 7/32 7/52 7/133 7/145 7/174 9/11 10/5 10/24 10/37 11/1 12/111 13/2 17/12 30/28 41/3
Ayrıntılandırmak = 6/55 6/57 6/97 6/98 6/114 6/126 6/154 7/32 7/52 7/174 9/11 10/5 10/24 10/37 11/1 12/111 13/2 17/12 30/28 41/3 41/44
Ayrıntılı / açıklamak = 6/119
Ayrışım günü = 37/21 44/40 77/13 77/14 78/17
Ayrışım kelimesi = 42/21
Az = 2/41 2/79 2/174 2/249 3/77 3/187 3/199 4/7 4/142 5/44 7/3 7/10 8/43 8/44 9/9 9/82 11/40 12/20 12/65 12/88 16/77 16/95 17/52 17/74 17/76 18/22 18/39 23/40 23/114 26/54 28/58 33/60 34/16 51/17 53/34 73/11 86/17
Az değer / -e satmak = 2/41 2/79 2/174 3/77 3/187 3/199 5/44 9/9 12/20 16/95
Az gülsünler çok ağlasınlar = 9/82
Az olan topluluklar çok olan toplulukları yendiler = 2/249
Azaltmak = 3/26 4/84 8/44 11/84 13/8 24/8 3/26 4/84 8/44 11/84 13/8 24/8
Azap etmek = 2/284 3/56 4/147 4/173 5/18 5/40 5/115 5/118 7/164 8/33 8/34 9/39 9/55 9/74 17/15 18/87 20/47 26/138 26/213 33/24 33/73 34/35 48/6 58/8 88/24
Azap tatmak / tırmak = 10/70 22/9 22/25 25/19 32/21 34/12 41/16 41/27 41/50
Azdırmak = 4/77 7/16 7/109 9/38 15/39 23/78 25/5 26/34 26/91 27/62 28/63 32/9 37/32 37/46 38/4 38/32 40/24 40/58 50/27 67/23 69/41 69/42 72/24 79/36
Azer = 6/74
Azgın = 37/17 37/32 38/55 39/17 42/14 45/17 50/25 52/32 55/8 68/31 78/22 79/37 91/11 92/15 96/6
Azgını hakem kılmak isteyenler = 4/60
Azgınlık = 2/15 2/90 2/213 3/9 4/60 4/171 6/110 6/145 6/146 7/186 10/11 10/23 10/90 16/90 17/60 20/81 22/60 23/75 25/21 42/14 45/17 55/8 79/37 91/11 96/6
Azık / -lanmak = 2/197 41/10
Azıkları dört günde düzenleyerek takdir etti = 41/10
Azim = 3/186 20/115 31/17 42/43 46/35
Aziz = 3/26 12/51 12/78 12/88
Azledilmek / -lenler = 26/212 33/51 93/3
Azmak = 20/24 20/121 26/94 37/30 42/27 89/11 96/6
Baba = 2/133 2/170 2/200 4/11 4/22 4/33 5/104 6/87 6/91 6/148 7/70 7/71 9/23 9/24 10/78 11/62 11/87 11/109 12/4 12/6 12/8 12/11 12/16 12/17 12/40 12/63 12/65 12/68 12/81 12/94 12/97 13/23 14/10 16/35 18/5 18/82 19/42 21/44 21/52 21/54 23/24 23/68 23/83 24/31 24/61 25/18 26/26 26/70 26/74 26/76 27/67 27/68 28/23 28/36 31/21 31/33 33/5 33/55 34/43 37/17 37/69 37/85 37/126 40/8 43/22 43/23 43/24 43/26 43/29 44/8 44/36 45/25 53/23 56/48 58/22 60/4
Babalarını üzerinde buldukları = 2/170 5/104 7/28 10/78 26/74 31/21 43/22 43/23 43/24
Babalarının kulluk ettikleri = 7/70 11/62 11/87 14/10 21/53 34/43
Babanın çocuğuna ve çocuğun babasına birşey ödeyemediği gün = 31/33
Babil = 2/102
Bacak = 38/33 48/29 68/42 75/29
Bağ = 47/4 2/166 47/22 76/28
Bağırmak = 2/171 17/64 20/88 37/2 37/19 49/2 79/13
Bağırsak = 6/146 47/15
Bağışlamak = 2/58 2/173 2/178 2/224 2/237 3/38 4/4 4/43 4/92 4/99 4/100 5/3 5/18 5/39 5/45 14/39 19/19 19/49 19/50 19/53 21/72 22/60 25/74 29/27 37/100 38/9 38/25 38/35 39/5 42/49 58/2 59/22
Bağışlayan = 4/43 4/99 4/100 5/3 5/39 14/39 38/9 38/35 39/5 58/2 59/22
Bağlamak = 38/38 69/30
Bağlanmak = 3/101 3/103 3/200 4/143 5/64 22/78 25/13 37/94
Bağlılığını beyan etmek  = 48/10 48/18
Bahçe = 2/25 2/35 2/82 2/111 2/214 2/221 2/265 2/266 3/15 3/133 3/136 3/142 3/185 3/195 3/198 4/13 4/57 4/122 4/124 5/12 5/65 5/85 5/119 6/99 6/141 7/19 7/22 7/40 7/42 7/43 7/44 7/46 7/49 7/50 9/21 9/73 9/89 9/100 9/111 10/9 10/26 11/23 11/108 13/4 13/23 13/35 14/23 15/45 16/31 16/32 17/91 18/31 18/33 18/35 18/39 18/40 18/107 19/60 19/61 19/63 20/76 20/117 20/121 22/14 22/23 22/56 23/11 23/19 25/8 25/10 25/15 25/24 26/57 26/85 26/90 26/134 26/147 27/60 29/58 30/15 31/8 32/19 34/15 34/16 35/33 36/26 36/34 36/55 37/43 38/50 39/73 39/74 40/8 40/40 41/30 42/7 42/22 43/70 43/72 44/25 44/52 46/14 46/16 47/6 47/12 47/15 48/5 48/17 50/9 50/31 51/15 52/17 53/15 54/54 55/46 55/54 55/62 55/64 56/12 56/89 57/12 57/21 58/22 59/20 61/12 64/9 65/11 66/8 66/11 68/17 68/34 69/22 70/35 70/38 71/12 74/40 76/12 78/16 78/32 79/41 80/30 81/13 85/11 88/10 89/30 98/8
Bakır = 18/96 34/12
Baki = 16/96 20/71 20/73 20/127 20/131 28/60 37/77 42/36 53/51 55/27 59/5 70/33 74/28 87/17
Bakir = 2/68
Bakire = 56/36 66/5
Bakiye = 2/248 11/86 11/116 18/46 19/76 26/120 43/28 69/8
Bakliyat = 2/61
Bakmak = 2/104 2/162 2/264 3/77 3/88 6/8 7/185 7/129 7/198 9/127 10/11 10/14 10/43 12/109 15/8 15/65 16/85 21/40 26/203 27/10 28/31 32/29 33/19 33/53 34/9 35/44 36/49 37/19 38/80 39/68 40/82 42/45 44/29 47/10 47/20 50/6 51/44 56/84 75/23 83/23 83/35 88/17
Bal = 16/68 47/15
Bal arısı = 16/68 
Balçık = 15/26 15/28 15/33 18/86 55/14
Balık = 7/163 18/61 37/142 68/48
Bana indimdeki ilim üzerine verildi derler = 28/78 39/49
Barındırmak = 8/26 8/72 8/74 70/13 84/17 93/6
Barış = 2/208 4/128 8/61 47/35
Basit = 11/27 24/15 30/27
Basit önemsiz sanmak = 24/15
Baş = 2/196 35/43 37/65 48/27 7/150 12/41 19/80 44/48 
Baş sallamak = 17/51
Başa geçerlerse bozgun yaparlar, nesli ve ürünü helak ederler = 2/205 6/623 27/34 47/22
Başa geçmek = 47/22
Başa kakarak harcamak = 2/262 2/264 74/6
Başak = 12/43 12/46
Başı traşlı / traş etmek = 2/196 48/27
Başıboş hayvan = 5/103
Başında = 3/72
Başka yere geçmek = 18/108
Başkalarını Allah'ı sevdikleri gibi severler = 2/165
Başları ve iki topuğa kadar ayakları meshetmek = 5/6
Başlarını çevirirler = 63/5
Başlarını dikerler = 14/43
Başlarını eğmek = 32/12
Başta gelmek = 8/75 19/70
Batak = 52/12
Batı = 2/115 2/142 2/177 2/258 24/35 26/28 28/44 55/17 70/40 73/9 47/3 
Batıl = 2/42 2/188 2/264 3/71 18/56 21/18 22/62 25/72 29/52 29/67 31/30 34/49 38/20 38/27 40/5 40/78 41/42 42/16 42/24 
Batıl için yaratmamak = 3/19 23/115 38/27
Batılcılar = 23/30 29/48 30/58 45/27
Batıllaştırmak = 47/33
Baygın = 7/143
Bayram = 5/114
Bazı / -sı / -nız = 2/85 2/145 2/151 2/253 3/34 3/64 4/19 4/21 4/32 4/150 6/53 6/65 6/77 6/87 6/112 6/128 6/129 6/158 6/165 11/2 11/54 12/10 13/4 13/40 15/88 16/71 17/21 17/55 18/99 20/130 23/44 23/91 24/62 24/63 25/20 26/198 29/25 30/41 34/42 38/22 40/28 40/77 43/32 43/63 43/67 47/4 47/26 49/2 49/12 52/25 66/3 68/30 69/44
Bazı habercileri bazısına üstün kıldık = 17/55
Bazıları bazılarının içinde dalgalanır = 18/99
Bazılarımız bazılarını Allah’tan başka Rab edinmesin = 3/64
Bazınızı bazınız için sınav kıldık = 25/20
Bedbaht = 11/105 11/106 19/4 20/2 20/117 20/123 87/11
Beden = 10/92
Bedenini kurtaracağız = 10/92
Bedir = 3/123
Beğenilmeyenler = 28/42
Bekçiler = 39/71 39/73 40/49 67/8 72/8
Bekleme müddeti = 33/49 65/1 65/4 74/31
Beklemek = 2/226 2/228 2/234 4/102 5/2 6/158 7/71 7/111 9/24 9/43 9/98 9/107 10/20 10/102 11/93 11/122 18/55 20/135 28/29 33/23 33/49 44/10 44/59 48/25 52/30 52/31 54/27 65/1 65/4 74/31 101/4
Bela = 8/57 13/31 68/17 79/34 101/1
Belde = 2/126 3/196 7/57 7/58 14/35 16/7 25/49 27/91 34/15 35/9 40/4 43/11 50/11 50/36 89/8 89/11 90/1 90/2 95/3
Belirli vade = 6/60 7/135 11/3 11/104 14/10 16/61 20/129 22/5 22/33 29/53 30/8 31/29 35/13 35/45 39/5 39/42 40/67 42/14 46/3 71/4
Belirli vadeye akmak = 35/13 39/5
Belirli zaman = 2/36 7/24 10/98 12/35 16/80 21/111 23/25 23/54 36/44 37/148 37/174 37/178 38/88 51/43 56/50
Kötü muamele = 75/25
Belki saat çok yakındır = 33/63
Ben onu yaptığımda sapmışlardandım = 26/20
Benzemek = 2/25 2/70 2/118 2/165 3/7 4/85 4/157 6/99 6/141 9/30 9/67 13/16 19/17 24/35 39/23 54/51 55/14
Benzetmeli / -benzer = 2/118 3/7 6/99 6/141 13/16 39/23
Benzetmeli kitap = 39/23
Beraat = 54/43
Beraber = 4/141 4/146 5/12 5/53 6/19 6/150 7/38 7/47 7/64 7/71 7/72 7/88 8/12 8/19 8/46 8/75 9/36 9/42 9/46 9/86 9/88 10/20 50/21
Bereket = 7/96 11/48 37/113 41/10
Bereketli = 3/96 6/92 6/155 19/31 21/50 21/71 23/29 24/35 24/61 25/1 25/10 25/61 27/8 28/30 38/29 40/64 43/85 44/3 50/9 67/1
Bereketli gece = 44/3
Beri = 6/19 6/78 8/48 9/114 10/41 11/54 12/53 26/216 28/31 28/63 33/69 43/26 59/16
Beslemek = 2/93 2/184 5/89 5/95 6/14 26/128 88/7
Beş = 18/22
Beş kişi = 58/7
Beş bin = 3/125
Beşik = 5/110 19/29 20/53 43/10 78/6
Beşinci kez = 24/7 24/9
Beşte bir = 8/41
Beyan = 55/4 60/12
Beyan etmek / olmak = 2/26 2/109 2/209 3/187 4/115 6/105 9/94 13/17 14/24 14/25 14/45 16/74 16/75 16/76 16/112 17/48 18/32 18/45 20/77 22/73 24/35 25/9 25/39 29/43 30/28 30/58 36/13 36/78 39/27 39/29 43/17 43/57 43/58 47/3 48/10 48/18 59/21 60/12 66/10 66/11 77/36
Beyaz = 2/187 7/108 12/84 20/22 26/33 27/10 27/12 28/32 35/27 37/46
Beyaz iplik tanyerindeki siyah iplikten aşikar olana kadar = 2/187
Beyin = 21/18
Bezleri ile yakalarının üzerine = 24/31
Bıçak = 12/31
Bıldırcın = 2/57 7/160 20/80
Biçmek / -ilmek = 11/100 21/15 22/19 68/20
Biçilmiş ekin = 21/15
Bildirici = 7/44 12/70
Bildirmek = 4/83 7/44 12/43 12/70 14/7 21/79 22/27 24/31 28/63 41/47 66/3
Bilen = 2/32 2/115 2/127 2/137 2/181 2/230 2/261 3/34 3/35 3/63 3/73 3/121 4/11 4/12 4/17 4/24 4/26 4/32 4/35 4/39 4/43 4/70 4/83 4/92 4/104 4/111 4/147 4/148 4/170 4/176 5/54 5/76 5/109 5/116 6/13 6/17 6/53 6/60 6/73 6/83 6/96 6/97 6/101 6/105 6/115 6/128 6/139 7/32 7/200 8/17 8/42 8/53 8/61 8/71 9/11 9/15 9/41 9/43 9/60 9/78 9/94 9/97 9/98 9/103 9/105 9/106 9/110 10/5 10/65 12/6 12/34 12/83 12/100 13/19 15/25 15/86 16/70 21/4 21/51 21/81 22/52 22/59 22/75 23/84 23/88 24/18 24/28 24/32 24/58 24/59 24/60 25/6 26/220 27/6 27/25 27/52 27/78 29/10 29/16 29/43 29/60 30/22 30/54 31/34 32/6 33/1 33/51 33/54 34/3 34/26 34/48 35/44 36/38 36/81 39/9 39/46 40/2 41/3 41/12 41/36 42/50 43/9 43/84 44/6 47/31 48/4 48/26 49/8 49/13 51/30 57/3 60/10 61/11 62/8 62/9 66/2 66/3 67/13 72/26 76/30
Bilenler = 4/83 9/41 23/84 23/88 29/16 29/43 30/22 39/9 61/11 62/9
Bilezikler = 18/31 22/23 35/33 43/53 76/21
Bilgili = 7/109 7/112 10/79 12/44 15/53 26/34 26/37 35/28 51/28
Bilginler = 5/44 5/63 9/31 9/34 26/197
Bilginlerin ve rahiplerin bir çoğu insanların mallarını batıl için yerler = 9/34
Bilginlerini ve rahiplerini rabler edindiler = 9/31
Bilinen şekilde = 2/178 2/180 2/229 2/231 2/233 2/241 4/6 4/25
Billur = 27/44 76/15
Bilmedikleri yerden derecelendireceğiz = 7/182 68/44
Bilmediklerinizi de yarattı = 16/8
Bilmek = 2/13 2/32 2/77 2/78 2/101 2/106 2/107 2/115 2/127 2/137 2/181 2/216 2/230 2/232 2/261 3/7 3/34 3/35 3/63 3/66 3/73 3/121 4/12 4/17 4/24 4/26 4/32 4/35 4/39 4/43 4/70 4/83 4/92 4/104 4/111 4/147 4/148 4/170 4/176 5/40 5/54 5/76 5/109 5/116 6/13 6/17 6/37 6/53 6/59 6/60 6/73 6/83 6/96 6/97 6/101 6/105 6/115 6/128 6/139 7/32 7/38 7/131 7/187 7/200 8/17 8/34 8/42 8/53 8/61 8/71 9/11 9/15 9/41 9/43 9/60 9/63 9/78 9/93 9/94 9/97 9/98 9/101 9/103 9/105 9/106 9/110 10/5 10/55 10/65 12/6 12/21 12/34 12/40 12/68 12/83 12/100 13/19 14/9 15/25 15/86 16/38 16/70 16/74 16/75 16/78 16/101 18/22 21/4 21/24 21/51 21/81 22/52 22/59 22/70 22/75 23/84 23/88 24/18 24/19 24/28 24/32 24/58 24/59 24/60 25/6 26/220 27/6 27/25 27/52 27/61 27/65 27/78 28/13 28/57 28/78 29/10 29/16 29/43 29/60 30/6 30/22 30/54 31/34 32/6 33/1 33/51 33/54 34/3 34/26 34/48 35/44 36/38 36/81 39/9 39/46 40/2 41/3 41/12 41/36 42/50 43/9 43/84 44/6 47/31 48/4 48/26 49/8 49/13 51/30 57/3 60/10 61/11 62/8 62/9 66/2 66/3 67/13 72/26 76/30
Bilmeyenler = 2/78 2/113 2/118 3/20 3/75 9/6 10/89 16/43 30/59 39/9 45/18 62/2
Bin = 2/96 8/9 8/65 8/66 22/47 29/14 32/5 97/3
Bin ay = 97/3
Bin kişi = 8/65 8/66
Bin melek = 8/9
Bin sene = 2/96 22/47 29/14 32/5
Bin sene bir gün gibidir  = 22/47 32/5
Bin sene ömür sürmeyi arzularlar = 2/96
Binalar = 2/22 9/109 9/110 16/26 18/21 26/128 37/97 38/37 40/36 40/64 50/6 51/47 61/4 66/11 78/12 79/27 91/5
Bina etmek = 26/128 40/36 50/6 51/47 66/11 78/12 79/27 91/5
Bina yapıcı = 38/37
Binayı uçurumun kenarına tesis etmek = 9/109
Binmek / binilmek = 6/138 8/37 9/92 18/71 23/28 29/65 36/42 43/12 43/13
Bir ay = 34/12
Bir dil = 90/9
Bir gün = 2/259 18/19 20/104 22/47 23/113 40/49
Bir gün veya bir günden eksik / bir bölümü kadar kaldık = 2/259 18/19 20/104 22/47 23/113
Bir kere daha olsaydı da uzak dursaydık / inananlardan olsaydık / iyilik yapanlardan olsaydım = 2/167 26/102 39/58
Bir saat kalmışlar gibi = 10/45 30/55
Bir sene = 2/240
Bir yıl = 9/37 12/4
Birbiriniz / -den,-e,-i = 2/283 3/195 4/25 7/24 20/123 24/58 28/48 66/4
Birbirinize düşman olarak inin = 2/36 7/24
Birbirini destekleyen iki sihirdir = 28/48
Birbirinizi alay konusu edinmeyin = 49/11
Birbirinizi araştırmayın = 49/12
Birbirlerine / bazısı bazısına üstün olmak = 2/253 4/32 4/3413/4 16/71 17/21 17/55
Birbirlerinin arkasına gizlenerek sıyrılıp gidenler = 24/63
Birey = 6/94
Biriktirmek / toplamak = 3/14 3/49 3/157 9/35 10/58 12/48 25/67 43/32
Birkaç sene = 30/4
Birleştirmek = 2/27 3/103 8/63 13/25 18/60 18/61 54/12
Birleyen = 2/135 3/67 3/95 4/125 6/79 6/161 10/105 16/120 16/123 30/30 98/5
Birlikte = 2/14 2/41 2/43 2/89 2/91 2/101 2/153 2/194 2/213 2/214 2/249 3/43 3/53 3/81 3/146 3/193 4/47 4/69 4/72 4/73 4/102 4/108 5/36 5/83 5/84 6/68 7/120 7/134 7/157 8/66 9/83 9/86 9/93 9/119 9/123 10/73 10/102 11/12 11/40 11/42 11/48 11/58 11/66 11/93 11/94 11/112 12/12 12/36 13/18 15/31 15/32 15/96 16/128 17/3 17/39 17/42 17/103 18/28 18/6718/72 18/75 19/58 20/46 20/47 21/24 21/79 21/84 23/28 23/91 23/117 24/62 25/7 25/27 25/35 25/68 26/15 26/17 26/62 26/65 26/118 26/119 26/213 27/44 27/47 27/60 27/61 27/62 27/63 27/64 28/34 28/57 28/88 29/10 29/13 29/69 33/50 34/10 36/19 37/102 38/18 38/43 38/59 39/47 40/25 41/14 43/24 43/53 47/35 48/29 50/26 51/51 52/31 57/4 57/14 57/25 58/7 59/11 59/12 60/4 66/8 66/10 67/28 72/18 73/20 74/45 94/5 94/6
Bitirmek = 2/61 2/261 3/37 6/8 6/58 15/19 16/11 19/21 22/5 23/20 26/7 27/60 31/10 36/36 37/146 50/7 50/9 50/14 56/64 57/20 69/27 71/17 80/27
Bitişik = 21/30
Bitki = 3/37 6/99 7/58 10/24 18/45 20/53 55/6 71/17 78/15
Biz insana toplardamarından daha yakınız = 50/16
Bizi gör demeyin bize bak deyin = 2/104 4/46
Bizi insan mı yönlendirecek ? = 64/6
Bocalamak = 2/15 6/110 7/186 10/11 15/72 23/75 27/4
Bocalayanlar = 4/143
Boğaz = 14/17 56/83 73/13
Boğaza takılan yiyecek = 73/13
Boğazlamak = 2/49 5/3 7/77 11/65 26/157 27/21 28/4 37/102 37/107 54/29 91/14
Boğmak = 2/50 7/64 7/136 8/54 10/73 17/103 21/77 25/37 26/66 26/120 29/40 37/82 43/55 71/25
Boğulmak = 5/3 10/90 11/37 11/43 23/27 44/24 71/25
Boğulmuş = 5/3
Boğulmuş vurulmuş düşmüş parçalanmış hayvanın haram kılınması = 5/3
Bol = 16/112 34/11 46/15 74/12
Bolluk = 3/134 5/65 10/9 22/56 26/85 31/8 37/43 56/12 56/89
Borç = 2/237 2/245 2/282 4/11 4/12 5/12 9/60 37/53 52/40 56/66 56/86 57/11 57/18 64/17 68/46 73/20
Borçlu = 9/60 37/53 56/86
Boru = 6/73 18/99 20/102 23/101 27/87 36/51 39/68 50/20 69/13 74/8 78/18
Boruya üflemek = 6/73 18/99 20/102 23/101 27/87 36/51 39/68 50/20 69/13 74/8 78/18
Bostan bahçesi = 18/107 23/11
Boş konuşma = 41/26 52/23 78/35
Boş saplantılara / kuruntulara sokmak = 4/119 4/120 4/123
Boş lafa dalmak = 74/45
Boşuna = 3/191 23/115
Boşa gitmek = 2/217 3/22 5/5 5/53 6/88 7/147 9/17 9/69 11/16 18/105 39/65 47/9 47/28 47/32 49/2
Boşalmak = 84/4
Boşamak = 2/230 2/231 2/232 2/236 2/237 33/49 65/1 66/5
Boşamak iki keredir = 2/229
Boşluk = 16/79 33/4 16/79 33/4
Boya = 2/138 30/51
Boynuzlanmış = 5/3
Boyunlar = 2/187 3/180 8/12 13/5 26/4 34/33 36/8 38/33 40/71 47/4
Boyun eğmek = 3/146 16/48 23/76 67/15 84/2 84/5 3/146
Boyunduruk = 2/177 9/60 47/4
Boyunları süslemek = 3/180
Boyunlarının üstüne vurmak = 8/12
Bozguna uğramak = 23/71 
Bozguncu = 2/220 3/63 5/64 7/74 7/86 7/103 7/142 10/40 10/91 11/85 18/94 26/183 27/14 28/4 28/77 29/30 29/36 38/28
Bozguncular kavmi = 5/25 5/26 5/108 9/24 9/53 9/80 9/96 27/12 28/32 43/54 46/35 51/46 61/5 63/6
Bozgun / yapmak = 2/11 2/12 2/27 2/30 2/60 2/205 5/32 5/33 7/56 7/85 7/127 8/73 9/47 10/81 12/73 13/25 16/88 17/4 26/152 26/183 27/48 28/83 30/41 47/22 49/11
Bozgun için iktidara geçmek = 2/205
Bozmak  = 2/27 2/100 2/101 5/13 7/135 8/56 9/12 9/13 12/100 13/25 48/10
Bozulmak = 47/15 54/45
Böbürlenmek = 40/75 4/83
Bölücüler = 15/90 91
Bölükler = 3/78 4/71 6/159 9/122 24/61 26/63 27/83 30/32 38/11 38/13 38/59 39/71 39/73 70/37 78/18 99/6 110/2
Bölüm = 11/81 15/65 17/106 18/19 76/23
Bölüm Bölüm İndirmek = 76/23
Bölünüp ayrılmak = 98/4
Bölüştürme / -k  = 15/44 43/32 51/4 53/22 54/28
Bulut = 2/57 2/164 2/210 7/57 7/160 13/12 24/40 24/43 25/25 27/88 30/48 35/9 46/24 52/44 56/69 78/14
Bulutların ağırlığı = 7/57 13/12
Bulutu üzerine gölge yapmak = 2/57 7/160
Bunak = 12/94
Bunun aynısını biz de söyleriz! = 8/31
Burç = 4/78 15/16
Burçlar = 25/61 85/1
Burnunun üzerinden damgalamak = 68/16
Burun = 5/45 68/16
Buruna burun = 5/45
Buyruğa almak / vermek = 2/164 13/2 14/32 14/33 16/12 16/14 16/79 17/62 21/79 22/36 22/37 22/65 29/61 31/20 31/29 35/13 38/18 38/36 39/5 43/13 45/12 45/13 69/7
Buyruk altında = 16/12
Buyruk vermek = 43/32
Buzağı = 2/51 2/54 2/92 2/93 4/153 7/148 7/152 11/69 20/88 51/26
Bükmek = 3/78 4/135
Bütün ayetlerimizi görseler de inanmazlar = 6/25 6/109 7/146 10/97
Büyük = 2/7 2/49 2/105 2/217 2/219 2/249 2/282 3/105 3/118 3/172 3/176 3/177 3/179 4/2 4/13 4/27 4/34 4/40 4/48 4/54 4/56 4/67 4/73 4/74 4/93 4/95 4/113 4/114 4/146 4/156 4/162 5/9 5/33 5/41 5/95 5/119 6/15 6/19 6/35 6/78 6/123 7/59 7/116 7/141 8/10 8/28 8/29 8/49 8/63 8/67 8/68 8/73 9/3 9/20 9/22 9/40 9/63 9/71 9/72 9/89 9/100 9/101 9/111 9/121 9/129 10/15 10/64 10/78 11/3 11/11 11/66 11/73 11/91 12/28 12/80 14/6 14/20 14/47 15/87 16/41 16/94 16/106 17/4 17/9 17/21 17/31 17/40 17/43 17/60 17/87 17/111 18/5 18/49 19/37 20/23 21/58 21/63 21/76 21/103 22/1 22/36 22/62 23/86 24/11 24/14 24/15 24/16 24/23 25/19 25/21 25/52 26/63 26/135 26/156 26/189 27/14 27/23 27/26 28/4 28/79 29/58 31/10 31/13 31/30 32/21 33/29 33/35 33/53 33/67 33/68 33/71 34/6 34/23 35/7 35/17 35/32 36/11 37/60 37/76 37/107 37/115 38/67 39/13 39/20 39/26 40/9 40/10 40/12 40/35 40/57 41/35 41/41 42/4 42/13 42/22 42/32 42/37 42/43 43/31 43/48 44/16 44/57 45/10 45/37 46/21 48/3 48/5 48/7 48/10 48/19 48/29 49/3 53/32 54/42 54/53 55/24 55/27 55/78 56/46 56/74 56/76 56/96 57/1 57/7 57/1057/12 57/21 57/25 57/29 58/21 59/1 60/5 61/3 61/12 62/4 62/5 64/9 64/15 67/2 67/9 67/12 68/4 68/33 69/33 69/52 71/22 73/20 74/35 76/20 78/2 79/20 79/34 83/5 85/11 85/21 87/12 88/24
Büyük azap öncesi küçük azap tattırmak = 32/21
Büyük gün = 6/15 7/59 10/15 11/3 19/37 26/135 26/156 26/189 39/13 46/21 83/5
Büyük pay sahipleri = 41/35
Büyük kurtuluş / safhası = 4/13 4/73 5/119 9/72 9/89 9/100 9/111 10/64 33/71 37/60 40/9 44/57 48/5 57/12 61/12 64/9 85/11
Büyük musibet = 75/25
Büyük ve azimli işler ( Azmül ümur ) = 31/17 42/43
Büyütmek = 12/31 65/5 91/3
Cahil = 2/67 2/273 3/154 5/50 6/35 6/54 6/111 7/138 7/199 11/29 11/46 12/33 12/89 25/63 27/55 28/55 33/33 33/72 39/64 46/23 48/26
Cahiliye / -t = 3/154 5/50 33/33 48/26
Cahillik etmek = 7/138 11/29 27/55 46/23
Calut = 2/249 2/250 2/251
Canavar = 5/3
Cariye = 2/221
Cehalet = 4/17 16/119 23/54 23/63 49/6 51/11
Cehennem = 2/119 2/206 3/12 3/162 3/197 4/55 4/93 4/97 4/115 4/121 4/140 4/169 5/10 5/72 5/86 7/18 7/41 7/44 7/179 7/202 8/16 8/36 8/37 9/35 9/49 9/63 9/68 9/73 9/81 9/95 9/109 9/113 11/119 13/18 14/16 14/29 15/43 16/29 17/8 17/18 17/39 17/63 17/97 18/100 18/102 18/106 19/59 19/68 19/86 20/74 21/29 21/98 22/51 23/103 25/34 25/65 26/91 29/54 29/68 32/13 35/36 36/63 37/23 37/55 37/64 37/68 37/97 37/163 38/56 38/85 39/32 39/60 39/71 39/72 40/7 40/49 40/60 40/76 43/74 44/47 44/56 45/10 48/6 50/24 50/30 52/13 52/18 55/43 56/94 57/19 58/8 66/9 67/6 69/31 72/15 72/23 73/12 78/21 79/36 79/39 82/14 83/16 85/10 89/23 98/6 102/6
Cehennem tanımlamaları = 2/206 3/12 3/162 3/197 4/56 4/97 7/5 9/35 11/98 11/106 14/16 14/17 14/49 14/50 16/85 18/102 21/98 21/100 22/19 22/20 22/21 22/22 22/72 24/57 32/20 36/8 36/64 36/65 37/64 37/65 37/66 37/67 38/38 38/56 38/57 38/58 38/59 39/71 39/72 40/71 40/72 44/43 44/44 44/45 44/46 44/47 44/48 44/49 54/48 56/83 56/93 56/94 67/6 67/7 67/8 69/35 69/36 73/12 73/13 74/26 74/27 74/28 74/29 76/4 78/21 78/22 78/23 78/24 78/25 78/26 88/2 88/4 88/5 88/6 88/7 96/18
Cehennemin odunları = 21/98 72/15
Cehennemi tamamen doldurmak = 7/18 11/119 32/13 38/85
Cehennemin kapıları = 16/29 39/72 40/76
Cehennemin kökü = 37/64
Cehennemin temeli = 37/64
Cemiyet = 38/24
Cenin = 53/32
Cennet tanımlamaları = 2/206 3/12 3/162 3/197 4/56 4/97 7/5 9/35 11/98 11/106 14/16 14/17 14/49 14/50 16/85 18/102 21/98 21/100 22/19 22/20 22/21 22/22 22/72 24/57 32/20 36/8 36/64 36/65 37/64 37/65 37/66 37/67 38/38 38/56 38/57 38/58 38/59 39/71 39/72 40/71 40/72 44/43 44/44 44/45 44/46 44/47 44/48 44/49 54/48 56/83 56/93 56/94 67/6 67/7 67/8 69/35 69/36 73/12 73/13 74/26 74/27 74/28 74/29 76/4 78/21 78/22 78/23 78/24 78/25 78/26 88/2 88/4 88/5 88/6 88/7 96/18
Cesed = 5/31
Cevap = 5/109 7/82 7/194 11/14 13/14 17/52 18/29 18/52 21/90 27/56 27/62 28/50 28/64 28/65 29/24 29/29 35/14 37/75 40/60 42/16 46/5 46/31 46/32
Cevherle işlenmiş = 56/15
Ceza = 2/225 3/11 4/84 5/29 5/89 16/61 18/58 18/73 83/36
Cezai müeyyideler = 5/33 5/34 5/38 24/2 24/4 
Cezalandırmak = 2/225 3/11 5/89 16/61 18/58 18/73 83/36
Cılız = 12/43 46
Cibril = 2/97 2/98 66/4
Cihad = 2/218 3/142 4/95 5/35 5/54 6/33 7/51 8/72 8/74 8/75 9/16 9/19 9/20 9/24 9/41 9/44 9/73 9/81 9/86 9/88 11/59 16/71 16/110 22/78 25/52 27/14 29/6 29/8 29/47 29/49 29/69 31/15 31/32 40/63 41/15 41/28 46/26 49/15 60/1 61/11 66/9
Cihad eden nefsiyle cihad eder = 29/6
Cimri / -lik = 3/180 4/37 9/76 17/100 25/67 47/37 47/38 57/24 59/9 64/16 70/21 81/24 92/8
Cin = 6/100 6/112 6/128 6/130 7/38 7/179 11/119 15/27 17/88 18/50 27/17 27/39 32/13 34/12 34/14 34/41 37/158 41/25 41/29 46/18 46/29 51/56 55/15 55/33 55/56 55/74 72/1 72/5 72/6 114/6
Cinlere kulluk ediyorlardı = 34/41
Cinlere sığınan erkekler = 72/6
Cinli = 15/6 26/27 37/36 51/39 51/52 52/29 54/9 68/2 68/51 81/22
Cinlik = 23/70 34/8 34/46 44/14
Cinsel ilişki = 2/187 2/197
Cisimler = 63/4
Cisimlerinden hoşlanırsın, sözlerini dinlersin = 63/4
Civar = 9/120 33/60
Cömert = 9/59 9/79 96/3
Cudi = 11/44
Çabalamak = 2/260 17/19 18/104 21/94 53/39 53/40 80/8 84/6
Çağırıcı = 20/108 33/46 46/31 46/32 54/6
Çağırmak = 2/23 2/61 2/68 2/69 2/70 2/186 2/221 2/260 3/61 3/104 3/153 4/117 5/58 6/40 6/41 6/52 6/56 6/63 6/71 6/108 7/29 7/37 7/55 7/56 7/134 7/180 7/189 7/193 7/194 7/195 7/197 7/198 8/24 10/12 10/22 10/25 10/38 10/66 10/106 11/13 11/62 11/101 12/33 12/108 13/14 13/36 14/9 14/10 14/22 16/20 16/86 16/125 17/11 17/52 17/56 17/57 17/67 17/71 17/110 18/14 18/28 18/52 18/57 19/48 20/108 21/90 22/12 22/13 22/62 22/67 22/73 23/73 23/117 24/48 24/51 25/68 26/72 26/213 27/62 28/25 28/41 28/64 28/87 28/88 29/42 29/65 30/25 30/33 31/21 31/30 31/32 32/16 33/5 33/46 33/53 34/22 35/6 35/13 35/14 35/18 35/40 36/57 37/2 37/125 38/51 38/62 39/8 39/38 39/49 40/10 40/12 40/14 40/20 40/26 40/41 40/42 40/43 40/49 40/50 40/60 40/65 40/66 40/74 41/5 41/33 41/48 41/49 41/51 42/13 42/15 43/49 43/86 44/22 44/55 46/4 46/5 46/31 46/32 47/35 47/38 49/11 52/28 54/6 54/8 54/10 57/8 61/7 67/27 68/42 68/43 70/17 71/5 71/7 71/8 72/18 72/19 72/20 84/11 96/17
Çağlayan su = 78/14
Çalışmak = 2/9 2/139 2/167 2/217 3/22 3/136 3/195 4/34 4/113 4/142 5/5 5/53 8/48 9/17 9/60 9/69 9/105 11/15 11/111 14/17 14/18 15/75 16/63 18/79 18/105 22/51 25/23 33/19 34/12 34/13 37/61 39/39 39/65 39/74 46/19 47/4 47/8 47/9 47/28 47/32 53/39 53/40 88/3 88/9 92/4 99/6
Çalışma / -lar = 2/139 2/167 2/217 3/22 3/195 5/5 5/53 8/48 9/17 9/69 11/15 11/111 14/18 16/63 18/105 25/23 33/19 39/65 46/19 47/4 47/8 47/9 47/28 47/32 99/6
Çalışmaların boşa gitmesi / batıllaşması = 5/5 5/53 9/17 9/69 18/105 47/9 47/28 47/32 47/33
Çalkalanmak = 52/9
Çalmak = 12/77
Çamur = 3/49 5/110 6/2 7/12 11/82 15/26 15/28 15/33 15/74 17/61 22/5 23/12 23/14 28/38 32/7 37/11 38/71 38/76 40/67 51/33 56/18 75/38 105/4
Çamurdan yaratılış = 3/49 5/110
Çamurlu taş = 15/74 51/33 105/4
Çanaklar = 34/13 56/18
Çaplar = 33/14 55/33
Çarşaf = 33/59
Çarşı = 25/7 25/20
Çatallı budaklı hurmalar = 13/4
Çatı = 16/26
Çatlak = 50/6 67/3
Çatlamak = 2/74 19/90 42/5 50/6 86/12
Çatlamalı yer = 86/12
Çayırlar = 80/31
Çehresini çatmak = 74/22 80/1
Çekinik = 28/23
Çekinmek = 2/26 4/6 4/172 4/173 9/122 24/63 28/6 39/9
Çekirdek = 6/95
Çekirdekteki çukur = 4/53 4/124
Çekirge = 7/133 54/7
Çekişmek = 3/44 36/49 39/31 50/28
Çekiştirip arkadan konuşmayın = 49/12
Çekiştirmek = 49/12 104/1
Çekmek = 4/77 7/171 25/45 25/46 26/33 54/20 54/31 79/2
Çelişki = 4/82 51/8
Çelişkili sözler = 51/8
Çeneler = 36/8
Çeneleri üzerine yer kapanırlar = 17/107 17/109
Çeşitli = 5/1 16/13 16/69 17/41 25/50 30/22 55/48 72/11
Çevre = 2/17 3/159 6/92 9/87 9/93 9/101 17/1 19/55 26/25 26/34 27/8 29/67 39/75 40/7 42/7 46/27
Çevrelemek = 39/8 39/49
Çığlık = 11/67 11/94 15/73 15/83 23/41 29/40 36/29 36/49 36/53 38/15 50/42 54/31 63/4
Çıkarmak = 2/22 2/36 2/72 2/74 2/84 2/85 2/115 2/149 2/150 2/191 2/217 2/240 2/246 2/257 2/267 3/27 3/110 3/195 4/23 4/34 4/66 4/75 4/83 4/115 5/16 5/22 5/37 5/110 6/93 6/95 6/99 6/128 6/148 7/20 7/25 7/27 7/32 7/57 7/58 7/82 7/88 7/108 7/110 7/123 8/5 8/30 9/13 9/40 9/42 9/64 9/122 10/31 11/85 12/76 12/77 12/100 14/1 14/5 14/13 14/21 14/32 14/48 15/47 15/48 16/14 16/69 16/78 17/4 17/13 17/76 17/80 18/5 18/82 19/66 20/12 20/53 20/55 20/57 20/63 20/88 21/18 22/5 22/40 23/20 23/35 23/74 23/107 24/31 24/40 24/53 24/60 26/33 26/35 26/57 26/167 27/12 27/25 27/37 27/56 27/67 27/82 28/75 29/26 29/36 30/19 30/25 30/48 32/27 33/14 33/19 33/43 34/12 35/12 35/27 35/37 36/33 39/21 39/47 39/48 40/16 40/26 40/67 43/11 45/33 46/17 47/13 47/29 47/37 48/29 51/35 53/32 54/7 54/20 55/22 57/4 57/9 59/2 59/8 59/11 59/12 60/1 60/8 60/9 60/10 63/8 65/1 65/6 65/11 66/3 66/4 70/4 70/43 71/8 72/26 78/15 79/1 79/2 79/29 79/31 86/7 86/9 87/4 99/2 99/6 100/2
Çıkış günü = 50/42
Çıplak olmak = 20/118
Çift  = 11/40 13/3 23/27 42/11 50/7 89/3
Çirkin = 3/118 7/20 7/22 7/26 7/27 31/19
Çisinti = 2/265
Çocuk = 2/116 2/233 2/246 2/282 3/10 3/47 3/116 4/11 4/12 4/75 4/98 4/127 4/171 4/176 6/101 6/137 6/140 6/151 8/28 9/55 9/85 10/68 12/21 17/31 17/64 17/111 18/4 18/39 19/8 19/12 19/29 19/35 19/77 19/88 19/91 19/92 21/26 22/5 23/91 24/31 24/59 24/60 25/2 26/18 28/9 31/33 34/35 34/37 39/4 43/81 56/17 57/20 58/17 60/3 60/12 63/9 64/14 64/15 71/21 72/3 73/17 76/19
Çocuk edinmek = 2/116 10/68 12/21 17/111 18/4 19/35 19/88 19/92 21/26 23/91 25/2 28/9 39/4 72/3
Çocukları ihtiyar kılan gün = 73/17
Çocuklarını öldürenler = 6/137 6/140 6/151 17/31 60/12
Çoğunluk = 2/100 3/110 5/103 6/37 6/111 7/131 8/34 9/8 10/36 10/55 10/60 12/106 16/83 16/101 21/24 23/70 25/44 25/50 26/8 26/67 26/103 26/121 26/139 26/158 26/174 26/190 26/223 27/61 27/73 28/13 28/57 29/63 30/6 30/8 30/30 30/42 31/25 34/28 34/36 34/41 37/71 38/24 39/29 39/49 40/57 40/59 40/61 41/4 43/78 44/39 45/26 49/4 52/47 89/12
Çokla övünme = 102/1
Çökmek = 17/107 17/109 18/42 19/58 20/120 32/15 113/3
Çökmeyen mülk = 20/120
Çöl = 12/100 56/73
Çömlek = 34/13
Çöp = 39/21 57/20 73/14
Çözmeye çalışanlar = 15/75
Çukur = 3/103 4/53 4/124 33/4
Çürümüş = 17/49 17/98 34/16 36/78 51/42 79/11
Dağ = 2/63 2/93 2/260 4/154 7/74 7/143 7/171 11/42 11/43 13/3 13/31 14/46 15/19 15/82 16/15 16/68 16/81 17/37 18/47 19/52 19/90 20/80 20/105 21/31 21/79 22/18 23/20 24/43 26/63 26/149 27/61 27/88 28/29 28/46 31/10 33/72 34/10 35/27 38/18 41/10 42/32 50/7 52/10 55/24 56/5 59/21 69/14 70/9 73/14 77/10 77/27 78/7 78/20 79/32 81/3 88/19 95/2 101/5
Dağ kırlangıcı kuşu sürüsü = 105/3
Dağılmak = 3/159 19/90 33/53 35/10 38/63 56/5 56/6 62/10 101/4
Dağın sağ kenarı = 19/52 20/80
Dağlamak = 9/35
Dağlar atılmış yün = 101/5
Dağlar bulut gibi geçerler = 27/88
Dağlar kazık = 78/7
Dağlardan dolu indirir = 24/43
Dağları cansız sabit sanmak = 27/88
Dağların seyirttirilmesi = 52/10 78/20 81/3
Daha hayırlı = 2/106 2/184 2/221 2/263 2/271 2/280 3/15 3/110 3/157 4/25 4/46 4/59 4/66 4/77 6/32 7/12 7/85 7/169 8/19 8/70 9/41 10/58 11/86 12/39 12/57 12/109 16/30 16/95 16/126 17/35 18/36 18/40 18/44 18/46 18/81 18/95 19/73 19/76 20/73 20/131 22/30 23/72 24/27 24/60 25/10 25/15 27/36 27/59 27/89 28/60 28/80 28/84 29/16 30/38 37/62 38/76 41/40 42/36 43/32 43/52 43/58 44/37 47/21 49/5 49/11 58/12 61/11 62/9 62/11 70/41 73/20 87/17 93/4 97/3
Daha sağlam = 2/282 4/46 17/9 73/6
Daha yakın / -ız = 2/237 3/167 4/3 4/11 4/135 5/8 22/13 33/51 50/16 53/9 56/85
Daim / -i = 9/21 9/36 11/107 11/108 19/31 28/71 28/72 30/30 30/43 41/25 54/2 54/19 70/23
Dairelerinde yüzerler = 21/33 36/40
Dal = 14/24 36/39
Dalanlar / Dalıp gidenler = 6/68 9/69 43/83 70/42 74/45 100/5
Dalga = 10/22 11/42 11/43 24/40 31/32
Dalgıçlar / Dalgıçlık yapanlar = 21/82 38/37
Dalmak / -dırmak = 12/19 24/14
Damgalamak / -nmak = 11/83 68/16
Danışmak = 2/233 3/159
Dar geçimlik = 20/124
Daralıp incelmek = 9/118
Daralmak / -tmak = 9/118 11/12 11/77 13/26 15/97 17/30 26/13 28/82 29/33 34/36 34/39 39/52 42/12 65/7
Darılmak / darıltmak = 9/58 47/28
Darlık = 2/102 2/177 2/214 2/233 2/280 3/134 4/12 7/94 7/95 7/188 10/12 10/21 10/107 11/10 12/88 13/16 16/53 16/54 16/127 17/56 17/67 21/76 21/83 21/84 22/12 22/78 23/75 27/62 30/33 36/23 39/8 39/38 39/49 41/50 52/45 72/21
Dava = 19/91 21/15
Davud = 2/251 4/163 5/78 6/84 17/55 21/78 21/79 27/15 27/16 34/10 34/13 38/17 38/22 38/24 38/26 38/30
Dayanmak = 2/60 2/184 3/28 3/122 3/159 3/160 4/81 5/11 5/23 7/89 8/2 8/49 8/61 9/51 9/129 10/71 10/84 10/85 11/56 11/88 11/123 12/67 13/30 14/11 14/12 16/42 18/29 18/31 19/23 20/18 25/58 26/217 27/79 29/41 29/59 39/38 42/10 42/36 58/10 60/4 64/13 65/3 67/29
Dayılar = 24/61 33/50
Dayı kızı = 33/50
De ki... = 2/80 2/91 2/93 2/94 2/97 2/111 2/120 2/135 2/139 2/140 2/142 2/189 2/215 2/217 2/219 2/220 2/222 3/12 3/15 3/20 3/26 3/31 3/32 3/61 3/64 3/73 3/84 3/93 3/95 3/98 3/99 3/119 3/154 3/165 3/168 3/183 4/77 4/78 4/127 4/176 5/4 5/17 5/18 5/59 5/60 5/68 5/76 5/77 5/100 6/11 6/12 6/14 6/15 6/19 6/37 6/40 6/46 6/47 6/50 6/54 6/56 6/57 6/58 6/63 6/64 6/65 6/66 6/71 6/90 6/91 6/109 6/135 6/143 6/144 6/145 6/147 6/148 6/149 6/150 6/151 6/158 6/161 6/162 6/164 7/28 7/29 7/32 7/33 7/158 7/187 7/188 7/195 7/203 8/1 8/38 8/70 9/24 9/51 9/52 9/53 9/61 9/64 9/65 9/81 9/83 9/94 9/105 9/129 10/15 10/16 10/18 10/20 10/21 10/31 10/34 10/35 10/38 10/41 10/49 10/50 10/53 10/58 10/59 10/69 10/71 10/101 10/102 10/104 10/108 11/13 11/35 11/121 12/108 13/16 13/27 13/30 13/33 13/36 13/43 14/30 15/89 16/102 17/24 17/42 17/50 17/51 17/53 17/56 17/80 17/81 17/84 17/85 17/88 17/93 17/95 17/96 17/100 17/107 17/110 17/111 18/22 18/24 18/26 18/29 18/83 18/103 18/109 18/110 19/26 19/75 20/105 20/114 20/135 21/24 21/42 21/45 21/108 21/109 22/49 22/68 22/72 23/28 23/29 23/84 23/85 23/86 23/87 23/88 23/89 23/93 23/97 23/118 24/53 24/54 25/6 25/15 25/57 25/77 26/216 27/59 27/64 27/65 27/69 27/72 27/92 28/49 28/71 28/72 28/85 29/20 29/50 29/52 29/63 30/42 31/25 32/11 32/29 33/16 33/17 33/28 33/63 34/3 34/22 34/24 34/25 34/26 34/27 34/30 34/36 34/39 34/46 34/47 34/48 34/49 34/50 35/40 36/79 37/18 38/65 38/67 38/86 39/8 39/9 39/10 39/11 39/13 39/14 39/15 39/38 39/39 39/43 39/44 39/46 39/53 39/64 40/66 41/6 41/9 41/13 41/44 41/52 42/15 42/23 43/81 43/89 45/26 46/4 46/9 46/10 48/11 48/15 48/16 49/14 49/16 49/17 52/31 56/49 62/6 62/8 62/11 64/7 67/23 67/24 67/26 67/28 67/29 67/30 72/1 72/20 72/21 72/22 72/25 79/18 109/1 112/1 113/1 114/1
Debelenen = 2/164 6/38 8/55 16/49 29/60 31/10 35/28 35/45 42/29 45/4
Debeleyerek koşanlar = 100/1
Dedikodu = 12/31
Değerli kudretli sahibi zelil kılmak = 27/34
Değişim / dönüşüm = 2/61 14/28 17/77 18/50 35/43 47/15 66/5
Değişmek / Değiştirmek = 2/41 2/59 2/61 2/108 2/175 2/211 4/20 4/46 4/56 4/74 4/119 5/13 5/41 6/34 6/115 7/95 7/162 8/53 9/9 9/39 9/127 10/15 10/32 10/34 10/64 13/21 14/28 16/95 16/101 17/56 17/77 18/27 18/50 18/81 24/55 25/70 27/11 27/64 30/30 33/23 33/52 33/62 35/43 40/26 47/15 47/38 48/15 48/23 50/29 56/61 66/5 67/16 74/33 76/28
Dehşete düşmek / -ürmek = 21/40 34/23
Delik = 6/35 7/40 18/97
Delik açarak aşındırmak = 18/97
Delil = 2/87 292 2/99 2/109 2/111 2/150 2/159 2/160 2/185 2/209 2/211 2/213 2/253 2/259 3/3 3/50 3/86 3/97 3/105 3/151 3/183 3/184 4/91 4/94 4/144 4/153 4/174 5/32 6/57 6/81 6/83 6/149 6/157 7/33 7/73 7/85 7/101 7/105 8/42 9/70 10/13 10/15 10/68 10/74 11/17 11/28 11/53 11/63 11/88 11/96 12/24 12/35 12/40 12/111 14/9 14/10 14/11 14/22 15/79 17/71 17/101 18/15 19/73 20/72 20/133 22/16 22/71 22/72 23/45 23/117 24/1 25/45 25/74 27/21 27/64 28/32 28/36 29/35 29/38 29/39 29/49 30/9 30/35 30/47 34/43 35/40 36/12 37/156 40/22 40/23 40/28 40/34 40/35 40/50 40/56 40/66 40/83 42/16 43/63 44/19 45/17 45/25 46/12 47/14 49/6 51/38 52/38 53/23 55/33 57/9 57/25 58/5 61/6 64/6 65/11 98/1 98/4
Delillendirmek = 4/94 49/6
Delip geçen parlak yıldız = 86/3
Demet = 38/44
Demir = 17/50 18/96 22/21 34/10 57/25
Demir kütleleri = 18/96
Demiri yumuşattık = 34/10
Deniz = 2/50 2/164 5/96 6/59 6/63 6/97 7/136 7/138 7/163 10/22 10/90 14/32 16/14 17/66 17/67 17/70 18/60 18/61 18/63 18/79 18/109 20/39 20/77 20/78 20/97 22/65 24/40 25/53 26/63 27/61 27/63 28/7 28/40 30/41 31/27 31/31 35/12 42/32 45/12 51/40 52/6 55/19 55/24 81/6 82/3
Deniz avı = 5/96
Deniz mürekkep olsa = 18/109
Denizi ayırdık = 2/50
Denizin patlaması = 2/50 26/63
Derece = 2/228 2/253 3/163 4/95 4/96 6/83 6/132 6/165 7/134 7/182 8/4 9/20 12/76 17/21 20/75 25/75 40/15 43/32 46/19 51/33 54/27 57/10 58/11 70/3
Derece olarak daha büyük olmak = 4/95 6/165 9/20 17/21 57/10
Derecelerle üstün kılmak / yükseltmek = 2/253 6/83 6/165 12/76 43/32 58/11
Deri levhalar = 18/9 52/3
Deriler = 4/56 16/80 22/20 24/4 39/23 41/20 41/21 41/22
Derileri ürpermek = 39/23
Derilerin konuşması / şahit olması = 41/20 21 22
Derin = 2/176 3/7 4/60 4/116 4/136 4/162 4/167 14/3 14/18 22/12 22/27 22/53 34/8 41/52 42/18 50/27 41/11
Derin ayrılık / kopukluk = 2/176 22/53 41/52
Derin sapıklık = 4/60 4/116 4/136 4/167 14/3 14/18 22/12 34/8 42/18 50/27
Derin vadi = 22/27
Derisine vurmak = 24/2 24/4
Derlemek / -nmek = 84/18 100/10
Ders almak = 3/79 6/105 34/44 68/37
Destek / -lemek = 2/15 2/87 2/253 5/110 8/26 8/62 9/40 18/16 28/17 28/48 28/86 31/27 34/22 36/14 58/22 60/9 61/14 66/4
Deve = 5/103 7/40 7/77 17/59 54/27 5/103 56/55 77/33 81/4 88/17
Deve iğne deliğinden geçene kadar = 7/40
Dışkı = 4/43 16/66
Diğer tarafa geçmeyeceğini zanneden = 84/14
Dikenli ot = 88/6
Dikilitaş = 5/3 5/90 70/43
Dikilmek = 3/75 49/15 53/6 88/19 104/9
Dikkatli = 18/19
Dil = 3/78 90/9 4/135 4/46 5/78 16/62 16/116 24/15 24/24 30/22 33/19 48/11 60/2 75/16
Dil eğmek / bükmek = 3/78 4/135
Dilediği kimseye merhamet eder / -i bağışlar / af eyler = 2/284 29/21 48/14
Dilemek = 2/20 2/35 2/58 2/70 2/90 2/105 2/142 2/212 2/213 2/223 2/247 2/251 2/255 2/261 2/269 2/272 2/284 2/285 3/6 3/13 3/17 3/26 3/27 3/37 3/40 3/47 3/73 3/74 3/129 3/179 4/48 4/49 4/90 4/116 4/133 5/17 5/18 5/40 5/54 5/64 6/39 6/41 6/80 6/83 6/88 6/133 6/138 7/19 7/100 7/128 7/155 7/156 7/161 8/31 8/33 9/15 9/27 9/28 10/25 10/49 10/107 11/33 11/61 11/87 11/107 11/108 12/56 12/76 12/99 12/100 12/110 13/13 13/26 13/27 13/39 14/4 14/11 14/15 14/19 14/27 16/2 16/31 16/93 17/18 17/30 17/54 17/86 18/24 18/29 18/39 18/69 19/86 21/9 22/5 22/16 22/18 24/21 24/35 24/38 24/43 24/45 24/46 24/62 25/10 25/16 25/57 26/4 27/87 28/27 28/56 28/68 28/82 29/21 29/62 30/5 30/37 30/48 30/54 33/24 33/51 34/9 34/13 34/36 34/39 35/1 35/8 35/16 35/22 36/43 36/47 37/102 38/24 39/4 39/15 39/23 39/34 39/52 39/68 39/74 40/15 41/40 42/8 42/12 42/13 42/19 42/22 42/24 42/27 42/29 42/33 42/49 42/50 42/51 42/52 48/14 48/25 48/27 50/35 53/26 57/21 57/29 59/6 62/4 73/19 74/31 74/37 74/55 76/28 76/29 76/30 78/39 80/12 80/22 81/28 81/29 87/7
Dilenen = 93/10
Dilenmek = 2/177 22/36 70/25
Dileseydik her şehrin içine uyarıcı gönderirdik = 25/51
Dillerinizin ve renklerinizin çeşitliliği = 30/22 35/28
Dillerini kitaba doğru bükerler = 3/78
Dillerinin ellerinin ayaklarının derilerinin gözlerinin kulaklarının şahitlik ettiği gün = 24/24 36/65 41/20 41/21 41/22
Dillerinizin ve renklerinizin çeşitliliği = 30/22 35/28
Dilsiz = 2/18 2/171 6/39 8/22 16/76 17/97
Din = 2/132 2/217 3/24 3/73 3/83 4/125 4/171 5/3 5/54 5/57 5/77 6/70 6/137 6/161 7/29 7/51 7/89 8/49 8/72 9/11 9/12 9/29 9/33 9/36 10/22 10/104 10/105 12/40 12/76 16/123 22/78 24/2 24/55 29/65 30/30 30/32 30/43 31/32 33/5 39/2 39/11 40/14 40/26 40/65 42/13 42/21 48/28 49/16 51/6 61/9 82/9 95/7 98/5 107/1 109/6 110/2
Din Allah içindir = 2/193 16/52 39/3
Din günü = 1/4 15/35 26/82 37/20 38/78 51/12 56/56 70/26 74/46 82/15 82/17 82/18 83/11
Din hakkında fikretmek ve seferden dönenleri uyarmak için sefere çıkmamak = 9/122
Din tamamıyla Allah için olana kadar = 2/193 8/39
Din teslimiyettir = 3/19 3/85 5/3
Din vakidir = 51/6
Dinar = 3/75
Dinde kardeşlik = 9/11 33/5
Dinde zorlama yoktur = 2/256
Dinden döndürenler dönenler = 2/217 5/54
Dinen izin verilmeyeni meşru kılan ortakları = 42/21
Dini Allah'a halis kılmak = 7/29 10/22 29/65 31/32 39/2 39/3 39/11 39/14 40/14 40/65 98/5
Dini ayakta tutun Dinde ayrışmayın = 42/13
Dini kemale erdirmek = 5/3
Dinlemek = 2/104 5/108 6/25 6/36 9/6 9/47 10/42 17/47 20/13 21/2 25/44 39/18 41/26 47/16 48/28 54/9 63/4 67/10 72/1 72/13
Dinlenmek = 16/80 25/47 28/72 28/73 78/9
Dinlerin üzerine üstünlük = 48/28 61/9
Dinlerini ayıranlar / bölenler / -de ayrışıp gruplaşanlar = 6/159 30/32 42/13 42/14
Dinlerini oyun ve eğlence edinenler = 6/70 7/51
Dinmek = 17/97
Direnmek = 53/34 74/16
Diretmek = 2/34 4/173 15/31 17/89 17/93 17/99 18/77 20/56 20/116 25/50
Dirhem = 12/20
Diri = 16/21 19/31 19/66 20/66 20/111 21/30 25/58 36/70
Diriliş günü = 30/56
Dirilmek /-tmek = 2/28 2/56 2/73 2/164 2/243 2/258 2/259 2/260 3/49 3/156 4/1 6/29 6/36 6/60 6/122 7/14 7/25 7/158 9/116 10/4 10/34 10/56 11/7 15/23 15/36 16/21 16/38 16/65 16/97 17/49 17/51 17/98 18/12 18/19 19/15 19/33 20/74 21/21 22/5 22/6 22/7 22/66 23/16 23/37 23/80 23/82 23/100 25/3 25/40 25/47 25/49 26/81 27/64 27/65 29/19 29/63 30/11 30/19 30/24 30/27 30/40 30/50 30/56 31/10 31/28 34/49 35/9 35/22 36/12 36/52 36/78 36/79 37/16 37/144 38/79 40/11 41/39 42/9 42/29 43/11 44/8 44/35 45/4 45/5 45/21 45/24 45/26 46/33 50/11 50/43 53/44 56/47 57/2 57/17 58/6 58/18 62/2 64/7 72/7 75/40 80/22 83/4 85/13 87/13
Diriltip göndermek = 4/1 36/52 42/29 45/4 62/2 72/7
Dirsek = 5/6
Dişe diş = 5/45
Dişi = 6/143 6/144
Dişi deve = 7/73 7/77 11/64 17/59 26/155 54/27
Dişi koyun = 38/23 38/24
Diyet = 4/92
Diz çökmek / çökenler = 7/78 7/91 11/67 11/94 19/68 19/72 29/37 45/28
Doğmak = 3/136 6/139 19/15 19/33 35/11 37/152 41/47 46/15 58/2 71/27 90/3 112/3
Doğru = 1/6 2/23 2/142 2/186 2/213 2/256 3/17 3/51 3/78 3/93 3/101 4/6 4/9 4/51 4/68 4/100 4/175 5/16 5/48 5/113 6/39 6/87 6/126 6/143 6/153 6/161 7/16 7/146 7/194 7/196 9/7 9/23 9/57 10/25 10/89 11/56 11/78 11/85 11/97 11/112 12/17 12/26 12/27 12/46 12/51 12/82 12/111 15/7 15/41 15/64 16/9 16/76 16/100 16/121 17/9 17/35 17/67 17/74 17/80 17/83 18/2 18/10 18/17 18/24 18/66 18/77 19/36 19/50 19/54 19/56 21/38 21/51 21/71 21/81 22/4 22/54 22/67 23/73 24/6 24/9 24/46 25/57 26/31 26/84 26/101 26/154 26/182 26/187 27/22 27/49 27/64 27/71 28/34 28/49 29/3 29/29 29/65 30/30 30/43 31/29 31/32 32/28 33/5 33/8 33/22 33/24 33/32 33/35 34/20 34/29 35/31 36/48 36/52 36/61 37/37 37/52 37/68 37/105 37/118 37/157 39/32 39/33 39/74 40/28 40/29 40/38 41/6 41/30 42/15 42/52 43/24 43/43 43/61 43/64 44/36 45/18 45/25 45/32 46/4 46/12 46/13 46/16 46/22 46/30 47/21 47/25 48/2 48/20 48/27 49/7 49/9 49/15 49/17 51/5 51/21 52/34 53/6 54/55 56/57 56/87 57/19 59/8 60/8 60/9 60/13 61/6 62/6 63/10 66/12 67/22 67/25 68/41 69/51 70/26 72/14 72/16 72/21 74/31 75/23 75/30 76/5 78/38 81/28 87/8 92/6 92/7 92/10 98/3 98/5
Doğru din / Daim din = 6/161 30/30 30/43 98/5
Doğru kıstas ile tartmak = 17/35 26/182
Doğru ve yüksek kademeler = 10/2
Doğru yol = 1/6 2/142 2/213 3/51 3/101 4/68 4/175 5/16 5/48 6/39 6/87 6/126 6/153 6/161 7/16 7/146 10/25 11/56 15/41 16/9 16/76 16/121 18/17 18/24 19/36 22/54 23/73 24/46 25/57 36/4 36/61 37/118 40/29 40/38 42/52 43/43 43/61 43/64 45/18 46/30 48/2 48/20 67/22
Doğru yanlıştan açığa çıkmıştır = 2/256
Doğru yol = 5/48 42/13
Doğru yüksek lisan = 19/50
Doğrulamak = 2/41 2/89 2/91 2/97 2/101 3/3 3/39 3/50 3/81 3/152 4/47 4/92 5/46 5/48 6/92 10/37 12/111 21/9 34/20 35/31 37/37 37/105 39/33 39/74 46/12 46/30 48/27 61/6 66/12 70/26 92/6 98/5
Doğrular = 2/31 2/94 3/168 3/183 4/69 5/119 6/40 6/146 7/70 7/106 9/43 9/119 10/37 10/38 10/48 11/13 11/32 12/17 12/27 12/51 12/82 12/111 15/7 15/64 19/54 21/38 24/6 24/9 26/31 26/84 26/154 26/187 27/49 27/64 27/71 28/49 29/3 29/29 32/28 33/24 34/29 36/48 37/52 37/157 44/36 45/25 46/4 46/22 49/7 49/15 49/17 59/8 62/6 67/25 92/6
Doğrulayan / -ıcı kitap = 2/89 5/46 5/48 6/92 10/37 46/12
Doğruluk = 2/282 4/3 5/119 6/115 9/75 11/85 17/80 33/8 33/24 49/9 54/55
Doğu = 2/115 2/142 2/258 19/16 24/35 26/28 55/17 70/40 73/9
Doğum sancısı = 19/23
Doğunun ve batının Rab’bidir = 70/40 73/9
Doğurmak = 3/36 35/11 37/152 41/47 46/1558/2 71/27 90/3 112/3
Doksan dokuz = 38/23
Doksandokuz dişi koyun = 38/23
Dokunmak / -durmak = 2/80 2/214 2/275 3/24 3/120 3/140 4/43 5/73 6/17 6/49 7/188 7/201 8/68 10/12 10/107 11/48 11/113 12/88 15/48 16/53 17/67 17/83 19/17 21/46 21/83 24/14 30/33 36/18 36/66 38/41 39/8 39/49 39/61 41/49 41/50 41/51 54/48 56/79 70/20 70/21 72/8
Dokulara sahip gök = 51/7
Dokuz = 17/101 18/25 27/12 27/48 38/23 74/30
Dokuz ayet = 17/101 27/12
Dokuz çete = 27/48
Dolaşmak = 2/15 3/196 4/34 5/26 6/110 7/186 15/72 16/46 23/75 26/219 27/4 37/45 40/4 43/71 47/19 55/44 56/17 59/7 68/19 73/20 76/15 76/19
Dolmak / -durmak = 2/184 2/185 7/18 11/119 18/14 28/28 28/29 32/13 37/45 37/66 38/85 50/30 52/6 56/53 72/8
Dolu = 26/119 36/41 37/140 56/37 78/34
Dolu ( Gökten yağan su hali ) = 24/43
Domuz / eti = 2/173 5/3 5/60 6/145 16/115
Donanmak = 12/59
Dost / -luk = 2/107 2/120 2/254 2/257 2/282 2/286 3/28 3/68 3/122 3/150 3/175 4/25 4/45 4/75 4/76 4/89 4/119 4/123 4/125 4/139 4/144 4/173 5/51 5/55 5/57 5/81 6/14 6/51 6/62 6/70 6/101 6/121 6/127 6/128 7/3 7/27 7/30 7/155 7/196 8/34 8/40 8/72 8/73 9/51 9/71 9/74 9/116 10/30 10/62 11/20 11/113 12/101 13/11 13/16 13/37 14/31 16/63 16/76 17/73 17/97 17/111 18/17 18/26 18/50 18/102 19/5 19/45 21/43 22/13 22/78 24/61 25/18 25/28 27/49 29/22 29/25 29/41 32/4 33/5 33/6 3/17 33/65 34/41 34/46 39/3 41/31 41/34 42/6 42/8 42/9 42/28 42/31 42/44 42/46 44/41 45/10 45/19 46/32 47/11 48/22 57/15 60/1 60/7 62/6 66/2 66/4
Dost edinmek = 3/28 4/25 4/89 4/119 4/125 4/139 4/144 5/51 5/57 5/81 17/73 18/102 25/18 25/28 29/41 39/3 60/1
Dostluk sevgi olsun diye put edinmek = 29/25
Döndürmek / -ülmek = 2/85 2/109 2/142 2/210 2/217 2/260 2/282 3/83 3/100 3/149 4/59 4/61 4/83 4/88 4/167 5/2 5/75 6/27 6/28 6/36 6/62 6/95 6/110 7/45 7/53 8/34 8/44 8/47 9/9 9/30 9/34 9/83 9/94 9/101 9/127 10/4 10/34 10/70 11/19 11/34 11/76 11/23 14/3 14/9 16/70 16/88 17/51 17/69 18/20 18/36 18/87 19/40 20/21 20/55 21/104 22/5 22/22 22/25 23/99 24/44 26/227 27/64 28/7 28/13 28/70 28/85 28/88 29/17 29/19 29/57 29/61 30/11 30/27 30/55 32/11 32/12 33/19 33/25 33/51 34/43 34/49 35/3 35/4 36/22 36/83 39/6 39/44 40/46 40/62 40/63 40/69 40/77 41/21 41/47 43/37 43/85 43/87 45/15 47/1 47/32 47/34 48/25 51/9 53/53 56/87 57/5 58/16 60/10 62/8 63/4 63/5 67/3 67/4 69/18 71/18 79/10 86/8 92/11 95/5
Döndürülüp yüz çevirmek = 6/95 10/34 35/3 40/62 40/63 43/87
Dönmek = 2/28 2/46 2/143 2/156 2/245 2/275 2/281 3/23 3/72 3/109 3/111 3/144 3/149 3/174 4/91 4/135 5/21 5/54 6/71 7/29 7/88 7/89 7/125 7/168 7/174 8/16 8/19 8/23 9/25 9/76 9/92 10/30 10/56 11/18 11/75 11/88 12/46 12/62 13/36 14/13 15/81 16/70 17/8 17/46 17/67 17/83 18/57 18/64 20/91 20/100 20/124 21/1 21/24 21/32 21/35 21/42 21/57 21/58 21/64 21/65 21/93 22/5 22/11 22/76 23/3 23/60 23/66 23/71 23/107 24/17 24/48 25/71 26/5 26/50 27/35 28/55 30/33 30/41 31/15 32/5 32/21 32/22 34/2 36/50 37/90 38/68 39/8 39/17 40/13 41/50 41/51 42/13 42/45 42/48 43/14 43/28 43/48 44/15 46/3 46/20 46/27 46/29 47/25 48/22 49/9 50/8 50/32 50/33 54/2 54/45 57/4 58/3 58/8 59/12 63/5 63/8 67/4 70/17 72/7 83/31 84/9 88/25
Dönüş = 3/55 5/18 5/48 5/105 6/60 6/108 6/164 7/89 10/4 10/23 10/46 11/4 11/9 13/11 14/48 18/36 19/76 26/227 28/85 29/8 30/17 31/14 31/15 31/23 34/12 35/18 35/43 37/68 38/25 38/40 38/49 38/55 39/7 40/43 42/44 42/47 50/3 67/15 78/39 86/11 96/8
Dönüşlü gök = 86/11/12
Dönüşmek / -türmek = 11/9 14/48 34/16
Dönüşüm / Başkalaşım = 35/43
Dörder = 4/3 35/1
Dördüncü = 18/22 58/7
Dört = 2/226 2/234 4/12 9/2 22/28 22/34 24/4 24/6 24/8 24/13 41/10
Dört ay = 2/226 2/234 9/2 22/28 22/34
Dört ayaklı hayvanlar = 22/28 22/34
Dört gün = 41/10
Dört kez şahitlik = 24/6 24/8
Dört şahit = 24/4 24/13
Dörtte bir = 4/12
Döşek = 2/22 2/206 3/12 3/197 6/142 13/18 38/56 52/20 55/54 55/76 56/15 56/34 71/19 88/13
Döşemek = 15/19 51/48 79/30
Dua = 2/3 2/40 2/43 2/45 2/83 2/110 2/125 2/153 2/157 2/177 2/238 2/277 3/17 3/38 3/39 3/43 4/34 4/43 4/77 4/86 4/101 4/102 4/103 4/142 4/162 5/6 5/12 5/55 5/58 5/91 5/106 6/72 6/92 6/162 7/170 8/3 8/35 9/5 9/11 9/18 9/54 9/71 9/84 9/99 9/103 10/87 11/75 11/87 11/114 13/22 14/31 14/37 14/10 14/23 17/78 17/110 19/31 19/55 19/59 20/14 20/132 21/73 22/35 22/41 22/78 23/2 23/9 24/37 24/41 24/56 24/58 24/61 25/75 27/3 29/45 30/31 31/4 31/17 33/33 33/44 33/56 35/18 35/29 39/9 42/38 58/13 62/9 62/10 70/22 70/23 70/34 73/20 74/43 75/31 87/15 96/10 98/5 107/4 107/5 108/2
Dua ahlaksızlıktan, inkardan, kötülükten alıkoyar = 29/45
Dua etmek = 3/38 3/39 3/43 4/102 4/103 9/84 9/103 11/75 33/56 70/22 74/43 75/31 87/15 96/10 107/4 108/2
Dua öncesi yıkanma ( abdest ) = 4/43 5/6
Dua vakitlerini içeren ayetler = 2/238 11/114 17/78 20/130 73/20
Dua yeri = 2/125
Duaları ıslık çalıp el çırpmadır / gösteriştir = 8/35 107/4 107/5 107/6
Dualarında habersizdirler = 107/5
Duaya kalkmak = 2/3 2/43 2/83 2/110 2/177 2/277 3/17 4/77 4/102 4/103 4/142 4/162 5/6 5/12 5/55 6/72 7/170 8/3 9/5 9/11 9/18 9/71 10/87 11/114 13/22 14/31 14/37 14/40 17/78 20/14 21/73 22/35 22/41 22/78 24/37 24/56 27/3 29/45 30/31 31/4 31/17 33/33 35/18 35/29 42/38 58/13 73/20 98/5
Duaya küs gibi kalkıp gösteriş yaparlar = 4/142 9/54 107/6
Duayı kısaltmak = 4/101
Dul = 66/5
Duman = 41/11 44/10 55/15 55/35 56/43
Dumansız ateş alevi = 55/15
Dumansı gök = 41/11
Durak mesafeleri = 10/5 36/38
Durak yeri = 2/36 6/67 6/98 7/24 14/26 25/24 25/66 25/76 27/61 36/38 38/60 75/12
Durak yerleri ve geçici yerleri = 11/6
Durulabilecek ve sulak olan yüksek yer = 23/50
Durum  = 2/76 3/123 5/3 5/95 6/145 12/50 12/100 12/110 20/51 22/36 43/33 47/2 47/5 54/8
Duruş = 11/41
Duvar  = 18/29 18/77 18/82 59/14 61/4
Duymak = 2/93 2/181 2/224 2/227 2/244 2/256 2/285 3/181 3/193 3/199 4/46 4/140 5/7 5/83 7/195 8/20 8/21 8/31 12/31 17/47 19/98 20/46 21/60 22/73 24/12 24/16 24/21 24/51 25/12 26/72 27/80 27/81 28/55 29/5 29/48 30/52 30/53 31/28 32/12 34/50 35/22 36/25 37/8 43/40 45/8 46/30 49/1 50/42 54/36 58/1 64/16 67/7 68/51 72/1 72/9
Duyurmak = 8/23 30/53
Düğüm = 9/110 20/27 113/4
Düğümlere üfleyenler = 113/4
Dümdüz etmek / Düzlemek = 7/143 18/98 20/106 69/14 88/20 89/21 91/14
Dün = 10/24 28/18 28/19 28/82 
Dünya = 2/85 2/86 2/114 2/130 2/200 2/201 2/204 2/212 2/217 2/220 3/14 3/22 3/45 3/56 3/117 3/145 3/148 3/152 3/185 4/74 4/77 4/94 4/109 4/134 5/33 5/41 6/29 6/32 6/70 6/130 7/32 7/51 7/152 7/156 7/169 8/67 9/38 9/55 9/69 9/74 9/85 10/7 10/23 10/24 10/45 10/64 10/70 10/88 10/98 11/15 11/60 12/101 13/26 13/34 14/3 14/27 16/30 16/41 16/107 16/122 18/28 18/45 18/46 18/104 20/72 20/131 22/9 22/11 22/15 23/33 23/37 24/14 24/19 24/23 24/33 28/42 28/60 28/61 28/77 28/79 29/25 29/27 29/64 30/7 31/15 31/33 33/28 33/57 35/5 37/6 39/10 39/26 40/39 40/43 40/51 41/12 41/16 41/31 42/20 42/36 43/32 43/25 45/24 45/35 46/20 47/36 53/29 57/20 59/3 67/5 79/38 87/16 93/4
Dünya hayatı = 2/85 2/86 2/204 2/212 3/14 3/117 3/185 4/74 4/94 4/109 6/29 6/32 6/70 6/130 7/32 7/51 7/152 9/38 9/55 10/7 10/23 10/24 10/64 10/70 10/88 10/98 11/15 13/26 13/34 14/3 14/27 16/107 18/28 18/45 18/46 18/104 20/72 20/131 23/33 23/37 24/33 28/60 28/61 28/79 29/25 29/64 30/7 31/33 33/28 35/5 39/26 40/39 40/51 41/16 41/31 42/36 43/32 43/35 45/24 45/35 46/20 47/36 53/29 57/20 79/38 87/16
Dünya hayatı aldatıcı faydadır = 3/185 57/20
Dünya hayatı aranızda övünmedir = 57/20
Dünya hayatı oyun ve eğlencedir = 6/32 29/64 47/36 57/20
Dünya hayatı ile tatmin olanlar = 10/7
Dünya hayatı inkar edenler için süslendi = 2/212
Dünya hayatı mal ve çocuk çoğaltmadır = 57/20
Dünya hayatı süstür = 57/20
Dünya hayatından başkasını istemeyenler = 53/29
Dünya hayatını ahirete satıp değiştirenler Ahiret üzerine sevenler = 4/74 16/107
Dünya Hayatını Sapıklığı Eğlenceyi Azabı satın alanlar = 2/16 2/86 2/175 3/177 4/44 31/6
Dünya hayatını isteyenler tercih edenler = 2/200 3/145 3/152 6/29 10/7 23/37 28/79 42/20 53/29 79/38 87/16
Dünya hayatının aldatması = 6/130 7/51 31/33 35/5 45/35 57/20
Dünya hayatının faydası = 3/14 3/18510/23 28/60 28/61 42/36 43/35
Dünya hayatının süsü = 3/14 18/28 18/46 20/131 28/60 33/28 37/6 43/35
Dünya'nın ekinini isteyen = 42/20
Dünya'nın faydası = 4/77
Dünya'nın sevabı = 3/145 3/148 4/134
Dürmek Dürülmek = 21/104 39/67 81/1
Düşman = 2/36 2/85 2/97 2/98 2/168 2/193 2/204 2/208 3/103 4/30 4/45 4/92 4/101 5/2 5/14 5/62 5/64 5/82 5/91 6/108 6/112 6/142 7/22 7/24 7/129 7/150 8/60 9/83 9/114 9/120 10/90 12/5 16/27 17/53 18/50 19/82 20/39 20/80 20/117 20/123 22/19 25/31 26/77 28/8 28/15 28/19 28/28 35/6 36/60 41/19 41/28 41/34 43/62 43/67 46/6 58/8 58/9 58/20 60/1 60/2 60/4 60/7 61/3 61/14 63/4 64/14
Düşmanların en serti inatçısı = 2/204
Düşmanlık = 2/85 2/193 4/30 5/2 5/14 5/62 5/64 5/82 5/91 6/108 10/90 16/27 22/19 28/28 41/34 58/8 58/9 60/4 61/3 108/3
Düşmanlıkta ve haram yemede koşarak yarışmak = 5/62
Düşmek = 6/59 7/154 9/49 18/53 19/25 52/44
Düz / Dümdüz = 18/98 20/106 24/39 88/20 91/14
Düz yol = 2/108 5/12 5/60 5/77 19/43 20/135 28/22 38/22 60/1
Düz yolda sapmak = 2/108 5/12 5/60 5/77 60/1
Düzenleyip şekillendirmek = 91/7
Düzensizlik = 3/118, 9/47
Düzgün = 67/22
Düzlenmek = 69/14 89/21
Ebabil = 105/3
Ebedi = 2/25 2/39 2/81 2/82 2/95 2/165 2/217 2/257 2/275 3/15 3/88 3/107 3/116 3/136 3/198 4/13 4/14 4/57 4/93 4/122 4/169 5/80 5/85 5/119 6/128 7/20 7/36 7/42 9/17 9/22 9/63 9/68 9/72 9/83 9/84 9/89 9/100 9/108 10/26 10/27 10/52 11/23 11/107 11/108 13/5 14/23 16/29 18/3 18/20 18/35 18/57 18/108 20/76 20/101 20/120 21/8 21/34 21/99 21/102 23/11 23/103 24/4 24/17 24/21 25/15 25/16 25/76 26/129 29/58 31/9 32/14 33/53 33/65 39/72 39/73 40/76 41/28 43/71 43/74 46/14 47/15 48/5 48/12 50/34 56/17 57/12 58/17 58/22 59/11 59/17 60/4 62/7 64/9 64/10 65/11 72/23 76/19 98/6 98/8 104/3
Ebedi kalıcı = 7/20
Ebedi olacağını umanlar = 21/34 26/128 26/129 104/3
Ebedi temizlik = 24/21
Ebediyet ağacı = 20/120
Ebu Leheb = 111/1
Efendi = 4/25 12/25 12/41 12/42 12/50 33/67
Efendilerimiz ve büyüklerimiz bizi saptırdılar = 33/67
Eğer doğrular iseniz = 2/31 3/168 3/183 6/40 10/38 10/48 11/13 21/38 27/64 27/71 28/49 32/28 34/29 36/48 37/157 45/25 46/4 49/17 62/6 67/25
Eğilmek = 2/43 2/125 3/43 5/55 9/112 22/26 22/77 38/24 48/29 77/48
Eğirmek = 16/92
Eğlence = 2/212 5/57 5/58 6/32 6/70 7/51 21/3 21/16 21/17 29/64 31/6 44/38 47/36 57/20 62/11
Eğmek = 4/46 4/135 77/2
Eğri = 16/9 46/21
Eğri kum tepeleri = 46/21
Eğrilik = 3/7 18/1 20/107
Eğriltmek = 3/99 7/45 11/19 14/3
Ejderha = 7/107 26/32
Ekin = 2/71 2/205 2/223 3/14 3/117 6/136 6/138 6/141 13/4 14/37 16/11 18/32 21/15 21/78 32/27 39/21 42/20 48/29 68/17 68/20 68/22 105/5
Ekinlik = 18/32
Ekmek = 12/36
Eksik = 2/259 2/282 3/118 6/38 108/3
Eksiklik = 6/61
Eksiksiz = 4/63
Eksiltmek = 2/282 7/85 9/4 11/15 11/84 11/109 13/41 21/44 26/183 35/11 49/14 50/4 52/21 55/9 73/3 83/3
El = 5/11 5/28 8/35 18/42 34/52 104/1
El atmak = 34/52
El ayalarını oğuşturan = 18/42
El çırpmak = 8/35
El kaş işareti = 104/1
El uzatmak = 5/11 5/28
Elbise = 7/26 7/27 16/81 16/112 18/31 21/80 22/19 22/23 24/58 24/60 25/47 35/33 44/53 71/7 74/4 76/21
Ele geçirmek = 18/20 18/97 24/31 18/20 18/97 24/31
Elemli = 4/104
Eli bağlı = 5/64
Elif = 2/1 3/1 7/1
Elim = 2/10 2/104 2/174 2/178 3/21 3/77 3/91 3/188 4/18 4/138 4/161 4/173 5/36 5/73 5/94 6/70 7/73 8/32 9/3 9/34 9/39 9/61 9/74 9/79 9/90 10/4 10/88 10/97 11/26 11/48 12/25 14/22 15/50 16/63 16/104 16/117 17/10 22/25 24/19 24/63 25/37 29/23 31/7 33/8 34/5 36/18 37/38 41/43 42/21 42/42 43/65 44/11 45/8 45/11 46/24 46/31 48/16 48/17 48/25 51/37 58/4 59/15 61/10 64/5 67/28 71/1 73/13 76/31 84/24
Elim azap = 2/10 2/104 2/174 2/178 3/21 3/77 3/91 3/188 4/18 4/138 4/161 4/173 5/36 5/73 5/94 6/70 7/73 8/32 9/3 9/34 9/39 9/61 9/74 9/79 9/90 10/4 10/88 10/97 11/26 11/48 12/25 14/22 15/50 16/63 16/104 16/117 17/10 22/25 24/19 24/63 25/37 29/23 31/7 33/8 34/5 36/18 37/38 41/43 42/21 42/42 43/65 44/11 45/8 45/11 46/24 46/31 48/16 48/17 48/25 51/37 58/4 59/15 61/10 64/5 67/28 71/1 73/13 76/31 84/24
Elini bağlıymış gibi boynuna götürme = 17/29
Elini ısıranlar = 25/27
Elini koynuna sokmak / koymak = 27/12 28/32 20/22
Elini tutumsuzca açıp yayma = 17/29
Ellerin malik oldukları = 4/3 4/24 4/36 16/71 23/6 24/31 24/33 24/58 30/28 33/50 33/52 33/55 70/30
Ellerin kelam etmesi = 36/65
Ellerin ve ayakların karşıtlamasına kesilmesi = 5/33 7/124 20/71 26/49
Ellerini kesmek = 5/33 5/38 7/124 12/31 12/50 20/71 26/49
Ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği avlarla sınanmak = 5/94
Elleriyle yazanlar = 2/79 52/41 68/47
Elli = 29/14
Elli yıl hariç bin sene = 29/14
Ellibin sene olan bir gün = 70/4
Elyesea = 6/86 38/48
Emanet = 2/283 3/75 4/58 6/98 8/27 23/8 33/72 70/32
Emanet etmek = 3/75
Emel = 15/3 18/46 47/25
Emelleri onları oyalasın = 15/3
Emin = 2/96 2/283 4/91 5/105 7/97 7/98 7/99 16/45 17/68 17/69 23/13 28/57 59/23 67/16 67/17 70/28 81/21
Emin karargah = 23/13
Emin kılmak = 59/23
Emin mekan = 28/57
Emin olmak = 2/196 4/91 5/105 7/99 70/28
Emir = 5/52 7/54 7/150 11/59 14/32 16/12 21/27 21/73 21/81 22/65 26/151 30/46 38/36 44/5 45/12 46/25 82/19
Emniyet = 5/16 8/43 25/75 28/31 34/18 48/27 50/34 59/23 97/5
Emretmek = 2/27 2/44 2/67 2/93 2/169 2/222 2/268 3/21 3/80 3/104 3/110 3/114 4/37 4/58 4/60 4/114 4/119 4/131 5/117 6/144 6/151 6/152 6/153 7/12 7/28 7/29 7/110 7/145 7/157 7/199 9/67 9/71 9/112 11/87 12/32 12/40 12/53 12/68 13/21 13/25 15/65 16/76 16/90 17/16 19/35 19/55 20/132 22/41 24/21 24/53 25/60 27/33 29/8 31/14 31/17 34/33 36/50 39/12 39/64 42/13 42/15 46/15 52/32 57/24 66/6 80/23 90/17 96/12 103/3
Emrine amade = 7/54
Emziren kadın emzirdiğinden vazgeçer = 22/2
Emzirmek = 2/233 4/23 22/2 28/7 65/6
En güzel söz = 39/23
En son varış noktası = 53/14
En yakın göğü yıldızlarla / lambalarla süsledik = 37/6 41/12 67/5
En yüksek ufuk = 53/7
Endişe / -li = 3/146 4/128 14/9 19/5 23/76 42/14
Engel = 5/17 27/61 18/94 /18/95
Engellemek = 2/217 2/282 3/99 4/160 5/91 8/36 8/47 9/34 9/54 11/8 11/19 14/3 16/94 18/52 21/39 27/24 27/43 34/32 34/43 43/37 43/62 50/25 56/19 63/2 80/6
Engin deniz = 24/40
Engin su = 27/44
Eregnlik = 24/58 24/59
Erimiş / eriten maden = 18/29 44/45 70/8
Erimiş bakır = 34/12
Erimiş yağ = 55/37
Erişkin = 3/46 5/110
Erkek = 2/102 2/221 2/228 2/237 2/282 3/36 3/37 3/195 4/1 4/7 4/11 4/12 4/23 4/32 4/34 4/35 4/75 4/98 4/124 4/176 5/38 6/139 6/143 6/144 7/81 7/155 9/67 9/68 9/71 9/72 12/109 16/43 16/97 21/7 23/25 24/2 24/3 24/12 24/26 24/30 24/31 24/37 24/61 26/165 27/55 28/15 28/20 29/29 33/4 33/23 33/35 33/36 33/37 33/58 33/73 40/40 42/49 42/50 47/19 48/5 48/6 48/25 49/13 53/21 53/45 57/12 57/13 57/18 71/28 72/6 75/39 77/33 85/10 92/3
Erkek kardeş = 4/12 4/23 4/176 24/31 24/61
Ertelemek = 2/203 7/34 10/49 11/8 11/104 14/10 14/42 14/44 15/5 16/61 17/62 23/43 34/30 35/45 63/10 63/11 71/4 77/12 82/5
Eser = 30/50 36/12 37/70 40/21 40/82 46/4
Esir = 2/85 16/6 33/26
Eski = 36/39 46/11
Eskik bırakmamak = 18/33
Esmek = 5/31
Eş = 2/22 2/25 2/35 2/102 2/165 2/228 2/230 2/232 2/234 2/240 3/15 4/57 6/139 9/24 11/40 13/23 13/3 13/38 14/30 16/72 24/6 25/74 26/166 30/21 33/4 33/6 33/28 33/37 33/50 33/52 33/53 33/59 34/3 35/12 36/56 37/22 39/6 39/8 40/8 41/9 43/70 51/49 56/7 58/1 60/11 64/14 66/1 66/3
Eşcinsellikle ilgili ayetler = 15/71 26/165 27/55
Eşek = 16/8 17/19 31/19 62/5 74/50
Eşit / seviye = 3/113 4/89 4/95 5/100 6/50 9/19 11/24 13/10 13/16 16/71 16/75 16/76 22/25 30/28 32/18 35/12 35/19 35/22 39/9 39/29 40/58 41/10 41/34 45/21 57/10 59/20
Eşit kelimeye gelmek = 3/64
Eşleştirmek = 18/96 44/54 52/20
Eşya = 3/92 7/85 10/88 11/85 16/70 16/80 26/183 34/39 34/54
Et = 2/173 2/259 6/145 16/14 22/37 23/14 35/12 56/21
Et parçası = 22/5
Etkilemek = 33/52
Ev = 2/125 2/127 2/240 3/49 3/97 3/154 4/15 4/100 5/2 5/97 7/74 7/137 8/5 8/35 10/87 11/73 12/23 14/37 15/82 16/68 16/80 22/26 22/29 24/27 24/36 24/61 26/149 27/49 27/52 29/41 33/13 33/33 33/34 33/53 43/33 43/34 51/36 59/2 65/1 71/28 106/3
Ev eşyası = 16/80
Evlatlıklar = 33/4 33/37
Evlatlıklarınız oğullarınız değildir = 33/4
Evvelkilerin kitapları = 26/196
Evvelkilerin masalları = 6/25 8/31 16/24 23/83 25/5 27/68 46/17 68/15 83/13
Ey cin ve insan toplulukları = 6/130 55/33
Ey haberci Ey Resul = 5/41 8/64 8/65 8/70 9/73 33/1 33/28 33/30 33/32 33/45 33/50 33/59 60/12 65/1 66/1 66/9
Ey o inananlar = 2/104 2/153 2/172 2/178 2/183 2/208 2/254 2/264 2/267 2/278 2/282 3/100 3/102 3/118 3/130 3/149 3/156 3/200 4/19 4/29 4/43 4/59 4/71 4/94 4/135 4/136 4/144 5/1 5/2 5/6 5/8 5/11 5/35 5/51 5/54 5/57 5/87 5/90 5/94 5/95 5/101 5/105 5/106 8/15 8/20 8/24 8/27 8/29 8/45 9/23 9/28 9/34 9/38 9/119 9/123 22/77 24/21 24/27 24/58 33/9 33/41 33/49 33/53 33/56 33/69 33/70 47/7 47/33 49/1 49/2 49/6 49/11 49/12 57/28 58/9 58/11 58/12 59/18 60/1 60/10 60/13 61/2 61/10 61/14 62/9 63/9 64/14 66/6 66/8
Ey o kitap verilenler = 4/47
Ey insanlar = 2/21 2/168 4/1 4/133 4/170 4/174 7/158 10/23 10/57 10/104 10/108 22/1 22/5 22/49 22/73 27/16 31/33 35/3 35/5 35/15 49/13
Eyke = 15/78 26/176 38/13 50/14
Eyüb = 4/163 6/84 21/83 38/41
Ezilmek = 20/112 22/40 27/18 48/25
Eziyet = 2/196 2/222 2/262 2/264 3/111 3/186 3/192 3/195 4/16 4/102 6/34 7/129 14/12 16/110 21/103 29/10 33/53 33/57 33/58 33/59 33/69
Eziyet etmek / edilmek = 3/192 3/195 4/16 4/34 6/34 16/110 33/53 33/59 33/69
Prim = 2/275 2/276 2/278 3/130 4/161 30/39
Fakir = 2/271 2/273 3/181 4/6 4/135 6/151 9/60 17/31 17/100 22/28 22/36 24/32 47/38 59/8 90/16
Fakirlik korkusu = 17/31 17/100
Fal okları ile kısmet aramayın = 5/3 5/90
Fani = 55/26
Fark yaratan = 2/53 2/185 3/4 8/29 21/48 25/1
Farketmek / -memek = 2/9 2/12 2/154 3/69 6/26 6/109 6/123 7/95 12/15 12/107 16/26 16/45 18/19 23/56 26/113 26/202 27/18 27/50 27/65 28/9 28/11 29/53 39/25 43/66          
Farklılık uygunsuzluk = 67/3
Farz = 2/197 2/236 2/237 4/7 4/24 9/60 24/1 28/85 33/38 33/50 66/2
Fayda = 2/16 2/36 2/102 2/123 2/144 3/10 3/14 3/116 3/185 3/197 4/11 4/77 5/76 5/119 6/71 6/158 7/48 7/92 8/19 9/25 9/38 10/18 10/23 10/36 10/49 10/70 10/98 10/101 10/106 11/34 11/101 12/65 12/67 12/68 15/84 16/117 19/42 20/89 20/109 21/66 21/111 22/12 24/32 25/55 26/73 26/88 26/207 27/19 28/60 28/61 30/57 32/29 33/16 34/23 36/23 39/50 40/39 42/36 43/35  40/52 40/82 40/85 43/39 45/10 45/19 46/26 51/55 52/46 53/26 53/28 54/5 57/25 58/17 60/3 66/10 69/28 74/48 77/31 80/4 80/37 87/9 88/7 92/11 111/2
Fayda veya zarar veremeyenler = 2/102 6/71 7/188 13/16 25/55 34/42
Fayda sağlamak / -mamak / vermemek = 2/16 5/119 6/158 7/48 7/92 10/18 11/101 15/84 21/66 24/32 26/73 26/207 27/19 39/50 40/82 40/85 43/39 46/26 58/17 60/3
Faydalanmak = 2/196 2/236 2/241  4/24 4/130 6/128 10/98 11/3 11/65 11/68 11/95 12/49 15/3 15/88 16/55 20/131 21/44 25/18 26/205 26/207 28/61 29/66 30/34 33/16 33/28 33/49 37/148 39/8 43/29 46/20 47/12 51/43 75/33 77/46 
Faydalı = 2/164 8/4 8/74 12/21 12/31 17/23 17/62 17/70 22/50 23/116 24/26 26/7 27/29 31/10 33/31 33/44 34/4 44/17 44/26 56/44 56/77 57/11 57/18 69/40 80/13 80/16 81/19 82/6 82/11
Faydalı ödül = 36/11 57/11 57/18
Faydalı sahifeler = 80/13
Faydalı zan = 24/12
Fazla = 2/219 4/11 9/37 10/26 21/70 28/58 37/147 50/35
Feda etmek = 2/85 2/207 6/70 39/47
Feragat = 12/20 17/79 24/22 64/14
Ferahlamak / -yıp şımarmak = 3/120 6/44 9/81 10/58 11/10 13/26 13/36 23/53 27/36 28/76 30/4 30/32 30/36 40/75 40/83 42/48
Ferahlayıp sevinmek = 3/120 6/44 9/81 10/58 11/10 13/26 13/36 23/53 27/36 30/4 30/32 30/36 40/83 57/23
Fetva = 4/127 4/176
Fırın = 11/40 23/27
Fırın ateşlendiğinde = 11/40 23/27
Fırsat = 9/8
Fısıldaşmak / -ıp gizli konuşmak = 12/80 17/47 20/62 68/23
Fısıltılı gizli ses = 20/108
Fısıltılı konuşma = 4/114
Fışkırmak = 17/90 17/91 18/33 36/34 54/12 55/66 76/6 82/3
Fışkırtılıp akıtılmak = 82/3
Fidye = 2/48 2/85 2/123 2/184 2/196 4/92 5/36 6/70 13/18 37/107 47/4 57/15 70/11
Fikretmek = 2/266 3/191 6/50 7/176 7/184 9/122 10/24 13/3 16/11 16/44 16/69 30/8 30/21 34/46 39/42 45/13 59/21 74/18
Fil = 105/1
Firar = 18/18 26/21 33/13 71/6 75/10
Firavun = 2/49 2/50 3/11 7/103 7/104 7/109 7/113 7/123 7/127 7/130 7/137 7/141 8/52 8/54 10/75 10/79 10/83 10/88 10/90 11/97 14/6 17/101 17/102 20/24 20/43 20/60 20/78 20/79 23/46 26/11 26/16 26/23 26/41 26/44 26/53 27/12 28/3 28/4 28/6 28/8 28/9 28/32 28/38 29/39 38/12 40/24 40/26 40/28 40/29 40/36 40/37 40/45 40/46 43/46 43/51 44/17 44/31 50/13 51/38 54/41 66/11 69/9 73/15 73/16 79/17 85/18 89/10
Fitil = 4/49 4/77 17/71
Fitil kadar zulmetmemek / -edilmemek = 4/49 4/77 17/71
Fitne = 2/191 2/193 2/217 3/7 4/91 5/41 5/71 7/27 8/25 8/39 8/73 9/47 9/48 9/49 10/83 10/85 17/73 22/11 24/63 29/10 33/14 37/63 37/162 51/14 57/14 68/6 85/10
Fitne öldürmekten daha şiddetlidir / günahtır = 2/191 2/217
Gaddar inkarcı = 31/32
Galip = 2/76 3/160 4/74 5/23 5/56 7/113 8/48 12/39 13/16 14/48 18/21 23/106 26/40 26/41 28/35 37/173 48/28
Gam = 3/153 3/154 20/40 21/88 21/91 22/22 23/41
Gani / kılmak = 2/263 2/267 3/97 4/131 6/133 9/28 9/74 9/93 10/68 11/68 11/95 14/8 22/64 27/40 29/6 31/12 31/26 35/15 39/7 47/38 53/48 60/6 64/6 80/5 92/8
Ganimet = 3/161 4/94 8/1 8/41 8/69 48/15 48/19 48/20
Garez = 15/47
Gayb = 2/3 2/33 3/44 3/179 5/94 5/109 5/116 6/50 6/59 6/73 7/188 9/78 9/94 9/105 10/20 10/88 11/31 11/49 11/123 12/10 12/15 12/52 12/81 12/102 13/9 16/77 18/22 18/26 19/61 19/78 21/49 23/92 27/20 27/65 27/75 32/6 34/3 34/14 34/48 34/53 35/38 36/11 39/46 49/18 50/33 52/41 53/35 57/25 59/22 62/8 64/18 67/12 68/47 72/26 81/24 82/16
Gayb apaçık kitabın içindedir = 27/75
Gayb haberleri = 3/44 11/49 12/102
Gayba inananlar = 2/3
Gayba tahmin yürütenler = 18/22
Gaybı mı biliyorlar? = 19/78 34/14 52/41 53/35 68/47
Gaybı okumak = 3/179
Gaybı onlar mı yazıyorlar? = 52/41 68/47
Gaybın anahtarları = 6/59
Gaybın ilmi = 53/35
Gece = 2/51 2/164 2/187 2/274 3/27 3/113 3/190 4/181 6/13 6/60 6/76 6/96 7/4 7/54 7/97 7/142 10/6 10/24 10/27 10/50 10/67 11/81 11/114 13/3 13/10 14/33 15/65 16/12 17/1 17/12 17/78 17/79 19/10 20/130 21/20 21/33 21/42 22/61 23/67 23/80 24/44 25/47 25/62 25/64 27/86 28/71 28/72 28/73 30/23 31/29 34/18 34/33 35/13 36/37 36/40 37/138 39/5 39/9 40/61 41/37 41/38 44/3 44/23 45/5 50/40 51/17 52/49 57/6 69/7 71/5 73/2 73/6 73/20 74/33 76/26 78/10 79/29 81/17 84/17 89/2 89/4 91/4 92/1 93/2 97/1 97/2 97/3 113/3
Gece kalkışı = 73/6
Gece toplantıları = 23/67
Gece ve gündüz = 2/164 3/190 10/6 21/20 23/80 34/18 34/33 41/38 45/5
Gece ve gündüzün ihtilafı = 3/190 10/6 23/80 45/5
Gecenin bazı vakitleri = 20/130
Gecenin geç vakitleri = 11/114 20/130 73/20
Gecenin karanlığı = 17/78 113/3
Gecenin saçakları = 11/114
Gecenin üçte ikisinden azında / yarısında / üçte birinde ayağa kalkmak = 73/20
Geceyi gündüze, gündüzü geceye sokmak = 3/27 22/61 35/13 57/6
Geçici yerler = 11/6
Geçimlik = 7/10 15/20 20/124 28/58 43/32 78/11
Geçimlikleriyle gururlanmak = 28/58
Geçimsiz / -lik = 4/34 4/128
Geçmek = 8/59 15/5 21/27 21/101 29/4 29/39 35/32 36/40 46/11 59/10 79/4 86/3
Gelenek = 77/1
Gemi = 2/164 7/64 10/22 10/73 11/37 11/38 14/32 16/14 17/66 18/71 18/79 22/65 23/22 23/27 23/28 26/119 29/15 29/65 30/46 31/31 35/12 36/41 37/140 40/80 43/12 45/12
Gemi yapmak = 11/37 11/38 23/27
Gemiye binmek = 18/71 23/28 29/65 
Genç adam  = 12/30 12/36 12/62 18/10 18/13 18/60 18/62 18/74 18/80 21/60 52/24
Genç kadınlar = 4/25 24/33
Geniş / -lik = 2/115 2/236 2/247 2/261 2/268 3/73 4/97 4/100 4/130 5/54 6/147 18/17 71/20 24/32 29/56 39/10 53/32 88/16 
Genişletmek = 2/233 2/245 2/247 2/255 2/286 3/133 4/130 6/80 6/152 7/42 7/156 9/25 9/118 13/26 17/30 20/25 23/62 28/82 29/62 30/37 34/36 34/39 39/52 42/12 51/47 57/21 65/7
Genişliği gökler ve yer kadar olan bahçe = 3/133
Gerçeğe dönen = 11/75 39/17 40/13 42/13 50/8 50/32 50/33
Gerçeği batıl ile örtmek / ortadan kaldırmak / gidermek = 2/42 3/71 18/56 40/5
Gerçeği gizlemek = 2/42 2/146 22/38
Gerçeğin dini = 61/9
Gerçeğin günü = 78/39
Gerçek = 2/26 2/42 2/71 2/109 2/119 2/144 2/146 2/180 2/213 2/236 2/247 2/282 3/3 3/60 3/71 4/105 4/151 4/170 4/171 5/48 5/107 5/116 6/5 6/30 6/57 6/62 6/93 7/30 7/43 7/44 7/53 7/105 7/118 7/169 7/181 8/4 8/5 8/6 8/7 8/8 8/32 8/74 9/29 9/33 9/48 9/111 10/5 10/30 10/32 10/35 10/53 10/76 10/77 10/82 10/94 10/108 11/75 12/51 12/100 13/14 13/17 13/19 14/22 15/55 15/64 15/85 16/36 17/16 17/81 17/105 18/13 18/21 18/29 18/44 18/56 19/34 20/114 21/18 21/24 21/55 21/97 22/38 22/40 22/54 23/62 23/70 23/71 23/90 23/116 24/25 24/49 25/33 25/68 27/79 28/3 28/13 28/48 28/75 29/68 30/8 30/47 31/30 33/4 34/9 34/26 34/43 34/48 34/49 36/7 37/31 37/37 38/17 38/19 38/20 38/24 38/30 38/34 38/44 38/84 39/2 39/5 39/17 39/19 39/67 39/69 39/71 39/75 40/5 40/13 40/20 40/25 40/78 41/25 41/53 42/13 42/17 42/18 42/24 43/29 43/30 43/78 43/86 44/39 45/6 45/22 45/29 46/3 46/7 46/30 46/34 47/3 48/28 50/5 50/8 50/32 50/33 61/9 68/11 69/1 69/3 70/24 72/4 78/39 103/3
Gerçek din = 9/29 9/33 48/28
Gerçek ile hüküm vermek = 38/22 38/26
Gerçekleştirmek = 10/33 10/82 10/96 16/36 28/63 36/70 38/14 38/64 40/6 42/24 46/18 50/14
Gerdanlık = 5/2 5/97
Geri çekilmek = 8/16
Geri çevirmek = 21/40 32/20
Geri döndürmek / -ülmek = 2/85 4/83 6/28 7/53 9/101 11/76 16/70 22/22 23/99 28/7 28/13 33/25 46/29 56/87 86/8 92/11
Geri dönüş = 7/89 13/11 18/36 26/227 42/47 86/11
Geri dönüşlü gök = 86/11
Geri kalanlar "Bizi kıskanıyorsunuz." derler = 48/15
Geride Kalanlar = 2/187 7/83 15/60 22/26 26/120 26/171 27/57 29/32 29/33 37/7 37/135 48/15 48/16
Geri kalmak = 11/81 48/11 48/15 48/16 74/37
Gerideki / geride kalan = 7/83 9/83 15/24
Geriye dönmek = 3/144
Getirmek = 2/23 2/71 2/106 2/111 2/118 2/148 2/178 2/210 2/258 3/50 3/93 4/11 4/12 4/15 4/16 4/19 4/25 4/34 4/41 4/133 4/170 5/52 5/54 5/70 6/35 6/46 6/91 6/133 6/150 7/43 7/52 7/53 7/70 7/77 7/80 7/95 7/101 7/105 7/106 7/112 7/132 7/138 7/143 7/203 10/11 10/15 10/38 10/79 11/3 11/13 11/32 11/33 11/53 11/57 12/41 12/50 12/54 12/59 12/60 12/66 12/68 12/72 12/83 12/100 13/6 13/38 14/10 14/11 14/19 14/22 15/7 15/63 15/64 16/76 16/84 17/88 17/92 17/104 18/15 18/19 18/48 18/62 18/96 18/109 19/27 19/61 20/10 20/47 21/24 21/47 21/61 22/29 22/47 23/90 24/4 24/13 25/33 26/30 26/31 26/154 27/7 27/22 27/38 27/39 27/40 27/64 28/15 28/49 28/71 28/72 28/75 29/20 29/28 29/29 31/16 33/30 33/37 35/16 37/157 38/33 39/33 39/69 40/34 40/78 43/47 43/63 43/78 44/10 44/19 44/36 45/25 46/4 46/22 46/29 51/26 52/34 52/38 53/47 60/12 64/6 65/1 65/3 67/30 68/11 68/41 82/4 89/23 100/4
Gevşemek / -memek = 3/139 3/146 4/104 19/4 20/42 47/35
Gezmek = 2/273 3/137 4/101 5/106 6/11 9/2 10/22 12/12 12/109 13/31 16/36 20/128 22/46 27/69 29/20 30/9 30/42 34/18 35/44 40/21 40/82 47/10
Gıda veren = 4/85
Gırtlaklar = 33/10 40/18
Gıyabında = 4/34 5/94 12/52 21/49 35/18 36/11 50/33 57/25 67/12
Gidermek = 2/20 2/204 4/133 5/13 6/16 6/41 6/88 6/133 7/143 8/11 8/46 9/15 10/12 11/114 13/17 16/14 17/86 20/63 22/15 22/29 22/52 23/18 24/27 24/43 33/33 34/23 35/12 35/16 35/34 39/65 40/5 48/29 49/2 56/19 60/11
Gidişat = 3/11 8/52 40/31
Gidişi ve dönüşü bir ay = 34/12
Giyecek = 2/233
Giymek / -dirmek = 2/259 4/5 5/89 16/14 35/12 44/53
Gizlemek / -nmek = 2/33 2/42 2/72 2/77 2/140 2/146 2/159 2/174 2/228 2/271 2/283 3/29 3/118 3/161 3/167 4/37 4/42 4/108 4/149 5/15 5/52 5/61 5/99 5/106 6/28 6/91 11/5 12/19 12/62 12/77 13/10 14/38 16/19 16/23 16/59 17/45 21/110 22/38 24/29 24/31 24/63 27/25 27/74 28/69 33/37 33/54 36/76 37/10 38/32 47/26 47/37 56/78 60/1 64/4 67/13 70/18 74/1 87/11 91/10 92/17
Gizlenip saklanmış kitap = 56/78
Gizli = 3/5 4/114 6/63 7/20 7/33 9/78 10/54 14/38 17/110 19/3 19/47 20/15 20/62 20/103 20/108 20/121 21/3 24/31 31/20 32/17 37/49 40/16 41/40 43/80 52/24 56/23 58/8 58/9 58/10 58/12 58/13 68/23 69/18 71/9
Gizli fısıltılı konuşma = 4/114 9/78 43/80 58/7 58/10 58/12 58/13
Gizli konuşma / -k = 20/103 21/3 58/8 58/9 58/10 58/12 58/13 68/23
Gizli yerler Mahrem yerler = 24/31 24/58 33/13
Gizlice ve açıkça harcayanlar = 2/274
Göç = 3/195 59/8 59/9
Göç etmek = 3/195 59/8 59/9
Göçmek = 19/90 22/45 27/52
Göğe merdiven = 6/35 43/33 52/38
Göğe yükseliyormuş gibi göğsün dar ve sıkıntılı yapılması = 6/125
Göğsü açmak = 94/1
Göğsü daralmak = 15/97 26/13
Göğsünü teslimiyete açmak = 6/125 39/22
Göğü genişletenleriz = 51/47
Göğün duman getirdiği gün = 44/10
Göğü yazı kütüklerini / tomarlarını dürer gibi düreriz = 21/104
Göğün düşmesi = 22/65
Göğün kapıları / Gökte kapı = 7/40 15/14 54/11 78/19
Göğün yuvarlanıp çalkalandığı gün = 52/9
Göğüs = 3/118 3/119 3/154 4/90 5/7 7/43 8/43 10/57 11/5 15/47 17/51 22/46 27/74 28/69 29/10 29/49 31/23 35/38 39/7 40/19 40/56 40/80 42/24 57/6 59/9 59/13 64/4 67/13 100/10 114/5
Göğüslerin içinde büyüyen yaratık = 17/51
Göğüslerin özünü bilmek / bilen = 3/119 3/154 5/7 8/43 11/5 31/23 35/38 39/7 42/24 57/6 64/4 67/13
Gök = 2/22 2/29 2/33 2/59 2/107 2/116 2/117 2/144 2/164 2/255 2/284 3/5 3/29 3/83 3/109 3/129 3/133 3/180 3/189 3/190 3/191 4/126 4/131 4/132 4/153 4/170 4/171 5/17 5/18 5/40 5/97 5/112 5/114 5/120 6/1 6/3 6/6 6/12 6/14 6/35 6/73 6/75 6/79 6/99 6/101 6/125 7/54 7/96 7/158 7/162 7/185 7/187 8/11 8/32 9/36 9/116 10/3 10/6 10/18 10/24 10/31 10/55 10/61 10/66 10/68 10/101 11/7 11/44 11/52 11/107 11/108 11/123 12/101 12/105 13/2 13/13 13/15 13/16 13/17 14/2 14/10 14/19 14/32 14/38 14/48 15/14 15/16 15/22 15/85 16/3 16/10 16/49 16/52 16/65 16/73 16/77 17/44 17/55 17/69 17/92 17/93 17/95 17/99 17/102 18/14 18/26 18/40 18/45 18/51 19/65 19/90 19/93 20/4 20/6 20/53 21/4 21/19 21/30 21/32 21/56 22/15 22/18 22/31 22/63 22/64 22/70 23/18 23/71 23/86 24/35 24/41 24/42 24/43 24/64 25/2 25/6 25/25 25/48 25/59 25/61 26/4 26/24 26/187 27/25 27/60 27/64 27/65 27/75 27/87 29/22 29/34 29/44 29/52 29/61 29/63 30/18 30/22 30/24 30/26 30/27 30/28 31/10 31/16 31/20 31/25 31/26 32/4 32/5 33/72 34/1 34/2 34/3 34/9 34/22 34/24 35/1 35/3 35/27 35/38 35/40 35/41 35/44 36/28 36/81 37/5 38/10 38/66 39/5 39/21 39/38 39/44 39/46 39/63 39/67 39/68 40/13 40/37 40/57 40/64 41/11 41/12 42/4 42/5 42/11 42/12 42/29 42/49 42/53 43/9 43/11 43/82 43/84 43/85 44/7 44/29 44/38 45/3 45/5 45/13 45/22 45/27 45/36 45/37 46/3 46/4 46/33 48/4 48/7 48/14 49/16 49/18 50/6 50/9 50/38 51/7 51/22 51/47 52/9 52/36 52/44 53/16 53/26 53/31 55/7 55/29 55/33 55/37 57/1 57/2 57/4 57/5 57/10 58/7 59/1 59/24 61/1 62/1 63/7 64/1 64/3 64/4 65/12 67/3 67/16 67/17 69/16 70/8 71/11 71/15 72/8 73/18 77/9 78/19 78/37 79/27 81/11 82/1 83/18 84/1 85/1 85/9 86/1 86/11 88/18 91/5
Gök gürültüsü = 2/19 13/13 17/69
Gök yarıldığında = 42/5 55/37 69/16 73/18 77/9 82/1 84/1
Gökler ve yer bitişiklerken onları ayırdık = 21/30
Gökler ve yer daimi olduğu sürece = 11/107 11/108
Göklerdeki kimseler = 10/66 17/55 19/93 22/18 24/41 27/87 30/26 39/68
Göklerdeki ve yerdeki kimseler = 17/55 19/93 22/18 24/41 30/26
Göklerin ve yerin aydınlığı = 24/35
Göklerin dürülmesi / yuvarlanıp çalkalanması = 21/104 39/67 52/9
Göklerin ve yerin çapları = 55/33
Göklerin ve yerin gaybı = 2/33 11/123 16/77 18/26 35/38 49/18
Göklerin ve yerin hazineleri = 63/7
Göklerin ve yerin hükümdarlığı = 6/75
Göklerin ve yerin içindekiler = 2/116 4/132 10/101 21/19 25/6
Göklerin ve yerin kilitleri = 39/63 42/12
Göklerin ve yerin mirası = 3/180 57/10
Göklerin ve yerin mülkü = 2/107 2/255 3/189 5/40 7/158 9/116 24/42 25/2 39/44 42/49 45/27 48/14 57/2 57/5 85/9
Göklerin ve yerin orduları = 48/4 48/7
Göklerin ve yerin Rabb'i = 13/16 17/102 18/14 21/56 43/82
Göklerin ve yerin yaratılışı = 40/57
Göklerin ve yerin yaratılışları hakkında fikretmek = 3/191
Göklerin kapıları = 7/40 15/14 54/11
Gökten parça düşürmek = 17/92 34/9
Gölge = 2/57 2/210 4/57 7/160 7/171 13/15 13/35 16/48 16/81 17/24 25/45 26/189 28/24 31/32 35/21 36/56 39/16 43/17 56/30 56/43 76/14 77/30 77/31 77/41
Gömlek = 12/18 12/25 12/26 12/27 12/28 12/93 14/50
Gömmek = 5/31 16/59
Gönderi = 5/67 72/23 72/28
Gönderilen = 2/252 6/34 6/48 7/6 7/75 7/77 7/87 7/157 13/43 14/9 15/5715/61 15/80 18/56 19/51 19/54 21/5 25/20 26/21 26/27 26/105 26/123 26/141 26/160 26/176 27/10 27/35 28/7 28/65 34/34 36/3 36/13 36/14 36/16 36/20 36/52 37/37 37/123 37/133 37/139 37/171 37/181 51/31 77/1
Göndermek = 2/87 2/119 2/129 2/151 2/164 2/196 2/213 2/236 2/237 2/246 2/247 2/252 3/164 4/1 4/35 4/64 4/79 4/80 5/12 5/31 5/46 5/70 6/6 6/34 6/42 6/48 6/61 6/65 7/6 7/57 7/59 7/62 7/68 7/75 7/77 7/87 7/93 7/94 7/103 7/105 7/111 7/133 7/134 7/157 7/162 7/167 9/33 10/74 10/75 11/25 11/52 11/57 11/70 11/96 12/12 12/19 12/31 12/45 12/63 12/66 12/109 13/13 13/30 13/38 13/43 14/4 14/514/9 14/19 15/10 15/22 15/57 15/58 15/61 15/80 16/36 16/43 16/63 16/89 17/5 17/15 17/54 17/59 17/68 17/69 17/77 17/79 17/94 17/105 18/19 18/40 18/56 19/17 19/51 19/54 19/83 20/47 20/83 20/134 21/5 21/7 21/25 21/107 22/52 23/23 23/44 23/45 25/20 25/41 25/48 25/51 25/56 26/13 26/17 26/21 26/27 26/36 26/53 26/105 26/123 26/141 26/160 26/176 27/10 27/35 27/45 27/63 28/7 28/34 28/45 28/47 28/59 28/65 29/14 29/40 30/46 30/47 30/48 30/51 33/9 33/39 33/45 34/12 34/16 34/28 34/34 34/44 35/2 35/9 35/24 36/3 36/13 36/14 36/16 36/20 36/52 37/37 37/72 37/123 37/133 37/139 37/147 37/171 37/181 39/42 40/23 40/34 40/70 40/78 41/14 41/16 42/29 42/48 42/51 43/6 43/23 43/24 43/45 43/46 44/5 44/30 45/4 46/23 48/8 48/28 51/31 51/32 51/33 51/38 51/41 54/19 54/27 54/31 54/34 55/35 57/25 57/26 57/27 59/6 61/9 62/2 67/17 70/43 71/1 71/11 72/7 73/15 77/1 83/33 105/3
Gönül = 14/37 14/43 16/78 17/36 22/34 23/78 32/9 33/35 67/23
Gönüle sabitlemek = 25/32
Görmediğiniz ordular = 9/26 9/40 33/9
Görmedin mi? = 2/246 2/258 3/23 4/77 14/24 14/28 19/83 22/18 22/63 22/65 24/41 26/205 26/225 31/20 31/29 31/31 35/27 39/21 58/8 58/14 59/11 56/68 67/28 89/6 105/1
Görmek = 2/96 2/104 2/110 2/233 2/237 2/265 3/13 3/15 3/20 3/156 4/6 4/46 4/61 5/52 5/62 5/71 5/80 5/83 6/25 6/27 6/30 6/74 6/93 6/104 7/27 7/60 7/66 7/141 7/143 7/146 7/195 7/198 8/39 8/48 8/50 8/72 9/94 9/105 9/127 11/29 11/84 11/91 11/112 12/30 12/36 12/78 13/2 14/6 14/49 14/51 16/14 17/30 17/60 18/17 18/18 18/47 18/49 18/53 19/26 20/46 22/2 22/5 24/43 26/218 27/88 28/64 30/48 30/51 31/10 31/28 32/12 33/19 34/31 34/51 34/6 34/11 35/2 36/66 37/55 37/102 37/175 37/179 39/21 39/60 39/75 40/17 40/44 41/39 41/40 42/22 42/23 42/27 42/44 42/45 45/28 46/23 47/20 48/29 49/18 52/44 53/35 54/2 57/4 57/12 59/21 60/3 63/5 64/2 67/3 67/19 68/5 69/7 69/8 70/6 70/7 75/14 76/20 79/46 92/8 96/7 99/7 99/8 102/6 102/7
Görmez misiniz? = 2/243 4/44 4/49 4/51 4/60 14/19 26/75 28/72 39/38 40/69 41/52 51/21 52/15
Görmezler mi? = 16/79 21/44 32/27 46/33 67/19
Görünmez olmak = 46/25
Görünüş = 19/74 20/21
Görüş = 6/104 7/203 12/93 12/96 17/59 17/102 28/43 40/61 45/20 53/6 59/2
Gösteriş yapmak = 4/142 8/47 17/37 107/6
Gövde = 5/31 7/148 20/88 21/8 22/36 38/34
Göz = 2/7 2/20 2/30 3/13 5/45 5/83 6/46 6/103 6/110 7/47 7/1167/179 7/195 8/44 9/92 10/31 11/31 12/84 14/42 15/15 15/88 16/77 16/78 16/108 17/36 18/28 18/101 19/26 20/40 20/31 21/61 21/97 22/46 23/78 24/30 24/31 24/37 24/43 24/44 25/74 27/40 28/9 28/13 32/9 32/17 33/10 33/19 33/51 36/66 37/48 38/45 38/63 40/19 41/20 41/22 43/71 44/54 45/23 46/26 47/23 48/27 50/8 50/22 52/20 52/48 53/17 54/7 54/14 54/37 54/50 56/22 67/3 67/4 67/23 68/43 68/51 70/44 75/7 79/9 83/30 90/8 102/7
Göz açıp kapayıncaya kadar = 27/40
Göz açtırmamak = 7/195 10/71 11/55
Göz atış = 54/50
Göz dikmek / dikip bakmak = 15/88 20/131
Göz görüşü = 3/13
Göz kırpma = 16/77 54/50 83/30
Göz kırpması gibi veya daha az bir zaman = 16/77
Gözleri olanlar = 3/13 24/44
Gözcü = 5/117 103/1
Göze göz = 5/45
Gözetim = 11/37 20/39 23/27
Gözetip beklemek = 9/98 10/102 20/135 52/31
Gözetleme = 4/141 9/5 9/52 9/107 10/20 11/122 15/8 23/25 28/11 28/18 28/21 32/30 37/175 37/179 52/30 52/31 72/9 72/27 78/21 89/14
Gözetleyen kıvılcım = 72/9
Gözetmek = 2/104 2/162 2/280 3/88 4/34 6/8 7/14 7/15 7/53 9/8 9/10 9/52 9/98 10/102 11/37 15/36 15/37 16/85 20/39 20/135 21/40 23/27 28/62 32/29 35/43 38/79 38/80 42/6 42/48 44/29 75/27
Gözlemek = 44/10 44/59
Gözleri / bakışları kısa kılmak = 48/27
Gözleri dışarı fırlamak = 14/42
Gözleri yaşla dolmak / taşmak = 5/83 9/92
Gözlerin kayması = 33/10
Gözlerinde perde olanlar = 2/7 45/23 
Gözlerinden sakınmak = 24/30 24/31
Gözlerinin içinin dışarıya fırlayacağı gün = 14/42
Gözleriyle sürçtürüp kaydırmak = 68/51
Gözü aydın olmak / -dınlanmak = 20/40 28/9 28/13 25/74
Gözü iki kere döndürmek = 67/4
Gözün bugün keskindir = 50/22
Gözünü döndürmek = 6/110 33/19 67/3 67/4
Gözünü dikme = 15/88 20/131
Gözyaşı = 2/30 5/83 9/92
Grup = 3/69 3/72 3/78 3/122 3/154 4/81 4/102 4/113 5/56 6/65 6/81 6/159 7/30 7/87 8/7 9/66 11/17 11/24 12/8 12/14 15/10 18/12 19/37 19/69 19/73 23/53 23/91 24/2 24/11 26/184 28/4 30/32 33/13 33/20 33/22 35/6 37/83 40/5 40/30 42/13 42/14 43/65 46/29 49/9 49/13 58/19 58/22 61/14 73/20
Gurbet = 59/3
Gücü Yeten = 2/20 2/106 2/109 2/148 2/284 3/26 3/29 3/165 3/189 5/40 5/120 8/41 9/39 11/4 22/6 24/45 29/20 30/50 33/27 35/1 41/39 42/9 46/33 48/21 57/2 59/6 60/7 64/1 65/12 66/8 67/1 70/40 75/4 75/40 86/8
Güç yetirmek = 14/18 24/40 48/11 48/21 60/4
Gül = 55/37
Güldüren ve ağlatan = 53/43
Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz = 53/60
Gülmek = 9/82 11/71 23/110 27/19 43/47 53/43 53/60 80/39 83/29 83/34
Gümüş = 3/14 9/34 18/19 43/33 76/15 76/16 76/21
Gümüş parçası = 18/19
Gün = 1/4 2/48 2/65 2/85 2/113 2/123 2/174 2/196 2/203 2/212 2/234 2/254 2/259 2/281 3/9 3/25 3/30 3/41 3/55 3/72 3/77 3/106 3/155 3/161 3/166 3/180 3/185 3/194 4/42 4/47 4/87 4/109 4/136 4/141 4/154 4/159 4/162 5/36 5/64 5/69 5/89 5/109 6/12 6/15 6/16 6/22 6/31 6/73 6/141 7/8 7/32 7/54 7/59 7/163 7/167 7/172 8/16 9/3 9/25 9/35 9/108 10/3 10/15 10/28 10/45 10/60 10/93 11/3 11/7 11/8 11/26 11/60 11/65 11/66 11/84 11/98 11/99 11/105 14/18 14/31 14/41 14/42 14/44 14/48 14/49 15/35 15/36 16/25 16/27 16/63 16/80 16/84 16/87 16/89 16/92 16/124 17/13 17/14 17/58 17/62 17/71 17/97 18/19 18/47 18/52 18/99 18/100 18/105 19/15 19/33 19/39 19/95 20/59 20/100 20/101 20/102 20/104 20/124 21/47 21/104 22/9 22/17 22/55 22/56 22/69 23/16 23/101 23/100 23/113 24/24 24/25 24/37 25/24 25/25 25/26 25/27 25/59 25/69 26/38 26/82 26/87 26/88 26/135 26/155 26/156 26/189 27/65 27/83 27/89 28/41 28/42 28/61 28/62 28/65 28/66 28/71 28/72 28/74 29/13 29/25 29/36 29/55 30/4 30/12 30/14 30/43 30/56 31/33 32/4 32/5 32/14 32/25 32/29 33/21 33/44 33/66 34/40 35/14 37/20 37/21 37/33 37/144 38/16 38/26 38/53 38/78 38/79 38/81 39/13 39/15 39/24 39/31 39/47 39/60 39/67 40/9 40/15 40/16 40/18 40/27 40/30 40/32 40/33 40/46 40/49 40/51 40/52 41/9 41/10 41/12 41/19 41/40 42/7 42/45 42/47 43/65 44/10 44/40 44/41 45/17 45/26 45/27 45/34 46/5 46/20 46/21 50/30 50/34 50/38 50/39 50/41 50/42 50/44 51/12 51/13 52/9 52/11 52/13 52/46 54/6 54/19 55/29 55/39 56/50 56/56 57/4 57/12 57/13 58/6 58/7 58/18 60/3 60/6 64/9 66/8 68/39 68/42 69/7 69/15 69/16 69/17 69/18 70/4 70/8 70/26 70/44 73/14 73/17 74/9 74/46 75/1 75/6 75/10 75/12 75/13 75/22 75/24 75/30 76/7 76/10 76/11 76/27 77/13 77/14 77/15 77/19 77/24 77/28 77/34 77/37 77/38 77/40 77/45 77/47 77/49 78/17 78/18 78/38 78/39 78/40 79/6 79/8 80/34 80/37 80/38 80/40 82/15 82/17 82/18 82/19 83/5 83/6 83/10 83/11 83/15 86/9 88/2 88/8 89/23 89/25 90/14 99/4 99/6 100/11 101/4 102/8
Gün ağarması = 113/1
Günah = 2/58 2/85 2/158 2/173 2/181 2/182 2/188 2/198 2/203 2/206 2/217 2/219 2/229 2/230 2/233 2/234 2/235 2/236 2/240 2/276 2/282 2/283 3/11 3/16 3/31 3/135 3/147 3/178 3/193 4/2 4/20 4/23 4/24 4/25 4/48 4/50 4/101 4/102 4/107 4/111 4/112 4/128 5/2 5/3 5/12 5/18 5/29 5/45 5/49 5/62 5/63 5/93 5/107 6/6 6/31 6/120 6/164 7/33 7/100 8/52 8/54 9/102 12/29 12/97 14/10 16/25 17/15 17/17 20/100 24/11 24/29 24/58 24/60 24/61 25/58 25/68 26/14 28/78 29/40 31/15 33/5 33/51 33/55 33/58 33/71 35/18 38/17 38/19 38/28 38/30 38/44 39/7 39/53 40/3 40/11 40/21 40/55 42/37 44/44 45/7 46/31 47/19 48/2 49/11 49/12 51/59 52/23 53/32 53/38 55/39 56/25 56/46 58/8 58/9 59/15 60/10 61/12 64/5 65/9 67/11 68/12 71/4 71/27 75/5 76/24 81/9 82/14 83/7 83/12 91/14
Günahı / hataları yüklenmek = 20/100 29/12 33/58
Günahı faydasından büyük olmak = 2/219
Günahkar = 2/26 2/99 2/197 3/82 3/110 4/107 5/3 5/25 5/26 5/47 5/49 5/59 5/81 5/108 6/121 7/102 7/145 9/8 9/24 9/53 9/67 9/80 9/84 9/96 10/33 21/74 24/4 24/55 27/12 28/32 32/18 38/28 43/54 44/44 45/7 46/35 49/6 49/7 51/46 57/16 57/26 57/27 59/5 59/19 61/5 63/6 68/12 71/27 76/24 82/14 83/7 83/12
Günahların örtülmesi = 5/12
Günahlarını artırmaları için süre vermek = 3/178
Gündüz = 2/164 2/174 3/27 3/190 6/13 6/60 7/54 10/6 10/24 10/45 10/50 11/114 13/3 13/10 14/33 16/12 17/12 20/130 21/20 21/33 21/42 22/61 23/80 24/44 25/47 25/62 27/86 28/72 28/73 30/23 31/29 34/18 34/33 35/13 36/37 36/40 39/5 40/61 41/3741/38 45/5 46/35 47/6 71/5 73/7 73/20 78/11 91/3 92/2
Gündüzün iki kenarı / kenarları = 11/114 20/130
Güneş = 31/29 35/13 36/38 36/40 39/5 41/37 50/39 55/5 71/16 75/9 76/13 81/1 91/1
Güneş doğması = 15/73 20/130 26/60 38/18
Güneş dürüldüğünde = 81/1
Güneş için yere kapanan kavim = 27/24 41/37
Güneş ve ay dairede yüzerler = 21/33 36/40
Güneş ve ay hesaplamadır = 6/96
Güneş ve ay toplandığında = 75/9
Güneş ve ay için yere kapanmayın = 41/37
Güneşi kendimize çekeriz = 25/45 46
Güneşin batışı = 17/78 18/86 20/130
Güneşin batışı öncesinde = 20/130
Güneşin doğması = 6/78 15/73 18/90 20/130 26/60
Güneşin doğuşu öncesinde = 20/130
Gürültü = 19/90 21/102 25/12 41/16 41/26 54/19 69/6 80/33
Gürültü yapmak = 41/26
Güven = 6/81 6/82 41/40
Güvenilir = 7/68 12/54 26/107 26/125 26/143 26/162 26/178 26/193 27/39 28/26 44/18
Güvenli = 2/125 2/126 3/154 8/11 14/35 15/46 15/82 16/112 21/69 28/57 29/67 44/51 95/3 106/4
Güzel isimler = 17/110
Güzel örnek = 33/21 60/4 60/6
Güzellik = 2/201 3/14 3/120 4/78 5/93 6/154 6/160 7/131 7/168 9/50 9/107 10/26 13/22 16/6 16/62 16/122 16/125 18/86 18/104 21/101 25/70 27/46 27/89 28/54 28/77 29/7 29/8 33/29 33/52 39/10 41/34 41/50 42/23 53/31 55/60 92/6
Ha = 19/1
Haber = 2/31 2/33 3/15 3/44 3/49 5/14 5/27 5/48 5/60 5/105 6/5 6/34 6/60 6/108 6/143 6/159 6/164 7/101 8/58 9/64 9/70 9/94 9/105 10/18 10/23 11/49 11/100 11/120 12/15 12/36 12/37 12/45 12/102 13/33 14/9 15/49 15/51 17/17 18/78 18/103 20/9 20/99 22/72 24/64 26/6 26/221 27/7 27/22 28/3 28/29 28/66 29/8 30/48 31/15 31/23 31/29 33/20 33/60 34/7 35/14 38/21 39/7 41/50 43/70 49/6 47/31 51/24 53/36 54/4 54/28 58/6 58/7 62/8 64/5 64/7 66/3 75/13 78/2 85/17 88/1 99/4
Haber sözü = 20/9 85/17 88/1
Haber vermek = 2/31 2/33 3/15 3/49 5/14 5/48 5/60 5/105 6/60 6/108 6/143 6/159 6/164 8/58 9/64 9/94 9/105 10/18 10/23 12/15 12/36 12/37 12/45 13/33 15/49 15/51 18/78 18/103 22/72 24/64 26/221 29/8 31/15 31/23 34/7 35/14 39/7 41/50 53/36 54/28 58/6 58/7 62/8 64/7 66/3 75/13
Haberci = 2/61 2/91 2/136 2/177 2/213 2/247 2/248 3/21 3/39 3/68 3/79 3/80 3/81 3/84 3/112 3/146 3/161 3/181 4/69 4/155 4/163 5/15 5/20 5/41 5/44 5/46 5/81 6/67 6/89 6/112 7/94 7/157 7/158 8/24 8/41 8/64 8/65 8/67 8/70 9/61 9/73 9/113 9/117 10/47 17/55 19/30 19/41 19/49 19/51 19/53 19/54 19/56 19/58 22/52 25/31 29/27 33/1 33/6 33/7 33/13 33/28 33/30 33/32 33/38 33/40 33/45 33/50 33/53 33/56 33/59 36/14 37/112 39/69 43/6 43/7 45/16 49/2 57/26 60/12 65/1 66/1 66/3 66/8 66/9
Haberci inananlar için nefislerinden evvel gelir = 33/6
Haberciler ve melekler Rab değilerdir = 3/80
Habercilere ihanet eden kadınlar = 66/10
Habercileri aralarında ayırmayız = 2/136 3/84 4/152
Habercileri öldürmek = 2/61 2/87 2/91 3/183 4/155
Habercilerin arasının kesilmesi = 5/19
Habercilerin bazılarını bazılarına üstün kıldık = 17/55
Habercilerin bazısına inanıp bazısını inkar ederler = 4/150
Habercilerin sonuncusu = 33/40
Haberciye helal kılınan kadınlar = 33/50
Haberdar = 2/234 2/271 3/153 3/180 4/35 4/94 4/128 4/135 5/8 6/18 6/73 6/103 9/16 11/1 11/111 17/30 17/96 18/21 22/63 24/30 24/53 25/58 25/59 27/88 31/16 31/34 33/2 33/34 34/1 35/31 42/27 48/11 57/10 58/3 58/11 58/13 59/18 63/11 64/8 67/14 100/11
Habersiz = 2/74 2/85 2/140 2/144 2/149 3/99 4/102 6/131 6/132 6/156 7/136 7/146 7/172 7/179 7/205 10/7 10/92 11/123 12/3 12/13 14/42 16/108 18/28 19/39 21/1 21/97 23/17 23/54 23/63 24/23 27/93 28/15 30/7 36/6 46/5 50/22 51/11 107/5
Hac = 2/158 2/189 2/196 2/197 3/97 9/3
Haccetmek = 3/97
Hacı = 9/19
Hafif = 7/9 7/189 19/98 23/103 101/8
Hafifletmek = 2/86 2/162 2/178 3/88 4/28 8/66 16/85 35/36 40/49 43/75
Hain = 4/105 8/58 22/38
Hainlik = 4/107 5/13 40/19
Hakem = 4/35 4/60 4/65 5/43 6/114
Hakim = 2/32 2/129 2/188 2/209 2/228 2/240 2/260 3/6 3/18 3/58 3/62 3/126 4/11 4/17 4/24 4/26 4/56 4/92 4/104 4/111 4/130 4/158 4/165 4/170 5/38 5/118 6/18 6/73 6/83 6/128 6/139 7/87 8/10 8/49 8/63 8/67 8/71 9/15 9/28 9/40 9/60 9/71 9/97 9/106 9/110 10/1 10/109 11/1 11/45 12/6 12/80 12/83 12/100 14/4 15/25 16/60 22/52 24/10 24/18 24/58 24/59 27/6 27/9 29/26 29/42 30/27 31/2 31/9 31/27 33/1 34/1 34/27 35/2 36/2 39/1 40/8 41/42 42/3 42/51 43/4 43/84 44/4 45/2 45/37 46/2 48/4 48/7 48/19 49/8 51/30 57/1 59/1 59/24 60/5 60/10 61/1 62/1 62/3 64/18 66/2 76/30 95/8
Hakim işler = 44/4
Hakimiyet = 16/99 16/100 17/65
Hakir = 2/90 3/178 4/14 4/37 4/102 4/151 7/166 8/18 11/31 17/22 22/18 26/4 31/6 33/57 34/14 43/52 44/30 45/9 58/5 58/16 68/10
Hakir ve açıklama yapamayan = 43/52
Haksızca = 2/61 3/154 5/77 6/151 7/146 40/75
Haksızca azmak = 5/77 7/33 10/23 42/42
Haksızca ferahlayıp şımarmak = 40/75
Haksızca kibirlenmek = 7/146 28/39 41/15 46/20
Haksızca öldürmek = 2/61 3/21 3/112 3/181 4/155 17/33
Hal = 33/62
Hal hal / safha safha yaratmak = 71/14
Hala = 4/23 24/61 33/50
Hala kızı = 33/50
Halef = 7/142 7/150 7/169 8/57 19/59 43/60 57/7
Halife = 2/30 6/165 7/69 7/74 7/129 10/14 10/73 24/55 27/62 35/39 38/26
Halis = 2/94 6/139 7/29 7/32 10/22 16/66 29/65 31/32 33/50 38/46 39/2 39/3 39/11 39/14 40/14 40/65 66/8 98/5 
Halis kılmak = 2/94 7/29 10/22 29/65 31/32 39/2 39/11 39/14 40/14 40/65 98/5
Halis tevbe = 66/8
Halis yurt hatırlaması = 38/46
Halleri gelip geçenler = 2/134 2/141 3/137 3/144 7/38 13/6 13/30 15/13 24/34 41/25 46/17 46/18 46/21 48/23
Ham = 5/103
Hamal = 111/4
Haman = 28/6 28/8 28/38 29/39 40/24 40/36
Hapsedilmişler = 26/29
Hapsetmek = 4/15 26/29 103/1
Haram = 2/85 2/144 2/149 2/150 2/173 2/191 2/196 2/198 2/217 2/275 3/50 3/93 4/23 4/160 5/3 5/26 5/42 5/62 5/63 5/72 5/87 5/96 6/119 6/139 6/140 6/143 6/144 6/145 6/146 6/148 6/151 7/32 7/33 7/50 7/157 8/34 9/7 9/19 9/28 9/29 9/36 9/37 10/59 16/35 16/115 16/116 16/118 17/1 17/33 21/95 22/25 22/30 24/3 25/68 28/12 48/25 48/27 66/1 89/19
Haram kılınanların helal kılınması = 3/50 9/37 10/59 42/21
Haram kılmak = 2/85 2/275 3/50 3/93 4/23 4/160 5/3 5/26 5/72 5/87 5/96 6/140 6/143 6/144 6/146 6/148 6/151 7/32 7/33 7/50 7/157 9/29 9/37 16/35 16/115 16/118 17/33 22/30 25/68 28/12 66/1
Harap olmasına çabalamak = 2/114
Harb = 2/279 5/33 5/64 8/57
Harcadığı üzerine el ayalarını oğuşturanlar = 18/42
Harcadığını zarar addetmek = 9/98
Harcamak = 2/3 2/114 2/195 2/215 2/219 2/254 2/261 2/262 2/264 2/265 2/267 2/270 2/272 2/273 2/274 3/17 3/92 3/117 3/134 4/34 4/38 4/39 5/64 8/3 8/36 8/60 8/63 9/34 9/53 9/54 9/91 9/92 9/98 9/99 9/121 13/22 14/31 16/75 17/19 17/100 18/42 22/35 25/67 28/54 32/16 34/39 35/29 36/47 42/38 47/38 57/7 57/10 60/10 60/11 63/7 63/10 64/16 65/6 65/7
Hardal tanesi = 21/47 31/16
Harekete geçmek = 9/67 22/5
Hareketsiz = 25/45
Harun = 2/248 4/163 6/84 7/122 7/142 10/75 19/28 19/53 20/30 20/90 20/92 21/48 23/45 25/35 26/13 26/48 26/124 28/34 37/114 37/120
Harut = 2/102
Hasarlanmak = 2/27 2/64 2/121 3/85 3/149 5/5 5/30 5/53 6/12 6/20 6/31 6/140 7/9 7/23 7/53 7/90 7/92 7/99 7/149 7/178 8/37 9/69 10/45 10/95 11/21 11/47 12/14 16/109 19/39 23/34 23/103 27/5 29/52 39/15 39/63 39/65 40/78 40/85 41/23 41/25 42/45 45/27 46/18 58/19 63/9 67/4 79/12
Hasat / etmek = 6/141 10/24 11/100 12/47 50/9
Hasat edip kökü kesmek = 20/61
Hasımlar = 16/4 36/77 38/21 38/22 43/58
Hasımlaşmak / tartışmak = 3/44 36/49 39/31 50/28
Hasımlık = 38/69 43/18 38/69 43/18
Hasır = 17/8
Hasret = 2/167 2/196 3/17 3/156 22/11 35/8 69/50
Hasta = 2/184 2/185 2/196 4/102 5/6 
Hastalık = 2/10 5/52 8/49 9/125 22/53 24/50 33/12 33/32 33/60 47/20 47/29 74/31
Haşer = 7/133
Hata / -lı = 2/182 2/286 4/92 4/112 12/29 12/91 12/97 28/8 33/5 54/8 69/37 70/36 96/16
Hata etmek / yapmak = 2/182 2/286 12/91 33/5 54/8
Hatalarınızı yüklenelim diyen inkarcılar = 29/12
Hatırlama = 3/58 15/6 16/43 20/14 20/42 20/113 21/48 21/50 21/105 25/29 36/69 37/168 38/43 38/49 38/87 39/21 43/36 44/13 51/55 54/17 54/22 54/25 54/32 54/40 68/52 69/12 69/48 73/19 74/49 76/29 80/4 89/23
Hatırlama sahipleri = 16/43 21/7 
Hatırlamak = 2/40 2/47 2/63 2/122 2/152 2/198 2/200 2/203 2/221 2/231 2/235 2/239 3/103 3/135 3/191 4/103 4/142 5/4 5/7 5/11 5/20 6/68 6/126 6/152 7/3 7/26 7/57 7/69 7/74 7/86 7/171 7/201 8/26 8/45 8/57 11/114 12/85 13/19 14/6 14/25 16/13 16/90 17/46 20/34 20/44 21/36 21/60 22/36 24/1 24/27 26/227 28/43 28/46 28/51 32/22 33/9 33/21 33/34 33/35 33/41 35/3 35/37 37/3 39/9 39/27 40/44 44/58 51/49 62/10 74/55 74/56 79/35 80/4 87/10 87/15 88/21 89/23
Hatırlamaktan habersizler = 18/28
Hatırlamaya koruyucu / gözetici olacağız = 15/9
Hatırlamaya yetecek ömür vermedik mi? = 35/37
Hatırlamayı unuttular = 12/42 23/110 25/18 58/19 
Hatırlatılanları unuttuklarında onlara her şeyin kapısını açtık = 6/44
Havari = 3/52 5/111 5/112 61/14
Havra = 22/40
Havuzlar gibi çanaklar = 34/13
Hayat = 2/85 2/86 2/96 2/179 2/204 2/212 3/14 3/117 3/185 4/74 4/94 4/109 6/29 6/32 6/70 6/130 6/162 7/32 7/51 7/152 8/24 8/42 9/38 9/55 10/7 10/23 10/24 10/64 10/70 10/88 10/98 11/15 13/26 13/34 14/3 14/27 16/97 16/107 17/75 18/28 18/45 18/46 18/104 20/72 20/97 20/131 23/33 23/37 24/33 24/61 25/3 28/60 28/79 29/25 29/64 30/27 31/33 33/28 35/5 36/33 39/26 40/39 40/51 41/16 41/31 42/36 43/32 43/35 45/24 45/35 46/20 47/36 53/29 57/20 67/2 69/21 79/38 87/16 89/24 101/7
Hayat vermek = 8/24 25/3 36/33
Haydi gel = 12/23 58/8
Hayır ( İyilik ) = 2/103 2/158 2/180 2/184 2/269 3/26 3/145 4/19 4/114 6/17 6/158 8/23 8/70 10/107 11/31 16/76 17/11 19/76 22/11 22/36 22/77 24/33 33/19 41/49 46/11 50/25 55/70 68/32 70/21 70/41 99/7
Hayır ( Olumsuzluk ) = 4/49 4/65 37/151 70/15 70/39 74/16 74/32 75/20 75/26 78/4 78/5 80/11 89/17 89/21 96/6 102/3 104/4
Hayırlara koşmak / ilerlemek / -da yarışmak = 2/148 3/114 5/48 21/90 23/61 35/32
Hayırlarda koşarak yarışanlar = 3/114 23/61
Hayırlı = 2/54 2/61 2/105 2/106 2/110 2/184 2/197 2/215 2/220 2/221 2/263 2/271 2/272 2/273 2/280 3/15 3/30 3/54 3/110 3/115 3/150 3/157 3/178 3/180 3/198 4/25 4/46 4/59 4/77 4/127 4/128 5/114 6/32 6/57 7/12 7/26 7/85 7/87 7/89 7/155 7/169 8/19 8/30 8/70 9/3 9/41 9/61 9/74 9/88 9/109 10/58 10/109 11/84 11/86 12/39 12/57 12/59 12/64 12/80 12/109 16/30 16/96 16/26 17/35 18/36 18/40 18/44 18/46 18/81 18/95 19/73 19/76 20/73 20/131 21/73 21/89 22/30 22/58 23/29 23/56 23/72 23/109 23/118 24/11 24/27 24/60 25/10 25/15 25/24 27/36 27/59 27/89 28/26 28/60 28/80 28/84 29/16 30/28 34/29 37/62 38/47 38/48 38/76 41/40 42/36 43/32 43/52 43/58 44/37 47/21 49/5 49/11 54/43 55/70 58/12 61/11 62/9 62/11 64/16 73/20 87/17 93/4 97/3 98/7
Haykırış = 11/106
Haykırmak = 2/171
Hayvan = 3/14 4/119 5/1 5/4 5/95 5/103 6/136 6/138 6/139 6/142 6/145 7/179 10/24 16/5 16/66 16/80 20/54 22/18 22/28 22/30 22/34 23/21 25/44 25/49 26/133 32/27 35/28 36/71 37/107 39/6 40/79 42/11 43/12 47/12 79/33 80/32 81/5
Hayvanlar gibidirler = 7/179 25/44
Hayvanların kulaklarını kesip yaratışı değiştirmek  = 4/119
Hazırlamak = 2/24 3/30 3/131 3/133 4/18 4/37 4/93 4/102 4/161 9/46 9/89 9/100 12/31 17/10 18/29 18/102 22/26 23/98 25/11 25/37 28/61 30/16 30/44 33/8 33/29 33/31 33/35 33/44 33/57 33/64 36/32 36/53 36/75 37/57 37/127 37/158 48/6 48/13 58/15 65/10 67/5 76/4 76/31 81/14
Hazırlanmış olmak = 23/98 28/61 37/127
Hazırlık = 4/71 4/102
Hazine = 6/50 11/12 11/31 12/55 15/21 17/100 18/82 25/8 26/58 28/76 38/9 52/37 63/7
Hazneleyiciler = 15/22
Haznetmek = 9/34 9/35
Hediye = 2/196 5/2 5/95 5/97 24/61 27/35 27/36 48/25
Helak etmek / olmak = 2/205 3/117 3/118 3/141 3/170 4/176 5/17 6/6 6/26 6/47 6/131 7/4 7/129 7/155 7/164 7/173 8/42 8/54 9/42 10/13 11/34 11/117 12/85 14/13 14/28 15/4 17/16 17/17 17/58 17/81 17/102 18/6 18/59 19/74 19/98 20/128 20/134 21/6 21/9 21/95 22/45 23/48 25/13 25/14 25/18 25/39 25/65 26/139 26/208 27/49 28/43 28/58 28/59 28/78 28/88 29/31 32/26 36/31 37/47 37/56 38/3 39/68 42/34 43/8 44/37 45/24 46/27 46/35 47/10 47/13 48/12 49/7 50/36 53/50 54/51 67/28 69/5 69/6 69/29 71/28 77/16 90/6
Helal / Helal kılmak = 2/168 2/187 2/228 2/229 2/230 2/275 3/50 3/93 4/19 4/24 4/160 5/1 5/4 5/5 5/87 5/88 5/96 7/157 8/69 9/37 10/59 16/114 16/116 22/30 33/50 33/52 60/10 66/1 89/19
Helva = 2/57 7/160 20/80
Hendek = 85/4
Hepsi / -ni = 2/25 2/31 2/116 2/145 2/164 2/266 2/285 3/7 3/25 3/93 3/119 3/154 4/33 4/78 4/91 4/95 4/130 4/140 4/172 5/36 6/22 6/84 6/85 6/86 6/128 6/132 7/38 7/46 8/54 10/28 10/99 11/6 11/20 11/123 13/18 13/42 15/30 15/39 15/43 15/59 15/92 17/20 17/36 17/38 17/71 17/103 18/99 19/49 19/93 19/95 20/56 21/33 21/72 21/79 21/85 21/93 21/99 25/39 27/87 28/48 29/40 30/26 31/10 31/29 33/51 34/40 35/12 35/13 36/32 36/40 38/14 38/19 38/37 38/48 38/73 38/85 39/5 43/12 43/35 50/14 54/42 54/53 55/52 57/10 104/1
Her çığlığı üzerlerine sananlar = 63/4
Her göğe işini vahyetti = 41/12
Her nefise yönlendirme vermedik = 32/13
Her şehrin büyüklerini o şehrin suçluları yaptık = 6/123
Her tepeye ayet bina edip abesle iştigal edersiniz = 26/128
Her topluluğa uyarıcı resul gönderdik = 10/47 35/24
Her topluluk için ibadet usülü oluşturduk = 22/34 22/67
Her topluluk kendi kitabına çağırılır = 45/28
Her yıl bir veya iki kere sınandıklarını görmezler mi? = 9/126
Her şeyden iki eş yarattık = 51/49
Her şeye gücü yeten = 2/20 2/106 2/109 2/148 2/259 2/284 3/26 3/29 3/165 3/189 4/133 4/149 5/17 5/19 5/40 5/120 6/17 6/37 6/65 8/41 9/39 11/4 16/70 16/77 17/99 22/6 22/39 23/18 23/95 24/45 25/54 29/20 30/50 33/27 35/1 35/44 36/81 41/39 42/9 42/29 42/50 46/33 48/21 57/2 59/6 60/7 64/1 65/12 66/8 67/1 70/40 75/4 75/40 86/8
Her şeyi adet olarak saydık / kitapta saydık = 36/12 72/28 78/29
Her şeyi konuşturan Allah = 41/21
Her şeyi ölçü ile yarattık = 54/49
Hesaba çekmek = 2/284
Hesap = 2/202 2/206 2/212 2/284 3/19 3/27 3/37 3/173 3/199 4/6 4/86 5/4 6/52 6/62 6/69 6/96 9/59 10/5 13/18 13/21 13/40 13/41 14/41 14/51 17/12 17/14 18/12 21/1 21/47 23/113 23/117 24/38 24/39 26/113 29/4 33/39 38/16 38/26 38/39 38/53 39/10 39/38 39/47 40/17 40/27 40/40 55/5 55/31 58/8 59/2 65/8 69/20 69/26 78/27 78/36 84/8 88/26
Hesap etmek = 3/173 4/6 5/4 9/59 29/4 33/39 59/2
Hesaplamak = 2/202 3/19 3/199 4/86 6/62 14/51 17/14 40/17
Hesaplayan = 17/14 21/47
Hesap günü = 38/16 38/26 38/53 40/27
Hesaplamak = 6/96
Hesapsız = 38/39
Hesapsızca rızıklandırmak / vefa etmek = 2/212 3/27 3/37 24/38 39/10 40/40
Heves = 2/120 2/145 4/135 5/48 5/49 5/77 6/56 6/119 6/150 7/176 12/24 13/37 18/28 20/16 23/71 25/43 28/50 30/29 38/26 42/15 45/18 45/23 47/14 47/16 53/3 53/23 54/3 79/40
Hevesinden konuşmaz = 53/3
Hevesine ine tabi olan = 2/120 2/145 5/48 5/49 5/77 6/150 7/176 13/37 18/28 20/16 23/71 28/50 30/29 38/26 42/15 45/18 47/14 47/16 54/3
Heveslere tabi olmayın = 2/120 2/145 4/135 5/48 5/49 5/77 6/56 6/150 7/176 13/37 18/28 20/16 23/71 28/50 30/29 38/26 42/15 45/18 47/14 47/16 53/23 54/3
Heveslerini ilah edinenler = 25/43 45/23
Hevesleriyle insanları saptırırlar = 6/119
Heyet = 42/38
Heykel = 7/148
Hezimet / -e uğramak = 2/151 5/52 48/6
Hıçkırıkla nefes vererek inleme = 11/106
Hırsız = 5/38 12/70 12/73 12/81 15/18 60/12
Hırslı = 2/96 70/19
Hıtta = 2/58 7/161
Hıyanet = 8/58 8/71
Hızlı = 2/202 3/19 3/199 5/4 6/62 6/165 7/167 10/21 13/41 14/51 24/39 40/17 70/43
Hicr = 15/80
Hicret = 4/89 4/97 4/100 8/72 8/74 8/75 9/20 16/41 16/110 22/58 33/50
Hiç faydalanıp gani olmamışlar gibi = 10/24 11/68 11/95
Hiçbir şey olmadan mı yaratıldılar? = 52/35
Hiddet = 9/63 12/85 35/39 40/10 40/35 68/25
Hikaye = 7/176 11/100 12/3 12/111 18/13 18/64 23/44 28/25
Hilaller = 2/189
Hile / -kar = 3/54 3/120 3/121 4/36 6/123 6/124 9/48 13/33 13/42 14/46 16/26 16/45 16/127 20/39 27/50 27/70 31/18 34/33 35/10 40/45 83/1 86/15 86/16
Hissetmek = 3/52 9/50 19/98 20/67 21/12
Hitab = 25/63
Hitab etmek = 25/63
Hizmet etmek = 24/32 39/3
Hizmetçiler = 24/32
Hizmete almak = 2/164
Hakir eden azab = 4/14 4/37 4/102 4/151 22/57 33/57 44/30 58/5 58/16
Hoş = 20/96 55/12 56/89 69/21
Hoş kokulu = 55/12 56/89
Hoşgörmek = 2/109 5/13 15/85 24/22 43/89 64/14
Hoşgörü = 2/109
Hoşlanmadığınız şeyde hayır olabilir, hoşlandığınız şeyde kötülük olabilir = 2/216 4/19
Hoşlanmak = 2/120 4/19 5/59 5/70 6/113 8/5 8/8 9/24 9/32 9/33 9/48 9/53 9/83 10/82 16/62 16/106 21/28 23/70 40/14 43/71 46/15 57/20 61/8 61/9 63/4 72/27
Hoşlanmamak = 2/87 2/120 2/216 4/19 5/59 5/70 8/5 8/8 9/24 9/32 9/33 9/48 9/53 9/83 10/82 16/62 16/106 21/28 23/70 40/14 43/71 46/15 49/7 61/8 61/9 63/4
Hoşnut = 2/144 19/55 20/84 20/130 30/57 33/51 41/24 88/9 89/28 92/21 93/5 101/7
Hoşuna gitmek / -memek = 2/87 2/204 4/3 5/100 48/29
Hud = 7/65 11/89
Hududu aşmak / aşanlar = 2/61 2/65 2/173 2/178 2/190 2/194 2/217 2/231 3/112 4/154 5/78 5/87 5/94 5/95 5/107 6/119 6/145 7/55 7/163 9/10 10/74 16/115 23/7 26/166 70/31 83/12
Hudut = 2/190 2/229 2/230 4/13 9/97 58/4 68/12
Huneyn = 9/25
Hurma = 2/266 6/99 6/141 13/4 16/11 16/67 17/91 18/32 19/23 19/25 20/71 23/19 26/148 35/13 36/34 36/39 50/10 54/20 55/11 55/68 59/5 69/7 80/29 111/5
Hurma dalı = 36/39
Hurma ile çekirdeği arasındaki zar = 35/13
Hurma kütükleri = 20/71 54/20 69/7
Hurma lifinden ip = 111/5
Huruf ayetleri = 2/1 3/1 7/1 10/1 11/1 12/1 13/1 14/1 15/1 19/1 20/1 26/1 27/1 28/1 29/1 30/1 31/1 32/1 36/1 38/1 40/1 41/1 42/1 42/2 43/1 44/1 45/1 46/1 50/1 68/1
Hutame = 104/4 104/5
Hüdhüd = 27/20
Hükmetmek = 2/213 3/55 4/58 4/105 4/141 5/25 5/42 5/44 5/45 5/47 5/48 5/49 5/95 7/87 10/31 10/35 10/49 10/93 11/110 13/41 16/73 16/75 17/4 20/72 21/112 22/56 27/78 29/17 33/36 34/14 34/22 35/13 36/71 57/25 60/10 68/39
Hüküm = 2/102 2/113 2/246 2/247 2/248 2/251 2/258 3/23 3/137 4/140 5/20 5/50 6/57 6/62 6/75 6/89 6/136 7/20 7/22 10/19 10/47 10/54 10/109 12/22 12/40 12/43 12/50 12/54 12/67 12/72 12/76 12/80 13/16 13/37 15/42 16/22 16/59 16/124 18/79 18/110 19/12 19/39 19/71 20/72 21/74 21/78 21/79 22/56 22/69 23/116 24/42 24/48 24/51 25/2 25/26 26/21 26/83 28/14 28/70 28/88 29/4 35/13 35/36 37/154 38/22 38/26 39/3 39/46 39/69 39/75 40/12 40/20 40/48 40/78 41/45 42/14 42/21 43/77 45/17 45/21 68/36 77/38
Hükümdar = 2/102 2/246 2/247 2/248 2/251 2/258 5/20 6/75 12/43 12/50 12/54 12/72 12/76 18/79 22/56 23/116 24/42 25/2 25/26 35/13 54/55
Hür = 4/25 4/92 5/89 16/6
Hürmet ayı = 2/194 5/2 5/97 9/5
Hürmet evi = 5/2 5/97 14/37
Hüzünlenmek / -dirmek = 2/38 2/62 2/112 2/262 2/274 2/277 3/139 3/153 3/170 3/194 5/41 5/69 6/33 6/48 7/35 7/49 10/62 10/65 11/39 11/78 11/93 12/13 15/69 15/88 16/127 19/24 20/40 21/103 26/87 27/70 28/7 28/13 29/33 31/23 33/51 36/76 39/40 39/61 41/16 41/30 43/68 46/13 58/10 66/8
Isırmak = 3/119 25/27
Islık çalmak = 8/35
Israr = 2/273
Israr etmek = 3/135 45/8 56/46 71/7
Issız = 2/259 14/43 18/42 22/45 27/52 101/9
İade etmek = 3/75 4/86
İbadet usülü = 2/128 22/34 22/67
İblis = 2/34 7/11 15/31 15/32 17/61 18/50 20/116 26/95 34/20 38/74 38/75
İbrahim = 2/124 2/125 2/126 2/127 2/130 2/132 2/133 2/135 2/136 2/140 2/258 2/260 3/33 3/65 3/67 3/68 3/84 3/95 3/97 4/54 4/125 4/163 6/74 6/75 6/83 6/161 9/70 9/114 11/69 11/74 11/75 11/76 12/6 12/38
İbret = 2/66 3/13 12/111 16/66 17/102 23/21 24/44 59/2 79/26
İbrikler = 56/18
İçecek = 2/259 78/24
İçimi kolay = 16/66
İçki = 16/67
İçmek = 2/60 2/249 2/259 6/70 7/160 10/4 12/70 16/10 16/69 18/29 23/33 36/73 37/67 38/51 54/28 56/54 56/55 76/5 76/6 78/24
İdare etmek = 2/164 2/282 4/34 25/67
İdrak etmek = 4/11 6/103 7/38 10/16 10/90 12/45 21/109 21/111 26/61 31/34 42/17 45/32 46/9 65/1 69/3 69/26 72/10 72/25 74/27 77/14 80/3 82/17 82/18 83/8 83/19 86/2 90/12 97/2 101/3 101/10 104/5
İdris = 19/56 21/85
İfa etmek / edenler = 2/177 13/20 76/7
İffetliler = 2/273 4/24 4/25 24/60
İflah / olanlar = 2/5 2/189 3/104 3/130 3/200 5/35 5/90 5/100 6/21 6/135 7/8 7/69 7/157 8/45 9/88 10/17 10/69 10/77 12/23 16/116 18/20 20/64 20/69 22/77 23/1 23/102 23/117 24/31 24/51 28/37 28/67 28/82 30/38 31/5 58/22 59/9 62/10 64/16 87/14 91/9
İfrit = 27/39
İftira = 4/20 4/112 24/4 24/6 24/16 24/23 25/4 34/43 45/7 46/28 60/12
İftira etmek = 24/4 24/6 24/23 46/28
İftiracı = 45/7
İğne deliği = 7/40
İğrenç = 4/22 17/38 61/3
İhanet / etmek = 8/27 8/71 12/52 66/10 89/16 66/10 89/16
İhram / -lı = 5/1 5/2 5/95 5/96
İhtilaf / etmek = 2/80 2/113 2/164 21/176 2/213 2/253 3/9 3/19 3/55 3/105 3/190 3/194 4/157 5/48 5/89 6/164 8/42 9/77 9/120 10/6 10/19 10/93 11/88 11/110 11/118 13/31 14/22 14/47 16/39 16/64 16/92 16/124 19/37 20/58 20/86 20/87 20/97 22/47 22/69 23/80 24/63 27/76 30/6 32/25 39/3 39/20 39/29 39/46 41/45 42/10 43/63 43/65 45/5 45/17 78/3
İhtilam / -a erişmiş / -erişmemiş = 24/58 24/59
İhtiyaç / -lık = 20/18 28/24 40/80 59/9 107/7
İhtiyar / -lık = 19/4 30/54
İkamet bahçeleri = 9/72 13/23 16/31 18/31 19/61 20/76 35/33 38/50 40/8 61/12 98/8
İkamet günü = 16/80
İki = 2/102 2/128 2/203 2/229 2/233 2/265 2/282 3/13 3/122 3/166 4/23 4/92 4/176 5/6 5/12 5/23 5/27 5/95 5/106 5/116 6/38 6/81 6/143 6/144 6/156 7/20 8/7 8/48 8/66 9/40 9/52 9/101 9/126 11/24 11/40 11/114 13/3 13/14 16/76 17/4 17/12 18/12 18/32 18/82 18/83 18/86 18/93 18/94 18/96 19/73 20/63 21/31 23/27 23/47 24/45 25/53 27/61 28/15 28/23 28/27 28/32 28/48 28/54 31/14 33/4 33/30 33/31 33/68 34/15 34/16 35/12 36/14 38/22 40/11 41/9 41/12 43/31 49/9 51/49 53/9 53/45 55/17 55/31 55/46 55/50 55/52 55/54 55/62 55/64 55/66 57/28 58/4 65/2 66/10 67/475/39 90/8 90/9 90/10
İki adil kişi = 65/2
İki ay = 4/92 17/12 24/45 58/4
İki bahçe = 18/33 34/16 55/46 55/54 55/62 55/64
İki batı = 55/17
İki boynuzlu = 18/83 18/86 18/94
İki büyük şehirden bir adam = 43/31
İki çift eş / yarattık = 11/40 13/3 23/27
İki deniz = 18/60 25/53 27/61 35/12 55/19
İki deniz arasında perde / engel = 55/19-20 27/61
İki doğu = 43/38 55/17
İki dudak = 90/9
İki eş = 51/49 53/45 55/52 75/39
İki göz = 90/8
İki grup = 3/122 6/81 8/7 18/12 49/9
İki gün = 2/203 41/9 41/12
İki haberci = 36/14
İki hasım = 22/19 38/22
İki ilah edinmeyin = 16/51
İki insan = 23/47
İki kalp = 33/4
İki kanat = 6/38
İki kat / misli = 2/265 3/13 33/30 33/68
İki kat azap = 33/68
İki kere = 2/229 9/101 9/12617/4 28/54 33/31 40/11 67/4
İki kere azap = 9/101
İki kere boşamak = 2/229
İki kere bozgun = 17/4
İki kere diriltme = 40/11
İki kere öldürme = 40/11
İki kız = 4/23 4/176 28/27
İki kişinin ikincisi = 9/40
İki kul = 66/10
İki nasip = 57/28
İki pınar = 55/50 55/66
İki set = 18/93
İki sihir = 28/48
İki sihirbaz = 20/63
İki şahit = 2/282
İki topluluk = 3/13 3/166 4/88 6/156 8/48 26/61 55/31
İki varan = 50/17
İki yay = 53/9
İki yıl = 31/14
İki yol = 90/10
İkibin = 8/66
İkibin kişi = 8/66
İkili = 14/33 15/87 39/23
İkililerden yedi taneyi verdik = 15/87
İkili kitap = 39/23
İkişer = 4/3 34/46 35/1
İkiye ayrılmak = 4/88
İkiyüz = 8/65
İkiyüz kişi = 8/65 8/66
İkiyüzlü = 4/61 4/88 4/138 4/140 4/142 4/145 8/49 9/64 9/67 9/68 9/73 9/101 29/11 33/1 33/12 33/24 33/48 33/60 33/73 48/6 57/13 59/11 63/1 63/7 63/8 66/9
İkiyüzlülük = 3/167 9/77 9/97 9/101
İkram / -eden = 12/21 21/26 22/18 36/27 37/42 51/24 55/27 55/78 70/35 89/15 89/17
İlah = 2/133 2/163 2/255 3/2 3/6 3/18 3/62 3/80 4/87 4/102 4/171 5/73 5/116 6/19 6/46 6/74 6/102 6/106 7/59 7/65 7/73 7/85 7/127 7/138 7/140 7/158 9/31 9/129 10/90 11/14 11/50 11/53 11/54 11/61 11/84 11/101 13/30 14/52 15/96 16/2 16/22 16/51 17/22 17/39 17/42 18/14 18/15 18/110 19/46 19/81 20/8 20/14 20/88 20/97 20/98 21/21 21/22 21/24 21/25 21/29 21/36 21/43 21/59 21/62 21/68 21/87 21/99 21/108 22/34 23/23 23/32 23/91 23/116 23/117 25/3 25/42 25/43 25/68 26/29 26/213 27/26 27/60 27/61 27/62 27/63 27/64 28/38 28/70 28/71 28/72 28/88 29/46 35/3 36/23 36/74 37/4 37/35 37/36 37/86 37/91 38/5 38/6 38/65 39/6 40/3 40/37 40/62 40/65 41/6 43/45 43/58 43/84 44/8 45/23 46/22 46/28 47/19 50/26 51/51 52/43 59/22 59/23 64/13 71/23 73/9 114/3
İlah edinmek = 5/116 16/51 18/15 19/81 21/21 25/3 26/29 36/23 36/74
İlan etmek = 71/9
İleri atılmak = 38/6 91/12
İleri geçmek = 8/59 35/32
İleri gelenler = 2/246 7/60 7/66 7/75 7/88 7/907/103 7/109 7/127 10/75 10/83 10/88 11/27 11/38 11/97 12/43 23/24 23/33 23/46 26/34 27/29 27/32 27/38 28/20 28/32 28/38 37/8 38/6 38/69 43/46
İleri gitmek = 16/62 36/67 74/37
İleri süren = 4/60
İlgilenmek = 80/10
İlham etmek = 91/8
İlim = 2/32 2/120 2/145 2/247 3/7 3/18 3/19 3/61 4/162 5/109 6/80 6/100 6/108 6/119 6/143 6/144 6/148 7/7 7/52 10/93 12/22 12/68 12/76 13/37 16/25 16/27 16/70 17/107 18/65 18/68 18/91 19/43 20/98 21/74 21/79 22/3 22/5 22/8 22/54 22/71 27/15 27/42 27/66 27/84 28/14 28/78 28/80 29/49 30/29 30/56 31/6 31/20 34/6 38/69 40/42 40/83 42/14 43/20 43/61 44/32 45/17 45/23 45/24 46/4 47/16 48/25 53/30 58/11
İlim Rabb'in indindeki kitaptadır = 20/52
İlim sahipleri = 3/18
İlim üzerine saptırmak = 45/23
İlimde derinleşmek = 3/7 4/162
İlimsizce = 6/100 6/108 6/119 6/140 6/144 16/25 22/3 22/8 30/29 31/6 31/20 48/25
İlimsizce mücadele edenler = 22/3 22/8 31/20
İlk = 6/94 6/110 7/105 9/13 9/108 17/7 17/51 18/48 20/4 20/21 20/65 20/104 28/43 30/11 30/27 36/79 41/21 44/35 44/56 50/15 53/25 53/56 56/62 87/18
İlk ev = 3/96
İlk sahifeler = 87/18 
İlk yaratma = 6/94 17/51 18/48 21/104 41/21 50/15
İlliyin = 83/18
İlmen kuşatmak / kapsamak = 18/91 20/98 65/12
İlmi artırmak = 20/114
İlmi üzere verilmek = 39/49
İlminden gelmemiş olanı ağzıyla söylemek = 24/15
İlminden olmayanın peşine düşmemek = 17/36
İlmi sizde olmayan hakkında neden tartışırsınız = 3/66
İlmini kuşatıp kavramak / kavrayamamak = 2/255 10/39 18/68 20/110 27/84
İlyas = 6/85 37/123 37/130
İma etmek = 2/235
İmar etmek = 9/17 9/18 9/19 27/44 30/9 52/4
İmha etmek = 13/39 42/24
İmkan = 4/92 6/6 8/71 12/56 18/95 22/41 28/6 39/39 46/26 58/4 74/14
İmkanları ona yaydım da sonra artırmamı ümit eder = 74/14 74/15
İmran = 3/33 3/35 66/12
İmrenmek = 9/55 9/85
İmtina etmek = 96/15
İnananlar = 2/3 2/4 2/8 2/9 2/13 2/14 2/25 2/26 2/41 2/62 2/76 2/82 2/85 2/88 2/91 2/93 2/97 2/104 2/121 2/126 2/136 2/137 2/153 2/165 2/172 2/177 2/178 2/183 2/208 2/212 2/214 2/218 2/223 2/228 2/232 2/248 2/249 2/253 2/254 2/256 2/257 2/264 2/267 2/277 2/278 2/282 2/285 3/7 3/16 3/28 3/49 3/52 3/53 3/57 3/68 3/72 3/81 3/84 3/99 3/100 3/102 3/110 3/114 3/118 3/121 3/122 3/124 3/130 3/139 3/140 3/141 3/149 3/152 3/156 3/160 3/164 3/166 3/171 3/175 3/179 3/193 3/199 3/200 4/19 4/29 4/43 4/47 4/51 4/57 4/59 4/60 4/71 4/76 4/84 4/94 4/103 4/115 4/122 4/124 4/135 4/136 4/137 4/139 4/141 4/144 4/146 4/147 4/150 4/152 4/159 4/162 4/170 4/171 4/173 4/175 5/1 5/2 5/6 5/8 5/9 5/11 5/12 5/23 5/35 5/43 5/51 5/53 5/54 5/56 5/57 5/59 5/69 5/82 5/83 5/87 5/88 5/90 5/93 5/94 5/95 5/101 5/105 5/106 5/111 6/27 6/48 6/54 6/92 6/109 6/111 6/118 6/154 7/2 7/32 7/42 7/75 7/76 7/85 7/86 7/87 7/88 7/96 7/101 7/121 7/123 7/126 7/132 7/134 7/143 7/153 7/156 7/158 7/185 8/1 8/2 8/4 8/5 8/12 8/15 8/17 8/19 8/20 8/24 8/27 8/29 8/45 8/62 8/64 8/65 8/72 8/74 9/13 9/14 9/16 9/19 9/20 9/23 9/26 9/28 9/34 9/38 9/41 9/44 9/51 9/61 9/62 9/86 9/88 9/99 9/105 9/107 9/111 9/112 9/113 9/119 9/122 9/123 9/124 9/128 10/2 10/4 10/9 10/40 10/51 10/57 10/63 10/78 10/84 10/87 10/90 10/98 10/99 10/103 10/104 11/17 11/23 11/29 11/40 11/53 11/58 11/66 11/86 11/94 11/120 12/57 12/103 13/28 13/29 13/31 14/11 14/23 14/27 14/41 15/77 15/88 16/72 16/97 16/99 16/102 17/9 17/82 17/107 18/2 18/30 18/80 18/88 18/107 19/73 19/96 20/70 20/71 20/73 21/6 21/88 22/14 22/17 22/23 22/38 22/50 22/54 22/56 22/77 23/38 23/47 23/58 23/109 24/2 24/3 24/17 24/19 24/21 24/27 24/31 24/47 24/51 24/55 24/58 24/62 26/8 26/47 26/49 26/51 26/67 26/102 26/103 26/114 26/118 26/121 26/139 26/158 26/174 26/190 26/199 26/227 27/42 27/53 27/77 27/81 28/10 28/47 28/52 28/53 28/67 29/7 29/9 29/10 29/11 29/12 29/26 29/44 29/46 29/47 29/52 29/58 29/67 30/4 30/15 30/45 30/47 30/53 31/8 32/15 32/19 33/6 33/9 33/11 33/22 33/25 33/37 33/41 33/43 33/47 33/49 33/50 33/53 33/56 33/59 33/69 33/70 34/4 34/20 34/31 34/52 35/7 36/25 36/47 37/29 38/24 38/28 40/7 40/25 40/35 40/40 40/51 40/58 40/84 41/8 41/18 41/44 42/15 42/18 42/22 42/26 42/36 42/45 43/69 44/12 45/3 45/6 45/14 45/21 45/30 46/11 46/31 47/2 47/3 47/7 47/11 47/12 47/20 47/33 47/36 48/12 48/18 48/20 48/26 48/29 49/1 49/2 49/6 49/9 49/10 49/11 49/12 49/15 51/35 51/55 52/21 57/7 57/8 57/13 57/16 57/19 57/21 57/27 57/28 58/9 58/10 58/11 58/12 58/22 59/2 59/9 59/10 59/18 60/1 60/10 60/11 60/13 61/2 61/10 61/11 61/13 61/14 62/9 63/3 63/8 63/9 64/2 64/8 64/9 64/11 64/13 64/14 65/11 66/4 66/6 66/8 66/11 67/29 69/41 72/2 72/13 74/31 77/50 83/29 83/34 84/25 85/7 85/11 90/17 95/6 98/7 103/3
İnananlar kardeştirler = 49/10
İnananların ilkleri = 26/51
İnancı kalbine süs yapmak = 49/7
İnanç = 2/108 2/109 2/143 3/86 3/90 3/100 3/106 3/167 3/173 3/193 4/25 5/5 6/82 6/158 8/2 9/23 9/66 9/124 10/9 10/98 11/75 16/106 20/91 30/56 32/29 33/22 40/10 40/28 40/85 42/52 48/4 49/7 49/11 49/14 49/17 52/21 58/22 59/10 74/31 60/10
İnanç ile inkarı satın alanlar = 3/177
İnançtan sonra günahkarlık ne kötüdür = 49/11
İnandık demek yetmez = 29/2 49/14
İnandık deyip inanmayanlar = 2/8 2/14 2/76 3/119 4/60 5/41 5/61 29/2 29/10 34/52 49/14
İnanmak = 2/13 2/41 2/85 2/88 2/91 2/121 2/137 2/228 2/256 3/52 3/72 3/81 3/102 3/110 3/114 3/179 3/186 3/193 4/47 4/51 4/55 4/136 4/137 4/147 4/150 4/159 4/162 4/170 4/171 4/173 4/175 5/12 5/57 5/69 5/93 5/111 6/48 6/92 6/109 6/111 6/118 6/154 7/87 7/96 7/101 7/134 7/158 7/185 8/72 9/61 9/86 9/99 10/40 10/51 10/98 10/99 11/17 12/17 13/28 16/72 17/107 18/88 21/6 23/47 24/62 28/52 29/47 29/67 32/15 40/7 45/6 46/31 47/36 49/13 51/54 57/7 57/28 58/22 60/1 61/11 63/3 64/8 64/9 64/11 65/11 67/29 72/13 77/50
İnanmayan kavim = 10/101 23/44 43/88
İnat etmek = 7/166 65/8 67/21 74/16
İnatçı = 2/204 4/117 11/59 14/15 19/97 37/7 50/24
İnatçı zorba = 11/59 14/15
İnceler = 22/27
İnci = 22/23 24/35 52/24 55/22 56/23 76/19
İncil = 3/3 3/48 3/65 5/46 5/47 5/66 5/68 5/110 7/157 9/111 48/29 57/27
İncir = 2/54 2/62 2/76 2/79 2/80 
İnd = 2/54 2/62 2/76 2/79 2/80 2/89 2/101 2/103 2/109 2/110 2/112 2/140 2/191 2/198 2/217 2/255 2/262 2/274 2/277 2/282 3/7 3/8 3/14 3/15 3/19 3/37 3/38 3/44 3/59 3/78 3/126 3/163 3/165 3/169 3/195 3/198 3/199 4/40 4/75 4/67 4/78 4/82 4/94 4/134 4/139 5/52 5/60 6/2 6/59 6/50 6/109 6/57 6/124 6/58 6/127 7/131 7/134 7/187 7/206 8/4 8/10 8/22 8/28 8/32 8/35 8/55 9/7 9/19 9/20 9/22 9/36 9/52 10/2 10/18 10/76 11/1 11/28 11/31 11/83 12/42 12/60 12/79 13/8 13/39 13/43 14/37 14/46 15/21 16/95 16/96 17/23 17/38 17/80 18/2 18/10 18/46 18/65 18/86 18/76 19/5 19/13 19/55 19/76 19/78 19/87 20/52 20/99 21/17 21/19 21/84 22/30 22/47 23/117 24/13 24/15 24/39 24/61 27/6 27/40 27/47 28/27 28/48 28/49 28/57 28/60 28/78 29/17 29/50 30/39 31/34 32/12 33/5 33/53 33/63 33/69 34/23 34/31 34/37 35/39 37/48 37/168 38/9 38/25 38/40 38/47 38/52 39/31 39/34 40/25 40/35 41/38 41/50 41/52 42/16 42/22 42/36 43/35 43/49 43/85 46/10 46/23 47/16 48/5 49/3 49/13 50/4 51/34 52/37 52/41 53/14 53/15 53/35 54/55 57/19 61/3 62/11 63/7 64/15 66/11 67/26 68/34 68/47 73/12 73/20 81/20 92/19 98/8
İndimizdeki yüce hakim ana kitap = 43/4
İndimizden ilim = 18/65
İndirilen = 2/4 2/91 2/102 2/285 3/72 3/84 3/124 3/199 4/60 4/162 5/59 5/64 5/66 5/67 5/68 5/81 5/83 7/2 7/3 7/157 13/19 15/6 29/46 39/55 46/30 47/2 57/16
İndirmek = 3/7 5/112 5/115 6/93 6/99 7/57 7/196 16/2 16/10 17/82 17/93 17/95 18/1 20/53 23/24 23/29 24/43 26/4 27/60 28/24 29/34 31/34 36/28 40/13 41/14 42/17 42/27 42/28 48/4 50/9 56/69 57/9
İnkar edenler hayvanların yediği gibi faydalanırlar = 47/12
İnkar etmek = 2/6 2/26 2/28 2/39 2/41 2/61 2/89 2/91 2/99 2/102 2/105 2/121 2/126 2/152 2/161 2/171 2/212 2/217 2/253 2/256 2/257 2/258 3/4 3/10 3/12 3/19 3/21 3/55 3/56 3/70 3/72 3/86 3/90 3/91 3/97 3/98 3/101 3/106 3/112 3/115 3/116 3/127 3/149 3/151 3/156 3/178 3/196 4/42 4/51 4/136 4/137 4/140 4/150 4/155 4/167 4/168 4/170 5/5 5/10 5/12 5/36 5/72 5/73 5/78 5/86 5/103 5/110 5/115 6/30 6/70 6/89 7/45 7/76 8/35 8/52 8/54 8/55 8/65 9/30 9/54 9/66 9/74 9/80 9/84 10/4 10/17 10/70 11/17 11/60 11/68 12/58 13/5 13/7 13/27 13/30 13/31 13/32 13/33 13/36 13/43 14/7 14/8 14/9 14/13 14/18 14/22 14/34 15/2 16/39 16/55 16/83 16/84 16/88 16/106 16/112 17/27 17/67 17/98 18/29 18/56 18/102 18/105 18/106 19/73 19/77 19/82 21/30 21/36 21/39 21/94 21/97 22/19 22/25 22/55 22/57 22/66 22/72 23/33 23/69 24/39 24/55 24/57 25/4 25/32 25/50 27/40 27/67 28/48 29/12 29/23 29/25 29/29 29/52 29/66 30/8 30/13 30/16 30/34 30/44 30/45 30/51 30/58 31/12 31/23 32/29 33/25 34/3 34/7 34/17 34/31 34/33 34/34 34/43 34/53 35/7 35/14 35/26 35/36 35/39 36/47 36/64 37/170 38/2 38/27 39/7 39/59 39/63 39/71 40/4 40/6 40/10 40/12 40/22 40/42 40/81 40/84 41/7 41/9 41/14 41/26 41/27 41/29 41/41 41/50 41/52 43/15 43/24 43/30 43/33 45/11 45/31 46/3 46/6 46/7 46/10 46/11 46/20 46/34 47/1 47/3 47/4 47/8 47/12 47/32 47/34 48/22 48/25 48/26 50/24 51/60 52/42 54/14 57/15 57/19 57/20 59/2 59/11 59/16 60/1 60/2 60/4 60/5 60/10 61/14 63/3 64/5 64/6 64/7 64/10 66/10 67/6 67/27 68/51 70/36 71/27 73/17 74/31 76/3 76/24 80/17 84/22 85/19 88/23 90/19 98/1 98/6
İnkarcılar = 2/19 2/24 2/34 2/89 2/90 2/98 2/104 2/191 2/217 2/250 2/254 2/264 2/276 2/286 3/13 3/28 3/32 3/91 3/131 3/141 3/147 4/18 4/37 4/101 4/102 4/139 4/140 4/141 4/144 4/151 4/161 5/3 5/17 5/44 5/54 5/57 5/67 5/68 5/80 5/102 6/1 6/7 6/25 6/122 6/130 7/37 7/50 7/66 7/90 7/93 7/101 8/7 8/12 8/14 8/15 8/18 8/30 8/36 8/38 8/50 8/59 8/73 9/2 9/3 9/17 9/26 9/32 9/37 9/40 9/49 9/55 9/68 9/73 9/85 9/90 9/120 9/123 9/125 10/2 10/86 11/7 11/19 11/27 11/42 12/37 12/87 13/14 13/35 13/42 14/2 16/27 16/83 16/107 17/8 18/100 25/55 30/45 39/3 60/10 60/13 61/8 64/2 66/7 66/9 67/20 67/28 69/50 70/2 71/26 74/10 74/31 76/4 80/42 83/34 83/36 86/17 109/1
İnkarcılar kavmi = 2/286 5/67 9/37 10/86 16/107 27/43
İnkarda yarışanlar = 3/176 5/41
İnkarı ve bozgunu size tiksindirici kıldı = 49/7
İnleme = 11/106 21/100
İnmek = 2/4 11/39 26/221 34/2
İnsan aceleci yaratılmıştır = 17/11 21/37
İnsan sözüdür = 74/25
İnsana benzer olarak dokunmak = 19/17
İnsana mı inanacağız / tabi olacağız ? = 21/3 23/47 54/24
İnsanlara eşyalarını eksiltmek = 11/85 26/183
İnsanlardan korkmayın benden korkun = 2/150 3/175 5/3 5/44 16/51
İnsanların aralarına sıkıntı ve vesvese sokmak = 17/53
İnsanların çoğunluğu bilmezler = 30/6 30/30 34/28 34/36 40/57 45/26
İnsanların çoğunluğu gerçek için isteksizdir = 21/24 23/70 43/78
İnsanların çoğunluğu günahkarlardır = 3/110 5/49 5/81 9/8 57/16 57/26 57/27
İnsanların çoğunluğu inanmazlar = 2/100 11/17 12/103 12/106 13/1 26/8 26/67 26/103 26/121 26/139 26/158 26/174 26/190 40/59
İnsanların çoğunluğu inkarcılardır / inkarda diretirler = 2/109 16/83 17/89 17/93 25/50 30/8
İnsanların çoğunluğu seni Allah yolundan döndürür / saptırır = 6/116 9/34
İnsanların çoğunluğu şükretmezler = 2/243 10/60 12/38 27/73 40/61
İnsanların eşyalarını eksiltmeyin = 7/85 11/85 26/183
İnsanların fitnesini Allah'ın azabı gibi addedenler = 29/10
İnşa etmek = 2/259 6/6 6/98 6/133 6/141 11/61 13/12 21/11 23/14 23/19 23/31 23/42 23/78 28/45 29/20 36/79 53/32 53/47 55/24 56/35 56/61 56/72 67/23
İntikam / almak = 3/4 5/95 7/126 7/136 9/74 14/47 15/79 30/47 32/22 39/37 42/41 43/25 43/41 43/55 44/16 47/4 85/8
İp = 3/103 3/112
İpek = 18/31 22/23 35/33 44/53 55/54 76/12 76/21
İplik = 2/187 16/92
İrem = 89/7
İri güzel gözlü huriler = 52/20
İri ve sık ağaçlı bahçe = 80/30
İrin = 14/16 38/57 69/36 78/25
İsa = 3/52 3/55 4/157 4/163 4/171 5/17 5/46 5/78 5/110 5/114 6/85 33/7 42/13 43/63 57/27 61/6 61/14
İsabet etmek = 2/156 2/264 2/265 2/266 3/117 3/120 3/146 3/153 3/165 3/166 3/172 4/62 4/72 4/73 4/78 4/79 5/52 5/85 5/106 6/124 7/131 7/156 8/25 9/50 9/51 9/52 9/90 9/120 10/107 11/81 11/89 12/56 13/13 13/31 16/34 22/11 22/35 24/43 24/63 28/47 30/36 30/48 31/17 38/36 39/51 40/28 42/30 42/39 42/48 48/18 48/25 49/6 57/22 64/11
İshak = 2/133 2/136 2/140 3/184 4/163 6/84 11/71 12/6 12/38 14/39 19/49 21/72 29/27 37/112 37/113 38/45
İsim = 2/31 2/33 3/36 7/71 7/18012/40 13/33 17/110 20/8 22/78 53/23 53/27 59/24 76/18
İsimlendirmek = 3/36 7/71 53/27 76/18
İsimleri öğretmek = 2/31 2/33
İskan = 2/35 6/13 7/19 7/161 14/14 14/45 17/104 23/18 27/86 28/58 65/6
İsmail = 2/125 2/127 2/133 2/136 2/140 3/84 4/163 6/86 14/39 19/54 21/85 38/48
İsraf / etmek = 3/147 4/6 5/32 6/141 7/31 17/26 17/33 18/28 20/127 24/43 25/67 39/53 40/69
İsrail = 3/93 19/58
İsrailoğulları = 2/40 /247 2/83 2/122 2/211 2/246 3/49 3/93 5/12 5/32 5/70 5/72 5/78 5/110 7/105 7/134 7/137 7/138 10/90 10/93 17/2 17/4 17/101 17/104 20/47 20/80 20/94 26/17 26/22 26/59 26/197 27/76 32/23 40/53 43/59 44/30 45/16 46/10 61/6 61/14
İsteksizler Zorlananlar = 8/5 9/48 9/54 11/28 23/70 43/78
İstemek = 1/5 2/26 2/45 2/60 2/61 2/89 2/111 2/153 2/158 2/184 2/185 2/198 2/228 2/233 2/253 2/273 3/30 3/47 3/83 3/108 3/145 3/152 3/155 3/159 3/170 3/171 3/172 3/176 4/20 4/24 4/26 4/27 4/28 4/29 4/34 4/35 4/44 4/60 4/62 4/88 4/91 4/108 4/134 4/150 5/1 5/3 5/6 5/17 5/29 5/37 5/41 5/48 5/49 5/91 6/57 6/58 6/125 7/45 7/56 7/128 8/5 8/8 8/9 8/62 8/67 8/71 8/72 9/6 9/23 9/32 9/44 9/45 9/46 9/48 9/53 9/54 9/55 9/60 9/69 9/83 9/85 9/86 9/93 9/107 10/11 10/50 10/51 10/107 11/15 11/28 11/34 11/79 11/88 11/107 12/25 12/41 12/51 12/68 13/11 13/15 14/34 16/1 16/37 16/40 16/84 17/16 17/18 17/19 17/52 17/103 18/28 18/29 18/77 18/79 18/81 18/82 19/31 19/84 20/41 20/63 20/86 21/17 21/70 22/14 22/22 22/25 22/47 22/59 23/7 23/24 24/58 24/59 24/62 25/21 25/62 26/35 26/204 27/14 27/72 28/5 28/15 28/18 28/19 28/26 28/27 28/79 28/83 29/53 29/54 30/38 30/39 32/20 33/17 33/33 33/50 34/43 36/23 36/82 37/98 38/6 38/31 38/75 39/4 39/38 40/31 41/11 41/17 41/24 42/18 42/20 43/78 46/17 46/24 48/11 48/15 51/14 51/19 51/57 53/29 57/13 57/14 72/10 74/31 74/52 75/5 76/9 80/5 85/16
İstememek = 2/185 3/108 5/6 5/41 7/88 8/5 9/44 11/15 11/28 11/88 28/19 28/27 40/31 42/20 51/14 51/57
İstidatı olmak / olmamak = 2/217 2/273 2/282 3/97 4/25 4/98 4/129 6/35 7/192 7/192 9/42 10/38 11/13 11/20 11/88 15/5 16/73 17/48 17/64 18/41 18/67 18/72 18/75 18/78 18/82 18/97 18/101 21/40 21/43 22/73 25/9 25/19 26/211 30/60 36/50 36/67 36/75 51/45 55/33 58/4 64/16 68/42
İstifli = 11/82 56/29
İstisna etmemek = 68/18
İsyan / etmek = 2/93 3/112 3/152 4/14 4/42 4/46 5/78 6/15 10/15 10/91 11/59 11/63 11/85 14/36 19/69 26/216 39/13 58/8 58/9 60/12 66/6 67/21 68/13 69/10 71/21 72/23 73/16
İş = 2/117 2/210 3/47 3/109 3/152 4/59 4/83 5/95 6/8 6/58 8/43 8/44 9/102 9/120 10/61 11/7 11/44 12/41 13/31 14/22 18/7 18/110 19/21 20/95 21/27 22/67 22/76 24/62 26/35 27/33 30/4 35/4 40/68 42/53 47/21 54/3 54/12 57/5 65/1 67/2 80/37
İş sahibi = 4/59 4/83
İşaret = 2/158 3/14 3/41 3/164 4/94 5/2 19/11 19/29 22/32 22/36 28/82 47/18 51/34 52/27 104/1
İşaretli = 3/14 3/125 11/82 11/83 51/33 51/34
İşi Allah'a havale etmek = 40/44
İşi bölüştürenler = 51/4
İşi çevirip yönetenler = 79/5
İşi israf olan = 18/28
İşimi Allah'a havale ederim = 40/44
İşin bitirilmiş olması = 6/8 6/58 19/21
İşkence = 94/23
İşkil = 9/45
İşler Allah'a döndürülür / döner = 2/210 3/109 8/44 11/123 22/76 32/5 35/4 42/53 57/5
İşleri aralarında heyettir = 42/38
İşleri aralarında kitaplara böldüler = 23/53
İşlerin günahını tadanlar = 64/5 65/9
İşlerin sonu Allah içindir = 22/41 31/22
İştah / -lanmak = 4/129 16/57 21/102 34/54 41/31 43/71 52/22 56/21 77/42
İşve = 4/128
İtaat = 2/116 2/184 2/238 2/285 3/17 3/32 3/50 3/100 3/132 3/149 3/168 4/13 4/34 4/46 4/59 4/64 4/69 4/80 4/81 5/7 5/92 6/116 6/121 8/1 8/20 8/46 9/71 16/120 18/28 20/90 21/3 23/34 24/31 24/47 24/51 24/52 24/53 24/54 24/56 25/52 26/108 26/110 26/126 26/131 26/144 26/150 26/151 26/163 26/179 29/8 30/26 31/15 33/1 33/31 33/33 33/35 33/48 33/66 33/67 33/71 40/18 41/11 43/54 43/63 47/21 47/26 47/33 48/16 48/17 49/7 49/14 54/4 58/13 59/11 64/12 64/16 66/5 66/12 68/8 68/10 71/3 76/24 81/21 89/27 96/19
İtaatle saygıda duran = 2/116 2/238 3/17 4/34 16/120 30/26 33/35 39/9 66/5
İtibarlı = 81/20
İtiraf = 2/249 9/102 40/11 67/11
İyi bilin ki = 2/12 2/13 2/214 6/62 7/54 7/131 9/49 9/99 10/66 11/5 11/8 11/18 11/60 11/68 11/95 13/28 16/25 16/59 24/64 37/151 41/54 42/5 42/18 42/45 42/53 58/18 58/19 58/22
İyi söz / söylemek İyi olmak = 2/235 2/263 4/5 4/8 19/14 19/32 47/21
İyi / güzel söz = 2/263 4/5 4/8 4/63 39/23 41/33 47/21
İyileştirmek / İyileştirenler = 2/11 2/160 2/182 2/220 2/224 2/228 3/49 3/89 4/16 4/35 4/114 4/128 4/146 5/110 6/48 6/54 7/35 7/56 7/85 7/142 8/1 10/81 11/88 11/117 16/119 21/90 24/5 26/152 27/48 28/19 33/71 42/40 46/15 47/2 47/5 49/9 49/10
İyiliği emredip kötülükten menedenler = 3/104 3/110 3/114 7/157 9/71 9/112 22/41 31/17
İyiliği emredip nefsini unutmak = 2/44
İyiliği emretmek = 2/44 3/104 3/110 3/114 7/157 7/199 9/71 9/112 22/41 31/17
İyiliğin tanımını içeren ayetler = 2/177 2/189 3/92
İyilik / yapmak = 2/25 2/58 2/62 2/82 2/83 2/112 2/177 2/178 2/180 2/189 2/195 2/228 2/229 2/231 2/232 2/233 2/234 2/236 2/241 2/277 3/57 3/92 3/120 3/134 3/148 4/6 4/19 4/25 4/36 4/40 4/57 4/114 4/122 4/124 4/125 4/128 4/129 4/173 5/2 5/5 5/9 5/13 5/69 5/85 5/93 6/84 6/151 7/42 7/56 7/95 7/156 7/161 9/50 9/67 9/91 9/100 9/107 9/120 10/4 10/9 10/26 11/11 11/23 11/114 11/115 12/22 12/36 12/40 12/56 12/78 12/90 13/6 13/29 14/23 16/30 16/97 16/128 17/7 17/9 17/23 18/2 1 8/30 18/46 18/88 18/104 18/107 19/60 19/76 19/96 20/75 20/82 20/112 21/35 21/94 22/14 22/23 22/37 22/50 22/56 23/51 23/100 24/55 25/70 25/71 25/72 26/227 27/19 28/14 28/67 28/77 28/80 29/7 29/9 29/58 29/69 30/15 30/44 30/45 31/3 31/8 32/12 32/19 33/6 33/31 34/4 34/11 34/37 35/7 35/37 37/80 37/105 37/110 37/113 37/121 37/131 38/24 38/28 39/34 39/58 40/40 40/58 41/8 41/33 41/46 42/22 42/23 42/26 45/15 45/21 45/30 46/15 47/2 47/12 48/29 51/16 52/28 55/60 55/70 60/8 60/12 64/9 65/2 65/6 65/11 77/44 84/25 85/11 95/6 98/7 103/3
İyilik / güzellik ürettiklerini sananlar = 18/104
İyilik eve arkasından gelmek değildir = 2/189
İyilikler kötülükleri giderir = 11/114
İyilikten menedenler = 9/67
İz  = 5/46 18/6 18/64 30/50 37/70 43/22 43/23 57/27
İzin istemek = 9/44 9/45 9/83 9/86 24/58 24/59 24/62 33/13
İzin vermek / -ilmek = 7/123 9/43 9/49 9/90 12/80 16/84 20/71 20/109 22/39 24/28 24/36 24/62 26/49 33/53 34/23 42/21 53/26 77/36 78/38
Kaba = 3/159 66/6 66/9 68/13
Kabak = 2/61 37/146
Kabarmak = 22/5 41/39 69/11
Kabe = 5/97
Kabile = 7/27 24/57 49/13
Kabir = 9/84 22/7 35/22 54/7 60/13 82/4 100/9
Kabirlerin içi dışına getirilmek = 82/4
Kabul etmek = 2/37 2/48 2/54 2/84 2/123 2/127 2/128 2/160 2/186 3/35 3/37 3/81 3/85 3/90 3/91 3/128 3/172 3/195 4/16 4/18 4/64 5/27 5/36 5/39 5/108 6/36 8/9 8/24 9/53 9/54 9/104 9/118 10/89 11/61 12/34 13/18 14/22 14/40 14/44 17/52 20/122 21/76 21/84 21/88 24/4 24/10 25/71 27/6 40/3 42/25 42/26 42/38 42/47 46/16 49/12 54/9 68/50 110/3
Kabul ve itaat ettirici özellik = 54/4
Kaburgalar = 86/7
Kaçıp sığınılacak yer / Kaçacak yer = 4/121 14/21 18/53 41/48 42/35 50/36
Kaçış = 34/51 71/6 75/10
Kaçmak = 4/121 14/21 21/12 33/16 41/48 42/35 50/36 72/12 80/34
Kadeh = 37/45 43/71 52/23 56/18 76/5 76/15 76/16 76/17 78/34 88/14
Kademe = 10/2
Kader = 20/40 33/38 77/22
Kaderinde gelmek = 20/40
Kadın = 2/49 2/178 2/187 2/221 2/222 2/226 2/228 2/231 2/232 2/233 2/234 2/235 2/236 2/237 2/241 2/282 3/42 3/61 3/195 4/1 4/3 4/7 4/11 4/12 4/15 4/19 4/22 4/23 4/24 4/25 4/32 4/34 4/35 4/43 4/75 4/98 4/124 4/127 4/128 4/129 5/5 5/6 5/38 7/81 7/127 7/141 9/67 9/68 9/71 9/72 12/21 12/23 12/26 12/27 12/28 12/29 12/30 12/31 12/50 13/8 14/6 16/97 17/40 19/5 19/8 22/2 24/2 24/3 24/4 24/8 24/12 24/23 24/26 24/31 24/33 24/60 26/171 27/23 27/55 28/4 28/23 33/30 33/32 33/35 33/36 33/49 33/50 33/52 33/55 33/58 33/59 33/73 35/11 37/48 37/49 37/135 38/52 40/25 40/40 41/47 47/19 48/5 48/6 48/25 49/11 49/13 51/29 53/21 53/27 53/45 55/70 55/72 56/35 56/37 57/12 57/13 57/18 58/2 58/3 60/10 60/12 65/1 65/4 65/6 71/28 75/39 85/10
Kadınlar bezlerini yakalarına dolasınlar / örtülerini yaklaştırsınlar = 24/31 33/59
Kadınlar evlerinizde durun = 33/33
Kadınlar sözde kırıtmayın = 33/32
Kadınlara nasihatleri içeren ayetler = 24/31 33/32 33/33 33/59
Kadınlara Allah'ın emrettiği yerden yetmek = 2/222
Kadınları çağırmak = 4/117
Kadınları yoldan sapmışlığa zorlamayın = 24/33
Kadınların tuzağı büyüktür = 12/28
Kadınlarını anneleri gibi görenler = 33/4 58/2 58/3
Kadınlarınız size ekin tarlasıdır = 2/223
Kadınlarınızı, iskan ettiğiniz yerde iskan ettirin = 65/6
Kadir gecesi = 97/1 97/2 97/3
Kaf = 42/2 50/1
Kafi = 2/137 3/124 4/6 4/45 4/50 4/55 4/70 4/79 4/81 4/132 4/166 10/29 13/43 17/17 17/65 17/96 21/39 25/31 25/58 29/51 29/52 33/3 33/39 33/48 39/36 41/53 46/8 48/28 112/4
Kafur = 76/5
Kağıt = 6/7 6/91
Kağıtta yazı indirmiş olsaydık "bu sihir" derlerdi = 6/7
Kahin = 52/29 69/42
Kahin sözü değildir = 69/42
Kahredici = 7/127 38/65 39/4 40/16
Kalbe / kalplere mühür basılması / vurulması = 2/7 4/155 6/46 7/100 7/101 9/87 9/93 10/74 16/108 30/59 40/35 42/24 45/23 47/16 63/3
Kalbi örtülü = 18/57
Kalbi yumuşamak = 39/23
Kalbin gırtlağa erişmesi = 33/10 40/18
Kale = 4/78 33/26 59/2
Kalem = 3/44 31/27 68/1
Kalın ipek = 18/31 44/53 55/54 76/21 
Kalkan = 58/16 63/2
Kalp = 2/7 2/10 2/74 2/88 2/93 2/97 2/118 2/204 2/225 2/260 2/283 3/7 3/8 3/103 3/126 3/151 3/154 3/156 3/159 3/167 4/63 4/155 5/13 5/41 5/52 5/113 6/25 6/43 6/46 6/110 6/113 7/100 7/101 7/179 8/2 8/10 8/11 8/12 8/24 8/49 8/63 8/70 9/60 11/120 16/106 26/194 28/10 33/5 33/32 33/51 37/84 40/35 41/5 42/24 45/23 64/11
Kalpler gırtlağa / boğaza eriştiğinde = 33/10 40/18 56/83
Kalpleri burkulanlar = 39/45
Kalpleri dağınık = 59/14
Kalpleri katılaşmak / -mış = 2/74 5/13 6/43 22/53 39/22 57/16
Kalpleri kılıflılar = 2/88 4/155
Kalpleri ürkmek = 22/35
Kalplerin kör olması = 22/46
Kalplerin tatmin olması = 2/260 3/126 5/113 8/10 13/28 16/106
Kalplerinde hastalık olanlar = 2/10 5/52 8/49 9/125 22/53 24/50 33/12 33/32 33/60 47/20 47/29 74/31
Kalplerinde olmayanı ağzıyla / diliyle söyleyenler = 3/167 9/8 48/11
Kalplerinin içinde eğrilik = 3/7
Kalplerinin üzerinde örtü = 18/57 41/5
Kalplerinin üzerine pas = 83/14
Kamçı = 22/21 89/13
Kan = 2/30 6/145 7/133 12/18 16/66 17/16
Kan / gözyaşı dökmek = 2/30
Kan döküp öldürmek = 17/16
Kan pıhtısı = 22/5 23/14 40/67 75/38 96/2
Kanaat ettiren / eden = 22/36 53/48
Kanat = 15/88 17/24 26/215 35/1 67/19
Kanat açmak = 67/19
Kanatları germek / indirmek = 15/88 17/24 26/215
Kanatlı resuller = 35/1
Kandil = 24/35 41/12
Kani / olanlar / olmak = 2/118 6/75 13/2 26/24 27/14 27/82 30/60 31/4 32/12 32/24 44/7 45/4 45/20 51/20 52/36
Kanmak = 2/4
Kantarlarca = 3/14 3/75
Kap = 12/76 76/15
Kapı = 2/58 2/189 4/154 5/23 7/40 12/23 12/25 12/67 13/23 38/50 39/71 39/72 39/73 40/76 43/34 54/11
Kapı eşiği = 18/18
Kapışanlar = 2/72 52/23 83/26
Kapmak = 2/20 22/73
Kapsamak = 2/255 6/80 7/89 20/98 40/7
Kar zarar günü = 64/9
Kara ( Siyah ) = 10/26 18/86 56/43
Kara ( Toprak ) = 5/96 6/97 
Kara avı = 5/96
Kara balçık pınarı = 18/86
Kara duman = 56/43
Kara haber = 28/66
Karaılgın ağacı = 34/16
Karanlıklar = 2/17 2/19 2/20 2/257 5/16 6/1 6/39 6/59 6/63 6/97 6/122 36/37 81/17 113/310/27 13/16 14/1 14/5 21/87 24/40 27/63 33/43 35/20 39/6 57/9 65/11 80/41
Karanlıktan aydınlığa çıkmak = 2/257 5/16 14/1 14/5 33/43 65/11
Kararmak = 3/106 16/58 43/17
Kararmış yaprak tortusu = 87/5
Karartı = 17/78
Karartmak = 17/12 79/29
Kardeş = 2/178 2/220 3/103 3/156 3/168 4/11 4/12 4/23 4/176 5/25 5/30 5/31 6/87 7/38 7/65 7/73 7/85 7/111 7/142 7/150 7/151 7/202 9/11 9/23 9/24 10/87 11/50 11/61 11/84 12/5 12/7 12/8 12/58 12/63 12/64 12/65 12/69 12/70 12/76 12/77 12/87 12/89 12/90 12/100 15/47 17/27 19/28 19/53 20/30 20/40 20/42 23/45 24/31 24/61 25/35 26/36 26/106 26/124 26/142 26/161 27/45 28/34 28/35 29/36 33/5 33/18 33/55 38/23 46/21 49/10 49/12 50/13 58/22 59/10 59/11 70/12 80/34
Karga = 5/31
Karı = 3/35 7/83 11/71 12/30 12/51 15/60 27/57 28/9 29/32 66/10 66/11 111/4
Karın = 2/174 3/35 4/10 6/139 11/81 16/66 16/69 16/78 22/20 23/21 24/45 27/18 29/33 37/66 37/144 39/6 53/32 56/53
Karınca = 27/18
Karışık = 12/44 17/109 50//5 76/2
Karışık Rüyalar = 21/5
Karışım = 76/5 76/17 83/27
Karışmak = 18/45
Karşı gelmek = 8/13 11/89 23/67 37/94 47/32 58/5 58/22 59/4
Karşılığını vermek = 3/144 3/145 6/139 7/180 9/121 10/4 12/88 23/111 33/24 34/4 34/17 35/30 35/34 45/14 45/22 53/31
Karşılık = 2/48 2/85 2/185 2/191 2/194 2/254 3/87 3/136 5/38 6/84 6/93 6/120 6/146 6/157 6/160 7/147 10/52 12/22 12/75 15/47 16/96 16/97 17/63 18/88 21/29 22/60 24/38 25/15 25/75 27/90 28/84 30/45 32/17 34/17 36/54 37/27 37/39 37/44 37/50 37/80 37/105 37/110 37/121 37/131 39/35 40/40 41/27 41/28 44/53 46/20 47/4 53/31 54/14 56/16 56/24 76/9 76/22 77/44 78/26 78/36 98/8
Karşılık almak = 2/85 2/185 4/123 10/52 20/15 27/90 34/33 37/39
Karşılık ve teşekkür istemezler = 76/9
Karşılıklandırmak = 6/160 12/22 12/75 16/96 16/97 24/38 25/75 34/17 36/54 37/80 37/105 37/110 37/121 37/131 39/35 40/40 41/27 46/20 77/44
Karşıtlamasına kesmek = 5/33 7/124 20/71 26/49
Karun = 28/76 28/79 29/39 40/24
Kase = 78/34
Kasırga = 17/68 41/16 54/19 69/6
Kasıtlı yapılan yemin = 5/89
Kat kat = 3/130 4/40 7/38 17/75 25/69 30/39 33/30 34/37 38/61
Kat kat artırmak = 2/245 3/130 4/40 30/39 38/61 57/11 57/18 64/17
Kat kat karşılık = 34/37
Katı sert yoğun kaba = 3/159 4/21 4/154 11/58 14/17 31/24 33/7 41/50
Katı kalpli = 3/159
Katı koyu siyahlar = 35/27
Katık = 23/20
Katılaşmak = 2/74 5/13 6/43 22/53 39/22 57/16
Katı = 16/8
Katran = 10/26 14/50
Kavim = 2/54 2/60 2/67 2/118 2/164 2/230 2/250 2/258 2/264 2/286 3/86 3/117 3/140 3/147 4/78 4/90 4/91 4/92 4/104 5/2 5/8 5/11 5/20 5/21 5/22 5/25 5/26 5/41 5/50 5/51 5/54 5/58 5/67 5/68 5/77 5/84 5/102 5/108 6/45 6/47 6/66 6/68 6/74 6/77 6/78 6/80 6/83 6/89 6/97 6/98 6/99 6/105 6/126 6/133 6/135 6/144 6/147 7/32 7/47 7/52 7/58 7/59 7/60 7/61 7/64 7/65 7/66 7/67 7/69 7/73 7/75 7/79 7/80 7/81 7/82 7/85 7/88 7/89 7/90 7/93 7/99 7/109 7/127 7/128 7/129 7/133 7/137 7/138 7/142 7/145 7/148 7/150 7/155 7/159 7/176 7/177 7/188 7/203 8/53 8/58 8/65 8/72 9/6 9/11 9/14 9/19 9/24 9/37 9/39 9/53 9/56 9/70 9/80 9/96 9/115 9/122 9/127 10/5 10/6 10/13 10/24 10/67 10/71 10/74 10/75 10/83 10/84 10/85 10/86 10/87 10/98 10/101 11/25 11/27 11/28 11/29 11/30 11/36 11/38 11/44 11/49 11/50 11/51 11/52 11/57 11/60 11/61 11/63 11/64 11/70 11/74 11/78 11/84 11/85 11/88 11/89 11/92 11/93 11/98 12/9 12/37 12/87 12/110 12/111 13/3 13/4 13/7 13/11 14/4 14/5 14/6 14/9 14/28 15/15 15/58 15/62 16/11 16/12 16/13 16/59 16/64 16/65 16/67 16/69 16/79 16/107 18/15 18/86 18/90 18/93 19/11 19/27 19/97 20/79 20/83 20/85 20/86 20/87 20/90 21/11 21/52 21/74 21/77 21/78 21/106 22/42 22/43 23/23 23/24 23/28 23/33 23/41 23/44 23/46 23/47 23/94 23/106 25/4 25/18 25/30 25/36 25/37 26/10 26/11 26/70 26/105 26/117 26/160 26/166 27/12 27/24 27/43 27/46 27/47 27/51 27/52 27/54 27/55 27/56 27/60 27/86 28/3 28/21 28/25 28/32 28/46 28/50 28/76 28/79 29/14 29/16 29/24 29/28 29/29 29/30 29/35 29/36 29/51 30/21 30/23 30/24 30/28 30/37 30/47 32/3 36/6 36/19 36/20 36/26 36/28 37/30 37/85 37/115 37/124 38/12 38/13 39/39 39/42 39/52 40/5 40/29 40/30 40/31 40/32 40/38 40/39 40/41 41/3 43/5 43/26 43/44 43/51 43/54 43/57 43/58 43/88 44/17 44/22 44/28 44/37 45/4 45/5 45/13 45/14 45/20 45/31 46/10 46/21 46/23 46/25 46/29 46/30 46/31 46/35 47/38 48/12 48/16 49/6 49/11 50/12 50/14 51/25 51/32 51/46 51/53 52/32 53/52 54/9 54/33 58/14 58/22 59/13 59/14 60/4 60/13 61/5 61/7 62/5 63/6 66/11 69/7 71/1 71/2 71/5
Kavurucu / kavurmak = 3/117 12/30 17/69 70/16
Kavuşmak = 2/46 2/223 2/249 3/143 6/31 6/130 6/154 7/51 9/77 10/7 10/11 10/15 10/45 11/29 13/2 18/105 18/110 19/59 28/61 28/80 32/10 33/44 41/35 41/54 45/34 52/45 55/19 58/3 62/8 69/20 76/11 84/6
Kaya = 2/264 89/9
Kaybetmek = 3/153 10/78 12/71 12/72
Kaybolmak = 6/76 6/77 6/78 18/35 32/10
Kaydetmek = 45/29
Kaydırılanlar = 37/141
Kaydırıp devirmek = 68/51
Kaydırmak / kaydırılanlar = 2/36 3/155 33/10 36/72 37/141 38/63 68/51
Kaymak = 33/10 38/63
Kaynamak = 44/45
Kaynar su = 6/70 10/4 22/19 37/67 38/57 40/72 44/45 44/46 44/48 47/15 55/44 56/42 56/54 56/93 78/25
Kazanmak = 2/79 2/81 2/134 2/141 2/202 2/225 2/264 2/267 2/281 2/286 3/25 3/155 3/161 4/32 4/88 4/111 4/112 5/38 6/3 6/70 6/120 6/129 6/158 6/164 7/39 7/96 9/82 10/8 10/27 10/52 13/33 13/42 14/18 14/51 15/84 18/58 23/14 24/11 30/41 31/34 33/58 35/45 36/65 39/24 39/48 39/50 39/51 40/17 40/82 41/17 42/20 42/22 42/30 42/34 45/10 45/14 45/22 52/21 74/38 83/14 111/2
Kazanmış / yapmış olduğu haricinde karşılık almamak = 28/84 36/54 37/39 40/40
Kazık = 38/12 78/7 89/10
Keçe = 72/19
Keçi = 6/143
Kederlenmek = 3/120 11/36
Kederli = 68/48
Keffaret = 5/45 5/89 5/95
Kefil / kılmak = 2/233 2/286 3/37 3/44 16/91 28/12 65/7 68/40
Kelale = 4/12 4/176
Kelam = 2/75 7/144 9/6 48/15 
Kelam etmek / söz söylemek = 2/118 3/41 3/46 3/77 4/164 5/110 6/111 7/143 7/148 11/105 12/54 23/108 24/16 27/82 30/35 36/65 42/51 78/38
Kelepçe = 7/157 13/5 14/49 34/33 36/8 38/38 40/71 76/4
Kelime = 2/37 2/124 5/13 5/41 6/34 7/158 8/7 9/40 10/64 10/82 18/27 18/109 31/27 42/24 43/28 66/12
Kelimeler ile sınamak = 2/124
Kelimeleri yerlerinden değiştirmek = 5/13 5/41
Kelimelerin değiştirilemezliği = 6/34 10/64 18/27
Kelimenin tamamlanması = 2/124
Kemik = 2/259 6/146 17/49 17/98 19/4 23/14 23/35 23/82 36/78 37/16 37/53 56/47 75/3 79/11 86/7
Kemikleri gevşemek = 19/4
Kemikleri toplamak = 75/3
Kenar = 9/109 13/41 20/130
Kendini kınayan nefis = 75/2
Kendinizi-kendinizden olanları öldürmeyin = 4/29
Kenetlenmek / -miş = 61/4
Kere / kez = 2/167 9/80 9/101 9/126 17/4 17/69 24/58 26/102 28/54 33/31 39/58 40/11 67/4 
Kervan = 8/42 12/70 12/82 12/94
Kesad olmasından korktuğunuz ticaret = 9/24
Kesintisiz bağış = 11/108
Kesintisiz ödül = 11/108 41/8 68/3 84/25 95/6
Kesişen iki toplulukta ayet vardır = 3/13
Keskin dil = 33/19
Keskin göz = 50/22
Kesmek = 4/119 7/72 7/124 12/31 20/71 26/49 29/29 33/37 69/46
Keşiş = 5/82
Kıble = 2/142 2/143 2/144 2/145 10/87
Kıl = 16/80
Kılıç Sahibi = 21/87 
Kılıf = 2/88 4/155
Kınamak = 5/54 14/22 26/168 33/32 37/142 75/2
Kınayıcı = 5/54
Kırıtmak / Sözde kırıtmayın = 33/32
Kırk = 2/51 5/26 7/142 46/15
Kırk gece = 2/51 7/142
Kırk sene = 5/26 46/15
Kırmızı = 35/27 55/37
Kırmızı gül = 55/37
Kırpılmış = 56/65 57/20
Kısa bakışlılar / kadınlar = 37/48 55/56 55/72
Kısas = 2/178 2/179 2/194 3/62 5/45
Kısım / Bir kısım = 2/75 2/85 2/87 2/100 2/101 2/146 2/188 3/23 3/100 3/127 4/77 5/49 5/70 8/5 9/83 9/102 9/117 9/122 10/46 13/36 15/44 16/54 23/109 24/47 24/48 30/33 33/13 33/26 34/20 42/7 76/23 77/4
Kısır = 3/40 19/5 19/8 42/50 51/29 51/41
Kısır rüzgar = 51/41
Kıskanç Kıskançlık Kıskanmak = 2/109 4/54 33/19 48/15 59/9 64/16 113/5
Kısmet Pay Bölüştürme = 4/8 5/3 15/44 43/32 51/4 53/22 54/28
Kış = 106/2
Kışkırtmak = 19/83
Kıta = 13/4
Kıtmir = 35/13
Kıvama koymak = 95/4
Kıvılcım = 15/18 27/7 37/10 72/8 72/9 77/32
Kıymetli eşya = 2/236 2/237 10/88
Kıymetli ödül = 4/24
Kız = 3/36 4/12 4/23 4/127 4/176 6/100 7/126 8/65 9/35 11/69 11/78 11/79 15/71 16/57 16/58 19/28 20/40 20/42 24/31 24/61 28/11 28/27 33/50 33/55 33/59 37/149 37/153 42/49 42/50 43/16 52/39 66/12 78/33 81/8
Kızarmış buzağı = 11/69
Kızgın = 55/35 68/25 88/5 101/11
Kızkardeş = 4/12 4/23 4/176 19/28 20/40 20/42 24/31 24/61 28/11 33/55
Kızmak / -dırmak = 9/35 48/29
Kibirlenmek = 2/34 2/87 2/143 4/172 4/173 5/82 6/93 7/13 7/36 7/40 7/48 7/75 7/76 7/133 7/146 7/206 8/47 10/75 14/21 16/22 16/23 16/29 16/49 21/19 23/46 23/67 24/11 25/21 28/39 29/39 31/7 32/15 34/31 34/32 34/33 35/43 37/35 38/74 38/75 39/59 39/60 39/72 40/47 40/48 40/60 40/76 41/15 41/38 45/8 45/31 46/10 46/20 59/23 63/5 68/13 71/7 74/23
Kibirli = 4/36 7/88 31/18 40/27 40/35 54/25 54/26 57/23
Kibirli zorba = 40/35
Kile ölçeği = 12/60 12/63 12/65 12/88 17/35
Kilise = 22/40
Kilit = 20/97 39/63 42/12 47/24
Kilitlemek / vurmak = 12/23 20/97
Kimse = 2/38 2/90 2/102 2/105 2/142 2/203 2/212 2/233 2/261 2/269 2/272 2/284 3/7 3/26 3/37 3/97 3/129 3/153 3/173 3/179 4/48 4/49 4/77 4/116 5/17 5/115 6/16 6/20 6/39 6/70 6/83 6/88 6/92 6/94 6/116 6/122 6/145 6/158 7/128 7/167 7/181 9/4 9/18 9/27 9/29 10/25 10/66 10/107 11/81 12/79 12/110 13/13 13/15 13/19 13/26 13/27 13/36 13/41 13/43 14/4 14/8 14/11 15/65 16/36 16/37 16/75 16/79 16/93 16/110 17/18 17/30 17/55 17/71 18/19 18/26 18/38 18/42 18/47 18/49 18/110 19/29 19/40 19/60 19/63 19/87 19/93 20/3 20/16 20/47 20/65 20/76 20/81 20/82 20/109 20/111 20/123 21/9 21/19 21/24 21/28 22/3 22/7 22/13 22/18 22/25 23/27 23/28 23/71 23/84 24/21 24/28 24/35 24/38 24/41 24/43 24/46 25/29 26/25 26/100 26/118 27/8 27/65 27/87 28/18 28/26 28/35 28/56 28/61 28/78 28/82 29/21 29/47 29/62 29/68 30/5 30/26 30/37 30/48 33/19 33/39 34/12 34/21 34/23 34/36 34/39 35/8 35/22 35/41 36/11 36/47 36/70 38/35 39/3 39/19 39/23 39/52 39/68 40/4 40/8 40/15 40/28 40/34 41/33 41/40 41/52 42/5 42/7 42/8 42/12 42/13 42/19 42/41 42/49 42/50 42/52 43/18 43/33 43/40 45/23 47/14 47/15 48/14 48/25 50/37 50/45 51/9 51/35 53/26 53/29 53/30 53/32 54/14 55/26 55/29 55/46 55/70 57/21 57/29 59/6 59/11 62/4 63/7 65/2 71/26 71/28 72/2 72/7 72/10 72/18 72/20 72/22 72/26 73/19 74/11 74/31 74/55 76/29 76/31 78/37 78/38 78/39 79/26 79/36 80/12 80/16 81/28 87/10 89/25 89/26 90/5 90/7 91/9 91/10 92/19 98/8
Kin = 3/118 5/14 5/64 5/91 59/10 60/4 108/3
Kinayeli konuşmak = 9/58
Kininiz size adil olmamayı icra ettirmesin / hududu aştırmasın = 5/2 5/8
Kiraz / -lık = 34/16 56/28
Kişi = 2/189 5/95 5/106 8/24 8/65 8/66 9/40 9/118 18/22 18/34 58/7 65/2 74/52 78/40 80/34 98/8
Kitaba çağırılmak = 3/23 45/28
Kitaba varis kılınanlar = 7/169 35/32 40/53
Kitabı az değere satanlar = 2/79 2/174 3/187
Kitabı elleriyle yazıp "Bu Allah'ın indindendir." diyenler = 2/79
Kitabı gerçekten / gerçek ile Allah indirdi = 2/176 2/213 5/48 42/17
Kitabı kuvvetlice tutun = 2/63 2/93 7/145 19/12
Kitabı oğlunu bildiği gibi bilenler = 2/146
Kitabı okumuş olanlar = 10/94
Kitabı ölçü ile indirmek = 42/17
Kitabı sağ tarafından verilenler = 69/19 84/7
Kitabı sırtının arkasından verilen = 84/10
Kitabı sırtlarının arkasına atanlar = 2/101 3/187
Kitabı sol tarafından verilenler = 69/25
Kitabın anası = 3/7 13/39 43/4
Kitabın bazı kısmına inanmak bazı kısmını inkar etmek = 2/85 13/36
Kitabın indirilmesi ayet olarak kafi olmadı mı? = 29/51
Kitap = 2/2 2/53 2/177 2/78 2/79 2/85 2/87 2/89 2/101 2/113 2/121 2/129 2/144 2/145 2/146 2/151 2/159 2/176 2/213 2/231 2/285 3/3 3/7 3/19 3/20 3/23 3/48 3/65 3/72 3/75 3/78 3/79 3/81 3/98 3/99 3/100 3/110 3/119 3/164 3/184 3/186 3/187 3/199 4/44 4/47 4/51 4/54 4/105 4/113 4/123 4/127 4/131 4/136 4/140 4/153 4/159 4/171 5/5 5/15 5/19 5/48 5/57 5/59 5/65 5/68 5/77 6/20 6/38 6/59 6/89 6/91 6/92 6/114 6/154 6/155 6/157 7/2 7/37 7/52 7/169 7/170 7/196 9/29 10/1 10/37 10/61 10/94 11/1 11/6 11/17 11/110 12/1 13/1 13/36 13/39 13/43 14/1 15/1 15/4 16/44 16/64 16/89 17/2 17/4 17/13 17/58 17/71 17/93 18/1 18/27 18/49 19/12 19/16 19/30 19/41 19/51 19/54 19/56 20/52 21/10 22/8 22/70 23/49 23/53 23/62 25/35 26/2 26/196 27/1 27/28 27/29 27/75 28/2 28/43 28/49 28/52 28/86 29/27 29/45 29/46 29/47 29/48 29/51 30/56 31/2 31/20 32/23 33/6 33/26 34/3 34/44 35/11 35/25 35/29 35/31 35/32 35/40 37/117 37/157 39/2 39/23 39/41 39/69 40/53 40/70 41/3 41/41 41/45 42/14 42/15 42/17 42/52 43/2 43/4 43/21 44/2 45/16 45/28 45/29 46/4 46/12 46/30 50/4 52/2 54/43 54/52 56/78 57/16 57/22 57/25 57/26 59/2 59/11 62/2 62/5 66/12 68/37 69/19 69/25 74/31 78/29 83/9 83/20 84/7 84/10 98/1 98/4 98/6
Kitap sahipleri = 2/109 3/64 3/65 3/69 3/72 3/75 3/98 3/99 3/110 3/113 3/199 4/123 4/159 4/171 5/15 5/19 5/59 5/65 5/68 5/77 29/46 33/26 59/2 59/11 98/1 98/6
Kitap verdiklerimiz = 2/121 2/146 4/163 6/114 13/36 28/52 29/47 35/40 37/117 43/21
Kitap verilenler = 2/144 2/145 3/19 3/20 3/100 3/186 3/187 4/47 4/131 5/5 9/29 42/14 57/16 74/31 98/4
Kitapta hiçbir şeyden eksik bırakmamak = 6/38
Kitaptan / Allah’tan başka hakem aramak = 6/114
Kitaptan nasip verilenler = 3/23 4/44 4/51
Koca = 2/228 4/128 24/31 
Kocakarı = 11/72
Koğuşturan = 68/11
Koku = 8/46 12/94 55/12 56/89 76/5
Kolay = 9/42 18/88 50/44 73/20 74/10 84/8
Kolay sefer = 9/42
Kolaya doğru kolaylık zora doğru kolaylık = 92/7 92/10
Kolaylaştırmak = 19/97 20/26 44/58 54/17 54/22 54/32 54/40 80/20
Kolaylık = 2/185 2/280 18/10 18/16 65/4 65/7 87/8 92/7 92/10 94/5 94/6
Koltuk = 15/47 18/31 36/56 37/44 43/34 52/20 54/55 56/15 76/13 83/23 88/13
Komşu = 4/36 9/6 13/4
Komşu kıtalar = 13/4
Konuşamadıkları gün = 77/35
Konuşmama orucu = 19/26
Kor = 20/10 27/7
Kor gibi kıvılcım = 27/7
Korkaklık = 3/122
Korkan kavim = 9/56
Korkmak = 2/40 2/114 2/150 2/182 2/229 2/235 2/239 2/243 3/173 3/175 4/3 4/9 4/25 4/34 4/35 4/77 4/101 4/103 5/3 5/23 5/28 5/41 5/52 5/41 5/44 5/49 5/52 5/54 5/92 5/94 5/108 6/15 6/51 6/80 6/81 7/56 7/59 7/154 8/26 8/43 8/46 8/48 8/58 8/60 9/13 9/18 9/24 9/28 9/56 9/64 10/15 10/83 11/3 11/26 11/70 11/84 11/103 12/13 13/21 14/14 15/52 15/53 16/50 16/51 17/20 17/57 17/59 17/60 17/109 18/18 18/49 18/80 19/45 20/3 20/21 20/44 20/45 20/46 20/67 20/94 20/112 21/49 21/90 22/35 23/2 24/37 24/50 24/52 24/63 26/12 26/14 26/21 26/56 26/135 27/10 27/87 28/7 28/18 28/21 28/25 28/31 28/33 28/34 29/33 30/28 31/33 32/16 33/35 33/37 33/39 33/72 35/28 38/22 39/13 39/23 40/26 40/30 40/32 41/30 41/39 42/18 42/22 42/37 42/45 43/68 46/21 48/27 50/33 50/45 51/28 51/37 52/26 55/46 57/16 58/13 59/16 64/14 68/43 70/27 70/44 72/13 74/53 76/7 76/10 79/8 79/19 79/26 79/40 79/45 80/9 87/10 91/15
Korku = 238 262 274 2112 2155 2262 2274 2277 3151 3170 483 4103 569 648 6151 735 749 812 1062 1174 1231 1251 1312 1313 16112 1731 17100 17109 2067 2068 2077 2128 2190 2357 2455 2784 2832 3024 3319 3326 3518 3611 4613 547 592 5913 6712 7044 799 882 988 1064
Korkup telaşlanmak = 27/87 34/51 38/22
Korkutmak = 3/175 8/60 17/59 17/60 39/16 39/36
Korumak / -nmak = 2/201 2/255 3/16 3/191 4/34 4/135 5/8 5/44 5/67 5/89 5/110 6/92 7/171 9/112 11/43 12/55 12/65 12/79 13/11 13/34 15/17 16/81 21/42 21/80 21/91 23/88 24/30 24/31 24/33 24/55 33/17 33/35 37/7 40/7 40/9 40/45 41/12 44/56 46/31 50/4 52/18 52/27 59/2 59/9 63/4 64/14 64/16 66/6 66/12 70/29 70/34 76/11
Korunmuş levha = 15/9 56/78 85/22
Korunmuş tavan = 15/17 21/32
Koruyucu / -luk / Gözetici / -lik = 4/80 6/61 6/104 6/107 10/27 11/57 11/86 12/12 12/63 12/64 12/81 13/37 15/9 21/82 23/5 23/9 34/21 40/21 40/33 42/6 42/48 50/32 82/10 83/33 86/4
Koşarak yarışanlar = 3/114 3/176 5/62 21/90 22/51 23/61 34/5
Kova = 12/19
Kovmak = 2/126 11/91 18/20 19/46 31/24 36/18 44/20
Kovulmuş şeytan = 3/36 15/17 16/98 81/25
Koynuna koymak = 20/22 27/12 28/32
Koyu gölge = 4/57
Koyu siyah = 35/27
Koyun = 6/143 6/146 20/18 21/78 38/23 38/24
Kök = 14/24 14/26 20/61 37/64 59/5
Köle = 4/92 5/89 9/60 56/86 59/6
Köleyi hür kılmak = 4/92 5/89 58/3
Köpeğin soluması = 7/176
Köpek = 7/176 18/18 18/22
Köpük = 13/17
Kör / -lük = 2/18 2/171 3/49 4/95 5/71 5/110 6/104 7/64 10/43 11/24 11/28 13/19 17/72 17/97 20/124 20/125 22/46 25/73 27/66 27/81 30/53 35/19 40/58 41/17 41/44 43/40 47/23 80/2
Kör sağır dilsiz = 2/18 2/171 5/71 6/39 7/179 8/22 11/24 17/97 25/73 27/81 30/53 41/44 43/40 47/23
Kör olarak toplamak = 20/124 20/125
Köre topala hastaya zorluk yoktur = 24/61 48/17
Körler kavmi = 7/64
Körüklemek = 13/17
Köşk = 25/75 27/44 28/38 29/58 34/37 39/20 40/36
Kötü = 2/126 2/206 2/216 3/12 3/162 3/197 4/22 4/38 4/97 4/115 4/148 5/79 7/58 7/150 7/165 7/167 8/16 8/71 9/12 9/37 9/50 9/73 11/98 11/99 12/77 13/18 13/25 14/26 14/29 16/45 16/60 17/32 18/29 18/50 18/71 18/74 18/87 19/28 19/75 21/74 21/77 22/13 22/72 24/26 24/57 25/34 25/66 27/5 35/8 36/67 38/55 38/56 38/60 40/37 40/45 40/52 40/76 43/38 47/14 48/6 48/12 53/32 57/15 58/2 58/8 64/10 66/9 67/6 76/10 92/15
Kötü arkadaş = 4/38
Kötü döşek = 2/206 3/12 3/197 13/18 38/56
Kötü işleri onlara süslü gösterildi = 6/43 9/37 35/8 47/14
Kötü kelime = 14/26
Kötü muamele musibeti = 75/25
Kötü söz = 4/148 58/2
Kötü varış yeri = 2/126 3/162 4/97 11/98 22/72 24/57 57/15 58/8 64/10 66/9 67/6
Kötü yer = 2/126 4/115 8/16 9/73 40/76 48/6
Kötü yurt = 13/25 40/52
Kötüler kavmi = 15/62
Kötülüğe düşkünlük = 72/6 72/13
Kötülüğü affetmek = 4/149 42/25 42/40
Kötülüğü emredenler = 9/67
Kötülüğü güzellikle savmak / yoketmek / değiştirmek = 13/22 23/96 25/70 28/54 41/34
Kötülüğün karşılığı = 10/27 42/40
Kötülüğü salgın olan gün = 76/7
Kötülüğünü ve sakınmasını ilham eden = 91/8
Kötülük = 2/81 2/214 2/271 3/104 3/110 3/114 3/120 3/174 3/193 3/195 4/17 4/18 4/31 4/78 4/85 4/101 4/110 4/123 4/149 5/65 5/79 6/42 6/54 6/65 6/147 6/151 6/160 7/73 7/94 7/95 7/97 7/98 7/131 7/153 7/157 7/165 7/168 7/188 8/29 8/57 9/67 9/71 9/98 9/112 10/11 10/27 11/10 11/15 11/54 11/64 11/78 11/81 11/114 12/24 12/25 12/51 12/53 13/6 13/11 13/21 13/22 16/27 16/28 16/34 16/59 16/90 16/94 16/119 17/7 17/11 17/83 21/35 21/74 22/72 23/96 24/11 25/70 26/156 26/221 27/11 27/46 27/62 27/90 28/54 28/84 29/4 29/7 29/45 30/10 30/36 31/17 33/17 35/10 35/43 39/24 39/47 39/48 39/51 39/61 40/9 40/29 40/40 40/45 40/58 40/84 40/85 41/34 41/46 41/49 41/51 42/25 42/40 42/48 45/15 45/21 45/33 46/16 47/2 48/5 48/6 48/16 53/31 57/14 59/14 60/2 64/9 65/5 66/8 67/18 70/20 72/6 72/10 72/13 76/7 76/11 91/8 99/8 113/2 113/3 113/4 113/5 114/4
Kötülük belası = 9/98 48/6
Kötülük kazananlar = 10/27
Kötülükten menetmek / vazgeçirmek / sakınmak = 3/104 3/110 3/114 7/157 9/71 9/112 22/41 31/17
Kötülük tuzağı = 35/43
Kötülükleri / günahları örtmek / örtülmesi = 3/193 3/195 4/31 5/12 5/65 8/29 29/7 39/35 47/2 48/5 64/9 65/5 66/8
Kötülükten menedenler = 3/104 3/110 3/114 7/157 9/71 9/112 22/41 31/17
Kötünün en kötüsü = 30/10
Kudret = 2/206 4/139 4/147 5/34 5/54 10/24 10/65 16/75 16/76 18/45 19/81 20/80 22/74 25/54 26/44 27/34 30/54 35/10 37/30 37/180 38/82 39/67 43/42 51/47 54/42 54/55 90/5
Kudretli = 4/147 5/54 10/24 18/45 25/54 27/34 30/54 37/180 43/42 54/42 54/55 60/7
Kulağı kesik deve = 5/103
Kulak = 2/7 2/19 2/20 4/119 5/41 5/42 5/45 5/103 6/25 6/46 7/179 7/195 7/204 9/61 10/31 15/18 16/108 17/36 17/46 18/11 18/57 22/46 23/78 26/223 31/7 32/9 41/5 41/20 41/22 41/44 45/23 46/26 50/37 67/23 69/12 71/7
Kulak hırsızlığı = 15/18
Kulak vermek = 5/41 5/42 7/204 26/223 50/37
Kulaklar, gözler, kalpler = 6/46 16/78 17/36 23/78 32/9 46/26 67/23
Kulaklarına ağırlık oluşturmak = 6/25 17/46 18/57 31/7 41/5 41/44
Kulaklarına gözlerine mühür basmak = 16/108
Kulaklarına vurmak / beyan etmek = 18/11
Kullardan parçalar oluşturdular = 43/15
Kulları Allah’tan başka dost edinmek = 18/102
Kullarından bilgili olanlar Allah’tan korkar = 35/28
Kulluk / -etmek = 1/5 2/21 2/83 2/125 2/133 2/138 2/172 3/51 3/64 4/36 4/172 5/60 5/72 5/76 5/117 6/56 6/102 7/59 7/65 7/70 7/73 7/85 7/206 9/31 9/112 10/3 10/18 10/28 10/104 11/2 11/26 11/50 11/61 11/62 11/84 11/87 11/109 11/123 12/40 13/36 14/10 14/35 15/99 16/35 16/36 16/73 16/114 17/23 18/16 18/110 19/36 19/42 19/44 19/49 19/65 19/82 20/14 21/19 21/25 21/52 21/53 21/66 21/67 21/73 21/84 21/92 21/98 21/106 22/11 22/71 22/77 23/23 23/32 23/47 24/55 25/17 25/55 26/70 26/71 26/75 26/92 27/43 27/45 27/91 28/10 28/63 29/16 29/17 29/36 29/56 34/40 34/41 34/43 36/22 36/60 36/61 37/22 37/85 37/95 37/161 39/2 39/11 39/14 39/15 39/17 39/64 39/66 40/60 40/66 41/14 41/37 43/20 43/26 43/45 43/64 43/81 46/6 46/21 51/56 53/62 60/4 66/5 71/3 98/5 106/3 109/2 109/3 109/4 109/5
Kulluk etmek için yaratılmak = 51/56
Kullukta sebatkarlar = 2/125 21/52
Kulp = 2/256 31/22
Kum tepeleri = 46/21
Kum yığını = 73/14
Kumar = 2/219 5/90 5/91
Kumaş = 18/31
Kupkuru toprak yapmak = 18/8
Kur'an = 2/185 4/82 5/101 6/19 7/204 9/111 10/15 10/37 10/61 12/2 12/3 13/31 15/1 15/87 15/91 16/98 17/9 17/41 17/45 17/46 17/60 17/78 17/82 17/88 17/89 17/106 18/54 20/2 20/113 20/114 25/30 25/32 27/1 27/6 27/76 27/92 28/85 30/58 34/31 36/2 36/69 38/1 39/27 39/28 41/3 41/26 41/44 42/7 43/3 43/31 46/29 47/24 50/1 50/45 54/17 54/22 54/32 54/40 55/2 56/77 59/21 72/1 73/4 73/20 76/23 84/21 85/21
Kur'an iki büyük şehirden bir adamın üzerine indirilmeli değil miydi? = 43/31
Kur'an okunurken gürültü yapmak = 41/26
Kur'an tek seferde indirilseydi ya! = 25/32
Kur'an'da acele etme = 20/114
Kur'an'da her misalden beyan ettik = 30/58
Kur'an'da tüm misallerden bahsettik / sarfettik / beyan ettik = 17/89 18/54 39/27
Kur'an'dan ne kolay gelirse oku = 73/20
Kur'an'ı bölüm bölüm / parça parça indirmek = 17/106 20/4 76/23
Kur'an'ı düşünerek / dura dura / yavaş yavaş oku = 25/32 73/4
Kur'an'ı hatırlama için kolaylaştırdık = 54/17 54/22 54/40
Kur'an'ı lisanınla kolaylaştırdık = 19/97 44/58
Kur'an'ı parça parça kılanlar = 15/91
Kurbağa = 7/133 
Kurban = 3/183 5/27
Kurban kesmek = 108/2
Kureyş = 106/1
Kurt = 12/13 12/14 12/17
Kurtarmak = 2/49 2/50 3/103 6/63 6/64 7/64 7/72 7/83 7/89 7/141 7/165 8/43 10/22 10/23 10/73 10/86 10/92 10/103 11/30 11/58 11/63 11/66 11/94 11/116 12/54 12/80 12/110 14/6 14/22 15/59 17/67 19/72 20/40 20/80 21/9 21/71 21/74 21/76 21/88 21/91 22/73 23/28 26/65 26/118 26/119 26/169 26/170 27/53 27/57 28/21 28/81 29/15 29/24 29/32 29/33 29/65 31/32 36/23 36/43 37/76 37/115 37/134 39/19 39/61 41/18 54/34 54/35 61/10 66/11 67/28 70/14 72/22
Kurtulmak = 3/188 9/20 12/42 12/45 12/49 23/111 24/52 28/25 104/4
Kurtuluş = 4/13 4/73 5/119 6/16 9/72 9/89 9/100 9/111 10/64 33/71 37/60 40/9 40/41 44/57 45/30 48/5 57/12 61/12 64/9 78/31 85/11
Kuru = 6/59 12/46 15/26 15/28 20/77 22/5
Kurutucu = 70/16
Kusurlu = 18/79
Kusursuz = 4/112 26/89 37/84 59/23
Kusursuz beyaz = 20/22 27/12 28/32
Kuş = 2/260 3/49 5/110 12/36 12/41 16/79 21/79 22/31 24/41 27/16 27/17 27/20 34/10 38/19 56/21 67/19 105/3 
Kuş eti = 56/21
Kuşatmak = 2/19 2/81 2/255 3/120 4/108 4/126 6/10 7/89 8/47 9/49 10/22 10/39 11/8 11/84 11/92 16/34 17/60 18/29 18/42 18/68 18/91 19/94 20/110 21/41 27/84 29/54 39/48 39/75 40/45 40/83 41/54 45/33 46/26 48/21 65/12 72/28 85/20
Kuşku / -lanmak / duymak = 6/9
Kuşların konuşması = 27/16
Kuşluk vakti = 7/98 20/59 79/29 79/46 91/1 93/1
Kutsal = 2/87 2/253 5/21 5/110 16/102 20/12 59/23 62/1 79/16
Kutsal ruh = 2/87 2/253 5/110 16/102
Kutsal Ruh ile desteklemek = 2/87 2/253 5/110
Kutsal toprak = 5/21
Kutsal vadi Tuva = 20/12 79/16
Kuvvet = 2/63 2/87 2/93 2/160 2/165 2/253 4/46 5/53 6/109 7/145 7/171 8/11 8/26 8/52 8/60 8/62 9/40 9/69 10/22 11/52 11/66 11/80 11/93 11/121 14/18 16/38 16/92 16/120 17/80 18/39 18/95 19/4 21/81 21/87 22/40 22/74 24/53 27/33 27/39 28/26 28/35 28/76 28/78 30/9 30/54 31/10 31/14 33/25 35/42 35/44 36/71 38/17 38/75 39/39 40/21 40/22 40/82 41/15 42/19 43/8 47/13 48/29 50/36 51/47 51/58 53/5 55/33 57/25 58/21 81/20 86/10 112/2
Kuvvetlice almak / tutmak / sıkı tutmak = 2/63 2/93 19/12
Kuyu = 7/202 12/10 12/15 19/59 22/45 25/38 104/4 104/5
Küçük = 2/282 9/121 17/24 18/49 24/35 26/54 53/32 54/53
Küçük günah = 53/32
Küçük önemsiz topluluk = 26/54
Küçülüp alçalarak dolanmak = 16/48
Küçümsemek = 43/54 56/81
Kül = 14/18
Kürsü = 2/255 38/34
Küs = 4/142 9/54
Kütük = 19/23 19/25 21/104 54/20 69/7
Laf taşıyan = 68/11
Lakapla çağırmayın = 49/11
Lam = 2/1 3/1 7/1 10/1 11/1 12/1 13/1 14/1 15/1 29/1 30/1 31/1 32/1
Lamba = 24/35 33/46 67/5
Lanet / -lemek / etmek = 2/88 2/89 2/159 2/161 2/220 3/61 3/87 4/46 4/47 4/52 4/93 4/118 5/13 5/60 5/64 5/78 7/38 7/44 9/68 11/18 11/60 11/99 13/25 15/35 17/60 24/7 24/23 28/42 29/25 33/57 33/61 33/64 33/68 38/78 40/52 47/23 48/6
Lat = 53/19
Latif = 12/100 22/63 31/16 33/34
Layık = 3/79 9/108 19/70
Levha = 7/145 7/150 7/154 18/9 54/13 85/22
Lezzet = 37/46 47/15
Lezzeti değişmeyen süt = 47/15
Lif lif bahçeler = 78/16
Lisan = 14/4 16/103 19/50 19/97 26/84 26/195 28/34 44/58 46/12
Lukman = 31/12 31/13
Lut 7/80 11/70 11/74 11/89 15/59 22/43 26/161 27/54 29/26 29/28 29/32 37/133 38/13 50/13 54/34
Lut kavmi = 11/70 11/74 11/89 22/43 26/160 27/54 29/28 38/13 54/33
Lütuf = 2/243 2/251 3/152 3/174 4/70 4/73 4/83 4/175 6/103 10/60 27/16 27/73 35/32 40/61 42/19 42/22 44/57 49/8 57/21 57/29 62/4
Maden = 18/29 44/45 55/35 70/8
Mağara = 9/40 9/57 18/9 18/10 18/11 18/16 18/17 18/25
Mağara sahipleri = 18/9
Mahrem olmak = 24/58
Mahrum / olmak / edilmek = 51/19 56/67 68/27 70/25
Mahsur / etmek / kalmak = 2/273 9/5 17/29
Mahvetmek = 2/276 6/137 7/137 15/27 17/7 17/16 25/36 25/39 25/65 26/172 27/51 37/136 41/23 46/25 47/10 52/27
Makam = 2/125 3/97 10/71 10/87 12/56 14/14 17/79 19/73 26/58 27/39 37/164 39/74 44/26 44/51 53/16 55/46 59/9 79/40
Makaslamak = 18/17
Mal = 2/155 2/177 2/188 2/261 2/262 2/264 2/274 2/279 3/10 3/116 3/186 4/2 4/5 4/6 4/10 4/20 4/24 4/29 4/34 4/38 4/95 4/161 8/28 8/36 8/72 9/20 9/24 9/34 9/41 9/44 9/55 9/81 9/85 9/86 9/88 9/103 9/111 10/88 11/29 11/87 13/17 17/6 17/26 17/64 18/46 19/74 19/77 24/37 26/88 30/39 33/27 34/35 34/37 38/32 47/36 48/11 49/15 51/19 57/20 58/17 59/8 61/11 63/9 64/15 70/24 71/12 74/12 90/6 92/18
Mal mülk sahibi = 9/86
Malı toplayan ve adet adet sayanlar = 104/2
Maldan oğuldan yaymak = 23/55
Malı sevgide şiddetli = 100/8
Malı yığmacasına seviyorsunuz = 89/20
Malın onu ebedi kılacağını sanar = 104/3
Malın fazlasını ve iyisini harcamak = 2/219
Malını tepeden bakarak harcayan = 2/264
Mallar ve çocuklar = 3/10 3/116 8/28 9/85 19/77 34/37 48/11 63/9 64/15
Malik = 1/4 3/26 5/25 5/41 5/76 7/188 10/31 10/49 17/56 17/100 19/87 20/89 20/114 23/116 24/61 25/3 26/43 27/34 29/17 34/22 34/42 35/13 36/71 39/43 43/77 43/86 46/8 48/11 59/23 60/4 62/1 72/21 78/37 82/19 114/2
Mallar ve çocuklar = 3/10 3/116 9/85 34/35 34/37
Mallar ve çocuklar sınavdır = 8/28 64/15
Mallar ve çocuklar sizi Allah'ı hatırlamaktan alıkoymasın = 63/9
Mallar ve oğullar = 18/46 26/88 71/12
Mallar ve oğullar dünya hayatının süsüdür = 18/46
Mallar, aile, ticaret Allah yolunda cihaddan daha mı sevimli? = 9/24
Malların / çocukların / kazanmış olunanın fayda sağlamaması = 15/84 26/88 26/207 39/50 40/82 58/17 60/3 69/28 92/11 111/2
Mallarınız ve çocuklarınız sizi indimize yaklaştıracak değildir = 34/37
Mallarla hakimlere meyletmek = 2/188
Manastır = 22/40
Marut = 2/102
Masallar = 6/25 8/31 16/24 23/83 25/5 27/68 46/17 68/15 83/13
Masmavi toplamak = 20/102
Maymun = 2/65 5/60 7/166
Mazeret = 7/164 30/57 40/52 75/15
Mecbur / kalmak = 2/173 6/119 16/115 17/28
Meclis = 58/11
Mecuc = 18/94 21/96
Mecusi = 22/17
Medine = 9/101 9/120
Medyen = 7/85 9/70 11/84 11/95 20/40 22/44 28/22 28/23 28/45 29/36
Mekan = 3/151 3/162 3/197 4/97 4/121 5/60 5/72 6/128 9/73 9/95 10/8 10/28 12/21 12/23 12/77 13/18 15/43 16/81 17/97 19/16 19/22 19/57 19/75 20/58 22/26 22/31 25/13 25/34 28/57 28/82 32/19 36/67 41/44 50/41 53/15
Mekke = 3/96 9/40 48/24
Meleği adam gibi kılardık = 6/9
Melek = 2/30 2/31 2/34 2/98 2/161 2/177 2/210 2/248 2/285 3/18 3/39 3/42 3/45 3/80 3/87 3/124 3/125 4/97 4/136 4/166 4/172 6/8 6/9 6/93 6/111 6/158 7/11 7/20 8/9 
Melek  indirilmeli değil miydi? = 6/8 23/24 25/7 25/21 41/14
Melekleri kadın isimleriyle isimlendirmek / Melekler Rahman'ın dişi kullarıdır demek = 43/19 53/27
Meleklerin aşamalı inmesi = 25/25
Meleklerin kanatlı resuller kılınması = 35/1
Menat = 53/20
Menetmek = 2/114 2/262 2/264 3/110 3/114 4/131 4/161 6/26 6/28 6/56 7/86 7/157 7/165 7/166 9/67 9/71 11/44 11/116 12/63 13/33 14/10 17/59 20/16 22/41 25/19 25/53 26/181 28/87 29/38 38/75 40/37 40/66 43/37 48/25 56/19 56/33 58/8 60/8 60/9 68/12 79/40 96/9 107/7
Menfaat = 2/228 4/94 7/169 8/67 9/42 24/33
Meni suyu = 16/4 18/37 22/5 23/13 23/14 35/11 36/77 40/67 53/46 75/37 76/2 80/19
Mercan = 55/22
Mercimek = 2/61
Merdiven = 6/35 43/33 52/38
Merhamet = 3/132 5/3 5/39 6/133 6/155 7/23 7/63 7/149 7/155 7/204 9/71 11/43 11/47 11/119 12/53 12/64 12/92 17/8 17/24 17/54 19/13 23/75 23/109 23/118 24/2 24/56 27/46 29/21 36/45 40/9 44/42 49/10 67/28 73/20
Merhametli = 1/1 1/3 2/37 2/54 2/128 2/143 2/160 2/163 2/173 2/182 2/192 2/199 2/218 2/226 3/31 3/89 3/129 4/16 4/23 4/25 4/29 4/96 4/100 4/106 4/110 4/129 4/152 5/34 5/74 5/98 6/54 6/145 6/165 7/151 7/153 7/167 8/69 8/70 9/5 9/27 9/91 9/99 9/102 9/104 9/117 9/118 9/128 10/107 11/41 11/90 12/53 12/64 12/92 12/98 14/36 15/49 16/7 16/18 16/47 16/110 16/115 16/119 17/66 21/83 22/65 23/109 24/5 24/20 24/22 24/33 24/62 25/6 25/70 27/11 28/16 30/5 33/43 33/59 34/2 36/58 39/53 42/5 46/8 48/14 48/29 49/5 49/12 52/28 55/1 57/9 59/10 60/7 60/12 64/14 66/1
Merkez = 28/59
Merve = 2/158
Meryem = 2/87 2/253 3/36 3/37 3/42 3/43 3/44 3/45 4/156 4/157 4/171 5/17 5/46 5/72 5/75 5/78 5/110 5/112 5/114 5/116 9/31 19/16 19/27 19/34 23/50 33/7 43/57 57/27 61/6 61/14 66/12
Meryem oğlu Mesih'i kendilerine Rab edindiler = 9/31
Mescid = 2/114 2/144 2/149 2/150 2/187 2/191 2/196 2/217 5/2 7/29 7/31 8/34 9/7 9/17 9/18 9/19 9/28 9/107 9/108 17/1 17/7 18/21 22/25 22/40 48/25 48/27 72/18
Mescid-i Aksa ( Uzak Mescid ) = 17/1
Mescid-i Haram = 2/144 2/149 2/150 2/191 2/196 2/217 5/2 8/34 9/19 9/28 17/1 22/25 48/25 48/27
Meshetmek = 3/154 5/6
Mesih = 3/45 4/157 4/171 4/172 5/17 5/72 5/75 9/30 9/31
Mesken = 9/24 9/72 14/45 20/128 21/13 28/58 29/38 32/26 34/15 46/25 61/12
Mesud = 11/105 11/108
Meşakkat = 2/245 4/55 9/42 13/34 16/7 16/27 19/4 20/2 20/117 20/123 28/27 38/41 48/25 57/25 75/25 90/4 90/14
Meşru kılmak = 42/21 66/2
Meşşai = 68/11
Fayda = 2/36 3/14 3/185 3/197 4/77 9/38 10/23 10/70 12/65 16/117 21/111 28/60 28/61 40/39 42/36 43/35
Meydana çıkmak = 14/21 14/48 18/47 39/47 39/48 40/16 40/26 40/29 45/33 65/1 66/3 72/26 99/6
Meydana getirmek = 17/92 29/20 53/47 100/4
Meyil = 4/27 14/37
Meyletmek = 4/27 4/102 9/60 12/24 12/33 15/14 17/74 18/17 18/77 22/72 24/35 26/71
Meyve = 2/22 2/25 2/126 2/155 2/266 6/99 6/141 7/57 13/3 14/32 14/37 16/11 16/67 16/69 18/42 23/19 36/57 37/42 38/51 43/73 44/55 52/22 55/11 55/48 55/52 55/54 55/68 56/20 56/29 56/32 69/23 76/14 77/42 80/31
Mezar = 36/51 70/43 80/21
Mezarlarından çıkanlar = 36/51 54/7 70/43
Mısırlı = 12/21
Mızrak = 5/94
Mızrakların erişebileceği av ile sınamak = 5/94
Mihrab = 3/37 3/39 19/11 34/13 38/21
Mikail = 2/98
Millet = 2/120 2/130 2/135 3/95 4/125 6/161 7/88 12/37 12/38 14/13 18/20 22/78 38/7
Mim = 3/1 7/1 13/1 31/1 32/1
Minnet etmek = 49/17
Miras / -çı = 3/180 4/12 4/33 4/176 57/10 89/19
Miras yemek = 89/19
Misafir = 3/198 11/78 12/59 15/51 15/68 18/77 18/107 32/19 37/62 41/32 51/24 54/37 56/56 56/93
Misal = 2/17 2/26 2/171 2/214 2/261 2/264 2/265 3/59 3/117 6/38 6/122 7/176 7/177 7/194 10/24 11/24 13/6 13/17 13/35 14/18 14/24 14/25 14/26 14/45 16/60 16/74 16/75 16/76 16/112 17/48 17/89 17/93 18/32 18/45 18/54 22/73 24/34 24/35 25/9 25/33 25/39 29/41 29/43 30/27 30/28 30/58 36/13 36/78 39/27 39/29 43/8 43/17 43/56 43/57 43/59 47/3 47/15 48/29 56/23 56/61 57/20 59/15 59/16 59/21 62/5 66/10 66/11 74/31
Misk = 83/26
Misli = 4/11
Muadil / tutmak = 5/95 6/1 6/150 27/60 
Muhammed = 3/144 33/40 47/2 48/29
Muhkem ayetler = 3/7
Musa = 2/51 2/53 2/54 2/55 2/60 2/61 2/67 2/92 2/108 2/136 2/246 2/248 3/84 4/90 4/153 4/164 5/20 5/22 5/24 6/84 6/91 6/154 7/103 7/104 7/107 7/108 7/115 7/117 7/122 7/127 7/128 7/129 7/131 7/134 7/138 7/142 7/143 7/144 7/148 7/150 7/154 7/155 7/159 10/75 10/77 10/80 10/81 10/83 10/84 10/87 10/88 11/17 11/96 11/110 14/5 14/6 14/8 17/2 17/101 18/60 18/66 19/51 20/9 20/11 20/17 20/19 20/36 20/40 20/49 20/57 20/61 20/65 20/67 20/70 20/77 20/83 20/86 20/88 20/91 21/48 22/44 23/45 23/49 25/35 26/10 26/43 26/45 26/48 26/52 26/61 26/63 26/65 27/7 27/9 27/10 28/3 28/7 28/10 28/15 28/18 28/19 28/20 28/29 28/30 28/31 28/36 28/37 28/38 28/43 28/44 28/48 28/76 29/39 32/23 33/7 33/60 33/69 37/114 37/120 40/23 40/26 40/27 40/37 40/53 41/45 42/13 43/46 46/12 46/30 51/38 53/36 61/5 69/7 79/15 87/19
Musa’ya verilenin aynısı verilmeli değil miydi? = 28/48
Musallat etmek = 4/90 33/60 69/7
Musa'nın Zafiyetleri Korkuları Vukuatları = 20/27 20/40 26/12 26/13 26/19 26/20 26/21 28/33 28/34
Musibet = 2/103 2/156 3/165 4/62 4/72 5/49 5/60 5/106 7/100 9/50 28/47 42/30 57/22 64/11
Musibetler biz onları yaratmadan evvel kitabın içindedirler = 57/22
Muz = 56/29
Muzaffer = 48/24
Mübadele = 2/181 4/2 33/23 68/32 70/41 76/28
Mücadele = 2/139 2/197 2/258 3/20 3/61 3/65 3/73 4/107 4/165 6/25 6/80 6/121 7/71 8/6 11/32 11/74 13/13 16/111 16/125 18/54 18/56 22/3 22/8 22/68 29/46 31/20 40/4 40/5 40/35 40/56 40/69 42/15 42/35 43/58 45/25 58/1
Mücahit = 4/95 47/31
Müdafa = 3/167
Müddet = 2/15 2/184 2/185 2/280 3/178 7/183 7/189 12/95 13/32 17/76 19/75 19/79 19/84 22/44 22/48 26/203 33/49 65/1 65/4 68/45 72/25 73/11 74/31 86/17
Müddet vermek = 2/15 19/75 26/203
Müdhammetan = 55/64
Müfettiş = 5/12
Mühlet = 68/45 73/11 86/17
Mühür = 2/7 4/155 6/46 7/100 7/101 9/87 9/93 10/74 16/108 30/59 36/65 40/35 42/24 45/23 47/16 63/3 83/25
Mühür basmak / vurmak = 4/155 6/46 7/100 7/101 9/87 9/93 10/74 16/108 30/59 36/65 40/35 42/24 45/23 47/16 63/3 
Mühürlü saf şarap = 83/25
Müjde = 8/10 9/111 10/64 11/69 11/74 16/89 16/102 25/22 29/31 30/38 39/17 39/45 80/39
Müjdeci = 2/119 4/165 6/48 7/57 7/188 11/2 12/96 17/105 18/56 25/48 25/56 27/63 30/46 33/45 34/28 35/24 48/8
Müjdelemek / -nmek = 3/39 3/45 3/170 9/124 11/71 15/53 15/54 15/55 15/67 19/7 30/48 37/101 37/112 39/48 42/23 51/28
Mükellef = 3/37 4/84 6/152 7/42 23/62
Mülk / -iyet = 2/102 2/107 2/247 2/248 2/251 2/258 3/26 3/189 4/53 4/54 5/17 5/18 5/40 5/120 6/73 7/158 7/185 9/86 9/116 12/101 17/111 20/120 22/56 23/88 24/42 25/2 25/26 27/23 35/13 36/83 38/10 38/20 38/35 39/6 39/44 40/16 40/29 42/49 43/51 43/85 45/27 48/14 57/2 57/5 64/1 67/1 85/9
Mülk Allah'ındır = 2/247 3/26 3/189 5/18 5/120 6/73 42/49 45/27 48/14 67/1
Mürekkep = 18/109
Müsrif / Müsrifler  kavmi = 5/32 6/141 7/31 7/81 10/12 10/83 21/9 26/151 36/19 40/28 40/34 40/43 43/5 44/31 51/34
Müteşabih ayetler = 3/7
Nafakalar = 9/121
Nağme = 47/30
Namuslu kadınlar = 2/273 4/24 4/25 5/5 12/32 24/4 24/23 24/33
Namussuz = 4/24 4/25 19/20 19/28
Nankör = 100/6
Nar = 6/99 55/68
Nasıralı = 2/62 2/111 2/113 2/120 2/135 2/140 3/67 5/14 5/18 5/51 5/69 5/82 9/30 22/17
Nasihat / vermek / verenler = 7/21 7/62 7/68 7/79 7/93 7/145 9/91 11/34 12/11 28/12 28/20
Nasihatçı = 7/68 7/79
Nasip = 2/102 2/200 2/202 3/23 3/77 4/7 4/32 4/33 4/44 4/51 4/53 4/85 4/118 4/141 5/13 5/14 6/136 9/69 11/109 16/56 28/77 40/47 42/20 57/28
Nasip Sahibi = 21/85
Nasipleriyle zevk sürmek = 9/69
Ne güzel… = 3/173 18/31 22/78 37/75 38/30 38/44 51/48 77/23
Ne kötü… = 2/90 2/93 2/102 2/126 2/206 3/12 3/151 3/162 3/187 3/197 4/97 4/115 5/62 5/63 5/79 5/80 7/150 7/177 8/16 9/73 11/98 11/99 13/18 14/29 16/29 18/29 18/50 20/101 22/13 22/72 24/57 26/173 27/58 37/177 38/56 38/60 40/76 43/38 48/6 49/11 57/15 58/8 62/5 64/10 66/9 67/6
Neden onlara izin verdin? = 9/43
Nefes vermek = 11/106
Nefis = 2/9 2/44 2/48 2/54 2/72 2/84 2/85 2/87 2/90 2/102 2/109 2/110 2/123 2/130 2/187 2/207 2/223 2/228 2/231 2/233 2/234 2/235 2/240 2/265 2/272 2/281 2/284 2/286 3/25 3/30 3/69 3/117 3/135 3/145 3/154 3/161 3/165 3/168 3/178 3/185 3/186 4/1 4/4 4/29 4/49 4/63 4/64 4/65 4/66 4/79 4/84 4/95 4/97 4/110 4/111 4/113 4/128 5/30 5/32 5/45 5/52 5/70 5/80 5/116 6/12 6/20 6/24 6/26 6/93 6/98 6/104 6/123 6/130 6/151 6/152 6/164 7/9 7/23 7/37 7/42 7/53 7/172 7/177 7/189 7/197 8/53 8/72 9/17 9/20 9/35 9/36 9/41 9/42 9/44 9/55 9/81 9/85 9/88 9/111 9/118 9/120 9/128 10/23 10/30 10/44 10/49 10/54 10/100 10/108 11/21 11/31 11/105 12/18 12/23 12/26 12/30 12/32 12/51 12/53 12/54 12/68 12/77 12/83 13/33 13/42 14/22 14/51 16/72 16/111 17/7 17/14 17/15 17/25 17/33 18/74 18/28 18/74 20/15 20/40 20/67 20/96 21/35 21/47 21/64 21/102 23/62 23/103 24/6 24/12 24/61 25/21 25/68 26/3 27/14 27/40 27/44 27/92 28/16 28/19 28/33 29/6 29/57 30/8 30/21 30/28 30/44 31/12 31/28 31/34 32/13 32/17 33/6 33/37 34/19 34/50 35/8 35/18 35/32 36/36 36/54 37/113 39/6 39/15 39/41 39/42 39/53 39/56 39/70 40/10 40/17 41/31 41/46 41/53 42/11 42/45 43/71 45/15 45/22 48/10 49/11 49/15 50/16 50/21 51/21 53/23 53/32 57/14 57/22 58/8 59/9 59/18 59/19 61/11 63/11 64/16 65/1 65/7 66/6 73/20 74/38 75/2 75/14 79/40 81/7 81/14 82/5 82/19 86/4 89/27 91/7
Nefis kötülüğü emreder = 12/53
Nefis yarın için ne yaptığına baksın = 59/18
Nefisler işveye hazırdır = 4/128
Nefislerinin altında kalanlarsınız = 2/187
Nefislerini sattıkları ne kötüdür = 2/90 2/102
Nefislerinizi öldürün = 2/54
Nefret = 4/128 17/41 17/46 25/60 67/21
Nefse nefis = 5/45
Nefsi genişliği haricinde kefil yapmamak = 2/233 2/286 6/152 7/42 23/62 65/7
Nefsi hevesten menetmek = 79/40
Nefsin hesaplayan olarak sana yeter = 17/14
Nefsine sefa sürdürmek = 2/130
Neredeyse seni fitneye düşüreceklerdi = 17/73
Nesil = 6/6 7/173 10/13 11/116 19/74 19/98 20/51 20/128 23/31 23/42 25/38 28/43 28/45 28/78 32/26 38/3 46/17 50/36
Nesr = 71/23
Nikahlama söylemi = 2/235
Nikahlamak / -anmak = 2/221 2/230 2/232 2/235 4/3 4/22 4/23 4/25 4/127 24/3 24/32 24/33 24/60 28/27 33/49 33/50 33/53 60/10
Nimet = 1/7 2/40 2/47 2/122 2/126 2/150 2/211 2/231 2/271 3/103 3/161 3/171 3/174 4/58 4/69 4/72 4/94 5/3 5/6 5/7 5/11 5/20 5/23 5/110 7/69 7/74 8/1 8/41 8/53 8/69 9/21 11/10 11/48 12/6 12/90 14/6 14/11 14/28 14/34 16/18 16/53 16/71 16/72 16/81 16/83 16/112 16/114 16/21 17/20 17/83 19/58 26/22 27/19 28/5 28/17 29/67 31/8 31/20 31/24 31/31 33/9 33/37 35/3 37/57 37/114 38/39 39/8 39/49 41/51 43/13 43/59 44/27 46/15 47/4 48/2 48/15 48/19 48/20 49/8 52/17 52/29 53/55 54/35 55/13 55/16 55/18 55/21 55/23 55/25 55/28 55/30 55/32 55/34 55/36 55/38 55/40 55/42 55/45 55/47 55/49 55/51 55/53 55/55 55/57 55/59 55/61 55/63 55/65 55/67 55/69 55/71 55/73 55/75 55/77 68/2 68/34 68/49 70/38 73/11 76/20 82/13 83/22 83/24 88/8 89/5 92/19 93/11 102/8
Nimet tattırmak = 11/10
Nimeti tamamlamak = 2/150 5/3 5/6 12/6 48/2
Nimetlendirmek = 11/10 38/39 74/6 89/15
Nimetleri yalanlamak = 55/13 55/16 55/18 55/21 55/23 55/25 55/28 55/30 55/32 55/34 55/36 55/38 55/40 55/42 55/45 55/47 55/49 55/51 55/53 55/55 55/57 55/59 55/61 55/63 55/65 55/67 55/69 55/71 55/73 55/75 55/77
Niyet etmek ( Teyemmüm ) = 4/43 5/6
Noksan = 2/155 7/130
Noksanlıkla sınamak = 2/155
Nuh = 4/163 6/84 7/59 7/69 10/71 11/25 11/42 11/45 11/89 14/9 17/3 17/17 19/58 22/42 23/23 25/37 26/106 29/14 33/7 37/75 37/79 38/12 40/5 42/13 50/12 51/46 53/52 54/9 57/26 66/10 71/1 71/26
Nuh kavmi = 7/69 11/89 14/9 22/42 25/37 26/105 38/12 40/5 50/12 51/46 53/52 54/9
Nun = 68/1
Nüshalar = 7/154
O bilmediklerinizi de yarattı = 16/8
O evvelkilerin kitaplarında da vardı = 26/196
O gün insanları sarhoş görürsün de onlar sarhoş değillerdir = 22/2
Odalar / Hücreler = 49/4
Odaların arkasından seslenmek = 49/4
Odun = 21/98 72/15 111/4
Oğlan = 3/40 12/19 15/53 18/74 18/80 18/82 19/7 19/8 19/19 19/20 37/101 51/28
Oğul = 2/49 2/132 2/133 2/146 3/14 3/61 4/23 6/20 6/100 7/127 7/141 9/24 12/67 12/87 14/6 14/35 16/72 17/6 17/40 18/46 23/55 24/31 26/88 26/133 28/4 33/4 33/35 37/149 43/16 58/22 68/14 70/11 71/12 74/13 80/36 
Oğulları öldürüp kadınları sağ bırakmak = 2/49 7/141 14/6
Okuma yazma bilmeyen = 2/78 3/20 3/75 7/157 7/158 62/2 
Okumak = 2/44 2/78 2/102 2/113 2/121 2/129 2/151 2/252 3/20 3/58 3/75 3/79 3/93 3/101 3/108 3/113 3/164 3/179 4/34 4/82 4/127 5/1 5/27 5/101 6/19 6/151 6/156 7/157 7/158 7/175 7/204 8/2 8/31 9/111 10/15 10/16 10/37 10/61 10/71 10/94 11/17 12/2 12/3 13/30 13/31 15/1 15/87 15/91 16/98 17/9 17/14 17/41 17/45 17/46 17/60 17/71 17/78 17/82 17/88 17/89 17/93 17/106 17/107 18/27 18/54 18/83 19/58 19/73 20/113 20/114 22/30 22/72 23/66 23/105 25/5 25/30 25/32 26/69 26/199 27/1 27/6 27/76 27/92 28/3 28/45 28/53 28/59 28/85 29/45 29/48 29/51 30/58 31/7 33/34 34/31 34/43 35/29 36/2 36/69 38/1 39/9 39/27 39/28 39/71 41/3 41/26 41/44 42/7 43/3 43/31 45/6 45/8 45/25 45/31 46/7 46/29 47/24 50/1 50/45 54/17 54/22 54/32 54/40 56/77 59/21 62/2 65/11 68/15 69/19 72/1 73/4 73/20 75/17 75/18 76/23 83/13 84/21 85/21 87/6 96/1 98/2
Ol = 2/117 3/47 3/59 6/73 16/40 19/35 36/82 40/68
Olağan = 30/27
Olgunlaşmak = 6/99 39/21
Olgunluk = 6/152 12/22 17/34 18/82 22/5 28/14 40/67 46/15
Omurga kemiği = 86/7
On = 2/234 5/89 6/160 7/142 11/13 20/103 81/4 89/2
On aylık hamile deve = 81/4
On gece = 7/142 89/2
On gün = 2/234
On katı = 6/160
On sure = 11/13
On yoksul = 5/89
Ona çevirilmek = 29/21
Ona döndürülmek = 3/83 6/36 11/34 11/123 28/70 28/88 29/17 30/11 36/22 36/83 39/44 40/46 41/21 41/47 43/85
On bir yıldız = 12/4
Onda bir = 34/45
Ondan ( güneşten ) başka örtü oluşturmamak = 18/90
On dokuz = 74/30
On iki = 5/12 9/36
On iki ay = 9/36
On iki pınar = 2/60
On iki müfettiş = 5/12
Onlar yol olarak hayvanlardan daha sapıktırlar = 25/44
Onların çoğunluğu bilmezler = 6/37 8/34 10/55 16/101 27/61 28/13 28/57 31/25 39/29 39/49 44/39 52/47 
Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin = 9/55 9/85
Onların yaptıkları düz yerdeki serap gibidir = 24/39
Onu lisanınla kolaylaştırdık = 44/58
Onu ona lisanı yabancı insan öğretiyor derler = 16/103 
Onu yabancıya indirseydik = 26/198
Ordu = 2/50 2/55 2/91 2/216 2/249 2/250 3/153 3/154 5/31 5/110 6/75 7/163 8/7 8/11 8/12 8/26 8/43 8/44 9/26 9/40 10/91 11/38 11/42 11/71 12/17 12/19 12/56 12/84 14/6 18/42 20/78 20/104 23/110 26/95 27/17 27/18 27/37 28/4 28/6 28/8 28/39 28/40 33/9 33/37 34/14 36/28 37/28 38/11 40/10 41/22 44/24 45/29 48/4 48/7 51/39 51/40 54/20 65/8 67/2069/34 74/31 85/17
Orta dualar = 2/238
Orta yolu bulan, makul = 68/28
Ortak = 6/22 6/136 6/137 7/195 10/34 10/35 10/66 10/71 13/16 13/33 16/27 16/86 18/52 28/62 28/64 28/74 30/13 30/28 34/22 35/40 39/29 41/47 42/21 43/39 68/41
Ortak koşanlar = 2/96 2/105 2/135 3/67 3/95 3/186 5/82 6/14 6/22 6/23 6/79 6/106 6/121 6/137 6/148 6/161 9/1 9/3 9/4 9/5 9/6 9/7 9/17 9/28 9/33 9/36 9/113 10/28 10/105 12/108 15/94 16/35 16/86 16/100 16/120 16/123 22/17 22/31 28/87 30/31 30/42 41/6 42/13 61/9 98/1 98/6
Ortak koşan kadınlar = 2/221 24/3 33/73 48/6
Ortak koşmak / kılmak = 4/48 4/116 5/72 6/64 6/88 6/100 6/148 7/190 7/191 13/16 16/54 22/31 30/33 34/27 39/65 40/12
Oruç / tutmak = 2/183 2/184 2/185 2/187 2/196 4/92 5/89 5/95 6/19 6/41 6/78 6/80 6/81 6/100 6/136 7/190 9/31 9/112 10/18 10/28 11/54 16/1 16/3 16/86 19/26 23/92 27/59 27/63 28/68 29/65 30/40 33/35 35/14 39/67 52/43 58/4 59/23 66/5
Ot = 88/6
Otlak = 79/31 87/4
Otlatmak = 20/54
Oturanlar = 3/168 4/95 9/46 9/86
Oturmak = 3/191 5/24 7/16 9/5 9/46 9/83 9/90 10/12 17/22 17/29 18/31 43/34 52/20 55/54 56/16 55/76 76/13 85/6 90/2
Otuz = 7/142 46/15
Otuz ay = 46/15
Otuz gece = 7/142
Oyalamak = 15/3 33/18 102/1
Oyalanıp savsaklayanlar = 33/18
Oynamak = 6/91 12/12 16/26 17/64 21/2 21/55 44/9 52/12 70/42
Oyun = 7/51
Oyun oynayıp eğlenmek = 21/2
Oyun ve eğlence = 6/32 6/70 7/51 21/3 21/16 21/17 29/64
Oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık = 21/16 44/38
Ödemek = 2/283
Ödül = 2/62 2/112 2/262 2/274 2/277 3/57 3/136 3/171 3/172 3/179 3/185 3/199 4/24 4/25 4/40 4/67 4/74 4/95 4/100 4/114 4/146 4/152 4/162 4/173 5/5 5/9 6/90 7/113 7/170 8/28 9/6 9/22 9/120 10/72 11/11 11/29 11/51 11/89 11/115 12/56 12/57 12/90 12/104 16/41 16/96 16/97 17/9 18/2 18/30 18/77 21/101 25/57 26/41 26/109 26/127 26/145 26/164 26/180 28/25 28/54 29/27 29/58 33/29 33/31 33/35 33/44 33/50 34/47 35/7 35/30 36/11 36/21 38/86 39/10 39/35 39/74 41/8 42/23 42/40 47/36 48/10 48/16 48/29 49/3 52/40 57/7 57/11 57/18 57/19 57/27 60/10 64/15 65/5 65/6 67/12 68/3 68/46 73/20 84/25 95/6
Ödül sual etmemek = 6/90 10/72 11/51 12/104 25/57 26/109 26/145 26/164 26/180 34/47 36/21 38/86 42/23 68/46
Öfke = 1/7 2/61 2/90 3/112 3/119 3/134 4/93 5/60 7/71 7/150 7/152 7/154 8/16 9/15 9/120 16/58 16/106 20/81 20/86 21/87 22/15 24/9 26/55 26/168 33/25 40/10 40/18 42/16 42/37 43/17 43/55 47/29 47/37 48/6 48/29 58/14 60/13 67/8
Öfkelendiklerinde affederler = 42/37
Öfkelenmek = 9/120 21/87 22/15 26/168 42/37 48/29
Öfkelerini yenenler = 3/134
Öfkesini açığa vurmaz = 12/84 16/58 43/17
Öğlen uyurlarken = 7/4
Öğle yemeği = 18/62
Öğrenmek = 2/102 5/83 6/91 7/160 7/169 27/22 45/9 60/10
Öğretmek = 2/31 2/32 2/102 2/129 2/151 2/239 2/251 2/282 3/48 3/164 4/113 5/4 5/110 12/6 12/21 12/37 12/68 12/76 12/101 16/103 17/12 18/65 18/66 20/71 21/80 26/49 27/16 36/69 44/14 49/16 53/5 55/2 55/4 62/2 74/24 96/4 96/5
Öğüt = 2/66 2/231 2/232 2/275 3/138 4/34 4/58 4/63 4/66 5/46 10/57 11/46 11/120 16/90 16/125 24/34 31/13 34/46 46/15 58/3 65/2
Ölçek / Kile ölçeği = 2/249 12/60 12/63 12/65 12/88 99/7
Ölçmek = 17/35 74/18 74/19 74/20 77/23 83/3 87/3 89/16
Ölçü = 2/173 3/21 6/152 7/85 11/84 11/85 12/59 18/105 26/181 42/17 55/7 55/8 55/9 57/25 65/3 69/32 73/20 76/16 80/19 82/7 83/1 99/8 101/6 101/8
Ölçü ile / -yü indirmek = 42/17 42/27 57/25
Ölçü ile yaratmak = 54/49
Ölçü tartı = 7/8 11/84 11/85 18/105 23/103 23/102 55/9 83/1 83/3
Ölçülendirmek = 10/5 25/2 33/38 41/10 54/12 56/60 73/20 76/16
Ölçüleri tartıları ağır gelenler ve hafif gelenler = 7/8 7/9 23/102 23/103 101/6 101/7 101/8 101/9
Ölçüp biçimlendirmek = 80/19
Ölçüye vefa etmek / ölçüyü tam yapmak / ölçüde adaletle durmak = 11/84 11/85 12/59 26/181 55/9
Ölçüyü tutturmamak = 18/105
Öldürmek / -ülmek = 2/28 2/54 2/61 2/72 2/85 2/87 2/91 2/154 2/178 2/191 2/217 2/258 2/259 3/21 3/112 3/144 3/152 3/154 3/156 3/157 3/158 3/168 3/169 3/181 3/183 3/195 4/29 4/66 4/74 4/89 4/91 4/92 4/93 4/155 4/157 5/27 5/28 5/30 5/32 5/33 5/70 5/95 6/137 6/140 6/151 7/127 7/141 7/150 7/158 8/30 9/5 9/12 9/55 9/85 9/111 9/116 10/56 12/9 12/10 15/23 16/38 16/70 17/16 17/31 17/33 18/74 20/40 22/58 22/66 23/80 25/3 25/68 26/14 26/81 28/9 28/19 28/20 28/33 29/24 30/40 33/16 33/26 33/61 40/11 40/25 40/26 40/28 40/68 44/8 45/26 47/4 50/43 53/44 57/2 60/12 74/19 74/20 80/17 80/21 81/8
Öldüren ve dirilten = 53/44
Ölmek = 2/94 2/132 3/102 3/145 3/156 4/159 7/25 9/84 9/125 20/74 21/93 23/15 23/53 25/58 31/34 39/30 39/42 87/13
Ölmüş kardeşinizin etini yemeyi severmisiniz? = 49/12
Ölü = 2/28 2/73 2/154 2/260 3/27 3/49 3/169 5/110 6/36 6/95 6/111 6/139 7/57 13/31 16/115 21/21 22/6 27/80 30/19 30/50 30/52 35/9 35/22 36/12 36/33 41/39 42/9 43/11 46/33 50/11 75/40 77/26
Ölüm = 2/19 2/56 2/164 2/180 2/243 2/259 3/143 3/168 3/185 4/15 4/78 4/100 5/106 6/61 6/93 6/162 8/6 11/7 11/81 14/17 15/65 15/99 16/65 17/75 17/106 18/19 20/129 21/35 23/99 25/3 25/47 29/57 29/63 30/19 30/24 30/50 32/11 33/16 33/19 34/14 35/9 37/58 37/59 39/42 44/35 44/56 45/5 45/21 47/20 50/19 56/60 57/17 62/6 62/8 63/10 67/2 76/23 76/26 84/11
Ölüm korkusu = 2/19 2/243
Ölüm meleği = 32/11
Ölüm sarhoşluğu = 50/19
Ölümden sonra dirilme = 16/65 25/3 25/47 35/9 45/5 57/17
Ölümü ve hayatı hanginizin daha güzel iş yapacağını sınamak için O yarattı = 67/2
Ölümü çağırın temenni edin eğer doğrular iseniz = 2/94 2/95 3/143 25/14 84/11
Ölümün sarhoşluğu = 50/19
Ölüyü diriltmek = 3/27 3/49 6/122 6/95 10/31 22/6 30/19 46/33 75/40
Ömrünün en rezil dönemine geri döndürülmek = 16/70 22/5
Ömür = 2/96 21/44 28/45 35/11 35/37 36/68
Ömür onlara uzun geldi = 2/96 21/44 28/45 35/11 36/68
Ömürü uzatmak = 21/44 35/11
Ön ayaklar = 18/18
Öncekiler = 2/4 2/21 2/66 2/97 2/118 2/183 2/286 3/4 3/137 4/26 4/60 7/38 7/39 8/52 8/54 9/69 9/70 10/37 10/39 10/102 12/109 13/42 16/26 16/33 16/35 20/133 24/55 24/59 29/3 30/9 30/42 33/62 34/31 34/45 35/25 35/31 35/44 39/25 39/50 39/65 40/21 40/82 42/3 44/37 47/10 51/52 58/5 59/15 67/18 69/9
Öncekileri doğrulayıcı = 2/97 35/31
Öncekilerin sahifeleri = 20/133
Önder = 2/124 16/120 17/71 21/73 25/74 28/5 28/41 32/24
Öne almak = 23/43
Öne atmak = 49/1
Önlerinde / -n = 2/255 7/17 21/28 34/9 36/9 41/14 41/25 57/12 66/8 72/27
Önlerinde ve sağ taraflarında = 57/12 66/8
Önlerinden ve arkalarından / Önlerindeki ve arkalarındaki = 2/255 7/17 21/28 34/9 36/9 41/14 41/25 72/27
Örnek = 20/63 33/21 60/4 60/6
Örtmek = 2/42 3/71 3/154 3/193 3/195 4/31 5/12 5/65 6/82 6/137 7/22 7/26 7/54 7/189 8/11 8/29 10/27 11/5 13/3 14/50 20/78 20/121 24/40 29/7 29/55 31/32 33/19 36/9 39/5 44/11 47/2 48/5 53/16 53/54 64/9 65/5 66/8 71/7 76/21 91/4 91/10 92/1
Örtü = 6/25 7/41 11/5 12/107 17/46 18/57 18/90 18/101 33/59 41/5 50/22 74/1 78/10
Örtülerini üzerlerine yaklaştırmak = 33/59
Örtünmek = 10/27 11/5 24/31 33/59 71/7 73/1
Örümcek / örümceğin dayanıksız evi = 29/41
Övgü / sözleri = 1/2 2/30 2/267 3/41 6/1 6/45 7/43 10/10 13/13 14/39 15/98 16/75 17/44 17/52 17/111 18/1 20/130 23/28 24/36 24/41 25/58 27/15 27/59 27/93 28/70 29/63 30/18 31/25 32/15 34/1 35/1 35/34 37/143 37/166 37/182 38/18 39/29 39/74 39/75 40/7 40/55 40/65 41/38 42/5 45/36 48/9 50/39 52/48 56/74 56/96 57/1 59/1 59/24 61/1 62/1 64/1 68/28 110/3
Övmek = 2/30 7/206 13/13 21/20 32/15 33/42 39/75 40/7 42/5 57/1 59/1 59/24 64/1
Övülesi = 2/267 4/131 11/73 14/1 14/8 22/24 22/64 31/12 31/26 34/6 35/15 41/42 42/28 57/24 60/6 64/6 85/8
Övülmek / -müş = 3/188 17/79
Övünmek = 4/36 31/18 57/20 57/23 102/1
Özür dilemek = 9/66 9/94 16/84 18/29 66/7
Özürü Olmadan Oturan = 4/95
Palan = 12/62 12/70
Parça = 2/260 43/15
Parça parça = 15/91 17/92 20/4 21/58 30/48 56/5 89/21
Parçalanıp dağılan ilah = 20/97
Parlak / -lık = 20/131 27/44 37/10 38/18 76/11 83/24 86/3 91/1
Parlayan yüzler = 75/22 80/38
Parmak = 2/19 3/119 8/12 
Parmak uçları = 3/119 75/4
Parmak uçlarını düzenlemeye muktediriz = 75/4
Parmak uçlarını ısıranlar = 3/119
Parmaklarına vurmak = 8/12
Parmaklarını kulaklarının içine götürmek = 2/19 71/7
Pas = 83/14
Patlayıp yarılmak = 26/63
Pay / -lanmak = 3/176 4/8 4/12 5/13 38/16 41/35
Paylaşmak = 4/8 4/12
Pazu = 28/35
Perçinli = 541/13
Perde = 2/7 7/46 17/45 19/17 23/100 25/53 33/53 38/32 41/5 42/51 45/23 47/20 54/28 55/20 83/15
Perdelemek / -nmek = 47/20 54/28 83/15
Pervane kelebekleri = 101/4
Pınar = 2/60 15/45 17/90 18/86 26/57 26/134 26/147 34/12 36/34 37/45 44/25 44/52 51/15 54/12 55/50 55/66 76/6 76/18 77/41 83/28 88/5 88/12
Pis = 3/179 4/2 4/43 5/6 5/100 6/145 7/157 8/37 9/95 22/30 
Pis kokmayan = 47/15
Pisin çokluğu hoşuna gider = 5/100
Pislik = 5/90 6/125 7/71 7/134 7/135 7/162 8/11 9/28 9/125 10/100 21/74 29/34 33/33 34/5 45/11 47/15 74/5
Pişman = 5/31 23/40 
Pişman olmak = 5/52 26/157 30/31 30/33 34/9 39/8 40/13 42/13 49/6 50/8 50/33
Pişman olup gerçeğe / ona dönen / yönelen = 11/75 13/27 30/31 30/33 34/9 39/8 40/13 42/13 50/8 50/33
Pişmanlık = 10/54 13/27 34/33
Pişmiş = 11/82 15/74 55/14
Pranga = 13/5 34/33 36/8 40/71 76/4
Put = 4/51 7/138 21/57 22/30 29/17 29/25 70/43
Put edinmek / Putları ilah edinmek / Puta tapmak / Putlara kulluk etmek = 2/51 6/74 7/138 14/35 29/17 29/25
Rab'be adanmışlar = 5/44 5/63
Rab'bin indindeki kitap = 20/52
Rab'bin unutan değildir = 19/64
Rab'binin yüzü baki kalır = 55/27
Rağbet etmek = 4/127 9/59 21/90 68/32
Rahim = 2/228 6/143 6/144 13/8 22/5 31/34
Rahip = 5/82 9/31 9/34 57/27
Rahman = 13/30 17/110 19/18 19/26 19/44 19/45 19/58 19/61 19/69 19/75 19/78 19/85 19/87 19/88 19/91 19/92 43/20 43/33 43/36 43/45 43/81 50/33 55/1 67/3 67/19 67/20 67/29 78/37 78/38
Rahman çocuk edinmez = 19/88 19/91 19/92 19/93 19/96 20/5 20/90 20/108 20/109 21/26 21/36 21/42 21/83 21/112 25/26 25/59 25/60 25/63 26/5 27/30 36/11 36/15 36/23 36/52 43/17 43/19
Rahman'ın ayetleri = 19/58
Rahman'ın sevgisi = 19/96
Rahmet = 2/64 2/105 2/157 2/178 2/218 2/286 3/8 3/74 3/107 3/157 3/159 4/83 4/96 4/175 6/12 6/16 6/54 6/147 6/154 6/157 7/49 7/52 7/56 7/57 7/72 7/151 7/154 7/156 7/203 9/21 9/61 9/99 10/21 10/57 10/58 10/86 11/9 11/17 11/28 11/58 11/63 11/66 11/73 11/94 12/56 12/87 12/111 15/56 16/64 16/89 17/28 17/57 17/82 17/87 17/100 18/10 18/16 18/16 18/58 18/65 18/82 18/98 19/2 19/21 19/50 19/53 21/75 21/84 21/86 21/107 24/10 24/14 24/20 25/48 27/19 27/63 27/77 28/43 28/46 28/73 28/86 29/23 29/51 30/21 30/33 30/36 30/46 30/50 31/3 33/17 35/2 36/44 38/9 38/43 39/9 39/38 39/53 40/7 41/50 42/8 42/28 42/48 43/32 44/6 45/20 45/30 46/12 48/25 57/13 57/27 57/28 76/31
Rahmet tatmak / tırmak = 10/21 11/9 30/33 30/36 30/46 42/48
Rakamlandırılmış kitap = 83/9 83/20
Ramazan = 2/185
Razı olmak / -olunmak = 5/119 9/8 9/38 9/58 9/59 9/87 9/96 9/100 10/7 19/55 20/109 20/130 39/7 46/15 48/18 53/26 58/22 69/21 72/27 88/9 89/28 92/21 93/5 98/8
Reddedilmek = 2/65 92/11
Reddetmek = 2/65 6/52 92/11
Refah şımarıkları = 17/16 21/13 23/33 23/64 34/34 43/23 56/45
Refakatçi yoldaş = 4/69
Rehin = 2/283 52/21
Renk = 2/69 16/13 16/69 30/22 35/27 35/28 39/21 101/5
Renkli yün = 101/5
Ress = 25/38
Resul = 2/87 2/98 2/101 2/108 2/129 2/143 2/151 2/214 2/253 2/279 2/285 3/32 3/49 3/53 3/81 3/86 3/101 3/132 3/144 3/153 3/164 3/172 3/179 3/184 3/194 4/13 4/14 4/42 4/59 4/61 4/64 4/69 4/79 4/80 4/83 4/100 4/115 4/136 4/150 4/152 4/157 4/164 4/165 4/170 4/171 5/12 5/19 5/32 5/33 5/55 5/56 5/67 5/70 5/75 5/83 5/92 5/104 5/109 5/111 6/10 6/34 6/61 6/124 6/130 7/6 7/35 7/37 7/43 7/53 7/61 7/67 7/79 7/101 7/104 7/144 7/158 8/1 8/13 8/20 8/24 8/27 8/46 9/1 9/3 9/7 9/13 9/16 9/24 9/26 9/29 9/54 9/59 9/61 9/62 9/63 9/65 9/70 9/71 9/74 9/80 9/81 9/84 9/86 9/88 9/90 9/91 9/94 9/97 9/99 9/105 9/107 9/120 9/128 10/13 10/21 10/47 10/74 10/103 11/59 11/69 11/77 11/81 11/120 12/50 12/110 13/32 13/38 14/4 14/9 14/13 14/44 14/47 15/11 16/35 16/36 16/113 17/15 17/93 17/94 17/95 18/106 19/19 20/47 20/96 20/134 21/25 21/41 22/52 22/75 22/78 23/32 23/44 23/51 24/47 24/48 24/50 24/51 24/52 24/54 24/56 24/62 25/7 25/27 25/30 25/37 25/41 26/16 26/27 26/107 26/125 26/143 26/162 26/178 28/47 28/59 29/18 29/31 29/33 30/9 30/47 33/12 33/21 33/22 33/29 33/31 33/33 33/36 33/40 33/53 33/57 33/66 33/71 34/45 35/1 35/4 35/25 36/30 38/14 39/71 40/5 40/22 40/34 40/50 40/51 40/70 40/78 41/14 41/43 42/51 43/29 43/45 43/46 43/80 44/13 44/17 44/18 46/9 46/35 47/32 47/33 48/9 48/12 48/13 48/17 48/26 48/27 48/29 49/1 49/3 49/7 49/14 49/15 50/14 51/52 57/7 57/8 57/19 57/21 57/25 57/27 57/28 58/4 58/5 58/8 58/9 58/12 58/13 58/20 58/21 58/22 59/4 59/6 59/7 59/8 60/1 61/5 61/6 61/11 62/2 63/1 63/5 63/7 63/8 64/6 64/8 64/12 65/8 65/11 69/10 69/40 73/15 73/16 77/11 81/19 91/13 98/2
Resul’ün çağrısı = 24/63
Resullerin kimini sana anlatmadık = 40/78
Rezil  / etmek = 3/26 3/123 3/160 3/192 9/2 9/14 11/27 15/68 16/70 20/134 22/5 26/4 26/110 26/111 27/34 27/37 46/20 58/20 59/5 66/8
Rıza = 2/207 2/232 2/233 2/265 3/15 3/162 3/174 4/114 5/16 9/21 9/72 9/109 12/61 19/6 31/17 47/28 57/20 57/27 59/8 60/1 66/1 76/9 92/20
Rızık = 2/22 2/60 3/37 5/114 7/32 8/4 8/74 10/59 11/6 11/88 13/26 14/32 15/20 16/67 16/71 16/73 16/112 17/30 18/19 19/62 22/50 22/58 24/26 28/57 28/82 29/17 29/60 29/62 30/37 33/31 34/4 34/15 34/36 34/39 37/41 38/54 39/52 40/13 42/12 42/27 50/11 51/22 51/57 56/82 56/89 65/7 65/11 67/15 67/21 89/16
Rızıklandırmak / ılmak = 2/3 2/25 2/57 2/126 2/172 2/212 2/254 3/27 3/169 4/5 4/8 4/39 5/88 6/140 6/142 6/151 7/50 8/3 8/26 10/31 10/93 12/37 13/22 14/31 14/37 16/56 16/72 16/75 16/114 17/31 17/70  20/81 20/131 20/132 22/28 22/34 22/35 23/72 24/38 27/64 28/54 29/17 29/60 30/28 30/40 32/16 34/24 34/39 35/3 35/29 36/47 40/40 40/64 42/19 42/38 45/5 45/16 51/58 62/11 63/10 65/3 67/21
Rızıklandırıldıklarından harcayanlar = 2/3 2/254 8/3 63/10
Rızıklar insanlara eşit olarak verilmiştir = 16/71 41/10
Rızkı yüklenip taşımamak = 29/60
Rızkın genişletilmesi daraltılması = 13/26 17/30 28/82 29/62 30/37 34/36 34/39 42/12
Ruh = 2/87 2/253 4/171 5/110 15/29 16/2 16/102 17/85 19/17 21/91 26/193 32/9 38/72 40/15 42/52 57/27 58/22 66/12 70/4 78/38 97/4
Ruhbanlığı yarattılar. Onu üzerlerine biz yazmadık = 57/27
Ruhbanlık = 57/27
Ruhtan / -undan üflemek = 5/110 15/29 21/91 32/9 38/72 66/12
Rum = 30/2
Rüku = 2/43 3/43 5/55 9/112 22/26 22/77 38/24 48/29 77/48
Rütbe = 12/54 81/20
Rüya = 12/5 12/21 12/43 12/44 12/100 21/5 37/105 48/27 52/32
Rüyaların yorumu = 12/21 12/43 12/100
Rüzgar = 2/164 3/117 7/57 8/46 10/22 14/18 15/22 17/69 18/45 21/81 22/31 25/48 27/63 29/40 30/46 30/48 30/51 33/9 34/12 35/9 38/36 41/16 42/33 45/5 46/24 51/1 51/41 54/19 54/34 56/42 66/12 67/17 69/6
Saat = 6/31 6/40 7/34 7/187 9/117 10/45 10/49 12/107 15/85 16/61 16/77 18/21 18/36 19/75 20/15 21/49 22/1 22/7 22/55 25/11 30/12 30/14 30/55 31/34 33/63 34/3 34/30 40/46 40/59 41/47 41/50 42/17 42/18 43/61 43/66 43/85 45/27 45/32 46/35 47/18 54/1 54/46 79/42
Saat yakındır / yaklaştı = 42/17 54/1
Saatin ilmi = 31/34 41/47 43/85
Saatin işi = 16/77 54/50
Saatin zelzelesi = 22/1
Saatini / vadeyi erteleyemezler, öne de alamazlar = 7/34 10/49 16/61 23/43
Sabah ve Akşam = 6/52 7/205 13/15 18/28 19/11 19/62 24/36 25/5 33/42 38/18 48/9 76/25
Sabah yakın değilmi? = 11/81
Sabah yıldızı = 86/1 86/2
Sabahın nefeslendiğinde = 81/18
Sabır / -sız = 2/45 2/153 2/250 3/200 7/126 7/137 12/18 12/83 23/111 28/54 38/44 70/5 70/19 76/12 
Sabii = 2/62 5/69 22/17
Sabit / -lemek / kılmak = 13/39 14/24 14/27 16/15 16/94 22/25 27/88 34/13
Sabit çömlekler = 34/13
Sabretmek = 2/61 2/153 2/155 2/175 2/177 2/249 2/250 3/17 3/120 3/125 3/142 3/146 3/186 3/200 4/25 6/34 7/87 7/128 8/46 8/65 8/66 10/109 11/11 11/49 11/115 12/90 13/22 13/24 14/5 14/12 14/21 16/42 16/96 16/110 16/126 16/127 18/28 18/67 18/68 18/69 18/72 18/75 18/78 18/82 19/65 20/130 20/132 21/85 22/35 25/20 25/42 25/75 28/80 29/59 30/60 31/17 31/31 32/24 33/35 34/19 37/102 38/6 38/17 39/10 40/55 40/77 41/24 41/35 42/33 42/43 46/35 47/31 49/5 50/39 52/16 52/48 54/27 68/48 70/5 73/10 74/7 76/24
Saçılmış ince toz = 25/23
Saçma / -lık = 18/14
Saçmalamak = 6/116 6/148 10/66 18/14 43/20
Sad = 7/1 19/1 38/1
Sadaka = 2/196 2/263 2/264 2/271 2/276 2/280 4/4 9/58 9/60 9/79 9/103 9/104 12/88 33/35 57/18 58/12 58/13 63/10 75/31
Sadece akıl fikir ile gerçeği bulacağını sanan = 68/11
Sadık = 17/73 19/41 19/54 19/56 24/61 25/28 33/23
Sadık samimi dost = 4/125 17/73 24/61 25/28
Saf ev = 22/29 22/33
Saf saf dizilenler = 37/165 52/20 88/15
Saf şarap = 83/25
Safa = 2/158
Saflar / halinde = 18/48 20/64 22/36 24/41 61/4 67/19 78/38 89/22
Sağ = 18/17 50/17 66/8
Sağ bırakmak = 2/49 7/127 7/141 14/6 28/4 40/25
Sağ el = 17/71 20/17 20/69 29/48 37/93 69/45
Sağın sahipleri = 56/8 56/27 56/38 56/90 56/91 74/39 90/18 
Sağanak yağmur = 2/264 2/265
Sağır = 2/18 2/171 5/71 6/39 8/22 10/42 11/24 17/97 21/45 25/73 27/80 30/52 43/40 47/23
Sağır dilsiz kör = 2/18 2/171 6/39 8/22 17/97
Sağlam = 2/16 2/256 2/282 4/21 4/65 4/78 4/154 6/158 7/48 7/92 7/183 8/44 8/60 10/18 11/75 11/80 11/101 15/84 16/91 21/66 22/52 23/8 26/89 26/129 26/207 28/10 31/22 33/7 33/70 34/21 37/84 39/50 40/82 40/85 42/15 43/39 46/26 51/58 58/17 61/4 68/43 68/45 73/6 77/21 78/12 79/32
Sağlam kulba tutunmak = 2/256 31/22
Sağlam söz = 4/21 4/154 33/7 33/70
Sağlam yapı = 26/129
Sağlamlaştırmak = 16/91 22/52 79/32
Sahifeler  = 3/30 20/133 53/36 74/52 80/13 81/10 87/18 87/19 98/2
Sahil = 20/39
Sahip olmak = 4/6 12/25 85/5
Sahipler = 2/39 2/81 2/82 2/105 2/109 2/119 2/126 2/179 2/197 2/217 2/257 2/269 2/275 3/7 3/13 3/18 3/64 3/65 3/110 3/113 3/116 3/190 3/199 4/25 4/47 4/75 4/83 4/123 4/159 4/171 5/10 5/15 5/19 5/29 5/47 5/59 5/65 5/68 5/77 5/100 6/131 7/36 7/42 7/44 7/46 7/47 7/48 7/50 7/94 7/96 7/97 7/98 7/100 7/123 9/70 9/101 9/113 9/120 10/24 10/26 10/27 11/23 11/73 11/116 11/117 12/109 12/111 13/5 13/19 14/52 15/67 15/78 15/80 16/43 18/9 18/71 18/77 20/40 20/54 20/128 21/7 22/44 22/51 24/22 24/27 24/44 25/24 25/38 26/176 27/34 28/4 28/12 28/15 28/45 28/59 29/15 29/31 29/34 29/46 33/6 33/13 33/26 33/33 35/6 36/13 36/55 38/13 38/29 38/43 38/45 39/8 39/9 39/18 39/21 40/6 40/43 40/54 46/14 46/16 46/35 50/12 56/8 56/9 56/27 56/38 56/41 56/90 56/91 57/19 57/29 58/17 59/2 59/7 59/11 59/20 64/10 65/10 67/10 67/11 68/17 73/11 74/31 74/39 85/4 90/18 90/19 98/1 98/6 105/1
Sakal = 20/94
Sakınanlar = 2/2 2/66 2/180 2/194 2/212 2/241 3/15 3/76 3/115 3/133 3/138 3/172 3/198 5/27 5/46 6/32 6/69 7/128 7/156 7/169 7/201 8/34 9/4 9/7 9/36 9/44 9/123 10/57 11/49 12/57 12/90 12/109 13/35 15/45 16/30 16/31 16/128 19/72 19/85 19/97 20/132 21/48 24/34 25/15 25/74 26/90 28/83 38/28 38/49 39/20 39/33 39/57 39/61 39/73 43/35 43/67 44/51 45/19 47/15 50/31 51/15 52/17 54/54 68/34 69/48 77/41 78/31
Sakınma = 5/2 7/26 9/108 9/109 22/37 48/26 49/3
Sakınmak = 2/21 2/48 2/63 2/177 2/179 2/183 2/187 3/76 3/120 3/125 3/179 3/186 4/31 4/128 4/129 6/51 6/69 6/153 7/35 7/164 8/29 16/52 20/113 24/52 39/28 47/36 65/2 65/4 65/5 92/5
Saklama kabı = 12/76
Saklamak = 2/284 3/39 12/48 16/59 36/76 37/10 40/19 40/28 70/18 84/23
Saklanmak = 41/22 56/78
Saldırganlaşmak = 4/46
Saldırmak = 2/190 9/13 22/72 49/9
Salgın = 76/7
Salınmak = 37/163 19/70
Salih = 11/62 11/89 26/142
Salkım = 72/27 3/151 
Salmak = 55/19
Saltanat = 69/29
Samimi = 2/139 4/146 10/22 12/24 15/40 17/73 19/51 26/101 31/32 37/40 37/74 37/128 37/160 37/169 38/83 40/18 41/34 69/35 70/10
Samimi arkadaş = 26/101 69/35 70/10
Samimi dost = 17/73
Samimi kullar = 12/24 15/40 37/74
Samiri = 20/85 20/87 20/95
Sana ancak rezillerimiz tabi oluyor = 11/27 26/111
Sana anlatmadığımız resuller = 4/164
Sana okutacağız da unutmayacaksın = 87/6
Sanat = 21/80 27/88
Sapık / sapmışlar = 1/7 2/16 2/108 2/175 2/198 3/90 3/164 4/44 4/60 4/116 4/136 4/167 5/12 5/60 5/77 5/105 6/56 6/74 6/77 6/94 7/30 7/60 7/61 7/149 7/179 7/202 10/30 10/32 11/21 12/8 12/30 12/95 13/14 14/3 14/18 16/36 16/125 17/72 18/51 18/104 19/38 19/75 20/92 21/54 22/12 23/106 24/33 25/9 25/34 25/42 25/44 26/20 26/86 26/97 27/81 28/50 28/75 28/85 30/53 31/11 33/36 34/8 34/24 36/24 36/47 37/69 37/71 39/22 40/50 41/48 41/52 42/18 43/40 46/5 46/32 47/1 47/8 50/27 54/24 54/47 56/51 56/92 60/1 62/2 67/9 67/29 68/26 71/24 83/32 93/7 105/2
Sapıklar kavmi = 6/77 23/106
Sapıklığı satın alanlar = 2/16 4/44
Sapıklık = 2/16 2/175 3/164 6/74 4/44 4/60 4/116 4/136 4/167 7/30 7/60 7/61 7/180 7/202 10/32 12/8 12/30 34/8 12/95 13/14 14/3 14/18 16/36 19/38 19/75 21/54 22/12 26/97 27/60 27/81 28/85 30/53 31/11 33/36 34/24 36/24 36/47 39/22 42/18 43/40 46/32 50/27 54/24 54/47 62/2 67/9 67/29 71/24
Saplamak = 43/36
Saplantı – Kuruntu = 2/78 2/111 4/119 4/120 4/123 57/14
Saptırmak = 2/26 3/8 3/69 4/60 4/88 4/113 4/119 4/143 5/49 5/77 6/39 6/116 6/119 6/125 6/144 7/38 7/155 7/178 7/186 9/37 9/115 10/88 13/27 13/33 14/4 14/27 14/30 14/36 16/25 16/37 16/93 17/97 18/17 20/79 20/85 22/4 22/9 22/25 25/17 25/29 25/42 26/99 28/15 30/29 31/6 33/67 35/8 36/62 38/26 39/8 39/23 39/36 39/37 40/33 40/34 40/74 41/29 42/44 42/46 45/23 47/4 71/24 71/27 74/31
Sarılaşmış = 39/21
Saray = 7/74 22/45 25/10 77/32
Sarfetmek = 6/46 6/65 6/105 7/58 17/41 17/89 18/54 20/113 25/50 46/27
Sarhoş / -luk = 4/43 15/15 15/72 16/67 22/2 37/47 50/19
Sarhoşken ne dediğini bilene kadar duaya  yaklaşmamak = 4/43
Sarı = 2/69 77/33 30/51
Sarı erkek deve = 77/33
Sarıcı = 68/19
Sarılmak = 4/146 4/175 7/199 12/99 17/104 22/78
Sarılaşmış rüzgar = 30/51
Sarılmak = 4/146 4/175 7/199 12/99 17/104 22/78
Sarkmak / -ıtmak = 6/99 7/22 53/8 69/16 69/23 76/14
Sarmak = 10/26 10/27 39/5 68/43 70/44 80/41
Sarmısak = 2/61
Sarp yokuş = 90/11 90/12
Sarsıntı = 7/78 7/91 7/155 29/37 33/11 79/6 79/7
Satın almak = 2/16 2/86 3/177 4/44 9/111 12/21 31/6
Satır Satırlanmış Kitap Satırlamak = 17/58 33/6 52/2 54/53 68/1
Satmak = 2/90 2/102 2/174 3/77 3/187 4/74 9/9 12/20
Savaş = 2/177 2/178 2/216 2/246 3/121 3/154 3/156 4/77 9/38 9/39 21/80 27/33 33/25 47/4 47/20
Savaş üzerinize yazıldı = 2/216 2/246 3/154 4/77
Savaşa kızıştırmak = 8/65
Savaşmak = 2/191 2/251 3/13 3/111 3/146 3/167 3/183 4/74 4/76 4/90 8/17 9/36 16/81 28/15 48/16 49/9 59/11 59/12
Savaşmayıp oturanlar = 3/168 4/95 5/24 9/46 9/81 9/83 9/86 9/90
Savaştan yüz çevirmek / izin istemek ( kaçmak ) = 2/246 9/44 9/45 9/83 9/86 33/13
Savmak / savanlar = 2/251 11/20 22/40 23/96 28/54 52/8 70/2
Savunmak / savunan = 22/38 28/81
Savunucu = 4/105
Savurgan / -lık = 17/26 17/27
Savurmak = 17/26 17/27 18/45 20/97 30/48 35/9 51/1
Saygı / -lı / -sızlık = 3/45 5/2 7/157 22/30 22/32 22/54 24/49 27/91 48/9 54/7 57/16 59/21 67/12 70/44 79/9 87/10 88/2 98/8
Saygı duymak / göstermek = 7/157 22/30 22/32 22/54 48/9 57/16 67/12 70/44 87/10 98/8
Saygı ve sevgi dolu korku = 2/45 3/199 21/90 33/35 42/45
Saygın = 3/45 27/91
Sayı = 2/184 2/203 19/84 65/1
Sayılı günler = 2/184 2/203
Saymak = 6/22 16/18 19/84 22/47 32/5 36/12 72/28 78/29
Sebatkar = 2/125 2/187 20/91 20/97 21/52 26/71
Sebat etmek = 8/45
Sebe = 34/15
Sebep = 2/166 4/153 4/155 5/32 5/49 9/74 18/84 18/85 18/89 18/92 22/15 25/68 38/10 40/36 40/37
Sebeplere / vasıtalara tabi olmak = 18/85 18/89 18/92
Sebt = 2/65 4/47 4/154 7/163 16/124
Seçilmişler = 38/47
Seçkin = 2/130 7/144 17/62 27/59 38/45 38/46 38/47
Seçmek = 2/132 2/247 3/33 3/42 3/179 6/87 7/155 12/6 16/121 19/58 20/13 20/41 22/75 22/78 24/55 28/68 35/32 37/153 38/47 39/4 42/13 43/16 68/38 77/4
Sed çekmek / koymak / oluşturmak = 18/94 18/95 34/54 36/9 90/19 90/20 90/20 104/8 104/6 104/7 104/8
Sefer ( kere ) = 4/6 6/110 8/56 9/83 20/37 20/55 23/44 25/32 53/13
Sefer / -ber = 2/184 2/185 2/283 3/156 4/43 9/38 9/39 9/41 9/42 9/81 9/22 18/62 34/19
Sefil = 41/29 95/5
Seher vakti = 3/17 51/18
Sekar = 54/48 74/26 74/27 74/42
Sekiz = 4/12 6/143 18/22 28/27 39/6 69/7 69/17
Sekiz eş = 6/143 39/6
Sekiz gün = 69/7
Sekiz melek = 69/17
Sekizde bir = 4/12
Sekizinci = 18/22
Seksen = 24/4 
Seksen kez derisine vurun = 24/4
Sel köpüğüne karışmış kararmış yaprak tortusu = 87/5
Selam / -lamak = 4/86 4/90 4/91 4/94 6/54 7/46 10/10 11/48 11/69 13/24 14/23 15/46 15/52 16/32 19/15 19/33 19/47 19/62 20/47 24/27 24/61 25/63 25/75 28/55 33/44 33/56 36/58 37/79 37/109 37/120 37/130 37/181 39/73 43/89 51/25 56/26 56/91 97/5
Selamet = 5/16 6/127 8/43 10/25 27/59
Selamet yurdu = 6/127 10/25
Selef = 43/56
Selsebil = 76/18
Semiz = 12/43 12/46
Semiz buzağı = 51/26
Semud = 7/73 9/70 11/61 11/68 11/95 14/9 17/59 22/42 25/38 26/141 27/45 29/38 38/13 40/31 41/13 41/17 50/12 51/43 53/51 54/23 69/4 69/5 85/18 89/9 91/11
Sen ondan önce kitaptan okumamıştın ve onu sağ elinle yazmamıştın = 29/48
Sen onların üzerlerine vekil değilsin = 6/66 6/107 17/54 39/41 42/6
Sen ölülere / o kabirlerdekilere duyuramazsın = 30/52 35/22
Sen sevdiğin kimseyi yönlendiremezsin = 2/272 28/56
Sene = 2/96 2/233 2/240 2/259 5/26 9/126 12/47 18/25 20/40 22/47 23/112 29/14 30/4 32/5 70/4
Seni önceden yarattığımda sen hiçbir şey değildin = 19/9 19/67
Serab = 18/61 24/39
Sermaye = 12/19 12/62 12/65 12/88
Sert / -lik – Kaba = 2/74 2/204 9/63 11/58 18/63 66/9 68/13 76/10
Sert davranmak = 66/9
Sertleşmek = 9/63
Ses = 20/108 
Seslenici = 3/193 7/44 12/70
Sesleniş günü = 40/32
Seslenmek = 2/171 3/39 3/193 7/22 7/43 7/44 7/46 7/48 7/50 11/42 11/45 12/70 19/3 19/24 19/52 20/11 21/76 21/83 21/87 21/89 26/10 27/8 28/30 28/46 28/62 28/65 28/74 37/75 37/104 38/3 38/41 40/10 40/32 41/44 41/47 43/51 43/77 49/2 49/4 50/41 54/29 57/14 68/21 68/48 79/16 79/23 96/17
Seslerin en çirkini eşeklerin sesidir = 31/19
Sevab = 2/125 3/145 3/148 3/195 4/134 18/31 18/44 18/46 19/76 28/80
Sevdiğin kimseyi yönlendiremezsin = 28/56
Sevdiğinden harcamak = 3/92
Sevdiğiniz birşey size kötü olabilir = 2/216
Seven = 11/90
Sevgi / -li = 2/165 2/177 4/73 5/18 5/82 12/8 12/30 17/109 19/96 20/39 29/25 30/21 38/32 42/23 56/37 60/1 60/7 76/8 89/20 100/8
Sevinç = 7/95 26/149 28/79 51/29 84/9 84/13
Sevinmek = 2/69 3/120 3/170 3/188 6/44 7/95 7/150 9/50 9/81 10/58 11/10 13/26 13/36 17/37 23/53 26/149 27/36 28/58 30/4 30/15 30/32 30/36 30/48 31/18 36/55 39/45 40/75 40/83 41/30 42/48 43/70 44/27 51/29 52/18 57/23 76/11 83/31 84/9 84/13
Seviye = 11/43
Seviyelenmek = 2/29 7/54 10/3 11/44 13/2 20/5 23/28 32/4 41/11 57/4
Sevmek = 2/105 2/165 2/177 2/195 2/216 2/222 2/266 3/76 3/92 3/119 3/134 3/146 3/148 3/152 3/159 4/145 5/13 5/42 5/54 5/93 9/4 9/7 9/108 14/3 28/56 37/98 38/32 41/29 49/7 49/9 49/12 59/9 60/8 61/4 61/13 75/20 76/27 89/20 95/5
Sevmemek = 2/190 2/205 2/276 3/32 3/57 3/119 3/140 4/36 4/107 4/148 5/64 5/87 6/76 6/141 7/31 7/55 7/79 8/58 9/23 16/23 16/107 22/38 24/22 28/76 28/77 30/45 31/18 41/17 42/40 57/23
Seyirtmek = 4/56 4/94 15/65 17/1 18/47 20/77 26/52 28/29 44/23 52/10 67/7 78/20 81/3 89/4
Seyyar = 12/10 12/19
Sezmek / -dirmek = 18/19 34/14
Sıcak = 9/81 16/81 20/119 26/101 35/21 40/18 41/34
Sıcakta savaşa seferber olmayın dediler = 9/81
Sıçramak = 67/7
Sıfatlandırmak = 16/116
Sığınacak yer = 18/53 18/58 25/24
Sığınmak = 2/67 3/36 9/129 10/71 10/85 11/47 11/56 11/88 12/23 12/67 13/30 18/10 18/63 19/18 23/97 23/98 40/27 42/10 44/20 113/1 144/1
Sığır = 2/67 2/69 2/70 2/71 6/144 6/146 12/43 12/46
Sıkıntı = 2/263 3/118 4/55 4/65 6/35 6/42 6/64 6/125 7/2 7/200 7/201 9/91 9/92 9/128 12/49 16/127 17/53 18/73 21/83 22/12 22/78 23/75 23/100 27/70 30/33 39/8 39/49 41/36 49/7 50/5 65/6
Sınamak = 2/249 3/152 3/154 5/48 5/94 6/165 8/17 11/7 16/92 18/7 20/131 21/35 27/40 44/17 47/4 67/2 68/17 72/17 76/2
Sınav = 2/49 2/102 7/141 7/155 8/17 8/28 14/6 17/60 20/40 21/111 22/53 25/20 37/106 39/49 44/33 54/27 60/5 64/15 74/31
Sır = 2/129 2/151 2/231 2/251 2/269 3/39 3/48 3/164 4/54 4/113 5/110 9/78 16/125 17/39 19/52 20/7 21/3 25/6 31/12 33/34 38/20 43/63 43/80 62/2 66/3 86/9
Sırdaş = 3/118
Sırların açığa çıktığı gün = 86/9
Sırt = 2/101 3/187 6/31 6/94 6/138 6/146 7/172 8/50 9/35 11/92 21/39 34/18 35/45 42/33 94/3
Sıvanmış saraylar = 22/45
Sızlanmak = 14/21 70/20
Siccin = 83/7 83/8
Sidre = 53/14 53/16
Sihir / -lenmiş = 7/116 10/77 15/15 17/47 17/101 20/58 20/63 20/71 25/8 26/153 26/185 52/15
Sihirbaz = 7/109 7/112 7/113 7/120 10/2 10/77 10/79 10/80 20/69 20/70 26/34 26/37 26/38 26/40 26/41 26/46 38/4 40/24 43/49 51/39 51/52
Sihirbaz iflah olmaz = 20/69
Sihirlenmiş adama tabi oluyorsunuz = 17/47 25/8
Silah = 4/102
Silinmek = 77/8
Silkmek = 20/18
Silmek / silinmek = 4/47 10/88 36/66 38/33 54/37 77/8
Simalarından tanımak = 2/273 7/46 7/48 47/30 55/41 
Sin = 27/1 42/2
Sina Dağı = 20/12 23/20
Sinek = 22/73
Sinenler = 81/15
Sinsi vesveseci = 114/4
Siper = 69/47 75/11
Sivrilmiş tomurcuklar = 26/148
Sivrisinek = 2/26
Siyah / -lanmak = 2/187 3/106 35/27 43/17 
Sizden öncekiler / önce gelip geçenler = 2/21 2/134 2/141 2/214 2/183 4/26 9/69 24/34
Size ilminden olmayan hakkında neden tartışırsınız? = 3/66
Size olan musibet o ellerinizle kazandıklarınızdandır = 42/30
Sizi boşuna yaratmadık = 23/115
Sizi yere ekip bırakan O’dur = 23/79
Sofra = 5/112 5/114 12/31
Soğan = 2/61
Soğuk = 3/117 21/69 38/42 38/57 41/16 54/19 56/44 69/6 76/13 78/24
Soğuk ve güvenli ateş = 21/69
Sokmak / -kulmak / Girmek / Dahil olmak = 3/37 3/185 3/192 3/195 4/13 4/14 4/23 4/31 4/57 4/115 4/120 5/12 5/65 7/176 9/57 9/99 12/58 13/23 14/23 15/12 17/53 17/80 21/75 21/86 22/14 22/23 22/59 24/27 24/28 24/29 24/61 25/69 27/19 28/15 33/14 33/53 35/33 36/26 38/22 40/8 40/40 40/46 40/60 42/8 45/30 47/6 47/12 48/5 48/17 48/25 48/27 49/14 50/34 51/25 58/22 61/12 64/9 65/11 66/8 68/24 70/38 71/25 71/28 72/17 76/31 89/29 89/30 110/2
Sol / Sol taraf / Soluna = 7/17 18/17 50/17 56/9 56/41 69/25 90/19
Solun sahipleri = 56/9 56/41 90/19
Solumak = 7/176
Somurtmak = 36/8
Son bilgi = 79/44
Son nokta = 53/14
Son varış yeri = 53/42
Son ve ilk Allah içindir = 53/25
Son vermek = 4/171 19/46 26/116 26/167 36/18
Sonlanma = 4/77 14/44
Sonraki gün = 2/8 2/62 2/126 2/177 2/184 2/185 2/228 2/232 2/264 3/114 4/38 4/39 4/59 4/136 5/69 9/18 9/19 9/29 9/44 9/45 9/99 24/2 29/36 33/21 58/22 60/6 65/2
Sonrakiler = 2/66 7/38 7/39 10/92 14/9 26/84 40/31 43/28 43/56 56/14 56/40 56/49
Sonrası ve öncesi Allah içindir = 53/25 92/13
Sonu olmayan kısır gün = 22/55
Sonuç çıkarabilenler = 4/83
Sonuçlandırmak = 16/126
Sorgulayıp azarlamak = 2/225 2/286 5/89 18/73
Sorumlu tutmak = 2/225
Soy = 2/266 3/34 3/36 3/38 4/23 4/39 6/84 6/87 6/133 7/172 7/173 10/83 13/23 13/38 17/62 18/50 19/58 25/74 29/27 36/41 37/77 37/113 40/8 52/21 57/26
Soymak = 7/27 36/37
Sökülmüş hurma kütükleri = 54/20
Söküp çıkarmak = 79/1
Sönmek = 36/29
Sönmek / -dürmek = 5/64 9/32 22/5 36/29 61/8 75/8
Sövmek = 44/20
Söylem = 2/235 11/37 20/95 38/20 38/23
Söylemdeki ayrışım = 38/20
Söylemek = 2/59 2/83 2/169 2/174 2/235 2/267 3/75 3/78 3/183 4/5 4/8 4/9 4/43 4/63 4/81 4/148 4/171 5/64 5/73 5/113 5/116 5/117 6/24 6/33 6/93 6/148 6/152 7/33 7/105 7/162 7/169 8/31 9/74 9/77 10/68 11/18 11/91 12/27 12/66 14/31 15/97 16/62 17/23 17/28 17/43 17/44 17/53 18/5 18/14 18/23 20/44 20/89 20/97 20/104 21/15 23/40 23/62 23/81 23/100 24/26 24/30 24/31 24/36 24/41 25/19 26/226 28/28 29/12 33/4 33/32 33/59 33/69 33/70 37/143 37/152 37/166 38/17 38/18 38/84 39/32 39/60 39/75 40/7 40/51 40/55 41/38 41/43 42/5 45/14 45/29 48/11 50/18 50/39 50/45 52/33 58/2 58/3 58/8 61/1 61/2 61/3 62/1 69/44 71/9 72/4 72/5 78/38 91/13
Söz = 2/27 2/59 2/63 2/83 2/84 2/93 2/113 2/118 2/174 2/204 2/225 2/235 2/263 3/41 3/46 3/77 3/81 3/147 3/181 3/187 4/5 4/8 4/9 4/21 4/42 4/63 4/78 4/87 4/90 4/92 4/108 4/122 4/140 4/148 4/154 4/155 4/156 4/157 4/164 5/7 5/12 5/14 5/63 5/70 5/89 5/110 6/68 6/73 6/111 6/112 7/102 7/135 7/143 7/148 7/162 7/169 7/185 8/72 9/30 9/77 10/65 11/40 11/53 11/105 12/6 12/10 12/21 12/54 12/66 12/80 12/101 12/111 13/5 13/10 13/20 13/25 13/33 14/27 15/98 16/40 16/86 17/16 17/23 17/28 17/40 17/44 17/89 18/6 18/19 18/54 18/70 18/93 19/34 19/62 19/98 20/7 20/9 20/28 20/44 20/89 20/94 20/109 20/113 20/130 21/2 21/4 21/27 21/110 22/24 22/30 22/73 23/3 23/27 23/44 23/68 23/108 24/36 24/51 25/4 26/5 27/19 27/82 27/85 28/51 28/55 28/63 30/58 31/6 32/13 32/15 33/4 33/7 33/32 33/53 33/70 34/19 34/31 36/7 36/58 36/65 36/70 36/76 37/10 37/31 37/51 37/143 37/166 38/18 39/18 39/23 39/27 39/75 40/7 40/55 41/25 41/33 41/38 42/5 42/51 45/6 46/18 47/21 47/30 48/9 49/2 50/18 50/29 50/39 51/8 51/24 52/34 52/48 53/59 56/25 56/74 56/81 56/96 57/1 57/8 58/1 58/2 59/1 59/24 60/4 61/1 62/1 63/4 64/1 66/3 67/13 68/11 68/28 68/44 69/40 69/41 69/42 69/44 73/5 73/6 74/25 77/50 78/38 79/15 81/19 81/25 85/17 86/13 88/1 88/11 110/3 56/81 56/96 57/1 57/8 58/1 58/2 59/1 59/24 60/4 61/1 62/1 63/4 64/1 66/3 67/13 68/11 68/28 68/44 69/40 69/41 69/42 69/44 73/5 73/6 74/25 77/50 78/38 79/15 81/19 81/25 85/17 86/13 88/1 88/11 110/3
Söz almak = 2/63 2/84 2/93 4/21 57/8
Söz değiştirmek = 50/29
Söz dinlemek = 84/2 84/5
Söz götürüp getiren = 68/11
Sözcü = 18/19 37/51
Sözde durma = 7/102
Sözde kırıtmayın = 33/32
Sözlerini / Yeminlerini / Ahdlerini bozanlar = 2/100 5/13 7/135 8/56 9/12 48/10
Sözlerinin usülünden / nağmesinden tanımak = 47/30
Sözü onlara söylenenden başkasına çevirmek = 7/162
Sözün eğlencesini satın alanlar = 31/6
Su = 2/22 2/60 2/74 2/249 4/43 5/6 6/99 7/57 9/19 10/24 11/7 11/44 11/52 12/70 12/72 13/4 13/14 13/17 14/16 14/32 15/22 16/4 16/10 16/65 18/29 18/37 18/41 18/45 19/86 20/53 22/5 22/19 22/63 23/13 23/14 23/18 24/39 25/48 27/44 27/60 28/23 29/63 30/24 31/10 32/8 35/11 35/27 36/77 38/57 39/21 40/67 40/72 41/39 43/11 44/46 44/48 47/15 50/9 53/46 54/11 54/28 55/44 56/42 56/68 67/30 72/16 75/37 76/2 77/27 78/14 78/25 79/31 80/19 80/25 88/5
Su damlası = 16/4 18/37 22/5 23/13 23/14 35/11 36/77 40/67 53/46 75/37 76/2 80/19
Su dilemek = 19/86
Su kabı = 12/70 12/72
Sual etmek = 2/61 2/108 2/119 2/134 2/141 2/186 2/189 2/211 2/215 2/217 2/219 2/220 2/222 2/273 4/1 4/32 4/153 5/4 5/101 6/90 7/6 7/163 7/187 8/1 9/65 10/53 10/72 10/94 11/29 11/46 11/47 11/51 12/7 12/50 12/82 12/104 14/34 15/92 16/43 16/56 16/93 17/34 17/36 17/85 17/101 18/19 18/70 18/76 18/83 20/36 20/105 20/132 21/7 21/13 21/23 21/63 23/27 23/72 23/101 23/113 25/16 25/57 25/59 26/109 26/127 26/145 26/164 26/180 28/66 28/78 29/13 29/61 29/63 31/25 33/8 33/14 33/15 33/20 33/53 33/63 34/25 34/47 36/21 37/24 37/27 37/50 38/24 38/86 39/38 42/23 43/9 43/19 43/44 43/45 43/87 47/36 47/37 51/12 52/25 52/40 55/29 55/39 60/10 67/8 68/40 68/46 70/1 70/10 70/25 74/40 75/6 78/1 79/42 81/8 102/8
Sucu = 12/19
Suç = 5/2 11/35 26/14 30/47 34/25 83/29
Suç işlemek = 5/2 30/47 83/29
Suçlu = 6/55 6/123 6/124 6/147 7/40 7/84 7/133 8/8 9/66 10/13 10/17 10/50 10/75 10/82 11/52 11/116 12/110 14/49 15/12 15/58 18/49 18/53 19/86 20/74 20/102 25/22 25/31 26/99 26/200 27/69 28/17 28/78 30/12 30/55 32/12 32/22 34/32 36/59 37/34 43/74 44/22 44/37 45/31 46/25 51/32 54/47 55/41 55/43 68/35 70/11 74/41 77/18 77/46
Suçlular kavmi = 7/133 10/13 10/75 12/110 44/22 45/31 46/25
Suçluların masmavi toplandığı gün = 20/102
Sudan yaratmak / yapmak = 21/30 24/45 25/54
Sulak olan yüksek yer = 23/50
Sulamak = 15/22 28/23 28/24 72/16
Suların çekilmesi = 11/44
Sunmak = 2/95 3/182 4/62 5/80 8/51 18/57 22/10 28/47 30/36 36/12 38/60 38/61 42/48 48/2 59/18 62/7 73/20 75/13 78/40 82/5
Sure = 2/23 9/64 9/86 9/124 9/127 10/38 11/13 24/1 47/20
Suret = 5/110 36/67
Susamak = 20/119
Susamamak ve çıplak olmamak ( La tazmeü fıha ve la tadha ) = 20/119
Susmak = 7/204 46/29
Susuzluk = 9/120 24/39 56/55
Susuzlukta kalmış develer gibi içmek = 56/55
Suva = 71/23
Suyu dibini bulmak = 18/41
Sükunet = 2/248 6/96 7/189 9/26 9/40 9/103 25/63 28/72 28/73 40/61 48/4 48/18 48/26
Sülale = 2/50 7/130 7/141 32/8
Süleyman = 2/102 4/163 6/84 21/78 21/79 21/81 27/15 27/16 27/17 27/18 27/30 27/36 27/44 34/12 38/30 38/34
Süre / mühlet vermek = 2/280 3/178 7/183 13/32 19/75 22/44 22/48 26/203 68/45 73/11
Süre gelen = 12/95
Sürekli = 3/75 3/113 5/37 9/68 11/39 37/9 39/40
Sürekli azab = 5/37 9/68 11/39 37/9 39/40
Sürgün = 5/33 59/3
Sürmek / -dürmek = 2/130 17/76 17/103 18/60
Sürü = 9/109 105/3
Sürüklemek / -nmek = 7/202 8/6 12/83 18/80 22/31 24/43 40/71 44/47 54/48 96/15
Süs = 7/31 7/32 11/15 16/8 18/7 18/28 18/46 20/59 20/87 20/131 24/31 24/60 28/60 28/79 33/28 35/12 37/6 43/18 43/35 49/7
Süs eşyası = 35/12 43/18
Süs günü = 20/59
Süs zinet = 13/17 16/14 35/12 43/18
Süslemek / -nmek = 2/212 3/14 3/180 6/43 7/26 7/31 7/32 10/12 10/24 11/15 13/33 15/16 15/39 16/14 16/63 18/31 20/87 20/131 24/31 24/60 27/4 28/79 33/33 35/8 35/33 37/6 41/12 50/6 67/5
Süslü göstermek / -ilmek / görünmek = 6/43 6/108 6/122 6/137 8/48 9/37 29/38 40/37 41/25 47/14 48/12
Süt = 16/66 47/15
Sütten kesilmek = 31/14 46/15
Sütten nehirler = 47/15
Sütun = 13/2 31/10 89/7 104/9
Şafak / vakti = 17/78 24/58 84/16
Şafak vakti okuması = 17/78
Şafaktaki dua = 24/58
Şah damarı / -nı kesmek = 69/46
Şahit = 2/23 2/84 2/133 2/140 2/143 2/185 2/204 2/282 2/283 3/18 3/52 3/53 3/64 3/70 3/81 3/86 3/98 3/99 3/140 4/6 4/15 4/33 4/41 4/69 4/72 4/79 4/135 4/159 4/166 5/8 5/44 5/83 5/106 5/107 5/108 5/111 5/113 5/117 6/9 6/73 6/130 6/144 6/150 7/37 7/172 9/17 9/94 9/105 9/107 10/29 10/46 10/61 11/17 11/18 11/54 11/103 12/26 12/81 13/9 13/43 16/84 16/89 17/78 17/96 18/51 19/37 21/56 21/61 21/78 22/17 22/28 22/78 23/92 24/2 24/4 24/6 24/8 24/13 24/24 25/72 27/32 27/49 28/44 28/75 29/52 32/6 33/45 33/55 34/47 36/65 37/150 39/46 39/69 40/51 41/20 41/21 41/22 41/47 41/53 43/19 43/86 46/8 46/10 48/8 48/28 50/21 50/37 57/19 58/6 59/11 59/22 62/8 63/1 64/18 65/2 70/33 73/15 74/13 83/21 85/3 85/7 85/9 100/7
Şahit kılmamak / Şahit  mi oldular? = 2/133 6/144 18/51 37/150 43/19
Şahitliği gizlemeyin = 2/140 2/283
Şahitliği korumak / değere satmamak = 5/8 5/106
Şahitlik = 2/140 2/282 2/283 3/86 4/15 4/135 4/166 5/8 5/106 5/107 5/108 6/19 6/130 6/150 7/37 9/105 9/107 12/26 12/81 13/43 21/61 21/78 24/4 24/6 24/8 25/72 36/65 41/21 41/22 43/19 59/11 65/2 70/33 85/3
Şair = 21/5 26/224 37/36 52/30 69/41
Şair sözü = 69/41
Şaka / mizah = 86/14
Şarap = 2/219 5/90 5/91 12/36 12/41 47/15 83/25
Şarap sıkmak = 12/36 12/49
Şaraptan nehirler = 47/15
Şaşırmak = 2/258 7/63 7/69 7/116 18/9 21/40 37/12 50/2 56/65
Şaşkın = 6/71 11/73 53/59
Şefkatli = 1/1 1/3 2/163 41/2
Şehir = 2/58 2/61 2/259 6/92 6/131 7/4 7/82 7/94 7/96 7/97 7/98 7/101 7/111 7/123 7/161 7/163 10/87 10/98 11/100 11/102 11/117 12/30 12/82 15/67 17/16 17/17 17/58 18/19 18/59 18/77 21/6 21/11 21/74 21/95 22/45 22/48 25/40 26/36 26/53 26/208 27/34 27/56 28/15 28/18 28/58 28/59 29/31 29/34 33/60 34/18 34/34 36/13 36/31 42/7 43/23 43/31 43/51 46/27 47/13 59/7 59/14 63/8 65/8
Şehirler anası = 6/92 42/7
Şehrin büyükleri = 6/123
Şehrin / Şehirlerin sahipleri = 7/96 7/97 7/989/101 9/120 15/67 36/13 59/7
Şehvet = 3/14 4/27 7/81 19/59 27/55 
Şehvetle erkeklere mi yetiyorsunuz? = 7/81 26/165 27/55 29/29
Şehvetlere tabi olanlar = 4/27 19/59
Şekil = 3/6 3/125 7/11 8/58 15/26 15/28 15/29 15/33 16/7 17/41 18/37 18/55 25/50 32/9 38/72 40/64 59/24 64/3 75/38 82/7 82/8
Şekillenmek / -dirmek = 3/6 7/11 15/26 15/28 15/33 18/37 38/72 64/3
Şenlik olmamış gibi / şenliksiz = 7/92 10/24 101/9
Şeref / -li = 8/7 11/73 18/34 19/81 25/72 28/83 50/1 80/16 85/21
Şeytan = 2/14 2/36 2/102 2/168 2/208 2/268 2/275 3/36 3/155 3/175 4/38 4/60 4/76 4/83 4/117 4/119 4/120 5/90 5/91 6/43 6/68 6/71 6/112 6/121 6/142 7/22 7/27 7/30 7/175 7/200 7/201 8/11 8/48 12/5 12/42 12/100 14/22 15/17 16/63 16/98 17/27 17/53 17/64 18/63 19/44 19/45 19/68 20/120 21/82 22/3 22/52 22/53 23/97 24/21 25/29 26/210 27/24 28/15 29/38 31/21 35/6 36/60 37/7 37/65 38/37 38/41 41/36 43/36 43/62 47/25 58/10 58/19 59/16 67/5 81/25
Şeytan aldatma haricindekini vadetmez = 4/120 17/64
Şeytan apaçık düşmandır = 2/168 2/208 6/142 7/22 12/5 17/53 28/15 36/60 43/62
Şeytan dostlarına vahyeder = 6/121
Şeytan kötü arkadaştır = 4/38
Şeytan onlara hatırlamayı unutturdu = 12/42 58/19
Şeytan ve kabilesi = 7/27
Şeytan'a kulluk etmeyin = 19/44 36/60
Şeytan'a tabi olanlar = 2/102 2/168 2/208 4/83 6/142 22/3 24/21 31/21
Şeytan'ın adımları = 2/168 2/208 6/142 24/21
Şeytan'ın arkadaşlığı = 4/38 43/36
Şeytan'ın dostları / arkadaşları = 2/257 3/175 4/38 4/76 6/121 6/128 7/27 16/63 19/45 43/36
Şeytan'ın dürtüklemesi = 23/97
Şeytan'ın grubu = 58/19
Şeytan'ın malda ve çocuklarda ortak olması = 17/64
Şeytan'ın okuduğu = 2/102
Şeytan'ın sözü = 81/25
Şeytan'ın vaadi = 2/268 4/120 7/86 17/64
Şeytan yolunda savaşanlar = 4/76
Şeytanlar indirmedi = 26/210
Şeytanların başları = 37/65
Şeytanların dürtüklemesi = 23/97
Şımarık / Şımarmak / -tılmak = 4/36 11/10 11/116 17/16 21/13 23/33 23/64 28/76 31/18 34/34 40/75 43/23 56/45 57/23
Şımarıp övünenler = 4/36 31/18 57/20
Şiddetle arzulamak = 12/103
Şiddetli = 2/74 2/85 2/165 2/191 2/196 2/200 2/211 3/4 3/11 3/56 3/117 4/66 4/77 4/84 5/2 5/82 5/98 6/124 7/164 8/13 8/25 8/48 8/52 9/69 9/81 9/97 10/70 11/80 11/102 13/6 13/13 14/2 14/7 17/5 17/58 18/2 19/69 20/71 20/127 22/2 23/77 25/12 27/21 27/33 28/78 29/37 30/9 33/11 34/46 35/7 35/10 35/44 37/11 38/26 40/3 40/21 40/22 40/46 40/82 41/15 42/16 42/26 43/8 47/4 47/13 48/16 48/29 50/26 50/36 53/5 54/34 57/20 57/25 58/15 59/4 59/7 59/13 59/14 65/8 65/10 66/6 67/17 72/8 73/6 76/13 76/28 79/27 85/12 100/8
Şifa = 9/14 10/57 16/69 17/82 26/80 41/44
Şiir = 36/69
Şikayet / etmek = 12/86 58/1 70/19
Şimdi = 2/71 2/187 4/18 8/66 10/51 10/91 12/51 18/50 55/44
Şimşek = 2/19 2/20 75/7
Şişirmek = 31/18
Şira = 53/49
Şuayb = 7/85 7/88
Şükretmek = 2/52 2/56 2/152 2/158 2/172 2/185 2/243 3/123 3/144 3/145 4/147 5/6 5/89 6/53 6/63 7/10 7/17 7/58 7/144 7/189 8/26 10/22 10/60 12/38 14/5 14/7 14/37 16/14 16/78 16/114 16/121 17/3 21/80 22/36 23/78 25/62 27/19 27/40 27/73 28/73 29/17 30/46 31/12 31/14 31/31 32/9 34/13 34/15 34/19 35/12 35/30 35/34 36/35 36/73 39/7 39/66 40/61 42/33 45/12 46/15 54/35 56/70 64/17 67/23 76/3
Şüphe / -etmek = 2/2 2/23 2/147 2/282 3/9 3/25 3/60 4/87 4/157 5/106 6/2 6/12 6/114 9/45 9/110 10/37 10/94 10/104 11/17 11/22 11/109 11/110 14/9 14/10 15/63 16/23 16/62 16/109 17/99 18/21 19/34 22/5 22/7 22/52 22/55 24/50 27/66 29/48 32/2 34/21 34/54 38/8 40/34 40/43 40/59 41/45 41/54 42/7 42/14 43/61 44/9 44/50 45/26 45/32 49/15 50/15 50/25 65/4 74/31
Şüphe duymak = 29/48
Şüpheci = 3/60 10/94 40/34 50/25
Ta = 26/1
Taammüd / -etmek = 4/93 5/95 9/13 33/5
Tabaka  = 67/3 71/15 83/18 84/19
Tabakadan tabakaya binmek = 84/19
Tabi olmak = 2/38 2/54 2/102 2/120 2/143 2/145 2/166 2/167 2/168 2/170 2/178 2/208 3/7 3/20 3/31 3/53 3/55 3/68 3/73 3/89 3/95 3/162 3/167 3/174 4/27 4/83 4/115 4/125 4/135 5/16 5/48 5/49 5/77 6/50 6/56 6/90 6/106 6/116 6/142 6/150 6/153 6/155 7/3 7/18 7/90 7/142 7/157 7/158 7/176 7/193 7/203 8/64 9/42 9/100 9/117 10/15 10/35 10/36 10/66 10/89 10/109 11/27 11/59 11/60 11/97 11/99 11/116 12/108 13/37 14/21 14/36 14/44 15/18 15/42 15/65 16/123 17/47 17/63 18/28 18/66 18/70 18/85 18/89 18/92 19/43 19/59 19/60 20/16 20/47 20/90 20/93 20/108 20/123 20/134 22/3 23/71 24/21 25/8 26/40 26/111 26/215 26/224 28/35 28/47 28/49 28/50 28/57 29/12 30/29 31/15 31/21 33/2 34/20 36/11 36/20 36/21 38/26 38/85 39/18 39/55 40/7 40/38 40/47 42/15 43/61 45/18 46/9 46/15 47/3 47/14 47/16 47/28 48/15 52/21 53/23 53/28 54/3 54/24 57/27 66/8 71/21
Tabut = 2/248 20/39
Tahammül = 90/11
Tahmin / etmek = 18/22 65/3
Tahrif etmek = 2/75 5/13 5/41
Tahsis etmek = 3/74 17/40 52/24
Taht = 27/38 27/41 27/42
Takat = 2/249 2/286
Takdir / etmek = 6/91 6/96 8/42 9/91 15/60 22/74 25/2 27/57 34/18 36/38 36/39 39/67 41/10 41/12 54/12 56/60 73/20 76/16
Takip / etmek = 2/263 19/59 20/78 26/52 26/60 28/11 37/10 44/23 75/18 79/7
Takviye etmek = 48/9
Talut = 2/247 2/249
Tam uygun karşılık = 78/26
Tamamlamak = 2/124 2/150 2/185 2/187 2/196 2/233 5/3 5/6 6/115 6/154 7/137 7/142 9/4 9/32 11/119 12/6 16/81 17/95 28/27 28/28 28/29 48/2 61/8 66/8 108/3
Tanımak / Tanışmak = 2/146 2/273 6/20 7/48 10/45 12/58 16/83 22/72 47/30 49/13
Tanyeri / ağarması = 2/187 89/1 97/5
Tarık = 86/1 86/2
Tarla = 2/223 3/14 26/148 44/26
Tartı = 2/139 2/197 2/258 3/20 3/44 3/61 3/65 3/66 3/73 3/152 6/152 7/85 11/84 11/85 17/35 18/21 18/22 18/34 18/37 20/62 22/51 22/67 26/96 26/182 27/45 36/49 38/69 39/31 40/47 42/16 42/18 50/28 55/9 83/1
Tartısı ağır gelmek = 23/102 101/6
Tartısı hafif gelmek = 7/9 23/103 101/8
Tartışmak = 2/139 2/197 2/258 3/20 3/44 3/61 3/65 3/66 3/73 3/152 8/43 8/46 18/21 18/22 18/34 18/37 20/62 22/51 22/67 26/96 27/45 36/49 38/69 39/31 40/47 42/16 42/18 50/28
Tartmak = 17/35 26/182 83/3
Tasa / -lanmak / çekmek = 2/19 3/39 5/26 5/68 10/71 21/76 21/91 37/76 37/115
Tasadan kurtarmak = 21/76 37/76 37/115
Tasarlamak = 4/81 4/108 9/74
Taş = 2/24 2/60 2/74 5/90 8/32 11/82 15/74 17/50 27/44 51/33 66/6 105/4
Taşımak = 2/248 6/142 6/164 12/36 16/7 16/25 17/15 29/13 29/60 33/72 35/11 35/18 39/7 40/7 41/47 46/15 51/2 53/38 62/5 65/4 68/11 69/17
Taşmak = 3/118 5/83
Tatlı içecek = 25/53 35/12
Tatlı / su = 17/28 25/53 35/12 77/27
Tatlı söz = 17/28
Tatmak / -tırmak = 6/65 10/21 10/70 11/9 11/10 16/112 17/75 22/9 22/25 25/19 30/33 30/36 30/41 30/46 32/21 34/12 39/26 41/16 41/27 41/50 42/48 64/5 65/9
Tatmin / olmak = 2/260 3/126 5/113 8/10 10/7 13/28 16/106 22/11 89/27
Tavaf / etmek = 2/125 2/158 22/26 22/29 24/58
Tavan = 2/259 18/42 21/32 22/45 43/33 52/5 79/28 
Tavanların çökmesi = 2/259 18/42 22/45
Taze ekin yaprağı = 105/5
Taze et = 16/14 35/12
Tecelli / etmek = 7/187 92/2
Tedarik etmek = 68/49
Tedbir = 9/50
Tefsirini getirdiğimiz misalin haricindekini getiremezler = 25/33
Tehdit etmek = 11/32 21/109 23/95
Tek = 4/11 17/46 39/45 54/50
Tek kahredici Allah = 7/70 12/39 14/48 40/12
Tek bağırma = 79/13
Tek başına = 19/80 19/95 21/89
Tek çarpma = 69/14
Tek çığlık = 36/29 36/49 36/53 38/15 54/31
Tek dişi koyun = 38/23
Tek emir = 54/50
Tek helak olmaya değil çok helak olmaya yalvarın = 25/14
Tek ilah = 2/133 2/163 4/171 5/73 6/19 9/31 14/52 16/22 16/51 18/110 21/108 22/34 29/46 38/5 41/6
Tek kadın veya elinizin malik olduğu = 4/3
Tek kahredici Allah = 38/65 39/4 40/16
Tek kapı = 12/67
Tek bağırma = 37/19
Tek nefisten yaratış = 4/1 6/98 7/189 31/28 39/6
Tek olarak = 25/32
Tek öğüt = 34/46
Tek sefer = 4/6 25/32
Tek su = 13/4
Tek topluluk = 2/213 5/48 10/19 11/118 16/93 21/92 23/52 42/8 43/33
Tek üfleme = 69/13
Tek yiyecek = 2/61
Teklif etmek = 38/86
Tekrar = 2/167 5/95 10/34 15/87 17/6 23/37 23/99 26/102 27/64 30/11 30/27 39/58 39/68
Temel = 2/127 16/26 20/97 20/105 31/10 37/64
Temenni etmek = 2/94 2/95 3/143 4/32 22/52 28/82 53/24 62/6 62/7
Temiz / -lik = 2/25 2/57 2/168 2/172 2/267 3/15 3/38 3/141 4/2 4/43 4/57 4/160 5/4 5/5 5/6 5/87 5/88 5/100 7/32 7/58 7/157 8/26 8/69 9/72 9/103 10/22 14/24 16/97 17/70 18/74 19/19 20/81 23/51 24/21 24/26 24/61 25/48 27/56 33/33 34/15 35/10 38/46 45/16 61/12 76/21 80/14 80/16 98/2
Temiz eşler = 2/25 3/15 4/57
Temiz kelime = 14/24 35/10
Temiz sahifeler = 98/2
Temizlemek / -nmek = 2/125 2/129 2/151 2/174 2/222 3/42 3/55 3/77 3/164 4/43 4/49 5/6 5/41 7/82 8/11 9/103 9/108 10/93 12/53 20/76 22/26 28/12 33/33 35/18 56/79 62/2 74/4 79/18 80/3 80/7 87/14 91/9 92/18
Temsil olunmak = 19/17
Tepe = 16/26 21/96 26/128 46/21
Tepeden bakmak = 2/264 4/38
Tepsi = 43/71
Terbiye edilip yetiştirilmek = 20/39
Tercih / etmek = 20/72 33/36 59/9 79/38 87/16
Tereddüt = 9/45 10/94
Terketmek / -edilmek = 2/17 2/248 2/264 4/12 7/127 11/53 11/87 12/37 17/74 18/99 19/23 22/45 25/30 31/15 49/9 75/26 75/36
Tersine / dönmüşler = 4/88 9/70 36/68 53/53 69/9
Tertip = 24/43
Tesis etmek = 9/108 9/109
Teslim etmek = 2/112 2/233 3/20 4/6 4/92 4/125 31/22
Teslim olan = 2/128 2/132 2/133 2/136 3/52 3/64 3/67 3/80 3/84 3/102 4/65 5/44 5/111 6/14 6/163 7/126 10/72 10/84 10/90 11/14 12/101 15/2 16/89 16/102 21/108 22/78 27/31 27/81 27/91 28/53 29/46 30/53 33/35 39/12 39/29 41/33 43/69 46/15 51/36 68/35 72/14 
Teslim olanlar olmadan ölmeyin = 2/132 3/102 7/126
Teslim olanların ilki / -yim = 6/14 6/163 39/12
Teslim etmek = 2/112 2/233 3/20 4/6 4/92 4/125 31/22
Teslim olmak = 2/128 2/131 2/132 2/133 2/136 3/20 3/52 3/64 3/67 3/80 3/83 3/84 3/102 4/65 5/111 6/14 6/71 6/163 7/126 9/74 10/72 10/84 10/90 11/14 12/101 15/2 16/28 16/81 16/89 16/102 21/108 22/34 22/78 27/31 27/44 27/81 27/91 28/53 29/46 30/53 33/35 37/26 37/103 39/12 39/29 39/54 40/66 41/33 43/69 46/15 48/16 49/14 51/36 61/7 66/5 68/35 72/14
Teslimiyet = 3/19 3/85 5/3 6/125 16/87 33/22 33/56 39/22 49/17
Teşvik / etmek = 4/84 69/34 89/18 107/3
Tevbe / etmek = 2/37 2/54 2/128 2/160 2/187 2/222 2/279 3/90 3/128 4/16 4/17 4/18 4/26 4/27 4/64 4/92 4/146 5/34 5/39 5/71 5/74 6/54 7/143 7/153 9/3 9/5 9/11 9/15 9/27 9/74 9/102 9/104 9/106 9/112 9/117 9/118 9/126 11/3 11/52 11/61 11/90 11/112 13/30 16/119 17/25 19/60 20/82 20/122 24/5 24/10 24/31 25/70 25/71 28/67 33/24 33/73 38/17 38/19 38/30 38/44 40/3 40/7 42/25 49/11 49/12 50/32 58/13 66/4 66/5 66/8 73/20 85/10 110/3
Tevbe eylemek = 2/37 2/54 2/128 2/187 3/128 4/17 4/26 4/27 5/71 9/15 9/27 9/102 9/106 9/117 9/118 20/122 33/24 33/73 58/13 73/20
Tevbeyi kabul etmek / eden = 2/37 2/54 2/128 9/118 24/10 40/3 49/12 110/3
Tevrat = 3/3 3/48 3/50 3/65 3/93 5/43 5/44 5/46 5/66 5/68 5/110 7/157 9/111 48/29 61/6 62/5
Tevrat ve İncil’de yazılı okuma yazma bilmeyen haberci = 7/157
Tevrat yanlarındayken haberciyi nasıl hakem yaparlar? = 5/43
Teyze = 4/23 24/61 33/50
Teyze kızı = 33/50
Tırnaklılar = 6/146
Ticaret = 2/16 2/282 4/29 9/24 24/37 35/29 61/10 62/11
Tiksinmek = 9/81 49/7 49/12
Tilavet = 2/121
Timsal = 34/13
Titreşmek = 22/5 27/10 28/31 41/39 
Tohum / tanesi = 2/261 6/59 6/95 6/99 12/65 12/72 21/47 36/33 50/9 55/12 78/15 80/27
Tomurcuk = 6/99 26/148 37/65 41/47 50/10
Tomurcukları sivrilmiş hurmalar = 26/148
Topal = 24/61 48/17
Toplamak = 3/9 3/157 4/23 4/87 4/140 4/172 6/12 6/22 6/35 7/111 10/28 10/45 10/71 12/40 15/25 17/97 18/47 18/99 19/68 19/85 20/64 20/102 20/124 25/17 26/36 26/53 27/83 34/26 34/40 37/22 39/71 39/73 40/49 42/15 43/32 45/26 64/9 70/18 75/3 77/38 104/2
Toplanmak = 2/203 3/12 3/96 3/155 3/158 3/173 5/96 6/38 6/51 6/72 8/24 8/36 12/15 20/59 22/73 23/67 23/79 25/34 26/38 26/39 27/17 29/29 36/32 36/53 41/19 42/7 44/40 46/6 50/44 52/44 55/54 56/50 58/9 59/2 59/14 64/9 67/24 75/19 77/25 81/5
Toplanmış = 19/25 52/44 55/54 68/17
Toplanmış bulut = 52/44
Toplantı = 23/67 29/29
Toplardamar = 50/16
Toplayıcı = 7/111 26/36 26/53 39/71 39/73 40/49
Toplayıcı bekçiler = 39/71 39/73 40/49
Topluca = 2/29 2/38 3/103 4/71 5/17 6/149 7/124 8/37 8/41 8/63 9/122 10/4 10/99 12/83 13/31 14/8 14/21 15/30 20/123 21/77 24/31 24/61 25/32 26/49 26/65 26/95 26/170 27/51 37/134 38/73 38/82 39/47 39/53 39/67 43/55 45/13 58/6 58/18 59/14 70/14 100/5
Topluca savaşmak = 9/36 59/14
Topluluğa ilişkin = 24/62
Topluluk = 2/120 2/128 2/130 2/134 2/135 2/141 2/143 2/213 2/249 3/13 3/95 3/104 3/110 3/113 3/166 4/41 4/125 5/48 5/66 6/38 6/42 6/108 6/128 6/130 6/156 6/161 7/34 7/38 7/48 7/88 7/159 7/164 7/168 7/181 8/19 8/45 8/48 10/19 10/47 10/49 11/48 11/118 12/37 12/38 13/24 13/30 13/36 14/13 15/5 16/36 16/63 16/84 16/89 16/92 16/93 17/6 18/20 18/43 19/73 19/85 21/92 22/34 22/67 22/78 23/43 23/44 23/52 24/62 26/54 26/56 26/61 26/94 27/83 28/23 28/75 28/76 28/78 28/81 29/18 35/24 35/42 38/7 40/5 41/25 42/8 43/22 43/23 43/33 45/28 46/18 54/44 54/45 54/51 55/31 55/33 67/8
Toprağı / tarlayı sürmek = 2/71 30/9
Toprak = 2/71 2/264 3/59 4/43 5/6 5/21 6/59 11/61 13/5 16/59 18/8 18/37 18/40 20/6 22/5 23/35 23/82 27/67 30/9 30/20 33/27 35/11 37/16 37/53 40/67 50/3 55/14 56/47 78/40
Toprakla niyet etmek = 4/43
Topraktan yaratmak = 3/59 30/20 35/11
Topuk = 2/143 3/144 3/149 5/6 6/71 8/48 23/66
Topukları üzerinde dönmek / döndürmek = 2/143 3/144 3/149 8/48 23/66
Torun = 2/136 2/140 3/84 4/163 16/72
Toz = 25/23 29/40 56/6 80/40 80/41 100/4
Toz gibi karanlık = 80/41
Tozlu kasırga = 17/68 29/40 54/34
Tufan = 7/133 29/14
Tur = 4/154 52/1
Tutuklamak = 34/31
Tutumlu = 5/66 35/32
Tuva = 20/12 79/16
Tuzak / kurmak = 4/76 7/99 7/123 7/183 7/195 8/18 8/30 10/21 11/55 12/5 12/28 12/31 12/33 12/34 12/50 12/52 12/76 12/102 16/26 16/45 20/60 20/64 20/69 21/57 21/70 22/15 27/50 27/51 35/10 35/43 37/98 40/25 40/37 52/42 52/46 68/45 71/22 77/39 105/2
Tuzlu = 25/53 35/12
Tübba = 44/37 50/14
Tükenmek = 14/44 16/96 18/109 20/97 31/27 38/54
Tüketmek = 26/3 29/17 46/20
Tüm insanlar önce cehenneme girecek = 19/71
Tüm kimseler fanidir = 55/26
Tüm misaller = 17/89 17/93 18/54 39/27
Tüm nefisler ölümü tadar = 3/185 21/35 29/57
Tümsek = 20/107
Ucundan kıyısından kulluk etmek = 22/11
Uç = 3/119 18/96 53/14 75/4
Uçurum = 9/109
Ufalanmak = 7/143 17/49 17/98 18/45 54/31 79/11 89/21
Ufalanmış çürümüş kemikler = 17/49 17/98 36/78 79/11
Ufuk = 41/53 53/7 81/23
Uğraş / -mak = 46/8 53/12 73/7
Uğuldamak = 67/7
Uğursuz günler = 41/16
Uğursuzluk = 7/131 27/47 36/18 36/19 54/19
Uğursuzluk kuşunu boynuna elzem kıldık = 17/13
Ulaşmak = 15/41 16/7 18/60 22/37 28/35
Ulaştırma = 3/20 5/67 5/92 5/99 13/40 14/52 16/35 16/82 21/106 24/54 29/18 36/17 42/48 46/35 64/12 72/23
Ulaştırmak = 6/19 7/62 7/68 7/79 7/93 11/57 33/39 46/23 65/3 68/39 72/28 
Ulu / -lanmak = 2/255 4/34 17/4 22/62 27/31 31/30 34/23 38/75 42/4 42/51 44/31
Ummak = 2/218 5/84 12/46 12/83 17/57 18/24 19/48 26/129 28/29 28/67 29/5 35/29
Umre = 2/158 2/196
Unutkan / -lık = 9/37
Unutmak = 2/44 2/106 2/237 2/286 5/13 5/14 6/41 6/44 6/68 7/51 7/53 7/165 9/37 9/67 11/92 12/42 18/24 18/57 18/61 18/63 18/73 19/23 19/64 20/52 20/88 20/115 20/126 23/110 25/18 28/77 32/14 36/78 38/3 38/26 39/8 45/34 58/6 58/19 59/19 87/6
Usanmak / -mamak = 2/282 21/20 35/35 41/38 41/49
Usül = 2/128 5/108 12/47 22/34 22/67 47/30
Utangaç = 28/25
Uyanık = 18/18
Uyarı = 2/6 2/119 2/213 3/28 3/30 4/165 5/19 6/19 6/48 6/51 6/92 6/130 7/2 7/69 7/184 7/188 9/1 9/122 10/2 10/73 10/101 11/2 11/12 11/25 13/7 14/44 14/52 15/89 16/2 17/105 18/2 18/4 18/56 19/39 19/97 21/45 22/49 22/67 25/1 25/7 25/51 25/56 26/115 26/173 26/208 26/214 27/58 27/92 28/46 29/50 32/3 33/45 34/28 34/34 34/44 34/46 35/18 35/23 35/24 35/37 35/42 36/6 36/10 36/11 36/70 37/72 37/73 37/177 38/4 38/65 38/70 39/71 40/15 40/18 41/4 41/13 42/7 43/23 44/3 46/3 46/9 46/12 46/21 46/29 48/8 50/2 51/50 51/51 53/56 54/5 54/16 54/18 54/21 54/23 54/30 54/33 54/36 54/37 54/39 54/41 67/8 67/9 67/17 67/26 71/1 71/2 74/2 74/36 77/6 78/40 79/45 92/14
Uyarıcı = 2/119 4/165 5/19 6/48 7/184 7/188 11/2 11/12 11/25 13/7 15/89 17/105 18/56 22/49 25/1 25/7 25/51 25/56 26/115 26/194 26/208 27/92 28/46 29/50 32/3 33/45 34/28 34/34 34/44 34/46 35/23 35/24 35/37 35/42 37/72 38/4 38/70 41/4 43/23 46/9 46/21 46/29 48/8 50/2 51/50 51/51 53/56 67/8 67/9 67/26 71/2
Uyarıcı gelmiş olmayan topluluk yoktur / Her topluluk için resul vardır = 10/47 35/24
Uyarmak = 2/213 3/28 3/30 3/199 6/130 28/45 35/18 36/11 38/65 39/71 41/13 44/3 46/21 54/36 70/44 78/40 79/45 92/14
Uydurmak = 3/24 3/94 4/20 4/48 4/50 4/156 5/103 6/21 6/24 6/49 6/93 6/100 6/112 6/137 6/138 6/140 6/144 7/37 7/53 7/89 7/117 7/152 9/37 10/17 10/30 10/37 10/38 10/59 10/60 10/69 11/18 18/15 20/61 23/38 29/68 34/8 42/24 61/7
Uygulamak = 5/34 5/66 5/68 21/87
Uygun = 75/34 75/35
Uygunsuzluk = 67/3
Uyku = 2/255 3/154 8/11 8/43 18/18 25/47 37/102 39/42 68/19 78/9
Uykusunda vefat ettirmek = 39/42
Uyum = 4/35
Uyumak = 6/148 7/4 7/97
Uzak = 4/12 4/176 8/42 11/35 28/20 36/20 60/4
Uzak Mescid ( Mescid-i Aksa ) = 17/1
Uzak yerden el atmak = 34/52
Uzaklaşmak / -tırmak = 2/96 3/153 3/168 3/185 4/34 4/61 4/135 11/29 11/30 11/60 11/68 11/95 12/80 17/83 18/35 19/46 19/49 20/16 26/114 32/16 34/19 37/9 41/51 43/5 44/21 74/5
Uzatılmış sütun = 104/9
Uzeyir = 9/30
Uzun ömür = 36/68
Uzza = 53/19
Ücret = 28/26 28/27
Üç = 2/196 2/228 3/41 3/124 4/3 4/11 4/12 4/171 4/176 5/73 5/89 9/118 11/65 18/25 19/10 24/58 34/46 35/1 36/14 39/6 53/20 58/7 65/4 73/20
Üç adet süresi = 2/228
Üç ay = 65/4
Üç çatallı gölge = 77/30
Üç eş = 56/7
Üç gün = 2/196 3/41 5/89 11/65
Üç gün konuşamamak = 3/41
Üç karanlık = 39/6
Üç kere izin istemek = 24/58
Üç kişi = 9/118 58/7
Üç tam gece konuşamamak = 19/10
Üç bin = 3/124
Üç bin melekle yardım = 3/124
Üçer = 4/3 34/46 35/1
Üçte bir = 4/11 4/12 73/20
Üçte iki = 4/11 4/176 73/20
Üçtür / demeyin = 4/171 18/22
Üçtürler dördüncüleri köpekleridir, …. = 18/22
Üçün üçüncüsü = 5/73
Üçüncü = 5/73 36/14 53/20
Üçyüz sene = 18/25
Üçyüz sene kalıp dokuz ilave etmek = 18/25
Üff / size = 17/23 21/67 46/17
Üfleme / -k = 3/49 5/110 6/73 15/29 18/96 18/99 20/102 21/91 23/101 27/87 32/9 36/51 38/72 39/68 50/20 66/12 69/13 74/8 78/18 113/4
Ümit etmek / -lenmek = 2/75 4/104 11/62 26/51 26/82 29/36 32/16 33/21 33/32 74/15
Ümit kesmek = 12/80 12/87 12/110 15/56 39/53 42/28 60/13
Ümit yitirmişler = 15/55
Ümitsiz  = 3/127 5/3 6/44 17/83 23/77 29/23 30/12 30/49 41/49 43/75 65/4
Üretmek = 5/14 5/63 7/137 11/16 11/38 13/31 16/112 18/104 20/69 23/27 24/30
Ürkekliği gidermek = 24/27
Ürkmek = 2/45 3/199 4/25 8/2 11/70 13/21 17/109 21/90 22/35 23/2 23/57 23/60 24/27 33/35 41/39 42/45 50/33 57/16 59/21 74/50 79/9 87/10 88/2 98/8
Ürkmüş eşek = 74/50
Ürpermek / -ti / Ürperenler = 2/45 3/199 4/9 4/25 13/21 17/109 21/90 23/2 23/57 33/35 36/11 39/23 41/39 42/45 57/16 59/21 67/12 87/10 98/8
Ürün = 2/22 2/25 2/126 2/155 2/266 7/57 7/130 13/3 14/32 14/37  18/34 28/57 35/27 41/47 47/15
Üst üste = 2/259 50/10 82/8
Üst üste inşa etmek = 2/259
Üst üste yığarak parçalardan oluşturmak = 82/8
Üstlerini altları kıldık = 15/74
Üstün / kılmak = 2/26 2/47 2/105 2/122 2/220 2/228 2/253 4/32 4/34 4/95 4/139 5/54 6/86 6/165 7/140 9/33 10/65 10/83 10/107 11/91 12/91 13/4 16/71 17/6 17/21 17/55 17/70 20/64 23/24 23/91 26/44 27/15 35/10 37/180 38/82 44/32 45/16 48/28 61/14 63/8
Üstün kudret = 4/39 5/54 10/65 26/44 35/10 38/32
Üstünde / -e / -den = 2/90 3/55 3/153 6/18 6/25 7/16 8/12 9/120 11/7 12/36 12/76 14/26 17/107 22/19 24/40 24/45 41/10 43/32 44/48 48/10 61/9 84/19
Üstünken barışa çağırmamak = 47/35
Üstünlük = 2/64 2/90 2/105 2/198 2/237 2/243 2/251 2/268 3/73 3/74 3/152 3/170 3/171 3/174 3/180 4/32 4/37 4/54 4/70 4/73 4/83 4/141 5/54 7/39 8/29 9/28 9/59 9/74 9/75 9/76 10/58 10/60 11/3 11/27 12/38 16/14 17/12 17/21 17/66 17/70 17/87 22/17 24/10 24/14 24/20 24/21 24/22 24/32 24/33 24/38 27/16 27/40 27/73 28/73 30/23 30/45 30/46 33/47 34/10 35/12 35/30 35/32 35/35 40/61 42/22 42/26 44/19 44/31 44/57 45/12 48/29 49/8 57/21 57/29 59/8 62/4 62/10 63/8 73/20
Üvey kızlar = 4/23
Üzeyir = 9/30
Üzmek / Üzülmek = 3/120 5/101 9/50 12/69 33/53 57/23
Üzüm = 2/266 3/20 6/79 6/99 13/4 16/11 16/67 17/91 18/32 23/19 36/34 78/32 78/33 80/28
Üzüntü/ -lü = 7/150 18/6 20/86
Vaad / etmek / -leşmek = 2/51 2/235 2/268 3/152 3/194 4/95 4/120 4/122 5/9 6/134 7/44 7/70 7/77 7/86 7/142 8/7 8/42 9/68 9/72 9/111 9/114 10/4 10/46 10/48 10/55 11/32 11/45 11/65 13/31 13/35 13/40 14/14 14/22 14/47 16/38 17/5 17/7 17/64 17/104 17/108 18/21 18/48 18/58 18/98 19/54 19/61 19/75 20/80 20/86 20/87 20/113 21/9 21/38 21/97 21/103 21/104 21/109 22/47 22/72 23/35 23/36 23/83 23/93 24/55 25/15 25/16 26/206 27/68 27/71 28/13 28/61 30/6 30/60 31/9 31/33 33/12 33/22 34/29 35/5 35/40 36/48 36/52 36/63 38/53 39/20 39/74 40/8 40/28 40/55 40/77 41/30 43/42 43/83 45/32 46/16 46/17 46/22 46/35 47/15 48/20 48/29 50/14 50/20 50/28 50/32 50/45 51/5 51/22 51/60 54/46 57/10 67/25 70/42 70/44 72/24 72/25 73/18 77/7 85/2
Vaad olunan gün = 85/2
Vaaz / vermek = 7/164 7/167 26/136
Vade / -si gelmek / -sine erişmek = 2/231 2/232 2/234 2/235 2/282 3/9 3/145 3/194 4/77 6/2 6/60 6/128 7/34 7/135 7/185 10/11 10/49 11/3 11/104 13/31 13/38 14/10 14/44 15/5 16/61 17/99 18/48 18/58 18/59 20/58 20/59 20/129 22/5 22/33 23/43 28/28 28/29 29/5 29/53 30/8 31/29 34/30 35/13 35/45 39/5 39/20 39/42 40/67 42/14 46/3 63/10 63/11 65/2 65/4 71/4
Vadelerine akarlar = 35/13 39/5
Vadeyi öne alamazlar ve erteleyemezler = 15/5 23/43
Vadesi yazılı = 3/145
Vadi = 8/42 9/25 9/121 13/17 14/37 20/12 22/27 26/225 27/18 28/30 46/24 79/16 89/9
Vah etmek / eden = 9/114
Vahiy = 21/45 53/4
Vahşi hayvanlar = 81/5
Vahyedilene tabi olmak = 6/50 6/106 7/203 10/109 33/2 46/9
Vahyetmek / -edilmek = 3/44 4/163 5/111 6/19 6/50 6/93 6/106 6/145 7/117 7/203 8/12 10/2 10/15 10/87 10/109 11/12 11/36 11/37 11/49 12/3 12/15 12/102 12/109 13/30 14/13 16/43 16/68 16/123 17/39 17/73 17/86 18/27 18/110 20/13 20/38 20/48 20/77 20/114 21/7 21/25 21/73 21/108 23/27 26/52 26/63 28/7 29/45 33/2 34/50 35/31 38/70 39/65 41/6 41/12 42/3 42/7 42/13 42/51 42/52 43/43 46/9 53/4 53/10 72/1 99/5
Vaka = 56/2
Vakıf olmak = 6/27 6/30
Vaki olmak = 7/71 7/118 7/134 10/51 27/82 27/85 42/22 56/1 69/15 77/7
Varış yeri = 2/126 2/285 3/14 3/28 3/162 4/97 11/98 22/72 24/57 25/15 29/25 40/3 42/15 47/12 50/43 57/15 58/8 60/4 64/3 64/10 66/9 67/6 79/39 79/41
Varis yapmak / kılmak = 2/233 4/11 4/19 4/33 4/176 7/43 7/100 7/128 7/137 7/169 15/23 19/5 19/6 19/40 19/63 19/80 21/89 21/105 23/10 23/11 26/59 26/85 27/16 28/5 28/58 33/27 35/32 39/74 40/53 42/14 43/72 44/28
Vasıflandırmak = 2/109 6/100 6/139 12/18 12/77 21/18 21/112 37/159 37/180 43/82
Vasiyet / etmek = 2/132 2/180 2/182 2/240 4/11 4/12 5/106 19/31 51/53
Vay / vay onlara = 2/79 5/31 11/72 14/2 18/49 20/61 21/14 25/28 36/52 37/20 38/27 39/22 41/6 43/65 46/17 51/60 68/31 77/15 77/19 77/24 77/28 77/34 77/37 77/40 77/45 77/47 77/49 83/1 83/10 107/4
Vazgeçmek = 2/275 2/192 2/193 4/16 5/15 5/73 5/79 5/91 8/19 8/38 8/39 9/12 9/112 11/76 19/46 22/2 26/116 26/167 33/60 36/18 43/50 66/3 96/15
Ved = 71/23
Vefa / etmek = 2/40 2/178 2/234 2/240 2/245 2/261 2/272 2/281 3/55 3/57 3/76 3/161 3/185 3/193 4/15 4/97 4/173 5/1 5/117 6/60 6/61 6/152 7/37 7/85 7/126 8/50 8/60 9/111 10/46 10/104 11/15 11/85 11/109 11/111 12/88 12/101 13/40 16/28 16/32 16/91 17/34 17/35 22/5 24/25 24/39 26/181 32/11 35/30 39/10 39/42 39/70 40/34 40/67 40/77 46/19 47/27 48/10 53/37 53/41 59/6 59/7
Vefat etmek / ettirmek = 2/234 2/240 3/55 3/193 4/97 5/117 6/60 6/61 7/37 7/126 8/50 10/46 10/104 12/101 13/40 16/28 16/32 22/5 32/11 39/42 40/34 40/67 40/77 47/27
Vekil = 3/173 4/81 4/109 4/132 4/171 6/66 6/89 6/102 6/107 10/108 11/12 12/66 17/2 17/54 17/65 17/68 17/86 25/43 28/28 32/11 33/3 33/48 39/41 39/62 42/6 73/9
Veli = 17/33
Vergi = 9/29
Verimsiz çorak yer = 32/27
Vermezler ki eşit olsunlar / eşit olur musunuz? = 16/71 30/28
Vesile = 5/103
Vesvese / vermek = 6/112 7/20 17/53 20/120 34/54 41/36 41/45 42/14 50/16 114/4
Vurgulamak = 4/34
Vurmak / -ulmak = 2/60 2/61 2/73 3/112 5/3 6/46 8/12 8/50 9/87 16/58 18/11 20/97 24/2 24/4 24/31 26/63 28/15 37/93 38/42 38/44 40/18 43/17 47/4 47/27 51/29 57/13 67/13 89/26
Vurulmuş hayvan = 5/3
Vücut = 21/8 70/16
Vücut organları = 70/16
Yabancı = 16/103 26/198 41/44
Yabancı okuma = 41/44
Yağ = 6/146 23/20 24/35
Yağ ve katık = 23/20
Yağış = 12/49
Yağmak / -dırmak = 7/84 7/126 8/32 11/82 15/74 26/173 27/58 46/24 71/11 89/13
Yağmur = 2/264 2/265 4/102 6/6 7/84 8/11 11/82 24/43 25/40 26/173 27/58 30/48 31/34 42/28 46/24 57/20 71/11
Yağmur bulutu = 2/19
Yağmur yağdıran yaygın bulut = 46/24
Yahudi = 2/62 2/111 2/113 2/120 2/135 2/140 3/67 4/46 4/160 5/18 5/41 5/44 5/51 5/64 5/69 5/82 6/146 9/30 16/118 22/17 62/6
Yahudileri ve Nasıralıları dost edinmeyin = 5/51
Yahya = 3/39 6/85 19/7 19/12 21/90
Yaka = 24/31
Yakalamak = 2/55 4/89 4/91 4/153 5/110 6/42 6/44 7/73 7/78 7/91 7/95 7/96 7/155 7/165 7/202 8/52 8/57 9/5 11/56 11/64 11/67 11/94 11/102 12/79 13/32 15/73 15/83 16/27 16/46 16/47 16/113 20/21 22/44 22/48 23/41 23/64 23/76 24/31 26/158 26/189 28/19 28/40 29/14 29/37 29/40 33/61 34/51 35/26 35/45 36/49 40/5 40/21 40/22 41/17 43/48 44/47 51/40 51/44 54/38 54/42 55/41 59/5 60/2 69/10 69/30 73/16 79/25
Yakarmak = 16/53
Yakayı bırakmamak = 7/202
Yakıcı = 74/29
Yakıcı azap = 3/181 8/50 22/9 22/22
Yakın / -lık = 2/83 2/186 2/214 2/237 3/68 3/167 4/3 4/11 4/77 4/135 4/172 5/8 5/82 5/106 5/108 7/56 8/42 9/42 9/123 11/61 11/64 11/81 13/31 14/44 17/51 17/57 18/24 18/81 21/109 22/13 26/214 33/51 33/59 33/63 34/37 34/50 34/51 35/18 39/3 42/17 42/23 46/28 48/18 50/16 50/23 50/41 53/9 55/54 56/85 59/15 67/27 69/23 70/7 72/25 78/40
Yakın açılış = 48/18 48/27 61/13
Yakın azap = 11/64 78/40
Yakın komşular uzak komşular = 4/36
Yakın mekan / yer = 34/51 50/41
Yakın menfaat = 9/42
Yakın olmaya vesile aramak = 17/57
Yakın vade = 4/77 14/44 63/10
Yakın zaman = 59/15
Yakında = 4/30 4/56 4/74 4/114 4/146 4/152 5/14 5/54 6/67 6/135 7/123 7/143 9/28 11/39 11/93 15/3 15/96 16/55 18/87 19/59 19/66 25/42 25/77 26/49 29/66 30/34 37/170 37/175 37/179 39/39 40/70 43/44 43/89 53/40 84/8 84/11 92/21 93/5 102/3 102/4
Yakında bileceksiniz = 6/67 7/123 11/39 11/93 15/3 15/96 16/55 26/49 30/34 37/170 39/39 40/70 43/89 102/3 102/4
Yakında göreceksiniz = 37/175 37/179
Yakınlar / -lığı olanlar / -lık sahipleri = 2/177 2/180 2/215 2/282 3/45 4/7 4/8 4/33 4/36 6/152 7/114 8/41 9/113 11/91 11/92 16/90 17/26 24/22 26/42 30/38 33/6 59/7 60/3 90/15
Yakınlarım size Allah’tan daha mı değerli? = 11/92
Yakınlaşma / -k = 9/99 38/25 38/40 58/8
Yakıt  = 2/24 3/10 66/6 85/5
Yaklaşmak / -tırmak = 2/35 2187 2/222 4/43 6/151 6/152 7/19 7/185 9/28 11/113 12/60 17/32 17/34 19/52 21/1 21/97 26/64 26/90 33/59 34/37 39/3 40/18 43/53 50/31 51/27 53/8 53/57 54/1 56/11 56/88 68/44 81/13 83/21 83/28 87/12 96/19
Yaklaştırılanlar = 56/11 56/88 83/21
Yakmak = 5/64 20/97 36/80 56/71
Yakub = 2/132 2/133 2/136 2/140 3/84 4/163 6/84 11/71 12/38 12/68 19/6 19/49 21/72 29/27 38/45
Yakut = 55/58
Yalan = 18/5
Yalan haber yayanlar = 33/60
Yalan söylemek = 3/75 3/78 6/24 9/77 11/18 12/27 29/12 36/15 37/152 39/32 39/60 40/28 58/2 72/5
Yalan uydurmak = 3/94 4/50 5/103 6/21 6/93 6/144 7/37 7/89 10/17 10/69 11/18 16/116 18/15 20/61 23/38 29/68 34/8 42/24 61/7
Yalan üzerine yemin edenler = 58/14
Yalancı = 3/61 3/137 6/28 7/66 9/42 9/43 9/107 11/27 11/93 12/18 12/26 12/74 12/110 16/86 16/105 24/7 24/8 24/13 26/186 26/223 27/27 28/38 29/3 38/4 39/3 40/24 40/28 40/37 51/10 54/25 54/26 56/51 56/92 58/18 59/11 63/1
Yalanlamak = 3/184 10/41 29/18 35/4 39/32 55/13 55/16 55/18 55/21 55/23 55/25 55/28 55/30 55/32 55/34 55/36 55/38 55/40 55/42 55/45 55/47 55/49 55/51 55/53 55/55 55/57 55/59 55/61 55/63 55/65 55/67 55/69 55/71 55/73 55/75 55/77 68/44 82/9 83/11 92/9 96/13
Yalçın toprak = 18/40
Yalnız / kalmak = 2/14 3/119 6/94 7/29 7/32 8/25
Yalvarmak = 6/42 6/43 7/55 7/94 7/205 9/114 23/76 25/13 25/14
Yama / -mak = 7/22 20/121 38/33
Yan taraf = 17/83 28/11 28/46 57/13
Yanağı şişirmek = 31/18
Yanları = 9/35 22/36 32/16
Yanları üzerinde = 3/191 4/103
Yanları yatacak yerlerinden ayrılır = 32/16
Yanlarındaki resullerimiz yazarlar = 43/80
Yanlış / -lık = 2/225 2/226 2/256 5/89 7/146 7/202 19/62 23/3 25/72 28/55 52/23 56/25 78/35 88/11
Yanlış ve boş konuşma / söz = 6/91 19/62 23/3 25/72 28/55 52/23 56/25 78/35
Yapağı = 16/80
Yapışık / -an = 37/11 92/14
Yapmadıklarını söylerler = 26/226
Yapmadıklarıyla övülmeyi sevenler = 3/188
Yapmış olduklarının en kötüsü ile karşılıklandırmak = 41/27
Yaprak = 6/59 7/22 20/18 20/121 55/12 87/5 105/5
Yaprak düşmez ki O onu bilmesin = 6/59
Yaptıkları her şey kitapların içindedir = 54/52
Yaptıklarıyla hüsrana uğrayanlar = 18/103
Yara = 5/45
Yararak akmak = 16/14 35/12
Yaraşmak = 19/92 25/18 26/211 36/40 36/69 38/35
Yaratan = 2/21 2/29 2/53 2/54 2/117 2/185 3/4 4/1 6/1 6/2 6/14 6/73 6/79 6/101 6/102 7/189 8/29 11/51 12/101 13/16 14/10 15/86 16/17 17/51 17/99 18/37 20/4 20/72 21/33 21/48 23/14 25/1 25/59 26/78 26/184 27/60 29/61 30/40 30/54 32/4 35/1 36/22 36/81 37/125 39/46 40/67 41/9 41/15 41/21 41/37 43/27 56/59 57/4 59/24 64/2 65/12 67/14 92/3 96/1
Yaratık = 6/38 8/22 17/51 23/14 27/82 35/45 55/10
Yaratılış = 2/164 3/190 3/191 7/69 13/5 17/84 18/51 20/50 30/22 34/7 36/68 36/78 37/11 40/57 43/19 50/15 79/27
Yaratılışa şahit kılmamak = 18/51 43/19
Yaratılmışların en kötüleri ve en hayırlıları = 98/6 98/7
Yaratışı değiştirmek = 4/119
Yaratışta tersine çevirmek = 36/68
Yaratmada acz mı gösterdik? = 50/15
Yaratmak = 2/228 3/47 3/59 4/28 5/17 5/18 5/110 6/94 6/100 7/11 7/12 7/29 7/54 7/181 9/36 10/3 10/5 10/6 11/7 11/119 13/16 14/19 14/32 15/26 15/27 15/33 16/3 16/4 16/5 16/8 16/48 16/70 16/81 17/61 17/70 18/48 19/9 19/67 20/55 22/5 23/14 23/17 23/91 23/115 24/45 25/49 26/166 28/68 29/44 30/8 30/30 30/54 31/10 31/11 31/25 32/7 35/11 35/40 36/36 36/42 36/71 36/77 37/11 37/96 37/150 38/71 38/75 38/76 39/4 39/5 39/6 39/38 39/62 42/49 43/9 43/12 43/16 43/87 45/22 46/4 46/33 49/13 50/16 50/38 51/49 52/36 53/45 54/49 55/3 55/14 55/15 56/57 56/59 57/27 64/3 67/2 67/3 70/39 71/14 71/15 74/11 76/2 76/28 78/8 80/18 80/19 82/7 85/13 87/2 90/4 95/4 96/2 113/2
Yardım etmek = 2/48 2/86 2/185 2/250 2/286 3/81 3/111 3/123 3/124 3/125 3/147 3/150 3/160 5/12 7/192 7/197 8/9 8/72 8/74 9/4 9/6 9/14 9/25 9/40 17/6 17/33 18/43 21/39 21/43 21/68 21/77 21/82 22/15 22/40 22/60 23/26 23/39 23/56 25/4 26/93 28/41 28/81 29/30 30/5 36/74 37/116 37/172 39/54 40/29 40/51 42/46 44/41 46/28 47/7 48/3 51/45 52/22 52/46 54/10 57/25 59/8 59/11 59/12 67/20
Yardım istemek = 1/5 2/45 2/89 2/153 8/9 8/72 18/29 28/15 28/18
Yardımcı = 2/107 2/120 3/22 3/52 3/56 3/91 4/19 4/45 4/52 4/89 4/123 4/145 4/173 5/72 7/157 8/40 8/48 9/74 9/100 9/116 9/117 16/37 17/69 17/75 17/80 17/88 18/51 18/109 20/29 22/13 22/71 22/78 24/32 25/31 25/35 28/34 29/22 29/25 30/29 33/17 33/65 35/37 42/8 42/31 45/34 47/13 48/22 61/14 71/25 72/24 86/10
Yarık = 50/6
Yarılmak = 19/90 25/25 26/63 42/5 50/44 54/1 55/37 69/16 73/18 77/9 82/1 84/1
Yarın = 12/12 18/23 31/34 54/26 59/18
Yarın yapacağım deme = 18/23
Yarısı = 2/237 4/11 4/12 4/25 4/176 73/3 73/20
Yarışanlar = 3/176 5/41 34/5 34/38
Yarışmak = 3/114 5/62 12/17 23/61 79/4
Yarmak = 6/95 6/96 16/14 35/12 80/26
Yasak / -lamak / -lanmak = 4/31 4/161 6/56 6/138 6/150 7/166 17/20 25/22 25/30 25/53 40/66 59/7
Yaslanıp oturmak = 18/31 36/56 38/51 43/34 52/20 55/54 55/76 56/16 76/13
Yaslamak / -nmak = 4/10 4/30 4/56 14/29 18/31 22/36 36/56 36/64 38/51 38/56 43/34 52/16 52/20 55/54 55/76 56/16 58/8 63/4 74/26 76/13 82/15 84/12 88/4 92/15 111/3
Yaslanmış keresteler = 63/4
Yastık = 55/76 88/15
Yaş = 6/59
Yaşıt kadınlar = 38/52 56/37
Yaşıt kızlar = 78/33
Yaşlı = 2/68 2/266 3/40 11/72 12/78 14/39 15/54 17/23 19/8 26/171 28/23 37/135 51/29
Yaşlı adam = 11/72 12/78 28/23
Yaşlılık = 2/266 3/40 14/39 15/54 17/23 19/8
Yatacak yer = 3/154 32/16 36/52
Yatak = 3/154 4/34 7/41 88/16
Yatıştırmak = 11/120
Yatmak = 7/4 10/50 25/64
Yatsı zamanı / duası = 12/16 24/58
Yavaş çekme ile çekeriz = 25/46
Yavaş yavaş derecelendirmek = 68/44
Yavaş yavaş okumak = 25/32 73/4
Yay = 53/9
Yayalar = 17/64
Yayılmak = 21/78 24/19 30/20 40/67 52/3 54/7 74/12 81/10 88/16 88/20 101/4
Yayılmış deri = 52/3
Yayımlamak / -lanmış = 17/13 74/52 77/3 81/10
Yaymak = 17/30 19/75 26/132 28/82 29/62 30/48 77/3 79/30
Yaz = 106/2
Yazanlar = 2/79 2/282 21/94
Yazı = 6/7 8/68 9/36 13/38 21/104 83/7 83/18 98/3
Yazı kütükleri / tomarları = 21/104
Yazıcı = 2/282 2/283, 80/15 82/11
Yazılmış = 2/178 2/180 2/183 2/235 4/103 4/127 7/157 9/60 9/120 9/121 17/58 22/4 52/2 58/22 83/9 83/20
Yazmak = 2/79 2/178 2/180 2/183 2/187 2/216 2/235 2/246 2/282 2/283 3/20 3/53 3/75 3/145 3/154 3/181 3/184 4/24 4/66 4/77 4/81 4/103 4/127 5/21 5/32 5/45 5/83 5/110 6/7 6/12 6/54 7/145 7/156 7/157 7/158 8/68 9/36 9/51 9/120 9/121 10/21 13/38 19/79 21/94 21/104 21/105 22/4 24/33 25/5 29/48 36/12 43/19 43/80 52/41 54/53 57/27 58/21 58/22 59/3 68/47 82/11 83/7 83/18 98/3
Yecuc = 18/94 21/96
Yedi = 2/29 2/65 2/196 2/261 4/47 4/154 7/163 12/43 12/46 12/48 15/44 15/87 16/124 23/17 31/27 41/12 65/12 69/7 71/15 78/12
Yedi başak = 2/261 12/43 12/46
Yedi cılız sığır = 12/43 12/46
Yedi deniz = 31/27
Yedi gece = 69/7
Yedi gök = 2/29, 17/44, 23/86, 41/12, 65/12, 67/3, 71/15
Yedi gökleri tabakalar halinde yaratmıştır = 71/15
Yedi gökleri ve yerden de onların aynısını yaratan = 65/12
Yedi kapı = 15/44
Yedi kez oruç = 2/196
Yedi kuru başak = 12/43 12/46
Yedi sağlamını bina etmek = 78/12
Yedi semiz sığır = 12/43 12/46
Yedi sene = 12/47
Yedi yeşil başak = 12/43 12/46
Yedi yol = 23/17
Yedidirler sekizincileri köpekleridir derler = 18/22
Yedinci gün = 2/65 4/47 4/154 7/163 16/124
Yedirmek = 22/28 22/36 26/79 36/47 51/57 58/4 69/34 74/44 76/8 76/9 89/18 90/14 106/4 107/3
Yeğus = 71/23
Yelken = 42/33
Yemek = 2/188 5/63 5/75 5/88 5/95 12/41 12/48 18/77 21/8 25/7 25/20 37/66 56/52
Yemek yemeyen gövdeler / vücutlar = 21/8
Yemin = 2/224 2/225 3/77 4/62 5/53 5/89 5/106 5/107 5/108 6/109 7/21 7/49 7/135 9/8 9/10 9/12 9/13 9/42 9/56 9/62 9/74 9/95 9/96 9/107 9/118 12/66 12/73 14/44 16/38 16/91 16/92 16/94 24/22 24/53 30/55 35/42 38/44 48/10 56/75 56/76 58/14 58/16 58/18 63/2 66/2 68/10 68/17 68/39 69/38 70/40 75/1 75/2 81/15 84/16 89/5 90/1
Yemin etmek = 4/62 5/53 5/89 5/106 5/107 6/109 7/21 7/49 9/42 9/56 9/62 9/74 9/95 9/96 9/107 9/118 12/73 14/44 16/38 24/22 24/53 30/55 35/42 56/75 58/14 58/18 68/10 68/17 69/38 75/1 75/2 81/15 84/16 90/1
Yeminlerdeki yanlış boş sözler = 2/225 5/89
Yeminlerini bozanlar = 7/135 9/12 9/13 48/10
Yeminlerini kalkan edindiler = 58/16 63/2
Yeminlerinizi aldatma aracı edinmeyin = 16/92 16/94
Yemiş = 2/265 6/141 13/4 13/35 14/25 18/33 34/16
Yeni yaratılış = 13/5 14/19 17/49 17/98 32/10 34/7 35/16 50/15
Yenilmek = 3/12 7/119 8/36 30/2 30/3
Yenmek = 2/249 8/65 8/66 21/44 30/3 37/116 38/23 41/26 47/4 58/21
Yenmesi haram kılınanlar = 2/173 5/3 6/145 16/115
Yenmiş taze ekin yaprağı = 105/5
Yer = 2/11 2/22 2/27 2/29 2/30 2/33 2/36 2/60 2/61 2/71 2/75 2/107 2/116 2/117 2/164 2/168 2/205 2/251 2/255 2/267 2/273 2/284 3/5 3/29 3/83 3/91 3/109 3/129 3/133 3/137 3/156 3/180 3/189 3/190 3/191 4/23 4/42 4/97 4/100 4/101 4/126 4/131 4/132 4/170 4/171 5/17 5/18 5/21 5/26 5/31 5/32 5/33 5/36 5/40 5/64 5/97 5/106 5/120 6/1 6/3 6/6 6/11 6/12 6/14 6/35 6/38 6/59 6/71 6/73 6/75 6/79 6/101 6/116 6/165 7/10 7/24 7/54 7/56 7/73 7/74 7/85 7/96 7/100 7/110 7/127 7/128 7/129 7/137 7/146 7/158 7/168 7/176 7/185 7/187 8/26 8/63 8/67 8/73 9/2 9/25 9/36 9/38 9/74 9/116 9/118 10/3 10/6 10/14 10/18 10/23 10/24 10/31 10/54 10/55 10/61 10/66 10/68 10/78 10/83 10/99 10/101 11/6 11/7 11/20 11/44 11/61 11/64 11/85 11/107 11/108 11/116 11/123 12/9 12/21 12/55 12/56 12/73 12/80 12/101 12/105 12/109 13/3 13/4 13/15 13/16 13/17 13/18 13/25 13/31 13/33 13/41 14/2 14/8 14/10 14/13 14/14 14/19 14/26 14/32 14/38 14/48 15/19 15/39 15/85 16/3 16/13 16/15 16/36 16/45 16/49 16/52 16/65 16/73 16/77 17/4 17/37 17/44 17/55 17/76 17/90 17/95 17/99 17/102 17/103 17/104 18/7 18/14 18/26 18/45 18/47 18/51 18/84 18/94 19/40 19/65 19/90 19/93 20/4 20/6 20/53 20/57 20/63 21/4 21/16 21/19 21/21 21/30 21/31 21/44 21/56 21/71 21/81 21/105 22/2 22/5 22/18 22/41 22/46 22/63 22/64 22/65 22/70 23/18 23/71 23/79 23/84 23/112 24/35 24/41 24/42 24/55 24/57 24/64 25/2 25/6 25/59 25/63 26/7 26/24 26/35 26/152 26/183 27/25 27/48 27/60 27/61 27/62 27/64 27/65 27/69 27/75 27/82 27/87 28/4 28/5 28/6 28/7 28/19 28/39 28/57 28/77 28/81 28/83 29/20 29/22 29/36 29/39 29/40 29/44 29/52 29/56 29/61 29/63 30/3 30/8 30/9 30/18 30/19 30/22 30/24 30/25 30/26 30/27 30/42 30/50 31/10 31/16 31/18 31/20 31/25 31/26 31/27 31/34 32/4 32/5 32/10 32/27 33/27 33/72 34/1 34/2 34/3 34/9 34/14 34/22 34/24 35/1 35/3 35/9 35/38 35/39 35/40 35/41 35/43 35/44 36/33 36/36 36/81 37/5 38/10 38/26 38/27 38/28 38/66 39/5 39/10 39/21 39/38 39/44 39/46 39/47 39/63 39/67 39/68 39/69 39/74 40/21 40/26 40/29 40/57 40/64 40/75 40/82 41/9 41/11 41/15 41/23 41/39 42/4 42/5 42/11 42/12 42/27 42/29 42/31 42/42 42/49 42/53 43/9 43/10 43/60 43/82 43/84 43/85 44/7 44/29 44/38 45/3 45/5 45/13 45/22 45/27 45/36 45/37 46/3 46/4 46/20 46/32 46/33 47/10 47/22 48/4 48/7 48/14 49/16 49/18 50/4 50/7 50/38 50/44 51/20 51/23 51/48 52/36 53/31 53/32 54/12 55/10 55/29 55/33 56/4 57/1 57/2 57/4 57/5 57/10 57/17 57/21 57/22 58/7 59/1 61/1 62/1 62/10 63/7 64/1 64/3 64/4 65/6 65/12 67/15 67/16 67/24 69/14 70/14 71/17 71/19 71/26 72/10 72/12 73/14 73/20 77/25 78/6 78/37 79/30 80/26 84/3 85/9 86/12 88/20 89/21 91/6 99/1 99/2
Yer ağırlıklarını çıkardığında = 99/2
Yer uzatıldığında = 84/3
Yer üzerinde sükunetle ağırbaşlılıkla yürümek = 25/63
Yerde delik açmak göğe merdiven aramak = 6/35
Yerdeki kimselerin çoğunluğuna itaat edersen seni Allah yolundan saptırırlar = 6/116
Yerde gezmek = 2/273 3/137 4/101 5/106 12/109 16/36 22/46 30/9 35/44
Yerde haksızca azanlar = 5/77 7/33 10/23 42/42
Yerde haksızca kibirlenenler = 7/146 28/39 41/15 46/20
Yerdeki kimseler = 5/17 6/116 10/66 10/99 13/15 14/8 17/55 19/93 22/18 24/41 27/87 30/26 39/68 42/5 72/10
Yerden ilah mı edindiler? = 21/21
Yere geçirmek = 16/4517/68 18/108 28/81 29/40 34/9 67/16 
Yere kapanmak = 2/34 2/58 2/125 3/43 3/113 4/102 4/154 7/11 7/12 7/120 7/161 7/206 9/112 12/4 12/100 13/15 15/29 15/30 15/31 15/32 15/33 15/98 16/48 16/49 17/61 17/107 18/50 19/58 20/70 20/116 22/18 22/26 22/77 25/60 25/64 26/46 26/219 27/24 27/25 32/15 38/72 38/73 38/75 39/9 41/37 48/29 50/40 53/62 55/6 68/42 76/26 84/21 96/19
Yere varis olanlar = 7/100 33/27 39/74
Yeri beşik kılmak = 20/53 78/6
Yeri kenarlarından eskiltiriz = 13/41 21/44
Yeri toplanma yeri kılmadık mı? = 77/25
Yerin en alçağı / yakını = 30/3
Yerin halifeleri = 6/165 27/62
Yerin içinde delik = 6/35
Yerin yarılması = 19/90
Yerle bir olmak = 7/143
Yerleştirmek = 3/121 7/10 7/74 9/77 10/93 12/21 14/37 16/41 18/84 23/50 24/55 27/19 29/58
Yesrib = 33/13
Yeşil = 6/99 12/43 12/46 18/31 22/63 36/80 55/64 55/76 76/21
Yeşil ipek = 18/31 76/21
Yeşillik = 6/99
Yetim = 2/83 2/177 2/215 2/220 4/2 4/3 4/6 4/8 4/10 4/36 4/127 6/152 8/41 11/88 17/34 18/82 59/7 76/8 89/17 90/15 93/6 93/9 107/2
Yetimin malı = 6/152 17/34
Yetişmek ( canlı ) = 16/10 43/18
Yetişmek ( ulaşmak ) = 2/61 20/77 71/12
Yetiştirmek ( canlı ) = 2/261 5/4 16/13 17/24 20/39 23/20 26/7 26/18 27/60 31/10 36/36 37/146 42/11 50/7 56/64 57/20 67/24 70/13
Yetiştirmek ( ulaştırmak ) = 3/13 4/78 14/17
Yetmek = 7/143 11/8 19/27 25/40 27/18 28/30 51/42 59/2 65/3
Yetmiş = 7/155 9/80
Yetmiş erkek = 7/155
Yetmiş kere af istesen de = 9/80
Yetmiş kol uzunluğu = 69/32
Yeuka = 71/23
Yığın = 17/98 24/43 73/14 90/6
Yığmacasına sevgi = 89/20
Yıkamak = 5/6 38/42
Yıkanılası = 38/42
Yıkmak / -ılmak = 9/109 18/77 20/97 20/105 22/40 34/14
Yıl = 9/37 9/126 12/49 28/27 29/14 31/14
Yılan = 20/20 27/10 28/31
Yıldırım = 2/55 4/153 13/13 41/13 41/17 51/44
Yıldız = 2/62 6/76 6/97 7/54 12/4 16/12 16/16 22/17 22/18 24/35 25/61 37/6 37/88 52/49 53/1 53/49 55/6 56/75 77/8 81/2 82/2 85/1 86/1 86/2 86/3
Yıldız kaybolunca = 6/76
Yıldıza tapan = 2/62 5/69 22/17
Yıldızlar bozulup silindiğinde = 77/8
Yıldızlar bulandığında = 81/2
Yıldızlar serilip saçıldığında = 82/2
Yıldızların mevkileri = 56/75
Yırtmak / Yırtılmak = 5/3 12/25 12/26 12/27 12/28
Yirmi = 8/65
Yirmi kişi = 8/65
Yitirmek / -tmek = 2/143 3/153 3/171 7/170 9/120 11/115 12/56 12/90 15/55 18/30 47/35 57/23
Yitirttiğine üzülmeyesiniz, verdiğinden dolayı da sevinmeyesiniz = 57/23
Yiyecek = 2/61 3/93 5/5 12/37 18/39 41/10 44/44 69/36 73/13 80/24 88/6
Yoğun = 11/58 14/17 22/36 31/24 41/50
Yoğun gövdeli = 22/36
Yoğun azap = 11/58 14/17 31/24 41/50
Yok etmek = 21/11 24/43 54/37
Yoksul = 2/61 2/83 2/177 2/184 2/215 2/268 3/112 4/8 4/36 5/89 5/95 8/41 9/28 9/60 17/26 18/79 24/22 30/38 58/4 59/7 68/24 69/34 74/44 76/8 89/18 90/16 93/8 107/3
Yoksulluk = 2/61 2/268 3/112 9/28
Yoksun / kalmak = 83/15
Yokuş = 74/17 90/11 90/12
Yol = 2/108 2/177 2/215 4/36 4/44 5/12 5/77 6/128 8/41 9/60 13/33 15/76 17/26 23/74 24/33 27/24 29/38 30/38 33/67 37/3 40/37 43/37 59/7 60/1
Yol kesenler = 29/29
Yolcu = 4/43 5/6 5/96 16/80
Yolculuk = 5/6 16/80
Yolda kalmış = 2/177 2/215 4/36 8/41 9/60 17/26 30/38 59/7
Yoldan sapmak = 4/44 5/60 23/74 24/33 33/67 60/1
Yoldaş = 4/36 4/69 12/42 50/23 50/27
Yonca = 80/28
Yontmak = 7/74 15/82 26/149 37/95 89/9
Yorgun / -luk = 15/48 35/35 50/38
Yorulmak = 2/273 18/62 21/19 46/33 94/7
Yorum / -lamak = 3/7 4/59 7/53 10/39 12/6 12/21 12/36 12/37 12/43 12/44 12/45 12/100 12/101 17/35 18/78 18/82
Yönetmek = 10/3 10/31 13/2 32/5 79/5
Yönlendirme = 2/2 2/5 2/16 2/97 2/120 2/143 3/96 3/138 4/115 5/44 5/46 6/35 6/71 6/91 6/157 7/52 7/154 7/203 9/33 10/57 12/111 16/64 16/102 17/94 18/55 20/10 20/123 22/8 22/67 27/2 28/43 31/5 32/13 32/23 40/53 40/54 92/12 96/11
Yönlendirmek / Yönlendirilenler = 2/16 2/26 2/38 2/70 2/142 2/157 2/170 2/198 2/213 2/272 3/8 3/20 3/86 3/101 4/68 4/175 5/16 6/56 6/71 6/80 6/84 6/87 6/88 6/90 6/140 6/149 6/154 6/157 6/161 7/30 7/43 7/155 7/159 7/178 7/181 7/186 9/18 9/115 10/9 10/25 10/35 10/43 13/7 13/27 13/31 13/33 14/4 14/12 14/21 16/9 16/36 16/93 16/121 17/2 17/9 17/97 18/17 19/43 19/58 20/50 20/79 20/122 22/4 22/16 22/24 22/54 24/35 24/46 25/31 26/62 26/78 27/63 27/81 28/22 28/49 28/56 29/69 30/29 30/53 32/24 33/4 34/6 35/8 36/21 37/23 37/99 37/118 39/18 39/23 39/37 40/33 40/38 41/17 42/13 42/52 43/22 43/27 43/40 45/23 46/30 47/5 48/2 53/23 64/11 72/2 72/13 74/31 76/3 49/17 64/6 79/19 87/3 89/18 90/10 107/3
Yukarıdan düşmüş = 5/3
Yumurta = 37/49
Yumuşak = 2/71 2/225 2/235 2/263 3/155 3/159 4/12 5/54 5/101 9/114 11/75 11/87 15/85 16/69 17/44 20/44 22/59 33/51 35/41 37/101 38/36 64/17 68/9
Yumuşak başlı = 16/69
Yumuşak davranma = 68/9
Yumuşak huylu = 2/71 9/114 37/101
Yumuşak söz = 20/44
Yumuşamak = 39/23 93/2
Yunus = 4/163 6/86 10/98 37/139
Yurdun sonu = 6/135 13/22 13/42 28/37
Yurdundan / yurtlarından çıkarmak = 2/85 2/243 3/195 4/66 8/47 9/13 22/40 59/2
Yurt = 2/84 2/85 2/94 2/243 2/246 3/195 4/66 6/32 6/127 6/135 7/78 7/91 7/145 7/169 8/47 9/13 10/25 11/67 11/94 12/109 13/22 13/24 13/25 13/31 13/42 14/13 14/28 16/30 17/5 22/40 28/37 28/77 28/81 28/83 29/37 29/64 33/27 33/29 35/35 38/46 40/39 40/52 41/28 59/2 59/9 60/8 60/9
Yurt hatırlaması = 38/46
Yusuf = 6/84 12/4 12/7 12/8 12/9 12/10 12/11 12/17 12/21 12/29 12/46 12/51 12/56 12/58 12/69 12/76 12/77 12/80 12/84 12/85 12/87 12/89 12/90 12/94 12/99 40/34
Yutmak ( Uble ) = 7/117 11/44 14/17 20/69 26/45 37/142
Yuvarlanmak = 2/74 9/109 52/9
Yüce = 2/129 2/143 2/185 2/209 2/220 2/228 2/240 2/255 2/260 3/4 3/6 3/18 3/62 3/74 3/126 3/174 3/191 4/56 4/158 4/165 4/171 5/38 5/118 6/96 6/100 7/54 7/143 8/10 8/49 8/63 8/67 9/31 9/40 9/71 9/128 10/10 10/18 10/68 12/31 12/108 13/9 14/4 16/1 16/57 16/60 17/1 17/43 17/93 17/108 17/111 19/35 20/114 21/22 21/26 21/87 22/37 22/40 22/74 23/14 23/91 23/116 24/16 24/26 25/18 25/61 26/9 26/58 26/68 26/104 26/122 26/140 26/159 26/175 26/191 26/217 27/8 27/9 27/29 27/40 27/63 27/78 28/62 28/68 28/74 29/26 29/42 30/5 30/17 30/27 30/40 31/9 31/27 32/6 33/25 33/44 34/4 34/23 34/27 34/41 35/2 35/28 36/36 36/38 36/83 37/159 37/180 38/9 38/66 39/1 39/4 39/5 39/67 40/2 40/8 40/12 40/42 41/12 42/4 42/19 43/4 43/9 43/13 43/82 44/42 45/2 45/37 46/2 48/7 48/19 52/43 55/78 57/1 57/27 59/1 59/23 59/24 61/1 62/1 62/3 64/18 68/29 69/10 72/3 74/3 79/24 85/8 87/1 92/20
Yüceltmek = 2/185 12/31 12/108 17/111 22/37 28/62 74/3
Yük sahibinin yükünü düşürmesi = 22/2 
Yüklemek = 2/286 69/14
Yüklenmek = 4/112 5/29 6/31 7/57 7/176 7/189 11/35 13/8 13/17 16/7 16/25 19/22 19/27 20/87 20/100 20/111 23/22 24/54 29/12 29/13 29/60 31/14 33/58 33/72 35/11 35/18 40/7 41/47 62/5
Yüksek = 2/265 4/78 7/46 7/48 7/205 10/2 12/54 16/1 16/3 17/43 19/50 19/57 20/75 23/50 25/75 28/38 28/68 30/27 30/40 31/30 37/8 38/21 38/69 39/67 40/36 50/10 53/7 56/34 69/22 77/27 80/14 81/20 83/18 88/10
Yüksek dereceler = 20/75 25/75
Yüksek ileri gelenler = 37/8 38/69
Yüksek mekan = 19/57
Yüksek mekana yükseltmek = 19/57
Yüksek mevki = 7/46 7/48
Yüksek olmayan ses = 7/205
Yükselen köpük = 13/17
Yükseliş = 17/93
Yükselmek = 2/63 2/93 2/127 2/253 3/55 4/154 4/158 6/83 6/125 7/176 12/76 12/100 13/2 13/17 17/4 17/93 17/110 18/17 19/57 20/7 24/36 28/38 33/28 35/10 38/10 40/15 40/37 43/32 49/2 50/39 52/5 55/7 56/3 58/11 61/9 72/17 79/28 83/27 88/13 88/18 94/4
Yükseltilmiş tavan = 52/5 79/28
Yün = 16/80 70/9 101/5
Yüz çevirmek / -ip dönmek = 2/64 2/83 2/115 2/137 2/148 2/246 3/20 3/23 3/32 3/63 3/64 3/82 3/153 3/155 4/63 4/80 4/81 4/89 4/115 4/128 5/42 5/43 5/56 5/80 5/92 6/46 6/68 6/95 6/106 6/129 6/157 7/79 7/93 7/196 7/199 8/20 8/23 8/40 9/3 9/23 9/25 9/50 9/57 9/74 9/76 9/92 9/95 9/129 10/34 10/72 11/3 11/52 11/57 12/29 12/84 12/105 15/81 15/94 16/82 16/100 17/28 17/46 17/67 18/57 20/48 20/60 20/100 20/124 21/1 21/24 21/32 21/42 21/109 23/3 23/71 24/11 24/47 24/48 24/54 26/5 27/28 27/80 28/24 28/55 30/52 32/22 32/30 34/16 35/3 36/46 37/90 37/174 37/178 40/33 40/62 40/63 41/4 41/13 41/51 42/48 43/5 43/36 43/87 44/14 46/3 46/29 47/38 48/16 48/17 48/22 51/39 51/54 53/29 53/33 54/2 54/6 57/24 60/6 60/9 60/13 64/6 64/12 70/17 74/49 75/32 80/1 92/16 96/13
Yüz kez = 24/2
Yüz kişi = 8/65 8/66
Yüz sene = 2/259
Yüz tohum tanesi = 2/261
Yüzbin = 37/147
Yüzerek yüzenler = 79/3
Yüzleri ağaranlar = 3/106 3/107
Yüzleri eriten maden = 18/29
Yüzleri kararanlar = 2/115 3/106 10/27 16/58 39/60
Yüzleri ve dirseklere kadar elleri yıkamak = 5/6
Yüzlerinde yere kapanma izi vardır = 48/29
Yüzmek = 21/33 36/40 79/3
Yüzünü Allah'a teslim edenler = 2/112, 4/125 31/22
Yüzünü ekşitmek = 74/22
Yüzünü kıbleye döndüreceğiz = 2/144
Yüzüstü dönmek = 22/11
Zafiyet = 8/66
Zahmet = 2/130 9/120 15/48 18/62 35/35
Zakkum ağacı = 37/62 44/43 56/52
Zalimler = 2/35 2/51 2/59 2/92 2/95 2/114 2/124 2/140 2/145 2/193 2/229 2/246 2/254 2/258 2/270 3/57 3/86 3/94 3/128 3/140 3/151 3/182 3/192 4/75 5/29 5/45 5/51 5/72 5/107 6/21 6/33 6/47 6/52 6/58 6/68 6/93 6/129 6/135 6/144 6/157 7/5 7/19 7/37 7/41 7/44 7/47 7/103 7/148 7/150 7/162 7/165 8/51 8/54 9/19 9/23 9/47 9/109 10/17 10/39 10/85 10/106 11/18 11/31 11/44 11/67 11/83 11/94 11/102 11/113 11/116 12/23 12/75 12/79 14/13 14/22 14/27 14/42 14/44 15/78 16/85 16/113 17/47 17/82 17/99 18/15 18/29 18/50 18/57 19/38 19/72 21/3 21/11 21/14 21/29 21/46 21/59 21/64 21/87 21/97 22/10 22/45 22/53 22/71 23/27 23/28 23/41 23/94 23/107 24/50 25/8 25/27 25/37 26/10 26/209 28/21 28/25 28/37 28/40 28/50 28/59 29/31 29/49 30/29 30/57 31/11 32/22 34/31 34/42 35/37 35/40 37/22 37/63 37/113 39/24 39/32 40/18 40/52 42/8 42/21 42/22 42/40 42/44 42/45 43/76 45/19 46/10 46/12 49/11 52/47 59/17 60/9 61/7 62/5 62/7 66/11 68/29 71/24 71/28 76/31
Zalimler birbirlerinin dostlarıdırlar = 45/19
Zalimler kavmi = 2/258 3/86 5/51 6/47 6/68 6/144 7/47 7/150 9/19 10/85 11/44 23/28 23/41 23/94 28/21 28/25 28/50 46/10 61/7 62/5 66/11
Zaman = 2/36 2/177 5/101 5/106 7/24 10/98 11/5 12/35 14/25 16/6 16/80 21/39 21/111 23/25 23/54 24/58 25/42 26/218 28/15 30/17 30/18 36/44 37/148 37/174 37/178 38/3 38/88 39/42 39/58 51/43 52/48 56/84 76/1
Zan / -na tabi olmak = 3/154 6/148 10/36 10/66 24/12 45/32 48/6 53/23 53/28
Zannetmek = 2/46 2/78 2/230 2/249 4/157 6/94 7/66 7/171 10/22 10/24 10/60 11/27 12/42 12/110 17/52 17/92 17/101 17/102 18/35 18/36 18/48 18/52 21/87 22/15 26/186 28/38 28/39 34/22 37/87 38/24 40/37 41/22 41/50 45/24 45/32 48/12 59/2 64/7 72/5 72/7 83/4 84/14
Zannın bazısı günahtır = 49/12
Zarar / vermek = 2/102 2/231 2/232 3/111 3/120 3/144 3/176 3/177 4/19 4/113 5/42 5/76 5/105 6/17 6/71 7/188 9/39 9/98 10/18 10/49 10/106 11/57 11/101 14/15 20/61 20/89 20/111 21/66 22/13 24/3 25/3 25/55 26/50 26/73 34/42 40/37 47/32 48/11 58/10 64/9 65/6
Zararı faydasından daha yakın olan kimse = 22/13
Zayıf soy = 2/266 4/9
Zayıf düşenlerle kibirlenenlerin tartışmalarını içeren ayetler = 34/31 34/32 34/33
Zayıflamak = 3/139 3/146 47/35
Zayıflar = 2/71 2/266 2/282 4/9 4/28 4/40 4/75 4/97 4/98 4/127 7/75 7/137 7/150 8/26 9/91 11/91 14/21 19/75 28/4 28/5 34/31 34/32 34/33 40/47
Zebani = 96/18
Zebur = 4/163 17/55 21/105
Zedelemek = 47/4
Zehirli ateş = 15/27
Zekat / vermek = 2/43 2/83 2/110 2/177 2/277 4/77 4/162 5/12 5/55 7/156 9/5 9/11 9/18 9/71 19/31 19/55 21/73 22/41 22/78 23/4 24/37 24/56 27/3 30/39 31/4 33/33 41/7 58/13 73/20 98/5
Zekeriya = 3/37 3/38 19/2 19/7 21/89
Zelil = 3/26 3/123 26/4 27/34 27/37 46/20 58/20
Zelzele = 22/1 99/1
Zencefil = 76/17
Zengin = 2/273 3/181 4/6 4/25 4/135 57/24 59/7
Zerre ağırlığı ölçüsü = 4/40 10/61 34/22 99/7 99/8
Zerre ağırlığının daha küçüğü  = 10/61 34/3
Zeyd = 33/37
Zeytin = 6/99 6/141 16/11 80/29 95/1
Zırh = 34/11
Zillet = 2/61 2/114 3/112 5/33 5/41 6/124 7/152 9/63 10/26 10/27 10/98 11/66 16/27 22/9 16/59 17/111 39/26 41/16 68/43 70/44
Zimmet = 12/72
Zina = 5/5 13/14 17/32 24/2 24/3 24/4 24/6 24/23 25/68 28/11 60/12
Zincir = 40/71 69/32 76/4
Zindan = 12/25 12/32 12/33 12/35 12/36 12/39 12/41 12/42 12/100 14/17 83/7
Zindan bana, o beni çağırdığınızdan daha sevimlidir = 12/33
Ziraatçi = 48/29
Zor / durum = 5/3 6/145
Zorba = 5/22 11/59 14/15 19/14 19/32 26/130 28/19 40/35 50/45 52/37 88/22
Zorbalar kavmi = 5/22
Zorda olup mecbur kalan = 2/173 5/3 6/145 16/115
Zorla Engellemek Vazgeçirmek = 54/4 54/9
Zorlama = 2/256
Zorlamak = 4/19 6/18 6/61 10/99 19/23 20/73 25/26 103/1
Zorlayan / -yıcı = 6/18 6/61 25/26 52/37 
Zorlu gün = 54/8 74/9
Zorluğa doğru kolaylık vermek = 92/10
Zorluk = 2/185 2/196 2/266 3/140 3/172 7/2 9/117 16/81 18/2 18/73 24/61 33/18 33/37 33/38 40/29 48/16 48/17 57/25 59/14 92/10 94/5 94/6 
Zorluk sonrası kolaylık = 65/7
Zorunlu olmasa da = 17/79 21/72
Zulmedilmek = 2/272 2/279 2/281 3/25 3/161 4/77 4/124 4/148 6/160 7/160 8/60 9/70 10/47 10/54 16/111 17/71 19/60 21/47 22/39 23/62 26/227 36/54 39/69 40/17 42/41 45/22 46/19 72/14 72/15
Zulmetmek = 2/54 2/57 2/150 2/231 2/272 2/279 2/281 3/25 3/117 3/135 3/161 4/40 4/49 4/64 4/77 4/97 4/110 4/124 4/148 4/168 6/45 6/160 7/9 7/23 7/162 7/177 8/60 9/36 9/70 10/13 10/44 10/47 10/52 10/54 11/37 11/101 14/45 16/28 16/33 16/111 16/118 17/59 17/71 18/35 18/49 18/59 18/87 19/60 21/47 22/39 22/48 23/62 24/50 25/19 26/227 27/11 27/44 28/16 29/14 29/40 29/46 30/9 34/19 35/32 36/54 38/24 39/47 39/51 39/69 40/17 41/46 42/41 42/42 43/39 43/65 43/76 45/22 46/19 50/29 51/59 53/52 65/1 72/14 72/15
Zülkarneyn = 18/83 18/86 18/94
Zülküf – Zel Kifl = 21/85 38/48
Zünnun Zen Nuni = 21/87




Comments